Buse Striptiz Denemesi 3

Önceki bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Bölüm 1

Bölüm 2

 

Buse Striptiz Denemesi

Bölüm 3


Süite girdiğimizde, erkekler masada poker oynamak ve koltuklarda oturup televizyon izlemek arasında dağıldığını görmüştüm. Beni görünce hepsi birden ayağa kalkarak karşılamışlardı. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Kanepeler hâlâ aynı V şeklindeydi ve sehpa yatak odasından getirilmişti. Aksesuar olarak kullandığım sandalye masanın arkasına itilmişti ve bu sayede televizyonu rahatça görebiliyordum; birisi televizyonu kapatmadan ve ekranda porno olduğu belli olan bir görüntü yakalamıştım. 


Erkeklere gelince, şimdi daha iyi bir ışık altında görünüşleri hakkında daha önceki düşüncelerim doğrulanıyordu. Hepsi Kerem ve Berke gibi süper yakışıklı sayılmazdı ama hepsi kesinlikle hoş görünümlüydü. Taner'in nasıl olup da sadece yakışıklı, yapılı ve fitarkadaşları olduğunu merak ettim.


Kerem ve Taner'in yanı sıra Erol, Cihan ve Burak kağıtoynuyor, Furkan, Eren ve Kemal ise porno izliyordu. Hepsi,bana  iltifat ediyorlardı. Bu iltifatlar beni biraz utandırmıştı ve yanaklarım kızarıyordu. Bu arada, tabii ki gözlerinin üzerimde gezindiğini, kıyafetimin içindeki görüntümü, çorapların içindeki bacaklarımı yutarcasına incelediklerini hissediyordum. Onların aç bakışları altında, gerginliğim iyice artmıştı. Sözlerine sadık kalarak bana bahşiş teklif ettiler, aslında red edebilirdim ama bunu hak etmiştim. 

Nezaketle kabul ettim ve ceplerim olmadığı için Berke'ye tutması için uzattım. Her şeye rağmen bir üniversite öğrencisiydim ve hayat gerçekten pahalıydı.


"Sakın gidip kumarda kaybetme," diye takıldım.


"Tamam merak etme sen" diye gülümsedi.


"Bir şeyler içmek ister misin Buse?" diye sordu Kerem.


"Evet, yaa harika olur," dedim hemen, erkeklerin bakışlarından uzaklaşmak için bir şeyler içmek istiyordum.


"Bizimle bir shot at," dedi Taner.


"Evet, tekila!" Burak bir şişeyi havaya kaldırarak bağırdı.


"Hımm..." Fazla kafayı bulmak istemediğim için biraz tereddüt ediyordum.


"Hadi ama, bir tanecik. Bir kadeh," diye ısrar etti Berke, 


"Tamam. Bir tek. Bu kadar," dedim onlara ve kendi kendime.


Herkes tuzunu hazırlayıp tabaktan bir dilim limon alırken shot bardakları hızla dolduruldu. Sonra biri "Şerefe" diye bağırdı ve hepimiz ellerimizdeki tuzu yalayıp, shot'ları içerek, limonları ısırdık.


" Poker oynamak ister misin?" Diye beni davet etti Taner.


"Belki strip poker," diyerek pis pis sırıttı Kemal.


"Hayır, hayır." Gülümseyerek başımı salladım, sonra da özellikle Kemal'i işaret ettim.

"Hayır, pokerle aram pek iyi değildir."


" Eh, bizimle takılacaksın ama değil mi?" Cihan heyecanlı bir ses tonuyla sordu.


"Biraz takılabilirim," diye omuz silktim.


"Harika. Televizyon izlemek ister misin?" Furkan oturmam için kanepeyi işaret etti.


"Sizin izlediğinizi değil," diye gülümsedim, kapatılmadan önce televizyonu görmüş olduğumu belli etmiştim.


""Hadi o zaman müzik açalım," dedi Berke ve kumandayı almak için yanına gitti.


Güç düğmesine ilk bastığında porno hızla ekranı kaplamıştı ve sarışın bir kızın sırt üstü yatmış, bir adam tarafından sikilirken diğer iki adama sakso çektiğini gördüğümde nefesim kesilmişti. Ayrıca yan tarafta sırasını bekleyen en az iki adam daha görebiliyordum. Filmin tamamının toplu seks mi olduğunu yoksa bunun sadece tek bir sahne mi olduğunu merak etmiştim.


Berke bir müzik kanalına geçip kanepeye uzanırken görüntü silindi. Erkeklerin çoğu poker oyununa dönerken, birkaçı bize katıldı ve sohbete daldık. 


Sonraki birkaç saat boyunca erkekler poker ile oturup sohbet etmek arasında gidip geldiler ve bazen sohbet masa ile kanepeler arasında gidip gelmişti. 


Birden fazla kez biri esrarı çekip elden ele dolaştırıyordu. Kafayı bulma konusunda temkinli davranarak her seferinde sadece bir fırt çekiyordum ama iyi bir şeydi ve etkilerini hissediyordum. Buna ek olarak, her yirmi dakikada bir ya da daha fazla birileri tekila shot için kadeh kaldırıyordu. Her seferinde katılmasam da, Berke ve Kerem birkaç kez benim de katılmamı sağlamışlardı. 


Ayrıca, kimin karıştırdığına bağlı olarak gücü değişen birkaç kadeh kokteyl de içmiştim.


Erkeklerin konuşmaları kibardı. Mutlaka en az birinin sürekli bana bakışını yakalıyordum. Gözleri vücudumda ve bacaklarımda geziniyordu. İlk başta bu beni biraz utandırsa da zaman geçtikçe rahatladım ve bu ilgiden keyif almaya bile başlamıştım.



Bir ara Berke de poker oyununa katıldı ve bende kanepede iki erkeğin arasında otururken diğer iki erkek de karşıma oturmuştum. Yanımdakiler kibar bir mesafeyle uzak dursalar da vücut ısılarının benimkine karıştığını hissediyordum. 

Ortada olduğum için, sohbet dönüp dolaştıkça başımı sağa sola çevirmek zorunda kalırken, her kafamı çevirdiğimde vücudumu kaçamak olarak inceleyen gözlerle karşılaşıyordum.
Kız arkadaşlarıma oranla erkeklerin arasında daha rahat ettiğim için ilgiden memnundum. 


Yavaş yavaş vücudumda bir karıncalanmanın farkına varıyordum ... tanıdığım ama tam olarak anlamadığım bir karıncalanma ... bazı düşüncelerin eşlik ettiği bir karıncalanma . . . fikirler. 


Bu durum, nerede olduğumun ve orada başka kimlerin bulunduğunun farkında olmama yol açmıştı. 


Sinirlerim yeniden gerilmeye başladı ve onları yatıştıracağını umarak son içkimi de fondip yaptım.


"Bir tane daha ister misin?" Erol bardağıma uzanıp yanından kalkarken sordu.


"Evet, yaa güzel olur." dedim gülümseyerek.


Erol uzaklaşınca Cihan yanımdaki yeri kapmıştı. Erol'dan daha cesur davranarak kolunu neredeyse benimkine değdirecek şekilde oturmuştu.


Birkaç dakika sonra alkolün görevini yerine getirdiğini ve sinirlerimin yatışmasına yardımcı olduğunu hissediyordum. Geri döndüğünde Erol bana taze içkimi uzatmış, yanımdaki yerini kaybettiğinin farkına varmasıyla yüzünde üzgün bir ifade belirmişti. O diğer koltuğa otururken ben de yeni kadehimden bir yudum aldım. 

Bu kez yüzümü buruşturmuştum, Erol'un içkisi diğerlerinden daha sert gelmişti. Yine de farkına varmadan yarısını mideye indirmeyi becermiştim.


Yükselen müziğin tetiklediği dans etme dürtüsüyle savaşıyordum.

Ama sonra en sevdiğim şarkılardan birinin ilk tınılarını duyduğumda artık kendime engel olamadım. 

İçkimi yere bırakarak ayağa fırladım ve Berke'nin kolunu yakaladım.


"Dans et benimle," diye ısrar ettim.


Berke hakkında sevdiğim şeylerden biri, benimle dans etmeyi asla reddetmemesi, beni asla yalvartmaması ya da zorlamamasıydı. 


Bu sefer de farklı değildi. 


Utangaç bir şekilde sırıtarak onu sandalyesinden çekip ayağa kaldırmıştım. Ne kadar iyi dans ettiği umurumda değildi, sadece müziğin bedenimi hareket ettirmesine izin verebileceğim dans pistine kadar bana eşlik etmesi yeterliydi. 


Öyle de olmuştu. 


Baştan çıkarıcı, kışkırtıcı bir şekilde ... kalçalarım yuvarlanıyor ... vücudum dönüyor ... uzun saçlarım sallanıyordu.


Şarkı bitip bir sonraki başladığında, hemen yeni ritmi yakalayıp, ayak uydurdum. Bu şarkının ritmi daha belirgindi. Vücudum kıvrılarak ritme uyuyor, hareketlerim daha kışkırtıcı hale geliyordu. 


Şarkının yarısında Kerem beni şaşırtarak araya girmişti. Dansın eğlencesine kendimi kaptırmış ve iyi bir sarhoşlukla nerede olduğumu unutmuştum, ama onun ortaya çıkışı beni kendime getirmişti. Birden nasıl dans ettiğimi fark ederek kendimden utandım. Ancak, durmak da istemiyordum. Bunun yerine hareketlerimi sakinleştirdim. 

Etrafıma baktığımda diğer erkeklerin beni izlediğini görüyordum, gözleri bana duydukları arzuyla parlıyordu. Kendimden utanma hissim yok olmamış ama dönüşüme uğrayarak; utançtan heyecana dönüştü.

Hareketlerim tam olarak aynı tahrik edici seviyeye dönmese de, tekrar o seviyeye yaklaşıyordu.


Kerem'in araya girmesi diğerlerinin de cesaretlenmesine neden olmuştu. Sırayla her biriyle dans ediyordum. Müzik eşliğinde salınarak, kabul edilebilir cinsellik olarak gördüğüm şeyi korumaya odaklanıyordum, ancak içimden akan sıcaklık arttıkça bunu yapmak gittikçe zorlaşıyor, belirli hisler yaratıyor ve bir tür buharlı pus içine sürüklenmeme neden oluyordu. Eğer bu yeni yabancı adamlar orada olmasaydı her şey farklı olurdu diye düşündüm kendi kendime.


Bu sisin içinde kaybolmuşken, yavaş tempolu şarkı başlar başlamaz neredeyse Cihan'ın kollarına kaymıştım.


Açılış notaları çalarken bana doğru adım attı, elleri kalçalarıma yerleşmişti. Ben ona doğru yaklaşarak, bedenimi onunkine göre şekillendirdim. Göz ucuyla kanepeden beni izleyen başkalarını gördüğümde, sisin bir kısmını üzerimden atmıştım. Nerede olduğumu hatırlayarak bir elimi Cihan'ın göğsüne doğru kaldırıp kendimi durdurdum.


"Sıra Berke'de," dedim Cihan’a.


Cihan kibarca arkasını dönünce, sevgili ev arkadaşım Berke de usulca koltuktan kalkmıştı. 

Bana katıldığında gözlerindeki ışıltılı beklentinin yerini hayal kırıklığına bıraktığını gördüm ve kısa bir süre bunun ne olduğunu merak etmiştim. 

Ama sonra o hayal kırıklığı yok olmuştu kollarımı ona doladığımda, Berke de beni kendine çekmişti. Bedenimi onunkine yaslayarak, başımı omzuna koydum. Müzik eşliğinde hafifçe sallanırken, göğüslerim Berke’ye bastırılıyordu.  


Göğüslerimin arzunun yarattığı sancıyla nabız gibi attığını hissediyordum. . kor halindeki arzularımın yeniden cızırdadığını hissettim....


"Bu kıyafet de neyin nesi Buse böyle?" diye fısıldadı şarkının ortalarında.


"Ha? Şey..." İçimi çektim, ona bakmak için arkama yaslandım.

"Ben... hımm... Küçük erkek grubum için küçük bir sürpriz planlamıştım."


" Öyle mi?" Gözleri heyecanlı bir merakla büyüdü.

"Ne tür bir sürpriz?"


"Şey... özel bir striptiz veeee.... masum bir kucak dansı. Sevdiğini biliyordum" İtirafımla yanaklarım kızarmıştı.


"Vay canına. Şaşırdım doğrusu."


"Tabii planlarım bozuldu..." diye fısıldadım, sesim belirsizlikle titriyordu. Burlesk rutini gibi, onun için planladığım gibi bir şeyi daha önce hiç yapmamıştım ve diğerinin aksine, kız arkadaşlarımdan tavsiye isteyememiştim. Bu yüzden denemeye istekli olsam da ne kadar iyi olacağı konusunda endişeliydim.


"Sakın bana yapmayacağını söyleme..." diye sırıttı.


"Şey, biraz."


"Bence efsane olacaktır." derken beni cesaretlendirmeye çalışıyordu. 


Berke göz ucuyla şortuma bakarken yüz ifadesi meraka dönüştü.

"Ama sormam lazım, bu şort çok dar görünüyor. İçinden nasıl çıkacaktın?"


Sürprizi bozmak istemediği için cevap vermekte tereddüt etti.


"Buse?...." diye Israr edince.


"Onlar... Onlar yırtılabilir şortlar," diye açıklamaya girişmiştim.


"Gerçekten mi? Vay be. Gerçekten her şeyi ayarlamışsın."


Bir an sessiz kalmıştık. 

Şarkı sona erdi, başka bir hızlı şarkı başladı.

Berke’den uzaklaşıp daha hızlı ritme ayak uydurmak yerine, bir dakikalığına ona sarıldım. Birilerinin sarılmasına ihtiyacım vardı. Dokunma duygularım nedensizce hareketlenmeye başlamıştı.


"Hadi," dedi, elimi tutup sehpaya doğru yürüdü ve uzaktan kumandayı alıp televizyonun sesini kapattı.


Elim onun elinde, yanında dururken kendime ne yaptığını bilmediğimi söylemeye çalışmıştım. Zaten bunu daha yeni tanıdığım erkekler gidince yapacaktım


"Hey millet! Beni dinleyin......" diye başladı.

"Güzel ve seksi kız arkadaşımız partiden sonrası için bambaşka bir performans planlamış!"


Yaptığı açıklama birkaç kişinin dikkatini çekmişti.


"Başka bir striptiz gösterisi yapacakmış meğer," diye devam etti.

"Ve bir de kucak dansı."


Kucak dansı sözü bir anda herkesi bana odaklamıştı.


Refleks olarak etrafımdaki erkeklere bakarken yanaklarım utançtan kızardı. Poker oynayanlar oturma odasını yemek odasından ayıran kanepenin arkasına geçtiler, böylece sekiz çift göz arzularının yarattığı açlıkla beni yutuyordu. 

İçimden akan sıcaklık anında daha da arttı ve güçlü tropik esintiler kasıklarımdaki korları körükleyerek bedenimin gömleğin altında kaynamasına ve bacaklarımın çoraplarımın içinde güçsüzleşmesine neden oluyordu.


Kendi kendime bunun sadece onların ilgisinin merkezinde olmanın verdiği bir tepki olduğunu söyledim. . .


Başka bir şey değildi.


Sonra Berke söylemesini beklemediğim bir şey söyledi.



"Ama görünüşe göre önceki gösterisi kadar güzel olacağını düşünmüyormuş. Bence ona ne kadar başarılı olduğunu hissettirebiliriz diye düşünüyordum."


"Ne?!"  ses düşüncelerimde çığlık atıyordu.


Berke artık herkesin tüm ilgisini çekmişti sanırım


"Hayır, hiç sanmıyorum," diyerek elimi Berke'ninkinden çektim.


"Kemal yurt dışında bu tür kulüplerin müdavimidir, Bence çok iyi bir jüri üyesi olur." dedi Taner.


"Buradaki asıl sapığın o olduğunu biliyordum." Parmağımla Kemal'i işaret edip kaşlarımı çatmaya çalıştım ama nedense dudaklarım kendi kendine küçük bir gülümsemeye dönüştü.


Berke kolunu bana dolayarak, 

"Hadi be Buse, eğlenceli olacak," diye beni ikna etmeye çalışıyordu.


"Sen ondan daha büyük bir sapıksın," diye onu tersledim.


"Sadece erkek grubumuzdaki tek seksi kız arkadaşımız için" diye hınzır bir sırıtışla bana bakıyordu.


"Evet, Bay Sapık, bunu unutabilirsin," dedim ona, içten içe istediği şeyi yapmak istemediğime kendimi ikna etmeye çalışarak.


"Buse ya, zaten gördük...Hem bunu başka nerede pratiğini yapabilirsin ki..." diye üsteledi.


" Üstelik bu konuda çok iyiydin. Ayrıca, bunda gerçekten farklı olan ne olabilir ki?"


"Hadi Buse..... Eğleniyoruz burada...." diye ısrar etti Kerem, tekli koltuğun arkasında durarak.


Bakışlarımı doğrudan ona çevirerek ters ters bakmaya çalıştım ama kalbimde ona karşı beslediğim yumuşak nokta sitemkâr olmamı engelliyordu.

 O yumuşak nokta, Berke'nin kışkırttığı şeyleri yapmam için beni ikna etmesine izin vermenin bir yolunu bulmuştu ve kararlılığım azalırken sessizce kendime küfrettim.


Zihnim birden hareketlendi ve önceki performansımdan çok da farklı olmayacağını ve bunu çok müstehcen olmadan da yapabileceğimi kabul etmeye başlamıştım. Kucak dansını önceden tanıdığım ve yattığım erkekler ile sınırlı tutarsam sorun olmazdı.


Kendime böyle söyleyerek ikna etmeye çalışıyordum.


"Tamam. Tamam," dedim, herkesi susturmak için ellerimi havaya kaldırarak.

" Çalıştığım danstan birkaç parça göstereyim bari."


Bu sözlerim  bir alkış tufanı ile karşılık bulmuştu.


"Sadece bir parça," diye ısrar ettim elimden geldiğince sert bir ton ve ifadeyle. Ama yine de az önce yapmayı kabul ettiğim şeyin beklentisiyle içimin ürpermediğine kendimi ikna etmeye çalışıyordum.


"Tabii ki Buse.... Sen ne kadar istersen.. Biz jüriyiz sadece...." diye başını salladı Berke.


"Sen televizyonu kapat ve şuraya otur," dedim ona, sağ taraftaki kanepeyi göstererek.

"Telefonum nerede?"


"Burada," dedi Burak, poker masasının üzerinden alarak.


Telefonu elinden alarak, hazırladığım müziğin bulunduğu klasörü açtım. Parmaklarımın titrediğini fark edince sinirlerimin gerildiğini anladım. 

Sehpadan içkimi aldım ve bir kez daha alkolün yardımcı olacağını umarak tek hamlede içtim. Televizyon sehpasına doğru yürüdüm, boş bardağı yere bıraktım, ardından telefonun sesini açtım ve müziği başlatarak boş bardağın yanına koydum.


Ritim yükselirken gözlerimi kapattım ve müzik yavaşça ruhuma sızıp vücudumun sallanmaya başlamasına neden olurken odaya sırtımı döndüm. 


Müziğin ve alkolün beni sakinleştirmesi bir dakika sürdü, arkamı dönmeme, açık alanın ortasına doğru yürüyüp kalçalarımı ve bedenimi kıvırmama izin vermişti, vücudum ritimle erotizmle dönüyor, saçlarım hareketlerimle birlikte sallanıyordu. Ellerimi vücudumda gezdirerek kıvrımlarımı keşfediyordum. Bu seferki, elbisenin altındaki kıvrımlarımı vurguladığım önceki gösteriden farklıydı. Şimdi kendime dokunuyor, vücudumu şehvetli bir şekilde okşuyordum.


Müziğin sesinin arkasından sessiz mırıldanmaları duyunca gözlerimi açtım. 


Erkeklerin hepsi bana bakıyordu ... aç bakışları vücudumu sallayışımdan ve ellerimi kullanışımdan etkilenmişlerdi. Hepsi kilitlenmişti. Arzularının hayallerinin ne olduğunu çok iyi biliyordum. 


İçinden büyük bir heyecan dalgası geçerken alevler içimde coşuyor, ısıları vücuduma yayılıyordu. Ellerim refleks olarak ağırlaştı. Kıyafetlerimin arasından göğüslerimi okşuyor, parmaklarım şortumun üzerinden amıma sürtünüyordu. Hareketlerim de daha kışkırtıcı bir hal almış, vücudum artan bir hareketlilikle kıvrılmaya başlamıştı.


Müzik listem, her biri bir öncekine eklenen bir dizi şarkıdan oluşuyordu, böylece sessizlik anları yaşanmıyordu. Az önceki programım da olduğu gibi, giysilerimi ne zaman çıkarmam gerektiğini bildiren işaretler koymuştum. Önce şortumu çıkarmam gerekiyordu ama işaret geldiğinde bunu yapamıyordum. Beni tereddüt ettiren şey beni külotumla görmeleri fikri değildi. Bunu zaten görmüşlerdi, birçoğu daha fazlasını da görmüştü, bu külotlar aslında daha öncekilerle aynı tarzdaydı. Vücudumdaki uyarılmanın farkında olmam, külotun yine nemli olacağı ve bunu görecekleri korkusuydu. Bu benim grubum için sorun olmayacaktı ama yeni erkekler kafamdaki her şeyi değiştiriyordu. Ayrıca, bu parti gecesinden sonra onların seks oyuncağı olmak da istemiyorum.


Bunu istemiyordum.


Tekrar olmayacaktı.


Yine de bir şeyler yapmak istiyordum... onların önünde kendimi teşhir etmek, göstermek istiyordum. Beni arzulamalarını, vücuduma dokunmak hayaliyle tutuşmalarını istiyordum. Bu düşünce beni kısa bir süreliğine şaşırtmıştı fakat çabucak bir kenara ittim, böyle anlamsız şeyler hakkında endişelenemeyecek kadar çok eğleniyordum.


Önemli olan benim eğlenmemdi.


Doğaçlama yapmaya karar vererek, ellerimi gömleğin en üstteki kancalı düğmesine götürüp, bir hareketle açtım. parmaklarım bir sonrakine ... sonra bir sonrakine ... ve bir sonrakine doğru ilerledi, diğer elimle kapalı tutarken her birini aynı şekilde açıyordum. Sonuncusu da çözüldüğünde her iki elimle gömleğimin bir parçasını kavradım ve sütyenim vardı ama göğüslerimi açıp kapatıyordum.


Ardından gömleği açık bıraktım ve kucak dansının başlaması için işaret gelene kadar ellerim bir kez daha vücudumu keşfederek kasıla kasıla yürüdüm. Berke'ye doğru ilerleyerek kucağına kaydım, dizlerimi kanepenin minderlerine koyup ellerimi sırt dayama minderin arkasına koydum. Kasıklarına sürtünerek, dans eder gibi hareket etmeye devam edebilmek için elimden geleni yapıyordum; vücudumu kıvırıyor, göğüslerimi sallıyor, saçlarımı savuruyordum. Onun yarı sert aletini altımda hissettiğimden oldukça emindim ama o dik oturuyordu, bu yüzden tam olarak kasıklarının üzerinde değildim.


Gösterimi yapmayı kabul ettiğimde gömleğimi açmayı ve muhtemelen çıkarmayı düşünmüştüm ama sütyenimi çıkarmayacaktım. Elbette, erkekler göğüslerimi zaten görmüşlerdi, ama o zaman meme uçlarım püsküller tarafından kapatılmıştı, oysa şimdi çıkarırsam püsküller olmayacaktı. Yarısı göğüslerimi daha önce püskülsüz de görmüştü. Ama hepsi Berk'in kucağında beni süzerken, içimde göğüslerimi ortaya çıkarma arzusu depreşti.


Birkaç dakika sonra dürtüye teslim oldum.


Arkama yaslanarak ellerimi göğüslerime götürdüm. Bir süre göğüslerimi avuçlayıp onlarla oynadıktan sonra parmağımla sütyenin ön kopçasını açtım ve elimi havaya kaldırarak sütyeni sıyırdım.


Odadaki tezahüratlar daha da yükselirken Berke'nin yanındaki iki erkek çıplak göğüslerime bakarak pis pis sırıtmaya başlamışlardı bile. Berke'nin elleri kalkarak, göğüslerime doğru uzandı ama ben muzipçe onları tokatlayarak uzaklaştırdım.


Berke'den ve kanepeden kayarak ayağa kalktım ve diğer kanepeye ve arkasında duran erkeklere doğru döndüm. Sutyenimi sehpanın üzerine atarak iki kolumu da yukarı kaldırdım ve vücudumun hareketiyle sallanan diri göğüslerimi herkesin görmesini istemiştim. Ardından geriye doğru döndüm, yeniden Berke'nin üzerine çıkmıştım, bu kez ayaklarım yerdeydi ve sırtım ona dönüktü. Omzumun üzerinden ona gülümseyerek kıçımı tekrar kasıklarının üzerine indirdim. Koltukta aşağı kaymıştı, bu yüzden bu sefer kendimi ona yasladığımda, kıyafetlerinin arasından sert yarrağını kesinlikle hissedebiliyordum. 

Kasıklarımda oluşan sıcaklık öyle bir hale getirmişti ki, birkaç dakika sonra kendimi zorlayarak geri çekilip ayağa kalkmak mecburiyetinde kalmıştım.


Gösteriyi bitirmeden önce onlara birkaç hareket daha yapmak niyetiyle çalımlarla orta yere doğru yürümeye başlamıştım. Tezahüratlar ve alkışlar arasında birkaç erkek damat adayı Taner'e kucak dansı yapmam için bağırınca refleks olarak ona baktım. Furkan ve Cihan'la birlikte diğer koltuğun ortasında oturan Taner, Kerem'in bana istemediğim şeyleri yaptırmak için kullandığı o tatlı gülümsemeye sahipti ve ona doğru ilerlemekten kendimi alamamıştım. Ona yaklaşırken Taner’in gülümsemesi genişledi ve gözleri neşeyle ışıldadı.


Ona sırtımı dönerek, kucağına oturmadan önce kıçımı birkaç kez twerk hareketiyle salladım. Berke gibi o da kıçım kasıklarına doğrudan temas edecek şekilde eğilmişti ve kendimi onun sert erkekliğinin üzerinde sürtünürken hissettiğimde nefesim tutuldu. Diğer erkeklere göz ucuyla baktığımda, hepsinin gözlerinde bir parıltı ve dudaklarında bir sırıtışla beni izlediğini görüyordum. 


Aslında bütün erkekler aynıydı. 


Vücudumu saran o bildik heyecan beni biraz korkutmuştu ve hızla ayağa kalkarak arkamı dönerek, Taner'in kucağına oturdum. Niyetim Taner'e düzgün bir kucak dansı yapmaktı


Ben Taner'in kucağına yerleştiğimde, ellerim destek için kanepenin arkasını tutarken, kendimi Kerem'in gözlerinin içine bakarken buldum. 

Bakışlarındaki heyecanlı ışıltı neredeyse öncekiyle aynıydı, sadece nefesimin kesilmesine neden olan ek bir arzu eklenmişti.


Gözlerimi kapatarak, Taner'in kasıklarının üzerinde vücudumu sallarken ve kendimi okşarken arkama yaslanıp göğüslerimi dışarı çıkararak görüntüyü zihnimden uzaklaştırmaya çabaladım. Ama görüntüyü engelleyemiyordum ve kapalı göz kapaklarımın ardında hâlâ Kerem'in orada durmuş beni izlediğini hayal edebiliyordum. 


Kasıklarımdaki közler, ısıları tenimi tahrik ederek kaynattı ve puslu bir transa geçmiş ve Taner'e niyetlendiğimden daha uzun süre sürtünmüştüm.


Ellerini belimde hissettiğimde trans halinden çıkıp gözlerimi açtım. Tereddüt etmeme neden olacak bir şey olmadan önce kanepenin arkasına doğru ittim ve hızla kucağından indim.


Kanepelerdeki diğer dört erkek sıranın kendilerine gelmesini istiyordu ve diğerleri de beni cesaretlendirmek için alkışlayarak cesaretlendirici sözler söylüyordu. 


Ama benim niyetim odanın ortasına geçip son birkaç hareketle gösteriyi bitirmekti.


Ta ki Kerem'e bakana kadar.


Anında bunun onu gerçekten azdırmak için o geceki tek şansım olabileceği düşüncesi aklımdan geçti ... onunla dans etmek ... onun için ... şehvetli, yakın bir şekilde ... aklımdan geçiyordu. 


Bu nedenle gösteriyi bitirmek yerine kanepenin etrafından dolanarak ona doğru yürüdüm. Ben yaklaşırken, yüzünü bana döndü. Aramızda sadece bir karış mesafe varken, vücudumu döndürmek için ekstra çaba harcadım ... göğüslerimi onun için salladım ... kalçalarım baştan çıkarıcı bir şekilde seğiriyordu. Berke gibi, topuklu ayakkabılarımla bile bende birkaç santim daha uzun boyluydu ve bana baktı, gözleri her seğirmeyi ve sallanmayı yalayıp yutuyordu. İçimdeki kor alev alev yanarken ellerimi göğsüne koydum ... omuzlarından yukarıya ... kollarından aşağıya ... karın kaslarının üzerinden ... tekrar göğsüne doğru gezdirdim.


Saniyeler sonra bakışlarım içgüdüsel olarak kasıklarına doğru kaydı.


Kot pantolonunu zorlayan şişkinliği gördüğümde nefesim kesildi. . .


Sikini özlediğimi fark ettim....


Ve ellerim refleks olarak bakışlarımı takip etti. . .


Ellerim onun saklanmış erkekliğinin üzerinde gezinirken kalbim küt küt atmaya başlamıştı.


Bunu bilerek yapmamıştım ama şimdi yaptığım için kendimi onun çıkıntısına sürtünmekten alıkoyamıyordum... parmaklarım onu giysilerinin arasından kavramaya çalışıyordu. Arzu dalgaları içimde yuvarlanıyor, sinirlerim boyunca elektrik kıvılcımları saçılıyor ve tekrar o puslu transa giriyordum... bedenim ve ellerim otomatik pilotta hareketlerini sürdürüyordu. Gözlerimi ayırıp onunkilere diktiğimde hissettiğim şehvet kalbimin hızla çarpmasına neden oldu.


Bir alkış dalgası transın içinde titreşti. Bunların arasında Berke'nin sesini duydum


"Hadiii.....Yap artık!" Benimle konuştuğunu düşünerek ne demek istediğini anlamaya çalıştım.


Ama benimle konuşmuyordu.


En iyi arkadaşıyla konuşuyordu........

 

Sonraki Bölüm...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumuz için teşekkürler. Yorumunuzu inceledikten sonra, ticari kaygı içermiyorsa yayımlayacağım.