Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 15)

(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)



Nagihan'la görüşmelerimiz sıklaşırken çekingenliklerinden de yavaş yavaş kurtuluyordu. Öğrenmek istediklerini benimle rahatlıkla paylaşır olmuştu. Birgün bana,
"Abla, o şeyi nerden aldın?" diye sordu. Vibratörden bahsediyordu. Bu soruya cevap vermek istemiyordum, onun için,
"Yoksa sen de mi almak istiyorsun?" dedim. Nagihan birşey demedi, ama belli ki gerçek olmasa bir yarrağa sahip olmak istiyordu. İsterse kendisine verebileceğimi söyledim.
"Ciddi misin abla?" derken Nagihan'ın gözlerindeki parıltıdan bunu çok istediği belli oluyordu. "Seni mi kıracağım!" diyerek gittim sakladığım yerden alıp getirdim. Vibratörüı kendisine verdiğimde mutluluğu görülmeye değerdi. Çok sevinmişti, heyecanı anlatılır gibi değildi, defalarca teşekkür etti. Sonra da evdeki işleri bahane edip gitmek için müsade istedi. Kapıdan çıkarken gözleri ışıldıyordu.
"Görüşürüz!" diyerek arkasına bakmadan dairesine inerken, içimden (Orospuya bak, denemek için bir an önce gitmek istedi!) diye geçirdim. Şaka amaçlı,
"Fazla kullanma, bana da lazım!" diye seslenince, dönüp gülümsedi...

Günler sakin bir şekilde geçiyordu. Çocuklar yaz tatili için memleketteydiler. Kocam ise herzamanki gibi işine gidip gelirken, ben de internette daha çok vakit geçirmeye başlamıştım. Bir akşam eve erken geldiğinde ben internette okey oynuyordum.
"Karıcığım dikkatli ol, internet sapıklarla dolu, başına iş alma!" dedi. Kocam ilk kez böyle konuşuyordu.
"Korkma canım ben kendimi korurum! Hem bana kim bakar ki?" dedim. Kocam gayet ciddi bir üslupla,
"Öyle deme! Çok güzel bir kadınsın! Senin gibi bir kadınla kim olmak istemez ki!" diye karşılık verdi. Böyle konuşması tuhafıma gitmişti. Tebessüm ederek kendisine bakınca, kocam sırıtarak,
"Ooo, hoşuna gitti galiba? Bilmediğim bir şeyler mi var?" dedi.

Kocam sert bir yapıya sahip olduğu için kendisine karşı herzaman dikkatli olmuşumdur. Ama şimdi bütün bunları söylerken oldukça rahat bir tavır sergiliyordu. Aramızda daha önce hiç böyle konuşma olmamıştı. Bu durum tuhafıma gitmişti. Fantezi mi yapıyordu, yoksa ağzımı mı yokluyordu anlamak mümkün değildi.
"Ne alakası var! Gördüğün gibi sadece okey oynuyorum! Hem o tür şeylerden anlamam ben!" dedim. Ama kocam tepemde dikilmiş, sataşmasını sürdürürken beni izliyordu. Birden elini uzatıp göğüslerimle oynamaya başladı. Gözü profildeki resmime takılınca,
"Böyle resimler koyarsan asılan çok olur!" dedi. O esnada oyunculardan biri de arkadaşlık isteğinde bulununca,
"Bak gördün mü!" dedi. Ben de,
"Ne var bunda?" diyerek bunun normal olduğunu anlatsam da, kocam,
"Tabii tabii, ne demezsin!" diyerek tebessüm ediyordu. Aklı sıra birşeyler ima etmeye çalışıyordu. Ben ise,
"Ben böyle şeylerden anlamam!" diyerek karşı çıkıyordum.

Genç kızlığımda yaşadığım bir anımı kendisiyle paylaştığım için hakkımda farklı şeyler düşünebilirdi, ama artık çok geç kalmıştı. Çünkü At'ı alan Üsküdar'ı çoktaaaan geçmişti. Yediğim yarrakların haddi hesabı yoktu. Aldatıldığını bir bilse kimbilir neler olurdu neler. Eminim dudağı uçuklardı. Kocam belli ki bana zarf atıyordu, ama bunun için daha çok çalışması gerekiyordu.

"Senin yüzünden doktora bile gidemiyorum, hep arkadan yapıyorsun, götümü folloş ettin!" dediğimde duymuyordu bile, halen göğüslerimle ilgileniyordu. Üzerimde kısa kollu bir tişört, altımda eşofman vardı, Sütyen takmamıştım. Kocamın bir eli göğüslerimle ilgilenirken, diğer eli de sırtımdan kalçalarıma kadar inmişti. Elini eşofmanımın içine daldırdı ve götümün yanaklarını avuçladı. Bunu yapması hoşuma gitmişti, ona yardımcı olmak için kalçalarımı geriye doğru çıkardım. Elini götümün yanakları arasına sokup amımı avuçladı. Bir eli amımı avuçlarken, diğer eli göğüslerimi okşamaya devam ediyor, aynı zamanda kulak mememi ve boynumu öpmeyi de sürdürüyordu.

Daha önce hiç böyle yapmamıştı, bunu yapan kocam değil de sanki bir başkasıydı. Ama hoşuma gidiyordu. Amımdan sızan sular avucunun içine akıyordu. Parmaklarını amımın içine daldırmaya başladı. Islanmış parmaklarıyla amımda git gel yaparken, ben de kalçalarımı oynatıyordum. Bilgisayarın koltuğunda oturmuş okey oynamaya çalışırken aklım bacak aramdaydı. Bir müddet amımı parmakladıktan sonra, amımdan akan suları o çok sevdiği göt deliğime yedirmeye başladı. Parmağı dairecikler çizerek göt deliğimde girdi. Bir parmak, iki parmak derken, üç parmağını götüme sokup ileri geri oynatmaya başladı. Ne yalan söyleyeyim bundan zevk alıyordum. Birkaç dakika götümü parmakladıktan sonra parmaklarını geri çekti. Anlaşılan daha fazla beklemek niyetinde değildi. Kemerini çözüp pantolonunu ve donunu indirdiğinde yarrağı iyice sertleşmiş, dimdik duruyordu. Aslında kocamın yarrağı fena sayılmazdı, ama erken boşaldığı için sorun yaşıyordum.

Beni ayağa kaldırıp, önce eşofmanımı ardından külotumu indirdi, Bilgisayarın koltuğuna ters oturmamı istedi. Dediğini yapıp koltuğa dizlerimin üzerine oturduğumda kalçalarım geriye doğru çıkmıştı. Hemen arkama geçti ve oyalanmadan yarrağını amıma kökledi.
"Ohhhh!" diye inledim, içimde sıcaklığını hissetmek çok güzeldi. Belimden iki eliyle tutup ileri geri hareket etmeye başladı. Amıma giren her şeyden zevk alırım, hele bu giren şey yarrak olursa daha da zevkli oluyor. İyice sulanmış olan amıma hızlı hızlı girip çıkmaya başladı. Böyle devam ederse kısa zamanda boşalabilirdim, ama çok geçmeden yarağını amımdan çıkardı. "Ne yapıyorsun? Devam etsene!" dedim. Kocam ise pis pis sırıtarak,
"Devam edeceğim, ama başka yerden!" dediğinde,
"Zaten şaşardım! Ama öyle 2 dakikada boşalacaksan ordan sokma!" diyerek kendisini ikaz ettim. Bunu istemediğim için değil, doymak istediğimdendi. Bazı erkekler göt sikerken fazla dayanamıyordu, kocam da bunlardan biriydi...

Ben dizlerimin üstünde domalmış halde koltuğun kollarından tutunurken, kocam götümün yanaklarını avuçlamaya başladı. Bir müddet okşadıktan sonra nefesini götümün yanakları arasında hissettim. Kocam daha önce yapmadığı şeyi yapıyordu, göt deliğimi yalıyor, diliyle içime girmeye çalışıyordu. Kocam götümün yanaklarını iyice gerdiğinde ben de kendimi sıkmayı bıraktım. Şimdi, normal şartlarda bile şişenin ağzı kadar açık olan göt deliğime dilini sokabildiği kadar sokuyordu. Bu duyguyu anlatmak istesem de anlatamam, hoş ve değişik bir duygu. Devam etmesi için kendimi iyice arkaya veriyordum. 10 dakika kadar devam ettikten sonra doğruldu, ön tarafıma geçip yarrağını ağzıma verdi. Yumuşamak üzere olan yarrağını emmeye başladım. Kısa sürede sertleşince, ağzımdan çekip tekrar arkama geçti...

Islanmış ve kayganlaşmış olan göt deliğime yarrağının başını ayarlayarak yüklendi. İlk anda hoş bir yumuşaklık hissettim. Direnci kırılan göt deliğim fazla dayanamamış, kapısını ardına kadar açıp yarrağı içeri davet etmişti. Tuhaf bir duygu yaşıyor ve aldığım zevkle ürperiyordum. İçimden (Umarım uzun süre dayanır da, ikimiz de zevk alırız!) diye geçiriyordum ki, hızla git gel yapmaya başladı. Böyle devam ederse biliyordum ki çok çabuk boşalacaktı. Hemen boşalmasını istemiyordum, ben de zevk almak istiyordum. Neyse ki yavaşladı. Şimdi yarrağını yavaşça geri çekiyor, sonra da yine yavaşça köküne kadar sokuyordu götüme. Artık dinlenerek sikmeye başladı. Çıkarken değil de, yarrak götüme girerken daha çok zevk alıyordum...

Nazmi'nin yarrağına göre kocamın yarrağı çok daha inceydi, ama yine de zevk veriyordu. O an bile Nazmi'yi hayal ediyordum. Ondan aldığım zevki kocamdan alamıyordum. Kocam hemen boşalacak diye endişe ediyordum hep. Oysa Nazmi bezginlik verecek kadar sikmeye devam ederdi. Zorlayan kalınlık acı verse de, bir müddet sonra zevke dönüşürdü. Ben bunları düşünürken kocam götümü yavaş yavaş sikmeye devam ediyordu. Göt deliğim iyice gevşemişti.
"Çok güzel götün var! Eskiden çok dardı, oysa şimdi..." derken lafını kesip,
"Amım varken, hep götümüi sikersen olacağı buydu!" dediğimde, kocam,
"Önceden neler çektirdin bana, ama şimdi karşı bile çıkmıyorsun!" dedi.

Böyle söylemesi canımı sıkmıştı. Kocamın bu tür konuşmaları hoşuma gitmiyordu. Oysa yabancı bir erkek bu tür söylemler yapsa da rahatsızlık duymazdım.
"Konuşma sadece sik beni!" dedim. İki eliyle belimden tutmuş kendine çekerken yarrağını dibine kadar sokup çıkarmaya başladı. Ben de o sırda klitorisimi sıvazlıyordum. Yarrağı gerilmiş bir Yay gibiydi, sertliğini hissediyordum. Belini ileri iterken ben de kalçalarımı geri ittiriyordum. 'Şlapp, şlap, şlap!' sesleri odada yankılanıyordu. İlk kez kocamdan önce boşalacağımı hissettim. Şehvetli sözler ağzımdan çıkarken kocam da hızlanmaya başladı. O an kasılmaya başladım.
"Ooohh! Oohhh! Devam et! Devam et! Ohhh! Çok güzel! Çok güzeel! Ohh! Ohhhh! Oooğğğhhhhh!" diye inleyerek büyük bir zevkle boşalıyordum. Boşalırken kasıldığım için götümdeki yarrak da sıkışıyordu. Bu durum kocam daha çok zevk vermiş olmalı ki, o da dayanamadı ve sıcak döllerin içime aktığını hissettim...

Hem boşalıyor hemde gidip geliyordu. Boşalttığı döller deliğimi daha da kayganlaştırmıştı. O sırada götümden sesler çıkıyordu. Yarrak gevşediği için çevresinden çıkan hava bu seslere sebep oluyordu. Rahatlayan kocam yarrağını geri çekince elimde olmadan osurdum. Götümü sıkamadığım için külotu göt deliğimin üzerinde tutup yerimden doğruldum. Kocam banyoya giderken, ben de tuvalete girdim. Kocam banyo yaparken, ben de 'Zart, zuurt!' sesleri eşliğinde içimdeki dölleri boşalttıyordum...

O gün götten sikilerek de olsa rahatlamış, kendime gelmiştim. Nedenini bilmiyorum ama, bu mevsimde daha istekli daha arzulu oluyordum. Kısa süren sikişmeler beni daha da azdırıyordu. Aklım hep bacaklarımın arasında oluyordu, her an içime bir şeylerin girdiğinin hayalini kuruyordum. Günler böyle geçerken, evde yanlız olduğum zamanlar ya porno izliyor, ya da masturbasyon yapıyordum...

Çarşamba günü tanımadığım bir numara aradı. Karşımdaki kişi bana ismimle hitap edince, "Siz kimsiniz? Adımı nerden biliyorsunuz?" dedim. Telefondaki kişi,
"Ben Kemal!" dediğinde hatırladım. Kemal'le Nazmi sayesinde tanışmıştım, beni siken ikinci erkekti. Mavi gözlerini unutmam mümkün değildi, bakışları oldukça etkiliydi. İster istemez elim bacaklarımın arasına kaymış onu dinliyordum. Kemal,
"Ne yapıyorsun Nesrin hanım? Uzun zamandır görüşemiyoruz!" dedi.
"Evet, öyle oldu!" dedim. Nedenini sordu. Bilip bilmediği hakkında hiç bir fikrim yoktu, ama yine de anlatma gereği duydum. Olanları anlattığımda, bana hak vererek Nazmi'yi suçladı...

Nazmi hakkında bir müddet konuştuktan sonra eski günlere dönmüştük. Kemal,
"Çok güzel birisin Nesrin!" diye iltifatlar ediyordu. Konuyu nereye getirecek diye düşünürken, "Seni çok özledim, buluşmamız mümkün mü?" dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Dilim tutulmuştu, boğazım kurumuş, yutkunamıyordum. Kalbim küt küt atarken, yarım yamalak bir dille,
"Şeyy, ben artık kocamı aldatmak istemiyorum!" diyebildim. Amacım ısrar etmesini sağlamaktı. Zaten düşündüğüm gibi de oldu,
"Hadi ama, lütfeen!" diye ısrar ediyordu. Yalandan,
"Olmaz, yapamam!" falan diyordum. Ama daha fazla naz yapmam yersizdi, "İyi, tamam, buluşalım!" dedim.

Kemal, "Senin için hangi gün uygun?" dedi. En uygun gün Salı idi, ama önümüzdeki Salı desem bir hafta beklemem gerekecekti. O kadar beklemek istemiyordum.
"Biliyorsun ben evli bir kadınım, öyle her istediğim gün dışarı çıkamıyorum! Aslında yarın AVM'ye gidecektim..." dedim. Kemal,
"Ne güzel işte! O zaman yarın buluşabiliriz!" dedi. Bir hafta beklemek istemiyordum, zaten adet günüm de yaklaşıyordu. Biraz düşündükten sonra,
"Sen bilirsin!" dedim. Kemal,
"Beni kırmadığın için çok teşekkür ederim Nesrin hanım! İnan bana, çok güzel vakıt geçireceğiz!" dedi.

Teşekkür etmesi gereken biri varsa o da bendim. Bir erkek tarafından istenmek çok hoştu. Kemal 2 metreye yakın boyuyla hem yakışıklı hemde çok güçlüydü. Ayrıca kocaman bir yarrağa sahipti. Üstelik genç bir kız değildim ki yarraklardan korkayım. Amımla götüm ne kadar uyarsa o kadar istiyorlardı.

Kemal'le yarın buluşacağımız yer ve saatte sözleştikten sonra teli kapadık. Bu durum bile bacaklarımın arasını sulandırmıştı. Ama enerjimi korumam gerektiği bildiğim için kendimi frenlemiştim. Hava oldukça sıcaktı. Banyoya geçip soğuk suyla duş aldıktan sonra kurulanıp balkona geçtim. Yarın olacak olanları düşünürken beyin jimnastiği yapıyordum ki, sokaktan gelen sesler üzerine dikkatim dağıldı. Eğilip baktığımda çocuklar top oynuyordu. Bağrışmaları sokakta yankılanırken gözüm karşıdaki dükkanın önündeki kişiye takıldı. Mobilyacıda çalışan Ayhan dükkanın önünde oturmuş sigara içiyordu. Zaman zaman başını kaldırıp bana doğru baktığını farkettim. Belli ki vazgeçmek niyetinde değildi. Tek derdinin beni sikmek olduğundan da adım gibi emindim. Ama mahalleden biriyle böyle bir şeye kalkışmak benim için tehlikeliydi. Belki yine de karşılık verirdim, ama Kemal'in araması Ayhan'ı ikinci plana atmıştı. İçeriye girerek günlük işlerime döndüm...

Kemal'le buluşacağım içim içime sığmıyordu. Uzun bir aradan sonra güçlü biriyle sikileceğim için sabırsızlanmaya başlamıştım, evin içinde dolanıp duruyordum. Bir gün bile çok uzun gelirken, keşke bugün çağırsaydı da bir güzel sikseydi diye düşünmeden edemiyordum. Bu düşünceler eşliğinde akşam olmuş, kocam da eve dönmüştü. Neşeli halim kocamın dikkatini çekmiş olacak ki,
"Hayırdır, bu akşam çok neşelisin!" dedi. Nedenini söyleyecek değildim.
"Eski oturduğumuz mahallede komşumuz Emine vardı. Nurettin'in karısı, işte o beni çaya çağırdı. İzin verirsen yarın ona gitmek istiyorum!" dedim. İzin konusunda kocam çok anlayışlıydı, hayır demeyeceğini bildiğim için hep bu yolu seçerdim.

Kocam, "Elbette gidebilirsin!" dedi. İzni koparmıştım. Teşekkür edip dudaklarından öptüm. Kocam,
"Sadece öpücük mü veriyorsun?" diyerek gülümsedi. Ben de,
"Ne istedin de vermedim aşkım!" deyip ayağa kalktım. Eteğimi kaldırdım, külotu yana çekip amımı göstererek,
"Am istiyorsan, al sana am!" deyip arkamı döndüm, külotumu indirdim. Domalır gibi öne doğru eğilip ellerimle götümün yanaklarını ayırdım ve
"Göt istiyorsan, al sana göt!" dedim. Kocam götüme bakarken gülmeye başlamıştı.
"Ne gülüyorsun?" diye sordum.
"Göt deliğin amın kadar olmuş!" dedi. Kırıldımsa da belli etmedim,
"Sikerken öyle demiyorsun ama!" dedim...

Akşam yemeğini yedikten sonra biraz TV izledik, sonra da yattık. Kocam yorgun olduğunu söyleyip, bana dokunmadan uyudu. Bense sabaha kadar uyumadım desem yalan olmaz. Tüm gece aklım Kemal'deydi...


Sabah olduğunda erkenden kalktım, kahvaltıyı hazırladım. Kocamla beraber yedik. Kocamı işine uğurladıktan sonra ben de evin işlerine başladım. Evin temizlik işleri bittiğinde saat 09:00'a geliyordu. Üzerimdekileri çıkarıp çırılçıplak oldum. Daha iki gün önce ağda yaptığım için amım ve kalçalarımda kıldan eser bile yoktu, her yerim kaymak gibiydi. Gideceğim yerde Kemal tarafından sikileceğimi, onunla her türlü seksi yaşayacağımı biliyordum ve bunun için kendimi hazırlamalıydım. Önce tuvalete girdim, içimiı boşaltıp temizlenmem lazımdı. Popomu sıkarak suyun dolmasını sağlıyordum. Zorlandığım anda hortumu çekip içime dolan suları boşaltıyordum. Bu işlemi birkaç kez tekrarladıktan sonra götümün içi tamamen temizlenmişti. Sonra banyoya girdim, önce dişlerimi fırçaladım, ardından duşa girdim.

Duş aldıktan sonra odama geçtim. Vücudumu kremleyip parfümledim. Komidini açıp kendime sexy bir külot baktım. Arkadan ipli, önden ise sadece amımı örten siyah dantelli bir G-String tanga seçtim. Bu tanga varla yok arası bir şeydi. Bana göre çok seksi olmuştum. Sütyen olarak da, tüllü siyah bir sütyen seçtim. Göğüslerimin yarısını örten bu sütyen oldukça uyumlu olmuştu. Bu görüntü Kemal'i delirtirmiydi bilmiyordum, ama hoşuna gideceğimi umuyordum. Biraz da makyaj yapmam lazımdı. Kirpiklerime kalem çekip siyaha boyadım. Yüzüme föndoten, biraz da allık sürdüm. Çevremde dikkat çekmemek için makyajı hafif tuttum.

Artık giyinmem gerekiyordu. Hava sıcak olduğu için beyaz bir bady, üzerine de kalçalarımı örten aynı renkte bir Tunik seçtim. Altıma da, boyu topuklarıma inen, alt kısmı fırfırlı siyah bir etek seçtim. Saçlarımı topuz yapıp topladım. Artık çıkmaya hazır hale gelmiştim. Yapmam gereken tek şey kalmıştı, o da Kemal'i aramak. Saate baktım, saat 10:00'a geliyordu. Telefonu elime aldım ve numarasını çevirdim. Numarayı çevirirken heyecandan titriyordum. Kalp ritmim hızlanmış, küt küt atıyordu.

Telefonu birkaç kez çaldıktan sonra Kemal açtı ve
"Efendim?" dedi.
"Ben Nesrin!" dediğimde,
"Biliyorum canım, tanıdım seni! Nasılsın Nesrin hanım? Müsaitmisin?" diye sordu. Kendisine teşekkür ederek, müsait olduğumu söyledim. Kemal,
"Geliyorsun yani! İyi, iyi! Ben birazdan çıkarım, sen de çık!" dedi.
"Tamam, çıkıyorum, görüşürüz!" deyip kapattım. Sivri topuklu siyah ayakkabılarımı da giyince buluşmak için son hazırlıklarımı da tamamlamıştım. Evden çıktım.

Sokakta yürürken gergin bir haldeydim, ama içim pır pır ediyordu. Buluşma yerine giderken minibüslerin korna sesi caddede yankılanıyordu. Durağa yanaştığımda heyecanım bir kat daha artmıştı. Durakta benden başka hiç kimse yoktu, bankta oturup beklemeye başladım. Zaman zaman korna çalan arabalara bakıyor olsam da Kemal görünmemişti. Telefonumu çıkarıp tam arayacaktım ki, oldukça lüks beyaz bir araba durdu ve kornaya bastı. Camları siyah olduğundan içi görünmüyordu. Tedirginlik geçirirken, aracın kapısı açıldı.
"Nesrin!" diye seslenince onun Kemal olduğunu anladım. Hızlı bir hareketle yerimden kalkıp araca bindim. Kemal,
"Hoş geldin canım!" dedi. Heyecanlanmıştım ve boğazım kurumuştu.
"Teşekkür ederim!" diyebildim. Başımdan tutarak kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı. Şiddetli bir şekilde dudaklarımı somururken tüm bedenim titriyordu. Nefes almama fırsat bile vermiyordu. Bir an soluklanırken, "Lütfen yapma, burada olmaz!" diyebildim. İçimden (Aman Tanrım, bu adam iyice azmış!) diye geçirdim. Kemal bir eliyle arabayı sürerken, diğer eliyle de bacaklarımı okşuyordu. Hal hatırımız hakkında sohbet ederken Nazmi konusuna hiç girmemiştik...

Kemal, "Yemek yiyelim mi?" diye sordu. Aç olmadığımı söyledimse de, sahil yoluna sürdü arabayı. Birkaç dakika sonra bir kafenin önünde durup indik. Kahve ısmarladı. Biraz sohbet edip, kahvelerimizi içtikten sonra,
"Eve gidelim mi?" diye sordu. Kemal oldukça nazik bir dil kulanırken etkilenmemek mümkün değildi.
"Sen bilirsin!" dedim. Buluşmamızın nedenini ikimiz de biliyorduk: Sikişmek.
Ben bunun hayalini yaşarken, eve varana kadar ikimiz de sessiz kalmıştık...

Kemal'in, "İşte geldik!" demesine tebessümle karşılık verdim. Yaz olduğu için etrafta kimse yoktu. Kemal önde ben arkada eve girdik. Kapıyı kapadıktan sonra,
"Geç otur aşkım!" dedi. Salona geçtim ve koltuğa oturup beklemeye başladım. Bacaklarım bitişik halde otururken, daha önce bu evde yaşadıklarım aklıma geldi. Burada yaşadıklarım unutulacak gibi değildi. Bu mekan her türlü ilişkiyi yaşadığım yerdi. Bunları düşünürken derin bir iç çekmiştim ki, Kemal'in,
"Hava sıcak, soğuk bir şeyler içelim mi?" sesiyle kendime geldim.
"Olur!" dedim. Az sonra elinde bir şişe ve bardaklarla geri geldi. Bir bardak bana, bir bardak kendine doldurdu. Yanıma oturdu ve beraber içmeye başladık.

İçtiğimiz şeyin ne olduğunu bilmiyordum, ama soğuk ve ferahlatıcı bir tadı vardı. Hem içiyor, hemde sohbet ediyorduk. Kemal,
"Bu gün çok güzel görünüyorsun!" diye iltifat edince,
"Teşekkür ederim, sen de çok yakışıklısın!" diye cevap verdim. Aynı koltukta oturmuş, birbirimize iyice yaklaşmıştık. İçeceklerimiz bitince bardakları sehpaya koydu ve
"Seni hiç unutamadım Nesrin. Sen gerçekten harika bir kadınsın. Senden aldığım zevki inan ki başkasından alamadım. Hep aklımdaydın!" dedi. Benim için böyle düşünmesi hoşuma gitmişti,
"Biliyorsun, seninle Nazmi sayesinde tanıştım. Nedenini bilmiyorum ama daha sonraları benimle buluşmak istemedi. Ne yapabilirdim ki?" dediğimde,
"Boş ver şimdi Nazmi'yi! Sen de istersen bundan sonra beraber takılırız! Ne dersin canım?" dedi. Sanki Nazmi'yle arası yoktu, ama bu durum ikisini ilgilendiren bir konuydu.
"Sen bilirsin!" diyebildim.

İyice yaklaştı, eteğimin üzerinden bacaklarımı okşamaya başladı. Ardından dudaklarıma yapıştı. Onunla buluşmamın nedeni sikişmekti ve bir an önce sikilmek istiyordum. Dudaklarımı emerken, bir eli de eteğimin altına kaymıştı. Önce baldırlarımı, ardından bacaklarımın arasını okşamaya başladı.
"Ohhh!" diye inledim. Elleri bedenimde dolaşırken okşanmadık yer bırakmıyordu. Kah bacaklarımın arasında, kah göğüslerimde dolanıp dururken, yanımdan kalkıp önüme dikildi. Pantolonun içindeki kabarıklık gözüme takılmış, başımı kaldırdığımda niyetini anlamıştım. Gözlerimin içine (Hadi ağzına al!) der gibi bakıyordu. Önce kemerini çözdüm, ardından pantolonunu indirdim. Heyecanım gittikçe artıyordu. Boxerini indirdiğimde yarrak önüme düştü. Böyle bir yarrak görmeyeli uzun zaman olmuştu. Daha önce yediğim bir yarraktı, ama yine de biraz ürkmüştüm.

Kemal omuzlarımdan tutup beni yere indirdirdi. Dizlerimin üzerindeydim ve yarrağıyla burun buruna gelmiştim. Sağ elimle yarrağını kavradım, gövdesinin yumuşaklığı avucumun içindeydi. Henüz sertleşmemişti, ama bu haliyle bile elimle saramıyordum. Kocaman kafası pürüzsüzdü. Başımı öne doğru uzatınca kokusunu hissettim. Sonra dudaklarımı değdirdim. Kafasını küçük küçük öpmeye, sonra da dillemeye başladım. Bir müddet böyle devam ettim. Yarrrak yavaş yavaş sertleşiyordu. Başımı yukarı doğru kaldırıp Kemal'e baktım. Bakışlarımız çakışmıştı. O mavi gözler beni bitiriyordu. Gözlerine bakarken dudaklarımı araladım. Önce kafasının yarısını, sonra tamamını ağzıma aldım. Yarrağın kafası ağzımı iyice germişti. Dudaklarım yarrağını kelepçe gibi sarmalarken ağzımdan sikilmeye başlamıştım. Kemal başımdan tutmuş kendine doğru çekerken yarrağın yarısını ağzıma sokup çıkarırıyordu. Ağzımı, dilimi ve dudaklarımı bir orospu gibi kullanırken ateşlenmeye başlamıştım. Amım karıncalanıyor, olduğum yerde kıvranıyordum. Ayak topuğumla amıma baskı kurarken, ağzımdaki yarrağı emer gibi içime çekiyordum.

Kemal ağzıma git gel yaparken, salyalar yanaklarımdan süzülmeye başladı. İki elimle sarmaladığım yarrak gerçekten çok uzundu. Kalınlığı ise kolum gibiydi. Yanlış anlamayın, bunları korktuğum için anlatmıyorum, bu yarrağı daha önce zaten yemiştim. Ama gerçekten kocaman bir yarrağı vardı. Yarrak demir gibi sertleşmişti. Omuzlarımdan tutup ayağa kaldırdı. Boyum göğsüne kadar geldiği için eğilmek zorunda kalıyordu. Dudaklarımız birleşti, birkaç dakika öpüştük. Dillerimiz birbirimizin ağzında gezinirken, elimdeki yarrağı da sıvazlamayı ihmal etmiyordum. Artık ikimiz de dayanacak durumda değildik...

Beni döndürerek domalttı. Ellerimi koltuğun kenarına dayamak zorunda kalmıştım. Siyah eteğimi kalçalarımın üzerine topladı. Külotumu bir çırpıda dizlerime kadar indirdi ve sulanmış amımı avuçladı. Amımın sularıyla yararağını iyice sıvazladıktan sonra yarrağını kalçalarımın arasına sürtmeye başladı. Daha önce Nazmi anlatmıştı, Kemal tam bir göt hastasıydı, sikiştiği kadınları götten de sikmeden asla bırakmazdı. Beni de götten sikecekti, bunu ben de biliyordum. Ama 5-6 aydır götüme o kalınlıkta bir yarrak girmediği için biraz tedirgindim.

Yarağıyla amımı fıçalamaya başladığında, ben Oh'luyor, inliyor, kıvranıyordum. Yarrağın kafasını amımın küçük dudakları arasına yerleştirdiğini hissetmemle, "Ooohhh!" diye inledim. Koca yarrağın başı amıma girmişti bile. Bastırdı ve kalanını da soktu. Sonuna kadar indiğinde birkaç saniye bekledi. Amımın gerildiğini hissedebiliyordum. İçimdeki boşluk tamamen dolmuştu. Sonra ellerini belime doladı ve yavaş yavaş git gel yapmaya başladı. Zorlanıyordum, dudaklarımı ısırırken bağırmmak için direniyordum. Bir müddet sonra kayganlığın etkisiyle alışmaya başlamıştım ve elimde olmadan inlemeye,
"Ooohhh! Sik beni, sik beni!" diye bağırmaya başlamıştım. Kemal,
"Merak etme aşkım, seni öyle sikeceğim ki, bir hafta kocanın yanında yatamayacaksın!" diyordu. O an kocamı düşünecek halde değildim. Kemal yarrağını bir makine gibi içime kaydırırken,
"Ahhh! Ohhh! Çok güzeeelll! Harikaaa! Sik beniii, siiikkk!" diye bağırıyordum. İnanılmaz bir zevk yaşıyordum, erkek dediğin işte böyle olmalı.

Kemal, "Sen benim orospumsun artık, sikilmek istediğinde alo de yeter! Sen orospusun, fahişesin, öyle değil mi? Hadi söyle, ben senin orospunum de!" diye bağırırken sert sert sikiyordu.
"Ooohhhh! Evet, eveeettt, orospunuuummm, fahişeniiimmm! Sen de benim kocamsın, kocaammm!" diye karşılık veriyordum. O an hiçbir şey umrumda değildi, tek düşündüğüm zevk almaktı. Kemal sikmeye 10 dakikadır devam ederken, amımdan sızan sular topuğuma kadar inmişti. Yarrağı sert şekilde amıma girip çıkarken, kalçalarımdan 'Şlap! Şşlapp!' sesleri geliyordu. Üzerimdeki elbiseler halen duruyordu. Yüzüm gözüm ter içinde kalmıştı, bedenim de aynı durumdaydı. Çıkarmak istedimse de izin vermedi. Domaltmış halde sikerken belim ağırmaya başlamıştı. Pozisyon değiştirmek istiyordum, ama ona da izin vermiyordu...

Bir süre siktikten sonra yarrağını amımdan çekti. Sanki içim boşalmış, bacaklarımın arasında kocaman bir boşluk oluşmuştu. Kemal'in durmaya niyeti yoktu ve tekrar soktu. 15-20 dakikadır sikişmeye devam ediyorduk, ama bedenimde inanılmaz bir enerji vardı, bunu hissedebiliyordum.
"Burası çok sıcak, terledim!" dedim. Kemal bir şey demeden yarrağını amımdan çıkardı ve beni koltuğun kenarına sırtüstü yatırıp, bacaklarımı açtı. Bacaklarımı iyice gererek, gövdesinden tuttuğu yarrağı amımın küçük dudakları arasından kaydırarak amıma soktu. "Ooohh!" diye inledim yine. Amıma gidip gelirken Body'mi yukarı doğru sıyırdı. Sütyeni de sıyırınca, göğüslerim özgürlüğüne kavuşmuş gibi rahatlamıştı. Hem amımı sikiyor, hem de göğüslerimi okşuyordu. Göğüslerimi okşaması hoşuma gitmişti...

Düşmemek için bacaklarımı beline dolamıştım, bu durumda yarrağı daha derine giriyordu. Kemal dudaklarımı öpüp memelerimi yalarken ben iyice azmıştım ve boşalacağımı hissediyordum.
"Sik beni aşkım! Sikkk beni! Amım da götüm de sana feda olsun! Kocam benim! Sikicim benim!" diyerek, bir orospu gibi laflar ediyordum. Böyle konuşmam Kemal'i azdırmıştı,
"Merak etme orospum, sikeceğim!" diyerek amıma pompalamaya devam ediyordu. Bedenimdeki ateş yükselirken boşalacağımı anladım. Bacaklarımı beline kenetleyip, daha derine bastırmasını istiyordum. Koca yarrak dibine kadar amıma girmiş, kasıklarımız birleşmişti. Bedeni klitorisime baskı yaparken daha fazla dayanamadım,
"Oooğğğhhh!" diye bağırdım, her kasılmada da, "Ahhh! Ohhh!" diye inledim. İşkence çekiyormuşum gibi çıkan bu inlemeler saniyelerce sürmüştü. Kasılmaların yavaş yavaş azaldı, sonra da bitti. Rahatlamıştım, ama Kemal halen amımı sikmeye devam ediyordu...

Birden üzerimden çekildi ve yarrağını ağzıma verdi. Başımı sıkı bir şekilde tutarak ağzımdan sikmeye başladı. Boğulacağımı sandım, nefes almak için debeleniyordum ki, Kemal, Ağzıma tazyikli bir şekilde boşalırken kendimi kurtarmaya çalışıyordum. Saniyelerce ağzıma boşalırken dölleri bitmek bilmiyordu. Kemal,
"Yut orospu, hepsini yut!" diye bağırıyordu, çıldırmış gibiydi. Elimde olmadan döllerin çoğunu yutmak zorunda kalmıştım. Gözlerimden yaş gelirken, midem allak bullak olmuştu...

Kemal rahatlayıp kenara çekilince, ben lavaboya doğru koşarken ağzımda kalan dölleri de yutmuştum. Ağzımı yıkarken kusmamak için direniyordum. Ağzım yapış yapış olmuş, midem ağzıma geliyordu. Ağzımın içi bir tuhaf olmuştu. Neyse ki kusmadım. Terden sırılsıklam olmuştum, elbiselerim de terden ıslanmıştı. Üzerimdekileri ve iç çamaşırlarımı çıkardım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra duşa girdim. Bedenimi yıkarken, amım hala sızlıyordu. Ayrıca ağzıma boşaldığı için sinirliydim, ama harika bir sikiş yaşamıştım. Onunla buluşunca böyle şeylerin de olabileceğini bilmem gerekiyordu.

Kurulandıktan sonra havluyu bedenime sardım. Daha sonra iç çamaşırlarımı elime alarak salona döndüm. Salonda belden aşağısı çıplak oturan Kemal'in o hali çok komik gelmişti. Ona tebessüm ederek,
"Delisin sen yaa, az kalsın boğuluyordum!" diye söylendim. Kemal ise,
"Senin gibilere bir şey olmaz..." dedi. Ona göre ben bir orospuydum ve bu tür şeyleri hak ediyordum.

Konuyu değiştirmek için,
"Aşkım uzun zamandır böyle sikiş yaşamadım! Harikaydın canım! Amım bayram etti yaa!" dedim. Cilveli hareketlerle yanına doğru yanaştım, tebessüm ederek kucağına oturdum. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum ve
"Artık bundan sonra sen de benim kocam sayılırsın! Kabul edersen tabii!" dedim. Kemal, "Hmmm, karım olmak mı istiyorsun?" deyince,
"Eveett!" diye bağırdım. Kemal,
"Yerim ben seni, karım olmak istiyorsun haa? O halde bundan böyle ben ne dersem onu yapacaksın, tamam mı? Hiçbir zaman yarraksız kalmayacaksın! O Gavat kocana (Kemal diye biri var, beni her hafta sikmek istiyor, gerisi sana kalmış!) diye söyle!" dedi.

Böyle bir şeyi düşünmek bile istemiyordum. Kocam her zaman bana güvenmişti, kendisini aldattığımı bir bilse kıtır kıtır keserdi beni. Yine de,
"Tamam aşkım, sen merak etme, söylediklerini o Gavata aynen söyleyeceğim!" dedim. Kemal,
"Hah şöyle, akıllı ol! Bu gün seni öyle bir sikeceğim ki, o Gavat kocanın kulakları çınlayacak!" dedi. Yarı şaka yarı ciddi konuşmalar odanın havasını yumuşatırken, bu durum hoşuma gitmişti. Kemal belden aşağısı çıplak otururken yarrağı aşağıya doğru sarkıyordu. O hali bile yarrağının ne denli büyük olduğunu gösteriyordu. İnik hali bile kocamınkinden daha büyüktü. Argo konuşmaları incitse de hoş bir adamdı Kemal.
"Şimdi duşa gidiyorum, döndüğümde hazır ol, götünü sikeceğim!" diyerek kalktı. Sikeceğini ben de biliyordum ve bunun için zaten hazırlıklıydım, ama bunu alenen söylemesi hiç hoş değildi. Kemal'le Nazmi, bu işin ustası sayılırdı. Bir kadına zevk nasıl verilir, çok iyi biliyorlardı...

Sikiş esnasında terden ıslanan iç çamaşırlarımı kurumaları için güneş alan bir yere serdim. Benim için seksi olan bu çamaşırlar Kemal'in hiç ilgisini çekmemişti. Koltukta oturmuş Kemal'i bekliyordum. Birkaç dakika sonra duştan çıktı ve
"Boğazım kurudu, bir şeyler içelim!" diyerek salondaki bara gidip, bir şişe aldı. İçki gibi şeylere alışkın değildim, umarım öyle bir şey hazırlamıyordu. Elindeki kadehlerle salona geldi. İçeceklerimizi yudumlarken Kemal'e,
"Sana bir şey sormak istiyorum?" dedim. Kemal,
"Elbette sorabilirsin!" dedi.

"Nazmi ne alemde, neler yapıyor?" diye sorduğumda,
"Boş ver Nazmi'yi, takılmıyoruz artık!" diye cevap verdi. Cilveli bir üslupla,
"Söyler misin, aranızda ne var?" dedim. Bu konuda konuşmak istemiyordu, ama ısrarıma dayanamadı,
"Hani bir arkadaşın vardı yaa.." dedi.
"Bahar mı?" dedim.
"Evet, işte o! Biliyorsun çıtı pıtı bir minyon biri..." dedi. Merakla,
"Eee?" dedim. "Onun yüzünden aramız bozuldu!" dedi.
"Ne oldu ki?" dedim.
"Bahar'ı benimle paylaşmak istemediği için Bostancı'da bir daire tutmuş!" dedi.
"Demek öyle! Neden böyle bir şey yaptı ki? Benim zamanımda Bahar'ı sikmemiş miydin?" dedim.
"Sikmez olur muyum! Daracık amı vardı ve üstelik götten bakireydi. Sen Nazmi'yle sikişirken, ben de onunlaydım. Kocasından sonra ilk kez benimle sikişmişti! Yarrağımı sokmak için az uğraşmamıştım. Siktiğim en dar göttü Bahar'ın götü!" dedi.

Bahar'la ben de sevişmiştim, onun vücudunu ben de biliyordum. Evliydi, ama her şeyi küçücüktü. Küçük ve yusyuvarlak kalçaları sanki kemiksizdi. Evli olmasına rağmen amcığı hırpalanmamıştı. Götten sikişmediğini ben de biliyordum. Yani bir kız gibi taze ve oldukça diriydi. Bahar komşulara, yaşlı bir kadına bakıcılık yaptığını söylemişti. Gerçeğin öyle olmadığını şimdi anlamıştım. Nazmi'nin Bostancı'da daire tutması, Bahar'ı rahat sikebilmek içindi...

Bu arada kadehdeki içecek bitmiş, bedenimi hoş bir sıcaklık kaplamıştı. Beynim uyuşmuş, neşem artmıştı. Bedenim ateşlenirken, bacaklarımın arası karıncalanıyordu. Daha önce de aynı durumu yaşamıştım. Ellerinde cinsel azdırıcı ilaçlar vardı. Belli ki benim de içeceğime koymuştu. Bu durumdan şikayetçi değildim, ama bedenim yorgun düşüyordu. Bir kadehten sonra bir daha, bir daha derken üç kadeh içmiştim. Başım dönüyor gözlerim kayıyordu. O an hiçbir şeyi düşünecek durumda değildim. Üzerimdeki havlu çözülmüş, bacaklarım ortaya çıkmıştı. Kemal beni omuzumdan tutup kucağına yatırırken yarrağıyla burun buruna gelmiştim. Yarrağını dudaklarıma sürtmeye başladı. Niyetini anlamıştım. Önce öpmeye, ardından dillemeye başladım. Bir müddet yaldıktan sonra ağzıma aldım, kocaman başı oldukça yumuşaktı. Emiyor ve içime çekiyordum. Yarrağı yavaş yavaş kalkmaya başladı. Yarrağına ağzımla git gel yapıyordum. Kemal de o sırada kalçalarımı okşuyor, amımı parmaklıyordu...

Sonunda yarrak iyice sertleşmiş, ağzıma sığmaz olmuştu. Omuzlarımdan tutup beni kaldırdı, sırtımı kendine çevirerek koltuğa itiverdi. Yüzükoyun kapaklanmıştım. Üzerimdeki bornozu sıyırıp kenara attı. Artık çırılçıplaktım. Dizlerimin üzerine domaltıp, koltuğa tutunmamı istedi. Belli ki sıra götüme gelmişti. Birkaç aydır götüme böylesine büyük bir yarrak girmemişti. Canımın yanacağını biliyordum,
"Krem yok mu, krem?" diye sordum. Kemal,
"Ne yapacaksın kremi, kreme gerek yok!" deyip, tükürüklediği parmaklarını götümün deliğine soktuğunda elimde olmadan,
"Ihhh!" diye mırıldandım. Parmaklarıyla göt deliğimi gevşetirken küçük küçük dairecikler çizmeye başladı. Zaman zaman parmaklarını amıma sokup, tekrar götümü parmaklıyordu...

Avucunu tükrükleyip, tükürüğü yarrağın başına sürdü ve yarağının başını göt deliğime değdirdi. Sıcaklığı hoşuma giderken, kayganlığını hissedebiliyordum. Yüklenmeye başlayınca kendimi gevşettim. Büzüğüm yavaş yavaş gerilirken zorlandığımı hissettim. Yarağının başıyla git gel yaparak deliği alıştırıyordu. Birden,
"Ağğğhhh!" diye bağırdım, kafası girmişti. Bir müddet bekledi. Sonra küçük küçük git gellerle ilerlemeye başladı. Önce yarısını, ardından tamamını soktu. Kasıkları kalçalarıma yapışmıştı. Kazığa geçmiş durumdaydım. Kemal götten sikmesini çok iyi biliyordu. İki eliyle belimden tutup bedenimi kendine doğru çekerken kendini bana doğru bastırıyordu. Sonra başı götümden çıkmayacak şekilde yarrağını geri çekiyor, sonra tekrar sonuna kadar bastırıyordu. İlk dakikalar zorlanmıştım, ama daha sonra alışmaya başladım. Ben alıştıkça Kemal sertleşmeye, hareketleri hızlanmaya başlamıştı, 'Şlap, Şlap, Şlap!' sesleri tüm salonda yankılanıyordu...

O anda aklıma kocam geldi, bir iki dakikada boşalan kocam böyle bir zevki bana hiçbir zaman tattırmamıştı. Oysa Kemal çok farklıydı, geç boşaldığı için götümü sikerken bile inanılmaz duygular yaşmama neden oluyordu. Yaklaşık 15-20 dakikadır sikiyordu götümü, büzüğüm iyice gevşemişti. O koca yarrak götüme rahat bir şekilde girip çıkarken, ben ister istemez, "Ohhh! Çok güzel, çok güzeelll!" diye iniyordum. Kemal'den akan terler kalçalarıma damlıyordu, belli ki yorulmuştu. Yarrağı götümden çıkarıp koltuğa oturdu ve
"Gel aşkım!" diyerek kucağına çağırdı.

Bacaklarımı açarak kucağına oturdum. Yarrağını elimle tutup amımın dudaklarına sürtterken dayanamayıp içime soktum ve "Ohhhh!" diye inledim. Koca yarrak bir çırpıda amıma girmişti. Kemal memelerimi ağzına almış emip yalarken, ben de yarrağın üzerinde inip kalkıyordum. Zevkten çıldıracak gibiydim. Orgazm olacağımı anlamış olacak ki, yarrağı amımdan çıkardı ve götüme soktu. Koca yarrak amımın sularıyla iyice kayganlaştığı için sonuna kadar girmişti götüme. Şimdi kucağına oturmuş götümü siktiriyordum. Amım ve klitorisim de kasıklarına sürtüyordu. Daha fazla dayanamadım ve "Oğğhhhh!" diye bağırdım. Orgazm olup boşalırken kaslarım iyice kasılıyor ve götümdeki yarrağı sıkıştırıyordu. Bu durum Kemal'i çoşturmuş ve hızlanmasına sebep olmuştu. Göt deliğimi parçalayacak gibi hızlı hızlı sikiyordu...

"Ohhh! Kocam beniiimmm! Amım da götüm de sana feda olsuunn! Harikasın canım, harikaaa! Siiikk! Dağııtt! Parçalaaa!" diye inliyordum. Gerçekten inanılmaz bir zevk alıyordum. Kemal,
"Ulan orospu sen hiç doymak bilmezmisin? Fahişeler bile çoktan bitmişti. Oğğğğhhhh! Ağğğhhhh!!" diye boşalmaya başladı. Döllerinin sıcaklığı hoşuma gitmişti.
"Boşal aşkım, boşal!!" diyerek rahatlamasını sağlıyordum...

Öyle yorulmuştuk ki, terden ikimiz de sırılsıklam olmuştuk. Yorgun bir şekilde kenara devrildim. Kemal,
"Nasıl bir kadınsın yaa? Senin gibi yarrak düşkünü bir kadına rastlamadım!" dedi. Ben de tebessüm ederek,
"Siz alıştırdınız beni! Sanki sizden önce yarrak mı görmüştüm ben!" dedim. Biraz dinlendikten sonra duş almak için banyoya yöneldim. O sırada Kemal, koltuğa uzanmış dinleniyordu. Göt deliğimi yıkarken sızlıyordu, ama doğrusu aldığım zevkin yanında bunun önemi yoktu...

Duştan çıkınca içerden gelen sese kulak kabarttım. Geldiğimi görünce Kemal konuşmayı kesti. Bornozla içeriye geçip,
"Kiminle konuşuyordun?" diye sorduğumda, yemek siparişi verdiğini söyledi. Yarım saat sonra kapının zili çaldığında heyecanlanmıştım, grup seksi sevdikleri için her şey olabilirdi. Ama Kemal doğru söylemiş, siparişler gelmişti. Doğrusu ben de açıkmıştım. Birkaç çeşit kebap ısmarlamış, yanında da buz gibi meşrubat. Kendi evimdeymişim gibi yemekleri hazırladım ve afiyetle yedik. Yemekten sonra saate baktım, saat 16:00'ya geliyordu. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Yaklaşık 5 saattir beraberdik.

Hazırlandığımı gören Kemal,
"Erken değil mi?" diye sorunca,
"Saat dörde geldi!" dedim. Kemal,
"Gitmek zorunda mısın?" deyince,
"Biliyorsun ben evli bir kadınım, kocam altı gibi eve gelir!" dedim. Bana,
"Gitmek zorunda değilsin, bu gece burada kalsana!" dedi. Bir an şaşkınlık geçirdim ve "Söylesene Kemal, kocama ne dememi istersin? Ben bu gece biriyle takılacağım, idare et, mi diyeyim?" dedim. Kemal,
"Ben ciddiyim! Bir yalan uydur işte!" dedi.

İstanbul'da evli olarak dört kız kardeşim vardı. Babam Kadıköy'de oturuyordu. Babamlar köyde olduğu için evde bekar kızkardeşim vardı, çalıştığı için köye gitmemişti. Belki de Kemal haklıydı, bir gece evimden uzak olmak iyi gelebilirdi. Zaten yaz boyu bir yere gidememiştim. Şansımı denemek zorundaydım. Öyle de yaptım. Kocamı arayarak,
"Aşkım izin verirsen Kadıköy'e gideceğim!" dedim. Kocam,
"Başka zaman gidersin!" dedi. Ama ben, çok sıkıldığımı söyleyerek, sadece bir gün kalacağımı söyledim. Kocam her zaman bana inanmış, ne istesem yapmıştı. Şimdi de (biraz isteksizce de olsa) bu isteğime izin vermişti.

İlkkez kocamdan başka bir erkekle sabahlayacağım için çok heyecanlıydım...



Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 14)

(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)



Nagihan'la aramda son yaşananların üzerinden birkaç gün geçmişti. Markette alışveriş yaparken Nagihan'ı düşünüyordum. Arkamdan birisi,
"Merhaba!" deyince irkilerek kafamı çevirdim. Mobilyacı Ayhan'dı bu. Telaşla etrafa bakındım ve 
"Ne var, ne istiyorsun?" dedim. Ayhan,
"Sizden çok hoşlanıyorum!" dedi. Sağa sola bir daha baktım ve
"Sen ne söylediğinin farkında mısın?" dedim.

Ayhan, "İnanın, nereye baksam sizi görüyorum. O kadar güzelsiniz ki, sizden kendimi alamadığım gibi hep aklımdasınız. Lütfen bana bir şans verin!" dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Ayhan,
"İnanın, size zarar verecek hiçbir şey yapmam. Sizden istediğim, bu şansı bana vermeniz! Lütfen!" derken gözlerimin içine yalvarırcasına bakıyordu. İstemeden de olsa vücut ateşimin yükseldiğini hissettim, bu durumdan etkilemiştim. Yine de ona, evli olduğumu, böyle bir şeyin asla olamayacağını söyledim. Ama Ayhan, kendisinin de evli olduğun, bunun önemi olmadığını, benden hoşlandığını söylüyordu ısrarla...

Bu konuşma bende tedirginlik yaratmıştı,
"Biri görmeden lütfen gidin!" dedim. Ayhan,
"Sizi anlıyorum, ama telefonla da olsa sizinle konuşmama izin verin! Lütfen!" diye ısrar ediyordu. Daha önce verdiği telefon numarasını attığımı söyledim. Cebinden çıkardığı bir kartı uzatarak,
"Numaram burada yazılı, çaldırmanız yeterli!" dedi. Kendisine,
"Yanlış anlama, ama sadece konuşmak için alıyorum!" dedim. Ayhan,
"Teşekkür ederim!" deyip hızla yanımdan uzaklaşırken arkasından baktım. Doğrusu fena birine benzemiyordu. Marketteki işimi bitirip sokağa girdiğimde görünürlerde kimse yoktu. Yoluma devam ederek binaya girdim...

Aldığım yiyecekleri dolaplara yerleştirdikten sonra koltuğa uzandım. Eteğim belime kadar sıyrılmış, bacaklarım yanlara doğru gerilmişti. Külotumu yokladığımda ıslanmış olduğunu farkettim. Elimi külotumun içine soktum, içimden (Yarak kokusu almış bu!) diye geçirdim. Bu durumdayken boşalmadan kendime gelemezdim. Amımı parmaklamaya başladım. Klitorisimin hassas ucu birkaç saniyede iyice şişmişti. Zevk dalgası tüm bedenimi sarmaya başlarken aklıma Nazmi geldi. Şu an yanımda olsa neler vermezdim, neler! Bir an hayallere daldım ve zangır zangır titremeye, ardından da kasılmaya başladım. "MMMMmmh!" diye inledim. Kaslarım kasılırken şiddetli bir şekilde boşalıyordum. Saniyelerce boşaldıkça boşaldım. Amımdan akan sular koltuğu bile ıslatmıştı. Nazmi'yi hayal edip boşalmak büyük zevk vermişti...

Islak külotumu kirli sepetine attım ve temiz bir külot giydim. Sonra da ocağa çay suyu koydum. Hava güzeldi, balkonda çay keyfi yapmak istiyordum... Çay demlenirken kapının zili çaldı. Gidip baktım, Nagihan gelmişti. Sevinçle kapıyı açtım,
"Gel kız, kaynanan seviyormuş, çay demledim, birlikte içeriz!" diyerek içeriye çağırdım. Çaydanlığı ve bardakları alıp balkona çıktık...

Yerdeki minderlerin üzerine karşılıklı oturup, sırtımızı duvara dayadık. Çaylarımızı içerken tebessümle birbirimizi izliyorduk. Nagihan gözlerini zaman zaman benden kaçırıyordu.
"Ne oldu kız, benden mi utanıyor musun?" diye takıldım. Nagihan,
"Yoo, neden utanayım ki!" dedi. Ben de,
"Hadi hadii, bu bakışları iyi bilirim ben!" dedim. Nagihan başını öne eğerek derin bir nefes aldı. Sonra kısa bir sessizlik oldu...

Nagihan sonunda çekingen bir edayla ağzındaki baklayı çıkardı,
"O gün bana bir şeyler anlatmıştın ya, gerçek miydi?" diye sordu.
"Ne anlatmıştım ki?" diyerek hatırlamamışım gibi bir tavır takındım. Nagihan,
"Hani büyük yaraklı erkeklerden falan bahsetmiştin ya!" dedi.
"Eee?" dedim. Nagihan,
"İzlediğimiz filimden bahsetmiyorum, gerçekten öyle büyük yarağı olan birini gördün mü hiç?" diye sorunca kahkahayla gülmeye başladım. Nagihan utanmıştı. Fazla utandırmamak için, "Gördüm tabii! Sadece görmekle kalmadım, sikiştim de!" dedim ve Nazmi'yle olan ilişkimden bahsettim. Nagihan,
"Gerçek mi söylüyorsun?" deyince,
"Kız yoksa sen de mi Nazmi'yle sikişmek istiyorsun?" diye takıldım. Yüzü renkten renge girmişti. Titrek bir sesle,
"Ne alakası var şimdi, sadece merak ettim işte!" dedi.

Üzerine gidiyordum. "Söylesene kız, nesini merak ettin?" dedim. Nagihan,
"Şey yani, ne bileyim işte, o kadar büyük olunca acı vermiyor mu? Ne hissediyorsun?" dedi. Ben de, "Acısı kimin umrunda kız! Düşünsene, amına kocaman bir yarrak girmiş, sonra hızlı bir şekilde ileri geri hareket ediyor. Tabii zorlanıyorsun, ama bir müddet sonra alışıyorsun! Sikmeye devam etmesi için yalvarırken, (Ohhh, harika, sik beni, sik, hızlııı, daha hızlıı!) diye bağırıyorsun. Sonra zevkten kasılmaya başlıyorsun, inanılmaz bir zevkle boşalırken işte o an dünyanın en mutlu kadını sensin sanıyorsun! Böyle bir duygu işte!" dedim. Nagihan'ın sesi soluğu kesilmiş, sanki nefes almıyordu.

Nagihan'ı iyice azdırmak için, "Bir zamanlar kocamdan başkasını bilmezdim. Ne zamanki Nazmi ile tanıştım, her hafta onunla olmak istiyordum. Bana kadınlığımı hissettiriyordu. Her salı evine gitmeye başladım. Sabah 10:00'dan akşamın beşine kadar saatlerce sevişiyorduk. İlk gün amım günlerce sızlamıştı. Nazmi boşalmak nedir bilmiyordu ki, yakışıklı olduğu kadar güçlüydü de, bir kadını nasıl mutlu edeceğini çok iyi biliyordu. Neler yapmadık ki, neler!" diye anlatıyordum. Nagihan o sırada elini eteğin üstüne koymuş, güya bana belli etmeden amını okşuyor ve devam etmem için yalvarır gibi gözlerime bakıyordu.

"Biliyor musun Nagihan, arkadan bile yapıyorduk!" dediğimde, Nagihan,
Şaka yapıyorsun, götten mi sikiyordu yani?" dedi.
"Evet, yemin ederim kız!" dedim. Nagihan merakla,
"Acımıyor mu?" dedi.
"Elbette ilk siktiğinde acımıştı. Yarağının hepsini birden götüme soktuğunda kazığa geçmiş gibi hissetmiştim kendimi. Yarım saat boyunca götümü sikmiş, deliğimi kocaman etmişti. O gün eve dönerken yürümekte zorlanıyordum, ayaklarım uyuşmuş gibiydi. Her buluşmamızda götümü sikmeye devam etti. Daha sonra ben de alıştım tabii!" dedim. Nagihan,
"Götten yapmak çok günah, bunu bilmiyor musun?" dedi.
"Elbette biliyorum, ama o anda bunları düşünecek durumda olmuyorsun ki!" dedim.

Güneş balkonu iyiden iyiye ısıtmaya başlamıştı. Nagihan'ın da sırları var mı acaba diye düşünüyordum.
"Peki, hep ben anlattım, sen de anlatsana!" dedim. Nagihan,
"Ne anlatayım ki?" dedi.
"Anlat işte, ne bileyim, bunca yıldır başından hiç mi bir şey geçmedi?" diye sordum. Yüzündeki ifadeden bir şeyler yaşadığını anlayabiliyordum. İtiraf etmek istiyordu, ama bir türlü cesaret edemiyordu.
Hadi ama Nagihan! Bak ben anlattım, sen de anlat!" diyerek ikna etmeye çalışıyordum.

Nagihan, "Şey ben... bilemiyorum ya..." diye geçiştirdi.
"Anlat işte! Şurada biz bizeyiz!" dedim. Nagihan,
"Burası çok sıcak!" dedi. Konuyu değiştirmek istiyordu.
"Boş ver sıcaklığı, anlat kız!" diye ısrar edince, Nagihan birkaç yıl önce başından bir olayın geçtiğini söyledi. Kocasından kalan arsanın tapu işlemlerini halletmek için Ankara'ya gitmiş. Kocasının amcası Faruk'un evinde birkaç gün kalması gerekiyormuş. İşte ne olduysa orada olmuş...

Nagihan, "Faruk amca, aklı başında, edepli, çok iyi bir insandı. Karısı Nurten de ondan aşağı kalmazdı. Ama oğulları Okan onlara hiç benzemiyordu. İçine kapanık, odasından çıkmayan, bilgisayar hastası bir tip işte. Bana ilk gün sadece hoş geldin demiş, başkada tek kelime etmemişti. O gün sabah erkenden kalkıp, akşama kadar tapu işleriyle uğraştım. Tapu dairesi, emlakçı, sigortacı koşturdum durdum. Bütün bunları yaparken her yere yürüyerek gidip geldim. Akşam olduğunda öyle yorulmuştum ki, ayakta duracak halim yoktu. Gece saat 10 gibi yatmaya bana ayrılan odaya gittim. Faruk amcalar da yatmıştı. O gece karışık rüyalar görerek sabahı ettim. Sabah uyandığımda amımın üzeri yapış yapıştı. Korku ve heyecanla külodumu indirip baktığımda nedenini anladım!" dedi.

"Nedeni neydi kız?" dedim.
"Ne olacak, erkeklik menisi işte!" dedi.
"Kız, yoksa Faruk amca mı?" dedim. Nagihan,
"Kimin yaptığını bilmiyordum. Hem utanıyordum, hemde korkuyordum. Uzun süre ağladım. Üzüntüden yataktan çıkamıyordum. Nurten yenge odaya geldi, kahvaltı için bekliyorlarmış. Giyinip yanlarına gittim. Masada Nurten yenge ile Faruk amca vardı. Faruk amcanın böyle bir şey yapacağına ihtimal veremiyordum. Geriye bir tek oğulları Okan kalmıştı. Okan ise sabah erkenden çıkıp gitmişti. Faruk amcaya ve Nurten ablaya söyleyemezdim, Okan böyle böyle yaptı diye..." deyip, derin bir nefes aldı.

"Akşam bir fırsatını bulup Okan'ın odasına daldım. Bilgisayarla ilgileniyordu. Öyle sinirliydim ki, ağzını burnunu kırabilirdim. Duyulmasın diye sessiz olmak zorundaydım. Okan'ı anasına babasına şikayet etmekle tehdit ettim. Okan gülmeye başladı, korkmuş gibi görünmüyordu. Bana, (Sen bilirsin! Eğer anneme babama söylersen, ben de senin videonu porno sitelerine koyarım!) dedi. Telefonunu göstererek, (Her şey bunda kayıtlı!) dedi ve bir video açtı. Elinden telefonu aldığımda tepki bile vermedi. Çektiklerini izlerken etmediğim küfür, okumadığım lanet kalmadı..." dedi.
"Ne çekmiş ki?" diye sordum.

"Ben uyurken gelmiş külotumu indirmiş, amımın götümün videosunu çekmiş. Ardından da yapacağını yapmış!" dedi. Ben merakla,
"Ne yapmış ? dedim. Nagihan,
"Anla işte, 31 çekip, amımın üzerine döllerini attırmış!" deyince ben güldüm ve
"Peki, bunlar olup biterken anlamadım mı?" dedim. Nagihan,
"Dedim ya, karışık rüyalar gördüm, ama anlamadım işte!" dedi.

"Ee, sonra?" dedim.
"Çektiklerini sildim hemen. Ama bunu önemsedi bile, başka bir yerlerde kopyalarının olduğunu söyleyip gülmeye başladı. Başım dertteydi ve ne yapacağımı bilmiyordum. İşlerim henüz bitmemişti, iki gün daha Ankara'da kalmak zorundaydım ve gidecek başka yerim de yoktu. Okan'a yalvarmama rağmen bir sonuç elde edemiyordum. Çektiklerini porno sitelerine koymakla tehdit edip, beni sikmek istiyordu. Çaresizce kabul ettim. Hem o gece, hemde ertesi gece sikti beni!" dedi.

"Eee, nasıl verdin ona? İyi sikebildi mi bari?" dedim.
"Işıkları yakmadan, karanlık odada yapacağını yapıyordu!" dedi. Ben de,
"Desene amın bayram etti!" dedim. Nagihan,
"Yok bee!" deyince,
"Ne yani, zevk almadın mı?" dedim. Nagihan,
"Ne zevki yaa, bir an önce işini bitirip üstümden kalkmasını istiyordum!" dedi.
"Manyaksın kızım sen! Madem ki böyle bir şeye izin verdin, bari zevk almaya baksaydın ya!" dedim. Nagihan,
"Amımı yalamak istedi, ama ben izin vermedim!" dedi.

Nagihan'ın anlattığı bu hikayeden sonra, "Ama sikilmek çok güzel, öyle değil mi Nagihan? Artık sana iyi bir sikici bulmam lazım! Ne dersin?" dedim. Nagihan,
"Manyaksın sen yaa!" diyerek güldü, belli ki hoşuna gitmişti bu söylediğim. Laf oraya gelmişken,
"Kız, cidden sikilmek istemez misin?" dedim. Nagihan başını sağa sola çevirerek,
"Hayır!" dedi. Ama çaresizliği yüzünden okunuyordu.
"Sende bu kafa varken çok beklersin! Her neyse, şimdilik boş verelim bunları!" deyip bacağına dokundum. Bir müddet birbirimize baktık...

Bacaklarını okşamaya çalışırken ürperir gibi oldu, ama itiraz etmedi. Yavaş yavaş eteğinin altına doğru ilerledim. Eteğini sıyırdığımda yüzündeki pembelik fazlalaşmıştı. İri bacakları pamuk gibi yumuşacıktı. Süt beyaz baldırını okşarken gözlerimin içine bakıyordu. Yavaş yavaş iç kısımlara doğru yöneldim. Biraz daha derinlere gittim ve aniden amını avuçladım! Nagihan, "Ihhh!" diye inledi. Bacaklarıyla elimi sıkıştırıyordu.
"Rahat ol!" dedim, külotunun üzerinden bir müddet devam ettim. Sonra külotun içine daldırdım elimi. İyice sulanmış etli amı avucumu dolduruyordu...

Bacakları yanlara doğru devrilmeye başladı. Başının arkasına minder koyarak sırtüstü yatırdım Nagihan'ı. Ama külotu çıkarmak istediğimde,
"Yapma lütfen!" diyerek karşı çıktı. Rahat olmasını söyleyerek ikna etmeyi başardım ve külotunu çıkardım. Amından sızan sular külotu ıslatmıştı. Göstermek istemediği amı artık karşımdaydı. Ağda yapmış, kaymak gibi tertemiz olmuştu.
"Ooo, çok güzel görünüyor!" dediğimde, tebessüm etti. Dizlerinden tutarak, bacaklarını yanlara doğru açtım, ne var ne yok artık görmek istiyordum. Kapalıyken çizgi halinde görünen am, bacaklar açıldığında içini gösterdi. Bacaklarının arasından gelen sıcaklık oldukça fazlaydı, deyim yerindeyse, amı cayır cayır yanıyordu...

Klitorisine dokunduğumda, "Ihhhh!" diye mırıldandı. Başparmağımla, küçük küçük dairecikler çizerek klitorisini okşarken, diğer parmaklarımı amına sokmaya çalışıyordum. Nagihan kıvranıyordu, ama git gele başlamıştım bile. Bir, iki, üç derken, dört parmağım da amının içine giriyordu. Zorlasam kolum bile girerdi, ama buna gerek yoktu. Balkonda rahat değildik,
"Hadi içeri geçelim!" diyerek üzerinden çekildim. Kolundan tutarak,
"Hadi gel!" dedim. Kaldırdım ve yatak odasına doğru sürükledim. İtiraz bile etmedi. İtaat etmesi hoşuma gidiyordu...

Yatak odasına girdiğimizde, "Üzerindekileri çıkarsana!" dedim. Birşey demeden bakıyordu. Önce gömleğini, sonra eteğini ve sütyenini çıkardım. Yatağın üzerine doğru ittim. Sırtüstü yatağa uzanmıştı. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu. Ben de üzerimdekileri çıkarıp yanına uzandım. Süt beyaz bedeni hoşuma gidiyordu. Memeleri oldukça diriydiler, ellerimin arasında olmalarını istiyordum. Önce birini, sonra diğerini kavradım. Alttan tutarak yukarı doğru sıkıştırmaya başladım. Nefes alışı değişmeye başlamıştı, göğüs kafesi inip kalkıyordu. Memelerini okşamaya başladım. Nagihan'ın hoşuna gidiyordu...

Bir elimi bacaklarının arasına soktum. Amını avuçladığımda vıcık vıcık olmuştu. Kılsız amı  kayıyordu. Amını okşamaya, parmaklarımı içine sokmaya başladım. İçi ateş gibi yanıyordu. İnanılmaz şekilde sıcacıktı. Baş parmağımla klitorisini okşarken, diğerleriyle git gel yapıyordum. Bir elimle sol memesini okşayıp, aynı zamanda da öpüyordum. Memesini öpüp yalarken Nagihan kendinden geçiyordu. Bir müddet uçlarını yaladım, ardından emmeye başladım. Bu durum ikimizi de coşturmuştu. Nagihan,
"Mmmmhh!" diye inliyordu. Ama boşalmasını istemiyordum.
"Sakın boşalma!" diye ikaz ediyordum...

Memelerini bırakarak ayak dibine indim. Bacaklarını dizlerinden tutup yukarı doğru kaldırdım. Sonra da yanlara doğru gerdim. Bacaklar Pergel gibi açılmıştı. Amcığı tüm ihtişamıyla meydandaydı. Klitorisi şişmiş, fındık kadar olmuştu. Amının ağız kısmında ise pembemsi bir kızarıklık vardı. Tertemiz amı masum görünüyordu. Gergin bacaklar amının deliğini de iyice açmıştı. Yıllardır koca yüzü görmemişti, nasıl oluyordu da bu hale gelmişti, aklım almıyordu. Hırpalandığı bal gibi ortadaydı. Böyle bir amı ancak Eşek yarağı gibi bir yarak doyurabilirdi. Bunları düşünürken birden aklıma Villadan yürüttüğüm plastik yarak geldi...

"Nagihan bugün sana bir hediyem var!" dedim. Nagihan merakla,
"Ne hediyesi?" dedi. Kalktım, eşyaların arasında sakladığım vibratörü çıkardım ve ani bir dönüşle,
"Ta-Ta-Taa-Tataaa!" diyerek Nagihan'a gösterdim. Nagihan gördüğü şey karşısında şaşırmış, boğazı kurumuş gibi yutkunamıyordu. Dili tutulmuş bir şekilde elimdekine bakıyordu sadece. "Nasıl? Beğendin mi?" dedim. Nagihan yattığı yerden doğrulup, elimdekine dikkatlice baktı.
"Al kız, tam da seninkine göre!" dedim. Ne demek istediğimi anlamamıştı. İkinci kez,
"Alsana!" deyip eline verdiğimde Nagihan heyecandan titriyordu. Boğazı kurumuş derin derin soluyordu.
"Bu, bu... inanılmaz bir şey yaa!" dedi. Böyle bir şeyin varlığı kendisini heyecanlandırmıştı. "Beğendin mi?" diye tekrar sorduğumda,
"Eveeet!" dedi.

"Çok tatlı görünüyor, öyle değil mi?" dedim. Nagihan,
"Şeyy, bilmem ki, gerçek gibi görünüyor!" dedi.
"Denemek istermisin?" dediğimde yüzüme tuhaf tuhaf baktı. Gerçi isteyip istemesi o kadar önemli değildi, zaten öylesine söylemiştim, istesede istemesede amına sokacaktım. Yatağın üzerine çıkıp, tekrar bacaklarının arasına uzandım. Amından gelen koku hoşuma gidiyordu. Öpüp koklamaya, ardından da dillemeye başladım. Bir kadın olarak am yalamak hoşuma gidiyordu. Yalamak için harika bir amı vardı. Dolgun amı, etli küçük dudakları, fındık gibi şişmiş klitorisi ile böyle bir amı yalamak herkese nasıp olmazdı...

Amının ağız kısmını uzun süre yaladıktan sonra klitorisine yöneldim. Şişmiş olan klitorisi dudaklarımın arasına aldım, dudaklarımla sıkıştırıp emmeye başladım. Dudaklarımın arasındaki şişkinliği içime çekerken göz ucuyla da Nagihan'a bakıyordum. Halen elindeki yarağı inceliyordu.
"Kız ne bakıyorsun, yarağı ağzına al, yala!" dediğimde yalamaya çalıştı. Ama başı kalın olduğu için ağzına sığmıyordu. Yarağın gövdesini yalamakla meşguldü...

Benim de yalanmaya ihtiyacım vardı. Ters dönerek 69 pozisyonunda üzerine geçtim, amımı Nagihan'a sundum ve amını yalamaya devam ettim. Nagihan,
"Immmmh! Immhhh!" diye kıvranıyordu. Aynı şekilde onun da beni yalamasını emmesini istiyordum. Amım tam ağzına gelecek şekilde üzerine oturdum, artık onun da bir şeyler yapması gerekiyordu. Amımın dudakları Nagihan'ın dudaklarıyla bütünleşmişti. Başımı arkaya doğru çevirip elimi uzattım ve elindeki yarağı aldım. Amımdan akan sular ağzını burnunu kayganlaştırmıştı. Nagihan amımı yalamıyordu, ama am suyumu kendisine yediriyordum. Nagihan ise benden berbat durumdaydı, amından akan sular çarşafa kadar inmişti. Buna birde benim yalamam eklenince bacaklarının arasını sular seller götürmüştü...

Yarağı gövdesinden tutarak, amının küçük dudakları arasına yerleştirdiğimde Nagihan irkildi. Yarağın gövdesini amının yarığına boylu boyunca sürtmeye başladım. Bacakları yavaş yavaş gevşerken, Nagihan artık kendini kasmıyordu. Bacaklarını koltuk altlarıma sıkıştırdım ve bir müddet daha yarakla fırça çektim. Artık zamanı gelmişti. Gergin am dudaklarının arasına yarağın kafasını ayarladım. Zorlamaya başlayınca, Nagihan,
"Dur yapma!" diyerek engel olmaya çalıştı. İçimden, (Orospuya bak hele, amı folluk olmuş bundan korkuyor!) diye geçirip,
"Korkma! Ben bunu götüme alıyorum, sen amına mı alamayacaksın!" dedim.

Yarağın kafası içine girmiş ve kocaman kafa amının dudaklarını iyice germişti. Nagihan, "Lütfen yapma!" diye bağırırken,
"Merak etme, birazdan alışırsın!" diyerek teselli veriyordum. Kafası girdikten sonra gövdesi de amına kaymaya başladı. Yarıdan fazlası girdiğinde. yavaş yavaş ileri geri oynatmaya başladım. Birkaç git gelden sonra kayganlaşan gövde daha rahat hareket etmeye başlamıştı. Küçük am dudakları sıkışmış, eziliyordu. Ben bastırdıkça yarak derinlere doğru ilerliyordu. Yarısını anca alır diye düşünürken, 25 cm'lık yarak sonuna kadar girmişti. Nagihan'ın amı benimkinden daha derindi.
"Amın ne kadar derinmiş, hepsini aldın!" diye takıldım...

Bir müddet yarağı hareket ettirmedim ve başımı çevirip,
"Sen de birşeyler yapsana!" dedim. Nagihan'ın sesi soluğu çıkmayınca,
"Bütün deliklerim senin! Parmak mı sokarsın, yalarmısın, birşeyler yap!" diye çıkıştım ve amımı ağzına bastırdım. Kalçalarımı oynatıp, amımı ağzına burnuna sürtmeye başladım. Nagihan istemese bile amımı yalamak zorunda kalıyordu. Tekrar amına döndüm, yarağı dibinden tuttup yavaş yavaş ileri geri oynatmaya başladım. Birkaç hareketten sonra amı alışmaya başlamıştı. Hareketlerim gittikçe hızlanıyordu. Kocaman yarak bir kayboluyor bir görünüyordu. Nagihan kurtulmak ister gibi debelenirken gittikçe hızlandım. Çok bilmiş Nagihan'ı parçalamak istiyordum.

Yarağın gövdesi amının suyu yüzünden köpük köpük olmuştu. Yarağı ileri geri hızla sokup çıkarıyordum. O esnada amından 'Zart, Zurt' diye osurur gibi hava çıkıyordu. Nagihan ohluyor pohluyor, kıvrandıkça kıvranıyordu. Yarağı dibine kadar sokup amının tabanına iniyordum. Dibe vuran yarak Nagihan'ı zıplatırken, Nagihan da amımı yalamaya çalışıyordu. Bu duruma daha fazla dayanamadım, kasıklarımı saran zevk dalgası dışarı doğru hücum etmeye başladı. Ben boşalırken daha da hızlandım. Kendi amıma sokar gibi hızlı bir şekilde hareket ettiriyordum yarağı Nagihan'ın amında...

Orgazm olurken, "Ohhhh!" diye inledim. Aynı şekilde Nagihan da inlemeye başlamıştı. Zevkten mi yoksa zorlandığından mı belli olmuyordu. Nagihan az sora,
"Ağğğhh! Iğğğhhh! Oğğğhhh!" diye inleyerek boşalmaya başlamışken cevabı da almıştım. Titriyordu, kaskatı kesilmiş gibi kasılıyordu. Yüzüne baktım, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Dudaklarını ısırıyordu...

Yarağı amından çektiğimde yine hava geldi. Amının etrafı kızarmış, ağız kısmı ise kapanmıyordu. Bugün olanlar unutulacak şeyler değildi. İkimiz de boşalmış, terden sırılsıklam olmuştuk. Üzerinden çekilip yana devrildim. İkimiz de yorulmuştuk. Nagihan sırtüstü uzanmış, tavana bakıyordu. Bir müddet sessiz şekilde uzandık. Biraz dinlendikten sonra yerimden kalktım,
"Ben banyoya giriyorum!" diyerek odadan çıktım...

Duşumu aldıktan sonra havluyla odaya döndüm. Nagihan elbiselerini giymişti. Gitmek ister gibi bir hali vardı, gözlerini benden kaçırıyordu. Belli ki utanıyordu. Yatağın üzerindeki yarağa gözü kayınca,
"Artık senin de bir kocan var! Kocanın yarağını beğendin mi?" diye takıldım. Nagihan bi rşey demedi, ama yine de tebessüm etti. Sonra da,
"Ben gitsem iyi olacak, çok geç oldu!" dedi.
"Dur, hemen kaçma!" dedim. Vücudumu havluyla kuruladıktan sonra salona geçtik. Nagihan önde ben arkada yürürken yalpaladığını fark ettim.
"Ne o, kalçaların yaylanıyor!" dedim. Nagihan dönerek,
"Amım sızlıyor!" diyerek gülümsedi. Gitmek için kapıya yönelince,
"Dur, oturalım işte, bir çay daha demlerim hemen!" dedim.

Nagihan, "Böyle durmak istemiyorum!" dedi.
"Bir şey olmaz!" dediysem de gitmekte kararlı görünüyordu.
"İyi tamam tamam, biraz laflayalım gidersin!" dediğimde, "Hadi, iki dakika oturayım!" dedi. Oturduk. Nagihan’a, "Bak Nagihan, konuştuklarımızın, yaptıklarımızın hepsi aramızda kalır, bu konuda çekinmene gerek yok, biz arkadaşız ve her konuda bana güvenebilirsin, benim sana güvendiğim gibi senin de bana güvenmeni istiyorum!" dediğimde, Nagihan gayet ciddi bir şekilde,
"Tabii ki güveniyorum!" dedi.

Nagihan'a takılmak için, "Kız, sende de ne büyük am varmış, koca yarağı sonuna kadar aldın ya!" dediğimde, Nagihan,
"Sen kendi götüne bak hele! Seni de götten iyi sikmişler!" diyerek gülmeye başladı. Ben de, "Hadi ben götten yemeye alışmışım, sana bir sikici bulursam bakalım sen ne yapacaksın! O küçücük göt deliğin varken seni kimse amdan sikmez!" deyip güldüm. Nagihan,
"Götten vermem ki! " dedi. Ben de,
"Senin verip vermemenle olmuyor ki, ne edip yapıp kandırıp sikiyorlar götünü!" dedim.

Sonra da, "Söylesene kız, yıllardır sikilmediğin halde o kadar büyük yarağı nasıl alıyorsun amına?" diye sordum. Nagihan bu soruma cevap vermemek için mırın kırın ettiyse de, ısrarıma dayanamadı.
"Bir ara bunalıma girdim. O dönem ne bulursam amıma sokuyordum. Salatalık, patlıcan, kabak... hatta deodorant kutusu bile sokuyordum!" deyince,
"Kendine bir sikici bulsaydın ya!" dedim. Elbette böyle bir şey yapamazdı, Nagihan muhafazakar biriydi ve böyle bir şeyin günah olduğuna inanıyordu. Ayrıca dul olduğu için de dikkatli olmak zorundaydı. Nagihan’ı tanıdım tanıyalı evden dışarı adım atmak istemezdi. Kendini taşımasını biliyordu...

Nagihan saate bakıp, "Gitsem iyi olacak!" dedi. Kendisine hak vererek evine uğurladım.


Sonraki Bölüm...