(104) Ayça Partide Üniversite Yılları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(104) Ayça Partide Üniversite Yılları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ayça, Partide iddia - ÜniversiteYIlları

 

İkinci sınıfın sonbaharında bir cumartesi günüydü, o zamanlar şerefsiz erkek arkadaşım Burak'la hâlâ çıkıyordum. O hafta sonu ailesiyle birlikte bir programa katılacaktı, bu benim için sorun değildi çünkü Pazartesi günü önemli bir kimya dersi sınavına girecektim. Tüm hafta sonunu bu teste çalışarak geçirmeyi planlıyordum.

 

Ama akşam kız yurdundaki arkadaşım Sema'dan bir telefon aldım. Kendisi biraz şapşaldır ama birlikte takılması çok eğlenceli birisidir. Gideceği bir üniversite partisine yalnız gitmek istemediği için benim de gelmemi istiyordu. Bizim gruptan başka kimse gelmeyecekti.

 

"Gelemem, Pazartesi günü kimya sınavım var!" Dedim.

 

"Ayça, lütfen gel, sadece kısa bir süreliğine!" dedi.

 

"Orada tanışmak istediğim bir erkek var ve orada yalnız olursam gerçekten aptal gibi görünürüm!"

 

"Kim?" diye sordum. Ben sordum.

 

"Mete, onu tanıyor musun?" dedi.

 

Aslında tanıyordum ancak Sema'ya söylemek istediğim şekilde değildi. Staj yaptığımız ve kampüs yurtlarında kaldığımız yaz aylarında Burak'ı Mete ile aldatmıştım. Ciddi bir şey değildi, sadece bir gece ikimiz de aynı anda sarhoş bir şekilde koridora çıkmıştık. İkimiz de yatağa gitmek istemedik, bu yüzden onun odasına gidip bir süre takıldık. Sonunda ben ona oral seks yapmıştım. Hemen ardından bana oral seks yapmadan uyumuştu, ben de bir daha onunla görüşmedim. Onu her gördüğümde ne kadar suçlu hissettiğini anlayabiliyordum.

Bunu Sema'ya söylemek istemiyordum, özellikle de ona aşık olmuşsa. Bilmiyorum, belki ona daha iyi davranabilirdi.

 

Birkaç dakika daha yalvardıktan sonra sonunda pes ettim.

 

"Tamam, ama sadece yarım saatliğine geleceğim," dedim.

 

" Yaşasın! Teşekkür ederim, teşekkür ederim Ayça!" dedi.

 

Parti için çok fazla şık giyinmemeye karar vermiştim, böylelikle çok uzun saatler kalmak durumunda kalmayacaktım. Sadece bir kot pantolon ile yeni aldığım şirin bir bluzu giydim. Biraz dekolteliydi. Göğüslerime biraz fazla dar geliyordu ayrıca kendi sütyeni de vardı, bu yüzden içine sütyen giyemezdim. Bu yüzden göğüslerim diğer bluzlarımdan biraz daha fazla sallanıyor gibiydi. 

 

Sema ve ben parti mekanının dışında buluştuğumuzda onun çoktan içmeye başladığını söyleyebilirdim. Kesinlikle Mete’yi etkilemek istiyordu: Üzerinde güzel, dar bir etek, çok dar bir bluz ve göğüs dekoltesinin neredeyse dışarı taştığı push-up sütyen vardı. 

 

Sema komşu kızı tarzında çok tatlıydı ama bu gece gerçekten seksi olmaya çalışıyordu.

 

"Gelebildiğine çok sevindim," dedi.

"Mete ile konuşmaya başlayana kadar sana sadece kısa bir süre ihtiyacım olacak!"

 

"Unutma, bana borçlusun," dedim.

 

"Kesinlikle!" diye başını salladı  eve doğru yürüdük.

 

Biz içeri girdiğimizde parti çoktan başlamıştı. Etrafta birçok şişe bira ve yemek masasından çevrilmiş bir bira pong masası... 

 

Çok geçmeden Sema ve benim elime biralar tutuşturulmuş ve sohbete dalmıştık. Herkesin göğüslerime baktığını hissedebiliyordum. Her hareket ettiğimde göğüslerimin ne kadar sallandığını görünce biraz utanıyordum. Bunu bir daha giymemeyi ya da en azından bir dahaki sefere üzerine bir şey giymeyi aklıma not etmiştim.

Hemen Mete'yi bulduk. Mete beni görür görmez yüzü kıpkırmızı olmuştu gerçi Sema bunu fark etmemiş gibiydi. Güzel olan ikisinin hemen konuşmaya başlaması idi. Mete, her ne kadar benden utanıyor görünse de, göğüslerime bakmayacak kadar utanmamıştı. Birden ona oral seks yaptığım gece aslında kıyafetlerimi hiç çıkarmadığımı hatırladım. Göğüslerimi görme şansını kaybetmiş olması çok kötü, diye düşündüm kendimi beğenmiş bir şekilde.

 

İkisinin yanından ayrılıp partide dolaşmaya başladım, konuşacak birini arıyordum. Kimya dersinden tanıdığım iki öğrenci grubunun üyeleri olan Selim ve Tarık'a rastladım. Selim biraz pislik biriydi ama Tarık iyiydi. Ayrıca çok sevimliydi, Burak'la ayrıldığımızda takılmayı planladığım çocuklardan biriydi.

 

"Hey, Ayça! Muhteşem görünüyorsun!" Selim göğüslerime bakarak söylemişti. Ahh erkekler.

 

"Merhaba beyler," dedim.

 

"Tarık, senin ders çalışıyor olman gerekmiyor mu?" dedim.

 

"Sen çalıştığında ben de çalışacağım!" dedi ve o muhteşem dişlek sırıtışı ile gülümseyerek.

 

Bir süre sohbet ettik, ben Selim'in göğüslerime bakmasını ve Tarık'ın ara sıra göz atmasını görmezden gelmeye çalışıyordum. Ama gururumun okşanmadığını söyleyemezdim, aslında meme uçlarımın da ince kumaştan dışarı çıkmaya başladığını hissedebiliyordum. Bu da beni süzen bakışları kesinlikle daha da arttırıyordu.

 

Birden odanın diğer ucundan adımın haykırıldığını duydum. Baktım ve Sema bira pong masasından bana el sallıyordu. 

 

"Ayça, buraya gel!" diye bağırıyordu.

 

Müsaade isteyip kalabalığın oluştuğu masadaki Sema 'ya doğru yürüdüm.

 

"Mete ve Serkan'la bira pong oynayacağız!" dedi. Mete ve Serkan'ın beklentiyle oturdukları uzak uca baktım. Serkan'ı birinci sınıfta sürekli bana asıldığı için tanıyordum. Bir keresinde sarhoşken bana çıkma teklif etmişti. Kibarca geri çevirmiştim ve o zamandan beri onu görmemiştim.

Bira pong kısaca masanın ucuna dizilmiş bardaklara pinpon topu sokma yarışı idi. Kaybedenler bir bardak içkiyi bitirmek zorunda idi.

 

"Hayır!" dedim.

 

"Olmaz!" dedim.

 

"İçemem, eve gidip ders çalışmalıyım!"

 

"Sadece bir oyun!" dedi. Sonra bana fısıldadı, 

"Lütfen, eğlenceli görünmek istiyorum, sana borçlanıyorum!"

İçimi çektim.

 

"Peki," dediğim an  Sema bağırarak alkışladı.

 

"O da oynuyor!" dedi bağırarak

 

Mete ve Serkan kendi bardaklarını hazırlarken biz de kendi bardaklarımızı hazırladık. Gerçekten oynamak istemiyordum, fakat bira pongunda da oldukça iyiydim. Bu yüzden Sema iyiyse, çok fazla içmek zorunda kalmadan bundan kurtulabileceğimi düşünüyordum.

 

Malesef Sema'nın hiç iyi olmadığı ortaya çıktı. Tek bir atış bile yapamıyordu. Mete ve Serkan da çok çok iyiydiler, bu yüzden oldukça iyi oynamama rağmen, içmeye başlamıştık ve kaybetmiştik.

 

Toplanan kalabalığın bir faydası olmamıştı. Her atış yaptığımda tüm erkeklerin ince bluzumun içinde sallanan ve zıplayan göğüslerime baktıklarını fark ediyordum. Bunu kesinlikle bir daha giymeyeceğime karar verdim.

 

Mete son atışı da sokup oyun tamamlandığında, içtiğim biralar yüzünden biraz çakırkeyif olmuştum bile. Eğer şimdi gidersem, en azından birkaç saat ders çalışabilecek kadar ayılabilirdim.

 

"İyi oyundu!" dedi Mete.

 

"Kızlar bira pong oynayamaz," dedi Serkan başını sallayarak.

 

" Hayır, kesinlikle böyle bir şey söyleyemezsin!" Sema sözcükleri geveleyerek konuşuyordu.

 

"Bir oyun daha!"

 

"Sema, hayır!" Dedim ama bana dikkat etmiyordu, Mete'e çapkınca bakmakla meşguldü.

 

"Sen sıranı savdın, başka bir takımın bizi yenmesine izin vermeliyiz!" dedi Serkan.

 

"Şuna ne dersiniz, eğer bizi tekrar yenebilirseniz, tişörtlerimizi çıkaracağız!" dedi Sema.

Benim ağzım açık kalırken kalabalık kıkırdamaya başlamıştı. Gerçekten de Sema bira pong oyununda bluzların üzerine bahse mi girmişti?

 

"Bu iyi bir anlaşma!" dedi Mete, Sema'ya sırıtarak.

 

"Bir dakika, içimde sütyen yok!" die ağzımdan kaçırdım. Bu yüzden oynayamayacağımı söylemeye çalışıyordum ama söyleme şeklim, çocukları daha da kışkırtıyormuşum gibi algılandı. Kalabalık daha yüksek sesle tezahürat yapmaya başladı, özellikle de erkekler.

 

"O zaman anlaştık!" Serkan söyledi. Artık partide mırıltılar yükseliyordu ve insanlar masanın etrafında toplanmaya başlamıştı.

 

Sema beni kendine çekti. 

 

"Endişelenme, onları aceleye getiriyorum!" dedi ve bana göz kırptı.

 

Bu şaşırtıcıydı. Sema aceleciliğin ne demek olduğunu biliyor muydu? 

 

Mete İle daha fazla flört edebilmek için oyunda kötüymüş gibi mi davranıyordu? 

 

Bu konuda kendinden o kadar emin görünüyordu ki itirazlarımı bir kenara bırakıp fincanları yerleştirmeye başladım.

 

Geriye dönüp baktığımda Sema iyi bir oyuncuydu ama gece boyunca ne kadar içtiğini ikimiz de hesaba katmamıştık. Oyuna güçlü başladık, ancak çok hızlı bir şekilde çocuklar beraberliği yakaladı ve bir süre başa baş gittik. Kalabalık sürekli aleyhte tezahürat yapıyordu ve her atışımızda yuhalanıyor, her ıskaladığımızda da alkışlanıyorduk. Özellikle de her atışımda salondaki tüm erkeklerin neye benzediklerini görmek umuduyla üstümde sallanan göğüslerime baktıklarını hissediyordum.

 

Sonunda her iki takımın da sadece bir bardağı kalmıştı. Mete kendi takımının atışını yaptığında top doğrudan içine girdi. Kalabalık heyecanla tezahürat yapıyordu, çünkü herkes Sema'nın son atışı yapması gerektiğini, aksi takdirde eleneceğimizi biliyordu. Sema masanın üzerinde dengede durmaya çalışırken (bu noktada kesinlikle sarhoştu) ve topu fırlatırken nefesimi tuttum.

 

Top havadayken bile kalabalık bardağa girmeyeceğini anlayabiliyordu. Top birkaç santim uzağa ve masanın dışına sekerken çoktan yüksek sesle ve gürültülü bir şekilde alkış tutmaya başlamışlardı.

 

Mete ve Hakan beşlik çakarken kalabalık

 

" Çıkaaar! Çıkaaaaar!" İlk kez etrafıma baktığımda tüm partinin durduğunu ve herkesin bir süredir maçı izlediğini gördüm.

Çaresizce dönüp Sema'ya baktım. O gürültüde bana

 

"Özür dilerim, çok özür dilerim!" dediğini duyabiliyordum. 

 

Bu konuda gerçekten samimi görünüyordu ve ben ne kadar kızgın olsam da onun bu işin bu kadar ileri gitmesini istemediğini söyleyebilirdim. Yine de bu tamamen onun hatasıydı.

Belki ikimiz birlikte reddetseydik soyunmaktan kurtarabilirdik. Sema çoktan tişörtünü göbeğine kadar sıyırmıştı. Mete'ye dönerek ona seksi bir bakış attı ve tişörtünü yukarı çekip başından çıkardı; ortaya şık görünen ve yine de vücudunu örten, gerçekten güzel mor bir push-up sütyen çıkmıştı. Kalabalık ona ıslık çalarken o da utançla sırıtıyordu.

 

Herkes çoktan yüzünü bana dönmüştü. Ofladım. En başta bu partiye gelmek bile istememiştim şimdi ise herkese göğüslerimi göstermek üzereydim.

Bir mucize olmasını umarak üstümü yavaşça yukarı çekmeye başladım. Ancak yarı yolda herkesin beklentisine oynadığımı fark ettim. Derin bir nefes alıp bluzumu başımın üzerinden yukarı doğru çektim. Kısa bir an için askılı sütyen takılı kaldı ama hızlı bir hareketle yukarı doğru uçarak çıktı ve göğüslerim dışarı fırladı.

 

“OOOOOOOOO....”

Tezahürat neredeyse sağır ediciydi. Bazılarının

 

"Ayça!" diye bağırdığını duyabiliyordum. Ayça!" tezahüratlarını duyuyordum ama çoğunlukla sadece tezahürat ve alkış vardı. Buradakilerin hepsi benim sınıf arkadaşlarım olmasaydı, bu gururumu okşardı. Baktığım her yerde tanıdığım birinin yüzünü görebiliyordum. Mete ve Hakan, Selim ve Tarık, takıldığım birkaç çocuk ve sınıfta oradan buradan tanıdığım diğer çocuklar. Şimdi her biri bana her baktığında beni çıplak hayal edecekti.

 

Göğüslerimi ellerimle örtmeyi düşünmüştüm ama artık bir anlamı yoktu. Herkes çıplak göğüslerime aval aval bakarken ben de kıpkırmızı kesilerek öylece duruyordum.

 

Mete ve Serkan oyun için teşekkür etmek üzere yanımıza geldiler. Mete, göğüslerime uzun uzun baktıktan sonra, dikkatini Sema'ya çevirmişti. 

 

“Sonunda göğüslerimi  görebildin, tebrik ederim” dedim

.

Mete ve Sema konuşurken, bluzumu bulup tekrar üstümü örtmek için etrafıma bakındım. Ancak bulamadım!

 

Bluzum kaybolmuştu!

 

Ne olduğunu tam olarak hatırlayamamıştım. Yere düşürdüğümü düşünüyordum ancak etrafımda bir yerde değildi. Çevreme bakmaya başladım, eğildim ve bira pong masasının altına baktım. Parti yeniden başlamış gibi görünüyordu ama hâlâ bana bakan o kadar çok erkek vardı ki, ben eğilip etrafa bakarken gözlerinin sallanan ve aşağı sarkan göğüslerime dikildiğini hissedebiliyordum.

 

Bu çok aşağılayıcıydı.

 

Daha da kötüsü partide üstsüz dolaşırken herkese tişörtümü görüp görmediklerini sormak zorunda kalmamdı. Kollarımı göğüslerimin etrafında kavrıyordum ama herkesin dikkati göğüslerime çekmeye çalıştığımı düşündüğünü söyleyebilirdim.

Sonunda evin üst kattaki odasına gidip bulduğum tişörtlerinden birini ödünç almaya karar verdim. Partinin olduğu salondan ayrılıp yukarı çıktım. Bu evde 3 arkadaş kalıyordu. Yolda sızmış sarhoş insanların ve öpüşen çiftlerin yanından geçtim. Sağdaki ilk oda Selim ile Tarık’ın odasıydı. Pazartesi günü onlara geri verebileceğim için gizlice girip tişörtlerinden birini alabileceğimi düşünüyordum.

 

İçeri girdiğimde dumandan nefesim kesilmişti. Selim odadaydı, ot sarıyordu. Üzerinde benim bluzum vardı! 

Gömleğinin üzerinde gerilmişti. O almış!

 

"Selim!" Bağırdım.

 

" Bluzumu geri ver!"

 

"Neden bahsediyorsun, daha yeni buldum!"

 

Ona doğru atıldım, o benden kaçarken göğüslerim tekrar ortaya çıktı.

 

"Selim, hadi ama!" Tekrar üstümü kapatarak söyledim.

 

"Eve gitmek istiyorum!"

 

" Karşılığında bana ne vereceksin?" dedi sırıtarak. Sarhoş olduğu belliydi ama öyle olsa bile bunun komik olduğunu mu düşünüyordu?

 

"O benim," dedim.

 

"Ver işte!"

 

"Hadi ama Ayça, en azından bana bir oral seks yapabilirsin," dedi.

 

"Bak beni ne kadar sertleştirdin!" Pantolonunun fermuarını açtı ve penisini çıkardı. Güzel, yumuşak ve pürüzsüz görünüyordu fakat üzerine söylenecek başka bir şey yoktu.

 

"Sana oral seks yapmayacağım Selim, benim bir erkek arkadaşım var." dedim.

 

"Benim de bir kız arkadaşım var, ne olmuş yani?"

 

Aleti dikleşmeye ve sertleşmeye başlamıştı. Bir an düşündüm. Pes edemeyecek kadar sarhoştu ve odasından başka bir tişörtle çıkarsam zaten herkese onun sikini yaladığımı söyleyecekti. Ne kadar kızgın olsam da, üstümü geri almanın en hızlı yolu bu olabilirdi.

 

"Peki," dedim gözlerimi devirerek.

 

"Senin küçük aletini emeceğim."

 

""Bunun doğru olmadığını biliyorsun!"" dedi.

 

"Kapa çeneni," dedim. O yatağına geri otururken dizlerimin üzerine çöktüm. Sikini kavradım.

 

"Sen kocaman bir pisliksin," diyerek ağzımı sikinin etrafına sardım.

 

"Ohhhhh Ayça, evet!" diye inledi. Ağzımla başını sıkıca, yüzeysel bir şekilde emerken, bir elimle şaftını pompalamaya başladım. Bu işi daha fazla uzatmak istemiyordum, sadece bu işi bir an önce bitirmek istiyordum.

 

"Ohmmm siktir, bu çok İyiii... oh, siktir, bu işte çok iyisin," diye inledi. Çıplak sırtımı ovmaya başladı, sonra uzandı ve eliyle göğüslerimden birini okşadı, meme ucumu çimdikledi. Elini tokatlayarak uzaklaştırmak istedim ama onu daha hızlı boşaltan her şey benim için iyiydi.

Çok uzun sürmedi. Bir dakika içinde daha yüksek sesle nefes almaya başladı.

 

" Oh, siktir, Ayça, bu çok çabuk, boşalacağım, boşalacağım!" Ve bir saniye sonra dölünün ağzıma dolduğunu hissettim. Hiçbir şey dışarı sızmasın ve üstüme bulaşmasın diye hepsini yuttum.

Son dölünü de boğazımdan aşağı boşalttıktan sonra inleyerek yatağına geri düştü.

 

"aaaah  Ayça, bu harikaydı. Oral seks konusunda çok iyisin."

 

"Siktir git," dedim, ayağa kalkarak.

 

"Bana bluzumu ver!"

 

"Tabii, nasıl istersen" dedi ve oturduğu yerden kalkıp bluzumu çıkardı. Bana uzatıp kapıya baktı ve

 

"Siktirr!" dedi.

 

Dönüp baktığımda Tarık kapının önünde dikiliyordu. Gözleri fal taşı gibi açılmış, Selim ile yandan görünen çıplak göğüsleri arasında gidip geliyordu.

Tarık gözlerini üzerimden çekerek, 

 

"Gerçekten çok üzgünüm, ben içeri girene kadar bilmiyordum," dedi.

"Bölmek istememiştim."

 

"Hiçbir şeyi bölmedin," dedim öfkeyle. Üstümü tekrar giyebilirdim ama Tarık göğüslerimi çok beğenmiş gibi görünüyordu. Bu yüzden ona kısa bir gösteri sunmak için göğüslerimi çıplak bıraktım.

 

"Oda arkadaşın bluzumu geri vermek için bana sakso çektirdi."

Tarık Selim'a tiksintiyle baktı.

 

"Dostum, gerçekten mi?" dedi.

 

"Hey, dostum, ne gerekiyorsa yap, anlıyor musun?" dedi Selim, yarı gülümseyerek ama başının belada olduğunu farkında olarak.

 

"Onun adına özür dilerim," dedi Tarık bana.

 

" Tam bir pislik. Kız arkadaşına söyleyeceğim, dostum."

 

"Yapmayacaksın değil mi!" Selim itiraz etti.

 

Tarık'in göğüslerime aval aval baktığını görmek mi, onun bu kadar centilmen olduğunu görmek mi, yoksa sadece içkiler mi bilmiyorum ama birden aklıma beni anında ıslatan bir fikir gelmişti.

Tarık'ın karşısında dönerek ona göğüslerimin tamamını gösterdim.

 

"Eğer onu buradan çıkarırsan, seninle hemen şimdi onun yatağında sevişirim," dedim.

 

"Ne?" Tarık ve Selim ikisi de "Neee?" dedi.

 

"Onu hemen odadan çıkar ve seninle Selim’in yatağında sevişelim" diye tekrarladım Tarık'a bakarak.

 

 "Tamamen ciddiyim." Bunu vurgulamak için kot pantolonumun düğmelerini açmaya başlamıştım.

 

"Dostum, senin kendine ait bir yatağın var-HEY!" Selim, Tarık'ın aniden üzerine atılıp onu ayağından kaldırdığını görünce,

 

"Hadi ama!" dedi.

 

"Hadi ama dostum!" Selim itiraz etmeye devam ediyordu ancak Tarık kolayca onu odadan dışarı çıkardı. O kadar güçlü ve kuvvetliydi ki gördüğümde neredeyse boşalacaktım.

Tarık kapıyı çarparak kapatıp bana dönmüştü bile. Tişörtünü çıkardığında ise, göğüs ve karın kaslarını ortaya çıkarmıştı. 

Selim'i bu kadar kolay alt etmesine şaşmamak gerekiyormuş!

Üzerime atlayıp beni Selim'in yatağına itmeden önce kot pantolonumu ve külotumu zar zor çıkarabilmiştim. Pantolonunun kemerini çözmeye başladığımda büyük, kalın siki dışarı fırlamış, çoktan sertleşmiş ve nabız gibi atıyordu.

 

" OOooo,mmmm, nerelerdeydi bu?" Diye sordum, ona bakarak. Sırıtarak meme uçlarımı emmeye başladı. İnleyerek sikini sıvazlamaya koyuldum.

 

Selim kapıya vuruyordu.

 

"Hadi ama çocuklar! Bu hiç komik değil! Ben orada uyuyorum! En azından senin yatağında yap, !" diye feryat ediyordu.

 

Tarık gözlerimin içine baktı, ikimiz de tebessüm ederken o koca aletini içime itti. Zevkten ciyak ciyak bağırmaya başlamıştım. Selim'dan intikam almak,  bu kaslı adam tarafından sikilmek benim için bir taşla iki kuş vurmak demekti!

 

Tarık içime girip beni sikiyle doldururken, bir yandan da hırsla memelerimi emip okşuyordu. 

 

"Harika göğüslerin var!" diyordu.İnliyordum. 

 

"Umarım öyledir, çünkü artık herkes onları gördü..."

 

""Çok seksiydin"" diye inledi.

 

"Özür dilerim, bakmamalıydım ama göğüslerini öyle görmek çok azdırıcıydı! Bütün kızları kıskandırıyordun."

 

"Beğendin mi?" diye sordum.

"Bütün üniversite arkadaşların göğüslerimi gördü! Artık sınıfta hep bana bakacaklar, üstsüz nasıl göründüğümü bilerek!"

 

Tarık daha da yüksek sesle inleyerek içime daha sert şekilde pompalamaya başlamıştı. Birden orgazma yaklaşmış olduğumu hissettim, zevk dalgaları içimi kaplarken yüksek sesli bir çığlıklar atıyordum.

Ben boşalırken Tarık da daha yüksek sesle bağırmaya başlamıştı. 

 

"Boşalacağım!" dedi inleyerek.

 

"Çek, çek" diye haykırdım. İçimden çıkınca sikini kavradım. Sikini Selim'un yastığına doğru tutup yastığın ve yorganın her tarafına boşalana kadar sikini sıvazladım. Ben onun sikini sağarken Tarık yüksek sesle inledi.

 

"OHHHhhhh, siktir, Ayça, evet, evet!" dedi.

 

Bir an için nefes nefese kaldık. Sonra ayağa kalkarak tekrar giyinmeye başladım.

 

"Eve gidip ders çalışmam lazım," dedim gülümseyerek.

Sırıtarak karşılık verdi. 

 

"Bir ara birlikte ders çalışmak ister misin?"

 

"Bunun iyi bir fikir olacağını sanmıyorum, benim bir erkek arkadaşım var" dedim. "

 

Ama Selim'dan intikam almama yardım ettiğin için teşekkürler."

 

" Sana bu konuda her zaman yardım edebilirim!" dedi.

 

Üstümü tekrar giyip aynaya baktım. İçim parçalandı. Pislik Selim onu giydiğinde mahvetmişti. Artık o kadar gerilmişti ki sütyen yok olmuş gibiydi ayrıca kupları serbestçe sallanan göğüslerimi zar zor örtüyordu.

 

Sinirlenerek kapıyı açtım. Selim sarhoş ve üzgün bir şekilde yerde oturuyordu. Beni görünce ayağa fırladı.

 

"Gerçekten yatağımda sevişmedin, değil mi?" dedi yalvarırcasına.

 

"Bana yeni bir bluz borçlusun!" Kükredim ve hışımla oradan uzaklaştım.

 

Partiden çıkarken Sema'yı fark ettim. Mete ile oynaşıyordu ve hâlâ üzerinde sadece sütyeni vardı. Gecesinin iyi geçtiğine sevinmiştim.

 

Eve yürüyüşüm çok utanç vericiydi. Üstüm o kadar boldu ki göğüslerim sürekli içine girip çıkıyordu. Yanımdan geçen herkes bunu fark ettiğinden aval aval meme uçlarıma bakıyordu. Göğüslerimi korumak için daha yavaş yürüyebilirdim ama bu gece o kadar çok insan görmüştü ki o anda pek de umursamamıştım.

 

O gece neredeyse hiç ders çalışamadım ama iyi haber şu ki o Pazartesi sınavı yine de geçmiştim!