(087) Kumar Bağımlılığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(087) Kumar Bağımlılığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kumar Bağımlılığı (Bölüm 1)

Diğer Bölümler

Bölüm 1

Bölüm 2 

Bölüm 3

Bölüm 4

BÖLÜM 1

TANIŞMA

 

"İşte geldik," dedi Faruk, evlerinin bulunduğu sokağa dönerken.

 

Nehir kolunu tutmak için uzandı. "Umarım bu iyi bir fikirdir."

 

Kocası, "Her şey yoluna girecek," diye yanıtladı.

 

"Hepsi benim hatam. Ben olmasaydım, bunu yapmamıza gerek kalmayacaktı."

 

"Tatlım, sorun değil. Her şey yoluna girecek."

 

"Burası güzel bir mahalle. Hırsızlık yok, güvenlikli üstelik. Biraz şehirden uzak ama eğer ileride değiştirmek istersek yeniden taşınabiliriz." 

 

Faruk ve Nehir 25 yaşındaydılar ve üç yıldır evlilerdi. Faruk, büyük bir firma için oldukça başarılı bir ilaç temsilcisiydi. Nehir bir yatırım firmasında portföy yöneticisi olarak çalışıyordu, ancak kısa süre önce iş başında kumar oynadığı için kovuldu. 

Nehir, kumar tutkusunu Kıbrıs da farketmişti. Kumar onda vazgeçemediği bir saplantı idi. Risk almayı seviyordu. Online bahis sitelerinde kullanmak üzere yönettiği portföylere dadanmıştı. Önce portföyleri riskli yatırımlara yönlendirip kazandığı ekstralarla kumar oynuyordu. İlk başta her şey çok iyi gidiyordu. Sonra işler sarpa sarmaya başladı. Birkaç yıl geçtikçe Nehir, spor hakkında hiçbir şey bilmemesine rağmen giderek artan bir şekilde bahisler oynamaya başlamıştı.  Sadece online kumar da değil, gördüğü her yerde kazı kazan kartları da alıyordu. 

Büyük miktarlarda kredi kartı borcu vardı ve Faruk sonunda arabalarına haciz geldiğinde durumu fark etmişti. Kredileri kötü olan ve büyük bir borcun yükü altında olan Faruk, evini satmaya, yeni bir mahalleye taşınmaya ve sıfırdan başlamaya karar verdi. 

 

Faruk, şehrin dışındaki bir bölgede düzgün bir ev bulmuştu. Site içindeydi. Şehir merkezindeki rezidanslardan çok uzaktı. Ama güvenlikli ve tek katlı evlerin bölgesindeydiler. Evlerinin satışından sonra bile ellerinde para kalmıştı. Yeni ofisine gidip gelmesi iki saat sürüyordu, bu da günde on iki saat evden uzakta olacağı anlamına geliyordu. Nehir, yeni evlerine taşınır taşınmaz iş aramaya başlayacaktı. Faruk şimdilik değerli olan her şeyi kendi adına koymuştu ve Nehir'e kumar oynamasını kontrol altına alması için harçlık veriyordu.

 

Faruk arabadan indi ve birkaç ev ötedeki bir çitin üzerinden ona bakan iki esmer adam gördü. Her iki adam da orta yaşını bir hayli geçmiş, gri saçlı ve biri oldukça şişmandı. Faruk el salladı. Karşılık vermediklerini, sadece baktıklarını fark ettiğinde eli havada dondu. Faruk elini indirdi ve kaşlarını çatarak karısının arabadan inmesine yardım etmek için döndü. İçeri girerken onları izleyen birkaç erkek ve kadın daha gördüler. Faruk tekrar el sallayıp arkadaşça davranmaya çalıştı, ama aldığı en fazla birinden başını sallamak oldu.

 

****************

 

Faruk alnındaki teri sildi. Evlerinin arkasında bir bahçe vardı ve oldukça bakımsız kalmıştı. Bahçedeki yabani otları temizleyerek daha güzel hale getirmeye çalışıyorlardı. Çim biçme makinesini yeniden çalıştırdı ve Nehir'in bahçeye çiçek dikebilmesi için bir bölümünü temizlemeyi bitirdi. Komşularından ikisi verandada oturmuş bira içiyorlardı. Onu çalışırken izliyorlardı. Faruk çok aldırmamıştı. Ekecekleri sarmaşıklar çitlere tırmanınca zaten aralarında bir duvar oluşacaktır. Zaten arkadaşa ihtiyacı yoktu. 

Komşuları Kürt kökenli görünüyordu. En azında kesinlikle esmerdiler. Herhangi bir etnik gruba önyargısı yoktu. Nehir de umursamazdı. Faruk, en azından komşularıyla sıradan bir ilişki kurabilmelerini diledi. Faruk çim biçme makinesini garaja geri götürdü ve evine girdi.

 

"Vay be!" Faruk, karısının üstünü değiştirirken içeri girdiğinde kendini tutamadı.

 

"Gördüğünü sevdin galiba?" Nehir bikini altını çıplak kasıklarını kapatacak şekilde çekerken ona gülümsedi.

 

"Sevdiğimi biliyorsun, seksi şey." Faruk yatağa doğru başını salladı. 

 

"Öğleden sonra kaçamak yapmak ister misin?" 

 

Nehir kıkırdadı ve "Belki daha sonra, ben domatesleri ekmeyi bitirince," dedi bikini üstünü almak için eğilirken

 

"Bu bir randevu mu?" dedi Faruk. Onları mali sıkıntıya soktuktan sonra ondan boşanmamasının nedeni buydu. Nehir seksi bir kadındı. Nazik ve şefkatli olduğundan ve onu çok sevdiğinden bahsetmiyorum bile. Faruk yakışıklı değildi. Oldukça sıska, gözlüklü bir bilgisayar delisi olan Bill Gates imajına uyuyordu. Nehir ise tam bir afetti. Uzun, altın sarısı saçları vardı. Gözleri yeşildi ve o kadar büyüktü ki ona masum bir görünüm veriyorlardı. Dudakları dolgun ve sarkıktı. Cildi çok beyazdı ve birkaç çil dışında lekesizdi. Faruk onun ölçülerini bilmiyordu ama vücudu mükemmel bir kum saati gibiydi. Beli uzun ve inceydi ve bacakları koşmaktan formdaydı. Aslında Faruk'in 1.80'lik boyundan birkaç santim daha uzundu. Göğüsleri tek kelimeyle muhteşemdi. Büyük ve sıkıydılar. Sahte görünüyorlardı ama %100 doğaldılar. Genellikle çok dik olan ve onları çok daha koyu hale getiren kanla dolu olan gerçek meme ucu dışında neredeyse teniyle bütünleşiyordu.  Göğüsleri bedenine göre büyüktü, bu nedenle daha önce de sırtındaki sorundan şikayet ediyordu. Nehir işleri bozulmadan önce göğüs küçültme ameliyatı olmayı düşünmüştü ama Faruk bunu çok onaylamamıştı. Belki ileride biraz sarkmaya başlayınca olabilirdi, ama şimdi değil. Nehir siyah bikini üstünü bağladı ve odadan çıkarken ona göz kırptı.

 

Faruk duş almaya gitti. Daha sonra, Nehir'ı kontrol etmek için pencereye doğru yürüdüğünde hâlâ çıplaktı. Yatak odaları bahçeye bakıyordu. Nehir eğilmiş, bir domates fidanı için bir çukur kazıyordu. Ay şeklindeki kıçı Faruk'a doğru kalkmıştı ve Faruk kot şortunun ona sıkıca sarıldığını görebiliyordu. Faruk ayrıca iki yaşlı esmer adamın verandadan çıkıp çitin üzerinden eğilerek Nehir'i seyrettiklerini de görebiliyordu. 

 

Faruk hemen giyindi.

 

*******************

 

"Sana söylüyorum, onlar gerçek."

 

"Onlar olgun ve sulu."

 

"Öhö," dedi Faruk boğazını temizleyerek evin köşesinden dolaşarak iki adamı şaşırttı. "Nasıl gidiyor?"

 

Esmer adamlardan biri "Ah, merhaba komşu" dedi.

 

"Karınızın domateslerinden bahsediyorduk," dedi diğeri sırıtarak ve elini uzatarak.

 

Faruk elini uzatıp tokalaştı. 

 

"Bahçe ile ilgileniyor musun?"

 

"Eskiden uğraşırdım."

 

"Anlıyorum," dedi Faruk, 

 

"Ben Faruk ve bu da karım Nehir." dedi 

 

"Ben Ahmet." dedi eskiden bahçecilikle ilgilenen. 60 larında esmer koyu tenli bir adamdı ve hâlâ fiziksel olarak dev gibiydi. Yaşlandıkça kasları gerilse de iri ve kaslıydı. Ahmet, gri bir keçi sakalı olmasına rağmen, kendini daha genç göstermek için kafasını kazımıştı. 

 

"Ben Ejder'ım." İkinci adam elini uzattı ve Faruk’la tokalaştılar. Muhtemelen altmışlı yaşlarının ortalarındaydı ve kocaman bir bira göbeği vardı. Kolları hala oldukça kaslı olmasına ve birinin pazısında rengi solmuş dövmesi olmasına rağmen oldukça obezdi. Ejder'ın kel bir kafası ve başının etrafında yakın kırpılmış gri saçları vardı. Ayrıca önünde altın bir dişi vardı.

 

Faruk, Ejder'ın elini bıraktı. "Burada istenmediğimi düşünmeye başlamıştım. Gelirken selamıma karşılık vermedin." dedi biraz şaka yollu

 

"Bunun için üzgünüm. Seni hiç görmedim. Bir gözüm biraz kör."

 

Her iki gözü de Faruk'a iyi görünüyordu, hatta parlak ve canlı, ama üstelemedi. 

 

"Anladım."

 

Ahmet, "Hanımefendiye merhaba demek istiyorum," dedi.

 

Faruk karısına bakmak için döndü. Hâlâ çamurun içinde diz çöküyordu. Onları fark etmişti ama onlara katılmak için herhangi bir harekette bulunmamıştı. 

 

"Nehir, gel ve komşulara merhaba de."

 

Nehir isteksizce ayağa kalkmadan önce Faruk'a bakmaya çalıştı. Faruk onu neyin rahatsız ettiğini anladı ama artık çok geçti. Nehir, sahilde bile vücudunu yabancılara göstermekten hoşlanmazdı. Kocasının yanında biraz daha rahat olsa da, başkasının yanındayken utangaçtı. Burada şimdi oldukça açık bir çiftçi kızı gibi giyinmişti. O yaklaşırken iki adam da gözlerini ondan hiç ayıramamıştı. Faruk, evlendiği güzelliği kıskanan komşuları olduğu için biraz gurur duydu. 

"Ben Nehir." Ellerini sıktı ve hemen kollarını göğsünün üzerinde çaprazladı. Meme uçları tipik olarak dikti ve üstünü dışarı doğru itiyordu.

 

"Ben Ejder."

 

"Ve sen?"

 

"Bu mahallede böylesine genç ve güzel bir komşum olduğu için çok mutluyum."

 

"Bu uzun bir isim," dedi Nehir kızararak.

 

"Bana Ahmet de o zaman."

 

Dörtlü, birinin Ejder'ın adını seslenmesiyle kesintiye uğradı. Ejder, 

 

"Buradayız" diye yanıtladı.

 

Ejder'ın evinin köşesinde iki adam daha yürüyerek geliyordu. 

 

"Peki, görmek için acele etmemiz gereken şey nedir?" diye bağırdı.

 

"Evet, nedir bu kadar acele olan yangın mı çıktı?" dedi diğeri. Nehir'ı görünce donup kaldı.

 

Ejder, "Ah, sadece size evde göstermek istediğim bir şey vardı" dedi. 

 

"Gelip yeni komşular Faruk ve Nehir ile tanışın. Bu holiganlar sokağın aşağısında yaşıyor."

 

"Merhaba, Cihan." Cihan hem Faruk'in hem de Nehir'ın elini sıktı. Cihan sıska, uzun boyluı ve muhtemelen yetmişe gelmişti ama hayat dolu görünüyordu. Başında tam bir gri saç vardı. Uzuvları uzamış gibiydi. Kocaman uzun elleri, uzun kolları ve bacakları vardı.

 

"Gewre Devran," dedi dördüncü siyah adam. Tokalaşmak için ellerini uzatmadı.

 

Devran, Cihan'a birkaç eksik dişi ortaya çıkaran sahte bir sırıtış ile güldü. Muhtemelen dört adamın en küçüğüydü ama hâlâ ellili yaşlarındaydı. Ahmet gibi o da iri ve kaslıydı. Doğulu yüz hatları, çok koyu teni ve düz bir burnu vardı. Gözleri derindi ve ona düşmanca bir bakış veriyordu. Faruk'a zar zor başını salladı ve Nehir'e bakmaktan memnun görünüyordu. Duygusuz bakışı Nehir’i rahatsız etmişti Devran’ın görüşünü engellemek için kocasının arkasına geçti.

 

Ejder, "Domatesleriniz çok yakın ekilmiş küçük hanım," dedi. 

 

"Onları en az bir adım aralıklı eklemelisiniz."

 

"Tavsiye için teşekkürler. Gidip düzelteyim. Tanıştığımıza memnun oldum arkadaşlar." dedi Nehir uzaklaşmak için döndü ve Faruk onun gidişini izlemek için eğilen dört esmer kafanın farkındaydı. Nehir fideleri düzeltirken kadar kıçının bir kısmı şortunun altından çıkıyordu.

 

"Poker oynar mısın?" diye sordu Ahmet.

 

"Bazen." diye cevapladı Faruk, 

 

"Arkadaşımız altı ay önce öldü ve biz beşinci bir oyuncu arıyorduk. 

"Bahisler o kadar da kötü değil.Eğlencesine oynarız. Her birimiz yaklaşık 50 dolar civarında para ile oynarız kazanan hepsini alır. Cuma geceleri, saat sekizde başlarız. Başka da bir aktivitemiz yok zaten.”

 

"Kulağa eğlenceli geliyor."

 

"Altı gün sonra görüşürüz o zaman. Genellikle sırayla ev değiştiririz. Bu hafta benim bodrumumda olacak. Birayı yeni adam alıyor."

 

POKER GECESİ

 

Faruk, ertesi Cuma günü kollarının altında iki kasa Miller Light taşıyarak Ejder'ın evine geldi. Bodruma geldiklerinde Ahmet, Cihan ve Devran bir iskambil masasında oturmuş yirmi bir oynuyorlardı. Devran dışında hepsi onu oldukça sıcak karşıladılar. Faruk, biraları tezgahın üzerine koydu ve Ejder onu mini bir soğutucuya yüklemeye başladı.

 

Ahmet bir bira alarak. "İyi şeylere alışkın değilim." dedi

 

Faruk, daha iyi bira almadığı için alay edildiğini düşünerek kaşlarını çattı, ama sonra odanın boş çok ucuz bira kutularıyla dolu olduğunu fark etti.

 

"Haydi oynayalım," diye homurdandı Devran ilk kez konuşarak.

 

Beşli poker masasının etrafına oturdu ve ilk dağıtan Ahmet oldu. "Evli olman ne büyük bir şans, Faruk."

 

Faruk, çelimsizliği ile dalga geçilmesini sevmezdi. Kendini bu iri kıyım adamların yanında küçük hissediyordu. Ayrıca hepsi sanki parayı bedavadan kazanmış gibiydiler. Kriminal bir görünüşleri de vardı. Belki de sadece kendisinin kuruntusudur. 

 

Ejder, "Nehir gibi birisi benim karım olsaydı, burada bizim gibi dört yaşlı morukla poker oynuyor olmazdım" dedi.

 

"Bazı çocuklar bir kadına nasıl davranılacağını bilmiyorlar," diye homurdandı Devran, Faruk'a ters ters bakarak. Devran'in derin, donuk gözleri Faruk'i rahatsız etti. Devran’ın kendisine çocuk demesinden de hiç hoşlanmamıştı.

 

Konuyu onlara getirmek için "Sizler, evli misiniz?"

 

Ejder içini çekti. "Dul."

 

"Elli yıllık evli," dedi Cihan gururla, "beş çocuğu ve on sekiz torunu var."

 

"Boşandım" dedi Ahmet.

 

"Boşanmış," diye homurdandı Devran.

 

Cihan, "Gewre Devran boşandı, sonra  boşandı ve boşandı," diye alay etti.

 

"Siktir git. Boş laf yapmada dağıt amına koduğumun kartılarını," dedi Devran.

 

Faruk, dul olduğunu söylediğinden beri üzgün görünen Ejder'a, "Bunu duyduğuma üzüldüm," dedi. "Eşiniz ne kadar süre önce gitti?"

 

"Geçen hafta itibariyle üç yıl. Onu her gün özlüyorum. Gülüşünü özlüyorum. Yemek yapmasını özlüyorum."

 

"Onun oral sekslerini özlüyorsun." dedi Devran bir bira daha almak için ayağa kalkarken "Ben de." diye ekledi

 

Ejder işaret parmağını Devran'a ters ters bakarak hareket çekti.”İşemeye gidiyorum ben”

 

Cihan eğilip Faruk'un kulağına fısıldadı, "Devran bir kez bir poker bahsi yüzünden Ejder'in karısına sikini yalattı. Sonrasında da Ejder'in bunu unutmasına asla izin vermedi."

 

Konuşmaya kulak misafiri olan Devran, 

"Tabii ki övünürüm" dedi. 

"Ejderin 19 cm'lik  küçük sikini emmede iyi olabilir, ama gerçekten büyük bir yarrağı nasıl emiyor görmek lazımdı. Yine de döllerimin her parçasını yuttu. Daha sonra kendi istediği ile de geri geldi amına koyayım"

 

"İşte geliyor. Karısı hakkında konuşma çeneni kapat." dedi Ahmet, Devran'ın koluna yumruk atarak

 

"Ya sen tıfıl çocuk?" diye sordu. "Bahse girerim karın güzel emiyordur. O büyük dudaklar yarak emmek için yapılmış gibi."

 

Faruk, bu adamlarla oynamayı kabul ettiği için pişman olmaya başlıyordu. 

"Oral seks yapmayız," dedi Faruk koltuğunda kıpırdanarak. Neredeyse anında pişman oldu

 

"Bu ne demek oluyor?"

 

"Bunu yapmaktan hoşlanmadığı anlamına geliyor."

 

"Yani? Onu yere itersin ve sikini boğazından aşağı sokarsın. Sonra kafasını sikin ağzında iken yukarı aşağı hareket ettirirsin. Hiç böyle saçmalık duymadım. Kadınlar onlara ne dersen onu yaparlar. Bunu yapmaktan hoşlanmıyorum. Ne oluyor?"

 

Ahmet, "Bizim kadınlar yarrağa nasıl davranılacağını biliyordu" diye ekledi.

 

"Senin aletini emmesini istemiyor musun?" dedi Devran, Faruk'a sataşmayı henüz bitirmemişti.

 

"Tabii, sanırım."

 

"Bak tıfıl. Bu gece buradan gidiyorsun. Eve gidiyorsun, karını uyandırıyorsun ve sikini onun boğazına sokuyorsun. İstese de, sevse de, ne olursa olsun, hiç fark etmez. "

 

"Bunu yapmayacağım."

 

"Korkak!"

 

"Belki de bu yüzden dört kez boşandın." Oda o kadar sessizleşti ki bir iğnenin düştüğünü duyabiliyordunuz ve Faruk anında söylediğine pişman oldu. Belki de şimdiye kadar söylediği en cesurca şey olmuştu. Devran kıkırdadığında anında rahatladı.

 

"Sen iyisin tıfıl çocuk." Devran ayağa kalkıp bir bira daha aldı ve birini Faruk'a verdi. 

 

"Bilgin olsun, hiçbir kadın benden seks yüzünden boşanmadı. Beni boşadılar çünkü ben aşağılık bir sarhoş orospu çocuğuyum ve büyük sikimi pantolonumun içinde tutamıyorum."

 

Ejder, "Doğru anlamışsın," diye ekledi.

 

"Evet," diye onayladı Cihan.

 

Devran oturdu ve dağıtmak için kartları aldı. "Aslında, istersem eski sevgililerimden herhangi birini arayıp bu gece sikebilirim ve ikisi benimle yeniden evlenebilir. Istersen senin de sikini emdirebilirim tıfıl."

 

Faruk hayatındaki en cesur ikinci şeyi söyledi. "Sikine duyduğun bu hayranlığı merak etmeye başlıyorum, Devran."

 

Oda kahkahalara boğuldu. Cihan kahkaha attı ve Faruk'in sırtına bir tokat attı. Gülmeyen tek kişi Devran'dı ama o da sırıtıyordu. Sırıtırken göründüğü kadar korkutucu değildi. 

"Ciddiyim, ama karının aletini emmesini istemiyorsan benim için sorun yok. Sadece sana bir iyilik yapmaya çalışıyorum. Planımı bilmek istemiyorsan, siktir git."

 

Gülüşmeler durmuştu. "Şaka yapıyorum," dedi Faruk, "ama merak ediyorum, planın ne?"

 

"Bizimle poker oynamasını sağlarız. Onu birkaç iyi el besleriz ve sonra sen de eve döndüğünde sakso çekeceğine bahse girer eli alırsın."

 

"Bunu yapamam," diye yanıtladı Faruk.

 

"Neden?" diye sordu Devran.

 

"Nehir'in bir... Yapamaz... Demek istediğim, başımıza bela oldu... Kumarı kaldıramaz."

 

"Yok artık," dedi Devran.

 

Ejder, "Onu rahat bırak, Devran," dedi. "Bu açıkça tartışmak istemediği bir şey."

 

"Sorun değil. Bunu konuşmak iyi hissettiriyor." dedi Faruk, Nehir'ın Kıbrıs’da nasıl bağımlı hale geldiğini ve sorunlarının oradan nasıl ilerlediğini anlattı.

 

Ahmet, "Utanılacak bir şey yok," dedi. "Hepimizin sorunları ve zayıflıkları var."

 

Cihan herkes anlaşınca kartları aldı. "Bu kadar konuşma yeter hanımlar. Biraz ciddi poker oynayalım."

 

Gecenin geri kalanı çok daha dostça geçti ve Faruk cebinde fazladan yirmi dolarla eve gitti. Nehir uyurken odasında soyundu. Yorganın altında çıplak olacaktı ve aleti kalkmaya başladı. Ona doğru yaklaştığını ve yorganı çektiğini hayal etti. Şaşkınlıkla uyandığında aletini boğazından aşağı iterdi. Evet, bazı yaşamlarda işe yarayabilirdi. Penisine baktı, sertti ve on beş santim olmak için zorlanıyordu. Devran, Ejder'in penisinin 19 cm den küçük olduğunu söylemiş ve onun on üç yaşında olduğunu iddia etmişti. O yaşlı adamlar muhtemelen saçmalıyorlardı. Nehir zorla sakso çekme olayını kabul etmezdi ama seksi asla geri çevirmezdi. Arkasından yanaştı ve uyanana ve onun için bacaklarını ayırana kadar sert penisiyle kıçını dürttü.

 

 

Sonraki Bölüm.....