Gül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Arabamız Arızalandı

 

 

 <ALINTIDIR>


Arabamız Arızalandı

Kocam geçen sene yıllardır hayal ettiği 4x4 bir cip aldı. Bahar mevsimine girmiştik. Havalar sıcaklamış, kışın kapalı havalarda evde, alışveriş merkezlerinde kapalı kalmanın verdiği karamsarlık yerini bir coşkuya bırakmıştı.

Yeni arabanın hevesiyle bir hafta izin aldı, beni de başımın etini yiye yiye ikna etti. Arabaya atlayıp dağ bayır geze geze, plansız, programsız, kestirmelerden, dağ yollarından güneye kadar inecektik.

Yeni evliydik, ateşimiz başımızda, bahar havasının kışkırtan sıcaklığı da eklenince, dağ bayır geziyor, her fırsatta, her tenhada mola verdiğimizde yemekten önce birbirimizi yiyor, karnımızı sonra doyuruyorduk.

Üzerimde sütyensiz askılı tişört, minicik bir etek, bacaklarımda siyah, ince jartiyer çorabı… Yollarda hem tuvalet zorluğu olmasın, hem kocamla sevişeceğimiz zaman hazır olayım diye altımda külot yok…

Yol ne kadar tenhalaşsa ben o kadar muzurlaşıyorum. Zaten mini olan eteğimi kaldırıp jartiyer çorabımın dantellerini, külotsuz amımı ona gösterip kızıştırıyorum, azdırıyorum kocamı…

Arabayı kullanırken kucağına kaydırdığım elimle pantolonun fermuarını indirip sertleşmiş sikini iyice kaldırıyorum okşaya okşaya… Sonra eğilip başımı kasıklarına gömüyorum, yalaya yalaya mahvediyorum.

Kamyonların yanından geçerken iyice yavaşlıyor kocam… Bir eli direksiyonda, bir eli eteğimi sıyırmış, çıplak kalçalarımı okşar vaziyette, ben sikini yalarken kamyonun şoförüne bir an seyrettiriyor, adam gözlerini faltaşı gibi açınca gaza basıp uzaklaşıyor. Şoförün tepkisini, neler yaptığını kahkahalarla anlatıyor bana…

Sonunda dayanamaz hale gelince, bir ara yola, ağaç altına çekip başını eteğimin altına gömüyor, çoraplı bacaklarımı okşaya okşaya amımı dillemeye başlıyor… Sonra da ya kucağına oturtturuyor, ya da dışarıda kaputun üstünde acımasızca içime girip işimi bitiriyor…

Sevişirken kameraya çekiyor bizi… Ya da ben ona seksi pozlar veriyorum. Dans ederken, kendimi okşarken, yolun kenarında yanımızdan arabalar geçerken tişörtü bir anlığına indirip çıplak memelerimi kameraya gösterirken…

Bir köy restoranında yemek yerken, etrafta insanlar varken ben eteğimi kaldırıp çıplak amımı parmaklarımla ayırırken… Öyle çılgınlıklar yapıyorduk, birbirimizi öyle tahrik ediyorduk ki…

İlk günün sonunda bir pansiyonda kaldık. Gece şömine ateşinin karşısında şarap içtik, seviştik, yatıp uyuduk. Sabah kalkıp kahvaltıdan sonra yolumuza devam ettik.

Kocam cipi denemenin, öğrenmenin hevesiyle sürekli haritadan bakarak ara yollardan, arabanın gücünü sınayacak bozuk dağ yollarından seçiyordu rotamızı… Bir önceki gün yaptığımız şekilde güle eğlene yol alıyorduk.

Akşama doğru her iki tarafı yaşlı çam ağaçlarıyla kaplı, yüksek bir dağın tepesine doğru kıvrıla kıvrıla yükselen daracık toprak yolu aşmaya çalışıyorduk.

Dağın zirvesini aştıktan sonra beş on kilometre ileride dağ eteğinde yer alan turistik bir kasabada kalacaktık. Fakat yol hem bozuk, hem de aşırı dikti. Cipin güçlü motorunun bile zorlandığını sesinden anlayabiliyordum.

Virajlı dağ yolunda fazla hız yapamadığımızdan vakit iyice ilerlemiş, akşam olmaya başlamıştı bile… Biz hala dağın tepesine çıkmaya çalışıyorduk.

Sonunda olan oldu. Motordan sesler gelmeye, araba teklemeye başladı. Biraz sonra da tamamen sustu. Tık yoktu. Akşamın karanlığı inmeye başlamış, etrafta in cin top oynuyor… Arabada yiyecek var, ama dağın tepesinde hava iyice soğuk, titremeye başladım. Motor çalışmadığından kalorifer de yok.

Tabi ilk aklımıza gelen telefonla yardım istemek oldu, fakat maalesef… Sinyal yok, ikimizin de cep telefonları çekmiyor dağ başında… Yardım isteyemiyoruz. Rüzgar kuvvetlenmeye başladı, ağaçların arasında uğultular çıkararak estikçe ben kocamın koluna sarılıyorum korkuyla… Birkaç saat önce neşeyle birbirimize saldıran, oynaşan biz değiliz sanki…

Haritaya baktık, köye varmamıza daha nerden baksan otuz kilometre var. Dağın başında kalakalmış durumdayız. Uzun örgü ceketimi giydim biraz sıcak tutar belki diye…

Biraz ileride ağaçların arasında aşağıya doğru inen bir patika yola ilişti gözüm, kocama gösterdim. Traktör tekerlek izleri sanırım, toprak yolun iki yanında devam edip giden çukur açmış. Daracık patika yoldan biraz aşağı indiğimizde ağaçların üzerinden yükselen bir duman gördük.

Bir baca… Bir ev… Bir soba…

Mutlaka birileri olmalı diye düşündük. Heyecanla, ayaklarımız çamurlu yoldaki traktör tekerleğinin çukurlarına gire çıka, tökezleye koştura yoldan aşağıya indik.

Biraz sonra taş duvar üzerinde yükselen, ağaçtan yapılmış, güzel görünümlü orman evi tipinde bir ev çıktı karşımıza… Biraz sevinç, biraz merakla kapıyı çalıp seslendik. Kapı gıcırtıyla açıldı…

Hani orman ayısı derler ya, o türden bir herif duruyordu karşımızda… Öyle uzun boylu ki, kapıya vurmamak için başını öne eğmiş, kapının genişliğinde bir şey… Kalın bir sesle,

- Buyur beyim.. diye bizi bir süzdü önce… Durumu anlattı kocam, arabamızın bozulduğunu, yolda kaldığımızı…

- Bu saatte nerden bulucanız? Sabah yiğenim kasabaya incek, yardım getirir. Telefon falan çekmez burlarda… Gelin içeriye… deyip içeri buyur etti.

Gözlerini kaçırarak da olsa bana bakıyordu ayıcık… Örgü ceketimin düğmeleri açık duruyordu, askılı bluzumun meydanda bıraktığı sütyensiz memelerim ilgisini çekmişti anlaşılan…

Of, erkeklerin her zamanki yılışık ilgisi… Bu dağ başında da aynı şey… Ceketin önünü örtüp manzarasını kapattım hıyarın… İçeriye girdik.

Dağ eviydi girdiğimiz ev… Televizyon, çanak anten, her yer halılarla kaplı, her yer ahşaptan… İçkinin türlü çeşidi olan tıka basa dolu bir dolap… Yigenim dediği yakışıklıca bir genç geldi, çekinerek hoş geldiniz dedi, adamla bir şeyler konuştular,

- Benim gitmem lazım… diyerek çıktı. Kocam arkasından bakarak adama,

- Köyde tamirci varsa bir haber etseydik… dedi.

- Beyim, onun işi köyde değil. Ben size çay koyam, içiniz ısınır önce… dedi.

Çayı demledi şöminedeki odun ateşinin üstünde… Çayı beklerken sohbet etmeye başladılar. Üstü kapalı anlattı ama, anladığım kadarıyla içki imalatı, içki sigara kaçakçılığı falan bir şeyler karıştırıyorlarmış dağ başında… Adı da Kazım’mış.

- Bizim işimiz içki sigara beyim… Başka pislikler yoktur bizde… diye anlattı kocama.

Bir yandan da kaçamak bakışlarla bana bakıyordu. Uzun örgü ceketimle oturuyordum ama oturduğum yerde önü açılmış, yine askılı tişörtün dekoltesinden memelerim meydana çıkmıştı. Bacak bacak üstüne atınca da bacaklarım dizlerime kadar açılmıştı. Şöminenin sıcaklığından gevşemiştim.

İstifimi bozmadım, varsın bakıversin, bu dağ başında evine aldı ya bizi… Çay demlenince birer bardak doldurdu, sıcak sıcak… Birkaç odun daha attı şömineye, dışarıya çıktı. Kocama,

- Herif ayı gibi ha… diyerek gülümsedim çayımı yudumlarken… O da güldü,

- Çayları verirken gözleri patlayacaktı memelerine, bacaklarına bakarken… Sen de az değilsin ha… Memelerini, bacaklarını yaydın kaldın adamın önünde… Böyle giderse sana kaymak ister bu herif… Azmıştır bu dağ başında buralarda…


- Ayyy hemen yazdın senaryoyu… Sıcaktan mayıştım kaldım ne yapayım… dedim gülerek, sonra ciddileştim. Kocacım, istersen hemen çıkıp kaçalım, başımıza bir şey gelmeden… Uzanıp bacaklarımı okşadı, eli eteğimin altına kayarken,

- Saçmalama Gül… Bu gece karanlığında nereye gideceksin? Aslında tabi fena fikir değil. Aynı beraber izlediğimiz seks filmleri gibi… Adam ayı gibi, seni altına alsa, şurda bir güzel becerse… Offf… Ne güzel olurdu…

- Asıl sen saçmalama… O ayı karını sikecek, sen de izleyecek misin yani? Dedim eline vurarak… Amım ıslanmıştı okşayan elinden, hem muhabbetin konusundan…

- O filmleri izlerken böyle konuşmuyordun ama… Filmi seyrederken o zenciler gelip beni sikse diye kıvranıyordun altımda… Al sana zenci işte… Hem boyu iki metre nerdeyse, hem esmer tenli… Ağzı, elleri kocaman, pala bıyıkları da var üstüne üstlük… Şalvarını indirse görürsün, kesin kol gibi yarağı da vardır bunun…

- Hadi, saçmalama aşkım… Beni dinle… Adamın bakışları kötü, beğenmedim. Kalkalım, arabada yatalım bu gece…

- Emin misin? Soğuktan donarız bak…

- Sikilmekten iyidir hiç olmazsa… Kalk hadi…

Kocam kalktı istemeye istemeye… İçeriye, mutfakta uğraşıp bir şeyler yapan adamın yanına gitti,

- Kazım biz kalktık. Çaya teşekkürler… diye seslendi.

-Aaa noldu beyim bi kusur mu ettik? Beraber yemek yiyelim. Hem bu soğukta gece boyunca napcanız, nerde bekliceniz ?

-Arabada kalırız. Ne yapalım, senin düzenin kendine göre, bizi yatıracak yerin yoktur falan…

- Beyim, kalın burada kıvrılır yatarız. İçeride bi oda daha var yani…

- Yok yaa.. Sağolasın, biz dediğim gibi gidelim, seni rahatsız etmeyelim… diyen kocam içeri geldi, elimi tutup kaldırdı. Kapıya döndüğümüzde ayı mutfağın kapısında elinde koca bir tüfekle dikiliyordu,

- Beyim, gusura galma… Heç sizi salmam bu gece… Oturup yemek yir, iki muhabbet eder, yatarız.

Yatarız derken gözleri döne döne benim üstümde dolaşıyordu. Adamın niyeti belli olmuştu. Bu koca adam beni sikmeden bırakmayacaktı bu gece…

Yıldırım gibi gözümün önünden şimdiye kadar geçtiğimiz ve önümüzde geçeceğimiz kilometrelerce patika yollar, ıssız, insansız dağ manzarası, çekmeyen telefonlar, çalışmayan arabamız geçti. Sonra da kocama doğru sallayıp durduğu tüfeğin namlusu…

Kocam da durumu anlamış olmalı ki, çaresiz gözlerle bana baktı bir an… Gözlerimizle anlaştık. Yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. Bu çam yarmasına boyun eğmek ve bu geceyi hasarsız atlatmak için ne istiyorsa yerine getirmemiz gerekiyordu.

Yine de yiğitliğe bok sürmemek için sanırım, önüme atılıverdi. Aslında hiç de öyle ölürüm de namusumu vermem diyecek tiplerden değildi kocam… Ödü patlardı böyle şeylerden…

- Ne demek Kazım? Bizi tehdit mi ediyorsun sen? Kazımın fincan gözleri parladı, elini şalvarının önüne götürdü, çadır gibi olmuş şalvarın içindeki şeyi avuçladı bize göstere göstere… Tüfeğin namlusunu kocamın göğsüne tuttu,

- Yok beyim… Vaziyeti anlatıyom. Aslında anladınız da… Hadi, pabuçlarınızı çıkarın, üstünüzü de… Yalınayak kaçmaya kalkmazsınız dağın başında… Çıplak ayacıklarınızla taşların kayaların üstünde on metre gidemezsiniz. Beni de üzmemiş olursunuz. Hava da buz gibi… Kaçayım deseniz donar kalırsınız… Zeten yigen dışarıda, elinde keleşle nöbette duruyor. İki adım gidemezsiniz.

Eğilip ayakkabılarımızı çıkardık uslu uslu…

- Üstünüzü de… diyerek hatırlattı.

Kocam ceketini, gömleğini çıkardı. Ayağında bir pantolonu kalmış, kılsız tüysüz üst kısmı meydana çıkmıştı. Ben de uzun örgü ceketimi çıkardım korka korka… İncecik, askılı tişörtüm ve mini eteğimle kaldım ben de…

Korku ve heyecandan, yaşayacağımız gecenin belirsizliğinden titriyordum, meme uçlarım kabarmış, parmak gibi tişörtün kumaşının altından görünüyorlardı. Adeta çıplakmışım gibi, ellerimle memelerimi örtmeye çalıştım. İki adımda yanıma geldi çam yarması,


- Gorkma yavru guşum… diyerek memelerimi örten elimi aşağıya indirdi kocaman kıllı eliyle tutarak… Tişörtün dekoltesinden zaten ucuna kadar görünen gerdanıma, kumaşı zorlayan iri memelerime, uçlarına baktı yalanarak…

-Benden zarar gelmez… Dediğimi yaparsanız yani… Hadi sofrayı kurun bakalım bize, mutfakta her şey hazır… Ben de ocağı harlayayım da, bu incecik şeyle üşümeyesin cıblak cıbıldak…

Kocaman, kürek gibi elinin içinde çocuk eli gibi kalmıştı elim… Ateş gibi yanıyordu eli, içim ürperdi. Başımı yukarıya kaldırıp simsiyah pala bıyıklarına, altındaki etli dudaklarına baktım.

O pala bıyıkların bedenimde dolaşmasını istedim bir anda… Kasıklarımdan yukarı doğru bir alev dalgası yalayıp geçti bedenimi… Gözlerimi kaçırdım, kocama baktım. Gülümseyerek, anlayışla bakıyordu sanki bana… Ne düşündüğümü, içimden ne geçtiğini anlamış gibiydi.

Kazım masanın başına geçti oturdu, bize baktı görevimizi hatırlatırcasına… Mutfağa yöneldim, kocam arkamdan geldi. Sessizce adamın hazırladığı yiyecekleri, tabakları içeriye taşımaya başladık. Üstümdeki korku gitmiş, alışmaya başlamıştım. Sanki tatile gelmişiz gibi davranıyordum.

Güzelce hazırladım sofrayı… İçeriye gidip gelirken evdeki gibi kalçalarımı sallaya sallaya, mini eteğimi savurta savurta yürüyordum. Kazım’ın sikici bakışları üstümde dolaştıkça hoşuma gidiyordu.

Kocam da yardım ediyordu bana… İçkileri de getirmemizi istedi Kazım. Kocama seslenip yukarıdaki raftan almasını söyledim. Uzanıp rakı ve kırmızı şarap şişesi aldı iki tane, elime tutuşturdu…

Alıp gidemedim, şişeleri bırakmamıştı elinden… Yüzüne baktım… Hınzır bir gülümseme vardı yüzünde… Fısıldayarak,

- Bakıyorum dünden hazırsın karıcım… Ceylan gibi sekip duruyorsun adamın önünde… Pek korkmuş gibi bir halin yok… Ben de gülerek gözlerine baktım,

- Ne yapalım, başka çare var mı aşkım? Adam ne istiyorsa yapmak zorundayız. Dağın başındayız geceyarısında… Adamın elinde tüfek…

Önümü kocamın kasıklarına bastırdım. Mutfak bankosuna dayanmıştı, pantolonun önündeki kabarıklığı kasıklarımda hissedebiliyordum. Üstü çıplaktı. Soğuk içki şişelerini iki göğsünde gezdirince ürperdi, minik meme uçları kabarıverdi soğuk temasla… Dudaklarından öperek,

- Adamın biri beni sikmeyi çok istiyor diye canımdan olamam… Sen de istemezsin bunu değil mi? Karşı çıksak bile önce seni halleder, sonra beni istediği gibi siker bu adam… Belki ikimizi de…

Elini eteğimin altına daldırıp jartiyer çorabımın açıkta bıraktığı ve ıslanmaya başlayan kadınlığımı avuçladı. İnledim. Parmaklarını am dudaklarımın arasından geçirip ıslaklığını aldı, çıkarıp burnuna götürüp derin bir nefesle kokusunu içine çekti…

- Mmm… Anlaşılan bu gece çok sıcak olacak… Benim dişi ceylanım iyice kızışmış… Güldüm, arkamı dönüp elinden kurtuldum, içeriye giderken omzumun üzerinden,

- Aptal şey… diye cilvelendim kocama…

Oturup yemeğimizi yedik. Güzel bir et yemeği, yanına pilav hazırlamıştı Kazım, iyi bir aşçıydı adam… Erkekler rakı içti, ben şarap… Kocamın gözleri kızarmıştı iki kadeh sonra… Adamsa iyi içiyordu. Gözleri sürekli üstümdeydi.

İçkilerin verdiği hararetle ortamdaki gerginlik kaybolmuştu şimdi… Gülüp konuşmaya başlamıştık. Tüfek duvara dayandığı yerde duruyordu, kimsenin baktığı yoktu. Sanki ahbabımızın evine yemeğe gelmiştik kocamla…

Rakı şişesini bitirdiler, Kazım içeriye bir şişe daha getirmek için gitti. Kocam elini masanın altından bacaklarıma attı. Okşaya okşaya yukarılara çıktı, amımı avuçlayıp sıktı. İnledim dudaklarımı ısırarak… Bacaklarımı kapatıp elini hapsettim o amımı kurcalarken…

Kazım gelirken çekti elini… Gözüme baka baka parmaklarını kokladı tekrar… Yemek bittiğinden sofrayı toplamaya karar verdik. Eğiliyor, kalkıyor, arı gibi mutfakla oda arasında gidip geliyordum.

Sonunda bitirdim, odaya geldim. Odanın bir köşesindeki şark köşesine kurulduk. Alçak bir divan, yastıklar, yerde uzun tüylü beyaz bir post… Duvarda gaz lambası yanıyor titrek, loş ışığıyla…

Biz kocamla divanda oturuyoruz, Kazım da önümüzde yerdeki postekinin üstünde… Onlar rakı içiyorlar, ben votka limon… İçkilerimizi içerken sohbet ediyoruz. Kazım’ın gözleri otururken iyice açılan mini eteğimde, durmadan anlatıyor. İçinde silah, dövüş, jandarma, hapis olan korkunç hikayeler…

Ben ürperiyorum bu vahşi adamı dinlerken… Beni anlıyor gözlerime bakınca, rakısından koca bir yudum çekiyor, elinin tersiyle pala bıyıklarını silerken,

- Gorkma gulüm… Benden zarar gelmez. Napcan, burada hayat böyle işte… Dağın başında, kadınsız… Çok zor bizim hayatımız…

Gözleri bacaklarımda dolaşıyor yine… Ayaklarımı oynatıyorum. Büyülenmiş gibi ince siyah külotlu çorabın altından parlayan kırmızı ojelerimden gözünü ayıramıyor mıknatıs varmış gibi… Hoşuma gidiyor ayaklarıma sikici bakışlarla bakması… İçim kabarıyor…

Rakı kadehleri boşalınca ağır hareketlerle kalkıp içki getiriyorum, kadehlerini dolduruyorum. Kazım’ın kadehini doldururken iyice eğiliyorum, memelerimi gözünün içine dayarcasına… O da gözünü ayıramıyor zaten…

Kocamın kadehini doldururken arkamı dönüyorum, domalır vaziyette yavaşça içkiyi kadehe akıtıyorum. Mini eteğimden jartiyer çorabımın bittiği yeri, hatta şeftalimi gördüğüne emin olana kadar oyalanıyorum. Sonra tekrar ayaklarımı ona doğru uzatıp kocamın yanına uzanırcasına oturuyorum divana…

İçkinin yanına meze diye mutfaktan meyve getirip oturduğum yerde bağdaş kurarak soyuyorum, dilimliyorum, erkeklere veriyorum meyve tabaklarını… Kazım iyice terlemeye başladı, bağdaş kurmuş bacaklarımın arasına uzanacak nerdeyse… Bardağını bir dikişte kafasına dikiyor hırsla… Gülüyorum,

- Aaa, Kazım biraz yavaş… Biraz soluk alayım, sigaramı içeyim ben de… diyerek masanın yanına gidip aldığım içkiyle kadehini tekrar dolduruyorum. Dans edercesine hareketlerle gelip tekrar yerime oturuyorum.

- Gusura bakma yenge… diyerek kalktı, duvara dayalı dolabın kapağını açtı.

Dolabın içi tıka basa kaçak sigara dolu. Her çeşit var. Bir tane light sigara alıp yanıma geldi. Paketi açıp bir tane uzattı bana, çakmağıyla yaktı. Bir nefes çekip O şeklinde yuvarladığım kırmızı rujlu dudaklarımın arasından ona doğru savurdum dumanını…

Ciğerlerine kadar çekti dumanı… Başımı kocamın kucağına koyup bacaklarımı karnıma çektim. Oturduğu yerden bacaklarımı kalçalarıma kadar, olduğu gibi görebiliyordu. Farkında değilmiş gibi yapıp eteğimi çekiştirip kutumu örtmeye çalıştım.

- Ah, beyim dedi iç geçirerek… İyi ki arabanız bozulmuş. İyi ki buraya geldiniz. Sayenizde insan gördüm. Kadın gördüm. Öyle zor ki bu dağ başında kadınsızlık… Kimse bana böyle hizmet etmemişti bugüne kadar… Çok zor… Çookk… Off… Bilemezsiniz… diyerek tekrar kadehi kafasına dikti.

Kocamın sikinin sertliğini yanağımda duyabiliyordum. Çaktırmadan elimi uzatıp sertliğini sıktım avucumda… Saçıma asıldı. Odada üç tane gaz lambası vardı. Televizyon buzdolabı için jeneratör kullanıyordu. Duvardaki televizyonu görünce,

- Kazımcım, televizyonu açsana biraz, ses olsun, müzik falan vardır, dedim.

Kalkıp açtı televizyonu… Bu dağ başında, bu abaza heriften ne beklenir ki… Tahmin etmeliydim. Daha önce kaldığı yerden açıldı televizyon. ekranda porno film oynuyordu resmen…

İki adam kadının birini beceriyorlar. Biri sikerken, diğeri kocaman sikini ağzına vermiş, kadın yediği kalın yarakla ciyak ciyak yeeesss… yeesss… fuck me… diye bağırıyor. Kazım gözlerini benden ayırmadan, sanki çok normal bir şeymiş gibi,

- İşte beyim, bizim dostumuz bunlar… Geceleri yalnız hep, bunları seyredip dururuz…

Gözümüz ekrana kilitlenmiş, iki erkeğin arasında sikilip duran kadının feryatları kulaklarımızda, soluksuz izliyoruz. Kazım ayaklarımın dibinde oturuyordu. Gözümün ucuyla onun filmle değil, benim bacaklarımla ilgilendiğini görebiliyordum.

Ayaklarımı oynattım. Kırmızı ojeli tırnaklarım parladı televizyonun ışığında. Birden kocaman elleriyle ayağımı kuş gibi arasına alıp avuçladı, öpmeye başladı.

- Heyy… Ne yapıyorsun Kazım? diye çektim ayağımı…

- Gusura bakma yenge, dayanamadım… diyerek tekrar eline aldı, öpmeye devam etti. Kocam zevahiri kurtarmak istercesine sert bir sesle,

- Kazım, ayıp oluyor ama… Ben buradayken… Kocasının yanında karısına sulanıyorsun. Ayıp değil mi yaptığın? diye diklendi. Sanki ekranda seks filmi seyreden biz değilmişiz gibi, biraz komik bir durumdu tabi… Kazım inlercesine kocama yalvardı,

- Beyim nolur gusuruma bakma… Yalnızlık zor… Kadınsızlık çok zor burada…

Yerinden hızla kalktı. Telaşlandım, eyvah, tüfeği almaya mı gidiyor acaba diye korktum. Ama yandaki odaya gitti. Geri geldiğinde elinde bir tomar para tutuyordu. Kocama uzattı,

- Beyim, nolur izin ver… Biraz kadın kokusu duyam… Öpem, koklayam… dedi.

Eşimle şaşırıp kalmıştık. Birbirimize baktık, kaldık. Tamam, bunu konuşmuştuk, anlaşmıştık, adam ne isterse yapacaktık. Tüfek hala kenarda dayalı duruyordu. İstese zorla yapabilirdi, daha kötü şeyler başımıza gelebilirdi.

Bunun yerine adam bize, kocama daha doğrusu, para uzatıyordu. Tüfeğe baktığımızı görmüştü,

- Ben zorla istemiyom beyim… dedi. Gozellikle olsun. İsteye isteye olsun. Filimdeki gibi olsun… Filimdeki kadın gibi olsun…

Kocam cevap verirken az önceki sertlikten eser kalmamıştı sesinde…

- Yani Kazım… Yine de ayıp oluyor. Sen aynı durumda olsan karını başkasına para için verir miydin? diye yol yapıyordu.

- Beyim inan verirdim. Sen bilemezsin kadınsızlık nedir… Hem kötülük yok ki bunda… Biraz sevecem, okşayıp öpecem sadece… Zorlamam beyim.. deyip paraları kocamın eline tutuşturdu. Kocam bana baktı, para tomarını pantolon cebine tıkıştırırken Kazım’a,

- Sen mutfağa kadar git, ben karımla konuşayım, ikna edeyim… dedi. Kazım mutlu bir şekilde odadan çıktı. Eşimle şaşkınca bakıştık.

- Az orospu değilsin. Delirttin herifi…

- Ayy ne yapayım aşkım… Adam o kadar iyi niyetli ki… Aslında hiç tipim değil ama hem hoşsohbet, hem biraz oynaşırız, fena mı olur?

- Zaten tüfek kurşunu yemekten iyidir. Ben tecavüz beklerken olanlara bak… Üstüne bir de dünyanın parasını verecek saf… Sadece öpüp koklayacakmış… diyerek güldü sessizce… Gerinerek,

- Eh, öpüp koklasın o zaman kocacım, iznin olursa… dedim. Ama işi öpüp koklamakta bırakırsa, sen işimi bitirirsin tamam mı? Bir güzel sikersin beni… Akşamdan beri azdım, kudurdum…

Biz konuşurken içeriden su sesleri geliyordu. Yıkanıyordu sanırım… On dakika sonra içeriye girdiğinde, üstünde sadece bir peştamal vardı. Önündeki kabarıklık acaip duruyor, heyecan verici görünüyordu. Yanımıza geldi, önümde diz çöktü, ayaklarımı okşayıp öpmeye başladı. Cilveli bir sesle,

- Sadece öpücen, okşayacan, kokumu çekeceksin, di mi Kazımcım? Fazla ileri gitmek yok değil mi? diye sordum işveli işveli… Kazımcık ağzı kulaklarında, zevkten dört köşe olmuş vaziyette,

- He yenge… He… Aynen dediğin gibi… Hele biraz izin ver de öpem, koklayam seni… diyerek bacaklarımı ayırdı.

Kazım koca ağzıyla bacaklarımı yalıyor, emiyor, pala bıyıkları firça gibi sürtüyor… İlk defa bıyıklı birisi ile sevişiyordum… Hem de böyle uzun, sert, pala gibi bir bıyıklıyla… Bir eli memelerime geldi, üstten okşamaya başladı. Koca avucu içinde sütyensiz memem kayboluyordu.

Doğrulup dudaklarıma yaklaştı. Aç kalmış ayılar gibi dudaklarımı emip koca diliyle ağzımda dolaşıyordu. Ağzım ağzında kayboluyor, bıyıkları hoş bir gıdıklamayla boynumda dolaşıyordu… Beni zevkten ürperten bıyıklar memelerime indi…

- Kurban hele çıkar elbiseyi, rahat edek… Kokunu duyam… Tadını alam…

- Bak Kazım, sadece öpmek koklamak var tamam mı? Daha ileri gitmeyeceksin. Söz verdin… diyerek ayağa kalktım.

Tişörtün askılarını indirdim. Belime kadar sıyırdığım tişört memelerimi meydana çıkarmıştı. Onu belimde bırakıp eteğimin kopçasını açtım. Kalçalarımı oynata oynata eteğimi sıyırdım, aşağıya indirdim.

Üstümde sadece bir çift jartiyer çorabı kalmıştı. Kazım önümde diz çökmüş bacaklarıma sarılıyor, elleyip öpüyordu durmadan… Artık olduğu gibi görünen, açıkta kalmış ağdalı amcığıma bakıp,

- Ohhh… Gurban… Bu ne böyle? Şekerpare gibi duruyor… deyip başladı oramı öpmeye…

Kocam divana uzanmış, uzandığı yerden sikini okşayarak bizi izliyordu. Amımın yalanmasından çok hoşlanırım. Kazım'ın kara kıvırcık saçlarına asılıp bir süre ayakta amımı öpüp yalamasına izin verdim. Sonra divana oturdum. O da peşimden geldi azmış erkek köpek gibi…

Dudaklarımdan başlayıp göğüslerime geldi. Öpüp emiyor, uçlarını kalın dudaklarının arasına alıp çekiştiriyordu. Elleri vücudumun her noktasında dolaşıyordu. Memelerimi okşayan bıyıklar aşağıya indi, göbeğimden kasıklarıma geldi. Amımı öpüp yalıyor, dili kürek gibi içime giriyor, dudaklarını çekiyor, klitorisimi emiyordu.

Bacaklarım titremeye başladı. Tatlı tatlı geliyordum. İçimden zevk sularımın aktığını hissediyordum. O da bütün akan suyumu yalıyor, içiyordu adeta… Bacaklarımla kafasını kıstırıp kasıldım, inledim zevkle, orgazmın zevkini çıkarmaya başladım. Dakikalarca… Ayımın kürek gibi dili beni uçurmaya yetmişti.

Kendime gelince ayaklarımı gevşettim. Kölemi serbest bıraktım. Ayaklarımı önüne götürdüm tekrar… Parmak uçlarımla peştemalın düğümünü çözüp sıyırdım. Kapkara, kocaman başlı, filmlerdeki zencilerin siki gibi bir azman çıktı ortaya…

O koca şeyi kaygan çoraplı iki ayağımın tabanıyla kavradım, üstünden gidip gelmeye başladım. Kazım zevkle kendini arkaya atmış, inleyip duruyordu. Ayak tabanlarımda kocaman kafasını hissediyordum.

Kocam da yan tarafta bizi izlemeye devam ediyordu. Bir baktım, elindeki kamerayı işaret ediyor. Gizlice çekim yapıyordu. Kazım’ın sikini işaret edip kendi kolunu gösterdi. Kol gibiydi evet… Daha da heyecanlandım.

Kazım belimden tutup divanın kenarına çekti beni… Bacaklarında duran peştemalı yere fırlatıp üstüme geldi. Dudaklarımı memelerimi öpüp yalıyor, bir eliyle de o koca sikini tutup ıslak am dudaklarımda sürtüp duruyordu.

Alev alev yanıyordu amcığım… Kıvranarak bacaklarımı kapatmaya çalışıyordum ama ne mümkün… Koca yarak sürtündükçe bacak aramda, sanki ateş değmiş gibi tenim yanıyordu.

- Kurban… İzin ver girem içine… Nolur kurban… diye diye inliyor, üstümde gidip geliyordu.

Ben kendimi kastıkça içime girmekte zorlanıyordu. Koç başı gibi kale kapımı zorlayan koca siki boylu boyunca amımın dudakları arasında gidip geliyor, bu bile bana yetiyor, zevkten çılgına çeviriyordu. İnleyip duruyordum ayımın altında…

- Kazımmm… Ohhhh… Ohhhh… Hani sadece öpüp koklayacaktın… Tadımı alacaktın? Kokumu alacaktın? Ohhh… Sokmak yoktu… Öyle anlaşmadık mı seninle? Ohhhh… Şimdi amıma girmek istiyorsun Kazımmm… Ohhh…. diye dudaklarım kulak memelerinde inleyip dururken, sıcak nefesimi boynunda alıp verirken biliyordum ki ben böyle davrandıkça daha da coşacak, saldıracaktı üstüme…

- Kurban biliyom, öyle dedim… Ama azıcık gireyim amına… Nolur? Bak fena oluyom… Ucundan azcık sokayım… İzin ver gadınım… diye sallanıyor, titriyordu üstümde debelenirken…

- Dur bi nefes alayım, kurban olduğum… diye ittim üstümden kaldırdım. Dibimde diz çökmüş, oturuyordu.

- Kalk ayağa.. dedim. Oturduğum yerde, burnumun dibinde koca yarak taş gibi kalkmış, ucunda zevk suları parlıyor.

- Ohaaaa.. Kazım, bu ne böyle…? At yarağı kadar… Yuhhh… Nasıl büyüttün bunu böyle? Bu beni parçalar beeee… diyerek aldım elime…

Parmaklarım zor birleşiyordu çevresinde… Başı bir mantar şeklinde sapka gibi… Parmak gibi kabarmış kan damarları tüm çevresinde dolanıyor… Altta koç yumurtası gibi kocaman taşakları sarkıyor…

- Bunlar padişah taşağı herhalde… Altı okka taşak dedikleri bu mu oluyor Kazım?

Elimle avuçladım bir, üstüne öbür elim iki , alttaki elimi tekrar üstüne koydum üç, başının bir kısmı hala dışarda duruyordu muhteşem aletin ! Dibinden başına doğru sıvazladım. Zevk suları çoğaldı ucundaki delikte… Dilimle alıp çevresine yaydım suları…. Sonra ağzımı kocaman açıp başını emmeye başladım koca aletin…

Muhteşemdi… Adam esmerdi, aleti de daha koyu bir renk, zenci yarağı gibi değil ama oldukça koyu bir rengi vardı. Başladım komple, boylu boyunca dilimi gezdirmeye, yalamaya… Aletin açıkta kalan yerlerini de elimle idare ediyorum.

- Ohhhh be… Bu nasıl bir şey Kazım? Kocaman, muhteşem bir aletin var… Yedikçe yiyesi geliyor insanın… dedikçe zevkten dört köşe oluyordu ağzı kulaklarında…

Kocam da gizlemeyi bıraktığı kamerayı alıp yanımıza yaklaşıyor, Kazım’ın koca sikini yalarken çekim yapıyordu.

- Ohhhh… Ye kurban ye… Nasıl istiyorsan ye… Bak beyin de hoşuna gitti… Kocam gaz lambasına bakıp,

- Işık az yaa… Görüntü iyi değil. Kazım başka ışık, lamba var mı evde?

Bu arada Kazım titremeye başlayınca ağzımı çektim koca sikinden… Hemen boşalmasını istemiyordum. Serbest kalan Kazım da kalktı, kalkık ıslak sikini sallaya sallaya gidip içerden bir seyyar lamba getirip yaktı, divana oturdu. Bana da,

- Gel gurban, biz işimize bakalım. dedi.

Önüne oturdum, kasıklarına eğilip muhteşemini tekrar ağzıma aldım. Az önceki gibi yalayıp yutuyor, ellerimle gövdesinin kalan yerlerini, taşaklarını okşayıp duruyordum. Koltuk altlarımdan tutup beni yukarıya çekti, kucağına oturttu. İçime girmek istiyordu.

Ben de artık girsin istiyordum ama ağırdan alıyor, kendimi ağırdan satmaya çalışıyordum. İçime almadan ıslak aletini am dudaklarımın arasına boylu boyunca alıp ağır hareketlerle yaylanmaya, öne arkaya gidip gelmeye başladım.

Kazım'ın o uzun aleti, gövdesi boyunca klitorisimi okşuyor, zevkten delirtiyordu beni… Benimle beraber Kazım da inliyordu zevkten…

- Ohhh kurban… Eritiyon beni… Sal kendini sokam biraz kurban… Yalvarırım koyver kendini… Otur şunun üstüne… diye elleri kalçalarımda yoğuruyor, memelerimi sırayla emiyor yutuyor, pala bıyıklarını gerdanımın her yerinde, boyunlarımda dolaştırıyordu.

-Ooohhhh… Kazımmm… Sadece elleyip öpecem dedin… Şimdi amıma sokmak istiyorsun yaramaz… Böyle anlaşmadık ki seninle… Olmaz ki böyle… Ohhh… Mımmmm… diye inleyip dururken kalçalarımı kazığının üstünde sallayıp duruyordum.

- Kurban bak, birazcık sokayım. Ucu giriversin amcığına… Hadi üzme beni… Dayanamıyom… Hadi…

- Bak, ucundan azcık sokacan, tamam mı? diye kalkıp sırılsıklam, alev alev yanan amcığımı kocaman olmuş aletin mantar şeklindeki kafasına dayadım.

Başı kapımı zorlaya zorlaya girdi. Kıllı ayımın boynuna sımsıkı sarılmış, titreyen dizlerimin üstünde zorlukla durabiliyordum. Zevkten geberiyordum. Kalçalarımı kavrayan kürek gibi eller sımsıkı tuttu, yavaş yavaş aşağıya indirmeye başladı beni…

Daha fazla tutamadım kendimi… Öyle tatlı bir geriyordu ki am dudaklarımı, içimi öylesine tatlı tatlı, kalın kalın dolduruyordu ki… Kendimi geriye çektim. Araya eğilip baktım, amımın suları kara yarağın etrafından süzülüyordu beyaz beyaz, parlıyordu ışıkta…

Biraz inip kalktım kalın sik içimi kütür kütür yararken bacak aramda duyduğum basınçtan gelmeye başladım. Daha yarağın hepsini içime alamadan, yarısında boşalıyordum. O da

- Ohhhh… Ohhh… diye homurdanmaya başlayınca onun da boşalacağını anladım. İçimden çıkarıp önünde diz çöktüm, ağzıma aldım.

Amımın suları yarağı boylu boyunca kaplamıştı, ellerimin arasında yapış yapıştı koca siki… Fışkırmaya başladı. Ağzımın içinde fişek gibi döllerini hissediyordum.

Öyle çok geldi ki, nerdeyse boğulacaktım, ağzımın kenarından süzülmeye başladı fazlaları… Emmeye, elimle sıvazlamaya devam ettim. Birkaç kere daha fışkırdı, ağzım yüzüm dölleriyle doldu. Homurtularla inliyordu başını arkaya atmıştı. İnleyerek gözlerini açtı sonunda,

- Kusura kalma, çabuk geldim, seni mutlu edemedim… diyerek kalktı içeriye gitti.

Su sesi gelmeye başladı. Kendini yıkıyordu. Ben şaşırmıştım bu duruma… Erken boşaldığı için özür diliyordu. Halbuki ben de boşalmıştım onunla beraber…

Ben de kalkıp banyoya gittim, elimi yüzümü yıkadım, döllerini temizledim. O da kendini kuruluyordu. Bana da havlu verdi, kurulandım. Sonra beni kucaklayıp içeriye götürdü. Divana yatırdı boylu boyunca,

- Kurban kusura bakma… Temin kaza oldu, çabuk geldim. Şimdi seni iyi ederim… diyerek yine amcığımı yalamaya başladı. Parmakları, dili yine delirtiyor, zevkten kudurtuyordu. İnliyordum altında,

- Hani sadece öpüp koklayıp bırakacaktın Kazımm? Yedin yedin bitirdin beni… Erittin… Napıyorsun böyle bana? Oramda bir şey kalmadı, yedin yuttun bitirdin erkeğim… deyince koptu gitti gene… Dizlerinin üstünde yaklaşıp bacaklarımı araladı, arama girdi. Koca sikini eliyle tutup amıma sürtmeye başladığında yine uçuyordum zevkten…

- Ahh…Ahhh.. Nasıl yemem yutmam gadınım… Öyle tatlısın ki… Fırın gibi yanıyo amcığın… deyip sokuverdi muhteşem aletini amcığıma…

Bir anda başı giren alet amcığıma girip çıkıyor, tatlı tatlı, alıştıra alıştıra yol açıyordu kendine… Amım zonklamaya başlamıştı kalınlığı içine aldıkça… Ömrümde duymadığım kadar zevk duyuyordum yarağı kalın kalın içime girip çıktıkça… Deliriyordum.

- Oohhhh… Ahhhhh… Bitirdin beni Kazım… Koca sikin öldürdü beni… Oohhh… Bu ne güzel sikiş böyle erkeğim… Öldürdün beni yarağınla… Ohhhh… diye diye inliyordum altında…

Tüm ağırlığıyla üstüme abandıkça, o yüz kilonun üstündeki gövdesiyle altında nefessiz kalıyor, eziliyordum. Geri çekildikçe üstümdeki ağırlık kalkıyor, ben nefes alabilmek için çırpınıyordum.

Kocam kamerayı hala bırakmamıştı elinden… Yanımızda, yöremizde dolanıp duruyor, o koca yarağın amıma girip çıkışını en iyi açıdan çekmeye çalışıyordu. Belki yarım saat boyunca altında inlete inlete sikti beni… Kaç defa boşaldım, bacaklarımı kaç defa beline sarıp kendime çektim bilmiyorum.

Sonunda son darbeyi vurdu, belimden tutup kendine çekti beni… Yarıya kadar girip çıkan yarağı köküne kadar amıma girdi. Ben kendimi kaybettim o anda… Koca yarak boğazıma kadar dayandı zannettim, bir an öyle hareketsiz kaldı.

Yarı baygın halimde aletinin içimde zonkladığını, damarlarının attığını hissediyordum. Gerilen vajina duvarlarımın verdiği zevkle, rahmime dayanan iri başının verdiği acı birbirine karışmıştı. Ölüyorum zannettim. Gözlerimden yaş akıyordu.

-Ayy… Durrr… Hayvannn… Deldin… Yardın beni… Offff… Acıyoo… Hareket etme sakın… Yandımm… Durrr… Ohhh… diye feryat ettim.

İçim patlamıştı sanki yeni gerdeğe girmiş gibiydim. Tüm amım zonkluyordu duvarlarıyla, tüm hücrelerimle… Koca alet, balta sapı gibi içimde… Tümüyle sarmıştım koca aleti… Bir zaman öyle kaldık. Sonra alıştı amım…

Kaslarımı oynatmaya çalıştım yavaş yavaş… İçimdeki muhteşem aleti hissetmeye çalıştım. Acım da hafifledi. Zevk duygusu yayılmaya başladı tüm vücuduma… Şöminenin ateşi bir yandan, içimdeki şehvet yangını bir yandan, amımdaki aletin fırın gibi sıcaklığı diğer yandan… Terlemeye başladım.

Kollarımla boynuna sarıldım. Kalçalarımı oynattım yavaşça… Gidip gelmeye başladım aletin üstünde… Kazım da alttan girip çıkıyordu bir yandan… Girişi ayrı, çıkışı ayrı zevk veriyordu… Yara yara amımı, her zevkten uçuyordum.

Tekrar tekrar orgazm yaşıyordum çılgın bir tempoyla… Biri duyacak korkusu yoktu bu dağ başında… İçimden geldiği gibi davranıyor, bağırıyor, feryat ediyor, inliyor, kahkahalar atıyordum çılgın gibi…

İçimden çıkardı sikini… Divana oturdu. Ne istediğini anlayıp hemen tepesine tırmandım. Kucağına çıkıp bacaklarımı iyice açtım… İyice açılmış, genişlemiş amcığımı koca sikin kafasına nişanlayıp yavaşça oturmaya başladım. İçi yanıyordu, sırılsıklam olmuş, sular akıyordu amımdan… Zevkten gözlerim kaydı, feryadı kopardım,

- Ohhhh… Sok len koca ayım… Sokk… Deldin beni, parçaladın amcığımı… diye salıverdim kendimi…

Kazık gibi girdi alet içime, dibime kadar… Titreye titreye, inleye inleye zıplıyordum üstünde… Memelerimi ağzına dayadım, pala bıyıklarına sürttüm. Uçları parmak gibi kabarmış memelerimi hırsla, dişleye dişleye emiyor, beni acıdan ve zevkten bağırtıyordu hayvan… Kalçalarım kürek gibi ellerinin arasında yoğruluyordu.

Birden onca zevkin arasında, göt deliğimde bir ıslaklık hissedip ürperdim. Kocam arkamdan yanaşmış götümün deliğini yalıyordu ıslak ıslak… Bir an hareketsiz durup dilini hissetmeye çalıştım. Boylu boyunca yalıyordu deliğimi… Anlaşılan Kazım’ın koca yarağı da nasibini alıyordu dilinden, onu da yalıyordu.

Konuşmuyorduk hiç… Kazım uzandığı yerden hareketsiz, bizi izliyordu. Kocam iyice yaladı deliğimi… Sonra ensemden tutup Kazım’a doğru eğdi beni, domaldım. Kayganlaşan arka deliğime dimdik olmuş yarağını kaydırıverdi, ileri geri yapıp alıştırdı götümü…. Kökleyip duruyordu.

İçimde bir milim boşluk kalmamıştı. İki yarak tarafından sikilip duruyordum. Bağırmaktan sesim kısılmıştı artık… Acaip zevk alıyordum. Delirecek gibiydim artık zevkten… Amımda kocaman, hayvan gibi yarak, götümde kocamın yarağı durmaksızın pompalıyorlardı beni aralarında…

Boşalmam uzun sürmedi… İki erkek beni aralarına almışlar, acımaksızın düzüp duruyorlardı. Bayılmak üzereydim, dayanacak halim kalmamıştı. Kocam arkamdan sikini çıkarttı ben boşaldıktan sonra, getirip ağzıma verdi. Buz gibi olmuş yarağı yalamaya başladım. Kazım da iyice hızlanmıştı amımda… Ben kocamın sikini yalarken, o alttan pompalıyordu beni…

Kazım’ın aksine kocam tümüyle kılsız bir vücuda sahipti. Ne kasıklarında, ne bacaklarında, kalçalarında hiç kıl yok, yumurta gibiydi. Kazım kocamı böyle görünce

- Beyim, sende de hiç kıl yokmuş, dedi hayretle… Kocam siki benim ağzımda emilirken cevap yetiştirdi,

- Ne yapayım, sen neden kıllıysan, ben de ondan kılsızım… dedi. Kazım düşünceli düşünceli,

- Haklısın beyim… dedi.

Sonra kocamın kılsız kalçalarını okşamaya başladı. Ben kocamın sikini yalarken o da altımda doğrulup başını yaklaştırdı, kocamın sikini benimle beraber yalamaya başladı. Şaşkınlıkla bakakaldık kocamla…

Fakat hemen ardından olayı devam ettirdik. Kocam Kazım’ın kafasını eliyle tutup ağzına sikini sokuyor, Kazım da bir yandan sikini yaladığı adamın karısının amına, yani bana alttan koca yarağını sokup çıkarıyordu.

Kocam divana uzandı. Elimden tutup kendine, üstüne çekti beni… 69 yapmaya başladık. Ben kocamın sikini yalarken o da amımı yalıyordu. Kazım arkamdan yaklaştı. Kocam amımı yalarken Kazım’ın sikini tutup bir güzel yaladı, ıslattı, içime soktu aleti…

Kazım amıma girip çıkmaya başlamıştı yine… Bu kez kocam alttan klitorisimi, geri çektikçe amımdan dışarı çıkan Kazım’ın koca yarağını yalayıp duruyordu.

Yine zevk feryatları koparmaya başlamıştım. Kocam elini uzatıp bacaklarımdan süzülen am sularımda parmaklarını ıslatıp arka deliğime sürdü iyice… İçimde boşluk hissedince başımı çevirip baktım, Kazım’ın sikini tutmuş, arka deliğimde başını gezdiriyordu.

- Oha… O hayvanı götüme sokmayacaksınız di mi? İstemiyorum, sakın ha… diye hafiften naz yaptım.

Oysa kocamla evde bu pozisyon için vibratör bulunduruyorduk, alışıktım yani… Başını sokunca Kazım belimden tutup yüklenmeye başladı. Kütür kütür götüme giriyordu koca yarak… Eşim altımdan kalkmış kalçalarımı ayırıyor, kol gibi aletin içime girmesine yardım ediyordu.

- Hayvansınız siz… Hayvanlar… Götümden ne istiyorsunuz? Ohhhh… Acıyo… Sokma Kazım… Kazımım… Sokma aşkım… Götümün deliği acıyoo… Ahhhh… diye inliyordum durmadan…


Oysa alışıktım buna… Coşturmak için yapıyordum bunu… Yine de kıçıma giren devasa alet acıtıyordu gerçekten… Zevk almaya başlamıştım. Fakat hayvan gerçekten köklemeye başlayınca canım yanmaya başladı iyice…

Kocam alttan klitorisimi okşamasına rağmen acı zevki bastırıyordu… Kendimi öne atıp kurtulmaya çalıştım, içimden çıkardım kocamanı, amıma dayadım.

- Yeter artık aşkım… Canım çok yandı. Hadi biraz amımı sik… Amımı yar benim… Ohhhh… diye elimle tutup amıma soktum yine…

Bu kez üçümüz beraber boşaldık. Olduğumuz yerde serilip yattık. Amım götüm sızlıyordu. Sikilmekten yorgun düşmüştüm. Başımı kaldırıp baktım, amımın dudakları kabarmış, dışarı taşmıştı. Kolumu kaldıracak halim yoktu, ayı pestilimi çıkarmıştı benim… Birer sigara yaktık.

- Offf… Kazım, öldürdün beni… dedim. En son ne zaman kadın siktin sen?

- İki sene oldu heralde gurban…

- Peki, yeğenin?

- Yeğen dediğime bakma işte, beraber kaçak işi yapıyoruz. Bu dağ başında karı koca gibi, o bana, ben ona… Ama kadının yeri başka oluyo, amı da götü de başka tad veriyo gurban… Oy amına götüne gurban olduğum… diyerek okşamaya başladı beni…

Koca sikinin inmiş hali bile kocamın kalkmışından daha iri duruyordu bacaklarının arasında… Kalktık, banyoya gittik hep beraber… Ağzımızı yüzümüzü temizledik. Amıma soğuk suyu çarpınca ferahladım.

Odaya geçip oturduk. Yarım saatten fazla böyle kaldık. Bir ara içimiz geçmiş. Vücudumun okşanmasıyla uyandım. Kazım çıplak vücudumu okşayıp yalıyor, kocam kenarda horlayarak uyuyordu. Baktım, karşımızda yeğen… Üstünü soyunmuş, çıplak vaziyette, bize bakarak sikini okşayıp duruyor,

- Kurban, bi he desen, şu çocuğun gönlünü yapsan ha? Hadi kurban…

Çocuğa baktım. Konuşmamıza aldırmadan sikini sıvazlıyor, 31 çekiyordu bana baka baka… Acıdım. Ha bir eksik, ha bir fazla, ne zararı vardı ki…Gülerek bacaklarımı aralayıp oğlana seslendim,

- Gel bakalım çömez… Senin de gönlünü yapayım bari…

Sevinerek geldi yanıma… Siki kocamınki kadar vardı. Başını apış arama daldırdı, acemice amımı yaladı bir süre… Acemi de olsa ıslak dil işte, yine azdırmayı başardı beni…

Amım iyice sulanıp ıslanınca saçından tutup kendime çektim, bacaklarımın arasına yerleşti, sikini gömdü amıma… Birkaç kez gidip gelmesi yetti,

- Geliyom… diye inledi…

- Sakın içime boşalma… diyerek kendimi çektim, sikini çıkarıp ağzıma verdi, püskürtmeye başladı.

Ben yarım kalmıştım. Kazım’a baktım, anında anladı… Oğlanın boşalttığı boşluğu o doldurdu hemen, koca sikini tekrar gömdü içime, gidip gelmeye başladı… Amımın duvarlarını çatlatarak, narin gövdemi altında eze eze tekrar sikti beni… Zevkten uçurdu… Artık bitmiştim. Sıcak ve seks kokan odada hepimiz uyuyup kaldık.

Sabah neşeyle uyandık. Güzel bir kahvaltı yaptık. Kocam ben gidip arabaya bakayım diyerek yeğeni de yanına aldı, çıktı. Kazım’la yalnız kalmıştık. Bunu fırsat bilen koca ayı tekrar daldı bana…

Geceden hala bütün deliklerim sızlıyordu ama hayır diyemedim. Bir süre sonra sevişmenin ortasında arabanın sesini duyduk, korna çaldı. Kocam arkasında yeğenle beraber içeriye girdiğinde Kazım beni altına almış, zevk çığlıkları attıra attıra amıma koyuyordu.

- Bakıyorum hiç vakit kaybetmiyorsunuz… diyerek bir çırpıda soyunup yanımıza geldi kocam da... Sikini ağzıma verdi.

Oğlan da çırılçıplak soyunup yanımızda bitmişti. Kazım içimden çıkıp yerini ona verdi. Oğlan genişlemiş amıma girdi, beş on dakika girip çıktıktan sonra göbeğime fışkırttı.

O çıkınca Kazım tekrar gömdü koca sikini… Kocam ağzımda emdirdiği sikini gırtlağıma kadar soktu, bağıra bağıra döllerini boşalttı biraz sonra… O da çekildi.

Kazım’la ikimiz kalmıştık. Boşalmamız uzun sürdü. İkimiz de bağıra bağıra orgazm olduk. Kazım boşalırken gerçekten bir ayı gibi böğürüyordu üstümde…

Ne kollarımda, ne bacaklarımda derman kalmıştı. Sikini ağzıma sokup döllerini yalattı, temizletti bana… Sonra da bir kukla gibi kucaklayıp banyoya götürdü. Güzelce yıkadı ılık suyun altında, temizledi her tarafımı…

Üstümüzü başımızı toplayıp giyindik, kendimize çeki düzen verdik. Bacaklarım titriyordu hala… Evden çıktık. Kazım arabanın bagajını bir sürü içki şişesi, sigaralar, çay paketleriyle doldurdu.

Kocam direksiyona geçti, ben de yanına oturdum. Kazım açık camdan uzanıp dudaklarıma son bir kez yumuldu, memelerimi avuçladı. Pala bıyıklarını yine yanaklarıma, boynuma, gerdanıma sürttü. Eteğimin altından amımı avuçlayıp sıkarken kocama,

- Beyim yine gelin… Her zaman başımın üstünde yeriniz var, bilesiniz ha… diyerek uğurladı bizi…

Yola çıktığımızda kocam anlattı ne olduğunu… Aslında çok basit bir şeymiş. Sigorta kutusuna bakmış, marşa giden sigorta atmış. İki dakikada halledilebilecek bir arıza için yolda kalmışız.

Tesadüf işte… O gün orada kalmak, o yaraklarla sikişmek varmış kaderde…

Güzel bir geceydi. Hayatımda böyle zevk yaşamamıştım hiç… Kimbilir, belki bir gün yolumuz yine buralara düşer.

Bir porno filmle başladı her şey

Bölüm 1 (Gül)

Bizim hikayemiz iki yıllık evlilikten sonra kocamın porno koleksiyonunu keşfetmemle başladı. Her yeni evli çift gibi normal bir seks yaşantımız vardı. İkimiz de genciz, hormonlarımız tavan yapmış, 

durmadan sevişiyoruz. Ben o ilk gece, gerdek gecesi sıkıntısını atlattıktan sonra hiçbir çekincem, korkum kalmamış vaziyette, kocamın biraz aşırı isteklerine yetişmeye çalışıyordum. Kocamın her 

sevişme talebinde, biraz mırın kırın ettikten sonra okşamalarına, sırnaşmalarına dayanamıyor, arkasından gelecek zevkleri bildiğimden fazla itiraz etmeden bacaklarımı aralıyordum.

         

İlk aylar günde iki, günde bir derken iki günde bire, üç günde bire düşen sevişmelerimiz yine de zevk veriyordu bana, kocam zevkten bayıltıyordu her seferinde beni. İki yılın sonunda artık sevişmek 

için hafta sonlarını bekler olmuştuk kendiliğinden. Kocama sorduğumda yorgunum, stres, şu, bu diye geçiştiriyordu. Ben de kabullenmiştim bu durumumuzu.

 

          Bir gün temizlik yaparken gardırobun üzerine toz almak için çıktım. Kocamın kullandığı bölümde, kullanılmayan kışlık giysilerin arkasına gizlenmiş gibi duran bir kutu dikkatimi çekti, indirip baktım. 

Bir sürü CD vardı kutunun içinde… 

Merakla rastgele birini aldım, dizüstü bilgisayara takıp baktığımda film olduğunu gördüm. İngilizce filmin başında masum ev kadını olan başroldeki kadın kahraman, filmin sonlarında grup sekse dalıyor, 

çırılçıplak koca koca penisli erkeklerle sevişiyordu durmadan. Önceden haberi olmayan kocası da tesadüfen durumu öğrenince aralarına katılıyordu.

         

Önce kocamın bunları izlediğini öğrenmenin şaşkınlığı, sonra da “yoksa evlendiğim adam bir seks sapığı mı” diye endişeler içerisinde, şaşkınlıkla filmi izlerken giderek tahrik olduğumu, ıslandığımı, 

önünü alamadığım bir şehvete kapıldığımı fark ettim. Yatağın üzerinde uzanmış ekrandaki sahnelerden gözümü alamıyordum. Elim eteğimin altına gitti istemsizce… Külodumun üzerinden amımı 

okşarken az sonra parmaklarım içime daldı. Filmdeki kadın iki erkeğin arasında tost yapılırken ben de kendimle oynamaya başladım. Kadın feryat figan boşalırken ben de nefes nefese orgazm oldum.

          Boşalmıştım fakat diğer CD'lere bakmaktan kendimi alıkoyamadım, hepsinin de aynı şekilde porno olduğunu gördüm. Hepsi seçmece erkekler, güzel kadınlar, kıyasıya sevişiyorlardı.

 

          Tamam, kocamdan öğrendiğim, bana yapmasını, zevk almasını öğrettiği şeyler elbette var ama, bu filmlerde gördüklerim aklımı başımdan aldı. Ağzım açık kalıyordu her filmi seyrettiğimde… 

Sapık kocamın hayli geniş bir beğeni yelpazesi vardı. Zencisi, beyazı, genci, orta yaşlısı, her türlü kadın, her türlü erkek rol alıyordu filmlerde… İkili, üçlü, kalabalık gruplar, mastürbasyon sahneleri, 

sado mazo öyküler, fetişler…

 

          Ben birini takıp diğerini çıkarırken akşam olmuş, kocam işten gelmişti. Bana seslendiğinde yatak odasına gelmesini söyledim. Meraklı bakışlarla kapıdan içeriye girdiğinde ben yatağın 

ortasında çırılçıplak, yarı uzanmış vaziyette oturuyordum. Etrafımda yatağın üzerine saçılmış CD’ler, laptopun ekranında oynayan bir porno film… Gördüğü manzara buydu. Tepkimi ölçmek 

ister gibi yüzüme baktı. Ben de ifadesiz bir yüzle ona baktım.

 

        

“Sonunda buldun mu hazineyi?” dedi kısaca. 

 

Ekranda oynayan filmin sesini kıstım biraz, inlemeler, çığlıklar azaldı.

         

“Buldum. Ama neden gardıroplara gizlediğini, sakladığını anlayamadım. Gerçekten, neden sakladın bunları benden?” Yatağın üzerine oturup bana baktı,

         

“Ne bileyim, bana kızmandan,beni sapık diye yaftalamandan korktum işte. Kızmadın mı peki?”

      

“Önce kızmıştım evet. Ama birkaç tanesini izleyince fikrim değişti.” Eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurdu kocam,

         

“Demek fikrin değişti? Hoşuna gitti mi peki?”

          

Ben de onun öpücüklerine karşılık vermeye başladım. Dudaklarına yumuldum, kucağına uzanıverdim hemen. 

 

Üzerime eğilip öpmeye başladı beni.

 

Filmden gelen sesler odanın içinde çınlıyordu. Elini bacaklarımın arasına atıp zevkten kabarmış amımı avuçladı. İnledim.

        

“Amın ıslanmış, su içinde kalmışsın karıcım.” dedi dudaklarımı yerken.

         

“Evet. Saatlerdir senin sapık filmlerini izliyorum. Senin yüzünden azdım. Senin bu adi porno filmlerin yüzünden. Deli ettin beni. Gelişini iple çektim.” diye yanıtlarken elimi kalkmış sikine attım, 

pantolonun üzerinden sıkıp okşadım. Kocam,

         

“Benim adi pornolarıma bayılmış gibisin aşkım.” derken ben elimi çoktan fermuarının içine sokmuş, sertleşmiş sikini dışarıya almıştım bile. Başımı kucağına eğip başını ağzıma aldım, 

yalamaya, emmeye başladım.

         

“Evet pis sapık.Senin adi pornolarına bayıldım. Hadi onlar gibi yap sen de… Sik beni… O kadınların dediği gibi… Fuck me…” dedim bir yandan yalamaya devam ederken…

         

Orada film koptu. Ne zaman soyundu kocam, ne zaman birbirimize daldık, hatırlamıyorum.  Bilgisayardaki filmde sikişenleri seyrede seyrede biz de sikiştik. Evire çevire sikti kocam… 

Filmde ne yapıyorlarsa bana aynısını uyguladı, filmden kopya çekti beni sikerken… Öyle bir gece yaşadık ki, ilk balayı ayımızda bile yaşamamıştık böylesini…

     

Bölüm 2                                

          Karım porno filmlerimi bulmasın diye saklamıştım gerçekten de… Fakat bulup da kızmadığını görünce oldukça sevinmiştim. Ona da bayram yaptırdım tabi… 

Harika, seksi karım, o gece filmlerdeki porno yıldızlarına taş çıkartır bir performans sergiledi bana… 

Ne emmesi kaldı, ne gömmesi… Önden arkadan ağızdan sikmediğim yerini bırakmadım.

        

O günden sonra da pornolar sevişmelerimizin ana aksesuarı oldu. Soyunup yatağa giriyor, bir süre filmi izledikten sonra biz de birbirimize giriyorduk. Filmdeki sevişenlerin görüntüleri, 

inlemeleri bizi alabildiğine tahrik ediyor, havaya sokuyordu.

         

“Neden daha önce yapmadık bunu kocacım” diyordu her sevişmeden sonra… 

 

“Öyle tahrik oluyorum ki bunları izlerken… Sanki biz sevişirken onlar da yanımızda sevişiyorlar. Grup seks yapıyor gibi hissediyorum kendimi…”

         

“Sen de grup seks yaptığımızı düşün karıcım… Bak şu zencinin yarağına bak… Nasıl da sokuyor kadına… Düşünsene, o yarak sana girse ne yaparsın? Nasıl bağırtır seni herif…” Ekrana 

bakıyordu karım,

       

“Aman istemem aşkım. Baksana kolum kadar var kara şey. Amıma girse yarar geçer beni bu yarak… Offf… Bu incecik kadın bu koca yarrağı nasıl alıyor amına böyle?” Karımın içinde gidip 

gelirken bir yandan da konuşuyordum,

         

“Merak etme, alırsın sen de. O kadından neyin eksik? Amcığını doldurur bu yarak.  Zevkten uçarsın.

 

” Karım bacaklarını belime dolamış sikimin zevkini çıkarırken gözünü ekrandan ayırmıyordu,

         

“Ohhh… Gebertir valla… Ama sen yanımda olmalısın. Zorlamaya kalktığında, canımı yaktığında engel olursun, di mi kocacım?”  Hızlandım karımın amında, sikimi saplarcasına sokup 

çıkarırken,

 

         

“Bak sen şu terbiyesize. Elin zencisiyle sikişmek istiyorsun ha? Hem de benim yanımda?”  Kikir kikir güldü karım,

         

“Ama ne güzel olurdu aşkım.Senin yanında yabancı erkeğin sikini yemek. Ohhh… Sikin büyüdü içimde, hissediyorum. Sen de zevk alıyorsun değil mi? Karını sikseler yanı başında… 

Hatta sen de bu zenciyle beraber siksen beni. Oohhhh…”

         

“İnanmıyorum sana ya. Ağzına alıp yalamazdın ilk evlendiğimizde. Şu haline bak. Azgın orospunun teki oldun başıma. Beni de pezevenk yaptın çıktın.”

         

“Evet… Evet aşkım. Azgın orospu oldum senin yüzünden. Sikişmeyi sen öğrettin bana. Orospuluğu da senin pornoların öğretti. Ohhh... Sik beni. O erkeklerle beraber sik kocacım. 

Aranıza yatırın, beraber sikin beni. Her yerime sokun. Ohhh… Onlar siksin, sen seyret beni. Aşkımmm… Erkeğimmm… Hızlan… Hızlan… Aaahh… Boşalıyorum….”

 

         

Bazen öyle azıyorduk ki, kapıdan içeri girer girmez sevişmeye başlıyorduk. Film seyretmeye bile zaman bulamadan seks yapıyorduk. İşte o anlarda birbirimizi azdırmak için olmadık 

şeyler söylüyor, olmadık fantezilerin hayalini kuruyorduk. Hep başkaları, etrafımızdaki başka erkekler, kadınlar vardı bu fantezilerde…

         

“Ev sahibi sikiyor seni karıcım.” diyordum karımı sikerken. 

“Hasan bey koca sikini sokuyor sana. Kirayı almayacakmış güzel sikişirsen.”

         

 

“Ohhh… Siksin kocacım. Ev sahibi siksin beni. Merak etme. Çok güzel muamele yaparım ben ona. Üste para bile verir bana. Hadi geçir sikini Hasanım. Oh, çok büyükmüş senin sikin… 

Kocamın sikinden daha büyükmüş. Ah ne güzel sikiyormuşsun sen… Harika… Ohhh… Sen beni sikerken, kocam da sizin evde, senin karını sikiyor… Ne güzell… Ooohhh…”

         

Bir başkasında işyerinde beraber çalıştığımız, evimize gidip gelen Metin abiyi alıyorduk yatağa… Bizden yaşlıydı ama kendine bakıyordu. Yakışıklıydı. Spor salonlarına gidiyordu hep, 

üçgen vücutlu, sırım gibi bir şeydi… Karım altıma yatarken onun ismiyle hitap ediyordu bana,

         

“Hadi Metin… Sik arkadaşının karısını… Amına koy… Kocam senin kadar güzel sikemiyor beni… Hadi o gelmeden sik beni Metin… Ooohhh…”

         

“Ulan orospu… Ulan kahpe… Demek Metin abi ha? Al ulan sana Metin abinin yarağı…”

         

“Evet o kocacım… Yakışıklı arkadaşın senin… Sporcu arkadaşın… Yakışıklı Metin abin… O siksin beni. Söyle ona  Sikini geçirsin bana, Çok güzelmiş siki. Harikaymış. Ohhhh…”

         

Kökleye kökleye, bağırta bağırta, vurdurarak sokuyordum amına sikimi… Bir yandan da hınçla bağırıyordum.

          

“Al bakalım yarak nasıl olurmuş gör.Sikilmek ne demekmiş anla. Kocan böyle sikemez seni yavrum benim. Bebeğimm…” diye diye sikiyordum karımı. Çılgınlar gibi boşalıyorduk.

                     

Bölüm 3 (Gül)

          Kocamla bambaşka bir seks yaşantımız olmuştu o pornolar sayesinde… Doymaz, bıkmaz olmuştuk seks yapmaktan… Orgazmdan orgazma sürüklenmeye bayılıyordum. Müptelası 

olmuştum.

         

Bir Pazar günü AVM alışverişinden dönmüştük. Her zaman olduğu gibi mini etekle dekoltelerle mağazaları dolaşmıştım bütün gün… Erkeklerin bana sikecek gibi bakmalarına deli oluyordu 

kocam… Utanmazlar, ben ne kadar mini eteğimi çekiştirsem, kapamaya çalışsam da, gözlerini degajemden, mini eteğimin açıkta bıraktığı ince çoraplı bacaklarımdan ayıramıyorlardı kocam 

yanımda olduğu halde…

          

Kocam da özellikle biraz aramızda mesafe bırakıyordu. Ben yalnız başıma gezinirken, mağazalardaki rafların arasında erkeklerin yiyecek gibi bana bakışlarını birebir izliyordu uzaktan…

         

Öyle ki, eve geldiğimizde ikimiz de azmış vaziyetteydik. Elimizdeki poşetleri olduğu gibi yere bırakıp birbirimize sarıldık. Çılgınca öpüşüyorduk. Kocamın elleri mini eteğimin altına dalmış, 

külodumu, amcığımı mıncıklayıp duruyor, dudaklarımı öpüp ısırırken,

         

“Azgın karı… Elin adamlarına göstermediğin yerin kalmadı. Teşhirci fahişe… Hem onların sikini kaldırdın, hem benim… Şu amcığına bak, nasıl sulanmış… Şimdi bir güzel yatırıp sikeyim seni 

de gör gününü orospu…” diye inleyip duruyordu.

         

“Ohhh… Sik… Hadi sik beni aşkım… Nasıl da bakıyorlardı karına? Sikecek gibi bakıyorlardı… Oohhh… Yaraklarını kaldırdım di mi kocacım? Beni sikmek için kalktı o yaraklar… Bana 

geçirmek için… Hadi onların yerine sen geçir bana… Yatır beni… Sik beni…”

         

Tam kendimi yere bırakıp kocamı üstüme çekmek üzereydim ki telefonu çaldı. Açmak istemedi önce… Kırmızı görmüş boğa gibi bana saldırmakla meşguldü. Fakat çalmaya devam edince 

küfürler savurarak elini cebine atıp telefonunu çıkardı. Ben aldırmadan önünde diz çökmüş, fermuarını açıp taş gibi sikini dışarıya çıkarmış, yalamaya başlamıştım bile…

         

“Efendim Metin abi?” deyince işyerindeki arkadaşının aradığını anladım. Ara sıra uğrar, bir iki sohbet ederdik, bazen yemeğe kalırdı Metin abisi…

          

Kocamın eli saçlarımın arasında gezinirken başımı kasıklarına çekiyor, sikini ağzıma sokmaya çalışıyor, bir yandan da telefonda cevap yetiştiriyordu. Zevkten inlemelerini Metin abisi duymasın 

diye de çabalıyordu zavallı. Sikini ağzımdan çıkarıp fısıltıyla,

         

“Gelmesin aşkım. Bahane uydur şuna. İşimiz var bizim.Sevişmek istiyorum ben.” dedim. Sanki ben bunu söylememişim gibi devam ediyordu konuşma,

         

“Tamam abi. Müsaitiz abi. Ne demek canım? Biz de dışarıdan geldik şimdi.Hemen mi? Gel tabi canım… Bekliyoruz… Biraları almayı unutma gelirken abi…”

 

         

Telefonu kapatıp beni ayağa kaldırdı. Sarılarak elini önüme daldırdı tekrar… Külotlu çorabın üzerinden amımı yoğurmaya başladı. Huysuz çocuklar gibi çemkirdim kocama… Dudaklarımı 

büzerek sinirle fırça attım,

         

“Bırak allasen… Ben gelmesin, işimiz var diyorum, sen davet ediyorsun adamı… Tam azmışım, sevişelim diye deli oluyorum, senin yaptığına bak…” Büzdüğüm dudaklarıma yumuldu kocam,

         

“Kızma hemen karıcım… Yakınlardaymış. Hemen gelmeyecek olsa bir posta atardım sana ama… Neyse… Geceye bırakırız biz de sikişmeyi…” Kollarından kurtulmaya çalıştım.

         

“Rüyanda görürsün sen.” dedim. 

“Bana koca lazım, o da şimdi lazım. Ateşimi söndürecektik ne güzel. Gece falan istemiyorum işte.Sen git Metin abinle seviş.” Memelerimi avuçlarken,

         

“ Azgın şey. Ben niye sikişeyim Metin abiyle. Sen sikiş. Ateşini o söndürsün senin… Hazır senin kızgınlığın üstündeyken, amcığın yarak diye yanarken siksin seni. Hep sevişirken hayalini 

kuruyorduk ya, fırsat bu fırsat işte. Gelir gelmez sikiş onunla. Benim yanımda. Ben varken…”

         

Pantolonun çıkardığım siki şimdi çoraplı bacaklarıma sürtünüyordu. Taş gibi sertliğini hissedebiliyordum.

         

“Manyak şey… Sapık… Onlar fanteziydi. Gerçek değildi ki…” dedim.

         

“Neden olmasın? Hadi sikiş onunla. Tam filmlerdeki gibi. Benim yanımda siksin seni. Ohhh... Sikini geçirsin güzel amcığına senin. Hadi karıcım, olmaz deme hemen.”

         

“Bırak dedim sana. Bırak beni de bir iki meze falan hazırlayayım. Madem sikmiyorsun beni…”

         

Zorla elinden kurtuldum. Gerçi Metin abinin hemen gelecek olması yüzünden bırakmıştı kocam ama perişan vaziyetteydi. Önünden çıkmış, havaya dikilmiş sikini eliyle tutup içeri sokmaya 

çalışıyordu homurdanarak. Ben mutfağa giderken kapı çalınıyordu zaten. Metin abi gelmişti.

Bölüm 4

          Karım mutfağa giderken ben de derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Sonra da kapıyı açtım, Metin abiyi karşıladım. Ellerindeki poşetlerin bir kısmını aldım. Her zamanki gibi eli kolu 

dolu gelmişti. Buz gibi biralar, cipsler, çikolatalar, karım için kaliteli bir kırmızı şarap… 

 

Beraber mutfağa yürürken,

 

“Abi ne zahmet ettin yaa… Hep böyle yapıyorsun. Bir sürü şey almışsın yine…” dedim.

 

“Ne zahmeti canım? Benim de canım sıkıldı, size uğrayayım dedim. Rahatsız ederim diye korkuyordum ama, sen ille de gel deyince…”

         

Karımı görünce şöyle bir duraladı. Baktım, az önceki yaramazlığımız yüzünden karım biraz dağınık görünüyordu. Beyaz ince bluzunun üstten iki düğmesi açılmış, içindeki kırmızı sütyenin 

dantelleri, irice göğüslerinin çatalı görünüyordu. Açılmış bluzuyla, altındaki mini eteği, siyah çorapları, yüksek topuklu lame terlikleriyle öyle seksi bir hali vardı ki…

        

Eh, az önce tüm ateşimize rağmen yarım kalan seks oyunumuzla yataktan yeni çıkmış, yeni sikilmiş gibi görünüyordu güzel karım… Öpüşmekten dudakları şişip kızarmış, saçı başı dağılmış… 

O da elini uzatıp bira poşetini alırken,

 

“Hoş geldin Metin abi…” diye seslendi cilveli bir tavırla… “Ben de bir iki yiyecek şey hazırlayayım demiştim. Şu biraları dolaba koyayım, kalanlar ısınmasın” diyerek döndü, buzdolabının 

kapağını açtı.

 

Elindeki bira şişelerini buzdolabına yerleştirmeye başladı. Alt raflara şişe koymak için eğildiğinde diri kalçalarını geren mini eteği biraz daha yukarıya sıyrılmış, daha da mini hale gelmişti. 

Bacakları neredeyse baldırlarına kadar görünür olmuştu. Kıpırdanıp hareket ettikçe o muhteşem kalçaları sanki yatakta sevişir gibi görünüyordu gözüme…

 

Yutkundum. Gözlerimi karımın dolaba domalmış, uzun bacaklarını ortaya koymuş görüntüsünden ayıramıyordum. Sanki bilerek yapıyor, az önce yarım bıraktığım zevki yüzünden intikam alır 

gibi davranıyordu. Silkinip kendime gelmeye çalıştım. Baktım, Metin abi de benden farksız vaziyetteydi. O da hareketsiz kalmış, vurulmuş tavşan gibi karıma bakıyordu. Ben öksürünce kendini topladı, bana baktı,

 

“Gel Metin abi, biz içeriye geçelim. Gül bir şeyler hazırlar getirir.”  

 

Salona gidip oturduk. Televizyonda spor programı vardı, onu açtık. İzlemeye başladık. Karım mutfakla salon arasında gidip geliyor, bira, çerez, meyve falan getiriyordu. Önümüzdeki sehpayı 

donattı. Bizim ısrarımızla o da oturup kendine şarap doldurdu. Hep beraber yemeye, içmeye başladık.

 

Sık sık karımla göz göze geliyorduk. Koltukta oturduğu yerde eteklerini toplamaya, frikik vermemeye çalışıyordu. Bacaklarını bitiştiriyor, yan oturuyor, eteğini çekiştiriyordu. Biz iki bira, karım iki 

kadeh şarap içtikten sonra ortam iyice ısındı. Muhabbet koyulaştı. Karımın kahkahalarının dozu arttı. Metin abi sürekli fıkralar anlatıyor, hepimizi güldürüyordu.

 

Biralarımız bitince karım mutfaktan bira getirmek için gittiğinde ben de yardım edeyim diyerek arkasından gittim. Buzdolabına eğilip bira alırken arkasından sertleşmiş sikimi dayadım karımın

götüne…

 

“Ne yapıyorsun, bırak…” dedi karım dolabı kapatırken… Ben boynunu öpücüklere boğarken huylanıp kaçınmaya çalıştı karım,

 

“Asıl sen ne yapıyorsun karıcım? Eteğini kapatıp duruyorsun. Madem mini etek giydin, bırak kendi haline, eteğin açılıversin. Adamcağız bacak görsün biraz… Külot görsün. Güzellik görsün. 

Kaç senedir dul zavallı adam… 

Özlemiştir ev ortamında çıplak kadın görmeyi, göt bacak dikizlemeyi. Göstersene biraz adama, sevaptır.”

 

“Manyak sapık  Aptal… Olur mu öyle şey? Bırak beni, huylandırıp durma, azdıracaksın beni de kendin gibi…”

 

“Az öyleyse. Adam yanı başımızda işte. Her sikiştiğimizde bunun hayalini kurmadık mı?.Biraz açılıp saçılıver, biraz gösteriver, ne olur? Karımın güzelliklerini görsün Metin abimiz. Bütün gün 

elin adamlarına gösterip durdun, abime de göster. Yabancı değil ya.” Kulak memelerini yalıyor, dişlerimin arasında ısırıyordum hafif hafif.

         

“Sonra da siksin beni öyle mi? Asıl yabancı olmadığı için gösteremem. Yüz yüze bakacağız onunla. Hep sikmek ister sonra. Bırak.”

          

Zorla, balık gibi kıvranıp kollarımın cenderesinden sıyırdı, kurtuldu elimden, içeriye gitti. Ben de biraz bekleyip olayın heyecanıyla taş gibi olmuş sikimin sertliğinin inmesini  bekledim.

 

Bölüm 5 (Gül)

          Şu pezevenk kocam beni delirtecekti. Neler söylüyordu böyle? Tövbe tövbe… Tamam fantezi yapıyorduk ama, şimdiye kadar hep kurgularımız yatakta kalmıştı. Sikişmemiz bittikten 

sonra anmıyorduk bile… Bu gece nedense işi iyice ilerletmeye çalışıyordu. Azgınlık herhalde başına vurmuştu.

         

Yalnız laf aramızda, ben de olaydan etkilenmiyor değildim. Zaten yarım kalan sevişmemiz yüzünden ateşim başıma vurmuş vaziyetteydi. Bir de içtiğim şarap yüzünden olmalı, başım dönmeye,

içim yanmaya başlamıştı. 

Kasıklarımda karıncalanıyordu.  Alevden bir lav eriyik halinde damarlarımda geziniyor, aç bedenimi ateşe atıyordu.

          

Salona gittiğimde Metin abi kalkıp elimden bira şişelerini aldı. Alırken parmaklarımız birbirine temas etti bir an, ürperdim. Neden böyle olduğunu anlayamıyordum. Oysa içerde kocam götüme 

sikini dayadığında böyle bir şey hissetmemiştim. Şimdi yabancı bir erkeğin eli elime temas etti diye hazla ürperiyordum, zevkten içim eriyordu.

         

Yerlerimize oturup devam ettik. Ben biraz tedirgindim. Fakat şarap kadehini dolduran Metin abinin uzattığı bardağı onunla beraber fondip yapınca neşem tekrar yerine geldi. Kocam da gelip 

bize katıldı. Muhabbet kaldığı yerden aynı şekilde sürüyordu.

          

Artık kendimi kasmayı bırakmıştım. Tam kocamın istediği gibi rahatlamış, gülüyor, konuşuyor, bacaklarımı gözlerden saklamaya çalışmıyordum. Eteğim iyice sıyrılmıştı. Ara ara Metin abinin 

bakışlarını yakalıyordum. Dikkatsizce sıyrılan eteğimde, bacaklarımda dolaşıyordu o bildik, sikici erkek bakışları

        

İçim bir hoş olmaya başlamıştı. Sıcak basmıştı. Bluzumun düğmeleri kısmen açıktı, oynarken birini daha açmıştım. Artol sütyenim iyice açığa çıkmıştı. Anında tepki geldi. Konuşmanın 

ortasında Metin abinin bakışları mıknatıs gibi oraya dönmüştü.

          

Ben iyice tahrik olmuştum. Biraz daha yayıldım. Kocamın gözleri de aynı istek ve şehvetle açılıp saçılan karısının üzerinde dolaşıyordu.Onun “güzelliklerini gösteriver” diyen sesi kulaklarımda 

çınladıkça ben biraz daha açılıyordum. İki erkeği hayran hayran kendime baktırmak hoşuma gidiyordu. Onlarla sadistçe oynuyordum.

         

Kağıt oynayalım mı teklifi geldi. Fakat sehpanın üzeri dolmuş, oynayacak yer kalmamıştı. Yerde oynarız kararını verdik. Ben kağıt destesini getirdim. İki erkeğin yanına oturup kartları dağıttım, 

kağıt oynamaya başladık.

        

Gırgır şamata oyun sürerken ben artık iyice dikkatsiz olmuştum. Bacaklarımı ayırıyor, şarap kadehine uzanırken memelerimi açıyor, iki erkeği delirtmek için elimden ne gelirse yapıyordum. 

Sanırım külotlu çorabın üzerinden 

kırmızı külodumu bile görüyorlardı.

        

Metin abi de, kocam da gözlerini benden ayıramıyorlardı. Çoğu kez bana bakmaktan hata yapıyorlar, ellerindeki kağıtları şaşırıyorlar, kahkahalar patlıyordu bir anda… Sonunda iyice yoruldum. 

Ayağa kalktım. İki erkek oturdukları yerden bana bakıyorlardı. Elimi alnıma götürdüm,

         

“Beyler, müsaadenizle. Ben biraz çarpıldım galiba. Siz devam edin, ben şu koltuğa uzanayım biraz. Sen yabancı değilsin Metin abi…” diyerek üçlü koltuğa gittim, sırt üstü uzandım.

          

Oyunumun bir parçası değildi. Gerçekten başım dönüyordu. Bacaklarımı uzatıp gözlerimi kapattım. Altımda mini eteğim olması önemli değildi, zaten görecekleri kadar görmüşlerdi.

                                    

Bölüm 6

 

          Karım koltuğa uzandığında bacakları iyice açılmıştı. Harika görünüyordu. Nefes alıp verirken inip kalkan göğüsleri, düğmeleri sütyene kadar açılmış bluzuyla, sıyrılan mini eteğiyle, uzun, 

çoraplı bacaklarıyla ölümüne seksi görünüyordu.

         Baktım, Metin abi de bir yandan benden çekiniyor,bir yandan, hemen önündeki seksi manzarayı kaçırmak istemiyordu. Oturduğu yerde elini önüne bastırıp kıpırdanıp duruyor, yan yan kaçamak bakışlarla sere serpe 

yatan karımı dikizlemeye çalışıyordu. Adeta işkence çekiyordu. Onu biraz rahatlatmaya karar verdim. 

Ayağa kalktım,

         

“Bu biralar çişimi getirdi yaa… Ben gidip bir rahatlayayım Metin abi, sen devam et…” diyerek yalpalaya yalpalaya salondan çıktım. 

 

Ben yokken olacakları merak ediyordum. Banyoya gidip musluğu açtım. Hemen geriye dönüp salon kapısının yanında mevzilendim.

         

Metin abi sırtı kapıya dönük, gözü karımda, çarpılmış vaziyetteydi. Bir ara kapıya dönüp baktı, suyun sesini duyunca işediğimi düşünüp rahatladı, tekrar karıma dönmüştü. Eli sikinin üstünde, 

oğuşturup duruyordu. Yavaşça ayağa kalktı, karımın uzandığı koltuğun yanına gitti. Fısıltıyla karıma seslendi,

         

“Gül… Gül…” diye, eliyle omzundan tuttu. Karımdan ses çıkmadı. Gözleri kapalıydı hala… “Gülüm… Canım… Aşkımm…”

         

Metin abi elini karımın bacağına götürdü, tüy gibi, elini hafifçe bacaklarında dolaştırdı. Gül’den bilerek mi bilmeden mi olduğunu anlamadığım tepki gelmişti. Uzandığı yerde arkasını dönen 

karımın kalçaları olduğu gibi Metin abinin gözlerinin önündeydi.  Karımın bacaklarını uzun uzun okşadı. Elini eteğinin üzerinde, kalçalarında, incecik belinde, omuzlarında dolaştırdı. Karım uykusunda okşandıkça, inler 

gibi sesler çıkarıyordu. Zevk alıyordu. İnliyor ama inlemelerinin farkında değilmiş gibi davranıyordu.

         

Saate baktım, normal işeme süresini geçiriyorum, gidip hemen suyu kapattım. Banyodan geldiğimi haber veren ayak sesleriyle yürüyerek, salona girdim. Metin abi benim sesimi duyunca 

hemen karımı okşamayı bırakmış, yere oturuvermişti. Yüzünün kızarıklığı, önünün kabarıklığı geçmemişti . Sanırım adrenalin tavan yapmıştı.

         

Biraz daha sohbet ettik. Biz konuşurken karım uykusunda döndü, sırtüstü uzandı. Bacağının biri dizden yukarıya kıvrılmış, diğerini uzatmıştı. Mini eteği kasıklarına kadar sıyrılmıştı. İnce 

siyah çorabından içindeki kırmızı tangası görünüyordu.

        

Yutkundum. Karımın görüntüsü öyle güzeldi ki. Üstelik bunu sadece ben değil, yanımda yabancı bir erkek de benimle beraber izliyordu. Görmezden geldim. Uzun bir süre Metin abinin de 

manzarayı izleyip sindirmesine, adamın iyice azmasına izin verdim. Sonra kalkıp,

         

“Hay Allah, şarap çarptı galiba. Ben şunu kaldırıp yatırayım Metin abi…” diyerek karımı kaldırdım. 

 

“Hadi aşkım, burada uyuma, yatağımıza gidelim…” dedim.

         

Mırıldanarak kalkan karımın eteği beline çıkmış, kırmızı tanga külodu bile görünüyordu. Metin abinin istekli bakışları üzerimizdeyken çekiştirip düzeltmeye çalıştım becerebildiğim kadarıyla, 

sonra da koluna girip yatak odasına götürdüm. Bluz, etek, külotlu  çorap, tanga ne varsa üzerindekileri çıkardım. Çırılçıplak vücuduna şeffaf minicik fantezi geceliklerinden birini geçirip yatağa yatırdım

 

Doğrulup peri kızı gibi yatakta yatan karıma baktım bir an… Bembeyaz, çıplak vücudunu örten minik transparan gecelikle öyle güzel, öyle seksi görünüyordu ki. Dayanamadım. Eğilip 

bacaklarını araladım, karıcığımın kaymak gibi, amını yalamaya başladım.

          

Ben amının dudaklarını yalayıp, sertleşen klitorisini emdikçe karım sesli sesli inlemeye başladı. Zevk alıyordu. Göz kapakları yarım açıp şehvetle bana baktı. Aldığı zevk nedeniyle uykusu 

biraz açılmış gibiydi. Bacaklarının arasına girdim. Sikimi fermuardan çıkarıp iyice ıslanmış, su içinde kalmış amına sürtmeye başladım. Elini uzatıp sikimi okşadı.

         

“İstiyor musun?” dedim fısıltıyla… “Yarağımı geçireyim mi amcığına?” Kedi gibi gerindi karım,

         

“Evet… İstiyorum… Çok istiyorum hem de… Hadi sok onu bana…” dedi inleyerek…

 

         

“Hadi gel aşkım. Kalk, içeriye gidelim.  kıyafetinle Metin abiyi de delirttirsin. Üçlü seks yapalım. İkimiz aramıza alıp sikelim” Amının içine sikimi yavaş yavaş sokuyordum fısıldarken kulağına 

Zevkle inledi,

         

“Hayır…” dedi. 

“Sapık şey… Sadece sen… Sen sik beni…”

         

Hayır demesine rağmen amı su içindeydi, zevk suları amından sızmaya, yavaşça süzülmeye başlamıştı. İyice içine girdim, bir iki gidip geldikten sonra çıkardım sikimi. Zevkle inleyen karımı 

öylece, bacakları ikiye ayrık, kıvranırken bıraktım. Sikimi pantolondan içeri sokup salona döndüm.

        

Beni bekleyen Metin abiyle içmeye devam ettim.  Arada kalkıp içeriye gidiyor, karımın amını yalayıp geri dönüyordum. Bir sonraki gidişimde yine sikimi çıkarıp amına sokuyor, tekrar çıkarıyor, 

aynı şekilde karımdan içeriye gelmesini istiyordum.

         

“Hayır, hayır, hayır…” diye inliyordu ben üstünde tüm ağırlığımla çıplak bedenini ezerken…   Bacaklarını belime dolamaya, benim çıkmama izin vermemeye çalıştı ama başaramadı.

         

“Madem benim istediğimi yapmıyorsun, ben de seni sikmeyeceğim. Kal öyle sulu amcığınla… Yarak diye kıvran…” Yine kalkıp çıktım, içeriye gittim.

 

Metin abi merakla bana bakıyordu. Önümdeki kabarıklık saklanamaz haldeydi. Sanki ne yaptığımı anlamış gibi gülümseyerek bakıyordu bana…

 

“Hayrola? Gül uyumamış galiba.” dedi önümü işaret ederek.  

"Ah siz gençler… Aklınız fikriniz sekste… Hiç fırsat kaçırmıyorsunuz. Ne mutlu size…“

          

Önce pantolonun önüne baktım, ıslanmıştı. Sonra Metin abinin yüzüne baktım düşünceli bir tavırla… Bir kısa an kararsızca bocaladım. Sonra,

         

“Metin abi… Gel bak, sana ne göstereceğim” diyerek içeriye çağırdım adamı

         

Yatak odamıza doğru giderken Metin abi merakla peşimden geliyordu. Ben kapıda durunca o da durdu. İçeriyi gösterdim başımla… Uzanıp baktı.

 

Karım yatakta sere serpe uzanmış, kırmızı gece lambasının ışığında, üzerinde mini gecelikle yatıyordu. Bacakları aralıktı. Az önce sikimi çıkarıp kalktığım şekilde kalmıştı. Her derin nefesinde 

göğüsleri inip kalkıyordu. 

Bir eliyle memesini avuçlamış, kabarık ucunu parmaklarıyla kavramıştı. Diğer elinin parmakları da önünde, amcığının üzerindeydi. Fısıldadım,

 

"Nasıl? Güzel değil mi?” dedim adama… Offf… Çırılçıplak karımı yabancı bir erkeğe gösteriyor, fikrini soruyordum. Heyecandan ölmek üzereydim. Metin abi yutkundu, konuşabilmek için bir 

nefes aldı,

 

“Deli misin? Ben böyle güzel, böyle seksi kadın görmedim. Karın bir harika. Çok şanslı köpeksin sen”

         

“Evet Metin abi… Çok şanslıyım. Böyle güzel, seksi, hep yarak isteyen, istekli bir karım var. Sen de görüyorsun ” Durdum, heyecanla karımın güzelliklerini seyreden adama baktım, 

 

“Sen de onu istiyorsun değil mi? Sikmek istiyorsun karımı…” Bana dönüp bir şeyler söyleyecekti, engel oldum. 

 

“Ben yokken karımın bacaklarını, her yerini okşadın salonda, gördüm. Her zaman gözün benim karımın üstünde benim için çok heyecan verici, tahrik edici.  Aslında karım da içten içe seni

 istiyor, ama bunu kabul etmiyor bir türlü."

 

"Deme ya… Ulan arkadaş, hastayım senin karına. Ne otuzbir çektim senin karın için bilemezsin. Ah, bir sikebilsem senin gösterip de vermeyen orospu karını. Dünyalar benim olurdu. Nasıl

 yapalım peki? Karını nasıl razı edeceksin?”

         

“Sen burada sessizce, bekle. Ben seni çağırana kadar hiç sesini çıkarma” diyerek içeriye girdim.

         

Yatağın yanında durup karıma baktım. Bakarken üzerimde ne varsa çıkarıp attım, çırılçıplak kaldım. Karımın üzerine eğilip her yerini öpüp yalamaya başladım. Karım gözleri kapalı yine

 inlemeye başlamıştı. Bedeninde dolaşan ellerimin verdiği zevkin tadına bakıyordu.

          

Ellerimle karımın her yerini dolaştım. Sonunda dudaklarımı kasıklarına gömüp amını yalamaya başladım. Ellerini saçlarımın arasında dolaştırıyor, beni kendine çekiyordu. Ben de ağzımı 

kocaman açmış, amcığının dudaklarını ağzımın içine doldurmaya, emmeye çalışıyordum. Dilimle sikiyordum. Karım zevkten kalçalarını indirip kaldırıyor, kalçalarıyla yatağı dövüyordu. İncecik geceliği yırtıp attım, 

çırılçıplak bıraktım karımı…

         

Başımı kapıya çevirdiğimde Metin abi de soyunmuş, sikini eliyle sıvazlayarak bizi izliyordu. Loş kırmızı ışıkta, elinde benimkinden uzun, koca sikiyle bir şeytan gibi göründü gözüme… 

Karımı sikmeye hazırlanan bir şeytandı. Onun deli gibi bakan gözlerinin önünde karımın bacaklarını araladım, sertleşmiş sikimi karımın amına bir hamlede soktum.

 

“Aahhh…” diye inleyerek sarıldı bana karım. Birkaç kez gidip geldim. Karım altımda kendini kaybetmiş gibiydi. Yarağımı yedikçe kıvranıyor, inliyor, bağırıyordu,

 

“Ohhh… Çok güzel… Sik beni kocacım… Geçir amıma… Sik… Sik… Doyur beni…”

 

İyice zevke gelmiş, geri dönülemez noktalara ulaşmıştı karım. Bir anda çıktım içinden, kalktım. Metin abiye elimle gelmesini işaret ettim. Karım amcığı bir anda boş kalınca hoşnutsuzlukla 

homurdanmış,  gözlerini açmıştı.

        

Önce bana baktı, sonra çırılçıplak yanımda dikilen Metin abiye… İkimiz de önümüzdeki dimdik erkeklik organlarımızla ona bakıyoruz, heyecan içinde… Ellerini kasıklarına götürüp ıslak amını, 

bacaklarının içlerini okşarken hırsla homurdandı,

        

"İlle de siktireceksin beni ha? Peki istediğin gibi olsun. Gel Metin abi… Sik şu pezevengin karısını… Amına koy karısının… Çok istiyor sikilmemi… Ben de… Ben de istiyorum. Dayanamıyorum

 artık… Biriniz gelip sikin beni… Bekletmeyin…“

        

Metin abi benim yer vermemle, karımın yalvarırcasına istemesine dayanamamış, bir anda karımın üstüne atlamıştı. Kolay mı? Yarı yaşında, kızı yaşında, piliç gibi, güzel, gencecik bir kadın… 

Metin abi 45 yaşında, karım 23… Çırılçıplak… Bacakları aralanmış, içine yarak girsin diye bekliyor yatakta… Amı su içinde, pırıl pırıl parlıyor ışıkta… Eğilip önce o sulu amcığı hırsla, hırpalayarak yalamaya başladı. 

Ben de yanlarında elim 

sikimde izliyordum. Bir yandan yalıyor, bir yandan homurdanıyordu. Söyledikleri beni iyice azdırıyordu,

         

"Ohh azgın fahişem… Ne tatlı amcığın varmış senin… Deli ettin beni be kadın… Öldürdün sen beni… Yavrum benim… Amcığının sularını içerim senin… Amına koyarım ben senin aşkım… 

Demek Metin abini istiyorsun ha… Seni sikmemi istiyorsun ha… Merak etme yavru kuşum… Metin abin seni şimdi sikecek… Bu güzel amcığına koyacak senin… Hem de kocanın yanında… Kocanla beraber, kocanın yatağında 

sikeceğim seni… 

Ohhh… Bebeğim benim… Taş bebeğim…”

         

Somura somura karımın amcığını yalayan Metin abi en sonunda doğrulup taş kesilmiş koca yarağını karımın sırılsıklam amına geçiriverdi. Karım benim boşalttığım amcığına giren kalın 

yabancı erkek yarağının verdiği zevkle sımsıkı sarılmıştı Metin abiye… İyice ikiye ayırdığı bacaklarını erkeğin belinde kavuşturmuş, amındaki sikin daha da girmesini istercesine kendine çekiyordu.

 

Zevkle sikişiyorlardı. Ben de yanlarına yaklaşıp karımı okşamaya, memelerini sıkıştırmaya başladım. Metin abi pozisyon değiştirmek için sikini karımın amından çıkarınca bu kez ben karımı 

üstüme çektim. Bir anda sikimi içine alan karım sikimin üstünde deli gibi inip kalkmaya başlamıştı.

         

Karım memelerini benim göğsüme sürtüne sürtüne sikimi alırken Metin abi de arkasından yaklaşmış, karımın kalçalarını ısırıyor, minik deliğini yalıyordu. Bugüne kadar benim hiç sikmediğim, 

göt deliğini… Karım amının içinde bir yarak, göt deliğinde yabancı erkeğin dili, çıldırmaya başlamıştı.

         

Biliyordum ki o yalanan göt deliği az sonra Metin abinin sikini alacaktı içine, mecburdu buna… Nitekim beklediğim gibi, yalaya yalaya göt deliğini su gibi tükürük içinde bırakan Metin abi 

doğruldu. Karımın belini tutup sikini o emilmiş, ıslanmış, kaygan göt deliğine dayadı. Yukarıdan bir tükürük bırakıp sikini de ıslattıktan sonra zorlamaya başladı.

 

Karım ilk anlarda acıyla bağırdı Fakat aldığı zevkin de etkisiyle, benim alttan karıcığımın kalçalarını ikiye ayırmamın da yardımıyla kalın siki santim santim arkasına aldı. Karımın acı çığlıkları 

zevk çığlıklarına dönüştü.

     

İki erkek önden arkadan pompalıyorduk karımı… Ben sokuyordum, Metin abi çıkarıyordu. O sikini sokarken ben çıkarıyordum. Senkronize bir şekilde sikiyorduk Gül’ü… Sonunda hepimiz 

zevkle boşaldık.

 

Yatağa uzanıp kaldık. Karım ortamızdaydı. İlk defa grup seks olayı yaşamıştık. İnanılmaz bir zevk almıştım. Diğerlerine baktığımda onların da benden farksız olduğunu gördüm. Sarsılmış, 

yıpranmış, yorgun bedenlerimizle bir süre dinlendik. Karım iki elini iki yana uzatıp sikimizi tuttu,

 

"Delisiniz siz…“ dedi gülümseyerek… "Beni de delirttiniz. Zevkten öldürdünüz iki yandan… "

 

Okşaya okşaya kaldırdı ikimizinkini de… Tekrar giriştik. Sabaha kadar sürdü sevişmelerimiz…

 

Artık karım ikinci bir erkeğe hayır demeyi, karşı çıkmayı bıraktı. Çok seviyor grup seksi… Her canımız çektiğinde Metin abiyi çağırıyoruz evimize, iki erkek karımı doyasıya sikiyoruz, sike 

doyuruyoruz.

         

Hayatımızdan memnunuz. Tek sorunumuz kaldı, Metin abiye karım gibi seksi, ateşli bir kadın bulup evlendirmek… O zaman dörtlü grup zevkini tadabiliriz. Bekliyoruz, arıyoruz

 

Juicy Wet Peach