(142) Araba Arızasının Başıma Açtıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(142) Araba Arızasının Başıma Açtıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Araba Arızasının Başıma Açtıkları

 

Araba Arızası


 

"Lütfen, hayır," diye bağırdı Ebru, cep telefonunu sallayarak.

 

 "Hadi, hadi."

 

Batarya zayıf mesajı yanıp sönerken denemeye devam etti ve ardından telefonu kapandı. Gün kötü başlamıştı ve giderek kötüleşiyordu.

Alper dün gece Ebru'ya oral seks yaptırmaya çalışmıştı oysa Ebru oral sekse ya da alışılmışın dışında herhangi bir cinsel ilişkiye pek sıcak bakmazdı. Çok muhafazakâr bir aileden geliyordu. Kocası ona oral seks yaparken bile kadınların kıpırdamadan yatması, sonra da yuvarlanıp uyuması beklenen türden bir ailedendi. Bu durum Ebru'nun şimdiki ve daha önceki birkaç erkek arkadaşından " biraz daha kendini serbest bırakarak yeni şeyler denemesi" için sayısız tartışmaya neden olmuştu. Dün gece de böyle bir tartışma yaşamışlar, gece boyunca konuştukları sonuçta Alper'in tek istediği onu domaltıp sikmek olmuştu. Ebru yetiştiği ortam nedeniyle, seks sırasında zevk alsa da sessiz kalıyordu. Sevişirken zevk almanın yadırganacağı düşüncesini kafasından bir türlü çıkaramıyordu.



Ebru uykusuzluğun verdiği yorgunlukla evden çıkıp işe gitmek üzere arabasına binmişti. Tam ofise girdiği sırada arabasından bir homurtu gelmeye başlamıştı. Pazarlama şirketinde çalışıyordu, ekonomi kötüye gidiyordu, işten çıkarmalar bekleniyordu. Öğle saatlerinde öğle yemeğine çıktığında yağmurun bardaktan boşanırcasına yağdığını görmüş ve şemsiye getirmediğini fark etmişti. Ayrıca o sabah çok yorgun ve sinirli olduğu için cüzdanını unuttuğunu ve öğle yemeği için parasının olmadığını fark etmişti. İşe ıslak ve aç dönmüştü.


 İş çıkışı saatinde o kadar şiddetli yağmur yağıyordu ki, arabasına bindiğinde sırılsıklam haldeydi. Arabayı vitese takar takmaz gürültü yeniden başladı. Eve doğru aceleyle gitmeye karar vermişti. Şehrin çok tehlikeli bir bölgesinden geçen, genelde kaçtığı bir kestirme yol vardı. O yola saptı.   

Ebru kapanan cep telefonuna bakarak ağlamaya başladı. Araba homurtusu o kadar artmıştı ki, yayalar bile ona bakıyordu ve sonunda arabayı kenara çekti.


" Kendine gel kızım." Ebru hıçkıra hıçkıra ağlamış sonra da vazgeçmişti.


 "Allah'ım ne olur bana yardım et" diye dua ediyordu.

 

Ebru dualarının kabul olduğunu düşündü. Gözlerini açtığında siyah bir araba yavaşça yanından geçiyordu. Sürücü genç bir adamdı, henüz 18'ini yeni geçmiş gibiydi. Yağmura rağmen parlak bir güneş gözlüğü ve siyah bir bandana parçası takıyordu. Adam geçerken müzik setinden gelen tınılar arabayı titretiyordu. Birkaç bina ötedeki bir garaj kapısına yanaştı ve iki kez kornaya bastı. Kapı açıldı ve içeri girdi. Ebru, kapı kapanmadan önce birkaç arabayı ve üzerlerinde çalışan adamları bir anlığına gördü.


Bir tamirhane!


Kurtulmuştu.

Ebru arabayı vitese takıp gürültüyü duyunca irkildi. Kapıya yanaştı ve iki kez kornaya bastı. Kapı açıldı ve üzerinde yağlı bir tişört olan esmer bir genç ona dik dik bakıyordu.


 "Ne istiyorsun?" diye bağırdı.


 "Arabamda sorun var," diye bağırdı yağmurun altında, bu sırada yüzü de ıslanmıştı.


 "Kapalıyız. Git buradan."


 "Lütfen, arabam yolda kalır."


 "Beni ilgilendirmez be kadın. Çek şu..."


 "Mustafa! Tamam yeter," diye bağırdı yağlı tulumlu başka bir esmer adam.


 " Lan, bana Mustafa deme," diye çıkıştı genç adam, yeniden arabasıyla uğraşmaya başlayarak.


 Ebru rahat bir nefes almıştı. Bu adam daha yaşlıydı. Şükürler olsun, olgun bir yetişkin, diye düşündü.


 " Arabama bakabileceğini ümit ediyordum."


 "Bakmama gerek yok. Motor bozuk," diye sırıttı siyah adam.


 "İçeri gir."


 Adam kenara çekildi ve Ebru arabasını içeri soktu. Yaşlı esmer adam sokağa baktıktan sonra garaj kapısını aşağı indirdi.


 " Hay sokayım!" BMW'li siyahi genç arabasından inmiş, Ebru'nun arabasından çıkışına bakıyordu. Üzerinde sırılsıklam olmuş, narin vücudunun her kıvrımını saran beyaz bir bluz vardı. Ebru zayıf bir vücuda sahipti ama oldukça kıvrımlıydı. Uzun bacakları ve zayıf bedeninde kıvrımlı göğüsleri vardı.

 

Ben Kadir," dedi yaşlı adam.


"Bu Faruk, tanıştığın da Mustafa."

 

"Ben Ebru."

 

" Çok fit ve sağlam bir vücut." dedi Kadir fısıltıyla

 

" Afedersiniz, pardon Kadir?"

 

"Daha iyi bir araba tercih etmelisin, ben Honda'yı tercih ederim."

 

"Oh, o benim değil. Peki ya benim arabam?"

 

"Faruk, bu güzel hanımefendinin arabasına neden sen bakmıyorsun?" dedi Kadir

 

"Tabii patron." Faruk pis pis sırıtırken gözlerini iştahla Ebru'nun üzerinden çekmiyordu.

 

"Neden ofisime geçmiyorsunuz?" dedi Kadir.

 

Ebru esmer adamı deponun arka tarafına kadar takip etti. Pek de ofis sayılmazdı. Deponun sadece bir köşesi bölümlere ayrılmıştı. Bir duvarda eski, lekelenmiş bir kanepe dururken, iki varilin üzerindeki tahtalar masa görevi görüyordu.

 

"Telefonunuzu kullanabilir miyim?" diye sordu.

 

"Üzgünüm, henüz bağlanmadı. Gördüğünüz gibi burası sadece kısa süreli bir yer."

 

" Şansa bak. Yakınlarda ankesörlü telefon var mı?"

 

"Birkaç sokak ötede, ama etrafta takılan birkaç çete var. Bizimle burada çok daha güvendesiniz."


" Ah, bu arada, bir sıkıntım var. Bu sabah cüzdanımı evde unutmuşum." dedi Ebru kısık sesle


 "Hiç paran olmadığını mı söylüyorsun?"


 " Özür dilerim ama yarın ödeyebilirim ya da telefon edebilirim."


 "Bir dakika müsaade eder misiniz?" Kadir kalktı ve diğer çalışanları ile konuşmak üzere dışarı çıktı.


 Ebru kirli kanepede arkasına yaslanırken burnunu buruşturdu. Garajdaki esmer adamların tartışmalarını duyabiliyordu. Birden biri sesini yükseltti.


 "Kim olduğunu sanıyor bu orospu?"


Kadir odaya yaklaşırken arkasını döndü ve çalışanlarına seslendi.


 "Siz kapıları kilitleyin, dışarıda çeteler var."


 Kirli ya da değil, Ebru bir anda sokaktan kurtulup içeride olduğu için şükretti. Ancak Kadir geri döndüğünde pek mutlu görünmüyordu.


 "Bir problem var Ebru Hanım," dedi.


 "Mustafa arabanızı tamir etmeye başladı bile. Ona ödeme yapamayacağınız için hiç sevinmedi."


 "Sonra öderim."


 "Hayır, böyle bir şey mümkün değil. Eğer bize ödeme yapmazsan, arabanı sokağa iteceğiz. Eve dönmenin yolunu kendiniz belirleyebilirsiniz."


 "Ama tehlikeli değil mi?"


 "Arabanızı tamir etmemiz için bize yetki vermeden önce bunu düşünmeniz gerekirdi. Yorgunuz ve zaten eve gitmek istiyoruz. Sadece zor durumdaki bir genç bayana yardım edebileceğimizi düşünmüştük. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Ama siz bize saygısızlık ediyorsunuz. Şimdi giderseniz çok memnun kalacağız."


"Bekle, beni dışarı atamazsın. Bana bir telefon verin, ben de erkek arkadaşıma parayı getirmesini söyleyeyim. Ne kadar olacak?"

 

"Şimdilik 4 bin."

 

" Ha, bu kadar olacağını düşünmemiştim."

 

"Daha fazla olabilir. Mustafa, sorunun aracın şanzımanından olduğunu ve miktarın artabileceğini düşünüyor."


Gün boyunca yaşananlar sonunda Ebru'yu pençesine almıştı artık ve ağlamaya başlamıştı.


"Lütfen, yapabileceğim bir şey olmalı? Şu anda bunu ödeyemem."


"Ah, anlıyorum, yazık olacak sana," dedi Kadir. Yanına gelip oturdu ve kolunu omuzlarına doladı. Kadir'in kolu kalın ve kaslıydı ve onu aynı derecede kaslı göğsüne doğru çekti.


" Geçti, geçti. Şimdi üçümüz ortağız ama işleri ben yürütüyorum. Ben kendi payımdan vazgeçmeye razıyım ama sen yine de çocuklara borçlu kalacaksın."


"Bunu benim için yapar mısın?" Ebru umutla yaşlı adama bakıyordu.


" Eh, sonuçta ben de çalışıyorum. Beslemem gereken boğazlar falan var. Sen de benim için değecek bir şey yapabilirsin. Anlatabiliyor muyum?"


"Hayır, ne dediğini anlayamadım?"


"Görüyorsun ya, beyaz, zayıf hatunlara karşı bir zaafım var. Sanırım bir oral seks beni ikna edebilir."


Ebru doğruldu, kendini adamın kollarından kurtardı.


"Ciddi olamazsın?"


Ebru, Kadir'in yüzündeki ifadeden onun çok ciddi olduğunu anlayabiliyordu.


"Ben orospu değilim. Sen nasıl bir adamsın?"


"İş adamıyım. Bak, bu sadece bir teklif. Beğenmediyseniz gitmekte özgürsünüz."


 "Beni telefon kulübesine götürebilir misin?"


 "Gecenin bu saatinde oraya gitmem." Kadir yavaşça Ebru'nun kolunu tuttu.


 "Bak," dedi,


"Sadece bu konuda soğukkanlı ol. Ben senin erkek arkadaşınmışım gibi davran."


Kolunu Ebru'ya doğru yaklaştırdı ve elini tam aletinin üzerine götürdü.


Ebru şaşkınlıkla elini sıkmıştı. Kadir erkek arkadaşından ya da alışık olduğu herhangi bir şeyden çok daha büyük hissediyordu. Tulumunun ince kumaşı o kadar gerilmişti ki, sikinin her an tulumu yırtabileceğini düşünüyordu. Meme uçlarının heyecandan sertleştiğini hissediyordu ve vücuduna yapışan ıslak bluzuyla sütyeninden oldukça görünür hale geleceklerini fark etmişti. Adamın fark etmeyeceğini umarak utançla alt dudağını ağzına götürmüştü. Oral seks yapmayı sevmiyordu.


Dün gece Alper'le tartışmasının nedenlerinden biri de buydu. Ancak, bu adamın aletinin neye benzediğini görme merakı ile dolup taşıyordu.


"Görebilir miyim?"


 Kadir ayağa kalktı ve tulumunu çıkardı.


 "Buyurun." Üzerinde bir pantolon ve tişört vardı.


 Ebru elini kasıklarından Kadir'in pantolonunun düğmelerine doğru kaydırdı. Düğmelerini açtı. Fermuara uzandı.


" Vay be!"


Büyüyen penisinin baskısı o kadar büyüktü ki, fermuarı sanki bir hayalet aşağı çekiyormuş gibi kendiliğinden açılmaya başladı. Ebru adamın pantolonunu aralamıştı. İç çamaşırı eskimiş ve lekelenmişti. Penisinin başı tepeye yakındı ve tek başına erkek arkadaşının testisi büyüklüğünde görünüyordu. Ebru uzanıp adamın iç çamaşırının ucundan tuttu ve aşağıya doğru çekti.


"Bu gerçek olamaz," diye fısıldadı.


Kadir aleti serbest kalınca rahat bir nefes almıştı.


"Bu gerçek, bayan. Kendiniz kontrol edebilirsiniz."


 Ebru Kadir'in penisini kavradı ve bileği büyüklüğünde çelik gibi sert bir şaftı elinin içinde büyüdüğünü hissediyordu. Kadir'in teni esmerdi ama aleti daha karaydı.  Ortaya çıkan baş kısmı kırmızımsı kahverengiydi, gövdesinden daha açık renkteydi ve bir mantar iriliğindeydi.


 "Hiç bu kadar büyüğünü görmüş müydünüz?"


 "Hayır efendim, erkek arkadaşımınkinden daha büyük."


Alper'inki tahminen on beş santim civarındaydı ve biraz inceydi. Kadir'inki ise kalın, sert ve uzundu.


 "Bu tuttuğunuz bir Kürt yarrağı bayan."


 Kürt siki! Aklına Ebru'nun babası geldi. Ebru'nun beyaz erkeklerle çıkmasını kabul ediyor ama onaylamıyordu. Şu anda elinde tuttuğu ve onunla ne yapmayı düşündüğünü bilse felçten ölürdü. Ebru birkaç kez okşadı, ufak tefek elinin sert gövdede aşağı yukarı kayışını izledi. Eğilip başını yaladı.


"Ohhh, evet bu iyiydi," dedi Kadir,


"Ama maliyetine değmeli."


 "Tamam, yeter ki ağzıma boşalma." dedi Ebru.


Çok garip duygular hissediyordu. Ne yaptığına inanamıyordu. Diğer tarafta her şey çoktan başlamıştı.


Ebru başını ağzına götürüp emmeye başladı. Kadir iriydi, çok iriydi. Keşke Alper'in daha küçük penisi üzerinde daha çok pratik yapsaydım diye düşünüyordu. Kadir'in sikinin başı tek başına ağzını dolduracak gibiydi. Ucu boğazına dayanınca öğürdü ve tükürükler saçmaya başlamıştı. Kadir onun başının arkasını avuçladı ve ağzını onun sert sikine doğru geri çekmeye zorladı. Sikinin başı artık tamamen ortaya çıkmıştı, parlak ve ıslaktı. Tekrar ağzına itti.

 

Ebru boğazını gevşetti ve tekrar öğürdüğünü hissetmeden önce başını yutabildi. Kadir onun başını sabit tutuyordu. Aletinin birazını daha Ebru'nun boğazından aşağı soktu. Ebru boğazının kocaman yarağın etrafında açıldığını hissediyordu. Daha derine ittikçe onu boğuyordu. Sonunda havasının tükendiğini hissetttiğinde kendini biraz geriçekebilmişti. Nefes verdi, sonra ciğerlerine temiz hava çekti. Kadir kafasını yeniden çekmişti.


Boğazı büyük yarrağa alışmaya başlamıştı ve Kadir tekrar ileri doğru iterek geri çekildi. Ebru kıpırdamadan durdu ve Kadir'in kalçalarını koltukta salladıkça burnuna yaklaşan kasık kıllarını izledi.


 "Şimdiye kadar buna değmedi. Bütün işi ben yapıyorum," dedi Kadir elini Ebru'nun başından çekerek.


Kanepede eğilmek sırtını acıtıyordu, bu yüzden Ebru adamın sikini bıraktı. Koltuktan inerek Kadir'in açılmış bacaklarının arasına diz çöktü. Kadir fırsattan istifade gömleğini çıkarmıştı. Ebru onun göğüs kaslarından etkilendiğini belli etmemeye çalışıyordu. Göğüsleri ve karın kasları sertti ve belirginleşmişti. Yumrulu yarağının başı karın kaslarının tepesine dayanmış, dimdik duruyordu. Ebru yarağın başını yakalayıp ağzına doğru çekti. Adam kalçalarını kaldırıp pantolonunu çıkarırken, Ebru başını ağzında tutuyordu. Taşakları da sikine uygun büyüklükteydi ve bacaklarının arasındaki kanepeye yayılmışlardı.

 

Ebru bu pozisyonda daha rahattı ve kısa süre sonra başını yavaşça adamın sikinin üzerinde oynatmaya başlamıştı. Adamın hoşuna gidip gitmediğini görmek için başını kaldırdı. Gözleri buluşunca Ebru vücudunda bir ürperti hissetti. Adamın bakışları güçlüydü, sanki ait olduğun yer burası, dizlerinin üzerinde kapkara sikimi emiyorsun, der gibiydi.


Ebru göz temasını keserek bakışlarını adamın boynundan aşağı indirerek koltuğun arkasına yayılmış kaslı kollarını, geniş göğsünü, kaya gibi sert karnını, gri-siyah kasık kıllarını ve kalın sikinin kökünü, yüzüne doğru ilerleyen ve ağzında kaybolan gövdesini inceledi.

Yeniden ürperen Ebru adamı rahatlatmak için çabalamaya başlamıştı. Burnu adamın kıllarına girene kadar gittikçe daha fazlasını yutmaya çalışıyordu.

Yarağın tamamını uzun süre ağzına alamıyordu. Adamın yarrağının yaklaşık yarısını hızla emerken bir eliyle tabanı mastürbasyon yapmaya karar vermişti. Diğer eliyle de taşaklarını hafifçe okşuyordu. Kadir'in değil ama kendisinin inlediğini fark etmişti. Hâlâ bir sürtük gibi hissediyordu ancak bu çok da yanlış gelmiyordu, aksine hoşuna gitmişti. Onun kalın sikini emmekten hoşlanmıştı. Sanki uzuyor, kalınlaşıyor, sertleşiyor, titriyor, pompalarken gırtlağından aşağı doğru döller akıtıyordu.

Geri çekildi ama Kadir'in eli tekrar kafasının üzerinde belirerek ağzını dölle doldururken kendisini öylece tutuyordu. Adamın dölünün sıcaklığı onu şaşırtmıştı ama tadı tahmin ettiği kadar kötü değildi. Adamın pompaladığı hızla sıcak spermleri yutmaya başlamıştı.


" Amına koyayım be kadın, bu benim payıma bedeldi," dedi Kadir.


Ebru anında kendinden gurur duymaya başlamıştı.


"Unutma, Mustafa ve Faruk'a hâlâ borcun var."

 

Ebru hâlâ Kadir'in bacaklarının arasında diz çökmüş, giderek küçülen ama hâlâ etkileyici olan sikini okşuyordu.


 "Sence onlara da sakso çekmeli miyim?" diye sordu.


"Hmm. Belki, ama onlara sorman gerekecek. Onlar iyi çocuklar. Eminim senin gibi çekici bir bayana yardımcı olmak isteyeceklerdir." Kadir kapıya doğru bakarak bağırdı,


"Hey Faruk, buraya gel." Faruk hâlâ paçavrasını ve aynalı gözlüklerini takıyordu. Elle sarılmış gibi görünen, güzel kokulu bir sigara içiyordu. Kadir'i çırılçıplak, Ebru'yu da bacaklarının arasında diz çökmüş görünce pek şaşırmışa benzemiyordu.


"Faruk, Ebru Hanım'ın sana sormak istediği bir şey var."


 Ebru, Faruk'un ancak on sekiz, belki on dokuz yaşında, reşit göründüğünü düşünüyordu. Aslında görünüşü fena değildi, kaslı ve sırım gibi bir çocuktu ama düşük beli, bol pantolonu ve boynundaki zincirlerle tam bir serseriye benziyordu.


"Faruk... merhaba... merak ediyordum da... Şey, şu anda paraya sıkışığım. Kadir arabamı tamir etmenin karşılığı olarak ona oral seks yapmama izin verdi. Acaba ben de senin için aynısını yapabilir miyim?"


 "Bilmem, iyi emiyor musun?"


 "Ebru Hanım birinci sınıf, A kalite bir saksocudur kardeşim," dedi Kadir pantolonunu yukarı çekerken.


 " Siktir, bir süredir sakso çektirmedim. Belki bana sakso çekebilirsin. Seviyor musun sakso çekmeyi?"


 Ebru tereddüt ettikten sonra Kadir'in gözlerinin içine baktı.


 "Evet," dedi.


"Güzel, çünkü yarağımın yalanmasını seviyorum ve bunu daha önce hiçbir seksi beyaz kaşar yapmamıştı. Siz seksi karılar bize bakmazsınız."


 Kaba, diye düşünmüştü Ebru ama sadece başını sallamakla yetindi.


 " Gel bakalım."


 "Hayır, sen çok istiyorsan gel al."


Ebru dizlerinin üzerinde yürürken esmer gencin yanına geldi. Adamın pantolonunu indirdi ve sikinin neye benzediğini görmek için sabırsızlandığını fark etti. Hayal kırıklığına uğramamıştı. Eğilerek Faruk'un hızla sertleşen yarağının başını ağzına aldı. Faruk, Kadir'den daha küçüktü, belki 17 cm, ama daha kalın ve sünnetliydi. Başını sikin üzerinde gezdirdi ve elleriyle pantolonunu ayak bileklerine kadar çekti.


Ebru Faruk'un sikini köküne kadar ağzına aldığında ekstra kalınlık tekrar öğürmesine neden olmuştu. Başı ağzına girene kadar geri çekti, böylece dilini tepenin etrafında döndürebiliyordu. Adamın bundan zevk alıp almadığını görmek için başını kaldırdı. Faruk sigarayı içine çekiyor ve dumanını ciğerlerinde tutuyordu. Onun esrar olabileceğinden şüphelenmişti. Öksürerek dumanı savurdu ve Ebru bütün işi yaparken Faruk gözlerini boşluğa dikmişti. Ebru hızla başını aşağı yukarı sallarken yüzünde aptal bir sırıtış vardı.

 Faruk kendi hayal dünyasında, "İşte bu!" diye mırıldandı. O anda birden Ebru'nun ağzı sıcak döllerle dolmaya başlamıştı. İlk fışkıran döl onu hazırlıksız yakalamıştı hemen başını geri çekmişti. Yarrak ağzından fırlayıp havalandı ve burnundan alnına doğru uzun bir döl teli püskürttü. Ebru yarağı tekrar ağzına alarak fışkıran her damlayı yuttu. İkisi gitmiş, biri kalmıştı böylece tamir işi de bitmiş olmalıydı.


Ebru tekrar yürüyerek tamirhaneye geldi. Mustafa sırt üstü yatmış, arabanın altında bir şeyler ayarlıyordu. Ebru bacaklarının arasına diz çökerek elini Mustafa'nın sikinin üzerine koydu. Mustafa yerinden sıçrayarak kafasını vurdu.


"Ne oluyor amına koyayım?" Ebru önce şaşkın şaşkın ona, sonra da arkasında duran Kadir ve Faruk'un sırıtan yüzlerine baktı.


"Şey, az önce arabamı tamir etmeleri karşılığında arkadaşlarına oral seks yaptım. Aynı şeyi senin için de yapmak isterim , Mustafa."


" Siktir evet," dedi,


Mustafa da yaşça büyük bir gençti. Gergin görünüyordu ve kot pantolonunu çıkarırken hayretle ona bakıyordu. Ebru yarağını çıkardığında gevşekti. Dokundukça biraz kabarıyordu.


Ebru'nun hepsini ağzına alıp emmesi kolay olmuştu. Bu işe yaramış, Mustafa utangaçlığını yenmiş ve siki büyümeye başlamıştı. Ebru tamamen sertleşene kadar emdi, sonra geri çekilip baktı. Brad, uzunluk ve büyüklük olarak Kadir ile Faruk arasında bir yerdeydi, belki 19 ya da 20 cm. Ebru onu emerken Mustafa betonun üzerinde sırtüstü yatmaya devam ediyordu.

Mustafa boynunu eğik tutuyordu, böylece kadın onun sikini emerken ona büyülenerek bakabiliyordu. Ebru başını aşağı yukarı sallarken ona göz kırpmıştı.


Çok uzun dayanmamıştı. Ebru, Mustafa'nın sikinin diğer iki erkeğin toplamı kadar ılık ve lezzetli sperm pompaladığına yemin edebilirdi. Neredeyse dört kez yutkunmuştu. Ebru o kadar çok sperm yutmuştu ki, öğle yemeğini yemediği için artık aç bile sayılmazdı.


Ebru, kendisine aşık bir köpek yavrusu gibi bakan Mustafa'ya göz kırptı. Kalkıp Faruk ve Kadir'in üzerinde çalıştığı arabasına doğru yürüdü. Faruk arabanın ön panelindeki üzerinde uzun bir numara olan plakayı çıkarıyordu.


"O ne?" diye sordu ağrıyan çenesini oynatarak.


"Uh... Bu senin şase numaran. Arabanın çalıntı olmadığından emin olmak için bakmam gerekiyor."


"Anlıyorum," dedi. Son bir ay içinde çalınan arabalar artmıştı.

 

"Kötü haber," dedi Kadir araya girerek.


 "Sorun şanzımanınızda."

 

Ebru kalbinin sıkıştığını hissetti.


"Ne kadar?"

 

"10-15 bin arası."


"Bunu ödeyemem" diye sızlandı. Yine ağlamaya başlamıştı birden .

 

"Bu çok fazla."

 

"Biliyorum canım," dedi Kadir, kolunu Ebru'nun omzuna atarak.


 "Belki bir şeyler yapabiliriz?" Onu tekrar ofisine doğru yönlendirdi.


 " Nasıl olacak Kadir?"


 "Sana söyledim, beyaz tenli oros..... yani kadınlardan hoşlanıyorum. Eğer seni sikersem benim payıma düşen parayı da almam."


 Ebru'nun nefesi kesilmişti.


"Hayır Kadir! Ben bunu yapamam. Benim bir erkek arkadaşım var. Biz ciddiyiz. Onu aldatamam."


 "Sadece sana bir iyilik yapmaya çalışıyorum gülüm. Benim paraya seks yapmaktan daha çok ihtiyacım var ama sen her kuruşuna değerdin."


 "Gerçekten mi? Çok tatlısın. Evet desem bile, benim için çok büyüksün. Asla sığmaz. Belki sana 10 oral seks daha borçlanabilirim?"


"Olmaz. Yakında taşınacağız." Kadir gömleğini başına kadar çekti.


"Ya şimdi ya hiç."


 "Benim aldatmayla ilgili bir sorunum var. Beni aldatan sevgililerim oldu, o yüzden nasıl bir his olduğunu biliyorum."


Ebru onun pantolonunu çıkarışını, sonra da iç çamaşırını indirişini izledi. Aleti hemen hemen tümüyle sertleşmişti.


"Ve dediğim gibi, sen çok büyüksün."


Ebru Kadir'in fiziğinden epey etkilenmişti. Şimdiye kadar bir erkekte gördüğü en iyi vücuda sahipti, özellikle de ellisine merdiven dayamış olduğu düşünülürse.


"Bak ne diyeceğim, bakalım ne kadarını kaldırabileceksin. Eğer dayanamazsan, parayı senin bulman gerekecek. Eğer seni sikebiliyorsam, amcığına boşalmam. Bu gerçek bir aldatma sayılmaz."


 " Olmaz mı?"


 "Bak, ya sikilirsin ya da sokağa çıkacaksın."


 "Tamam, deneyebiliriz, ama sakın amı... yani, vajinama boşalayım deme. Şimdi nasıl yapabiliriz?"


"Kıyafetlerini çıkararak başlayabilirsin ama yavaş yavaş yap." Kadir koltuğa oturup yavaş yavaş sikini okşamaya başlamıştı.


Ebru beyaz bir bluz ve siyah bir pantolon giymiş bir iş kadınıydı. Bluzu kurumuştu ve artık vücuduna çok fazla yapışmıyordu. Omuzlarına kadar uzanan koyu renkli saçlarını geriye attı ve bluzunun düğmelerini yukarıdan aşağıya doğru açmaya başlamıştı.


"Kalçalarını dans eder gibi salla," diye emretti Kadir.


Ebru da bunda bir sakınca görmemiş, bluzunu açıp omuzlarından indirirken yerinde dans etmeye başlamıştı.


"Önce pantolon," dedi Kadir Ebru sütyenini çıkarmaya başlarken. Ebru pantolonunun düğmelerini çözdü ve aşağı çekerek külotunu ortaya çıkardı.


"Arkanı dön ve onları çıkar."


Döndü ve pantolonunu indirdi, poposu Kürt adama dönük şekilde domaldı.


"Ohh, amına koyayım!. Bana doğru dön. Görmek istiyorum seni."


Ebru yavaşça dönerken dans ediyordu. İç çamaşırı sadeydi ama küçük ve dar olduğu için üzerinde seksi duruyordu. Ebru'nun hem kalçaları hem de göğüsleri orantılıydu. Sütyen ölçüsü B'ydi, ama minyon bedeninde göğüsleri oldukça belirgindi. Göğüs uçları kahverengi aerolarında 1cm yakın çıkıyordu. Uzun bacakları topuklu giydiğinde daha uzun görünürdü. Alper böyle giyindiğinde hep tay gibi olduğunu söylerdi.


"Ohhh, sikilesi karı..." dedi Kadir

 

"Şimdi de geri kalanı."


Ebru sütyenini çıkarırken aşağıya, kendine baktı. Meme uçlarının taş gibi sert olduğunu ve külotunu indirdiğinde ıslanmış olduğunu görünce şaşırmıştı. Kadir'in gözleri şehvetle açılmış, Ebru'nun çıplak vücuduna bakıyordu.


"Bayan, çok güzelsiniz! Hiç böyle bir orospuyu sikmemiştim..."


" "Sağ ol. "Nasıl yapmak istiyorsun?"


"Sikimin içine girmesini izleyeceksin, gel koltuğa otur."


 Kadir ayağa kalkarak kenara çekildi. Yanından geçerken sikinin başı Ebru'ya dokununca tüyleri diken diken olmuştu. Hiçbir kadın böyle bir siki alamazdı ama alırsa da 3 binini kurtarırdı.


Ebru biraz titizdi ve kirli kanepeye çırılçıplak otururken yüzünü buruşturmuştu. Kadir onun önünde diz çöktü ve iri ellerini dizlerine koyarak bacaklarını ayırdı. Ebru'nun ıslak, küçük, pembe, beyaz amcığı gözlerinin önündeydi.

 

"Ohh... ne güzel bir amcık. Kaydır kıçını koltuktan." Ebru vücudunu kanepeden aşağı kaydırdı. Yarağın iri, bombeli başının kasıklarına yaklaşmasını korkuyla izliyordu. Sünnet derisi, yaklaştıkça yavaşça ortaya çıkan başın etrafına sıkıca gerilmişti. Kafasından dışarıya prekum sızıyordu.

 

Kadir'in yarağının başı amına değdiğinde Ebru irkildi. Kadir yarrağı dudaklarında bir aşağı bir yukarı gezdirirken, dokunduğu yeri kaplayan kayganlık karşısında şaşkına dönmüştü.

Ebru korkuyor gibiydi ama amcığı hazır ve arzulu görünüyordu. Kadir sikini birkaç kez daha Ebru'nun yarığından aşağı yukarı kaydırdıktan sonra bastırmaya başlamıştı. Ebru kocaman başın amına dayandığını hissetmişti.

Kadir başını daha da bastırdı. Ebru amının hafifçe fışkırdığını ve sikinin kafasını sardığını hissediyordu. Ebru tam vazgeçeceğini düşünürken, deliğinin başın etrafında gerilerek daha önce hiç olmadığı kadar geniş açıldığını anladı.


"Ugh, Ahhhh!" dediler birlikte .


Kadir kalçalarını döndürerek sikinin başını iyice kıvama getiriyordu. Biraz hareket ettirdikten sonra iki santim daha içeri itti.


"Ohhh, kocaman!" dedi Ebru, içine giren kalın yarrağına bakarken.


Kadir biraz daha itti, her santimetre Ebru'nun amını genişleten bir mücadeleydi. Ebru içine dolduğunu hissediyordu ama canı yanmıyordu. Aksine, Kadir'in büyük kara yarrağı onu o kadar iyi dolduruyordu ki, amındaki her sinir ucunu uyarıyordu. Ebru daha fazlasını içine almak için kendini zorlamaya başladı. Bundan hiç bu kadar zevk alacağını tahmin etmemişti.


Kadir, sikinin yaklaşık yarısı içindeyken dirençle karşılaşmıştı. Onu yavaş yavaş sikmeye başladı. Kadir yavaşça geri çekiyor, sonra ileri doğru itiyordu. Adamın etli yarrağı, durmak bilmeyen darbeleriyle daha önce hiç kimsenin giremediği kadar derine girmişti. Ebru'nun gözleri ani bir zevk dalgasıyla kocaman açılmıştı. Kalçalarını oynatmaya, adama doğru kendini itmeye başlamıştı.


"Hoşuna gitti değil mi?" diye sordu Kadir, sırıtarak ve homurdanarak sikini öne doğru iterken.

 

"Uh, uh, oh, evet, hoşuma gitti. Ahhhh...! Gerçekten... güzel. Evet, gerçekten iyi. Oh, , sik beni Kadir. Bu en iyi sikişim."


"Hmm, demek küçük pembe aç amcığın büyük kürt yarrağını seviyormuş. Benim büyük Kürt yarağım da senin o daracık beyaz amcığını sevdi."


Kadir daha hızlı ve daha sert sikmeye başlamıştı. Artık daha fazla giremeyeceğini düşündüğü bir noktaya geldi ve hâlâ 6 cm kalmıştı.


 "Ohhhh... Daha fazla değil, çok... büyük. Ohhhhhh...., boşalacağım. Kocaman yarağın yüzünden boşalacağım. Ah, ah, aaahhh..." Ebru çığlıklar atarak inliyordu.

 

Kadir yarağının daha da kayganlaştığını hissedince fırsattan istifade yarağının geri kalanını da Ebru'nun amına gömdü. Ebru, orgazmı vücudunu ele geçirirken hâlâ zevkle kıvranıyordu. Acı zevkle karışınca vücudu aniden şokla sıçradı.


"Hayır, çok büyük, Offf..., evet, siktir evet, oh, acıyor, daha fazla, lütfen beni daha fazla sok."


 "Ohhh.... Orospuu... Seni büyük yarrağa delisi yapacağım."


Ebru da aynı düşünceye sahipti. Kendini adeta delirmiş bir seks bağımlısı gibi hissetmeye başlamıştı. Uzun bacaklarını Kadir'in beline sarmış, kalçalarını kavrayarak kendisini daha sert sikmesini sağlamaya çalışıyordu. Her itişte amını aşağı doğru bastırıyordu. Başka bir orgazm, bir öncekinden daha güçlü olacağa benziyordu.


Kadir geriye uzanıp ayak bileklerinden tuttu ve bacaklarını araladı. Hâlâ ayağında topuklu ayakkabısı vardı. Küçük amcık deliği adamın her hamlesinde kocaman kalın yarağı sarıyordu. Geri çekildiğinde, kara sikinin üzerinde parıldayan köpükleri görebiliyordu. Adamın siki bir şahmerdan gibi içine doğru sokuluyor sonra çıkıyordu.


Orgazm olurken, sanki sonsuza dek sürecekmiş gibi gelmişti. Amcığı onun sikini sıkıyor, sonra etrafını genişletiyor, sonunda dalgalar gibi dalgalanıyordu. Sonunda güçlü orgazm durmuş, ama havai fişek gibi patlayan bir dizi küçük orgazma dönüşmüştü.

Kadir yarağını içine bastırıp hareketsiz tuttu. Adamın yarrağı Ebru'nun içinde sarsılırken, döller Ebru'nun rahmini kaplamaya başlamıştı. Ebru'nun küçük orgazmları tekrar büyümüş, Kadir'in yarrağı amına döl pompalamaya devam edinceye kadar sürmüştü.

 

**************


"Hadi, gel?"

 

" Yapamam," dedi Ebru, kendini bir sürtük gibi hissediyordu. Küçük bir çöp tenekesinin üzerine çömelmiş, Kadir'in döllerinin tamamının içinden dışarı çıkarmaya çalışıyordu.. İnanılmaz bir his olmasına rağmen içine boşalmaması gerekiyordu.

 

" Hadi ama, çok komik." Kadir koltuktan kalktı ve giyinmeye başladı.


 ""Çok ayıp."" dedi Ebru


 "Çocukların arabanı bedavaya tamir etmesini istiyorsan, dediğimi yapacaksın." Kadir kıçına acıtacak kadar sert bir şaplak indirdi.


Ebru içini çekti.


Tamirhaneye girdiğinde Mustafa bir arabanın motorunun yarısını sökmüş gibi görünüyordu. Onu görünce başını kaldırarak bir alet düşürdü.


Topuklu ayakkabıları dışında çıplaktı. Uzun ince bacakları bitmeyecek gibi görünüyordu. Mustafa onun çıplak vücuduna takdirle ve açlıkla bakıyordu. Mustafa'nın gözleri Ebru'nun ayak bileklerinden, dizlerine, baldırlarına ve traşlı pembe amına kadar vücudunu taramaya başlamıştı.


Ebru derin bir nefes alıp gururunu sineye çekti. Bir eliyle göğsünü, diğer eliyle de amcığını avuçladı.


"Ooo, çok azgınım. Senle uzun uzun sikişmek istiyorum. Bütün gece amcığımı siktireceğim," dedi Ebru doğulu aksanı taklidi yaparken. Kadir arkasından kahkahalarla gülüyordu.

 Ebru Mustafa'yı tutup kanepeye götürürken Mustafa yutkunuyordu.


Kadir gibi Faruk da kahkahayı patlatmıştı.


"Oooo, bak sen şu kancığa, şimdi senin amını götünü dağıtacağım kaşar..." dedi Mustafa.


Bütün bu laf dalaşına rağmen Mustafa gergin görünüyordu ve yüzü bir esmer tenli erkeğin olabileceği kadar beyazdı. Ebru onun bakir olabileceğinden şüphelenmişti.


Soyunmasına yardım ederken Mustafa'nın sikinin tamamen kalkmış olması Ebru'yu etkilemişti. Bu adamlar boşaldıktan sonra olağanüstü bir şekilde yeniden toparlanıyorlardı. Onu kanepeye itip kucağına oturdu. Kadir'le yaptığı antrenmana rağmen, Ebru ikinci kez aldığı yarrağı amına sokarken bir şehvet dalgası daha hissetmişti. Ebru kendini Mustafa'nın yarrağının üzerine bırakırken hem Ebru hem de Mustafa inlemeye başlamıştı. Mustafa hayranlıkla Ebru'nun amcığının içinde kaybolmakta olan yarrağına bakıyordu.


"Ohh. Çok fena lan, amcığın yanıyor" diye söylenirken, Ebru'nun onun bakire olduğuna dair şüphelerini doğruluyordu. Ebru oğlanın kucağında hızla zıplamaya başlamıştı.

 

" Hey kancık, o boşaldıktan sonra seni sikmeyeceğim. Bana paramı ödemelisin."


Ebru omzunun üzerinden baktığında Faruk'un hâlâ güneş gözlüğü ve pejmürde kıyafetiyle orada durduğunu gördü.


"Oh oh, sik beni Mustafa" derken bir orgazmın daha yaklaştığını hissediyordu.


"Mmmmm..... Benim o kadar param yok Faruk. Oh evet, evet, evet. Sikine bayıldım Mustafa" dedi.


" Amını oynat, sürtük," dedi Mustafa utangaçlığını kaybederek. Ellerini kalçasından çekerek göğüslerini kavradı. Elleri yağdan simsiyah olmuştu ve dokunduğu her yerde izler bırakıyordu. Meme uçlarını parmaklarının arasında yuvarladı ve çekiştirdi, onun kaymak gibi göğüslerinden ve uzun göğüs uçlarından büyülenmiş gibiydi.


Elleri hâlâ göğüslerini sıkıyordu ki bir çift el daha Ebru'nun kalçalarını kavradı. Ebru arkasına baktığında Faruk'un tüm kıyafetlerini çıkartmış olduğunu görmüştü. Faruk sikini Ebru'nun kıçına doğru yaklaştırıyordu.


"Ne yapıyorsun sen?"


"Kalan tek deliğinden paramı çekeceğim," dedi Faruk pis pis sırıtıyordu.


Ebru'ya Kadir'i ilk kez amına almasını hatırlattı. Faruk'un sikinin başı Ebru'nun kıçına sertçe bastırıyor, götü isteksizce açılıp başı zorla içeri girene kadar ittiriyordu. Mustafa'nın yarrağı tam Ebru'nun kıçı acımaya başladığında fışkırmaya başlamıştı. Mustafa götüne giren yarrak yüzünden zaten küçük olan amıcığında uzun süre dayanamamıştı. Ebru'nun amcığının tekrar dölle dolması bir orgazmı daha tetiklemiş ve Ebru'yu kendinden geçirmişti.


Orgazm olurken arka deliğini Faruk'un sikinin etrafında sıkmış ama sonra zevkle gevşetmişti.


Ebru yavaşça kendine geldiğinde kıçındaki büyük acının farkına vardı. Faruk fırsattan istifade sikinin büyük bir kısmını içeri sokmuştu. Mustafa'nın siki hâlâ amının içindeydi ama gevşemiş ve boşalmıştı. Götünün yarrağı içine almak için esnedikçe acısı da hızla azalıyordu. Faruk hareket etmeye başlayınca sevindi, Faruk yarrağını kayganlaştırmak için bir şey kullanmıştı. Faruk sikini Ebru'nun kıçına her gömdüğünde, klitorisi Mustafa'nın kıllı kasıklarına sürtünerek onu azdırıyordu. Bundan hoşlanmaya başlıyordu.


Ebru, Faruk'un içine geri iterken klitorisini sertçe Mustafa'ya bastırdı.


" Amına koduğum karısı. Şimdi hoşuna gidiyor mu orospu? " diye sordu Faruk.


"Kıçının yarrakla doldurulması hoşuna gidiyor mu? Senin beyaz orospu deliklerin... Çirkin yaraklarımızla sikiliyor haa. Götünü siktiğimin kaltağı..."


"Ohhhhh.... bayıldım. Sik götümü. Yarraklarınızın içimde olmasına bayılıyorum." Ebru Mustafa'nın sikinin yeniden canlandığını hissedebiliyordu. Amının içinde büyüyor, tekrar tamamen sertleşene kadar kabarıp kalınlaşıyordu.


İnanılmazdı! Artık aynı anda iki yarak tarafından sikiliyordu Ebru. Hissettikleri muhteşemdi. Orgazm üstüne orgazm yaşarken, Faruk'un yarağının götünü dölleriyle doldurduğunu, Mustafa'nın yarağının da rahmine bir kez daha döllerini püskürttüğünü hayal meyal hissediyordu.


Dünya onun etrafında dönmeye başlamıştı. İçindeki bütün sinirler beynine yaylım ateşleri gönderiyordu. İnce bedeni için dayanılmaz bir şeydi bu. Kendinden geçmişti Ebru.


Ebru ağrıyla gözlerini açmıştı. Ağrı bu kez karnındaydı.


Kanepenin arkalığına domalmış yeniden sikiliyordu ve kanepe karnına bastırıyordu.


"Arabanın nesi var?" diye sordu onu siken ses.


 Kadir önünde giyinik bir şekilde duruyordu.


"Bir şey yok, sadece bir cıvata gevşemiş" dedi.


Ebru Kadir'e baktı, o da sırıttı, omuz silkti ve başını salladı. Onu kandırarak sikmişlerdi. Sonra başka bir tuhaflık fark etti. Faruk'un bir arabayı bir kamyonun arkasına doğru sürdüğünü ve Mustafa'nın onu yönlendirdiğini görebiliyordu.


"Sen kimsin?" diye sordu omzunun üzerinden bakarak.


"Ben kamyon şoförüyüm." Bu adam çok esmerdi ve hafif bir doğu aksanı vardı. Adamın yarrağı da çok büyüktü ve onu hızla başka bir orgazma sürüklüyordu.


Bu adamlar yalan söylemiş ve onu kandırmışlardı. Onu sikmiş ve ona tecavüz etmişlerdi. Ebru kızmak yerine bağırıyordu,


"Ohhhh.....Umurumda değil...... Mmmmmmm.... sadece sik beni, AAAAAHHHH....... DURMA...... DİPLE..... DERİNE..... DAHA DERİN durma sik beni. Yarraklarınıza BAYILIYORUM. "


"Hayır, asıl kotamızı doldurduğunuz için teşekkür ederiz," dedi kamyon şoförü.

Ebru anlamamıştı ama umurunda da değildi.


Bu adamlar ona seksten gerçekten zevk almayı öğretmişti artık , orgazmlar yeniden başlıyordu. Rahatlamış kendini seksin mutluluğuna kaptırmıştı.


Ebru kanepede bitkin bir halde uyandı. Dudaklarında, karnında ve göğüslerinde sperm kalıntıları vardı, bu da bayıldıktan sonra onu birkaç kez daha siktiklerini tahmin ediyordu. Ayrıca, götünden dışarı damlayan taze bir dölle vıcık vıcık olmuştu. Vücudu kurumuş sperm ve yağ lekeleriyle kaplıydı. Giyinmeye başlarken bu karmaşadan tiksinerek burnunu kırıştırdı.


Kadir'in ofisinden çıktığında depo/garaj bomboştu. Sadece insanlar değil, her şey boştu. Ne bir adam, ne bir alet, ne de kendi arabası da dahil olmak üzere hiçbir araba. Geriye kalan tek şey ise gazetenin açılmış bir sayfasındaki haber bülteniydi. Manşette araba hırsızlıkları devam ediyor yazıyordu.


Ebru, Kadir'in ve grubunun gerçekte kim olduğunu anladığında içinin daraldığını hissetti. Arabasının çalınması berbat bir gün için mükemmel bir sondu.


Ancak yaşadığı seks inanılmazdı ve fırsat verilse her şeyi tekrar yapabileceğini fark ettiğinde şaşırmamıştı. Kapıdan dışarı çıkınca çok şaşırdı.


Dışarısı artık karanlıktı, muhtemelen oldukça geç olmuştu ve artık yağmur yağmıyordu. Sokaklar bomboştu. Trafik yoktu, etrafta ona tecavüz etmeye ve gasp etmeye hazır uyuşturucu çeteleri dolaşmıyordu. Onu dışarıda bekleyen tek şey arabasıydı. Araba, anahtarları kontakta onu bekliyordu.


Ebru motoru çalıştırıp arabayı vitese taktı. Araba bir kedi yavrusu gibi mırıldanıyordu. Alper'i arayıp arabasında sorun olduğunu söylemeden önce temizlenmek için eve doğru yola koyuldu. Arabasını neden çalmadıklarını hiç bilmiyordu ama dört erkeği çok mutlu ettiği için olduğunu düşünmek hoşuna gidiyordu.


Bildiği başka bir şey de Alper'in artık onunla isteyerek yapacağı yeni şeylerden mutlu olacağıydı.


Peki ya kendisi sadece Alper'le mutlu olabilecek miydi?

 

Son