(048) Tembel Kocam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(048) Tembel Kocam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tembel Kocam (Bölüm 1)

Ben Ankara'dan Hümeyra. Ailemin maddi durumu her zaman kötü idi. Gençliğimde her zaman daha iyi bir hayatın hayali ile yaşıyordum. Evlenip bir gün bu hayattan çıkacağım günü sabırsızlıkla bekliyordum. 
Sevdiğim genç, babamın tabiri ile, ipe sapa gelmez itin ta kendisiydi. Ama seviyordum. Üniversiteyi kazanmama rağmen gitmedim. Onunla beraber gezmek tozmak çok eğlenceli idi. Bir gece ona kaçtım ve evlendik. Ailem beni bir daha kabul etmedi. Evleneli bir yıl olmuştu ve ben o zamanlar 19 yaşındaydım. Kocamın ailesiyle birlikte oturuyorduk. Gerçekten de maddi imkanlarımız çok ama çok kısıtlı idi. Bir yıl çok büyük maddi güçlüklerle geçti. Kocam girdiği işlerden bir haftada çıkan, çalışmak istemeyen tembel biriydi. Gün geçtikçe de kocama olan sevgim azalır olmuştu.
Üzgündüm, sürekli ağlayarak geçiriyorum günlerimi. Sonunda kocam askere gitti, bense kayınpederlerimin yanında kaldım.

Kayınpederim bir bakanlıktan emekli idi. Çalışırken çok fazla yatırım yapmamış ancak bir ev almıştı. Devamlı olarak oğluna çalışırken para yetiştiremediğini söylerdi. Kısaca benim kocam benimle yediği tüm paraları babasından alıyor ve savuruyordu.

Aynı bakanlıktan emekli olan arkadaşı Ali bey, bir inşaat firmasını kurmuş ve kendisine bir sekreter ve dışarıda işleri koşturacak birisini arıyormuş. Kayınpederim de ona, 
"Bizim gelin çalışsın, oğlan asker, zor durumdayız, bir sürü borç bırakıp gitti eşek sıpası!" diye dert yanmış. Ali bey de, 
"Tamam gelsin başlasın hemen!" demiş. Kayınpederim bana iş bulduğunu söylediğinde, en azından elime geçen parayla kendi ihtiyaçlarımı alırım, kocama para gönderirim, bir güvencem olur v.b gibi düşüncelerle hemen kabul ettim. Çok sevinmiştim. Artık en azından kendi işim ve param olacaktı.

Ali bey ile tanışmak için kayınpederimle beraber, Kızılay'da bir binaya gittik. Binada, ev olarak kullanılan normal dairelerin yanı sıra, bazı dairelerin büro olarak kullanıldığı karma bir yapı idi. Büronun kapısını 50 yaşlarında, biraz kel, bıyıklı, orta boylarda bir bey açtı. Evet bu Ali beydi. Çok sevecen bir şekilde karşıladı bizi. Oturduk konuştuk. 
Kısaca kendimi anlatırsam süper modellere benzemesem de incecik narin yapılı biriydim, uzun düz saçlarım minyon yapım vardır . Güzel giyinmeyi giydiklerimi yakıştırmayı her kadın gibi severim. Evimde olan kıyafetlerden güzel de giyinmiştim. Biraz oturup konuştuktan sonra, Ali bey kayınpederime, 
"Biz gelininle anlaşırız, sen merak etme üstad!" dedi ve kayınpederimi uğurladı. Ben o günden itibaren çalışmaya başladım. Ali bey ne derse harfiyen yerine getiriyordum. Öğlen yemeklerini bazen beraber, bazende odamda ben tek yiyordum. Güzel geçiyordu günlerim. Elim parasal yönden biraz düzelmiş, eve de yardım ediyordum. Kayınpeder halinden çok memnundu. Ben akşamları eve gelince bana hiç iş yaptırmıyordu bile, evdeki görümceme yaptırıyordu tüm ev işlerini işleri. 
Böylece aradan 4 ay geçmişti.

Ali beyin eşi birkaç yıl önce vefat etmişti. Hoş arada sırada bayan arkadaşının da geldiğini görmüştüm. Bayan arkadaşı gelince, Ali bey beni dışarıdaki işlere gönderirdi. Olayın farkına varmıştım, ama herkesin özel hayatı, beni ilgilendirmez diyordum, ama çokta merak ediyordum. Ali beyin arada sırada da beni süzdüğünün farkındaydım, ama hiçbir şey söylemiyordu bana. Bir gün bana seslendi, "Hümeyra, bu gün arkadaşım Mustafa gelecek, şu parayı al da biraz çerez, kavun, beyaz peynir, meyva falan al. Haa, rakı da az, bir de soğuk rakı al!" dedi. 
"Peki!" dedim, dediklerini karşıdaki marketten aldım ve hemen geldim. Mutfağa gidip hazırladım, bürodaki masaya getirdim.

Ali bey akşam üstü arada bir demlenir, benle sohbet eder, ben de kola içerek ona eşlik ederdim. Yine öyle olacak zannettim. Aradan 10 dakika geçti geçmedi kapı çaldı. Mustafa bey geldi. Kendisi de aynı bakanlıktan emekli idi, o da hemen hemen aynı yaşlardaydı. Kapıyı açınca bana gülümsedi, yanağımı okşadı. Ben kapıyı kapatmak için arkamı döndüğümde eli kalçama dokundu. Yok yok, mutlaka eli yanlışlıkla çarptı, öyle bir şey yapmaz dedim kendi kendime. Güldüm, içeri buyur ettim ve odama çekildim. Büro ile odam arasında da bir koridor vardı. Bir ara benden bahsettiklerini duydum. Kapıların açık olmasına rağmen tam anlaşılmıyordu konuştukları, ama benden bahsediyordu Mustafa bey. Ne diyordu diye merak ediyordum...

Sonra beni çağırdılar yanlarına. Gittiğimde Mustafa bey, 

"Hümeyra, gel otur, bizimle bir duble rakı da sen iç, hem biraz da laflarız!" dedi. Hayatımda hiç içki içmemiştim. Ama sırf hakkımda ne konuştuklarını çok merak ettiğimden kabul ettim. Rakıdan bir yudum aldım ve tadını da kokusunu da beğenmedim. Yüzümün ekşidiğini görünce, Mustafa bey, 

"İlk defa mı içiyorsun?" diye sordu. 
Ben,
"Evet, tadı berbat!" deyince, 

"O zaman bir seferde fondip yap!" dedi. Dediği gibi yaptım, bir dikişte bitirdim bardaktaki rakıyı. Ama halen ağzımdaki Anason tadı vardı ve yine yüzüm ekşimişti. Mustafa bey kendi çatalıyla ağzıma önce biraz beyaz peynir verdi, üstüne de bir parça kavun yedirdi. Ağzımdaki anason tadı şimdi yerini kavun tadına bırakmıştı, ama kafamın hafiften dönmeye başladığını hissediyordum. Ve işin garip tarafı, vücudum gevşemiş, dilim çözülmüştü, sebebini bilmediğim bir şekilde neşeliydim. Bana sormadan Ali bey bir duble daha rakı doldurup verdi elime, 

"Al bakalım, bu seferkini yavaş yavaş yudumla!" dedi.

Ben rakıdan yudumladıkça, Ali beyle Mustafa bey sırayla ağzıma beyaz peynir ve kavun veriyorlar, kah sırtımı sıvazlıyorlar, kah başımı okşuyorlardı. Doğrusu gösterdikleri bu ilgi çok hoşuma gitmişti. Sonunda ikinci dublem de bitmiş ve kafam çok güzel olmuştu. Ali bey, 

"Bak sana bir teklifimiz olacak, daha çok para kazanmak ister misin?" deyince, hemen atladım, "Tabiki isterim!" dedim. 

"Bizim dediklerimizi yaparsan eline çok iyi para geçer! Ailece zor durumda olduğunu biliyoruz. Kayınpederin bana (Eti de senin, kemiği de!) demişti, hatırlıyormusun?" dedi. Evet gerçekten te öyle söylemişti. Ali bey, 

"Eğer daha çok çalışırsan, sana daha çok para veririz!" dedi. 

"Tamam, çalışırım!" dedim. 

"Söz mü?" dediler, 

"Söz! Ama ne iş yapacağım?" dedim. 

"Kabul ediyor musun, önce onu söyle?" dediler. 

"Tabiki kabul ediyorum, neden etmeyim? Sonuçta haftasonlarım boş geçiyor!" dedim.

"Bir iki saat te akşamları fazladan çalışırsın!" deyince, 

"Tamam!" dedim. 

"Ozaman mesai çizelgen için şunu imzala! İstersen oku!" dediler. Onlara çok güvendiğimden ve ayrıca arada kayınpeder de var diyerek, hemen imzaladım. Ali bey kayınpederimi de aradı, durumu izah etti, o da seve seve kabul etti, fazladan para alacaktım sonuçta.

Ali bey güldü, kağıdı aldı, kasaya koydu ve Mustafa beye, 

"Güzel! Bak hiç zor olmadı!" dedi. Mustafa bey de güldü, rakısını içmeye devam etti. Ben halen anlamamıştım, fazladan ne iş yapacağımı sordum. Ali bey gülerek, 

"Bizim özel isteklerimizi yerine getireceksin! Bizi memnun et, biz de seni fazla fazla memnun ederiz!" deyince, 

"Nasıl yani?" dedim. Mustafa bey bir kahkaha attı, 

"Üstad sen harikasın valla, nerden bulursun bunları yaa!" dedi. Ali bey gayet ciddi bir şekilde, 

"Bak Hümeyra, biz seni bir güzel sikeceğiz!" deyince, bir reflexle,

"Hayır, olmaz!" dedim. 

"Nasıl olmaz? İmza attın! Ayrıca kayınpederine telefon ederim, senin gelin çalışmak istemiyor, hem de eli uzun, birkaç kez hırsızlık yaparken yakaladım onu derim!" dedi.

Ne yapacaktım şimdi ben? Acaba kabul etse miydim? Üstelik ne zamandan beri yarak da görmemiştim. Bazı geceler rüyamda boşaldığım bile oluyordu. Tüm cesaretimi topladım ve 

"Tamam kabul ediyorum, istediğinizi yapacağım!" dedim. Mustafa bey, Ali beye, 

"İşte bu dostum! İlk sen buldun, ilk sen bak tadına!" dedi. 

Ali bey elimden tutarak beni kaldırdı ve misafirleri kabul ettiği odaya götürdü. Ayakta gömleğimin düğmelerini açtı. Dudaklarımı, boynumu boğazımı öperken, bir eli göğüslerim de geziniyor, göğüslerimi sıkıyor, diğer eli de kalçalarımı okşuyordu. Sonra beni kanepeye oturtup, kendisi soyunmaya başladı, 

"Hadi durma, soyun sen de!" dedi. Sıkıla sıkıla soyundum. Kanepeye uzandım. Kapı yarı açık kalmıştı bu arada...

Ali bey sikini eline almış, yüzüme doğru sallayarak, 

"Hadi biraz em de kendine gelsin!" dedi, sikini ağzıma dayadı. Kocamla sevişiyormuşum gibi hissetmeye çalıştım, gözlerimi yumdum ve bir güzel emdim sikini, taşaklarını yaladım. Meğerse ne kadar çok özlemişim yarak yalamayı. Ali bey sikini biraz yalattıktan sonra aşağı tarafıma geçti, bacaklarımı ayırdı ve kalçalarımı okşayarak, dilini amıma soktu. Amımın dudaklarını emiyor, klitorisimi yalıyordu, bu konuda kocamdan daha tecrübeliydi. Amım müthiş sulanmıştı. O ara kapıda Mustafa beyi gördüm, bize bakıyor ve yarağını sıvazlıyordu. Az sonra o da içeri soyunuk bir şekilde geldi, kalkmış yarağını ağzıma verdi. Resmen ağzımı sikiyordu, ağzımda gidip geliyordu. Ben artık kendimi olayın akışına kaptırmıştım, çünkü bedenimin buna ihtiyacı vardı.

Ali bey amcığımı yalıyor, arada bir parmaklarını sokuyordu amıma. Boşalacağımı hissettim, iyice dolmuştum çünkü. Kaç aydır yarrak yüzü görmezken, şimdi iki tane vardı. Ali bey kalktı ve Mustafa beyle yer değiştirdiler, şimdi Ali beyin yarağı ağzımda, Mustafa bey benim amcığımı yalıyordu. Mustafa bey amımı yalarken bir ara parmağını göt deliğine soktu, işte o zaman sarsıla sarsıla orgazm olup, işercesine boşaldım. Mustafa beyin yüzü püsküren zevk sularımdan sırılsıklam olmuştu. Mustafa bey bir, 

"Woawww!" çektikten sonra doğruldu, bacak arama yanaştı. Yarağını önce amımın dudakları arasına sürttü, sonra birden sonuna kadar kökledi amıma.

Kaç aydır yarak girmediği için amcığım daralmıştı. Bundan dolayı canım yanmıştı, ama bir o kadarda hoşuma gitmişti. Yarağı içimi doldurmuştu. Bir taraftan Ali bey ağzımı sikerken, Mustafa beyin amcığımı sikmesi tarif edilmez bir zevk veriyordu bana. Doğrusu Mustafa bey işini iyi yapıyordu, bir taraftantan da, 

"Uzun zamandır sikilmediği belli, amı öyle dar ki, sikimi mengene gibi kıstırıyor üstadım!" diyordu. Bu Ali beyi dahada da şehvetlendirmişti ki, iyice sokuyordu yarağını ağzıma, boğazımın derinliklerine kadar giriyordu. Sonra aniden ağzıma boşaldı. Midem bulanmamıştı hiç, sikini emmeye yalamaya devam ettim, ama yutmadım, döllerini geri sikine tükürdüm. O sırada Mustafa bey de, 

"Offf, harika bir amcığın var!" diyerek içime boşaldı...

Biraz dinlendikten sonra beni kaldırıp banyoya götürdüler, bir güzel yıkadılar, kuruladılar. Sonra da büroya geçtik, üçümüz de çırılçıplak bir şekilde. Beni aralarına oturtmuşlardı, sürekli iltifat ediyorlardı. Harika bir kadın olduğumu, böyle gidersem çok para kazanacağımı ve bir kadının ne kadar çok sikilirse o kadar güzelleşeceğini falan söylüyorlardı. Rakılarını yudumluyorlar, bir taraftan da meze olarak göğüslerimi öpüyorlar, amcığımı okşuyorlardı. Ben de iki elimle onların yaraklarını sıvazlıyor, tekrar kaldırmaya çalışıyordum. Doymamıştım çünkü, bir kez sikilmiştim daha. Evlendiğimizin ilk günlerinde kocam beni sabaha kadar siker inletirdi de, bana mısın demezdim.

Sonra Mustafa bey masayı biraz ittirip yer açtı ve yarağını iyice emmemi söyledi. Kalktım ve önünde çömelerek yarağını ağzıma aldım. Tıpkı Ali beyin sikini ve taşaklarını da yalayıp emdiğim gibi, güzelce yaladım emdim. O sırada Ali bey de kalktı ve arkama geldi, ben Mustafa beyin yarağını yalarken, belimden tutup beni önünde domalır hale getirdi. Sonra götümün yanaklarını iki elimle ayırmamı istedi. Dediğini yaptım. Mustafa bey de saçlarımı eline dolamış, yarağını ağzıma vermeye devam ediyordu. Birden göt deliğimde garip bir ıslaklık hissettim. Meğer Ali bey göt deliğime bir parça kavun koymuş, parmağıyla da kavunu götüme yedirmeye çalışıyordu. Tabi kavun parçasının hepsi götüme girmiyor, birazı göt deliğimin ağzında eziliyor, suyu amıma akıyordu. Ali bey de amımdan yukarı doğru yalayarak göt deliğime geliyor ve ezilen kavun parçalarını yiyor, sonra da göt deliğimi yalıyordu...

Bu işlemi birkaç kez yaptıktan sonra, 

"Mis gibisin yavrum, amın da götün de harika! Hele bu göte hiç giren olmamış, bakir kalmış burası!" deyince, eyvah şimdi götümü sikecek diye iç geçirdim. Ama itiraz hakkım yoktu, zaten onların seks kölesi olmuştum, artık geriye dönüş yoktu. Bir anda göt deliğim de bir yanma hissettim, hemen ardından Ali bey göt deliğimi yalamaya başladı. Bu sefer de göt deliğime biraz rakı döküp yalıyordu. Bir süre sonra göt deliğim iyice uyuşmuştu artık, neredeyse götümü parmaklamasını bile hissetmiyordum. Ali bey yarağını yavaş yavaş sokmaya başladı parmaklarıyla alıştırdığı götüme. İlk başlarda çok hafif acı hissettim. Ama sonra yarrağının tamamını götüme köklemesiyle gözlerimden yaşlar geldi. Mustafa bey de yarağını ağzımdan çıkartmış, yarağıyla yüzüme vuruyor, 

"Hadi doğru dürüst yala şunu kaltak, daha seninle işim var! Senden iyi bir fahişe çıkacak, eminim buna!" gibi şeyler söylüyordu. Ali bey fazla geçmeden böğürerek boşaldı götümün derinliklerine, ılık ılık hissediyordum döllerinin içime fışkırmasını. Boşalması bitince yarağını götümden çıkarıp banyoya gitti.

Sonra Mustafa bey yere yattı ve yarağını eliyle dik tutarak, 

"Hadi otur üstüne!" dedi. Amcığımın dudaklarını ayırıp yarağına oturdum. Rahatça girmişti amıma. Üstünde zıplatıyordu beni. 

"Ohhh orospu, ağzını sikmek ayrı zevk, amını sikmek ayrı bir zevk veriyor! Orospummm!" diyor, bu kelimeler beni dahada azdırıyor, yarağının üstünde sanki dans ediyordum, kalçalarımı kıvırıyor, içimde yarağını gezdiriyordum. İçimi büyük bir heyecan kaplıyor, zevkten bacaklarım titriyordu. Evet ikinci kez boşalıyordum ve bunu hisseden Mustafa bey daha hızlı pompalıyordu alttan. Az sonra ikimiz aynı anda boşaldık. Biraz öyle kaldıktan sonra, beni üstünden kaldırıp,

"Benden bu kadar!" diyen Mustafa bey de banyoya gitti. Bense ter ve döller içinde kalmıştım...

Kanepeye oturup biraz kendime geldikten sonra, kalktım ben de banyoya gittim. Ali bey banyodan çıkmak üzereydi, beni görünce, 

"Gel bakalım, madem biz terlettik, biz yıkayalım seni!" dedi. Duşun altına girdiğimde amımdan ve götümden döller süzülüyor, bacaklarımdan aşağı akıyordu artık. İkisi birden güzelce yıkadı beni, göğüslerimi, amımı, götümü bolca köpükleyerek. Sonra kurulanıp içeri girdik, üstümüzü giyindik, masayı toparladık. Saate baktım, nerdeyse 21:00 olmuştu, 

"Eyvah, evden merak etmişlerdir beni!" dedim. Ali bey, 

"Yok ben kayınpederine söyledim, bu akşam geç geleceğini! Merak etme, seni eve kadar bırakacağım!" deyince biraz rahatladım. Mustafa bey, 

"Ben çıkıyorum üstad!" dedi, yanıma geldi dudaklarımdan öptü, 

"Harika bir yaratıksın sen!" dedi ve elime bir miktar para sıkıştırdı, gitti. Parayı çantama koyarken baktım, bir maaşım kadardı!

Ali bey,
"Hadi yavrum, biz de çıkalım artık!" dedi, büroyu kapatıp çıktık, arabaya bindik. Arabayı çalıştırmadan cüzdanını çıkarıp, bir o kadar para da o verdi ve 

"Bu akşam harika geçti, inan bak hiç pişman olmayacaksın! Al şu parayı, ama hepsini verme kayınpederine! Haa, bir ara seni Cavit'le tanıştıracağım, haftasonu onunla birlikte olacaksın. Ben gelmeyeceğim, ikiniz olacaksınız sadece, hiç acıma ona, iyice gevşesin, ihale işi var, onu çok memnun et, ihaleyi bize versin daha çok kazanacaksın!" dedi. 

"Tamam!" dedim, parayı aldım çantama attım. Çok sevinmiştim, bir iki saat içinde bu kadar çok para kazanmıştım...

Eve geldik. Arabayı park etti. Ben anahtarımla açacakken, Ali bey zili çaldı. Kayınpederim kapıyı açtı, 

"Buyurun girin içeri!" deyince, Ali bey, 

"Yok yok girmeyim, Hümeyra'yı getirdim, kendi elimle teslim edeyim dedim, sonuçta emanet!" dedi. Ben içeri girdim ve Ali beye,

"Bir yorgunluk kahvesi yapsaydım size, bugün çok çalıştınız, çok yoruldunuz!" dedim. Ali bey güldü, "Senin bu gelin harika biri, sanki kendisi hiç yorulmadı! Hadi yarın görüşürüz!" dedi gitti. Ben de odama gittim, paranın az bir kısmını çıkarttım cüzdana koydum, sonra içeri girip, 

"Baba, al!" dedim. Kayınpeder parayı görünce öyle bir sevindi ki, hiç sormayın. 

"Haftasonu için tekrar mesai varmış!" dedim. 

"Aman olsun kızım, aman olsun, ikimiz iki taraftan borçları kapatırız! Sakın, yapmam etmem deme, kim verir bu zamanda bu kadar para? Bak iki saatte iyi para almışın!" dedi. 

Oysa kendime daha çok para kalmıştı. 

"Yok baba olur mu, iş olsun yeter ki, yaparım ben!" dedim. 

"Yemek yedin mi kızım sen? Hemen birşeyler hazırlasınlar!" dedi. 

"Aç değilim, çok yorgunum, hemen yatayım!" dedim. 

"Tamam tamam, hemen yat dinlen!" dedi. Odama girip yattım. Bugün neler yaşadım diye gözden geçirirken, uyuya kalmışım..

Sabah erkenden kalkıp işe gittim. Büroyu havalandırdım, çöpleri çıkarttım. Yarım saat sonra Ali bey geldi büroya, 

"Günaydın fıstık!" diyerek götümü avuçlayıp, sabah kahvesini istedi ve direk odasına geçti. Hemen kahvesini yaptım götürdüm. Beni çekti kucağına oturttu ve 
"Bir öpücük ver bakayım! Dün çok yordun bizi ya! Seninle çok işimiz var! Hele o götün sabaha kadar gözümün önünden gitmedi!" dedi. Dudaklarımı öptükten sonra göğüslerimi sıktı, 

"Hadi biraz emeyim şunları da, işimizi yapalım!" dedi. Gömleğimin düğmelerini açıp, sütyenimin askılarını indirdim. Memelerimi öptü, kokladı, yaladı ve emdi, sonra da,

"Hadi git şimdi işinin başına!" dedi. Öğlene kadar odasından çıkmadı. Öğlen de, 

"Yemeğini sen burada ye, sonra da alışverişe çık, al şu parayı, kendine güzel seksi birşeyler al, akşamüstü gelirim ben!" deyip, bana AVM'de bir mağaza tavsiye etti.

Öğlen yemeğimi yedikten sonra, büroyu kapatıp AVM'ye gittim. Dediği mağaza çok lüks bir yerdi, çok kaliteli, seksi ve pahalı iç çamaşırları falan satıyordu. Oradan kendime iki takım seksi iç çamaşırı aldım, aynı renklerde topuklu ayakkabı aldım, pahalı bir parfüm aldım, bir de beyaz saten gömlek aldım. Büroya döndüm. Akşamüstü Ali bey geldi. 

"Hoş geldin patron!" dedim. Güldü, 

"Hoş bulduk fıstık, aldın mı güzel birşeyler?" deyince, paketleri açıp gösterdim. 

"Çok güzel, aferin sana, bunları giyince tam bir orospu olacaksın!" dedi. Ben de gülerek, 

"Ama sizin orospunuz!" dedim.

"Hadiii git başımdan, azdırma beni şimdi!" dedi. Paketleri odama götürdüm dolabıma sakladım, sonra işimi yaptım. Akşam da erkenden beni eve gönderdi,

"Yarın için iyice dinlen, öğlene doğru gel!" dedi.

Ertesi günü öğlene doğru iş yerine gittim, açtım büroyu. Normalde Cumartesileri öğlene kadar Ali beyle 'Fazla mesai!' yapıyordum, ama bugün öğleden sonra Cavit beyi memnun edecektim. Tam etrafı temizliğe girişmiştim ki, kapı açıldı Ali bey geldi ve gülerek,

"Hayırdır, ne yapıyorsun?" dedi.

"Ortalığı toparlıyordum, bugün Cavit bey gelecek dedin ya?" dedim. Yine güldü ve

"Bırak şimdi ortalığı, sen kendine bak! Cavit birazdan seni almaya gelecek!" dedi.

"Tamam!" deyip, hemen üstümü başımı düzelttim, makyajımı tazeledim. Hazırdım. Ali bey, "Yanına dün aldıklarını da al!" dedi. O sırada Ali beyin telefonu çaldı. Konuşup kapadıktan sonra,

"Cavit aşağıda seni bekliyor, hadi git! Unutma bak, onu perişan et, tamam mı? İhaleyi bizim almamız lazım, eğer senden memnun kalıp ihaleyi bize verirse, sana çok büyük ikramiye var!" dedi.

"Sen bana bırak, hallederim!" dedim, dudağından öptüm ve seksi iç çamaşırların olduğu paketleri alıp aşağıya indim.

Aşağıda Buz grisi renkte lüks bir Jeep bekliyordu beni. Kapıyı açtım, öne oturdum. Külotuma kadar sıyrılan mini eteğimi düzeltme gereğini bile hissetmedim. Kısa bir tanışma faslından sonra yola çıktık.

"Gölbaşına gidiyoruz!" dedi. "Tamam!" dedim. Yolda havadan sudan, oradan buradan konuştuk. Güzelliğimden, Ali ve Mustafa beylerin beni nasıl beğendiklerinden bahsetti. Övgü dolu sözler söylemişler benim hünerlerim için. Sohbet ede ede, göl kenarında güzel bir villaya geldik. Arabayı villanın garajına soktuktan sonra içeri girdik. Harika bir villaydı. Elindeki poşetleri mutfağa koydu. Bahçeye ufak bir çilingir sofrası hazırladı. Etleri ızgaraya koydu. Ben de yardım ettim. Bu arada Cavit bey de Ali beylerin yaşlarındaydı. Çok güzel seks fıkraları anlatan, samimi, içten biriydi, sevecendi, nazikti. Ayrıca yaşına göre çok karizmatikti.

Izgaradaki etler pişince, oturduk yedik. Sonra sofrayı kaldırdık, içeri girdik. Duvarda kocaman dev ekran bir TV vardı. Ses düzeni harikaydı. Bira, kuruyemiş ve meyva getirdi, sehpanın üstüne koydu. Sonra bir porno film koydu. Evet, sanırım bizim sikiş başlamak üzereydi. Bana, 

"Yere oturalım rahatça şöyle, hadi gel!" dedi. Ben de,

"Önce üstümü değiştireyim..." dedim, paketleri aldım ve giriş kattaki ilk gördüğüm odaya girdim. Üzerimi değiştirdim. Üstümde şimdi kırmızı dantelli bir Babydoll vardı. Göğüslerim gözüküyor, ucunda kurdele vardı. Altımda yine kırmızı, dantelli tanga külodum vardı. Ayağımda ise topuklu, ayakkabılar vardı. Kıyafetim kırmızı rujumla tamamlanmıştı. Saçlarımı açmıştım. Evet, bu halimle tam bir orospuydum. Salona döndüğümde porno çoktan başlamış, Cavit bey de üstünü çıkartmış, sadece Boxerla yerdeki beyaz uzun tüylü peluş halının üzerine oturmuştu. Beni görünce bir ıslık çaldı ve

"Üfff, sen gel bakayım kucağıma otur!" dedi. Cilveli hareketlerle gittim kucağına oturdum. Beni uzun uzun öptü, göğüslerimi öptü, kulak memelerimi emdi,

"Harika kokuyorsun!" dedi.

O benim kulak mememi emerken, ben de onun göğsündeki kılları okşuyor, kılları hafif hafif çekiyordum. Sonra elini bacağıma atıp, bacaklarımı araladı. Ben de bir ayağımı sehpanın üstüne koydum, iyice ayırdım bacaklarımı. Eli şimdi tangamı kenara çekmiş, amcığımı okşuyordu. Ben de onun Boxerını sıyırıp, ayaklarından çıkardım, yarağını aldım elime, sıvazlamaya başladım. Yarağının başı iyice şişmiş, morarmaya başlamıştı. Yarağının başını yavaş yavaş dudaklarıma sürtüyor, dilimi gezdiriyordum. Bunu yaparken de taşaklarını okşuyordum. Yarağını ağzıma alıp emmeye başladığımda, o da kasılıp inlemeye başladı. Keyif aldığı her halinden belliydi. Yarağı ağzımda iyice büyüyordu. Boşalmamak için kendini tutuyordu belli ki. Kısa bir an yarağını ağzımdan çıkarıp,

"Hadi boşal ağzıma, yutayım döllerini, sik ağzımı hadi aşkım!" deyip yeniden soktum ağzıma ve emmeye devam ettim. Birden gırtlağıma kadar sokup yanardağ gibi patladı. Yutuverdim hepsini. Sonra ağzımdan çıkarıp yarağının başını öptüm ve

"Sen harika bir erkeksin, yarağın çok müthiş, döllerinin tadı da bir başka!" dedim.

Sarıldı bana. Bu söylediklerimi daha önce hiçbir kadından duymamış. Biraz dinlendikten sonra beni yatırdı yere, tanga külodumu çıkardı, gömdü başını amcığıma. Kokluyor, öpüyor, yalıyor, parmaklarını sokup çıkartıyor amıma. Arada bir de baş parmağını götümün deliğinde gezdiriyor, başparmağını götüme sokmaya çalışıyordu. O böyle yaptıkça ben de zevkin doruklarına çıkıyordum. Sonra yeniden kalkmakta olan yarağını gösterdi ve sırtüstü yattı, beni üstüne ters aldı, 69 olduk. Ben onun yarağını emerken, o da göt deliğime diliyle masaj yapıyordu. İki parmağını amıma sokmuş, sanki parmağıyla kavanozdan bal çıkartıp yalıyormuş gibi, resmen zevk sularımla ıslattığı parmaklarını emiyordu.

Yarağı yeterince sertleşince beni üstünden indirdi, yere yatırdı, yan çevirdi, bacağımı araladı, arkadan amıma soktu yarağını. Gidip geliyordu. Bir taraftan da meme uçlarımı parmaklarıyla kıvırıyordu, ufalıyordu. Harika bir şeydi bu. Bir süre sonra yarağını amımdan çıkarıp, sırtüstü yattı ve kalkıp yarağına ters oturmamı söyledi. Kalkıp dediği gibi oturdum, yarağını amıma alarak.

"Yavaş, kıracaksın!" dedi. Kalktım, tekrar aynı pozisyonda, ama bu sefer ağırlığımı vermeden, elimle yarağını tutup yavaş yavaş amıma sokup sokup çıkartmaya başladım. O ise ellerini başının altına kenetlemiş, yarağının amıma giriş çıkışını seyrediyordu. Sonra isteği üzerine yüzümü ona döndüm. Başladı sırayla memelerimi emmeye, bir taraftan da amıma pompalamaya devam ediyordu. Bu durum beni iyice azdırıyordu. İkimiz de aynı anda boşaldık.

Kan ter içinde kalmıştık. Banyoya gidip güzelce yıkandık. Banyodan çıkınca, o salona gitti, ben de iki dakika müsade isteyip paketleri bıraktığım odaya gittim. Bu sefer dantelli siyah iç çamaşırı takımı giydim. Üstüme de beyaz saten gömleği giyip, düğmelerini de kapatmadım. Salona gittim. Yine ıslık çaldı, müthiş olduğumu söyledi. Yanına oturdum. Bana da bira açmıştı. İlk defa bira içecektim. Biralarımızı içtik, biraz çerez, biraz meyva yedik. Biranın tadı rakıdan daha güzel geldi bana. İlk şişeler bitmişti, ikinci biraları da açtı. Kendimize gelmiştik biraz. Bacaklarımı okşadı. Saten gömleğimi çıkarmadan, dantelli südyenimin üstünden taşan göğüslerimi öptü. Sonra bacaklarımın üstüne yattı ve o halde sütyenimden kurtardığı memelerimi emmeye başladı. Ben de yine göğsündeki kılları çekiştiriyordum. Epeyce emdi memelerimi. Göz göze geldik.

"Doydun mu memelerime?" deyince,

"Doymak mümkün mü? Sabaha kadar emsem bu memelerini ve amını, doymam ben!" dedi.

Baktım yarağı yine kalkmıştı, elimi atıp okşadım biraz. Müsade isteyerek kalktı, çekmecelerin birinden Vibratör ve krem aldı geldi. Dört ayak üzerine domalmamı istedi. Domaldım hemen. Vibratörün titreşimini çalıştırıp, amıma soktu. Titreşim amımdan bütün vücuduma yayıldı sanki. Sonra,

"Götüne girmek istiyorum, müsade var mı?" diye sordu.

"Tabi erkeğim, neremi istiyorsan sikebilirsin!" dedim.

"Harikasın, iyice aç bacaklarını ozaman!" dedi. Açtım bacaklarımı iyice. Göt deliğimi epeyce bir yaladı, parmaklarıyla genişletti. Sonra kremi de sürdü göt deliğime ve daha ne olduğunu anlamadan öyle bir soktu ki yarağını götüme, çığlığı bastım. İlk defa Ali bey sikmişti götümü, ama hiç bu kadar acımamıştı. Cavit bey şimdi götüme yarağını köküne kadar sokup çıkarttıkça, benden elimde olmadan anırır gibi sesler çıkıyordu. Amımda Vibratör titreşiyor, götüme de gerçek yarak girip çıkıyordu ve ben zincirleme orgazm olup boşalıyordum. Cavit bey ise parmaklarını ağzıma sokmuş, şuursuzca götümü sikiyordu...

Sonunda o da boşalmış ve yarağı götümün içindeyken üstüme kapaklanmış kalmıştı. İkimiz de burnumuzdan soluyorduk ve yine terden sırılsıklam olmuştuk. Dizlerimin ağrıdığını söyleyince, yarağını götümden çıkarıp üstümden kalktı. Beni de kaldırdı, gidip yıkandık tekrar. Ama bacaklarım titriyordu. Salona geldiğimizde bana,

"Bitirdin beni aşkım, müthiş bir kadınsın, seni sürekli sikmek isterim, ama bu günlük bu kadar yeterli, hadi giyin de çıkalım!" dedi. Çok sevinmiştim buna, bir daha sikmek isteseydi dayanamazdım sanırım. O salonda giyinirken, ben de odaya gidip normal kıyafetlerimi giyindim. Salona geldiğimde çantama tomarla para koyarken gördüm. Birbirimize teşekkür edip, öpüştük, villadan çıktık. Arabaya bindik hareket ettik, ama bir süre götümün üstüne oturamadım, çok canım yanıyordu. Beni büronun önünde indirdi, kendisi devam etti. Ben de iç çamaşırlarımın olduğu paketleri bürodaki dolabıma koyup çıktım. Bir taksiye bindim, eve gittim.

Eve girer girmez, görümceme,

"Başım ağrıyor, çok yorgunum!" dedim ve odama gidip yattım. Kayınpederim evde değildi, muhtemelen kahvehaneye gitmişti. Aradan birkaç saat geçmişti, görümcem geldi uyandırdı,

"Yenge yemek hazır, hadi gel babam çağırıyor!" dedi. Kalktım, elimi yüzümü yıkadım, yanlarına gittim. Kayınpeder belli ki para istiyordu, fazla mesaiden geldiğimi biliyordu. Hemen çıkartıp geçen günkünden biraz daha fazla para verdim. Kayınpederim,

"Aferin kızım sana, bak isteyince nasıl çalışıyor insan!" dedi ve parayı cebe indirdi.

Kayınpederimin ağzı kulaklarına varıyordu, çalıştığım ve para getirdiğim için çok memnundu. Hoş ben daha çok memnundum bu durumdan. Hem evde oturup sıkılmıyordum, hem bir sürü para biriktiriyordum. Hem de bol bol yarak yiyordum ve erkeksizliğimi gideriyordum. Evdekiler de beni daha çok seviyorlar ve artık bana ev işleri yaptırmıyorlardı. Yemekten sonra sofrayı da görümcem topladı, bulaşıkları yıkadı, çay demleyip getirdi, meyve hazırlayıp getirdi. Aslında görümceme de çok üzülüyordum, normalde benim yaptığım ev işlerini zavallı kızcağız yapıyordu şimdi. Yine de keyfime diyecek yoktu, onlarla oturdum biraz TV seyrettim, sonra odama gidip yattım. Ertesi gün Pazar'dı, iş te yoktu, 'Fazla mesai!' de yoktu.

Pazar sabahı geç uyandım. Uyanık halde yatakta bir süre tembel tembel yattım, gerindim. Sütyen takmam, sadece külot ve gecelikle yatarım hep. Geceliği sıyırıp göğüslerime baktım, Cavit bey morartmış mı diye. Morluk falan yoktu, çok güzel görünüyorlardı. Açlıktan midem guruldamaya başlayınca kalktım. Sütyenimi takıp eşofmanlarımı giydim, elimi yüzümü yıkadım, salona geçtim. Kayınpederim yine kahvehaneye gitmişti. Görümcem evde tekti, TV'deki moda programlarından birini seyrediyordu kızcağız. Beni görünce hemen gülümseyerek kalktı,

"Günaydın yenge, kahvaltını hazırlayım!" diyerek koştu mutfağa. Görümcem liseyi bu sene bitirmiş, evde kısmetini bekliyordu. Aklı fikri, biran önce zengin biriyle evlenip, evin baskısından kurtulmaktaydı. Baba evinde sıkılan her genç kız gibi, o da evlenince daha özgür ve bolluk içinde yaşayacağını sanıyordu. Görümcem çok güzel bir kızdı, boyu posu da yerindeydi, ama henüz hiç talibi çıkmamıştı.

Ben kahvaltımı yaparken, görümcem de bana eşlik etmek için kendine çay doldurdu. Neşeli bir şekilde kahvaltımı yaptım, sohbet ettik. Görümcem masayı toplarken kalktım yardım ettim. Sonra içimden geldi,

"Hadi Müjgan, seninle bugün Kızılay'a inip, biraz gezip dolaşalım! Ben babamı arar izin alırım!" dedim. Görümcem, 

"Ciddi misin yenge!" diyerek sevinç çığlığı attı ve boynuma sarıldı. Ben de ona sarıldım. Ama o bana o kadar sıkı sarılıyordu ki, eşofmanın üzerinden bile vücudunun sıcaklığını hissediyordum. Yanağı yanağıma, göğüsleri de göğüslerime yapışmıştı. Göğüslerinden göğüslerime sanki elektrik akımı geçiyor, tüm vücuduma yayılıyordu. İçim bir tuhaf olmuştu, göğüs uçlarımın sertleştiğini hissediyordum. Bacak aram da karıncalanmaya başlamıştı. Biraz daha o halde kalsak, kesin orgazm olacaktım.

Gülerek,
"Tamam Müjgan! Yeter bu kadar!" dedim. Ama görümcem,

"Seni çok seviyorum yenge!" diyerek daha sıkı sarılıyor ve yanağıma ıslak ıslak öpücükler konduruyordu. Sanki içimde ılık ılık bir şeyler akıyordu.

"Dur kız, boşaltacaksın beni!" deyince, görümcem sarılmayı bırakıp çekildi. Ama yüzü kıpkırmızı olmuştu. Acaba o da benim hissettiklerimi hissetmiş miydi, bunu bilmiyordum.

"Hadi oyalanmayalım, giyinip çıkalım!" dedim. Giyinirken kayınpederimi aradım,

"Baba, biz Müjgan'la Kızılay'a ineceğiz, biraz dolaşacağız!" dedim. O da,

"Tamam kızım, ama akşam erken gelin! Haa, iktisatlı olun, gereksiz şeylere para harcamayın!" dedi.

"Tamam baba!" deyip kapattım. Giyinip evden çıktık. Otobüs durağına kadar yürüdük. Ben oradan geçen bir taksiye el edince, görümcem şaşırdı,

"Çok para tutar yenge, otobüsle gitseydik?" dedi.
"Takma kafana, hadi bin!" dedim, arka kapıyı açtım, bindik. Şoföre Kızılay'a gideceğimizi söyledim.

Kızılay'da indik taksiden, yürüyerek epey bir dolaştık. Kavaklıdere, Küçük Esat, Tunalı Hilmi'de falan gezdik, Kuğulu parka gittik. Karnımız acıkınca güzel bir Cafeye oturduk, bir şeyler yedik, içtik. Tabi iki tane genç güzel bayan olunca, erkekler sürekli takılıyor, asılanlar oluyor, çıkma teklifi falan ediyorlardı. Görümcem erkeklerin bu ilgisi karşısında hemen yılışıyordu. Bazıları çok yakışıklı gençler olsa da, ben onların bu teklifleri nazikçe geri çeviriyordum, (Kusura bakmayın, bizim sevgililerimiz var!) veya (Biz Lezbiyeniz!) diyerek görümceme sarılıp, yanağından öpüyordum. Erkekleri başımızdan savınca da, arkalarından gülüşüyorduk. Daha sonra yine Kızılay'a yürüdük, AVM'leri, mağazaları gezdik. Görümcemin içi gidiyordu vitrindeki pahalı şeyleri gördükçe. İstesem, gördüğümüz şeyleri alacak param vardı, ama görümceme bunu açıklayamazdım. Onun için birşey almadan çıkıyorduk. Akşama kadar gezdik, eğlendik, sonra bir taksiye atladık. Mahalleye gelince yine otobüs durağında indik, eve kadar yürüdük.

Eve girdiğimizde, kayınpederimin ilk sorduğu şey,

"Gereksiz para harcadınız mı?" oldu.

"Yok baba, sadece birer çay içtik!" dedim. Akşam yemeğini hazırlamakla yine görümcem görevlendirildi. Yemekten sonra, her zamanki gibi, hep beraber oturup, TV, çay, meyve faslından sonra, ben müsaade istedim, yatmak için. Yarın işe gitmem gerekiyordu çünkü. Ben odama girdikten hemen sonra TV'nin sesi kesildi, onlar da odalarına çekildiler. Geceliğimi giyinip, yattım, uyudum.

Kaç saat uyuduğumu bilmiyorum, gece bir ara odamın kapısının açılmasıyla uyandım...

Sonraki Bölüm...