(096) İstenmeyen Misafir Bölüm 1 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(096) İstenmeyen Misafir Bölüm 1 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstenmeyen Misafir Bölüm 1

 

İstenmeyen Misafir Bölüm 1

 Bölüm 2

(Merhaba aşağıdaki hikaye, aldatma ve ırklararası ilişki içermektedir. Uzun bir serinin ilk bölümüdür.)

Bölüm 1: Noel Günü Poker

 

Beth, biraz gürültülü bir şekilde biraları kocasının önüne fırlattı. Diğer kutuyu ise, kocasının karşısındaki devasa siyahi adama doğru kaydırdı. Hayatta erkeklere hizmet etmeyi  istemeyen biriydi, ancak, istemeyerek de olsa, geçimini garsonluk yaparak sağlıyordu. Ayrıca alkolün erkeklerde en kötü yanlarını ortaya çıkardığını düşünüyordu, fakat David'ın siyahi üvey kardeşinde zaten erkeklerde hoşlanmadığı her özelliği bulmuştu.

 

"Ne?" diye sordu Titus, geniş siyah dudakları alaycı bir şekilde kıvrıldı. 

 

"Açmayacak mısın?"

 

"Ellerin var. Kendin aç," diye tersledi Beth

 

Titus kartlarını yüzü aşağı bakacak şekilde masa üzerine koyduktan sonra birayı alıp açtı. 

 

"Kadınını daha iyi eğitmen lazım, küçük kardeş," dedi. David, abisi olmasına rağmen, siyah devden çok daha küçüktü.

 

David'in annesi, David beş yaşındayken aile tatili sırasında Augustus Cetewayo tarafından baştan çıkarılmıştı. David’in annesi ile babasının evliliği, tatilden dokuz ay sonra kardeşinin doğması ile son bulmuştu. David’in annesi bu süre boyunca yaşadığı kaçamağı hep saklamıştı. Titus doğduktan sonra da, her şeyi itiraf etmişti. David bu konu hakkında konuşmazdı, ama bir seferinde fazla içtiğinde, beş yaşındaki David'in Augustus'u ilk kez çıplak olarak plajda yürürken gördüğü canlı bir anıyı itiraf edebilmişti. Adamın bacakları arasında devasa bir yılan asılı olduğuna inanan beş yaşındaki David.

 

David o zaman, bebek doğduktan hemen sonra Amerika'ya gelen ve Mary ona doğum belgesinde Steve adını vermesine rağmen, onun Titus Cetewayo adını almasında ısrar eden Jamaikalı’dan bahsetmişti. Augustus sadece birkaç gün kaldıktan sonra ayrılmıştı. Bu kısa zamanda David annesinin o birkaç gün boyunca yatak odasından defalarca bağırdığını canlı bir şekilde hatırlıyordu. Bir Augustus geldiği gibi motosikletine binip gitmişti. Arada ziyaret ederdi, ama nadiren, bazen yılda bir defa oğlunu kontrol etmek için gelirdi. Mary onu her zaman görünce çok mutlu olurdu ve çığlıklar yatak odasından yeniden yükselirdi. Geri kalan zamanda annesi yalnızdı ve hafta sonları neredeyse her hafta siyahi erkek arkadaşlarından birkaçı misafir olurdu.

 

Beth kocasına bakarak söylenenlere müdahale etmesini bekledi. Görünüşe göre, Titus gençlik yıllarında David'e zorbalık yapmıştı. Hatta David'den altı yaş küçük olmasına rağmen, çocuk yaşı için oldukça büyük ve on yedi yaşındaki David'i Titus'un on bir yaşına bastığı yıl itibarıyla ezmeye başlamıştı. On sekiz yaşına geldiğinde Deniz Kuvvetlerine katılmış olması, Titus'u daha da büyük ve daha korkutucu yapmıştı.

 

"Kadınlar kocaları tarafından eğitilmez, salak. Evlilikte eşit ortaklarız," dedi Titus’a dönüp.

 

"Dişilerin doğası, erkeğe boyun eğmektedir." Titus geriye yaslandı. 

 

"Gerçek erkekler için en azından. O iç çamaşırı seni seksi ve kadınsı hissettirmedi mi?"

 

Beth tartışmaya başlayacakken donup kaldı. David'e döndü. 

 

"Ona söyledin mi?" David birasından büyük bir yudum aldı ama cevap vermedi. 

 

"Asla kadınları böyle cisimleştiren bir şey giymem," dedi yalan söyleyerek. 

 

Kocasının Noel hediyesinden nefret etmişti, ancak gözlerindeki ümit dolu bakışı gördüğünde, bu gece onun için kabul etmişti, sonuçta Noel'di. Bu sinirlendiği birçok nedenlerden sadece biriydi. Uzun süre önce yataklarında olmaları gerekiyordu, ancak Titus, David'le kart oynamak ve birkaç bira içmek konusunda ısrar etmişti.

 

"Sen daha iyi bilmen gerekiyordu," dedi kocasına.

 

"Ben biliyordum..." dedi David.

 

"Onu ikna ettim," diye araya girdi Titus. "Bir manken üzerinde inanılmaz seksi duruyordu ve senin üzerinde de harika görüneceğini düşündüm."

 

Beth neredeyse boğulacak gibi oldu, nefret dolu gözlerini Titus'a dikilmişti. Bu gece sinirlenmesinin ve son bir aydır kötü bir ruh hali içinde olmasının gerçek sebebi oydu. Titus Cetewayo hakkında hiçbir şey iyi değildi. Siyahi bir adam olan bu 198 cm uzunluğunda ve ağır sıklet boksör gibi yapılı bir devdi. David'in 168 idi. Titus’un yüzü sertti, tıraşlıydı ve saçları askeri bir düz kesime sahipti. Yakışıklı değildi, yüzü pürüzlü ve Afrika özellikleri olan geniş ve düz bir buruna ve kalın dudaklara sahipti. Beyaz annesinden alabildiği tek şey belki biraz daha açık teniydi, babası ise açıkça tam anlamıyla Afrikalıydı. Titus bir şovenist ve bir domuzdu. Onun beklentisi, çamaşırlarını yıkamasını, yemek yapılması ve ihtiyaçlarının giderilmesi idi. Mütevazilikten yoksundu ve evlerinde dar şortlarla dolaşıyordu ki bu şortların ön kısmında inanılmaz derecede abartılı bir şişkinlik vardı, Beth onu etkilemek için oraya çorap tıktığına emindi. Ayrıca, duş alırken veya tuvalete giderken banyo kapısını açık bırakma alışkanlığı vardı, ancak Beth geçmek zorunda kalırsa her zaman başka tarafa bakardı. Daha da kötüsü, David üzerinde kötü bir etkisi vardı, her gün birlikte bira içmelerini ısrarla talep ediyordu ve Titus'un evlerine istenmeyen bir şekilde gelmesinin ardından geçen bir ay içinde Beth, David'in göbeğinin daha da büyüdüğünden emindi. Şimdi, Titus onu parayla kumar oynamaya ikna etmişti. İpotek ödemelerinin büyük kısmı şu an masanın üzerinde duruyordu.



Beth, bir ay öncesine kadar Titus ile tanışmamıştı bile. David onun resimlerini ortalıkta tutmazdı. David ve Beth iki yıl önce evlenmişlerdi. İkisi kolej kütüphanesinde tanışmış, kısa süre sonra çalışma arkadaşı olmuşlardı. Güzel kadın, David'i o kadar korkutmuştu ki, David onunla konuşmaya çalışırken kekeliyordu. Beth'in böylesine ince yapılı bir kadın için, oldukça büyük olan göğüsleri ve göğüs uçlarına kadar inen uzun kıvırcık kahverengi saçları vardı. Kalçaları geniş, poposu dolgun ve diriydi. 

Tanıştıkları gün, dizlerinin hemen altında biten, sade mavi bir elbise giymişti. Yüzü Dworkin, Friedan ve Atwood tarafından yazılan kitaplara gömülmüştü. David, onunla aynı masaya oturmuştu. Varlığının dikkat dağıtıcı olduğunu fark etsede Beth’e bakmaya devam etmişti. Beth adamın bakmasına izin vermişti, etrafındaki erkeklerden dolayı buna alışmıştı. O gün ve çoğu gün, vücudu her zaman kıyafetlerinden kurtulmak istermiş gibi görünüyordu. Özünde feminist bir entelektüeldi, ama bir striptizcinin vücuduna sahipti. Erkeklerin ilgisinden hoşlanmazdı ama içinde öldürücü bir figüre sahip olmaktan hoşlanan bir yanı vardı. Garip genç adam ile ilk başta ilgilenmemişti.

Doğrusu, erkeklerden pek çok teklif almıştı. Beth çıkması zor biriydi. Hayatına giren çoğu erkek,  evlenene kadar seks yapmaya niyeti olmadığını anlayınca ondan ayrılmıştı. David ise ısrarla çevresinde  kalmıştı. Tüm bu dönemde ise hiç acele etmemişti. Beth sonunda bir randevuya çıkmayı kabul etti, David, sevimliydi ve garip bir şekilde çekiciydi. İlişkilerini ağırdan almakta bir sorunu yoktu. Kadın dernekleri ile olan çalışmalarıyla meşgul olduğu için sadece haftada bir görüşe biliyorlardı. Bu durum David için sorun değil gibiydi. Anlayışlıydı. Onu akşam yemeğine annesinin evine götürdükten sonra bir erkek kardeşi olduğunu öğrendiğinde bir yıldır çıkıyorlardı. David’in annesi gözlerini devirerek Titus'un ailenin kara koyunu olduğunu açıkladı. Beth, aileye büyük bir inananlardı ve Titus'u düğünlerine davet etmeleri konusunda David’e ısrar etmişti. David tüm bu ısrarları duymazdan gelerek cevap vermemişti.  Mezuniyetten altı ay sonra evlendiler. 

Beth'in düğün hediyesi ise, onun soyadını almayı kabul etmesiydi.



David ve Beth'in evliliği biraz sarsıntılı bir başlangıç yapmıştı. Düğün geceleri Beth’in beklediği gibi ilerlememişti. David'in penisi o kadar uyarılmıştı ki, dokunmak için uzandığı anda avucunun içine bir çay kaşığı meni doldurarak patlamıştı. Beth bunun heyecandan olduğunu düşünmüştü. Önlerinde güzel uzun bir gece vardı. David bir saat içinde yeniden denemeye hazırdı, ama bu sefer Beth’i tamamen çıplak gördüğü anda yine patlamıştı. Beth penisinin ucundan daha çok damlalar fışkırırken yukarı aşağı hareket etmesini izlerken gülmemeye çalışmıştı. Üçüncü bir deneme yapana kadar vücudunu görmeye alışması için çıplak kalmıştı, David tekrar sertleştiğinde penisinin ucunu kadınlığının kıvrımları arasına sokmayı başarmıştı. David penisini vajinasının içeri iterken yeniden boşalmıştı. Vajinasının dar ve sıcak olduğundan dayanamadığını söyleyerek özür dilemişti. Beth sonunda bekaretini ertesi sabah erken saatlerde, onun üzerine tırmanıp karanlıkta David’in penisinin oturduğu anda kaybetti. David neredeyse anında boşalarak kızlık zarını geçmeyi başarmıştı.Beth David’in boşaldığını hissetmesine rağmen kısa bir süre daha kucağında zıplamaya devam etmiş, içindeki penisinin içinden küçülerek çıkana kadar durmamıştı. Balayı için Key West'e gitmişlerdi. David’in burada da çabuk boşalmaya devam etmişti. Beth, denemelerine devam etmiş ve haftanın sonunda, David onu yalamak ve içine girdikten sonra daha uzun süre dayanmaya başladığını görmüştü. Beth nihayet zevk almaya başlamış hatta birkaç küçük orgazm yaşamıştı.

 

Mary bir buçuk ay önce onları aradı ve Titus'un birdenbire kapısının önünde belirdiğini söyledi. Askeri spor çantası ve başka pek bir şeyi yoktu. Beth'e Titus'un bir motosiklet satın aldığını ve ülkeyi gezmeyi planladığını söyledi. Titus'un en çok ilgilendiğini ifade ettiği şeylerden biri, erkek kardeşiyle yeniden bağ kurmaktı. Mary, her zaman bundan bahsettiğini ve Mary'nin mantosunda sakladığı düğün ve balayı fotoğraflarından etkilendiğini söylemişti. Beth, kayınvalidesine gönderdiği resimleri biliyordu, düğünlerinde birbirlerinin gözlerinin içine bakarken, smokinli David, Beth'in ellerini tutuyordu. Balayı fotoğrafı ise, gittikleri yerde bir turist tarafından çekilmişti. Arkalarında açık mavi körfez suları olan İç Savaş dönemi kalesini çevreleyen deniz duvarında dururken, David mayosuyla Beth ve mütevazı bir bikiniyle birbirlerine sarılarak poz vermişti.



Birkaç gün sonra Beth, garaj yollarına bir motosikletin yanaştığını duydu ve kayınbiraderini karşılamak için dışarı çıktı. Adam kaskını çıkardığında tökezledi ve siyah yüzü gördü. Sırıttı ve geniş ve sert bir göğsüne sıkıca sarıldı. Zihni o andan itibaren bir şeylerin ters gittiğini söyleyip duruyordu, David siyahi insanları sevmiyordu, hatta onlardan nefret ediyordu. Çoğu zaman en azından siyah erkekler söz konusu olduğunda onunla aynı fikirde olma eğilimindeydi. Siyah erkekleri, siyah kadınların korkunç zalimleri olarak görüyordu. 

David eve gelip, Titus'u görünce şok olmuştu. Titus onlarla birkaç gün kalmak istediğini söylediğinde de ikisi de bunu beklemiyordu. Bu rağmen David yumuşamış ve ona boş yatak odasını kullanma teklifinde bulunmuştu. Bir hafta birlikte yaşadıktan sonra Beth siyah erkekleri aslında çok sevmediğini anlamıştı. 

David bir gece Titus'la sarhoş olduktan sonra, Mary'nin Augustus ile karşılaştığını itiraf ettiği hikayeyi dinledi. Bu hikaye sonrasında siyah erkeklerden, özellikle Augustus ve Titus Cetewayo gibi erkeklerden nefret etmeye başladı. Birkaç gün boyunca bu nefret duygusu onu etkisi altına aldı. Beth ise Titus'un her zaman bahsettiği o yolculuğa çıkmasından başka bir şey istemiyordu. Şu anda, Titus büyük bir Miami kulübünde barmenlik yaparak gezi için biraz para kazanıyor ve bütün kışı onlarla birlikte geçireceğini belirtiyordu. Ayrıca faturalara yardım etmeyi teklif etti. Bu Beth için iyi bir durumdu çünkü David, iyi bir muhasebeci olmasına rağmen, bölgede kadınlar için çok fazla kariyer fırsatı olmadığı bir dönemde garsonluk yapmaktaydı. Beth, garsonluk yapmakla kendini biraz küçümsenmiş hissetse de, gelecekte daha iyi bir iş fırsatı elde edeceğine inanarak bu işine devam ediyordu.



Titus'la hayat o kadar da kötü değildi. Çoğu gece orada kalmıyordu ve Beth onun bir kız arkadaşı olduğunu varsayıyordu. Bu onu aslında biraz endişelendiriyordu. Çünkü burada aşık olursa daha uzun süre kalmak isteyebilirdi. Titus, gece dışarıda kalmadığında, David'in yetişkin filmleri koleksiyonunu ödünç alırdı. Çoğu gece, Titus'un odasındaki televizyondan gelen iniltileri duyabiliyordu. Beth kadınların bu tür filmlerde ele alındığı tasvir nedeniyle ilk başta pornografiye itiraz etmişti. Ancak David onları kişisel tatmin için değil, cinsel yaşamlarını renklendirmeye çalışmak için satın aldığını söylemişti. İlk filmi bir saat boyunca tiksinti içinde izlemişti, ta ki ekranda yeni bir adam belirene kadar, sahte göğüsleri olan ve yüzüne bir sürü işlem yapılmış büyük göğüslü bir sarışın, pantolonunu indirip kısa sürede 17cm lik boyuta ulaşan şeyi emmeye başlayana kadar. Filmdeki penis, David'inkinden daha uzun ve kalındı. Bütün erkekler kocasından daha iriydi ama bu oyuncu etkileyiciydi. Kendinden geçmiş bir şekilde ona baktı, ağzı hafifçe açıktı, nefesinin ağırlaştığının farkındaydı. Adam kadının göğüslerine ve ağzına boşaldı. Beth aniden uyarılmış olduğuna inanmayarak ayağa kalktı. Yatağa gitmeden önce, "Penisini asla ağzıma sokmayacağım," diye hatırlattı. David daha kısa sonra gelip içinde girdiğinde çoktan ıslanmış ve hazır olduğunu farketmişti.



Titus filmleri ödünç aldıktan birkaç gece sonra tiksintiyle geri vermişti. Beth, David'e onları atması konusunda ısrar etmiş ve David, onun istediğini yapmıştı. Titus ertesi gece eve yeni filmler ile gelmişti. Hepsinde "en büyük siyah yarrakları" olan siyah erkekler ve tüm deliklerinde "en büyük siyah yarakları alan" beyaz veya Asyalı kadınlar yer alıyordu. Titus birlikte film izlemeleri konusunda ısrar etmiş ama Beth reddetmişti. 

David, sessizce onun yanına yatağa girmeden önce üvey erkek kardeşiyle aşağıda bir saat kalmıştı. Beth örtünün altından David’in penisine uzandığında adam kocasının gevşek olduğunu fark etmişti. Beth azgındı ve biraz hayal kırıklığına uğramıştı ama aynı zamanda kocasının artık bu saçmalıklardan etkilenmediği için de gururluydu. Titus'un odasına geldiğini duyunca biraz sinirlenmişti. Sonraki bir saat boyunca "o büyük siyah yarrakla beni becer" veya "Sizin büyük siyah yarrağınızı seviyorum" diye bağıran kadınların zevkle çığlıklarını dinlemişti.



Ertesi gün iğrenç filmleri çöpe attı ama bu Titus'u durdurmamıştı. O kadar da kızmamıştı. Artık bilgisayarından sesini kısma zahmetine bile girmeden izlemeye başlamıştı.

 

**********

 

Titus kendini beğenmiş bir şekilde sırıtarak, "Bir elli daha yükselt," dedi.

 

Beth mutfaktan bu kez biraz daha bira ve şişelerle çıktı. 

 

"Bence bu iş kontrolden çıkıyor ve ikiniz de vazgeçmelisiniz." Gözlerini ortadaki pot’a dikti. Masada 500 dolardan fazla para olması gerekiyordu. David eli kaybederse ipoteklerini geciktireceklerdi. David'in kartlarına bakmak için etrafında dolandı. Elindeki dört yediliyi görünce yüzünü asık tutmak için kendini zorlamıştı. David bu eli kaybedecek gibi görünmüyordu, ama sonra Titus kaybederse, yolculuğu için daha fazla para kazanmaya çalışırken onlarla daha da uzun süre kalabilirdi. David, elindeki kartlardan pota, Titus'un sırıtan yüzüne bakarak, 

 

"Yeterince yok," dedi.

 

"Pekala," dedi Titus muzaffer bir edayla, 

"Sanırım pot benim."



"BEKLE!" diye haykırdı David, Titus parayı almak için uzandığında. 

"Belki sana başka bir şey verebilirim?"

 

"Ne gibi?" dedi meraklanmış ses tonuyla Titus

 

"Benden istediğin ne var mesela?" diye sordu David

 

Titus'un gözleri kısıldı ve yüzü ciddi bir ifade aldı. Bu, beyaz bir çiftin karşıdan karşıya geçmekten kaçınmak isteyeceği türden bir siyah adamdı. Bakışları Beth'e çevrildi. 

 

"Senin o seksi karından sakso çekmesini istiyorum." David şok içinde üvey kardeşine baktı, Beth'in nefesinin kesildiğini elindeki iki bira şişesinin kayarak düşüp biri paramparça olurken çıkardığı sesi duydu.

 

"Seni hasta sapık," diye tısladı Beth siyah adama dönüp arkasını dönmeden önce. Ortalığı temizlemek için biraz kağıt havlu ve bir süpürgeyle geri döndü. Restoranda her gün bu saçmalığa katlanmak zorundaydı, hem sürekli asılmak, hem de artık kendi evinde olan dökülenleri temizlemek.

 

"Bunu yapamam, Titus," dedi David, yüzü kızardı. 

"O benim bahse gireceğim biri değil ve ayrıca zina günahtır."

 

"Saçmalık!" dedi Titus. “Herkes oral seks yapmanın zina olmadığını bilir. "Ama seninle bir anlaşma yapacağım. Kazanırsın, para sende kalır. Kazanırsam paranın yarısı bende kalıyor ama Beth bana otuzbir çekecek.”

 

"Bu olmayacak Titus," dedi David. Hala yüzü kızarmıştı ve şimdi elleri titriyordu.

 

"Bekle," dedi Beth omzunun üzerinden elindeki dörtlüye bakarak. 

"Bu anlaşmayı kabul edeceğiz."

 

David karısına döndü. "Hayır Bet. O şeyin yakınına gitmenin hiçbir yolu yok.”

 

"ŞİMDİ mutfakta," diye emretti Beth, onun neden söz ettiğini merak ederek. David onu takip etti. Mutfakta ikisinin de fazla mesai yapabileceklerini söyleyerek onu bundan vazgeçirmeye çalıştı ve büyük bir terfinin geleceği konusunda parmakları çaprazlandı. Beth ona parayı kaybetmeyi göze alamayacaklarını söylemişti. Ayrıca en iyi ele sahip olduğundan emindi. "Peki" şey "ile ne demek istiyorsun?" diye sordu Titus'a dönmeden önce.

 

David dondu, yanakları solgunlaşmıştı. Bir keresinde üniversite için tatildeyken yeni kız arkadaşı, Beth'i çıplak hayal etmeye çalışırken mastürbasyon yapıyordu ve yatak odasının kapısı hızla açıldı. Titus, David'in boxerının altına sokmaya çalıştığı küçük penise gülmeye başlamıştı. Titus elini kot pantolonunun içine soktu ve kocaman, koyu renkli bir penis çıkarmıştı. David'in "o şeyi" gördükten sonra tekrar sertleşmesi bir ay sürmüştü. 

Titus olayından sonra duş aldığını ve zenci çocuğun sürekli otuzbir çekmesinden dolayı cam kapının kalın beyaz bir yapışkanla kaplandığını hatırlamıştı. Titus'un odası hep sperm kokardı, çöpü de döllerini sildiği kağıt havlular ile doluydu. David üniversiteyi Beth'ten iki yıl önce bitirmişti. Eve döndüğünde, Titus ve düzinelerce okullu kız hakkında söylentiler duymaya başlamıştı, hatta bir tanesi Titus ve kendisi dahil tüm erkeklerin aşık olduğu ateşli öğretmen hakkında idi. Titus’un sınıf arkadaşlarının bazılarının annelerine çaktığına dair söylentiler bile vardı. Bir seferinde bu kaçamaklardan birinde yakalanmış, kıskanç kocanın öldürme tehditlerinden kaçıp Deniz Piyadelerine katılmıştı. Titus'un penisi, David onu son gördüğünde tam olarak büyümemiş bile olabilirdi. Yumuşak bir sesle, 

"Penisi oldukça büyük," dedi. David.



"Ah," dedi Beth, siyah adamın külotunun altındaki müstehcen şişkinliği hatırlayarak duraksadı. Birdenbire kendini huzursuz hissetti ama omuz silkti 

"Hala paraya ihtiyacımız var ve senin elin ise çok güçlü”.

 

Dışarıya doğru yürüdüler ve yemek masasına geri döndüler. David yutkundu. Yüzü kızarmışken şimdi solgun bir beyaza dönmüştü. "Tamam, kabul ediyorum." Masadan kartlarını topladı.

 

"Öyleyse anlaştık," dedi Titus. Yüzünde ifadesiz bir ifade vardı, ancak gözlerinde Beth'e yönelik avcı bakışı vardı. "Ancak yaparken benim seçtiğim iç çamaşırını giyecek."

 

Beth öfkeyle dişlerini sıktı. 

"Kaba adam," homurdandı. 

 

David'e, bunun için uzun bir süre ödeme yapacağına dair bir bakış gönderdi. 

"Haydi bu işi bitirelim" dedi, heyecanla kalbi hızla çarparak.

 

Titus gülümsedi. Bakalım sende ne var.

 

David kartlarını masaya açtı  ve dört yedili ortaya çıktı. Titus'un şaşkın bakışı çifti gülümsetti. 

 

David ortadaki çiplere uzanıyordu ki Titus, 

"O kadar emin olma kardeşim" dedi. Kartlarını masanın üzerine çarptı.

 

 "Dört vezir."



David katları görünce  kusacak gibi hissetti. 

 

Beth hafifçe inildemişti. Bath’in korkudan titrediğini görünce 

 

 "Hadi ama kardeşim, karımı bu duruma düşürmeyeceksin değil mi?"

 

Titus gülümsüyordu 

 

 "Şimdi cidden Lil' Davey, ben nasıl bir kardeş olurdum," dedi Titus etkisini göstermek için duraklayarak. Beth umutla ona bakıyordu. Titus ona yalnızca onu küçük düşürmek için "Lil 'Davey" dedi.

 

 "Eğer verdiğin sözleri yerine getirdiğinden emin olmasaydım. Bahis bahistir kardeşim.” Titus gözlerini Beth'e çevirdiği anda, Beth bacaklarında derman kalmadığını hissetmişti.

 

"Kazanırsan bütün parayı alacaktın, değil mi Lil' Davey? 

 

“Beth sende artık yukarı çıkıp  o seksi kıyafeti giyebilirsin. Hee  yanında biraz krem getir”.

 

David karısına baktı. Onun kendinden hiç bu kadar emin göründüğünü görmemişti. Onun da rengi atmıştı ve biraz titriyordu. Genellikle güçlü ve kendine güvenen oydu. 

 

"Yapma, Beth. Bütün parayı ona bırak, sen de ipoteği kapatmak için fazladan birkaç saat çalışabilirsin.

 

Beth yüzünü yavaşça kocasına çevirdi, yüzündeki korku ifadesi soldu ve tiksintiye dönüştü. 

 

Döndü ve merdivenlerden yukarı çıktı.

 

"Ama..." David, ona bunun kendi kararı olduğunu hatırlatarak, "Ama..." demeye çalıştı. 

 

Titus'a döndü. Siyah canavar parayı bölüyordu. En azından ev kredisi konusunda endişelenmesine gerek kalmayacaktı. Titus kendi yarısını cebine attı ve masadan kalktı. Tişörtünü başından çıkarmadan önce gerindi. İri yarı zenci adam gömleksiz olarak kanepeye yürüdü. Pantolonunun düğmelerini çözdü ve aşağı indirdi. David, Titus'un boxer külotunun önünden uzanan devasa şişkinliği görünce ağlamak istiyordu. 

Titus kanepede gözlerini kapalı ve derin derin nefes alarak oturuyordu



**********



Beth elbisesi elbisesini çıkardığında rahatlayarak içini çekti. Elbiseleri onu bunaltıyor ve klostrofobik hissettiriyordu. Zeki, kendine güvenen kadınlar vücutlarını erkeklerin zevki için sergilemeyeceğine inandığı için bunları giymeye katlanıyordu. 

Sütyeninin kancası açıp kopçaları ayırdı, göğüsleri serbest kalırken klimadan gelen soğuk hava göğüslerini okşamıştı.  Sütyenleri hep çok dardı.  Aklı ona ne kadar giyinmesini söylese de, bedeni özgürlüğü tercih ediyor gibiydi. Evliliğinin ilk birkaç yılında evde tek başınayken evde çıplak dolaşmakla oldukça mutlu olduğunu hatırlamıştı.



Beth göğüs uçlarının yaklaşık yarım santim dışarı çıktığını görünce şaşırdı. Bunu soğuk havaya bağlıyordu. Her zaman herhangi bir uyarana duyarlıydılar. Uzanıp onları çimdikledi, vajinasının karıncalananıp nemlendiğini hissetmişti. 

 

Çırıl çıplak  iç çamaşırı mağazasından gelen süslü kutuya doğru yürüdü. Alışveriş merkezlerinde sıska modeller ve seksi iç çamaşırları için Victoria's Secret gibi klas bir mağaza yoktu. Mağazalarının adı "Spicy" idi. Her sezonda sanki daha kalitesiz ürünleri satıyor gibiydiler. İşleri kadınları seks objesi olarak nesneleştirmeye çalışmak gibi duruyordu.

 

Beth kutuyu açtı ve içinden külotu çıkardı. Parlak kırmızı ve şeffaftı. Kalçalarının etrafındaki iplerin üzerinde üçer çan vardı. Külotun üst tarafı kabarık beyazdı. Kahverengi tüylerinin şeffaf kumaştan açıkça göründüğünü görünce kaşlarını çattı. Döndü ve arkasını kontol etti. Külotun arkası string idi. Poposunun üstündeki ipte başka bir aptal zil daha vardı. Beth, tüm bunların gülünçlüğüne gözlerini devirdi. 

Sadece seks takıntılı bir şovenist böyle bir kıyafeti severdi. Aslında bu çoğu erkek anlamına geliyordu. 

Sütyenin de  külottan bir farkı yoktu aslında. Göğüs altından başlayan şeffaf kırmızı bir tül göbeğini kapatıyordu. Sütyen kupları çok dardı, normal sütyenlerinden daha kötüydü ve göğüs eti etraflarından dışarı fırlamıştı. 

 

David'in daha iyi bilmesi gerekirdi, ama görünüşe göre o siyah pislik bunu seçmişti. Sütyenin üst kısımlarında beyaz tüylü bağcıklar vardı ve göğüslerinin altında ve yanlarında sallanan birkaç çan vardı. 

 

Beth boy aynasında kendine baktı. Adi bir porno yıldızı gibiydi. 

"Siktir git David," dedi yansımasına, "ve siktir git Titus." 

 

Kıyafet gülünçtü, ama arkasına kendine bakmak için döndüğünde, nefret dolu yüzü bir gülümsemeyle kıvrıldı. Beth, erkeklerin kadınlarının giymeyi sevdiği seksi kıyafetleri hor görebilirdi ama bunlar ona çok yakışıyordu. Her kıyafeti harika taşıyan bir vücudu olduğunu biliyordu.. Beth son parçayı olan şapkayı alıp  taktı. 

 

"Bir sürtük gibi görünsem bile kadın sanat harikasıdır" dedi yansımasına. 

 

David'in pornolarındaki tüm kadınlardan daha iyi görünüyordu. Bu kıyafetin sözde Noel hediyesi olduğunu hatırladığında gülümsemesi soldu, ama gerçekte aptal kocasının kendisi için aldığı bir hediyeydi ve zenci domuzu... zenci üvey kardeşi seçmişti. Kocasının aptalca bahsini ödemek için aynı zenci üvey kardeşe şimdi ne yapmak zorunda olduğunu hatırladığında kaşlarını çatan nefret yeniden dönmüştü. Elini onun çirkin zenci siyah penisine koymak zorunda kalacaktı... hayır, siktir et, kokuşmuş zenci penisine  otuzbir çekmeyecekti.

 

Beth banyo lavabosunun altındaki kapıyı açtı ve bir çift mavi temizlik eldiveni çıkardı. Eldivenleri her iki eline de geçirdi. Artık "o şeyi" dokunmadan bile elleyebilirdi.



Odadan çıkarken yüzünde hâlâ nefret ifadesi vardı.



**********



"Jingle bells, jingle bells," dedi Titus, Beth'in merdivenlerden indiğini duyduğunda kanepedeki meditatif pozisyonundan gözlerini yavaşça açarak. Hem o hem de David dönüp ona baktılar. Tam boy bir sabahlık giymişti ama iç çamaşırlarının üzerindeki çanlar biraz boğuk olsa da yine de duyulabiliyordu. 

 

David, "Yapma Beth," dedi.



“Kes sesini. Bunların hepsi senin hatan.

 

"Ama iddiaya giren sensin," diye mızmızlandı David, karısının artık onu tamamen suçladığından ve bunun için uzunca bir süre acı çekeceğinden emindi.



"Sana susmanı söyledi, Lil' Davey," diye homurdandı Titus, Beth'e bakarak. 

 

Elini bornozunun cebine atıp bir şişe kremçıkarırken gözleri onun eldivenli ellerine kaydı. Kremi Titus’a fırlattı. Titus'un kara gözleri hayranlık ve şehvetle Beth’i süzüyordu. Kendisini bir kadın uzmanı olarak görüyordu ve Beth, gördüğü en iyi örnekti. Kaşları kibiriyle kalkık ve buyurgandı, burnu kırılgan ve aristokrattı ve ağzı ince bir şekilde yontulmuştu ve ruja ihtiyacı olmayacak kadar koyu dudaklarıyla şehvetliydi. Onda gördüğü derinin her bir santimi kusursuzca kusursuzdu. Ensesi, saçları tek omzuna döküldüğünde seksiydi. İncelikle kavisli bir kulağı genellikle saçından dışarı çıkar. Ayakları narindi, garson üniformasının içinde sergilediği güçlü biçimli baldırları, eteğinin altında daha biçimli olduğunu ima ediyordu. Bir süredir gizli tarafları görmek istiyordu ve onun geri kalanının da aynı derecede mükemmel olacağından emindi. 

Tek kusuru, yüzündeki nefret ve tiksinme ifadesiydi. 



"Ne?" diye sordu Beth, bornozunun kemerini çözerek.



"Arada sırada gülümsersen ve o nefret dolu ifadeyi güzel yüzünden silersen çok güzel olursun."

 

Gözleri kısıldı ve Titus daha önemsiz bir adamın bu zehirli bakış altında solup gidebileceğini hissetti. Hatta üvey kardeşinin sızlanma sesini duyduğunu bile düşündü. 

 

"İfadem kime baktığıma bağlı," dedi sabahlığını üzerinden atarken..

 

"Aman Tanrım!" David'in nefesi kesildi. Koltuğunda oturuyordu ve ikisini yandan görüyordu. 

 

Titus ve Beth, irade yarışında öfkeyle birbirlerinin gözlerine bakmaya devam ettiler. Sonunda Titus gözlerini kaçırdı. Artık gözleri Beth’in vücudunu tarıyordu.

 

David ayağa kalkarak, "Bunu izleyemem," dedi.

 

"OTUR!" diye emretti Beth

"Beni bu iğrenç eylemi yaparken izlemek, senin cezanın bir parçası. Beni bu şekilde aşağılamanın bedelini ödeyeceksin." David ağır ağır sandalyeye otururken, Beth Titus'un bacaklarının arasına diz çökmüştü..

 

"Ben yaparım" dedi Titus, kremin kapağını açarak.

 

Beth tüpü  elinden kaptı ve eldivenli iki parmağına birazını aldı. Gözlerini devirdi ve ilk kez gözlerini adamın şişkin külotuna ve penisinin artık bel bandından yukarıya çıkmış olan erik büyüklüğündeki koyu renkli kafasına kaydırdı. Donup kaldı ve baktı. 

 

"Daha çok kreme ihtiyacım olacak," diye mırıldandı.

 

"Lütfen," diye yalvardı David son bir kez ama dikkate alınmadı.

 

Beth, Titus'un külodunun içine tıktığı şeyi görmek istemeyerek başını çevirdi. Bel bandına uzandı, eli şişkin kasığına doğru indi.

 

Her zaman şüphelendiği gibi şortunda dolgu yoktu, sadece kurtulmaya can atan kalın bir penis külottan kurtulmak için can atıyor gibiydi. 

Beth'in eli titriyordu, tekrar Titus’un külotuna uzandı. Bel bandını dışarı ve aşağı doğru çekti. Beth kendini tutamadı ve başını büyük penise doğru çevirdi, ağzı şaşkınlıkla açıktı.

 

"Aman Tanrım," diye inledi David, kardeşinin yarrağını görünce dehşete kapılmıştı. Hatırladığından çok daha büyüktü.

 

Titus sırıtarak, "Kendi kendine otuzbir çekmeyecek Beth," dedi. Çok acelesi yoktu. 

“Çıkar,” diye emretti.

 

Beth'in eli hâlâ kemerinin üzerindeydi. Penisine bakarken donup kalmıştı. En az yirmi santim uzunluğundaydı. Titus’un sesi Beth’i girdiği  transtan çıkardı. Bel bandını biraz daha aşağı çekti ve diğer elini külotunun diğer tarafını tutmak için yukarı kaldırdı. İç çamaşırı hâlâ koca penisinin altını kapatıyordu. 

Başka bir santim daha belirdi ve bir başkası, külodu kalçasının altına kadar indirdi.Şimdi Titus’un buruşuk siyah testislerine bakıyordu. Penisinin ucu şişman bir erik kadar büyükse, testislerinin hatırı sayılır büyüklüğü vardı. Titus'un testislerinden biri, David'in kasıklarının tamamından daha büyüktü.

 

Beth mavi eldivenli elini uzattı ve artık tamamen sertleşen siyah penisini yukarı doğru çekerek şaftını tuttu ve bu çok siyah bir yarraktı, Titus'un koyu kahverengi teninden çok daha siyahtı. 

 

Artık sertti, çelik kadar sert ve düz, kıvrımsız bir mermi şeklinde. Şaft, uzunluğu boyunca aynı kalınlığı koruyordu,

 

Beth kremi tamamen sürmeyi bitirdiğinde, bir eliyle penisi yukarı doğru tutarak tabana doğru kaydırdı ve ardından avucunu kasıklarına koyarak sadece parmağı ve başparmağıyla tutmaya çalıştı. 

"Senin şeyin çok BÜYÜK!" diye ağzından kaçırdı.

 

"O şey gerçek bir erkek yarrağı" dedi Titus kendini beğenmiş bir şekilde. 

“Ben buna “Titan” diyorum. David'in küçük erkek penisine alışmışsın."

 

"Titus lütfen," ded Bethi, gözlerini adamın büyük siyah aletinden ayırıp öfkeyle yüzüne bakarak. 

"Penisi küçük diye kocamı küçük düşürmene gerek yok... penisi çok büyük değil diye... Yani seninki kadar büyük değil."

 

"Beth... lütfen," diye sızlandı David.

 

"Üzgünüm tatlım, senin küçük penisin gayet iyi," diye açıkladı.

 

Titus, Beth'in göğüslerine bakarak, "Endişelenme Lil' Davey," dedi. 

 

Bakışlarını göğüslerine doğru kaydırdı ve o da onun bakışlarını göğsüne doğru takip etti. 

 

Beth’in göğüs uçların sertleşiyordu. Zaten yarı sert olan göğüs uçlarının adamın keskin bakışları altında uzayıp 2,5cm lik tam boyutlarına ulaşmasını utançla izledi. Yutkundu ve göğüslerini saklamak için dirseklerini öne doğru büktü. 

 

"Kahretsin bu şey çok büyük," dedi Beth. Ellerini değiştirdi ve sol eliyle onu okşamaya başladı. "Boşalacak mısın?"



"Hayır bebeğim, daha sadece on beş dakika oldu." Titus kanepeye yaslandı ve bacaklarını iki yana açtı.

 

"Olamaz, on beş dakika mı oldu?" diye sordu inanamayarak. Ne zaman başladığından emin değildi ve saat takmamıştı, bu yüzden zamanı kontrol edemiyordu.

 

Titus, yanında duran telefonu aldı.. Kronometre özelliğini görüntüleyen ekranı ona göstermek için çevirdi. Akan saat 16:47'yi gösteriyordu. 

 

"30 dakika veya daha kısa sürede halledebilirsen, iddianın benim payıma düşen yarısını da geri kalanını alabilirsin."

 

"Siktir!" dedi Beth, hâlâ on beş dakikanın geçtiğine inanmıyordu. David on dakikadan kısa sürede dikleşebilir, içine girip, boşalabilir ve derin bir uykuya dalabilirdi. Her iki eldivenli elini de penisin şaftına getirdi ve tüm paralarını geri alma düşüncesiyle elinden geldiğince hızlı bir şekilde onu mastürbasyon yapmaya başladı. Titus inlediğinde vücudunda bir ürperti hissetti. Bu sefer gerçekten olmuştu. 

"Hadi, hadi," diye fısıldadı, mavi-siyah bir bulanıklık içinde onun şaftında aşağı yukarı kayan ellerine bakarak. 21:57. Kol gücü hızla zayıflıyordu. 

“Hadi ama. Boşal... Benim için boşal. Benim için boşal, Titus!” 23:12.

 

"Oh, evet bebeğim, benimle müstehcen konuş."

 

"Beth!" diye yalvardı David.

 

“Kes sesini! Paramızı geri almaya çalışıyorum," diye terslendi kocasına. Titus'a bakıyordu. "Ve bana bebeğim demeyi bırak, ben senin bebeğin değilim domuz." 24:37.

 

"O şirret tavırların boşalmama yardım etmiyor." dedi Titus 

 

"Özür dilerim. Bana o sıcak spermlerini ver. Hadi ama, boşalmak istediğini biliyorsun.” Sağ elini serbest bıraktı ve kramp girmemesi için salladı. Neredeyse tükenmişti. 26:08. Kolunun son gücünü kullanarak mümkün olan en hızlı şekilde okşamak için penis şaftını tekrar kavradı. "Kahretsin, kollarım yoruluyor."

 

"Ağzını kullan o zaman bebeğim."

 

"Siktir git! Hiçbir erkeğin penisi bu dudaklardan geçemeyecek.” Kolları kendini zayıf hissediyordu. 27:15. "Haydi."

 

"Ne istiyorsun bebeğim?" dedi Titus

 

"Boşalmanı istiyorum," 28:32. "Senin sıcak döllerini istiyorum.”

 

"Yaklaştım bebeğim."

Sonunda, diye düşündü. Beth son gücünü kullanarak kollarını hızlandırdı. 29:10. Boşal benim için. 29:21. “Bana spermini ver.” 29:34. Penisinin başı genişliyor, sertleşiyordu.

"İşte geliyor bebeğim." dedi Titus inleyerek

 

29:47. Bunu başaracaktı. Beth eldivenler için minnettardı. Bu zenci adamın spermleri parmaklarının üzerinden akıp giderken tenine temas etmesini istemiyordu. 29:52.

“Büyük siyah yarrağının boşalmasını istiyorum,” diye homurdandı. Telefona bir göz attı. 30:12 yazıyordu. 

 

"Hayir!" diye inlerken yüzüne püsküren dölleri görmemişti.

 

"EVET!" diye inledi Titus, kalçasını yukarı iterek, 

 

Beth ağzını tam zamanında kapattı ve püsküren spermlernden  bir başka damla dudaklarına ve çenesine çarptı. Spermler basınçla püskürerek  boynuna, ve göğüslerine sıçradı ve kırmızı iç çamaşırı Titus’un dölleri ile  kaplandı. Çığlık atmak istedi ama yüzünden akan döllerin ağzına girmemesi için  dudaklarını birbirine bastırıyordu. 

Beth, yarrağı  serbest bırakıp ayağa kalkınca, son gelen spermler kontrolsüzce karnına , şeffaf külodunun üzerine yapışmıştı.

 

Beth geri adım attı, peşinden birkaç sperm jeti fırladı ama vücuduna ulaşamadı ve ayaklarının tepesine indi. Sonunda Titus’un siki çılgınca sallamayı bıraktı ve şapırtı ile  karnına düştü. Penisinin ucundan hala sperm sızıyordu. Artık siki sert görünümünü kaybediyordu. Küçülmeye başlamıştı.

 

Beth ona yardım etmesi için yalvarırcasına kocasına döndü. Karısının Titus'un spermiyle kaplı olduğunu görünce donakalmış olan David, 

"Tanrım," diye soludu. 

Dehşete düşmüş görünüyordu ve gözleriyle yardım etmesi için yalvarıyor gibiydi ama sperminin bir kısmının dudaklarından geçebileceğinden korkarak ağzını açmıyordu. 

"Havlu alacağım." David ayağa fırladı, Beth'in gözleri pantolonunun altındaki küçük çadıra kaydı. Başını sallamakla yetindi ve merdivenlere doğru koştu.

 

"Havluları ben alayım," dedi Titus ayağa kalkarak.



David mutfağa gitti ve birkaç kağıt havluyla geri döndü. Titus'a havluları verirken önünde çıplak duran dev siyah adama dehşet içinde baktı. O büyük penisi veya üvey kardeşini bir daha asla görmemeyi ummuştu. Titus'un siyah aleti tam önünden dışarı fırlamış, hâlâ David'in halısına sperm damlatıyordu. Titus göğsündeki meniyi silerken bile, kocaman siyah horoz nabız gibi atıyor ve küçülüyordu. 

 

“Bunu bana nasıl yapabildin? dedi David konuşurken sesi titreyerek.

 

"Hadi ama Davey, kardeşler bir şeyler paylaşmalı, değil mi?"

 

"Karımdan uzak dur," dedi David  biraz daha güçlü bir sesle. "Ciddiyim" diye ekledi

 

Titus keyifle gülümsedi. Kocaman kollarını daha da geniş olan göğsünde çaprazlayarak onu daha da korkutucu hale getirdi. "Yoksa ne?" diye sordu.

 

**********

Beth'in burun delikleri sperm kokusuyla dolmuştu. Ağzından nefes almak istedi ama dudakları hâlâ sperm nedeniyle kaygandı. Sperm damlaları vücudundan aşağı kaymaya başlıyordu. Mahvolmuş iç çamaşırını çıkarıp banyonun çöp sepetine attı. 

 

Beth duştaki suyu açtı ve daha ısınmadan küvete girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Soğuk su onu biraz şok etkisi yapmıştı. Dudaklarını sildiğinde derin bir nefes aldı. Beth duş jelini aldı ve avucuna dökme zahmetine bile girmedi. Şişeyi baş aşağı çevirdi ve göğsünün ve göğüslerinin her yerine fışkırttı, kalın siyah plastik şişe ona Titus'un yarrağını horozunu hatırlatmıştı, sadece o kadar sert, sıcak veya canlı değildi. Su ısınmıştı ve o da arkasını dönerek içine girdi. Vücut losyonu berrak ve beyazdı ve vücudunun her yerindeki spermle neredeyse ayırt edilemezdi. Yüzünü suya kaldırdı. Su vücudundaki tüm losyonu ve sperm kalıntılarını akıtırken yüzüne çarpan basınçlı su iyi hissettiriyordu.

 

Beth sırtını döndü ve ellerini karnına ve göğsüne götürdü. İki eli de göğüslerini temizlerken hâlâ sert olan göğüs uçlarına dokunduğunda küçük bir şok yaşadı. Daha önce hiç bu kadar canlı veya hassas hissettirmemişlerdi. Zevkle inildedi. Göğüs uçlarını çimdiklerken daha fazla inlememek için alt dudağını ısırmıştı. Sağ eli karnından aşağı doğru kayarken sol eliyle göğüs ucunu sertçe çimdikliyordu. Elini kahverengi kasık kıllarının arasından geçip, iki parmağı amının içine soktu.

 

Kendi orgazmını yaşaması için parmaklarını birkaç kez kıpırdatması yeterliydi. Beth, dudaklarında tembel bir gülümsemeyle gözlerini yavaşça açarken orgazmın yoğunluğundan nefesi kesilmişti. Bu onun yıllardır, belki de şimdiye kadarki en iyi orgazmı olmuştu. Vücudundan aşağıya baktı. Vücudunun her yerinde hala beyaz spermler vardı. Parmaklarını meme ucundan çekince sperm işaret parmağından meme ucunun ucuna kadar uzamıştı. Titus’un dölleriyle vücudunu yıkadığını fark ederek tiksintiyle yüzünü kırıştırdı.

 

"B... Beth, sen iyi misin?"

 

Beth donup kaldı. David'in gölgesi banyonun girişindeydi. Duş kapısı açıktı. Onu kendisiyle oynarken görmüş müydü? 

 

"Hayır, seni pislik. O kardeşinin DÖLLERİ ile kaplandım!”

 

“Şşşt! Duyacak.”

 

"Siktir duyarsa duysun." dedi Beth sinirle

 

“Ben yatakta olacağım” dedi.



Beth meme ucundaki ıslak sperm tutamını kopardı ve küvetin dibine fırlattı. Vücudunun daha aşağılarına baktı. Karnının her tarafındaydı ve kasık kıllarına karışıyordu ve hepsinden daha kötüsü. Az önce orgazm olmak için kendini parmaklayan el bununla kaplıydı. "EVET!" kendini hasta hissetti.. Beth hızla vücudunu tekrar su spreyine çevirdi. Bu kez yıkama bezinin üzerine vücut şampuanını döktü ve bunu vücudunu temizlemek için kullandı. 

İşini bitirdi ve vücudunu bir havluyla örterek kurulandı. Yatak odası karanlıktı, David çoktan yatağına girmişti.

 

Beth normalde pijamayla uyurdu ama pijama giyemeyecek kadar bitkin hissediyordu. Vücuduna sardığı havluyu yere bıraktı ve kocasının yanına yattı. Sırtüstü uzandı, gözlerini tavana dikti. Misafir odasından gelen porno seslerini belli belirsiz duyabiliyordu. Titus homurdanıyor. Onu az önce otuzbir çektikten sonra gerçekten yine kendi kendisiyle mi oynuyordu? Buna inanamadı ve neredeyse onu gözetlemek için ayağa kalktı, sonra bundan vazgeçti.

 

Beth bir saat boyunca sağa sola döndü, uyuyamadı. Titus'un boşalmasını yarım saat önce duymuştu ve sonunda pornoyu kapatmıştı. 

Pornoyu evinden çıkarmak istiyordu. 

Titus’u evinden çıkarmak istiyordu.. Şu an vücudunda bir penis istiyordu. Duşta orgazm hayatındaki en iyi orgazmlardan biri olmasına rağmen hala azgındı. 

Gerçekten azgın! 

Beth, kocasına doğru döndü. Sırt Üstü yatıyordu. Eli yatağın üzerinden kalçasına ve kasıklarına doğru kaydı. Testisleri, penisi eline sığmıştı.  İki parmağıyla penisini aldı ve onu okşamaya başladı, işini zorlaştırmak için dışarı doğru çekiştirdi. Bunun yerine, penisi testis torbasına küçülmüş gibiydi. Bu gece hiçbir şey alamayacaktı. David, Beth’e açıkça sahte gibi gelen hafif bir horlama sesi çıkardı. 

Hüsrana uğramış bir halde, kocasına bakmadan yana döndü. 

 

Uykuya dalması üç saatini aldı.

 

Sonraki Bölüm.....