(116) Amsterdam’da Bir Haftasonu (4) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(116) Amsterdam’da Bir Haftasonu (4) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Amsterdam’da Bir Haftasonu (4)

 

Amsterdam’da Bir Haftasonu (4)

İlk bölüm         Amsterdam'da Bir Hafta Sonu 1

İkinci Bölüm    Amsterdam'da Bir Hafta Sonu (2) 

Üçüncü Bölüm Amsterdam'da Bir Hafta Sonu 3


Banyoya sonunda girebilmiştik. İçeri girdiğimizde Carl kurulanırken başını kaldırıp bize baktı. Bir süre iki adam birbirlerine baktılar, ardından sevgili kocam arkadaşının yanına giderek kolunu omzuna attı. Carl da aynısını yaptı ve iki iyi arkadaş birbirlerine sarılmış olmaları içimi rahatlaşmış, yaşadığım gerginliği azaltmıştı.
Kocamla birlikte uzun bir duş aldım. Beni yıkamasına izin verdim, bundan her zaman zevk alıyordu ve sonra ben de ona aynısını yaptım. 
Hâlâ suçluluk hissediyordum ve neredeyse hiç konuşmamıştık. Onu hala sevdiğimi ona göstermem gerektiğini hissediyordum. Önünde dizlerimin üzerine çökerek yumuşak sikini ellerimin arasına aldım. Onu öptüm ve büyümeye başlayana kadar okşadım. Sonunda dudaklarımı etrafına sarıp ağzıma alabileceğim kadar büyüyebilmişti. Aleti, kısa süre sonra sertleşmiş ve dimdik olmuştu. Başımı ileri geri hareketlendirmiştim. Sikini ağzımdan çıkarmadan ve büyük, soğanlı ucunu emip okşamadan önce onu boğazımın derinliklerine sokuyordum.

Sonunda boşalmak üzere olduğunu gösteren işaretleri fark etmiştim. Benden uzaklaşmaya başladığını hissettim. Ağzıma boşalması genellikle tercih etmediğim bir şeydi. Bir erkeğin spermlerini yutmayı her zaman biraz tatsız bulmuşumdur ama sevgili kocamın bundan hoşlandığını biliyordum. Sevgili olduğumuz zamanlardan bu yana isteklerime her zaman saygı duyardı ama bugün ona bir karşılık vermek için onu memnun etmem gerekiyordu. Vücudunu kavrayıp onu kendime çektim ve boğazımın derinliklerine doğru girmesine izin verdim. Epey çabaladı ama kendini daha fazla durduramadı ve bir haykırışla içime fışkırmaya başladı; sıcak, kremsi spermleri ağzımı dolduruyordu. Boğazımdan aşağı kayan hafif tuzlu sıvının tadını çıkararak yuttum. Son damlasına kadar emerken başımı sıkıca kavradı. Tamamen bittiğinde kafamı kaldırıp kocama gülümsedim, duşun ılık suları yüzümü yıkarken dudaklarımı yaladım.

Duştan çıktıktan sonra kurulandık. 

“Eğer hala dışarı çıkacaksak hazırlanmak için biraz zamana ihtiyacım var canım. Ne zaman çıkmamız gerektiğini Carl'a sorabilir misin aşkım?” Kocam salona geçip biraz sonra geri geldi Kapıdan kafasını uzatıp
“Yaklaşık bir saatimiz var aşkım” dediğin de tuvalet masasının önünde oturuyordum.

"Tamam, o zamana kadar hallederim. Siz ikiniz bir şeyler içebilirsiniz ama çok fazla içmeyin. Bu gece iki sarhoşla uğraşmak zorunda kalmak istemiyorum."

Elektrikli maşamı kullanarak saçlarımı düzelttim ve makyajımı yaptım ama ne giyeceğim konusunda biraz kararsızdım. 
Güzel mi giyinmeliydim yoksa şık mı olmalıydım? Klubun dress code’u var mıydı? 
Daha önce kulübe gittiği için Carl'a sormam gerektiğini tahmin ettim. Ayağa kalkarak bornozumu aramaya başladım, ama Murat'ın çıkardıktan sonra bıraktığı yerde, salonda olduğunu hatırladım. Artık utanmanın pek bir anlamı yok gibiydi. Carl zaten görülecek her şeyi görmüştü, bu yüzden sadece küçük bir tanga giyerek salona geçtim. İki adam kanepede oturmuş televizyon izliyorlardı. Kafalarını kaldırıp baktılar ve Carl benim tamamen çıplak halimi görerek gülümsedi.

 "Demek gitmeye hazırsın?" dedi gülümseyerek.

"Kıyafetine bayıldım."

Ona ters ters bakıp başımı salladım.

"Hayır, sadece bu gece için ne giymem gerektiğini merak ediyordum."

Murat'a baktı.

"Ne düşünüyorsun? Çok seksi bir şey sorun olur mu?"

Murat başıyla onayladı.

"Evet, çok güzel olur."

"Tamam," diye gülümsedim,

" Bakalım birşey bulabilecek miyim." Ve gülümseyerek yatak odasına döndüm.

Sadece bir hafta sonu olduğu için yanımda çok fazla kıyafet getirmemiştim ve sahip olduğum tek gerçek gece kıyafeti dün gece giydiğim siyah kokteyl elbisesi idi. Bir eteğim, üstüm ve kadife pantolonum vardı ama bunların seksi bir kıyafet söz konusu olduğunda erkeklerin düşündüğü türden şeyler olduğundan pek emin değildim. O zaman alışveriş gezimde aldığım oldukça güzel geceliği hatırladım. Onu çıkarıp baktım. Bunu elbise olarak giymeye cesaret edebilir miydim? Neredeyse tamamen transparandı , altında bir sütyen ile tangası vardı.....

Denemeye karar verdim. Siyah dantelli sütyenimi ve ona uygun tangamı giydim ve geceliği üzerime geçirdim. Harika hissettiriyordu! Mağazada denemiştim ve satın alma nedenlerimden biri de buydu, çünkü tenimde çok hoş bir his uyandırıyordu. Uzun uzun aynada kendime baktım. Vay canına! diye düşünüyordum. Heyecanlanmıştım ve harika hissediyordum. 
Evet, erkeklerin aradığı şey kesinlikle buydu, ama bununla gerçekten insan içine çıkabilir miydim? 
Vücudumun beyazlığı şeffaf kumaşın arasından parlıyor gibiydi. Hâlâ biraz gecelik gibi görünüyordu ama geniş bir gümüş kemer takıp biraz da iri takılar eklediğimde aradığım görünüme kavuşmaya başlamıştı. Aynada kendimi bir kez daha kontrol ettim ve sonra gülümsedim. Belki sadece bir şey daha! Tabureye oturdum ve dantelli jartiyerlerimi giydim. Tekrar kontrol ettim. 
Evet, şimdi olmuştu. 
Beş santimlik yüksek topuklu ayakkabılarımla belki biraz hafif meşrep görünebilirdim ama kesinlikle seksiydim.

Salona geri döndüğümde, erkekler televizyondan başlarını kaldırıp bana baktılar. İkisi de bir an için konuşmadı. Carl'ın yüzünde anında muzip bir ifade oluştu ve sevgili kocam ağzı açık bir şekilde bana bakakaldı.

"İnanılmaz görünüyorsun," diye konuşmayı başardı sonunda.

Carl da başıyla onayladı. 

"Seninle bu şekilde dışarı çıkmak için sabırsızlanıyorum," dedi sırıtarak.

Kocam koltuktan kalkıp yanıma gelerek beni öptü.

"Harika görünüyorsun hayatım, ama bu şekilde dışarı çıkmaktan rahatsız olmayacağından emin misin?"

"Siz ikiniz tarafından korunduğum sürece, sorun olmaz herhalde." dedim

Hafifçe gülümseyip başını salladı.

"Böyle bir şey giymeye cesaret edebileceğini asla hayal edemezdim, ama bunu yaptığına memnun oldum. Günümü güzelleştirdin ve sanırım birkaç kişi daha seni görünce mutlu olacak." Diye gülümsedi.

İkisi hazırlanmaya giderken ben de kendime bir kadeh şarap doldurdum. Ayağa kalktım ve pencereden, kararmakta olan Dam meydanına, meydana ışık saçan kafelerin ışıklarına ve ara sıra şehre doğru ilerleyen tramvaylara baktım. Kıyafetimin penceredeki yansımasını görebiliyordum ve kendi kendime bu gecenin nasıl bir heyecan getireceğini merak ediyordum.

İki adam yatak odasından çıktı.

" Eee, şehrin altını üstüne getirmeye hazır mısınız?" Carl sordu.

"Sadece yolu göster." diyerek gülümsedim.

Yanımda palto getirmemiştim ve daha sonra havanın biraz serinleyebileceğini düşündüm, bu yüzden omuzlarıma siyah bir şal atıp adamların peşinden odadan çıktım.

Lobiye inen asansörde başka bir çift daha vardı ve adamın takdir edici bir gülümsemesini hissettim, ancak çekici bir sarışın olan partneri işin eğlenceli tarafını görmemişti ve zemin kata ulaştığımızda neredeyse adamı asansörden dışarı sürüklüyordu. Otelin içinde ilerlerken hayranlıkla bakanlar olmuştu ve kapıya ulaştığımızda artık eğlenmeye başlamıştım; ilgi odağı olmayı her zaman sevmişimdir.

Kapıcı kıyafetime sıradan bir ilgiden çok daha fazlasıyla baktı ve bizi bekleyen taksiye bindirirken hepimize iyi akşamlar diledi. Red Rooster'a kısa bir mesafe vardı ve ben taksiden inerken kapımı açan görevli selam verirken beni yukarıdan aşağı süzdüğünü hissetmiştim. Kulübe girdiğimizde, kırmızı kısa bir kıyafet giymiş çekici bir garson bize masamıza kadar eşlik etti.

Mekânın her yerinde koyu kırmızı perdeler ve loş bir ışıklandırma vardı. Masaların hepsi bir sahne alanının etrafındaki küçük kabinlere yerleştirilmişti. Kabinler görünmüyordu ve sadece oturduğunuz yerin karşısındakini görebiliyordunuz. Garson bize sahneyi gören ön sıradaki masayı göstermişti. Biz oturana kadar bekleyip içki siparişimizi aldı ve her birimize birer yemek menüsü dağıttı.

Garson hemen içeceklerimizle geri döndüğünde menüyü incelemeye bitirmiştik. Siparişlerimizi verdik ve yemek geldiğinde mükemmeldi, şarap da öyle. Çevreme bakınıyordum. Mekânın artık dolu olduğunu görebiliyordum. Kabinlerin çoğunda çiftler, üçlüler veya 4 kişilik olduğunu görebiliyordum. Eğlencenin başlamak üzere olduğu anons edildiğinde hepimiz oldukça neşeli, çakırkeyf ve mutlu bir ruh hali içindeydik.

Birdenbire ortalık karanlığa gömülürken sessizlik oldu. Ardından tek bir spot ışığı önümüzdeki küçük sahnenin ortasını aydınlattı. Spot ışığının altında genç ve çekici bir çift duruyordu. Gençlere benziyorlardı. İkisi de ipek örtülere benzeyen şeyler giymişlerdi. Yumuşak erotik müzik odayı doldurmaya başladığında, birbirlerini şefkatle kucaklayıp öptüler, sonra yavaşça birbirlerinin şallarını çıkardılar. Örtünün altında ikisi de tamamen çıplaktı.

Birbirlerinin vücutlarını nazikçe ve duygusal bir şekilde okşamaya başladılar. Sahnenin küçük kısmı dönmeye başladı böylece salondaki herkes hareketi her açıdan görme şansına sahip olacaktı. Adam kadının göğüslerini avuçladı ve sivri uçlu meme uçlarını öptü; kadın da vücudunu adama doğru bastırarak ellerini sırtından aşağıya indirdi ve sert poposunu kavradı. Birkaç dakika böyle devam ettikten sonra, yavaşça önünde dizlerinin üzerine çöktü ve yarı sert penisini okşamaya ve sıvazlamaya başladı. Yavaşça ve ihtişamla kalkmaya başlayan yarağı 20 cm olana kadar sertleşmişti. Kadın öne doğru eğilerek ıslak bir şekilde yarrağı yalamaya başladı, diliyle yarağı boydan boya yaladıktan sonra çıkıntılı mor başını emiyordu.

Aniden ağzı onu sardı ve onu boğazının derinliklerine çekti. Taşakları üzerinde çalışıyor, sikini açlıkla emerken taşaklarına masaj yapıyordu. Kısa bir süre sonra ağzını yavaşça geri çektiğinde adamın sikinin ıslak ve kaygan olduğunu görüyordu. Sonra hala dizlerinin üzerinde, arkasını adama döndü. Adam onun kalçalarını kavrayarak sikini kıçının sert yanakları arasında bir aşağı bir yukarı gezdirmeye başladı. Ayaklarıyla bacaklarını araladı ve sikini eline alarak açık am dudaklarına doğru yönlendirdi. Kız bacaklarının arasına uzanarak ona yardım ederken, adam da kızın içine doğru kaymaya başlamıştı.

Adamın sikinin kızın amına girip çıkmasını yakından izlerken tahrik olduğumu hissediyordum. Alet kadının ıslaklığıyla parlıyordu. Seks eylemini hiç bu kadar ayrıntılı ve canlı izlememiştim. Kendi elimi amıma bastırdığımda, ıslaklığın kısa tangamın ince malzemesine sızdığını hissedebiliyordum. Kızın yüzü bana döndüğünde, yüzündeki şehvet ve zevk ifadesini görebiliyordum. Vücudunun hareketiyle göğüslerinin hafifçe sallandığını ve adam onu içine soktuğunda o harika sikin yavaşça ortaya çıkıp kaybolduğunu görebiliyordum.

Yavaşça ama hissedilir bir şekilde hızını artırmaya devam etmeye başlamıştı. Kızın hareketleri de giderek daha fazla kontrolden çıkıyordu. Her vuruşunu karşılarken kendini ona doğru itiyordu. Kadın haykırdığında adam son bir kez daha kadının içine girdi. Vücudu kaskatı kesilmişti. Hareketsizce durdular, çıplak vücutlarından ter damlıyordu. Sahne yavaşça döndüğünde, adamın sikinin hâlâ kadının içine girdiğini görebiliyordum ama kadının amından sızan su ve döl karışımı kalçalarından aşağı akmaya başlamıştı. Kendi elim hâlâ bacaklarımın arasındayken neredeyse ben de boşalıyordum.

Birdenbire karanlık çöktü ve çılgınca alkışlar koptu. Işıklar geri döndüğünde sahne boştu. Sadece kırmızı halıdaki küçük ıslak bir leke bulundukları noktayı belli ediyordu.

Şarap kadehimden büyük bir yudum aldım. Carl bana bakıp gülümsüyordu.

"Hoşuna gitti mi?" diye sordu.

Yüzümde hafif bir gülümsemeyle başımı salladım.

"İnanılmazdı! Neredeyse kendim boşalıyordum." Biraz boğuk bir sesle söyledim. Carl’ın yanında kendimi frenlemem için herhangi bir sebep yoktu.

Carl sırıttı. Hâlâ sahneye bakmakta olan sevgili kocama baktı.

" Peki, sence nasıldı?"

Murat dönerek gülümsedi.

 "İyiden de öteydi; inanılmazdı."

Bir sonraki oyun başlamadan önce garsonlar localar arasında dolaşarak içecekleri tazeliyor ve herkese biraz soluklanma fırsatı veriyorlardı. Sahnedeki aksiyondan başka bir şey fark etmemiştim ama ışıklar yandığında, karşı locada giysilerin aceleyle düzeltilmeye çalışıldığını biraz da eğlenerek fark etmiştim.

Işıklar yavaşça tekrar sönerken, seyircilerin mırıltıları azaldı. Işıklar açıldığında, sahnede bir sandalyeye oturmuş genç bir kız öğrenciye benzeyen bir şey görünce şaşırdım. Carl'a doğru eğildim, biraz endişeliydim.

"Burada bulunmak için biraz genç değil mi?"

Gülümsedi ve bana doğru eğildi.

"Sadece genç görünüyor. Amsterdam'da polis bu konuda çok katı. Ehliyet alabilmesi için en az 18 yaşında olması gerekiyor." Ona tekrar baktım. Kız beni kandırabilirdi.

Dönüp kızın yavaşça soyunmasını, her bir giysisini sandalyeye yerleştirmesini izledim. Çırılçıplak kaldığında, sahne yavaşça dönerken bir süre öylece durdu. Şimdi biraz daha yaşlı görünüyordu, ancak göğüsleri oldukça küçük, areolaları ve meme uçları çıkıktı. Aniden, son derece fit görünümlü, yapılı iki genç adam sahneye çıktı. Aşağı sarkan ve cinsel organlarını gizleyen bir kare kumaş dışında onlar da neredeyse çıplaktı. Birbirlerine sanki ikizmişcesine benziyorlardı

Kıza doğru ilerlediler ve çıplak vücudunu okşamaya başladılar; oldukça yakın duruyorlardı. İçlerinden biri kızı sanki bir oyuncak bebekmiş gibi yerinden kaldırdı. Kızı vücuduna yasladı ve bacaklarını iki yana açtı. Adamın kızın içine parmaklarını sokup, kız haykırana kadar sertleştiği belirgin olan uzun klitorisini okşayarak kızın amını keşfetmeye başlamıştı.

Önümdeki aksiyona o kadar odaklanmıştım ki ilk başta bacağımdaki eli fark etmemiştim. Ancak elbisemin yukarı çekildiğini hissettiğimde baktığımda Carl olduğunu gördüm. Erotik aksiyon benden sadece birkaç adım ötede devam ederken, onu durduracak durumda değildim. Sahnede, iki adam şimdi kızı bir seks oyuncağı gibi kullanıyordu. Biri kızın kollarını desteklerken diğeri bacaklarının arasındaydı. Sahneye çıkarken giydikleri kısa örtüler kaybolmuştu ve adam kızın ince bedenini alışılmadık derecede büyük, şişman bir penisle sikiyordu. Böylesine incecik birinin adamın aletini alabilmesi imkânsız geliyordu.

Masanın altında, Carl'ın meraklı parmakları tangamın sıcak nemli bölgesine ulaşmıştı. Artık parmaklarını amımın yarıklarında yavaşça aşağı yukarı gezdiriyordu. Birden diğer tarafımdan bir hareket geldi. Murat'ın eli bacağımı kavramıştı. Her ikisi de baktım. Carl ve kocam önlerindeki sahneye konsantre olmuştu. Birbirlerinden habersiz bacaklarımı okşuyordu. Kocamın eli aşağı yukarı hareket ederken jartiyerimin dantelli üst kısmına ulaşmıştı. Artık Carl’ın eli ile temas edebilceğini düşününerek bacaklarımı açabildiğim kadar açtım. Kocama doğru döndüğümde öne doğru eğildi ve dudaklarımız buluştu.

Sahnede, iki genç adam genç kadına mümkün olan her yönden girmeleri için birbirlerine yardım ediyorlardı. Kadının ince vücudunun erkekleri hiçbir rahatsızlık duymadan taşıyabilmesi beni hayrete düşürmüştü. Ben duruma bu kadar kolay uyum sağlayabileceğimi sanmıyordum.

Masanın altında işler kızışmaya başlamıştı. Bacaklarımı açmamla, elbisem artık kalçalarıma kadar yükselmişti. Bir anda kocamın eli tangamın üzerinde gezinen Carl’ın elini fark etmişti. Çok heyecanlamıştım. Kocam bana eğilerek dilini ağzıma soktuğunda inledim. O anda tanganım her iki taraftan da aşağı çekildiğini hissetmiştim. Sağımda ve solumdaki erkekler birlikte hareket ediyor olduğu fark edince rahatlamıştım. Tangamı tamamen çıkarmalarına izin vermek için oturduğum yerden kendimi yükseltmiştim ve şimdi ikisi amımın sıcak, ıslanmış zevklerini keşfederken muhteşem duygular içerisindeydim. Carl'ın parmağı çıplak klitorisime zevkli dokunuşlar yaparken, kocamın parmağı da içime girmiş alışkın olduğu şekilde G noktama dokunuyordu. Birden fazla orgazm olduğunu duymuştum ama hiç görmemiş olmak bir yana, aynı anda yaşamamıştım. 

Sahnede İki adam genç kızı sikmeyi bitirmişti ve kız aralarında diz çökmüş, erkekler mastürbasyon yaparken taşaklarını okşuyordu. Kalın kremsi spermlerin ilk damlacıkları bu iki yarrağın arasından fışkırıp kızın açıkta kalan vücuduna indiğinde, kocam ve Carl beni doruğa çıkarıyordu. Vücudum kasılırken dudağımı acı içinde ısırarak inledim, kocamın eli sıvılarımla sırılsıklam ıslanmıştı. Işıklar sönmeden önce gördüğüm son şey, sahnede diz çökmüş kızın iki yarrağı yalaması ve iki erkeğin spermlerinin vücudundan ve yüzünden süzülmesiydi. 

Sahne ışıkları söndü

Bu kez ışıklar daha uzun süre sönük kalmış gibiydi. Bunun, ışıklar yeniden yanmadan önce müşterilerin toparlanmasına, izin vermek için olduğunu tahmin edebiliyorum. Artık kendi küçük cinsel zevkler dünyamızda yalnız olmadığımızı fark etmiştim.

Etrafıma baktığımda, diğer bölümlerde başka çiftlerin zevklerini bizden daha aleni yaşadıklarını görebiliyordum. Tam karşımızda, belden yukarısı tamamen çıplak gözüken bir kadın sırtüstü uzanmış, iri göğüsleri partneri tarafından emiliyordu. Başka ne tür zevkler yaşandığını kestiremiyorum. Görüş alanımdan gizlendiği için masa seviyesinin altında neler olup bittiğini göremiyordum.

Gece ilerledikçe daha fazla gösteri sahnelendi ve daha fazla içki içildi. Ortam daha çok bir Roma orgy'sine dönüşüyordu. Seyircilerden bazıları izledikleri gösterilerden o kadar etkilenmişlerdi ki, etraflarında olup bitenlerden ya da kendilerini izleyenlerden habersiz, kendi seks gösterilerini açıkça sergiliyorlardı. Ben de bu aksiyonu kaçırmıyordum. Kocam ve Carl beni çırılçıplak soymayı başarmışlar, sadece külotum ve topuklu ayakkabılarımla bırakmışlardı. Gördükleri onca hareketten sonra amımdan sular akıyor, göğüslerim ve meme uçlarım sızlıyordu. İkisine de kısa süre sakso çekmeyi bile başarabilmiştim. Boşalmamışlardı. Fakat her seferinde ben birinin sikini emerken diğeri vajinama kalçalarıma masaj yapıyordu. Aslında, ikisinden biri beni masanın üzerinde, herkesin gözü önünde sikmek isteseydi hiç itirazım olmayacağını düşünüyordum.

Kolumu sevgili kocama doladım ve onu kendime doğru çektim.

"Tatlım, beni fena halde....,"

Parmağını kaldırıp beni susturdu.

"Biliyorum sevgilim ama beklemek zorundasın. Carl'la konuştum ve seni azmış ve ateşli istiyoruz. Bu Amsterdam'daki son gecemiz ve hatırlanacak bir gece olmasını istiyorum.Sadece beklemelisin...." 

Böyle bir söz verildikten sonra gösterinin bitmesini bekleyemezdim. Son perdeden sonra salonun ışıkları yavaşça yanmaya başladığında, odanın etrafındaki bölmelerde çiftler çabucak kendilerine çeki düzen verdiler ve aceleyle üzerlerinden çıkardıkları kıyafetlerini giydiler.

Bende  etrafta kendi kıyafetlerimi aradım ama sadece elbisemi ve şalımı bulabildim.

"İç çamaşırlarımı görmediniz sanırım?" Alabildiğim tek cevap boş bakışlar ve hafifçe eğlenen ifadeler oldu.

"Umarım siz iki komedyen bunun altına giyecek hiçbir şeyim olmadığının farkındasınızdır." Transparan geceliği havaya kaldırdım.

Kocam ve Carl yüzlerinde gülümsemeyle öylece durdular ve omuz silktiler.

"En azından elinde o var," dedi Carl sırıtarak.

"Tamamen çıplak olmayacaksın ya." Elbiseyi giydim ve kendime baktım. Dışarı çıktığımda bir elbiseye benziyor olabilirdi, ama şimdi belirgin bir şekilde gecelik gibi görünüyordu.

Kocam elimden tutarak masadan kalkmama yardım etti. Açık kıyafetim kulüpten çıkan diğer insanların bazılarının ilginç bakışlarına neden oluyordu. 
Çıplaklığın ve teşhirin olağan olduğu bu yerde bana bakıyorlarsa, dışarı çıktığımızda ne beklemeliydim? Dün gece barda erkeklere kendimi teşhir ettiğimde ne kadar heyecanlandığımı hatırladım, ama bu içerideydi ve sadece 50 kadar erkek beni izliyordu. Şimdi neredeyse şeffaf bir gece elbisesiyle dışarı çıkarılıyordum. Yine de taksiye sadece birkaç metre kaldığını biliyordum. Murat'ın kolunu sıkıca tuttum ve kulüpten çıkarken yüzümde cesur bir gülümseme takındım.
Merdivenlerden inip caddeye çıktığımızda Amsterdam'ın sabahın bu saatinde ne kadar kalabalık olduğunu fark edince şaşırmış ve biraz da gerilmiştim. Sanırım Cumartesi gecesiydi. Kulübün önünde birkaç dakika dikildik , şimdiden yoldan geçenlerin ilginç bakışlarına maruz kaldığımı anlayabiliyordum.
Buradaki sorun dışarıda hiç taksi olmaması ve sokakta da hiç taksi görünmemesi idi. Artık kendimi çok korunmasız hissetmeye başlamıştım , Murat'a daha da yaklaştım.

"Sanırım taksi bulamayacağız," dedi Carl etrafına bakınarak.

"İyi ki otele çok uzak değiliz. Yürümek zorunda kalacağız gibi görünüyor."

Şaşkınlıkla ona baktım.

"Yürümek mi, ben bu haldeyken?" Nefesim kesildi.

Sırıttı.

 " Kimsenin şikâyet etmeyeceğinden eminim; hadi," dedi koluma girerek,

" Çok uzun sürmez." Gece kalabalığıyla dolup taşan işlek caddede önümüze baktım. Parlak sokak lambalarının yanı sıra bar ve kafelerin ışıkları da yanıyor, kaldırıma taşıyordu. Saklanacak hiçbir yer yoktu.

Dişlerimi sıktım. Birden kendimi neredeyse ayık hissetmeye başlamıştım. Yürümeye başladığımızda Carl ve kocamın arasında dimdik duruyordum. 
İlk yüz metre korkunçtu. İşlek bir ana caddede neredeyse çıplak yürüyordum. Her yer insanlarla doluydu. Barların dışında oturan insanların dönüp baktığını görüyordum. Hatta bazıları cep telefonlarına sarılıp hızla fotoğraf çekmişti. İlk şoku atlattıktan sonra, yaptığım şeyin heyecanı beni ele geçirmeye başlamıştı. Güvendeydim. Carl ve kocamın bana zarar gelmemesi için yanımda olmalarından dolayı bakışların ve yorumların tadını çıkarmaya başladım. Meme uçlarım kaya gibi sertleşmiş haldeydi , geceliğimin yumuşak malzemesine sürtünerek vücudumu ürpertiyorlardı. Ayrıca çok ıslanmıştım ve bacaklarım birbirine sürtünürken ıslaklığı hissedebiliyordum.

Sokakta ilerledikçe kendime daha çok güvenmeye başladım. Artık hayranlarıma gülümsemeye ve öpücükler göndermeye başlamıştım. Çıplaklığımı bu kadar çok insana göstermek müthiş heyecan verici bir duyguydu. Sevgili kocam sokağın sonundaki bir barda durup bir şeyler içmemizi önerdiğinde bile itiraz edemedim.
Tabii ki durduğumuzda herkesin ilgi odağı olmuştum. İnsanlar fotoğrafımı çekmek istiyordu. Bende onlara gülümseyerek kışkırtıcı pozlar veriyordum. Yine kendi çıplaklığımı yabancı insanlara sergilemenin heyecanını tadıyordum. Bir süre daha barda kaldık ama otelin mahremiyetine geri dönmek için sabırsızlanmaya başlamıştım, çünkü artık seks ihtiyacım daha öncelikli bir konu haline gelmeye başlamıştı.

Artık neredeyse Dam meydanındaydık ve meydanın uzak ucundaki oteli görebiliyordum. Carl durup kocama döndü.

"İkinizle harika bir gece geçiriyorum ama bunu tamamlayacak bir şey daha var." İkimiz de aklında ne olduğunu merak ederek ona baktık.

"Buradan otele çok uzak değil. Son kısmı Gizem kendi başına ve bu sefer tamamen çıplak yürümeye ne dersin?" Bunu söylediği anda içimdeki heyecanın yükseldiğini hissettim. Meydana doğru baktım. Kafeler hâlâ açıktı ve oldukça kalabalıktı. Tek tük tramvaylar geçip gidiyordu ve meydanda hâlâ yürüyen insanlar vardı. Gözlerim sevdiğim adamdaydı.

Gülümsedi.

"Oldukça heyecan verici olurdu," dedi kocam.

Başımı salladım.

"Bana bunu yaptırdığına gerçekten inanamıyorum," dedim. Aslında çok heyecanlanmıştım. Diğer taraftan da yıllardır yapmayı istediğimi bilmediğim şeylerin keşfinin arzusu ile doluydum.

Şalımı uzatarak sözde elbise olan, geceliğimi yavaşça başımdan çıkardım. Artık jartiyerlerim ve ayakkabılarım dışında tamamen çıplaktım.

Carl bana yukarıdan aşağıya baktıktan sonra başını salladı.

"'Bu daima hatırlayacağım bir manzara' dedi ve sonra öne doğru eğilip beni öptü.

"Sen önden yürü, biz de senin güvende olduğundan emin olmak için güvenli bir mesafeden takip edeceğiz." 

Artan bir heyecanla son 400 metrelik yürüyüşüme başlamış oldum.

O kısa yürüyüş hayatımda yaşadığım en inanılmaz deneyimlerden biriydi. Büyük bir şehrin merkezinde tamamen çıplaktım. Havadaki hafif serinlik, hissettiğim heyecanla birleşince, zaten sert olan meme uçlarımı daha da zorluyordu, tabii bu mümkünse. Kafelerdeki insanların bana baktığını, süzdüğünü ve çıplaklığımı yorumladıklarını hissedebiliyordum. Yanımdan geçip giden insanlara gülümsüyordum tabi, yanlarından uzaklaşırken dönüp tekrar çıplak bedenime bakacaklarını da biliyordum.

Şimdi Krasnapolsky'nin parlak ışıklı merdivenlerine yaklaşıyordum. Canlı giysili kapıcı yüzünde hafif bir gülümsemeyle yaklaşmamı izliyordu. Devam etmeli miydim, yoksa durup kocamı ve Carl'ı beklemeli miydim? Sadece bir an tereddüt ettim ve sonra yürümeye devam ettim. Gözleriyle çıplak bedenimin üzerinde gezinirken gülümsedi ve başını salladı.

"Umarım akşamınızdan keyif almışsınızdır, Madam," dedi, adım atmam için kapıyı açık tutarak.

"Harika bir deneyim oldu, teşekkür ederim. Bir ara tekrar yapmak için sabırsızlanıyorum." Ona iyi geceler dileyerek lobinin daha sıcak atmosferine doğru yürüdüm.

Nereden baktığınıza bağlı olarak şans eseri ya da şanssız bir şekilde, sabahın bu saatinde lobi neredeyse boştu. Yaşlı bir adam olan gece görevlisi gözlüklerinin üzerinden bakıyor, gözlerini kırpıştırıyor ve gördüklerine gerçekten inanamıyordu. 
Masaya doğru yürüdüm ve anahtarımı istedim,

Şaşırtıcı bir şekilde tek kelime etmedi, sadece bana uzattı. Ona teşekkür ettim ve asansöre doğru ilerledim. Asansörün bir alt kattaki otoparkta olduğunu fark edip çağırma düğmesine bastım. Beklerken, resepsiyon görevlisinin masasından kalkmış beni izlediğini fark etmiştim. Ona gülümsedim. Carl ve kocamın içeri girdiği sırada dönüp kapıya doğru baktı.

Asansör geldi ve kapı açıldığında, yeni geldikleri her hallerinden belli olan orta yaşlı bir çiftin şaşkın bakışlarıyla karşılaştım. En güzel gülümsememi takındım ve asansöre adımımı attım. Asansörün aynalı kapısındaki yansımadan yüzlerindeki ifadeyi görebiliyordum. Adamın gözleri vücudumda bir aşağı bir yukarı gezinirken kadın adama ters ters baktı.

"Yeni mi geldiniz?" Hoş bir şekilde sordum. 

Başını salladı.

"Amsterdam'a ilk gelişiniz mi?" 

Yine başını salladı.

"Harika bir şehir," dedim rahatça.

"Burada her şey serbest. Eminim ikiniz de çok seveceksiniz." Asansör benim katıma ulaştığında dışarı çıktım ve hâlâ şaşkınlık içinde olan çifte iyi geceler diledim.

Kocam ve Carl süite vardıklarında ben koltukta oturmuş sırıtıyordum.

"Harikaydın hayatım," dedi sevgili kocam kollarını bana dolayarak. Sert ereksiyonunun bana baskı yaptığını hissedebiliyordum. Elimi indirip pantolonunun üzerinden kavradım.

"Umarım bu beni bekliyordur," dedim boğuk bir sesle.

"Her santimetresi," dedi ve gömleğini çekiştirerek çıkardı ve kemerini çözmeye gerek duymadan pantolonunu indirdi. Aleti hiç görmediğim kadar sert ve sıcaktı, kalın kabarık damarları ve büyük, ıslak, mor bir başı vardı. Beni tekrar kanepeye itip arkamdan geldi. Hemen bacaklarımı iyice açtım. Sikinin başının amımın ıslak dudaklarına sürtündüğünü hissediyordum ve sonra içime girmeye başladı. Onu sıkıca kendime doğru çekerek haykırdım. Sert siki içime girmeye başlamıştı. Daha fazlasını ve daha sertini isteyerek onu kışkırttım. İkimiz de o kadar azmıştık ki boşalması sadece birkaç dakika sürdü, sıcak sıvısı içime fışkırmaya başlamıştı. Öylece soluk soluğa yattık.

Başımı kaldırıp baktığımda Carl'ın üzerinde sadece gömleği vardı, siki elindeydi ve sert aletini yavaşça okşuyordu. Yavaşça dudaklarımı yalayarak ona baktım.

" Getir şu aletini buraya," dedim parmaklarımı hala Murat'ın spermleri ile ıslanmış amımın üzerinde gezdirerek. Kocam yer açmak için kenara çekilince Carl bacaklarımın arasına girdi. Aletini kolayca ılık ıslaklığın içine kaydırdı, sertliği içimi doldurmuştu. Kalçalarımı ona doğru bastırdım, her harika santimi hissetmek istiyordum. Sikiştik ve o boşaldı.
Garip bir şekilde, Carl'dan sonra Murat ikinci kez sertleşmişti, beni tekrar sikti ve boşaldı ama bu sefer öncekine göre daha uzun sürmüştü.

Kocam, baoşalacağı zaman içimden çıkarak spermlerini karnıma fışkırtmıştı. Ardı ardına ikinci defa boşalmasına rağmen spermleri yüzüme kadar gelmişti. Bacaklarımın arasından ayrıldığında gözlerim kapalı yaşadığım zevkin tadını çıkarıyordum.

Carl'ın sikinin amıma değdiğini hissettim.

Ve böyle devam etti.

Nihayetinde amım acımaya başlamıştı ve bacaklarım o kadar uzun süre açılmış olmaktan dolayı ağrıyordu. Kalçalarım ve karnım erkeklerin spermleriyle kaplanmıştı; tüm oda ter ve sperm kokuyordu. Kollarımla kocamın ve harika arkadaşı Carl'ın çıplak bedenlerine sarılmış bir şekilde orada yatıyordum. Önceki boşalmalarıdan kalan spermler birbirimizin vücutlarına bulaşmıştı. 

Hiç birimiz o anın bitmesini istemiyor gibiydik.....

Geriye dönüp baktığımda bir kızın yaşayabileceği en harika evlilik yıldönümünü yaşadığımı düşündüm gülümseyerek ve belki gelecek yıl bunu tekrar yapabiliriz diye aklımdan geçiriyordum.

Kocam, sevgilim, hayatımın aşkı ile yaşadığımız bu macera artık ilişkimizde çok farklı kapıları açmıştı.

JuicyPeach.