(103) İstenmeyen Misafir Bölüm 6 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(103) İstenmeyen Misafir Bölüm 6 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstenmeyen Misafir Bölüm 6

 

 <Sıradan hikayelere göre oldukça uzun başka bir bölüm. Diğer sitelerdeki gibi parçalara bölebilirdim. Fakat böyle kalmasının daha akıcı olduğunu düşündüğümden, bıraktım.>

Önceki Bölümler

Bölüm 1

Bölüm 2

Bölüm 3 

Bölüm 4

Bölüm 5

 

Bölüm 6: Son Teslimiyet

 

Titus motosikletini körfezdeki bir park alanının girişini kapatan trafik konilerinin arasından geçirdi. Bunun gibi park yerleri her yerde vardı. Genellikle masmavi berrak su manzaraları, palmiye ağaçları ile mangallı birkaç piknik masası bulunurdu. Burası da bir fark yaratmıyordu. Burada küçük bir koy vardı. Neredeyse tamamen etrafı ağaçlarla çevriliydi. Bu da mahremiyet sağlıyordu. Beth buranın neden kapalı olduğunu anlamamıştı. Yakınlarda devam eden bir inşaat da yoktu. Park yerinde terk edilmiş bir minibüsten başka bir şey yoktu, minibüsün camından kırmızı bir mendil sarkıyordu. Minibüsün yan camları vardı. 1970 lerden kalma bir kalıntı gibi görünüyordu.

 

"Burayı sahile doğru giderken buldum," dedi Titus, yoldaki sürücülerden saklamak için motosikletini minibüsün arkasına park ederken.

"Tamamen özel bir yer."

Saklama bölmesinden biraz bronzlaştırıcı yağ çıkardı.

 

Beth başıyla kumun üzerine serilmiş bir battaniyeyi işaret ederek,

"Görünüşe göre burada biri var," dedi. Minibüse paralel duran battaniye, yoldan görünmüyordu. Battaniyenin sahipleri manzarayı daha iyi görebilmek için burayı seçmiş olmalıydılar çünkü arkasında mavi bir koy ve diğer tarafında ise palmiye ağaçları vardı.

 

" Burada da uzun süre kalmamış. Üzerinde hiç kum ya da döküntü yok."

 

" Bunun için birilerinin geri geleceğinden şüpheliyim." Titus telefonunu battaniyenin üzerine atarken

Beth bu davranışı tuhaf bir şekilde etkileyici bulmuştu. Titus battaniyenin yanından geçip öne doğru eğilerek şortunu indirdi. Aleti hemen kalkıp dışarı fırlamıştı.

 

Beth yavaşça onu takip ediyordu. Gözlerini siyah adamın heybetli fiziğine dikmişti. Adamda öyle bir güç, öyle bir ham erkeklik vardı ki. Bir noktada, son iki hafta içinde, onun kaslarını çekici bulmaya başlamıştı. Elini adamın şaftına doğru götürürken bakışlarını adamın göğsünde gezdiriyordu. Parmakları adamın şaftına dolandığı anda sertleşmişti. Herhangi bir sınırı var mıydı? Hiç sertleşmediği oluyor muydu? Titus öpmek için eğildiğinde başını yukarı kaldırdı. Dudakları birbirine değdiği anda onun kollarında eriyiverdi.

 

Titus geri çekilip onu minibüse doğru döndürdü.

"Hadi seni bundan kurtaralım," diye fısıldayarak onun boynunu öptü. Boynunun arkasındaki ipleri çözerken Beth'in elleri yeniden adamın sikini okşamaya başlamıştı. Üst kısmı kumların üzerine düştü. Güçlü siyah eller kaburgalarından aşağıya, beline doğru kayarak kalçalarında durdu. Külotu kumların üzerine düşmüştü.

 

"Şaak...!"

 

Titus'un avuç içi kıçına inince Beth yerinden sıçradı. Arkasını döndüğünde Titus çoktan suya girmiş, kahkahalarla gülüyordu. Beth de suya doğru yürüdü. Dışarıda olmak, dünyaya açık olmak harika bir histi.  Kumsallarda su sığ olma eğilimindeydi dolayısıyla bu koy da bir istisna sayılmazdı. Su, Beth'in boynuna kadar çömelebileceği kadar derindi. Titus ona doğru yüzüp, ayağa kaldırarak tekrar öptü.

 

Titus elini uzattıp sahile çıktı. Bronzlaştırıcı losyonu alarak avucunu yağla doldurdu.

"Yanmanı istemiyorum," dedi göz kırparak. Güçlü elleri kısa süre içinde Beth'in tüm vücudunu yağla kaplamaya başladı. Bu adam isterse müthiş bir masaj yapabilirdi. Dolaşan elleri hem rahatlatıcı hem de tahrik ediciydi, çünkü göğüslerine sürtünmeye çok dikkat ediyor, sert meme uçlarını başparmaklarının üzerinde gezdiriyordu. Avucuna biraz daha yağ dökerek durdu.

"Sırtını da dönsen iyi olur," dedi ama onu döndürmek yerine kaygan vücudunu sert, yontulmuş vücuduna sardı. Etrafına uzanarak ellerini sırtına sürtmeye başladı. Beth karnıyla onun sert aletine bastırırken, onun için duyduğu arzuyla zonkladığını hissedebiliyordu. Alet birkaç kez titremiş, elleri arkasına doğru hareket ettiğinde karnına precum fışkırtmıştı. Popo yanaklarını yağla kaplamış, hatta deliğinin nemli olduğuna emin olmuştu.

 

"Sıra sende, şimdi beni yağla" diye emretti.

 

Beth eğilip battaniyenin üstündeki losyon şişesini aldı. Titus'un sikinin başını öpmek için geri dönerken durakladı. Titus bu hareketi onaylarcasına başını salladı. Ayağa kalktı ve çok daha küçük olan avuçlarını yağla doldurdu. Titus'un göğsü ona sarıldığı için zaten yağlıydı ama yine de göğsünden başladı. Elleri siyah teninin üzerinde geziniyor, göğsündeki her kası hissediyordu. Nefes alış verişi ağırlaştı. Titus'un vücuduna bu şekilde dokunduğunda, beyaz ellerinin adamın koyu tenindeki kontrastı amcığının uyarılmasına neden olmuştu. Kollarını kavradı, Beth, kolunun en kalın yerini sarmak için üç ya da dört elinin gerektiğini fark ederek pazularını okşadı. Islak ellerinden birini göğsünden aşağıya, karnına ve kıllarına doğru kaydırdı. Şimdi eli sikinin üzerinde ileri geri kayarken nefes alış verişi sıklaşmıştı. Elini çekerek arkasını dönmesini sağladı. Böylece sırtını okşayarak sert kıç yanaklarına kadar inebildi. İşini bitirdiğinde ikisi de arkalarına yaslanmış, güneş ışığında parıldayan birbirlerinin bedenlerine bakıyorlardı.

 

Titus uzanıp elini tutarak onu battaniyeye yönlendirdi, ellerini omuzlarına koyarak aşağı itti. Beth dizlerinin üzerine çökmüş kendini onun sikinin boyuna bakarken bulmuştu. Bu görüntüye asla alışamayacağını hissediyordu. Kasıklarından dışarı doğru uzanan otuz üç santimetrelik sert siyah çelik. Dünyanın en mükemmel penisi, tanıdığı en acınası adama takılmıştı. Beth öne doğru eğilip ucunu öperken tepesinde yükselen adama baktı. Telefonu çalınca aşağı baktı. Yaptığı bir sonraki şey biraz sıra dışıydı. Titus uzanıp yüzünün bir tarafını okşayarak saçlarını geriye attı. Sonra da başına yavaşça öne doğru çekerek onu emmeye başlamaya zorladı. Beth emdi, ancak gerçekten istediği şey bu canavarın amına girip çıkmasıydı. Titus saçlarını tutmaya devam ederken o da sikini emiyor, taşaklarını okşuyor ve kıllarını yalıyordu.

 

Telefon tekrar çaldı.

 

Titus saçlarını bırakmadan önce şöyle bir baktı. Sikini dışarı çıkarana kadar başını geriye itti.

 

"Sırt üstü yat," diye emretti.

 

Beth hevesle başını sallayarak, arkasına yaslanıp bacaklarını açıp ellerinin üzerine yaslanırken onun sikine baktı. Titus diz çöktü, siki yukarı kalkmıştı. Sertçe itmeden önce vajina dudaklarını okşayarak aşağı doğru eğdi. İçeri kaydıkça yarrağın başının etrafında açılması izliyordu. Titus bacaklarını yukarı kaldırarak, sikini daha derine sokmaya başladı. Titus içine girdiğinde inlemeye başladı. Çok uzun zaman olmuştu. Titus sikini tamamen içeri itmeden önce içeri ve dışarı hareket ettiriyordu. Beth amını şaftının köküne doğru bastırırken hala aşağı bakıyordu, gözleri kapalı, kalçalarıyla yarağının etrafında dairesel hareketler yaparken tembelce gülümsüyordu.

 

"Evet, şimdi sik beni. Lütfen?"

 

Titus'un telefonu çaldı.

 

"Tabii bebeğim. Sadece ne istediğini söyle."

 

"Beni sikmeni istiyorum."

 

"Daha yüksek sesle bebeğim. Ne istediğini tüm dünyaya söyle."

 

"AAHHHH SİKİLMEK istiyorum...!" diye bağırdı, son kelimeyi inleyerek söylemişti.

 

"Neyle, bebeğim?"

 

"Senin BÜYÜK... SİYAH... ALETİNLE! SİK BENİ O KOCA SİYAH ALETINLE!"

 

"Bu iyiydi, bebeğim," dedi, kalçalarını çalıştırmaya başladı.

 

"Bu büyük siyah yarak seviyor musun?"

 

" Bayılıyorum, Titus. Bayılıyorum. Bu kadar iyi hissettirdiğine inanamıyorum. Şimdiden boşalıyorum!

 

" Boşal bebeğim, o zenci sikinin seni boşaltmasını hisset."

 

Beth boşaldı. Başını sağa sola sallayarak onun sikini içine çekmeye çalışıyordu. Kendi meme uçlarını sıkıp çimdikledi, duyarlılıkları orgazmının gücüne katkıda bulundu.

 

"Aaaaahh Çok iyi. Çok iyi."

 

"Kocanınkinden daha mı iyi?"

 

"Çok daha iyi. Çok daha büyük."

 

"Şimdi seni sertçe sikeceğim, bebeğim."

 

"AAHHHH.... MMMMM SİK! DAHA SERT SİK BENİ! DÖLLERİNİ İSTİYORUM! DAHA FAZLA! BOŞAL......IYOR.....UMMMMMmmm!"

 

Titus boşalırken yavaşlamıştı. Beth bir kez daha adamın onu bu kadar sert ve hızlı sikebilecek dayanıklılığa sahip olduğuna inanamıyordu. Kendini ileri geri harekek ettirdi. Kalçalarını yarrağın her bir darbesinde kaldırarak, hızına ayak uydurmaya çalışıyordu, tekrar tekrar tekrar boşaldı.

 

"Yaklaşıyorum bebeğim."

 

" İçime boşal! Doldur beni, Titus."

 

Telefon tekrar çaldı.

 

"Siktir," diye homurdandı Titus, sesi kızgındı. Boşalmadan geri çekildi, kadının isteğini görmezden gelmişti. Titus sikini birkaç kez okşadı, bir eliyle sikini sallarken diğer eliyle destek veriyordu. İlk sperm akıntısı göğüslerinden birine isabet ederek göbeğinin üzerine düştü. İkincisi bir memenin üzerine sıçradı. Fışkıran aletini kaldırarak yüzüne doğru boşaldı. Beth başını çevirip ağzını açmadan önce gözlerini hızla kapatarak arkasını döndü. Sperm burnunun üzerine düştü ve bir kısmı ağzına düştü.

 

Beth gözlerini açtı. Son tomarın Titus'un sikinin ucundan kasık tümseğine sıçrayarak düştüğünü görmek için başını tam zamanında kaldırmıştı. Titus'un son sperm topağı David'in tüm orgazmlarından daha büyüktü. Siyah adamın taşakları lagünün etrafındaki küçük yeşil hindistan cevizleri kadar büyüktü. Beth ona ilk kez mastürbasyon yaptığından beri onun orgazmlarından birinin tamamını görmemişti.

 

"Bu kadar çok boşaldığına inanamıyorum," dedi vücuduna bakarak. Parmaklarını göbeğindeki havuza kaydırarak yağlanmış karnının etrafına sürttü. Elini göğsüne götürerek erkeğin spermlerini göğüslerine sürdü. Meme uçları o kadar hassastı ki, onlara dokunmak bile onu yeniden azdırmaya başlamıştı.

 

Telefon çaldı. Titus ekran aydınlanırken telefona baktı.

 

"Sana kim mesaj atıyor? Şüphesiz bir sürtük," dedi kıskançlıkla.

 

"Hiç şüphe yok. Git temizlen sonra ikinci raunda geçeriz."

 

Beth ayağa kalktı ve suya doğru yürüdü.

 

"Beth," diye seslendi Titus. "Bana doğru dön."

 

Beth omzunun üzerinden baktı. "Neden?"

 

"Sana bakmak istiyorum," dedi Titus. Ayağa kalktı ve döndü, vücudundan su damlıyordu. İri yarı siyah adam avucuna biraz yağ sürüp koca sikini okşamaya başlamıştı. Onun temizlenmesini izlerken hemen sertleşmişti. Beth başını ve saçlarını suya daldırdı, ayağa kalkıp adama doğru yürürken saçlarını yukarı ve geriye savurdu.

 

Titus battaniyenin üzerine oturmuş, yüzü ona dönüktü. Bacaklarını açmış, siki kalkmış, dışarı çıkmış, kabarmış ve parlıyordu.

 

Beth yaklaşırken ona baktı. Titus sırtüstü uzandı ve sikini yukarı kaldırdı. Beth de üzerine oturdu. Kendini onun sertleşmiş aletinin üzerine doğru bırakırken bacaklarını açık tutmuştu. Aletin başı amının dudaklarını aralayıp içeri girmeden önce iyice germişti. Beth kendini biraz daha aşağı indirerek inledi. Her sikiştiklerinde daha kolay alıyordu, vajinası gerçekten büyük yarak için doğmuş gibi onun boyutuna uyacak şekilde esniyordu.

 

Beth kucağına oturana kadar kendini indirdi, elleri göğsünde duruyordu, gözleri kapalıydı, sadece gerçek tatmin duygusunun tadını çıkarıyordu. Adamın ellerinin göğüslerini okşadığını hissetti. Bronzlaştırıcı yağdan kayganlaşmışlardı. Titus , kadının seksi vücudu güneş ışığında parlayana kadar ön tarafını yeniden yağladı. Beth yavaş yavaş ona sürtünmeye başladı.

" Oh Tanrım, çok büyüksün," diye inledi başını geriye atarak. Boşalırken amcığı adamın koca aletinin üzerinde kasıldı. Kasılmaları içeri doğru çekilerek, spermleri siyah sikten sağmaya çalışıyordu. Vajinası bu adamın spermlerini reddedemiyordu. Amcığı onu arzuluyordu.

 

"Konuşmaya devam et, yavrum," diye fısıldadı.

"Beni tahrik ediyor."

 

"Mmmmm.... O küçük beyaz amımı doldur. Beni o büyük siyah sikinle becer. Beni kocamdan çok daha iyi sikiyorsun."

 

"Bu iyi," diye tekrar fısıldadı. Daha yüksek sesle, "Şimdi üzerimden kalk ve dört ayak üzerine eğil" dedi.

 

Beth onun şaftının her tarafına boşalıyor, inmek istemiyordu. Titus belinden tutup onu yukarı kaldırdı, sanki amcığı içinden düşerken bile sikini tekrar derinlere çekmeye çabalıyordu. İsteksizce, minibüse bakacak şekilde dört ayak üzerine çöktü. Titus diz çökerek ayağa kalktı. Kadının kalçalarından tutarak onu sola doğru çekti.

"Ne yapıyorsun?" diye sordu kadın.

 

"Sadece hareket et," diye homurdandı. Kadın arkalarındaki lagünle birlikte minibüse paralel olana kadar hareket etti.

 

Beth onun kendisini ittiğini hissetti. Kısa süre sonra da onu arkadan sertçe sikmeye başlamıştı. Orgazmı kaldığı yerden devam ediyor gibiydi. O boşalırken, kıçının çatlağına ılık bir sıvı döküldü. Titus şişeyi yere atmıştı. Gerekenden çok daha fazlasını kullanmıştı. Bronzlaştırıcı yağ kadının kıçının aralığından aşağı süzülerek Titus'un sikinin etrafından ayrıldı. Elleriyle göt yanaklarına sürmeye başladı. Garip hissettiriyordu ama en azından poposu yanmayacaktı.

 

Telefonu çaldı.

 

"Her kimse seni rahat bırakmasını söyle," diye mırıldandı, sürekli gelen mesajlardan rahatsız olmuştu.

 

"Elbette." Adam homurdandı.

"Ashley, seni sonra ararım. Beyaz kardeşimin seksi karısını sikmekle meşgulüm."

 

Beth kendini tutamayıp kıkırdadı. Adamın siki derinlere doğru itilirken inlemeye dönüşmüştü. Adamın baş parmağı anüsüne bastırdığında öne doğru sıçradı. Bronzlaştırıcı yağla kayganlaşmış anüsünün kenarında dolaştı.

"İçeri it," dedi yumuşak bir sesle.

 

"Ne?" diye kıs kıs güldü Titus.

 

"Baş Parmağını içeri it," dedi daha yüksek sesle.

"Evet," diye inledi ıslak başparmağı kıçına girerken. Bunu ilk kez bu pozisyonda seviştiklerinde yapmıştı ve hoşuna gitmişti. Nedenini bilmiyordu ama başparmağının kıçını doldurması onun sikinden aldığı zevki artırıyordu. Bu onu neredeyse anında boşaltmıştı. Beth dondu kaldı, başı aşağı sarktı, yaşadığı orgazmın yoğunluğundan dolayı ağır ağır nefes alabiliyordu.

 

Titus kabaca, "Keşke o aptal sürtük beni aramayı kesse," dedi.

 

"Kibar ol," diye inledi.

"O seni seviyor."

 

"O kaltakla işim bitti. Helen'den sonra onu bıraktım."

 

Beth, adama duyduğu nefret yüzünden yüzü buruşurken bile adamın neden birdenbire bu kadar varoşça konuştuğunu merak ediyordu.

 

"O hamile seni... seni... PİSLİK!"

 

Titus sikinin yarısı kadının içindeyken dondu kaldı. Kadın göremiyordu.

 

"Yo! Bana öyle dememeni söylemiştim."

 

"Normal konuş, göt herif," dedi, adamın sikine doğru kendini iterek, ama yanağındaki el ve kıçındaki başparmak onu hareketsiz tutuyordu.

 

"Sana zenci denmesini istemiyorsan, zenci gibi davranmayı bırak. Etrafta dolaşıp kadınları hamile bırakıp onları terk etmezsin," diye inledi umutsuzca adamın sikine asılmaya çalışarak.

 

"Ben de aynen öyle yapıyorum." Güldü. Beth aslında ona kızgın olmadığını hissediyordu.

"Bana bir daha zenci dersen sana ne yapacağımı söylemiştim?"

 

"Yapacağını söyledin... sakın buna cüret etme."

 

ŞAAAAAP..!

 

""AH!" diye bağırdı Beth, incinmekten çok irkilmişti.

 

ŞAAAAAP..!

 

"OH!" diye inledi Beth, kıçının yanağının acıdığını hissederek.

 

ŞAAAAAP..!!

 

"Mmmm, eeeevet. Lütfen beni tekrar sikmeye başla," diye yalvardı. Beth'i tekrar aletinin üzerine çekti, sonra çıkardı, sonra tekrar içine soktu.

"Teşekkür ederim," diye mırıldandı.

"Bir tane daha," diye yalvardı usulca.

 

"Bir kez daha ne?"

 

"Şaplak at bana, zenci."

 

ŞAAAAAP..!!

 

"GEEELİiiiiiiYORUUUUUMMMMmmmm!" diye bağırdı, vücudu titriyordu. Başı battaniyeye düşmüştü. O kadar zor nefes alıyordu ki, soluğunu zorlukla toplayabiliyordu.

 

"Teşekkür ederim. Teşekkür ederim," diye inledi. Bu onun şimdiye kadarki en büyük orgazmıydı.

"Hayır," diye yalvardı, Titus sikini çıkarırken hâlâ soluk soluğaydı.

 

Titus, kadının amcığını serbest bırakırken yağ ve kadının uyarılmışlığı sikinden akıyordu. Arkasındaki kumda çıtırtılar duyunca omzunun üzerinden baktı. Kübalı telefonunu kaldırmış, Titus'un sikini yakınlaştırıyordu. Titus'un sikinin başı kadının anüsünün üzerine geldiğinde ekranı doldurdu. Baş kısmı kıçının deliğinden aşağı doğru bastırdı. Götü bu büyük davetsiz misafir için açılarak gerilmeye başlamıştı. Geri çekildi, tekrar bastırdı, sonra geri çekildi.

 

"Yap artık şunu," diye tısladı Beth.

 

"Neyi yap?"

 

"O siyah siki kıçıma sok," dedi utanarak. Ne hale geldim ben? diye merak etti. Tekrar götüne bastırdığını hissetti. Kocasını aldatmış, teşhirci bir çizgi geliştirmiş, yarak yalamaktan zevk almaya başlamış, şaplak yerken en büyük orgazmını yaşamış ve şimdi de sodomize edilmek istiyordu. Titus'un kıçını sikmesi, onun baskın erkekliğine son teslimiyeti olacaktı. Götü onun sikinin başının etrafında açılırken irkildi.

"Sadece yavaş ol," diye yakardı. Ashley ve Helen ilk penetrasyondan sonra buna bayılmış görünüyorlardı.

 

Beth ağlamamak için neredeyse dilini ısırıyordu. O zaman bile, hala inledi, sikinin ucunu onun içinde ve dışında çalışmaya başladığında bol miktarda yağ kullandığı için minnettar olmuştu. Geçen gece David'in bunu yapmasına izin vermeyi dilemişti ama küçük penisi onu Titan'a hazırlamak için çok az şey yapabilirdi. Bağırsakları penisin sokup çıkarmasına kolayca dayanıyor gibiydi, tüm acı anüsünde yoğunlaşmıştı ama o da azalıyordu. Düşündüğünden daha hızlı bir şekilde, kendini iyi hissetmeye başladı. Kendini onun hamlelerine karşılık verirken buldu. "

"Sik beni," diye inledi. " Götümü sik."

 

Beth, Titus sikmeye devam ederken gözleri kapalıydı. Burnundan derin bir nefes aldı, yarrağın erkeksi terli kokusu burun deliklerini bu pozisyonda bile  genzini dolduruyordu. Sikin dudaklarını fırçaladığını hayal etti. Titus sikini derinlere iterken duyduğu haz ile dudakları açılmıştı. Sanki ikinci yarrak dudaklarını itiyordu.

 

Beth şaşkınlıkla gözlerini açtı. 

 

Büyük kahverengi bir sikin yukarı doğru kıvrılmış gövdesine bakıyordu. Adamın oldukça büyük kahverengi göbeği görüşünü engelliyordu. Yaklaşık on santim uzunluğundaki siki, kıllı siyah kıllarının arasından çıkarak göbeğinin altından yukarı doğru kıvrılıyordu. Titus'un sert hamlesi, sikinin başının tamamını Beth'in ağzına itti. Beth'in dili otomatik olarak kahverengi topuzun ucunun etrafında dönmeye başladı. Ne yaptığını bilmeden önce, tanıdık olmayan kahverengi penisi emiyordu.

 

Adam dizlerinin üzerine oturmuş, sikini göbeğinin üzerinden yukarı doğru ittiriyordu. Adamın sikinin yarısına kadar emdikten sonra başını tekrar ucuna getirdiğinde göbeğinin üzerinden yukarı baktı. Bir yüz yerine, kendini adamın telefonunun lensine bakarken bulmuştu. Bütün bu adamların her şeyi filme almasının sebebi neydi? Teni açık tenli bir siyahın kahverengisiydi ama bir Hispanik'in rengindeydi. Göğsü kıllıydı ve boynunda altın zincirler vardı.

 

Titus Latin'in sikini boğazına kadar sokmaya zorladığında onu tekrar gözden kaybetti. Titus'un siki kasılarak bağırsaklarını spermle doldurdu. Onu belinden tekrar yukarı çekerek sikini göt deliğinden hızla çıkardı. Spermler sırtına ve saçlarına sıçradı. İspanyol adamın göbeğine bir çay kaşığı kadar düştüğünü görmüştü. Kadın adamın sikini emmeye devam ederken spermin yavaşça adamın karnından aşağı kaymaya başlamasını izledi.

 

Yabancı Titus kadar uzun süre dayanmamıştı. Kısa süre sonra adamın siki sertleşmeye başladı. İlk patlama ağzını doldurduğunda geri çekildi. Yutkunarak dilinin üzerinde akmasına izin verdi. Adamın dölleri de Titus'unki kadar yoğun ve lezzetliydi. Aleti o kadar büyük değildi ama tüylü, kahverengi testisleri kocaman ve dopdoluydu. Adam sikini geri çekmeden önce ağzı birkaç kez daha dölle dolmuştu Her tarafına boşalmayı bıraktı ve yavaşça gözlerini açtı.

 

"Gülümse puta," dedi adam kamerayı yavaşça indirerek.

 

Sırıtan yüz, kıvrımlı dudaklar ona tanıdık geldi. Gözleri açıldığında bunun Miami sahilinde tanıştıkları Kübalı fotoğrafçı olduğunu fark etti.

"Seni becermem lazım," diye homurdanarak kendini yukarı itti. Kahverengi siki hâlâ sertti ve Beth'in etrafında dolanırken sallanıyordu.

 

Beth sırt üstü yuvarlandı. Adamı durdurup durdurmayacağını anlamak için Titus'a baktı ama Titus bir kenarda durmuş, Kübalı'nın tekrar battaniyenin üzerine diz çökmesini izliyordu. Beth çirkin adamın kahverengi sikinin yaklaştığını gördü, bacakları onun için açıldı.

 

Titus, "Senin horozun "muy grande", Esteban" dedi Sikini  Beth'in amı ile hizalarken.

 

"Gracias mi amigo, ama senin sikin... işte o bir sanat eseri. Benim için film yapman için sana "mucho dinero" ödüyorum."

Sikini içeri itti. Beth inledi, Adam onu sikmeye başladığında kalçalarını ona doğru kaldırmıştı. Kıskanıp kıskanmadığını anlamak için tekrar Titus'a baktı, ama onun yerine, çirkin Kübalının onu sikmesini izlerken siyah aleti sertleştiğini görümüştü. Titus yan tarafa doğru yürüdü ve Kübalı "Hayır! Hayır. Diğer tarafa. Yüzün minibüse dönük olsun."

 

Titus başıyla onayladı, tekrar ayağa kalktı ve suya doğru yürüdü, tekrar başının yanında diz çöktü. Aleti dudaklarının üzerinde kayıyordu. Beth başını çevirip emmeye başladı.

 

"A la mierda con mi gran puta Cubana," diye homurdandı Estaban, onu sertçe becerirken.

 

Beth'in kalçaları adamın sikinin her itişinde kalkıyordu. Esteban onu becerirken Titus'u emmek zordu ve Titus bunu biliyordu. Eliyle şaftını sarsarken başını dudaklarının arasına dayadı. Başını hafifçe çevirerek Kübalıya baktı. Saçları yağlanmıştı ve yüzü hâlâ Al Pacino'nun "Yaralı Yüz" taklidini yaparak buruş buruştu. Ne iğrenç, iğrenç bir adam, diye düşündü, tıpkı koca sikinin onu boşalttığı gibi. Boşalırken tüm vücudu kasıldı, o kadar sert kasıldı ki Titus'un siki ağzından fırladı. Esteban sert ve sürekli gidiş gelişi sürdürürken, Titus sikini tekrar ağzına itti. Onu boşaltmaya çalışmıyordu bile. Sadece kendi siki için kullanıyordu.

 

Esteban amına girebildiği kadar ittip, sikini hareketsiz tuttu. Sıcak tohumu düzenli bir akışla rahmini dolduruyordu. Beth tekrar tekrar boşaldı, amcığı adamın fışkıran sikinin etrafında kasılıyor, spermlerini sağıyordu. Bu iğrenç adamın tohumu bile amcığı tarafından değerli görülüyordu. Adam hâlâ boşalmakta olan sikini dışarı çekerken, vajinasının kasları sikin üzerinde kenetlenerek onu derinde tutmaya çalışıyordu. Çoğunu boşaltmıştı ama hâlâ göğüslerinden göbek deliğine kadar döl şeritleri bırakacak kadar gücü kalmıştı.

 

Titus eğildiği anda sıcak döller ağzını doldurdu. Titus geri çekilerek sikini salladı. Esteban'ın on beş dakika önce boşalarak üstünde kalan kurumuş dölün üzerine ikinci bir sperm tabakası göndermeye başladı.

 

Her iki adam da ayağa kalkmadan önce şaftlarındaki her damla spermlerini silkelediler. Titus Beth'in ayağa kalkmasına yardım ederek lagüne doğru çevirdi. "Temizlen," diye homurdanarak onun kıçına şaplak attı.

Esteban ise gidip eşofmanlarını giydi, gömleksizdi ve göbeği eşofman üstünden aşağı sarkıyordu.

 

Beth elinden geldiğince suya girip yıkanmaya çalıştı, birkaç kez başını suya sokup yüzünü sildi. Kafası karışmış bir halde Esteban ve Titan'a bakıyordu.

İki adam hararetli bir şekilde konuşuyordu. Bu ürkütücü Kübalının burada ne işi vardı? Battaniyeye doğru yürüyüp bikinisini aldı. Önce altından başlayarak giyindi.

 

"Tu puta es amazing!" dedi Esteban.

" Böylesini çok az gördüm.. Zencilere boyun eğen klas beyaz kadınlar her zaman daha çok izlenir. Daha çok para getirirler." Esteban bir elini kaldırırken iki parmağını birbirine sürtüyordu.

 

Titus onun parmak hareketlerini taklit ederek, "Peki ya benim için mas dinero?" diye sordu.

 

Titus'un telefonu bipledi.

"Neler oluyor?" diye sordu Beth, battaniyenin üzerinde duran telefona bakarak. Esteban'ınki de battaniyenin üzerindeydi. Titus'un ekranı Ashley'den gelen bir mesajla aydınlandı. Beni ara, yazıyordu.

 

Zavallı kız, diye düşündü Beth telefona uzanırken. Düğmeye bastı ve telefon doğrudan mesajlaşma uygulamasına açıldı. Zavallı aşık şey kaç mesaj göndermişti...

Ashley'den gelen tek mesaj beni ara idi. Geri kalanların hepsi Esteban'dandı.

 

Saçlarını önünden çek.

 

Arkasından sik.

 

Ona daha çok ses çıkarmasını söyle.

 

Göğüslerine ve yüzüne boşal.

 

Onu minibüse bakacak şekilde yıka.

 

Sürtük üzerine çıksın. Sonra domalt.

 

Götünü sikersen iki katı para.



"Bu ne amına koyayım!" diye bağırdı. Titus talimatları Esteban'dan alıyordu!

 

"Sadece yarısı," dedi Esteban, elinde bir tomar para tutarak. "Geri kalanı sürtük izin formunu imzaladığında."

 

"Bu ne amına koyayım!" dedi yine. Beth yüzünü Titus'a dönerek baktı. Midesinde bir batma hissediyordu.

 

Titus omuz silkerek, "Sikişirken çekeceğimiz bir video için iyi para ödüyor," dedi.



"Ben porno yıldızı değilim!" Beth uzanıp Esteban'ın telefonunu aldı.

 

"Sakin ol kadın. Yarısını sana vereceğim." Titus Beth'in dönüşünü ve telefonu lagünün çok uzaklarına fırlatışını izledi.

 

"Hey orospu! Ne halt ediyorsun?"

 

"Siktir git," dedi Beth.

"Sen de siktir git!" Esteban'ınkini de küçük göletin ortasına doğru savurdu. Telefon bir sıçramayla suya gömüldü.

 

"(Telefon) ücretten kesiliyor," dedi Esteban telefonunun nereye girdiğine dikkat çekerek.

 

"Ben senin porno filmlerindeki kaşarlardan biri değilim," dedi usulca, ağlamamaya çalışarak. Neden kendini bu kadar incinmiş hissediyordu? Oysa kayınbiraderinin nasıl bir adam olduğunu çok iyi biliyordu.

"Beni eve götür. Şimdi!" İki adamın yanından geçip kamyonetin olduğu yere doğru hışımla ilerledi ve Titus'un motosikletine bindi.

 

"Bekle!" diye seslendi Esteban. Ona bir kartvizit uzattı.

"Dansçılara her zaman ihtiyacım var."

 

Kart Temptations adında bir erkek kulübüne aitti. Burası iş yerinden çok uzakta olmayan birinci sınıf bir striptiz barıydı. Birçok kez önünden geçmişti. Esteban Perez, sahibi. Beth üniversitedeyken, Lauderdale bölgesindeki striptiz kulüplerinin kapatılması için öğretmeninin öncülük ettiği protestolara katılmıştı. Bunlardan biri de Temptations'tı. Kartı buruşturdu ve Bay Esteban Perez'in göğsüne doğru fırlattı.

 

Esteban gülümsedi.

"Bak kardeşim, birçok şehirde kulüplerim ve mankenlik ajanslarım var. Biraz paraya ihtiyacın olursa herhangi birine uğrayabilirsin. Bana yeni yetenekler getirdiğinde sana bonus veririm."

 

"Los Angeles'a gitmeyi planlıyorum," dedi Titus.

 

"Bahar tatilinden sonra orada olacağım. Bahar tatilinde Florida'ya pek çok yeni yetenek gelir."

 

"Eminim. Telefon için üzgünüm."

 

"Sorun değil. Su geçirmez. Senin mi?" Esteban Titus'un başını sallamasını izledi. "Çok kötü. Sen sadece kadını evcilleştir ve ona izin formunu imzalat. Benim için çalışmasını sağla, ben de sana ikramiye vereyim."

 

"Acele et," diye bağırdı Beth motosikletinin yanından. Motosikleti itecekmiş gibi görünüyordu.

 

"Gitsem iyi olacak," dedi Titus. Yumruğunu havaya kaldırdı ve Esteban yumruğuna vurdu. Siyah adam döndü ve aceleyle motosikletine doğru ilerledi.

 

Beth siyah adamın geniş sırtına sarılmış ağlıyordu. Neden bu kadar ihanete uğramış hissettiğini bilmiyordu. Bu adam normal bir insanın ahlakına sahip değildi. Bildiği tek şey onun bir an önce gitmesini ve hayatından çıkmasını istediğiydi.

 

Beth artık Titus Cetewayo ile hiçbir şey yapmak istemiyordu.






Sonraki Bölüm