(219) Tehlikeli Tez 6 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(219) Tehlikeli Tez 6 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tehlikeli Tez 6

Tehlikeli Tez

Önceki bölümler;

Bölüm 1

Bölüm 2

Bölüm 3

Bölüm 4 

Bölüm 5

 

Bölüm 6

Öğleden sonra uyandığımda kulübün ve dün geceki seksin kokusu hâlâ burun deliklerimi dolduruyordu. Uzun bir duş alarak salona geçtim. Kocam televizyon izliyordu.


"Merhaba aşkım. Bugün izin günün olduğu için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyordum," dedi bana heyecanla.


" Çok iyi olur," diye karşılık verdim. Alper'e fazla ilgi göstermediğimin farkındaydım. Bunu telafi etmek istiyordum.


Geç saatte kahvaltı yaptık. Öğleden sonrayı yakınımızdaki bir parkta geçirdik. Harika bir gündü ve küçük çocukların ebeveynleriyle birlikte oluşturduğu kalabalık, geçen hafta yaşanan olayların yarattığı kasırgadan kafamı uzaklaştırmama yardımcı olmuştu.


Eve dönünce bir şişe şarabı birlikte içtikten sonra, kulüpten hiç bahsetmeden nazikçe seviştik.


Pazartesi günü öğleden sonra, o akşam ne olacağını merak ettiğim için tedirginlik içindeydim. Pazar sabahı erkenden patronumla konuşmadan ayrılmıştım ve tam olarak neyle karşılaşacağımı bilmiyordum.

Neyse ki kulübe girdiğimde her şey yolunda görünüyordu ve doğrudan soyunma odasına gidip garson kıyafetlerimi giydim. İşimi bitirip bara yaklaştığımda patronumun benimle konuşmak istediğini öğrenmiştim.


Kafamda binbir düşünceyle patronumun ofisine doğru ilerledim. 


Kapı açıktı. Bir şey söylemeden önce boğazımı temizledim:


"Patron. Benimle konuşmak istediğini söylediler.”


“Otur,” diye cevap verdi bana bakmadan.


Koltuğa oturarak bacaklarımı sıkıca birbirine kenetledim ve adamın vereceği cevabı beklemeye başladım. Patronum başını kaldırıp,


“Geçen gece nasıldı?” diye sormadan önce birkaç dakika geçti.


“Yapmak istediğim şey bu değildi,” diye cevap verdim, sesimde biraz meydan okuma vardı.


"Hahaha evet biliyorum... ama sen iyi bir iş çıkardın. Seni tekrar çağırmam gerekebilir. Ama sana güvenebileceğimi bilmem gerekir," dedi, hoş olmayan bir sesle.


"Bilmiyorum..." diye söze başladım, ama hemen kesildim.


“Sana güvenebilir miyim?” diye tekrar sordu, bu kez sert bir sesle.


"Evet patron," diye yanıtladım yere bakarak.


Kulübü yönettiği bunca zaman ona her seferinde tek bir şeyle uğraşmayı öğretmişti. Bu yeni piliçten daha fazlasını talep etmenin onu ürküteceğini düşünüyordu.


“Güzel, yapabileceğimi biliyordum. Sana bir şey söyleyeyim. Dansçı olman, diğerleriyle daha kolay anlaşmana yardımcı olacak. Artık onlardan birisin. Şimdi onlarla sohbet et, daha fazla zaman geçir ve onları daha iyi tanı, sonra bilgilerini almaya başlayabilirsin”


Söyledikleri anında moralimi düzeltmişti. Başımı sallayıp gülümseyerek ayağa kalkarak odadan ayrıldım.


O esnada patronumun dans ettiğim geceyi ve müşterilerin memnuniyetini düşündüğünü tabii ki bilmiyordum. Her ne kadar yeni olsam da, patronumun benim bu kadar ileri gitmeme şaşırdığından da haberim yoktu. .


Yeniden dans etmeye hazır olmam gerektiğini şart olarak öne sürmesi, veri toplamaya başlayabileceğimin etkisini biraz kırmıştı. Yine de, bir şekilde, gecenin büyük bölümünü hedeflerime ulaşmak için gerekli bir görev olarak kabul edecektim. 


Evet!. Son yaptığım birkaç kucak dansında çok ileri gitmiştim. Ama bunun zamanımın kısıtlı olmasından ve aldığım alkolün etkisinden kaynaklandığını düşünüyordum. Yine de bu hiç bana göre değildi. 

Kesinlikle bunu tekrar yapmak zorunda kalmak istemiyordum. Bu nedenle, kızlarla olabildiğince hızlı ilerlemek önemliydi. 


Planım netti ve uygulaması da oldukça kolay görünüyordu.


Haftanın geri kalanında, heyecanla garson olarak çalışıp, her boş anımı sohbet ederek dansçıları tanımaya çalışmakla geçirmiştim.

  

Oldukça olumlu bir ilerleme kaydettiğimi düşünüyordum. Patronumun "onlardan biri olmak" konusundaki ifadesinin doğru olduğunu da kabul etmek zorundaydım. Artık onlara yaklaşmak çok daha kolaydı. Ayrıca, patronumun talepkâr olmamasından da memnundum. Aslında konuştuklarımızdan beri onu sadece bir kez görmüştüm. 


Keyfim yerinde sayılırdı.


Alper bile sakinleşmiş görünüyordu. Son birkaç gündür eve geldiğimde uyuyor olmasına rağmen, Pazartesi gecesi beni beklemişti. Ondan bir şeyler sakladığım için kendimi kötü hissediyordum. Fakat gerçeği söylersem anlamayacağını ve beni durdurmaya zorlayacağını da biliyordum.


Cuma gecesi kulüpte alışılmadık bir durgunluk olduğu için erken ayrıldım. Ayrılmadan önce patronumla birkaç dakika konuşma fırsatı yakalamıştım. 


Sonunda sorularımı ertesi hafta seçtiğim birkaç dansçı üzerinde deneyebileceğimi öğrenmiştim.  


Haber başımı döndürmüştü. Eve döndüğümde kocam hâlâ ayaktaydı ve yatağa gitmeden önce bir şeyler atıştırıp bir şeyler içtik.


O gece kocam, günlerdir ara verdiği sorularına geri dönmüştü. Kendimi çok iyi hissettiğim için ona dokuma ve tacizler ile ilgili bazı uydurma hikayeler anlatarak biraz tahrik ettim.


İşin aslı, ellemelerin çoğundan kaçınmak için kendimi nasıl konumlandıracağımı öğrenmiştim. Yine de kocamı azdırmış, bu da beni tahrik etmiş ve uykuya dalmadan önce ateşli bir şekilde sevişmiştik. Bu fantaziler bizi başka noktalara taşıyordu.


Cumartesi de yavaş başlamıştı. Bir kez daha erken ayrılabileceğimi umuyordum. Ancak saat dokuz sularında kalabalık akmaya başladı. Bir saat içinde öyle bir noktaya gelmişti ki, her yeni gelenle birlikte patronum tarafından çağrılacağımdan endişelenmeye başlamıştım.


O sırada iki kızın müşterileriyle birlikte arka kapıdan çıktığını fark ettim. Kulüpte çalışırken bunun daha önce birkaç kez olduğunu görmüştüm. İçimden bir ses bana bunun uzak durmam gereken bir konu olduğunu söylüyordu. Saat 22:30 olduğunda artık tehlikeyi atlattığımı düşünüyordum ki, patronumu görmeye gitmem söylendi.


“Dans etmen gerekiyor. Git giyin,” dedi bana aniden.


Geçen sefer benim varlığım kalabalığı coşturmuş ve kulüp son ayların en iyi gecelerinden birini geçirmişti. Patronum bunun tekrarlanabileceğinden umutluydu.


“Ama patron...,” diye sızlanmaya başlasam da, onun öfkeli bakışlarıyla sözüm yarıda kaldı.

"Cevap istemedim.. Hapını da al," diye bağırdı patronum, ilaç ve alkol karışımının benim çekingenliğime iyi geleceğini biliyordu.


Yenilmiş bir iç çekiş ve kabul edilmiş bir baş sallamayla dönüp odadan ayrıldım. 


Hemen dışarıda durarak duvara yaslanmıştım. Ne yapacağımı düşünürken tavana dalıp gittim.  

Çok az kalmıştı, diye düşündüm kendi kendime. Gelecek hafta veri toplamanın başlaması gerekiyordu ve şimdi de bu.


"Sikeyim!..." diye haykırdım sonunda. Soyunma odasına doğru ilerlerken elindeki tepsiyi barın üzerine bıraktım.


“Hey!” diye Roland arkamdan seslense de onu duymazdan geldim.


Yirmi dakika sonra uzun aynanın önünde durmuş, makyajımda son ayarlamaları yapıyordum. Kırmızı payetli bir g-string ve üzerine önden bağlanmış siyah bir babydoll giymiştim. Ayaklarımda ise baldırlarıma kadar uzanan ince bantlı kırmızı topuklu ayakkabılar vardı.


O sırada iri bir kız içeri girdi.


“Acele etsen iyi olur bebeğim, seni çağırıyorlar,” dedi.


"Teşekkürler," diye cevap verdim, bıkkınlıkla gözlerimi devirerek.


"Bebeğim, bu gece çok para kazanacaksın," diye karşılık verdi kız, bir yandan da vücuduma bakıyordu.


DJ'nin soyunma odasından çıktığımı fark etmiş olmalıydı çünkü dışarı adımımı atar atmaz adımı anons etmişti. 

Dakikalar sonra sahnedeydim. Tabii ki, daha önce olduğu gibi kalabalığın dikkati anında üzerime çekilmişti.


Sahneye çıkmanın, hareket etmenin ve üstümü çıkarmanın artık ne kadar kolay olduğuna şaşırmıştım. Bu durumdan kesinlikle memnun değildim, ancak işimde nasıl ilerleyebileceğimi düşünürken kendimi kayıtsız bir havaya bürünmeye zorluyordum.


Gösterişli bir şekilde sahnenin kenarına geldim, böylece sarkıntılık eden adamlar ellerindeki paraları g-string'imin içine sokabileceklerdi.  


Setimi bitirdiğimde hemen geri çekilerek sahnenin hemen dışında soluklandım. Patronum bu sefer bana daha önce olduğu gibi bir kota koymamıştı, bu yüzden kalabalığı azdırmak niyetinde değildim. Sonraki bir saat boyunca bir müşteriyle oturmaktan kurtulabilirdim. 


Gece yarısından hemen önce, üçüncü kez sahne performansımı tamamlamıştım bile.


"Patron seni istiyor," dedi barmen yaklaşırken.


Konuşmanın ne hakkında olacağını tahmin ettiğimden bir ürperti hissettim. Etrafta dolaşarak ve dikkat çekmeyerek akıllıca davrandığımı düşünmüştüm ama görünüşe göre planım işe yaramamıştı.


"Ne yaptığını sanıyorsun sen lan amcık?" diye bağırdı patronumun ofisine adımımı atar atmaz.


Benimle hayatım boyunca hiç bu şekilde konuşulmamıştı. İlk içgüdüm dışarı çıkmak yönündeydi. Aslında yarı yoldan dönmüştüm, ama kaçmak bana göre değildi. 


Derin bir nefes alarak ona dönüp yüzleşecektim.


"Ne demek istiyorsun?" diye sordum birkaç saniye sonra, söyleyecek başka bir şey bulamayınca.


"Sakın benimle oyun oynama. Ne dediğimi çok iyi biliyorsun. Şimdi oraya gidip müşterilerle ilgilenmek mi istersin yoksa o sıska kıçına tekmeyi basmamı mı?" dedi aynı yüksek sesle.


"Tamam patron," diye başımı eğerek cevap vermeden önce kısa bir duraklama daha oldu.  


Teslim olmuştum bile. Kendime inanamıyordum. Kafamdaki düşüncelerle yaptıklarım aynı değildi.  


Kulübün ortasına doğru yürürken birkaç dakika içinde bir adamın yanına oturmam için beni işaret etmişti bile. Sonraki bir saat boyunca oturdum, içtim, kucak dansı yaptım. Neyse ki danslar sadece ana salondaydı. Zaten o anki ruh haliyle arka tarafta yaşanacağını bildiğim saldırganlıklarla da uğraşmak istemiyordum.


Bir saat sonra, birlikte oturduğum adam gittiğinde, mola vermek için soyunma odasına gitme fırsatını yakalamıştım. Alışkanlık beni aynanın karşısına oturtup diğer dansçılar gelip giderken makyajımı tazelemeye zorlamıştı. Tam dışarı çıkmaya niyetlenmiştim ki biraz önceki striptizci ile zayıf beyaz bir kız olan başka bir dansçı yanıma geldi.


“Hey kızım, para kazandın mı?” diye sordu ilk kız. Bir önceki karşılaşmamızdan bu yana sarhoş olduğu belliydi.


“Biraz...” diye cevap verdim.


“Daha önce başlamalıydın,” dedi.


“İyi bir garsonum ama berbat bir dansçıyım,” dedim gülerek, durumu hafifletmeyi umarak.


“Hayır bebeğim. Sen iyi bir dansçısın. Herkesi azdırıyorsun,” diye karşılık verirken, neredeyse birbirimize değecek kadar bana yaklaşmıştı.


Gergin bir kahkaha attım. Kızın niyeti iyice belirginleşirken ne diyeceğimi bilemiyordum.


“Amber ve ben işimiz bittiğinde bize gidip parti yapacağız. Sen de gelsene?” diye sordu, dolgun göğüslerini koluma doğru bastırırken.


“Teşekkürler ama eve gitmem gerek,” diye cevap verdi hemen.


“Seni bekleyen bir erkek mi var?” Bu kez Amber konuşuyordu. Dolgun kalçaları ve iri göğüsleriyle şehvetli olan Sadie'nin aksine Amber zayıftı, uzun kızıl saçları ve soluk teniyle neredeyse çelimsizdi. 


“Evet,” diye basit bir cevap verdi Ebru. Bu durum onu geriyordu ve terlediğini hissedebiliyordu.


“Çok kötü oldu yaa. Eğlenebilirdik,” dedi kısık sesle. Ağzını Ebru’nun kulağına kadar dayamıştı 


Ebru aniden kontrolünü kazanarak iki kızdan uzaklaştı ve sonra onlara dönüp, 


“Üzgünüm gelemeyeceğim. Eminim siz ikiniz güzel eğlenirsiniz.”


"Gelecek sefere kızım, geliyorsun," diye karşılık verdi Sadie, Ebru kapıya doğru ilerlemeye başlarken. 


Ancak birkaç adım sonra aklına bir fikir geldi ve dansçılara doğru geri döndü.


“Şu kapı. Arkaya açılan kapı. Orada ne var?”, kendisine asılan bu kızların gizemi çözeceğini umarak sormuştu.


“Orası özel bir yer,” diye cevap verdi iri kız sarhoş bir sırıtışla.


“Ne demek istiyorsun?” 


“Parti yapılacak bir yer,” diye ağzından kaçırdı Amber.


“Evet, oraya erkekle partilemeye gidersin.” diye ekledi Sadie.


“Ne tür bir parti?” Ebru şaşkın bir bakışla sormuştu, hâlâ anlamamıştı.


"Oraya sikişmek için gidiyorsun bebeğim." 


Ebru'nun aniden duyduğu şey yüzünde şaşkın bir ifadenin belirmesine neden olmuştu. Şaşkın halini fark eden diğer iki dansçı bir süreliğine gülüşmüşlerdi.


"Ama sadece patron izin verirse" dedi Amber.


Ardından gülüşerek soyunma odasının sonuna doğru ilerleyerek, beni yalnız bıraktılar. 


Kulübün ana salonuna döndüğünde durup az önce almış olduğu mesajı düşündü. İlk başta şok olmuştu, ancak düşündükçe daha az şaşırmaya başlamıştı. Zaten bunların sorunlu ve genellikle çaresiz kadınlar olduğunu biliyordu. Hatta birçok açıdan bu, çalışmasının en önemli yönlerinden biriydi. Bununla birlikte, bu eylemlerin gerçekten sadece birkaç metre ötede gerçekleştiğini bilmek Ebru'ya garip bir şekilde bu olaylara karışmış olma hissi veriyordu. Bu ne iyi ne de kötü bir şeydi ama kesinlikle farklı hissettiriyordu. Dansçılara tek tek bakarken, bunun ne kadar yaygın olduğunu ve hangilerinin bu adımı attığını merak ediyordu.


Salona girer girmez fark edilen Ebru, hemen bir müşteri tarafından yakalanmış, sonraki bir saat boyunca adamla birlikte içmek zorunda kalmıştı. Sahnedeki performans zamanları ile kesintiye uğrayan üç kucak dansı yapmıştı. Kapanışta, patronu ile yaşadığını saymazsa, bir öncekinden çok daha az stresli bir akşam olduğunu fark etmişti. Ayrıca tacizleri en aza indirebildiği ve arka odadan uzak durduğu için de mutluydu.


Taksiyle eve dönerken, biraz kafam güzeldi ama sarhoş değildim. Kulüpte geçirdiğim zamanı düşünüyordum. Öğrendiğim şeyler, gördüğüm manzaralar, yaşadığım deneyimler... Hepsi kafamda dönüp duruyordu. Özellikle de dansçı olarak yaşadığım ikinci deneyimi düşünüyordum. Patronumun beni dans etmeye zorlaması, aslında bir şans olabilir miydi? Belki de bu sayede, bir araştırmacının asla göremeyeceği bir bakış açısı kazanıyordum. Ama diğer yandan, ne kadar denesem de ahlaki değerlerimi tamamen bir kenara bırakamıyordum. Utanç, küçük düşme ve aşağılanma duyguları sürekli içimi kemiriyordu.


Bir de para meselesi vardı. Seks için para ödendiğini bildiğimden, cinsel ilişki olsa da, hatta sadece oynaşma bile, midemde bir düğüm oluşturuyordu. Kulüpte geçirdiğim her gün, ilk başlarda hissettiğim heyecan ve tepkilerin azaldığını fark ediyordum. Şok edici şeyler artık kanıksanmaya başlamıştı, neredeyse bayat geliyordu. Bu durum beni, diğer kızlar ve bu işin onların hayatları ve ilişkileri üzerindeki uzun vadeli etkileri hakkında düşünmeye itiyordu. Çalışmamda ele almayı planladığım bir konu olmasa da, bunun gelecekteki araştırmalarda keşfedilebilecek bir alan olabileceğini düşünüyordum.


Cumartesi gecesi olduğu için Alper'in uyanık ve seks için istekli olacağından emindim. İçeri girdiğimde onu televizyon izlerken buldum, bu beni şaşırtmadı.


“Hoş geldin, aşkım. Nasıl gitti?” diye sordu, yanına gelmem için kanepeye vurdu. Nedense, onun kulüpte bana eşlik edecek birini arayan başka bir müşteri olduğunu düşündüm bir an.


“Her zamanki gibi. Umarım önümüzdeki hafta artık anketlere başlayabileceğim,” diye iç geçirdim, kocamın yanına otururken.


"Alkol ve sigara kokusuna alışmaya başlıyorum," dedi Alper gülerek.


"Hmmm... Belki de yatakta da koklamak istersin," diye gülümsedim. Aniden azmıştım.


Bir dakika içinde yatakta çırılçıplaktık. Ben hazırdım ama Alper, her zamanki gibi, kulüpte yaşadığım her türlü dokunuşu anlatmamı istiyordu. Kulüpte çalıştığım süre boyunca, kadınların erkekleri cinsel olarak nasıl manipüle edebildiklerini izlemiş ve bir şekilde öğrenmiştim. Daha sert ve genellikle daha yaşlı erkeklerle bu zorlayıcı olabiliyordu, ama genç, acemi olanlarla ne kadar basit olabileceğine şaşırmıştım. Elbette kulüpte mesele müşterinin cebinden kendi cebime para aktarmaktı, ama şimdi amacım kocamı ne kadar heyecanlandırabileceğimi görmekti.


"Ohmmmm bir düşüneyim..... Sanırım her şey aynıydı," diye cevap verdim, kasıtlı olarak muğlak cevaplar veriyordum.


“Ne demek istiyorsun? Ne gibi? Söyle bana,” diye ısrar etti Alper. Onun bu saplantısının farkındaydım. Günün parlak ışığında bu düşünceleri için sık sık suçluluk duyduğunu biliyordum. Ama eve her geldiğimde, üzerimdeki kulübün kokusunu aldığında, kendini tutmakta zorlandığı garip bir his kaplıyordu içini. Bu his, onu daha da arzulu hale getiriyordu.


"Tıpkı eskisi gibi," diye tekrarladım, tırnaklarımla Alper'in testislerini hafifçe gıdıklarken. Onun üzerinde hem zihinsel hem de fiziksel olarak sahip olduğum gücün farkındaydım. Biraz eğlenmek, onunla biraz oynamak istiyordum. Her zamanki gibi, bu durumdan keyif alıyordum.


“Kahretsin tatlım. Her kelimeyi senden almak zorundaymışım gibi hissediyorum,” diye haykırdı Alper, hayal kırıklığı içinde. Bu, onun sürekli tekrarladığı bir temaydı.


“Önemli bir şey değil. Bu sadece işlerin nasıl yürüdüğünün bir parçası,” diye cevapladım, kasıtlı olarak belirsiz kalarak. Onu biraz daha germek istiyordum.


“Tamam, bu kadar Ebru yeter. Ayrıntıları istiyorum,” dedi birden yatakta doğrulup oturarak.


Oyunun tadını çıkararak onu tekrar aşağı çektim ve elini tuttum. “Bazen bana burada dokunuyorlar,” dedim boğucu bir sesle, elini kalçama koyarken.


“Başka nerede?” diye sordu soluk soluğa.


“Buraya,” diye cevapladım, elimi kalçamdan aşağıya doğru yönlendirerek. Alper'in aleti artık tamamen sertleşmişti ve karnıma bastırıyordu.


“Aman Tanrım Ebru,” dedi nefes nefese. Oynadığımı biliyordu, ama bazılarının doğru olma ihtimali onu çıldırtıyordu.


“Burada da,” dedim ve elimi sert kıçıma koydu.


"Lütfen bana hepsinin bu olduğunu söyle," dedi titrek bir sesle.


"Genellikle," diye yanıtladım, hâlâ onu azdırmak niyetindeydim.


“Başka ne var? Söyle bana,” diye bağırdı neredeyse.


Elini yavaşça bacağımın etrafından dolaştırdım ve bacağımın karnımla birleştiği, amıma sadece bir santim mesafedeki dar kavşağa yerleştirdim. Burası tam olarak garson kıyafetimin kumaşının bittiği yerdi. Gerçekte birkaç erkek bana dokunmaya çalışmış, ama ben onları savuşturmuştum. Tabii Alper bunu bilmiyordu. Giydiğim küçük kostümün de farkında değildi. Kocamın tepkisinde tek kelime yoktu. Bunun yerine beni sırt üstü yatırdı, bacaklarımı ayırdı ve sert, ağrıyan yarağını ıslak amıma soktu.


"Oh kahretsin!" diye bağırdı, dibine kadar girdiğinde. Hızlı girişi benim de yüksek sesle inlememe neden oldu. Kısa sürede hızlı bir ritim tutturduk. Onun kontrolü ele alma biçiminden memnundum. Bunu daha sık yapmasını istiyordum.


“Yavaşla,” diye yalvardım kısa bir süre sonra. Çok heyecanlandığını ve uzun sürmeyeceğini biliyordum.


"Tamam," diye cevap verdi ve birkaç saniye için yavaşladı. Ama karısını hisseden yabancı adamların düşünceleri gereğinden fazla güçlüydü. Hızlı temposuna geri dönmüştü.


Vücudum, onun geri dönüşü olmayan bir noktada olduğunu hissettiğinde tepki vermeye başlamıştı. Yüksek sesle inlemem uzun sürmedi. Sonra birkaç sert hamle ve son bir bağırışla döllerini boşalttı. Ben ise bir kez daha çok tahrik olmuş ama tatmin olmamış olarak kaldım. Ancak bu sefer bunun geçmesine izin vermeyecektim. Kocam yanıma yığılır yığılmaz onu sırt üstü ittim, bacaklarını kendi bacaklarımla birleştirerek üzerine tırmandım. 


Ta ki amcığım artık yarı sertleşmiş olan sikiyle temas edene kadar.


“Hoşuna gitti mi?” diye sordum usulca, kalçalarım baştan çıkarıcı bir şekilde hareket ederken.


“Mmmm... evet,” diye yanıtladı. Alper karısının anlattıklarından heyecanlandığı için kendini biraz garip hissediyordu.


"Göğüslerime de dokunmak istiyorlar," diye usulca kulağına fısıldadım.


“Ha? Ne?” Alper aniden çok uyanık bir şekilde cevap verdi.


“Evet, istiyorlar. Onlara izin vermeli miyim?” diye tekrar fısıldadım.


Sözlerimin onun üzerinde hemen bir etkisi oldu. Aletinin kabarmaya başladığını hissediyordum. Sadece birkaç saniye sonra sırılsıklam amıma yaslanarak tamamen sertleşmişti. Elimle sikini amımın girişine kadar götürdüm ve tatmin olmuş bir iç çekişle, tamamen içine girene kadar geri ittim. Şimdi üstteydim ve daha uzun süre dayanacağımdan emin olarak, kendi zevkim ve serbest bırakmam için onun üstünde sallanmaya başladım.


“Ebru, çok vahşileştin,” dedi bana, endişeli bir bakışla bakarak.


“Öyle mi?” diye cevap verdim muzip bir gülümsemeyle. Sonra eğilip onu dudaklarından hafifçe öptüm.


Vücudumdaki büyülü hislerin oluşmaya başlaması uzun sürmedi. Amcığımın derinliklerinde merkezlenen ve dışarıya doğru yayılmaya başlayan bir sıcaklık hissettim. Kısa süre sonra buna bir karıncalanma hissi de eklendi. Hareketlerimi hızlandırarak, serbest bırakılma noktasına yakın kalmayı başardım. Hazır olduğumda devrilebileceğimi bilerek duyguların tadını çıkardım.


“Yapmalarını istiyor musun?” diye sordu birkaç dakika konuşmadıktan sonra. 


Ellerimi onun omuzlarına koymuş, transa geçmiştim. Sözlerinin anlamını kavrayınca yüzüne baktım.


“Ne istiyorsun?” diye inledim, hâlâ alay etme havasındaydım.


“Yaptıklarında bana söyleyecek misin?” diye sordu, bana garip bir bakış atarak.


Beklediğim yanıt bu değildi. Kocam, bana yabancılar tarafından okşanmam için izin veriyordu. Ama sözleri ve düşüncesi vücudumda hızla bir elektrik sarsıntısına neden oldu. Birdenbire orgazmın doruk noktasını geçmiştim. Önce vücudum kaskatı kesildi, sonra gözlerimin önünde yıldızlar belirdi. Uzaklarda bir yerde haykıran sesimi duyabildim.


Alper, o güne kadar gördüğü en büyük orgazmı yaşamamı izliyordu. Ağzım açılmıştı, hiçbir ses çıkmamasına rağmen çığlık atıyor gibiydim. Sonra gözlerim dalgalandı, başım geriye doğru yuvarlandı. Sonunda sesler bir dizi tiz çığlık halinde dışarı çıkarken, göğsüm hava almak için çırpınarak onun üzerine yığıldım.


“Ebru... Ebru...” bir süre sonra kendime geldim. Kocamın sesini duydum ve nihayet gözlerimin açıldığını görünce ‘İyi misin?’ diye sordu.


“Mmmm... hmmm... Aşkım..... Sarıl bana,” diye zayıf bir sesle cevap verdim. Alper, ikimiz de derin bir uykuya dalana kadar beni vücuduna sıkıca çekti.


Bir günlük de olsa, izin gününe ihtiyacımız vardı. Birbirimize düşkünlük gösterip evde takılmanın tadını çıkardık. Ne yazık ki gün çabuk geçmiş ve kısa süre sonra yeni haftayla yüz yüze gelmiştik.


Neyse ki, patronum sözünde durdu. 


Pazartesi öğleden sonra birkaç kızla görüşmeye başlayabildim. Tamamlanan her anketle birlikte elde ettiğim verilerin kalitesi beni daha da heyecanlandırıyordu. 


Tek endişem örneklem büyüklüğüydü. 


Ama şimdilik alabildiklerime odaklanmak istiyordum.


Sonraki Bölüm...