(101) İstenmeyen Misafir Bölüm 4 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(101) İstenmeyen Misafir Bölüm 4 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstenmeyen Misafir Bölüm 4

 

 <Sıradan hikayelere göre oldukça uzun başka bir bölüm. Diğer sitelerdeki gibi parçalara bölebilirdim. Fakat böyle kalmasının daha akıcı olduğunu düşündüğümden, bıraktım>

Önceki Bölümler

Bölüm 1

Bölüm 2

Bölüm 3 

 

Bölüm 4:

 

Beth eve döndüğünde hâlâ bitkindi. Anahtarlarını ve Ashley'nin verdiği iç çamaşırlarını çalışma masasına fırlatıp kıyafetlerini çıkardı. David hâlâ uyuyordu, hafifçe horluyordu. Sütyenini çıkardığında rahatlamıştı. Külotum çok dar, diye düşündü çıkarırken. Ash'in verdiği külotu kasıklarının üzerinde tuttu. Ashley'nin kalçaları ve poposu kendisininkinden daha büyüktü ve külot neredeyse hiç bir yeri kapatmıyordu. Külotu çöp kutusuna attı ve yatağa, David'in yanına yattı. 

Hâlâ yorgundu, hızla uykuya daldı.

 

Birkaç saat uyuduktan sonra Beth yan tarafında David'in penisinin onu arkadan dürtüklediğini hissetti. O esnada dün gece Titus ve Ashley arasında tanık olduğu sert sahneyi rüyasında görüyordu, ancak rüyasında Ashley idi. Yarı uykulu ve çok uyanmış olan Beth arkasından kocasının penisine uzandı. Sert ve hazırdı, bu yüzden bacaklarını açıp ıslaklığına doğru yönlendirdi. Penisin kafası içine girmeye başlar başlamaz penis elinden çekildi. David yuvarlandı ve yataktan fırladı. Birkaç dakika sonra, banyodan su sesi geliyordu. Kocası geri döndüğünde, 

 

"Bir daha asla bu kadar içmeyeceğim," diye inledi. Ereksiyonu gitmişti ve penisi yeniden küçülmüştü. Tekrar yatağa girdi ve çok geçmeden tekrar uykuya daldı.

 

*******

 

Beth öğleden sonra uyudu. Kalktı, tekrar duş aldı ve işe gitmek için çirkin garson üniformasını giydi. Hafif bir baş ağrısı dışında kendini o kadar da kötü hissetmediğine göre, fazladan uyumanın yardımı dokunmuş olmalıydı. David de uyanmıştı. Çorba hazırladı. Zar zor konuştular. En ufak bir ses bile yüzünü buruşturmasına neden oluyordu. Akşamdan kalmanın tüm belirtilerinin yanında, azgındı da. Bu gece gece vardiyasında, ardından yarın kahvaltı vardiyasında çalışıyordu. 

Yıla harika bir başlangıç ​​değildi ama para için yapması gereken şey buydu .

 

*******

 

Beth gece yarısına yakın eve geldiğinde, bitkin düşmüştü. Titus evde değildi ve eve gelmemiş gibi görünüyordu. Masada yarısı yenmiş bir pizza vardı. Soyundu ve David'in yanına yatağa yığıldı. Kocasının sert penisini arkasında hissettiğinde onaylamayarak mırıldandı. 

 

"Çok yorgunum," dedi. Kocası koşnutsuzlukla homurdandı ve diğer tarafa döndü. Hemen uykuya daldı.

 

**

 

Alarmının Beth’i uyandırmasına gerek kalmamıştı. Kendi kendine uyanmıştı. henüz güneş bile doğmamıştı. Bacaklarının arası yine ıslanmıştı ama yataktan çıkarken gördüğü rüyayı hatırlayamıyordu. Spor hareketlerini yaptı, duş aldı, temiz bir üniforma giydi ve işe gitti. Kahvaltı vardiyasının tek iyi yanı, öğlen eve gelmesiydi ama bir şey yapamayacak kadar yorgundu. Genellikle eve geldiğinde kestirirdi. Soyundu, yatağa tırmandı ve maskesini gözlerinin üzerine çekti. Gözlerini kapatıp yan döndü. Tam uykuya dalacağı sırada, Titus'un dışarıda duran motosikletinin sesiyle uyandı. Kapının açıldığını, ardından merdivenlerden çıkan ağır ayak seslerini duydu. Yatak odasının kapısını kilitleyip kilitlemediğini hatırlamıyordu. İrkilmesi ile göğüs uçlarının sertleştiğini, yatak odasına daldığı düşüncesiyle ıslandığını hissettmişti. Kapısının kapı yavaşça açıldığını duyunca doğruldu ve maskeyi çıkarırken çarşafı vücuduna bastırdı. Kapı eşiğinde duran dev adama, 

 

"Defol," diye bağırdı.

 

Titus dar bir kot pantolon ve kaslarını saran beyaz bir tişört giymişti. Bir an sessiz kaldı, kara gözleri onun vücudunu ve dolgun vücuduna yapışan çarşafı tarıyordu. Elinde bir çanta tutuyordu. 

 

"Giy şunu," dedi . 

 

"Sahile gidiyoruz." Sonra döndü ve gitti.

 

Beth gözden kaybolup aşağı inerken yutkundu. Çantaya uzandı. Noel iç çamaşırlarının geldiği aynı kalitesiz mağaza olan Spicy'dendi. İçinde bir kutu ve birkaç takım ince sütyen ve külot vardı. İç çamaşırı dantelli ve şeffaftı.. 

Kutuyu çıkardı ve açtı. İlk başta, ne olduğunu bile anlamadı. Siyah ve beyaz malzeme sadece üçgen yamalar ve iplerdi. İçindekileri çıkardığında, puantiye desenli minik bir string bikini olduğunu anladı! Her yerinde küçük beyaz noktalar olan siyah bir string. 

 

"Bunu giyemem," diye fısıldadı kendi kendine.

 

Beth bacaklarını dışarı kaydırdı ve yatağın kenarına oturdu. Stringin sadece bir tarafında kumaş vardı.. önündeki kumaş kasıklarının bir kısmını kaplamıştı. Asrkasını dönüp çıplak kıçına baktı. Arkadaki ince  kumaş parçası kalçalarının arasında kalmıştı

 

"Bunu giyemem," dedi tekrar. 

 

Üst kısmı aldığında, nasıl giyeceğini bulmakta biraz sorun yaşadı. Boynundan bağlandı ve yine arkasından bağlandı. Üst kısmı dardı, puantiyeli üçgenler göğüslerinin sadece yarısını kaplıyordu. O kadar sıkıydı ki meme uçlarının ana hatları dışarı çıkıyordu. Beth boy aynasına doğru yürüdü. Tanrım, diye düşündü, bir fahişe gibi görünüyorum. 

 

"Bunu giyemem."

Sabahlığını giydi ve merdivenlere doğru yürüdü. 

 

"TİTUS!" diye bağırdı alt kata. 

"Bunu giyemem. Çok küçük."

 

Titus elinde bir bira şişesiyle aşağıda belirince. 

 

"Sorun nedir?"  dedi merdivenleri tırmanırken. Devasa cüssesi tırabzandan duvara kadar olan boşluğu dolduruyordu..

 

"Bu da..." Beth sabahlığın kemerini çözüp önünü açmıştı

 

"Bu şeyin içinde neredeyse çıplağım."

 

O an Titus’un donduğunu ve onun vücudunu incelerken göz bebeklerinin büyüdüğünü görebiliyordu.. Vücudunun bu adam üzerindeki etkisini gülümsetmişti. Vajinasındaki karıncalanmaya rağmen ondan nefret de ediyordu. Kaşlarını çattı. 

 

"Bak," dedi.

 

"Evet, görüyorum ve gördüğümü de çok beğendim.hadi gidelim."

 

“Bunu giyemem. Ben gidip normal mayomu giyeyim." 

 

"Sorun nedir?"

 

Beth başını salladı. “SAHİLE BUNUNLA...gitmek İSTEMİYORUM!”.

 

Titus sırıtıyordu.

 

 “Düşünmüyordun. Kadınsı içgüdülerin mi engel oluyor.”

 

"Ne demek istiyorsun?" Beth sabahlığı kapatmıştı. Titus’un, bakışlarından aniden rahatsız olmuştu.

 

"Erkeğe itaat etmek işte."

 

"Anlamsız."

 

"O zaman bikinini neden giydin? Vücudunu bana göstermek seni neden heyecanlandırıyor?”

 

"Siktir git Titus. Böyle bir şey değil.”

 

"Anlayamayacağımı mı sanıyorsun?" Sırıttı. 

 

"O titreyen amcığın kokusunu buradan alabiliyorum. Onu büyük siyah sikimle tanıştırmak için sabırsızlanıyorum.

 

"Kapa çeneni!"

 

"Siyah adam için o beyaz amcığı göster bebeğim."

 

"Kapa çeneni!"

 

"Yarrağım senin güzel götünü siktikten sonra kocanı hissedemeyeceksin."

 

"Bu asla olmayacak, pislik." Küstahlığına öfkelenmişti. 

 

"Şimdi dışarı çık," diye emretti. 

 

"Ben David'i aramadan defol git."

 

Titus'un bakışları kasıtlı ve korkutucuydu. Ama aniden güldü. 

 

"Ara tabiki. İsterse sikimin altında nasıl kıvrandığını izletebilirim.”

 

"Ben polisi aramadan defol."

 

Titus gülmeyi bıraktı. Arkasından elini cebine attı ve telefonunu çıkardı. Konuşmadı, sadece çevirip  Beth'e videoyu gösterdi. Beth’in, Titus'un kocaman aletinden otuzbir çekmesini izlerken yanaklarının rengi çekilmişti. Daha da kötüsü, iğrenmiş görünmüyordu bile. Dikkatle kameraya bakıyor gibiydi. Aslında kronometreyi kontrol ediyordu ama video, filme alındığını biliyormuş gibi görünmesini sağlayacak şekilde çekilmişti.. Olayın tekrarını izlerken gözlerini ekrandan alamıyordu. Kameraya bakmadan önce 

 

"Benim için boşal" dedi. 

 

"Bana dölünü ver."

 

"İşte geliyor bebeğim," dedi Titus.

 

"Bu büyük siyah yarrağının boşalmasını istiyorum”. Tekrar kameraya baktı. 

Sonra patladı. Büyük bir sperm jeti yüzünü kaplarken diğerleri de peşinden geliyordu..



"Ne istiyorsun?" dedi yumuşakça. Beth, Titriyordu.

 

 Saçmalıktı ama bir yanı, onun kocaman aletinin onu bir çeşit sürtüğe çevirebileceği den korkuyordu. 

 

“Bunu sosyal medyada paylaşmak istiyorum” dedi. 

 

"Ama ben sahilde bir gezi kararımdan vazgeçirebilir. Motorda bekliyor olacağım.”

 

Beth arkasını dönüp aşağı inerken arkasından inanamayarak bakıyordu. Titus gidince geriye döndü. Tökezledi. Bacakları zayıflamıştı. Nefesi hırıltılar halinde çıktı. Sendeleyerek yatak odasına girdi. Sabahlığı çıkarıp, dolaptan bir elbise kaptı ve başının üzerinden geçirdi. Adamın ona seks yapması için şantaj yapmadığı, için rahatlamıştı. Belki de hüsrana uğramıştı. Daha önce olduğundan bile daha sinirliydi.

 

Dışarı çıktığında Titus motorun üzerinde oturuyordu. Beth, güzel göründüğünü biliyordu. Elbise, onu saran nadir kıyafetlerden biriydi. Bacaklarının çoğunu ve kollarını çıplak bırakan kısa bir yazlık elbiseydi. Dar bikini üstü normalden daha fazla göğüs dekoltesi gösteriyordu. Bundan memnun değildi. 

 

"Sadece bikini," diye emretti Titus. 

 

"Elbiseyi bırak." Beth her zamankinden daha öfkeli bir halde donakaldı, ama çok az seçeneği vardı, elbiseyi başının üzerinden çıkardı ve çimenlerin üzerine attı.

 

Arkasına geçti. Mahallesinde neredeyse çıplak bir şekilde kükreyerek uzaklaştılar. Elleri onun geniş göğsünü sıkıca sarmıştı. Dar tişörtün altındaki sert kaslarını hissediyordu. Motosikletler Beth’i korkuturdu. Bu korkuyla tutunurken göğüslerini sıkıca Titus’un sırtına bastırmıştı. Yanlarında geçen her arabadan ona bakan erkek gözlerini izlerken yanağını onun sırtına dayadı. Kübalılarla dolu bir kamyonet hemen arkalarında belirdi.  Yolcu koltuğunda oturan genç erkek, koltuğun yukarısına doğru uzatılmış çıplak kıçının fotoğrafını çekmek için uğraşıyordu. Sonra hızlandılar.

 

"Yo, senin piliç çok iyi," dedi fotoğrafını çeken adam. Uzaklaşırlarken Titus ona baş parmağını kaldırmıştı. Zencilerden daha çok nefret ettiği bir erkek sınıfı varsa, o da latinlerdi, özellikle Miami'nin her yerinde oldukları için Kübalı erkekler. Kadınlara karşı muameleleri, herhangi bir siyah adam kadar düşmancaydı.

 

Titus otobandan ayrılıp plaja doğru yöneldi. Tabii ki onu en popüler plaja götürüyordu. park ettikten sonra Titus gömleğini çıkardı ve pantolonunu indirdi. Mayosu Beth’in ki kadar müstehcen idi. Kıçını tam olarak açığa çıkarmıyordu ama tamamen de kapatmıyordu.. Telefonu mayosunun altına sıkıştırmıştı. Ön tarafı, sımsıkı sarılmış aletini ve taşaklarını sıkıca kavrıyordu.  Giysilerini saklama bölmesine yerleştirdi ve küçük bir tüp güneş kremi alıp plaja yürümeye başladılar. Titus yürürken çok normalmiş gibi, gururla onun elini tutmuştu. Beth, bu plajı severdi ama kafe ve barları çok pahalı bulurdu. 

 

Plaj çekici genç insanlarla doluydu. Birçoğu aktif olarak modellik yapıyordu. Bir fotoğrafçı fotoğrafını çekerken yakışıklı bir genç adam mayo modelliği yapıyor, bir palmiye ağacının yanında poz veriyordu. Parkın hemen kenarında başka bir model poz veriyordu. Sahte göğüsleriyle şaşırtıcı derecede çekiciydi. Vücudunu örümcek ağı gibi kaplayan siyah bir bikini giymişti. Dudakları dolgundu ve aynı derecede koyu saçlarının altına koyu göz farı sürmüştü. Titus, Beth’i şişkin kasıklarına yasladığında bile gözleri büyüyerek modele bakıyordu. 

O an fotoğrafçı da onu fark etti.

 

"Muhteşemsin kardeşim," dedi kamerayı indirirken Titus'a bakarak. Aç gözlerle siyah adamın kasıklarına baktı ama eşcinsel gibi görünmüyordu. 

 

"Bir ara bana poz verir misin? Sana ödeme yaparım”

 

"İlgilenebilirim," dedi Titus.

 

Titus onunla konuşmak için döndü. Fotoğraçının gözleri Beth'in vücuduna takılmıştı. 

 

"Senin kadın da çok iyi. İkinizin de bana poz vermesi için size bin dolar veriyorum.”

 

"Ne zaman ve nerede kardeşim," dedi Titus.

 

“Hayır, teşekkürler” dedi Beth. Adamdan anında hoşlanmamıştı. Kübalıydı, terliydi ve çirkindi. Gömleği açıktı ve büyük bir göbeği ve terden sırılsıklam olmuş kıllı göğsünü gösteriyordu. Ayrıca ellerini kullanarak ve yüzünü buruşturarak abartılı bir konuşma tarzı vardı. Yaralı Yüz'den Al Pacino'yu kasten taklit ettiği izlenimine kapılmıştı.

 

"Geliriz," dedi Titus.

 

Fotoğrafçı gülümsedi. 

"Senin fahişenin bir videosu için daha fazla ödeyebilirim"

 

"Ne yapabileceğimize bakarız" dedi Titus

 

"Ben Esteban," dedi. 

"Belki onun gibi, para için yapabilir.." Başparmağını modele doğru kaldırdı.

 

"Neden ikiside olmasın?" dedi Titus ve ikisi de güldü.

 

Titus, Beth’in İspanyolca bilmediğini ve çevresinde konuşulmasından bile nefret ettiğini biliyordu. Beth'in bu konuşmada yakaladığı tek şey, adının Esteban olduğuydu. Adam Titus'a kartını verdi ve modeline geri döndü. 

"Seni sonra ararım kardeşim" son sözleri oldu.

 

Sahilde yürürlerken, 

"Onun için modellik yapmayacağım," dedi Beth.

 

"O aptal lokantadan daha fazla ödüyor ama" dedi Titus.

 

"Modelliğin kadınları nesneleştirmesinden hoşlanmıyorum," dedi gözlerini berrak mavi suya dikerek. 

 

"Bu bana ilk soruluşu değil ama sadece mayo ya da iç çamaşırı istiyorlardı, Günlük kıyafetleri modelleyebilirim. Durdu.

 

"Ama onun gibi bir sürüngenler için değil." Beth sahildeki bütün gençlere baktı. 

 

"Şimdi gidebilir miyiz? Hepsinin bana baktığını hissediyorum."

 

Titus etrafına bakındı. 

 

"Birçoğu öyle," diye bitirdi sözlerini. 

 

"Ve çoğu bana bakıyor." Yüzü ona dönüktü. Vücudundaki  kaslar esniyordu. 

 

"Tanrının hediyesi bebeğim."

 

Biraz isteksizce, 

 

"Oldukça etkileyicisin," diye itiraf etti Beth. 

 

Ne Beth ne de heteroseksüel feminist arkadaşlarından hiçbiri kaslı erkekleri sevmiyordu. Her zaman onlardan şikayet ederlerdi, ancak Beth’in gözleri sadece formda erkeklerle takılırdı. "Çok etkileyici," diye itiraf etti, daha az gönülsüzce ve ellerini onun göğsünde gezdirme arzusunu bastırarak. David biraz daha formda olsaydı onu çok fazla üzmezdi.

 

"Etkileyici olan sadece üst yarım da değil," dedi Titus kıkırdayarak.

 

Beth'in gözleri otomatik olarak, devasa penis çevreleyen mayoya indi. Mayonun içine kıvrılmış ekstra uzun bir sosis varmış gibi görünüyordu. Gerilmiş kumaş, Titus’un yarrağının her çıkıntısını ve damarını sarıyordu. Beth göğüs uçlarının sertleştiğini hissetti. Kendisini zorlayarak gözlerini Titus’un kasıklarından kaçırdı.

 

“Sen de çok seksisin” dedi Titus.

Beth umursamaz tavırla

 

“Vücudumdan nefret ediyorum ve erkeklerin vücudumun ötesini görmemesinden nefret ediyorum. Gösteriş yapmaktan nefret ediyorum ve bu bikiniden nefret ediyorum.”

 

Beth, Titus’un uzanıp omuzlarını tuttuğunda ürperdiğini fark etti. Adamın onu kollarının arasına alıp öpeceğini düşünüyordu. Güçlü elleri omuzlarından boynuna doğru kaydı. Parmakları boynunun arkasında geziniyordu.

 

"Madem bu kadar nefret ediyorsun, belki de çıkarmalısın."

 

"Titus!" diye nefesi kesildi, elleri tam düşerken bikinisinin üstünü yakalayabilmişti.

 

"Rahatla bebeğim," dedi Titus sırıtıp geri çekilirken. 

 

"Buradaki kızların çoğu üstsüz."

 

"Onlardan biri olmak istemiyorum," dedi, bikinin üstlerini göğüslerinin üzerinde tutmaya çalışırken.

 

"Beth'in üstünü çıkar," diye emretti. Telefonunu çıkarıp, kaldırdı.

 

"Üstsüz gitmiyorum," dedi Beth başını sağa sola sallayarak. 

 

"Resim yok."

 

"Sana bu sefer başka bir video göstermek istiyorum."

 

Ekranı güneşte görmek zordu, ama Beth sırt üstü yattığını, göğüslerini ve siyah adamın göğüsleriyle yüzünü spermle kapladığı videoyu gördü. Video Titus'un yatak odasından çıkışını Beth’in  "Zenci," diye arkasından bağrımasını da çekmişti. Beth Titus çıktıktan sonra spermleri parmaklarıyla alıp yalamasını net bir şekilde almıştı. Yüzünün ifadesinden tadından ne kadar hoşlandığı anlaşılabiliyordu. Beth banyoya girdiğinde ise Titus odaya yeniden giriyordu. Penisi ekranı doldurmuştu. Telefonu eline alıp yüzüne çevirerek, kapatmadan önce merceğe göz kırpmıştı.

 

"Bana bir daha zenci dersen o güzel kıçına şaplak atarım."

 

Beth’in tüm savunması çökmüştü. Video toplam 30 dk idi. Titus hepsini izletmemişti. 

 

"Ne istiyorsun?" dedi Beth sessizce. David, onun Titus'un aletini okşamasını canlı izlemişti ama Titus'un gizlice onun yatak odasına girip oral seks yaptığını sonunda göğüslerini sikerek boşaldığını bilmiyordu. Uyurken önce kocası zannettiğini iddia edebilirdi ama onun tohumunun tadından ya da orgazmlarından aldığı bariz hazzı açıklayamıyordu. 

"Ne istiyorsun?" dedi tekrar.

 

"Tam da her siyahi erkeğin istediği şeyi," diye yanıtladı sırıtarak. 

 

"Üstsüz beyaz baldızıyla sahilde yürümek."

 

"İki dosyayı silersen, yaparım."

 

"Tabii bebeğim" diyerek telefonu kaldırdı. 

 

"Bip bip bip" dedi telefona basıyormuş gibi yaparak. 

 

"Silindi."

 

"Siktir git," diye homurdandı Beth. Kolunu göğüslerinin üzerinde tutup bikini arkasını bağlamak için uzandı.

 

"Burada yetkili sen değilsin, Beth. Geçen gece dediğim gibi, daha çok gülümsesen ve yüzündeki çirkin ifadeyi silsen güzel olurdun. Sadece benden değil tüm dünyadan nefret ediyormuş gibi dolaşıyorsun."

 

"Allah belanı versin" diye homurdanarak bağlamaya çalıştığı bikiniyi çözüp Titus’un avucuna bıraktı. 

 

"Sen kadın düşmanı, şantajcı bir domuzdan başka bir şey değilsin." Sırtını dikleştirdi. 

Titus Beth’in göğüslerini ve vücudunu inceleyerek, 

 

"Siz de oldukça etkileyicisiniz majesteleri," dedi. Kaslarını örten ince kumaş şeridi dışında neredeyse çıplaktı. 

 

"HıHı " dedi Beth, vücuduna bakarak.

 

Beth, aşağıya kendi vücuduna bakarken Titus’un sertleşen penisini görebiliyordu. Vücudunun Titus’da yarattığı etki gülümsemesine neden olmuştu. Gülümsemesini engellese de vücudundan gurur duymuştu.

 

"Şimdi sırada ne var?" diye tısladı.

 

"Şimdi yürüyüşe çıkıyoruz." Titus elini uzattı. Beth bir saniye ona baktı ve elini tuttu. Birlikte denizin kenarına inerek sahil boyunca yürümeye başlamışlardı. 

 

El ele yürürlerken Beth etrafına bakınıyordu. Sahil muhteşem görünüyordu ve insanlarla doluydu. Dikkat edince herkesin onlara baktığını fark etti. Aslında onlara değilde Titus'a bakıyorlardı. Kaslı bir ahmağa sahip olmakla ilgili olumlu bir şey, kimsenin onu rahatsız etmemesiydi. Yanında bu kas yığını varken kimse ona yaklaşmaya cesaret edemezdi.

 

"Bu o kadar da kötü değil, değil mi?" diye sordu Titus, Beth’e bakarak. 

 

"Eğer alıştıysan, gösteriş yapabilirsin."

 

Beth'in hayatında ilk kez, toplum içinde kıyafetleri yüzünden kendini kısıtlanmış hissetmiyordu. Hayır, o kadar da kötü değildi ve etrafta bir sürü üstsüz kadın vardı. 

 

"Bunu sadece,bana yaptığın şantaj için yapıyorum. Bana o dosyaları sileceğine söz ver.” dedi umutla.

 

"Tabii ki hayır, onları izlemeyi seviyorum. Bana mastürbasyon yaparken çok yardımcı oluyor.”

 

"Bana bakarak otuzbir mi çekiyorsun?"

 

"Günde 3 kez”

 

"Şaşırmadım," dedi Beth alayla.

 

"Ayrıca, yoldayken seni hatırlamam için gerekli." dedi Titus durdu ve etrafına bakındı. 

 

"Geri dönelim." Beth'e baktı

 

"Biraz güneş kremi sürmelisin."

 

"Ah evet," dedi endişeyle Beth. Vücudunun daha önce hiç güneşe maruz kalmamış geniş bölgeleri şimdi açıktaydı. 

 

"Kremi verir misin?"

 

Tüp hâlâ bir elinde Titus'un elindeydi. 

 

"Tamam önce sırtına süreyim" dedi Titus. Omuzlarından tutup, Beth’in yüzünü kalabalık sahile çevirmişti. Telefona bakıyormuş gibi gizlice fotoğraflarını çeken birkaç adam yakaladı. Eline losyon sıkıp duydu. 

 

"Saçını topla." dedi.

 

Güçlü siyah eller onun omuzlarında gezerken Beth saçını tutuyordu. 

Elleri ıslaktılar ve hindistancevizi kokuyorlardı. Kaygan ellerini onun omuzlarında ve ensesinde gezdirdi. Losyonu sürmedi, sırtına masaj yaptı. Beth inledi, gözleri büyümüştü.

 

"Hmm, bu iyi hissettiriyor," dedi kendine hakim olamayarak

 

Titus losyonu sırtına sürmeye başlarken, yaklaştı ve kolunu göğsüne dolayarak Beth’i sabit tutuyordu. Beth’e üç ay önce, o kalabalık bir kumsalda neredeyse çıplak dururken, iri, kaslı, iri siyah bir adamın vücudunun her santimine dokunacağını söyleseydiler, kusardı. David ona bu şekilde dokunmamıştı bile. Şimdiye kadar yaptığı tek şey onun omuzlarını ovmaktı. 

 

"Hmm," diye inledi, hâlâ biraz sallanıyordu.

"Şimdi şişeyi bana verebilirsin sanırım."

 

"Henüz değil," dedi Titus. Elleri kalçalarının üzerinde geziniyordu. Sonra yavaşça yukarılara kayarak karnının üzerinde gezinmeye başlamıştı. Titus belinden tutup poposunu kasıklarına bastırıyordu. Poposunun arasındaki yarrağın sert sürtünmeleri nedeniyle uyarılmıştı.

Kaygan eller karnında gezinirken gözlerini açtı. Artık daha fazla insan izliyordu ve daha fazla erkek pervasızca onun resmini çekiyor ya da fotoğrafını çekiyordu. Titus’un elleri göğüslerine güneş yağı sürmeye başladığında Beth irkilmişti.
 "Titus?" dedi kaçmaya çalışırken

 

“Neredeyse bitti bebeğim”, diye fısıldadı. Elleri meme uçlarına her dokunduğunda ürperiyordu.  "Bu mükemmel memelerin yanma riskini alamam." dedi titus.

Memelerini çimdiklediğinde doğrudan vajinasına zevk sinyalleri gidiyordu.

 

"Bu tatlı şeylerin kızarması istemiyorum." dediğinde vücudunun tepkisi, kıçını yarrağına bastırmak olmuştu. 

 

"Şunlara bak," diye fısıldadı kulağına. Beth alt dudağını ısırırken, onlara bakanları izliyordu. Ona bakmalarını izlemek hoşuna gitmişti. 

 

“Senin seksi vücuduna bakıyorlar. Bütün o adamlar seni sikmek istiyor, Beth.” dedi Titus kulağına fısıldayarak

 

“Kes şunu”, diye fısıldadı.

 

"Seninki gibi bir bedeni saklamak suç olmalı." Tekrar göğüs uçlarını çekiştirdi. 

 

"Şu anda seni izlerken sertleşmiş kaç tane sert yarak olduğunu merak ediyorum?"

 

"Kes şunu, Titus," diye fısıldadı tekrar. 

 

"Lütfen." Bir eli göğsünden ayrıldı ve karnından aşağı kaydı.

 

"Bence sana bakmalarını seviyorsun."

 

"HAYIR!"

 

"Hepsi seni becermek istiyor," diye fısıldadı, dudakları hala kulağının dibindeydi 

 

“Ama yapmayacaklar. Neden biliyormusun?"

 

"Neden?" dedi Beth, Titus’un kaygan eli külotunun altından kasık tümseğinin üzerinde kayarken titremişti

 

"Çünkü benimle sikiştiğini düşünüyorlar ve hiçbiri seni benim gibi beceremez. Onlardan biri değil, David değil, hiç kimse.”

 Parmak uçları şişip uyarılmış klitorisinin üzerinden aşağı kayarken eğildi ve boynunu öptü.

 

Beth neredeyse boşalacaktı. Nefesi kesildi ama Titus elini çabucak çekmişti. Boşalmak istiyordu. Boşalması gerekiyordu. Azmıştı, bu kadar çok insanın onu izlemesini umursamazdı.

 

"Bence artık cildin korunuyor" dedi yüksek sesle Titus.  Elini tuttup sahilde yürümeye devam ettiler

 

Beth yanında yürürken sessizdi. Kalçalarının iç kısmı ıslanmıştı. Meme uçları şişmiş aşırı uyarılmış durumdaydı. Bütün bunların yanında, güneşte parıldayan yeni yağlanmış vücuduyla, kumsalda yürürken ona bakan daha fazla göz vardı. 

 

"Şimdi gidebilir miyiz?" diye sordu, sesi titriyordu.

 

"Elbette bebeğim," diye yanıtladı, Sahilden parka döndükleri anda, arkalarından bir ses

 

"HEY! Burada böyle yürüyemezsin.”

 

Beth başını çevirdi ve ona yaklaşan bir polis memuru gördü. Kolunu hızla göğüslerinin üzerine çekmişti. Üstünü giymek aklına bile gelmemişti. 

 

"Ah pardon, unutmuşum," dedi daha Titus bikini üstünü ona uzatırken. Titus ipi boynuna bağlarken, polis memuru 

 

"Tamam hanımefendi," dedi. 

 

"Zaten üst kısmı pek örtecek gibi değil." Sırıttı. Titus arkasından ayrılınca sırıtışı şaşkınlıkla soldu.

 

Titus, "Teşekkürler, memur bey," dedi. 

 

"Aklımızdan çıkmış."

 

Polis memuru başını salladı, hâlâ şaşkındı ve Titus'un mayosundaki şişkinliğe bakıyordu. Titus'un penisi mayoyu yırtacakmış gibi görünüyordu. Polis sonunda sarsılmış ve biraz rahatsız görünerek gözlerini ondan çekti. Beth'i tekrar baştan aşağı süzerek arkasını dönüp uzaklaştı.

 

Titus motosikletine vardığında şortunu tekrar giymemişti. Koltuğa oturduğunda Beth arkasına geçti. 

Kükreyerek sokağa çıktılar. Beth kollarını tekrar onun göğsüne doladı ve vücudunu onunkine yasladı. Yanağını sırtına yasladı ve gözlerini kapattı. Kayınbiraderi çok büyük ve güçlüydü. Sert göğsünü, özellikle de karın kaslarını hissederek ellerini hafifçe göğsünün üzerinde gezdirdi. Hala kaygan vücudu onun sırtını ovuştururken gülümsedi ve ellerini aşağı doğru kaydırdı. Vajinası arzu ile zonkluyordu. 

 

"Orada iyi misin?" diye bağırdı Titus

 

"Ben... uyukluyordum sanırım" dedi, orgazmının verdiği haz dalgalarını hâlâ hissediyor, motosikletten gelen titreşimler amını hâlâ şehvetle ürpertiyordu. Elinin gerçekten onun aletinde olduğunu fark etti ve hemen yukarı çekti.

 

"Ah... özür dilerim," dedi.

 

"Özre gerek yok," diye geri seslendi. 

"Eğer tutunacak bir şeye ihtiyacın olursa, her zaman oradadır."

 

Gülümsedi ve ardından kaşlarını çattı. Domuzu sevmeye başlama, dedi kendi kendine. Çok erkeksi bir cinsel varlığı olduğunu kabul edebilirim ama ondan hoşlanmaya başlama.



**********



"Tanrıya şükür geldik," diye mırıldandı, Titus motoru durduğunda.

 

"Hadi ama" dedi gülümseyerek. 

"O kadar da kötü değildi." Koltuğunun arkasındaki ıslak noktaya baktı ve sırıtışı büyüdü.

 

Evin anahtarı yanında değildi ve kapıyı açması için kapının yanında bekledi. Kapının kilidini açtı. "Bu... şeyi çıkarmak için sabırsızlanıyorum," diye tısladı huysuzca, çimlerin üzerinden elbisesini alıp evine girerken.

 

"Ben de.." dedi Titus arkasından. Beth döndüğünde, ve onun eğilip mayosunu aşağı itişini gördü. Dev siyah horozu fırlamıştı, 

 

"Siktir rahatladım," dedi, Titus 

 

"Tekrar emmek ister misin?"

 

Beth, Titan'ın görüntüsüne giderek alışıyordu ama yine de onun boyutuna inanamıyor ve gözlerini ondan alamıyordu. 

 

 

"Aşağı in ve aletimi yala, kaltak," diye homurdandı. Titus 

"Dizlerinin üzerine çök, Beth. ŞİMDİ!"

 

Beth'in bacakları aniden zayıflamıştı. Zorlayıcı emri, itaat etmeyi düşünmüyordu.  Hiçbir erkeğe, özellikle de bunun gibi bir domuza boyun eğmezdi. 

 

"Aletini emmezsem bana şantaj mı yapacaksın?"

 

"Asla. Yakında onu emmek için yalvaracaksın. Neden şantaj yapayım.”

 

"Öyleyse cevabım hala hayır," diye yanıtladı Titus’a bakarak. 

 

"Senin aletini bir daha emmeyeceğim, Titus. Koca aletinle hiçbir şey yapmak istemiyorum. Onu ya da seni bir daha asla görmek istemiyorum.” dedi sinirle. Dönüp ve merdivenlerden yukarı çıkmayaya başladı.

 

Titus Beth merdivenleri tırmanırken onun çıplak kıçını sallamasını izledi "Eh, görünüşe göre sadece ben ve sen varız, el."

 

Beth tiksintiyle homurdanarak yatak odasına girdi. Tam kıyafetlerini giymek üzereydi ki aklına bir şey geldi. Dönüp, odadan dışarı fırladı. Misafir odasının kapısı açıktı. İçeri girdiğinde donakaldı. Titus yatağın ayak ucuna oturmuş, çırılçıplaktı. Penisini ıslak veya yağlıydı. Işıkta parlayan şaft boyunca kayan dev eline baktı.
“Daha küçük beyaz bir el, üzerinde daha iyi dururdu. Yardım etmeye mi geldin?" diye sordu 

Titus.

 

"HAYIR."

 

"O zaman neden buradasın?"

 

"Benim videomu izlerken... yaptığın şeyi yapmanı istemiyorum." Telefonu yatağın yanında, hafifçe desteklenmiş olarak duruyordu. Ekranda Titus’un penisi Beth’in göğüsleri arasında kayıyordu. 

 

“Birinin beni izlerken otuzbir çekmesi düşüncesi bile iğrenç.

 

"Evet, gerçeği varken neden bir video izliyorum ki?" Bikini üstünün altındaki meme uçlarının ana hatlarına bakarken yavaşça sikini okşuyordu.

 

"İğrençsin," dedi penisine bakarak 

 

"şimdi gidiyorum " Salondan çıkmadan önce son bir kez bakmaktan kendini alamamıştı.

 

“Bence de gitsen iyi olur”, diye homurdandı Titus. 

 

"Sikişemeyeceğimi bile bile orada dikilip durmanı izlemek işkence."

 

Beth geri dönüp 

 

"Ah! Bu sana rahatsızlık mı veriyor?” dedi alay ederek

 

"evet " diye inledi, hala yavaşça aletini okşuyordu. 

"Sikişmeyi o kadar çok istiyorum ki canım yanıyor.”

 

"Bu olmayacak."

 

"Biliyorum, acıtan da bu. Dokunmadan o mükemmel göğüsleri tekrar görmeyi kaldırabileceğimi sanmıyorum.

 

"Ah, gerçekten mi" diye yanıtladı. Beth onun boynunun arkasına uzandı ve bikini iplerini çözdü.

 

"Bence dayanabilirsin." dedi Titus inlerken gülümsüyordu. Gerçekten acı çekiyor gibiydi.

 

"Göğüslerime o kadar dokundun ki, neden bir daha dokunmak istediğini anlamıyorum." dedi göğüslerini tutarken.

 

"Kahretsin kaltak, çok seksiler," diye homurdandı. 

"Ellerini üzerlerinde gezdirme."

 

"Bunu mu yapmamalıyım?" diye sordu kendi göğüslerini okşayarak. 

 

"Güneş kreminden dolayı hâlâ çok kayganlar biliyor musun?"

 

"Kes şunu," diye inledi. 

 

"Meme uçları değil."

 

Beth şeytani bir şekilde gülümsedi. Parmaklarını sertleşen göğüs uçlarında gezdirdiği anda yüzündeki sırıtış soldu. Vücudunu sarsan zevk spazmı onu tamamen hazırlıksız yakalamıştı. Zaten azmıştı. Şimdi vajinasının da kasıldığını hissediyordu Kasları, sanki içindeki bir şeyi çekmeye çalışıyormuş gibi,Titus’un elinin hareketleri ile içe doğru kasılıyorlardı. 

 

"Bana eziyet etmekten zevk mi alıyorsun?”

 

Beth bir elini aşağı indirip kalçasındaki ipi çözüp bikini altının bileklerine düşmesini sağladı.

 

“Ooops!”

 

İki elini tekrar göğüs uçlarına götürdü. Bu sefer vajinasındaki spazmlar daha büyüktü, kalçalarını hareket ettirmeye başladı.

 

“Ah, işkenceci. Şimdi benim için dans ediyorsun," diye yakındı.

 

"Dans?" diye sordu.

 

"Bilirsin, kucak dansı gibi."

 

"Hayır, bilmiyorum."

 

Titus bacaklarını açtı. 

 

"Yaklaş ve kalçalarını sallamaya başla." Beth bir adım daha yaklaştı ve tıpkı üniversiteli kız arkadaşlarıyla kulüplerde dans ediyormuş gibi kalçalarını hareket ettirmeye başladı. 

 

"Ellerini vücudunun her yerinde gezdir.

 

"Bunun gibi mi?" dedi Beth dediğini yaparken

 

"Evet," diye tısladı. 

 

"Şimdi arkanı dön ve o kıçını salla."

 

Beth kendi etrafında dönüp kalçalarını sallamaya başladı.  Gözleri aletine odaklanmıştı. Yavaşça ilerlemeye çalışıyordu. Zaman zaman Titus un hareketleri hızlanıyordu. Tekrar boşalmasını görmek istiyordu. Ellerini tekrar meme uçlarına götürdü 

 

"Bu bedeni istiyor musun?"

 

"Evet, o seksi vücudu istiyorum. Seni çok fena sikmek istiyorum."

 

"Kes şunu," dedi, Sözlerinden rahatsız olmuş gibi.

 

"O sıkı amını sikmek istiyorum."

 

"Hmmmm," diye sızlandı. Bir eli göğsünden ayrıldı ve karnından aşağı kaydı.

 

"O sahildeki herkes seni sikmek istemiştir, Beth."

 

"Bence yanılıyorsun" Eli kasık tümseğinin üzerinde kaydı.

 

"Sana bakmalarını, seni sikme hayalleri kurmaları seninde hoşuna gitti değil mi" dedi onu izleyerek. Beth'in yüzü buruşmuştu ama hâlâ aletine bakıyordu. Parmak ucu klitorisinde dolaşıyordu. 

 

"Sikilmek istiyorsun, Beth. Farklı bir yarraklar tarafından sikilmek istiyorsun.”

 

“MMMMM Aahhh!” Beth dışarı akan sıvı miktarından utanarak iki parmağını amına soktu. Hiç bu kadar azgın olmamıştı ya da bu kadar kötü boşalmaya ihtiyaç duymamıştı. 

 

"Ohhmmm....," dedi nefes nefese. 

 

"Aaahmmm Beni yalamak ister misinn?" diye sordu, yüzü utançtan kızarmıştı. 

 

"Lütfen? Ben... ben senin için otuzbir çekerim.

 

"Hayır, teşekkürler."

 

Beth Titus un önünde dizlerinin üzerine çöktü. Göğüslerini kaldırdı. 

 

"Peki ya tekrar bir göğüs sikişi ister misin?"

 

"Hayır."

 

Titus, Beth yarrağına uzandığında şaftını bıraktı. 

 

"Tamam, yine emeceğim." Yarrağının başının çevresine dudaklarını sardı. Bronzlaşma yağı, onun için doğal olan tadı mahvettmişti.

 

Titus, yarrağının kafasını emerken 

 

“Boşalmak ister misin?” diye sordu. Beth onaylayarak başını sallamıştı 

 

"Ayağa kalk," diye emretti. Beth dizlerinin üzerinden basarak ayağa kalktı. 

 

"Bana sarıl."

 

"Seninle seks yapmayacağım," dedi ona, aletine bakarak. Titus’un eli vajinasına yerleşmişti

 

Titus arkasına yaslandığında siki karnının üzerine yatmıştı.

 

“Sadece amını üzerinden gezdir. içine girmesine gerek yok."

 

Beth şüpheliydi ama kucağına atladı ve yavaşça kasıklarına oturdu. Sert şaftın, amının ıslak dudaklarını ittiğini hissetti. 

 

"Ohhhh," diye inledi, kamburlaştırarak. 

 

"MMMMM...Bu harika."

 

"Amcığını yarrağımın üzerine kaydır," diye emretti.

 

Beth kalçasını ileri geri hareket ettirirken amının dudakları arasında kayan yarrağın sıcaklığını ve sertliği hissedebiliyordu. 

 

"Evet," diye inledi. Beth gözlerini kapattı ve bu hissin tadını çıkarmak için başını geriye attı. Gerçekten iyi hissettiriyordu, Penis amının dudakları ile klitorisinin üzerinde gezerken amının onu içine almak istediğini biliyordu.

 

"Daha fazla kay"

 

Beth dizlerinin üzerinde ileri kaydı, artık vajinası yarrağın kafası üzerinde idi. Bir ara durdu ve kalçalarını haeket ettirerek, vajinal dudaklarını altındaki yarrağın üzerinde gezdiriyordu. Uyarılmıştı, amından sızan sıvılar yarrağın üzerinden aktığını hissediyordu.

 

"Mmmmm," diye inledi.

 

Yarrağın altından yukarıya doğru uzanan koyu renkli kalın damarın üzerinde oturuyordu ve onun hızlı nabzının atışını labyasında hissedebiliyordu. Bu atışların kendi kalbinin atışıyla eşleştiğini hissetti.

 

"Gözlerini aç Beth."

 

Beth'in başı hâlâ gerideydi ve dudaklarında onu büyüleyici gösteren ender bir gülümseme vardı. Gözlerini açtı ve siyah adama baktı. Titus’un kendi ellerinin dizlerinden ayrılıp göğsüne gidişini izlerken alt dudağını ağzının içine çekti. Zıtlığı neden bu kadar büyüleyici buluyordu? Narin beyaz elleri onun göğsünde gezinerek sert göğüs kaslarını hissetti. Hala kaslı erkekleri çekici bulmuyordu ama Titus'un bedeninde inanılmaz derecede erkeksi bir şeyler vardı.

 

"Gülümsediğinde çok güzelsin," dedi.

 

Beth utanmıştı. 

 

Titus bundan hiç zevk almadığını düşünüyordu.

 

"Sadece boşalmam gerekiyor," diye homurdandı. Bakışlarını kaçırmak için başını çevirmeye çalıştı ama Beth Titus çenesini tutup yüzünü çevirdi.

 

"Seni kimin boşalttığını görmen gerekiyor." dedi Beth, kasıklarını şaft boyunca kaydırırken, gözlerinin içine baktığını fark etti. 

 

“Biraz daha yaklaş”, dediğinde Beth karşı koyamadı. Vajinal dudakları yavaşça penisinin ucuna kadar kayarak kafanın etrafında daha geniş bir şekilde yayıldı. Kafanın şişmiş klitorisine baskı yaptığını hissedebiliyordu. 

 

"Şimdi devam et bebeğim."

 

Beth kendini aşağı itip vajinası, golf topu büyüklüğündeki yarrağın etrafında açılınca nefesi kesildi. Titus’un dediğini yapıp başını eğimişti.

 

"Hıh, ıh, ıh," diye homurdanıyordu Titus  Vücudunun ağırlığını verdikçe yarrağın kafası klitorisine daha çok baskı yapıyordu. Beth Titus u hem seviyor  hem de ondan nefret ediyordu. Utanmaz bir fahişenin vücudunda gerçek bir feminist düşünürün beynine sahipti, ama o anda kavgayı vücudu kazanıyordu. 

 

"Hıh, ıh, ıh." Beth, aletinin ucuyla sevişmeyi bırakmak istemiyordu ve isteseydi durabileceğini sanmıyordu. Rahminde büyüyen bir baskı vardı, çok ihtiyaç duyduğu orgazmı yaklaşıyordu. 

 

“AAAAHH!” Beth, orgazm olduğu için değil, Titus her iki meme ucunu da çimdiklerken vücudunda dolaşan zevkten haykırmıştı.

 

"Bunları ağzıma yaklaştır," diye homurdandı Titus, göğüslerini sıkıp çekerek.

 

Beth, aletinin ucunda biraz öne doğru kayıp, sırtını büktü ve göğüslerini dışarı doğru itti. Titus Beth’in öne hareketlenmesi ile kalçalarını hafifçe geri çekip tekrar yukarı itmişti.

 

“AAAAHH!.... Ommm ” diye inlemişti Beth 

Yarrağın kafası amının içine girdiği o anda Titus’un siyah dudakları beyaz göğüslerini emiyordu. Beth zevkle hareket edince

“aaaahh sik beni..” diye inliyordu. 

 

“Evet bebeğim tam da böyle” derken kalçalarını kaldırıp sikini Beth’in amının derinliklerine daldırıp onu daha önce hiçbir erkeğin sahip olmadığı kadar doldururken, kadının orgazmı büyüyüyordu

 

Orgazmı tam bir dakika sürdü. Daha önce hiç böyle bir şey hissetmemişti ve bu onu tatmin bile etmemişti. Ya da tatmin etmişti ama Titus'un bir göğsünden diğerine geçerek dikleşmiş meme uçlarını açgözlülükle emme şekli onu tekrar tahrik ediyor, daha fazlasını istemesine neden oluyordu. Az önce hissettiklerine inanamayarak şaşkınlıkla ona baktı. 

 

"İçimde olduğuna inanamıyorum," dedi.

"Kendimi çok dolu hissediyorum."

 

"Rahatla," dedi adam, dudaklarını iyice şişmiş sağ meme ucundan çekerek. Meme uçlarının hiç bu kadar büyük göründüğünü görmemişti. Islaktılar ve ışıkta parlıyorlardı, normalden daha koyuydular. Uçlarından dudaklarına doğru bir tutam tükürük akıyordu.

 

"Sadece 8cm kadar."

 

"Ne?" diye haykırdı inanamayarak. Vajinasını adamın sikinin ucunda dolaştırdı ve içindeki şeyin çoğunlukla sadece baş ve 2-3 cm gövdesi olduğunu fark etti.

 

 "David'den daha derindesin."

 

"Kardeşim zavallıdır ama o kadar da zavallı değildir. Onun küçük aletini gördüm ve yaklaşık bu büyüklükte."

 

"Aaaahh," diye inledi Titus sikini neredeyse çıkarıp sonra birkaç kez daha sokup iki santim daha içeri iterken.

 

"David'in girdiği kadar derin. Aynı hissi veriyor, değil mi?"



"Hiç de aynı değil," diye ciyakladı. Konuşurken bile meme uçlarından vazgeçmiyordu. Bir tanesi sürekli parmakları tarafından sıkıştırılıyor ve çekiştiriliyordu. 

 

"Çok daha büyük, David'inkinden daha kalın, çok büyük, çok daha sert, çok daha büyük."

 

"Senin için en büyüğü neydi?" diye sordu Titus

 

"David... lütfen meme uçlarımla oynamayı bırak," diye nefes nefese kaldı. "David... tek... oh tanrım... bakire. Çok büyüksün."

 

"Bakire! Benimle dalga mı geçiyorsun? Biraz daha sokalım."

 

"Bekle! Hayır... Hayır! Çok büyük! Çok büyük! Çok büyük! Çok büyük! Çok büyük! Çok büyük! CUMMING!" Amcığı, içine ittiği yeni bir iki santimin etrafında titreşirken meme ucunu hafifçe ısırdı.

 

Kendine geldiğinde "Daha fazla değil," diye yalvardı. "Daha fazla olmaz. Bunu David'e yapamam."

 

"Hayır, hadi Beth. Sadece yarısı içinde olduğu için bunu sikişme olarak saymayacağız.

 

"Aman Tanrım," diye inledi, doğrulup dizlerinin üzerinde zıpladı. "Aman Tanrım! Çok büyük! Çok büyük! Çok büyük! Çok dolu!"

 

"Yarrağim o beyaz amcığı iyi açıyor," diye güldü, etrafına uzandı ve kıç yanağına şaplak attı.

 

"Daha fazla yok, daha fazla yok, daha fazla, daha fazla" diye inledi, daha fazlasını isteyen bir bağımlı gibi santim santim içine almaya devam ederken bile. "Çok dolu... dayanamıyorum... büyük... çok iyi."

 

Titus kadınların sikine çılgınca tepki vermesine alışkındı ama bu yeni bir şeydi. Beth büyük bir orgazmdan titrerken, "O büyük siyah horozdan kurtul," diye homurdandı. Bu sefer haykırmadı, sadece titredi ve sallandı.

 

Orgazm onu zayıf bıraktı ve Beth bir santim daha aşağı kaydı. 

 

"OWWW!" diye bağırdı ani acıyla. Bu onu cinsel sersemliğinden çıkardı. 

 

"Tanrıya şükür," diye inledi rahim ağzına bastırırken.

 

"Artık yok, Tanrı'ya şükür, artık yok." Her şeyin bittiği düşüncesiyle rahatlamış görünüyordu.

 

"Mmmm," diye inledi. "Mmmm, evet Titus. Titus? TITUS? Ne yapıyorsun?" 

 

Şaftındaki kasları esnetirken siki içinde titreşiyordu. Her sarsıldığında, yumuşayıp açılmaya başlayana kadar rahmini ıslatan precum akıyordu. Beth daha ne olduğunu anlamadan, zenci kayınbiraderinin 30 santim büyüklüğündeki siki içinde kucağına oturmuştu. 

 

"Buna inanamıyorum," diye mırıldandı.



"İnan bebeğim," diye homurdandı adam. 

 

"Artık içinde gerçek bir erkeğin sikinin olmasının nasıl bir şey olduğunu biliyorsun, gerçek bir erkek tarafından sikilmenin nasıl bir şey olduğunu öğrenmenin zamanı geldi."

 

"Hayır, birlikte olamayız. David'i aldatamam. Ayrıca, hareket edecek gücüm de yok."

 

Titus onu sırt üstü çevirdiğinde Beth ciyakladı. Doğrulup bacaklarının arasına diz çöktü. 

 

"O zaman ben devralıyorum. Merak etme, içine boşalmadığım sürece hile yapmış sayılmam. Sadece tek taraflı sevişeceğim. Zaten yaklaşıyorum," diye yalan söyledi.

 

"Tamam," dedi, Titus kollarını dizlerinin altına koymadan önce bile kalçaları yukarı kalkmıştı.

 

"Sadece içime boşalma."

 

Titus kendini ayarladı ve kadının kıçını yataktan kaldırarak sikiyle aynı hizaya getirdi. 

 

"Şimdi sadece biraz girip çıkmamı mı tercih edersin?" diye sordu, yarağının çoğunu içine sokmaya devam etti, sadece birkaç santim dışarı çekip tekrar içeri itti.

 

Tekrar içine soktuğunda Beth mırıldanmıştı. 

 

"Ohhh evet, bu iyi."

 

"Yoksa tamamını sokmaktan mı hoşlanırsın?"

 

Beth, Titus tüm yarağını dışarı çekerken çığlık attı. Kalçaları yarrağına doğru yukarı doğru bükülmüştü.

"Tamamı! TAMAMINI SOOOK!" diye yalvardı.

 

"Tamam o zaman," diye gülümsedi Titus.

 

"EVET!" diye ciyakladı.

"Çok iyi." Titus dizlerini sıkıca kavradı ve tam boyunu kullanarak sikini yavaşça içeri ve dışarı kaydırmaya başladı. 

 

Tekrar derine sokmadan önce başı dahil içinden tamamen çıkarıyordu. 

 

" Sik, sik beniiii, sik, sik," diye mırıldandı tekrar tekrar.

 

Vücudu tepki vermek istiyordu. Kalçaları onun itişlerine doğru yükselmeye çalışırken, karnı amına doğru dalgalanıyordu. Ama kontrol ondaydı. Titus onu sıkıca tutuyor, kendini boşaltmak için amını kullanıyordu. 

 

"Siktir, siktir, siktir, siktir, siktir!" Beth yine onun sikinin üzerine boşalıyordu.

 

Beth’i kendi zevki için bir nesne olarak kullanıyorken, kendi vücudu bundan zevk alıyordu. 

 

"Siktir, siktir, siktir," diye bağırdı. "SİKTİR! Sik beni! Sik beni! Çok büyük!"

 

"Büyük siyah sik seviyorsun," diye homurdandı Titus, efordan biraz nefes nefese kalmıştı.

 

"Evet, seni lanet olası Titus. Bayılıyorum," diye itiraf etti. 

 

"Bayılıyorum amına koyayım."

 

"David'inkinden daha mı iyi?"

 

"Kes şunu, Titus. Konuyu ona getirme. Hayır," diye inledi sızlayarak. Titus sikini içinden tamamen çekmişti.

 

Kadın vücudunun yukarısına baktı. Beth’in sıvıları ile parıldarken yarağı devasa ve şahlanmıştı

 

"Tekrar geri sok," diye yalvardı.

 

"Benimkini kardeşiminkinden daha çok sevdiğini söyle bana."

 

"Peki," dedi Beth. 

 

"Senin sikini David'inkinden daha çok seviyorum." Bacaklarının arasında zonklayan alete baktı. Kocaman bir şeydi ve göbeğine sıvılarını damlatıyordu. 

 

"Lütfen," diye yalvardı. 

 

"Senin büyük siyah sikini seviyorum." Sonunda kalçalarını geri çekti ve yarağını aşağı indirdi. Ustaca amıyla tekrar hizaladı ve derine doğru itti. 

 

"MMMMmmm Evet! Sik beni. Beni sikmeye devam et." Şimdi daha tempolu gidip geliyordu ve tekrar boşalacaktı.

 

"Patlayacağım," diye homurdand Titus 

 

"Hayııırr Henüz değil," diye yalvardı. 

 

"Geliyorum. Boşalacağımmm. Dışarı çekmeyi unutma. Evet! Evet! Evet! Evet! MMM Eeeeveeeettt"

 

"Ben de, sürtük," diye homurdandı, aletini derinlere ittip orada tuttu.

 

Vücudu ona ihanet ediyor, vajinal kasları sperminin her damlası için erkeğin sikinin etrafında kenetleniyordu. Kasları onu o kadar sıkı kavrıyordu ki, muhtemelen denese bile çekip çıkaramazdı.

 

" Amcığını tamamen dolduruyorum," diye homurdandı Titus yarrağı kasılırken.

 

Beth onun patlayan sikinin her tarafına boşalmaya devam ediyordu. Gözleri yuvalarından fırlamıştı. Karnı ağrımaya başladığında neredeyse bayılmak üzereydi, ağrı giderek artıyordu.

 

" Dışarı çek," diye yalvardı, aklını başına topladığında.

 

Acı, amının kavramasını gevşetmiş ve Titus çekilmişti. Siki dışarı çıkar .ıkmazileri ve yukarı doğru savruldu, spermler çenesinden başlayıp göbeğine kadar indi. Dev yarak titremeye devam ederek yarım dakika daha göğüslerine, göğüs kafesine ve karnına sperm saçmaya devam etti.

 

Titus Beth’in dizlerini indirdiğinde ve vücudunun alt kısmı yatağa düştü. 

 

" Sorun ne?"

 

" Canım yanıyor," dedi Beth yüzünü buruşturarak. Hâlâ sızlıyordu. Karnı şişmişti. Üzerine bastırdı ve hemen biraz rahatlama hissetti, fakat amından istikrarlı bir şekilde meni sızıntısı gelmeye başlamıştı.

 

"Rahmine kadar aldın. Vücudun esnemeye alışacak. Bir dahaki sefere o kadar kötü olmayacak."

Beth Titus'a baktı. 

 

"Bir daha olmayacak." Adamın siki yumuşamıştı. Hâlâ kabarık ve uzundu ama kasıklarının üzerine yığılmıştı artık ve siyah bir yılan balığı gibi görünüyordu. 

 

"Bir ilki de olmamalıydı." diye ekledi

 

"Siktir et. Bayılmıştın." Titus bitkin haldeki sikini yukarı kaldırdı ve kadının karnına bir kez daha sperm sıktı. Göbeğinden dışarı taşan ve aşağı doğru süzülen küçük bir gölcük oluşmuştu bile. Titus geriye çekildi ve kadının yanına uzandı.

 

"İyiydi," diye itiraf etti.

 

"İyi miydi?"

 

" Evet, inanılmazdı ancak az önce David'i aldatmış oldum. Bu bir daha asla olmayacak."

 

"Göreceğiz bakalım."

 

"Ciddiyim Titus."

 

" Zenci biri tarafından sikildikten sonra zayıf küçük beyaz çocuklara geri dönmek zordur."

 

Beth doğrulup ayağa kalktı, hemen eğilip iyice hırpalanmış amından akan spermleri durdurmaya çalıştı. 

 

"Kibar ol, çünkü sen yarı beyazsın."

 

Gözleri adamın kasıklarını kavrayan iri elini takip etti.

 

"Bu sana beyaz mı görünüyor?"

 

"Hayır," diye kabul etti.

 

"Çünkü siyah genleri daha üstündür."

 

Beth adamın küstahlığı karsısında başını sallayarak odadan çıktı. Ellerini bacaklarının arasında birleştirip sallana sallana koridora çıktı. Yine de, bacak arasından sızan spermlerinin halıya damlamasını engelleyememişti. En yakın olduğu için koridordaki misafir banyosunu kullanacaktı. Duşu açtı ve içeri girdi. Elini çektiğinde spermler duş fayanslarına damlamaya başlamıştı. Dudağını yalarken alt dudağındaki spermin tadını aldı.

 

Vücuduna bakarken sıcak su sırtına çarpıyordu. Bedeni David'in hayatı boyunca hiç boşalmadığı kadar çok spermle kaplıydı ve baktığı şey Titus'un spermlerinden kalıntısıydı. Az önce tattığı sperm parçası Beth'in içinde daha fazlası için bir arzuya yol açmıştı. Büyük bir sperm parçası göğsünün kıvrımından aşağıya, çıkıntılı meme ucuna doğru kayıyordu. Beth göğsünü kaldırıp meme ucunu ağzına götürdü. Emerek parçayı yuttu. İyiydi ama Titus’un penisinin başından çıkan taze ve sıcak kadar iyi değildi. Meme ucunun hassasiyeti de onu şaşırttmıştı. Tamamen doymuş olması gerekirdi ama bedeni her zamankinden daha fazla uyarılmış gibiydi.



Beth eline biraz vücut şampuanı sıktı ve göğüslerini köpürtmeye başladı. Eli meme uçlarında her kaydığında tahrik hissi artıyordu. Eline biraz daha şampuan alıp, göbeğini ovalamaya başladı. Spermleri göbeğinin etrafında kurumuş pullara dönüşmüştü ama göbek deliğinin içi hâlâ yapışkan ve ıslaktı. Elini aşağı doğru hareket ettirdi ve baldırlarının içini yıkadı. Duş kapısı açılınca Beth yerinden zıpladı..

 

"Duşu paylaşabileceğimizi düşündüm," dedi Titus onunla birlikte içeri girerek.

 

" Yardım etmeme izin ver." Eline biraz şampuan sıkıp, Beth'in göğüslerini köpürtmeye başladı.

 

"Titus?" diye inledi Beth.

 

Titus gülümseyerek vücut losyonunu aldı. Şişeyi sıkarak kadının elini doldurdu. 

 

" Aletimin temizlenmesi gerekiyor."

 

Beth uzanıp adamın aletinin tabanını kavradı. Gevşekti ama kalındı ve neredeyse tam uzunluktaydı. Onu şampuanla kapladığında, elinde sertleştiğini hissetti. Okşamaya devam etti. Titus Beth'in çenesini avuçlamadan önce bir meme ucunu çimdiklemiş ve başını eğerken Beth ona bakıyordu. Pembe dudakları onun düz kahverengi dudaklarıyla buluştu.Öpüştüler. Beth inliyordu. Adam elini Beth'in sırtına koydu ve onu sıkıca kendine doğru çekti, böylece Beth okşamaya devam edebilecekti. Beth'in göğüsleri göğsüne çarpıyordu. Adamın dili ağzına girmişti. Beth'in diliyse onunkini dışarı çıkarmaya çalışıyordu, ancak bunun yerine birbirleriyle dans ediyorlardı. Titus’un elleri aşağı inip kalçalarını sıkmaya başlayınca Beth erimeye başladı. Siki sertleşmişti, elleri uzun şaftın üzerinde aşağı yukarı kayıyor ve şehveti arttıkça hızlanıyordu.

 

Titus öpüşmeyi kesip geri çekildi, Beth’in dudakları öpüşmenin bitmesini istemeyerek Titus'un dudaklarını takip etmişti.. Ancak Titus, Beth’i hızla çevirip kapıya doğru eğdi. Titus'un kocaman sikinin kafasını hissedince kendini hazırladı.

 

İçine doğru itmeye başlayınca sefer daha kolay oldu. Arkadan sikilmekten nefret ediyordu ve David'in bunu denemesine asla izin vermemişti fakat bedenini kontrol edemiyordu. Titus’un tamamen içine girmesi için kalçalarını ona yaslamıştı.

 

" Sik beni!" diye mırıldandı.

 

Kısa süre sonra zenci adamın güçlü hamleleri, tıpkı dün Ashley'e yaptığına tanık olduğu gibi göğüslerini duşun cam kapısına çarpmasına neden oluyordu. 

 

" Sik beni. Yarağını çok seviyorum Titus," diye inledi.

 

Kısa süre içinde tekrar orgazm olmaya başladı.

 

Titus onu döndürüp duşun duvarına yaslayıp, sanki hiçbir ağırlığı yokmuş gibi kaldırıp yarağının üzerine indirmişti. Artık tamamen onun kontrolündeydi. Titus’un kucağında duşakabinin ortasına doğru ilerlerken, kıçındaki güçlü elleri onu yavaş bir tempoyla şaftının üzerine kaldırıp indiriyordu. Kollarını erkeğin boynuna dolayarak yanağını ona doğru eğip tekrar öptü ve dudakları birbirine değerken zevkten inliyordu.



Kısa bir süre öncesine kadar siyah bir adamı öpme düşüncesi onu iğrendirirdi. Titus'u öpme fikri bile midesini bulandırırdı. Şimdi ise onu David'i hiç öpmediği kadar tutkuyla öpüyordu ve durmak istemiyordu. Ama Titus'un bile sınırları vardı. 

 

"Boşalacağım," diye mırıldandı, dudaklarını onun dudaklarına değdirmeye devam ederek. "Hâlâ çıkarmamı istiyor musun?"

 

"Hayır, onu içimde istiyorum," dedi, çekilmeyi düşünmesinden bile endişe duymuştu.

 

Tekrar döllenmesi gerekiyormuş gibi hissediyordu.

 

Titus'a yaklaştım demesi, birbirlerinin ağızlarına inlerken onu olabildiğince hızlı bir şekilde sikinin üzerinde zıplattığı bir beş dakika daha anlamına geliyordu. İnlemesi giderek bir hırıltıya dönüşüyordu. Boşalması yakındı. Tam Beth’in içinde sarsılmaya başlamışken onu yarağının üzerine indirdi. Sıcak spermini rahmine püskürtmeye başladığında vajinal kasları, alabildiği kadar çok spermi içine çekmeye çalışarak penisin etrafında kasılmaya başlamıştı.

 

Onu aletinden yukarı doğru kaldırarak hâlâ püsküren sikinden kurtarıp, ayakları üzerine bıraktı. Zenci adam ellerini omuzlarına koyup aşağı doğru bastırıp, kendini duvara ve kapıya dayadı. Beth kalan spermleri emmek için, dizlerinin üzerine çökerken yanlışlıkla duş kapısını iterek açmıştı. işte özlemini çektiği sıcak, yoğun kıvamlı puding oradaydı. Ağzı dolduğunda hemen yutmaya yenilerine yer açmaya çalışıyordu.

 

" Taşaklarımı kurut, seni seksi beyaz sürtük," diye inlemişti Titus

 

Beth başını hızla onun şaftının üzerinde sallarken, adamın sert bedenine bakıyordu. Titus ise kapının dışına bakıyordu. Birden David'in eve gelip onları yakaladığı endişesiyle başını çevirdi ama orada kimse yoktu. Kapının yanında sadece ayna ve lavabo vardı. Beth dikkatini tekrar Titus'un aletini emmeye verdi. Daha fazla çıkmadığı için sadece tabanını kavradı ve ağzını geri çekti. Başını öptü. 

"Teşekkür ederim," dedi Titus’a bakarak. Bunu der demez şaşkın bir ifadeyle soluğunu tuttu Bu davranışından dolayı dehşete düşmüş bir halde adamın sikini bıraktı. Kendisini tekrar siktiği için ona teşekkür mü etmişti? 

Ya da sikini emmesine izin verdiği için?

 

"Ne zaman istersen. Bir daha olmayacak demek buraya kadarmış," diye kibirle gülmüştü. Arkasını döndü ve duştan çıktı.

 

Adamın kendini beğenmişliği karşısında duyduğu minnettarlık yerini şaşkınlığa bıraktı. 

 

"Beni hazırlıksız yakaladın. İşimiz bitti Titus. Artık yok."

 

"Dediğim gibi, bir kez siyahla düzüştüğünde kocanın sikiyle asla tatmin olmayacaksın." Bir havlu kaptı ve kurulandı, aleti hâlâ sertti ve dimdik dikiliyordu.

 

"Siktir git, Titus," dedi, dizlerinin üzerinde hıçkıra hıçkıra ağlayarak. Duş suyunun yanaklarından süzülen gözyaşlarını gizlediğini umuyordu.

 

"Ne zaman istersen" dedi, " ki bu düşündüğünden daha erken gerçekleşecektir."

 

"Bunun olmaması için uğraşacağım" diye cevap verdi ayağa kalkarken.

 

"Göreceğiz," dedi Titus. Durakladı. 

 

"Hamile kalmaktan endişelenmiyor musun?"

 

Beth birden telaşlanmış gibi göründü. 

 

"Bunu hiç düşünmemiştim.Çocuk sahibi olabileceğimi sanmıyorum. David ve ben hiç korunmadık. Yıllarca denedik."

 

"Güzel," dedi Titus sırıtarak.

 

"O zaman istediğin kadar sikişiriz artık ve kafana takmazsın."

 

"Bir daha asla," derken duş kapısını kapattı.

 

Titus lavabonun üzerindeki telefonunu alıp görüntüyü kapatırken objektife göz kırptı ve çıktı..

Sonraki Bölüm