Duygu (1) Futbol gecesi

Üniversiteden sonra hayat bize iyi davranmıştı. Murat yurt dışından teklif almıştı ve yurt dışına taşınmıştık. İlk başta zor olsa da zamanla burada kendi çevremizi yapmıştık. Çalışmıyordum. Türkiye’de lise ve üniversite hayatımız oldukça renkli geçsede buraya geldiğimizden bu zamana neredeyse mutaassıp seviyede bir yaşamımız vardı.

Mutfak masasının yanındaki sandalyelerden birine oturdum. Biraz yorgundum ama tüm evi tertemiz yaptığı için de mutluydum, evin temizliği öğleden sonrasının çoğunu almıştı ama şimdi neredeyse bitirmişti. Şimdi geriye sadece cam masa kalmıştı. Onu da temizleyip banyoda uzun süre güzelce keyif yapmayı planlıyordum.

Aklıma, erkek arkadaşım Murat geldi. Birazdan gelecekti ama yeteri kadar erken değildi. Bu sabah, o kadar azgın uyanmıştı ki yanına gelecek ilk erkeğe verebilirdim. O anda aklıma tuvalet masasının alt çekmecesindeki vibratör geldi. Onu mu kullanmalıyım diye düşündüm. Fakat içimde plastik yerine uzun, sert bir penisin verdiği hissi tercih ediyordum. Ayrıca vibratörde de eğlence yoktu da. Her yerde, her zaman, yakalanmanın heyecanını severdim, risk olduğunda her zaman büyük bir orgazma ulaşıyordum.

Saate baktığımda, Murat’ın eve gelmesini 2 saat daha bekleyebilirdim, kafamı dağıtmam lazımdı bu yüzden ayağa kalkıp işe koyuldum. .

İşim bittiğimde "Bu, gerginliğimin bir kısmından kurtulmalıyım." diye düşündüm. banyoya girip küvette miskinlik yapmak için hala vaktim vardı.

Yarım saatten fazla bir süre sonra, ne giyeceğime karar vermeye çalışırken kıyafetlerime bakıyordum.

"Hmmm" dedi kendi kendine, "Peki ya sen!" Siyah bir yazlık elbiseye bakarak. Aynanın karşısında üzerimi tutup hızlıca baktım. Bence, siyahlara bürünmek için fazla güzel bir gündü.

Kısa kesim bir kot pantolon ve bir gömlek düşündüm ama sonra bu fikirden vazgeçtim, şortu çıkarmak çok uzun sürerdi. Birden aklıma bir fikir geldi ve kıyafetlerini karıştırdı, aradığımı bulup, hemen giydim.

Boy aynasının önünde durup kendi kendine gülümsedim. Harika görünüyordum. Omuzlarından dümdüz dökülen uzun saçlar, dolgun pembe dudaklar, ona hafif bir kum saati figürü veren ince bir bel. 80B ve 1.60 boyunda olmasına rağmen " bacakları düzgün ve uzundu. 

O her erkeğin hayaliydi ve belki daha fazlasıydı. Bir yere yürüdüğünde erkekler ona hep ıslık çalardı ve o buna bayılırdı. Hatta yanından geçmek zorunda kaldığında yaşlı adamlar kıçını çimdikledi. Gençler bile 30 lu yaşlarda olmasına rağmen ona ilgi gösteriyordu. 

Aklına iki gencin onlar için bahçe işlerini yapmayı teklif ettikleri, ancak şezlongda güneşlenirken gözlerini vücudundan alamadıkları bir zamanı hatırladı. İçinden gelen ürperti hafifçe bacak arasında o bildik gıdıklamayı yapmıştı. 

Okulda giydiği gibi sarı, kısa bir mini etek, sarı ve beyaz ayakkabılar ve üstten açık iki düğmesi göğüslerini ortaya çıkaran ve göbeğinin hemen üstünde birleşip, fitness saatlerinin eseri olan düz karnını açıkta bırakan  ince askılı beyaz bir üst giymişti. 

"İşte şimdi tam bir afet oldum. Tıpkı eski günlerdeki gibi”  Kendi kendine gülümseyerek mırıldandı. ev çok mu sıcaktı. Soğuk bir şeyler içmek için aşağı indi.

Murat  arabasını garaj yoluna park etti. Motoru durdurdu. Bu akşam büyük bir derbi vardı ve çok heyecanlıydı. Takımının rakibini alaşağı edeceğinden neredeyse emindi. Maça yetişmek için oldukça hızlı gelmişti. maç 30 dk içinde başlayacaktı.

"Bu akşamki maç çok çekişmeli olacak” dedi Ben, 195 boyundaki Ben, Murat’tan  daha uzundu ama o kadar yapılı değildi. iş yerinde arkadaş olmuşlardı. Murat farklı bir ülkede ve kültürdeki işe alışırken yardımcı olmuş sonrasında iletişimi iş dışında da sürdürmüşlerdi. Ben de futbolu severdi ama Murat kadar değil.

"Bence bu sezonun en büyük maçı." dedi Murat arabadan inerken.

Ön kapıdan içeri girerken takımın performansı hakkında yorumlar yapıyorlardı.

Salonun kapısından girer girmez, Duygu mutfaktan fırlayarak Murat’ı yakalayıp sarıldı ve diliyle onun ağzının içinde keşfe çıkarak uzun, tutkulu bir öpücük verdi. Birkaç dakika sonra, Duygu yalnız olmadıklarını anlamıştı ve öpüşmeyi bırakıp  biraz geri çekilmişti.

"Oh, merhaba Ben" dedi yanaklarındaki kızarıklıkla bir miktar kırmızıyla gülümseyerek.

"Hey Duygu" diye yanıtladı Ben, yüzünde yine o utanmaz sırıtışla.

"Ben bu akşam benimle maçı izlemeye geleceğini söylemiştim, hatırlıyor musun?" diye sordu Murat

"Ah evet, tabii ki..." Biraz daha kızararak, 

"Oturun, size biraz cips ve dip sos getireyim. Daha sonra akşam yemeği yapacağım, çok fazla yeme" dedi. 

"Oldukça açım. Hepsini ve yanında bütün akşam yemeğini yiyebilirim." dedi Ben, 

Duygu ona hafifçe gülümsedikten sonra mutfağa gitti. O kısa etek ve kısa bluzla o kadar seksi görünüyordu ki Murat maçı izlemeyi bırakıp onu yatağa atmayı düşündü. 

"Bu geceki aksiyon için can atıyordu, maçı izleyip sonrasında güzel bir seks yapabiliriz” diye düşündü. Ben, solundaki bir koltuğa otururken, Murat kanepelerden birine oturdu.

Salon genişti, doğrudan televizyona bakan bir kanepe, sağda bir koltuk ve solda bir koltuk daha vardı. Koridor koltuğun arkasında ve mutfak diğer kanepenin hemen arkasındaydı. Salon ile mutfak cam kapılar ile ayrılıyordu ve cam kapıların yanllarında toplanmış ince beyaz tül perdeler vardı. Aşırı büyük bir ev değildi ama yine de yeterince büyüktü. Mutfak yeterince genişti. Kapı soldaki tezgahlarla sağdaki masa arasındaki boşlukta idi.

 

Duygu buzdolabına yürüdü ve biraz cips ve bira çıkardı ve kendi kendine 

"Neden bu gece? Bunu hatırlamalıydım. Ne yapacağım? Çok azdım!" diye düşünüyordu.

Sakinleşmek için bir dakika ayırıp atıştırmalıkları aldı ve salona geri döndü.

Duygu mutfağa gittikten sonra Ben  kendi kendine Duygu’nun ne kadar seksi olduğunu düşündü. 

"O kaltağı o kadar sert sikerdim ki ona neyin çarptığını bile anlamazdı." diye düşündü kendi kendine. Tam o sırada Duygu mutfaktan cips ve biralarla gelip, kanepenin önüne geçti ve cipsleri salonun ortasındaki küçük masaya koymak için eğildi.

Eğildiğinde, gömleğin üst kısmı açılmıştı dekoltesinden küçük bir parça gördü. Biraz daha eğilmiş olsaydı, o muhteşem göğüslerine doğruca tepesinden bakabilecekti, ama bu kadar kısa bir süre için bile göğüs dekoltesinin görüntüsü yetmişti..

Murat'a hızlıca bir göz attı, hayır bakmıyordu ve Duygu’ya göz atmaya devam etmek için bakışlarını çevirdi. Murat, bacak bacak üstüne atmış oturmuş televizyona bakıyordu. Ben, hikayelerdeki gibi onu sikmeyi aklından geçiriyordu. Ancak fantezi hikayeleri gerçek olmuyordu, bu yüzden o muhteşem pürüzsüz bacaklara bakmakla yetinecekti.

Duygu koltuğa oturduğunda bacaklarını sımsıkı birleştirmişti.Maç başlamak üzereydi, Murat'a baktı, "Ne kadar yakışıklı." Düşünmüştü, sonra kendini durdurdu çünkü bu onu daha da kötüleştiriyordu. Murat  zaten maçi izliyordu ve ona bakmıyordu.

Duygu, Ben'e bakmak için bakışlarını çevirdi. "Bacaklarıma mı bakıyordu?" Merak etti. Ben, Duygu’nun ona doğru baktığını gördüğü anda gözlerini televizyona çevirmişti. "Hayır bakmıyordu. Sadece hayal gücün kızım, çok azgınsın." Duygu da TV ye bakmaya başladığında göz ucuyla Ben’in bakışlarının ona döndüğünü görmüştü. Ne zaman biraz hareket etse, gözleri anında maça geri dönüyordu, ama hareketsiz kaldığında, onu incelemeye geri dönüyorlardı.

"Bacaklarıma bakıyor." Midesinden küçük bir heyecan dalgasının geçtiğini hissetti. "Pekala, bacaklarıma bakmak istiyorsa, ona daha iyi baksam iyi olur." Bu yüzden oturma şeklini değiştirdi, şimdi televizyona yan dönmüştü. böylece sağ baldırının tamamı Ben'e dönüktü.

Göz ucuyla, onun gözlerinin biraz daha geniş açıldığını ve kendisine daha açık bir şekilde baktığını fark etti. Bu yüzden biraz daha eğlenmeye karar verdi. Sağ elini yavaşça sağ kalçasında aşağı yukarı gezdirdi, masumca bir can sıkıntısı olarak algılanabilecek, yavaş ve okşayıcı bir dokunuştu. Bir yandan da işaret parmağının ucunu ısırmaya başladı tabii ki bu da başka bir can sıkıntısı belirtisiydi. Tabii ki.

Ben sanki kot pantolonu içinde rahat değilmiş gibi sandalyede biraz kıpırdandı ve hatta birkaç kez dudaklarını yaladı. Kalçasını birkaç dakika okşadıktan sonra Duygu, Ben'le biraz daha dalga geçmek istiyordu. Gülümseyerek ayağa kalktı ve mutfağa girdi.

Duygu mutfağa doğru salınarak giderken Ben sessizce nefes vererek, Duygu’nun kıçına baktı. Duygu’nun elini ipeksi kalçasında aşağı yukarı ovuşturarak onunla dalga geçtiğini düşünüyordu. Duygu elinde bir kaseyle geri döndüğünde tuvalete gidip otuzbir çekmeyi bile düşünüyordu.

Duygu masaya vardığında öne doğru eğildi ve kaseyi masanın üzerine koydu, sonra daha da öne eğilerek cips torbasını açıp yavaşça kaseye döktü. Ancak Ben'in gözleri kesinlikle kase de değildi, doğrudan Duygu’nun dekoltesinden görünen kısma odaklanmıştı. O kadar öne eğilmişti ki neredeyse sutyeninin önünü görebiliyordu. Torbadaki cipsleri nazikçe sallarken, o bir yandan diğer yana sallanıyordu. Saatlerce eğilmiş gibiydi, ama dakikalar geçmiş olmalıydı, sonra başını kaldırdı.

"İster misin?" tatlı tatlı sordu Duygu

"Şey, evet.. lütfen." Ben kekeliyordu

Gülümsedi ve kaseyi ona uzattı. Biraz aldıktan sonra, birazını televizyona bakmaktan kıpırdamayan Murat’a ikram etti. Duygu kaseyi Murat'ın kucağına koydu ve sonra doğrulup tekrar oturdu.

Maçın 20. dakikasında, Duygu birdenbire, "O dergi nerede?" dedi. ve sonra kanepede diz çöktü ve dergisini aramak için arkaya doğru eğildi. Manzara inanılmazdı. Duygu kanepenin üzerine köpek gibi eğilmişken Ben, eteğinin yukarısını göremese de kıçını harika bir şekilde görebiliyordu. Bacaklarına dokunmak için neler vermezdi. Siki kalkmış ve Duygu’yu becermek için pantolonunu zorluyordu. 

"Benimle dalga geçiyor olamaz." "Bu sadece benim hayal gücüm" diye düşündü. Ama olduğu gibi görünüyordu.

Siki kotundan fırlamadan önce gözlerini Duygu’dan ayırdı.

10 dakika sonra ona baktı, tekrar bacak bacak üstüne atmıştı, dergi kucağındaydı ve bir Ice Pop emiyordu. Kendisine baktığını görünce ona baktı ve yavaşça emmeye devam etti, sonra diliyle üstünü hafifçe yalamak için ağzını çıkardı. "Bunu ne zaman almıştı?" düşündü. Bitirene kadar Ice Pop'u yavaşça emerken baştan çıkarıcı bir şekilde ona baktı. Sonra çubuğu masaya fırlattı ve isteyip istemediğini sordu.

"Hayır, teşekkürler." dedi Gülümseyerek . "Lanet olsun, benimle dalga geçiyor olmalı." "Buna daha fazla dayanamam" diye düşünüyordu.

Duygu içinden gelen o iflah olmaz enerji ile şarj edildiğini hissediyordu. Ice Pop ile oldukça açık bir şekilde tahrik etmişti. Çok heyecanlıydı. Göz ucuyla Murat’ı kontrol etti. Hala maçı izliyordu. Ama bu tahrik oyunu Duygu’yu kesmemişti üstelik şimdi daha da azmıştı ve bir an önce sevişmeye ihtiyacı vardı.

Riski severdi, bir durum ne kadar riskli ise onun için o kadar iyi ve daha fazla zevkti. Şimdi şehvetin tamamen pençesinde, sikilmek için çıldıran amıyla kalmıştı. Aklına bir fikir geldi.

Yavaşça ayağa kalkıp biraz öne eğildiğinden emin olan Duygusırtını kamburlaştırdı ve gerindi. Göğüslerini dışarı doğru iterek ve onları ince beyaz gömleğine doğru zorladığını biliyordu.

"Tamam, ben akşam yemeğini hazırlayacağım." dedi esnemeyi bırakarak..

"Herhangi bir yardım lazım mı?" diye sordu Ben, sesi heyecandan titriyordu.

"Fena olmaz." dedi ona gülümseyerek.

Duygu, peşinde Ben'le mutfağa doğru yürürken durdu ve şöyle dedi:

"Tatlım, sesi biraz açsan iyi olur. Yemek yerken çıkaracağım gürültünün senin oyununu bozmasını istemiyorum."

Sonra Ben'in peşinden koşarak mutfağa girdi.

Mutfağa girdiklerinde televizyonun sesinin biraz daha açılmış olduğunu farketti. Çok değildi ama eskisinden daha yüksekti. Mutfaktaki bazı makineleri gürültülü çalışsa da Duygu o makinaları kullanmayı planlamıyordu. Aklında Ben ile sikişmek vardı.

Duygu kapılardan görünen en yakın tezgâha doğru yürüyerek arkasını döndü ve ellerini iki yana koyarak tezgâha yaslandı. Kalbi neredeyse göğsünden fırlayacaktı.

"Peki hangi konuda yardıma ihtiyacın var?" diye sordu Ben, o gergin ton sesini hâlâ titretiyordu.

Duygu göz ucuyla Ben’in kotunun önüne bakmıştı. İçerideki yarrağın büyük olduğunu düşünüyordu. Oyunu uzatmak istiyordu.

"Futbol maçı için sosisli çörek olabilir diye düşünmüştüm. Ama onları özel bir şekilde yapıyorum. Murat sosisli tarifime bayılır. İlk olarak sosisleri alıp kızartacağız. dedi tavayı uzatırken. Mutfakta hareket ederken birbirlerine temas ediyorlardı. Duygu bu temasların tesadüfi olmadığından emindi. Sosisler kızartılıp hazırlanınca tezgaha dönünce Ben’in kokusunun ne kadar yakından geldiğini hissetti. Ben hemen arkasında olmalıydı.

“Şimdi sosisleri yağlamam gerekiyor” dedi ve uzanıp üst dolaptan bir kap aldı. Bu arada kısa olan eteğinin biraz daha açıldığını, poposunun kıvrımının üstüne çıktığından neredeyse emindi. “yağlanan sosisler çöreklerin içine daha rahat giriyorlar." dedi Duygu cilveli bir tonda. O anda kalçasında bir baskı hissetmişti. Ben, arkasında poposuna dayanıyordu. Kot pantolonun üzerinden sertliğini hissetmişti. Bir an hareketsiz kaldı. Sonra yavaşça kalçasını biraz daha dayayarak

“Sosislerin çöreğin içinde onu parçalamadan nasıl girdiğini görüyorsun değil mi?  Sende denemek ister misin?” dedi kıkırdayarak.

O konuşurken Ben dudaklarını daha çok yaladı, üzerine atlamaya hazırdı. Heyecan artık yerini saf şehvet ve beklentiye bırakmıştı. Ona gülümsedi. Duygu’nun poposuna dayanmak bile çok tahrik olmasına neden olmuştu. Fakat açık mutfak kapıları da Ben’i tedirgin ediyordu. Geriye gidip kapıları kapattı.

“Iııh ııh Açık kalmaları gerekiyor” dedi Duygu üzülmüş bir ifade takınarak.

“Düşündüm ki... Murat’ın dikkatini çekip maçtan konsantrasyonunu bozmak istemezsin” dedi Ben.

Duygu Ben’in saflığına neredeyse gülecekti.

"Bilmiyorum ama risk almak istiyorum. Şimdi aç onları, yoksa senin sosisleri çöreğe nasıl sokacağını göstermem" dedi gülümseyerek..

Cümlesini bitirir bitirmez kapılar tekrar açıldı ve Ben hemen Duygu’nun yanına geldi. Bu sefer Duygu arkasındaydı. Göğüslerini Ben’in sırtına dayayarak Ben’i tezgah ile arasına sıkıştırmıştı bile.

“Şimdi sosisleri nazikçe tutman lazım, çöreğin ucunda açtığın delikten yavaşça sokacaksın. Delik sosise göre oldukça küçük,” dedi neredeyse kulağına fısıldayarak.

Duygu’nun tacizlerine daha fazla dayanamayan Ben arkasını döndü. yağlı ellerini bile silmeden bir eliyle belinden tutup kendine çekerken diğer eliyle saçlarından tutup dudaklarını öpmeye başladı. Dilleri birbirlerinin ağzında gezinirken, belindeki elini Duygu’nun poposuna kaydırdı

“Mmmmm “ diye inledi Duygu kalçasını sıkan eli hissettiğinde.

Duygu’nun elleri yavaşça Ben’in göğsünden aşağıya, kemer tokasına indi. Çabucak ama sakince kemeri açtı ve düğmeleri açtığında elini boxerının altına soktu ve aletini tuttu.

Duygu elindeki büyük yarrağı hissettiğinde titremişti, onu şimdi içinde istiyordu ama oyun çok daha erotikti. Ben'in gözlerine bakarken yavaşça ellerindeki yarrağa masaj yapmaya başladı.

"Mmmmm, iyi hissediyorsun." dedi hızla masaj yaparakı. Bu şey asla büyümeyi bırakmış gibi görünmüyordu. "Sanırım biraz daha yakından bakmalıyım, değil mi?"

"Görebileceklerin arasında en iyilerinden." dedi Ben, olduğundan daha kendinden emin görünüyordu.

Duygu gülümseyerek yavaşça onun önünde dizlerinin üzerine çöktü.

Erkek arkadaşı bakarsa tek göreceği, mutfağında arkadaşını yalamaya hazır diz çökmüş  ateşli kız arkadaşıydı.

Duygu, Ben'in kot pantolonunu ve boxerını aşağı indirdiğinde geri çekilmek zorunda kaldı, çünkü adamın kocaman aleti neredeyse yüzüne çarpıyordu.

19 veya 20 cm lik sert yarrağa hayranlıkla bakarken tek yapabildiği, kocaman açılmış gözlerle nefesini tutmaktı.

"Woww çok büyükmüş!" dedi.

Ben ona gülümsedi, "Beğendin mi?"

Duygu başını salladı, gözlerini önündeki taş gibi olmuş yarraktan ayırmadan. Bir elini yavaşça kalın şaftın etrafına sardı. Tek eliyle kavrayamamıştı. İki eliyle kavrayarak  Ben'in gözlerinin içine baktı.

"Sanırım televizyonun sesini daha da açmasını söylemem gerekebilir." dedi.

Duygu iki eli kalın penisin şaftında ve gözleri Ben’in gözlerine kilitlenmişti. Erkek arkadaşı en çok 5-10metre uzakta televizyondaki maça dalmışken, ağzını açtı ve kafasını indirdi.

Kalın yarrak ağzını iyice geriyordu, uzun zamandır hiç bu kadar geniş ya da bu kadar uzun bir yarak ne ağzında ne de  amında olmamıştı. İyi bir saksocu olduğunu biliyordu ve bundan zevk alıyordu.

Şaftın yarısında durdu. Ben'in kasık kıllarına bakarak, "5 santim daha kaldı, kahretsin, o çok büyük" diye düşündü. Bu yüzden başını yavaşça büyük horoz şaftından yukarı hareket ettirdi, diliyle tüm uzunluğu boyunca yaladı.

Sadece önündeki penise odaklanarak ve saçlarını omzunun üzerinden savurarak başını öpmeye başladı, ardından ağzını açmadan önce yavaşça alt tarafını ve arkasını yaladı ve başını yavaşça şafta indirerek ağzını üzerine kapadı.

Duygu’nun kafası, Ben'in penisinin kalın gövdesinde yavaşça yukarı ve aşağı hareket etmeye başlamıştı, ağzına ve boğazına inene kadar her seferinde bir kaç cm daha derine giderek 

Ağzındaki yarrağın başını ve tüm gövdesini yalarak giderek hızlanıyordu. Erkek arkadaşının, arkadaşını emmek Duygu’yu azdırmıştı.

"Mmmmmmmmmmmmmph" diyerek inledi. Ağzındaki penisi yönlendirmek için Ben’in kalçalarını tutarken. Artık elleri penisin şaftında değildi ve bu Duygu’nun,yarrağın tamamının önce ağzına, sonra boğazının derinliklerine girmesine izin vermişti. Artık Duygu burnunda Ben’in tüylerini hissediyordu.

Oral seksin hırıltılı sesleri mutfağı dolduruyordu, ancak televizyon onları boğduğu için Murat hiçbirini duyamamıştı.

ŞURP ŞURP ŞURP ŞURP ŞAP

Duygu’nun kafası, Ben'in aletinde vahşice aşağı yukarı sallanıyordu ve onun boğazından aşağı boşalmasını istiyordu. Elleri başının arkasında hisseden Duygu’nun İnlemeleri daha da artmıştı. Ben’in gözlerinin içine baktı ve ilk kez onunda inlemelerini fark etti.

Ben Duygu’nun başını tutarak, daha hızlanmasını istemişti. Ama buna gerçekten gerek yoktu. Çünkü bu kadın hayatı boyunca yaşadığı tüm oral sekslerden daha güzelini yaşatıyordu.. Bu konuda o kadar iyiydi ki, uzun süre kendini tutamayacağını da biliyordu.

"Evet bu bebeğim, em." dedi

"Erkek arkadaşın yan odada televizyon izlerken em" dedi.

Duygu inledi.

"Lanet olsun çok iyisin." Nefesi kesildi ve Duygu’nun başını daha çok kendine çekti. Hala tüm aletini ağzına aldığına inanamıyordu. Daha önce hiçbir kadın bunu başaramamıştı.

"Ağzındaki bu siki seviyorsun, değil mi?" dedi dalga geçerek.

Karşılık olarak gözlerini ondan ayırmadan inledi. Daha sert emdi, o muhteşem yüzünü penisin üzerinden yukarı ve aşağı sallayarak, ağzını ve boğazını sert aletiyle doldurarak. Yarrağında Duygu’nun boğazının kadife dokunuşunu hissedebiliyordu. O dudakların aletinin üzerinde kaydığını görmek, onu hemen boşalmak istemesine neden oldu. Duygu’nun dizlerinin üzerinde onu emdiğini hayal etmişti ama bunun gerçekleşmesi tamamen farklıydı.

Duygu’nun başı aletinde yukarı ve aşağı uzun yolculuğuna devam ederken gözleri onun üzerinde hipnotize olmuştu. En iyi arkadaşının kız arkadaşının önünde diz çökmüş olması, aletinin boğazına kadar giriyor olması, erkek arkadaşı yan odadayken tüm bunların olması erotik hissettirmişti. Ortamı daha da hararetlendiren şey, kapının hemen yanında olmaları, Duygu’nun kalçalarını tutması ve kafasını onun şaftı üzerinde daha hızlı ve daha hızlı sallaması ve penisi ağzından bir an bile çıkarmamasıydı. Ama en ateşli yanı gözleriydi. O yarrağı tarafından doldurulan ağzından şehvet dolu bir şekilde onunkine bakıyor, başını aşağı yukarı sallarken onu izliyordu. Durum onu ​​çok tahrik etti. Genelde kadınların yapmadığı veya yapmaktan çekindiği bu bakış aşırı tahrik ediyordu. Duygu’yu ateşleyen diğer şey onunla konuşması olduğunu farketmişti. Bu kadın harikaydı.

"Aletimi yala, yut onu" diye homurdandı, hâlâ onun başını tutuyor, gözleri hâlâ onunkilerdeydi. "Mutfağının ortasındayız ve kapılar açık Duygu. Sen de dizlerinin üstüne çöküp beni emiyorsun. Heyecanlandırıyor mu seni. Her an basılabiliriz biliyorsun değil mi"

Duygu tepki olarak yüksek sesle inledi ve daha sert emdi

"Oh evet bebeğim! Erkek arkadaşının en iyi arkadaşının sikini yalıyorsun. Oh evet! Ve buna bayılıyorsun"

Bu sefer ağzını biraz açtı ve gözlerini kapattı, aletinin etrafında yüksek sesle inledi.

Emip inlerken onun gözlerine bakan Duygu yapabildiği kadar hızlı hareket etti. Sonra ağzından yarrağı çekip eliyle tuttu yüzüne sürerek.

"Sikinin tadı çok güzel." dedi ona alaycı bir şekilde gülümseyerek. 

"Eğer uslu bir çocuksan,  tekrar emebilirim."

"Seninle işim bittiğinde emmene izin vermem için bana yalvaracaksın sürtük." Dedi ve onun nasıl davrandığına bakılırsa bunun doğru olacağını da biliyordu.

"Ooooo" diye inledi, sonra kafasını aletine doğru eğerken.

"Keşke bunu videoya çekebilseydim." diye inledi Ben

Duygu, tekrar ağzından penisi çıkararak ona gülümsedi ve "Belki bir dahaki sefere yapabiliriz" dedi.Ona gülümserken daha fazlası için döneceğini biliyordu.Hep aynıydı. Etrafında pervane olurlardı. Bir defa daha onu sikecek olmalarının hayali ile yaşayan erkekler.

Hala aletine vurarak ona tekrar gülümsedi ve o güzel yüzündeki alaycı gülümsemesiyle sakince ve masumca dedi ki,

"Üzerime mi yoksa ağzıma mı boşalmak istersin?"

Sorunun kendisi neredeyse Ben’i boşaltıyordu. Sadece ikisini de düşünüyorum.

Duygu Ben’in yakında boşalacağını hissediyor gibiydi ve aletini serbest bıraktı ve ellerini tekrar Ben’in kalçalarına yerleştirdi. Saçını tekrar yüzünden çekti ve ona baktı, yavaşça ağzını açtı ve dudakları ile yarrağın başını kavradı. Gözlerini onunkine sabitleyerek, güzel ağzını, o dolgun pembe dudaklarından penisin kayboluşu devam ederken emmeye devam etti.

"Kahretsin sen gördüğüm en iyi oral seksi yapıyorsun" Nefes arasında inledi. "Erkek arkadaşın şanslı bir adam."

"Mmmmmm" Erkek arkadaşından söz edildiğinde inledi.

"Bundan sonra onu öpmen gerekecek." dedi ve başını geri atarak. Taşaklarından gelen spermlerini daha fazla kontrol edemiyordu. Spermleri o güzel seksi kadının boğazından aşağı kovalar halinde gelip midesini doldururken, Duygu gözleri ona alay edercesine bakıyordu

Murat is tüm bunlar olurken futbol maçına, tamamen dalmıştı. O anda, hemen yakınında, güzel kız arkadaşının dizlerinin üzerinde olduğunu ve arkadaşının yarrağını Duygu’nun boğazından aşağı ittiğini, dünyanın en büyük oral seksinden sonra tüm döllerini yuttuğunu fark etmemişti.

Bir gol atılırken tezahürat yaptı ve Duygu yutkunurken gözlerini kapattı.

Ben, boğazından aşağı boşalmaya başladığında, Duygu elinden gelen her şeyi yuttu, çok fazla şey olduğu için bir kısmı ağzından kaçmıştı. Daha sonra penisin yavaşça ağzından çıkmasına izin verdi. Ağzında sıcak yapışkan, tuzlu spermi tattı ve Ben'e baktı, gülümsedi ve yüksek sesle yutkundu.

Duygu hemen sonra salona bakmak için döndü. Murat’ın hala hareket etmediğini gördü. Ara sıra Ben'in aletini emerken onun yönüne bakmıştı. Erkek arkadaşını arkadaşına sakso çekerken görmek onu deli gibi tahrik etmişti.

Dudaklarını yalayarak 'Ana yemekten önce dinlenmeye ihtiyacın olabilir' demeye hazır bir şekilde Ben'e döndü. Ama azgın, sert bir horozla karşılaştığında şaşkına döndü.

"Hala sertsin!!" Haykırdı

"Her zaman iyi bir saksocu peşindeyimdir, ama daha önce hiç bu kadar tahrik olmamıştım." Kocaman bir gülümsemeyle cevap verdi Ben

Duygu hala o sert sike bakarken ayakta durması için onu kaldırdı, Ben onu kıçından yakaladı ve tezgâha doğru itti.

Tezgahın üzerine oturması için onu kaldırırken gözlerinin içine baktı ve gülümsedi.

"Peki şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?" Tekrar alaycı bir şekilde sordu, doğrudan gözlerinin içine bakarak.

Elini eteğinin altına uzatıp külotunu indirip yere fırlatırken cevap verdi.

"Seni tam bu tezgâhın üzerinde, erkek arkadaşının kafasını çevirip çevirmediğini görebileceği yerde sikeceğim ve seni o kadar yüksek sesle inleteceğim ki, çığlık atıp seni sikmeyi asla bırakmamam için bana yalvaracaksın! "

Ona alaycı bir şekilde gülümsedi.

"İstersem inleyeceğim, ama çığlık atıp beni sonsuza kadar sikemen için yalvaracağım mı? Bunu kimse  için yapmam!" dedi Duygu

Onu tezgahın kenarına çekti ve aletini amının girişiyle hizaladı.

"Bana sadece yalvarmakla kalmayacaksın, seni ne zaman, nerede ve nasıl istersem onu ​​becermeme izin vereceksin!"

Ve bu sözlerle, onu elinden geldiğince sert bir şekilde itti.

Erkek arkadaşının arkadaşının kocaman yarrağı sert bir şekilde amına girerken Duygu alt dudağını ısırmak zorunda kaldı. Yine de dudaklarından yüksek bir inilti kaçtı. Amının bu kadar çabuk esnetilmesi ve doldurulmasının verdiği zevk ve acı yüzünden olabildiğince yüksek sesle çığlık atabilirdi, ama o zaman Murat kesinlikle duyardı ve bu kaçamak seksi bitebilirdi. 

Ben’in yarrağı dibine kadar içine gömerek, yerleşti. İlk giriş ve itme onu tezgahın üzerinden kaldırmıştı ama şimdi içi tamamen dolu bir halde tekrar tezgahın üzerinde oturuyordu.

"AH! Amımın tamamen dolduğunu hissediyorum." Nefessiz bir sesle inledi

Ben’in kocaman bir sırıtışı ile gülümsedi. Sadece aletini onun içinde tutuyordu, hiç hareket etmiyordu. Aldırdığından değil, sonunda yarrakla dolmuştu ve zevkten zevk alıyordu.

"Sikimi amında hissetmeyi seviyorsun değil mi?" dedi Ben elleri Duygu’nun kıçını avuçlarken.

Amcığı aletini bir mengene gibi kavramıştı.

"Hmmmm, daha iyisini yedim." dedi Duyu alaycı tonla.

Ben'in kaşı kalktı, ama sonra onu kendine çekti ve sert ve hızlı, aslında çok hızlı, içine girip çıkmaya başladı.

"Oooooooooooh" Duygu, Ben'in aleti içeri girip çıkarken inledi. Başını geriye atıp bacaklarını onun beline doladı ve onu daha da kendine çekti.

"Ah evet, Ooooh, ah ahhh, mmmmmmmmmmmmmmmmmmmm" diye inleyen Duygu, tezgahın kenarını parmak boğumları bembeyaz olacak şekilde kavrayarak. Yasadışı sevişmeden duyduğu zevk onu kendinden geçirmişti. Yüksek sesle inleyerek başını olabildiğince geriye attı. 

"OOOOOOOOOOOHmmmm!"

"Çok iyi" diye düşündü. Ağzı açıktı ve inlemeleri ve iniltileri odayı doldurdu.

"Beğendin mi sürtük?" Ben, 

Duygu inledi

"Ummmmmmmm, Oh, Evet!" 

"Daha fazla ister misin?" diye sordu Ben

"Uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh uh" diye inledi karşılık olarak.

"Daha fazla sürtük ister misin dedim?" tempoyu yavaşlatırken sordu.

"Eveeet" Yüksek sesle inledi "Evet, ah evet, işte bu, ooohh, mmm, evet"

"Seni becermemden hoşlanıyor musun?" Ben homurdandı

"Oh evet, evet, evet, evet, çoooook güzel" diye inledi.

Başını bükebildiği kadar gerideydi, sırılsıklam amına daha kolay erişebilmesi için sırtı bükülmüş öne çıkmıştı. Ben onu öfkeyle, hırsla sikerken elleri tezgahın üzerinde kilitlenmişti. Göğüsleri, Ben’in her darbesi ile  ince beyaz malzemeyi zorlayarak zıplıyordu.

Çok iyi hissediyordu. Hayatında hiç böyle bir şey hissetmemişti. Amcığı inanılmaz derecede dolu ve gergindi, o kadar sert sikiliyordu ki tezgahın üzerine zar zor oturabiliyordu ve her şeyden önemlisi, erkek arkadaşı yan odada otururken onu siken erkek arkadaşının arkadaşıydı. iniltileri duyamamasının tek nedeni yarı kapalı cam kapılar ve televizyonun sesiydi. Kız arkadaşının erotik eylemi fark etmesi için tek yapması gereken başını çevirmesi veya sesi biraz kısmasıydı.

Ama Duygu artık umursamıyordu, fazlasıyla tatmin oluyordu, erkek arkadaşının arkadaşı acımasızca amına girip çıkarken var olduğunu asla hayal etmediği cinsel doruklara ulaşıyordu.

"Ah, çok iyisin" diye inledi Ben, "Düşündüğümden daha iyisin! Çok sıkı ve ateşlisin"

Onu daha sert itti.

"OOOOOOOOOOOHH!" Duygu"Sennnm.... çook.... iyi...." diye inledi

İnlemeleri mutfağı dolduruyordu

"Mmmmmmmmmmmmmmmmmmmm" Duygu artık onun kendisini becermeyi bırakmasını asla istemediğini biliyordu.

Ben sikini tekrar tekrar önünde kıvranan güzelliğe sokarken, Duygu’nun amına çarpması ile tezgahta zıplıyordu.

Sıktığı dişlerinin arasından "Siktir git, iyisin" dedi, vücudu terden kayganlaştı ama aklı Duygu’nun başı geriye doğru kıvrılırken, sırtını bükerken, onu sikerken ve onun her sert vuruşunu sert bir ateşle karşılayan Duygu’da idi. kendi, kendini elinden geldiğince sert bir şekilde aletine daha fazla ittirdi

"Ah, evet, evet, evet, evet, ah!" Ağzı açık inledi

Yuvarlak memelerinin zıplaması Ben’i hipnotize ediyordu. Her zaman onları görmek, her zaman onlara dokunmak istemişti, tıpkı her zaman Duygu’yu sikmek istediği gibi. Eh, şimdi onu sikiyordu.

Temposunu yavaşlattı ve durdu.

"Hayır hayır hayır!" Duygu kızgın ve emir tınısıyla.

Beyaz gömleğinin altından tuttu ve yukarı çekmeye başladı. Duygu ne istediğini anlayınca, üstünü tuttu, başının üzerine çekip yere fırlattı. Sonra arkasına uzandı ve sütyeninin kopçasını açtı, askılarını omuzlarından kaydırdı ve onu da yere fırlattı.

"Beni tekrar sikerken bunlara bakabilirsin!" dedi göğüslerini eliyle tutarak

Ben gülümsedi, yavaşça geri çekildi ve sertçe içine tekrar girdi.

"OOOOOOOOOOOOOOOOOHHHHHHH!!" inledi Duygu yarrağın tekrar zorla ona girdiğinde yine de göğüslerini sıkıca tuttu.

Ben elinden gelen tüm güçle ona sikiyordu ve Duygu’nun 80B göğüsleri zıpladı, elleriyle sıkıca kavradı Göğüslerini sıkmaya başlamıştı.

"Ooooohh, ummmmmmmmm, evet" Dik göğüs uçlarını çimdiklerken inliyordu Duygu.

Ben’in seksin hazzı ile kısılan gözlerine bir parıltı geldi.Duygu’nun sol elindeki söz yüzüğü ışıkta parıldıyordu. Erkek arkadaşı ona o yüzüğü verdiğinde, tamamen birbirlerine ait olacağını söylemişti. Şimdi ise bu kadını sikiyordu. Ben gülümsedi ve siki Duygu’nun amına uzun ve sert darbeler pompalarken kasıtlı olarak yüzüğü izledi. 

"Oh bebeğim amın çok sıkı" diye inledi

Amının onu beslediği katıksız zevkten donuklaşan gözlerine baktı. O an onun için her şeyi yapardı, hatta erkek arkadaşı isteseydi onu gözünün önünde becerebilirdi. Ama bu tür kaçak ve yasak sikişten daha çok zevk alıyordu. Arkadaşlarının ateşli kız arkadaşını beceriyordu ve onu seviyordu.

Duygu’nun sıkı göğüslerini kavrayan elini bıraktı ve bir kez daha tezgahı kavradı.

"Evet, evet, OH SİKİR! OOH EVET! UH UH UH UH UH! Ummmmmmmmmmmmmmmmmmm" Yüksek sesle inledi

Duygu’nun her bir darbe ile yukarı aşağı sallana göğüslerini izlerken inlemelerini duymak, çok ateşli idi.

"Oh evet, Ben, uh uh, evet"

"OOOOOOOOOH" diye inledi

"Bundan zevk alıyor musun?" Nefes nefese sordu

"OOOH EVETSS! ÇOK GÜZEL! İnledi

"Durmamı ister misin" Ben göğüslerine baktı

"HAYIR!" Yüksek sesle inledi Duygu

"O zaman ne istediğini söyle" dedi Ben

Duygu cevap olarak yüksek sesle inledi

"Söyle bana!" dedi emir vererek

"SİK BENİ! OH! LÜTFEN SİK BENİ!" sonunda çığlık atarak

"OOOOOHH, SİK BENİ, SİK BENİ" Yüksek sesle inledi

Ben bu hayal kadar güzel sevişen kadının taleplerine karşı koyamadığını farketmişti.

Duygu Ben’in kucağında doğruldu, doğrudan onun gözlerinin içine baktı ve kollarını onun boynuna doladı.

"UH UH UH UH" İnledi, gözleri zevkten kapandı, sonra ona bakmak için onları açmaya zorladı. Onunla konuştuğu zamanlar dışında bunu yapmaya devam etti.

"Oh evet bebeğim, en iyisi kim?" diye sordu Ben

"OOOOHHH, Ssseeen..." İnledi

"Söyle" dedi yeniden Ben

"OOOOOOOH, UUUMMMMM, BEN ISSS SEN BEESSSTT! UMMMMM OOOOOOHHHHH, EVET, EN İYİSİ SİKEEEn! OOOHHH EVET!" Olabildiğince yüksek sesle inledi.

"Ne kadar iyi?" Ben gülümsedi

"OOOOOOOOOHHHH, SEN EN İYİSİN! UMMMM EVET!! ÇOOOOOOOOK İYİ MURATTAN BİLEEEEE ÇOK DAHA İYİDİR!!!" Yüksek sesle inledi

"Ne kadar iyi?" Diye sordu, O artık çok yakındı! Şimdi yüzünde kocaman bir gülümseme vardı çünkü bunu seviyordu, sadece bu güzeli diğer odadaki erkek arkadaşıyla becermekle kalmadı, aynı zamanda ona erkek arkadaşından daha iyi olduğunu söylettirdi!

Ben gömleğini çıkardığını hatırlamasa da, Duygu’nun göğüsleri şimdi onun çıplak göğsünü eziyordu. Yumuşak göğüsleri kendine bastırdı. Göğüslerinin hissi ve onu becerdiği zamanki görünüşü, kendisini ona yaklaştırırken göğsüne bastırdığı sert meme uçlarının hissi. Birbirlerine sarıldıklarında göğüs uçları kendi göğsüne sürtüyordu. Ayrıldıklarında ise ahenkle zıplıyordu. Duygu’nunk bir eli onun boynunda, diğer eli destek için tezgahın üzerindeydi, bu kız kesinlikle nasıl sevişeceğini biliyordu!

“Harikkaaa. Mmm.... Durma devam et...." inledi. O artık onundu

Vücudu gerginleşene ve saf coşku ve şehvet içinde çığlık atmaya başlayana kadar onun içini daha derin ve daha sert doldurdu.

"Aahhh. MMm, Eveeettt, Sik, Sik beni daha derine...”

Duygu Ben’in sikinin üzerinde olabildiğince sert bir şekilde zıplıyordu ve sonra aniden sırtı büküldü ve başını geriye attı.

"Aaaahhh, Boşalıyorummmm. MMMMhh"

Duygu, amına gömülü yarrağın üzerinde titredi ve hayatında yaşadığı en büyük doruğun her tarafını sardığını hissetti. Murat o anda içeri girmiş olsaydı, tek bir kasını bile hareket ettiremezdi. Başı bulutların arasındaydı ve erkek arkadaşının en iyi arkadaşının ellerinde ya da büyük yarrağı ile yaptığı sert sikişme yüzünden vücudu baştan aşağı titriyordu.

"İşte bu inanılmaz bir sikişti!" diye düşündü

Birdenbire, Ben onu kaldırdı ve cam masa ve sandalyelere doğru taşıdı. Sandalyelerden birine oturdu ve onu kucağına aldı. İşte o zaman Duygu onun hâlâ sert biri olduğunu anladı! "Kesinlikle iki kez boşaldıktan sonra sert olamaz!" Düşündü.

Yüzündeki soruyu okumuş gibiydi Ben.

"Henüz boşalmadım Orada o dergi için eğildiğini gördüğümden beri seni farklı bir şekilde sikmek istedim."

"Köpek stili mi?" "Daha fazlasını mı istiyor?" diye sordu Duygu

"Evet, senin bu güzel cam masanın üstünde!" dedi onu ayağa kaldırırken.

Ben’in penisi amından çıkınca o tanıdık boşluğu hissetmişti Duygu. Vajinasının hassas duvarlarından kayıp çıkan ve geride hafif rahatlama ile boşluk bırakan o his. Ben onu döndürdü ve dirseklerine dayayarak onu eğdi.

"Bu sefer seni becereceğim!" Arkadan ona girerken dedi

Duygu, köpek stilinin kendisini her zaman diğer tüm pozisyonlardan daha fazla sikle dolu hissettirdiğini biliyordu, ama şimdi bu hisle nefesi kesildi. 

Poposunu Ben’in kasıklarına dayadı, ama Ben onu sabit tuttu, karşılarındaki aynada ona gülümsediğini görebiliyordu.

"Pekala, Sik beni o zaman!" diye talep etti

"Hayır, hayır! Sana söylüyorum ve sen bunun için yalvaracaksın." dedi, yavaşça ona girip çıkarak, ama aletinin tamamını almasına izin vermeden. Onu kalçalarından sıkıca tuttu, böylece o dünyayı sarsan harika orgazm direğiyle kendini doldurmak için geri gelmesini engellemişti..

"Oooo" diye cıvıldadı, 

"Oh" inlemesi de ona yardımcı olmadı. 

"Ahhhh, becer beni, lütfen, buna daha fazla dayanamıyorum, lütfen, sikini istiyorum, beni becermeni istiyorum, sikini amımda istiyorum! Bunu dünyadaki her şeyden çok istiyorum.. .." Ben'in kalın siki arkadan ona çarptığında konuşmayı bıraktı.

Duygu öncekinden daha da şaşırtıcıydı. Uzun, kalın aleti erkek arkadaşı olması gerekirken içine girip çıkarak inlemesine ve kafasının masanın üstüne düşmesine neden oldu.

Ben onun amını dolduran uzun vuruşlarına devam ederken, meme uçları masanın kenarına sürtüyordu.

"Ooooooooooooooooh evet " dedi Duygu kafasını cam masaya eğerek.

Ben uzandı ve Duygu’nun iki sert göğüsünü tuttu ve onun sert vuruşları ile ileri gitmeye çalışırken Duygu’yu çekip parmak arasında kalan uçlarını sıkıyordu. Murat’ın  şimdiye kadar gürültünün bir kısmını duyması ya da nereye gittiklerini merak etmesi gerekirdi! en azından Duygu’nun orgazm çığlığını duymuş olmalı!

Kendini geriye itmeye devam eden Duygu, Ben’in gözlerine bakmak için başını çevirdi.

"Sik beni koca çocuk! Beni  daha sert becer! Beni erkek arkadaşım, senin en iyi arkadaşın gibi boşalmalısın!"  Sonra yüksek sesle inledi ve Ben’in sert darbesi ile dirseklerinin üzerine düştü.

Duygu çok ıslaktı.Ben onu kalçalarından tuttu ve aynaya baktı. Yüzü kendinden geçmiş bir ifadeyle buruşmuştu, gözleri yukarı dönmüştü. Elleri cam masanın kenarını kavrarken daha göğüsleri ileri geri sallanıyordu.

"OOOOH, DAHA FAZLA, DAHA FAZLA!"  yalvardı Duygu

Bu emre itaat etti. Elinden geldiğince sert bir şekilde ona çarpan Ben, yansımadaki görüntüyü izlemeye bayılıyordu ama onu çığlık attırmak istiyordu.

"Sikimi seviyor musun?" O homurdandı

"OOOhh Eveeet Bebeeeğim çok sert" Nefes nefese kaldı. Sesi sanki biri boğazına vuruyormuş gibi geliyordu ve masa yasadışı sikişmenin sürekli baskısı altında gıcırdıyordu.

Duygu’dan  gelen inlemeler ve inlemeler ve masadan gelen gıcırtılara karışıyordu.

"Lütfen boşalma! Beni beeeekleeOHHH MMMh!" diye  İnledi Duygu ve kendini geri iterken

Bu dünyada eşi olmayacak kadar güzel  olan bir azgın orospuydu. Ben daha fazla dayanamazdı.

En yakın arkadaşının ateşli kız arkadaşı, cam mutfak masasının üzerine eğilmişti, üstsüz, kısa bir etek, sarı beyaz askılı ayakkabılar giymiş ve masanın kenarından tutunmuştu. Her erkeğin dikkatini çeken, sıkı göğüsleri, ile yüzü zevkten değişmiş, inliyor, inliyor, çığlık atıyordu. Yarrağı içine girerken amcığı ona yardım edebilmek için kıçını geri iterken onu becermesi için yalvarıyordu. Sütyeni ve beyaz bluzu mutfakta yerdeydi. Adını inliyordu, mutfağı salona bağlayan cam kapılar açıktı ve erkek arkadaşı, en yakın arkadaşı, Kız arkadaşının yemek yaptığını zannettiği için orada oturmuş sesi açık maçı izliyordu! Ama sadece bu da değil, o ve Duygu, salonun gözü önünde mutfak tezgahında  dizlerinin üzerine çöktükten sonra, daha önce hiç yaşamadığı kadar büyük bir orgazma ulaştırmıştı. erkek arkadaşının bakış açısı, eğer baksaydı ve onu emip boğazından aşağı attığı tüm dölleri yutmuştu. Ona şimdiye kadarki en iyi oral seks yapmıştı.

"OOOHHHH Eveet evet MMMMh Aaaah! Boşalıyoruuuum" dedi inleyerek Duygu. Ama Ben’in bunu duymasına gerek yoktu. Amının kasılmalarını tempodaki değişimi hissediyordu.   .

Duygu ikinci defa orgazma ulaşmıştı. Dizleri titriyordu. cam masaya kendini bırakmıştı. Başı dönüyordu. Terli vücudu masada kayaken Ben, Duygu’nun amının derinliklerinde sıcak yapışkan döllerini püskürtmeye başlamıştı. Erkek arkadaşının arkadaşı döllerini doğrudan korunmasız rahmine boşaltıyordu

Titremeleri ve boşalmaları yavaş yavaş azalmaya başladığında Ben, Duygu’nun kafasını bıraktı ve Duygu masaya yığıldı. Ben ise sandalyeye çöktü.

"Harikasın." Ona nefes nefese, "Hayatımda hiç bu kadar sert boşalmadım" dedi.

Duygu masanın üzerinde yatıyordu, cam eskisi kadar soğuk değildi ve göğüsleri masanın camına yapışmıştı. Biraz önce Ben’in yarrağı ile duran amından bir sızıntı hissediyordu.

Tek duyabildiği, kalp atışları, nefesi ve ağzından çıkan sürekli "çok iyi" sözleriydi. Ben'in döllerinin bir kısmının aktığını bir kısmının da içinde derinlerinde hissedebiliyordu. Ondan aldığı iki hediye, bir kez ağzına, şimdi de amına. İyi becerilmişti, kendini o kadar yorgun hissetti ki bir süre orada yattı, az önce yaşadığı inanılmaz sikişmenin ve şu anda içinde bulunduğu bu harika duygunun tadını çıkardı.

Murat, pek çok erkeğin arzusunun nesnesi olan güzel kız arkadaşının, en iyi arkadaşıyla tam bir düzüşmeden sonra mutfak masasının karşısında yattığının tamamen farkında olmadan hâlâ oyunun sonunu izliyordu. Ben'in döllerini yuttuğunu ve iki orgazm ile biten sikiştikten sonra Ben'in amının derinliklerine boşalmasını sağladığını bilmiyordu. Aslında, Duygu amını mutfakta Ben'in uzun aletine geri iterken ve içini sıcak döller ile doldururken, erkek arkadaşı takımının kaçırdığı gole küfredip dip soslu birkaç cips yiyordu. Kaybolduklarını bile fark etmemişti! Sonunda her şeye rağmen kazanmak üzereydi!

Duygu sutyenini tekrar göğüslerinin üzerinden kavradı ve Ben kot pantolonunu giyip gömleğinin düğmelerini tekrar iliklerken sutyenini başının üzerine çekti.

Aynanın karşısına geçti ve saçını elinden geldiğince düzeltti, hala dağınık görünüyordu ve yüzü kıpkırmızıydı. Ayrıca yüzünde kocaman bir sırıtış vardı. Eteğini düzelterek bacaklarının üzerinde sallanarak yürüdü.

Ben arkadan onun belinden tuttu ve onu tam cam kapıların yanında durdurdu.

"Harikaydı! Bir dahaki sefere, o buradayken kendi yatak odanda seni sikmek istiyorum"  dedi.

"Yakında." dedi ve yanağını öptü, 

"Birkaç adamla poker oynayabilirsiniz ve sonrası belli olmaz." dedi Duygu gülerken.

"Belki adamlardan bazıları seninle POKE-HER oynamak isteyecektir." Uzanıp göğsünü sıkarak.

"Mmmmm, belki!" O alaycı gülümsemeyle söyledi.

"O söz yüzüğünü tak, ben seni sikerken adımı söylerken ona bakmayı seviyorum." dedi Ben

"Oooo, yapacağım!" Gözlerinde bir ışıltı ile cevap verdi ve onu takip eden Ben ile salona geri döndü. Ben de tıpkı diğer erkekler gibiydi. Birbirleri ile üstünlük yarışında idiler. Fark etmedikleri üstün olanların kadınlar olduğu ve aslında ne kadar zavallı oldukları idi.

Murat şampiyonluk kupasını kazandıran son golünü atmasını izledi ve bağırarak ve çığlık atarak ayağa fırladı.

"WOOHOO! BAŞARDILAR!" Bağırdı.

Oturup kutlamak için bir bira açtı.

Tam o sırada mutfaktan Duygu geldi. Saçları biraz dağınık görünüyordu ve yüzü de kızarmıştı. Elbiseleri neden buruş buruştu? Ben içeri girdi, gömleği buruşuktu ve yüzü de kıpkırmızıydı.

"Siz ikinize ne oldu?" O sordu

"Akşam yemeği "yapmaya" gittik, orası "gerçekten sıcaktı"! Ben, biz, çok fazla gürültü yapmadık, değil mi?" dedi Duygu yüzünde bir gülümsemeyle

Murat cevap bile vermedi.şampiyon olduklarından bahsediyordu.Duygu ve hızla ve çok dengesiz bacaklarla ona doğru yürüdü, ona sarıldı ve ona derin, tutkulu bir öpücük verdi. Dili onunkini yokluyordu. Ağzına tuzlu bir tat geldiği için yemeğe çok fazla tuz koymuş olmalı. diye düşündü.

"Yemeği beğenmezdin, Ben bile yemedi, ben de hepsini yedim. sosislerin tuzlu olması umrumda değil. Çok acıkmıştım. Hatta bugün iki tane yedim. Kalın ve kremsi.  Ne yazık ki biraz daha "yapmak" için zamanım kalmadı, ama kesinlikle biraz daha yapacağım, çok hoşuma gitti, çok da değil" dedi Duygu gururla ve Ben'e gülümseyerek.

Ben'in yüzünde yine o arsız sırıtış vardı.

"Pekala, ben gideyim o zaman dostum, yarın uçağa yetişeceğim, biliyorsun." dedi

"Tatlım, Ben sana bir gece burada bir poker gecesi düzenlemek isteyip istemediğini sormak istedi, istersen sorun değil, "yapabileceğim" çok şey var." dedi Duygu

""Elbette benim için sorun değil. Fişlerini kaybetmeye hazır ol ama Ben, ben pokerde senden daha iyiyim.", Dedi Murat gülerek

Duygu o gülümsemeyle, "Bence dikkatli olsan iyi olur Murat, Ben Poke-her'de GERÇEKTEN iyi," dedi. Yine de POKE-HER'e yapılan vurguyu yalnızca Ben anlamıştı.

"O zaman görüşürüz dostum." dedi Murat, Ben'e 

"Güle güle Ben, umarım yakında görüşürüz." dedi gülümseyerek Duygu

İki arkadaş kapıya geldiklerinde Ben arkasını döndü ve şöyle dedi:

"Bu gece çok eğlendim adamım. Bu gece beni davet ettiğin için teşekkürler, harikaydı. Ve dostum, kız arkadaşın harika biri."

Ben teşekkür etti ve Ben dışarı çıktı.

Duygu, iki adamın odadan çıkışını izledi. Ben ve Murat birbirleri ile dalga geçmeye bayılıyorlardı, özellikle de mutfakta olup bitenleri anlatan o sözlerle. Ama erkek arkadaşı bunu fark etmedi ve bu onun kendini daha da yaramaz hissetmesine neden oldu.

"Bu çok tuhaftı," diye düşündü kendi kendine, "Bu poker oyunu için sabırsızlanıyorum. Olabilecek en eğlenceli hostes olacağım."

Şimdi tekrar sikişmeye hazırdı. Hayat Duygu için çok daha müstehcen bir hal almak üzereydi ve Duygu bunu dört gözle bekliyordu.

Devam edecek...