Özel Bir Parti (Bölüm 1)

Davet Salı günü posta ile ulaşmıştır. Başlangıçta Beth zarfa çok dikkat etmemişti, yine başka bir kredi kartı satma teklifi. Tam diğerleri gibi çöpe atacaktı ki, zarfta herhangi bir damga veya pul olmadığını farketti. Oldukça pahalı görünen siyah parlak kuşe kağıttan olan zarfta sadece Bay ve Bayan Robert West Çok Gizli kelimelerinden başka bir şey yazmıyordu.

Beth merakla zarfı diğerlerinden ayırarak açtı. Zarfın içinde yine pahalı kağıda altın yaldız ile basılmış bir kart vardı. Aynı zarftaki gibi kart üzerinde de gönderen kişiye ait adres, kişi ismi veya başka bir emare yoktu.

‘Çok özel insanlar için düzenlenen bir partiye bir tanıdığınız tarafından davet edilmeniz için tavsiye edildiniz. Bu daveti almış olmanız sizleri herhangi bir rezervasyon yapmaya veya daveti kabul etmeye zorlamamaktadır. Davet kesinlikle reklam veya tanıtım amaçlıda değildir. Davet sadece karı - koca ve eşler için geçerlidir. Davet ile ilgili öğrenmek istediğiniz her soru davet akşamı cevaplanmaya çalışacaktır. Davetimiz Mayısın ilk günü saat 20:00 da başlayacaktır.Yarı resmi kıyafet giyilmesi gereklidir. Davetin özel olması nedeniyle katılım durumunuzun en kısa süre de aşağıda vermiş olduğumuz telefon numarasına bildirilmesi önemlidir. Davet hakkında ek bilgiler geri dönüşünüz ile verilecektir. Davete katılımınızla bizleri şereflendirmenizi umarız. Saygılarımızla...’

“Ne kadar da gizemli” diye düşünmüştü Beth. Zarfın arkasını ve önünü defalarca kontrol ederek kimden geldiğini anlamaya çalıştı. Fakat hiç bir iz yoktu. Akşam kocasıyla beraber yeniden kontrol ederlerdi.

Bob ve Beth tipik orta üst sınıf yaşantılarından memnun ve mutlu yaşıyorlardı. Beth evlendikten sonra işini bırakmıştı Şimdi artık tam zamanlı ev hanımı ve iki harika kız çocuğunun annnesi idi. Bob özel bir firmada yatırım planlama uzmanı olarak çalışıyordu. Kariyerinde giderek yükselen biri olarak tanınıyordu. Fakat henüz yeterince zengin değildiler. Kendileri gibi insanların ve güzel komşulukların yaşandığı bir mahallede yaşıyorlardı.

Çocukları doğduktan sonra önceki sosyal yaşamları bir anda kısıtlanmıştı. Artık belirli az sayıda kalmış arkadaşları ile ve yine kendileri gibi çocuklu aileler ile görüşüyorlardı. Hayatları tam anlamıyla rutin ilerliyordu.

Yatak oda yaşantıları evli çiftlere göre normal sayılırdı. Genellikle hafta sonları olmak üzere rutin olarak haftada bir defa sevişiyorlardı. Sevişmelerinden her ikiside zevk alıyordu. Fakat hayatlarında her ikisinin de tanımlayamadığı eksik bir parça vardı. Belki de kaybolmuş bir parça..

“Bunun ne olduğu hakkında benim de bir fikrim yok” demişti Bob elindeki zarfa bakarak.
“Muhtemelen bize ev satabilmek için düzenlenen davetlerden birisidir.Yeni bir emlakçı aldatması.”
“Sadece garip olan herhangi bir adres, damga veya pul olmaması”

“Bence de..” demişti Beth onaylarak. “Posta kutusuna muhtemelen birisi tarafından atılmış.Sence tanıdığımız birisi olabilir mi?”

“Aklıma gelen birisi yok... Altında yazan telefon numarasını arayarak sorabiliriz. Bunun için para alacak değiller sanırım. Belki bu şekilde kimin gönderebileceği hakkında fikir sahibi olabiliriz.

Zaten Beth tüm gün bunun ne olabileceğini düşünmüştü. Güzel insanların bir arada olduğu partilere katılmayalı o kadar çok olmuştu ki artık en son partiye gitmelerini hatırlamıyordu bile. Nedensiz bir şekilde bu gizem onu heyecanlandırıyordu.

“Haklısın Ne kaybedebiliriz ki...Bence de arayalım”

Bob kartta yazılan numarayı aradı. Telefon çalar çalmaz bir erkek cevap verdi.
“Buyrun.... Size nasıl yardımcı olabiliriz?”
“Merhaba, ben Bob West. Bir parti için davetiye aldım. ve...”
“Merhaba,Hızlı cevabınız için çok teşekkür ederiz.” Dedi telefondaki adam Bob’un cümlesini keserek. “Sizleri eşinizle beraber düzenlemiş olduğumuz bu özel partide görmekten şeref duyarız. partiye katılımınızı onaylayabilirmiyim?”

“Bekle bir saniye...!” Bob adamın sözünü kesmişti. “Öncelikle benim bir kaç sorum var. Tüm bu bahsedilenler nedir? Kim veya kimler size bizim adımızı verdi? Ayrıca şimdiden belirtlemek isterim ki hiç bir reklam, pazarlama, devremülk vb tekliflere ayıracak zamanımız yok.””

“Sizi temin ederim ki bu partinin herhangi bir reklam veya pazarlama faaliyeti ile alakası bulunmamaktadır. Bu tür partilere sadece bizim eski üyelerimizin tavsiyesi ile yeni üye alınmaktadır. Emin olun sizde bu ayrıcalıklı kişilerin arasında olmaktan memnun olacaksınız. Katılacağınız partide eğleneceğinizi kesinlikle garanti ederim.”

“Siz gerçekte kimsiniz ve bizi kim önerdi?”
“Bu bilgiyi malesef sizinle paylaşamayacağım. Sadece size tek söyleyebileceğim sizin güvendiğiniz birisi olduğudur.”

“Ben süprizlerden pek hoşlanmam” dedi Bob kesin bir dille. “Tüm bunlarda bana oldukça garip geliyor.”

“Çekincelerinizi anlıyorum. Sizi temin ederim ki bizim partilerimiz her zaman eğlenceleri geçmektedir. Belki de daha önce bu tür bir eğlencenin içerisinde neden yer almadığınızı düşüneceksiniz gecenin sonunda. Şimdi rezervasyonunuzu onaylayabilirmiyim?”

“Bir saniye bekleyin lütfen...” Bob elini telefonun üzerine koyarak konuşmanın başından beri dinlemekte olan karısına döndü.
“Herşeyin gayet kanuni olduğunu söylüyor. Fakat bizi kimin önermiş olduğunu ısrarla söylemiyor. Rezervasyonu onaylattıralım mı? Ne dersin...”
“Bana halen çok garip geliyor. Fakat istediğimiz zaman partiden ayrılabilecek isek kaybedecek bir şey yok.”
Bob karısının cevabından sonra tüm olanları kafasında tartmıştı.
“Tamam rezervasyonu onaylıyoruz”
“Kararınız için teşekkür ederiz. Emin olun çok güzel vakit geçireceksiniz. Mayısın ilk günü saat 20:00 da parti başlayacaktır. İçecekler ve yemekten sonra eğlenceleri showlarımızı izleyebileceksiniz. Davetiyede belirtmiş olduğumuz gibi dress code yarı resmi olacaktır. Adresi yazmanız için kağıt kalem almanızı bekleyebilirim.”

“Gerek yok elimde kağıt var. Devam edin lütfen”

“Adresimiz 1591 Peacock yolu. Bu bölgeyi bilirmisiniz?”

Bob daha önce bir çok müşterisi için bahsettiği bölgeye gitmişti.
“Evet o civarı biraz biliyorum.”
“Harika, vardığınızda size kapıda bir parola sorulacaktır. Bu düzenlemiş olduğumuz partiye dışarıdan konuk alınmaması için düşündüğümüz küçük bir önlem sadece. Sizin parolanız -Royal- Lütfen parolanızı veya adresi kimse ile paylaşmayınız. Size aktarmış olduğum bilgiler ile mutabık mıyız?”
“Evet... Sanırım...” cevapladı bob kafasında milyon düşünce birbirini kovalarken.
“Harika o zaman. Partimize katılımız için onur duyduğumuzu yeniden belirtmek isterim. Sizin ve eşinizin partimizden oldukça keyif alacağınızı düşünüyorum. İyi akşamlar”
Telefon kapanmıştı.

Bob ve Beth telefon kapandıktan sonra bir süre daha konuyu kendi aralarında tartıştılar. Bob halen bir tür reklam veya benzeri bir durum olduğunu düşünüyordu. Beth ise tamamen olayın heyecanına kapılmıştı. Bob ile konuşurken akşam ne giymesi gerektiğini düşünüyordu

Hayatın rutin ritmine parti gününün girmesi bir takım düzenleme yapmalarına neden olmuştu. Beth küçük kızları için bir bebek bakıcısı ayarlamıştı. Kendisi için ise saten bir gece elbisesi almıştı. Alışveriş bittikten sonra kuaför ve makyaj işlerine sıra gelmişti.

Buna karşın Bob, bu organizasyon kadar karısı kadar heyecanlı değildi. İlk iş olarak kendilerini öneren arkadaşının kim olabileceği konusunda araştırma yapmıştı. Fakat herhangi bir sonuca ulaşamamıştı. Etrafindakilerin ağzını aramaya çalışmış eline sadece koca bir hiç geçmişti. Artık pes etmişti. Bu saatten sonra yapılabilecek en iyi şey partide eğlenmeye çalışmak olacaktı.

Beth kuaförden döner dönmez hazırlanmaya başlamıştı. İç çamaşırı olarak siyah saten dantelli külot ve sütyen takımı seçmişti. Aynada kendisine baktığında 165 lik boyu, hemen çenesinin hizasında ve çenesine doğru kıvrılan siyah saçları ile güzel olduğunu düşünüyordu. Saçlarını bu gece için kulaklarının arkasında toplatarak güzel bir toka ile tutturmuştu. Böylece yüzü iyice ortaya çıkmıştı. Beth 34 yaşında olmasına rağmen daha genç gösterdiğini biliyordu. Fiziğini spor salonlarında geçen acımasız saatler ve diyetlere borçluydu. Doğum sonrası karnının eskisi gibi düz olabilmesi için çok uğraşmıştı.
Bob duştan çıkıp yatak odasına girdiğinde ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordu. Karısını ilk gördüğünü andan beri güzel buluyordu. Özellikle yuvarlak kalçaları baştan çıkarıcı bir şekilde giydiği kısa ve ince gece elbisesinden güzel görünüyordu. Kısa etek boyu çorapsız bile pürüzsüz görünen bacaklarını sergiliyordu.
Beth omzunun üzerinden bakarak,

“Beğendin mi” dedi
“Evet.... Sanki birşeyler yeni gibi...” dedi gülümseyerek.
“Ah evet çok pahalı değiller merak etme indirimden aldım”

Bob karısının pahalı zevklerini biliyordu. Aldığı her şey çok yakışıyordu.
“Çok yakışmış her zamanki gibi...”
“İltifatlarınız için teşekkür ederim” dedi Beth üzerine kıyafetini tamamlayan kısa ceketi alırken.

Bebek bakıcılarına son talimatları vererek evden ayrıldılar. Adres yüksek duvarları olan olan büyük bahçeler içindeki villaların olduğu yerde idi. Büyük bir bahçe kapısından geçerek bakımlı ağaçların arasından villaya vardılar. Mekan evden çok bir butik oteli andırıyordu. Bahçedeki otoparka bir çok pahalı araç park etmişti.
Valeye arabayı teslim edip binanın kapısına ulaştılar. Kapı yaklaşır yaklaşmaz yakışıklı bir garson tarafından açılmıştı bile.
“İyi akşamlar Bay ve Bayan W. Parolanız lütfen?”
Garsonun onları tanımış olması şaşırtmıştı. Şaşkınlıkları geçer geçmez

“Royal” dedi Bob.
“Teşekkür ederim. Şimdi lütfen beni takip edin.”
Garsonun peşinden giderken etraflarını inceleme fırsatı elde etmişlerdi. Tüm mekan pahalı mobilyalar ile döşeli idi. Küçük bir salondan kütüphane benzeri bir odaya girdiler. Bütün duvarlar yerden tavana kadar kitap rafları ile çevrelenmişti. Odanın ortasında çok rahat görünen deri okuma sandalyeleri ve masası vardı. Odada onlardan başka kendi aralarında muhabbet eden bir kaç çift daha vardı. Garsonlar ellerindeki tepsiler ile bu grupların arasında dolanıyor ve içki servisi yapıyordu. Bob çiftlerden herhangi birisini tanıyıp tanımadıklarını anlamaya çalışıyordu. Tüm misafirler 30 lu yaşların ortasında idi. Herhalde 3 veya 4 çift vardı. Bob kalabalığı izlerken bir anda durdu. Galiba tanıdık birini görümüştü.
Dan Bob’un borsadan arkadaşıydı. Birlikte arada sırada tenis oynuyorlardı. Dan onları görünce el sallayarak yanlarına geldi.
Bob ve Beth de Dan’e doğru ilerlerken önleri kahya tarafından aniden kesildi. Kahya elinde tuttuğu kutuları onlara uzatıyordu. Kahya
“Ev sahibinden size ufak bir hediye. Lütfen bunları takın ve gece bitene kadar çıkarmayın bunlar sizler için kimlik niteliğindedir. Evimizin kurallarından bir tanesi konuklarımınızın birbirlerinin sadece isimlerinin ilk harfleri ile tanımasıdır. Sizlere kurallara uymuş olduğunuz için şimdiden teşekkür ederiz.” diyerek iki üçük kutuyu verdi.

Yine bir gizem ortaya çıkmıştı. Bob ve Beth birbirlerine bakabilmişti. Şimdi ikisinin kafasında milyonlarca soru vardı. her ikiside kutularını açtıklarında isimlerinin baş harflerinin yazılı olduğu madalyonlar ile karşılaştılar. Harfler saten kurdele ile boyna asılabiliyordu. Bob’un kolyesi mor beth’in ise pembe idi. Madalyonları boyunlarına asarak Dan’e ve ya “D” ye doğru döndüler. Dan, gülümseyerek,
“Hoş geldiniz, burada olduğunuz için çok memnunum, sizi buraya alabilmek için uzun süredir uğraşıyordum.” ‘D’ her ikisinide kucaklamıştı.
“Eşimi hatırlarsınız ‘M’” diyerek eşini Bob ve Beth’e takdim etmişti bile. Tokalaşmanın ardından Bob,
“Tüm bunların anlamı nedir? En başta bu ev kimin? “ sordu merakla
“Korkarım bunu sana söyleyemem” dedi Dan.
“fakat emin olun bu akşam daha önce yaşadıklarınızdan çok daha farklı ve eğlenceli olacaktır.Sizleri bu eğlenceye alabilmek için gerçekten çok uğraştım”

“Teşekkürler. fakat.... Tüm bu gizlilik bir çok soru getiriyor insanın aklına. Mesela neden sadece insanlar ilk isimlerinin ilk harflerinin olduğu madalyon ile dolaşıyorlar. Sencede garip değil mi?”
“Güven bana” dedi Dan Bob’un omzunu hafifçe yumruk atarken

“Tüm soruların yakında cevaplancaktır. Bu arada sadece rahatla ve eğlen. Diğer konuklar ile muhabbet edebilirsin.Sence de malikane harşka değil mi? Eminim böyle bir yere geleceğini yola çıktığında bilmiyordun?”
“Bilmiyorduk..” diyerek araya girdi Beth. “Seninle tamamen aynı fikirdeyim bu ev gerçekten harika”
“Daha bir şey görmediniz. Şimdilik eğlenmenize bakın.” dedi ‘D’ diğer konuklara doğru uzaklaşırken. Şimdi ‘D’ ve karısı diğer konuklarla ilgileniyordu. Bob, Dan’in karısını izliyordu. Mandy parlak altın renginde bir elbise giymişti. Gerçekçi olmak gerekirse Dan Mandy her zaman çekici bulmuştu. Mandy Bethy’den daha uzun boyluydu. Sarı uzun saçları ve beyaz teninde mavi gözleri parlıyordu. Ses tonu biriyle konuşurken dahi kışkırtıcı idi. Bob Beth’in omzunu çimdiklemesi ile kendine geldi.
Yanlarına odadaki çiftlerden birisi gelmişti.
‘S’ amerikan futbolu oyuncuları gibi iri yapılı , baştan aşağıya sert görünüşü vardı. Bob ‘S’ nin uzattığı eli sıkarken adamın gücünün farkına varmıştı. Buna karşılık Beth’in küçük eli ‘S’ nin avucunda neredeyse kayboluyordu. ‘S’ eşi ‘T’ yi tanıttı. ‘T’ sevimli uzun bir kızıldı. Tanışma merasimi e bir kaç ıvır zıvır konudan sonra ‘S’ Beth’e dönerek,
“Demek bu ilk ziyaretiniz, aramıza katılmış olduğunuz için çok memnun oldum” dedi gülümseyerek. Beth ‘S’nin yapısından etkilenmişti.
“Evet hala burayı ve daveti keşfetmeye çalışıyoruz. her şey oldukça gizemli değil mi? Ev sahibini tanıyo rmusunuz?”
“Herkesin birbirlerini çok iyi tanıdığını sanmıyorum. Daha önce buna benzer bir kaç partide daha bulunmuştuk. Şunu rahatlıkla söylebilirim ki hepsi bu şekilde gizemli oluyor. Zaten gizem genelde heyecan vermez mi?” dedi ‘S’ gülerek
“Sanırım haklısın, devamlı tahminde bulunmak insana heyecan veriyor”

Partide tanıştıkları diğer çift ‘J’ ve ‘V’ idi. Beth ve Bob J ve V nin de kendileri gibi ilk partileri olduğunu çözebilmişlerdi. J oldukça uzun boyluydu. Yakalaşık 2 metre boyu vardı Eşi V ise oldukça şehvetli görünüyordu. Her ikisi de 30 ların ortalarında olmalıydılar. V parti için farklı renk kombinasyonları olan bol tülle süslenmiş bir gece elbisesi giymişti. Cüretkat dekolteler nedeniyle odadaki erkeklerin dikkatini çekiyordu.

Yaklaşık 30 dakika sonra çiftler arasındaki mesafeler kapanmıştı. Herkes kendi aralarında küçük muhabettlere girmişti. Beth ve bob grubun içine giren üniformalı kişiyi bu nedenle fark etmemişti. Kahya elindeki zili çalarak, herkesin dikkatini çekti.

“Bayanlar ve baylar, ev sahibimiz sizlerin katılımından dolayı minnettarlığını sunmaktadır. Benim ismim Kensington. Burada ev sahibini temsilen bulunuyorum. Kendisi partiye bu gece katılamadığı için hepinizden özür diliyor. Fakat ev sahibi her biriniz ile ayrı iayrı ilgilenmemi ve misafirperverliğimizden memnun kalmanız yönünde elimden geleni yapmamı istedi. Gördüğüm üzere aramızda yeni katılan misafirlerimiz var. Sizlerin bu geceyi unutulmaz geceler arasında hatırlayacağınızı ümit ediyorum. Biraz sonra yan taraftaki yemek odasında, yemek servisimiz başlayacaktır. Yemekten sonra balo salonumuzda sizler için güzel bir eğlence hazırladık. Balo salonuna geçmeden sizleri bir kez daha bilgilendireceğim. İş birliğiniz için çok teşekkür ederiz. Ve şimdi yemek zamanı hepinize afiyet olsun..”

Yemek salonuna geçtiklerinde salonun önceden organize edilmiş olduğunu gördüler. Yemek masalarına ilk yemekler konulmuştu. Garsonlar etrafta dolanarak son rütuşları yapıyorlardı. Herkes kendine ait olan sandalyelere geçmişti. Beth ‘S’ nin yanına oturmuştu. Yemek boyunca konuşmuşlardır. Beth kendini lisesiler gibi flört yapayormuş gibi hissediyordu.
Lezzetli tatlıları bitirdiklerinde Kensington yeniden ortaya çıkarak zili çaldı.
“Umarım hepiniz yemeklerden memnun kalmışsınızdır.” dedi. Herkes onaylar şekilde mırıldanarak kafalarını sallamıştı.
“Güzel... O zaman şimdi daha önce size duyuracağımı söylediğim ek bilgileri verme zamanıdır. Bu bilgileri özellikle ilk defa bizlerle beraber olacak olanların dinlemesini istiyorum. Biraz sonra sizler Balo salonuna alınacaksınız. Balo salonunda eşlerin karı-koca olarak oturmaları için yerler rezerve edilmiş durumdadır. Gösteri başladığında eşinizle beraber oturuyor olacaksınız. Gösterinin herhangi bir noktasında bir zil sesi duyacaksınız. Zil sesi ile birlikte bayanlar sol taraflarındaki koltuğa geçecekler. Sonraki zil sesine kadar bu koltukta kalacak ve yine zil sesi ile sol tarafınızdaki koltuğa geçeceksiniz. Bu arada baylar ilk oturdukları koltuktan gösteri sonuna kadar kalkmayacaklar. Yeni misafirlerimize yer değişimleri esnasında eski konuklarımız yardım edebilir. Umarım birlikte oturduğunuz sürece konuklarımızın birbirlerini daha iyi tanıma imkanı olacaktır. Hazırlanan gösteriyi tahrik edici bulabilirsiniz. Burada belirli seviyedeki insanlar olduğumuz için lütfen içinizden geldiği gibi davranın. Tabii ki eğer gösteri veya başka şeylerden rahatsızlık duymanız durumunda lütfen müsade isteyerek odadan ayrılın. Bu bir eğlence ve herkes eğlenmek için yaptıklarında özgürdür. Hepimizin düşünceleri bizim için değerlidir. Lütfen davranış ve düşünceler için birbirimize saygı göstermeyi unutmayalım.
Umarım herkes anlamıştır.”

Devam edecek...


www.juicywetpeach.blogspot.com


Erotik Hikaye, Evli, Fantazi, Gerçek Hikayeler, Grup seks, interracial, Kocamın arkadaşı, Porno hikaye, Seks Hikayeleri, Teşhir, Türkçe seks hikayeleri,

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 12)


(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)


Bölüm 1, Bölüm 2, Bölüm 3, Bölüm 4, Bölüm 5, Bölüm 6, Bölüm 7, Bölüm 8, Bölüm 9, Bölüm 10, Bölüm 11

Adı Gönül olan bu kadın, belli ki bu işleri daha önce de yapmıştı. Bahar'la birçok kez sevişmiştim, ama bu kadın annem yaşındaydı. Gönül fısıltıyla,
"Göğüslerin çok güzel!" deyip memelerimi avuçladı, sonra da okşamaya başladı. Doğrusu hoşuma gidiyordu. Ardından sütyenimi çıkardı ve üst kısmımı çırılçıplak bıraktı. Gözlerimi kapamış bekliyordum. Meme uçlarımı yalamaya ve emmeye başladı. Aynı zamanda da eteğimin fermuarını çözüp, eteğimi indirmekle meşguldü. Dudakları göğüslerimden önce göbeğime, sonra da tangama doğru indi. Tangamın üzerinden amımı öpüp kokladı. Ardından tangamın üzerinden amımı yalamaya başladı. Böyle birkaç dakika devam etti. Sonra ayağa kalkıp, beni yatağa doğru itti. Sırtüstü yatağın üzerine uzanmıştım. Yatağın yumuşaklığı gerçekten harikaydı, birkaç saniye boyunca sallanıp durmuştum.


Gönül arzulu bir şekilde bana bakarken, soyunmaya başladı. Yaşlıydı, ama vücudu fena değildi. En son külodunu da çıkardığında, orman gibi kıllardan amı görünmüyordu. Süzülerek bacaklarımın arasına girdi, sonra yavaş yavaş yukarı doğru ilerlemeye başladı. Küçük küçük öpmelerle amıma kadar ilerledi. Sonra amımın dış dudaklarını yalamaya başladı. Amımı ağzına aldığında,
"Mmmm!" diye inledim. Amımı öpüp yalarken, diliyle de klitorisimi uyarıyordu. Dilini öyle güzel kullanıyordu ki, her darbesinde kendimden geçiyordum. Kabarmış klitorisimi emerek içine çekiyordu. Kendimi kaybetmiş bir halde inliyordum...


Bir müddet böyle devam ettikten sonra doğruldu ve bacaklarımı dizlerimin altından tutarak yukarı doğru kırdı. Şeffaf mini tangamı çıkardıktan sonra, bacaklarımı göğsüme doğru bastırarak yanlara doğru gerdi. Amım ortaya çıkmıştı. Bacaklarımı gerdiğinden amımın küçük dudakları da birbirinden ayrılmıştı. Tekrar amımı öpüp yalamaya, sonra da emmeye devam etti. Dilini harika kullanıyordu. Her darbesinde içimde fırtınalar kopuyordu. Daha fazla dayanamadım ve kasılmaya başladım. Öylesine sulanmıştım ki, amımdan seller akıyordu...


Gönül bunun farkına varınca, sağ bacağımı bıraktı ve arka deliğimle ilgilendi. Amımdan akan kaygan sıvıyı parmağıyla götümün deliğine sürüyordu. Parmağının önce birini, sonra ikincisini, daha sonra üçüncüsünü de soktu götümüm deliğine. Alışmış olan göt deliğim parmaklarını rahatlıkla alırken zevk almaya başladım. Gönül hızlandıkça hızlandı, parmakları göt deliğimi yırtacak gibiydi. Ben saniyeler boyu, inlerken yalvarır gibiydim. Aldığım zevkten,
"Devam et! Devam et!" diye bağırıyordum. Gönül ise,
"Boşal orospu, boşal artık, yordun beni!" diyordu. Parmakları götümde birkaç kez ileri geri hareket edince daha fazla dayanamadım ve aniden kasılmaya başladım. Şiddetli bir şekilde boşalırken, amımdan sular akıyordu...


Gönül parmaklarını götümden çekerek yanıma uzandı ve
"Senin gibisini görmedim, amından da, götünden de zevk almasını biliyorsun! Kocan seni sikemiyor mu?" diye sordu.
"Hayır!" dedim. Gönül,
"Hımm, arzulu bir kadınsın, kocanı neden aldattığın belli oluyor! Senin yerinde olsam ben de aynısını yapardım!" dedi. O sırada aklıma Bahar geldi, uzun zamandır ortalıkta yoktu. Ne yapıyordu, ne ediyordu, hiçbir fikrim yoktu. Umarım durumu iyidir diye içimden dua ettim.


Birkaç dakika boyunca yan yana yatıp, konuşmadan uzandık. Biraz dinlendikten sonra Gönül yanımdan kalkıp, yapay yarakları toparlayıp kucağıma attı. Daha önce İnternette gördüğüm bu yapay yaraklar gerçekten çok ilginçti. Yakından baktığımda,
"Aman Tanrım!" dedim. Bunlar inanılmaz şeylerdi. Yaraklara bakarken kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. Çeşit çeşit yarraklar kucağımda üzerinde duruyordu. Damarlı ve kocaman birini elime aldım. Hem kalın, hem de çok uzundu. İçimden,
(Bunu içine alacak kadının vay haline!) diye geçirdim. Böylesine bir şeyi denemek cesaret isterdi. Daha sonra diğerlerini incelemeye başladım. Deri külota takılmış yarraklardan tutun da, pille çalışanına kadar her çeşidi vardı. Gönül'e,
"Bunları ne yapıyorsunuz?" diye sordum. Gönül gülmeye başlayınca,
"Çok mu komik?" dedim.
"Kızım, bunların o kadar çok müptelası var ki! Özellikle dul kadınlar, bir de kızlığını kaybetmiş genç kızlar bunlarla tatmin ediyor kendilerini! Bunlar olmasa Seks Shop'lar iflas eder!" dedi.


Gönül, benim o ilk incelediğim kocaman, damarlı yarrağı alıp, bana bakarak sallamaya başladı. Gerçekten kocaman bir şeydi. Sonra da karşıma geçip bacaklarını açtı. Amının kıllarını yanlara yatırdığında, hayatımda ilk kez yaşlı bir kadının amını görüyordum. Küçük am dudakları püskül gibi sarkmış, amının içi görünüyordu. İçimden,
(Kimbilir ne büyük yarraklar yemiştir!) diye geçirdim.
Amını incelerken gözüm arka deliğine takıldı, paramparça olmuş gibi bir hali vardı. Benimki de açılmıştı, ama onunki tamamen dağılmış gibiydi. Büzüğünün kocaman ağzı buruş buruştu. Elindeki yarağı göstererek,
"Bu benim en sevdiğim yarrak! Bunu yemeden yatmam!" dedi. Sonra da,
"Çekmecede kayganlaştırıcı var, onu verir misin?" dedi. Çekmeceden alıp kendisine verdikten sonra onu izlemeye başladım...


Kayganlaştırıcıyı yarağın üzerine sürerek sıvazladıktan sonra, bir müddet amına sürttü. Sonra, "Şimdi iyi bak!" dedi. Yarrağı dibinden tutarak, yarrağın kocaman kafasını amının deliğine bastırmaya başladı. Yarrağın koca kafası yolunu bulmuş gibi amının dudaklarını gererek içine giriyordu. 25 cm'e varan yarrağın gövdesi sonuna kadar amında kaybolmuştu. Gönül,
"İşte bu kadar! Gördüğün gibi işte!" dedi. Bu yaşlı kadının amının içi oldukça derindi. Kayganlığın verdiği rahatlıkla ileri geri oynatıyordu yarrağı. Tam da o sırada dışardan sesler gelmeye başladı. Koridordaki kahkaha sesleri etrafta yankılanırken, konuşma sesleri Nazmi'nin ve Kemal'in seslerine benzemiyordu. Nazmi telefonda özel misafirlerden bahsetmişti, mutlaka onlardı. Gönül'e,
"Koridordakiler kim?" diye sordum. Gönül konuyu kapatmak ister gibi,
"Boş ver!" diye karşılık verdi.


Bahar'la buraya gelmemizin nedeni sikilmekti. Ama Nazmi, Bahar ve Naciye'yi tercih etmişti. Beni neden sikmemişti? Beni Kemal'e ve misafirlerine de siktirmediğine göre, bunun bir nedeni olmalıydı. Bahar ile Naciye'nin benden daha genç olması sebeplerden birimiydi? Bunları düşünmek bile moralimi bozuyordu. Gönül'e,
"Doğru söyle, neden geldiğimi zaten biliyorsun, beni neden başlarından savdılar?" diye sordum. Gönül,
"Bunda onların hiç bir suçu yok, seninle olmayı ben istedim! Nazmi ile konuştum, o da beni kırmadı!" dedi. Gönül'e,
"Sana da birini bulsaydı ya?" dediğimde,
"Erkeklerden bezdim! Senin gibilerle olmak hoşuma gidiyor, daha çok zevk alıyorum!" dedi. Bunu duyduğumda şaşırmıştım.


Gönül, "Seviş benimle!" diyerek üzerime çıktığında, bedeninin yumuşaklığı içim ısıttı. Direnmek yerine, karşılık vermekten başka çarem yoktu. Gönül sarkmış olan memelerini ağzıma verdi ve "Yala! Em!" dedi. Memelerinin kocaman uçlarını yalayıp emmeye başladım. Gönül,
"Harikasın!" diye inledi. İnlemesi hoşuma gitmişti. Elini amıma atmış, amımı sıkıp okşuyor, ara sıra da parmaklıyordu. Daha sonra parmaklarını amımın içinde ileri geri hareket ettirmeye başladı. Tekrar sulanmaya başlamıştım. 69 pozisyonuna geçtikten sonra amımın dudaklarını ağzına aldı ve emmeye başladı. Arada bir ağzını amımdan çekip,
"Hadiii, sen de yala!" diyordu. Aynı sözleri ısrarla birkaç kez tekrarladı. Amını yüzüme bastırarak, "Hadi ama, lütfennn!" diye yalvarıyordu. Aklıma Bahar geldi, Bahar'ın amı olsa zevkle yalardım. Fakat bu yaşlı kadının amı öyle iğrenç görünüyordu ki, midem almıyordu.


Amını yalamak yerine, iki elimle kalçalarını okşamaya başladım. Arka deliğinin durumu gerçekten perişandı. Deliği kocaman ağzı kötü görünüyordu. Götünün yanaklarını gerdiğimde ise deliği inanılmaz şekilde açılmıştı. Benimki de büyüktü, ama Gönül'ünkü içler acısıydı. Kolumu soksam rahatlıkla girerdi götüne. Gönül benden hamle beklerken kendisi durmak bilmiyordu, kollarını bacaklarıma dolamış, klitorisimi emiyordu. Emiyor, yalıyor, dilini de ara sıra amıma sokuyordu. Onun bu içten davranışı beni de kamçılamıştı. Yavaşça dudaklarımı amına götürdüm. Amını yalamaya ve sarkmış am dudaklarını emmeye başladım. İş çığırından çıkmıştı. İlginç bir durumdu, onunla sevişmek hoşuma gitmeye başlamıştı...


Birden amımın zorlandığını hissettim. Ne olduğunu anlamak için engel olmaya çalıştım. Engel olmak istesem de, buna fırsat vermiyordu. Kalın birşeyin, amımın küçük dudaklarını gererek amıma girdiğini hissettiğimde iniltiyle,
" Ne yapıyorsun?" diye bağırdım. Gönül hiç konuşmuyordu, ama beni de bırakmıyordu. Kafamı bacağının arasından uzatıp baktığımda, demin kendi amına soktuğu o kocaman yarrağı şimdi benim amıma sokmuştu. Yavaş yavaş ileri geri hareket ettirmeye başladı yarrağı. Zorlanıyordum, ama zevk de alıyordum. Aradan kısa bir zaman geçtiğinde artık karşı koymayı bıraktım. Kendimi Gönül'ün eline bırakmaktan başka çarem yoktu. O ise bir eliyle bacağımdan sıkı sıkı tutmuş, diğer eliyle de kocaman yarrağı amıma hızlı hızlı sokup çıkarıyordu. Kah acıdan bağırıyordum, kah zevkten inliyordum...


Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum, ama Gönül'ün durmaya pek niyeti yoktu. İyice gevşeyen amım da artık o koca yarrağı alırken zorlanmıyordu. Amıma giren hava yüzünden, sokup çıkardıkça içimden 'Zart! Zurt!' sesler geliyordu. Yarrak amımın küçük dudakları sıkıştırdığı için ezilmelerine neden oluyordu. Bu ezilme bile inanılmaz zevkliydi. Bazen yarrağı sokup çıkarmayı bırakıp, klitorisime küçük küçük dairecikler çizerek tahrik olmamı sağlıyordu. Amacına da ulaşmak üzereyken aleti içimden çıkardı. Çıkardığında amımda inanılmaz bir rahatlama olmuştu. Sonra da,
"Sıra sende!" deyip, yarrağı elime verdi. Bu kocaman yarrak az önce amımın içindeydi, ama yine de inanmak istemiyordum.


Gönül domalmış, beni bekliyordu. Domalınca kalçaları iyice ayrılmış, amı ve göt deliği ortaya çıkmıştı. Elimdeki koca şeyi götüne sokmak istiyordum. Gönül'ün kalçaları küçük sayılırdı. Kalça kemikleri belli oluyordu. Ama kalçalarının arası oldukça çukurdu. Göt deliğinin etrafı geniş bir şekilde koyulaşmış, yediği yarrakları anlatır gibiydi. Gönül kısık bir sesle,
"Hadi, sik beni! Parçala amımı götümü!" diye söyleniyordu. Kayganlaştırıcı jeli hem amına, hemde götünün deliğine sürdüm. Jeli iyice yedirdikten sonra elimdeki yarrağı amının deliğine ayarladım. Yarrağın kocaman kafası amını kaplamış gibiydi. Sarkmış olan küçük am dudaklarının arasına yarrağın kafasını sürtmeye başladım. Sonra deliğe bastırdım. Amının ağzı iyice açılınca, yarrak içine kaymaya başladı. Koca şey, engel tanımaksızın birkaç saniye içinde sonuna kadar girmişti amına...


Yaşlı da olsa, bir kadını sikmek gerçekten zevkliydi. Amına sokup çıkarırken Gönül kıvranıyordu. Zevk aldığı her halinden belli oluyordu. Onun zevk alması beni de etkilemişti. Bir elimle yarrağı amına sokarken, diğer elimle de kendi amımı okşuyordum. Domalmış olan Gönül, kalçalarını geriye doğru çıkarmıştı. Dakikalardır amına sokarken pozisyonunu bozmamıştı. 25 cm'lik koca yarrağı, ileri geri sert bir şekilde sokup çıkarıyordum. Benim amımın derinliği anca 20 cm vardı, ama bu kadın 25 santime bile banamısın demiyordu...


Yarağı sokup çıkarmaktan kolum iyice yorulmuştu. Dizlerimin üzerine doğrulup göt deliğine baktım. Amına giren yarrak götünün deliğini de açarken, götünün içini görüyordum. İçimden, (Şunu bir de götünden deneyeyim!) diye geçirdim. Yarrağı amından çıkardığımda, amının ağız kısmı kapanmamıştı. Küçük am dudakları kenarlara yapışmış, balık ağzı gibiydi. Amının içi pembemsi bir renkte, derinliği ise anlaşılmıyordu. Kaygan jelden biraz daha alıp götüne sürdüm. Sürerken bile parmaklarım içine giriyordu. Deliğinin etrafını ve içini jelledikten sonra, yarrağın başını dayadım. Alışması için bir müddet yarağı sürttüm. Daha sonra bastırmaya başladım. Gönül yarrağın götüne girmesi için yardım etmeye çalışırken ıkınıyordu. Göt deliği yavaş yavaş alışıyordu. İleri geri oynatmaya çalışırken santim santim giriyordu. İyice gevşeyen deliği kocaman olmuştu. Biraz zorlasam girecekti, ama bunu hemen yapmak istemiyordum. Zevk alışını görmek, onu çıldırtmak istiyordum...


Birkaç dakikadır oynuyordum ki, 'Fossssss!' diye osurdu. Osurduğu halde koku gelmemişti. Doğrusunu söylemem gerekirse, götünün içi tertemizdi. Gönül oynadığımı anlamıştı,
"Hadi ama, sok şunu!" dedi. Komut gelmişti ve bastırmaya başladım. Gerilen delik açıldıkça açıldı. Yarrağın kocaman kafası girdiğinde, "Ağğğğhhhh!" diye inledi. Ben zorladıkça yarrak giriyordu. Jelin etkisiyle yarrağın önce yarısı, daha sonra tamamı girmişti. Biraz bekledikten sonra yarrağı hareket ettirmeye başladım. İyice gerilen götü yırtılacak gibiydi. Zor da olsa yarağı hareket ettiriyordum. Gönül başını yatağa gömmüş,
"Ağğhh! İhhh! Ahhh! Oğğğhhh!" diye bağırıyordu. O bağırdıkça, hareketlere devam ettim. Dakikalardır devam ediyordum. Kocaman kalın yarrak, ilk başlardaki gibi zor girmiyordu artık. İyice açılmıştı. Dibinden tutarak hızlı hızlı sokuyordum yarağı. Gönül'ün inlemeleri, dışarıdan kolayca duyulabilirdi, ama o oldukça rahat bir şekilde bağırıp çağırıyordu. Böylesine rahat davranması akıllıca bir şey değildi, çünkü o bir hizmetçiydi...


Zaman zaman götünden tamamen çıkarıp, tekrar sokuyordum yarağı. Kalçalarının üçte biri sanki delikten ibaret gibiydi. Pestili çıkmıştı. En az yarım saattir sikiyordum götünü. Gönül, pille çalışan başka bir yarrağı istedi. Dediğini yapıp, istediği yarrağı kendisine verirken niyetini anlamıştım. Kocaman şey götünde olduğu halde, ikincisini amına soktu. Ben götüne sokarken, o da öteki yarrağı amına sokuyordu. Zorlandığı halde zevkle inliyor, sonra da bağırıp çağırıyordu. Bu şekilde uzun süre devam ettik. Gönül'ün bağırmaları iyice artmaya başlamıştı. Ahlıyor, ohluyor, inledikçe inliyordu. Birden böğürmeye başladı. Boşalmaya başlamıştı Zevkten kıvrandığını farkettim. Büzüğü kasılmaya ve götündeki yarrağı sıkıştırmaya başlamıştı. Fakat yarrağın kalınlığı yüzünden başarılı olamıyordu.Deliğinin ağız kısmındaki sıkıştırma oldukça etkisiz kalıyordu...


Birkaç saniye sonra,
"Bukadar yeter!" dedi ve yarrağı götünden çıkarmamı istedi. Dediğini yaptığımda, inanılmaz bir görüntüyle karşılaştım. Deliği kapanmıyordu ve götünün kıpkırmızı içi görünüyordu. Kaslarının uzun süre görev yapacaklarını sanmıyordum. Gönül amındaki pilli yarağı da çıkarıp, sırtüstü yatağa uzandı, sonra derin bir,
"Ohhh!" çekti. Yüzüne baktığımda, alnında ter damlaları vardı. Göğüslerinin arası ise terden sırılsıklam olmuştu. Onun yerinde kim olsa aynı durumda olurdu. Yorgun bir hali vardı. Üzerine örtüyü çekip, gözlerini kapadı. Ben de onun yan tarafına uzandım, olanları düşünüyordum. Gönül'ün amından çıkan pilli yarağı amıma soktum. Kendi kendine çalışan bu alet amımın derinliklerinde dolandı durdu. Boşalana kadar amımdan çıkarmadım. Büyük bir zevkle boşalırken, ikinci kez zirveye çıkmıştım. Birkaç dakika sonra kendimden geçmişim ve boşalmanın verdiği rahatlamayla uyumuşum...


Uyandığımda, Gönül halen yanımda yatmaktaydı. Saate baktığımda 19:00'a geliyordu. Endişelenmeye başladım. Hemen kalkıp odada bulunan ebeveyn banyosuna girdim. Duşumu alıp, üzerimi giyindim ve
"Gönül abla! Gönül ablaaa!" diye seslendim. Gönül yorgun ve bitkin bir halde,
"Ne var orospu? Ne bağırıyorsun?" dedi. Bana orospu demesini duymamazlıktan geldim ve
"Abla vakit geç oldu, dokuzda evde olmamız lazım! Bahar'a haber verebilirmisin?" dedim. Gönül, "Kocalarınızdan korkuyorsunuz, ama onları aldatmasını da biliyorsunuz!" dedi. Karşılık vermeden ona bakıyordum. Gönül önce duş aldı. Sonra üzerini giyindi ve
"Sen burda bekle!" dedikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktı.


Aradan 15 dakika geçtiği halde gelen giden olmamıştı. O sırada gözüm yarraklardan birine takıldı. Bu işime çok yarayabilirdi. Bunu bir şekilde götürmem lazımdı. Amıma mı soksam diye düşündüm, ama bunun mümkün olamayacağını düşünerek vaz geçtim. Sonra aklıma başka bir fikir geldi. Sütyenin altına sokup göğüslerimin arasına sıkıştırdım. Badi giydiğim için kayma durumu da yoktu. Kabanımın düğmelerini yakama kadar kapadım. Aynaya baktığımda, anlaşılacak gibi gözükmüyordu. Umarım bir aksilik olmazdı. Tekrar saate baktığımda zamanın hızla geçtiğini farkettim. Nerde kaldı bu kadın diye düşünürken, koridordan gelen sesler üzerine kapıya yöneldim...


Kapı açıldığında Bahar'la burun buruna geldim. Çırılçıplaktı ve Gönül'ün yardımıyla ayakta zor duruyordu. Gözleri kaymış, donuk bir şekilde bana bakıyordu. Sadece,
"Abla!" diyebildi.
"Ne oldu sana kız?" dediğimde, cevap verecek durumda bile değildi. Bahar'ı yatağın üzerine oturtup, Gönül'e baktığımda,
"Arkadaşını iyi sikmişler! Soğuk suyun altına sok, yoksa sabaha kadar kendine gelemez! Sanırım birşeyler içmiş!" dedi ve elindeki Bahar'ın elbiselerini yatağın üzerine attı, sonra çıkıp gitti ve kapıyı kapadı. Bahar'la başbaşa kalmıştım. Ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Teni çok kötü kokuyordu, vücüdunun her yeri dölle kaplıydı, dokunduğumda her yeri elime yapışıyordu...


Bahar kendini sırtüstü yatağa atıp, bacakları ayrılınca,
"Ayy, kız bu nee?" diye bağırdım. Amının dudakları şişmiş ve kıpkırmızı olmuş, amının içi dışarı çıkmış gibi duruyordu. Çocuk doğurmuş gibi bir hali vardı. Bahar,
"Uykum var abla!" deyince,
"Aman uyuma gözünü seveyim, geç kalacağız! Hadi seni yıkayayım!" diyerek kabanımı ve eteğimi çıkardım. 40 kiloluk bedenini kucakladığım gibi banyoya götürdüm. Duşun altına sokup, suyu açtım. Bahar kendi kendine bir şeyler söylüyordu. Ne dediği anlaşılmıyordu, ama keyifli bir hali vardı. Mırıldanıp duruyordu. Saçları bile yapış yapış döl olmuştu. Saçlarını ve göğüslerini iyice yıkayıp temizledim. Amını da yıkayıp temizledikten sonra arkasını dönmesini söyledim. Sırtını yıkadım. Kalçalarını yıkarken parmaklarım götüne geçmişti. Merak edip baktığımda gözlerime inanamadım. Küçücük göt deliği sikilmekten kocaman olmuştu. Benim küçük arkadaşımı gerçekten fena sikmişlerdi. Deliği açılırken, götünün içindeki döller görünüyordu...


Ama şimdi götünü inceleyecek zaman değildi, Bahar'ı ılık suyla yıkadıktan sonra, soğuk suyu açtım. Bahar soğuk suyu yedikçe kendine gelmeye başladı. Soğuk suyun etkisiyle zıplayıp durdu. Kurulayıp odaya götürdüm. İç çamaşırı dışında üzerini giydirdim. Ben de eteğimi ve kabanımı giydim tekrardan. Kolundan tutup odadan çıktık. Merdivenlerden inerek giriş salonuna geldik. Kemal'le Nazmi görünürde yoktu. Daha önce görmediğim başka biri,
"Sizi ben bırakacağım, hazırsanız çıkalım!" dedi. Yapacak başka bir şey yoktu, mecburen onunla gidecektik. Villadan çıktık ve arabasına bindik, ikimiz de arka koltuğa oturduk. Akşam olmuş etraf karanlıktı. Adama nereye gideceğimizi tarif ettim. Kartal'a gelene kadar başka da hiç konuşmadık. Arka sokağa geldiğimizde,
"Biz burda inelim!" dedim. Adam arabayı kenara yanaştırıp durdu. Elindeki zarfı uzatıp,
"Bu sizin! Gerçi senin tadına bakamadık, ama ufaklık harikaydı!" dedi.


Etrafta kimsenin olmadığı bir anda arabadan indik. Araba uzaklaşınca,
"Kız, yürüyebilecek misin?" dedim. Bahar kendini toparlamış gibiydi,
"Yürürüm, yürürüm!" dedi. Kol kola eve doğru yürürken, Bahar'ı bu halde evine göndermek istemiyordum,
"Önce bize gidelim, biraz otururuz, iyice kendine gelince gidersin!" dedim. Kimseye görünmeden bizim eve çıktık. Evde kimse yoktu. Telefonla aradığımda, çocuklar amcalarına gitmiş, kocam da kahvehanedeydi. Sonra da Bahar'ın kaynanasına telefon ettim, Bahar'ın bizde olduğunu, biraz oturacağımızı söyledim. Kaynanası biraz kem küm ettiyse de,
"Tamam!" dedi.


Üzerimi çıkarıp değiştirdim. Villadan yürüttüğüm yarrağı da emin bir yere gizledim. Bahar külot giymediği için, ona benimkilerden birini verdim, giydi. Konuşmadan salonda otururken, Bahar koltukta uyumuştu hemen. Kocam çocuklar ile geldiğinde vakit epey geç olmuştu. Çayı demledikten sonra Bahar'ı uyandırdım, birlikte kahvaltı yaptık. Açlıktan geberiyorduk, sabahtan beri hiçbir şey yememiştik ikimiz de. Kahvaltı ettikten sonra Baharı yatak odasına soktum. Zarfın içinde 2.000 lira vardı, 1.000 lirasını Bahar'a verdim ve
"Kaynanana 200 ver, o zaman üzerine düşmez!" dedim. Bahar'ı uğurlarken, kesinlikle kocasına yanaşmamasını söyleyip, iyice tembihledim. Bahar,
"Tamam abla!" diyerek evine gitti...

Sonraki Bölüm...