Defne - Kürt Komşumuz
Bölüm 1
Verandada onun yanında uzanmış, elimdeki
margaritayı yudumlarken onu izliyordum. Şortunu yavaşça çıkarması, o harika
poposunun ortaya çıkışını.
Üstündeki gömlek çoktan yanındaki giysi
yığınının içinde idi. Üzerinde göğüslerini sıkı sıkıya tutan elastik bikini
üstünden başka bir şey kalmamıştı.
Herkes güzel bulduğu kadınla evlenir. Bende
kendi karımı oldukça güzel buluyorum. Koyu renk dalgalı saçları, kadınsı
yüzünde harika duran yeşil gözleri, yuvarlak hatları, geçen yıllardan ufak da
olsa etkilenmiş yuvarlak göğüsleri ve hep beni azdıran kalçaları. Yürürken
hareket eden poposu o kadar yıl sonra dahi hala beni azdırıyordu.
Bu kadar fiziksel avantaja sahip olmasına rağmen
karım Defne oldukça utangaç idi. Bunun nedeni ortaokul ve lise yıllarındaki
sivilceleri, geç olgunlaşan göğüsleri ve okulunun süper seksi grubu tarafından
pek kabul görmemesi olabilir. Bana ilişkimiz süresince o yıllar ile ilgili
birçok hikaye anlatmıştı. Kişiliği olgunlaştığı evrede yaşananların kalıcı
izler bırakması oldukça doğaldı. Şu an ki haliyle anlatılanları
kıyasladığımızda inanmasamda bir çirkin ördek yavrusu hikayesinin yaşayan
haliydi. Bazen bu kadar güzel ve seksi olduğunu fark etmeyen bir kadınla evli
olduğum için vicdan azabı çekiyordum. Gençlik yıllarındaki özgüven kaybı bir şekilde
benim şansım olmuştu ve bu aslında çok adil değildi.
Defne ile üniversitede tanışmış ve hemen çıkmaya
başlamıştık. Mezuniyetimizi takiben çok beklemeden evlenmiştik. Defne ilkokul
öğretmeni iken, ben büyük bir finans şirketinde çalışmaya başlamıştım. Finans
sektörü gelirlerinin yüksek olması bizi belirli maddi sıkıntıları yaşamamızı
engellemişti. Dezavantajı ise, genelde büyük şehirler de çalışmak, dolayısı ile
yaşamak zorunda olmamızdı. İlişkimizin başlarında bunu yakın çevredeki sessiz
sakin kamp alanları ile tatmin etmeye çalışsak da giderek bu kaçışlar bize
yetmemeye başlamıştı. Artık daha uzun sürelere ihtiyacımız vardı. Uzaktan
çalışma bize bazı avantajlar sağlaması ile tüm yaz tatilini kapsayacak şekilde
bir ev tutmaya karar verdik. Güneyde sıcak bir tatil bölgesinde, denize biraz
uzak olsa da oldukça sessiz ve ruhsal dinlenmemize olanak sağlayan bir yer
bulduk. Resimlere göre kendimize ait havuzu olan evin oldukça mahremiyeti de
vardı. Tabii bunu gidene kadar bilmemiz imkansızdı.
Okullar kapandı ve Defne katılması gereken
etüdleri online olarak yapabilecek idi. Bizim için tatil başlamıştı. Hiç vakit
kaybetmeden yola çıktık. Evimiz her kadar adı köy olsa da, köy ile alakası
kalmamış yüksek rakımlı bir yerde idi. Emlakçı ile buluşup eve geçtik. Evimiz
birbirine benzeyen bir sıra evin içinde kendi özel alanları olan bir villa idi.
Normalde ilanda belirtilen mahremiyeti sağlayan ağaçların bir kısmı o yıl
kuruduğu için yan villa ile birbirimizi görebiliyorduk. Emlakçı binbir özür ile
durumu açıklamaya çalışıyordu. Bu benim canımı biraz sıkmıştı. Evi kiralarken
havuzda Defne ile sevişceğimizi olabildiğince özgür davranacağımızı hayal
etmiştim. Fakat yapacak bir şey yoktu. Evin geri kısmı oldukça donanımlı ve
temiz idi.
Defne’nin havuza atlaması ile sıçrayan sular
beni düşüncelerden kurtardı. Defne havuza dalıp, bir uçtan diğerine suyun
altından ilerlerken oldukça güzel görünüyordu. Elimdeki margarita bardağını
bırakıp, tişörtümü çıkardım. Ben 178cm 77Kg oldukça sıradan biriydim. Havuza
atladığımda deniz kızı gibi suya dalan Defne’den oldukça fazla su sıçramıştı.
Havuzun dibinden Defne’ye kadar yüzdüm. Dibinden su yüzüne çıktığımda Defne
yüzünü ekşitip
“Yarın çalışmak istemiyorum” dedi. Dudakları
ıslak ve çok baştan çıkarıcı görünüyordu. Günlerden pazar idi ve her hafta sonu
gibi bu da çok hızla tükeniyordu.
“Bende canım” dedim dudaklarına küçük bir öpücük
kondurarak.
“Keşke 1-2 gün şu online seminerlerinden kaçabilsen” dedim.
“Öyle bir şey yapamayacağımı biliyorsun”
“Selam millet” dedi arkamızdan bir ses.
Bu villamızın tek zaafiyeti olan evde yalnız yaşayan Namık beydi.
55 - 60’lı yaşlarında, 195 boyunda yaklaşık 100 Kg oldukça iri, kaslı olmayan
fakat fit görünen bir komşumuzdu. Onun yaşındaki birisi için oldukça iyi
kondisyonda, kürt kökenli ve oldukça arkadaş canlısıydı. İlk yerleştiğimiz gün
bahçesini sularken tanışmıştık. Eşi 10 yıl kadar önce vefat etmiş, şirketini ve
diğer yatırımlarını satıp gelmişti. Anladığımız kadarı ile, İstanbul’da bir kaç
büyük gayrimenkulü de vardı. Kendince oluşturduğu bir dünyası vardı. Arkadaş
canlısı olmasına rağmen, çözemediğim bir yanı olduğunu hissediyordum. Sonuçta
şimdilik komşumuzdu ve açık görüşlü hoş sohbet idi. Konuşmalarımızda iki
villayı ayıran leylandilerin ilaçlama sırasındaki yanlış dozajlama dan kuruduğunu
da öğrenmiştik. Bize,
“Eminim bu evde daha fazla mahremiyet isterdiniz” demişti.
Ne yapabilirdik ki olan olmuştu.
“Selam Namık, nasıl gidiyor?” dedim. Defne her zamanki gibi
saklanmak için, suyun biraz daha içine girmişti. Namık elinde bahçe makası ile
alnındaki teri silerek bizim bahçemize geçmişti. Havuzun yanında dururken,
iriliği ile güneşi kapatmıştı.
“Gördüğün gibi her zamanki bitmeyen bahçe işleri” dedi
gülümseyerek.
“Havuzun keyfini sürmeniz çok güzel sizden öncekiler neredeyse
havuzu hiç kullanmıyordu. Haksız değildi. Her fırsatta havuza atlıyorduk.
“Sadece verdiğimiz parayı sonuna kadar kullanma amacı” dedim
sırıtarak.
“Margaria istermisin? Sanıyorum biz oldukça fazla yapmışız” dedim
dostça.
“Zaten bahçenize bu şekilde kabaca girerek tüm keyfinizi
kaçırdığım için kötü hissediyorum” dedi nazikçe başını Hayır anlamında
sallarken.
“Ayıp ediyorsun. Olur mu hiç öyle şey. Hayatım Namık’a da bir
bardak getirir misin?” dedim Defne’ye dönerek.
“Tabi ki” dedi Defne gülümseyerek ve havuzun merdivenlerine
yöneldi.
Defne’nin merdivenlerden yavaşça çıkarken ikimizde ona bakıyorduk.
Üzerindeki bikini çok açık veya seksi değildi. Ama fosforlu koyu pembe
vücudunda oldukça seksi görünüyordu. Gözümün ucuyla Namık’a baktım. Yaşlı
komşumuzun Defne’yi izlemesinden galiba hoşlanmıştım. Namık kibarlığını
bozmadan çaktırmadan bakmaya çalışması oldukça eğlenceli idi. Defne Namık’a
margaritayı uzatırken hala çaktırmadan bakmaya devam ediyordu.
“Buyrun Beyefendi” dedi Defne bardağı uzatırken.
“Çok teşekkür ederim hanımefendi” demişti Namık gülümseyerek.
Defne bardağı verdikten sonra havuza tekrar girip yanıma geldi.
Namık ile biraz güncel konulardan, biraz siyasetten, biraz dedikodulardan
konuşmuş oldukça vakit geçirmiştik. Namık bardağını bitirdiğinde bizi yeniden
rahatsız ettiği için özür dileyerek kendi bahçesine geçti. Bizde ortalığı
toplayıp eve girdik.
O gece Defne ile sevişirken bugün öğleden sonrası aklıma geldi.
Doggy pozisyonunda yarrağımı Defne’nin ıslak kaygan amına yavaş tempo ile
sokarken, Namık’ın bizi bu pozisyonda izlediğini hayal ettim. Hızlıca yatak
odasının perdesine baktım. Kapalı olduğundan emin olmak istemiştim sanırım.
Evlerimizin araziye yayılımı planlanırken sadece havuzları gözden uzakta tutmak
için düşünülmüş gibiydi. Evler birbirlerine simetrik planlanmıştı. Bu nedenle
de, üst kattaki yatak odamızın camları birbirlerine bakıyordu. Üstelik
aralarındaki mesafe de fazla değildi. Defne’nin yüksek sesle inlemeleri, yazlık
olarak düşünülen villanın kötü ses yalıtımı nedeniyle, kolaylıkla
duyulabilirdi. Daha önce Namık ile yatak odası camından saçma el sallamalar ile
sonuçlanan karşılaşmalarımız olmuştu. Namık’ın yatak odasındaki perdeler
genelde açıktı ve bu durumun Namık’ın çok da umrunda değilmiş gibi görünüyordu.
Bunlar beni nedensiz heyecanlandırmıştı. Bir anda gelen orgazmımı kontrol
edemedim ve bir anda Defne’nin içine boşalmaya başladım.
Genelde Defne’yi orgazma ulaştırmada sorunum yoktu. Fakat bu gece
onlardan birisi değildi.
Duşumuzu alıp yatağa uzandığımızda hala aklımda bugün öğleden
sonrası vardı.
“Namık’ın bugün havuzdan çıkarken seni dikizlediğini fark ettin
mi?” diye sordum Defne’ye tavana bakarken.
“Sana göre herkes beni dikizliyor”
“Çünkü bakıyorlar. Özellikle Namık” Defne kızarmıştı.
“Zavallı adam muhtemelen çok uzun süredir yalnız. Yani onu
suçlayamam” diye devam ettim.
“Sapık şey” dedi Defne, Şakayla omzuma tokat atarken.
Bölüm 2
Sonraki günlerde bu konu bir daha açılmadı. Bu sürede Namık ile
bir çok defa karşılaşmış, çok yetenekli olmadığım bazı basit işlerde bana
yardım da etmişti.
Olaylar bir sabah kahvaltısından sonra hızla erotik bir hal almaya
başladı.
O gün sabah kahvaltımı yapıp, telefondan haberleri okurken, Defne
kızarmış ve sinirli bir şekilde yukarıdan indi.
“Neden yatak odasının perdelerini kapatmadığını söyler misin?”
dedi sinirli ve yüksek sesle.
“Duştan sonra kurulanmak için banyoda havlu olmadığını farkettim
ve çırılçıplak şekilde yatak odasına girdim”
“Eee” dedim merakla.
“Namık kendi odasında idi ve bizim eve bakıyordu. Beni gördü” dedi
Defne
Lokmam boğazımda kalmıştı. Bugün havaya bakmak için sabahtan
perdeleri açmıştım. Bu bölgede bulunan bir müşterim ile buluşmayı planlamıştık.
“Pardon hayatım” diyebildim içinde bulunduğum şokla.
Defne ikna olmamış hala bağırıyordu.
“Umarım artık mutlusundur. Çünkü komşumuz karını çırılçıplak
gördü”
Buna dayanamadım ve gülümsedim.
“Ne var bunda onun tüm yıl boyunca alamayacağı bir hediye vermiş
oldun” dedim.Verdiğim cevaptan dolayı çok şaşırmış görünüyordu.
“Bunun senin için önemli olmamasına çok sevindim” dedi, hışımla
geri dönüp yukarı çıkarken.
Sonrasında müşterimle buluşmak için arabama binerken Namık’ı
gördüm.
“Şey, Selam. Senden özür dilemek istiyorum. Çok üzgünüm, Planlı
bir şey değildi. Sonrasında bağrışmaları duydum ve gerçekten kötü bir şeye
sebep olduğumu düşündüm” dedi Namık yere bakarken.
“Boş ver. Tamamen plansız bir görsel kaza yaşadığını düşünüyorum.
Bence büyütülecek bir şey değil.”Muhtemelen benden bu tepkiyi beklemiyordu.
Rahat bir nefes aldığını farkettim.
“Daha önce görmediğin bir şey değil sonuçta” dedim gülerek.
Utanmış bir şekilde başının arkasını kaşırken
“Bu şekilde değerlendirdiğin için teşekkür ederim. Umarım
söylememde sakınca yoktur. Sen iyi bir insan olduğun için bence çok şanslısın.”
Bunu söylerken kendini i̇yice batırdığını düşünüyor olabilirdi.
Bununla beraber bunu söylediği için şaşırmış ve anlamsızca
heyecanlanmıştım.Namık’ın karımı çırılçıplak gördükten sonra, Defne’yi çekici
bulduğunu ima ediyor olması, belki açıkça itiraf etmesi beni
heyecanlandırmıştı. Daha önce bunun olasılığından heyecanlanmıştım. fakat şimdi
direk olarak bunu duymuştum.
“Ben teşekkür ederim. Evet şanslı olduğumu kabul ediyorum” dedim
gülerek.
Belki başka birisi olsa kızabilirdi. Fakat Namık’ın bu yorumlarına
nedense hiç kızmamıştım. O akşam işten döner dönmez barış göstergesi olarak
yemeği hazırlamaya giriştim. Aslında gerçekte üzgün değildim. Üzgün olmaktan
ziyade, hissettiklerim daha çok gurur ile karışık hoşlanma idi. Yemeği
hazırlarken Defne içeri girdi. Yorgun fakat her zamanki gibi güzel görünüyordu.
İlk başta bugün yaşananları konuşmaktan kaçınıyor gibiydi.
Bir süre sonra,
“Bugün sana öyle bağırdığım için üzgünüm. Sonuçta seninde planlamadığın
bir kazaydı. Ama işte birden kendimi çıplak hissettim. Çok savunmasız olduğumu
düşündüm.”
“Aslında oldukça çıplaktın” dedim gülümseyerek. Sonrasındaki bir
kaç dakika sessizce yemeğe devam ettik.
“Sabah Namık ile karşılaştım.” dedim çok normal bir tavırla.
“Ciddi olamazsın. Ben bu saatten sonra onun yüzüne nasıl
bakacağımı bile bilmiyorum” dedi gerin bir tonla.
“Çok büyük bir olay değil hayatım.” dedim olayı elimden geldiğince
normalleştirmeye çalışarak.
“Bana çok şanslı birisi olduğumu söyledi” dedim ve göz ucuyla
tepkisini görmek için baktım.
“Şaka yapıyorsun” dedi mırıldanarak.
“Şaka değil. Bana çok güzel olduğunu ve muhtemelen bununla
inanılmaz gurur duyduğunu söyledi.” Tabi ki son kısmı beyaz yalan sayılırdı ama
sonuçta bunu kastetmişti.
“Sen ne dedin?” dedi bağırmaya yaklaşan ses tonuyla.
“Tabi ki çok şanslı olduğumu biliyorum” dedim
Defne’nin yüzü kızarmıştı. Kızarmasının tüm nedeninin utanç
olmadığı belliydi. Yıllar sonrasından benden başka birisi onu çıplak olarak
görmüş olması ve beğenmesi onu aynı zaman da heyecanlandırmış olmalıydı. O
kadar uzun süren çirkin ördek yavrusu sendromunun kalıntıları hala bir yerlerde
vardı.
Dakikalar sonra yatağımızda çırılçıplak, hayvanlar gibi
sikişiyorduk. Amcığı uzun zamandır hissettiğim kadar ıslaktı ve kaya gibi
serttim. Nedenini sorgulamadan duramıyordum.Üzerime çıkmış zıplarken
göğüslerini kavradım.
"Aşkım çok ıslaksın." Dedim.
İnledi, başını arkaya yasladı ve omuzlarımdan tuttu.
"Belki de Namık’ın seni her gün çıplak görmesini
sağlamalısın”
"Şaka yapmayı kes" diyerek göğsüme vurdu. Sesi ciddiydi
ama aynı zaman da ciddi değildi, dişleri gıcırdıyor ve sözlerinin arasında
inliyordu.
“Neden olmasın ki, eminin bu harika şeyleri görmek onu oldukça
azdırmıştır.” dedim göğüs uçlarını sıkarken.
Defne yüksek sesle inledi, kendini yarrağım üzerine tamamen
bıraktı. Amının yarrağımı sıktığı aynı zamanda taşaklarımın dahi ıslandığını
hissediyordum. Boşalmıştı. Bu his artık benimde kendimi kontrolümü imkansız
hale getirmişti. İnlemeleri mutlaka duyuluyor olmalıydı. Son düşüncelerim
anında Defne’nin içine boşalmama neden olmuştu.
Birkaç dakika sonra, ikimizde yavaşça uykuya teslim olmuştuk.
Bölüm 3
Aradan birkaç gün geçmişti ve hafta sonu yaklaşıyordu. Cumartesi
günü geç uyandım ve pencereden dışarı baktığımda bitkin bir şekilde kendime
kahve koyuyordum. Şaşırtıcı bir şekilde Defne ve Namık’ın sohbet ettiğini
gördüm. Karım bahçemize biraz bazı çiçekler ekiyor gibi görünüyordu ve Namık da
ona yardım ediyor gibiydi. Muhafazakar giyinmişti, ama etkileşimlerini görünce
içimde bir şeyler kıpırdandı. Namık birkaç gün önce onu çırılçıplak görmüştü ve
şimdi gelişigüzel bir şekilde botanik hakkında tartışıyorlardı.
Defne işini bitirip içeri girdi, hafifçe terlemişti.
"Onunla bir daha asla konuşmayacaksın sandım." Dedim hafif
kinayeli
Kızardı.
"Eh? Garip miydi?" diye dürttüm.
"Evet! İlk başta." Bunu tartışıyormuş gibi gergin
görünüyordu.
"Ne dedi?"
Konuşurken kıpırdandı, kızarması yüzünden gitmedi,
"Hiçbir şey, bilmiyorum. Az önce geldi ve bana bitkilerle
ilgili yardım teklif etti..."
Bir bardak ve su almak için dolaba gitti.
“Açıkçası garip hissediyorum”. Diye devam etti.
"Özür diledi ama benim hatam olduğunu söyledim." Daha
çok kızardı.
“Şaka yollu bir şekilde bana her sabah buna uyanırsa sonunda kahve
içmeyi bırakabileceğini söyledi.”
Gülmeden edemedim.
"Bak! Endişelenecek bir şey yok. Sen ne dedin?"
"H-Hiçbir şey, sanırım sadece güldüm sanırım, bilmiyorum.
Konuşmanın sonu buydu."
Bir an sessizce oturduk ve o devam etti,
"Biliyor musun, bu konuda daha fazla kıskanmamana
şaşırdım."
"Bebeğim, bu Namık. O bir pislik değil, belli bir amacı da
yok. O bizim zararsız yaşlı komşumuz." Onu daha çok kızdırdım,
"Ona teşhir etmeye karar vermen benim suçum değil."
Blöfüme anında karşılık verdi.
"Ne düşündüğümü biliyorsun!... Sanırım bundan hoşlanıyorsun.
Sanırım onun beni görmesi hoşuna gitti!"
Bu tepkiye hazırlıksız yakalanmıştım.
“Galiba seni bu konuda kızdırmayı seviyorum” dedim. Oldukça saçma
bir tepki olmuştu. Bir sonraki cümlem daha mantıklı olmalıydı. Biraz düşündüm
“Bence senin bir yanın, karşıdakini tahrik etmekten hoşlanıyor”
dedim.
“Saçmalama” dedi Defne
“Bence bu çok büyük bir şey değil Defne. Sana yıllardır ne kadar
güzel bir vücudun olduğunu söylerken dalga geçmiyordum. Tabi sen bunu sadece
benden duyduğun için taraflı yargıladığımı düşünmüş olabilirsin. Ama bunu şu an
kendin de tecrübe ettin. Gördüğün gibi ben haklıyım. Vücudunun saklanacak
hiçbir parçası yok. Artık bu konuda kendine olan güvenini geri kazanman çok
önemli”
“İnanılmazsın.Nasıl bir sapıkla evlenmişim ben” dedi hınzırca
gülümseyerek. Defne’yi belinden kavrayıp kendime çektim. Dudaklarını öperken
aklımdan son söylediklerimi inkar etmediği düşüncesi dolaşıyordu.
Bir hafta daha olaysız geçtikten sonra, yeniden tembellik
yapacağımız başka bir pazar gününe gelmiştik. Sabahtan bir kaç arkadaşımız ile
geç brunch’a gittik, sonrasında başka bir mekanda içip biraz alkollü olarak
evimize döndük. Kendimizi koltuklara atıp yayıldığımızda Defne
“Ben biraz havuza girip kendime geleyim” dedi.
“O zaman havuz zamanı” diye onayladım. Defne yukarıya bikinilerini
giymeye çıktı. Döndüğünde üzerinde uzun zamandır giymediği bikinileri vardı.
“Bebeğim, bunları yurtdışı tatilimizden beri giymemiştin. Üstelik
bence en seksi bikinilerinin arasında açık ara bir numara iken.”
Kızarmıştı. Fakat herhangi bir şey söylemedi. Bikini altı g-string
idi kalçalarını çok güzel gösteriyordu. Üstü ise, boyundan dolanan ince iplerin
tuttuğu siyah ince üçgenlere sahipti. Kumaşın inceliği göğüs uçlarının belirgin
hale getiriyordu.
Eğer bir kaç kadeh içmemiş olsaydı acaba yine bu seçimi yapar
mıydı. Ben Defne’yi izlerken, Defne sürgü kapıyı açıp koşarak verandaya çıkıp,
havuza balıklama atladı. Koşarken arkasından kalçalarını izliyordum. Gerçekten
çok seksi görünüyordu. Bende hemen yukarı çıkıp mayomu giydim. Aşağıya
indiğimde Defne’yi Namık ile konuşurken buldum. Defne havuza idi ve suyun
kırılıması nedeniyle vücudunun tamamı görünmüyordu. Yine de üzerinde çok fazla
bir şeyin olmadığı belli idi. Namık geldiğimi görünce bana dönüp.
“Merhaba, Defne’ye Moskova’da öğrendiğim yeni kokteylimi tatmak
isteyip istemediğini soruyordum ama sanırım siz çoktan günün ilk kadehlerini
yuvarlamışsınız” dedi gülümseyerek.
“Galiba bugüne biraz erken başladık. Aslında çok fazla alkol
tüketmiyoruz. Tabi bugün pazar ve başka hangi gün içebiliriz ki. Sanırım Pazar
günleri biraz deliriyoruz” dedim yarı alkollü ses tonumla.
“Yeğenimin sıklıkla söylediği gibi Sunday is funday” dedi
“Aslında ben yeni kokteylini deneyebilirim. Ya sen Defne?” dedim.
“Madem Sunday is Fun Day o zaman bende varım” dedi Defne.
“Harika. O zaman ben gidip kokteyli ve bardakları getireyim. Eğer
zahmet olmazsa bardakları taşımamda bana yardımcı olabilir misin”? diye bana
sormuştu Namık. O an hala neden öyle dediğimi bilmediğim bir şekilde
duraksayarak, yüzüme verdiğim son dakika bir şey hatırlamış olduğum şekil ile
“Galiba ben bugün müşterime bugün göndermeye söz verdiğim raporu
henüz göndermedim. Hemen raporu gönderip kısa bir özür konuşması yapmam
gerekiyor. Aşkım sen Namık beye yardımcı olabilir misin? dedim. Göz ucumla
Defne’ye baktığımda, bana çok sert baktığını fark ettim. Gözlerini beni çiğ çiğ
yiyecekmiş gibi dikmişti. Yüzüme salak bir gülümseme yerleştirip hızla içeri
girdim. Bir süre cep telefonumu arayıp veranda camının önüne geldim. Hiç
kimseyi aramayacak ve rapor filan göndermeyecektim. Telefonun tuşlarına basar
gibi yapıp, konuşuyormuş gibi yaparken, camdan havuzu izliyordum. Hala salakça
gülümsemeye devam ediyordum.
Defne sinirli veya heyecanlı şekilde havuzdan çıkıyordu.
Havuz suyunun soğukluğundan mı yoksa heyecanlanmış olduğundan mı bilmiyorum
göğüs uçlarının sertleştiği, ince bikini üstünden görünebiliyordu. Namık
gözlerini Defne’nin göğüslerine dikmişti. Uzaktan belli belirsiz
“Bikinilerin çok güzelmiş, çok yakışmış...” dediğini duyar gibi
oldum. Defne şezlongdaki havlu ile kurulanırken
“Teşekkür ederim. Çok naziksin. Kocamın hediyesi idi” demişti.Namık
“Gerçekten zevkli birisi...” dedi. Telefonda konuşur gibi
yaparken, Defne’nin kalçalarının ritmik ahengini izliyordum. Derken Namık ile
birlikte eve girip gözden kayboldular.Bende hemen mutfağa geçtim. Karşı tarafta
Namık ve Defne’nin tezgahta bir şey yaptığını görüyordum. Ne konuştukları
hakkında hiçbir fikrim yoktu ama arada her ikiside gülüyordu. Votka, bardak ve
diğer kokteyl bileşenlerini alıp havuza yöneldiler. Bende hemen telefonu
koltuğa fırlatıp dışarı çıktım.
“Çok özür dilerim. Tamamen unuttuğum önemli bir şeydi.” dedim daha
çok Defne’yi ikna etmeye çalışarak. Gerçi Defne ne üzerindeki seksi
bikinisinden ne de bu süpriz durumdan rahatsız olmuşa benzemiyordu.
"Merak etme." dedi Namık, sürahiyi masalarımızdan
birinin üzerine bırakırken,
"Bikinili güzel bir kadının bana yardım etmesinden asla
şikayet etmem," dedi.
Defne’nin kızardığını gördüm. Namık’ın ona açıkça iltifat ettiğini
duymak beni çok mutlu etti, ama görünüşe göre onun sözleri Defne de havuza
kaçma isteği uyandırmıştı. Konuyu kapatmamak için,
"Onu giymesi için ikna etmem gerektiğine inanabiliyor
musun?"
"Evet, bana söyledi, ama yaptığına sevindim. Şimdi herkes
mutlu”
Defne’nin gözleri konuşmayla büyümüştü, kızarması kıpkırmızıydı ve
sanırım konuşma ihtiyacı hissetti,
"Merhaba! Tam buradayım beyler! Beni utandırıyorsunuz!"
Namık gülerken bana kokteylden bir bardak verdi,
"Kesinlikle utanacak bir şeyiniz yok ve eminim ki herkes aynı
fikirdedir." dedi Namık bana bilmiş bir gülümseme ile bakarken.
Kokteylden büyük bir yudum alırken başımı salladım, sabahki
alkolün arka bahçemizdeki atmosfer üzerinde bir etkisi olduğu oldukça
açıktı.
"Bu çok iyi." dedim kokteyl bardağını kaldırırken.
“Teşekkür ederim. Benimde favorilerimden birisidir” dedi Namık.
Defne’de kendi bardağından bir yudum almıştı.
“Harika imiş gerçekten.” Namık onaylarcasına başını sallayarak
“Yalnız dikkat edin, içimi güzeldir ama bir anda çarpabilir”
Üçümüzde alkolün verdiği rahatlama ile havuzun kenarına yayıldık.
Namık havuz kenarında otururken Defne ile ben havuzun içinde idik. Spordan
politikaya, güncel haberlerden biraz dedikoduya varan sohbet ediyorduk. Defne
bikinisinden artık çekinmiyordu. Sanıyorum alkolün verdiği rahatlıktan dolayı
idi. Defne birkaç atıştırmalık alıp döndüğünde Namık’la beraber ona baktığımızı
farkettim. Üstelik kaçamak bakışlar değil doğrudan bakıyorduk. Defne yanıma
gelip krakerleri uzattığında, gözlerimi göğüslerine dikip
“Bebeğim göğüslerine bayılıyorum” dedim. Bunu söyler söylemez
Defne şeytani bir gülümseme ile,
“Aşkım yalnız olmadığımızın umarım farkındasın” Sonra Namık’a
getirdiği tabağı vermek için yanına gitti. Namık ne konuştuğumuzu duymuştu. O
da eğilip tabağı uzatırken direk gözlerini Defne’nin göğüslerine dikip,
“Eşin ile aynı fikirdeyim. Ne diyebilirim ki..” fakat hemen
cümlesi sonunda yüzünde muzip bir utanma belirtisi yerleştirmeyi
başarabilmişti. Defne
“Anlaşılan herkes bugün ne dediğinin farkında olmayacak kadar
sarhoş.” dedi.
Namık ve ben aynı anda sebepsizce kahkahaya boğulduk. Defne
havuzda bana tekrar katılarak
"Neden sende havuza girmiyorsun yoksa , sudan mı
korkuyorsun?" dedi. Namık ağzının yarısı peynir ve krakerle dolu
çiğnenerek cevap verdi,
"Dürüst olmak gerekirse mayom yok” dedi ve geçmişi
düşünüyormuş gibi ilerilere bakıp.
“İşin aslı bir mayoya sahip olduğumu da hiç hatırlamıyorum."
dedi.
O esnada Defne’nin arkasına geçerek belinden tuttum. Birkaç saat
geçmişti ve onun açıkta kalan vücuduyla sarhoş olmaya başlamıştım. Onu
istiyordum ve nerede olduğumuz umrumda değildi. Ayrıca, sarhoş olmuş sağlıklı
düşünemediğimin farkında idim. Acaba Namık’la biraz eğlenebilir miydik? Arkadan
Defnenin kulağına
"Üstünü çıkarsana..." fısıldadım. Aniden bana dönüp,
“Saçmalama Namık burada.” dedi ama gözlerindeki o seksi heyecan ve
tutkuyu görebiliyordum. Yeniden sıkıca sarılıp
“Hadi aşkım, çıkar, sonra Namık’ı postalar havuzda biraz birlikte
eğlenirdik” dedim. Defne muzipçe gülümsüyordu.
“Tamam ama... ayılıp kendine gelince bana kızmak yok, anlaştık
mı?” dedi. Sözünü tamamlar tamamlamaz, elleri arkasına gitti. Biraz uğraşıp
çözdüğü bikini üstü artık serbestçe boynuna doğru yükselmişti bile. Yarrağımın
sertleşmesini hissediyordum. Defne’yi orada sikmek istiyordum. Defne gözlerimin
içine bakarken elleri ile su altında birşeyler yapıyordu. Birden suyun üzerinde
başka bir parçanın yüzdüğünü gördüm. Defne g-stringini de çıkarmıştı. İnanılmaz
tahrik olmuştum. Defne alaycı bir gülümseme ile yüzen parçaları havuzdan
toplayıp, Namık’a döndü
“Sana mayo buldum” dedi kıkırdayarak ve bikinilerini Namık’a
fırlattı. İşte buna inanamıyordum. Üzerine ıslak bikiniler düştüğünde Namık hiç
beklemiyordu. Çünkü Defne bikinileri çözerken bize değil yenilemeye uğraştı
kokteyl ile uğraşıyordu. Oldukça şaşırmıştı. Defne’nin havuzda çırılçıplak
olduğunu biliyordu. Göğsüne düşen bikinileri avuçlayıp çok kısa süre baktı.
Sonra onları top haline getirip,
“Hediyelere bayılırım” dedi kahkahalarla ve şortunun cebine attı.
Namık gerçekten zeki ve çabuk düşünen biriydi. Kurgusuz sürprizlerle baş
edebiliyordu. Defne havuzun kenarındaki boşalmış bardağını kaldırıp salladı.
Buzları şakırdatıp Namık’a
“Yeni karışım nasıl oldu?” diye seslendi. Gösterisinin ödülü
servisi bekliyor olmalıydı. Namık Defne’ye bakıp elindeki yeni doldurduğu
bardağı kaldırdı.
“Şu anda o kadar rahat ve huzurluyum ki, hareket edip bu anı
bozmak istemiyorum” dedi.
Defne bana döndü, gözlerine alkolün uyarması ile şehvetli bakış
hakim olmuştu. Sen istedin der gibi omuz silkti. Yavaşça havuzdan
çıkarken onu büyük bir heyecanla izledim. Göğüsleri şimdi serbest idi,
sertleşmiş uçları ile güzel solgun meme uçları öğleden sonra güneşinde
parlıyordu. Göz ucuyla Namık’a baktım Ağzı kelimenin tam anlamı ile açık
kalmıştı. Defne’nin muhteşem kıçı sudan çıkıp döndüğünde - ikimizinde
gözleri amına kilitlenmişti. Defalarca gördüğüm bedeni, içindeki yeni ruhu ile
ilk kez görüyordum. Defne’yi ilk kez görüyormuşçasına değil, ilk kez kadın
görüyormuşcasına iştahla her parçasını beynime kazıyordum. Sadece haftalar önce
hayal edilebilecek en çekingen ve koruyucu kadınlardan biriydi. Şimdi burada,
verandamızda çırılçıplak dolaşıyor, komşumuz gözleriyle onun vücuduna ziyafet
çekiyordu. Alkolün kısmen suçlu olduğunu biliyordum, ama benim sürekli dürtmem
de öyleydi.
Büyülenmiş bakışlarımıza aldırmadan Defne kokteyl masasına
giderek, hazırlanmış sürahiyi almak için eğildiğinde göğüslerinin ahenkli
sallanması ikimizi de hipnotize etmişti. Defne bardağının üstünden ufak bir
yudum alıp,
“İşte budur” dedi. Namık istemsizce,
“Göğüsler çok seksi..” dedi bana göz ucuyla. Gururlanmıştım. Namık
Defne’yi havuza girene kadar göz hapsine almıştı. Beyninin alabildiği kadar
görsel bilgiyi depolamaya çalışıyor gibiydi. Bir ara göz göze geldik.
“Evet biliyorum. Ben çok şanslı biriyim” dedim. Defne yanıma gelip
beni öptü. Dudaklarında kokteylin şekerli tadı ile alkolün kokusu vardı.
“Aşkım çok azdım” dedi kulağıma fısıldayarak.Aynı anda elleri
suyun altında şortumun içindeki sertleşmiş yarrağımı bulup çıkarmıştı. Benim
için asıl şok, Defne’nin bacaklarını belime dolayarak yarrağımı içine sokması
olmuştu.
Herhangi bir geri çekilme girişiminde bulunmamıştım. Namık’ın
orada olmasına aldırmadan Defne’yi havuzun kenarına taşıyıp,yavaşça kucağımda
zıplatmaya başladım. Her yükselişinde memeleri suyun dışına çıkıyor ve her
inişinde yeniden kayboluyordu. Defne etrafı umursamadan inlemeye başlamıştı.
Daha önce birisi önünde veya açık alanda seks yapmadığımızdan anın büyüsüne
kendimizi kaptırmıştık. İkimizde libidomuzun ele geçirdiği bedenlerimizdeki haz
dalgalarında sevişiyorduk.
Defne’nin iniltileri bir anda daha yüksek perdeye taşınmıştı.
İnlerken havuzun soluna, daha açık olmak gerekirse Namık’a bakıyordu. Namık ise
direk Defne’ye bakıyordu. Beklemediğim ise kocaman kalın yarrağını çıkartıp 31
çekiyor olması idi. Namık’ın yarrağı 20cm civarında olmalıydı. Ayrıca oldukça
da kalındı. İkimizinde ona baktığını fark ettiği anda bir şeyler söylemek
zorunda hissetmiş olmalı ki;
“Siktir. Özür dilerim. Sizi izlerken biraz kendime hakim olamadım”
dedi utançla toparlanmaya çalışırken.
“Toparlanmana gerek yok. Çok önemli değil” dedi Defne. Namık’ın
yarrağından bir an olsun gözlerini ayırmadan. Sonrasında bir anda bana dönüp
“Sikmeye devam et bebeğim” dedi fısıldayarak aynı anda bacaklarını
belimden ayırıp arkasını döndü. Şimdi göğüsleri havuzun kenarında ayakları ile
beni kendine çekiyordu. Ellerimle belinden tutup amının içine girdim.
Kim olmuştu bu kadın. Nasıl inanılmaz birisi haline gelmişti.
Yıllardır sakladığı öz güveninin ortaya çıkmasından oldukça memnundum. Defne
yeniden Namık’ın yarrağına kilitlenmişti. Giderek artan bir tonda inliyordu.
Namık da direk Defne’ye bakıyordu.
“Gerçekten uzun süredir bu kadar sertleştiğimi hatırlamıyorum”
dedi Namık, sikini sallayarak.
“Yarrağın bayağı büyükmüş” dedi Defne inleyerek. Defne’nin bugüne
kadar yarrak kelimesini kullandığına şahit olmamıştım. Bunun ötesinde bunu
tamamen yabancı bir adama kompliman yapmak için kullanıyordu. Artık kendimi
tutamıyordum. Bu benim için çok fazla olmuştu. Kasılmalarımı hisseden Defne de
inlemeye başlarken,
“Harika sikişiyorsunuz” diyen Namık’a baktık. Namık’ın yarrağında
ilk spermler çıkarken ben de boşalmaya başlamıştım. O an herkes kendi
bedenindeki orgazmı tabular ve duvarlar olmadan yaşıyordu.
Orgazm kasılmalarımız bittiğinde, ortalık bir anda sessizleşmişti.
Kimsenin konuşmadığı o şaçma ve komik anlar. Bir anda Defne kıkırdamaya
başlayınca hepimiz anlamsız gülmeye başladık.
“Sanırım bu gecenin sonuna da geldik” dedim gülerek. Namık şortunu
attığı yeri bulmaya çalışırken
“Biraz önce ne oldu öyle” dedi Defne
“Hiç bir fikrim yok” dedi. Anlamsız gülmelerimiz devam ederken.
Namık şortunu aramaktan vazgeçmişti. Etraftaki koktely bardak ve sürahisini
gösterek
“Bunları yarın toplarım” dedi ayağa kalkarken. Evine doğru bir kaç
adım atmıştı ki
“Gösterdiğiniz beş yıldızlı misafirperverliğiniz için teşekkür
ederim” dedi bize dönerek. Sonra geri dönüp evine gitti.
Defne daha önce görmediğim cazibeli bakışları ile benim gözlerimin
içine baktı. Tek yapabildiğim onu öpmekti. İçimdeki tüm aşkı, sevgiyi ve
ihtirası gösterebilecek şekilde öpmek.
Bölüm 4
O hafta sonundan sonra bir süre Defne ile o günün bahsini
açmamıştık Sanıyorum yaşadıklarımızı ikimizinde sindirmesi gerekiyordu. Havuzda
yaşadıklarımız açık ara tüm sevişmelerimizden daha ateşliydi.
Fakat Neden??
Defne bir akşam yemeğinde hafta sonu sessizliğimizi bozdu
“Geçen hafta sonu hakkında konuşmak istermisin?”
Cahil numarası yaptım.
"Konuşacak ne var? Biraz içki içtik ve inanılmaz güzel bir
kadın iki erkeğin aptalca davranmasına neden oldu." Durdum,
gülümseyerek,
"Bu, dünyanın kendisi kadar eski bir hikaye."
"Değil aşkım” Dedi Defne
“Biz evliyiz ve evli insanlar bu şekilde davranmazlar."
"Saçmalama. Tonlarca evli çift böyle şeyler yapıyor.
Olanlarda yanlış bir şey yok." Sesim düşündüğümden daha sertti ve bir
sonraki sorumla yumuşattım,
"Neden bunu söylüyorsun... Pişman mısın?"
"Hayır, ben-bilmiyorum" derken tabağındaki bezelyelerle
oynuyordu.
"Seni hiç bu kadar cinsel açıdan özgür, bu kadar heyecanlı
görmemiştim, tamamen farklı bir kadın gibiydin." Sözlerim Defne’nin
kızarmasına neden olmuştu,
"...Sanırım eğlendim." dedi, kıkırdayarak.
Cevabı ile rahatlamıştım.
“Namık kadar eğlenmiş olamazsın” dedim. Sözlerim yüzündeki
kızarıklığı arttırmıştı.
“Evet... çok sapıkça oldu” dedi
“Bence onu tahrik etmekten sende hoşlandın” dedim. Bir süre bana
cevap vermedi.
"... Sadece şeyinin ne kadar büyük olduğuna şaşırdım."
Cümle ağzından çıkınca tekrar kızardı.
"Ben - özür dilerim... Ben" yorumuyla beni incittiğini
düşünerek hemen özür dilemeye çalıştı. Aptal değildim, Namık’ın yarrağının
ilgisini çektiğini biliyordum.
"Bebeğim, lütfen. Azgın yaşlı keçinin eşek gibi siki olduğu
kimin aklına gelirdi." Kızardı ve yavaş yavaş yemeğimizi bitirdik. O akşam
yatakta, gerçeği kabul etmeden kaçmasına izin vermemeye karar verdim. Tekrar
Namık’ın sikinden bahsetmeye başladım.
"Sikini gördüğün için kendini kötü hissetme tatlım, hoşuna
gittiğini söyleyebilirim." Arkasından kaşık pozisyonunda içine
girdiğimde,
"N-Ne? Hayır-ben..." yorumum karşısında şaşırmıştı.
Kıçını tokatladım,
"Aaa beni kandırma bari, tüm seksimiz süresincee onun
yarrağına bakıyordun." ,
"Hayır- ben... Ben sadece hiç.. Oh!... Hiç bu kadar büyük
birini görmemiştim." Eğildim ve sırtını öperken içine girebildiğim kadar
girdim, çok ıslanmıştı.
"Yapmadığını biliyorum ve bundan hoşlandığını
sanıyorum." gözleri kapalı inliyordu. Israr ettim.
“İnkar etme bence kabul etmelisin”
“Ohh aşkım evet” dedi sonunda. “Evet, bayıldım aşkım.... Mmmm
nasıl büyüktü, yarrağının altında sallanan taşakları beni çok azdırdı” diye
ekledi inleyerek. Bu sözleri beni bir anda etkilemişti. O anda Defne’nin de
orgazmını hissetmeye başladım. Dayanabilecek durumda değildim. İkimizde nefes
nefese boşalmaya başladık.
Bölüm 5
Namık’ı o öğleden sonrasında bir kaç gün boyunca görmemiştik. Bir
gün markete gitmek için arabama doğru yürürken yan taraftan Namık’ın çıktığını
gördüm. Oldukça sıkıntılı görünüyordu. Bana yaklaşıp,
“Bunu devamlı yaptığım için utanıyorum, ama o gün yaptıklarım için
sizden özür dilemek istiyorum” dedi.
“Sıkılmana gerek yok. Bizim yaptıklarımızdan farklı bir şey
yapmadın. Sorun yok. Sadece bir kaç kadeh içki içip içimizden geldiği gibi
davrandık, o kadar. Ayrıca Defne’nin yıllarca kırmaya çalıştığım çekingenliğini
de yok etmiş olduğumuz için oldukça da mutluyum.” dediğimde rahatlamış
görünüyordu.
“Eşin,yani Defne,....” dedi biraz duraksadı ve ekledi.
“yani bunu söylemeliyim bilmiyorum ama oldukça güzel ve cilveli
idi. O gün senin yerinde olsam bence mutlu bir adam olarak ölebilirdim”
“Sen mi ben mi” dedim.Arabanın kapısını açtım,
"Bir dahaki sefere havuz günümüz olduğunda mutlaka
seslenirim." Bu yorumum karşısında kendimi tuhaf bir şekilde özgür
hissederek kıkırdadım.
"Çok sevinirim." dedi Namık gülümseyerek.
Markete giderken, işlerin ne kadar garip ve heyecan verici hale
geldiğini düşünerek kafamı keyifle sallamadan edemiyordum.
Ertesi sabah uyandığımda yatak odasının perdelerini açtığımda
Namık’ı yine gömleksiz ve yatak odasında dolaşırken gördüm. Gövdesi kalın,
kaslı ve biraz kıllıydı. Beni fark etti ve bana aptalca bir el salladı, ben de
karşılık verdim.
Defne duştan çıkarken banyoya girdim. Güzel vücudu hemen beni
heyecanlandırmaya başladı ve çabucak aklımdan geçenleri söyledim.
"Senin hayranın orada, seni bekliyor.".
Çok erkendi ve ne demek istediğimi hemen anlamadı,
"Ha?" diye esneyerek cevap verdi.
"Namık.. seni bekliyor." Dedim bilmiş bir gülümsemeyle.
Kızardı,
"Ne demek istiyorsun?" diye mırıldandı.
“Perdeyi açınca onu görüp el salladım. Bir nevi günaydınlaşma”
dedim
"Sapık." diyerek sırıttı, ama yine de çıplak çıktı. Cama
yaklaşıp el salladı
Yüzü kıpkırmızıydı, vücudunda ona cesaret verecek alkol yoktu ama
yine de tahrik olmuş gibi görünüyordu. Elini salladığında, göğüslerinin
zıpladığını gördüm. Gülümseyerek çapkın bir reverans yaptı.
"Tamam, bugünlük bu kadar yeter. Bunun için çok erken."
dedi ve perdeyi kapatmak için hareket etti. Tam kapatmak üzereyken,
"Oh," diye durdu. söylediğini duyduğum tek şey buydu.
Yumuşak bir sesle, cinsel bir tonla söylenmişti.
Dişlerimi fırçalıyor, banyo kapısından onu izliyordum. Pencereyi
ya da Namık'ı göremiyordum. Yavaşça yatağın kenarına oturup onu izlemeye
başladı.
"Peki... Komşumuz yine koca aletini karına doğru sallıyor."
Saçma bir şekilde güldü. Neredeyse fırçamı düşürüyordum ve ağzım diş macunuyla
doluyken
"Şaka yapıyorsun" dedim.
"Hayır... Kesinlikle yapmıyorum. O çıplak ve şu an
büyük sikini sallıyor." durdu, dudağını ısırdı.
"Mmm... çok büyük." son sözler ağzından boğuk bir sesle
çıktı. İçgüdüsel olarak bacaklarını açarken, amını ilk kez ona doğru açarken
bende izliyordum.
Bir anda heyecanlandım, o an ona sahip olmam gerekiyordu.
"Tamam Defne, bence perdeleri kapatmalıyız!" Dediğim
gibi pantolonumu çıkarmaya başladım.
Alaycı, somurtkan bir ifadeyle bana baktı,
"Hmmm, bence gerek yok ama..." Şaka olarak söylemiş
olabilirdi ama beni çok heyecanlandırmıştı.
"Kapat onları!"
Gülümseyerek ayağa kalktı. İşe geç kaldığını belirtmek için
bileğini işaret ederek Namık’a veda ettiğini gördüm.
Kapatır kapatmaz ona saldırdım.
O sabah üç kez seviştik ve ikimiz de işlerimizi yapamadık.
O günün üzerinden bir kaç hafta geçmişti. Artık birbirimize karşı
daha rahat ve daha açık olmuştuk. İlişkimizdeki değişim inanılmaz erotik,
seksi ve ateşli olmuştu.
Defne ile ben, birkaç bardak Cabernet eşliğinde güzel bir akşam
yemeği yemeyi yeni bitirmiştik. Telefonum çaldığında kanepemizde uzanıyorduk,
arayan Namık’tı. Onun beni o saatte araması oldukça garipti.
"Selam komşu." Şaraptan bir yudum alırken cevap verdim.
"Selam." Şakayla cevap verdi.
"Size nasıl yardım edebilirim?" dedim.
Yüzeyde, sesi sakin gibiydi, ancak gizli bir gerginlik tonu
sezilebiliyordu,
"Dostum, sanırım yaptığım bu güveci biraz mahvediyorum. Yarın
bbir partiye gideceğim ve yemek hazırlamaya söz verdim.Yemeği
toparlaması için Defne birkaç saatliğine yardımcı olabilir mi?" Dedi.
Oldukça şaşırmıştım. Aniden oturdum. İsteğe nasıl tepki vereceğimden emin
değildim. Ayağa kalktım ve yavaşça diğer odaya yürüdüm,
"Ben- Ah. Evet. Neden olmasın. Bakalım müsait mi?"
Durdum, sözlerime dikkat ederek devam ettim,
"Yalnızca güveç için mi yardıma mı ihtiyacın var?"
Aslında bana karşı açık olmasını istemiştim.
"Evet evet, aah. Bir de ona bikiniyi geri vermek
gerekiyor."
Bikinin onda olduğunu bile unutmuştum.
"Aa. Eee, bu onun utanmasına neden olacak. Sanırım sende
olduğunu bile unuttu." Garip bir şekilde güldüm.
"Güzel! Yaşlı bir adamla böyle alay ettiği için biraz
utanmayı hak ediyor.." gülüyordu.
Daha sonra düşündüğümde, neden söylediğimi bilmiyorum ama
"Evet, bu kadınları bilirsin. Muhtemelen ona bir ders
vermelisin" Bunu biraz şakayla söyledim ama kelimeler havada çoktan
uçmuştu.
Namık fırsatı kaçırmamıştı, görünüşe göre bir şeyi ima ederek
yanıtladı,
"Biliyor musun? Haklısın. Bu harika bir fikir. Karına kendimi
nasıl hissettiğimi göstermem şart gibi." Yüzüm kızarmıştı tuhaf,
kafam karışmış bir heyecan içimi doldurmuştu,
"Tamam. Defne’ye bir sorayım. Sorun yoksa yardıma gelmesinde
benim için bir sakınca yok." diye yanıtladım.
"Harika birisin. Teşekkür ederim." dedi telefonu
kapatmadan.
Yüzümdeki uyarılmışlık ifadesini silmeye çalışarak yavaşça oturma
odasına geri döndüm. Defne bana bakıyordu.
"O kimdi?"
Umursamaz davranmaya çalışarak,
"Namık, güveç için yardımına ihtiyacı varmış."
Yüzü neredeyse anında kızardı. Onun da bir art niyetten şüphelendiğinden
emindim.
"Ne...Nasıl yani...şimdi mi?"
Başımı salladım,
"Evet. Yarın gideceği bir parti için güveç hazırlıyormuş Ama
batırmak üzere olduğunu söyledi. Sanırım bir kadının dokunuşuna ihtiyacı
var." İstek tamamen normalmiş gibi soğukkanlı davranmaya çalıştım.
Aniden onun zaten yatak için giyinmiş olduğunu, göğüslerinin
göründüğü şeffaf bir gecelik giydiğini fark ettim. Tam olarak erotik iç
çamaşırı değildi, ama kendi evinden başka bir yerde giyeceğin bir şey değildi.
Yüzündeki ifade heyecan ve kafa karışıklığıydı.
"Ben... sanırım yardım edebilirim. Üstüme bir şeyler
giyeyim."dedi
"Gerek varmı? Sadece bir dakikalığına gideceksin" dedim
bilmiş bir bakış attarak.
Ayağa kalktı, kızarmıştı.
"Ben.. Emin misin? Bu çok uygun değil gibi" diyerek
kıyafetini gösterdi.
"Gerçekten mi? Taşındığımızdan beri onun etrafında giydiğin
en fazla kıyafet bu." Şakayla söylemiştim ama sikim onun ipeksi kumaşının
içinde kaybolduğu düşüncesiyle kımıldandı.
Gülümsedi,
"Tamam bebeğim. Öyle diyorsan." Yavaşça arkaya yürüdü ve
alaycı bir tavırla kapıyı açtı, dışarı çıkarken bana son bir bakış attı -
yüzünde yaramaz bir sırıtış.
"Güveç kurtarmaya gidiyorum." Namık’ın evinde onu
bekleyen tek şeyin bu olmadığını biliyormuş gibi söyledi.
Bu kadını seviyordum. Avluyu geçip evine yaklaşırken ağır çekimde
onu izledim.
Bölüm 6
Namık kapıdan göründüğünde kalbim kulaklarımdan çıkacak gibiydi.
Kapıda üzerinden şorttan başka bir şey olmadan duruyordu.
Birbirlerine gülümsediler, Defne’nin beline hafifçe dokunarak onu
içeri buyur etti. Birden gözümün önünden kayboldular.
Mutfağına bakmak için çabaladım ama panjurlar kapalıydı. İçeriden
gelen ışık, pencerenin kenarlarından zar zor sızıyordu.
Kalbim aniden daha hızlı atmaya başladı ama kendimi koltuğa oturup
beklemeye zorladım. On dakika geçti, sonra yirmi. Dünyadaki tüm televizyonlar
aklımı değiştiremezdi. Bir anda yatak odasına bakmak için yukarı koştum,
karanlıktı, perdeler de açık. Sanırım mutfaktaydılar.
On dakika daha geçti ve oturma odasında volta atmaya başladım.
Yaklaşık 45 dakika geçtikten sonra duygularım beni ele geçirmişti. Arka kapıdan
çıktım, yavaşça bahçeden geçtim - mutfağına bir göz atmaya çalıştım. Işık
yanıyordu ve ocağın üzerinde bazı tencereler varmış gibi görünüyordu ama
Namık’dan ya da karımdan hiçbir iz yoktu.
Sonunda yan bahçeden aşağı süzülmeye karar verdim ve sonunda
oturma odasının penceresine ulaştım. Perdede tesadüfi bir boşluk vardı - ya da
ben öyle düşündüm. Şu anda bile bundan tam emin olamıyordum.
Gözümü açıklığa yaklaştırıp içeriye baktım. Gördüklerim beni bir
anda şok etti. Namık ve Defne kanepede oturuyorlardı. Fark ettiğim ilk şey,
karımın geceliğinin beline kadar çekilmiş olmasıydı - güzel göğüsleri olduğu
gibi açıktaydı. Namık’ın büyük ellleri onları kavramıştı - masaj yapıyor - meme
uçlarını sıkıştırıyordu. Karımın zevkle başını geriye atarken camdan hafif
inlemelerini duyabiliyordum. Dehşet, içinde çok fazla uyarıldığımı hissettim.
Yarrağıma hiç dokunmamıştım ama boşalmam an meselesi idi. Namık’ın şortu ayak
bileklerinde olduğu devasa yarrağının açıkta ve yukarı doğru yükseldiğini,
inanılmayacak kadar büyük olduğunu fark ettim. Defne'nin narin elinin onu
sardığını gördüğümde neredeyse yere yığılacaktım. Parmakları yavaş yavaş o
kocaman yarrağın üzerinde yukarı-aşağı hareket ederek masaj yapıyordu. Namık’ın
iri taşakları elinin hareketi ile aşağı yukarı sallanıyordu. Küçük parmakları,
onun kalın yarrağının etrafını saramıyordu bile..
Ağzım kurumuştu, gözlerim fal taşı gibi açılmıştı, dizlerim tam
anlamıyla bağı çözülmüştü. Kalbim deli gibi çarparken en son ne zaman bu kadar
tahrik olduğumu bile bilmediğimi farketmiştim. Boşalmam an meselesi iken Namık
patlama noktasına gelmişti.
Manzara inanılmazdı. O kocaman topları, içine hapsolan döllerin
yarrağının ucundan püskürtme den önce yukarı çekilmişti. Yarrağın gövdesindeki
kalın damar i̇yice kalınlaşmıştı. Bir anda kalın spermleri önce yarım metre
kadar yukarı çıkıp her ikisininde üzerine yağmaya başlamıştı. Defne nin narin
elleri her bir kasılmaya eşlik edecek şekilde yukarı aşağı hareket ediyordu.
Defne elini yukarı kaydırdıkça yeni bir sperm şelalesi geliyordu. Bu adam ne
zamandan beri boşalmamıştı acaba.
Namık ise, karımın dokunuşuyla inlerken zevkten çılgına dönmüş,
başını arkaya eğmişti. Şaşırmış bir şekilde duvarın arkasına saklanarak
dinledim. Karım boğuk bir sesle konuştu ve
"Vay canına, ne kadar çok boşalıyorsun." dedi
"Teşekkür ederim hayatım. Bu benim büyük toplarımdan dolayı
sanırım" diye yanıtladı. Durdu, devam etti.
"Tanrım, bu harikaydı." güldü.
"Böyle bir şey yapmamızı ne kadar çok istediğimi anlatamam.
Sihirli bir dokunuşun var."
Defne’nin sesi gergin, kafası karışmış ve tahrik ediciydi,
"Bunu yaptığımıza inanamıyorum! Kocam beni öldürecek!"
dedi usulca.
Namık güven verici bir ses tonuyla
“ Kocan senin böyle yaramazlık yapmandan zevk alıyor. Eminin ki
öğrendiğinde bayılacak” dedi Defne’nin geceliğini omzuna çekerken.
Sonrasında ikisi de ayağa kalkıp görüş alanımdan çıktılar. Son
anda Defne’nin oldukça gergin bir ses tonuyla
"Umarım haklısındır..." dediğini duymuştum.
Hızla evimize geri döndüm, neredeyse oturma odamızdaki kanepeye
uçarak oturup sakin görünmeye çalıştım. Çok geçmeden sürgülü kapının yavaşça
açıldığını duydum ve dağılmış görüntüsüyle Defne’nin odaya girdiğini gördüm. Saçları
dağınıktı ve derin nefesler alıyordu. Geceliği buruşmuştu. Onu çok arzuladığımı
farketttim. Hiçbir şey söylemeden ayağa kalktım. Onu kolundan tuttum ve onu
kanepeye fırlattım,
"Ne yapıyorsun Aşkim bekle.... lütfen....” dedi korku ve
yalvarma sesinden açıkça belli olurken
"Kapa çeneni." dedim, geceliğini kaldırdığım sırılsıklam
ıslak bir amı ortaya çıkmıştı, onu ters çevirdim ve aceleyle sikimi amına
gömdüm. Onu hiç bu kadar sırılsıklam hissetmemiştim, ıslanmanın
ötesindeydi.
"Sana ne desem bilmiyorum Defne. Sürtük gibi davranmana
bayılıyorum." Kıçına daha önce hiç olmadığı kadar sert bir tokat attım.
Yüksek sesle inledi,
"Aah aşkım! Ah hayır! Üzgünüm!"
"Onun büyük sikiyle oynamayı sevdin mi, seni küçük
sürtük?" Kalçalarına öfkeyle vurdum.
"Ohhh! Hayır! Nasıl?" Defne yüzünü yastıklara gömdü.
Utançtan şaşkına dönmüştü, benim söylediklerim kafasını karıştırmıştı, ama amı
ıslaklığıyla her şeyi anlatıyordu. Sert bir şekilde titremeye başladı, amının
şiddetle kasıldığını hissedebiliyordum, daha önce tecrübe etmediğim şekilde
boşalıyordu. Kafasını, kanepe yastığına gömüp çığlık atıyordu. Onun orgazmını
görmek kendi patlamama neden oldu ve ben de spermlerimi onun içine ve sırtına
boşaltıyordum. Bir süre üst üste kalıp nefesimizi düzenlemeye çalıştık. Yavaşça
birbirimizden ayrılırken ona baktım,
"Bana ne olduğunu anlat. Bana her şeyi anlat." Kendini
toplayarak oturdu. Gergindi hâlâ derin derin nefes alıyordu.
"Ben... İçeri girip mutfağa geçtim. İlk başta yemekle
ilgileniyorduk." Konuşurken kekeledi,
"Mmmm, mutfakta bana çok sürtünüyordu ve onun sertleştiğini
hissedebiliyordum. Uyarılmıştı." utanarak yüzünü kapattı.
"Sorun değil bebeğim, duymak istiyorum. Söyle
bana."
"Arkamdan geldi ve göğüslerimle oynamaya başladı... Bu...
içimde kıpırdanmaya neden olsa da ve ona durmasını söyleyemeyecek kadar
utandım."
"Bir şey söyledi mi?"
"Mmmmm, önce göğüslerimi sevdiğini ve onlara
doyamadığını söyledi..." duraksadı, hatırladığı için açıkça
heyecanlanmıştı.
"Yemekleri hazırlamayı bitirdik. Güveç artık hazırdı. Eve
gelmek için ayrılmadan önce beni oturma odasına çekti ve koltuğa oturttu."
Kızarmıştı, bunları anlatırken koltuğunda kıpırdandı,
"Sonra göğüslerimle oynamaya devam etti ve ben orada donup
kaldım. Bir saniye durdu ve hızla şortunu indirdi ve penisini çıkardı"
Açıklanamaz bir şekilde tekrar sertleşmeye başladım - onun her kelimesine
takılıp kalıyordum. Defne gözleri benimkilerden kaçıyordu,
"Bunu sevip sevmediğimi sordu." Boğazım aniden
kurudu,
"Devam et Aşkım. Ne dedin?"
"...ben... ona bu kadar büyük olmasına şaşırdığımı
söyledim." durakladı
"Elimi tuttu ve yavaşça yarrağının üstüne getirdi, bana ne
oldu bilmiyorum ama ben sadece... Bilmiyorum!"
"Tamam bebeğim... başka ne oldu?" diye fısıldadım. Dudağını
ısırdı,
"Bana onunla oynamamı ve onu boşaltmamı söyledi..."
Duraksadı ve derin bir nefes aldı,
"Ben de öyle yaptım."
"Vay anasına." Nefes nefese cevap verdim.
"Ah bebeğim ne yapıyoruz!? Bu çılgınlık!" Yüzünü
ellerinin arasına gömmüştü. Bacaklarını açarak karşılık verdim, ateşli amını
açığa çıkardım. Onu nazikçe kanepeye geri ittim ve erkekliğimi kıvrımlarına
hizaladım,
"Nihayet yaramaz bir kız oluyorsun ve bu halinin her
saniyesine bayılıyorum!" Dedim içine girerken
Bölüm 7
Birkaç gün daha geçti ve eve geç geldim. Eve girdim, ama
Defne’nin, arabası ön girişte olmasına rağmen hiçbir yerde bulunamadı. Ona bir
mesaj attım,
"Neredesin?" Birkaç saniye geçti ve
"Yaramazlık" diye bir yanıt aldım, mesaj gülen bir yüzle
göz kırpan emoji ile bitiyordu. Kan basıncım bir anda yükseldi, Namık’ın evine
bakmaya çalıştım ama pek bir şey seçemedim.
"Ne yapıyorsun?" Yanıtladım. Odanın içinde volta attım,
bir dakika geçti ve sonra bir mesaj aldım. Telefondan çekilen küçük bir
videoydu, benim için herhangi bir pornodan daha tahrik ediciydi. Karım Namık’ın
kocaman yarrağını aşağı yukarı öpüyordu, dudakları ile onun organına sarıyor ve
elinden geldiğince ağzına içine almaya çalışıyordu. Küçük görünen elleri ile de
ağır toplarına masaj yapıyordu. Emme sesleri beni zirveye taşımıştı Hemen
kendimi kanepeye attım. Karım komşumuzun yarrağını ağzına alırken Namık’ın
sesini duydum,
"Mmm. Evet bebeğim. Em onu." Namım telefonunu önlerinde
tutuyormuş gibi görünüyordu, ama sahip olduğum tek görüş onun büyük siki,
karımın ona zevk veren yüzü, dudakları ve dili. Bir an durdu, kameraya baktı ve
pis pis gülümsedi. Daha sonra onun kocaman aletine ıslak öpücükler kondurmaya
başladı.
" İşte bu... Ona bu koca yarrağı ne kadar sevdiğini
göster." Bir kıkırdama duydum ve sonra video durdu. Hemen tekrar oynattım
ve kucağıma boşalmadan önce ikinci izlemem sadece birkaç saniye sürdü.
"Seni görmem gerek." Ona acilen mesaj attım. Birkaç
dakika ve ardından bir cevap,
"Bir dakika içinde evde olacağım, şu an boşalmak üzere."
İnledim, kanepeye yaslandım, sanki anlık bir transa girmiş gibi tuhaf bir
rahatlama dalgası beni ele geçirdi. Tam uykuya dalacakken sürgülü kapı açıldı.
Defne yine dağılmış şekilde içeri girdi, ama bu sefer yeterince giyinik
değildi. Aslında hala sabah giydiği elbisenin içindeydi ama ruju dağılmıştı.
Aşağı baktı ve açıktaki sikimi ve etrafa püskürttüğüm spermleri gördü.
"Yani... Sanırım videoyu beğendin?" Ona baktım ama
sadece başımla onaylayabildim. Gülümseyerek tekrar kıkırdadı,
"Gidip dişlerimi fırçalamam lazım bebeğim, çok boşaldı."
Onun güzel kıçına merdivenlerden yukarı çıkarken bakıyordum.
Bölüm 8
Bunun devamı olacağına dair içimde bir his vardı ve bir sonraki
Pazar günü, kaçınılmaz olarak gerçekleşti. Pazar her zamanki gibi normal
başlamıştı. Defne ile havuz başında güneşlenip tembellik yaparken öğleden
sonra, Namık elinde içki şişeleri ile aramıza katıldı. O gün Defne havuza
sadece bikini altı ile gelmişti. Namık geldiğinde toparlanmamıştı bile. İlk
kadehlerimizi içerken sıradan olaylardan konuşmuştuk. Defne ikinci bardaktan
sonra sıcakladığını söyleyip havuza atladı. Peşinden de Namık girdi. Havuzda
yüzmekten çok birbirlerine su atarak şakalaşıyorlardı. Namık bir ara havuz
kenarına gelip içkisini aldığında Defne suya dalıp Namık’ın şortunu aşağı
çekmişti. Namık ise bu saldırıya aynı şekilde karşılık verip, Defne’nin yandan
bağlamalı mayosunun ipleri çözmüş ve havuzun dışına atmıştı bile. Namık gibi
karım da havuzumuzun etrafında çıplaktı. Suyun içinde ve dışında çırılçıplak
şakalaşıyorlardı. Namık Defne’ye bütün öğleden sonra şaka ile karışık
iltifatlar yağdırıyordu.
Defne arada sırada ben şezlongların birine uzanırken yanıma gelip
benimle oturmuş, erotik rahatlama hali içinde benimle flört etmişti. Hepimiz
içmiştik, Namık’ın ünlü kokteylleri su gibi akmıştı. İnanılmaz derecede tuhaf
bir öğleden sonraydı, ama neredeyse tüm süre boyunca umursamaz davranmaya
çalıştım, özellikle de ikisinin su yüzeyinin altında sessizce birbirleriyle
oynadıklarını fark ettiğimde bile. En azından söylemek gerekirse gerçeküstü bir
öğleden sonraydı.
Bir ara alkol rehaveti ile gözlerimi kapadım. Sonra. Aniden
uyandım, geceydi. Başımı salladım, verandaya baktım ve kimseyi göremedim.
Yorgun bir şekilde ayağa kalktım, alkol hala vücudumdaydı. İlk başta tamamen
sessizlik vardı, ama bu hemen uzaktan bir inilti tarafından kesildi. Boğuktu,
ama onun karım olduğundan emindim.
Panikledim, nereden geldiğini bilmiyordum. Eve koştum, onu aradım.
Oturma odasında değildi. Merdivenlerden yukarı yatak odamıza çıktım. Orada
değildi, neden olsun ki? Bir an karanlık odanın kapısında durdum ve tam gitmek
üzere dönerken onları gördüm.
Yatak odamız karanlıktı ama pencereden baktığımda karşı
evdeki aydıklıkta onları seçebildim. İkisi de çıplaktı, karım yatağında dört
ayak üzerine yayılmıştı. Zevkle inlerken başı geriye dönüktü. Namık onun amını
sikerken, göğüsleri ileri geri sallanıyordu. İtişleri sert ve güçlüydü. İri
elleri karımın seksi, narin belini sıkıca kavramıştı. Her ikisi de, sanki
saatlerce sikişmişler gibi, terli idi.
Yatağımızın kenarına çöktüm, sanki bir fırtına bir anda beni yere
sermişti. Vücudumda dönen duyguların kokteyli bunaltıcıydı, ama hepsine hakim
olan uyarılmaydı. Sikimi açığa çıkardım ama fiziksel dokunuş olmadan bile
patlamaya yakın olduğum için dokunmaya cesaret edemedim.
Onu hiç böyle görmemiştim, hiç böyle duymamıştım, aradaki mesafeye
rağmen iniltileri inanılmazdı. Defnenin parmaklarını onun amı kocaman yarrak
tarafından sikilirken çarşaflarını tutuyordu, yarrağın her giriş çıkışında
çığlık atıyordu. Kadınlığının içindekinin benim hiç olmadığım bölgelerine
ulaştığını o anda anladım.
Birden çenemin açık olduğunu fark ettim. Namık uzanıp onun
göğüslerini tutarken, onu düzerken onu kendine çekerken onları izledim.
"Oo bebeğim beğendin mi?" dedi Namık. Onları zar zor
duyabiliyordum,
"Bayıldım." eşim cevap verdi.
Yavaşladı, sikini içinden çekip Defne’yi döndürerek, sırtüstü
yatırdı. Amcığı şişmiş, sırılsıklam görünüyordu. Pırıldayan amın şeffaf ve
beyazımsı kadınlık salgıları ile kaplıydı. Defne'nin kadınsı özünü daha önce bu
kadar olduğunu hiç görmemiştim.
Namık eğildi ve onun göğüslerini öptü ve sonra da yarrağını Defne’nin
amına hizalarken ağzını. Namık, yarrağı yavaşça karımın içinde kaybolmaya
başlamıştı. Kalın şaftı onu açarken, sırılsıklam olan labia'nın etini gerip
sararken, büyülenmiş bir şekilde izledim. Defne’nin amı Namık’ın o
kocaman yarrağını sanki içine çekmek istiyordu.
Defne daha derine girmesi için bacaklarını kaldırdı, Namık
yüklenirken yüksek sesle inliyor, güzel ayakları havada kıvranıyordu. Bir kez
daha içine pompalamaya başladığında narin ayak parmaklarının kıvrılmasını
izledim. Onu alırken onun büyük topları tombul kıçının arkasına tokat atmaya
başladı. Defne Namık’a sarılmış, tırnaklarını da sırtına geçirmişti.
Birden odanın karanlığında yüksek sesle çalan telefonumla
irkildim. Her nasılsa arayan Defne'ydi.
"Alo?" diye cevap verirken titredim. salak gibi. Telefon
elinde bile değildi.
Çok geçmeden telefonun çarşaflarının altında bir yerde olduğunu ve
aramanın tesadüfi olduğunu fark ettim.
Sikişmelerinin artık net olan sesleri dayanılacak gibi değildi.
Zevk çığlıklarını duyduğumda telefonu hoparlöre yanıma koydum.
"Bana o koca yarrağını ver! Onu seviyorum!", inlemeleri
sarhoş ediciydi, gerçek üstüydü.
"Bu sıkı amcığı becermeyi seviyorum bebeğim. Sen yaşayan en
seksi şeysin." Homurdanarak demişti Namık.
Defne’nin iniltileri çığlıklara dönüşürken, amı içindeki yarrağın
darbeleri ile bedenini orgazma taşıyordu.
"Oh! Oh! Oh! Ah! Sik...! Daha hızlı Evet!
Geliyorum.......!!!!" İnlemesi, çığlıkları ortalığı yıkıyordu. Defne’nin
bacaklarını Namık’ın beline dolanırken, ayak parmakları kıvrılıp aşağı doğru
kilitlenmişti. Hayatının en güçlü orgazmı onu kasıp kavururken vücudu
kasılmalar içinde patladı.
Namık da kükredi, cinsel doruğunda Defne’ye katılıyordu.
"Bebeğim şu dar evli amına boşalacağım!" Büyük taşakları
kasıldı, tüm spermlerini karımın rahminin derinliklerine salıyordu.
Tutkuyla kucaklaşıp öpüştüler, sonunda yuvarlanıp yan yana
yattılar. Namık’ın devasa organı şimdi bacağı boyunca gevşek ve geniş bir
şekilde uzanıyor. Karım derin bir nefes alıyordu. Elini karnına koydu,
kıkırdadı, genişçe gülümsedi.
"Sanırım o evli amcığı biraz genişlettim. Üzgünüm Beğendin
mi?" dedi Namık
Seks sonrası rahatlamayla güldü, Defne
"Beğendim mi? Böyle boşalabileceğimi bile bilmiyordum... Bu
büyük yarrakların asla böyle bir zevk vereceğini bilmezdim." Elini
Namık’ın yarrağı üzerine koydu ve rahatlamış haldeyken nazikçe okşadı.
Namık gülümsedi, eğildi ve onu tekrar öptü,
"Bu yüzden komşu komşunun külüne muhtaç derler bebeğim. Seni
durmadan sikeceğim Defne hanım Şimdi..." durdu, kıçına tokat attı.
"Muhtemelen kocana geri dönmelisin."
Birdenbire kendime geldim. Etrafıma baktığımda her tarafa
boşaldığını fark ettim. Kasıklarıma bakarak fırladım.
Sonraki Bölüm.....