(212) Teşhiri Seviyorum - 2 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(212) Teşhiri Seviyorum - 2 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Teşhiri Seviyorum - 2

Önceki Bölümler

Bölüm 1



Bölüm 2


Pazartesi, okul, ders derken hafta sonu geldiğinde herkes tatil hazırlıklarını bitirmişti. Ben evden kesinlikle izin alamayacağımı bildiğim için bir plan yapmıştım. Cuma günü eve gidip tatilimizi riske atmamak için okul formasıyla gidecektim ve ablama telefon edip bir hafta boyunca onda kalıyormuş gibi yapmasını isteyecektim. Planım tutmuş, ablam kabul etmişti.


Bütün okul bir otelde kalıyorduk. Öğretmenler yoktu ama okulda gibiydik. İlk gün, yerleştikten sonra kent merkezine gidip bir şeyler almaya karar verdik. Tam dışarı çıkıp, taksi arıyorduk ki, fazla tanımadığımız dört arkadaşımız arabayla gelip bizi de götürebileceklerini söylemişlerdi. Tabii hemen atladık arabaya, Ama biz de binince 6  kişi olmuştuk. Arkadaki arabalar korna çalmaya başlayınca aceleden Murat kenara oturunca ben de hızla kendimi arabanın arkasına atıverdim. Murat'ın kucağından fazla ortada oturan Serkan'ın kucağına yerleşmiş oldum.


Yola çıktık. 


Üzerimde kısa okul eteği ve kısa bir tişört vardı. Sütyenim tahmin edeceğiniz gibi yoktu. Özel zamanlar dışında, giymeyi sevmediğim için külotsuz olduğumu sanırım hepsi biliyordu. Müziği sonuna kadar açmışlardı. Ben de yerimde duramıyor, müziğe eşlik ederek dans ediyor, Serkan'ın kucağında zıplıyordum. Bir ara müzikle ilgili bir şey söylemek için dönüp Serkan'ın yüzüne baktım. Bir yandan büyük zevk alıyor, bir yandan da ikide bir Murat'a bakıp tepkisini anlamaya çalışıyordu. Arada bir şoför koltuğundaki Ahmet'e bir şey söylemek için öne çıkıyor, herkesin amımı görmesini sağlıyordum.


Sanırım, tam da istediğim gibi, herkesin dikkati bende toplanmıştı, arabadaki erkeklerin ilgi odağıydım. Hatta Ahmet bile aynadan arkaya bakmaktan doğru dürüst önüne bakmıyordu. 


Hoşuma gidiyordu durum.


Kahkahalar atarak eğlenmeye devam ediyordum. Oğlanların önlerindeki kabarıklık görülmeye değerdi, hepsinin siki pantolonları delmek üzereydi. Onları böyle gördükçe daha çok zevk alıyor, bayılıyordum. 


Oynayıp kalktıkça eteğim iyice yayılmıştı.


Serkan Murat'ın yüzüne bakmaktan vazgeçmişti artık,. Ne benden bir tepki vardı, altımdaki kabarıklık için, ne de erkek arkadaşım olarak Murat'tan, Elini çaktımadan eteğimin altına sokmuştu. 

Çıplak kalçalarımı okşayan parmakları, ateş gibi yanıyordu. Ben yine arada bir Serkan'a ya da diğerlerine dönerek bir şeyler söylüyor, sonra popomu oynatmaya devam ediyordum.


Çocuklar da zevkten dört köşe vaziyetteydi, ağızlarının suyu akıyordu hepsinin, Gerçekten tam bir orospu gibi davranıyordum aralarında, Çarşıya geldiğimizde hepimiz indik. Serkan tuvalet aramaya gitti koşar adımlarla, 

Zavallı şey, sanırım otuzbir çekmeye gidiyordu. 


Dönüşte de arkaya geçen Ahmet'in kucağına oturdum. Tabii ki, bütün dönüş yolu boyunca Ahmet'in sikinin üzerinde zıplayarak gittim.


Murat'la aynı odada kalıyorduk. Odamıza çekildiğimizde birbirimize baktık. İkimiz de azmış vaziyette idik. Ben iki farklı erkeğin sikinin üstünde oturmaktan, o da yanı başında sevgilisinin ellenip koklanmasından azmıştı. 

Neden sonra elimi tuttu Murat, gözleri gözlerimdeydi. 


“Bugün çocukları çok fena azdırdın aşkım” dedi. 


“Ya, evet, öyle oldu aşkım. Ama ne yapayım, şartlar öyle gelişti. Arabaya sığmayınca hepimiz.”Sustum, sonra hınzır bir gülümsemeyle sevgilimin yüzüne bakıp itiraf ettim. 


“Herif dönüşte bir ara şortunun önünü açıp çıplak sikini dayadı götüme, aşkım. Nerdeyse, siz olmasanız arabanın içinde sikecekti beni. Aşko fark etmedin mi yoksa, iki kere boşaldım ben.” dedim cilveli bir sesle.


Ben bunu söylediğimde Murat'ın yüzü kıpkırmızı olmuştu. 


Utanmıştı sanırım. 


Fakat yüzündeki kandan fazlası bacak arasına hücum etmiş olmalıydı. Şortunun önü çadır gibi olmuş, siki kalkmıştı. Elimi uzatıp şortunun içinden sikini tuttum. Taş gibi olmuştu. Önünde diz çöküp sikini ağzıma aldım. Her yerini yalamaya başladım. Bunu yaparken gözlerimi gözlerinden ayırmıyor, sürekli emiyor, yalıyor, diliyordum. Dayanamayıp ağzıma boşaldı. Her damlayı yuttum. Lisede benim gibi bir kız arkadaşa sahip olmasından ne kadar mutlu olduğu gözlerinden belliydi.Kalktık, sarılıp uyuduk.


Ertesi gün öğleye doğru plaja indiğimizde, bütün herkes oradaydı. Daha tenha olan bir yer bulmak için iyice uzaklaştık. Bir süre güneşlendikten sonra bir gün önce yolculuk yaptığımız arkadaşlar geldi yanımıza, Davet ettik, onlar da yanımıza uzandılar. Murat'tan yine beni yağlamasını istedim. Canına minnet tabi, hemen vücuduma yağı sürmeye başladı. Diğerleri etrafımızda mevzilenmişler, gözleri sürekli benim yağlanan bedenimdeydi. Bakışları üzerimde hissedince iyice gevşedim. 


“Aşkım, bikinin arkasını çözsene, hiç olmazsa üstü yağ olmasın, beyaz iz kalmasın” dedim Murat'a, Sevgilim de çaresiz bağları çözdü, diğerlerinin bakışları altında çıplak sırtımı, yanlardan memelerimi yağladı. 


Bir süre bu şekilde yattım. 


Sürekli bikini altının kenarlarını düzeltiyor, iyice çekiştiriyordum. Bikinin ağı araya girmiş, götümün yanakları ortaya çıkmıştı. 

Hele sırtüstü döndüğümde dipleri düşecekti neredeyse, arkası çözülen bikini üstü altımda kalmıştı. 

Beyaz çıplak memelerim havaya dikilmiş, dimdik uçlarıyla ortadaydı. Bikininin altı zaten çekiştire çekiştire string gibi olmuş, amımın dudaklarının arasında kaybolmuş görünüyordu.


Ben sırt üstü döndüğümde erkeklerin ifadeleri gülünmeyecek gibi değildi. Murat da dahil olmak üzere dört erkek de iri iri açılmış gözlerini memelerime, kabarık am dudaklarıma dikmişler, her an üstüme atlayıp ısıracak gibi bakıyorlardı. 


“Haydi çocuklar”diyerek bir kahkaha attım. 

“Ne bakıyorsunuz öyle! Şu ilerideki üstsüz turistlerden ne farkım var benim” dedim. 


Az ötede orta yaşlı turistler de üstlerini çıkarıp uzanmışlar, bakışlara aldırmadan güneşleniyorlardı. Orta yaşta, biraz yayvan memeleri güneşin altında parlıyordu. Serkan dayanamadı, beni taklit ederek cevap verdi. 


“Yok artık Gizeeeem , Sen kendini onlarla mı karşılaştırıyorsun, Senin yanında onların lafı mı olur kızım, sen ilahe gibisin bizim için, Öyle değil mi Murat'” dedi. 


Murat da gözlerini ayırmıyordu benden. 


“Öyle tabi, Benim sevgilim bir tane” dedi. 


Kıkırdadım. Hoşuma gidiyordu onların hayranlıkları, egomu okşuyordu. Zaten bütün teşhirlerim, kendimi sergilemelerim, minik fingirdemelerim hep bunun için değil miydi? 

Erkekleri kendime hayran bırakmak, onları tahrik etmek,


Güneş iyice yakmaya başlayınca kalkıp kendimi denize attım. Biraz sonra erkekler de peşimden geldiler. 

Denizin içinde eğlenmeye, oynamaya başladık. 


Kahkahalar atıyor, şen şakrak birbirimize şakalar yapıyorduk. Diğer erkekler ne benden, ne Murat'tan ses çıkmayınca iyice abartmışlardı. Arada göğüslerimi elliyorlar, tutup suya atıyorlar, alttan dalıp götümü avuçluyorlardı. Hepimiz neşe içindeydik. Suyun içinde hopladıkça göğüslerimde zıplayıp duruyor, erkeklerin aç bakışlarını üzerimde topluyordu.


Akşama kadar plajda eğlendik, oynadık, güzel vakit geçirdik. Akşama doğru toparlandık, otele doğru yürümeye başladık. 


“Akşam bilardo oynayalım” diye bir fikir attı Serkan. 


“Ben oynayamam, siz gidin çocuklar”dedim dudaklarımı büzüp. 


“Biz öğretiriz sana Gizem, hadi mızıkçılık yapma” dedi Emre Yine de red etttim.


Yemekten sonra onlar bilardo oynamaya gittiler. Ben de odaya çıkıp kendime bakım yaptım. Baktım ki yalnız, etrafımda hayranlarım yokken vakit geçmiyor, bir güzel giyinip yanlarına gittim. Mini eteğimin altında, göbeğimi açıkta bırakan kısacık bir tişört üzerimdeydi. İçeriye girdiğimde tüm bakışlar bana dönmüştü. Bir şey tartışıyorlardı sanırım, sözleri yarıda kesilmiş gibiydi.


“İyi insan da lafın üzerine gelirmiş” dedi Emre. 


“OOOO. Benim dedikodumu mu yapıyordunuz yoksa” dedim gülerek, Emre Murat'a baktı önce, sonra bana, 


“Evet, sevgilin senin çok iyi oral seks yaptığını söylüyordu”  diye devam etti. Murat'ın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Kem küm yaptı, 


“Ya, benim sana bir şey yapamadığımı iddia ettiler, ben de.....”Devam etmedi ama, sanırım onlara anlattığı için kızacağımı düşünüyordu. 


Ah, tipik erkek egosu işte, Birbirlerine pipilerini göstererek yarış yapan, yatağa attıkları, siktikleri karıları kızları anlatarak böbürlenen mağara adamları, 


Bense normal bir şeyden bahsediliyormuş gibi yanağından öptüm sevgilimi, 


“Aman Murat, azdırmasana çocukları” diyerek bir kahkaha attım.


Gülüşmelerden sonra Murat'ın elindeki istekayı alıp bana verdiler, onu da kenara oturttular. Serkan ile ben aynı takımdaydık. Bütün atışları bana yaptırıyordu. Diğer takımdaki Ahmet ve Emre ise topu sürekli masanın ortasında ya da uzak taraflarında bırakıyorlar, benim uzanmamın zor olduğu yerlerden atış yapmam için özellikle hareket ediyorlardı. 


Aptallar, benim domalmamı görmek için bu kadar uğraşmalarına gerek yoktu ki! Ben daha acemi bilardocu olarak istekayı bile doğru dürüst tutmayı bilmediğimden her seferinde Serkan arkama geçiyor, bana atış yapmayı gösteriyordu. 

Ben de kasıklarımı masaya dayıyor, götümü mümkün olduğu kadar havaya kaldırıyordum. Serkan da neredeyse şortunu delmek üzere olan sertleşmiş sikini arkamdan dayıyor, kollarını iki yanımdan uzatıp ellerimi tutuyordu. Sanki oyun oynamıyor da, doggy pozisyonunda seks yapıyorduk.


Bütün sinir uçlarım arkamdaki sertliğe kilitlenmişti. 


Gülüyordum, eğleniyordum ama acayip de tahrik oluyordum. 


Ben biraz isteka tutmayı öğrenince Serkan, Hadi bakalım bu sefer sen kendin yap," diyerek eteğimin altından götüme bir şaplak atıyor, sonra da geri çekilip bana nasıl durmam gerektiğini söylüyordu.


Oyun ilerledikçe Serkan'ın talimatlarıyla oyunu her zaman oynayan biri gibi bir bacağımı masanın üzerine atmaya, arkasından atış yapmaya başladım. Kahkahalar atarak, alkışlar arasında, her fırsatta götümü elleyerek, parmaklayarak bilardo oynuyorduk. 


“Evet Gizem, oluyor. Şimdi kıçını biraz daha havaya kaldır. Masaya uzan. Tamam, şimdi vur” diye Serkan sürekli beni yönlendiriyordu. Ben de o ne diyorsa, bütün talimatları harfiyen yerine getirerek bütün her tarafımı gösteriyordum.


Herşeyi tamamlamak istercesine Serkan gidip hepimize dondurma almış gelmişti. Emre dondurmamı alıp bana verirken. 


“Sevgilinin çok övdüğü oralı bir görelim dedik," deyince yine kahkahayla gülerek karşılık verdim. 


Artık terbiye sınırını iyice aşmışlardı doğrusu ama öyle hoşuma gidiyordu ki aralarında olmak, beğenilmek, istenmek,...


Sıra bana gelince Serkan'e bırakmıştım dondurmayı, Atışımı yapınca gidip elinden almak yerine, elini tutup dondurmayı öyle yalıyordum. Bu görüntü de onlar için muhteşem bir gösteri oluyordu. Dondurmanın ucunun etrafında dilimi dolandırıyor, sonra boğazıma kadar sokuyor, gülümseyerek sımsıkı dudaklarımın arasından tekrar dışarı çekip tekrar yalıyordum.


Biraz sonra Serkan, 


“Tutup durma şu dondurmayı, ellerin yapış yapış olur, oynayamazsın” diyerek dondurmayı ellettirmemeye, kendi elleriyle ağzıma sokup çıkarmaya başladı. Sıra geldiğinde gidip domalıyor, atışımı yapıyor, gelip Serkan'in elindeki dondurmaya dokunmadan oral yapıyordum. Serkan işi abartıp elini kaçırıyor, ben de yarağa susamış azgın bir orospu gibi tamamen açtığım ağzımla dondurmayı yalayabilmek için saldırıyordum.


Serkan elini indirebildiği kadar aşağı indirip dondurmayı pantolonunun önüne dayıyordu. Ben de önünde eğilip sikinin hizasındaki dondurmayı ağzıma alıyordum. Bütün bunlar şakalaşmalar, kahkahalar arasında olduğu için Serkan de cesaret bularak dondurmayı birden benim ağzıma bastırıyor, benim ağzım, yüzüm, döl içinde kalmış gibi bembeyaz dondurma oluyordu. Ben de dilimi olabildiğince çıkarıp ağzımın etrafındaki dondurmadan taşanları yalıyordum.


Yarım saat içinde masanın çevresine o kadar çok yaşıtımız seyirci doluşmuştu ki adeta hayatımın teşhir sahnesini gerçekleştiriyordum. 


Bu arada da iyice işi öğrenmiş, neredeyse onlar kadar güzel atış yapmaya başlamıştım. Bu güzel atışlardan sonra sadece bizimkiler değil, ne taraftan geçersem o taraftaki seyirciler aferin bravo diyerek popoma şaplak atıyorlar, bazıları mıncıklıyorlardı. Atış için her masaya domaldığımda, her bacağımın birini masanın üstüne kaldırıp atış yaptığımda eteğim tamamen açılıyor, külotsuz amım ve sımsıkı yuvarlak götüm tamamen ortaya çıkıyordu.


İkide bir arkadan atış yapmam gerekiyor, bu kez iyice geriye kaykılıyordum. Bu sefer de, zaten kısacık olan t-shirtümün altından dimdik meme uçlarım dışarı taşıyor, bu kez eteğimin altından amımı görebilmek için herkes yamuluyordu. Arada seyirciler işi iyice azıtmaya başlamışlardı. Artık oyun bizim grubun oyunu olmaktan çıkmış, etraftaki masalarda oynayanlar oyunu bırakmışlar, bizi, daha doğrusu beni izliyorlardı.


Ufaktan ufaktan başlayan laf atmalar iyice edepsizleşmeye başlamıştı. Bir ara tuvalete gidip geri gelen sevgilim Murat o lafları duydu.


"Off, O duruşa vuruş kaç kuruş yavrum", ,


“Gel biraz da bize domal, ,Gel benimkini yala” 


“Bence dondurmayı yalamayı bırak, benimkini yala”diye laf atmaya başlamışlardı. 


Murat bütün bunlardan hoşlanmasına, benim de fazlasıyla eğlenmeme rağmen işlerin çığırından çıkmaya başladığını görünce kolumdan tuttu, 


“Gel aşkım, hadi gidelim artık” dedi.


Çıkarken etrafımızdaki seyirci kalabalığını yararak yanından geçtiğimiz herkes eteğimin altına elini sokup okşamayı pandiklemeyi ihmal etmiyordu. 


Hep birlikte kazasız belasız oradan çıkıp odalarımıza gittik. Bütün hafta boyunca bir kız dört oğlan, beş kişi bir arada takıldık. 


Hatta bazı geceler birbirimizin odalarında oyunlar oynadık. Bir gece yine monopoly oynayıp, bir sürü bira içmiştik. Kafam oldukça iyi olmuştu. Oyunda erkekler benim üzerime oynuyorlardı. Tabii kaçınılmaz olarak, elimdeki tüm parayı kaybetmiştim.

“Ee ben battım beyler” dedim


“Aaaa çok erken oldu. Ama istersen kredi açabiliriz” dediler


“Nasıl kredi?”

“İşte tshirtünü satın alabilirim” dedi birisi


“Eteğini de ben satın alayım” dedi bir başkası. Gülümsemiştim. Amaçları belliydi.


“Nasıl yaa. İçimde sütyen yok ki!”


“Aman Gizem!  zaten biliyoruz senin göğüslerini gördük. Ne güzel oynuyoruz” dediler neredeyse hep bir ağızdan.”


“Tamam ama ucuz a vermem” dedim. Tshirtümün karşılığnda oldukça iyi para ve 4 tane de cadde aldım. Eteğimi vermemiştim.

Sonrasında oyuna devam etmiştik. Saatler geçiyordu ama erkeklerin eteğimi elde etme çalışmaları boşa gidiyordu. Hepsinin elindekini birer birer almıştım. Vakit de geç olmuştu. Uykum gelmişti.

Oyun bittiğinde halının üzerine yayılmıştık. Sohbet ederken gözlerimi kapattım, bir ara içim geçti. Bizimkiler sohbete devam ediyorlardı. Ben götümü dışarı doğru çıkartıp yan yatmıştım. Başımın altına bir yastık yerleştirirlerken uyandım ama gözlerimi açmadım. Eminim hepsi benim eteğimden görünen şeylere ve halının üzerine yayılmış memelerime bakıyordu. Sırayla herkes uyuya kaldı. Ama hepsinin olmasa da bazılarının uyuyor numarası yaptığını fark etmiştim.


Nitekim Serkan'la Emre yavaşça kalktılar. Kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Ben de göz ucumla onları izliyordum. Beş on dakika sonra, gidip Murat'ın uyuyup uyumadığını kontrol ettiler. 


Uyuduğunu anlayınca benim yanıma geldiler. 

 

Heycanlanmıştım. 

 

Oyunu sürdürmelerine izin verecektim.

 

 

Sonraki Bölüm...