(114) Amsterdam’da Bir Haftasonu (2) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(114) Amsterdam’da Bir Haftasonu (2) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Amsterdam’da Bir Haftasonu (2)

Amsterdam’da Bir Haftasonu (2)

İlk bölüm Amsterdam'da Bir Hafta Sonu 1

Cuma günüydü ve sevgili kocamın önemli toplantısı vardı. Şık koyu renk takım elbisesini giymesini izlemiştim. Resepsiyon taksinin geldiğini söylemek için arandığında öpüşerek vedalaşmıştık. Yatağımın çarşaflarına gömüldüm ve kısa süre sonra yaşadığımız heyecanlı geceyi hayal ederek uykuya daldım. Uyandıktan sonra sakince bir banyo yaptım ve giyindikten sonra dışarı çıkıp Amsterdam'da yapılması beklenilen turistik şeyleri yaptım: kanallarda bir gezi ve Anne Frank'ın evini ziyaret.

Geri döndüğümde kocam çoktan dönmüştü. Günü iyi geçmiş, her şey yolunda gitmişti.

Tüm sözleşmeler imzalanmış ve bu akşam şirket yöneticileriyle birlikte bir kutlama yemeğine davet edilmiştik. Bir şişe berrak beyaz şarap açtık ve iki büyük kadeh doldurduk.

"Dün gece güzel bir geceydi," dedi.

"Böyle şeyler yaşamayalı uzun zaman olmuştu."

Tebessüm ettim.

"Oldukça eğlenceliydi, değil mi? Dışarıdaki insanların bizim hakkımızda ne düşündüklerini hayal bile edemiyorum," dedim gülümseyerek ve önünde seviştiğimiz pencereye baktım. İkimiz de gülüştük.

"Gerçekten hoşuna gitti, değil mi, ne bileyim, böyle açıkta olmak." Murat bardağının üzerinden bana bakarken bunu bir soru olarak değil, bir açıklama olarak söylediğini hissettmiştim.

Yavaşça başımı salladım.

"Aşkım ilk başta biraz ürktüm ama sonra yaptığımız şeyin heyecanı etkisini gösterdi. Önemli olan dışarıda kimin olduğunu bilmemekti. Sadece bir kişi de olabilirdi, onlarca kişi de olabilirdi, belki de hiç kimse olmayabilirdi. Hiç bu kadar çılgınca ve bu kadar çok sayıda orgazm olmamıştım."

Murat gülümsedi. Uzanıp elimi tuttu ve sıktı.

"Seni seviyorum, bebeğim" dedi şefkat dolu bir sesle.

"Aramızdaki şeylerin pek iyi gitmediğini biliyorum ama yeniden başlamamızı, ilk tanıştığımız zamanki gibi olmamızı istiyorum."
Ben de onun elini sıktım ve ona gülümsedim.

Ben bu gece için eşyalarımızı hazırlarken kocam duş aldı. Ona sürpriz olarak yeni bir elbise almıştım. Ben duşta Murat’ın yerine geçerken öpüştük. O anda kendimi ona hiç olmadığım kadar yakın hissettim. Duştan çıktığımda o da giyinmek üzereydi. Havluyu alıp çıplak bedenimi sevgiyle kuruladı. Göğüslerimin uçlarını öptü ve meme uçlarımın belirginleşmesini sağlamıştı. Daha da ileri gitmesini isterdim ama zamanımız azalıyordu.

Siyah dantelli kısa bir tanga giyip tuvalet masasına oturdum ve dantelli çorabımı giyerken beni izlediğini görmüştüm. Çoğu erkek gibi o da jartiyer giymeme bayılırdı. Elbiseyi yataktan alıp giydim ve askısını boynumun arkasından geçirirken bana bakarak gülümsedi.

"Vay vay, bu biraz cesurca," diye sırıttı, göğüslerimin arasından neredeyse göbeğimde biten derin dekolteye bakarak.

"Çok cüretkar değil, değil mi?" Biraz endişeyle sordum.

Başını salladı.

"Büyüleyici görünüyorsun." Gülümsedim, yanına gittim ve onu öptüm.

Elbisenin içinde kendimi biraz savunmasız hissettiğimi itiraf etmeliyim. Arkası neredeyse açıktı ve eğer göğüslerim bu kadar diri olmasaydı, üzerlerindeki kısacık giysiden sıyrılacaklarından biraz endişelenebilirdim. Resepsiyonda ilerlerken, bana doğru yönelen hayran bakışları fark etmeden edemiyordum. Gülümsedim.

Bu, bir kadının kendini iyi hissetmesini sağlayan şeylerden biriydi.

Gittiğimiz restoran mükemmeldi. Eşleriyle birlikte gelen üç müdür tarafından çok iyi ağırlandık. Carl ve projede kocamla birlikte çalışmış olan Hans adında başka bir adam da oradaydı. Yemek ve şarap harikaydı ve yöneticilerin bana verdiği bir hediyeyi açarken nefesim kesilmişti.

İçinde harika bir kolye vardı. Yıldönümü hediyesi olduğunu söylediler. Kolyeyi kutudan çıkardım ve yöneticilerden birinin boynuma takmasına izin verdim. Kolye, göğüslerimin arasındaki derin vadide uzanıp tenimin üzerinde ışık parıltıları saçarken herkes ona hayranlıkla bakıyordu.

Yemek bitince, herkes geç olduğunu söyleyip vedalaşana kadar oturup sohbet ettik. Hepsi de Amsterdam'da kaldığımız sürenin geri kalanından ikimizin de keyif almasını umduklarını ve yakında tekrar gelip onları ziyaret etmemiz gerektiğini söylediler. Şirketin arabası dışarıda müdürleri bekliyordu , Hans eve gitmesi gerektiğini çünkü karısının onu bekleyeceğini söylemişti. Carl geç bir saatte bir şeyler içmeyi önerince kanal kenarında dolaşarak bir bar aramaya başladık. Hava serinlemeye başlamıştı ve Murat ceketini çıplak omuzlarıma doladı. Gülümseyip ona teşekkür ettim.

Red light bölgesinin kenarında bir bar bulup şarap sipariş ettik. Carl bize sigara sardı ve yemekle birlikte tükettiğimiz içkiler, şarap ve otla birlikte ikimiz de kısa sürede mutlu ve rahatlamış bir ruh haline bürünmüştük. Güldük, şakalaştık ve Carl'a kocamın yıldönümü hediyesinden bahsettiğimde çok şaşırmıştı.

"Böyle güzel ve anlayışlı bir eşe sahip olduğun için çok şanslı bir adamsın," dedi sırıtan Murat’a.

Başka bir bara, Pink Flamingo'ya geçtik. Burası otelimizden çok da uzak olmayan küçük bir çıkmaz sokağın başında gizlenmişti. Dışarıda yanıp sönen büyük bir neon flamingo asılıydı. İçerisi biraz gürültülüydü ama o sırada hepimizin canı bir şeyler istiyordu ve ben de içtiğimiz ve tükettiğimiz şeylerin etkisini hissetmeye başlamış, iki adamın kollarına yapışmıştım.

Barın önünde üç tabure bulup kısa bir revü kıyafeti giymiş, güler yüzlü barmene içkilerimizi söyledik. Birden müzik çalmaya başlamıştı ki, bizi şaşırtan bir şekilde barın tepesine iki güzel kadın çıktı. İçlerinden biri, buranın müdavimlerinden olduğunu tahmin ettiğim Carl'ı görünce gülümsedi. Bar boyunca dans etmeye, müşterilerle şakalaşmaya ve bunu yaparken kısa kıyafetlerini çıkarmaya başladılar. Çok geçmeden ikisi de tamamen çıplak kalmıştı.

Ardından barda oturan insanların kucaklarına doğru kaymaya başlayarak, küçük bir ücret karşılığında çıplak vücutlarını özgürce keşfetmelerine izin vermeye başladılar. Kocam da sırasını, etkileyici güzellikteki memelerini okşadıkça kıkırdayan ve zaten uzamış olan meme uçlarını çeken koyu saçlı güzelden almıştı. İnanılmaz derecede uzun bacaklara sahip uzun boylu sarışın barın üzerine oturdu ve bacaklarını Carl'ın boynuna dolayarak kalabalığın alkışları arasında, yüzü pürüzsüz tüysüz amının içine gömülene kadar onu kendine çekiverdi.

En sonunda onu özgür bıraktığında öne doğru eğilerek Carl'ı öperken dilini boğazının derinliklerine sokmuştu. Uzaklaşırken, Carl'ın onunla konuştuğunu görmüştüm, o da bana doğru baktı, başını salladı ve gülümsedi. Carl'dan ayrılarak benim oturduğum yere doğru ilerledi. Kucağıma kaydı, göğüslerini göğüslerime yapıştırdı ve beni dudaklarımdan ıslak bir şekilde öptü. Tam o sırada parmaklarını elbisemin askısında hissettim. Müdahale etmeye çalışsam da ellerim kenara çekilmişti. Birdenbire askı çözüldü ve etrafımızda duran kalabalığın büyük sevinci ile elbisem aşağı doğru indirildi.

Sarışın çıplak göğüslerimi herkese gösteriyordu. Yardım için eşime döndüm ama o sadece gülümsüyordu.


Hemen sonra hatırladığım şey, sarışının çıplak göğüslerimi emmeye başlamasıydı.

Hissettiğim duyguya inanamıyordum, sadece böyle bir yerde böyle teşhir ediliyor olmak değil, aynı zamanda etrafımdaki erkekler neler olup bittiğine bakmak için çabalarken, göğüslerimin emilmesinin verdiği heyecandan ve hassas meme uçlarımın ısırılmasından gerçekten zevk alıyordum.

Göğüslerimi emmeye devam ederken elimi tutup bacaklarının arasına götürdü. Çıplak amındaki ıslaklığı hissettiğimde şaşırmamıştım tabii ve parmaklarımın ılık ıslaklığa kaymasına da karşı koyamamıştım. İnliyordu ve hassas meme ucumu acıyla ısırırken ben de ciyaklıyordum.

Bakışlarını barda oturmuş aramızdaki aksiyonu izleyen arkadaşına çevirmişti. Benden uzaklaşıp tekrar barın üzerine tırmandığında bir an için hayal kırıklığına uğramıştım. Elbisemi düzeltmeye çalışarak göğüslerimin üzerinden yukarı doğru çektim, ancak daha tutturamadan iki kız tarafından aniden kollarımdan tutularak barın üzerine doğru sürüklendim.

Bir kez daha elbisemin önü belime kadar inmiş ve göğüslerim artık odadaki herkese teşhir edilmişti. Ardından ikisi de birer göğsümü alıp ağızları ve elleriyle beni yalamaya başladılar. Bir oda dolusu erkeğin önünde yarı çıplak olmak ve iki çekici çıplak kızın göğüslerimi emmesi bana inanılmaz bir his vermişti.

Birden kalabalığın teşvik tezahüratları arasında, elbisemin kalçalarımın üzerinden kurtulana kadar sıyrılıp ayaklarımın dibine düştüğünü hissettim. Aşağı baktığımda Murat'ın atılan elbiseyi barın üzerinden kucağına doğru kaydırdığını gördüm. Artık sadece kısa siyah dantel tangam ve jartiyerimle teşhir edildiğim için kalabalıktan çılgınca bir tezahürat yükseliyordu. İçgüdüsel olarak bunun bir son olmadığını biliyordum; heyecanlı kalabalık şimdi daha fazlası için bağırıyordu. Odanın içinde "Çıkar, Çıkar, Çıkar" çığlıkları kulaklarımda çınlıyordu.

Kocama ve Carl'a baktım. Görünüşe göre Carl tezahüratların başını çekiyordu ve sevgili kocama baktığımda sadece gülümseyerek omuzlarını silkeledi.

Çığlık atan kalabalığı izlerken, onların her şeyi görmesini istiyor olduğumu biliyordum. O anda, erkeklerle dolu bir odada tamamen çıplak olma hissini yaşamayı her şeyden çok istediğimi biliyordum, onların aklında tek bir şey vardı, çıplak vücudumun her özel detayını görebilmek. Müzik havada gümbürdüyordu yanımda şehvetli bir şekilde dans eden iki çıplak refakatçime baktım.

Gülümsediler.

Sarışın olan öne doğru eğildi ve kalabalığın gürültüsü arasında kulağıma bağırdı,

"Tamamen soyunmanız gerekecek yoksa buradan canlı çıkamayabiliriz. Onları hiç bu kadar heyecanlanmış görmemiştim." dedi

"Çıkar, Çıkar, Çıkar," diye bağıranlara şimdi de yere vuranlar eşlik ediyordu. Yapmak zorundaymışım. Parmaklarım üzerimdeki son parçaya gittiğinde sloganlar kesildi, bir tezahürat yükseldi ve birkaç cep telefonunun havaya kaldırıldığını fark ettim. Kalabalığın içinde bir yerlerde bu anı gelecek nesiller için fotoğrafladıklarını hemen fark etmiştim. Hiç vakit kaybetmedim. Hızlı bir hareketle tanga sıyrıldı. İnce kayışlar yırtıldı ve yırtık ıslak tangayı havaya kaldırıp kalabalığın içine fırlattım. O anda her şey ortaya çıktı ve salonda büyük bir alkış koptu. İki arkadaşım zafer selamıyla kollarımı başımın üzerine kaldırmıştı ve az önce yaptığım şeyin yarattığı heyecan beni neredeyse oracıkta boşaltacaktı.

Ortalık sakinleşmeye başladığında kocam ve Carl bardan inmeme yardım ettiler. İnsanlar beni tebrik etmek ve elimi sıkmak için öne atılmıştı. Kocam, atılmış elbisemi tekrar giymeme yardımcı oldu. Barmaid bana memnuniyetle kabul ettiğim uzun bir içki ikram etti. Ama artık gitmek istiyordum. Otele geri dönmek istiyordum. Her şeyden çok istediğim şey kocamın benimle sevişmesi idi.

Hâlâ gösteri için bana teşekkür etmek isteyen kalabalığın arasından sıyrılıp Krasnapolsky'ye doğru yola koyulduk. Otelin merdivenlerinde Carl'a iyi geceler diledik. Yanaklarımdan öptü ve bu harika akşam için teşekkür etti. Yarın bizi arayacağını söyledi. Aceleyle asansöre bindik ve kapılar kapanmadan önce birbirimizin kollarındaydık. Kocamın eteğimi yukarı çektiğini hissettim ve elleri çıplak popomu kavrarken kendini bana doğru itti, kasıklarını çıplak amıma sürttü. Asansörden süitimize kadar olan kısa mesafede çılgınca elbisemi çıkarıp koridor boyunca çırılçıplak koştum.

Neyse ki sabahın o saatinde etrafta başka misafir yoktu.

Süite girdikten sonra hiç vakit kaybetmeden yatak odasına geçtik. Kocam kıyafetlerini hızla çıkarırken yatağa uzanıp parmağımı iyice yağlanmış amıma sürtüyordum ki kocam bacaklarımın arasına girip içime girdi. O gece ona doyamadım. Daha fazla sevişemeyecek kadar yorgun düşene ve birbirimizin kollarına sarılıp derin bir uykuya dalana kadar defalarca ıslak amıma boşalmıştı.

Devamı....