Tembel Kocam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tembel Kocam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tembel Kocam (Bölüm 4)


(Bu hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. Hikayeye ait diğer bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.)

Saatin alarmıyla zor bela uyandım. Bir iki saatlik uyku yetmemişti. Üstelik kayınpederim amımı götümü dağıtmıştı. Resmen ruh gibi gittim iş yerine. Kendime gelmek için içtiğim kahvelerin sayısını hatırlamıyorum. Ali bey büroya öğleye doğru geldi. Onun da gözünden kaçmamıştı uykusuz olduğum. Gülerek,
"Ne o fıstık, sabaha kadar beşik mi salladın?" diye sordu. Ben de içimden (Ne beşiğinden bahsediyorsun, yarak yedim, yarak!) diye geçirdim,

"Yok, midem ağrıyor, sabaha kadar uyuyamadım, mideme kramplar giriyor!" dedim.

"Geçmiş olsun güzelim! Ozaman bugün seni fazla yormayayım!" dedi. Anlayışı için teşekkür ettim. Kahvesini götürdüm, işimin başına döndüm.

Aklım görümcem de kalmıştı, acaba kayınpederim azarlamış mıydı onu? Yada dövmüş müydü? Gerçi bana söz vermişti yapmayacağına dair, ama yine de merak etmiştim. Aradım görümcemi. Fakat görümcemin cep telefonu kapalıydı. Daha da meraklanmıştım şimdi. Mesaim bitene kadar birkaç kez daha aradım, yine kapalıydı. İyiden iyiye kaygılanmaya başlamıştım, kızın başına kötü bir şey geldi diye.

Akşam eve girdiğimde bir sürprizle karşılaştım. İlk defa başıma geliyordu böyle birşey. Kayınpederim kendi elleriyle sofrayı hazırlıyordu. Salondaki masayı donatmıştı. Güzel yemekler vardı. Porselen takımları çıkarmıştı. Mumlar falan yakmış, çiçekler vardı. Bir ufak rakı ve bir şişe de şarap! Müzik setinden slow şarkılar çalıyordu. Görümcem yoktu ortalıkta. Kayınpederim beni görünce,

"Hoş geldin aşkım, hemen sofraya buyur!" dedi. Bana salonun ortasında çekinmeden 'Aşkım' dediğine göre, görümcem evde değildi. Sofraya otururken görümcemin nerede olduğunu sordum. Kayınpederim de gülerek,

"Trabzon'daki teyzesinin yanına gönderdim! Bir süre orada kalsın da, biz de seninle evde başbaşa kalalım diye düşündüm!" dedi.

Ne diyebilirdim ki,

"İyi etmişsin aşkım!" dedim, oturdum sofraya. Bana şarap doldurdu, kendine rakı. Şarabı da ilk defa içiyordum. Yemeğimizi yedik, içkilerimizi içtik. 3. kadehten sonra benim kafam iyi olmaya başlamıştı. Kayınpederim, sanki onun kendi karısıymışım da, yeni evlenmişiz de balayına çıkmışız gibi, beni şımartıyordu. Bu ilgiyi oğlundan bile görmemiştim.

"Kafam dönüyor, galiba sarhoş oldum!" dediğimde, beni kaldırdı ve kucağında yatak odama taşıdı. Yatak odama girdiğimizde bir kere daha şaşırdım. Orada da mumlar yanıyordu. Yatağımın üzerine gül yaprakları serpmişti.

Beni nazikçe yatağa bıraktı. Kendi elleriyle soydu, sonra kendisi soyundu. Ayak uçlarımdan öpüp yalayarak yukarılara çıktı. Vücudumda öpüp yalamadığı, emmediği yer bırakmadı. Göğüslerimi, amımı, götümün deliğini, beni bir kez orgazm edene kadar yaladı. Hiç acele etmiyordu bunları yaparken. Keyfini çıkara çıkara öpüp yalıyor, emiyordu. Ben de gözlerimi kapamış, zevkten uçuyordum tabii. Bir saattir yalıyordu her yerimi. Ben artık ikinciye orgazm olmak üzereydim,

"Hadi gir içime!" diye inlemeye başladım. Ama kayınpederim yalamaya devam ediyordu. Çıldırıyordum, biran önce o yarağı amımda istiyordum. Dayanamadım ve birden doğruldum, kayınpederimi sırtüstü yatırdım.

Yarağını biraz yalayıp, bolca tükürükle ıslattım. Sonra hemen üstüne çıktım, elimle yarağını amımın deliğine hizalayıp oturdum üstüne. Amımı yardıra yardıra aldım köküne kadar içime o koca başlı yarağı. Amımın içini doldurmuştu yarağı. Hemen zıplamaya başladım. Deli gibi zıplıyordum. Kayınpederimin yüzünde bir gülümseme, kollarını başının altına koymuş, zıplayışımı keyifle seyrediyordu. Ben de gözlerinin içine baka baka zıplamaya devam ediyordum, inleye inleye. Orgazm olup boşalmıştım, ama zıplamaya devam ettim bir süre daha. Sonra halim kalmadı, yığıldım kaldım öylece. Kayınpederim daha boşalmamıştı, yarağı içimde kütük gibi duruyordu. Onun da boşalmasını isterdim, ama yorulmuştum.

Kayınpederimin üstünde bir süre kalıp, biraz kendime gelince kalktım. Yatağa dört ayak domaldım, siksin diye. Ama kayınpederim halen kolların başının altında, gülümsüyordu sadece. Yarağı kazık gibi, göbeğine yapışmıştı, kalp gibi atıyordu. Döndüm,

"Ne oldu, niye gülüyorsun? Sikmeyecekmisin beni?" diye sordum. Doğruldu,

"Sikeceğim tabii ki, ama sana bir hediye aldım, çok hoşuna gidecek!" dedi ve yastığın altından bir paket çıkardı, verdi. Merakla açtım paketi. İçinden, aynı gerçek yarak gibi, ten rengi, damarlı, plastik yarak çıktı.

"Hoşuna gitti değil mi, titreşim özelliği de var, altındaki siyah kısmı çevir bak, titreşmeye başlıyor!" dedi. Dediği kısmı çevirdim, hakikaten plastik yarağın başı ve gövdesi titreşmeye başladı.

"Titreşim hızını ayarlayabiliyorsun!" diyerek elimden aldı, altındaki kısmı biraz daha çevirdi. Şimdi daha çok titreşiyordu.

Ben halen dörtayak pozisyonunda duruyordum. Plastik yarağı yüksek titreşimdeyken arkadan amıma soktuğunda bir tuhaf oldum. Salatalıktan çok daha iyi idi bu alet, amımın en ücra köşesini bile uyarıyordu. Arda bir de sokup çıkarıyordu.

"Bir elinle tut da çıkmasın!" diyerek bana devretti. Artık kendim sokup çıkarıyordum. Kayınpederim de götümün deliğini yalamaya başladı. Götümü sikecekti.

"Bir saniye çıkar aleti!" dedi. Aleti amımdan çıkardığımda, kayınpederim yarağını tükürükleyip, biraz uğraştan sonra götüme girdi.

"Şimdi tekrar sok amına!" dedi. Tekrar sokarken sanki amım daralmış gibi hissettim. Kayınpederim de götüme pompalamaya başlayınca ben zevkten kudurdum. Ve çığlık çığlığa orgazm olup, resmen işer gibi boşaldım! Hemen benden sonra da kayınpederim boşaldı, götümün içini doldurdu dölleriyle. Zaten uykusuz ve yorgun olduğum için, o gece bir daha sikişmedik. Kayınpederimin kollarında uydum...

Her gün en az bir yarağım vardı artık. Gündüzleri genelde Ali bey büroda tek sikiyordu beni. Bazen yine Mustafa beyle birlikte sikiyorlardı. Birkaç kere de Ali bey büroda yokken Mustafa beyle tek sikiştim. Haftasonları da Cavit beyle Gölbaşındaki villasına gidiyorduk, orada bol bol sikiyordu beni. Evde de kayınpederim sikiyordu. Sürekli Ali bey, Mustafa bey, Cavit bey ve kayınpederim dörtgeni arasındaydım. Ve ben sikildikçe daha daha ister hale gelmiştim, sikişmediğim günü gün saymıyordum. Artık seks manyağı olmuştum sanki, yolda giderken bile erkeklerin yaraklarına bakar olmuştum. Bu arada bankada epeyce bir param birikmişti. Ama harcayamıyordum o parayı. Gerek te yoktu zaten, çünkü her gün bir sürü para alıyordum. Bunun yanı sıra maaş da alıyordum. Gerçi bir kısmını kayınpederime veriyordum, ama yine de çoğu bana kalıyordu.

Akşamları eve geldiğimde hep, kayınpederim yemeği hazırlamış, sofrayı donatmış ve beni bekliyor oluyordu. Bir akşam eve geldiğimde yine yemek hazırdı, ama masada fazladan 3 tabak daha vardı. Bu sefer mumlar ve çiçekler yoktu, şarap da yoktu, onun yerine 2 büyük rakı ve mezeler vardı. Ayrıca Arabesk müzik çalıyordu.

"Hayırdır, misafir mi gelecek?" diye sordum. Kayınpederim de,

"Evet aşkım, arkadaşlarımı yemeğe davet ettim, birazdan gelecekler!" dedi.

"Tanıyormuyum?" dedim.
"Yok tanımıyorsun aşkım, ama merak etme, üçü de çok yakın arkadaşımdır! Göreceksin, çok candan, çok efendi insanlar. Kayınvaliden öldükten sonra, beni birçok kez evlerine yemeğe davet ettiler, altında kalmak istemiyorum! Haa, arkadaşlarımın yanında içmen uygun olmaz diye, bugün senin için şarap koymadım masaya. Meyvasuyu veya meşrubat içersin bu akşam sen de artık, kusura bakma lütfen aşkım!" dedi.
"Önemli değil!" dedim. Merak etmiştim, acaba nasıl insanlardı...

Nihayet gelmişlerdi. Kayınpederim arkadaşlarını,

"Buyrun, buyrun, geçin, hemen sofraya buyrun!" diyerek içeri aldı. Elleri boş gelmemişlerdi. Birinin elinde bir demet çiçek vardı, biri tatlı getirmişti, diğerinde de bir büyük rakı vardı. Hepsine hoşgeldiniz dedikten sonra ellerindekileri aldım, mutfağa gittim. Çiçeği vazoya koyup masaya götürdüm. O sırada kayınpederim sırayla arkadaşlarını takdim etti. Kadir, Şinasi ve Erkan. Sonra da onlara,

"Bu da benim güzel gelinim Hümeyra! Çok hamarattır kendisi, nasıl sofra hazırlamış ama!" dedi. Oysa elimi bile değmemiştim, hepsini kendisi hazırlamıştı. İsmi Erkan olan (Çiçeği getiren),

"Hamarat olduğu belli, yemekler harika görünüyor! Güzelliğine de diyecek laf yok!" dedi. Diğer ikisi de iltifat etti.
Başladık yemeğe...

İçlerinde fizik olarak en düzgün, en uzun boylu, atletik ve yakışıklı olanı Erkan idi. Bana bakarken, benimle konuşurken gözlerinin içi gülüyordu. Erkan'ı daha kapıda ilk gördüğümde kanım kaynamış, içim bir tuhaf olmuştu. Yemek yerken genelde diğerleri kayınpederimle sohbet ediyor, Erkan ise daha çok benimle konuşuyor, sürekli küçük küçük iltifatlar ediyordu. Hiç birşey yapmadan karşımda otursa bile, Erkan'a baktığımda bir tuhaf oluyordum. Bir de dikkatimi çemişti, diğerleri rakıları löp löp götürürken, Erkan çok ağırdan gidiyordu. Diğerlerinin 6. veya 7. dubleleri bitmişken, Erkan'ın daha 2. dublesi nerdeyse dolu duruyordu. Arasıra bardağını kaldırıyor,

"Haydin şerefe!" diye diğerlerine gaz verip, tokuşturuyor, bardağını ağzına götürüyor, ama dudağını değdirip geri bırakıyordu masaya. Bunu bir kez daha yaparken göz göze geldik ve bana gülümseyerek göz kırptı. Ben de diğerlerine çaktırmadan ona göz kırpıp gülümsedim...

Masadaki iki büyük rakı bitmiş, Şinasi'nin getirdiği rakıyı da açmışlardı. O şişe de bitmek üzereyken, Erkan'ın dışında hepsi yamulmuştu, artık konuşurlarken ağzılarından çıkan laflar anlaşılmıyordu. Tuvalete gitmeye kalktıklarında da, ağır çekimde ve yalpalayarak yürüyorlardı. Şinasi zaten zom olmuştu, tuvaletten geri geldiğinde masaya ulaşamadı bile, en yakın koltuğa zor attı kendini. Koltukta sızdı sızacak durumdaydı. Kayınpederimle Kadir de yanyana oturdukları için, birbirlerine yaslanıyordu sürekli. Hatta tuvalete bile birlikte gidip geldiler, birbirlerine destek olarak. Bir tek Erkan'da yamulma falan yoktu, eve ilk geldiği gibi duruyordu, o da hemen hemen hiç içmediğinden dolayı.

Bir ara Erkan da tuvalete gitmek için kalktı. O anda dikkatimi çekti, Pantolonunun önü kabarıktı. Çadırı dikmemişti, fakat kalkmış yarrağını bacağına doğru yan yatırmıştı. Yarağı, sanki cebinde salatalık varmış gibi duruyordu. Kayınpederimle Kadir'in arkasından, bana yine gülümseyip göz kırparak gitti. Daha banyonun kapısını açar açmaz bana seslendi, "
Hümeyra canım, havlu yere düşmüş ıslanmış, temiz havlu varmıydı?" diye.

"Getiriyorum hemen!" diyerek kalktım, dolaptan temiz havlu aldım götürdüm. Ama gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Erkan banyonun kapısı açık olduğu halde, çıkarmış yarağını şarıl şarıl işiyordu. Ben de kapının ağzında elimde havluyla dikilmişim, hayretle Erkan'ın yarağına bakıyordum. Yarağını yandan görüyordum. Yarağının boyu abartısızdı, fakat eğriydi! Eğri derken, Kangal sucuğun yarısı gibi eğriydi. İlk defa öyle bir yarak görüyordum. Şimdiye kadar gördüklerim nerdeyse cetvel gibi dümdüzdü. Amımın karıncalanmaya başladığını hissettim.

Tam işemesi bittiğinde, beni farketmesin diye geri koridora kaçacaktım ki,

"Hoşuna gitti mi?" diyerek bana doğru döndü ve yine gülümseyerek göz kırptı. Ve benim şaşkın bakışlarım altında yarağını lavaboda yıkayıp, havluyu istedi. Şaşkın şaşkın girdim banyoya, havluyu verdim. Yarağını havluyla kuruladıktan sonra yarağını geri pantolonuna koyup, havluyu kirli sepetine attı. O anda farkettim lavabonun yanındaki havlu tertemiz ve kuruydu, yani yere düşüp ıslanmamıştı. Sırf yarağını göreyim diye havlu götürmemi istemişti. Ve yarağı hoşuma gitmişti. O yarağın amıma götüme girdiğini hayal ediyordum ki, Erkan götümü avuçlayıp,
"Umarım bu gece hemen uyumazsın canım!" dedi ve beni banyoda öyle şaşkın şaşkın bırakıp, salona gitti.



Erkan banyodan çıktıktan sonra, ben bir iki dakika daha kaldım. Halen şaşkınlıktan ve heyecandan dizlerim titriyordu. Elimi yüzümü yıkadım kendime gelmem için, sonra ben de salona geçtim. Erkan, zaten yamulmuş kayınpederimle ve Kadir'in kadehlerini yeniden doldurmuş,

"Hadi beyler kaldırın, şerefe, en kötü günümüz böyle olsun!" diyerek, onları iyice zom etmek için gaz veriyordu. Geldiklerinde yanlarında getirdikleri şişe de bittiğinde, Erkan kayınpederime,

"Biz artık kalkalım, ben elemanları evlerine bırakayım! Bak rakı da bitti zaten!" dedi, boş rakı şişesini tepesi aşağı çevirip sallayarak. Ama kayınpederim,

"Yok yav, valla mı? Harbi bitti mi? Dur, dur, bir şişe Viski olacaktı odamda... Almanya'daki biraderin hediyesi... Onu getireyim!" diye kalktı. Ama ilk adımında sendeledi, düşecek gibi oldu. Erkan kalktı hemen, koluna girdi kayınpederimin. Kadir ise kahkahalarla gülüyordu kayınpederimin haline, ama kendi hali daha berbattı, sandalyeden düştü düşecek gibi oturuyordu.

Erkan kayınpederimle bir iki adım ilerledi, ama kayınpederimi zapt edemiyordu. Hemen ben de kalktım yardıma, bir koluna da ben girdim kayınpederimin. Odasına kadar gitmeyi bırak, ilk boş koltuğa kadar anca gidebildik. Kayınpederimi koltuğa oturtmak zorunda kaldık. Kayınpederim koltuğa yayıldı, doğru düzgün oturamıyor, ama halen,

"İçerde Viski var, Viski içeceğiz daha!" diyordu. Erkan da,

"Tamam, ben getiririm, sen otur!" diye geçiştirmeye çalışıyordu. Kayınpederim bozuk plak gibi, 

"Viski'm nerde kaldı yav? Getirsenize Viski'mi!" diyordu. Meğer sarhoş avutmak ne kadar zormuş. Erkan baktı olacak gibi değil, bana göz kırparak,

"Hadi canım, şu Viski'yi bulup getirelim!" dedi. "Tamam!" dedim. Ben önden, Erkan arkamdan kayınpederimin odasına gittik.

Ben Viski'nin yerini biliyordum, bir defa kayınpederimin odasını temizlerken dolabın birinde görmüştüm. Tam dolaba yönelmiştim ki, Erkan aniden kolumdan tuttuğu gibi, beni ellerim yatağa gelecek şekilde domalttı. Eteğimi belime topladı, külodumu yana çekti, fermuarını indirip yarağını çıkardı, amıma bir seferde kökledi. Bir eliyle omzumdan, diğer eliyle kasığımdan tutup, hızla gidip gelmeye başladı. Fakat nasıl şiddetli ve hızlı pompalıyordu öyle, beynim kafatasımdan dışarı fırlayacak gibi hissediyordum. 2-3 dakika demeden ben orgazm olup boşalmıştım. Heyecandan ve zevkten dizlerim, kollarım zangır zangır titriyordu. Sanki ayağımın altından yer çekiliyordu. Kollarımın da dermanı kalmamış, yapışmıştım yatağa. Erkan son bir kez kökleyip, amımı doldurdu dölleriyle. Yarağını amımdan çıkarıp, beni çevirdi ve yarağını ağzıma verdi. Yalatıp temizlettikten sonra yarağını geri pantolonuna soktu ve fermuarını çekti. Sonra da hiç birşey olmamış gibi,

"Viski nerede?" diye sordu.

Ben böyle kısa ama şiddetli sikiş görmemiştim, adam 3 dakikada sikip bitirmişti beni. Zorla ayağa kalkabildim. Dolaptan Viski'yi çıkardım, verdim. Başka da bir şey konuşmadan odadan çıktık. Salona vardığımızda, Kadir de oturduğu sandalyeden kalkmış, kayınpederimin yanındaki koltuğa yayılmış, sızmıştı. Kayınpederim ise, gözlerini açacak hali yoktu, fakat halen durmadan Viski'sini soruyordu. Erkan,

"Bak getirdim Viski'ni!" deyip, bir bardak doldurup uzattı kayınpederime. Kayınpederim elini uzattı, ama bardağı tutamadı. Bardağı görmüyordu bile. Bunun üzerine Erkan kendi eliyle içirdi, kayınpederimin üstüne başına dökülmesin diye, yine de birazı dökülmüştü. Kayınpederim bir bardak daha istedi. Erkan da,

"Tamam, doldurup getireyim!" dedi, ama doldurmadı, bardağı masaya bıraktı. Erkan'la oturduk sandalyelerimize. Hiç konuşmadan gülümsüyorduk birbirimize. Arada kayınpederime bakıyorduk, sızdı mı diye. Öbür ikisi zaten horul horul uyuyordu.

5-10 dakika geçmeden kayınpederim de sızmış, horlamaya başlamıştı. Erkan kalktı yanıma geldi, elimden tuttu, elimi öptü,

"Hadi prenses, bana yatak odanı göster!" diyerek kaldırdı beni. Elinden tuttum, adeta sürüklercesine götürdüm odama. Yatağımın yanında, ayakta öpmeye başladı beni. Rahat bir yarım saat kadar ayakta sarılıp, birbirimizi okşayarak ateşlice öpüştük. Dudaklarımdan sonra boynumu boğazımı öptü, yaladı. Tişörtümü çıkardı, ben de sutyenimi çıkardım. Göğüslerimle ilgilendi epeyce, öptü, kokladı, yaladı, emdi. Göğüslerimi emerken, aynı zamanda da eli eteğimin altından götümün okşuyordu. Amımın içine halen Erkan'ın dölleri duruyordu. Döllerin bir kısmının da külodumun alt kenarlarından bacaklarıma doğru süzüldüğünü hissedebiliyordum.

Önümde çömelip göbeğimi öptü, yaladı. Sonra eteğimin yanlarındaki fermuarlarını indirip, eteğimi düşürdü yere. Karşısında şimdi sadece altı ıslak külotla duruyordum. O giyinikti ve halen önümde çömelikti. Külodumun kuru kısmının üstünden amımı öptü, kokladı, acıtmadan hafif hafif ısırdı. Elimi atıp külodumu indirmek istediğimde elime vurdu, hemen geri çektim elimi. Beni döndürdü, yine külodumun üstünden götümün yanaklarını öptü, kokladı, ısırdı acıtmadan. Sonra doğrulup, kıçıma şaplak attı ve
"Git güzelce yıka gel amını!" dedi.
"Tamam!" deyip, dolaptan geceliğimi alıp üstüme geçirdim ve salonun kapısından bizimkilere baktım. Üçü de bıraktığımız gibi horlaya horlaya uyuyordu. Gittim banyoya, külodumu çıkarıp kirli sepetine attım. Amımı (ve belki sikmek ister diye götümü de) şampuanla bir güzel yıkadım, amımın içine ılık su tuttum, döllerden arındırdım.

Yatak odama döndüğümde, Erkan da çırılçıplak soyunmuş, yatakta sırt üstü yatıyordu. Kalkmış yarağını sıvazlıyordu. Geceliğimi çıkarıp, yanına yatacağımda, yatağa çıkmamı ve yatağın tahta başlığından tutunup, yüzünün üstünde ayakta durmamı istedi. Dediği yaptım, bacaklarımı ayırmış, tam yüzünün üstünde duruyordum. Alttan amımı seyretti bir süre. Elini kaldırıp, başparmağıyla amımın dudaklarını okşadı. Sonra başlıktan tutunarak yavaşça yüzüne doğru çömelmemi istedi. Çömeldim.
"Biraz daha çömel, amını ver ağzıma!" dedi. Biraz daha çömeldim. Erkan'ın dudaklarıyla amımın dudakları birleşmişti şimdi, amımla öpüşüyordu. Sonra dilini çıkardı, amımın dudakları arasında gezdirmeye başladı. Başparmağı da klitorisimi okşuyordu. Orgazm olmak üzereydim. Dili şimdi göt deliğimle amımın arasındaki bölgeyi yalıyordu. Oramın yalanmasından bukadar çok tahrik olacağımı bilmiyordum, inleyerek ve kasılarak orgazm olup boşaldım. Yüzüne oturup kalakalmıştım öylece.

Erkan amımın akan sularını da yaladıktan sonra altımdan çıktı. İndi yataktan. Beni de indirdi. Yatağın öbür tarafına geçtik ve makyaj masamın sandalyesini biraz geri çekti, oturdu. Yarağını eliyle dik tutarak,

"Hadi, otur!" dedi. Tam yüzüm ona gelecek şekilde, bacaklarımı ayırıp oturacaktım ki,

"Hayır, arkanı dön, bacaklarını birleştir, sandalyeye oturur gibi otur!" dedi. Arkamı döndüm ona, öne doğru hafif eğilerek yanaştım kucağına. Eliyle tuttuğu yarağını amıma yerleştirdi ve "Otur şimdi!" dedi. Doğruldum ve oturdum. Taşaklarına kadar almıştım amıma. Yarağı yay gibi eğri olduğu için, amımın içinde şimdiye kadar hiç bir yarağın değmediği bir noktaya değiyordu bu pozisyonda. Ve varlığını bile bilmediğim bir noktamı uyarıyordu.

Makyaj masasının aynasından, yüzümü, göğüslerimi ve vücudumun göbeğime kadar olan kısmını görebiliyordum. Dik bir şekilde oturup kalkmaya başladım. Kendi kendimi sikiyor gibiydim. Ama zıplayamıyordum, bir kolunu belime sarmıştı sımsıkı, sadece birkaç santim yükselip oturuyordum. Diğer elini de klitorisime atıp okşamaya başlayınca, orgazm olacağımı hissettim. Şimdi beni kendine çekerek, o azıcık oturup kalkmamı da engellemişti. Ben de kucağında kalçalarımı ağır ağır kıvırmaya başladım, değirmen taşı gibi döndürüyordum. Aynadan, yüzümün şekilden şekle girerek aldığı ifadeyi görerek, sessiz sessiz orgazm oldum, boşaldım. Halen beni sımsıkı tutuyordu. Amımın suları yarağına akmaya başlayınca bıraktı beni.

O birşey demeden kalktım kucağından, hemen diz çöküp, yarağını yalamaya başladım. Ama fazla yalattırmadı, ayağa kaldırdı beni. Kendi de kalktı sandalyeden. Beni yatağın tam kenarına oturttu. Sonra da ayak bileklerimden tutup, havaya kaldırdı ayaklarımı. Şimdi sırtım yatağa yapışmış, bacaklarım havadaydı ve iki eliyle iki ayak bileğimi tutuyordu. Ayak bileklerimi bana doğru ittirip, götümün yükselmesini sağladı. Geriye takla atacakmışım gibi duruyordum bu pozisyonda. Fakat böylece göt deliğim tam eğri yarağının hizasına gelmişti. İki ayak bileğimi sağ eline aldı, sol eliylede yarağının kafasını, iyice ortaya çıkmış göt deliğime yerleştirdi. Ve belini ileri oynatarak götüme soktu. Yarağının hepsi götüme girince, iki eliyle iki ayağımı ayrı ayrı tutup göğsüne koydu. Ayak tabanlarım göğsüne değiyor, dizlerim şimdi yay vazifesi yapıyordu.

Sonra da bacaklarımın kasıklarımla birleştiği yerlerden iki eliyle tutup kendine çekerek, götümü sikmeye başladı. Götüme her köklediğinde, yay gibi esniyordum. Götüm bir yükseliyor, bir iniyordu. Bu şekilde götümün sikilmesi değişik bir zevk veriyordu, ama benim için zor bir pozisyondu. Boynum ve belim ağrımaya başlamıştı. Bunu ona söylediğimde durdu ve

"Domal ozaman!" dedi, yarağını götümden çıkardı. Hemen ayaklarımı göğsünden indirdim ve yatağın üstünde dört ayak domaldım.

"Biraz geri gel, yatağın kenarına yanaş iyice!" dedi. Dört ayak olduğum halde geri kaydım, dizlerim yatağın kenarına gelene kadar.

"Tamam, iyi böyle!" dedi. Yanaştı arkama. Daha tam kapanmamış göt deliğime soktu yarağını tekrar.

Ve kasıklarımdan tutup pompalamaya başladı götüme. Daha kalın yaraklar yemiş götüme, Erkan'ın eğri yarağı çok rahat girip çıkıyordu. Götüm hiç acımadığı gibi, şimdi daha çok zevk alıyordum götümün sikilmesinden. 20-25 dakika sikti götümü. Hatta ben bir ara orgazm olmaya yaklaşmıştım. Götümü sikerken amımla da oynasa, kesin orgazm olacaktım. Ve bir kez daha orgazm olmak istiyordum o anda. O ellemeyince, ben attım elimi amıma. Fakat anında elimi tutup çektirdi amımdan. Götüme daha hızlı ve seri pompalamaya başladı. Yatağın başlığı şimdi duvara durmaksızın 'Tak, tuk!' vururken, taşakları da aynı hızda amıma çarpıyordu. Orgazm olmaya iyice yaklaşmıştım. Artık ben de götümü onun kasıklarına doğru vuruyordum ki, aniden durdu, yarağını götümden çıkarıp amıma soktu. Ve deminki hızda amıma pompaladı. Amıma birkaç girip çıkmasıyla orgazm oldum boşaldım. Benden hemen sonra da o boşalttı döllerini amıma.

İkimiz de terden yapış yapıştık. Biraz amımın içinde durdu. Kendimize gelince çıktı amımdan. Biraz uzandık. Öpüştük bir süre. Sonra kalktı, giyinmeye başladı.

"Gidiyormusun? Gitme, birlikte uyuyalım!" dedim. "
Çok isterdim, ama olmaz! Ben de diğerleri gibi salonda yatacağım!" dedi. Giyindikten sonra da,

"Kocan olacak o serseriye çok fazlasın prenses!" deyip, alnımdan öptü, ışığı ve kapımı kapatıp, salona yatmaya gitti. Ben de temiz bir külotla geceliğimi giydim, yattım. Yine kayınpederim sayesinde, Karizmatik bir erkekle, ilginç bir sikiş deneyimi yaşamanın hazzıyla, gayet mutlu ve huzurlu bir şekilde uyudum.

Tembel Kocam (Bölüm 3)

(Bu hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. Hikayeye ait diğer bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.)

Kayınpederimi karşımda görünce telaştan ne yapacağımı bilemedim. Reflexle yatakta biraz doğruldum, sütyen takmadığım için, göğüslerim görünmesin diye de yorganı boğazıma çekerek,

"Buyur baba?" dedim. Kayınpederim, evlendiğimden beri ilk defa yatak odama giriyordu. Ben evde yokken girip çıkmışsa, bunu bilemem tabii, ama ben odadayken bu ilkti. Kayınpederim hemen parmağını dudağına götürüp
'Sus!' işareti yaptı, ardından da, "Sus, sesini çıkarma sakın!" diye fısıldadı. Ceketini çıkarıp yere attı ve gömleğinin düğmelerini çözerek, yatağa doğru yürümeye başladı. O anda aklımdan, acaba içmeye gittiği arkadaşlarının birinden 'Fazla mesai' sikişmelerimi mi duydu diye geçirdim.

"Baba, ne oluyor? Napıyorsun?" dedim kısık ve titrek bir sesle. Kayınpederim yine 'Sus!' işareti yapıp,

"Kes sesini! Gıkını çıkarırsan boğarım seni, öldürürüm! Sonra da o kızım olacak Lezbiyen orospuyu gebertirim! Kimse de elimden kurtaramaz! Bu yaşta evlat katili yapma beni!" dedi. Kayınpederim yatağımın başucunda dikilip, kararlılıkla soyunurken, ben resmen şoktaydım, beynimden vurulmuş gibiydim. Görümcemle sevişmemizden haberi olamazdı. Bu imkansızdı. Ama neden 'Lezbiyen orospu' lafını etti?

"Baba sen içmişsin, sarhoşsun, ne dediğini bilmiyorsun!" dedim. Kayınpederim pantolonunun kemerini çözüyordu o sırada.

"Evet bir iki duble içtim, ama sarhoş değilim! Ne dediğimi de, ne gördüğümü de gayet iyi biliyorum! 
Demek yaraksızlıktan kudurdun, salatalıkla siktiriyorsun kendini! Merak etme, yarak hasretini gidereceğim şimdi, burada gerçek yarak var! Göreceğiz bakalım, kızım mı iyi sikiyor, ben mi!" diyerek önü kabarmış külodunu da indirdiğinde, ben çifte şok yaşıyordum bu kez. Birincisi, demek görmüştü görümcemin amıma salatalık soktuğunu (ama bu nasıl olabilirdi?). İkincisi ise, kayınpederimin yarağı! Damarlı, mantar başlı, iri bir yarağı vardı. Taşakları da şimdiye kadar gördüklerimden kat kat büyüktü. Külodunu çıkardığında, yay gibi gerilmiş yarağı göbeğine yapışmıştı.

"Ama baba..." dememe kalmadı. Bir eliyle kökünden tutup, nişan alır gibi aşağıya doğru bastırdı yarağını. Diğer eliyle de ensemden çekerek, ağzıma dayadı yarağının mantar başını. Besbelli yalamamı istiyordu. Ne isterse yapacaktım. Hem de seve seve yapacaktım. Kayınpederimin beni sikme düşüncesi tuhaf bir şekilde amımı ve külodumu ıslatmamış mıydı? İşte şimdi bu gerçekleşmek üzereydi. Ama acemice davranmam gerekiyordu. Çünkü kayınpederim sadece görümcemle yaptıklarımızı biliyordu, onu da kısmen biliyordu. Yaraksızlıktan kudurduğum için görümcemi ayarttığımı, kızını bu yüzden Lezbiyen ilişkiye teşvik ettiğimi düşünüyordu. Yani sikiştiğim erkeklerden, yediğim yarraklardan haberi yoktu.

Bundan dolayı acemi ve masum davranmam gerekiyordu. Dudaklarımı aralamadım, hareketsizce durdum. Yarağının başını dudaklarıma sürterek,

"Hadi, yala!" dedi. Nasıl yapılacağını bilmiyormuşum gibi, dilimi çıkarıp, yarağının başına birkaç kez hafifçe dokundurup çektim dilimi. Kayınpederim sabırsızlanmıştı,

"Anlaşıldı, benim salak oğlan hiç vermemiş ağzına! Öyle değil, ağzına alacaksın, dondurma yalar gibi yalayıp, emeceksin! Hadi, aç ağzını!" dedi. Ağzımı biraz açtım ve yarağının başının bir kısmını ağzıma alarak emmeye başladım. Sadece ucunu emzik emer gibi emiyordum, ama ağzıma sokup çıkarmıyordum.

"Biraz daha aç ağzını!" deyip bastırdı. Biraz daha açtım, o da tekrar bastırınca başı ağzıma girdi. Ama sanki ağzıma bütün bir domates sokmuşlar gibiydi. Nefes almakta zorlanıyordum, gayri ihtiyari gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü.

Kayınpederim, "Ohhhhhh!" diyerek biraz durdu, sonra geri çekti, yeniden soktu. Çıkardı, soktu. Ve sokup çıkarmaya başladı. Ağzımı sikiyordu, ama sadece yarağının başı girip çıkıyordu. Her ne kadar istesem de yarağının hepsini ağzıma alamazdım. Dudaklarım yırtılacaktı. Bir süre sonra dişlerim acıtmış olmalıydı ki,

"Anlaşıldı, sen bu işi beceremiyorsun!" deyip çekti ağzımdan. Sonra yorganı çekip ayaklarıma doğru fırlattı. Başucumda dikiliyordu yine. Eli hemen geceliğimin yakasına gitti, oradan daldırıp göğüslerimi okşamaya başladı. Göğüs uçlarım zaten sivrilmişti, onları parmaklarının arasına alıp oynamaya başladı.

Sonra da eğilip dudaklarımı öpmeye başladı. Ben tabi bu öpüşlerine karşılık vermiyordum, dudaklarımı aralamıyordum. Nefesi Rakı kokuyordu. Çenemden tutarak alt dudağımı aldı dudaklarının arasına, biraz emdikten sonra dilini ağzıma soktu, dilini dilimle oynaştırdı. Tekrar alt dudağımı öptü. Ben de şimdi hafiften onun öpmelerine karşılık veriyordum. Öpmeyi bırakıp, "Kay şöyle biraz!" diyerek yatağa girdi. Beni sırtüstü yatırdı, kendisi sol yanının üzerine yattı. Yine daldırdı elini geceliğimin yaka açıklığından, başladı göğüslerimi okşamaya. Dudakları ve dili de şimdi boynumda, boğazımda geziniyor, öpüyor, yalıyordu. Yavaş yavaş göğüslerime iniyordu dudakları, dili.

Geceliğimi çıkardı. Şimdi sadece külotumla yatıyordum. Tamamen serbest kalan göğüslerimi rahatça okşayıp, öpüp, kokladı, yaladı, emdi. Külotuma doğru iniyordu. Sırtüstü yattığım için görmüyordum, ama külotum muhtemelen geçenki gibi ıslanmıştı, çünkü amım sulanmıştı. Biran önce amıma geçmesini istiyordum. Amımı yalamasını istiyordum. Ama kayınpederim göbeğimle külodumun arasında oyalanıyordu. Çıldırıyordum, fakat (Amımı yala!) diyemiyordum. Kayınpederim oyalanmayı uzattıkça uzattı, külodumun kenarlarından görünen tenimi öpüp, kokluyor, yalıyordu. Ve ben kuduruyordum, (Amımı yalasana be adam!) diyemiyordum...

Nihayet iyice kaydı aşağı, doğruldu. Külotumu sıyırdı dizlerime kadar, sonra da ayaklarımdan çıkardı. Ama atmadı hemen kenara, önce kokladı külodumu, "Ohhhh, mis gibi kokuyor!" diye mırıldandı. Sonra benim görümceme yaptığım gibi, ayırdı bacaklarımı, dizlerimden yukarı kırdı. Amım götüm kabak gibi çıkmıştı. Dizlerimin içlerinden, kasığıma kadar sağlı sollu öperek amıma geldi. Gömdü yüzünü amıma. Dudakları amıma değdiğinde elimde olmadan irkildim. Öptü, kokladı, yalamaya başladı amımı. İçimden çığlık atmak istiyordum, saçlarına elimi geçirip, yüzünü amıma bastırmak istiyordum. Ama yapmıyordum. Elimde olmadan kıpraşıyordum sadece. İnlememek için de alt dudağımı emiyordum. Ellerim yanlarda çarşafı sımsıkı tutmuştum. Kayınpederim kendi kendine bir şeyler mırıldanıyor,

Tam orgazm olacağım sırada yalamayı bıraktı. Doğrulup yukarı kaydı. Bacaklarımın arasına yanaştı. Herhalde istediği pozisyonu bulamamıştı,

"Yastığı ver!" dedi. Verdim. Götümün altına koydu yastığı. Şimdi amım biraz yükselmişti. Yarağını kökünden tutarak, amımın dudakları arasında yukarı aşağı sürttü biraz. Sonra mantar başını tükürükledi iyice, amımın girişine denk getirip, bastırmaya başladı. Başı girdi ama, ikimiz de epey bir zorlandık giresiye kadar. Ben bağırmamak için zor tuttum kendimi.

İçimde bir yerleri yırtarcasına ilerliyordu mantar başlı yarak, amımı yara yara. Dibimi bulduğunda nefesim kesildi. Amımın her milimetresini doldurmuştu yarağı. Kocaman taşakları da göt deliğime dayanmıştı. İyice abanmıştı üstüme. İçimde hareketsiz bekliyordu. Rakı kokan nefesini boynuma, kulağıma veriyordu. Garip garip mırıldanıyordu. Hareketleneceği zaman iki elimle beline sarılıp, kendime çektim,

"Baba yavaş! Kurban olurum yavaş yap baba!" diye inledim. Kulağıma,

"Amına salatlık sokmaya benzemiyor, değil mi? Dedim sana, gerçek yarak var burda! Bunun yerini hiçbir şey tutmaz! Bundan sonra salatalık falan sokmak yok, o sümsük kızıma da siktirmeyeceksin kendini! Yaraksızlığını ben gidereceğim bundan sonra! Tamam mı?" dedi. "Tamam baba!" dedim. 

"Baba değil, erkeğim, sevgilim, aşkım, kocam diyeceksin! Tamam mı aşkım?" dedi.

"Tamam erkeğim! Tamam aşkım! Ama nolur yavaş yap!" dedim.

"Neyi yavaş yapayım, söyle, duymak istiyorum!" dedi.

"Yavaş... sik!" dedim. "Hah işte, şimdi oldu aşkım!" diyerek boynumu boğazımı öpmeye başladı. İçimde yarağı kalp gibi atıyordu, dibime dayanmış halde, tüm hücrelerimde hissediyordum. Yine kulağıma,

"Seni sikmemi istiyormusun aşkım?" dedi.

"Evet!" diye inledim. "Söyle ozaman, ne yapmamı istiyorsun, duymak istiyorum!" dedi.

"Beni... sikmeni istiyorum!" dedim.

"Aşkım de! Beni sikmeni istiyorum aşkım, de!" dedi.

"Sik beni aşkım, sik beni erkeğim, sik amımı sevgilim!" diye inledim.

"Hah şöyle! Bak öğreniyorsun aşkım! Kaynanan olacak o karıya bunların bir kelimesini söyletemedim! İyi kadındı, ama dünyaya mal gelmiş, mal gitti! Sikişirken mal gibi yatardı altımda!" deyip, hafifçe çıkarıp sokmaya başladı yarağını.

Azar azar, yavaş yavaş, ama her seferinde biraz daha çıkarıp sokuyordu yarağını. Bir süre sonra artık mantar başına kadar çıkarıp yarağını, tekrar dibime gömüyordu. Önce yavaş yavaş, sonra hızlana hızlana sikmeye başladı. Çok geçmeden ben tırnaklarımı sırtına geçirmiştim. Orgazm oluyordum.

"Daha hızlı erkeğim, daha hızlı sik aşkım!" diye inliyordum. Kayınpederim daha da hızlanınca, ben titreye titreye, kasıla kasıla orgazm olup boşaldım. Bunu hisseden kayınpederim de, az sonra yarağını amımdan çıkardı ve hırlayarak göbeğime, amımın üstüne fışkırttı döllerini. Kim bilir kaç aydır boşalmamıştı. O kadar çok döl geldi ki. Biryandan da üzüldüm (Ağzıma boşal, döllerini yutmak istiyorum!) diyemediğim için. Ama bunu kayınpederim bana 'öğretseydi' yapacaktım. Hem de seve seve.

Kayınpederim yarağındaki son damlaları da amımın üzerine boşalttıktan sonra, yanıma uzandı. Dudaklarımı öptü. Halen heyecandan inip kalkan göğüslerimi öptü, okşadı. Omuzbaşlarımı öptü. Sonra da,

"Nasıldı, salatalıkla sikilmekten daha güzeldi, değil mi aşkım?" dedi. Ben de kayınpederimin göğsündeki kıllarla oynayarak,

"Evet, çok güzeldi erkeğim! Harikaydın! Oğlundan bin kat iyi sikiyorsun!" dedim. "O salak ne bilir karı sikmesini be! Gerdekte kızlığını bozabildiğine dua et sen!" dedi. Ben de,

"Keşke beni daha önce sikseydin! Ozaman salatalık falan sokturmazdım hiç! Sahi aşkım, merak ediyorum, nasıl haberin oldu bu salatalık olayından?" dedim.

Kayınpederim anlatmaya başladı,

"Kahvehaneye gittiğimde, bizim Okeycilerin ikisi yoktu, işleri mi varmış neymiş, gelmeyeceklermiş. Biraz oturup, çay içtim. Sonra da kalktım eve geldim. Dış kapıyı açıp salona geldiğimde, TV çalışıyordu. Açık unutup yattılar herhalde diyerek, TV'yi kapattım. TV'yi kapatınca da senin yatak odandan gelen sesleri duydum. Kapına yaklaştım, önce dinledim biraz. Sonra da anahtar deliğinden baktım ki, kızım senin amına salatalık sokuyor! O anda ne yapacağımı bilemedim. Eğer o an kızım yerine bir erkek olsaydı yatağında, hemen içeri dalar, ikinizi de gebertirdim. Ama kızım olunca ne yapacağımı şaşırdım. Sakinleşmek için salonda biraz gezeledim. Ama, inlemeler, çığlıklar artınca, kendimi attım evden dışarıya. Ne yapacağımı düşünürken, kendimi meyhanede buldum. Gerisini de biliyorsun zaten!" dedi.

"Hmmm!" dedim,

"Peki, kızdın mı bize erkeğim?" diye sordum ve cevap vermesini beklemeden elimi taşaklarına attım. Taşaklarını okşuyordum.

"Kızdım tabi! Daha o sürtüğe eşek sudan gelene kadar sopa atacağım!" deyince, taşaklarını okşamayı bıraktım, elimi çektim,

"Aşkolsun kocacığım! Kızın bir suçu günahı yok ki, onu ben ayarttım. Napayım, erkeksizlik canıma tak etmişti! Nolur birşey yapma kıza! Bak, ona bir fiske dahi atarsan, bu konuda tek kelime edersen, valla küserim! Söz vermeni istiyorum!" dedim. Kayınpederim elimi tuttu, taşaklarına götürdü,

"Tamam tamam, söz, birşey yapmayacağım!" dedi.

"Anlayışlı erkeğim benim!" diyerek dudaklarına öpücük kondurdum ve taşaklarını okşamaya devam ettim. Taşaklarının okşanmasından çok hoşlanıyordu.

İnmiş yarağı da kıpırdanıyordu. Taşaklarını bırakıp yarağını okşamaya başladım. Avucumda sertleşmesini ve büyümesini adım adım hissediyordum. Tam sertliğe ulaşmadan, yataktan doğruldum, dizlerimin üzerine oturarak yarağına eğildim, ağzıma aldım. Bu haldeyken rahat rahat ağzıma sığıyordu yarağı. Ağzıma sokup çıkarıyordum. Başına bol bol tükürük bırakarak. Bu arada da kayınpederim de elini arkama atmış, götümün yanaklarını okşuyordu. Arada bir de parmağı göt deliğimde geziniyordu. Yarağı iyice sertleşip, mantar başı ağzımı zorlamaya başlayınca yalamayı bıraktım, doğruldum, dizlerimin üzerine oturdum. Bunun üzerine kayınpederim de dizlerinin üzerine doğruldu ve kulağıma,
"Benim salak oğlum hiç sikti mi seni götten?" diye sordu.

"Hayır aşkım, salatalıktan başka bir şey girmedi götüme! İlk sen sikeceksin!" dedim.
"Ohhhh, ölürüm senin için aşkım! Domalsana!" dedi. Ben saflığa vurdum işi tabi, hemen sırtüstü yattım.
"Öyle değil saf aşkım benim, dört ayak olacaksın!" dedi. Ben doğruldum,
"Nasıl yani?" diye sordum. 
"Bak işte böyle!" diyerek, ayağımdan bacağımdan çekti çekiştirdi, beni dört ayak domalttı. Sonra arkama geçip iki eliyle götümün yanaklarını ayırdı, göt deliğimi, öptü, kokladı, yaladı. Sonra parmağını soktu götüme. Baktı rahat giriyor, ikincisini soktu, ardından üçüncüsünü de soktu. Üç parmağıyla biraz parmakladıktan sonra, çıkardı parmaklarını götümden ve gülümseyerek,
"Salatalık işe yaramış aşkım, ya değilse çok uğraştıracaktı beni bu götün!" dedi.

Göt deliğime bolca tükürüp, yarağının başını da tükürükle ıslattı, ve mantar başını dayadı göt deliğime.
"Yavaş sik aşkım, ilk defa gerçek yarak girecek götüme, ona göre!" dedim.
"Tamam tamam, merak etme!" diyerek yüklenmeye başladı. Mantar başı girip te içimde ilerlerken, götüm ortadan ikiye yarılıyor sandım. Acıdan bağırmamak için ağzıma yastığı alıp ısırmak zorunda kaldım. Gözlerimden yaş akıyordu. Belimden iki eliyle sımsıkı tutmuş, ağır ağır köklemişti, ama hiç ara vermeden, hepsini bir seferde. Kocaman taşakları bu sefer amıma değmişti. Kayınpederim derin bir, "Ohhhhh!" çekti ve kenetlendi kaldı. Hareket etmeden bir süre bekledi götümün içinde. Ben de kısa kısa ıhlamalarla kendime gelme fırsatı buldum o sırada. Götüm de mideme dayanmış yarağa biraz olsun alışmıştı.

Duyduğum acı azalınca, götümü hafif hafif ileri geri oynatmaya başladım. Kayınpederim sinyali almıştı. Yavaş yavaş çekip, geri sokmaya başladı. Bir süre sonra artık yarağını yarısına kadar çekip, geri sokmaya, daha sonra da pompalamaya başladı. Her seferinde belimden çekerek, popomu kasıklarına vurduruyordu. Bunu yapınca da kocaman taşakları amıma çarpıyordu etkili bir şekilde. Ben birşey demeden bir elini belimden çekip, alttan amıma attı. Hem amımı avuçluyor, hem götüme pompalıyordu. Ben de ileri geri salınarak, götümü kayınpederime bastırıyordum. Çünkü orgazm olmak üzereydim. Tecrübeli adamdı kayınpederim, kendisini bana göre ayarlamayı ve aynı anda boşalmayı biliyordu. Ben titreyip, sarsıla sarsıla boşalırken, kayınpederim de son bir darbeyle üzerime abandı ve götümün derinliklerine fışkırttı döllerini.

Kayınpederimin ağırlığı altında belim ağrımıştı, söyleyince doğruldu üzerimden. Yarağını götümden çektiğinde ise, götümden önce 'Plöpff! benzeri bir ses çıkmıştı. Hemen devrildik yatağa ikimiz de. Normal nefes alış vermeye başlamamız epey uzun sürdü. Tabii göt deliğimin kapanması da. Kayınpederim sevinçten ağzımı yüzümü yalıyordu resmen. 

"Şu anda dünyanın en mutlu erkeği benim aşkım!" dediğinde, 
"Ben de çok mutluyum erkeğim, harika sikiyorsun!" dedim, öptüm dudaklarından.

Hava aydınlanmak üzereydi. Kayınpederim,

"Kız uyanmadan ben gideyim aşkım, sen de bir iki saat uyu, dinlen, birazdan işe gideceksin!" diyerek giyindi. Dudaklarımı öpüp, ışığı kapatıp gitti. Pelte gibi olmuştum. Hiçbir şey düşünemeyecek kadar yorgundum. Kafam yastığa değer demez uyudum.

Sonraki Bölüm...