(098) İstenmeyen Misafir Bölüm 3 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(098) İstenmeyen Misafir Bölüm 3 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstenmeyen Misafir Bölüm 3

 

<Sıradan hikayelere göre oldukça uzun başka bir bölüm. Diğer sitelerdeki gibi parçalara bölebilirdim. Fakat böyle kalmasının daha akıcı olduğunu düşündüğümden, bıraktım>

 

Önceki Bölümler

Bölüm 1

Bölüm 2

Bölüm 3:




"Hazır mısın?" merdivenlerin dibinden bağırdı David .



"On dakika daha," diye cevap verdi Beth.



"Zaten on dakika demiştin... Neyse boşver."



Beth gülümsedi. Dışarıda geçireceği bir geceyi dört gözle bekliyordu ve onun için alışılmadık bir şekilde biraz gösteriş yapmaya karar vermişti. Beth iç çamaşırı, düz beyaz sıradan sütyeni ve kiloduyla aynanın önünde duruyordu. Uzanıp küçük siyah elbiseyi aldı. 

Başının üzerine geçirdi ve arka fermuarını kapatmak için arkasına uzandı. Topuklarının üzerine bastı ve yanlara doğru poz verdi. Elbise yılbaşı gecesi için standart bir giysiydi ama daha önce hiç giydiği bir şey değildi. Daha önce giydiği her şeyden daha fazla göğüs dekoltesi vardı ve etek ucu şortundan bile kısaydı. Diğer tüm elbiselerinin dizlerini örttüğü halde baldırlarının ortasında bitiyordu.



Beth öne eğildi ve makyajını yaptı. O doğal bir güzeldi ve her türlü kozmetik onun için gereksizdi. Rujunu sürdü. Saçını çoktan yapmış, kıvırmıştı, kahverengi bukleler göğüslerinin üzerine dökülüyordu. Büyüleyici görünüyordu ve üniversitedeki feminizm profesörlerinden hiçbirinin onu bu halde görmediğine memnundu. Onlardan biri olan Bayan Dykstra, bırakın makyaj yapıp erkek zalimler için giyinmeyi, kadınların bacaklarını tıraş etmesi gerektiğine bile inanmıyordu. Beth iyi göründüğünü ve kendisi için giyindiğini düşündü ama birçok erkeğin ona bakacağını ve Titus'un da onlardan biri olacağını biliyordu.



Titus! Beth onu düşünerek utançtan kızardı. Geçen hafta sessiz geçmişti ve onu çok az görmüştü. Her gün restoranda çalışmak zorundaydı ve David bütün hafta boyunca öğle yemeğine lokantaya gelmişti. Titus pek ortalıkta görünmüyordu, çoğu gece odasında bile kalmıyordu, sadece üstünü değiştirmek için uğruyordu. Böyle olmasından ve özellikle de vücudunun onun varlığına verdiği tepkiden sonra onu etrafta görmediği için memnundu. Onu her gördüğünde meme uçları sertleşerek vajinası ıslanıyordu. Hatta şimdi de aynısı oluyordu, sadece onu düşünüyordum. "Kahretsin," diye mırıldandı, meme uçları ve hatta areolasının ana hatları elbisenin altında görünür hale gelmişti. 



Titus geçen haftaki poker oyununda ipoteğin yarısını aldığı için hala ipotek ödemesini yapmakta zorlanıyorlardı. Beth'in bu hafta içinde fazladan vardiyalarda çalışmak için tatillerinden vazgeçmesinin nedeni buydu. David, kredi kartına harcama bütçesine akşam yemeği koyuyordu ama gece yarısına kadar dışarıda kalıp sarhoş olmak söz konusu bile değildi, ta ki Titus onlara kulüpte bedava içki ısmarlayacağına söz verene kadar.



"Beth, bekleyenlerimiz var... OH VAY!" dedi David hayranlıkla Beth’i izlerken



"Üzgünüm, çok uzun sürdü canım," diye yanıtladı gülümseyerek. Beth trabzana tutunarak inerken kocası ağzı açık şekilde onu izliyordu.



"VAY! Her şey affedildi. Geç kalsak da umurumda değil. VAY!"



"Sanırım beğendin mi?"



"Bayıldım" diye yanıtladı aptal gibi başını sallayarak. 

"Miami'deki en seksi kadınla evli olduğuma inanamıyorum." Miami, mankenlik ajanslarının sayısı söz konusu olduğunda New York'tan sonra ikinci olmasına rağmen, David ciddiydi. Miami Beach'in büyük bir bölümü neredeyse her gün güneşlenen üstsüz güzel kadınlarla doluydu.



"Şimdi David, lütfen kadınları cinsel olarak nesneleştirme," dedi. Utanmış görünerek başını salladı. Beth tüm kadın modellerin cılız bikinileriyle sahilde fotoğrafçılar için poz vermesinden nefret ediyordu.



David kravatını düzeltti ve bir erkek manken gibi tek kaşını kaldırarak poz verdi. Ortalama bir yapıya sahip ama aynı zamanda sürekli büyüyen bir göbeği olan düzgün görünümlü bir adamdı. Takım elbise içinde iyi görünüyordu. David uzanıp onun kolunu tuttu. 

"Leydim, arabanız sizi bekliyor."



David'in harcaması gerekenden daha pahalı olmasına rağmen, akşam yemeği harikaydı. Birbirlerinin arkadaşlığından o kadar keyif alıyorlardı ki, Beth aslında o akşam küçük bir Yeni Yıl seksini dört gözle beklemeye başladı. Kendisini sık sık azgın hissettiği regl döneminden hemen sonra yakınlaşmayalı birkaç hafta olmuştu. Noel gecesi seksi bir gelenekti ama Titus bunu mahvetmişti. Beth her zamankinden daha azgındı ama David onun ilerlemelerine karşı soğuk davranmıştı. O gece Beth okşamak için uzandığında penisini elinden çekmişti. Herhangi bir sertleşme belirtisi de göstermemişti. Aklının, erkek kardeşinin dev siyah aletini çekiştiren eli gördüğünden şüpheleniyordu. Umarım biraz içki onu rahatlatır ve Titus'la olan olayı unutur. Şarabından bir yudum aldı ve o akşam daha sonra yaşayacakları eğlenceyi düşündü ama aklında David'i erkek kardeşinin ki kadar büyük bir penisle hayal edip duruyordu. Kocasının küçük penisini zihninde canlandıramayarak kaşlarını çattı. Hayallerinde David'in kasığından yükselen büyük penis her zaman siyahtı.



Kulübün otoparkı zaten kalabalıktı. 

"Sadece bir içki içip sonra eve gitmeye ne dersin?" dedi. Beth. Büyük kulüplere nazaran barlarını daha sessiz ve daha samimi buluyordu.

"Kanepeye kıvrılıp TV izleriz."



"Bana uyar” dedi David, "ama bedava içeceklerin ziyan olmasına izin vermemeliyiz."



Club Climax büyük ve kalabalıktı ve Beth ya da David'in bildiği bir kulüp değildi. Dört farklı bar ve etrafa dağılmış büyük soğutuculardan bira satan ip bikinili kadınlar vardı. Dans pisti, eğlenen gençlerle ve bolca ışıkla doluydu. Titus içecek siparişlerini yetiştirmekle meşgul olan bir arka bardaydı. Çekici bir kadın onunla birlikte barmenlik yapıyordu. Düz karnını açıkta bırakan dar bir üst giymişti ve sırtını döndüğünde bir çeşit dövmesi vardı. Beth, David'i kızın karnını dikizlerken yakalayınca gözlerini devirdi. David’in göbek deliği fetişi vardı ve bir kadının göbeğini gösteren her kıyafeti seksi buluyordu. Kadın barmenin göbek deliği siyah bir iğne ile delinmişti.



Beth, kocasının omzuna yumruk atmak için döndü ama onun dikkatini başka bir kadına çevirdiğini fark etti. Bu kadın payetli siyah bir elbise içinde Beth gibi giyinmişti ama onunki daha açıktı.Barmen gibi göbeği görünüyordu. Eteği de biraz daha kısaydı. Kadın güzeldi ama biraz tombuldu. Karnı düz ama kıvrımlıydı. Oturmuş olsaydı göbeğinin katlanacağından emindi. Ama ayaktayken seksi görünüyordu. Göbeği bir elmas piercing ile delinmişti. Yüzü, sırtının yarısına kadar dökülen göz alıcı, doğal kızıl saçlarla çevriliydi ve muhteşem yakışmıştı. Teni çoğu kızıl saçlı gibi solgundu. Göğüslerinin büyük olduğunu tahmin etti ve poposu oldukça dolgundu.



Kız döndü ve bara doğru eğildi, Titus'la konuşurken göğüsleri tezgaha dayanmıştı.



Sonra olan şey hem David'i hem de Beth'i şok etti. Titus barın altına uzandı ve ona bir mücevher kutusu uzattı. Kapağını açınca kız sevinçle ciyakladı. 

“Az önce teklif etti mi?” diye sordu Beth



"Belki?" diye yanıtladı David, kafası karışmıştı. Kadın barın üzerinden geriniyor ve dev siyah adama sarılıyordu. Etek kalçalarına kadar yükselmişti ve poposunun yanakları fırlayacakmış gibi görünüyordu.



"Seni görmek güzel kardeşim," dedi Titus kadından geri çekilerek. Titus yanlarına gelip bir tabureye oturdu. "Size ne verebilirim?"



"Sadece birkaç bira," dedi David.



"Biraz shot ister misin?"



"Hayır, teşekkürler. Uzun kalamayabiliriz,” dedi David. "Bu bizim alışkın olduğumuz bir eğlence değil."



Titus onlarla birkaç bira içti ve başka birini görüp yanlarından ayrıldı. David, Beth'e bir bira uzattı ve o hemen mucizevi bir şekilde boşalan locayı işaret etti. Hemen locaya gidip karşılıklı oturdular. Akşam yemeğinden sonra sohbetlerine devam etmeye çalıştılar ama gürültü yüzünden bağırmak zorunda kalıyorlar ve kısa süre sonra pes etmişlerdi.



Biraz önce Titus'u kucaklayan kadın, 

"Merhaba millet, ben Ashley," dedi. Üzerinde üç shot olan bir tepsiyle yanlarına oturdu. "Jaeger'dan kareler," dedi ve David'in yanına otrumuştu.. Titus'un ona verdiği kutuyu masaya koymuştu. 

"Şerefe," diye bağırdı kendininkini kaldırarak. Bardaklarını birbirine tokuşturup shotları içtiler.



"Titus'un arkadaşın mı? diye sordu.



"Evet, birkaç gün önce burada tanıştık." Birden kolunu David'e doladı ve ona doğru eğildi. "Sen gerçekten onun kardeşi misin? Siz ikiniz birbirinize benzemiyorsunuz.”



David, "Aynı anne, farklı babalar," dedi.




"Yani, sen David'sin ve sen..."



"Beth," diye yanıtladı Beth. Ashley alınma ama burada olacak kadar yaşlı görünmüyorsun.



Ashley öne doğru eğildi,

 "Sssshh! Kimseye söyleme ama ben sadece on dokuz yaşındayım. Titus beni işe aldı.” Başıyla Titus'u işaret etti.



"Peki sen ne yapıyorsun Ash?" David sordu. 

"Tanıdık görünüyorsun."



"Modelim."



"Sen bir model misin?" dedi hayretle David.



“Evet, artı beden çekimler yapıyorum. Gün geçtikçe daha popüler hale geliyorlar ve bu beni meşgul ediyor. Ne yapıyorsun?"



"Muhasebeci," diye yanıtladı David.



"Peki sen?" Ashley Beth’e sordu.



"Garson," diye yanıtladı Beth. "Çok mu çalışıyorsun?"



"Evet " dedi Ash. “Bu yıl 300.000 yaptı. Önümüzdeki yıl için de daha fazla iş ayarlandı.”



David birasını içerken boğulacaktı. "Vay!" diye haykırdı, hâlâ öksürüyordu.



Ashley başını sallayarak, "Güzel bir teniniz varsa ve bikiniyle iyi görünüyorsanız, ajansta bir çok iş var," dedi. "

Pekala, bir biraya ihtiyacım var," dedi ayağa kalkarken. "Hemen döneceğim."



Beth'in gözleri mücevher kutusuna kaydı. İçinde ne olduğunu bilmek istiyordu ve bunu çok istiyordu. Kapağında BBC Lover's Boutique, yazılıydı. Hızlı bir göz atıp atamayacağını merak etti. Gözleri David'e kaydı ve onu Ashley'in arkasından bakarken yakaladı. 

"Bu kızı gerçekten çekici buluyor musun?"



"Evet," diye yanıtladı. 



"Onun şişman olduğunu düşünmüyor musun?"



“Hayır, biraz fazlası var ama hepsi doğru yerlerde. Kalçaları biraz dolgun. Ama geri kalanı harika görünüyor ve kesinlikle çok hoş.”



"Hmm, bana hala biraz şişman görünüyor," dedi Beth. Ashley'nin etrafındaki her erkeğin gözü onun üzerindeydi. Birkaç yakışıklı genç adam onunla konuşmaya bile çalışmıştı.



"Beth'i biliyorsun, kadınları nesneleştirmemelisin," dedi David, karısının en sevdiği sözlerden birini tekrarlayarak. 

"Erkekler her türlü kadını sever.  Açıkçası Victoria's Secret modellerini biraz cılız buluyorum. Ama sen aşkım, mükemmelsin.”



"Merhaba millet, biraz daha bira ve biraz daha shot aldım." Ashley masaya başka bir tepsi koydu.



David, gözleri Ashley’in seksi göbeğinde iken, bir kadeh Jaeger'a uzandı. Karısına verdi. Üç bardağı birbirine tokuşturdular ve diktiler.



Ashley, orada ne var? diye sordu Beth, başıyla kutuyu işaret ederek.



Genç model uzanıp kutuyu açtı. Hem David hem de Beth bakmak için eğildiler. Bu bir nişan yüzüğü değildi, neredeyse kadın barmenin taktığı gibi siyah bir iğneydi. "Harika değil mi?" dedi genç kadın.



"Güzel," dedi Beth, "ama dürüst olmak gerekirse, ben elması daha çok seviyorum."



"David, bunlar için bana yardım edebilir misin?" Ashley'e sordu.



"N-ne?" diye sordu.



Ashley, David'in doğrudan onun karnına bakabilmesi için ayağa kalkıp önünde durdu. David bakmamak için direniyordu. 

Ashley piercing topuzu ile gövdesini ayırmaya çalışıyordu. Ash, 

"Elması benim için çıkar," dedi. David yutkundu, onun göbeğine doğru uzanırken elleri biraz titriyordu. Karısının ona bakan gözlerini hissedebiliyordu. David, Ashley'nin göbeğinden iğnenin üst kısmını çevirerek çıkardı.



Beth kaşlarını çattı. Kocasının kadın göbeğine olan hayranlığını anlayamıyordu. Elinden geldiğince onun karnına öpücükler kondurmayı severdi ve saklamaya çalışsa da, her zaman göbeği görünen her kadına bakardı. Ona yarım gömlek ya da bikini ve dekolteli elbiseler giydirmek için çok uğraşmıştı. Mayosunu iki parça olmasına rağmen bikini olarak görmemişti. Alt kısmı göbeğini kapatıyordu ve üst kısmı daha çok bir spor sütyeni idi. David, her şeyde harika görünmesine rağmen bundan nefret ediyordu.



Ashley David’e iğneyi uzattı. David, Titus'un hediyesini piercinginden geçirmeye çalıştı ama yapamıyordu.

"Bana bırak" dedi Ashley, 



Aşağıya uzandı ve pimi ustaca geçirdi.





"Bu çok seksi... Ah!" diye inledi David ama Beth onu masanın altından tekmelediğinde David sıçrayarak kendine geldi.





Ash, göbeğini ellerinin arasına alarak, "Bayıldım," dedi.




Piercing’de  göbek deliğinin üzerinde sallanan bir zincir vardı. Göbeğinin hemen altında, ortasında siyah bir Q olan beyaz bir daire vardı. Başka bir zincir ise siyah maça ile sona eriyordu.



"Q nedir?" diye sordu.



"Kraliçe Q,yani maça kızı" diye açıkladı Ashely. Yanlarından ayrılıp bara koştu 



David Ash’in tombul poposunun titremesini izliyordu, bara doğru eğildi ve Titus'a kocaman bir öpücük verdi. 

"Sende piercingi yaptırırsan sana istediğini alırım," dedi David. 



Beth, "Göbek deliğimi deldirmiyorum" dedi. "İşte genç daha fazla içkiyle geliyor. Yavaşlasan iyi olur yoksa evin yolunu bulamayacaksın.”



“Hoo Hoo! ” dedi Ash sevinç nidasıyla. Locaya geçip David'in yanına oturdu.



"Sanırım araba kullanma noktamı geçtim" dedi David, 



"Dans ediyor musun?"dedi Ash.



David, "Pek dansçı değilim,".



"O zaman sen ve ben güzel kız." Ashley ayağa kalktı ve itiraz etmesine izin vermeden Beth'in bileğini tuttu.



Kalabalık dans pistine çıkarken, David bu sefer ikisinin de kıçını izledi. Birasını aldı ve kalabalığın içinde gözden kaybolana kadar onları takip izledi. 

Ashley gevşek ve vahşiydi, şehvetli vücudunu bir profesyonel gibi sallıyordu. Beth daha içine kapanıktı ama David'i şaşırtacak şekilde, karısı genç kadını taklit etmeye çalışıyordu. Kendini iki ateşli kadınla seksi bir üçlü olarak hayal ederek gülümsedi.



Yaklaşık yarım düzine erkek dans pistinde iki kadının etrafını sarmaya başlayınca, David danstan hoşlanmadığını anladı. Ashley kollarını yaklaşanlardan birine doladı ve yakın dans etmeye başladı. Başka bir adam Beth'i kalçalarından tuttu ve poposunu kasığına çekmeye çalıştı ama iffetli sadık karısı geri çekildi. 

David kendini hızla dans pistine çıkıp  karısıyla dans etmeye başladı. Beth o kadar mutluydu ki, kısa süre sonra seksi danslara başlamıştı. Poposunu David’in kasığına bastırıyordu. 

Beth sarhoş olmuştu! 

Ashley arkasında birisi varken gelip David önünde dansa başlayınca David kendini bu iki ateşli hatunun arasında sandwich olurken bulmuştu. 



David ve Beth dansa ara verip  biraz dinlenmek için kabinlerine döndüklerinde titus onlara birkaç bira daha ısmarlamıştı. 



"Küçük sürtükten hoşlanıyorsun, değil mi?" diye sordu Beth



David Ashley'e baktı. Ash, artık iki siyah adam arasındaki sandviçti. Adamların gömlekleri çıkarılmıştı ve kaslı göğüsleri terden parlıyordu. Birinin terli midesi Ashley'nin seksi karnına sürtünüyordu. 

"Hayır," diye yanıtladı biraz üzgündü. Kulübeye oturdu. "Sonuçta o Titus İle birlikte."



Beth birasından bir yudum alırken ve birden kadından nefret ettiğini düşünmüştü.




"Yine de eğlenceli." David içini çekti. 

"O koca pislikte ne görüyor olabilir?"




Beth, kocaman aletinin kaslı göğsünün ve karnının altından dışarı çıktığını, göğüslerinin arasından süzüldüğünü, başının ağzına girip içini dölleri doldurduğu o anı düşündü. 

"Hiçbir fikrim yok," diye yanıtladı, 



David karısına alaycı bir gülümsemeyle bakıp birasını bitirdi. Bir bira daha içmek isteyip istemediğini düşünürken Beth’in elindeki şişeye gözü takılmıştı. Karısının ince beyaz eli kahverengi şişeyi kavramıştı. Şişe ağabeyinin bacaklarının arasındaki "şey" kadar kalındı. Hayalinde karısının Titus'un canavar aletini tuttuğunu ve mastürbasyon yaptığını canlandırmıştı.



O anda;

Ashley önlerine bir tepsi daha koydu ve David'in yanına oturdu.



"Son shotlar, tamam mı?" David’in şimdiden midesi bulanmaya başlamıştı. Karısıyla ateşli bir geceyi dört gözle bekliyordu ama penisi aniden testis torbasına geri çekilmişti.



Ashley shot bardağını uzatınca David de kendi kadehini kaldırdı. 



"Ya sen Beth? Bitirdiğini de söyleme bana?”



"Bitirdim," diye yanıtladı Beth. 

"David ve ben biraya devam edeceğiz."



"Pekala, dansa ne dersin? Titus saat 1:00'e kadar çıkamayacak.



"Dans etmek kulağa hoş geliyor," diye yanıtladı Beth, alkolün bir kısmını dans pistinde yakabileceğini düşünerek.

"Yeni yıla son, on dakika." anonsu gelince oturup saatin geri sayımını izlediler. 



Ashley, iki dakika kala, "Hadi gidip Titus'u görelim," dedi.



Kalabalık arasından bara ulaştıklarında Titus önlerine  dört bardak şampanya koyunca  sırıttılar. O anda kalabalık bağırmaya başlamıştı.



10..9..8..7..6..5..4..3..2..1.. MUTLU YILLAR!



Beth, David'e doğru eğildi ve kocasının dudaklarından öperek 

"Seni seviyorum." dedi.



"Ben de seni seviyorum," diye yanıtladı.





Ashley bara yaslanmıştı, dudakları Titus'la kenetlenmişti. Uzun öpüşme sonrasında ayrıldılar. 

David bara uzanıp üvey kardeşiyle el sıkıştı ve o ana kadar kapılmış olan hoşnutsuzluğunu bir kenara itti. 

“Yeni yıl yeni başlangıçlar” dedi Ashley bağırarak, Beth'e sarıldı ve yanağından öptü. Sonra dönüp ve David'i dudaklarından öptü. Titus, Beth'i öpmek için barın üzerine eğilince Beth yanağını çevirmişti. Bunun yerine Titus, onun başının arkasını tuttu ve dudaklarını onunkilerin üzerine çekti, dilini Beth’in ağzına doğru itti. Şaşkına dönen Beth kendi diliyle, Titus’un dilini dışarı çıkarmaya çalışmıştı. Nefesi sıklaşmış, yanaklarının kızarmıştı. Göğüs uçları dışarı fırlamıştı ve külotu aniden nemlenmişti. Titus’a kızgın bir bakış atarak Ashley ile bardak tokuşturan ve ne olduğuna dikkat etmeyen David'e döndü.



"Kim dans etmeye hazır?" diye sordu Beth elinin tersiyle ağzını silerek.



"Yoruldum," dedi David. "Bizi ne zaman eve götürebilirsin?" diye sordu Titus’a.



Titus onlara üç bira daha uzattı. "En az 90 dakika."



"Kahretsin," dedi David. Artık ayakları üzerinde sallanıyordu ama birayı aldı.



"TEKİLA AAA" diye bağırdı Ashley. 



"Bu gerçekten son tamam mı," dedi Beth.



"Merak etme," dedi Ashley. "Dans edeceğiz."



Üçü, Titus'un onlar için doldurduğu tekilayı dikip bitirdi. 

"Hadi kızım," dedi Ash, Beth'i dans pistine doğru çekerek. David sallanarak kabine geri dönmüştü.



Beth danstan keyif alıyordu ayrıca içkinin bir kısmını yakması da cabasıydı. Ashley, kolunu Beth'in boynuna dolamış ve biraz fazla yakın dans ediyordu. Siyah adamlardan birinin etraflarında belirmesi çok uzun sürmemişti. Ashley etraflarındaki bir erkek ile dans etmek için uzaklaşmıştı. O anda Beth kalçasında eller hissetti. David'in kendisine yeniden katıldığını düşünerek gülümsedi ve poposunu arkasındakinin kasıklarına bastırdı. Eller belinden tutup  şişkinliğine doğru sertçe çekmişti. Kıçını oynattığında sertlik artıyordu. Bur David'in penisinden çok daha büyüktü. Beth geri çekildiği anda dans arkadaşı onu döndürdü ve sımsıkı kendine doğru çekti. Kendini daha önceki diğer siyah adamın gözlerine bakarken bulmuştu. Partnerinin gözlerinin içine bakarken ereksiyon karnına doğru ilerliyordu. İri elleri popo yanaklarını sıkmak için kalçalarından aşağı kaymıştı. Partneri onu öpmek için eğilince,  Beth elini göğsüne koyup geri itti.
Biraz şaşırmış görünen adama. 

"Dans için teşekkürler, ama kocama geri dönmem gerekiyor," dedi.



Beth, locaya döndüğünde David'i yarı uyur halde buldu. Gözleri kapalıydı ve dirseğini masaya dayamıştı. 

"Uyan uykucu" 

David esneyerek doğruldu. 

"Sakın uyuyacağını söyleme çünkü eve gidince biraz eğlenmek istiyorum." dedi Beth



Bu, David'i biraz uyandırmıştı. 

"Titus'un hazır olup olmadığına bakacağım."



Bara geçip Titus’a sorduğunda

"Hemen hemen hazırım" diye yanıt verdi 

"Hesabını kapatıp geliyorum siz toparlanın."



Titus'a bir tomar para uzatan kadın barmen, "İşte bahşişlerin, Titan," demişti



"Teşekkürler bebeğim." Titus parayı aldı ve cebine attı. Kızı kalçalarından tutup kendine çekti. David, Titus’un barmeni öperken kelimenin tam anlamıyla içinde erimesini izledi. Titus öpücüğü bitirip, "Mutlu yıllar," dedi.



Dudaklarını yalayarak, "Mutlu yıllar," diye yanıtladı. 



"Keşke bütün gece çalışmasaydım," dedi.



"Hey," dedi Ashley iki siyah adamla birlikte bara gelirken. "Son bir shot atabilir miyim, Titus. Adamlara baktı, ikisi de fit ve yakışıklıydı. "Jaeger'e ne dersin, adamlarımı sevdiğim gibi içkilerimi de koyu severim."



"Bu kadın tam bir afet, seninle de hep böyle mi" diye sordu adamlardan biri.



"Evet," diye yanıtladı Titus. "Ama yakında West'e gideceğim. Ashley buradaki iki kankama da numaranı ver.”



"İyi fikir," dedi elindeki kadehi kaldırarak. "ŞEREFE!" 

"cep numaralarınızı verin de kayıt edeyim."



David Ash’in numaraları kaydedip iki erkeği de öpmesini izledi. 

"Beth'e haber vereyim," dedi Titus'a, kabine dönerek.

Çok geçmeden arka koltukta Beth ve David'le birlikte eve gidiyorlardı. Ashley ön koltuktaki pencereden başını uzatmıştı. Bulvarda yürüyen bazı insanlara, 

"MUTLU YILLAR," diye bağırıyordu. "Bütün gece parti yapmak istiyorum. HEY SEN! MUTLU YILLAR!"



Birçoğu "MUTLU YILLAR" diye karşılık da veriyordu.



Titus sırıtarak, "Seni bütün gece ayakta tutacağım," dedi.



"Ve bende seni bütün gece ayakta tutacağım," diye yanıtladı Ash Titus’un dudaklarına yapışarak.



“Hey önünüze bakın” diye haykırdı David. Titus kolunu genç kız omuzuna atıp elleri ile Ash’in büyük göğüslerinden birini sıktığını fark etmişti.



30 dakika sonra eve gelmişlerdi garaj kapısının düğmesine bastı. Garaj iki arabalıktı.  Beth'in arabası bir taraftaydı. 

"Hey, bir bilardo masası!" dedi Ashley, garajda tuttukları bilardo masasını görerek. 

"Oynayalım mı?"



"Elbette bebeğim," dedi Titus. Arabayı garaj yolunda Beth'in arkasına park etti



"Çift oynayacağız. Beth bize biraz bira getir.



Beth ona ters ters baktı ama Ashley'e şirret gibi görünmek istemiyordu. gidip dolaptan 4 bira aldı.



David, ilk atışı yaptığı anda geri dönmüştü. Titus iyi oynuyordu ama Ashely pek iyi değildi. David topların çoğunu deliklere yollamıştı. 

"Bir oyun daha?" dedi Ash. Ayakları üzerinde sallanıyordu ve gözleri kapalıydı. 

"İlk atışı yapabilir miyim?"



Ashley'nin atışı topları zar zor hareket ettirmişti. David'in alet rafının yanındaki minderli iki kişilik koltuğa oturmak için gitti. David bir topu deliğe gönderdi ve bir sonrakini kaçırdı. Gözlerini ovuşturdu. Kan çanağına dönmüşlerdi ve oda biraz sallanıyordu. Titus, Beth'in yaptığı gibi birkaç topu gönderdi. Titus genç kadına 

"Sıra sende bebeğim" dedi. Ama Ashley koltuğa yayılmış, derin bir uykudaydı, bacakları hanımefendilere yakışmayan bir şekilde açılmıştı.



"Bütün geceki içmeye göre iyi ayata kaldı."



"Amatör," diye homurdandı David.



Titus atışını yaptı. Beth kalan topları aldı ve oyunu kazandı. 

"Onu yatırsam iyi olacak," dedi Titus.



"Bence hepimiz yatmalıyız" diye önerdi Beth. David karısını onaylayarak başını sallamıştı.

"Bir oyun daha," dedi Titus. "Hemen döneceğim." Kanepeye doğru yürüdü ve zahmetsizce Ashley'i kollarının arasına aldı.



Beth, kocasının ayakları üzerinde sallanmasını izliyordu. 

"Başka bir oyuna hazır olduğundan emin misin?" diye sordu.



David ağır ağır kanepeye oturdu. "Hayır," diye yanıtladı, "ama görünüşe göre sonunda Titus'u yenebileceğim bir şey buldum." Konuşurken sözleri cılızdı. 

David’in tipik sarhoşluk belirtileri başını göğsüne yaslaması alt dudağını sarkıtmasıydı ki, şu anda ikisini de yapıyordu.



"tamam hemen  yeni yıla ateşli girmek istiyorum" dedi  Beth eğilip kocasını öperken



"oooo kendinize  bir oda bulun," dedi Titus elinde üç bira daha ve üzerinde 2 shot votka bulunan bir tepsiyle geri dönerek.



"Yok artık benden pes" dedi David shotlara bakarak.



""Kardeşimle bir içki içmek istedim." dedi Titus



"Senin için söylemesi kolay," diye yanıtladı David. "Bütün gece içmedin." Beth onaylamayarak bakarken David shotları yuvarlamıştı.



"Ağabeyim David'e. Hem gençken bana katlandığın hem de bu kış seninle kalmama izin verdiğin için teşekkürler.



"Annem istediği için," dedi David. Titus'un rahatsız etmediğini eklemek istedi ama bu bir yalandı.



"Hahaha Misafirler balık gibi üç gün sonra kokmaya başlar derler" dedi Titus kahkaha ile



David homurdandı. Kardeşi iri, aptal bir hayvana benziyordu ama son derece zekiydi ve iyi okumuştu. "Öyleyse üç ay sonra bir balık nasıl kokar?"



David'le shot bardaklarını tokuşturup fondip yaparken.



David hırıltılı bir şekilde soludu ve bir an için başını salladı. "Tamam, mola"



Beth bu içki yarışının dışında kalmaya karar vermişti. Bilardo masasının etrafına koydukları bir bar taburesine oturdu. David masanın üzerine eğildi, istekaya vurduğunda beyaz topu bir yan cebe göndermişti. Masanın üzerine çöktü, nefes nefese kaldı. 

"Sanırım uyku vakti geldi," dedi Beth. Ayağa kalktı ve David'in kalkmasına yardım etti. "Sabah görüşürüz, Titus."



"Hadi ama devam edelim. Bitirmemiz gereken bir maç var. Kocanın yerini alabilirsin.”



Beth yüzünü buruşturdu. Noel gecesi ve ertesi sabahki olaylardan önce bile kibirli domuzla baş başa vakit geçirmek istemiyordu. Öte yandan, tüm bu içkiler ve danslar ona enerji vermişti ve en ufak bir uykusu bile yoktu. Ayrıca, aslında bilardoda çok iyiydi ve bir kadının kibirli zenci adamı bilardoda alt etmesi düşüncesi onun için yıla iyi bir başlangıç ​​olurdu. "Pekala, bir oyun daha. David'i yatırmama izin ver.



"Onu yukarı taşımamı ister misin?"





"Hayır, ben hallederim." Beth, sarhoş kocasını merdivenlere götürdü ve yatak odasına çıkmasına yardım etti. David'i yatağa yatırdı, kravatını çıkardı ve gömleğini gevşetti. Onu giyinik bıraktı ama ayakkabılarını çıkardı.



Beth yatak odasından çıktı ve misafir odasının yanından geçti. Yanından geçerken içeri baktı ve ardından gördüğü şeye tekrar bakmak için birkaç adım geri gitti. Ashley yatakta sırtüstü uzanıyordu. Titus elbisesini çıkarmış ve onu sütyeni ve kiloduyla bırakmıştı. Çok dik ve seksiydiler, meme uçlarını ve siyah kumaşın altındaki ince kırmızı kasıklarını gösteriyorlardı. Sütyen çok küçüktü ve göğüsleri neredeyse taşıyordu. "Şimdi anlıyorum," diye mırıldandı hayranlıkla, genç kadının gerçekten ne kadar çekici olduğunu ve erkeklerin neden şehvetli bir vücut tipinden hoşlandığını anlayarak. Ashley iyi görünüyordu ve yılda 300 bin dolar değerindeydi.



Beth garaja döndüğünde Titus'un shot bardaklarına votka koyduğunu gördü. 

"Yeterince içtiğimi düşünüyorum." Tepsiye baktı. Altı bardak vardı. Öndeki üç tanesi çoktan doldu. Son shot bardağını doldurdu. "Belki bir, ama üç imkansız?"



İlk bardağı ona uzatarak, "Hadi ama zaten hafif içki," diye homurdandı. Yapacak çok işim var ve yalnız içmek istemiyorum.



"Ne zamandan beri?" diye cevap verdi. Bardağı alıp dikti. 



"Kadınlar içkiye erkekler gibi dayanıklı değildir" dedi Titus.



"Öyle mii?" Beth bir sonraki bardağı aldı. "David'den daha uzun süre dayandım, değil mi?" Bardağı kaldırdı ve bitirdi.



"Düzeltme, kadınlar içkiye GERÇEK bir erkek gibi dayanıklı değildir."



"Şerefe," diye yanıtladı, votkayı yuvarlarken. Bu sefer hırıltılı soludu ve öksürdü. 

“Vay, artık yok. Ben normalde sadece bir şarap içicisiyim.” 



Titus topları dizdi 

"dağıtabilirsin" dedi.



Titus Beth’in masanın ucuna eğilmesini izledi. Elbisesi aşağı sarkınca göğüs dekoltesi büyüyordu. Beth'in poposu ve bacakları da topuklularla harika görünüyordu. "Oyunu ilginçleştirelim mi"



Bahis mi? dedi Beth , doğrulup ona bir kaşını kaldırarak. "Nasıl mesela?"



"Pekala, görünüşe göre kız arkadaşımdan bu gece hayır yok,  başka bir mastürbasyona ne dersin, tabi onun yerine tamamen geçmek istemediğini farz ediyorum."



"Siktir git, Titus."



"Evet mi?"



"Evet, yani hayır, bu bir evet değil," dedi kızarak. Bunu yine aklına sokacaktı. Önünde diz çökmüş, elindeki o dev siyah yarrağı sağıyordu. Düşünce ile göğüs uçları tekrar dışarı fırlamıştı ve kanla zonkladığını hissedebildiğine yemin edebilirdi. 

"Koca aletinle hiçbir şey yapmak istemiyorum... büyük penisinle... Bacaklarının arasındaki "o şeyi" kastediyorum."



"Üzgünüm, seni zorlamak istemiyorum."



"Peki ya striptiz bilardosu?" diye sordu titus. Gözleri kısılmıştı. 

“Diğerinin deliğe gönderdiği her top için bir parça giysi çıkarıyoruz.”



Beth'in vajinası, aletini tekrar görme düşüncesiyle damlıyordu. Tepki veren sadece vücudu değildi, zihni onu tekrar görmek istiyordu, sadece dokunmak istemiyordu. “Bunu neden yapmak isteyeyim?”



Titus elini cebine attı ve bir tomar para çıkardı. "Kazanırsan, ipoteğin tamamını bu ayki kiram olarak ödeyeceğim."



"Hmmm," diye düşündü ama bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordu. Yine de bilardoda iyiydi ve utanmış ve aşağılanmış çıplak bir Titus'un önünde giyinik olarak oyunu yönetme düşüncesi onu gülümsetti. Peki ya garaj kapısı?



"Siktir et, gecenin bu saatinde kimse dışarıda değil ve esintiye ihtiyacımız var.



"Tamam o zaman, anlaştık." Beth sokağa baktı. Bir komşunun evi karanlıktı. Diğerinin garaj yolunda arabası bile yoktu ve evde olmadıklarını varsaydı. 

Eğilip topları dağıttı. İyi bir dağılımdı ama topların hiçbiri içeri girmedi. "Kahretsin," diye mırıldandı.



Titus taburenin yanından kalktı ve masanın etrafında dolaşarak en iyi açıları inceledi. Eğildi ve bir topu deliğe gönderdi

"Bir " Bir sonraki atışta bir tane daha deliğe gönderdi. "Derinliğe doğru giden iki top." Üçüncü bir atışı kıl payı kaçırdı. 

"O votkayı içmemeliydim," dedi kaşlarını çatarak. "Bu iki, bebeğim."



Beth yutkundu. Topuklularını tekmeleyerek çıkardı ve ayağa kalktı. Masayı inceledi. Beth arka arkaya iki topu deliğe gönderdi. 

"Görünüşe göre ben de derinliğe gönderebiliyorum" diye yanıtladı ve Titus'un bunu neden eğlenceli bulduğunu merak etti. 

Ayaklarının ne kadar büyük olduğunu hiç fark etmemişti, ucube ayaklar gibi. Beth bir top daha koydu ve muzaffer bir sırıtışla Titus'a döndü.

Titus gömleğinin eteğini tuttu, yavaşça yukarı çekip çıkardı ve sert karnını, karın kaslarını ve ardından geniş göğsünü ortaya çıkardı. Bu adamdan nefret edebilirdi ama fiziği kesinlikle etkileyiciydi. Kaslı erkeklerden hoşlananlardan biri olduğundan değil. Bir atış daha yapmak için eğildi ve gömleksiz Titus onu izlemek için etrafta dolandı. Tekrar göğsüne baktı ve... ıskaladı.



"Bam!" dedi Titus, bir topa vurup delğe sokarken. "Bam!" dedi muzaffer bir edayla, ikincisi içeri girdiğinde.



Beth uzanıp küpelerini çıkardı. "Hayır, mücevher yok," diye mızmızlandı titus.



“Başında söylemedin, şimdi mızmızlanma” dedi Beth, küpelerini bilardo masasının kenarına bırakırken.



Titus’un koyu gözleri vücudunda gezindi. Kolyesi, saati ve alyansından başka yüzük takmıyordu. 



"Alyans sayılmaz o zaman."



"Tamam, zaten onu asla çıkarmayacağıma söz verdim." dedi Beth 

Bundan sonra Titus döndü ve bir top daha deliğe giderken Beth dehşet içinde bakıyordu. Şimdiye kadar, kaybetmenin bir olasılık olduğunu gerçekten düşünmemişti. Arkasına uzanıp elbisesinin fermuarını açtı ama daha çıkarmadan tepsiye doğru yürüdü ve son votkasını yuvarladı.

"Vay canına," dedi başını sallayarak. Sıvı cesaret vücudunu baştan başa dolaşıp içini ısıtmıştı. Beth, dik dik bakan siyah adama arkasını döndü. Onun için soyunuyormuş gibi görünmek istemiyordu, bu yüzden elbisesini çıkarırken arkasına bakmasına izin verdi.



Titus daha fazla atış kalmadığını görünce hile yaptı. Uzandı ve toplarından birini cebine düşürürken sopasını masaya vurdu. "Ve bir tane daha var," dedi, Beth arkasını dönerken. Beth açık garajdan dışarı bakmadan önce ona korkuyla baktı. Tekrar arkasını döndü. Elleri sutyeninin arkasındaki kancaya uzandığında. 

"Bunu zevki lütfen bana bırak," dedi Titus. Eli sütyeninin askılarını tuttu. 

"Bu sutyen iğrenç," dedi. "Seksi kadınlar seksi iç çamaşırı giymeli." Sütyenin kopçasını çözdü ve geri çekildi.



 Beth artık külotu dışında çıplaktı. "İç çamaşırımda bir sorun yok." Titus bir sonraki atışına karar verirken yüzü kıpkırmızıydı.



"Oldukça sade."



"Pratikler," diye yanıtladı.



"Görüyorum, büyükanneden kalmış gibi duruyorlar" Eğildi ve çubuğu hizaladı. Beth, sıraladığı şut konusunda endişeli görünüyordu. Kolay değildi ama yapılabilirdi. Vücutlarını erkekleri manipüle etmek için kullanan kadınlardan nefret ediyordu ama....

 Eğildi Titus’un dikkatinin toptan sarkan göğüslerine çevirdiğini fark etti. Atışını yapan Titus ıskalamıştı.

"KAHRETSİN!"



Beth sırıttı. Masanın etrafında yürüdü. Ona dört tane top kalmıştı. Titus’un gözleri göğüslerindeydi ve göğüs uçlarının daha da sertleştiğini hissetti. Beth eğildi, göğüs uçları masanın üzerindeki yeşil keçeye sürtündüğünde doğrudan vajinasına zevk spazmları göndermişti. Bir topu deliğe göndermişti.



Titus şortunun düğmelerini açtığında arkasını dönmedi. Aslında fermuarını biraz yavaş indiriyordu. Fermuarı tamamen açınca Beth kasıklarına baktı. Kocasının erkek kardeşinin pantolonundaki "şey" sert görünüyordu ama dikleşmemişti. İç çamaşırı o kadar sıkıydı ki, büyük penisindeki damarları seçebiliyordu. Neden onu bu kadar büyülediğini merak ederek gözlerini ondan ayırdı. Vuruşu tamamen rezaletti ve kaçırmıştı 

"İyi oynadım," diye düşündü.



Titus doğru açıyı bulmak için masayı tararken Beth dehşet içinde izliyordu.. Bunu yapmaktan nefret ediyordu ama... 

"Kahretsin, bu havadaki nem göğüs uçlarımı gerçekten sertleştiriyor," dedi. Bu sefer göğüslerini kaldırdı ve endişeyle onlara bakarken her iki meme ucunu da çimdikledi. Bunun vajinasındaki uyarılma spazmlarını ne kadar tetiklediğine Beth bile şaşırmıştı. Kasığı, orgazm olduğu zamanki kadar sert bir şekilde kasılmıştı.



"Siktir," diye tısladı Titus, sopasını zar zor hareket ettirip keçeyi kazıyarak.



Beth alayla güldü ve masayı incelerken Titus’un iç çamaşırını zorlayan şey daha da sertleşmiş gibiydi. Beyaz kumaşın üst kısmı şimdi biraz açıktı, şişmiş aleti eğilmişti, penisinin kafası her an özgürlüğe doğru dışarı çıkmaya hazırdı. Atış hazırlarken elleri titriyordu, şişkinlik görüşünün ötesindeydi. Kendine küfür etti. Sopa, top ve deliğe odaklandı. 



"Bamm," dedi Beth Titus’u taklit ederek. O hareket edemeden, masanın etrafından dolandı ve bir sonraki atışını yaptı. "BAmmm." Bir top kaldı ve... "Bammm"



Bekle, bayan. Bahsi ödemeliyim.”



Beth sekiz topunu dizdiği masadan başını kaldırdı. "Ne?" diye sordu, tam külotunun önünü kasıklarının altına kaydırırken. Kocaman siki yerinden fırladı ve sonra öne doğru düştü. Tamamen sert değildi, belki 23cm,dışarı çıktığında, hafifçe eğildi. 

"Vay canına," dedi, bunu yüksek sesle söylediğini fark edince eliyle ağzını kapattı.



Titus kıkırdadı. "Evet, bunu çok duyuyorum."



Beth yutkundu. Büyüyor, diye fısıldadı.



"Seksi beyaz kadınların ona bakması hoşuna gidiyor."



Beth başını odadaki filden, daha doğrusu odadaki fil hortumundan çevirdi. "O şeyi" ne kadar çok görürse görsün, onun muazzam boyutuna asla alışamayacaktı. 

"Bu oyunu bitirelim." Masaya odaklandı. Sekiz numaralı top kolay bir atıştı. Yüz denemede yapsa asla ıskalayamayacağı bir şey. Titus, aletini önünde sallayarak masanın etrafında yürüyordu. Artık tamamen dikilmişti. Yarrağını görmezden gelip atışını yaptı.



"Aferin," dedi Titus, gıcırdattığı dişlerinin arasından. "Kahretsin! Kahretsin!" Beth'in masanın kenarına gidip parayı toplamasını izledi. "Kahretsin!" dedi tekrar.



"İyi geceler, Titus," dedi Beth gülümseyerek. Onun için artık restoranda fazladan vardiya olmayacaktı.



"Bekle," dedi Titus. "Rövanş istiyorum"



"Öyle düşünmüyorum. David ve benim paraya ihtiyacımız var.



Şortunun yanına gitti. Siki hâlâ önünde sallanıyordu, görünüşe göre inmeye isteksizdi. Şortunu aldı ve elini cebine attı. 

"Her şeyi ortaya koymaya hazırım. Bu gece 1200 dolar bahşiş kazandım, senin az önce aldığın şey hariç.”



"Cidden! O kadar para kazanıyorsun ve daha önce kira ödemeyi teklif etmedin? Beth ona baktı ama o sadece omuz silkti. Para destesine baktı, bu tür bir para için iki haftadan fazla çalışması gerekecekti. Sormaktan neredeyse çok korkuyordu. 



"Ne karşılığı?"



"Ben sakso istiyorum."



"Bunun olmasına imkan yok."



"Neden olmasın? Bu sadece bir oral seks”



"HAYIR!" dedi Beth, onun penisini ağzına sokmak istememesine gerçekten şaşırmış gibi görünmesine şaşırmıştı. 



"Gerçekten anlamıyorsun değil mi? Oral seks yapmıyorum. Üniversitedeki feminizm sınıfımda, tüm kız kardeşlerim ve ben, kadınların ataerkiye boyun eğdiği o iğrenç eyleme asla girişmeyeceğimize yemin ettik.”



"Blah, blah, blah," diye yanıtladı. 

“Bahse girerim David'in amını yalamasına izin vermişsindir ama sen bunun karşılığında kocanı yalamayacaksın. Bu bencilce.”



"Ben kardeşinin karısı mıyım? Nasıl olur da benden böyle bir şey yapmamı istersin?”



"Sakin ol, dudaklarının benim büyük siyah aletime dolanmasını istiyorum. Benden çok daha iyi olduğunu düşünüyorsun Beth, ama dizlerinin üzerinde bir zenci sikini emerken ne düşündüğünü görelim. David'in hiçbir şey bilmesine gerek yok. Onu kardeşim olarak bile görmüyorum, sadece birlikte büyüdüğüm bir pısırık."



Beth, Titus’un üvey kardeşine karşı hisleri yüzünden dili tutulmuş halde ona bakıyordu. Gözleri adamın yüzünden aşağıya kaydı. Penisi daha önce olduğundan daha da büyümüş gibiydi. Kendini dizlerinin üzerinde penis ağzına girerken hayal ettiğinde içi titredi. Titus bir konuda haklıydı, David Titus'u yendiğinde bunun ne anlama geldiğini öğrenemeyecek, kendisi için nakit harcayarak tüm parayı elinde tutabilecekti. 



"Sana yeniden mstürbasyon yapmama ne dersin?"



"Hayır, dizlerinin üstüne çöküp Titan'ı emmeni istiyorum."



Beth’in gözleri tekrar penise kaydı. 



“Göğüslerimi tekrar kullanabilirsin?”



"Tabii ama başka zaman. “



“O zaman sana. İyi geceler." dedi Beth



"Oooo korkak tavuk. Beni tekrar yenebileceğinden pek emin değilsin, değil mi?




Beth neredeyse evin kapısına gelmişti. Durdu ve döndü. 



"Gözlerim kapalıyken bile seni yenebilirim."



"O zaman oral seks teklifini masaya koy”.



Tekrar aletine baktı. Bir yanı bunu düşündüğüne bile inanamıyor, bir yanı neden tereddüt ettiğini merak ediyordu. Sonuçta ondan daha iyiydi. Beth eve giden merdivenlerden aşağı indi ve bilardo sopasını rafa koyduğu yere gitti. 



"İyi o zaman. Bahsi ve meydan okumanı kabul ediyorum”.



"Harika. Dudaklarını, ağzını ve boğazını kazanacağım" dedi Titus heyecanla



Beth Titus’un aletine baktı. Biraz yumuşamış gibiydi artıki dışarı sarkıyordu. 



"Bahsine kısa bir ek yapacağım" dedi Beth



Titus bir tebeşir küpüne uzanıyordu. 

"Ne gibi?"



“Kazandığımda, paranı alırım ve yarın evden çıkarsın. David ve ben seni bir daha asla görmeyeceğiz.”



"Vay, benden gerçekten nefret ediyor olmalısın."



"Nasıl nefret ettiğimi bilmiyorsun. Kabul mü yoksa çok mu korkaksın?



"Ben kazandığımda o nefretininin birazını sikini emmeye ver yeter. “

Beth, taburenin üzerindeki tepsiye doğru yürüdü. Son votkasına uzanırken elleri titriyordu. Bu sefer ne hırıltılı ne de öksürerek votkayı dikti. 



Çıplak adam topları dağıtma atışı için eğilmişti. Atışında, iki yüksek ve bir düşük topu cebe sokmuştu. Titus gülümseyerek sonraki vuruşu yaptı. O topta içeri girdi. 

Bir sonraki vuruşunu yaptı. Bir sonraki gibi girdi. 

Beth terlemeye başladı, son topların konumu delikler için mükemmel pozisyondaydı. Titus ayağa kalktı ve boynunu gererek çatırdattı. Geriye doğru eğildi, aleti şişman, şımarık bir muz gibi sallanıyordu. Istakayı tuttu ve  topuyla hizaladı. Son bir gösteri yapmayı  düşünür gibiydi oldu, ayağa kalktı ve şutu aldı. 



Bir tur bile kendisine gelmeden kaybetmişti! 

"Orospu çocuğu," diye fısıldadı. 



"Beni küçümsedin mi?" dedi Titus. Sırıtıyordu.



"Altı yıl boyunca üste çok fazla bilardo oynadım."



Beth’in bakışları boşluğa bakarken.

"Ben ne yaptım?" diye sorguluyordu.



"Henüz bir şey yapmadın," dedi Titus, 

"Ama bahsi ödemenin zamanı geldi." ıstakayı bilardo masasına bıraktı ve Beth’in yanına yürüdü. 

Penisi yürürken sallanıyordu ve her adımında beklentiyle yukarı doğru yükseliyordu. Yinede  onun önünde durduğunda hala aşağı doğru açılıydı. Titus uzandı ve ellerini onun omuzlarına koydu, baskı artarak onu yere indirmeye zorladı.



Bayan Dykstra öğrencilerine bakarak, "Asla bir erkeğin cinsel organını ağzınıza sokmayın," dedi. “Ağzında dikilmiş pis fallusuyla zevki için ona hizmet etmek için itaatkarca diz çökmek kadının haddi değildir. Bu, ataerkinin kadınlar üzerindeki egemenliğini gösterme şeklidir. Bizi susturmak için penislerini ağzımıza sokuyorlar. Pekala kadınlar, SUSTURULMAYACAĞIZ!”



Beth aklında Bayan Dykstra’nın sesi yankılanırken garajın soğuk betonunun üzerine dizlerinin üzerine çöktü. Kendini Titus'un canlanmış sikinin gövdesine bakarken bulmuştu. Adamın o şeyi göğüslerinin arasına ittiğini, üzerine boşalmasını canlı bir şekilde hatırlıyordu. 

Siyah adamın sert kaslı karnına, göğsüne ve kibirli gözlerine bakıyordu. Oral seks konusunda onu tiksindiren sadece bir erkeğin penisini isteyerek ağzına alma düşüncesi değildi. Bir erkeğin önünde boyun eğerek diz çökme ve ona yalnızca onun zevki için hizmet etme düşüncesinden nefret ediyordu. Ama şimdi dizlerinin üzerine çökmüş, kocaman siyah penisi ağzına girmeye hazır halde karşısındaydı. Erkek otoritesine uysalca boyun eğmek, hem onu korkutan, hem de onu utandıran şeydi. Fakat şu an nedense çok doğal hissediyordu. Amının ıslandığını hissedebiliyordu.



Beth utanç ve sıkıntıyla karanlığa baktı. Garaj kapısı açıktı, sokakta yürüyen herkes içeri bakabilir ve, çıplak, zenci bir adamın önünde külotu dışında çırılçıplak diz çökmüş halini görebilirdi. 



"O şey beni öldürecek." dedi mırıldanarak



"Bundan böyle Beth, bu bir yarrak. Bu bir "şey" ya da penis değil, bir sik, büyük bir sik ya da büyük siyah bir sik. “



"Tamam," diye yanıtladı. "Senin aletin çok büyük. Ağzıma sığmasına imkan yok.” 



"Dilinle bir bilardo çubuğunun ucunu tebeşirlediğini hayal et."



Beth uzandı ve penisin şaftını tuttu. Dudaklarına doğru çekerken otururken yarrağın o büyük kafasına endişeyle bakıyordu. Beth, dilini çıkarıp penisinin ucunda dokundurduğunda Titus’a baktı. Dudaklarında kibirli bir gülümsemeyle zafer kazanmışçasına ona bakıyordu. 

Yarrağın üzerinde beliren Precum’ı dilinin üzerinde hissettiğinde adeta daha fazlasını istemişti. Dili daha hızlandı, şişko esmer kafasının her tarafını yalamaya başlamıştı. 

Beth çenesini açabildiği kadar açıp, kafasını ağzına aldı. Dudakları ile kavramaya çalışarak başını bir süre ileri geri hareket ettirdi. Bu çok kötü değildi ama çenesi ağrıyacak kadar gerilmişti.



"Boğazına biraz almayı dene," diye emretti Titus.



Beth kendini ileri doğru itti, kocaman kafanın boğazına doğru girerken küçük diline değmesini hissetmişti. Boğulma hissi ile öğürerek geri çekildi.



"Bu işte gerçekten berbatsın," diye homurdandı Titus



Beth öksürüğün arasında, 

“Senin penisin çok büyük” dedi.



"Benim ne?"



"Senin aletin çok büyük. Birinin bunu yapabileceğine inanmıyorum."



"Ashley yaklaşık on santim alabiliyor ve gün geçtikçe daha iyiye gidiyor. Taşaklarımı öpebilen bazı sürtükler tanıyorum.Boğazını rahat bırak." 



Beth yine ağzına alıp kafasını ileri geri hareket ettirmeye başlamıştı.

”Boğulacak gibi hissettiğinde , biraz bırak ve nefesini tutarken mastürbasyon yap.” dedi Titus



Bir ara Beth’in burnunu çektiğini hissetti, burnundan çıkan hava  yarrağının gövdesine çarpmıştı. Kendini ileriye doğru itti ve kalın gövdesinin 2-3 cm’i daha Beth’in ağzında kayboldu. Beth’in eli içgüdüsel olarak testislerinin altına gelmiş ve onları okşamaya başlamıştı.




Beth Titus’un tavsiyesine uyuyordu ve nefesini düzenlemeye çalışırken penisi geri çekiyordu. "Çok kalın..." dedi boğuk bir sesle



"Bahane yok. Senin bunu halledebileceğini düşünüyorum. Emmiyorken müstehcen konuşmayı dene.” dedi Titus

"Müstehcen konuşmayacağım," dedi Beth kafasının etrafını yalamadan önce. Yarrağın ucunu ağzına alıp kısa süre sonra kafa boğazından biraz daha derine doğru itmeye başladı. Bir eli şaftın üzerinde hareket ederken sol eli ile taşaklarını okşuyordu.



"Biraz terbiyesiz konuşursan boşalmama yardımcı olur. Geçen gece mastürbasyon yaptığın gibi.” Titus'un telefonu bilardo masasının kenarında duruyordu. Aldı ve elleri ekranda gezinmeye başladı.



Beth, öksürerek biraz geri çekilmişti. Penis şaftının yaklaşık 10 -12 cm lik kısmı tükürüğüyle ıslanmıştı. Yolun yarısına yaklaşmıştı ama başı midesindeymiş gibi hissetmişti. "İmkansız," diye mırıldandı, eli şaftta yukarı aşağı kayarken. 

Titus’a baktığında onu telefonuna bakarken görmüştü. Aletini emerken e-postasını kontrol etmesi kabaydı ama o, tanıdığı en iğrenç narsist adamdı.



"Beceremiyorsun." dedi Titus, telefonundaki video kameradan onun gözlerindeki acıyı görebiliyordu. 

“Bırakabilirsin. Ashley'nin beni emmesini bitirmesini sağlayacağım. O sürtük yarrağı nasıl boşaltacağını biliyor.”



Beth daha dik oturdu, şaftına baktı. "İmkansız," dedi tekrar.



"İmkansız olan ne?"



"Büyük siyah sikini emiyor. Benim için boşalmanı istiyorum. Senin boşalmanı istiyorum.” Ağzından çıkan kelimeler yabancı geliyordu. 



"Mmmm lütfen benim için boşal ki spermlerinin tadına bakayım."



"O zaman biraz daha çalış."



Beth derin bir nefes aldı ve dudaklarını aletinin ucuna doladı. Başını sallamaya başladı. Her ileri itişte bir santim daha alabiliyordu. Dudakları penisinin yarısına geldiğinde bir zafer heyecanı hissetti ama geri çekilip nefesini kontrol etmek zorunda kalmıştı.



"Pes et artık," dedi düz bir sesle Titus. 

Beth başını kaldırıp ona baktı, hala telefonuna bakıyordu.



"Hayır, bunu yapabilirim. Tekrar boşalmanı sağlamak istiyorum. Daha önce hiç gerçek bir erkeğin aletini emmedim”. İki elini de şaftının etrafına sardı ve olabildiğince hızlı mastürbasyona başladı. 

"Mmmm aletin çok büyük....."



“Ya kocanın ki?” dedi Titus pis pis sırıtarak



"H-hayır, kocam... o....küçük... acınası... senin büyük siyah aletine kıyasla. ” dedi yarrağı  tekrar boğazına çekerken. Şimdi daha sertleştiğini hissetmişti, müstehcen konuşma işe yarıyordu



"En azından deniyorsun," dedi Titus. “Artık bir şeyler hissetmeye başlıyorum.



Beth biraz daha kendini zorladığında artık şaftının yarısı ağzının içindeydi. Çıkarması ve tekrar sokması daha uzun sürüyordu. Kendini tekrar ileri doğru ittiğinde yarrağın dörtte üçünün boğazından aşağı indiğini görebiliyordu. Geri çekildi ve telefonla oynayan Titus’a bakarken  iki eli hızla mastürbasyon yapıyordu. 

"Bu büyük yarrağı boşaltacağım. Dikkatini bana ver, pislik."





Titus bakışlarını ekrandan uzaklaştırdı ve kronometre özelliğini açıp Beth’e  çevirdi. 



"Sadece zamanına bakıyorum," dedi. Ekranda 19:34 yazıyordu.  Telefonu çevirdi  video devam ediyordu. 

"Beni 30 dakika içinde boşaltırsan tüm paramı almana izin vereceğim." dedi Titus, onun aletini ekrandan yutmasını izlerken.

Hemen sonra ekrandan Beth’in sikinin tamamını alışını ve dudaklarını kasıklarına değdiğini gördü. 

"KAHRETSİN!" yüksek sesle homurdandı. 

"Kimse bunu ilk seferinde yapmadı." 

Beth ellerini Titus’un kalçalarına koydu ve David'inkine kıyasla çok erkeksi ve çıkıntılı olan sert karnının üzerinden yukarı kaydırmalarına izin verdi. Beyaz ellerinin onun siyah teni üzerindeki kontrastı bir kez daha çekici geldi. Beth Titus’a bakıp, birkaç santim geri çekildi ve sonra tekrar nefes almaya zorlanmadan önce kasıklarını birkaç kez öptü. Zaferle gülümseyerek aletini tekrar yuttu.



Beth birkaç kez daha tamamını emerek geri çekti, ancak bu kolay değildi ve onu bu kadar çabuk çıkarabileceğini sanmıyordu. Penisini tekrar serbest bıraktı. 



"Mmmm ahhhh senin boşalmanı çok istiyorum, Titus. Neden benim için boşalmıyorsun? Yarrağının beyaz ağzımı dölleriyle doldurmak için can attığını biliyorum.”



Titus homurdandı. "Kahretsin Beth, bu işte ......."



Titus’un sözleri  hoşuna gitmişti. Penisi iki eliyle çekerken şaftının üçte birinden fazlasını emdi. Penisi büyüyordu, emmesi güçleşiyordu ama artık yakın olduğunu biliyordu. Beth geri çekildi. 

"Zamanım nasıl?" Cevabı dinlemeden tekrar emmeye devam etti.
Titus telefonu çevirdi.

31:25. 

Başını olumsuz anlamda salladı ama Beth yine de yavaşlamadı. Titus’un penisi biraz daha büyümüştü. kafası ağzına gelene kadar geri çekmeye zorladı. Bir eliyle şaftını çekerken, diğer eli testis torbasını yoğurmaya geri döndü. Ağır topları titriyordu ve ardından kasılıp yukarı toplanmalarını hissetti. Parmakları ucunda, spermlerin şafttan yukarı doğru aktığını hissettiği anda ağzında patladı. Titus’un yoğun ve durmaksızın gelen spermleri dudaklarının çevresinden çıkıp çenesinden aşağı damlamıştı. 

Beth spermleri yuttu.

Sonra tekrar yuttu. 

Geçen ağzına gelen spermlerin tadının hiç de kötü olmadığına şaşırmıştı. Bu sefer de lezzetli bulmuştu. Ağzını dolduran sıcak sperm neredeyse bağımlılık yapıyor, daha fazlasını istemesine neden oluyordu. Artık o kadar hızlı boşalıyordu ki,  yetişmesi mümkün değildi. Siki bırakmak zorunda kaldı. Bu hareketi yüzüne çarpan spermler ile ödüllendirilmiş oldu. Beth fışkıran canavarı yüzünden uzaklaştırdı ve göğüslerine birkaç sperm jeti çarptı.



"Hmmm, çok iyi Titus," diye inledi. "Spermlerinin tadını seviyorum." 

Penisi ağzına geri çekmeden önce göğüslerine birkaç defa daha akmasını izlemişti. 



“Bu benim için çok fazla.....Yarrağının  kardeşinin karısının her yerine boşalması hoşuna mı gidiyor? Kafasını ağzına alıp kalan birkaç damla spermi ağzına çekip açgözlülükle yuttu.



Titus kaydı durdurdu ve telefonu kapattı.

Beth'in yanakları kırmızıya döndü ve yarrağın ağzından düşmesine izin verdi. Öne eğilip koca kafayı öpmek için güçlü bir dürtüsü vardı ama buna karşı koydu. Bir sürtük gibi konuşup davranmıştı ve şu anda kendini iyi hissetmiyordu. 



"Sana bir özür borçluyum Beth. Sen harika bir saksocusun. Bir dahaki sefere eminim daha iyisini yapacaksın.”



Beth sonunda şaftının tabanını serbest bıraktı ve ayağa kalktı. 

“Bana öyle deme” dedi.



"Ama gerçekten eğlendin mi?"



“Bundan nefret ettim ve bir dahaki sefer olmayacak. Bunu yaptım çünkü bahsi kaybettim.”



“O gece pokerde, gerçekten bir oral seks istedim. Bu yüzden sen kocanla mutfaktayken kartlarıma dördüncü kraliçeyi ekledim.



Beth ondan uzaklaşarak ona korkuyla baktı. 

"Sen... ZENCİ! Seninle ya da koca aletinle hiçbir şey yapmak istemiyorum. Bundan nefret ediyorum ve senden nefret ediyorum.”



Titus ayağa kalktığında Beth bacaklarının titrediğini hissetmişti.. Parmağını ona kaldırdı. 



"Bana bir daha öyle dersen seni dizime yatırıp o güzel beyaz kıçıma şaplak atarım. 

"Ve ikimiz de yarrağımı sevmediğin konusunda yalan söylediğini biliyoruz. Bırakman için sana birkaç şans verdim ama sen daha çok azdın."





Beth konuşmak için ağzını açtı, sonra kapattı. İyi bir cevabı yoktu, sonra onun onu küçümsemesini bir meydan okuma olarak kabul etti. Beth arkasını döndü ve sütyeniyle elbisesini aldı. 

Kendini kıyafetlerini tutarken ve aydınlatılmış garajından karanlığa bakarken buldu. Titus arkasından yürüdü ve ellerini kalçalarına koydu. Harika bir vücudun var Beth, bir kadında gördüğüm en iyi şey. Kalçalarını okşuyordu. Teni onunki gibi kaygandı, sıcak gecede terle kaplıydı. 

"Daha seksi giyinmelisin. Bu seksi vücudu göster.”



"Bir kadın figürüne göre değil, zekasına ve yeteneklerine göre değerlendirilmeli" diye yanıtladı. Titus Beth’i göğsüne doğru çektiğinde ve yeniden canlanan canavar horozunun sırtına bastırdığını hissetti.



"Neden erkekler yüzünden vücudunu saklayasın ki? Neden bir erkek toplum içinde üstsüz dolaşabilir de bir kadın olamaz? Bence bu vücudu göstermeyi seviyorsun.”



"Hayır, ....... Yani bilmiyorum," diye yanıtladı. Titus’un kollarında olmak iyi hissettirmişti.



"Seksi iç çamaşırlarının içinde kendini nasıl hissetmiştin. Bence David'le benim sana bakmamızdan hoşlandın. Sanırım şu anda yarı çıplak olmaktan zevk alıyorsun.” Eğilio omzunu öptü. Elleri külotunu kavrayıp aşağı çekti. Beth itiraz etmemişti. 

Titus doğrulduğunda penisi Beth’in  kıç yanaklarının arasındaydı. Titus Beth’e sarılıp ellerini göğüslerinin üzerinde kaydırdı. Göğüsleri spermle ıslanmışlardı. Parmakları ile sert olan göğüs uçlarını okşayınca Beth inledi. Poposunu geri çekince penisi aşağı sallanmıştı. Titus biraz daha eğildi ve aletini onun kapalı bacak arasına itti. 



Beth, bacaklarının arasında yarığı boyunca yavaşça ileri geri hareket ederken görünüp kaybolan penisin ucuna baktı. 



"Şu çıplak haline bak" diye fısıldadı Titus onun kulağına. 

"İşte bu gerçek bir kadın, bedeninden utanmayacak kadar özgür."




Beth titredi ve inledi. Şaftı geri çekildi ve bacaklarının arasından kayboldu. Tekrar eğildi, aletinin kalın başı onun dudaklarını deşiyordu. Sırılsıklam olmuştu. Amı şimdiden onun için açılıyordu.



Vücudu sergileniyordu, parmakları ustalıkla meme uçlarını sıkıştırıyordu. Titus’un penisinin  araştıran kafası Beth için çok fazlaydı. Labiasının bunun için açıldığını hissediyordu. O anda boşalmaya başlamıştı! Vajinasından akan sıvılar pensin kafasını kaplamıştı. Titus’un sikini hafifçe yukarı ittiğinde vajinası sanki onu emip içine almaya çalışıyordu. Onu kendi içinde istiyordu. 

Titus’un siki içine girmeden hemen önce, sokakta farlar belirdi.




Beth korkuyla garajın derinliklerine doğru koşmuştu. Titus ise dönüp yavaşça onu takip etti, arabayı özellikle umursamadan onu yavaşça takip ederken penisi önünde sallanıyordu. Beth bilardo masasının arkasına çömelip,

 "Eğil seni aptal," dedi Titus'a. 



Sonra hafifçe doğrulup masanın üzerinden bakarken, araba sokağın karşısındaki garaj yoluna girmişti. Komşuları evdeydi! Beth arabayı izlerken aniden Titus'u bacaklarının arasında hissetti. Aletini aşağı eğmiş ve yarığı boyunca ileri geri kaydırıyordu. 



“Dur” diye tısladı. Ama durmamıştı. Komşu çift gülerek evlerine doğru ilerlerken penisin başı açıklığı bulmuştu bile.

Beth, komşular evlerine girip ışıklar yanarken, inlemesini bastırmaya çalışıyordu. Nihayet komşular artık tehlike teşkil etmeyince ayağa kalkıp vajinasına neredeyse girecek olan penisten uzaklaştı. 




Titus da ayağa kalktı ve onun kalçalarını tutup bilardo masasının üzerine kaldırdı. 

"Hayır Titus, seks yapamayız."



"İstediğin buysa yapmayız, ama bu birkaç kez daha orgazm olamayacağın anlamına da gelmez."



Beth kendini bilardo masasının üzerinde uzanırken, elleri zenci adamın testislerinin boyutuna yakın bazı bilardo toplarına sıkıca sarılmıştı, Titus'un yetenekli dili, neredeyse David'in penisinin ulaşabileceği kadar amına girmişti. Dili vajinasından uzaklaşırken yüksek sesle inlemişti. Ayrılan dilin yerine uzun kalın parmakları kontrolü ele aldığında nefesi kesilmişti.. Kalçaları yukarı aşağı hareket ederken zevk sıvıları Titus’un elinden akıp bilardo masasını ıslatıyordu.



"Aahhh Mmmm " aldığı yoğun zevkten inleyerek.




Titus ayağa kalktı ve aletinin ucunu onun amınıni dudaklarına dayadı. Ucunu biraz itip. 



"Bunu istemediğinden emin misin?" 



Beth cevap vermekte tereddüt ediyordu ki onun sessizliğini evet olarak aldı ve itmeye başladı. Penisin başı yavaşça içine kayarak ilerliyordu. Sonunda, 

"Hayır," dediğinde neredeyse tamamen içine girmişti. 

“Merak ettiğimi kabul ediyorum ama bunu David'e yapamam.” Titus homurdandı hafifçe ileri hamle ile sikinin başını tamamen içine itti. 

Beth çığlık attı. Neredeyse tekrar boşalıyordu ama içinden çıkardı. 



“HAYIR! Sik beni! Sik beni! O kocaman yarrağınla.....” Bedeni yalvarıyordu

“.... istersen seni tekrar emerim."




"Başka zaman."dedi Titus ıslak parmaklarını aletinin etrafında gezdiriyordu. 



Beth, baldırlarını kapatıp penisini bacak arasına sıkıştırarak hareketlenene kadar ne yaptığını merak etmişti. Titus’un yarrağı kasıklarının üzerinden kayarak karnının üzerinden yukarı doğru çıktı. Taşakları vajinasına tokat atmaya başlamıştı. 

“Şaap şaap Şaap “darbeler, acıtacak kadar sertti, ancak ağrı ve uyarmanın birleşimi, onun tekrar boşalmasına neden olmuştu. 

Yüksek sesle çığlık attığında, sıvılarının zenci adamın kalın testis torbasını ıslatıyordu. Çığlığını komşuların duymamasını ümit ediyordu. 

Sonraki yirmi dakika içinde üç kez daha boşaldı.



Son boşalması neredeyse Titus ile aynı zaman da olmuştu. Titus’un yarrağı, yüzünden kaburgalarına kadar güçlü sperm jeti fışkırttı. Beth ağzını açarak dilini dışarı çıkarmıştı. Şans eseri ağzına büyük bir damla denk geldi



Titus, bacak arasından çıkarken son sperm sızıntıları kasıklarına damlıyordu. Göğüsleri ve göbeğinde bir havuz oluşmasına yetecek kadar sperm vardı. 



Titus geri çekildi ve telefonunu aldı. 



"Geç oldu ve yatakta beni bekleyen ateşli bir kızıl var.” dedi yorgun sesle.  Telefonundaki saati kontrol ediyormuş gibi yaparak, Beth’in spermle kaplı vücudunun bir fotoğrafını çekmişti. 



"Sabah görüşürüz." Kıyafetlerini aldı ve ona yardım bile etmeden gitti.



Ellerini vücudundaki spermlerin üzerinde gezdirirken, Ne kadar iğrenç bir adam, diye düşünüyordu. Bir parça spermi meme uçlarına sürmeye başlamıştı, ne yaptığını anlayınca ellerini geri çekti. 

Beth kendini bitkin hissediyordu. Masadan kalkmak için mücadele etti. Çuhanın  her yerinde ve beton zeminde beyaz sperm havuzları vardı. Ayağa kalkınca üzerindeki spermler zemine akmaya başlamıştı. Garajın önüne gidip musluğu açıp hortumla kendini yıkamaya başladı. Hortumu yukarı, göğüslerine doğru püskürttü. İlk başta sıcaktı ama kısa süre sonra soğudu ve vücudundaki tüm spermleri temizlemeye çalışırken titremesine neden oluyordu. Komşularına baktı. Yatak odalarının ışığı hâlâ yanıyordu. Pencerelerinden dışarı baksalar, onun çıplak ıslak vücudunun garajının ışığında aydınlandığını göreceklerdi. Sokağın karşısındaki ışıklı pencereye bakmak için döndü. Titus bu konuda da haklıydı. Vücudunu sergilemeyi sevmeye başlamıştı. Dışarıda çıplak durmak canlandırıcıydı. Geçen gece seksi iç çamaşırı giydiğinden beri, normal kıyafetleri ve kullanışlı iç çamaşırları onu sıkmaya başlamıştı.




Beth suyu kapattı. Sırılsıklam sırılsıklamdı. Garaja dönüp,Tepsideki son kadehe uzandı ve tereddüt etmeden içti. Alkolün yakıcı hissi yerine ağzında soğuk su vardı. Yutkundu, yanakları öfkeden kızarmadan önce solgunlaştı. Titus eski bir barmen numarası olarak, kendisi de gizlice su içerken ona votka shotları vermişti. Onu yine dolandırmıştı.




Beth çalışma tezgahından biraz kağıt havlu alıp bilardo masasının üzerindeki çuha daki beyaz birikintileri ve yerdekileri temizleyip duş almak için yukarı çıktı.



*****



Beth, David'i uyandırma korkusuyla banyoyu kullanmak istememişti. Misafir banyosu da Titus'un odasının karşısındaydı. Odaya yaklaştığında yüksek sesli inlemeler ve hırıltılı sesler duydu. Kapı açıktı ve ışık yanıyordu. Yanından geçerken odaya baktı ve dondu kaldı. Titus sırt üstü yatıyordu, Ashley çıplaktı, sırtı kapıya bakacak şekilde üstüne uzanmıştı. Ashley Titus’un sikini emerken, Titus, tombul kıçını ve amını zevkle emiyordu. Beth bu pozisyonu daha önce David'in pornolarında görmüş ve iğrenç bulmuştu. 

Ne de olsa Titus'un burnu neredeyse genç kadının kıçına girmişti. Kız on dokuz yaşında olabilirdi, ama zenci adamın dölünün ne kadar iyi tadı olduğunu bilen ve karnını doyurmak için can atan bir profesyonel gibi Titus'un sikini emiyordu. Beth o anda ondan nefret etti. 

Ash aniden geri çekildi ve kıçını Titus'un ağzına ileri geri sürterek haykırdı. Tanrım, bu adam bir kadını nasıl orgazma ulaştıracağını biliyordu!




Beth arkasını dönüp duşa girdi. Kurumuş spermleri yıkayıp vücudunu sabunladı. Kıyafetlerini alıp ve giyinme zahmetine girmeden duştan çıktı. Yatak odasındaki manzara değişmişti. Ashley şimdi Titus'un kucağında zıplıyordu ve çok güzel görünüyordu. Beth, erkeklerin onu neden bu kadar çekici bulduğunu anlamıştı. Tombuldu ama şişman değildi ve cildi hala genç ve pürüzsüzdü, sırtı kemerli iken karnının altında kıvrımlar yoktu. Kocaman göğüsleri aşağı yukarı sallanıyordu. Genç kadın eğilip göğüslerini emebilmesi için  Titus’un yüzüne yaklaştırdı. Areolaları büyüktü, meme uçları kalın olmasına rağmen çok uzun değildi. Beth, siyah adamla beyaz kadın arasındaki ten kontrastlarının ne kadar seksi göründüğüne bir kez daha şaşırmıştı. Bu ikisi David'in pornolarındaki beyaz çiftlerin hepsinden daha iyi görünüyorlardı. 



“HAYIR! AAAAAHHH... Boşalıyorummmmm!” diye bağırdı Ashley, başını geriye atarak



Beth kendi yatak odasına girdiğinde David hala bıraktığı pozisyondaydı. Pantolonunu gevşetip çıkardı.Gömleğinin düğmelerini açtı. Karnı hafifçe dışarı fırlamış, göğsü solgundu ve hiçbir yerinde kas izi yoktu. İç geçirdi ve iç çamaşırını aşağı çekti. Penisi testis torbasına çekilmişti ve onu normalden daha da küçük gösteriyordu. Uzandı ve onu çekiştirdi, uzattı ve biraz sertleşmesini izledi. Beth, kocasının nefret ettiği erkek kardeşine az önce yaptıklarından dolayı suçluluk duyuyordu. Kocası için asla yapmadığı bir şey. Bacaklarının arasına uzandı ve gevşek penisini ağzına aldı. Tamamen sertleştiğini hissetti. Baş sadece küçük diline ulaştı ve boğazını en ufak bir şekilde germemişti. 

Yavaş yavaş emmeye başladı.





"Hmmmmm," diye inledi uykusunda, biraz hareket ederek.




Beth hızlandı beş dakikadan az bir süre sonra küçük bir sperm tomarı boğazından aşağı indi. Geri çekildi, böylece tam zamanında onun tadına bakabilmesi için bir kısmı diline gelmişti. Akıcı ve yavandı. İyice küçülene kadar emmeye devam etmişti.





Beth ayağa kalkıp ağzını yıkamak için banyoya gitti. Gargarayı tükürdü ve kocasına dönerken. 

"Daha güçlü! O büyük yarrağını içime sok. " çığlıkları duyunca yeniden Ashley odasının önüne gelmiştir.  Titus Ash’i arkadan sertçe sikerken Ashley dört ayak üzerindeydi. 

"Çok iyi, çok iyi," diye mırıldanıyordu. 

"Yine boşalıyorum." Genç kadın o kadar sert boşaldıi ki, popusundan  yüksek bir osuruk sesi gelmişti.. Başı kollarının arasına düştü, kıçını havaya kaldırdı. 

"Titus lütfen," diye yalvardı. "Ne istediğimi biliyorsun."




"Biliyorum sürtük, biliyorum" diye yanıtladı Titus kalçasını geri çekerken.



Ashley, "O koca aletini kıçıma sok," diye haykırdı.



Beth geri çekilip şok içinde elini göğsüne koydu. Ashley sodomize edilmek için yalvarıyordu! Beth, porno filmlerde bile anal sahne izlemeyi bile reddederdi. Ona göre tamamen iğrençti ve bunu gerçek insanların yaptığına asla inanmamıştı. Ashley odadan 



"Evet, evet, evet, götümü sik. Sik onu" diye inledi. Beth sessizce geri çekildi ve yatak odasına dönerek David'in yanına yattı. Sonraki yarım saat boyunca daha fazla homurdanma, inleme ve zevk çığlıkları dinledi. Ashley, sodomize edilirken bir kez orgazm olmuş gibi ses çıkarmıştı.



***********



Güneş penceresinden içeri sızdığında Beth gördüğü karmakarışık rüyalardan uyanmıştı.İçtiği içkilerden sersem gibiydi. Banyoya gidip soğuk suyla kısa bir duş alıp odaya döndüğünde  David gözlerini açmıştı 

"Dün gece en güzel rüyayı gördüm," dedi. Rüyamda gecenin bir yarısı beni uyandırdığını ve sikimi emdiğini gördüm.”



"Hmmm, bir rüya olmalı," dedi Beth ona gerçeği söylemeyi düşündü, ama o kadar karşılıksızdı ki, onun bunu bir daha beklemesini istemiyordu. 

"Ve kaba olma. O bir penis, sik değil.”



"Üzgünüm," diye inledi. "Dün gece ne kadar içtim? Uyku maskeni ödünç alabilir miyim?”



"Elbette," diye yanıtladı ve ona maskesini verdi. 



"Titus ve Ashley’ii kulübe bırakıp döneceğim. Yatakta kal, berbat görünüyorsun.” Bacaklarını ve poposunu tercih ettiğinden daha sıkı saran koşu pantolonunu giydi. Üzerine çiçekli bir bluz çekti.



"Görüşürüz, David," dedi, adam maskeyi gözlerinin üzerine çekerken.



****



"Sikeyim Titus'u!"



Tanrım yine iş başındalar diye düşündü Beth. Banyo kapısı açıktı ve duş akıyordu. Yanından geçti ve durdu. Ashley'nin göğüsleri duşun cam kapısına yaslanmış arkasında Titus'un dev, karanlık bedeni onu sertçe sikiyordu.. Titus her ittiğinde göbeği cama baskı yapıp sallanan piercingi cama çarpıyordu. 

“Ahhha , kara yarrağını seviyorum. büyük taşaklarını sikini seviyorum. Amcığımı dolduruyor mmmm.” Gözlerini açınca kapıdan Beth'i görüp gülümseyerek kapıyı açtı. 



"Günaydın Beth, bize katılmak ister misin?” Titus Ash’in omzunun üzerinden baktı ve kaşlarını davetkar bir şekilde kıpırdatmıştı.



"Şey...hayır teşekkürler," dedi Beth.



Ashley, "Çok kötü," dedi. 

"Ama bu, benim için daha fazla olacak."diyerek kapıyı tekrar kapattı. 

"O koca zenci horozun taşaklarını istiyorum, aygır."



Beth aşağı inerken titriyordu. Mutfağa geçip kahve yaptı. Ashley ve Titus aşağı indiklerinde  bardağını yarılamıştı bile. Ashley dün geceden kalma iki parçalı elbisesini giymişti. İçine sütyen giymediği göğüslerinin serbestçe sallanmasından belliydi. Titus, kaslı kollarını çıplak bırakan ve göğsünü sıkıca saran beyaz bir kolsuz tişört giymişti. Altında eşofman vardı. Devasa siki kumaşın altında serbestçe sallanıyor gibiydi. 



"Hadi gidelim," dedi Beth'e.



Ashley yolcu koltuğuna otururken, Titus arka koltuğa yayılmış ve şekerleme yapıyormuş gibi görünüyordu. Ash, 

"Bıraktığın için teşekkürler," dedi. 

"Dün gece harika zaman geçirdim." Uzandı ve elini Beth'in kalçasına koydu. 

"Seni rahatsız ettiysem özür dilerim ama kızlardan da hoşlanabileceğini umuyordum."



"Üzgünüm, hayır," diye yanıtladı Beth. 



Dizindeki ele bakınca Ashley elini geri çekti. 

"Bunda yanlış bir şey olduğundan değil," diye ekledi. Feminist kız kardeşlerinin yarısından fazlası lezbiyendi ve her biri Beth'le ilgilendiğini ifade etmişti. Hatta biri, Beth'in bir feminist olarak onunla bir akşam geçirmesinin çaylak görevi olduğunu iddia etmişti



Ashley uzanıp koltukların arasından Beth'in telefonunu aldı. 

"Numaram burada. Fikrini değiştirirsen veya sadece kulübe gitmek istesen bile beni ara. Dün gece dans ettiğimiz o iki ateşli adamı ayarlarım.”



Evli olduğumu unutuyorsun.



"Ah, doğru David'in havalı olduğunu düşünmüştüm. O adamları kendim için aramam gerekebilir. Bir Oreo kurabiyesi denemesi yapabilirim sanırım”



"Yapmayacağın bir şey var mı?" diye sordu Beth.



"Hayır, iyi hissettiren ve beni mutlu eden her şeyi yaparım. Ben özgür bir kadınım.”

Hayır, sen bir sürtüksün, diye düşündü Beth,kaşlarını çattı. Ashley'nin davranışı kesinlikle profesörlerinin veya kız kardeşlerinin "özgürleşmiş bir kadın" olarak adlandırdıkları türden değildi, ama yanılıyor olabilirler mi?



“Ah, bu arada”, dedi Ashley küçük çantasına uzanarak. İçindeni ince iç çamaşırını çıkardı. "Titus bunları almanı istedi. Gerçek bir kadın gibi daha seksi giyinmen gerektiğini düşünüyor.”



"Eh, buna gerek yok."



"Önemli değil," dedi Ashley, 

"erkekler bana her zaman iç çamaşırı alır."



Elbette öyle, diye düşündü Beth 

"İşte geldik," kulübün otoparkına girerek Titus'un motosikletinin yanına yanaştı.



Ashley kapıyı açarak, 

"Bıraktığın için tekrar teşekkürler," dedi. 

"Ve biraz eğlenmek istiyorsan beni ara."



"Evet, teşekkürler, Beth." dedi Titus doğrulurken.



"Vay canına, doymuyor," diye fısıldadı Beth, Ashley'nin kollarını dev siyah adama dolamasını ve onu öpmesini izlerken. Ash dönüp ve yakındaki bir arabaya doğru yürüdü. Titus motoruna binip çalıştırdı.



Beth eve doğru yola çıktığında hayatında hiç bu kadar kafası karışmış hissetmemiş olduğunu düşünüyordu.

Ashley ve Titus onun tüm dünya görüşünü sorguluyorlardı ve çoğu insan gibi o da buna içerlemişti.





Sonraki Bölüm....