Tatil Maceramız Kaptan ve Tayfa

Bu küçük Afrika ülkesine geldikten yalnızca birkaç saat sonra, aylar önce rezervasyonunu yaptırdığımız yata binmiş ve geniş körfeze yayılmış binlerce küçük adanın arasında yapacağımız yolculuğa başlamıştık. Yatımız da oldukça küçüktü. Karımla benden başka yolcu yoktu. Mürettebat ise, 45 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kaptanla onun oğlu olabilecek yaşta görünen bir tayfadan oluşuyordu.

Doğaldır ki, ikisi de zenciydiler.

Yat limandan ayrılır ayrılmaz, karımla mayolarımızı giyip, güvertedeki şiltelerin üstüne uzanmış ve kendi ülkemizin soğuğundan sonra ilaç gibi gelen yakıcı güneşin tadını çıkarmaya başlamıştık. Aslında, güneş konusunda dikkatli olmamız gerekiyordu. Ölçüyü kaçırmanın, tatilimizin zehir olmasına neden olacağını biliyorduk. Bunun için de, çeşitli koruyucu güneş yağlarımız vardı tabii. Ayrıca fazla güneşte kalmamaya da özen göstermemiz gerektiğini biliyorduk.

Şiltenin üstünde yüzüstü yatmış, güneşin sırtımı yaktığını hissediyordum. Karım da, benden biraz uzaktaki şiltenin üstünde oturmuş, göğsüne ve çıplak memelerine yağ sürüyordu. Pek çevremle ilgilendiğim yoktu. Kaptan, konaklayacağımız ilk adaya güneşin batmasından hemen önce varacağımızı söylemişti. Buna göre, önümüzde birkaç saatlik bir yolculuk vardı. Dostlarımız öğütlerini dinleyip, buraya gelmekle akıllık ettiğimizi düşünüyordum. Beni kendime, karımın sesi getirdi:

- ``Ne dersin sevgilim, acaba bir taraflara çarpmadan gideceğimiz yere ulaşabilecek miyiz?'' diyordu karım, ``Galiba kaptanın aklını başından aldım da...''

Başımı kaldırıp, önce karıma, sonra da köprüde ayakta durup dümen tutan kaptana baktım. Eğer karımın dediği doğruysa, pek haksız sayılmazdı kaptan. Karım, giyinikken bile, bir erkeğin aklını başından almak için gerekli her şeye sahip bir kadındı. Üstelik şimdi, üzerinde yalnızca avuç içi kadar bir bikini altı varken, gerçekten öldürücü olmuştu. Vücudu ince ama hatları yuvarlaktı. Küçük memeleri,uzun bacakları, baş döndürecek kadar güzeldi. Bal rengi uzun saçlarının çevrelediği yüzü ise, belki bir bebeğinki kadar güzel değildi ama öyle bir ifadesi vardı ki, normal bir erkeğin sikinin anında kalkmasına neden olması kaçınılmazdı.

Dümen dolabı kaptanın belden aşağısını görmemi engellediği için, karımın onun üstünde böyle bir etkisi olup olmadığını anlamama da olanak yoktu. Yeniden uzanıp kendimi güneşe bıraktım ve kolumdaki saat çalıp, beni güneş banyosunun bittiği konusunda ikaz edene kadar da, kaptanla ilgilenmedim. Bu arada karım iki kez kalkıp kaptanın yanından geçmiş ve kamaramıza gidip gelmişti.

Kaptan konusu, güneş banyosundan sonra, kamaramızda duş yaparken yeniden gündeme geldi. Sözü oraya getiren de, yine karım oldu:

- ``Gördün mü kaptanın ne hale geldiğini?'' diye sormuş, ben olumsuz yanıt verince de, ``Gerçi bana çaktırmamaya çalıştı ama, yanından geçerken görmememe imkan yoktu. Siki öyle bir kalkmıştı ki, neredeyse şortunu yırtacaktı.'' diye devam etmişti.

Karımın sik kaldırmaktan hoşlandığını bildiğim için, söylediklerini pek şaşırtıcı bulmamıştım. Kaptanın üstündeki etkisini kontrol etmiş olması normaldi. O andaki hali de, olup. bitenlerden son derece hoşlanmış olduğunu belli ediyordu. Anladığım kadarıyla, kaptanla biraz oynamak istiyordu. Doğrusu buna itiraz edecek değildim. Aksine, fikir hoşuma gidiyordu.

Duştan sonra yatağa sırtüstü uzandığımda karım yanıma oturup, sikimi okşamaya başlayınca da, aklının kaptanda olduğunu hemen anladım. Bu durum, garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Sikim, bir anda kalkmıştı. Sonra karım üstüme çıktı. Aceleci parmaklarıyla sikimi tutup amına dayadı ve yavaş yavaş oturmaya başladı. Gözleri kapalıydı. Yüzündeki o sik kaldırıcı ifade, sikim amının derinliklerine gömüldükçe daha da yoğunlaşmıştı. Sonunda, dibine kadar aldı sikimi içine.

Ellerini göğsüme dayamıştı. Ayak parmaklarının üstünde duruyordu. Sonra gözleri hala kapalı, üstümde hareket etmeye başladı. Kalçaları yukarı aşağı oynuyor, sikim amının derinliklerinde bir dibine kadar kaybolup, bir başına kadar meydana çıkıyordu. Kendimi duyduğum zevkin seline bırakmış, karımı seyrediyordum.

Öyle bir hali vardı ki, beni tümüyle unutmuş gibiydi. O anda onun için önemli tek şey, amının içindeki sikti. Giderek hızlanan hareketlerle sikimin üstüne oturup kalkıyordu. Yüzü, aldığı zevkin etkisiyle gerilmişti. Benimle de hiç ilgilenmiyordu bile. Kaptanı düşündüğüne emindim. Sanki sikimi kullanarak otuzbir çekiyordu. Birden küçük bir çığlık kaçırdı ağzından ve vücudu sarsılmaya başlarken, amı sikimi ezercesine sıkıyordu.

Bir süre üstümde, halsizce uzanıp kaldı karım. Sonra kalçaları yeniden hareketlendi ve sağa sola, yukarı aşağı oynamaya başladı. Şimdi memeleri göğsümde eziliyordu. Başını boynuma gömmüştü. Benim de fazla dayanmama imkan kalmamıştı artık. Birden amının derinliklerinde patlayıverdim. Yatakta yığılıp kaldık.

Kaptan yatı, adanın batı tarafındaki küçük bir koyun içinde demirlemişti. Çevrede bizden başka kimse yoktu. Yemek hazır olduğunda da haber vermişti. Hava o kadar sıcaktı ki, yemek için arka güverteye çıkarken üzerimize giyebileceğimiz tek giysi, yine mayolarımızdı. Karım, yine üstsüzdü ve bu sefer mayosunun altı, gündüz giydiğinden daha da küçüktü. Kamaradan çıkıp önümden güverteye tırmanan altı basamaklık merdiveni çıkarken, kalçalarının dörtte üçünün meydanda olduğunu görebiliyordum. Onu tanıdığım için, amacının kaptanı daha da çok etkilemek olduğunu biliyordum. Sesimi çıkarmadan peşinden yürüdüm.

Yemek servisini, tayfa Diop yapıyordu. Kaptan da, karımın daveti üzerine gelip bizimle oturmuştu. Ben de onu yakından izlemek fırsatını bulmuştum böylece. Kısa kesilmiş kıvır kıvır saçları, şakakları çevresinde hafifçe kırlaşmıştı. Dedelerinin arasında zenci olmayanlar da olmayıdı. Teninin rengi, kuzguni siyah olan Diop'a oranla bayağı açıktı. Vücudu sırım gibiydi. Haki renkli bir şort giymişti üstüne. Karıma bayıldığını anlamamak için kör olmak gerekliydi. Yemek boyu içine düşmüştü onun. Masanın başına oturmadan önce gözleri karımı tepeden tırnağa izlemişti. Sofrada ise, gözleri sanki çıplak memelerine kitlenip kalmıştı. Karımın bu ilgiden son derece hoşlandığını da, açıkça görebiliyordum. İşi aşırıya götürmeden, kaptanla flört edip durmuştu, tüm yemek süresince.

Yemekten sonra da kaptan bize aralarında dolaşacağımız adalardan söz etmek ve öyküler anlatmak gibi bahanelerle, yanımızdan ayrılmamıştı. Karım arkadaki şezloglardan birine oturup, arkasına yaslanmıştı. Bacaklarını aralamış oturuyor, güya kaptanın anlattıklarını dinliyordu. Ama, aslında onu tepeden tırnağa incelediğini farkındaydım. Üstelik kaptan da farkındaydı bunu.

Uyumak için kamaraya çekildiğimizde, karım yeniden kaplan gibi üstüme atladı. Bu seferki sikişmemiz saatlerce sürdü. Sikimin inmesine izin vermiyordu karım. İşimin bittiğini düşündüğüm sıralarda bile birşeyler yapıyor, sikimin yeniden kalkmasını sağlıyordu. Her yerini verdi o gece bana. Üstelik, yüksek sesle inleyerek, kimi zaman çığlıklar atarak sikişiyordu. Çıkardığı gürültülerin, küçük yat içinde kaptan ve Diop tarafından duyulmamasına olanak yoktu. Ama karım sanki bunu amaçlıyor gibiydi. Sonunda bitkin bir halde uykuya daldığımızda, sikimi içine almadığı, boşalmadığım deliği kalmamıştı.

Her yerinden siktirmişti kendini bana.

Sabah uyandığımda, karım duştaydı. Yatakta bir sigara yakıp, sıranın bana gelmesini bekledim. Tatil doğrusu çok güzel geçeceğe benziyordu. Karım kafasını kaptana takarak heyecanlanıyor, sonra da tuttuğu gibi beni yatağa atıyordu. Hiç de fena değildi bu. Ayrıca, kaptanın karıma açıktan açığa sulanması da hoşuma gidiyordu. Acaba ikisi işi daha da ileri götürebiler miydi? Karım duştan çırılçıplak çıktı. Bu haliyle son derece iştah açıcıydı. Doğru gelip yatağa oturdu ve eli bir anda sikimi okşamaya başladı. Tanrım, hala sikişmek istiyordu galiba. Ama anlaşıldığı kadarıyla, konuşmak da istiyordu karım.

- ``İnsan tatildeyken biraz daha rahat olabilir değil mi?'' dedi birden.

- ``Tabii... Tatilin amacı bu değil mi zaten?''

- ``Tamam da, merak ettiğim insanın ne kadar rahat olabileceği...''

- ``Ne sormak istediğini tam anlıyamıyorum.''

- ``Yani normal zamanlarda yapılmayan şeyleri de yapabilir mi insan sence?''

- ``Herhalde ama, yine de tam anlamadım ne dediğini...''

- ``Aslında söylemek istediğim kaptanla ilgili...''

Bütün bu konuşmalar olurken sikim de karımın okşamalarına karşılık vermeye başlamış, yavaş yavaş sertleşmişti. Şimdi uzun parmakları dibinden dolanmıştı sikime. Okşamanın dozu da giderek artıyor, sıvazlamaya dönüşüyordu. Son söylediğine yanıt vermemiş olmam yüzünden biraz susmak zorunda kalmıştı karım. Ama sessizliği pek fazla sürmedi.

- ``Biliyorsun, kaptanın aklı bayağı takıldı bana.''

- ``Biliyorum. Sen de bayağı yardımcı oldun ona bu konuda.''

- ``Bir gariplik yok ki bunda. Her zamankinden farklı birşey yapmadım.''

- ``Ama anladığım kadarıyla, şimdi yapmak istiyorsun galiba?''

- ``Eğer izin verirsen ve kızmazsan evet.''

Sözü nereye getirmek istediğini anlar gibi olmuştum. Ama yine de açık açık konuşmasını, kafasından geçenleri, istediğini söylemesini bekliyordum. Karım susmuştu. Şimdi elindeki sikime daha çok konsantre olmuş gibiydi. Beni de iyice heyecanlandırmıştı.

Birden eğilip sikimin başını yalamaya başladı. Dili öyle becerikliydi ki. Biraz daha devam ederse boşalacağımı hissediyordum. Birden durdu karım. Sonra da başını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

- ``Kaptanla sikişmek istiyorum...'' dedi.

İşte sonunda söylemişti kafasından geçenleri. Sanki yeni bir kan dalgası gitmişti sikime. Karımın elinde nabız gibi atıyordu. Bunu o da farketmişti tabii. Yeniden eğildi ve bu sefer dudakları sikimi kavradı. Ağzının içi ateş gibi yanıyordu.

- ``Ben de sizi seyretmek istiyorum...'' dedim birden. ``Eğer sikileceksen, nasıl sikildiğini görmeliyim. Yalnızca sen mi isteyeceksin, normal zamanlarda yapılmayan şeyleri tatilde yapmayı?''

Sözlerim karımı daha da tahrik etmişti galiba. Sikimi, içimi boşaltmak ister gibi emiyordu. Dayanılacak gibi değildi. Üstelik şimdi başı aşağı yukarı oynuyor, sikim ağzına girip çıkıyordu. Kendimi tutamıyordum. Boşalmaya başladım. Büyük bir iştahla, hepsini yalayıp yuttu karım.

Daha sonra güverteye çıkacağımız sırada, karımın daha da cüretli bir mayo giydiğini gördüm. Bu seferki, arka kısmı yalnızca bir ip parçasından ibaret olan bir tangaydı. Ön tarafta ise ancak amını kapatabilen küçücük bir kumaş parçası vardı. Onu incelediğimi farkedince;

- ``Sevdin mi mayomu?'' dedi. ``Kaptanın en çok baktığı yerim kıçım, biliyor musun? Ben de biraz daha çok göstereyim istiyorum. Ne dersin, sence güzel miyim?''

Hem de nasıl güzeldi.

Tanganın ipi, o yusyuvarlak ve baştan çıkarıcı kalçalarının arasında kaybolmuştu. Kıçı çıplak gibiydi kısacası. Kahvaltı için arka güverteye çıktığımız anda, kaptanın mestolduğunu farkettim. Karım, inadına bir süre ayakta kaldı ve güvertede dolaştı. Yürürken, çıplak kalçaları kımıl kımıl oynuyor, sağa sola çalkalanıyordu.

Kahvaltı, kaptan için eziyet oldu. Bir süre sonra ayakta durmasına olanak kalmamış, masanın başına oturmuştu. Böylece, gözden kaçmasına olanak bulunmayacak bir biçimde kalkan sikini benden saklamak istiyordu. Gerçekten, karımın da söylediği gibi, şortunu parçalayacak bir hale gelmişti siki. Doğrusu, korkutucu bir büyüklükteydi.

Karım kahvaltıdan sonra kalkıp üst güverteye geçti ve şiltelerin üstüne diz çöküp, güneş yağlarıyla uğraşmaya başladı. Arkası bize dönüktü. Tangasının kumaşı, amının dudaklarının bittiği yerde bitiyordu. Ondan sonra başlayan ip ise götünün deliğini, ancak yarı yarıya örtebiliyordu. Kaptan da ben de, gözlerimizi karımın görünen götünden alamıyorduk. Kaptan, sanki kıvranmaya başlamıştı. Biraz da onu rahatlatabilmek için, ben de kalkıp karımın yanına gittim. Önceden kararlaştırdığımız gibi, bir saat boyunca orada güneşlendik.

Kaptan, tüm bu süre boyunca dümen köprüsünden ayrılmamıştı. Onu kuşkulandırmamak için doğrudan bakmıyordum ama, göz ucuyla da olsa, gözlerinin karımın üstünden ayrılmadığının farkındaydım. Adama hak vermemek mümkün değildi.

Sonra kamaramıza geri döndük. Karım, kamaranın ön güverteye bakan penceresinin perdesini hafifçe araladı ve beni yanına çağırdı. Güneşlenme şilteleri tam önümüzdeydi, buradan bakınca. Sonra vücudunu benimkine yapıştırıp beni öpmeye başladı. Son derece heyecanlı olduğu belliydi. Kaptanın onu seyretmesinden etkilendiği belli oluyordu.

Neden sonra kendini benden kopardı karım. Bir adım geri giderek, gözlerimin içine baktı. Yanakları kızarmış, gözleri pırıl pırıl, dudakları aralıktı. Onu çok iyi tanıdığım için, yüzündeki sikilme isteğini açıkça okuyabiliyordum. Sonra da, hiç bir şey söylemeden, beni kamarada bırakıp dışarı çıktı.

Beklenen an gelmişti sonunda.

Dışardan gelen seslerden, onun kaptanla bir şeyler konuştuğunu anlıyordum. Sonra ön güverteye geçip, şiltelerin yanına geldi yeniden. Şimdi sabahki sahneyi yeniden seyredebiliyordum. Çünkü karım şiltenin üzerinde diz çökmüş ve tekrar güneş yağlarına ilgi göstermeye başlamıştı. Şimdi daha yakın olduğum için, çok daha iyi görebiliyordum sergilediği manzarayı. Kaptanın da, sabahki yerinden onu seyretmekte olduğuna emindim. Şimdi ben de ayak altında dolaşmadığım için, daha rahat olmalıydı.

Sonra karım başını çevirip ona bir şeyler söyledi. Gerçi sesini duyabiliyordum ama, ne dediği anlaşılamıyordu. Birden kaptanın yanı başında bitmesinden, karımın onu çağırdığını anladım. Sonra kaptanın eline güneş yağı şişesini verdiğini görünce, nasıl bir bahene bulduğunu da kavradım. Kaptan, hemen eline biraz güneş yağı döküp, hala şiltenin üzerinde, dizleriyle ellerinin üstünde durmakta olan karımın sırtını yağlamaya girişti.

Tabii, önce omuzlarından başlamıştı. Ama elinin hareketleri, daha ilk andan itibaren, yağ sürer gibi değil, okşar gibiydi. Gözünü iyice karartmıştı kaptan. Kamarada olduğumu ve her an dışarıya çıkabileceğimi biliyordu elbette ama, buna aldırdığı bile yoktu. Eli, şimdi karımın sırtının alt kısımlarına inmiş, yağın etkisiyle onun beyaz teni üzerinde kayarak dolaşıyordu. Salt dikkat kesilmiş, hiç bir şeyi kaçırmadan olup bitenleri seyretmeye uğraşıyordum. Kaptanın aklı, slında karımın kıçındaydı tabii.

Bunu anlıyabiliyordum.

Karımın kalçaları, aralarında kaybolan incecik ipin dışında çıplak ve başdöndürücüydü. Kaptanın elleri daha da aşağılara inince belini çukurlaştırmıştı. Böylece kalçaları daha da ortaya çıkmıştı. Gerçi yüzünü görmüyordum ama, durumundan son derece memnun olduğuna emindim.

Kaptan, bu arada pozisyonunu biraz değiştirmiş ve kendini, karımın kalçalarını daha iyi seyredebilecek bir duruma getirmişti. Mayonun ince ipinin ancak yarım örtebildiği deliğini, ben bile olduğum yerden tüm ayrıntılarıyla görebiliyordum. Manzara, kaptan için daha da baştan çıkarıcı olmalıydı.

Birden durup, şişeden eline biraz daha yağ döktü kaptan. Sonra da, karımın kalçalarını yağlamaya başladı. Daha elleri değer değmez, karımın vücudunun hafifçe titrediğini farketmiştim. Sonra birden ellerinin üstünde durmaktan vazgeçti ve kolları büküldü. Şimdi dirsekleri dayanıyordu şilteye. Kıçı hala havadaydı. Kaptanın kara ellerinin, karımın beyaz kalçaları üzerindeki hareketlerinin de, artık yağlamakla bir ilgisi kalmamıştı.

Düpedüz mıncıklıyordu o şahane yuvarlakları.

Karımın, tümüyle yabancı biri, üstelik de bir zenci tarafından gözlerimin bu kadar önünde böylesine mıncıklanmasını, son derece tahrik edici buluyordum. Sikim kalkmış, taş gibi kesilmişti. Kaptanın işi, güpegündüz, teknede ben ve gemici Diop varken, ne kadar ileriye götürebileceğini de merak ediyordum bu arada. Doğrusu o ana kadarki davranışları, hiç bir şeyden çekinmediğini ortaya koymuştu. Ama buna rağmen, acaba işi sonuna kadar götürebilecek miydi?

Bu soruma yanıt bulabilmek için fazla beklememe gerek yoktu galiba. Zira kaptanın karımın kalçalarındaki elleri, giderek daha cüretli bir hale gelmişlerdi. Güneş yağı şişesine tekrar uzandığında, artık eline değil, doğrudan karımın sağ kalçasının üzerine dökmüş, sonra da, o baştan çıkarıcı kıçını kelimenin tam anlamıyla yoğurmaya başlamıştı. Artık ikisinin de oyun oynayacak bir durumları kalmamıştı. Bu küçük maceranın nerede biteceğinin, herkes farkındaydı.

Kaptanın parmakları, karımın kalçalarının arasında dolaşmaya başladığında, heyecanım son kertesine gelmişti. Yapabileceğim tek şeyi yaptım ve mayomu sıyırarak, bir süreden beri eziyet çekmekte olan sikime yardımcı olmaya çalıştım. Bir yandan da, karımın heyecanının benimkinden daha büyük olduğunu farkedebiliyordum. Şimdi dirseklerinin üzerinde durmaktan da vazgeçmiş, göğsünü şilteye yapışırmıştı. O şahane kıçı ise hala havadaydı.

Kaptan birden karımın götüyle oynamaya başladı. Sağ elinin kapkara ve uzun orta parmağı, karımın mayosunun incecik ipini kenara itmiş ve götünün deliğini buluvermişti bile. Kaptan, parmaklarındaki güneş yağı nedeniyle, hiç bir güçlükle karşılaşmıyordu. Karım da, onun işini kolaylaştırabilmek için sanki çırpınıyordu. Bense, yalnızca bir kaç metre uzağımdaki bu olayları, büyülenmiş gibi, her geçen an biraz daha çok tahrik olarak seyrediyordum.

Sonra kaptan, bir anda parmağını karımın götüne sokuverdi. O kara ve uzun parmak, neredeyse olduğu gibi kaybolmuştu. Karımın tüm vücudunun sarsıldığını gördüm. Götü, karımın en duyarlı yerlerinden biriydi. Bunu bildiğim için, daha da çok heyecanlanmıştım.

Artık dananın kuyruğu kopmuştu. Bundan sonra her şey olabilirdi. Kaptanın götçü olduğu belliydi. Karım, onun aklını başından kıçının güzelliğiyle aldığını düşünürken, yanılmıyordu yani. Galiba onu bu kadar çok heyecanlandıran ve sonunda kaptanla sikişmeye iten de buydu. Şimdi de, kaptanın uzun kara parmağı götüne girip çıkarken, kendini alabildiğine bırakmıştı.

Gözlerimin önündeki manzara o kadar tahrik ediciydi ki.

Kaptan bir eliyle şortunun belini çözüp, dizlerine kadar indiriverdi birden. Büyülenmiş gibi seyrediyordum. Haksız da sayılmazdım. Rengi, vücudunun geri kalan kısımlarından çok daha koyu olan bir siki vardı kaptanın. Dimdik olmuş, şişmiş başını havaya dikmişti. Ama en belirgin özelliği, en büyüleyici yanı ölçüleriydi tabii. Kocaman bir şeydi kaptanın siki. Parmağını bir an için bile karımın götünden çekmeden, tek eliyle şortundan kurtulduğunda, biraz endişelenmedim dersem yalan olur. Karımı götünden sikmek niyetinde olduğu birden içime doğmuştu o anda. Bu düşünce hem tahrik ediciydi, hem de kaptanın sikinin büyüklüğüne bakınca korkutucu geliyordu.

Karımın, bu kadar büyük bir siki küçük götüne alamıyacağından emindim sanki.

Ama kaptan hiç böyle düşünmüyordu anlaşıldığı kadarıyla, Yavaş yavaş karımın arkasına geçmeye başlamıştı bile. Karım ise onun sikini görmemişti henüz. Yüzünü şilteye gömmüş, kıçı hala havada, götüne girip çıkan parmağın etkisiyle kalçaları sağa sola çalkalanarak bekliyordu.

Kaptan şimdi karımın arkasına geçmişti. Parmağı da hala götündeydi. Öbür eli ise sikini sıvazlıyordu. Bir ara uzanıp güneş yağını eline aldı ve bir parça döktü sikinin üstüne. Sonra bunu her yerine yaydı sikinin. Biraz daha sokuldu karıma ve sikini dibinden tuttuğu gibi, artık parmağını çıkardığı küçük götüne dayadı. Karımın tüm vücudu, elektrik çarpmışçasına titredi birden. Kalçalarının çalkalanması duruverdi. Sikin içine girmesini bekliyordu artık.

Kaptanın sırt ve kalça adaleleri gerilmişti. Yavaş yavaş karımın götüne sokmaya başladı. Önce o kocaman sikinin başı kayboldu karımın küçük göt deliğinde. Sonra durup biraz bekledi. Bu işi çok iyi bildiğini anlıyordum. Onunki kadar büyük bir sikle göt sikmek kolay değildi gerçekten.

Kaptan hareketsiz kalışı uzayınca, karım hareketlendi yeniden. Kalçalarını çalkalayıp geriye, götündeki sike doğru bastırıyordu. Bir an önce hepsini içine alabilmek için sabırsızlandığı belliydi. Şimdi kaptan da yeniden sokmaya başlamıştı. Büyülenmiş gibi, o kapkara, koskocaman sikin karımın götüne girişini seyrediyordum. Sonunda kaptanın karnı, karımın kalçalarına yapıştı.
Sonuna kadar geçirmişti artık.

Karımın vücudu sarsılıyordu. Zevkten uçtuğu belliydi. Sonra kaptan, yavaş hareketlerle onu sikmeye başladı. Acele etmeden o koca sikini karımın götünden çıkarıyor, sokuyor, çıkarıyor, tekrar sokuyordu. Sikini çıkardığında karımın götü hemen kapanmıyor sonra yavaşça kapanırken bir daha sokuyordu. Müthiş bir manzaraydı gözlerimin önündeki. Sikimi elime alıp, otuzbir çekmeye başladım. Neredeyse aynı anda boşalmıştım. Tohumlarım havada uçup, kamaranın tahta duvarına yapışıyordu. Gözlerimin karardığını hissediyordum.

Dikkatimi yeniden kaptanla karıma çevirdiğimde, tempoları biraz daha hızlanmıştı. Karımın memeleri şilteye yapışmış, kıçı havadaydı. Başını yan çevirmişti ve yüzünü görebiliyordum. Gözleri yarı kapalıydı. Zevkten mestolduğu belliydi. Kaptan iki eliyle birden onu ince belinden tutmuş, giderek arttığı belli olan bir hırsla sikiyordu. Bu arada karımın inlemeleri de giderek küçük çığlıklara dönüşmeye başlamıştı. Vücudunun sarsılmalarından, orgazmın eşiğinde olduğu belliydi. Belkide orgazma çoktan ulaşmışda olabilirdi.

Bu arada kaptan da pek iyi durumda değildi. Artık kalçaları bir motor gibi hızla hareket etmeye başlamıştı. Siki karımın götüne bir piston gibi girip çıkıyordu. Başını arkaya devirmiş, gözlerini kapamıştı. Ağzı aralıktı. Sonra birden dibine kadar geçirdi karıma. Kalçaları, kelebek kanatları gibi oynamaya başladı. Boşalıyordu. Aynı anda karımın yeniden sarsılmaya, titremeye başladı. Kaptanın götünün içinde fışkırttığını hissetmek onu çıldırtmıştı sanki. Yeniden ve şimdiye kadarkilerden çok daha şiddetli bir biçimde boşalmıştı o da.

Sonra, üstüste şilteye uzandılar.

Kaptanın siki hala karımın götündeydi. Çıkarmaya pek niyetli de görünmüyordu. Sadece biraz soluklanmak niyetindeydi anlaşılan. Böyle hareketsiz kalmaları yüzünden olmalı, benim gözlerim de, onlardan başka şeyleri görmeye başladı. Teknenin en ucunda kımıldayıp duran kapkara şeyi de, ancak o zaman farkedebildim. Bunu, tayfa Diop'un başı olduğunu anlamam için, yine de birkaz saniye geçmesi gerekti.

Aslında o ana kadar Diop'u aklıma getirmemiş olmam garipti. Yatta 4 kişi olduğumuzu unutmuştum. Anlaşılan, karımın gözlerimin önünde bir zenci tarafından götünden sikilmesi, tüm diğer şeylerin silinip gitmesine neden olmuştu. Birden, Diop'un ne zamandan beri orada olduğunu merak ettim. Eminim o da her şeyi seyretmişti benim gibi.

Bu arada kaptan yeniden hareketlenmişti. Kalçaları hafif hafif oynuyordu. Doğrusu çok çabuk toplamıştı kendini ve karımı yeniden sikmeye başlamıştı. Vücutları birbirine yapışık olduğu için ayrıntıları göremiyordum. Ama kaptanın altında kıvranmaya, kalçalarını kıvırmaya başlamasından, durumun karımın çok hoşuna gittiğini anlıyabiliyordum.

Diop da biraz doğrulmuştu şimdi. Daha iyi seyretmek istiyordu anlaşılan. Artık gizlendiği söylenemezdi. Aynı anda karım başını şilteden kaldırdı. Aralık ağzından inlemeler kaçıyordu. Sonra gözlerini açtı ve Diop'la gözgöze geldiler.

Yeniden son derece heyecanlanmıştım. Acaba şimdi ne olacaktı.

Karım da büyülenmiş gibiydi. Gözlerini Diop'tan ayıramıyordu bir türlü. Sonra kaptan ellerini şilteye dayayıp, vücudunun belden yukarı kısmını kaldırdı. Artık daha hızlı pompalamaya başlamıştı. Şimdi ben de, kara sikinin karımın kalçaları arasına girip çıktığını görebiyordum. Sonra karım da dirseklerini şilteye dayayıp, omuzlarını yükseltti. Gözleri hala Diop'un gözlerindeydi.

Zevkten uçmuş gibiydi.

Bu arada Diop'da iyice doğrulmuştu. Yine de, şiltelerin durduğu güvertenin altında durduğu için, vücudunun yalnızca belden yukarı kısmı görülüyordu. Simsiyah, sırım gibi adaleli vücudu pırıl pırıl parlıyordu. Sonra birden sıçrayıp, güverteye çıktı. Dizlerinin üstünde duruyordu şimdi. Şortunu çıkarmıştı ve çırılçıplaktı. Mümkünmüş gibi, kaptanınkinden çok daha büyük ve kalın olan sikine bakakaldım. Akıl almaz bir şeydi bu. En az 27-28 santimetre olmalıydı.

Manzaranın karım üstündeki etkisi de müthiş olmuştu. Yüzüne çılgınca bir ifade gelmişti. Tüm vücudunu kıvrılıp bükülüyor, kaptanın altında sanki dansediyodu. Birden kaptanın herşeyin farkında olduğu anladım. Daha da müthiş şeyler eyretmek üzere olduğumun farkındaydım.

Sonra Diop'un, dizlerinin üzerinde yürüyerek, onlara sokulmaya başladığını gördüm. Gelip karımın önünde durdu zenci. Tanrım, neler oluyordu böyle? İlk hareket karımdan geldi. Ellerinden biri Diop'a doğru uzandı ve parmakları, onun kol gibi sikine dolandı. Aynı anda tüm vücudunun titrediğini farkettim. Karım, çıldırmış gibiydi. Eli bir anda hareketlendi ve Diop'un sikini sıvazlamaya başladı. Gözlerini, elindeki allameden ayıramıyordu sanki.

Diop, biraz daha sokuldu karıma. Kalçaları ileri gitti ve sikinin koskocaman başı karımın yüzüne değmeye başladı.

Bu temas, ikisini de azdırıverdi birden. Artık zencinin siki karımın yanaklarında, gözlerinde, burnunda geziniyordu. Sonra karım Diop'un sikini yalamaya başladı. Kalçalarının kıvrılıp bükülmesi daha da artmıştı şimdi. Kaptanın, götüne girip çıkmayı sürdüren sikini koparmak istiyor gibiydi. Sonra ağzı açıldı ve dudakları Diop'un sikinin, dev bir mantara benzeyen başına kapandı. Diop'un kalçaları sarsılarak ileriye gitti ve siki karımın ağzına iyice girdi. Yine de dışarda kalan kısmı bile, normal bir sikten daha büyüktü.

Gözlerimin önündeki manzara acayipti. Şimdiye kadar hiç bu kadar tahrik olmamıştım. Karım, belden aşağısı şilteye sımsıkı yapışıp kaptanın vücudunun altında ezilmişti. Götüne piston gibi girip çıkan zenci sikinin aklını başından aldığı belliydi. Yeniden iki elini de şilteye dayamıştı. Götündekinden çok daha büyük olan ikinci bir zenci siki de, ağzına girip çıkıyordu. Tanrım, 2 zenci birden sikiyordu karımı. Gözlerimin önünde.

Biri götünden, biri ağzından sikiyordu.

Sonra birden Diop patlayıverdi. Tüm vücudu kasılmıştı. Karım, ağzında fışkıran spermlerii yutmaya çalışıyor ama, pek başarılı olamıyordu. Zencinin tohumlarının bir kısmı, karımın dudaklarından sızmaya başlamış, çenesine doğru akmıştı. Bir an için ağzını çekip Diop'un sikinden kurtuldu. Aynı anda fışkıran yeni bir salvo, onu tam yanağından vurdu. Bu kadarı fazlaydı doğrusu. Karımın sarsıla sarsıla boşaldığınıi görüyordum.

Bu arada kaptan karımın götünü sikmeyi sürdürüyordu. Her girişinde biraz önce boşalttığı dölleri sikinin kenarlarından dışarı sızıyordu. Bir ara durup, şiltenin üzerinde halsiz yatan karıma sarıldı ve yavaşça yuvarlanarak, karımı üste aldı. Siki hala karımın götüne gömülüydü. Şimdi, daha da müthiş bir manzara vardı gözlerimin önünde. Karım dizlerini büküp, ayaklarını şilteye dayamıştı. Bacakları alabildiğine ayrıktı. Kaptanın kapkara siki, dibine kadar götüne girmişti. Amını örten küçük kumaş parçası da yana kaymıştı şimdi. Bir tutam kumral kılın süslediği amı, şişmiş, sulanmış, bir ağız gibi açılmış haliyle meydandaydı. Diop ise hala onların yanında ve dizlerinin üstündeydi. Sikinde en küçük bir yumuşama belirtisi bile yoktu.

Eğilip karımın memelerini yalamaya başladı.

Daha tam kendime gelemeden, tekrar ve daha çok heyecanlamıştım. Kaptanla Diop'un, önceden de şimdikine benzer şeyler yaptıkları belliydi. Hareketlerinden, son derece deneyimli olduklarını anlıyordum. Kimbilir kaç kadını böyle birlikte sikmişlerdi. Şimdi de karımı sikiyorlardı. Neler olacağını anlıyor ve çıldıracak gibi tahrik oluyordum.

Diop karımın bacakları arasına girince, yanılmadığım belli olmuştu. Büyülenmiş gibi gözlerle onun kocaman sikini tutup karımın vıcık vıcık olmuş amına dayayışını ve birden dibine kadar geçirişini seyrettim. Bir çığlık kaçtı karımın ağzından. İki zencinin arasına sıkışmış bembeyaz vücudu çırpınıyordu. Kalçaları, götündeki ve amındaki siklerin arasında, hızlı ve küçük hareketlerle dalgalanıyordu. Peşpeşe boşalıyor olmalıydı. Duyduğu zevk müthiş olmalıydı. İki tane, birbirinden büyük zenci siki vardı içinde. Biri amına, biri götüne gömülmüştü.

Sonra, dehşetli bir sikiş başladı. İki zenci, hırsla pompalıyorlardı. Kapkara sikler, karımın amına, götüne girip çıkıyor, girip çıkıyordu. Hep birlikte yuvarlanıp yan yattıkları zaman, benim görüş açım da büyüyüverdi. Karımın, iki zencinin arasındaki bembeyaz vücudunu, büyüleyici bir kontrast yaratıyordu. Kapkara siklerin karımın götüyle amını girip çıkışlarını seyretmek, son derece uçurucuydu. Yeniden yuvarlandılar. Şimdi Diop en altta kalmıştı. Tempoları gittikçe hızlanıyordu.

Birden herşey birbirine karıştı. Üçü birden inliyor, sarsılıyor, kasılıyordu. İki zenci birden tohumlarını boşaltıyordu karımın içine. Biri amına biri götüne fışkırtıyordu. Bunun düşüncesi bile fazlaydı. Yine elimi bile değemeden, ben de patladım.

Artık beni taşımakta zorluk çeken, titreyen dizlerimi dinlendirmek için yatağın üzerine çöktüğümde, hayatımdan çok memnundum. Bu tatil gerçekten son derece unutulmaz bir şey olacaktı.


http://juicywetpeach.blogspot.com/

3 Sik BirdenAldatan kadınlarAmcaAzgınEnsestErotik HikayeEvligangbang storyGerçek HikayelerGrup seksParalı seksPorno hikayeSeks HikayeleriSwingerTeşhirYeğen

Araplar

Kendini tümüyle bırakmıştı. Belinin iki tarafından pençe gibi kavrayan elleriyle, vucudunu sımsıkı kendine çekmişti Arap. Boyları neredeyse aynıydı ve karnının hemen altında adamın kalkıp taş gibi sertleşmiş, alev alev yanan sikini hissedebiliyordu. Tüm vücudunu ateş basmıştı sanki. Başını çevirip gece kulübünün dip taraflarındaki locamsı masada oturan kocasına baktı. Yanındaki Arap'la hararetli hararetli bir şeyler konuşuyordu. Diğer Dubaili'nin karısını pistte neredeyse sikmekte olduğundan haberi bile yoktu.

"Salak..." diye geçirdi içinden.

Aslında bu sabah kocasıyla birlikte İzmir'den İstanbul'a gelmek için uçağa bindiklerinde, günün sonunda kendini bu durumda bulacağını aklına bile getirmemişti. Bunun da, defalarca katıldığı iş gezilerinden biri olacağını düşünmüştü. Akşama kadar da öyle gitmişti zaten. Kocası Dubaili iki Arap işadamıyla buluşurken, o da mağazaları dolaşmış, kendine bir şeyler almıştı her zaman olduğu gibi. Zengin bir kocaya sahip olmanın avantajıydı tüm bunlar. Yoksa katlanılır tarafı yoktu kocasının.

"Salak..."

Akşamüstüne doğru sözleştikleri gibi kocasıyla buluşmak üzere o lüks otelin lobisine geldiğinde öğrenmişti planların değiştiğini. Kocası "o akşam İstanbul'da kalmaları gerektiğini, işlerin henüz tam bitmediğini ama çok da iyi gittiğini" filan söylemişti. Kendilerine bir oda da ayırtmıştı zaten. Akşam da hep birlikte yemek yiyeceklerdi. İş konularında kocasına itiraz etmemesi gerektiğini biliyordu. O yüzden sesini çıkarmamış, ve elleri kolları paketlerle dolu bir halde odaya çıkmıştı.

"İyi ki kendime yeni bir şeyler almışım..." diye düşünüyordu bir taraftan da, Yoksa bir de günlük giysilerle akşam yemeğine gitmek zorunda kalacaktım..."

Önce küveti doldurup içinde yatmış, sonra duş yapıp hazırlanmaya başlamıştı. Yaz ortasıydı ve hava dayanılmaz sıcaktı. Bereket ki odanın kliması çok iyi çalışıyordu. Paketleri açıp aldıklarına şöyle bir bakmıştı önce. Her zaman olduğu gibi hepsi dekolte, hatta açık-saçık şeylerdi. Böyle giyinmekten hoşlanıyordu ve salak kocası da ses çıkarmıyordu zaten.

"Madem bana kazık attın ve geceyi Allah'ın Arapları ile birlikte geçirmek zorunda bıraktın, o zaman ne çıkarsa bahtına kocacağım..." diye mırıldanıp o çok beğenerek aldığı siyah giysiyi çıplak vücuduna geçirmiş ve aynanın karşısına geçip kendine bakmıştı.

Müthiş olmuştu.

İki incecik spagetti askının tutuğu bir şeydi bu. Kollarını, omuzlarını ve ortalarına kadar sırtını açıkta bırakıyordu. Zaten hiç sevmezdi ama eğer istese bile sutyen takamazdı bu giysinin içine. İncecik parlak kumaşın sımsıkı sardığı küçük ama taş gibi sert ve dimdik memeleri çok güzel görünüyordu. Kumaş karnıyla kalçalarının üst kısımlarını da sarıyor, sonra da birden hafiçe bollaşıyordu. Eteğinin boyu ise dizlerini bir karış üstüne kadardı ancak.


Aynanın karşısına geçip tekrar seyretmişti kendini. Şimdi daha da müthiş olmuştu. Ayyakkabılar başdöndürücü bacaklarını daha da uzun ve güzel gösteriyordu. Sonra dönüp bir de arkadan bakmıştı kendine. Aynı anda da bu giysinin altına külot giymenin de imkansız olacağını kavramıştı. Tanga bile olsa, fena halde belli olurdu incecik kumaşın altından. Hem zaten ne önemi vardı ki. Hava çok sıcaktı. Böyle püfür püfür havadar olmak varken külot da ne oluyordu yani. Sonunda malzemelerini bulup hafif bir makyaj çekmişti kendine. Yüzü zaten çok güzel, teni pürüzsüzdü. Kirpiklerini hafiçe boyayıp, yeşil gözlerini daha da görünür hale getirmeyi seviyordu. Hafiçe kıvrık dudaklarına da, yalnızca renksiz bir parlatıcı sürmüş ve omuzlarına kadar inen kumral saçlarını fırçalayıp hazır hale gelmişti ki telefon çalmıştı. Kocasıydı arayan ve lobide beklediklerini söylüyordu. Son bir kez daha aynaya bakıp giysinin siyah rengi ile tenin beyazlığından oluşan kontrastı beğeniyle seyretmiş ve odadan çıkıp asansöre doğru yürümüştü.

Araplar birbirine son derece benziyordu. Buna karşılık, aralarında en az 10 yaş fark olmalıydı. Biri 40, öbürü 50 yaş civarında görünüyordu. Boyları aynıydı. Kapkara kıvır kıvır saçlı, biraz kıllı, belki fazla yakışıklı sayılmayacak adamlardı. Ama birden onları çekici bulmuştu. Değişik, çok değişik bir havaları vardı doğrusu. İkisinin de gözleri, daha onu ilk gördükleri andan itibaren üzerine dikilmişti tabii. Bu hoşuna gitmişti. Birlikte yürüyüp otelin Boğaz kenarındaki açık hava restoranında kocasının önceden ayırttığı masaya oturduklarında da, onların kardeş olduklarını öğrenmişti.

Kocasıyla karşılıklı oturuyorlardı yuvarlak masada. Araplar da onların iki tarafında karşılıklı oturmuşlardı. Genelde içlerinden biri kocasıyla konuşuyordu Araplar'ın. Bu arada öbürü de tüm dikkatini ona veriyordu. İkisi de çok iyi İngilizce bildiği için arasıra konuşuyorlardı ama, genelde sessizdiler. Buna karşılık ikisinin de gözleri rahat durmuyordu. Kapkara iki çift göz, vücudunun masanın üstünde kalan kısımlarının her tarafından dolaşıyor, adeta didikliyordu. En çok da giysinin kumaşı altından tüm güzelliğiyle belli olan memelerine takılıyordu gözler tabii. Bu da bir süre sonra kendini tahrik olmuş hissetmesine neden olmuştu.Öte yandan kocasının bu duruma aldırdığı bile yoktu. Ya da daha kötüsü, belki de farkında bile değildi salak. Tepeden tırnağa iş kesilmişti yine.

Araplar'ın tercihiyle rakı içiliyordu yemekte. Kısa süre sonra, kocasının biraz hızlı içmeye başladığını farketmişti gerçi ama aldırmamıştı pek. Bayılırsa bayılırdı salak. Ne yapacaktı yani. Yemek bittiğinde de genç Arap hep birlikte otelin gece kulübüne geçmeyi önermişti. Alt katta, kapalı bir salondu gece kulübü. Tıklım tıklım doluydu da. Ama para yine her sorunu olduğu gibi bunu da çözmüş ve en dipte, locamsı bir yer ayarlanmıştı onlar için. Neredeyse karanlık denebilecek kadar loş, etrafı baş hizasında bir seperasyonla çevrili u biçimi bir divanın ortasına yerleştirilmiş bir masadan ibaretti yerleri.

Oturur oturmaz "rakıya devam" kararı çıkmıştı erkeklerden. Kocasıyla yanyana oturmuşlardı ve Araplar'da karşılarındaydı. Ama müziğin gürültüsünden, karşıran karşıya konuşmak imkansız gibiydi. Bu da kocasının bir süre sonra divanın en iç noktasına kayarak yaşlı Arap'la konuşmaya başlamasına neden olmuştu tabii. O arada da genç Arap onu dansa kaldırmıştı.

İlk başlarda hızlı bir müzik çalıyordu ve neşeyle dans etmişti Dubaili'nin karşısında. Güzel dansederdi zaten. Şimdi biraz rakının biraz da gece boyu üstüne dikilen aç bakışların etkisiyle, iyice cüretli dans ediyordu, kalçalarını kıvıra kıvıra. Sonra da müzik birden yavaşlamış ve Arap onu belinin iki tarafından tuttuğu gibi kendine çekmişti. O kocaman olduğu belli taş gibi sik karnının altına dayandığında da eli ayağı kesilir gibi olmuştu birden. Kendini bırakmıştı adamın ellerine.

Üst üste 3 yavaş parça çaldı. Yaklaşık 10 dakika yani. Kelimenin tam anlamıyla ayakta sikildiğini hissediyordu. Sonra müzik yeniden hızlandı ve ister istemez ayrıldılar. Yanyana masaya dönerlerken adamın pantolonun önünün bir çadır gibi kabarmış olduğu farkederek, mümkünmüş gibi daha da heyecanlandı. Üstelik başkaları da farkına varmıştı bunun. Masalarda oturan bir iki kadının kaçamak bakışlar fırlattıklarını gördü. Hatta biri arkadaşına gösterip kıkırdadı da.

Kocası yaşlı Arap'la iyice kaptırmıştı. Öyleki masaya döndüklerinin bile farkında değildi. Genç Arap'la yanyana, divanın boş tarafına oturdular. Arap iç tarafta, kocasına yakın kalmıştı. Ama çok da içeri girmemişti ve bu yüzden neredeyse birbirine değiyordu vücutları. Hiç de kaçmayı düşünmüyordu doğrusu. Aksine biraz daha sokuldu adama. Bacakları ve kalçaları birbirine değmeye başlamıştı artık. Sonra birden adamın elini bacağında hissetti. Dizinin biraz üzerinden tutmuştu. Tüm vücudu titredi bu temasla. Tanrım, adam da hissetmişti nasıl titrediğini. Başını çevirip ona baktı. Burun delikleri oynuyor, açılıp kapanıyor ve o kapkara tenli yüzüne adeta hayvansı bir hava veriyordu.

Artık yavaş yavaş yukarıya çıkmaya başlamıştı bacağındaki el. Bir taraftan da, adamın uzun kara parmakları bacağının iç taraflarına doğru kayıyordu. Bacakları aralanıyordu. O Arap elinin bir an önce hedefe ulaşmasını, kara ve kıllı parmakların amına değmesini istiyordu. Sonra gözleri karşısında oturup kocasıyla konuşmakta olan ötekine takıldı. Gerçi kocasını dinliyormuş gibi yapıyordu ama, gözleri ona dikilmişti. Değdiği yeri adeta yakan kapkara gözleriyle onu seyrediyordu Arap. Bu nedenle de, vücudu birden sarsıldığında kaçırmadı adam. Bacaklarının arasında yukarı doğru çıkan elin parmakları amına değmişti o an. Tek bir kıl bile bulunmayan vıcık vıcık amına. Zengin koca sahibi olmanın avantajlarından birini kullanmış o küçük kliniğe gidip, lazerle tüm kılları aldırmıştı kasıklarındaki. Amı da götü de bir bebeğinki gibiydi. Yumuşacık ve tüysüz. Kocası paraları ödemişti ve elbette ki, lazeri kullanan uzmanın sonunda onu bağırta bağırta siktiğini bilmiyordu bu arada. Aslında iş iki seansta bitmişti ve üçüncü seans oraya sırf adama verebilmek için gitmişti.

Çok uçurucu bir şey yaşıyordu doğrusu. Yanında oturan genç Arap, şimdi parmağını yavaş yavaş amına sokmaya başlamıştı. Öteki Arap ise karşısında oturmuş, yüzünde ne olup bittiğinin tamamen farkında olduğunu belli eden bir ifade ile onu seyrediyor, hatta gözleriyle sikiyordu. Adamla konuşmaya çalışan kocası da hiç bir şeyin farkında değildi bu arada. Bir elinde bilmem kaçıncı rakı bardağını tutmuş, hala konuşuyordu. Bu akıl almaz garip durum da daha çok tahrik ediyordu onu.

Genç Arap, artık tüm orta parmağını sokmuştu amına. Tanrım nasıl da sulanmış, vıcık vıcık olmuştu. Yağ gibi kaymıştı herifin o kalın, kıllı ve kapkara parmağı içine. Sonra da, hafif hafif hareketlerle sokup çıkarmaya başlamıştı parmağını Arap. Parmağıyla sikiyordu onu. Hiçbir şeyden haberi olmayan salak kocasının yanıbaşında, parmağıyla sikiyordu onu.

Birden boşalmaya başladı. Çaktırmamaya çalışıyordu ama, vücudu dalga dalgaydı yine de. Ağzından küçük bir inleme kaçmasını da engelleyememişti bu arada ama, müziğin gürültüsünde kaynamıştı bu.

Vücudu tam gevşiyordu ki, yaşlı Arap birden ayağa kalktı, masanın ucuna gidip ona elini uzattı ve dansa davet etti. Ancak adamın elini tutup ayağa kalkarken çıktı amından, onu zevkin doruğuna ulaştıran Arap parmağı.

Piste doğru yürürken, kasıklarının vıcık vıcık olduğunu hissediyordu. Bir taraftan da, yeni bir heyecan dalgası yayılmaktaydı içine. Sıra yaşlı Arap'taydı şimdi. Otururlarken onun gözlerinde farkettiği ifade, az sonra pistte başına geleceklerin habercisi gibiydi sanki. Onlar daha piste ulaşamadan müzik de değişmiş ve yeniden yavaşa dönmüştü. Kaderi belli olmuştu yani.

Daha ilk anda onu iyice kendine çekip, vücutlarını sımsıkı birbirine yapıştırdı Arap. Aynı anda da: bu gece içindeki ikinci Arap siki de karnına dayanmış oldu. Kocaman, taş kadar sert ve alev alev yanan yeni bir Arap siki.

Kendini alabildiğine bastırdı adamın vücuduna, iki koluyla birden onun boynuna sarılıp başını biraz geri attı ve dans etmeye başladılar. Birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı. Aslında ayakta sikişiyor gibiydiler. Kocası masada hala konuşup dururken, o, pistte ikinci bir Arap'la ayakta sikişiyordu sanki. Ve bundan müthiş bir zevk alıyordu.

İkinci parçanın sonlarına doğru, amından sızan kaygan sıvılar bacaklarının iç taraflarından aşağı inmeye başlamıştı. Karnına dayanıp aklını başından alan o kocaman Arap sikini, nasıl da içine almak istiyordu. Kalçaları adeta kontrolünden çıkmış bir halde, öne arkaya, sağa sola oynuyordu. Yakınlarındaki herkesin olup biteni anlayacağını biliyordu ve buna aldırmadığı gibi, hatta son derece de tahrik edici buluyordu. Şimdi yanağını adamın yanağına dayamış ve gözlerini de kapamıştı.

Dördüncü parça hızlıydı yine ve birbirlerinden uzaklaşıp elele tutuşarak masaya döndüler. Genç Arap, kocasıyla konuşabilmek için iyice içeriye kaymıştı şimdi. İkisi birden onun tarafına oturdular. Kalçaları divana değerken birden irkildi. Genç Arap, kaşla göz arasında elini onun oturacağı yere koymuştu, avucu yukarı doğru gelecek şekilde. O da tam üstüne oturmuştu bu elin. Tam rakı bardağını yine kafasına dikmekte olan kocasına bakıyordu ki, üstüne oturduğu elin orta parmağı eteğinden kurtulup amını buluverdi. Aynı anda da, öbür yanında oturan yaşlı Arap da girdi devreye. Elini getirmiş ve bacağını hafif hafif okşamaya başlamıştı.

Müthiş bir şey yaşadığını düşünüyordu. Kısa bir süre önce parmağını amına sokup boşalmasına  neden olan Arap, şimdi yine amıyla oynuyordu. İkinci Arap ise bacaklarını okşamaktaydı. Üstelik bütün bunlar, kocasının, hala uyanmayan, hala hiç bir şeyin farkında olmayan kocasının, hemen yanıbaşında cereyan ediyordu.

Giderek de daha çok sarhoş oluyordu salak.

Kıçının altındaki Arap elinin orta parmağı, şimdi amının dudakları arasında aşağı yukarı oynamaya başlamıştı. Tanrım, öylesine vıcık vıcıktıki zaten. Bir taraftan da, bacaklarının, öteki Dubaili'nin okşaya okşaya yukarılara çıkan elinin temasıyla giderek aralanmakta olduğunun farkındaydı. Sonra kanının yeniden tutuşmasına neden olan o parmak biraz geriye kayıp götünün deliğine dokundu. Çıldıracak gibi oldu o zaman. Götü çok özel bir zevk noktası olmuştu her zaman. Gözle farkedilir bir biçimde sarsıldı vücudu. O zaman da Arap hafif hafif bastırmaya başladı parmağını o küçük deliğine. Arada bir öne doğru kayıp amının dudakları arasına giriyor, sonra da beraberinde getirdiği kaygan am sularıyla birlikte yeniden geri dönüyordu.

Bir çiçek gibi açılıyordu o küçük delik. Kalın ve kıllı Arap parmağının altında, onu içine alabilmek için çabalarcasına açılıyordu. Sonra birden kayıverdi parmak içine. Zevkten çığlık atmamak için dudağını ısırdı yavaşça. Oh tanrım çok güzeldi.

Sonra öbür el de hedefini buluverdi birden. Şimdi ikinci bir Arap parmağı daha vardı devrede, önce amının artık susamış bir ağız gibi açılmış dudaklarının arasında dolaşan, sonra da hiç zorlanmadan, dibine kadar içine giren. Zevkten bayılacak gibi olduğunu hissediyordu.

Kocası yine rakı bardağını kafaya dikmekle meşguldü. Bir taraftan da genç Arap'la konuşmaya çalışıyordu yine. Ama dili peltekleşmeye başlamıştı. Zom olmak üzereydi. Üstelik, parmağını dibine kadar karısının götüne sokmuş biriydi konuşmaya çalıştığı adam. Bu çok tahrik ediciydi işte.

Şimdi iyice hareketlenmişti içinde parmaklar. Acele etmeden girip çıkıyorlardı amıyla götüne. Küçük iki sik gibi girip çıkıyorlardı deliklerine. Biri amını biri götünü siken iki küçük sik gibi. Ah ne olurdu o parmakların yerinde gerçek sikler olsaydı. Çok güzel olurdu tabii. Üstelik hemen yanı başında iki tane gerçek sik vardı. Kocaman Arap sikleri. İki tane. Onun için kalkmış, içine girip tohumlarını fışkırtmaya hazır Arap sikleri.

Oturduğu yerde kıvranmaya başlamıştı. Vücudu kıvrılıp bükülüyordu. Ve birden patlayıverdi. Üstelik o an kocasıyla gözgöze gelmişti ve bu inanılamaz şekilde büyütmüştü aldığı zevki. Kıpır kıpırdı. Götü, içindeki parmağı alabildiğine sıkıştırmış, açılıp kapanıyordu. Kocasının gözlerine bakıyordu hala. Onun birşeyler söylediğini farketti ama, müziğin gürültüsünden duymadı bile. Zaten aldıracak halde değildi. Ayak parmaklarından beyninin hücrelerine kadar, kendini büyük bir zevk dalgasına kaptırmıştı.

Biraz durulunca hafifçe öne eğilip bağırarak ne dediğini sordu kocasına.

"Ne kadınsın diyordum... Oturduğun yerde bile dansediyorsun..."

Salak.

Gerçekten de iyice sarhoş olmuştu kocası. Ama bu konuya fazla yoramadı kafasını. Araplar durmamıştı. Onu zevkten delirten o iki parmak, hala girip çıkıyordu içine. Yine kaptırmıştı kendini. Gerçekten de dansediyor gibiydi artık. İki Arap parmağının üstünde dansediyordu. Aslında o parmakların yerinde Araplar'ın kocaman siklerinin olmasını çılgınca isteyerek dansediyordu.

"Görüyor musun kocacım?" dedi tekrar ona bakarak, "Yine dansediyorum...”
Duymamıştı tabii onu kocası.

Salak.

Biraz sonra tekrar boşalmıştı. Sonra da bir daha. Asla doyamayacak gibiydi. Zaten doymak da istemiyordu. Aksine, yaşadığı anın, kendini pençesine kaptırdığı zevkin hiç bitmemesiydi istediği. Üstelik bu zevki daha da katlayarak yaşamak istiyordu. Siklerini istiyordu Araplar'ın. Kocaman siklerini. Onları öpüp yalamak, ağzının içine almak, emmek, sıcak spermlerini tatmak istiyordu. O kocaman sikler götüne, amına girsin istiyordu.  Bu Araplar'a vermek istiyordu.

Dış taraftaki Arap bacağını çekip kendi bacağının üstüne almıştı şimdi. Böylece daha rahat sikiyordu onu parmağıyla. Amı göl gibi olmuştu. Aslında onun pantolonun önünü açmak, o kocaman sikini çekip dışarı çıkarmak ve bir hamlede üstüne oturmak istiyordu ama, bunun mümkün olmadığının da farkındaydı. Bir taraftan da, öbürünün özenle kocasının bardağının boş kalmamasına çaba farkettiğini görebiliyordu.

"Sikmek istiyorlar beni..." diye düşündü, "Kocamı sızdırıp sikmek istiyorlar beni..."

Sonra gözleri masanın çevresinde dolanıp durmakta olan garsona takıldı. Tanrım, o farkındaydı olup bitenlerin. Kocası farkında değildi ama, garson farkındaydı. Sonra onun pantolonunun önündeki kabarıklığı farketti. Siki kalkmıştı garsonun. Sonra gözgöze geldiler. Genç ve yakışıklı biriydi. Gözlerinden şehvet fışkırıyordu.

Ama kocası bir yarım saat daha direndi rakılara. Sonunda da gözleri kaymaya başladı. Yaşlı Arap garsona işaret edip hesabı istedi. Ama kocası o haliyle bile hala konuşmaya, hesabı onlara bırakmaması gerektiğini söylemeye çalışıyordu. Garson döndüğünde de, uzanıp hesabı kaptı onun elinden. Ama bunu yaparken masanın üstündeki şişe bardak gibi herşeyi devirdi. Bu herkesin telaşla geri çekilmesine neden oldu. İçindeki Arap parmakları da çıktı o zaman. Bu büyük bir boşluk hissetmesine neden oldu. Kalktılar.

Kocası neredeyse yürüyemeyecek bir haldeydi. Bu nedenle onun koluna girmişti genç Arap. Birlikte asansörün kapısına geldiler. Amından sızan sular, bacaklarının iç taraflarından dizlerine kadar inmişti. Başkaları da vardı bekleyen asansörün önünde. Onların bu durumu farkedip farketmediklerine aldırmıyordu bile. Sonra binip yukarı çıktılar, onların katına. Başka inen olmamıştı. Uzun koridorun en ucundaki odalarına doğru, dördü yanyana yürüyorladı. Genç Arap hala kolundaydı kocasının. Zaten öyle olmasa aralarda yıkılıp kalabilirdi salak. Yaşlı Arap ise önce onu belinden kavrayıp sarılmış, sonra da elini aşağı indirip eteğinin altına daldırmıştı. Kalçalarını okşuyordu. Tanrım çok güzeldi.

Oda kapısında küçük bir anahtar krizi yaşadılar. Ceplerinde anahtar kartını bir türlü bulamıyordu kocası. Neyse ki fazla uzun sürmedi bu. Sonra hep birlikte içeri girdiler. Kocasını kolundan tutup yatağa doğru götürdü. Lök gibi çöktü salak yatağın ortasına. Tanrım hala konuşuyordu ama ne dediğini kendisi bile anlamıyor olmalıydı. Derken sırüstü devrildi yatağa. Önce bir doğrulmaya çalıştı sonra da aniden horlamaya başladı.
Eğilip onun ayakkabılarını çözdü ve ayaklarından çıkardı. Aynı anda da, Araplar'dan birinin "Allah" diye inlediğini duydu. Arkası dönüktü onlara. Böyle eğilince eteği iyice sıyrılmış olmalıydı. Amını, götünü görüyor olmalıydılar. Gerçi parmakları hep oralarda dolaşmıştı gece boyunca ama, ilk defa görüyorlardı hazinelerini. Sonra kocasının ayaklarını tutup kaldırdı ve hafifçe çevirerek yatağın üstüne uzattı. Olmuştu işte. Hala horluyordu salak.

Yüzünü tekrar Araplar'a döndüğünde, onların yatağın tam karşısındaki kanapenin önünde yanyana durduklarını gördü. Boyları birbirinin aynı, birbirine çok benzeyen iki Arap vardı karşısında. İkisinin de pantolonlarının önünde, inanılmaz tahrik edici şişkinlikler oluşmuştu. Ağzı sulanıyordu.

Kalçalarını çalkalaya çalkalaya onlara doğru yürüdü ve iki elini göğüslerine doğru uzatıp ikisini birden arkaya itti. Bir anda kanapenin üzerine yanyana oturdu Araplar. Sonra kendisi de onların tam önünde, ikisinin arasında kalacak şekilde diz çöktü halının üstüne. Elleri birer pençe gibi gidip, saatlerdir aklını başından alan o kabarıkların, dansederken karnına dayanıp aklını başından olan Arap siklerinin üstüne kapanıverdi. Kocamandılar. Kocaman ve taş gibi serttiler. İki elinde birden Arap sikleri vardı.

Telaşlı parmaklarla iki fermuarı birden indirmeye çalıştı. Bereket ki Araplar da yardımcı oluyorlardı ona. Çok acelesi vardı. Bir an önce onların çıplak siklerini istiyordu ellerine. Gece boyu aklını çelen, deli gibi istediği Arap siklerini çıplak olarak görmek istiyordu. Yalayacağı, emeceği, ağzına, amına, götüne alacağı Arap siklerini bir an önce görmekti derdi. Sonunda amacına ulaştı.

İki tane kocaman, kapkara ve kıllı Arap siki vardı şimdi ellerinde. Ateş gibi sıcaktılar. Tıpkı sahipleri gibi birbirine çok benziyordular. Onları diplerinden kavramış hayranlıkla seyrediyordu. Herhalde 25 santimden uzun olmalıydılar. Öyle de kalıındılar ki. İkisinin de başları birer mantar gibi şişip, neredeyse morarmıştı. Tepelerindeki küçük deliklerden damla damla beyaz sıvılar akıyordu. Artık kendini tutamazdı, öne eğilip önce birini yaladı, sonra da öbürünü. Immnnhh ne kadar güzeldi tatları. Sonra yalamaya, emmeye, gırtlağına kadar ağzının içine almaya başladı, değiştire değiştire. Gece kulübünde kaç kere orgazma ulaştırmıştı Araplar. Şimdi sıra ona gelmişti. Tohumlarını istiyordu ağzına. Arap döllerini ağzının içine, gırtlağına fışkırsın istiyordu. Hepsini içmek, yalayıp yutmak istiyordu. Ağzı sanki bir vantuza dönüşmüştü.

Çok dayanamadı Araplar. İlk patlatan genç olandı. Peşpeşe, bitmek bilmeyen salvolar halinde fışkırtmaya başladı. Yutuyor yutuyordu. O hafif tuzlu, ateş kadar sıcak Arap döllerini yutuyordu. Sonra öbürüne yöneldi. Yine aynı hırsla emiyordu. Hemen o da fışkırtmaya başladı. Tadları bile birbirine benziyordu Araplar'ın. Mide borusunu adeta yakarak aşağıya inen erkeklik sıvıları biterken de, zevkten kendinden geçiyordu. Tanrım gece boyunca bu kaçıncıydı bilmiyordu. Ama gece bitmeden daha bir çok kez yaşamak istiyordu o anı.

Bir süre öylece kaldı halının üstünde. Üçü de derin derin soluyordular ama odadaki en yüksek ses salak kocasının horultularıydı. Sonra genç Arap yerinden kalkıp minibara gitti ve 3 meyva suyuyla döndü. Birini ona, birini de ağbisine uzattı. Kendi ayakta kalmıştı. Pantolonuna geri sokmaya zahmet etmediği siki yanı inikti o anda ama, bu haliyle bile ne kadar kocaman olduğu belliydi.

Doğrusu makbule geçmişti meyva suyu. Gece boyu yalnızca kocasıydı içen. Susamıştı. Az önce yuttuğu Arap spermleri  ise kesmemişti susuzluğunu. Bir anda kafasına dikti elindeki metal kutuyu. Buz gibiydi. Sonra Arap onu elinden tutup ayağa kaldırdı. Kısa bir an yüzyüze durdular öylece ve bir anda sarmaş dolaş oldular. Gözgözeydiler. Tüm gece boyu isteyip de yapamadığı bir şeyi daha yaptı o zaman. Ağzı açıldı ve dudakları adamın kalın dudaklarına kenetlendiler adeta. Dilleri birbiriyle boğuşmaya başladı bir anda. O yarı inik Arap siki, bir kere daha karnına dayanmıştı.

Sonra onu omuzlarından tutup çevirdi Arap ve bu sefer de arkadan sarıldı. Siki şimdi hala çıkarmadığı giysinin incecik kumaşıyla birlikte kalçalarının arasına girmişti. Arap dudaklarını yapıştırıp boynunun yan tarafını öpmeye başladığında da kendini bir kez daha inanılmaz bir sikilme isteğinin pençesinde buluverdi. Bir taraftan da tenini yakan o Arap sikinin giderek setleştiğini hissediyordu. Yaşlı Arap ise hala oturduğu yerden onları seyrediyordu. Onun da siki kalkıyordu hızla. Bunu farketmek ise yalnızca o dayanılmaz sikilme arzusunun artmasına neden oldu.

Yavaşça kalktı yaşlı Arap kanapeden. Gelip önden de o sarıldı sonra da. Adamın az önce eme eme içini boşaltmaya çalıştığı o kocaman siki dayandı karnına. Sonra da ağızları birbirini buluverdi. Dudakları ağzının içine dalan Arap dilinin etrafına dolandı bir anda. Emmeye başladı. Tıpkı az önce sikini emdiği gibi emmeye başladı dilini. Hırsla. Kalçaları da kendiliğinden hareketlenmiş gibiydiler. Öne arkaya oynuyorlardı. Bir kıçını artık yeniden taş gibi kesilmiş sike doğru bastırıyordu, bir karnını değdiği yeri yakan öbür sike.

Sonra arkasındaki Arap eteğinden tuttuğu gibi giysisini yukarı çekmeye başladı. Soymaya çalışıyordu onu. Kollarını kaldırıp yardımcı oldu adama. Bir anda, ayakkabıları dışında çırılçıplak kalmıştı şimdi. Tüm giysileri hala üstünde olan, ama kocaman sikleri dışarda iki Arap vücudunun arasında.

Bu arada önündeki Arap biraz eğilmiş ve çıplak memelerini yalamaya başlamıştı. Memeleri adamın ağzında eriyordu sanki. Peşinden arkasındaki Arap da biraz eğildi. Önce ensesini yalayan dili, sırtının çukurluğunu izleyerek aşağıya inmeye başladı. O çıldırtan Arap dili kalçalarının başdöndürücü yuvarlaklarında geziniyordu artık. Arkasında çömelmişti şimdi. Yine çıldıracak gibi olmuştu. Arap bir taraftan da iki eliyle kalçalarını avuçlamış mıncıklıyor hafifçe birbirinden ayırıyordu. Sonra birden kalçalarının arasında hisseti adamın dilini. Tanrım nefesi ateş gibi yakıyordu tenini. Ve sonunda dil, götünün deliğini buluverdi.

Artık götünü yalıyordu Arap. Götünün o küçük ve inanılmaz duyarlı deliğini yalıyordu. Zevkten delirecek gibi olmuştu tekrar. Çok güzeldi. Götünün açıldığını, üzerinde dolaşan dili adeta içine davet ettiğini farkediyordu. Birden önündeki Arap da çömeldi. Zevkten çizgi gibi olmuş gözlerle, onun kapkara kıvırcık saçlarla kaplı başının kasıklarına sokulduğunu gördü. Ağzını açtı adam ve bir anda amının üstüne yapıştırıverdi. Aynı anda da, az önce zevkle emdiği Arap dili, amının dudaklarının arasına giriverdi.

İçinde bir top patlamış gibi oldu o anda. Tüm yaşamı boyunca ilk kez başına geliyordu böyle bir şey. Biri amını öbürü götünü yalıyordu Araplar'ın. Kendini durduramıyordu. Sonra götündeki dil uzaklaşıverdi. Genç Arap hareketlenmişti. Eliyle sırtının ortasından bastırıp onu öne eğilmeye zorladı peşinden de. Getirip sikinin başını, artık iyice açılmış alabildiğine kayganlaşmış götüne dayadı. Yine canlandı götü bu temasla. Açılıp kapanıyor, o kocaman Arap sikinin bir mantar gibi şişmiş başını adeta bir ağız gibi içine çekmeye çalışıyordu. Biraz bastırdı Arap ve olduğu gibi içine kaydı sik. Kasıklarındaki sert kıvırcık kıllar kalçalarına yapışmıştı. Tanrım en az 25 santimlik bir Arap siki, dibine kadar girmişti götüne. Tüm vücudu kasılıp gevşiyor, götü içindeki siki bir mengene gibi sıkıştırıp bırakıyordu.

Sonra amını yalayan Arap da uzaklaştı onda. Ayağa kalkarken, onu omuzlarından tuttu sıkı sıkı. Aynı anda da, arkasındakinin ellerinin bacaklarının arasına girdiğini ve onu dizlerinin iç kısımlarından sıkı sıkı tuttuğunu farketti. Bir anda ayakları kesildi yerden. Dizlerinin içinden kavrayan eller ve dibine kadar götüne giren Arap sikine ek olarak, bir de öbür adamın omuzlarını kavramış kendi elleri vardı şimdi onu tutan. Havadaydı bunun dışında. Arkadaki Arap kollarını ve beraberinde bacaklarını da alabildiğine açmıştı. Böylece öndeki adamın karşısında tabak gibi açılmış oluyordu o da. Elini uzatıp önce amını şöyle bir okşadı öndeki Arap. Sonra da sokulup sikini dayadı ve bir anda dibine kadar soktu amına.

Mmmm olmuştu işte.

Gece boyu hayalini kurduğu şey gerçekleşmişti sonunda. İçine girip çıkarken onu zevkten delirten parmakların yerinde şimdi sikler vardı. Gerçek sikler. İki tane kocaman Arap siki hem de. Biri amına biri götüne girmişti. Dibine kadar. İçi sikle dolmuştu. Arap sikiyle.



Sonra Araplar onu sikmeye başladılar. Biri sokarken öbürü çıkarıyor, son da o köklüyordu kocaman sikini. Oh tanrım sikiyorlardı onu. Aynı anda ikisi birden sikiyorlardı. Biri amından öbürü götünden.

Biraz durulduğunda başın çevirip yatağın üstünde horul horul uyumakta olan kocasına baktı. Ağzı açıktı.

"Karını sikiyorlar kocacım..." diye düşündü, "Gözlerini açsan görebileceksin sen de. Karını sikiyor Araplar. Karının amını götünü sikiyorlar. "

Tekrar zevk dalgasına bırakmıştı kendini bunları düşünürken.

Ama Araplar buna aldırmıyordu bile. O kocaman siklerini sokup çıkarıyorlardı giderek hızlanan ve sertleşen hareketlerle. Onlar da tüm gece boyu bu anı beklemiş olmalıydılar. Parmaklarını soktukları deliklere siklerini de sokmayı beklemiş olmalıydılar. Sonra birden garson geldi aklına. İçindeki parmaklarının üstünde kıvranıp peşpeşe boşalırken onu seyredip sikini kaldıran garson. O ne yapıyordu şimdi acaba? Otuzbir mi çekiyordu acaba onu düşünerek? Keşke o da burada olsaydı. Ağzını verirdi ona da. O da ağzından sikerdi.

Bunu düşününce dudaklarını önündeki adamın dudaklarına yapıştırdı yeniden, sonra da dilini yakalayıp kendi ağzına çekerek emmeye başladı. İşte böyle emerdi garsonun sikini.

Birden müthiş bir şey oldu. Araplar'ın ikisi birden fışkırtmaya başladılar içinde. Biri amının en dibine, öbürü götünün derinliklerine fışkırtıyordu tohumlarını. Tanrım Arap dölleri doluyordu içine. Alev kadar sıcak Arap dölleri.

Gözleri karardı.

Kendine tekrar geldiğinde, kanapenin üstünde oturuyordu. Yorgundu biraz. Sonra odanın ortasında, halının üstüne bağdaş kurup oturan Araplar'ı gördü. Hala giyiniktiler ikisi de. Yine ellerinde meyva suları vardı. Gözlerini açtığını görünce ikisi de ayağa kalktılar. Sonra da, önce yaşlısı ve hemen peşinden de genci soyunmaya başladı. Bitmemişti daha. Tekrar sikeceklerdi onu.

Elini kasıklarına götürüp avuçladı. Tanrım hiç bu kadar vıcık vıcık olmamıştı. Amından ve götünden sızan Arap dölleri kendi am sularıyla da birleşmiti. Bir taraftan da kısık gözlerle Arapları seyrediyordu.

Akıl almayacak kadar kısa bir sürede ikisi de çırılçıplak kalmayı başarmıştı. Sırım gibiydi vücutları. Alabildiğine esmer ve kıllıydılar. Yürüyüp ona doğru geldiklerini gördü. Sikleri bacak aralarında sallanıyordu her adım atışlarında. Sonra hemen önünde, yanyana çömeldiler.

Ellerini iki ayak bileğinde hissetti önce. Paylaşmışlardı ayak bileklerini sonra neredeyse aynı anda ayakkabılarını çıkardılar. Şimdi o da kelimenin tam anlamıyla çırılçıplaktı. Arap elleri güzelim ayaklarını mıncıklamaya başladığında inledi. Amı tekrar bir nabız gibi atmaya başladı o anda. Ve bu atışlar, Araplar ayaklarını biraz daha kaldırıp parmaklarını emmeye başladıklarında çılgınca bir tempo kazandı.

Tanrım çok ustaydılar. Onu mahvediyordular. Büyük bir rahatlık ve kolaylıkla tüm zevk merkezlerini buluyor ve onu mahvediyordular. Otelin lobisinde onları ilk gördüğünde, bu kadar yetenekli birer sikici olabileceklerini aklına bile getirmemişti halbuki. Ama neler yapmıştı ona adamlar. Dans pistinde kalkmış siklerini karnına dayayıp onu delirtmiş, kocasının hemen yanıbaşında ve herkesin ortasında parmaklarını amına ve götüne sokup defalarca boşalmasına neden olmuş, döllerini ağzının en dibinde fışkırtıp ona içirmiş, amını ve götünü yalayıp bitirerek zevkten çıldırma noktasına getirmiş, sonunda da o kocaman, kapkara ve kıllı siklerini amıyla götüne sokup onu gaddarca sikmişlerdi. Şimdi de ayaklarını yalıyor, parmaklarını tek tek emiyorlardı. İnlemeleri sürekli bir hal almıştı artık.

Sonra onların birlikte ayağa kalktıklarını gördü. Ama bileklerinden tuttukları ayaklarını bırakmamışlardı. Birden ikisin de siklerinin yeniden alabildiğine kalkıp kazık gibi kesilmiş olduğu gördü. Ve ikisi de aynı anda, o kocaman, kapkara siklerinin başlarını ayaklarına sürmeye başladılar. Arap siklerinin o taş kadar sert, ama aynı zamanda kadife kadar yumuşak başlarının temasıyla yine aklını kaçıracak gibi oldu. Tanrım şimdi de ayaklarını sikiyorlardı.

İnanılmaz zevk alıyordu bundan. Eğer ayaklarının sikilmesinden bu kadar çok zevk alabileceğini bilseydi, şimdiye kadar hep yapardı bunu. Çok güzeldi. Çok uçurucu ve çok güzel. Ayakları canlanmış gibiydi. Uzun parmaklarını siklerin çevresine dolamaya, onları okşamaya çalışıyordu. Ayaklarını vermeye çalışıyordu Araplar'a. Bir süre sonra ikisi de bıraktı ayak bileklerini zaten. Şimdi tüm hareketleri o yapıyordu. Büyülenmiş gibi, bir birine bir ötekine bakıyordu siklerin. Zaman kavramını yitirmişti yine.

İlk olarak geç Arap fışkırtmaya başladı. Sikinin tepesindeki küçük delikten çıkan bembeyaz döl sütunu havada geniş bir kavis çizip, yüzüne ve memelerine geldi. Sonra da ikinci ve üçüncü salvolar izledi bunu. Tanrım kendisinin de boşalmak üzere olduğu hissediyor ve tüm gücüyle tutuyordu kendini. Bunu ikinci Arap da fışkırtmaya başlayana kadar başardı da. Ama bu seferki döl sütunu onu tam göbeğinden vurunca çıldıracak gibi oldu. Çığlık çığlığaydı artık. Sarsıla sarsıla boşalıyordu o da.

Arapların iki yanına oturduğunu farketmemişti bile. Bu sefer kendine geldiğinde, başı genç Arap'ın omuzundaydı. Gözü pencereye takıldı. Alacakaranlıktı hava. Yakında aydınlanırdı. Tanrım sabah olacaktı neredeyse. Halbuki o hala sikilmek istiyordu. Yine amından ve götünden sikilmek istiyordu. Ama bu sefer genç Arap'ın sikini amına, diğerininkini götüne almalıydı. İkisinin de sikmedikleri hiç bir yeri kalmamalıydı. Yine yatağa kocasına baktı. Hala uyuyordu salak.

Ellerini uzatıp Araplar'ın siklerini kavradı sonra da. Yavaş yavaş okşamaya başladı. Yapış yapıştı Arap sikleri. Sperm, salyalar ve am suları ile yapış yapış olmuşlardı. Bu ağzının tekrar sulanmasına neden olmuştu yalnızca. Ayağa kalkmalarını söyledi Araplar'a. Şimdi ikisi de ününde ayakta duruyorlardı. Biraz doğrulup ağzını açtı ve siklerden birini ağzına aldı.

Çok güzeldi tadı...

Değiştire değiştire emiyordu şimdi sikleri. Her an biraz daha sertleştiklerini farkederek de heyecanlanıyordu. Onu yeniden sikecek hale geliyordular. Arap sikleri. İkisi de taş gibi olana kadar emdi, yaladı, emdi. Birini ağzından çıkarıp öbürüne uzandığında, ağzının yerini eli alıyordu hemen. Onları sıvazlıyor, aşağı doğru sarkan kocaman taşaklarını avuçlarına alıp okşuyordu. Bir süre sonra ikisi de iyice kalkmıştı. Araplar'ın kalçaları da hareketlenmişti bu arada. İleri geri hareketlerle siklerini ağzına sokup çıkarıyorlardı.Ağzından da sikiyorlardı onu.

Sonra genç Arap onu elinden tutup ayağa kaldırdı ve yatağa doğru çekmeye başladı. Tanrım, yatağın üstünde, sızmış uyuyan kocasının hemen yanıbaşında sikeceklerdi onu. Yalnızca bu bile o kadar tahrik ediciydi ki, bacaklarının titremesine neden oldu. O da diğerinin elini tuttu ve üçü birlikte yatağın yanına geldiler. Genç Arap sırtüstü yattı kocasının yanına. Siki bir direk gibi havaya dikiliydi. Onu bekliyordu bu inanılmaz güzellikteki Arap siki. Telaşla çıktı adamın üstüne. Elini uzatıp sikini dibinden kavradı ve bir anda oturdu üstüne. Dibine kadar almıştı onu içine. Aynı anda da yaşlı Arap çıktı yatağa. Ayaklarını iki yanına basmıştı ve ayakta duruyordu. Sonra onun dizlerinin büküldüğü gördü ve neredeyse aynı anda da, o kocaman Arap sikinin başı götüne değmeye başladı. Yavaşça soktu adam. Taşakları kalçalarına yapışıp ezilene kadar, tek bir harekette, ama yavaşça soktu sikini götüne.

Yine dalga dalgaydı vücudu.

Ama Araplar bu sefer durup onun kendini toparlamasını beklediler. Sonra da sikmeye başladılar. Kocaman Arap sikleri, bir silindirin pistonları gibi girip çıkıyordu içine. Düzenli ve yavaş hareketlere sikiyorlardı onu.

Yatak sallanıyor, sarsılıyordu bu arada. Başını yan çevirmiş kocasına bakıyordu. Yalnızca bir karış ötede yatıyordu salak. Ve hala horluyordu. Tanrım bundan daha uçurucu ne olabilirdi ki. Yanıbaşında, hemen yanıbaşında karısını sikiyordu Araplar ve o rüyalar alemindeydi.

Müthiş bir zevk alıyordu içine girip çıkan siklerden ve kocasının hemen yanıbaşında sikilmekten. Bu nedenle inlemeleri giderek küçük çığlıklar haline gelmişti.

"Sikin beni..." diye inledi İngilizce, "Sikin beni... Sikin..."

Vücudu Araplar'ın arasında kıvranıyordu. Kalçaları bir dansözünküler gibi kıvrılıp bükülüyor, yukarı aşağı, sağa sola oynuyordu. Araplar zaman zaman durduklarında da iyice hareketleniyor, siklerin içine girip çıkmasını sağlıyordu.Her bir darbeleri zevkin doruklarında gezinmesine neden oluyordu.

Çok güzeldi. Çılgıncasına güzel.

Sonra Araplar akıl almaz bir manevraya giriştiler yatağın üstünde. Onu aralarına iyice sıkıştırıp önce yan döndüler, peşinden de yaşlı Arap altta, genç üste kalacak şekilde tekrar döndüler. Bunu yaparken az kalsın yataktan düşeceklerdi. Kocasına da epey çarpmıştı bacakları ve kolları. Ama o hala uyuyordu.

Salak.

Bu sefer genç Arap yönetimi eline almış gibiydi. Dizlerinin alt taraflarından tutup bacaklarını kaldırmış, onu neredeyse ikiye katlamıştı. Sonra da gerçekten de bir piston gibi sikmeye başlamıştı. Bu nedenle altındaki yaşlı Arap hareketsiz kalmıştı biraz. Sikini götüne sokmuştu yalnızca. Üstündeki her dibine kadar geçirişinde onu da, altındaki adamı da yatağa çiviliyordu sanki. Böyle olunca da, alttakinin siki de dibine kadar giriyordu götüne. Aynı anda iki sikin birden diplemesi çok uçurucuydu doğrusu. İki yarrağı birbirinden ayıran götü ile amı arasındaki parça idi. Götündeki sik kalınlığı ile amının içindeki sıkışıyor yarağın damarlarını bile hissetmesine neden oluyordu.  En uçurucusu da, yatağın sallantıları nedeniyle kocasının yattığı yerde adeta hoplayarak uyumasıydı.

"Sikin beni..." Bu sefer inlemiyor, düpedüz bağırıyordu. "

Tanrım, sik manyağı yapmıştı Araplar onu. Doyamıyordu sikilmeye. Doyamıyordu.

Sonra yine döndüler yatakta. Genç Arap tekrar alttaydı. Ve bu sefer iyice yaklaşmışlardı kocasına. Eller ayaklar, bacaklar ona dokunuyordu. Ve şimdi de üstteki yaşlı Arap coşmuştu. Tıpkı kardeşinin yaptığı gibi, vura vura sikiyordu o da. Kocaman siki en ucuna kadar götünden çıkıp, sonra bir anda dibine kadar giriyordu.

İyice eğilip altındakinin ağzına dudaklarını yapıştırmış ve onun dilini çekip ağzına alarak emmeye başlamıştı yine. Arada bir başını geri atıp zevk çığlıkları atıyor, sonra yeniden adamın dilini emmeye başlıyordu.

Birden genç Arap kasılıverdi altında. Siki bir nabız gibi atmaya başladı. Sonra da ağzının içine inleyerek fışkırtmaya başladı. Bu, onun da tüm vücudunun kasılmasına neden oldu. Götü, içindeki Arap sikini bir mengene gibi sıkıştırmıştı adeta. Fazla dayanamadı yaşlı Arap. Ağzından bir nara çıktı önce adamın. Ardından da götünün derinliklerine fışkıran Arap döllerinii hissederek kendinden geçti.

Gözlerini tekrar açtığında yatağın üstünde yatıyordu. Giyinip gitmişlerdi Araplar. Hava da iyice aydınlanmıştı bu arada. Yavaşça yataktan kalkıp kendine baktı. Tanrım, vücudunun her yerinde kurumuş Arap dölleri vardı. Hele kasıklarıı tam bir bataklık halindeydi. Sonra gözleri yatağa katıldı. Feciydi o da. Battaniyeyi tutup çekmeye çalıştı. Hala uyuyordu kocası ve onun ağarlığı altında zordu bu ama, sonunda başardı. Katlayıp yatağın altına soktu battaniyeyi. Şimdi de salak uyanmadan gidip duş alması gerekliydi.

Yarım saat sonra geri dönüğünde kocasının gözleri açılmıştı. Gerçi biraz sersem gibi görünüyordu ama uyanıktı.
"Vay be ne geceydi..." dedi onu görünce, "Amma içmişiz ha..."

Cevap vermedi ona. Öyle ya içmişti salak. İki Arap önce gece kulübünde karısını, amına ve götüne soktukları parmaklarıyla delirtmişler sonra da burada, hem de onun baygın uyuduğu yatağın üstünde, bağırta bağırta sikmişlerdi her yerinden.

"Yakında tekrar gelecekler biliyor musun?" diye sordu kocası, "Ama bu sefer İstanbul'a gelmemiz gerekmeyecek. İzmir'e davet ettim onları..."

"Teşekkür ederim kocacığım..." dedi, "Beni düşündüğünü biliyorum zaten..."

"Nasıl yani?"

"İzmir'de çok daha kolay her şey de ondan kocacım..."

"Ehhh tabii... Hatta onlara kıyak olsun diye belki otelde değil evde ağarlarız, ne dersin ha..?"

Salak.

Sonra birden gözleri ilginç bir şeye takıldı. Siki kalkmıştı kocasının. Sabah sabah normaldi bu. Banyoya gitti tekrar. Musluğun kenarına sıra sıra dizilmiş küçük şişeler vardı. Üstünde "Body Lotion" yazanını alıp üstündeki bornozu çıkardı. Tekrar odaya dönerken içinden de mırıldanıyordu;

"Sana öyle bir şey yapacağım ki, kafayı yiyeceksin salak kocacığım..."

Galiba o da birşeyler bekliyordu ki, çırıl çıplak soyunmuştu. Kimbilir belki de duş yapmak için banyonun boşalmasını bekliyordu. Ama siki taş gibi kalkıktı hala. Gerçi Arap siklerinin yanında çocuk çükü gibi duruyordu kocasınınki ama, o da sikti işte. Ancak 17-18 santim kadar olmalıydı. Yatağın üstüne oturup, elindeki şişeyi olduğu gibi kocasının sikinin üstüne boşalttı. Şaşırmıştı salak.

Sonra yatağın öbür ucuna kayıp ayaklarını oraya, üstüne body lotion boca edilmiş sike uzattı. Parmakları değer değmez irkildi kocası. İki ayağıyla birden kocasının sikini iki yandan kavradı ve ayakları hareketlendiler. Yukarı aşağı okşuyordu şimdi ayak parmaklarıyla.

"Sen bilmiyorsun tabii ama, ayaklarım dün gece sikilmeyi öğrendiler kocacığım," diye geçirdi içinden. "Sevgili iş arkadaşların ayaklarımı da siktiler dün gece. Keşke görebilseydin sen de... O kapkara sikleriyle ayaklarımı nasıl siktiler görebilseydin keşke..."

Fazla dayanamadı kocası. Bu yepyeni bir olaydı onun için de. Birden boşalmaya başladı. Birazı ayaklarına geldi ama, çoğu adamın kendi göğsüne gitmişti.

Doğrusu çok güzel bir 24 saat geçirmişti İstanbul'da. Hiç beklemediği kadar güzel. Ama daha da güzel olabilirdi belki.

Aklı garsonda kalmıştı.


http://juicywetpeach.blogspot.com/

3 Sik BirdenAldatan kadınlarAmcaAzgınEnsestErotik HikayeEvligangbang storyGerçek HikayelerGrup seksParalı seksPorno hikayeSeks HikayeleriSwingerTeşhirYeğen