(053) Lisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(053) Lisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Lisa’nın Cezası - 2.Bölüm -


(Aşağıdaki Hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. İlk bölümüne BURADAN ulaşabilirsiniz)

Ertesi gün çok mutlu uyanmıştım. Dün akşam iki genç karşısında çırılçıplak kalmış, tüm geceyi çıplak geçirmiş ve yaşadığım en güzel orgazmlarla uyumuştum. Uyandığımda Marc çoktan uyanmış beni izliyordu.

“Selam uykucu güzel. Kalkma zamanı. Nasılsın?”
“Harika”

“Steve ile beraber ofiste bir kaç saatlik işimiz var. Arabayı sana bırakıyorum. Steve beni birazdan alır. Öğlen gibi ofisin karşındaki lokantada beraber yemek yeriz. Ne dersin?”

“Öğlen mi?”

“Evet. Bugünkü kıyafetlerini banyoya bıraktım. Görüşmek üzere”  Marc hemen kalkıp giyindi ve çıktı. Yine aynısını yapmış daha itiraz edemeden isteklerini söyleyip gitmişti. Biraz daha yatakta oyalandıktan sonra yataktan kalkarak uykulu uykulu banyoya gittim. Lavabo masasında beyaz bir kombinezon vardı sadece. Sanırım Marc’ın bir şakası olmalıydı. Sabahlık sadece evde veya yatarken giyilebilecek bir kıyafetti. Opak olmasına rağmen dışarıda giyemezdim.

“Bunu öğlen yemeğinde giyecek değilim” dedim kendi kendime.

Kıyafetin yanına beyaz açık, yüksek topuklu ayakkabı bırakmıştı. Bunda sorun yoktu sadece oje sürmen gerekecekti.Duştan çıktıktan sonra giyilebilecek bir şeyler bulmak için gardolaba yöneldim. Gardolabın kapında “Sakın açma, daha sonra açıklarım” notu yapıştırılmıştı.

Orada öylece ayakta durmuş nota bakıyordum. “Ciddi mi açmayacağımı düşünüyor gerçekten” Dün akşam yeni dairemizdeki ilk gecemizdi. Acaba dolabın içinde tehlikeli bir şey mi vardı? Ayakta durmuş kapalı gardolap kapısına bakarken hafif bir serinlik hissetmiştim. Neden banyodan çıkarken havlu almamıştım ki. Dün akşam giyinik erkeklerin arasında çıplak dolaşarak çıplaklık konusundaki tabularımı sanırım tamamen yıkmıştım. Dün akşam yaşadıklarım aklıma geldiğinde göğüslerim sertleştiğini boynumun kızardığını hissediyordum.

Sonunda açacaktım. Dolabın içindeki tehlike benim baş edemeyeceğim türden bir şey olamazdı. Diğer yönden tüm kıyafetlerim gardolaptaydı. Marc’ın giymemi istediği kombinezon haricinde bir şey bulacaksam mutlaka açmam gerekiyordu. Eğer açarsam not yırtılacak ve Marc dolabın kapısının açıldığı öğrenecekti. Acaba başka bir oyun muydu? Kesinlikle öyle olmalıydı. Soru aslında bu oyuna dahil olacakmıydım.

Dolabın karşında beklerken, bir anda kapı sesiyle irkildim. Hemen banyoya geri dönerek kombinezonu aldım. Başımdan geçirip giydiğimde bir gariplik farketmiştim. Tamam bir süredir kullanmıyordum ama askılarının bu kadar kısa olmaması gerekiyordu. Askıların kısa olmasından dolayı eteği kalcalarımın hemen altında bitiyordu. Nasıl bir oyundu bu?Ne zaman askıları kısalttırmıştı acaba?
Kapının ısrarla çalınması ile kendime geldim. Koşarak kapıya gittim arkasında durarak kapıyı hafiçe araladım.

“Selam Lisa rahatsız ettiğim için özür dilerim. Bir iki dakikan varsa bir kaç konuyu netleştirmek için gelmiştim” Bu emlakçımız Ally idi.

“Aslında çok da müsait değilim..”

“Önemli olmasaydı inan rahatsız etmek istemezdim” dedi Ally.

Kıyafetimin önünden çekiştirerek kapıyı açtım.

“Tamam o zaman içeri gel. Kahve içmek istermisin?”

“Çok iyi olur teşekkürler” Mutfağa geçtiğimizde Marc’ın bıraktığı neredeyse dolu kahve makinasını gördüğümde sevinmiştim.

“Çok güzel kokuyor gerçekten” demişti. Amerikan tezgahın yanındaki yüksek bar taburelerine çıkarken. Ally’nin eteği standart iş yerlerinde giyilebilen mini bir etekti ve yüksek tabureye tırmanırken biraz yukarı sıyrılmıştı. Bacaklarını taburenin ayaklığına koyarken bir an için külodunu görür gibi olmuştum. Baktığımı anlamamasını için hemen kafamı diğer tarafa çevirerek kahve ile ilgilenmeye başladım. Yeniden birini izlemiş olmaktan dolayı borçlanmak istemiyordum.

“Beyaz. Her zaman beyaz giyerim” dedi Ally gülümseyerek. Malesef yine yakalanmıştım.

“Kusura bakma, aslında direk bakmamıştım bir an için gözüm takıldı.Tabureler biraz yüksek” tabureleri göstererek
“Sorun yok gerçekten. Tabureleriniz benim için yüksek. Neden bu yüksek tabureleri kullanıyorsunuz? Bunların üzerinde tünemiş gibi hissedereim her zaman”

“Aslında bunları yeni almıştık. Henüz hiç kullanılmadı. Marc, buraya taşındığımızda mobilyaları değiştirirken aldı”
"Erkeklerin neden yüksek tabure sevdiğini anlayabiliyorum” dedi Ally iyice yerleşerek. Yerleşirken eteğini çekiştirme veya düzeltme ihtiyacı hissetmemişti. Üstelik sol ayağını taburenin ayak basma yerine yerleştirirken sağ ayağını boşlukta bırakmıştı. Bu durumda bacaklarının arası tamamen açığa çıkmıştı. Beyaz saten külodu eteğinin altından rahatlıkla görülebiliyordu. Saten kumaşın inceliğinden dolayı amının tüm hatları, hatta hafifçe kabarmış venüs tepesi tamamen ortadaydı.

“Sende tırmanmayı dene bakalım.” Dedi kıkırdayarak.

“Yok teşekkürler ben böyle daha iyiyim” halen masanın yanında duruyordum. Kombinezonun eteğini kasıklarımın arasına sıkıştırmıştım.

“Benimle önemli bir konuda görüşeceğini söylemiştin” konuyu değiştirerek.

“Evet küçük bir sorunumuz var ve yardımına ihtiyacım var” gözlerinde yardıma ihtiyacı olanlarınkine benzer bir ifade vardı. Sol eli kahve fincanında iken sağ elini kucağında külodunun sadece bir kaç santim uzağında tutuyordu. Ne yaptığına dikkattimi vermemeye çalışarak

“Nedir?” diye sordum.

“Aslında nereden başlayacağımı bilmiyorum, fakat görünen o ki bayan Thomas dün senin iki genç erkekle beraber balkonda yaptığını görmüş”

“Ciddi olamazsın”

“İki genç erkeğin yanında sadece kısa bir havlu ile oturduğunu söyledi doğru mu?” Ne cevap vereceğimi bilemiyordum.

“Gördüğün gibi sana ve kocana bu daireyi kiraladığım zaman gerçekten sizler gibi insanların kiracı olmasından memnun olmuştum

“Anlamıyorum tüm bunlar onu neden ilgilendiriyor ki?”

“Sanırım size evrakları imzalatırken bahsetmemişiz. Bayan Thoman bu gördüğün tüm apartman dairelerinin sahibidir. Hepimiz ona bir cevap vermekle yükümlüyüz” Sağ elinin parmağı ile halen külodunu dolaştırıyordu. Sonra el birden durdu. Artık sağ eliyle açıkça amını avuçluyordu. En son 5 yaşındaki yeğenimi mastürbasyon yaparken görmüştüm. Fakat kendi yaşlarımda bir kadını ilk kez görüyordum. Ne düşüneceğimi bilmememe rağmen izlemekten kendimi alıkoyamıyordum.

“Kim hesap vermelidir?” diye sordum.

“Herkes ve buna her bir kiracıda dahildir”

“Anlayamıyorum”

“Ben sizin daireden ve sizden sorumlu kişiyim. Son olayda Bayan Thomas benim işimi iyi yapmadığımı ve sizlerin kötü ve şehvetli davranışlar konusunda bilgilendirme yapmadığımı düşünüyor”

“Şehvetli mi?”

“Bayan Thomasın bazı konularda değişik fikirleri vardır. Sizinle konuşması için lütfen benimle gelebilirmisiniz? Bu benim için gerçekten çok önemli, aslına bakarsanız söz konusu olan benim kariyerim ve sizi alıp gelmem için bana sınırlı zaman tanıdı” Sözünü bitirir bitirmez yüksek bar taburesinden aşağı inerek yanıma geldi. Elimden tutarak kapıya doğru çekmeye başlamıştı bile. Ne diyeceğim veya ne yapacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu. Apartman merdivenlerinden el ele inmeye başlamıştık bile. Dışarı çıkarken alabildiğim sadece dairemin anahtarı olmuştu. Şu anda elimden bir kadın tarafından tutulmuş ve sürüklenmekteydim. Diğer elim kombinezonum kısa eteğini çekiştiriyordu. Oldukça garip hissediyordum.Allynin yanında çok aptal göründüğümü düşünüyordum. Nedeni bilmediğim bir heyecanım vardı. Sadece merdivenlere oturup nefes almak ve olayı idrak etmek istiyordum.

“Merak  etme Bayan Thomas hemen yan binada oturuyor, yani fazla yürümeyeceğiz” dedi Ally. Kendi binamızdan çıkıp kısa bir süre dışarıda yürüyüp yan binaya gelmiştik bile, asansöre binip dairenin kapısına geldiğimizde kapıyı bize siyah beyaz sinema filmlerinde görebileceğimiz klişede bir hizmetçi açtı. Ev sahibimizin evi tamamen harcanan parayı gösteriyordu. Pahalı döşemeler, pahalı duvar tabloları ve bir çok şey. Bizim dairemizin dört veya beş katı büyüklüğünde olsa gerekti. Hizmetçi bizi içeri alarak

“Madam kısa bir süre sonra sizi görecek” demişti. Oturduğumda zaten kısa olan kombinezon iyice yukarı sıyrılmıştı. Yapabileceğim tek şey elimle verdiğim frikikleri azaltmaktı ama bunda da pek başarılı olduğum söylenemezdi. Ev sahibimiz kısa süre sonra salona girmişti,

“Merhaba Ally, sende Lisa olmalısın?” dedi elimizi sıkarken. Ev sahibimiz 40 larında olmasına rağmen  gayet formda görünüyordu.

“Evet efendim” demişti Ally daha önce kendisinden hiç duymadığım itaatkar bir tonlama ile.

“Neden burada olduğunu biliyormusun Lisa?”

“Şeyy aslında....” sesim neredeyse titriyordu bu otoriter sorunun karşında. Herşey çok hızlı ilerliyor halen anlamsız gelen boşlukları doldurmaya çalışıyordum. Sıkıştığımı düşünen Ally araya girerek,

“Ben kendisine ayrıntılı bir açıklama yapmıştım efendim”

“O zaman kocanı ve seni siteden çıkarıp, Ally’ide işten kovacağımı biliyorsun”

“Fakat.... ben.. ” dedim daha çok kekeleyerek.

“Fakat ne?” bağırması karşında tamamen kontrolün elimden gittiğini hissetmiştim. Cevap vermek yerine ağlamaya başlamıştım. Sinir krizi geçiyordum. Ellerimi yüzüme kapatmış ağlıyordum. Ağladıkça küçük düştüğümü hissediyordum fakat bunu da engelleyemiyordum.  Bir kaç gün öncesine kadar hayatım ne kadar basitti. Kocamla her genç çift gibi mutlu bir şekilde yaşıyordum. Marc iş yerinde hızla yükseliyordu. Hayatımız gün geçtikçe daha iyi olurken sonunda denize yakın bir eve geçebilmiştik. Bir daha asla taşınmayalım demiştik. Fakat tüm bunlar onun suçuydu. Balkona sadece havlu ile çıkmamı desteklemiş ben karşı çıkınca tutuculuk ve geri kafalılık ile suçlamıştı. Şimdi oturmuş bir kaç dakikada tüm bunların acısını ben çekiyordum

“Ally bizi yanlız bırak” dedi otoriter sesle. Sonra yanıma gelip bir mendil uzattı. Dokunuşları ve yaklaşımı farkedilir ölçüde sevecendi. Biraz önceki despot ve otoriter tavrı yerine sakin ve sevecen davranıyordu. Kendime geldiğimde,

“Kocam bu evi çok sevmişti.” Gözümü açtığımda kombinezomun belime kadar yukarı sıyrıldığını bacaklarımın arasından amımın göründüğünü fark ettim. Hemen bacaklarımı kapatıp eteğimi olabildiğince aşağıya çekerek elimi kucağıma koydum.

“Acaba kalmamıza izin verirmisiniz?” diye eklemiştim

“Elbette bu güce sahibim, fakat bütün bu kuralları kendim uğraşarak yazdım, daha sonra avukatlarıma göndererek en ufak bir açık kalmaması için çalışmalarını istedim.” Ev sahibemin sesi otoriter tavra geri dönmüştü. Küçük bir çocuğa anlatır gibi sessiz ve otoriter.

“Lütfen kalmamıza izin verin”

“Çocuklar için kurallar olmalıdır. Bu site benim evim sayılır. Evde düzeni korumam için tüm çocuklarımın bu kurallara uymasını sağlamak benim görevim. Ailen ile yaşarken eminim sizin evinizinde kuralları vardı”

“Evet vardı ama şu an hepimiz yetişkiniz.”

“Yetişkinlerinde uyması gereken kuralları vardır.Hayat her zaman adil değildir. Ally’e bak. Sorumsuzluğunun cezasını işini kaybederek ödeyecek. Üstelik bu senin yüzünden başına gelmişken.”

“Lütfen onu kovmayın, gerçekten onun suçu yok..”

“Kurallar bozuldu ve istisna gösterilmemeli” dedi sertçe.

“Fakat mutlaka farklı bir yol olmalı.”
Yüzüme uzun süre bakarak birsüre sessiz kalmıştı.

“Sonuçta kurallar ve sonuçlarından bahsettiniz, aile olmadan bahsettiniz. Benim ailem yapmış olduğum hatalarımdan dolayı beni hiç bir zaman sokağa atmadı. Cezalandırıldım evet ama sokağa atılmadım.”

“Hmmm..”

“Cezama razıyım” dedim yalvararak

“Cezana razı olursan ileride kurallara uyacağına söz veriyormusun peki?”

“Kesinlikle evet, sadece bir şans daha istiyorum sizden” Yalvararak.

“Ailen seni nasıl cezalandırıyordu?”

“Küçükken babam beni kucağına yatırır ve döverdi” dedim utanarak. Bir süre sessizlikten sonra omzumda eli ile yavaşça kucağına yatırdı. Popom tamamen kucağında olacak şekilde yerleşmiştim. Kendimi bir anda on yaşında hissetmiştim. Sessizce cezalandırılmayı beklemeye başlamıştım.
İlk tokat biranda gelmişti. Ev sahibem beni kucağında sıkı sıkı bastırmıştı. İkinci tokat en az ilki kadar şiddetli gelmişti. Üçüncü, dördüncü popomun farklı yanaklarına art arda gelmeye devam ediyordu.  Her gelen tokat kızarmış popomun daha çok acımasına neden oluyordu. Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı. Artık kaç tokat yediğimi sayamıyordum bile,
Birden bitti. Ev sahibemiz beni avcının avını bırakması gibi yere bırakmıştı. Popom yanıyordu. Biraz ovmanın iyi geleceğini düşünüp elimi attığımda ev sahibem elimi yakaladı.

“Bırak yansın. Böylece hatıralarında daha uzun süre kalacaktır. Şimdi köşeye git ve ben söyleyene kadar orada bekle.” Cezalandırılan çocuklar gibi köşeye geçip beklemeye başladım. Popom yanıyor ve iğneler batıyordu.

“Sakın elleme ve elbiseni kaldır. Böylece dikildiğin sürece kendi yapıtımı izleyebilirim”  Köşede öylece bekliyordum. Kombinezomun eteğini belime kadar sıyırmıştım. Burmun akıyordu fakat popomda gezdiğini düşündüğüm binlerce iğnelenme hissinden başka bir şey hissedemiyordum.

“Martha Ally’i buraya gönder” sesle beraber bende dönerek arkama bakmayı denemiştim ki,

“Sakın dönme. Ben sana söyleyinceye kadar cezalısın. Değil dönmek, kıpırdamayacaksın bile” demişti bağırarak.

“Buyrun efendim” Ally’nin sesini odada duymuştum. Ally’nn beni bu şekilde görmesi çok utandırmıştı.

“Lisa senin yaptığın hatalar için bir şans daha diledi. Bende kabul ettim. Şu an cezasını tamamlamak üzere, şimdi git ve şu kızarıklıklara bak. Bunlar sayesinde sizi affettim umarım bir daha tekrarlanmayacaktır.” Her ikisininde hemen arkamda olduğunu hissediyordum.
“Elle ve unutma” dedi sertçe. Ally’in elini popomda hissettiğimde hafifçe irkilmiştim. Soğuk eli popomda rahatlamaya neden olmuştu.

“Şimdi Lisa’ya teşekkür et Ally”

“Teşekkürler Lisa” ve elini çekmişti. Yanma ve batma hissi anında geri gelmişti bile.

“Şimdi akıllanmış olduğunu umuyorum. Tekrarı halinde seni kovarım bunu unutma” dedi Ally’e. Arkamda kapının açılıp kapandığını duymuştum. Ally gitmiş olmalıydı. Ne kadar süre köşede beklediğimi tam olarak bilemiyordum. Odaya Martha’nın girip çıktığı ve ev sahibemle olan konuşmalarını duyuyordum. Aklıma farklı şeyler getirmeye çalışsamda popomdaki yanma ve batma giderek kötü bir hal alıyor gibiydi.

“Artık eve gidebilirsin” demişti ev sahibem arkamdan

“Bugün olanlardan kimseye bahsetmeyeceksiniz. Eğer bunu birinden duyarsam tüm sonuçlara katlanmak zorunda kalacaksınız. Anlaşıldımı?”

“Evet”

“Evet NE”

“Evet efendim”

“Seni izliyor olacağım. Eğer bir daha kuralları ihlal edersen elimin yerine seni saç fırçası ile döveceğim. Şimdi çık git!”

Kendimi aşağılanmış hissediyordum. Ağlamak için bir çok sebebim vardı. Fakat bunların yerine popomdaki acı, yaşadıklarım, utanma duygum hepsi beni nedensiz bir heyecana sürüklemişti.

Eve vardğımında kendimi kanepeye attım. Popomu ellerken amımın ıslanmış olduğunu farketmiştim. Tüm bu cezalandırmalar aşağılanmalar beni tahrik etmişti. Ellerimi amımdan alamıyordum. Kendimi okşarken hiç olmadığım hızda boşalmaya başlamıştım bile. Orgazm dalgalarının sonunda artık tüm bu aşağılanmaların yerine mutluluk ve kanepemde boşalmamın izleri olan büyükçe bir leke kalmıştı.