(055) Lisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(055) Lisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Lisa İle Öğle Yemeği -4.Bölüm-

Aşağıdaki Hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır.Önceki hikayelere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. xoxo

İlk bölüm Lisa'nın Borcu

İkinci Bölüm Lisanın Cezası

Üçüncü Bölüm Lisa Kontrol Altında

Kocamın ofisi yemek yiyeceğimiz restorana fazla uzak sayılmazdı, fakat Pazartesi trafiğinde neresi yakındı ki. Sanki bir hafta süren bir öğlen öncesini geride bırakmaya çalışyordum. Arabamın camından içeri giren serin hava üzerimdeki kombinezonun dantelli yakasını dalgalandırıyordu.  Evet bu kesinlikle bir yatak odası kıyafeti idi, fakat şimdi arabamı kocamın giyip gelmemi istediği kombinezonla kullanıyor ve kocam ve bir arkadaşı ile planlanan öğlen yemeğine doğru yol alıyordum. Kocamın bu kıyafetteki ısrarını anlamamıştım. Sadece bunu giymem gerekirken Ally sabah bana kendi külodunu ödünç vermişti. Olabilecekler hakkında sıkışık trafikte ilerlemeye çalışırken düşünüyordum. Eteğimi bacaklarımının arasına sıkıştırmıştım. Buna rağmen kesinlikle dikkat çekici bir kıyafetti. Kafam gerçekten karışıktı. Marc’ı seviyordum. Onun için herşeyi yapardım. Ama bu tüm yaptıklarım sadece onun için miydi? İçten içe böyle olmadığını biliyordum. İçimdeki farklı bir Liza saklandığı yerden çıkıyordu. Evet hoşuma gidiyordu. Tanımadığım iki yabancı karşısında geçirmiş olduğum saatler hoşuma gitmişti. Ev sahibem tarafından aşağılanmakta hoşuma gitmişti. Sonra Ally... Bana hiç aklıma gelmeyecek şekilde orgazm yaşatmıştı.
Marc’ın bana tarif ettiği yere gelmiştim işte. Burası restorandan çok bara benziyordu. Arabadan inmeden önce kendime bir kez daha baktım. Bu kıyafetle insan içine nasıl çıkacaktım acaba. Sonuçta ne olabilirdi ki umarım Marc sadece bu kıyafetle gelmemi isterken şaka yapmamış olsun. Barın kapısına olabildiğince yakın park ederek araçtan çıktım. Etrafta şansıma fazla insan yoktu. Bardan içeri girdiğimde bir süre kapıda beklemek zorunda kaldım. İçerisi çok karanlıktı. Gözlerim alışana kadar kapının hemen ilerisinde dikiliyordum. Bu karanlıkta benim ne giydiğimi sanırım kimse görmez

“Hey sonunda geldin Liza” arkamdan gelen Marc’ın sesiyle bir anda irkilmiştim.

“Harika görünüyorsun”

“Teşekürler canım. Biraz geç kaldım sanırım”

“Önemli değil. Masamız hemen biraz ileride” 

Gözlerim artık içerideki karanlığa alışmıştı. Sol tarafta duvar boyunca uzanan bir bar, barın hemen önünden itibaren bir çok masa ve sandalye vardı. Diğer tarafta ise yüksek sayılabilecek bir platform üzerinde yine yüksek bar taburesi ve masaları vardı. İçeride öğle yemeğini burada değerlendiren takım elbiseli resmi çalışanlar vardı. Fakat hiç kadın yoktu.

“Burası neden bu kadar karanlık? Aslında ben biraz daha iyi bir yerde yiyeceğimizi düşünmüştüm”

“Evet burası bir bar gibi görünebilir ama yemeklerini tatmadan karar verme. Bir çok restorandan daha iyi bir menüleri var.Denemeden karar verme” dedi uğultuyu bastırarak Masaya geldiğimizde Marc beni Steve ile tanıştırdı.

“Merhaba Liza ben Steve” Steve’in elini sıkmak için kolumu kaldırmıştım. Çünkü masamız barın karşı cephesinde yer alan yüksek platformdaki yüksek tabureli masalardandı. Henüz platforma bile çıkmadığımdan Steve sanki balkonda oturuyor gibiydi. Bulunduğum konumdan masa neredeyse göz hizamda idi.

“Başka bir masaya geçebilirmiyiz acaba? Burası çok yüksek görünüyor da” Marc soruya cevap verme yerine beni belimden tutup tabureye kadar kaldırmıştı. Tabureye otururken zaten kısa olan eteğim havalanmıştı. Ben sadece elimle eteğimin önünü tutabilmiştim. Sanırım bu yeterli olmamıştı, eteğim havalandığı anda Steve’in gözlerinin bacak arama kaydığını loş ortamda bile farketmiştim.

“Burası gerçekten yüksek. Farklı bir dekorasyon stili”dedim gülerek.

“Evet bu kısmı çok seviyoruz. Sanki dağdan aşağıya bakmak gibi” dedi Steve kolunu kalabalığa doğru sallarken. Oturduğum yerden bara doğru bakarken daha önce farkedemediğim bir ayrıntı dikkatimi çekmişti. Bütün masalar camdı. Masanın altından kısa eteğimin saklayamadığı bacaklarım olduğu gibi meydandaydı. İçimden Ally’e külodunu bana verdiği için teşekkür ediyordum. En azından bar taburesi ile aramda bir parça kumaşın olması iyi hissttirmişti.

“Umarım açsındır Liza” diye sordu Marc.

“Tüm gün hiç bir şey yemedim.”

Garson yanımıza geldiğinde en büyük menüyü söylemeyi düşünüyordum. Bu sayede masa üzerindeki geniş tabaklar altının görünmesini engelleyecekti. Marc garsona 3 bira sipariş edip sonra gelmesini istedi. Böylece menüyü daha ayrıntılı inceleyebilecektik. Garson siparişi alırken gözlerini bacaklarıma dikmişti.

“Galiba seni sevdi” dedi Marc şakayla karışık.

“Burada yeteri kadar beğenenim var sanırım”

“Evet bunların arasına beni katabilirsin” diye lafa girdi Steve. “Gerçekten güzel elbise”

“Hı Hı.. Teşekkürler Marc giymemde çok ısrar etti” demiştim Marc’ı iğnelemek için

“Evet Marc’ın çok iyi zevkleri var. Reklam işinde neden bu kadar başarılı olduğuna şaşmamak gerek” dedi Steve

“Aslında kıyafetin tüm parçaları benim istediğim gibi değil Steve” demişti Marc sitemkar bir ses tonuyla.

“Ooo..” diye bağırdı Steve gülerek.

“Sabah bu elbiseyi ve ayakkabıları giymesini istemiştim sadece.” Üzerimdekini nasıl elbise olarak niteliyordu anlamamıştım.

“Ayakkabılar sence nasıl Steve?”  Bu arada garson içkilerimizi getirmişti. Bardakları masaya koyarken gözlerinin bacaklarımla göğüslerim arasında gidip geldiğini görebiliyordum.

“Bence gerçekten güzeller”Garson hala bardakları bırakamamıştı. Gözlerini bacaklarıma dikmiş bakıyordu. Marc’ın bu iki yabancı karşısında bu şekilde konuşmasını anlamamıştım.

“Çorapsız bacakların daha güzel olduğunu düşünmüşümdür. Bu nedenle sabah sadece bu elbise ve ayakkabıyı giymesini istemiştim. Sadece bu ikisi...” dedi Marc bana imalı imalı bakarak.

“Sanırım ben bir salata ve orta pişmiş bir biftek istiyorum” dedi Marc garsona dönerek. Konunun değiştiğine sevinmiştim. Steve ve bende garsona siparişlerimizi verdik. Garson uzaklaştığında

“Bugünkü iş gününüz nasıl geçti bakalım?”

“Herzamanki gibi bir müşterimizin isteklerini yerine getirmek için elimizden geleni yapmakla geçti. Dimi Steve?”

“Evet herzamanki gibi..” dedi omuzlarını kaldırarak. Kesinlikle Marc’ın kafasından geçenleri ve konuşmanın nereye gittiğinden hiç bir fikri olmadığı belliydi.

“Özel isteklerinin listesini tek tek inceledik ve isteği dışında bir madde bile eklemedik. Değilmi?

“Doğru hiç ekstra yok.” Diye onaylamıştı Steve

“Fakat bu tür isteklerin ekstraları olmaması gerektiği konusunda sanırım sen tam olarak bizim gibi düşünmesin Liza” dedi Marc bana sinsice bakarak. Bu arada çaktırmadan Steve’e göz kırptığını farketmiştim

“Göz kırptığını gördüm Marc” dedim dürterek “Neyse bu sizin işiniz sizin daha iyi bilmeniz bence çok normal”

“Oturuken külodunu gördüm” dedi Marc.  Ne yani şimdi Steve’in önünde iç çamaşırım hakkında mı konuşacaktık. Yüzümün kırmızının her tonuna döndüğünü hissediyordum. Sıcak basmaya başlamıştı.

“Nereden buldun?”  Ne diyecektim. Sadece göz ucuyla Steve’e bakıp konuyla ne kadar ilgilendiğini anlamaya çalışıyordum ama anlayamamıştım

“Taşınırken iç çamaşırlarının olduğu kutu kaybolmuştu diye hatırlıyorum. Sabah gidip alış veriş mi yaptın 
yoksa?”

“Hayırr...” sesim benim bile beklemdiğim şekilde tiz çıkmıştı.

“O zaman sanırım koliyi buldun?”

“Hayır..”

“İyi de nereden geldi bu o zaman?”

“Konunun Steve’i ilgilendirmediği belli hepimizin ortak konusundan bahsedersek kimse de sıkılmayacaktır..”Bu arada garson tabaklarımızla gelmişti. Masanın üzeri doldukça kendimi daha giyinik hissetmeye başlamıştım.

“Daha genel şeylerden konuşabilirmiyiz?” dedim sessizce yalvararak. Marc kolunu omzuma atıp kulağıma eğilip

“Seni seviyorum Liza” dedi.

“Sana bir itirafım olacak Liza. Bugün..... işte dün evde yaşananları Steve ile paylaştım. Yani herşeyi... Tek bir noktayı atlamadan.....”

“Nasıl yani...!!”

“Lütfen sinirlenip üzülme Liza” dedi Steve hemen araya girip. “Gerçekten bu benim için çok normal”

“Senin için normal mi? İki genç erkek karşında çırılçıplak duran benim ve bu senin için normal...” sesim sinirden titrek ve çatlak çıkıyordu. Tamamen şok içinde kalmıştım.

“Sinirlenmene, utanmana veya başka bir şey hissetmene gerek yok gerçekten. Marc ilk dakikalardan sonra senin için normal bir hale geldiğini söyledi, ki bu gayet normal birşey, buna fazla anlam yükleme lütfen...” dedi Steve araya yeniden girerek.
Tüm lafları ağzıma tıkmışlardı. Evet, Marc’ın yaptığına ilk başta kızmıştım ama sonra Marc ve iki gencin ilgisinden memnun olmuştum. Dürüst olmam gerekirse kendimi iyi ve özgür hissetmiştim.  Sadece kekeliyordum sanırım..

Marc beni yeniden kucaklayarak öperek,

“Hadi birşeyler yiyelim.” Dedi hiç bir şey olmamış gibi.
Yemek süresince kimsenin ağzını bıçak açmamıştı. Yemeğimizi ve içkilerimizi bitirmiştik. İkinci kadehler geldiğinde Marc sessizliği bozmuştu.

“Lütfen onu çıkarırmısın?”

“Neyi anlamadım?”

“İç çamaşırından bahsediyor sanırım Liza” dedi Steve. Dilim tutulmuştu. “Zaten dün iki yabancı karşısında çıplak olarak dolaştın.Marc’ın anlattığına göre çok da rahatsız olmamışsın. Sonuçta burada biz bizeyiz. Marc ile aramda hiç bir şey saklı değildir Liza merak etme” diye eklemişti.

“Ne istiyorsunuz?”

“Söylediğim gibi sadece iç çamaşırını çıkarmanı ve olman gerektiği gibi olmanı istiyorum” dedi Marc sakince. Her ikisininde gözlerine bakıyordum. Her ikiside geri adım atacak gibi durmuyordu. Tartışmaya gerek yoktu.

“Tamam, istediğiniz gibi olsun, bayanlar tuvaleti ne tarafta?”

“Burada yapabilirsin” dedi Marc kararlı bir ses tonu ile

“Burada mı? Şaka yapıyor olmalısınız.” Aslında hiç de şaka yapmıyordu Marc. Çok ciddi idi. Heyecanlanmıştım. Burada barın ortasında cam bir masa altında iç çamaşırımı çıkartma düşüncesi beni heyecanlandırmıştı.
Ayaklarımı bar taburesine indirdim. Ellerimle eteğimin kenarlarından külodumun lastik kısımlarını kavramıştım. Amımım görünmemesi için bacaklarımı olabildiğince birleşik tutarak külodumu yanlarından aşağıya çekmeye başladım. Kalçamı hafifçe kaldırdığımda kolayca popomdan inmesini sağlamıştı ve şu an dizlerimdeydi. Artık bundan sonrası çocuk oyucağı gibiydi. Sırayla ayaklarımdan çıkararak tamamen kurtuldum

“Bana verirmisin?” diye sordu Marc. Aslında sorudan çok emir gibiydi. Külodu Marc’ verdim. Marc külodu alarak Steve ile arasına masanın üzerine koymuştu. Bilinçli veya değil külodun ağ kısmı üste gelmişti. Biraz önceki yaşananlardan dolayı ıslanan saten loş ışıkta bile parıldıyordu.

“Bu senin için” dedi Marc Steve’e dönerek. “İstersen giyebilirsin.” Dedi gülerek. Steve de teşekkür edip kahkaha ile gülmeye başladı.

“Sana çok yakışırdı eminim” dedi Steve’e. Sinirlerimin gerilmiş olmasından veya içkiden dolayı aşırı bir şekilde komik gelmişti. Bu arada garson gelmiş boş tabaklarımızı alırken masada olmaması gereken iççamaşırını farketmişti. Garip gözlerle bakarken

“Bu onun” diye Steve’i işaret etmiştim gülerek. Masadaki tabaklar kalktığında yeniden bacaklarım meydana çıkmıştı. Tabaklar nedeniyle görünmeyen alt kısmın görünür hale geldiğini anlar anlamaz bacaklarımı kapadım. Biraz hızlı davranmış olmam Steve’in dikkatini çekmişti.

“Orada bir şey mi saklıyorsun Liza?” diye sordu başıyla kasıklarımı işaret ederek.

“Hayır bilmediğin bir şey yok” dedim gülümseyerek.

“O zaman görmemde bir sakınca yok sanırım” Steve biraz önce tanıştığım kocamın arkadaşı amımı görmek istiyordu. Gözlerini kasıklarımdan ayırmadan yaptığı konuşma ve Marc’ın tüm bu konuşmayı izlemesi heyecanlanmama neden olmuştu. İçkilerin verdiği rahatlıkla hafifçe yana dönüp ellerimi kucağımdan çektim. Bacaklarımı hafifçe aralamıştım. Kendimi teşhir etmekten yeniden zevk almaya başlamıştım. Steve’in gözleri amıma kilitlenmişti ve yutkunuyordu. Onun bu derece tahrik olması beni de tahrik etmiş ve göğüs uçlarımı sertleştirmişti.

“Göğüslerini görebilirmiyim Liza?”

Bir anda bu soruyla irkilmiştim. Beynimin her bir noktası tehlike çanları çalmaya başlamıştı bile. Bu ana kadar Steve’e bacak aramı teşhir ederken tüm bar çıplak kalçalarımı görebiliyordu. Şimdi kendimi tüm bara teşhir etmemden söz ediliyordu. Bir umutla Marc’a baktım. Marc bu isteği gayet normal karşılamış görünüyordu.

“Biralarınız...” dedi garson bir anda çıkıp gelerek.

Bacaklarımı hızla kapatarak eteğimi refleksle amımı kapatacak şekilde çekiştirdim.

“Teşekkürler. Borcumuz nedir?” diye sordu

Garsonun faturayı bırakarak ayrılması esnasında halen beynimde fırtınalar kopmaya devam ediyordu.
Marc içkisinden uzun bir yudum alarak şişeyi masaya bıraktı. Uzun bir süre önce Steve’e sonra baktı. Garson yanımızdan ayrılarak bardaki diğer müşteriler ile ilgilenmeye başlamıştı. Aslında barda herkes kendi dünyasında konuşuyor, gülüyor ve içkilerini yudumluyordu.
Marc’ın bir süre durduktan sonra yavaşça bana doğru uzandı. Baş ve işaret parmağı ile yavaşça kombinezonumun askılarını tutarak, yine yavaşça aşağıya çekti. Artık göğüslerim Steve’in gözlerinin önünde idi. Eteğimi çekerken kucağımda kalan ellerim ile tepki verememiştim. Göğüslerim tamamen ortada ve ben onları örtmek için herhangi bir hareket yapamaz durumdaydım. Gözlerimle tüm barı tarıyordum. Acaba herhangi birisi bu masada olanlar ile ilgileniyormuydu? Kaç kişi beni izliyordu?
Hiç kimse… Bir kişinin bile bize doğru baktığını görememiştim. Hayal kırıklığımı yoksa rahatlamamı veya her ikisi mi?

“Bacakların kapatmışsın Liza” dedi Steve.

Kombinezomun eteklerini yukarı çekerek bacaklarımı yeniden Steve’in aç gözlerine açmıştım bile.

“Bu tür şeyler sahnemiz için” dedi garson yeniden bir anda gelerek. Toplu alanda kendimi teşhir etmem beni sarhoş ediyordu sanırım. Her defasında garsonun gelişi ile irkiliyordum.
Marc kombinezonumun askıları tekrar yukarı çekerken aynı anda bende eteğimi indirdim

“Kusura bakmayın” dedi Marc gülümseyerek. “Belki gelecek sefere bayan bizim için dans eder fakat şimdi ayrılmamız gerekiyor.”

Ve bardan ayrıldık. Arabama giderken halen aklımda Marc’ın garsona söylediği gelecek sefere kelimesi aklımda dolanıyordu…







Teşhir, Bar, Kocamın arkadaşı, Aldatan kadınlar, Fantazi, Evli, Seks Hikayeleri, Türkçe seks hikayeleri