(056) Lisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(056) Lisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Lisa ile Anlaşma -5.bölüm-

Aşağıdaki Hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır.Önceki hikayelere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. xoxo
Not: Güncellenmiştir.


İlk bölüm Lisa'nın Borcu

İkinci Bölüm Lisanın Cezası

Üçüncü Bölüm Lisa Kontrol Altında

Dördüncü Bölüm Lisa İle Öğle Yemeği

Bardan çıktığımızda Steve ve Marc bana arabama kadar eşlik ettiler. Ben evime onlar işlerine doğru ayrılırken,Steve

“Bu unutulmayacak yemek randevusu için teşekkür ederim Liza” dedi

“İnan benim içinde unutlamayacak randevulardan birisiydi” dedim gülümseyerek. Birkaç saat içerisinde yaşadıklarımdan dolayı kendimi sarhoş gibi hissediyordum. Biraz önce herkese kendimi teşhir etmiştim. Bu beni çok heyecanlandırmıştı. Heyecan halen geçmemişti. Amımım sulandığını ve yavaşça bacaklarımdan aşağıya süzülmeye başladığını hissediyordum.

“Sen ve kocam benim en iyi arkadaşlarımsınız ve hep öyle kalmanızı istiyorum.”

“Elbette öyle kalacağız.” Dedim yanağına küçük bir öpücük kondururken.

Steve’i öpmek için eğildiğimde gözlerinin göğüs dekolteme kaydığını gördüm. Biraz önce tamamını görsede hiçbir zaman doymayan çocuklar gibiydi. Göğüslerimi dikizlerken yakalandığını farketmişti. Yaramaz çocuklar gibi karşımda sırıtıyordu.

“Artık sanırım beni izlemen için izin çıktı? Değilmi aşkım”

Kocama dönmüştüm. Daha birkaç gün öncesinde ufak bir kaçamak için mobilyalarımızı taşıyan ve kuran iki erkeğin karşısında tamamen çıplak kalmama müsaade etmişti. Biraz önce kocamın en iyi arkadaşının karşısında da saklayacak hiç şey kalmayana kadar kendimi teşhir etmiştim. Aslında her kadının içinde olan gizli teşhircilik benim yaşam tarzıma girmeye başlamıştı.

“Bence sadece sorması yeterli” dedi Marc gelişigüzel cevaplayarak.

Bu cevabı bekliyormuydum yoksa beklemiyormuydum. İstediğim cevap bu muydu bilmiyorum.
Marc’ın çalan telefonu konuşmamızı bölmüştü. Marc telefonu açarak,

“Merhaba Sam” “Harika” “Teşekkürler sana borçlandım” dedi.

Karşı taraftan ne yapılmıştı ki? Sam ne tür bir iyilik yapmıştı bilmiyordum. Sam ve Jake geçen gün karşılarında çırılçıplak kaldığım iki genç ve Marc onlara yine borçlandığını söylüyordu. Her ikiside hayatımızın bir parçası haline gelmiş gibi. Bir sonraki sürpriz ne olacaktı acaba?

“Arayan Sam’di” Jack ile beraber bugün bizim için birkaç ıvır zıvır iş yapacaklardı. Şu anda da bizim apartmandalarmış eve gittiğinde şaşırıp polis çağırma sakın” dedi gülerek.

“Evde ne işleri var?”

“Eve vardığında ne yaptıklarını sana göstereceklerdir. Şimdi Steve ile bizim işe dönmemiz gerekiyor. Saat 4 civarında evde olurum.” Dedi kibarca öperek.
Arabamın kapısı açıp oturduğumda halen kafam karışıktı. Bu karışıklıkta arabaya bir anda oturunca kombinezonumun eteği belime kadar yukarı sıyrılmıştı. Fark ettiğimde toparlanmak mı istemiyordum yoksa kendimi hala teşhir etmekten zevk mi alıyordum. Yol boyunca belime kadar toplanmış eteğimi aşağıya çekmedim. Bir elim direksiyonda iken bir elimle amımı okşayarak eve kadar gelmiştim. Çok azmıştım gerçekten.

“Sam evde misin?” diye seslenmiştim eve girerken.

“Evet buradayım” dedi elinde büyük bir kutuyla yatak odasından çıkarak.

“Ne yapıyorsun?”

“Marc söylemedi mi?”

“Hayır. Sadece senin bana göstereceğini söyledi o kadar.”

“Anladım o zaman gel göstereyim. Hemen burada yatak odasında”
Elindeki kutuyu yatak odasının kapısına bırakarak içeri girdik. Sabah kapısından açılmaması için not iliştirilmiş gardolabın kapıları ve içerisindeki çekmeceler tamamen açılmıştı.  Dolaba yaklaştığımda ilk başta Marc’ın eşyalarının bulunduğu tarafa baktım. Değişik veya ilginç bir şey yoktu. Kendi tarafımın kapağından içine göz atınca olduğum yerde kaldım. Bomboştu.

“Neler oluyor? Kıyafetlerim nerede?” dedim bağırarak

“Merak etme hepsi benim arabamda şimdi hepsini kiraladığımız depoya taşıyacağım.”

“Nasıl yani. Hayır! Eşyalarımı alamazsın. Şimdi hemen gidip hepsini geri getir.” Çok sinirlenmiş hatta delirmiştim.

“Hey bir saniye sakin olurmusun. Bu iyi bir şey sanırım anlamadın. Marc sana söylemedi mi? Tüm kıyafetlerini baştan aşağıya yenileyecek.”

“Nasıl?.. Hayır bana söylemedi. Üstelik neden böyle bir şey yapsın ki??? Ben eski kıyafetlerimi geri istiyorum. Onları seviyorum. Lütfen geri getirirmisin?” neredeyse yalvarıyordum artık.

“Bunu yapama lütfen beni arada bırakma. Eğer yaparsam Marc bu konuda bana kızabilir.

“Fakatt…. Neden… Gerçekten anlayamıyorum?”
Sam koluyla beni çekerken çocuğu sakinleştirecek bir ses tonuyla.

“Jake biraz sonra sana yeni kıyafetlerini getirecek merak etme lütfen.”

“Jake mi?”

“Evet birazdan burada olacaktır.”

“Nasıl yeni kıyafetlerimi getirecek. Yani nereden…?”

“işte bunu söyleyemem bu da süprizin bir parçası”
Hala gardolabın yanında kafam Sam’in omzunda ayakta duruyorduk.

“Bir şey söyleyeyim mi. Bu üzerindeki elbise sana çok yakışmış” hala çocuk sakinleştirme tonu devam ediyordu.
Üzerimde kombinezon olduğunu tamamen unutmuştum. Üzerimdeki yatak odası kıyafeti bulunduğum yatak odası içim normaldi ben bu kıyafetle sabahtan beri insan içinde geziyordum. Eğer bunu yapabiliyorsam aslında herşeyi yapabilirdim.

“Bu bir elbise değil. Sadece kombinezon Marc sabah giymem için bunu bırakmıştı. Giymemi rica etti ve bundan dolayı üzerimde.” Dedim gülümseyerek

“Anladım bir fikrim var. İstersn bunu çıkarıp gardolabın kendi tarafına koyabilirsin, böylece senin tarafında artık dolu olabilir” dedi şakayla karışık.

“Ne…?”

Sam askılıktan bir askı aldı. Aklımda Marc’ın bugün söylemiş olduğu kelimeler çınlıyordu.”Tek yapman gereken sormak” Evet Sam’in yanında dün saatlerce çıplak gezmiştim. Evet bundan çok hoşlanmıştım. Fakat herşeyden önce dün kocam yanımdaydı ve şimdi yok. Marc dün benim başkalarının önünde çıplak gezmemden hoşlanmıştı. Şimdi eğer çıplak kalırsam bunu sadece kendi zevkim için yapacaktım. Fark burada idi.

“Merak etme görmediğim bir şey değil” dedi Sam gülümseyerek. “Ayrıca Marc bunu yapmanda sorun görmeyeceğini de biliyorum”
Bu kelimeleri aslında herşeyi açıklıyordu. Haklıydı. Marc çıplak gezmemi insanlara kendimi teşhir etmemi istiyordu. Marc hep çıplak dolaşmamı tercih ederdi.

“Daha yapacak işlerimiz var bence…” diye söze başladığında elimi Sam’in dudaklarına götürüp susmasını sağlamıştım. Yavaş yavaş eteğimi yukarı çekmeye başlamıştım bile. Tam amımın hizasında durdum. Bunu son dakika vazgeçebilmek için mi yoksa Sam’i daha fazla tahrik etmek için mi yaptım bilmiyordum. Bu arada Sam bir adım geri çekilerek manzarının tamamına hakim olmuştu. Gözlerinin içine bakarak eteğimi biraz daha yukarı çektim. Tamamen temizlenmiş amım artık görünüyordu. Bacak aramda hafif bir serinlik hissetmemle Sam tutmuş olduğu nefesini bırakması aynı ana denk gelmişti. İçime bir üperti gelmişti. Kombinozumu yavaşça çıkarmaya devam ediyordum. Karnımın hizasından yukarı çıktığımda artık uyarılmış ve sertleşmiş göğüs uçlarım ortaya çıkmıştı. Amımda karıncalanma ve ıslaklık hissediyordum.  Kombinozonu tamamen çıkarıp Sam’e uzattım. Sam aldı fakat herhangi bir hareket yapmıyordu. Sadece delici bakışları bacaklarım, ıslanmış amım ve göğüslerim arasında gidip geliyordu. Bakışları ne düşündüğünü açıkça gösteriyordu. Tahrik olmuş olmalıydı. Kendimi karşısında çok savunmasız ve utanmış hissediyordum. Bu hisler aldığım zevk ile karışıyordu. Gönülsüzce sol elimle göğüslerimi kapatırken sağ elimle de amımı kapatmıştım. Vücudumu göstermekten sevk alıyordum ama bu zevki karşı taraf anlamasında istiyordum. Sonunda Sam hareket edebildi. Kombinezomunu alarak askıya astı. Sonra yavaşça eğilerek topuklu ayakkabılarımı çıkardı. Ayakkabıları gardolaptaki ayakkabı alanına koyarak cam kapağı kapattı. Kapak kapanır kapanmaz dolaptan daha önce gelmeyen bir ses geldi. Bir klik sesi. Sam dolaba bir adet kilit takmıştı. Hemen gidip dolabın kapağını yana açmaya çalıştım. Açılmıyordu. Kilitlenmişti.

“Ne yaptın”

“Marc dolaba kilit takmamı istemişti. Neden bilmiyorum ama Marc istedi. Neyse artık son koliyide arabaya götüreyim. Benden istediğin bir şey varmı? Biraz zamanım var istersen yapabilirim”
Orada öyle ayakta cevabımı bekliyordu. Diyecek bir şey yoktu.

“Hmm aslında çok susadığımı hatırladım. Bir bira içebilirmiyim?” diye sordu benden cevap gelmeyince.
Sadece onaylamak için kafamı salladım. Sanırım sesimin çıkmayacağından korkuyordum.

“Süper önce şu koliyi aşağıya indireyim sonra geri gelirim” dedi ve arkasını dönüp gitti. Orada öylece dikilmektense bende mutfağa geçtim. Buzdolabından bir şişe bira bulup geldiğinde önüne koydum. Konuşacak bir şey bulamıyordum. Evde yalnız çıplak bir şekilde yabancı birine sarhoş olması için içki veriyordum.

“İyi misin Liza”

“iyiyim”

Sam yanıma gelerek yüksek mutfak taburelerimize oturmama yardım etmişti.Sonra buzdolabına giderek bana bir bira getirip açtı. Bir süre önümdeki biraya bakarak hiçbir şey konuşmadık. Sonra biraya uzanıp çok susamışçasına kafama diktim. Soğuk bira boğazımdan geçerken kendime gelmeye başlamıştım bile. Geçen gün yaşadığım çıplak maceralarım yine hoş görünmeye başlamıştı. İçmeye devam ettim. Şişeyi indirdiğimde boşalmıştı bile.

“Teşekkürler Sam sanırım buna gerçekten ihtiyacım vardı”

“Değilmi iyi biradan daha iyi bir şey bazen yok gibidir. Kısa bir süre sonra geliyorum” dedi ve yanımdan ayrıldı”
Tabureden atlayarak banyoya gittiğini gördüm. Aslında benimde banyoyu ziyaret etmem iyi olacaktı. Öğlen yemeğinde içtiğim biraların üzerine bu en son içtiğim ile iyice çişim gelmişti. Ally bana son dakikaya kadar tutmamın ne kadar güzel olduğunu öğretmişti. Sonuna kadar bekleyerek işemek orgazm olmak gibi oluyordu. Beklemeye karar verdim.

“Ooo gerçekten rahatladım, bir bira daha içermisin Liza” dedi Sam banyodan döner dönmez.

“Tabii neden olmasın” dedim gülerek
Sam biraları almaya buzdolabına dönünce kapı çalındı ve hemen açıldı. Jake gelmişti.

“Selam Liza” dedi ve elindekileri bırakmak için salona doğru geçti. “Senin için çok güzel şeyler var”
Kıyafet kelimesi ile tabureden atlamam bir olmuştu. Paketlerden hemen iki tanesini almıştım bile

“Hayır Marc gelene kadar açamazsın” dedi gülerek

“Lütfen sadece bir tane” diye bağırıyordum zıplayarak. Bu arada göğüslerimin zıplamasını engelleyememiştim. Bu da Jake için görsel bir ziyafet olmuştu.

“şimdilik sana sadece bunu verebiliriz” dedi Sam bana bira uzatarak.

“En azından içinde ne olduğunu öğrenebilirmiyim?”
“Hayır kesin talimatlar var”
Bu durumda bana sadece birayı almak kalmıştı, Sam’in elinden birayı alarak kolumu ona doladım. Şimdi çıplak göğsüm Sam’in göğsüne değiyordu. Biraz daha şansımı zorlamaya karar verdim.

“Peki ya bu küçük kutuyu istesem” dedim masumca.

“Söz veriyorum Marc asla bilmeyecek N’oolur”

“Bence bir kutudan sorun olmaz” dedi Sam. Sonunda onu yanıma çekebilmiştim.

“Demek sende onun yanında yer alıyorsun. Tabii haklısın birkaç saattir yanımda benimde çıplak ve harika bir kadın olsa artık vücudumdaki kanın başka yerlere gitmesinden sağlıklı düşünemezdim” dedi Jake Sam’e

“Biliyorsunuz kim çıplak ise onun dediği olur. Bu benim yeni kuralım. Saklayacak bir şey yok.” Dedim gülerek.

“Tamam peki o zaman şöyle yapalım. Senin bir kutuyu açmana izin verelim ve sende bizim istediğimiz bir şeyi yap. Ne dersin?”
Biramdan bir yudum alarak kısa süre düşündüm.

“Tamam tek şart ne istediğinizi söyleyin bende değip değmeyeceğine karar vereyim” kendimce pazarlığa başlamıştım.

“O zaman biraz düşünelim.” Dedi ve şişeyi kafasına dikti. “Geçen akşam soyunduğunda o süper bacakların bittiği yerdeki hazineyi tam olarak görememiştik. Bu durumda teklifim şu; mutfak tezgahına oturup bacaklarını olabildiğince açmanı ve biz söyleyene kadar o şekilde kalmanı teklif ediyorum. Ne dersin?”
Wow. Bana kocama bile yapmadığım bir şeyi yapmamı teklif ediyorlardı. Aşağılayıcı bir pozisyon …. Yok aşağılayıcı değil ama utanç verici… Belki utangaçlık da gereksiz peki ne.. Heyecanlandırıcı. Evet hisettiğim duygu heyecandı.

“Hadi Liza” dedi Sam konuşmaya katılarak “Sadece bakacağız.”

“Kabul edeceğimi sanmıyorum.” Demiştim neden bu şekilde dediğimi bilmeden.

“Hadi ama..” dedi Jake yerden bir kutu alıp sallayarak.

“Sadece o elindekinden çok dha büyük kutu için olur”

“Anlaştık” diye bağırdı Jake.

“Bi dakika önce şu kutuyu açalım”

“Peki açtıktan sonra sözünü tutacağını nereden bileceğiz.”

“Şimiye kadar tüm sözlerimi tutmadım mı?”

“Tamam haklısın. Fakat bacakların açık pozisyonda biz dur diyene kadar kalacaksın. Tamam mı”

“Tamam söylediğim gibi”

Yerdeki kutulardan gözüme kestirdiğim bir tanesi almak için eğildiğim de ne kadar çişim gelmiş olduğunu yeniden hatırlamıştım. Ally’nin gösterdiği gibi bacaklarımı birleştirerek durabildiğim kadar tutacaktım. Kutuyu açtığımda karşımda ince askılı kısa, hatta çok kısa diyebileceğim bir gece elbisesi çıkmıştı.Her kadının yapacağı gibi ölçümün uyumlu olup olmadığı anlamak için önüme tuttum. Jake ve Sam hemen müdahale etmişti. Çıplak vücudumla ikisinin gözleri arasına bir şeyin girmesini istemiyor gibiydiler.
“Tamam şimdi sözünü tutma zamanı” dedi Jake emredici bir tonla.
Sam bileğimden tutarak mutfak tezgahına çıkmama yardım etti. Nereye oturacağımı düşünürken Jake.

“Bacaklarını tezgahın her iki ucuna koyabilirsin. Gidebildiğin kadar iler giderek bacaklarını açarsan daha rahat edersin”

Bacaklarımı açmadan önce tuvaleti ziyaret etmem iyi olacaktı. Fakat Jacke ve Sam bunu duymadılar bile iki küçük çocuk gibi bir an önce hediyelerini almak için heyecanlıydılar.

“Aç, aç, aç…” diye tempo tutuyorlardı.

Yavaşça geriye yatarak bacaklarımı açtım. Her ikisinin de gözleri bacak arama kilitlenmişti. Mesanemin beni iyice sıkıştırması veya 2 çift gözün amıma bakarken neler düşünüyor olabileceklerini düşünmek ıslanmama neden olmuştu. Islaklığımı farketmişler miydi acaba.

“Çocuklar kusura bakmayım ama sanırım daha fazla tutamayacağım. Kesinlikle tuvalete gitmem gerekiyor”

“Olmaz söz vermiştin” dediler her ikisi de”

Bakın isterseniz gelip beni işerken izleyebilirsiniz” Teklifimi cazip hale getirmiştim. Birbirlerine hınzırca bakmalarından ilgilendiklerini hemen belli oluyordu.
Tezgahtan inmeme yardım ederek beni tuvalete götürdüler. İşte sonunda işiyordum. İşemenin verdiği rahatlık bir çok şeye değişilmez hale gelmişti. Vücudumdaki her bir kas rahatlamıştı. Son damlada vücudumdan ayrılınca Jake’e döndüm.

“Jake tuvalet kağıdı ile temizler misin?”


Jake elleri titreyerek bir tuvalet kağıdı parçası kopararak amımı nazikçe sildi. Sam sanırım kıskanmasından müdahale etmek istedi fakat jake eliyle Sami iterek amımıma dokunan tek kişi olmak istemişti. Tuvalet kağıdının amıma temasında farklı Jake’in elininde temasını hissediyordum. Giydiği şorttan da bu temasın onda yarattığı izlenim açıkça görünüyordu. Sanırım içeride bir şeyler devamlı hareket halindeydi. Sam’inde durumunun hiç farklı olduğunu sanmıyordum. 


İkinci bölüm Eklenme tarihi (21 Ağustos 2019)

“Bir daha ki sefere senin sıran olur Sam” dedim. 

“Tamam zevkle, şimdi eski yerimize dönme zamanı”

Üçümüz mutfağa yöneldik. Bu iki adamın yanında çıplak olmama rağmen kendimi çok rahat hissediyordum. O anda, herhangi utanma duymadan, çekingenlik tırmanmıştım bile. Kıçımı en kenara kaydırdım ve bacaklarımı mümkün olduğu kadar yaydım. herkes eski yerini almış görünüyordu. Ancak yine de tatmin olmadılar ve banyoda yaptığım gibi amımın dudaklarını aralamamı istediler. Bugün yaşadıklarım beni oldukça tahrik etmişti. Boşalmama çok az kalmıştı. Tek gereken klitorisimin biraz uyarılması idi. Tabi bunun farkında değillerdi. Amımı aralar aralamaz klitorisin pembe kafası ortaya çıkmıştı. Islaklığımın amımdan dışarıya çıkıp tezgaha süzüldüğünü hissedebiliyordum. Oda benim için bir anda seks kokusu ile dolmuştu. Parmaklarımla klitorisime dokundum. O anda tüm vücudum kasılmaya başlamıştı. Başımı geriye atıp tezgaha sırt üstü uzandım. Sam ve Jack’in beni izlemesi yaşadığım orgazmın gücünü katlıyordu. Sam ve Jack sessiz bir biçimde hiç dokunmadan bir kadının orgazmına şahitlik ediyorlardı.

“Tak, tak” sesini duyar duymaz kendime geldim. Hemen doğrulup bacaklarımı kapamış, ellerimle göğüslerimi örtmüştüm. Kalkmaya yeltendiğim de Sam omuzlarımdan bastırdı. Ellerimi mutfak tezgahının kenarlarına yerleştirip göğüslerimi yeniden ortaya çıkarmıştı. Kapanmış bacaklarımı da aralayarak eski pozisyonlarına geri getirmiş ve kulağıma kımıldama mı fısıldamıştı.
Yine mutfak tezgahında çırılçıplak, bacaklarım açık pozisyonuma geldim. Biraz önce yaşadığım orgazm ile gelen kişinin kim olduğunu bilmememden dolayı aşırı heyecanlanmıştım. Göğüslerim nefes aldıkça hareket ediyordu. Ne yapacağımın söylenmesi, özgür hareketlerimin kısıtlanması beni anlaşılmaz bir şekilde tahrik ediyordu. 

Kimin geldiğine bakmak için Jake kapıya yöneldi. Dış kapı ile mutfak birbirine çok yakındı. Gelen kişi bir kaç adım atarsa beni çok net görebildi. Tek ümidim Jack’in kişiyi bir an başından savması, kapıyı kapatıp oyuna geri dönmesi idi. 

“Merhaba, Liza'yı kontrol etmek için uğradım. O burada mı?" Ally'nin sesini tanımıştım.
“Ne olur içeri girme Ally” diye bağırdım. elimden gelen tek şeyi yaparak. Aslında bunun söylenecek en iyi şey olmadığını anladığımda çok geçti. Bu garip emir ve sesimdeki stres sadece Ally'yi Jake'i bir roket gibi itip içeri girmesine neden olmuştu. Beni ve Sam'i gördüğünde, durdu, ağzı bir şey söyleyecekmiş gibi açıktı fakat ses yoktu. en azından kısa bir süre.

“Ben… Ben açıklayabilirim”

"Ne....?" Sonunda konuşabildiı.

“Liza bize sadece bir anatomi dersi veriyordu.” dedi Jake hızla. 
“Çok kibar davrandı. Çok şey öğrendik…”

"Liza?" Ally bana sorgularcasına bakıyordu.

“Aa, evet. Kadın üreme sistemi,” diye ekledim, çok kızarmıştım, bayılacağımı sanıyordum.

“Peki, şimdi bitti mi?” halen inanmıyormuş gibi sordu.

“Hayır, tam değil. Tamamen bitene kadar bitmedi. Değil mi, Liza?” Sam doğruca gözlerinin içine bakarak.

Başımı salladım, 

“Biraz daha kaldı Ally. Daha sonra tekrar gelir misiniz lütfen?” dedim yalvararak.

“Sadece bırakıp seni kontrol etmek istedim Liza,” dedi devam etmesini istememiş gibi. 
“Yan daireyi gösteriyorum. Daire hakkında kararlarını veriyorlar, bu arada sana uğramak ve nasıl olduğuna bakmak istedim” diye devam etti. 
“Sadece öğlen yemeğinin kocanla nasıl gittiğini merak ettim?” 
”ve bilirsin sana ödünç verdiğim şey hakkında tepkisini duymak istedim” dedi Sam ve Jake'e baktı, sonra sesini kısarak bana doğru eğildi. Sanki bir sonraki kelimeyi duymamalarını engellemek için "külot"dedi. 'Külot' dediği gibi, elini kısa elbisesinin altına kendi külotunun kasıklarına sokmuştu. 
Sam ve Jake gözlerini patlatmış Ally’e bakıyordu.


“Ally, bu gerçekten iyi bir zaman değil. Gördüğünüz gibi şu anda gerçekten çok meşgulüm.”

Jake ve Sam kahkahaları tutmakta zorlanıyorlardı, gerçekten de içinde bulunduğum çıkmazın tadını çıkarıyorlardı. Parmak eklemlerim tezgahın kenarını tüm gücümle sıkmamdan dolayı beyazlaşmıştı. Tezgah, aslında Ally, Sam ile Jake'in boyunlarının yerini alıyordu.

“Tamam. İyi olduğundan eminsen ben yan daireye geri dönüyorum. Smith’ler kararını vermiş olmalılar.”

Gerçekten kendimi okşayarak çıplak vücudumun önünde duran bu küçük, küçük kiralama ajanını boğmak istedim. Sözlerine rağmen gitmek için harekete geçmemişti.

“Aslında gitmene gerek olduğunu düşünmüyorum.” dedi Sam bana bakarak.
“Kalabilir ve dersimize sende katılabilirsin. Belki yardımcı bile olursun...”

Liza'nın sana henüz göstermediği bir şeyi gösterebileceğime şüpheliyim, "cilveli bir şekilde cevap verdi." Çok güzel bir ... üreme sistemi var, değil mi? "

“Ah, daha önce gördün mü?” Diye sordu Jake.

"Bu sabah."

Utançtan ölmek üzereydim.

"Bu nasıl oldu?"

Hepsi beni tartışıyorlardı ve tek yapabildiğim, amımı geniş bir şekilde yayarak oturmaktan ibaretti.

"Ah, peki, bu uzun bir hikaye, ama her şey Bayan Thomas beni yolladığında başladı ..."

“Lütfen! Ally, yapma,” diye böldüm.

“Hayır, devam et, Ally. Bunu duymak istiyorum,” dedi Sam.

"Evet, ben de" diye ekledi Jake.

"Hayır, lütfen" diye yalvardım.

"Bayan Faber, burada mısınız?" açık kapıdan bir ses geldi.

'Aman Tanrım. O kapıyı kilitlemeye başlamalıyım, 'diye düşündüm.

Sam, hareket etmeyeceğimi hatırlamak için elini omzuma koydu. O anda yerin dibine geçmek ve saklanmak istedim.

Önce bay Smith köşeye geldi, onu hemen eşi takip etti. Pahalı takım elbise giymiş, otuzlu yılların başında oldukça güzel bir çiffti. Açıkçası profesyonel ve iyi insanlar gibi görünüyorlardı. Onları görünce dilimi yutacağımı mı düşündüm, yoksa dillerini yutmak üzereydiler mi? Her iki durumda da, durum daha garip ya da tuhaf olamazdı. Artık çıplak bedenimin yanında beş kişiydiler. Ally, eli hala eteğinin altında idi. Elbisesinin dalgalanmasından kendini parmakladığı çok açıktı. Sam'in omzumdaki eli kımıldamamı engelliyordu. Smithler el ele tutuşup baktı ve bir çeşit açıklama bekliyordu. 
Jake, histerik kahkahaların atarak;

"Bay ve Bayan Smith, bu Liza Daniels. Daireyi alırsanız komşunuz o olacak. Liza, Mike ve Sarah ile tanıştırmama izin verin."

İnanamıyordum. Ally, dairede çevresi insanlarla çevrili çıplak bir kadın olmasına rağmen, dünyadaki en doğal şeymiş gibi ev tanıtımı yapıyordu. Çok şaşırmıştım. Bütün vücudum titredi. Yanaklarım alevlendi.

Mike elini tokalaşmak için uzatmıştı. Sam'a bakarak, n Mike'ın elini sıkmak için tezgahtaki elimi serbest bıraktım. Elim bir terden sırılsıklamdı ama Mike fark etmiyormuş gibi davrandı, tıpkı çıplak vücudumu fark etmiyormuş gibi. Sarah gönülsüzce olsa elini uzattı ve ben de elini sıktım.

"Bu yandaki planla aynı kat planı mı?" dedi Mike, ben Sarah'ın elini sıkarken Ally'ye sordu.

“Bu simetrik daire. Tek fark şu ki, Liza ve kocası köşe dairesine sahipler, yanlarında ilave bir balkon var. İki dairede arkada bir bölme ile ayrılmış bir balkon paylaşılıyor.”

Neler olduğunu hala anlayamıyordum. Burada doğduğum gün kadar çıplak, mutfak tezgahımda oturuyordum ve insanlar her şey normalmiş gibi davranıyordu.

“Liza, dairene bakabilir miyiz? Mobilyalarla nasıl göründüğü hakkında bir fikir sahibi olmak isteriz?” Diye sordu Sarah.

“Aaa, elbette” diye durdum. "Kendinizi evinizde hissedin."

Smithler Ally yataktayken yatak odasına yöneldi ve ben de hemen Sam'e döndüm.

“Lütfen şimdi artık inebilirmiyim,” yeni komşularım tarafından duyulmaması için sessizce yalvardım. 
“Bu yeterince uzun sürmedi mi?”

“Belki de haklıdır Sam,” Jake yanımda yer aldı.

“İşte anlaşma. Seni indiririm, zaten, seni çoktan tüm ayrıntıları ile çıplak gördüler. Bu yüzden dün gece bizimle olduğun gibi yanlarında olmanı istiyorum: doğal ve çıplak. Eğer bu şartları kabul edersen inebilirsin”

"Evet, anlaştık." bir dereceye kadar kabul ettim yalvararak. Beni zaten görmüşlerdi ve en azından bu teşhirciliğimi indikten sonra biraz saklayabilirdim.

"Ben senin durumdan utanmamış görünmeni istiyorum. Anladın mı? Yapmazsan, senin anlaşmamızı ihlal ettiğini düşüneceğim. Anladın mı?"

“Evet,” diyebildim. Şu anda bir çok şeyi kabul edebilecek durumdaydım
"Şimdi onlara katılalım ve ne olacağını görelim."

Jake ve Sam her biri elimden tutarak beni tezgahtan indirdi. Dizlerim titriyordu, Sam'in yolda emirleri ve talimatlarını fısıldadığı için ellerimi kasıktan uzak tutmaya özen gösterdim. Smith’ler ve Ally yatak odasının balkonundaydılar.

“Gördüğün gibi, ikinci kattan uzakta park ve güzel okyanus manzarasına sahibiz.” olabildiğinde sesimi normalleştirmeye çalışarak.

"Bu harika görünüyor!" Mike cevapladı. “Gerçekten böyle bir manzara beklemiyorduk. Bahse girerim en çok zamanınızı burada geçiriyorsunuzdur?”

“Eh, hafta sonlarına taşındık, ama bu manzara bizim daireyi tutarken karar vermemize yardımcı olan şeylerden birisi idi. Diğer balkonda barbecue muz ve  mobilyalarımız var. Sanırım diğerini daha fazla kullanacağız. mutfaktan ve oturma odasından çıkıldığı için daha kullanışlı. "

"Görebilir miyiz?"

"Tabii ki."

Yatak odasından çıkarken hepsinin önünde idim.  Her adımımda beş çift gözü sallanan kıçımda hissedebiliyordum. Meme uçlarım uyarılmış gibi sertleşmiş ve amımdan zevk sularım sızmaya başlamıştı. Sürgülü cam kapıya geldiğimde açtım ve iç tarafta durdum, onlar dışarı çıkarken ben içeride kaldım.  Hiçbir şekilde o balkona çıkmadım! İhtiyacım olan tek şey Bayan Thomas'ın beni balkonda yine çıplak görmesi idi.

Grup bir süre dışarıda kaldı, sonra oturma odasına döndüler.

"Bira ister misiniz?" Sam’in bu teklifi ile yutkundum. Ne yaptığını biliyordum. Belli ki acımasızca beni sınıyordu.

“Evet, lütfen. Boğazım kurudu” diye gülümsedi Sarah.

Sarah'nın Sam’in teklifini kabul etmesi beni şaşırtmıştı. Bu teklifi Mike'ın daha önce kabul etmesini beklerdim.

"Lütfen oturun. Liza biralarımızı getirecek" dedi Jake.

Herkes kendine rahat bir yer bulurken ben mutfağa geçtim. Ally, daireyi tutmaları için Smiths'lere saldırırken Sam ve Jake kibarca dinliyordu. Son soğuk altılı paketi aldım ve onlara tekrar katıldım. Smithler kanepedeydi, Ally ve Sam ise sandalyede, Jake sehpanın en ucunda yere oturdu. Paketlerim ve küçük siyah elbise hala tüm bu grubunn ortasındaki masada duruyordu. Şişeleri paketlerin yanına koydum. Oturacak bir yer kalmadığından ayakta duruyordum.

"Güzel bir daireniz var, Liza," dedi Mike, birasının kapağını açarken.

"Teşekkürler. En iyi nasıl dekore edileceğini bulana kadar mobilya kiralıyoruz."

“Bu iyi bir fikir. Bunu hiç düşünmedim,” dedi Sarah.

"Evet, Sam ve Jake, burada olmasının nedeni kiralama şirketlerinin olması."

“Bunu bilmek güzel. Birkaç eşya bizde kiralayabiliriz belki. Kartın var mı?” Mike Jake'e sordu.

Jake'in cebinde bir tane kart çıkartarak şirketi ve hizmetler hakkında kısa bir özet geçti. Kısa satış perdesini bitirdiğinde, herkes sessiz kaldı. Kimsenin konuşmadığı geçmek bilmeyen saniyelerdendi.


Liza, Mike tüm gündür merak ettiğini düşündüğüm bir soru ile başladı konuşmaya

“Sormamın sakıncası yoksa, nudist misin?”

“Hayır, hiç de değil” Yarım ağız güldüm; durumu normalleştirmeye çalışıyordum, omuzlarımı silkerek. 
"Öyle bir şey değil."

“Peki öyleyse neden… diye sorabilir miyim?” Mike aşağı yukarı bir hareketle beni işaret etti ve bir açıklama bulana kadar tatmin olmayacağını anladım.

"Nereden başlayacağımı bilmiyorum." Ne yapacaklarını görmek için Sam ve Jake’e baktım ama orada sanki hiç konuyu bilmiyormuş gibi oturuyorlardı.
 “Görüyorsunuz, her şey Cumartesi günü başladı, çocuklar, burada (Jake ve Sam'i işaret ettim) mobilyalarımızı getirdi. Çalıştıktan sonra Sam duş almak için banyoyu kullandı. banyo sonrasında havluyu almak için duştan çıktığında ise, yanlışlıkla onu çıplak gördüm. "

"Kazayla mı?" Jake alaycı bit tonla. 
“Onu gözetliyordun! İnkar etme.”

"Ne?"dedim inanmayarak. 
“Bence buna inanmıyorsun! Çünkü doğru değil. Bu tamamen bir kazaydı. Gerçekten.”

“Orada öylece durup ona baktın. Seni gördüm!” Jake söylediklerime inanmadığını belirterek.

“Bana inanmalısın, çünkü olan bu,” dedim..

“Hey, önemli değil. Sadece hikayenin geri kalanını anlat,” diyerek Ally çatışmaya bir son verdi.

"Peki, ondan sonra Sam ve Jake kocamı onlara borçlu olduğuma ikna ettiler ... ."

“Yani seni çıplak görmelerine izin vermek zorunda kaldın mı? Öyle mi?” diye sordu Sarah.

“Evet, işte bu kadar” dedim.

“ve tüm bu olayların açıklaması bu kadar mı?”

“Şey, bir nevi. Bundan biraz daha karmaşık.” Nasıl devam edeceğimi ya da nasıl daha fazla açıklayacağımı bilmiyordum. Olan olayları ve arkasındaki mantık bence çok karışıktı. Basitti ama ben bundan mantıksızca zevk alıyordum. Ağırlığımı bir ayağından diğerine kaydırdım. Olanları ve hissettiklerimi düşününce amımda bir karıncalanma hissettim. Düşünmem bile beni etkiliyordu. Ally'e göz attım. Smith’lerin bu akıl hastanesinden kaçmış insanların yanında ne işleri olduklarını düşündüğünü hayal edebiliyorum.

“Peki, ne kadar süre çıplak kalmak zorundasın? Sonuçta Sam'i çok uzun süre izlemedin?” dedi Sarah daha fazlasını bilmek istercesine.

Evet, bu iyi bir soru, "Bu soruyu cevaplayamam ve bende sormak isterim”.

“Borç ödenince ben söyleyeceğim” diye atladı Sam.

“Peki, herkesin içinde çıplak dolaştırmak zorunda kalmasının biraz aşırı olduğunu düşünmüyor musun?” Mike beni savunmaya başladı. 
“Görünen o ki, borcunu ödemek konusunda elinden geleni yapıyor. Ama sen, onun senden aldığından daha fazla almadığından emin misin?”

“Daha azını alıyorum. Tüm hikayeyi ve Lisa’nın yaptığı anlaşmayı duymadın. Ve ayrıca, manzara güzel, değil mi? Balkondaki manzarayı beğendin, fakat oturma odasında, tüm manzaralardan daha iyi manzara sunduğumuz için teşekkür etmedin.”

“Evet, sanırım beni yakaladın,” diye güldü Mike. 
"İşte en iyi manzaraya!" Birasını kaldırdı.

Bir an için bir koruyucu bulduğumu sanmıştım, ama anladığım kadarı ile bütün erkekler aynı. Haksızlığa karşı yaptıkları küçük protestolarından hemen çıkarları doğrultusunda vazgeçiyorlar.

"Lisa çok tatlısın" Sarah da şişesini kaldırdı.

''Sende mi Sarah!'' diye düşündüm.

“En iyisi ofise geçip son kalan evrak işlerini halledelim” dedi Ally Smith’lere dönerek.
“Tabii ki” Onayladı Mike ve Sarah

Elimi sıkmak için kalktılar. Karşılıklı olarak komşuluklarımızın ne kadar güzel olacağına dair konuştuk. Tüm bu konuşmalar esnasında midemde bir yumruk hissediyordum. Aslında son ihtiyacım olan şey, diğerleri gibi beni çırılçıplak görmeye devam etmek istemeleri idi.

"Tamam, mola bitti!" dedi Sam, Ally ve Smithler gittikten bana dönerek
"Tezgaha dön. Hadi gidelim."
“Lütfen Sam ...” Merhamet umuduyla, acınası bir surat ifadesi ile.Bana sertçe baktı. 

"Borç borç, vaat sözdür. Bir anlaşma yaptık. Sınır yok, hatırla."

Cehenneme gitmelerini söyleyerek buna bir son verebileceğimi biliyordum. Mike'ın söylediği gibi, centilmence sözümü sürdürme yeteneğimle başkalarının ne düşündüğünü gerçekten değiştirip değiştiremediğini merak ettim.
Eğer sözümü yerine getirirsem Sam onlar, muhtelen Mike mobilya kiralarken söylerdi. Diğer yandan da Mike ve Sarah, borcumu ciddiye alarak sözümü tuttuğumu bilmeleri de güzeldi.  Aslında bu yüzden benden hoşlanıyor gibiydiler. 
Marc'ın öğle yemeğinde barda bana borçlarımı ödeme isteğimin insanların benim hakkımda bu kadar çok sevdiği şey olduğunu söylediğini hatırladım. Belki de Smith'lerin daireyi kiralamaya karar vermelerinin nedenlerinden biri olduğumu ve onların benim hakkındaki fikirlerini paramparça olmasına izin vermeyeceğimi fark ettim. Lanet olsun!Mutfağa yürüdüm, tabureye tırmandım ve tezgahın üzerine çıktım. Bacaklarımı açarak ayaklarımı kenarlara yerleştirdim.

"Biraz müzik dinlemek ister misin Liza?" Jake kibarca sordu.


“Evet, bu iyi olurdu, teşekkürler” diye cevap verdim, daha önce bana gösterdikleri hayranlığı umarak tatlı bir şekilde cevapladım.

Jake, radyoyu bir caz istasyonuna açtığında ve küçük siyah elbiseyle paketi yeniden sarmaya başladığında Sam, cep telefonunu aramak için yatak odasına gitti. Bu arada Jake devamlı bana bakıyordu.Sonrasında iki uzun koli bandı alarak yanıma geldi. Bacaklarımı biraz daha açarak iç taraflarından başlayarak bandı sarıp tezgaha yapıştırdı.

“Bacaklarının bir araya gelmesine izin vermez” dedi.

“Hey, bu güzel olmuş!” Jake pakete bakarak, bu sayede bende pakete dikkat edebilmiştim

"Marc asla açtığımızı anlamayacak."

“Sen bu konuda gerçekten uzmansın”  dedim
"peki, diğer paketlerde neler var?".

"Küçük olan bir bikini," diye düşünmeden cevapladı. 
“Orada olan ...” Kısa süre durdu. 
“Hey, bana bunu sormaman gerekiyor. Sana söyledim, bu bir sürpriz.”

“Evet, seni denedim” diye alayla güldüm, zaferimden memnun kalmıştım az daha başarılı olacaktım.

Sam o and odaya geri döndü ve neyin bu kadar komik olduğunu bilmek istedi. Jake nasıl kandırıldığını itiraf ettiğinde Sam'in yeniden telefondaki işine geri dönmüştü bile.


“Bana öyle geliyor, ki borcun ödenmesindeki bazı üçkağıtçılık yapma çabaları borcuna başka cezalar da ekliyor” dedi odaya dönerek Sam

Yüksek sesle gülmeye başladım.

“Bu saçmalığa inanmıyorsunuz umarım” diye düşündüm.

Sam benimle aynı fikirde değildi.

“Anlaşmayı daha kolay hale getireceğim, o zaman. Sana ek görevler vereceğim ve bunları tamamladığında yaptığın denemenin cezasını da tamamlamış olacaksın”

Cevap vermedim. Kazanamayacağımı biliyordum, belki de kazanmayı istemiyordum bile. Yoldaki bir sonraki virajdan sonra ne olduğunu görmek isteyen turist haline gelmiştim.

“Onu ne yapacaksın?” Diye sordu Jake.
"Bir düşüneyim..."

"Buldum!" Diye bağırdı Jake. 
“Balkonda görünmemek için çok dikkatliydi. Haydi onu dışarı çıkaralım.”

"Yok hayır!" 
“Bunu yapamazsın. Orada görülebilirdim!”

"Eee görülsen ne olur?"

“Dinle. Dışarı çıkarsam ev sahibim bizi evden atar.”

“Neden ki? çok mantıksız”

“Hayır, gerçekten. Dinle. Beni havluyu üzerimdeyken balkonda gördü, hatırladın mı? Beni bunun için saç fırçası ile cezalandırdı.”

“Ama seni evden atmadı değil mi? Kiranı ödediğin sürece seni kovmayacak, bence.”

"Yapacak!"

“Hayır, yapmayacak. Balkona çıkıyorsun.”

"Lütfen, bunu yapma" Sam'in kolunu tuttum 
“Tamam, haklısın” dedim Çaresizce 
“Bizi kovmayacak, daha da kötüleşecek.”

"Ne demek daha kötüsü?"

“Söylememeliyim. Bana söylemememi söyledi.”

“Bana söylemelisin. Cezanın bir parçası.”

“Cezadan hemen sonra ceza kesemezsiniz. Adil değil” diye fısıldadım.o anda

Sam baş parmağı ve işaret parmağıyla klitorisimi tuttu. Şoktaydım. Sam'in bana orada öylece dokunmasını beklemiyordum. Bu anlaşmanın bir parçası dedi. Bir an korkmuştum. Bu olay kontrolden çıkıyor gibiydi.

"Bana ne yapacağını söyle!"

“Bana bir saç fırçasıyla şaplak attı!” Bağırdım.Sam ve Jack gülmeye başlarken Sam elini bırakmıştı.

"Hadi, o zaman. Çık dışarı!"

"Lütfen yapmayın." dedim çaresizce. Her biri beni bir kolundan tuttu ve oturma odasındaki balkona doğru çekti.

“Tamam, tamam, dışarı çıkacağım ama, sadece yatak odasının balkonundan. Lütfen, sadece yatak odasının balkonunda! Ayrıca söyleyeceğiniz her şeyi yapacağım, sadece oturma odasının balkonu değil, lütfen,” diye bağırdım .

En korkutucu anda balkona açılan kapının hemen önünde durdular.

“Senin dediğini yaparsak, dediklerimizi yapacağına söz veriyor musunuz? Söyleyeceğimiz her şeyi yapacaksınız?”

“Evet, söz veriyorum. Sadece o balkon değil. Her şey, söz veriyorum.” Çaresizdim.

Beni yatak odasının balkonuna götürdüler, sürgülü cam kapıdan dışarı çıkardılar ve arkamdan kapıyı kapattılar. Orada durup beni izliyorlardı ve hayvanat bahçesinde bir hayvan gibi hissettim. Balkon korkuluklarına dikkatlice yaklaştım. Beni kimin görebileceğini merak ediyordum, ama kesinlikle birisinin de görmesini istemiyordum. Kolumu göğüslerimin üzerine koydum, amımın korkuluk tarafından gizlendiğinden emindim. Parkta kimse yoktu. Etrafa bakarken manzaramın çok güzel olduğumu fark etmiştim.

Dışarıdaydım. dediğimi yapmıştım. Zaferle ve dalga geçen bir gülümseme ile geri döndüm ama orada değillerdi. Sevinmek ile panik yapma arasında kalmıştım.Hemen kapıya koştum ve açmaya çalıştım, ama kilitli idi. Yüzümü pencereye koydum, parlamayı engellemek için ellerimi yüzümün yanlarından tuttum ve yatak odasına baktım. Boştu.

Bir  yerde kilitli kalma bana göre değildi, ama bu fena değil diyerek kendimi teselli ettim. İzlemiyorlarsa, onların kaybıydı. 

Yan tarafta açılan cam kapının sesi dikkatimi çekti. Ellerim içgüdüsel olarak göğüslerime gitti, ama gerçekten endişelenmemiştim. Daireler arasındaki ahşap kafes, vardı ve dairelerin balkondan birbirlerini görmesini engelliyordu.

“Liza, sen misin?” Sarah'nın sesini tanıdım.

“Evet. Kira sözleşmesini imzaladın mı?” Diye sordum.

“Evet. Bazı ölçümler almaya geldik. Arkadaşların gitti mi?”

“Hayır, içerideler. Ben biraz zaman geçiriyorum.”

“Hala sen ee ...” dedi vesustu.

"Çıplak?" diye tamamladım
"Evet, ya sen?"


“Liza ...” diye duraksadı.

"Evet?"

“Sana güvenmem gerek. Yapabilir miyim?”

“Aha. İşte geliyor,” diye kendi kendime düşündüm ama bunun yerine: 
"Tabii ki, komşular ne için?" Işık vermeye çalıştım.

"Michael senin durumundan oldukça etkilenmiş."

“Endişelenme,” dedim. 
"Erkeklerin hemen hepsi için çıplak bir kadın için cesaretinden dolayı etkileyicidir.. Görüş alanımdan çıkar çıkmaz geçecek."

"Daha çok senin gibi olmam gerektiğini söyledi."

“Peki sen ne istiyorsun?”

“Bilmiyorum. Düşünmek için zamana ihtiyacım var.”

"Hepimiz aynıyız" diye mırıldandım.

"Ne?"

“Hiçbir şey. Sadece bunun da benim için de tamamen yeni olduğunu söylüyorum. Senin beni ilk gördüğündeki ilgisizliğini çok havalı bulmuştum aslında."

"Şok yaşamıştım ... ilk başta ... sonra öyleydim, sanırım ... ilgimi çekti".

"Bu olur sanırım ...

"Liza ..."

"Evet?"

“Mike amımı traş etmemi istiyor.”

“Bizde de aynı. Marc amımda kıl olmasından nefret ediyor. Peki külotsuz dışarı çıkmanı istiyor mu?”

“Bazen. Bunu şaka gibi görüyorum, ancak bazen uzun etek giydiğimde külot giymiyorum”

"Talepler daha sık olacak, etek kısalıyor, inan bana." dedim gülümseyerek

“Sonunda senin gibi olabilecek miyim acaba, balkonda çıplak ve rahat”

“Bu sana kalmış, ama deneyene kadar bilemezsin.”Güldüm ve o da güldü.

"Liza ..."

"Evet?"

“İtiraf etmeliyim ki, yanınızdaki daireye taşınmaktan biraz endişelendim.”

“Şaşırmadım. Peki neden kira sözleşmesini imzaladınız?”

"Mike çok heyecanlandı. Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ... belki ... bir kıvılcım. Onu uzun zamandır böyle görmemiştim: sanki yıllarca önceki... hayatı heyecanı... geri geldi. Onu hayal kırıklığına uğratmak istemedim. Yüzünü görmeliydin! Sadece imzalamak zorunda kaldım. "

Evet, o yüzü bilirim.  ... Sarah, sence tüm erkekler birbirine benziyor mu?

"Ne?"

“Ah, hiçbir şey. Sadece bir düşünceydi…”

"Sarah!" Mike içeriden seslenmişti.

“Balkonda Liza ile konuşuyoruz,” diye bağırdı.

Kısa süre sonra Mike balkona gelmişti. 

“Merhaba, Liza. Daireyi kiraladık. Sarah sana anlattı mı?”

"Tebrikler! Hoşgeldin komşu."

Bundan sonra olan şey beklenmedik bir şeydi. Bölmeye doğru hareket gördüm, sonra bir çatlama sesi ile tahtaların kırıldığını duydum, ve sonra kafesde küçük bir delik gördüm. Deliğin genişlemesi başka bir çatlama izledi ve ardından Mike'ın yüzü bel hizasında belirdi.

"Merhaba!" Kendisiyle gurur duyuyor gibiydi.

Düşünmeden ellerim yine kasıklarıma ve göğüslerime döndü. 

“Hey, buna gerek yok,” dedi. 
"Hepsini daha önce gördük."

Daha önce bilmediğim bir şeyi artık kesin olarak biliyordum. Biri beni çıplak gördüğünde, beni sürekli çıplak görmeyi bekliyordu. O zaman saklanma olmaz, kaçış boşunaydı. Ellerimi çektim ve dik durdum. Ona tatlı bir şekilde gülümsedim, hatta hemen deliğin önündeki bölmeye bile yürüdüm.

“Ne zaman taşınıyorsun?” Diye sordum.

Delikteki konumundan ve ona olan yakınlığımdan, yüzüme bakmak için kendisini ayarlamaya çalışıyordu ama bu mesafe nedeniyle imkansızdı.Bunun yerine amıma bakarak konuşmaya devam ettim

“Belki bu hafta sonu, önce taşınma firması ayarlamamız gerekecek. Yapacak çok şeyimiz var.”

“Evet, zor” dedim. 
"Marc, bir daha asla taşınmak istemediğini söyledi."

“Onu suçlamıyorum. Bir kez burada olunca, bu güzel manzarayla, insan bir yere gitmek istemez.”

"Haha," Güldüm. 
En iyi manzara şurada, inan bana." Okyanusa doğru işaret ettim.

“Sakıncası yoksa, ben bunun sorgulayacağım” diye güldü.

Bir hışırtı sesi geldi, sonra Sarah'ın yüzü kocasının yeni oluşturulan deliğindeki yerini aldı.

“Şimdi gidiyoruz. Seni tekrar görmek güzeldi,” diye güldü.

"Seni bu günlerden birinde görmeyi umuyorum" diye karşı karşıyayım ki yüzü kaybolurken.

Mike ve Sarah kayan cam kapı kapanmadan önce bir kez daha "güle güle" güldüler ve bağırdılar. Yine yalnızdım. İçeri baktım: hiçbir şey. Buraya sandalye koymak gerektiğini düşündüm, sonra camın üzerine eğildim. Kıçımda hafif serinlik hissettim. Bunu sevdim. Kıçım, Bayan Thomas’ın idaresinden sonra hala tama olarak iyileşmemişti ve sert tezgahın üzerine oturmak bu sürece hiç yardımcı olmadı. Okyanusa baktım.

Beş dakika sonra, Sam ve Jake tekrar ortaya çıktı.

“Dersini aldın mı?” Diye sordu Sam sertçe.

“Ah, evet. Lütfen bir daha beni burada bırakmayın.” Sessizce alay ettiğim için içten ses çıkarmaya çalıştım.

“İstediğimiz sürece ne söylersek yapacağını söylediğini unutma”

“Eh, işte şey,” diye başladım. Bazı bedelleri öderken başka sözler ve bedeller ile karşılaşmak kaçınılmazdı sanki. Bunu olabildiğince az zararla atlatmalıydım.

"Nasıl?! İnkar mı edeceksin?" Sam şaşırmıştı.

“hayır sadece bazı noktalar var. Mesela, bana dokunman, hiçbir zaman anlaşmanın bir parçası olmadı. Marc, dün gece bunu net bir şekilde açıkça belirtti.”

Sam beyazladı.

“İkincisi,“ Devam ettim ”, Jake bir hata yaptı ve bana onun için bir ceza olmadığını söyledi, benim için değil. Yanlışlıkla cezalandırıldım, ikiniz için de çifte ceza yarattım.”

“Tamam, orada dur,” diye kesti Sam. 
“Dokunma ile başlayalım. Jake'in sana banyoda dokunmasına izin verdin, hatırladın mı? Bana bir dönüş sözü verdiğini hatırlıyor musun? belki, planladığından biraz daha erken oldu, hepsi bu. Ve Jake tarafındaki hata ise, onu kandırmaya çalışman idi. Suçlar bunlar senin ve cezaların devam ediyor. "

Sam'in gerekçeli savunması beni şaşırtmıştı ve yanıt vermedim. Kafamı eğdim, tartışmayı kazandığını anlamıştı.

“Öyleyse gelip sana söyleneni yapmaya hazır mısın?”

"Artık dokunmak yok. Marc öyle dedi." Sam bugün bir kez Marc kartını bana karşı kullandı, şimdi ona karşı kullanma sırası bendeydi.

"Anlaştık" dedi Sam.

“Anlaştık” dedim.

Sam kapıyı tamamen açtı ve içeri girmeme izin verdi. Kolumu tuttu ve beni yine tezgahın önüne getirdi. Benden ne beklendiğini biliyordum, bu yüzden bantların şeritlerinin dışına yayılmış kalçalarımla yerine tırmandım. Ellerinle kalçalarımda tezgahın kenarını tuttum.

“Güzel” dedi Sam. 
“Şimdi, işte olacaklar. Jake ve ben gitmek zorundayız, ama Marc'ın yakında eve geleceğini biliyorum. O gelinceye kadar bu pozisyonda kalacaksın. Ellerini veya bacaklarını hareket ettirmeyeceksin. şimdi neredeler ise orada kalacaklar. Bir an bile hareket etmeyecekler. Anlıyor musun? "

"Evet anladım."

"Söz veriyor musun?"

"Evet söz veriyorum."

Birkaç saniye bana baktı ve bana baktı ve sert dış cephesinin çocukça bir gülümsemeyle solmasını izledim.

“Dokunmak yok” kuralı, yanaktan verilecek elveda öpücüklerini de kapsıyor mu? ” Tatlı bir şekilde, sordu.Gardımı düşürdüm

"Sana son bir anlaşma yapacağım" dedim. 
"Güzelce sorduğun sürece, beni dudaklarından bile öpebilirsin."

"İzin verirseniz?" Sam yavaşça başımı bacaklarımın arasına eğdi ve şişmiş labiama bir öpücük kondurdu. Beklemediğim sürpriz öpücük nedeniyle nefes alışverişim hızlandı..

“Anlaşma, anlaşmadır.” dedi.
“Evet anlaşma anlaşmadır.” diye onayladım.....


Aldatan kadınlar, Azgın, Erotik Hikaye, Evli, Gerçek Hikayeler, Golden Shower, Kocamın arkadaşı, Seks Hikayeleri, Türkçe seks hikayeleri,