Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 11)

(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)

Bölüm 1, Bölüm 2, Bölüm 3, Bölüm 4, Bölüm 5, Bölüm 6, Bölüm 7, Bölüm 8, Bölüm 9, Bölüm 10

Ertesi gün Pazardı, sabah erken kalktım. Önce kahvaltıyı hazırladım, sonra da çocukları ve kocamı uyandırdım. Kocam duş aldıktan sonra kahvaltıya başladık. Zaman zaman göz göze gelirken, kocamın mutluluğu gözünden okunuyordu. Kahvaltı bittikten sonra,
"Çocuklar, misafir gelecek. Biraz acele edin. Temizlik yapacağım." dedim. Bu mesaj kocama da verilmişti.
"Kim gelecek ki?" dedi. Ben de,
"Bahar!" dedim. Kocam gülerek,
"Bahar misafir sayılmaz, zaten her gün görüşüyorsunuz!" dedi. Ben de,
" İstersen sen de bizimle otur, hep beraber kadın kadına sohbet ederiz!" diye takılınca,
"Tamam tamam, ben gidiyorum, siz ne yaparsanız yapın!" diyerek odasına gitti. İçimden, (Ah benim zavallı kocacığım, biz zaten yapacağımızı yapıyoruz!) diye geçirdim.


Hava güzel olduğu için çocuklar çoktan sokağa çıkmıştı. Kocam da evden çıkmak için hazırlanmıştı. Kocamı yolcu ettikten sonra Bahar'ı aradım. Telefona kaynanası çıkınca, bir an duraksadım. Ama sonra bu fırsatı değerlendirmeyi düşündüm. Kaynanasına,
"Nadide teyze ben Nesrin, Bahar yokmu?" diye sordum. Banyoda çamaşır yıkadığını söyledi. "Rica etsem çağırabilir misin? Bir iş için gelip gelemeyeceğini soracaktım..." dedim. Nadide teyze,
"Ne işiymiş bu?" dedi. "Bayan bir doktor var, diş doktoru, onun iş yeri temizlenecekti de... Bahar'a beraber gidebilir miyiz diye soracaktım..." dedim. Nadide teyze,
"Ne kadar para verecekmiş doktor?" dedi. Ben de,
"200 TL, yalnız işimiz 5-6 saat sürebilir..." dedim.


Bu para Nadide teyzenin hoşuna gitmişti. Hemen cevap verdi,
"Tamam! Gidersiniz, gidersiniz!" dedi. Paranın çokluğu karşısında Bahar'a bile danışmamıştı. Ne zaman gideceğimizi sorduğunda,
"Bu Salı bekliyor. Ancak ogün müsait olduğunu söyledi..." dedim.
"Tamam, Salı günü gidersiniz!" dedi. O an inanılmaz rahatlamıştım. Bahar için de izni koparmıştım. Düşündüğümden de kolay olmuştu. Son olarak Nadide teyzeye,
"Bahar'ın çamaşırı bitince bana uğrayabilir mi?" dediğimde,
"İşi bitmek üzere, kendisine söylerim!" dedi. Nazik bir şekilde,
"Ellerinden öperim teyze, hoşça kal!" dedim, teşekkür ettikten sonra telefonu kapadım.


Aradan 15 dakika geçmişti ki kapının zili çaldı. Gelen Bahar'dı. Sarılıp kucaklaştıktan sonra mutfağa buyur ettim. Yüzü gülüyordu. Bana,
"Sen varya sen! Şeytana bile külahını ters giydirirsin be abla!" dedi. Bunun üzerine ikimiz de gülmeye başladık ve uzun süre kendimize gelemedik. Gülmekten yaşlar yanaklarımızdan akıyordu. Daha sonra kısa bir sessizlik oldu. Bahar,
"Hayırdır abla sustun, ne düşünüyorsun?" dedi. Ben de, "Nazmi'yi!" dedim. Bana, onu sevip sevmediğimi sordu. Evet anlamında başımı sallayınca, Bahar,
"Seninki aşk abla, aşk!" dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Gerçekten, benimkisi aşk mıydı, yoksa başka bir şey mi, tam olarak bilemiyordum. Benim için Nazmi harika biriydi. Hem yakışıklı, hemde çok güçlüydü. Bitmek bilmeyen enerjisiyle her kadının arayıpta bulamadığı bir erkekti. Onu bulmuştum, kaybetmek istemiyordum.


Bahar bir şey demiş, ama ne dediğini duyamamıştım,
"Kusura bakma dalmışım, bir şey mi diyordun?" dedim. Bahar,
"Ohooo, sen uçmuşsun abla!" dedi. Ben de,
"Her neyse yaa, şeyi soracaktım, sana verdiğim taktik işe yaradı mı?" diye sordum. Bahar yüzüme baktı ve
"Abla sen var ya, bu işi gerçekten iyi biliyorsun!" dedi. Ben de,
"Anlat hele, işe yaradı mı bakalım?" dedim. Bahar, "Yaramaz olur mu! Kocamla sevişirken,


(Kocacığım, bazı erkekler götten sikmeyi severmiş, sen neden istemiyorsun?) dedim. Önce cevap vermek istemedi. Sonra,
(Bildiğim kadarıyla, hiç bir kadın arkadan ilişkiye girmekten hoşlanmaz. Anlatıldığına göre çok acı çekermiş, üstelik günah... Neden sordun ki?) dedi.
Benim güldüğümü görünce,
(Neden gülüyorsun?) dedi. Ben de,
(Sana bir sır vereceğim kocacığım. Yalnız ikimizin arasında kalacak!) dedim. Kocam şaşkın bir ifadeyle,
(Ne sırrı?) deyince,
(Önce söz ver!) dedim. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu.
(Söz ver, hadi!) dedim.
(Tamam, söz!) deyince, kocama ne anlattım biliyor musun abla?" dedi.


Ben de merakla, "Ne anlattın?" dedim. Bahar,
"Kocanın seni devamlı götten siktiğini anlattım abla!" dediğinde, hem utanmış, hemde sinirlenmiştim.
"Manyakmısın kızım? Böyle bir şey söylenir mi!" dedim. Bahar,
"Kızma abla, amacım kocamı azdırmaktı. Biliyor musun, işe yaradı!" dediğinde,
"Kızım rezil ettin beni yaa! Kocan beni gördüğünde kimbilir aklından neler geçirecek!" dedim. Bahar,
"Abla bir durda anlatayım..." dedi ve anlatmaya devam etti.


"Kocama, (Nesrin abla ilk zamanlar götten hiç istemiyormuş, ama daha sonra çok zevk almaya başlamış, mutlaka benim de denemem gerektiğini söyledi!) dedim. Kocam gülerek,
(Ne yani, sen de mi götten istiyorsun?) dedi. Ben de tebessüm ederek,
(Bilmem, güzel olabilir!) dedim. Aval aval bana bakıyordu.
(Ya yanlış anlama kocacığım, benimki sadece bir merak. Yoksa sen istemiyormusun?) diye sordum. Kocam kekeler gibi,
(Şeyy... Ben hiç... Yani... Nasıl olacak?) deyince, içimden bu iş tamam diye geçirdim. İşi cahilliğe vererek,
(Nesrin ablanın anlattığına göre, kremle alıştıra alıştıra olabilirmiş!) dedim. O sırada kocamın yarrağını yokladığımda sertliği dikkatimi çekti ve
(Ne o kocacığım, kıvama gelmişsin?) diye takıldım. Kocam,
(Sen varya az orospu değilsin!) dedi.
(Evet, orospuyum ama senin orospunum!) dedim...


Kocam,
(Tamam yapalım, ama acıyınca sakın bağırma, annem duyabilir!) dedi. Ben de,
(Tamam!) dedim, ama içimden gülmek geliyordu, Nazmi'deki yarrağın kalınlığı, kocamınkinin iki misli vardı. Benim asıl korkum, kocamın yarrağının çok rahat girecek olmasıydı. Komodinin üzerinden kremi aldım. Oldukça yağlı kaygan bir kremdi. Bu işi kendim yapmalıydım. Kocama, (Sen bir şey yapma! Sadece yat! Ben kendim sokmak istiyorum!) dedim. Dikkatle beni izliyordu. Parmaklarımı kreme bandırdıktan sonra kalçalarımın arasına sürdüm. Kayganlık yüzünden parmaklarım deliğe giriyordu. Kocamın anlamaması için ona göstermiyordum. Deliği iyice kremledikten sonra yanına yaklaştım. Kalkmış yarrağını da kremledikten sonra, sağ ve soluna gelecek şekilde bacaklarımı açtım. Sağ elimle yarrağını tutup dikledim, ucunu götümün deliğine hizaladım...


Ucu götümün deliğine değdiğinde dikkatli olmam gerekiyordu. Hemen sokacak olsam şüphelenebilirdi. Büzüğümü sıkmaya başladım. Öyle sıkıyordum ki, sanki ilk kez girecekti. Yavaş yavaş ağırlığımı verirken dikkatli davranıyordum. Yarağının sıcak yumuşak kafası hafifçe zorlayınca hemen geri çekiliyordum. Bir milim, iki milim, üç milim derken, kayganlığında etkisiyle kafası girmişti. Numaradan,
(Ahhhhh!) diye bağırdım. Kocam,
(Sessiz ol!) dedi. Ben de,
(Acıyor!) dedim. Kocam,
(Ben sana acır demiştim!) dedi. Oysa ne acıması, o sırada hepsini almak için çırpınıyordum. İleri geri, ileri geri derken, yarısına kadar girmişti. İstesem de kendimi sıkamıyordum artık...


Kalçalarımı yavaş yavaş hareket ettirmeye başladım. Birkaç dakika sonra dibine kadar içimdeydi. Kendimi kocamın üzerine bıraktım. Bacaklarımın arası kasıklarıyla birleşmişti. Kocam,
(Acıyor mu?) dedi. Ben de,
(Önce çok acıdı ama, şimdi çok az acıyor!) dedim. Yavaş yavaş gidip gelmeye başladım. Sonra kocam,
(Domal da öyle yapalım!) dedi. Yavaş yavaş kalktım yarağın üzerinden ve yatağın kenarına yaklaşarak domaldım. Deliğimin bolluğu anlaşılmasın diye elimden geldiğince kendimi sıkıyordum.
(Kremle de öyle sok!) dedim. Kremi hem götüme hemde yarrağına sürdü. Ucunu deliğe ayarladı ve yüklenmeye başladı. Artık herşey onun elindeydi, istesemde numara yapamazdım. Kendimi sıkmama rağmen götüme girmişti. Numaradan,
(Ağğhh!) diye inledim...


Belimden tutup ileri geri hareket etmeye başladı. Birkaç dakika sonra iyice gevşemiştim. Kocam götümü sert sert sikerken, kalçalarımdan çıkan 'Şlap, şşlapp!' sesleri odada yankılanıyordu. Zorlandığımı düşünsün diye, yastığı dişliyordum. Kocam zevk deryasına girmişti. Öyle sert sokuyordu ki, sanki tüm bedeniyle götüme girmek istiyordu. O sırada amımı okşamayı ihmal etmedim. Kocamın boşalacağını anlamıştım. Hırıldayarak boşalmaya başladığı anda, ben de doruklara çıktım. Kasılmalarla devam eden boşalmalar ikimizi de rahatlamıştı. Kendini geri çekip yatağa uzanırken, yanına uzandım! İşte böyle abla!" diyerek sözünü bitirdi.


"Eee, kocan mutlu oldu mu?" diye sordum. Bahar,
"Hemde nasıl abla!
(Vaaoovv! Harikaymış!) diyerek bana sarıldı.
Ertesi gün, hem sabah hemde akşam tekrar sikti götümü!" dedi. Bahar olanları anlattıktan sonra, şimdi asıl konuyu konuşmamız lazımdı. Kaynanasından izni aldığımız için endişelenecek bir durum yoktu. Zaten kocasının da işleri iyi gitmiyordu, paraya ihtiyaçları olduğundan kocası da izin verecekti.
"Bak Bahar, Salı'ya kadar kocandan uzak durman lazım! Salı günü enerjiye ihtiyacımız var! Anlaştık mı?" dedim.
"Tamam abla, merak etme!" dedi.


"Kız! Hele şöyle bir yanıma gel!" dedim. Yanıma gelince,
"Dön de, kocan götünü iyi sikebilmiş mi bir bakayım?" dedim ve eşofmanını dizine kadar indirdim. Beyaz külotunu da indirdikten sonra öne doğru domaldı. O küçük kalçaları, beni bile hasta ediyordu. Götünün yanaklarını iki elimle yanlara ayırdığımda, deliğin ağzı da açılmıştı. İçindeki kızarıklık pembe renkteydi. Parmağımı götüne soktuğumda,
"Ihhh!" diye inledi.
"Kız, çok kolay girdi!" dedim. Gerçekten de gevşemişti. Külotun ıslaklığından kıvama geldiği anlaşıyordu. Parmağımı birkaç kez ileri geri hareket ettirdim. Daha fazla devam etmek isterdim, ama boşalmasını istemiyordum. Parmağımı geri çekerek eşofmanını yukarı çektim.
"Bu günlük bu kadar yeter! Yarın genel bir temizlik yaparız, kılları yok ederiz!" dedim. Bahar, "Tamam abla!" dedikten sonra başka konulara geçtik. Çayımızı kahvemizi içtikten sonra evine yolcu ettim...

...........

Salı günü hızla yaklaşıyordu. Pazartesi öğlen saat 13:30 gibi telefonum çaldığında yatak odasına yöneldim. Arayan numaraya baktığımda, (Aytan abla) arıyordu. Kocam anlamasın diye Nazmi yerine (Aytan abla) olarak kaydetmiştim. Nazmi yumuşak ses tonuyla,
"Selam bebeğim, ne yapıyorsun?" diye sordu. Ben de,
"Ne yapayım aşkım, ev işleri işte!" diye cevap verdim. Nazmi,
"Yarın geliyorsunuz değil mi? Seni çok özledim!" dedi. O an ateşimin yükseldiğini hissettim. Ben, "Şey, bilmem ki, çok mu özledin beni?" diye naz yaparken, Nazmi,
"Özlemek te laf mı, senin için deliriyorum kız! Biliyor musun canım, yarın harika bir gün olacak!" dedi.


Doğrusu, bir erkek tarafından arzu edilmek, harika bir duyguydu. Bunu benim konumumdaki bir kadın daha iyi anlayabilirdi. Bu yasak ilişki, tehlikeli olduğu kadar, inanılmaz heyecan veriyordu. 15 yıl boyunca kocamı aldatmamış biriyken, şimdi bir başka dünyada yaşıyor gibiydim. Geçmişe baktığımda, bütün bu yaşananlar, evimize internetin girmesiyle başlamıştı. Nazmi'yle başlayan sanal ilişkimiz, kazasız belasız bu günlere kadar gelmişti. Etrafta bu kadar genç ve güzel kız varken, Nazmi'nin benimle ilgilenmesi, ona duyduğum sevgiyi daha da artırıyordu.


Nazmi'nin, "Alooo! Ordamısın bebeğim?" demesiyle kendime geldim.
"Haa, buyur aşkım?" dedim.
"Beni duymadın galiba? Yarın özel misafirlerimiz var!" dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Biraz düşündükten sonra,
"Aşkım yaa, ben seninle olmak istiyorum!" dedim. Nazmi,
"Biliyorum! Biliyorum canım! Bak dinle, bu arkadaşlar önemli kişiler. Umarım beni mahcup etmezsiniz!" dedi. Ben ancak,
"Şeyy, bilmem ki?" diyebildim. Daha sonra Nazmi işinin olduğunu söyleyip, telefonu kapattı.


Düşünceli bir şekilde evin içinde dolanmaya başladım. O sırada gözüm aynaya ilişti. Kendime bakarken yüzümün pembeleştiğini, adeta kızardığını gördüm. Kendime bakarken,
(Kızım, yarın işin iş! Seni kim olsa siker!)
diye düşündüm. Kendimi incelemeye devam ediyordum. Kırmızı dolgun dudaklarım, kaşlarla uyumlu siyah iri gözlerim, her erkeği baştan çıkaracak güzellikteydi. Aslında, Nazmi'yle tanışmadan önce kendimi hiç beğenmezdim. Oysa şimdi daha farklı düşünüyordum. Daha sonra, eteğimi yukarı çekip süt beyaz bacaklarıma baktım. Ardından sırtımı dönerek, büyük ama biçimli kalçalarıma baktım. Bembeyaz, kabak gibi pürüzsüzdü. İçimden,
(Offf! Bu götü ben bile sikerim!) diye geçirdim. Kalçalarımın arasına girmiş tangam öylesine seksiydi ki, ben bile sulanıyordum. İnsanın kendi kendine sulanması inanılır gibi değildi!


Kendime bakmak hoşuma gitmişti. Amımın sulandığını hissettim. Tangam da ıslanmıştı. Tangamı çıkardığımda, arka deliğimin büyüklüğü beni endişelendirmişti. Kalçalarımı gerdiğimde deliğimin içini rahatça görebiliyordum. Koyu kahve renkli deliğin çevresi su bardağının dibi kadar büyüktü. Bu görüntü bile, yediğim yarrakların kalınlığını anlatır gibiydi. Nazmi'nin kol gibi yarrağını yedikten sonra götümün deliği bu hale gelmişti. Ama ne hikmetse, götümün bu halini bir tek kocam fark edemiyordu. Bana güvendiği için, kendisini aldatabileceğim aklından bile geçmemişti. Kocama göre, ben cahil bir kadındım. Böyle şeylerden anlamazdım. Doğrusu, evlendiğimde cinsel yönden fazla bilgim yoktu. Nazmi'yle tanıştıktan sonra her şey değişmişti.


Şimdi bunları düşünmenin zamanı değildi. Kendime bakım yapmam gerekiyordu. Vücudumdaki kıllar uzadığından temizlemem gerekiyordu. İki saat kadar uğraştıktan sonra vücudumu tertemiz yaptım. Her yerim  parlıyordu. Temizlik işi bitince banyoya girdim. Küvetin içine bir müddet uzandım. Banyodan çıktıktan sonra, üstüme tişört, altıma ise sadece etek giydim. Etrafı toparlayıp temizledikten sonra ocağa çay koydum. Çay demlenirken sandalye alıp balkona geçtim. Sokakta oynayan çocukların sesi curcunayı andırır gibiydi. Donuk gözlerle sağa sola bakıyordum.


O sırada karşı binanın önünde oturan bir genci farketmiştim, ara sıra bana doğru bakıyordu. Marangozda çalışan bir elemandı. Markete yada ekmek almaya çıktığımda dükkanın önünde durur, çaktırmadan bakardı. Birkaç kez göz göze gelsek te, o anlık bir bakıştan öteye giden bir şey değildi bu. Bakmasından rahatsızlık duymadan oturmaya devam ettim. İçimden,
(Eminim beni sikmek için can atıyordur!) diye geçirdim. Bunu düşünmek bile amımı ıslatıyordu. "Offf, Of!" diye mırıldandım. Öylesine doluydum ki, içimdeki enerji beni azdırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Biraz daha oturacak olsam orgazm olabilirdim, çünkü o sırada elim eteğimin altındaydı.


Toparlanıp mutfağa geçtim. Çayımı yudumlarken, yarın olacakları düşünmeye başladım. Yaşadığım olayları bir bir aklımdan geçirirken, geldiğim noktaya inanamıyordum. Evli bir kadın olmamın yanında, iki de çocuğum vardı. Yanlış bir yolda olduğumu bilerek nefsime yenik düşüyordum. Birçok kişi benim gibi davrananlara bir çok sıfat yapıştırabilirdi. Fakat ben bundan zevk alıyordum. Hayatım boyunca mutlu olmadığım kadar mutlu olabiliyordum. Toplum buna ne derse desin benim için bu kendimi keşfetmek ve özgürlükten öte bir şey değildi.
Bu duygu ve düşünceler içinde akşamı yapmıştım. O gün Bahar'dan ses seda çıkmamıştı. Akşam yemeğinden sonra kocama yorgun olduğumu söyleyip, yatmaya gittim. Ama hemen uyuyamadım, bir süre yatakta bir sağa bir sola dönüp durdum. Ne zaman uyuduğumu ve kocamın yatağa ne zaman geldiğini hatırlamıyorum.


Salı sabahı uyandığımda, saat 8:00 olmuştu. Sıkıştığım için kalkıp tuvalette gittim. İşeme esnasında, götümden de osurukla birlikte bir şeyler püskürdü. O anda dizime kadar indirdiğim külotuma gözüm takıldı, külodum da garip bir ıslaklık vardı. Belki de uykumda orgazm oldum diye düşündüm. İyice temizlendikten sonra mutfağa geçtim. Çay suyu koyduktan yarım saat sonra kocama seslendim,
"Aşkım kalk! Kahvaltı hazır!" diye. Kocam uykulu gözlerle bana bakıp,
"Kombiyi yakar mısın canım, banyo yapmam lazım!" dedi. Bir anlam vermesem de, gittim kombiyi yaktım. Biraz sonra kocam da kalktı ve banyo yaptıktan sonra mutfağa geldi. Kahvaltı yaparken yüzüme bir garip bakıyordu.
"Neden öyle bakıyorsun?" diye sordum.
"Hiiiç, öylesine bakıyorum işte!" dedikten birkaç saniye sonra ağzındaki baklayı çıkardı,
"Öyle tatlı uyuyordun ki, gece dayanadım canım..." dedi. Yaptığını anlatınca ise çok şaşırdım. Ben uyurken kocam götümü sikmiş ve benim ruhum bile duymamış.


Kocama sitem eder gibi,
"Götümü ne hale getirdiğinin farkında mısın!" dedim.
"Nesi var kız?" dedi.
"Tabi, tabi! Nesi olacak ki,!" dedim. Bu durumun sorumlusu kedisiymiş gibi onu suçluyordum. Söyleyecek bir şeyi olmadığı için dediklerimi kabullenip,
"Tamam, tamam! İşe gitmem lazım, ben çıkıyorum!" dedi. Ben de,
"Yanlış anlama kocacığım, amacım seni üzmek değil, sadece bilmeni istedim!" dedikten sonra,


"Aşkım yaa, bugün Bahar'la bir arkadaşa gideceğiz!" dedim. İzin verince de,
"Ama biraz geç dönebiliriz... Akşam sekiz yada dokuz gibi!" dedim. Kocam,
"O saate kadar ne yapacaksınız ki?" dedi. Ben de,
"Kına gecesi var da, oraya gideceğiz!" dedim.
"Kimin kına gecesi?" diye sorunca,
"Sen tanımazsın!" deyip kestirdim.
"Geç kalma, dokuzda evde ol! Çocuklar aç kalmasın!" dedi. Boynuna sarılıp dudaklarından öptüm,
"Merak etme aşkım!" dedim.


Kocamı işe gönderince iyice rahatlamıştım. Öylesine heyecanlıydım ki, içim kıpır kıpır olmuştu. Çocukların seslenmesiyle kendime geldim. Saate baktığımda 10:00'a geliyordu. Hemen kahvaltılarını hazırladım. Kahvaltılarını bitirdiklerinde,
"Çocuklar, ben bugün bir arkadaşıma gideceğim. Akşam da geç döneceğim. Şu 20 TL'yi alın, acıkınca bir şeyler alıp yersiniz. Tamam mı?" dedim. Parayı görünce hemen atıldılar,
"Tamam anne! Döner'le Kola alırız!" deyip, parayı da paylaştılar.
"Yalnız, sağa sola gitmeyin! Kimseyle dalaşmayın! Anlaştık mı? Anahtarı da almayı unutmayın!" dedim.
"Tamam anne! Merak etme sen!" dediler ve hazırlanıp dışarı çıktılar.


Zaman epey ilerlemiş, saat 11:00'e geliyordu ve Bahar'dan henüz ses seda yoktu. Telefonu alıp Bahar'ı aradım. Birkaç saniye çaldırmıştım ki, telefonu Nadide teyze açtı. Kendimi tanıttıktan sonra Bahar'ı sordum. Hazırlandığını, birazdan çıkacağını söyledi.
"Geç kaldık, biraz acele etsin Nadide teyze!" dedim.
"Tamam kızım, geliyor!" dedi. Teşekkür edip telefonu kapadım. Duş almak için banyoya giderken, kapı çaldı. Bahar'ın geldiğinden emin olduğum için kapıyı açtım. Gerçekten de gelen Bahar'dı. Sade bir makyaj yapmış, yüzü gülüyordu. Sarılıp kucaklaştıktan sonra,
"Geç kız geç, içeri geç!" dedim. Hal hatır sorduktan sonra içeri geçip oturduk.


Bahar siyah bir Döpiyes elbise giymişti. Etek boyu diz kapağını ancak kapatıyordu.
"Bu ne güzellik! Elbisen de çok yakışmış!" dedim. Gerçekten çok güzel görünüyordu. Ufak tefek bu minyon tipli kadın yaşını hiç göstermiyordu. İltifatım üzerine Bahar gülümseyerek teşekkür ettikten sonra,
"Ee abla, ne yapıyoruz?" diye sordu. Yarı şaka yarı ciddi,
"Ne o kız, azdın mı yoksa?" diye sataşınca, ikimiz de kahkahayı bastık.
"Sen otur, ben önce bir duş alayım!" deyip banyoya geçtim.


Birkaç dakika içerisinde duşumu alıp yıkandıktan sonra, götümün içini de temizlemeye karar verdim. Adım gibi biliyordum ki, götten de sikeceklerdi.  Bunun için lavman yapmam gerekiyordu. Daha önce internette gördüğüm bir ekipmanı satın almıştım. Plastik bir şişe ve üzerinde ince bir ucu vardı. Şişeye su doldurarak ucunu götüme soktum. Şişeyi sıkararak içindeki suyun içine akmasını sağladım. Aynı anda kendimi sıkarak içime dolan suyu tekrar geri bıraktım. Aynı işlemi üçüncü kez tekrarlarken,
"Ne yapıyorsun abla?" sesiyle irkildim. Kapı açık olduğundan Bahar beni izliyordu.
"Ne yapacam kızım, bağırsaklarımı temizliyorum! Biz tedbirimizi alalım da, ne olur ne olmaz! Bence sen de temizlemelisin!" dedim. Bahar,
"Nasıl yapacağım ki?" dediğinde,
"Bu şişeye su doldurup onunla barsaklarını yıkayacak, sonra da içine dolan suyu birden bırakacaksın işte!" dedim.


Suyu kapatıp duştan çıktım ve
"Nasıl, temiz olmuş mu?" diyerek domalıp, Bahar'a kalçalarımı gerdim. Bahar kahkaha atarak,
"Abla yaa, senin delik ne kadar açılmış, içi görünüyor!" dedi.
"Boş ver deliği, içi temiz mi?" diye sordum.
"Evet, tertemiz!" dedi.
"İyi, ben giyinirken sen de temizlen!" deyip çıktım banyodan. Bahar dediğimi yaparken ben de yatak odasında üzerimi giyinmeye başladım. Pembe renkli şeffaf tanga takımını giydim. Aynaya bakınca çok seksi görünüyordum. Göğüslerim minicik sütyene sığmıyordu. Sonra beyaz bir badimi ve siyah eteğimi giydim. Yüzüme azda olsa makyaj yaptım. Dudaklarıma da renksiz ruj sürdüm. Sonra da saçlarımı topuz yaptım. En son, yakası kapalı olan ve kalçalarımı örten yazlık kabanımı üzerime geçirdim. Artık hazırdım.


"Bahaaar!" diye seslendim.
"Efendim abla!" dedi.
"Gelsene kız, bitmedi mi işin?" dedim.
"Bir saniye abla geliyorum!" dedi. Az sonra yanıma geldiğinde ona, "Nasıl? Olmuşmuyum?" diye sorunca,
"Abla be harika olmuşsun!" dedi. Teşekkür ettikten sonra, temizlik işini halledip halletmediğini sordum. Evet anlamında başını sallayınca,
"Bence tedbir almakta yarar var. Nazmi ve Kemal götten sikmekten zevk alıyorlar. Buna hazırlıklı olmak lazım!" dedim. Bahar,
"Ama abla, kocamımkine göre onların yarrakları hem uzun, hemde çok kalın!" diye söylenince, "Merak etme kızım alışırsın, alışırsın! O küçük götünü birkaç kez daha siktiler mi, sen de zevk almaya başlarsın!" diyerek rahatlatmaya çalıştım. Bahar,
"Abla, sen Nazmi ile, ben de Kemal ile takılırım, ne dersin?" dedi.
"Tamam canım! Sen nasıl istersen!" diyerek onun isteğini kabul eder gibi cevap verdim. O an içimden,
(Zavallı Bahar, yiyeceğin yarrakları bir bilsen!) diye geçirdim.


Saat 12:30'a geliyordu. Çoktan çıkmamız gerekiyordu, ama henüz Nazmi'den de telefon gelmemişti. Su içmek için mutfağa geçtiğim sırada, beklenen telefon nihayet çalmıştı.
"Efendim!" dedim.
"Aşkım, ben Nazmi!" dedi. Sesini duymak beni heyecanlandırmıştı. Bahar, (Kim o?) der gibi işaret etti. Ben de sessizce,
"Nazmi!" dedim. Bahar'ın yüzüne baktığımda onun da heyecanlandığını farkettim. Nazmi,
"Ben geliyorum, siz de çıkın! Aynı yerden alırım sizi!" dedi. "Tamam!" diyerek telefonu kapadım.


Apartmandan gören falan olursa, temizliğe gittiğimiz sanılsın diye yanımıza çanta aldık, içine de birkaç eşya koyduk.
"Çıkalım Bahar!" dedim. Ayakkabılarımızı giydikten sonra kapıyı kilitleyip çıktık. Apartmanın kapısından çıkarken Nadide teyze balkondaydı. Bahar'a seslenip,
"Kızım, çalışırken onları mı giyeceksiniz?" dedi. Ben de çantayı gösterip,
"Nadide teyze, çantaya eski elbise koydum!" dedim.
"İyi o zaman, kendinize dikkat edin. Fazla geç kalmayın!" dedi.
"Sen merak etme Nadide teyze!" dedim. Arkamıza bakmadan hızlı adımlarla minibüs yoluna doğru yürüdük.


Buluşma yerine yaklaştığımızda, Nazmi'nin beyaz arabası yolun kenarına durmuş bizi bekliyordu. Etrafı kontrol edip araca doğru yürüdük. Ben Nazmi'nin yanına, Bahar arkaya oturdu. Kısa bir hoş beşten sonra gaza bastı. İkimize de iltifat edip güzelliğimizden bahsediyordu. Nazmi'nin iltifatları uzun süre devam etti. Kartal'daki mezarlığın ordan sahil yoluna çıktık. Herzaman gittiğimiz evi çoktan geçtiğimizi farkettim. Nazmi'ye,
"Burası Bostancı değil mi?" diye sordum.
"Evet, Bostancı!" dedi. Neden geldiğimizi sorduğumda,
"Çengelköy'de bir arkadaşım var, onun villasına gidiyoruz!" dedi. Doğrusu biraz çekinmiştim. Gözüm arkada oturan Bahar'a ilişti, anlamsız şekilde bana bakıyordu. Nazmi,
"Korkmayın kızlar! çok eğleneceğiz!" dedi.


20 dakika sonra etrafı duvarla çevrili bir villanın kapısında durduk. Nazmi telefon edip bahçe kapısını açtırdı. İçeri girdiğimizde gözlerime inanamadım. İnanılmaz güzellikte kocaman bir villa karşımızda duruyordu. Bahar,
"Abla bu ne yaa! Çok güzel bir yer?" dedi.
"Evet, çok güzel!" dedim. Etrafta kimse hiç yoktu. Nazmi'nin,
"Geldik kızlar!" demesiyle kendimize geldik. Hep beraber araçtan indik. Villanın giriş kapısına vardığımızda, 50 yaşlarında bir hizmetçi kadın kapıyı açtı ve
"Hoş geldiniz!" dedi. Tebessüm ederek,
"Hoş bulduk!" dedik. Nazmi bize,
"Siz içeri geçin, benim biraz işim var, birazdan geleceğim!" deyip tekrar arabasına bindi...


Nazmi arabasıyla uzaklaşırken, biz geniş bir salona geçtik. Çok güzel döşenmiş salonda, inanılmaz mobilyalar vardı. Hizmetçi kadın,
"Beni takıp edin lütfen!" dedi. Peşinden giderek merdivenlerden bir üst kata çıktık. Geniş koltukları olan bir odaya geldiğimizde, oturmamızı söyledi. Hizmetçi kadın odadan çıkınca, Bahar,
"Çok güzel bir ev, kimin acaba?" dedi. Ben de,
"Bilmiyorum, ama gerçekten çok güzel bir yer!" dedim. Bahar parmaklarını çıtlatırken heyecanlı olduğu her halinden belli oluyordu. Konuşmadan sağa solu inceliyorduk ki, hizmetçi kadın yine geldi. Tepside iki bardak içeceği ikram ederken,
"Buyrun lütfen!" dedi. Değişik bir tadı vardı, ama güzeldi. İçeceklerimizi yudumlarken Bahar'la sohbet etmeye devam ettik. Neler olacağını bilmiyorduk, ama bu çokta önemli değildi.


İçeceklerimizi bitirmiş beklerken, bedenim yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Bahar'a,
"Burası çok mu sıcak?" diye sordum. Bahar,
"Bilmem abla, ama bana da bir şeyler olmaya başladı!" dedi.
"Nasıl yani?" dedim. Bahar,
"Ne bileyim, sanki amım karıncalanıyor!" dediğinde, aynı şeyleri yaşadığımı hissettim. Sonra aklıma, kadının verdiği içecek geldi. Galiba içine azdırıcı ilaçlardan koymuştu. Gerçi koymasaydı da, buraya neden geldiğimiz belliydi, ne olacaksa biran önce olsun istiyordum.


Alt kattaki kapının sesini duyduk. Az sonra Nazmi ve Kemal yukarıda belirdiler. Nazmi,
"Selam hanımlar!" dedi. Bahar'la yerimizden kalkıp onlara doğru yürüdük. Samimi bir şekilde birbirimizle kucaklaşıp öpüştük. Ben tebessüm ederek Nazmi'ye,
"Nerede kaldınız yaa!?" diye sorunca,
"Geldik bebeğim! Çok mu özlediniz!" dedi. Ben Nazmi'yle konuşurken, Kemal Bahar'ı dudaklarından kapmış öpüyordu. Kemal iri yarı biriydi, Bahar yanında ufak tefek kalıyordu. Bahar'ın kalçalarını ve göğüslerini okşadıktan sonra bana dönüp,
"Ee güzelim, sen nasılsın bakalım?" dedi. Benimle de ilgilenmesi hoşuma gitmişti.
"İyiyim Kemal'cığım! Siz nasılsınız?" diye karşılık verdim. Kemal,
"Ben de iyiyim!" dedi. Nazmi,
"Bu kadar hasret yeter! Şimdi aşağı inelim, Naciye'yi bekletmeyelim!" dedi.


Merakla arkalarından yürüdük. Aşağı indiğimizde, bir kadın oturuyordu. Şaşkın bir şekilde Nazmi'ye baktım. Nazmi,
"Sizi tanıştırayım!" dedi. Önce bizi tanıttı, sonra,
"Bu güzel bayan da Naciye!" dedi. Tanıştırma faslı bitince Naciye'nin yanındaki koltuğa oturduk. Yan gözlerle Naciye'yi süzüyordum. Çekingen bir hali vardı. Evli olup olmadığını bilmiyordum, ama 25-30 yaşlarında, hafif kilosunun yanında yüzü beyaz tenli biriydi. Naciye'ye,
"Evlimisin?" diye sordum. Naciye biraz duraksadıktan sonra, 2 yıl evli kaldığını, sonra da boşandığını söyledi. Ben Naciye'yle sohbet ederken, Bahar'ın yanımızda olmadığını farkettim. (Nereye gitti bu kız?) diye sağa sola bakınırken, Naciye anlamış olacak ki,
"Az önce yukarı çıktı!" dedi...


Aradan yarım saat geçtiği halde Bahar halen ortalıkta yoktu. Kemal'le seviştiğinden emindim. Ben Bahar'ı merak ederken, Nazmi merdivenlerden inerek yanımıza geldi. Sıranın bende olduğunu düşünürken, o Naciye'ye yöneldi. Elinden tutarak,
"Gel güzelim!" dedi. O an çok bozulmuştum. Üstelik bana bir şey demeden Naciye'yle birlikte yukarı çıkmıştı. Tek başıma bırakılmak beni hayli üzmüştü. Olanlardan haberim yoktu, ama yukarıda sikiştiklerinden emindim. Sıkıntılı bir halde otururken, hizmetçi kadın elinde tepsiyle yanıma geldi ve
"Seni anlıyorum, iç, rahatlarsın!" dedi. Kadının yüzüne baktım ve bardaktaki şeyi içtim, sonra da, "Bahar'la Naciye yukarıda ne yapıyor?" diye sordum. Hizmetçi kadın sırıtarak,
"Senin ufaklık iyi sikişiyor!" dedi. Bir şey diyemedim, ama bu beni incitmişti.


Hizmetçi kadın parmağıyla işaret ederek,
"Gel benimle!" dedi. O önde, ben arkada, peşinden gittim. Odalara doğru yürürken inleme sesleri artmaya başlamıştı.
'Ahh! Ooh!' ve 'Şlap! Şlup!' sesleri koridorda ardı ardına yankılanıyordu.
"Seninki bu odada!" dedi. Neler olduğunu görmüyordum, ama inleme sesi Bahar'a aitti. Bahar, "Ahhyy! Ohhyyy! Aayyyhhh! İihh! Oohh!" diye inledikçe inliyordu.
Orada durmak moralimi bozmuştu. Nazmi'nin bulunduğu odanın kapısına yöneldim. Oradanda inleme sesleri geliyordu. Tam o sırada Naciye'nin sesini duydum.
"Çok acıyor! yavaş lütfen!" diyordu. Naciye sonra,
"Aaaağğhh!" diye bağırmıştı. Sanırım Nazmi şimdi Naciye'yi götten sikiyordu.


İçerden gelen sesleri duymak beni iyice azdırmıştı. Sikilmek istiyordum, ama beni sikecek kimse yoktu. Yüzüm kızarmış, bedenimi ateş basmıştı. O sırada hizmetçi kadına baktım, yüzünde tebessüm beni izliyordu. Sonra hizmetçi kadın,
"Seni anlıyorum!" dedi, elimden tutup beni başka bir odaya soktu. Odanın ortasında kocaman bir yatak vardı. Hizmetçi kadın dolabın içinden çeşit çeşit yapay yarraklar çıkarıp,
"Ben senin ateşini söndürürüm!" dedi. Yanıma yaklaştı, düğmelerimi teker teker çözmeye başladı. Ben bir şey yapmadan onu izliyordum. Montumu çıkardıktan sonra sıra badime gelmişti. Onu da çıkardı. Bu yaşlı kadın ilgimi çekmiyordu, ama karşı da çıkmıyordum...



Sonraki Bölüm...

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 10)

(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)

Bölüm 1, Bölüm 2, Bölüm 3, Bölüm 4, Bölüm 5, Bölüm 6, Bölüm 7, Bölüm 8, Bölüm 9

 
 
Günlerden Cumartesiydi. O gün öğleden sonra Nazmi'yle telefonla görüştüm. Telefonda bana,

"Nasılsın canım, napıyorsun? Seni çok özledim kız!" dedi.
Ben de kendisini çok özlediğimi söyleyerek teşekkür ettim. Son buluşmamızın arasından 15 gün geçmişti. Onunla konuşmak bana büyük heyecan veriyordu. Hal hatır sorduktan sonra Nazmi asıl konuya geldi,


"Aşkım, bu Salı Bahar'la seni bekliyoruz!" dedi. Olacaklar aklıma geldikçe beni heyecanlı bir titreme aldı.
"Gelmez olurmuyuz aşkım, elbette geleceğiz!" dedim. Kesin konuşmuştum, aslında net birşey yoktu, ama yine de Bahar'ın geleceğinden ümitliydim. Bir aksilik olurda Bahar gelmezse, yalnız gitmeyi aklımdan geçirmiştim. Böyle bir günü Bahar yüzünden kaybetmek istemiyordum.


Konuşmaya devam ettik. Nazmi'nin konuyu devamlı Bahar'a getirmesi canımı sıkmıştı, ama belli etmemeye çalışıyordum. Bahar'dan bahsederken aldığı zevki ballandıra ballandıra anlatıyordu, "Aşkım, Bahar'ın küçücük götü vardı, onu sikmek gerçekten harikaydı! Umarım bana kızmamıştır?" dedi. Bozulmuştum,
"Ne yani, beni sikerken zevk almıyormusun?" dedim. Nazmi'nin,
"Aaa! Aşkıma bak ya! Zevk almasam seninle olurmuydum Nesrin! Şunu bil ki canım, senin yerini hiç kimse dolduramaz. Bunu sakın unutma! Sen benim için tüm kadınlardan daha değerlisin!" diyerek iltifat etmeye başlaması benim de çok hoşuma gitmişti. Ama yinede,
"Hımm, demek öyle?" dedim. Nazmi,
"Yemin ederim ki doğru söylüyorum!" dedi.


Doğrusunu ben onunla var olmuştum. Kendimi onunla tanıdım. Zevkin ne olduğunu onunla tattım. Üstelik o benim ayda bir de olsa gizli sikicimdi. Onu asla kaybetmek istemiyordum. Onun o kocaman ve güçlü yarrağını içimde hissetmek istiyordum. Nazmi'yi başkalarıyla paylaşsam da bu bana yeterdi. Daha sonra Nazmi,
"Aşkım, Salı günü ikinizi de bekliyoruz, ona göre haa!" dediğinde,
"Başkaları da mı olacak?" diye sordum. Nazmi,
"Sürpriz! Söylemem!" deyip gülmeye başladı. Belli ki söylemek istemiyordu. Önce,
"Öyle olsun!" dedim, sonra da,
"Tamam aşkım, Salıya görüşürüz!" dedim. Nazmi,
"Öptüm canım, Salıya görüşmek üzere!" dedikten sonra telefonu kapadı.


Ben de telefonu kapadığımda, bir elimin bacaklarımın arasında olduğunu farkettim. Nazmi'yle buluşmamıza 3 gün vardı, ama amım öyle sulanmıştı ki, külotum sırılsıklamdı. Elimi külotumun içine soktum. Kendimi rahatlatmak istiyordum. Rahatlamam için de boşalmam lazımdı. Sonra koltuğa uzandım, amımın hassas bölgelerini parmaklamaya başladım. Diğer elimle de göğüslerimi okşuyordum. Hassas bölgelerimi parmaklarken küçük küçük dairecikler çiziyordum. O sırada şişmiş olan klitorisimi ve amımın küçük dudaklarını okşayıp sıkıştırıyordum. Uzun süre derin hayaller içinde tatmin olmaya çalışırken bedenimi ısısı artmaya başlamıştı...


Birkaç dakika içinde boşalmak üzere olduğumu hissettim. Bunu üzerine parmak hareketlerimi dahada hızlandırdım. Birkaç saniye içinde beynim uyuşmaya, bedenim kasılmaya başladı. Memelerimi okşayan elimi arka deliğime yönlendirdim. Arka deliğimle oynamaya başladım. Hoşuma gidiyordu. Böyle devam etmek bana zevk veriyordu ve boşalmamı hızlandıracaktı. Bir müddet devam ettim.
Ohhhh, Tanrım! Sonuna gelmiştim, aniden boşalmaya başladım. Tüm bedenim kasılıyordu. Arka deliğim açılıp kapanırken, parmaklarımla git gel yapıyordum. Am suyumun verdiği kayganlık harikaydı. Parmaklarımı rahat bir şekilde sokuyordum. Uzun bir müddet devam eden bu boşalma anı inanılmaz zevkliydi. Dakikalar sonra kasılmalarımın yavaşlamasıyla kendime geldim...


O gün kocamla güzel bir gece geçirdik. Bunda, Salı günü olacakların etkisi büyüktü. Kocamla olan ilişkimiz artık düzene girmişti. Benimle daha fazla ilgileniyor, ben de onun bir dediğini iki etmiyordum. Kocamdaki değişiklik bana da rihayet ediyordu. Muhafazakar kocam fantaziyi ön plana çıkarmaya başlamıştı. Ağzımı arar gibi değişik konulara giriyordu. O gece ilk kez değişik bir soru sordu bana. Bunu daha önce hiç yapmamıştı.
"Karıcığım sana bir şey sormak istiyorum, ama lütfen bana doğru söyle!" dedi. Ben de,
"Sor?" dedim.
"Hiç benden başka biriyle birlikte oldun mu?" diye sorunca, bir an tedirgin oldum. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Bu konuda bir şey söylesem vereceği tepkiyi kestirmek zordu. Kendimi riske atamazdım.


"Bu nasıl soru kocacığım! Ben seni çok seviyorum!" dedim. Kocam ise,
"Ya yanlış anlama karıcığım, sadece merak ediyorum. Sen güzel bir kadınsın, mahallede seni arzulayan kimbilir kaç erkek vardır!" dediğinde,
"Töbe, töbee!" diyerek saf ayaklarına yattım. Daha sonra kocam, kendi yarrağından başka yarrak görüp görmediğimi sordu. Buna verdiğim cevap yine,
"Töbe, töbee!" olmuştu. Ama kocam konuyu bitirmek istemiyor gibiydi,
"Biliyormusun karıcığım, öyle yarraklar var ki, benimkinin iki misli uzun! Üstelik kolum kadar kalın olanları bile var!" dedi. Ben yine saf ayaklarına yatıp,
"Ciddimisin? Gerçekten o kadar büyükleri var mı?" dedim.


Ben merak eder gibi karşılık verince, kocam dahada heyecanlanmıştı. Bana,
"Biz evlenmeden önce başından geçen her hangi bir şey de mi olmadı yani? Hadi karıcığım, lütfen anlat!" diyerek, ısrarla anlatmamı istiyordu. Ben de,
"Ne anlatmamı istiyorsun kocacığım? Hem olsa bile, sana anlatıp başıma iş mi alacağım?" dedim. Kocam ısrarla,
"Hadi amaaa, anlat bir şeyler, yemin ederim hiç bir şekilde sana kızmayacağım. Bir şeyler illa ki olmuştur!" deyip, anlatmamı istiyordu. Ben de,
"Küçükken olmuştu, ama bunu anlatamam ki!" dedim. Kocam heyecanlanmıştı, büyük bir istekle anlatmamı istiyordu. Ben de küçükken başımdan geçen bir olayı anlatmaya başladım...


"Köyde olduğumuz yıllarda, kışlar çok soğuk olduğundan, geceleri sıcak sobanın yanında yatardık. Annemle babam bizle aynı odada yatardı. Biz yerdeki yatakta, annemle babam ise divanda. Bazı geceler divanın gıcırdamasından uyanırdım. Annem,
(Yavaş ol herif, çocuklar uyanacak!) diye ikaz etmesine rağmen, babam bizleri umursamazdı bile. Daha sonraki geceler bütün bu olanlar bende merak uyandırmaya başlamıştı. Uyur numarası yapar, neler olduğunu anlamaya çalışırdım. Babam annemi sikerken, annemin inlemeleri ve (Ohhh, çok güzel! Çok güzel! Devam et, devam et aşkım! Sok! Sok! Dibine kadar sok!) gibi sözleri duyulmayacak gibi değildi...
Yine böyle bir gecede Nuray ablamın da onları izlediğini farkettim. Ablam benden yaşça büyük olduğu için, annemle babamın ne yaptıklarını benden çok daha iyi biliyordu. O da benim gibi çaktırmadan izliyor, kendi kendini tatmin ediyordu..." dediğimde, kocam lafımı kesti...


"Ablanın kendini tatmin ettiğini de nerden çıkardın?" dedi. Ben de,
"O an için ne yaptığını bilmiyordum, ama birkaç yıl sonra ozgazmın ne olduğunu öğrendiğimde, ablamın ne yaptığını tahmin etmek hiçte zor değildi. Odada yalnız olduğumuz bazı günler ablam beni kaale bile almazdı. Benim yanımda, elini eteğin altına sokar, amını okşamaya çalışır, sonrada inleyerek boşalırdı..." diye ben bunları anlatırken, kocam sikini okşayarak,
"Bütün bunları Nuray mı yapardı?" dedi. Ben de,
"Evet!" dedim ve tekrar konumuza dönmek için,
"Bir dur da anlatayım!" dedim. Kocam,
"Tamam tamam!" dedi, ben de anlatmaya devam ettim...


"Komşumuzun Nuri adında bir oğlu vardı. Benden büyüktü, ama onunla oyun oynamak hoşuma giderdi. Oynadığımız oyunlar, ya 5 taş olurdu, yada 6 taş. O daha iyi oynardı, ama yinede onu yeniyordum. Ya bilerek yeniliyordu, yada yenmek istemiyordu. Birgün Nuri ile evin arkasında 6 taş oynarken, kardeşlerim de etraftaydı. Hava sıcak olduğu için etek giymiştim. Bacak aramın açıldığından habersiz tüm dikkatimi oyuna vermiştim. Ben kazanmak için hırs yaparken, o ise bacaklarımın arasını inceliyormuş. Bir ara yüzüne baktım, yüzündeki ifade bir şey ister gibiydi. Yüzü pembeleşmiş, aval aval bana bakıyordu.
(Ne oldu Nuri? Neden oynamıyorsun?) diye sordum. Ama Nuri hiç konuşmuyordu, gözleri bacaklarımın arasındaydı...


Ne olduğunu anladım ve hemen toparlandım. Uzun süre konuşmadan kaçamak bakışlarla birbirimizi izledik. İçimdeki bir his olayın komikliğini ön plana çıkarır gibiydi. Daha fazla dayanamadım ve elimde olmadan gülmeye başladım. Nuri de biraz şaşkınlık yaşadıktan sonra bana katılmıştı. Sürekli gülüyorduk, ama ne için güldüğümüzü biz de bilmiyorduk. Aradan bir müddet geçtikten sonra ilk konuşan Nuri olmuştu. (Bacakların çok güzel!) dedi. Ne demek istediğini anlamasam da, gülümseyerek ona bakıyordum. Böyle bir laf hoşuma gitmişti. Utanıyordum, ama yine de, (Gerçekten mi?) diye sordum. Nuri, (Gördüğüm en güzel bacaklar senin bacakların. Hem güzel, hemde çok beyazlar!) dedi. İçim kıpır kıpır olmuştu. Devam etmesi için gözlerinin içine bakıyordum. O sırada bacaklarımı toplamış iki büklüm olmuştum...


Nuri, (Senden bir şey istesem yaparmısın? Yalnız kızmak yok!) dedi. Ne isteyecekti bilmediğim halde, (Ne istiyorsun?) dedim. Nuri ısrarla, (Kızmak yok! Tamam mı?) dedi. (Tamam, kızmayacağım!) dedim. Biraz sustuktan sonra bana, (Bacaklarını görebilirmiyim?) dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Ne istediğinin farkında bile değildim. Az önce bacaklarımın arasını görmüştü, ama o istedi diye göstermekten utanıyordum. O kadar utanıyordum ki, dilim tutulmuştu...


Nuri elini bacaklarıma attı, açmam için. (Hadi Nesrin! Görmek istiyorum!) dedi. O an kaçmak istedim, ama bir şey beni engelliyordu. (Tamam!) diye mırıldandım. Bacaklarımı iki yana açtığımda, eteğim geriye doğru sıyrılmıştı. Nuri fısıldayarak, (Ohh, çok güzel!) dedi. Bacaklarımın arasına bakarken onu izliyordum. O zamanlar şimdiki gibi külotlar yoktu. Altımda annemin diktiği çiçekli külotlardan vardı. Lastiği öyle sıkıydı ki, külodu çıkarmak bile zordu. Giydiğim külot en az bir yıllık vardı. İyice aşınmış, ağ kısmıda azda olsa sökülmüştü. Eski olduğu için de utanıyordum. Bacaklarımı tekrar kapadım...


Nuri yalvarır gibi, (Lütfen, bakmak istiyorum!) dedi. Etrafa bakındım, kimsecikler yoktu. Yinede, (Ya bir gören olursa?) dedim. Nuri de, (Gel! Kimsenin görmeyeceği bir yere gidelim!) dedi. Nuri önde ben arkada mısır tarlasına girdik. İtiraz etmeden peşinden gittim. Kendimize uygun bir yer bulduktan sonra, etraftaki otları düzelttik ve oturduk. Nuri gözlerimin içine bakıp, (Eteğini çıkarırmısın?) dedi. Ayağa kalktım. Çiçekli eteğimi lastiklerinden tutup, ayaklarımın dibine indirdim. Altımda sadece donum kalmıştı. Eskiydi, ama temizdi. Donumu da çıkartmamı isteyince, çekindim. Korktuğumu görünce, (Korkma kız, sadece bakacağım!) dedi. Yine de çekiniyordum, (Hayır, çıkarmam!) dedim. Nuri de, (Böyle yaparsan seninle bir daha konuşmam!) dedi...


Sanki damarıma basmıştı. Böyle bir şeyin olmasını asla istemiyordum. Bu beni çok üzerdi. Onu çok seviyordum. Ama yine de utanıyordum. (Ama çok utanıyorum!) dedim. Nuri gülümseyerek, (Sana inanmıyorum Nesrin! Benden mi utanıyorsun?) deyip elini donuma attı. Aslında ben de çıkarmak istiyordum. Ama ona karşı naz yapmak hoşuma gidiyordu. Onun o hali karşısında gülmeye başladım. Çıkarması için izin vermiştim. Lastiklerin çok sıkı olduğunu görünce, (Kız bunu nasıl çıkartıyorsun? ) dedi. Bu banada çok komik gelmişti, bunun üzerine ikimiz de gülmeye başladık...


Zorda olsa, donumu lastiklerden tutup indirdi ve topuklarımdan çıkardı. Belimdeki izler lastiğin sıkılığını anlatıyordu. Şimdi üzerimde sadece kazak kalmıştı, alttan çırılçıplaktım. İçgüdüsel olarak ellerimle amımı örtmüştüm. Nuri kızarcasına, (Hadi amaaa, böyle yapma!) diyerek ellerimi kenara çekti. Sonra, (Ohh! Çok tatlı, çok güzel!) dedi. Nuri Benden 3-4 yaş büyüktü. Bazi şeyleri benden daha iyi bildiğinden emindim. Büyük bir arzu ve istekle bakmaya devam ediyordu...


Daha önce aynanın karşısında amımı incelemiştim, nasıl olduğunu çok iyi biliyordum. Amım yeni yeni kıllanmaya başlamıştı ozamanlar ve bu kıllar amımı süslüyordu. Amım patates gibi tombuldu. Ortadan ikiye bölen bir çukur vardı. Bu çukur, bir çizgi gibi kıçıma doğru gidiyordu...


Nuri eteğimi silkeledikten sonra yere serdi. Ardından oturmamı söyledi. Bacaklarımı büzerek oturdum. İki eliyle dizlerimden tutup bacaklarımı ayırdı. Amım tamamen gözlerinin önündeydi. Artık gizli saklı hiç bir şeyim kalmamıştı. Beyaz düzgün bacaklarım yanlara doğru yatmıştı. Nurinin ise heyecanlandığı her halinden anlaşılıyordu. Ben de heyecanlıydım, amımı ilkkez birine gösteriyordum. Sanki ben de bu durumu istemiştim. Aklıma annemle babam gelmişti, annemin zevkten inleyişleri kulaklarımda çınlıyordu. Sikişmenin zevkli bir şey olduğunu tahmin edebiliyordum. Bu beni dahada cesaretlendirmişti...


Kendimi bırakıp sırtüstü uzandım. Bacaklarımın arası iyice açılmıştı. Kafamı kaldırıp Nuri'yi izliyordum. Heyecanlanmış titriyordu, (Biliyormusun, ilk kez am görüyorum... Ben amları daha farklı sanırdım. Anlatılanlara hiç benzemiyor...) dedi. Amıma dokunurken diğer taraftan da sikini okşuyordu..." diye, o günleri hatırlamanın heyecanıyla anlatmaya devam ederken, kocam yine lafımı bölüp,
"Sen neymişsin be karıcığım. Başından neler geçmiş te haberimiz yok. Zevk alıyormuydun?" diye sorunca sinirlenmiştim.
"Öyle zırt pırt araya gireceksen anlatmıyorum!" dedim.


Kocam, "Tamam, tamam! Özür dilerim. Lütfen anlatmaya devam et hadi!" dedi.
Duyduğu şeyler kocamı heyecanlandırmıştı ve devamını merak ettiği her halinden belliydi. Beni saf köylü sanıyordu. Nazmi'yle Kemal'ın beni tost yapmalarını anlatacak olsam, küçük dilini yutardı. Ama bunu anlatmam için kocamın daha çok yol alması lazımdı.


Ben yarım kalan yerden anlatmaya devam ettim,
"Nuri amıma dokunmaya başlayınca, içimi harika bir sıcaklık kapladı. Amımı incelemekten başka bir şey yapmıyordu. Aklıma annemin amını yalatışı geldi, amını yalaması için babama yalvarırdı. Ben de Nuri'ye, (Amımı yalasana!) dedim. Nuri şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Tekrar söyleyince, dilini dokundurmaya başladı. Dilinin sıcaklığı hoşuma gitmişti. Başını, saçlarından tutup amıma bastırıyordum. Sanki o da böyle birşey istiyordu. İyice kayganlaşan amım dilinin sürtmesiyle sabun gibi olmuştu. İnanılmaz zevk alıyordum. İçimden bir şeyler kasıklarıma doğru akıyordu. Ne olduğunu bilmiyordum ama çok zevkliydi. Nuri yalamaya uzun süre devam etti. Sonra, (Yoruldum kız!) diyerek doğruldu. Ağzı burnu ıpıslak olmuştu. Aslında yalamaya devam etmesini istiyordum, ama yorulduğunu söyleyince bir şey diyemedim. Her şeye rağmen hoşuma gitmişti...


Nuri ayağa kalkıp kemerini çözdü ve pantolonunu indirdi. Külotun içindeki şişlik dikkatimi çekmişti ki, külotunu da indiri verdi. Heyecandan dilim tutulmuştu. Daha önce hiç görmediğim şey bana bakıyordu. Kocaman başı olan, uzunca bir şeydi. O an siki bana çok büyük gelmişti. Nuri dizlerinin üzerine çömeldi. Ne yapmak istediğini anlamıyordum. (Ne yapıyorsun?) diye sordum. O da, (Korkma! Sadece sürteceğim!) dedi. Ama ben yinede tedirgindim. (Yalvarırım sikme beni!) dedim. Nuri, (Sikmeyecem kız, sadece sürteceğim!) diye tekrar etti. Sikini tükürükleyip, amımın yarığına boylu boyunca uzattı. Üzerime uzandı ve ileri geri hareket edip, sürtünmeye başladı. Amımın üzeri sabun gibi kayıyordu. O kadar sıcaktı ki, sanki amım yanıyordu...


Tüm ağırlığı bacaklarımın arasındaydı. Hareketleri hızlandıkça hızlandı. İçimden bir şeylerin aktığını hissediyordum. Öyle hoşuma gidiyordu ki, zevkten inliyordum. Nuri de acaip sesler çıkarmaya başlamıştı. Gövdesinin baskısı amımı yakıyordu. Sonra birden bağırarak doğruldu. Sikini eline almasıyla bir şeylerin fışkırdığını gördüm. O an çok korktum. Ne olduğunu bilmediğim için endişeyle Nuri'ye bakıyordum. Öyle şiddetli fışkırmıştı ki, ağzım burnum berbat olmuştu...


Birkaç saniye sonra, ne olduğunu sordum. Nuri gayet mutlu bir şekilde, (Boşaldım!) dedi. Ben boşalamamıştım, ama en azından boşalan birini görmüştüm. Hemen toparlanmaya başladık. Üzerime fışkıran dölleri silip, önce külotumu giydim, ardından da eteğimi. Nuri de donunu ve pantolonunu giydi. Hiç bir şey konuşmadan, önce Nuri çıktı mısır tarlasından, ardından da ben çıkıp, eve gittim. Ablam kapıdaydı, (Nerdesin kız?) dedi. Ben de, (Zeliha'ların ordaydım...) dedim. (Üstünü başını berbat etmişsin, çabuk çıkar şunları!) dedi. Ben de, (Tamam abla.) dedim. O günü kazasız belasız atlatmıştım!" deyip anlatmayı bitirdim.


Anlattığım şeyler kocamı müthiş azdırmıştı. Yarrağı öyle bir sertleşmişti ki, daha önce hiç böyle görmemiştim. Yarağını gövdesinden tutup,sonra da,
"Hadi kocacığım, çok istediğin götümü sik bakalım!" dedim ve domaldım. Birkaç dakika da olsa harika bir sikiş yaşamıştım. Aynı zevki kocam da almıştı. Aslında Nazmi'deki yarrağın büyüklüğü karşısında kocamın yarrağı fena değildi. Kocamınki acıtmıyordu, ama zevk almam konusunda yeterliydi. Sadece kocamın erken boşalması canımı sıkıyordu. Fakat o gece kocam beni şaşırtmış ve 20 dakika dinlendikten sonra, götümü ikinci kez sikmişti. Kocamdaki bu pozitif değişiklik beni de rahatlatıyordu.


Kocam yorulmuş hemen uykuya dalmıştı. Ben kalkıp güzel bir duş aldım. Kurulandıktan sonra, mutlu bir şekilde kocamın yanına uzandım ve uykuya daldım...


Sonraki Bölüm...