(138) İstenmeyen Misafir Bölüm 18 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
(138) İstenmeyen Misafir Bölüm 18 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İstenmeyen Misafir Bölüm 18

 

(Hikaye tamamen kurgudur. Irklararası ilişki veya aldatan kadınlar ile ilgili hikayeleri sevmiyorsanız, size göre olmadığını söylebilirim. XoXo)

 

Önceki Bölümler

Bölüm 1

Bölüm 2

Bölüm 3 

Bölüm 4

Bölüm 5

Bölüm 6

Bölüm 7

Bölüm 8 

Bölüm 9

Bölüm 10

Bölüm 11

Bölüm 12 

Bölüm 13

Bölüm 14

Bölüm 15

Bölüm 16 

 Bölüm 17

 

Beth arkasında lastiklerin gıcırdadığını ve ardından bir çarpışma sesi duyunca irkilmişti. Kazaya kendisinin neden olmadığını umuyordu. Omzunun üzerinden baktığında bunun basit bir arkadan çarpma olduğunu ve iki sürücünün de arabalarından inerek tartışmaya başladıklarını görmüştü. Herhangi bir yaralanma görünmüyordu.


"Neredeyse geldik Atlas," dedi, günlük yürüyüşüne devam ederken arabayı önünden itiyordu.


Sokağın sonuna geldiklerinde Beth yavaşlayarak arabayı geri döndürdü. Bebek huzur içinde uyuyordu. Onu önünde iterek istediği hıza ulaşana kadar hızını arttırmaya başladı. Kazaya bakmadı ama iki adam da yanından geçerken tartışmayı bırakmıştı ve onların gözlerini vücudunda hissedebiliyordu.


Beth yuvarlak kalçalarını sıkıca saran bir yoga pantolonu giymişti. Karnı açıktaydı, bronzlaşmış, hamile kalmadan önceki halinden daha düz ve inceydi. Spor sütyeni göğüslerini yerinde tutmaya çalışıyor ama başaramıyordu. Ayaklarından biri yere her vurduğunda zıplıyorlardı. O geçtikten kısa bir süre sonra kavga tekrar başlamıştı.


Yaklaşık iki kilometre sonra Mary'nin evine dönmüş, arabayı garaja sokuyordu. Atlas'ı yerinden kaldırdı, düzenli nefes alıyordu ama yaklaşık beş kilometrelik bir koşu daha yapabilecek kadar enerji hissediyordu. Atlas'ı odasına taşıyıp yatağa yatırdı, sonra doğrulup spor sütyenini başından çıkardı ve öne doğru eğilip dar yoga pantolonunu aşağı indirdi. Tam o sırada Atlas ağlamaya başlamıştı. Yeşil gözleri açlıkla onun sallanan göğüslerine bakıyordu.


Beth onu göğsüne kaldırdı ve Atlas onun iri meme uçlarından birini açgözlülükle emerken çırılçıplak kalakaldı. Beth, ağır göğüslerinden sütün boşaldığını hissederek rahat bir nefes almıştı. Doktor ona memelerinin aşırı süt ürettiğini,  söylemişti. Çok fazla süt üretiyordu ama vücudunun Atlas'ın açgözlü sürekli emzirme arzusuyla senkronize olmadığına ikna olmamıştı. Zaten ortalama altı haftalık bir bebeğin boyu ve ağırlığı açısından ilk %100'ün içindeydi.


Serbest göğsünden aniden bir santim uzunluğunda süt fışkırdı. Bu neredeyse her seferinde oluyordu ve fırsat bulduğunda çıplak ya da en azından üstsüz emzirmeyi tercih etmesinin nedeni buydu.

Atlas'ın emmeleri yeniden uykuya dalarken yavaşlamaya başlamıştı. Başı aşağı düşerken ıslak meme ucu ağzından fırladı. Beth Atlas'ı kaldırıp Teddy'nin beşiğine taşıdı. Onu yatırdı ve diğer göğsündeki sütün geri kalanını çıkarmak için göğüs pompasını almak üzere yürüdü.


Bir biberon doldurdu ve tabletindeki ilanlara baktı. Striptizden kazanacağı parayla boy ölçüşebilecek hiçbir şey yoktu. Çocuk eğitmekten çok kadınların çıplak dans edebildiği bir toplum karşısında hayıflandı ama doğrusu sahneyi ve çıplak bedenine bakan kalabalığın hayranlığını özlemişti. Ayrıca neredeyse yılbaşı gelmişti ve kış kalabalıkları Güney Florida'ya akın etmeye başlamıştı. İşe dönme vakti gelmişti ve Atlas annesinin ne iş yaptığını merak edecek kadar büyüyene kadar dans etmeye devam etmeye karar vermişti.


Beth duşa girerek saçlarını ve vücudunu yıkadı. Kurulandı ve aynada vücudunu inceledi. Kusursuzdu. Vücudu hızla toparlanmıştı ve diyet ve egzersizle birlikte şimdi her zamankinden daha formdaydı. Karnına ve kalçalarına her gün uyguladığı Aloe Vera ve Kakao Yağı, çatlaklarını neredeyse yok etmiş, bronzluğu da silik kalıntıları gizlemişti.


Beth bebeğe bir göz attı ve onun hâlâ uyuduğuna kanaat getirdikten sonra yatağına uzandı ve siyah dildoyu çıkarmak için yan tarafına döndü. Vücudu sadece gerçekçi şekilli yapay penis gövdesine bakarak tahrik olmuştu. Meme uçları sertti ve bacaklarını açıp kafayı vajinasının dudaklarına bastırmak için aşağı indirdiğinde şimdiden süt sızdırmaya başlamıştı. Başı içine girerken Beth inliyordu. Yapay penis eliyle biraz daha derine inerken gerilip gevşedi. Hızını artırdı, serviksine çarptığında tekrar gerildi, 30 cm uzunluğundaki şaftı gömdüğünde yüzünde geniş bir gülümseme yayıldı. Beth'in amcığı oyuncağın etrafında kasılınca sert bir şekilde orgazm olmuştu. Boşalırken sert meme uçlarından iki minik süt fışkırmıştı. Yapay penisi yavaşça çıkarırken aylardır hissetmediği bir rahatlama vücudunu sarmıştı. Tamamen iyileşmişti ve tekrar seks yapmaya hazırdı. Beth dildoyu bir kenara bırakıp yataktan kalktı.


Dolaba doğru yürüyüp Charli Ray'in küçük kovboy kız kıyafetini çıkarırken Mary'nin arabasını park ettiğini duymuştu. Mary yukarı çıkıp odaya girdiğinde Beth kıyafeti giyiyordu.


"İşe geri mi dönüyorsun?" diye sordu Mary.


"Bu gece, eğer Atlas'a bakabilirsen."


"Memnuniyetle," dedi Mary, beşiğe doğru yürürken.


"Acıktığında buzdolabında bir sürü süt var." Beth giyinmeyi bitirdi ve ayaklarını kovboy çizmelerinin içine soktu.


"Ayrıca Teddy'ye söyle, müsait olur olmaz onu görmeye hazırım."


" Güzelim, bunu dersem anında müsait olur. Aylardır yarrağını içine sokmak için sabırsızlanıyor."


**********

Striptiz kulübündeki çalışanlar onun çalışırken giydiği kıyafetlerle içeri girdiğini görünce çok heyecanlandılar. Atlas'ı tanıtmak için daha önce de uğramıştı. Tesadüf eseri, Zoe'nin mavi gözlü zenci bebeğini herkese göstermek için ziyaret etmeyi seçtiği günü seçmişti. Zoe'nin de bir oğlu olmuştu ve onun bebeği de en az Atlas kadar iriydi. Zoe vücudunu yeniden forma sokmakta Beth'ten daha çok zorlanıyordu. Hâlâ küçük bir tişörtün altından dışarı sarkan şiş bir anne karnı vardı. Kelebek peri dövmeleri tanımlanamaz haldeydi. Esteban Beth'i sıkıştırıp işe ne zaman döneceğini sormuştu. Onu yıldız bir oyuncu olarak tanıtmak istiyordu. Sikini çıkarıp emmesini istedi, dansçılar Atlas'ı elden ele dolaştırırken güzel bebek açgözlülükle tüm büyük göğüslere bakıyordu.


Bugün Esteban şehir dışındaydı, bu yüzden Beth yöneticilerden biriyle programını daha kalıcı hale getirmek için bir konuşma yaptı. Mary Atlas'ı izlemeyi seviyordu ama gecelerini boğalarından biriyle geçirmekten vazgeçmek istemiyordu. Eninde sonunda bir bebek bakıcısı bulması gerekecekti.


Beth tekrar sahneye çıkmayı beklerken ne kadar heyecanlandığına şaşırmıştı. Meme uçları beklentiyle çoktan sertleşmişti. Kalabalığın favorisi olduğu için Arachne başrolü üstlenmişti. Görünüşe göre, Titus'un yoğun dölleri Arachne'nin yumurtalarından birine ulaşmamıştı ya da örümcek kadın striptizci doğum kontrolündeydi. Sahne adı Amora olan genç ve dolgun bir Latin Beth'i takip ettiği için heyecanlıydı. Amora büyük sarı bir peruk ve pullu mini bir elbise giyiyordu. Kendi takipçi kitlesini oluşturmuştu ve temelde sadece yaşlı erkeklerin anladığı bir Charlie taklidi yapıyordu. Arachne dansını bitirip parasını aldı ve kulise dönerken Beth'e göz kırptı.


"DJ, "Bethany Beach'i alkışlayalım" diye bağırdı ve Kid Rock çalmaya başladı.


Kalabalık çılgına dönerken ıslıklar ve alkışlar yükseldi. Beth dışarı çıktı ve gösterisine başladı. Daha kıyafetlerini bile çıkarmadan para kazanmaya başlamıştı. Düşündüğünden daha fazla özlemişti bunları. Beth kulüpteki erkeklerin kendisine hayran bakışlarının tadını çıkararak dans ediyordu. Artık biraz daha büyük olan göğüslerini serbest bıraktığında alkışlar yükselmiş, sızan süt onları sahne ışıkları altında parlatmıştı.


Gösterisi bittiğinde Beth selam vermiş, erkekler ona para vermeye devam ederken bile sahneden paralarını toplamaya çalışmıştı.


"Vay canına!" dedi Amora, Beth'e kıskançlıkla bakarak, ancak Beth kollarındaki paradan mı yoksa göğüslerinden mi olduğunu anlayamadı.


Amora erotik bir şekilde Bolero'nun slow dansını yaparken Beth de ortama karışmak için dışarı çıkmıştı. Erkekler hemen onu kucak dansı için çağırmıştı. Arkadaşları bağırırken Beth kıçını genç bir adamın kasıklarına doğru sallamaya başlamıştı. Genç adamın 21. doğum günüydü ve ilk kez bir striptiz kulübüne geldiği için şekerci dükkanındaki bir çocuk gibiydi. Şarkı değişirken bir sonraki müşterisine geçti.


Beth 15 kucak dansı yapıp barda birkaç erkekle oturarak kendisine pahalı içkiler ısmarlamalarını sağladıktan sonra sahne arkasına döndü. İşinin en sevmediği bölümüydü.


Beth ikinci sahnesi için çıktığında kulübün ne kadar kalabalık olduğuna şaşırmıştı. Dans etmeye başladığında birçok tanıdık yüzü fark etmişti. Erkekler onu tekrar dans ederken görmek için kalmışlardı. Normalde erkekler ya kentin çok sayıdaki striptiz kulübünde dolaşır ya da bu kulüplerde birileriyle yatmaya çalışırlardı. Şimdi yeni gelenler sahneye yaklaşmak için çabalıyordu.


Yüzden fazla erkeğin bakışları altında göğüs uçları yeniden sertleşmiş ve parlıyordu. Kalabalığa poposunu çevirip külotunu indirmek için eğilmiş ve tamamen çıplak bir şekilde dönmeye başlamıştı. Neredeyse iki yüz erkek çıplak vücuduna bakıyor, ellerinde banknotlar sallıyordu ama tüm bu müşteriler, tüm bu gözler birdenbire sadece iki kahverengi göze indi. Bir an için rutininde tökezledi ama kendini toparladı, vücudu bardaki yalnız başına kalan alfa erkeğini hissederken bakışlarını kalabalığın arasına yöneltti. Teddy ona gülümsemişti, kalabalığın içinde sadece bir yüzdü ama Beth'e göre oradaki tek erkekti. Gözlerini Theodore'a kilitledi ve her iki göğsünden de süt fışkırırken kalabalık aniden nefes nefese kalarak alkışlamaya koyuldu. Erkekler ona para yağdırırken Beth sahnede sürünüyordu ama sadece bir adam için dans ediyordu ve adam kalabalığın o kadar gerisindeydi ki iyi göremiyordu bile.


Titus'tan sonra Teddy hayatında gördüğü en mükemmel yaraklardan birine sahipti ve bu gece nihayet o iri siyah siki amına sokabilecekti. Amından sular fışkırırken kalçaları da ıslanmıştı. Sahnenin kenarındaki erkekler vücudunun nasıl tepki verdiğini görebiliyorlardı. Sarkık göğüslerinden damlayan sütü izlediler. Para kesilmiyordu. Ona bahşiş vermek için sahneye ulaşmaya çalışan iki adam arasında bir kavga başladı. Fedailer onları geri çekerken boşluğu daha fazla adam doldurmuştu.


DJ bir şeyler olduğunu sezmişti. Bakakalmıştı - ve kendine gelene kadar müzik neredeyse bir dakika durmuştu. "Sanırım Bethany'nin içinde bir şarkı daha var," diye duyurdu. DJ Assault'un Ass-N-Titties şarkısı çalmaya başladı. Beth bunun saçma olduğunu düşünmüştü ama uygun görünüyordu zaten ve kalabalık coşkuyla alkışlıyordu.


Dansçılardan biri daha sonra parayı toplamasına yardım etmek zorunda kalmıştı. Beth Teddy'nin yanına gitmek için acele ediyordu ama kalabalık buna izin vermiyordu. Erkekler onu kucaklarına çekip ellerinde banknotları sallıyorlardı. Daha fazlası özel seanslar isteyerek, göğüslerini sıkması, yüzlerine ya da ağızlarına süt fışkırtması için daha da fazla para teklif ediyordu. Meme uçları sızdıran musluklar gibiydi, uçlarından sürekli süt damlaları süzülüyordu. Biri onlara her dokunduğunda ya da kalabalıktan birine sürtündüğünde, küçük süt fışkırmaları yaşanıyordu. Teddy'yi bulduğunda kalabalığın yarısına bile gelmemişti. Elinde bir kâğıt parayla.


"Hey, sıra bendeydi," diye homurdandı bir adam, elindeki banknotu ona doğru sallayarak, ama Beth onu görmezden geldi. Teddy'nin kucağına atladı ve elindeki parayı zaten dolup taşan jartiyerinin içine sokarken göğüslerini Teddy'nin yüzüne gömdü.


"Sana çok ihtiyacım var," diye fısıldadı kulağına.


"Aynen bebeğim," diye mırıldandı adam kucağındaki sert sikin üzerinde zıplayarak sikişme taklidi yaparken. Adam başını kaldırıp ona baktı, beyaz sıvı yanaklarından aşağı, gür bıyıklarına doğru süzülüyordu.


"Ne kadar çabuk boşalabilirsin?"


"Yeterince çabuk olmaz." Beth başını eğerek Teddy'yi öptü.


"Seninle otoparkta buluşuruz," diyerek Teddy'nin kucağından kalktı.


Beth sahne arkasına gitmek için elinden geleni yapıyordu ama o kadar çok erkek kucak dansı talep ediyordu ki, onları geri çevirirse kendini tehdit altında hissedeceğinden korkuyordu. Sonunda sahne arkasına ulaşmadan önce yorgunluktan bitap düşene kadar çalıştı. Beth jartiyerinin içinden yirmilikler halinde üç yüzlükler çıkardı, avucunun içinde birkaç ellilik ve hatta bir yüzlük gördü.


"Burada daha fazlası var," dedi Lulu, büzgülü bir keseyi açarak. Beth elindeki bir avuç banknotu torbanın içine bıraktı.


"Bu tam anlamıyla bir çanta dolusu para," dedi Lulu.


"Vay canına," dedi Beth.


"Ne kadar olduğunu bilmek istiyorum ama sayacak vaktim olmadı. Dışarıda hepimiz bir servet kazanıyoruz ve benim setlerim başlamak üzere."


"Teşekkürler, Lulu."


"Hayır, teşekkür ederim. Bu gece hepimiz rekor kırıyoruz."


Beth kovboy kıyafetini giydikten sonra fedailerden biri ona arka kapıdan çıkarken eşlik etti. Bundan dolayı minnettardı, kalabalık gerçekten çok hareketliydi ve ön tarafta bir sürü erkek dolaşıyordu. Brian'ın yanında kendini güvende hissediyordu. Neredeyse Titus kadar iriydi ve meslekten ayrılmış bir polisti. Dans etmeye ilk başladığında onunla ilgilendiğini belli etmişti ama gerçek erkeklerin sahip olduğu duruştan hiçbirine sahip değildi ve onu geri çevirmişti.


"Şu zenci adam şüpheli görünüyor," dedi Brian, başını park yerine doğru sallayarak.


"O da senin arabanın hemen yanında."


"Sorun yok," diyerek fedaiyi rahatlatıp pazusunu okşadı.


"Pekâlâ. Bu gece harika iş çıkardın Beth."


"Teşekkürler." Fedaiyi bırakıp Teddy'ye doğru yürüdü.


"Yakışıklı, beni eve götürüp sik."


Teddy gülerek, "Dileğiniz benim için emirdir, sevgili leydim," dedi.


"Benim yerim daha yakın." dedi Teddy


"Atlas'a yakın olmayı tercih ederim." Beth cevap vermişti


"Mary bütün gece ona bakmaktan mutluluk duyuyor ve benim burada olduğumu da biliyor. Ben kendi evimde olmayı tercih ediyorum."


"İyi o zaman. Arkandan geliyorum."


**********

Teddy öğretim üyesiydi , biraz da para kazanmıştı. Evi oldukça gösterişliydi , arkasındaki rıhtımda "Tuzlu Kırlangıç" adında güzel bir balıkçı teknesi bağlı olan bir kanalın üzerindeydi.


"Etkilendim," dedi. Evin giriş holü Afrika kökenli eserlerle süslüydü. Bir duvarda büyük bir ahşap kalkan, diğer duvarda ise bir zebra derisi vardı.


Üstelik ev sadece Afrika kültürüne ait sembollerle de dolu değildi. Dünyanın dört bir yanından objeler bulunuyordu ve bunların çoğu cinsellikle ilgiliydi. Bir vitrinde çeşitli cinsel pozisyonlarda küçük Japon figürleri vardı. Bir diğerinde ise aynı figürler Hintliydi ve Kama Sutra'daki figürleri göstermekteydi. Eski Yunan'dan bir vazonun üzerinde seks yapan insanlar tasvir edilmişti. Antik Mısır'dan kalma bir taş, ereksiyon halindeki penisiyle Firavun tipi bir figürün önünde diz çökmüş üstsüz bir kadını sergiliyordu. Erkeklerin hiçbiri belirgin bir şekilde sarkık değildi.


"Birkaçı gerçek, ama çoğu kopya," diye açıkladı Teddy merakla etrafına bakınırken.


Savana'daki Afrika hayvanlarının fotoğraflarının sıralandığı bir koridorda ilerlediler; bir tanesinde genç Teddy bir cipin içinde otururken bir aslan merakla ona bakıyordu. Koridorun sonundaki kapı açıktı ve büyük bir yatak görünüyordu. Bu oda normal bir şekilde döşenmişti ve rahat görünüyordu.


 "Burası ana yatak odası," dedi belli ki.


Beth içeri girdi, ekose kovboy gömleğinin artık tanıdık gelen düğümünü çekti. Gömlek açıldı ve sırtından düşerken o da silkinip üzerinden çıkardı. Dar bir sütyen giymişti. Meme uçlarının etrafında ıslak lekeler vardı. Sütyenin kancasını açarken göğüsleri serbest kalmıştı.


"Burada olmaz," diye mırıldandı Teddy, kızın göğüslerine bakarak. Koridordaki kapalı bir kapıyı işaret etti.


Beth biraz kırılmış vaziyette onu takip etti. Ana yatak odası için yeterince iyi değil miydi? Teddy orospularını sadece boş odada mı beceriyordu? Mary'nin büyük yatak odasına girmesine izin var mıydı? Belki de bütün gece ıslanmış bir yatakta uyumaktan hoşlanmıyordu. Kapıyı açıp geri çekildi ve içeri girmesini işaret etti.


Beth misafir odasına girdi, aklının bir kısmı garip bir seks zindanı bekliyordu. Karşılaştığı şey de en az onun kadar tuhaftı. Oda daha fazla seks objesi ile dekore edilmişti; sadece burada erkeğin damızlık sanat eserlerini muhafaza ediyordu.


Yatak büyüktü ve oda neredeyse ana yatak odası kadar büyüktü. Yatağa bakan duvar boyunca, çoğunluğu siyah Afrikalı, devasa penisli kabile figürleri olan her türlü erkeklik organı tasviri bulunuyordu. Bazı büyük penisler sehpaların üzerindeydi. Bir rafta, çoğu çürümüş tahta penisler duruyordu. Eski görünüyorlardı ve hepsinin uzunluğu yaklaşık 30 santim ya da daha fazlaydı. Bir tanesi beyazdı, kavisliydi ve ucu mantar şeklinde yuvarlatılmış bir fil dişinden oyulmuş gibiydi. Tüm nesneler yatağa doğrultulmuştu.


 "Bunların çoğu gerçek." Teddy fıçı içindeki siyah bir figüre doğru yürüdü. "Ve birkaçı da turistik amaçlı." Bir sandığı kaldırınca yaylı kocaman bir penis ortaya çıktı.



Yatak başlığının üstündeki duvar başka figürlerin bulunduğu raflarla doluydu; ancak bunlar gebe kadınlardı. Büyük karınları ve dolgun göğüsleri olan bodur şekiller her yerdeydi. Teddy onun dikkat kesildiğini fark etmişti.


"Bazıları Avrupa'daki Paleolitik bölgelerde bulunan Venüs heykelciklerinin kopyaları." Üç daireyi bir arada temsil eden girdaplı desenlerle oyulmuş oval bir kaya vardı.


"Bu, Dublin yakınlarındaki Newgrange mezar höyüğünün önündeki dev kayanın bir kopyası. Semboller tanımlanmamış ama sanırım göğüsleri ve hamile bir karnı temsil ediyorlar."


Kollarını Beth'e arkadan doladı. Buruşuk siyah elleri şortunun düğmelerini çözüp fermuarını indirdikten sonra belinden yukarı doğru kayarak göğüslerini kavradı. Parmakları göğüs uçlarını sıkarken Teddy onun boynunu öptü, onları sıktıkça süt damlaları dışarı sızıyordu. Beth inlemişti. Ona doğru döndü, kollarını boynuna doladı ve onu tutkuyla öptü, bıyıkları yanaklarını gıdıklıyordu. Teddy'nin elleri kalçalarına indi ve dar jean şortunu çıkarmak için mücadele etmeye başlamıştı.


Beth ona yardım etti. Kucaklaşmayı bıraktı, kalçalarını sallayarak tıpkı sahnede soyunurken yaptığı gibi şortu indirmeye çalışıyordu. Sonuna kadar çıkarmak için eğilmişti.


Beth dizlerinin üzerine çökerek Teddy'nin pantolonunu çıkarmak için elini uzattı. Agresif bir şekilde pantolonu indirdi ve Teddy'nin büyük siyah sikinin sertleşmesini seyretti. Dudaklarını başının etrafına sararak ve ucunu emerken başını hareket ettirmeye başladı. Beth adamın dölüne bayılıyordu. Titus'unkinden bile daha lezzetliydi. Ama adamın siki ağzından çıkana kadar başını geri çekti. Ucuna bir öpücük kondurup başını kaldırarak adama baktı.


"Senin sikini emmeyi ne kadar sevsem de Teddy, bu koca oğlanın başka bir yere girmesi gerek."


Teddy sırıtarak onun ayağa kalkmasına yardım etti. Kıçına şaplak attı ve soyununca onu yatağa doğru yönlendirdi. Beth yatağın kenarına oturup arkasına yaslandı. Teddy onun bacağını tutup botunu çıkarırken, Beth adamın sallanan sikine bakıyordu. Çizmeyi çıkardı ve diğer bacağını kaldırdı, sonunda onu tamamen soyarak çırılçıplak bırakmıştı. Hamileliği sırasında göbeğindeki piercing çıkmıştı ve deliği kapanmıştı.


Teddy yatağa tırmandı ve bacaklarının arasına diz çöktü. Kocaman siyah sikini kadının içine doğru yönlendirdi.


 "Bunun için altı ay bekledim."


"Ben de," diye fısıldadı, biraz korkuyla onun sikine bakıyordu.


Teddy şimdiye kadar gördüğü en büyük alete sahipti.


"Yavaş ol," diye fısıldadı, kalp atışları hızlanmış ve vücudu titremeye başlamıştı.


Teddy sırıtarak kocaman sikinin başını onun vajina dudaklarının arasına doğru bastırdı.


"Merak etme, bisiklete binmek gibi bir şey." Sikinin başı kadının içine girene kadar ileri doğru itti. Kısa süre sonra içeri girip çıkan fazla santimler birbirini izlemeye başlamıştı.


"OHHH!, Kocaman Teddy," diye inledi. Beth'in kalçaları çoktan karşılık vermeye başlamıştı. Daha yolun yarısındayken ilk orgazmını yaşadı ve ondan sonra her santimde bir orgazm daha yaşadı. Bacakları kalçalarının etrafında kenetlendi ve onu derine çekti.


"Sik beni," diye bağırarak yatakta kıvranmaya başladı.


Teddy bacaklarını serbest bırakıp, onun üzerine çıktı. Sikini içeri ve dışarı pompalarken gözlerinin içine bakıyordu. Yarrağının gövdesini taşaklarına kadar gömerek ileri doğru itti. Beth titreyerek, büyük siyah yarrağı vajinası ile sararak şiddetle boşaldı. Eski duygular geri gelmişti. Vajinal kasları şaftının etrafında sıkı bir şekilde kenetlenmişti, titremeleri onu çekiyordu, dölleri aletinden sağmaya çalışıyordu. Onun vücudu gerçekten de büyük yaraklar için yaratılmıştı.


Teddy Beth'in üzerine yatmış, kalçalarını Beth'e bastırırken Beth de kalçalarını onun darbelerine doğru kaldırmıştı. Yaşlı adam başını yanındaki yastığa gömüp nefes nefese kalmadan önce öpüştüler. Beth onun omzunu hafifçe ısırırken yukarı bakıyordu. Gözleri üstündeki hamile karınlı tüm figürlere takılıyordu. Bakışları Teddy'nin sırtından aşağıya, bir inip bir kalkan siyah poposuna ve açılmış bacaklarına doğru uzanan sayısız yarağa kaydı.


"Aargh!" diye homurdandı Teddy.


" Boşalıyorum.."


Beth'in gözleri Teddy'nin sikinin seğirdiğini hissedince açıldı. Burası bir dölleme odasıydı! Sonra adamın ilk spermi rahmine boşalırken gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oldu ve sadece damızlık erkek içine boşaldığında gelen o büyük orgazmı yaşamaya başlamıştı.


On dakika sonra Teddy gevşemiş sikini içinden çıkarmış ve hâlâ soluk soluğayken yuvarlanarak üzerinden ayrılmıştı. Kır saçlı göğsü, kızın göğüslerinin üzerine sızdığı yerden beyaz sütle kayganlaşmıştı. Beth yataktan kalktı ve temizlenmek için koridordaki banyoya yöneldi. Rahmi spermle o kadar doluydu ki, yeniden hamileliğin ilk evrelerindeymiş gibi hissediyordu. Tuvalete oturup adamın tüm spermlerini boşaltmaya çalışırken karnı yavaşça tekrar düzleşti. Banyoda bir duş vardı ve yatak odasına dönmeden önce hızlıca bir duş aldı.




Beth yerdeki kıyafetlerine doğru yöneldi, sonra durup penisleri daha yakından incelemeye koyuldu. Gözleri yatağın tam ortasındaki büyük penislere takıldı. Yarısı çürümüş ve bazıları kırılmış olan bu penislerin otantik oldukları belliydi.


"Bunlar Fon Legbas," dedi Teddy yataktan kalkarak. Kadının yanında durdu, buruşuk siyah ellerinden biri kadının kıçının sert memelerini okşuyordu.


"Ne?"


"Fonlar Benin ve Nijerya'da yaşayan büyük bir etnik ve dilsel gruptur. Legba, lisan bilen dolandırıcı bir tanrıydı ve tanrıların mesajcısıydı. Fonlar onun tanrısal aletinin bu resimlerini oyarak yaparlar ve toprağın bereketini sağlamak için tarlalarına dikerlerdi. Bunlar bana 1978 yılındaki Afrika gezilerimden birinde hediye edilmişti, sanıyorum."


"Sen ilginç bir adamsın Teddy." Kalçasındaki el yanağını şefkatle sıkıyordu.


"New Orleans'taki bazı voodoo uygulayıcıları Legba'nın bir avatarının bir köle gemisiyle Amerika'ya geldiğine ve tohumlarını o kadar çok kadın köleye saçtığına inanıyor ki, bu ülkede neden bu kadar çok damızlık siyah erkek olduğunu izah edebiliyor."


"Buna inanıyor musunuz?"


"Belki de. Muhtemelen bir tanrı değil, tohumunu etrafa serpiştiren güçlü bir paragondu. Daha da büyük olasılıkla köle sahipleri damızlık erkek köleleri daha fazla köle üretmek için kullanıyorlardı."


"Ama üreme konusunda bu kadar başarılılarsa, neden çoğu erkek birer damızlık olamıyorlar?"


Teddy omuz silkti ama düşünceli görünüyordu.


"Güzel soru ve üzerinde çok düşündüğüm bir soru. Cevabım yok, ama belki de doğa belirli bir popülasyonda sadece çok sayıda paragonun var olmasına izin veriyordur. Yırtıcı hayvan/av oranı gibi bir şey." Teddy düşünürken durakladı.


"Afrika aslanlarının avcı/av oranı %1'dir. Bunu damızlık erkeklere uygularsak ülkede üç milyon paragon dolaşıyor olur. Belki de dünyada yetmiş milyon. Bir araştırma yapardım ama büyük bir sorun var."


"Neymiş o?"


"Erkekler penis boyları hakkında yalan söylüyor."


Beth güldü.


"Penis boyundan bahsetmişken, benimki gittikçe büyüyor gibi görünüyor." Teddy aşağı bakıyordu.


Beth de onun gözlerini takip etmişti. Penisi kasıklarından dışarı uzanıyordu.


"Hmm, cezbedici görünüyor, ama gerçekten Atlas'a geri dönmem gerekiyor." Beth'in eli çoktan yaşlı ve gösterişli yarrağın üzerindeydi ve onu okşayarak iyice ereksiyon haline getirmeye başlamıştı. Teddy yatağa doğru geri geri giderken bile elini bırakmadı.


"Mary onunla birlikte ," dedi Teddy.


Birkaç dakika içinde Beth, Teddy'nin kucağında zıplarken sikinin her yerine boşalmıştı bile. Teddy'nin dudakları açgözlülükle meme uçlarındaki sütü emiyordu, her boşaldığında diğer meme ucundan küçük süt fıskiyeleri fışkırıyordu.


"EVET! İçime tohumunu fışkırt, MMMMH!" diye inledi. Memesini emerken o kadar keyif alıyordu ki karşılık vermedi ama kalçaları daha hızlı çarpmaya başlamıştı. Sonunda meme ucunu serbest bırakarak, sikinin ilk boşalmasında olduğu gibi yaşlı bir boğa gibi böğürmeye başladı. Beth kendinden geçercesine boşalırken meme uçları adamın yüzüne süt püskürtüyordu. Zaten zar zor hareket edebiliyordu. Siyah sevgilisinin üzerine yığıldı, yirmi dakika boyunca dudakları birbirine yapıştı ve Beth onun bitkin yarrağından ayrılacak gücü kendinde bulabildi.


Beth daha sonra dar jean şortunu yukarı çekerken hâlâ üstsüzdü. Tamamen tatmin olmuştu ve gülümsüyordu, gülümsemeyi bırakamıyordu ve bu onun güzelliğini daha da ışıltılı hale getiriyordu. Teddy ona doğru yürüdü. Hâlâ çıplaktı.


"Hayır, yine mi? Gerçekten gitmeliyim."


Teddy güldü. O da gülümsüyordu. Elini karnının alt kısmına koydu ve orada tuttu.


"İyi dölden iyi ürün çıkar," dedi. İkisi de onun rahminin üzerindeki eline baktı. "Tsonga atasözü."


Beth başını salladı.


"Gerçekten eve gitmeliyim."


"Beni bırakır mısın?" dedi Beth.


"Elbette, ama biraz yorgunum."


" Yalnızca Mary ile uyumak istiyorum." Teddy giyinmeye başlamıştı.


"Tabii bebeğe baktığı için bir sorun çıkarmadığını düşünürsek. Onun yatakta yanımda olmasından hoşlanıyorum."


"Belki bir gün evet der?"


"Edecek. Seninle arabada buluşuruz."


Teddy arabada ona katıldı. Yanında bir çanta taşıyordu.


"Orada ne var?"

"Senin için bir hediye." Çantanın içine uzandı ve kendi siki büyüklüğünde kocaman siyah bir dildo çıkardı.


"Ah, teşekkür ederim," dedi ve onu aldı. Ahşap ağır ve kalındı.


"Tahta mı bu?"


"Kendim oydum. Kendi yarağımdan esinlendim."


"Kendi sikinden bir dildo mu yonttun?" Son derece gerçekçi görünüyordu. Damarlar ve çıkıntılar Teddy'nin kendi aletine uyuyordu. Ayrıca Teddy'nin ten rengine uyacak şekilde yağlanmıştı.


"Hayır, kendi sikimden bir Fon Legba oydum." Tebessüm etti.


"Ama bunu bir dildo olarak kullanabilirsin..Merak etme, mükemmel bir şekilde yapılmış. Kıymık yok."


"Neden...?"


"Yaşlandıkça ölümü düşünmeye başlıyorsun. Ölümden korkmuyorum ama sikimin artık kadınları tatmin edemeyeceği düşüncesi beni çok rahatsız ediyor. Fon Teddy'lerim ben öldükten sonra da sikimin yaşaması için bir yol. Bu ve soyumun ürünü." Eğildi ve kadının çıplak karnını tekrar avuçladı.


"Doğum ölüme karşı tek çaredir," diye alıntı yaptı. "Nijerya atasözü."


"Üzgünüm Teddy," dedi ve gerçekten üzgündü.


"Doğum kontrol hapı kullanıyorum."


Teddy'nin gururlu bakışı düştü. " Kahretsin," diye küfür etti. Çok üzgün görünüyordu.


"Özür dilerim, bir daha seninki gibi bir sik olmadan aylar geçirmek istemiyorum."


"İyi, ama eğer başka bir çocuk istiyorsan..." İç çekti.


"Her dönem döllediğim bir ya da iki öğrenciyle yetinmek zorundayım."


Beth bir kaşını kaldırsa da yorum yapmadı. Ahlaki açıdan, öğretmenlerin öğrencilerle yatması gerektiğine inanmıyordu. Bayan Dykstra'nın bazı kızlarıyla ilişkisi olduğu biliniyordu ve hatta evinde lezbiyen seks partileri yapıldığına dair söylentiler bile vardı. Birkaç kez, Beth profesörünün kendisine bir ilişkiye girmesi için bazı ipuçları gönderdiğini hissetmişti.


Teddy'yi Mary'nin evine bıraktı ve neyse ki eski kayınvalidesinin evde kalan bir boğası yoktu. Mary mutlu bir şekilde Atlas'ı Beth'e teslim etti ve Teddy'yi yatak odasına götürdü. Belli ki sevgilisinin yanına uzanmak için yanıp tutuşmuyordu, çünkü Mary'nin odasından kısa süre sonra bir saat süren yüksek sesli inleme ve bağırışlar gelmeye başlamıştı.


Beth Atlas'ı emzirdikten sonra yavaşça uykuya dalarken bebeği de uyuttu.

 

 

 Sonraki Bölüm...