Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 12)


(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)


Bölüm 1, Bölüm 2, Bölüm 3, Bölüm 4, Bölüm 5, Bölüm 6, Bölüm 7, Bölüm 8, Bölüm 9, Bölüm 10, Bölüm 11

Adı Gönül olan bu kadın, belli ki bu işleri daha önce de yapmıştı. Bahar'la birçok kez sevişmiştim, ama bu kadın annem yaşındaydı. Gönül fısıltıyla,
"Göğüslerin çok güzel!" deyip memelerimi avuçladı, sonra da okşamaya başladı. Doğrusu hoşuma gidiyordu. Ardından sütyenimi çıkardı ve üst kısmımı çırılçıplak bıraktı. Gözlerimi kapamış bekliyordum. Meme uçlarımı yalamaya ve emmeye başladı. Aynı zamanda da eteğimin fermuarını çözüp, eteğimi indirmekle meşguldü. Dudakları göğüslerimden önce göbeğime, sonra da tangama doğru indi. Tangamın üzerinden amımı öpüp kokladı. Ardından tangamın üzerinden amımı yalamaya başladı. Böyle birkaç dakika devam etti. Sonra ayağa kalkıp, beni yatağa doğru itti. Sırtüstü yatağın üzerine uzanmıştım. Yatağın yumuşaklığı gerçekten harikaydı, birkaç saniye boyunca sallanıp durmuştum.


Gönül arzulu bir şekilde bana bakarken, soyunmaya başladı. Yaşlıydı, ama vücudu fena değildi. En son külodunu da çıkardığında, orman gibi kıllardan amı görünmüyordu. Süzülerek bacaklarımın arasına girdi, sonra yavaş yavaş yukarı doğru ilerlemeye başladı. Küçük küçük öpmelerle amıma kadar ilerledi. Sonra amımın dış dudaklarını yalamaya başladı. Amımı ağzına aldığında,
"Mmmm!" diye inledim. Amımı öpüp yalarken, diliyle de klitorisimi uyarıyordu. Dilini öyle güzel kullanıyordu ki, her darbesinde kendimden geçiyordum. Kabarmış klitorisimi emerek içine çekiyordu. Kendimi kaybetmiş bir halde inliyordum...


Bir müddet böyle devam ettikten sonra doğruldu ve bacaklarımı dizlerimin altından tutarak yukarı doğru kırdı. Şeffaf mini tangamı çıkardıktan sonra, bacaklarımı göğsüme doğru bastırarak yanlara doğru gerdi. Amım ortaya çıkmıştı. Bacaklarımı gerdiğinden amımın küçük dudakları da birbirinden ayrılmıştı. Tekrar amımı öpüp yalamaya, sonra da emmeye devam etti. Dilini harika kullanıyordu. Her darbesinde içimde fırtınalar kopuyordu. Daha fazla dayanamadım ve kasılmaya başladım. Öylesine sulanmıştım ki, amımdan seller akıyordu...


Gönül bunun farkına varınca, sağ bacağımı bıraktı ve arka deliğimle ilgilendi. Amımdan akan kaygan sıvıyı parmağıyla götümün deliğine sürüyordu. Parmağının önce birini, sonra ikincisini, daha sonra üçüncüsünü de soktu götümüm deliğine. Alışmış olan göt deliğim parmaklarını rahatlıkla alırken zevk almaya başladım. Gönül hızlandıkça hızlandı, parmakları göt deliğimi yırtacak gibiydi. Ben saniyeler boyu, inlerken yalvarır gibiydim. Aldığım zevkten,
"Devam et! Devam et!" diye bağırıyordum. Gönül ise,
"Boşal orospu, boşal artık, yordun beni!" diyordu. Parmakları götümde birkaç kez ileri geri hareket edince daha fazla dayanamadım ve aniden kasılmaya başladım. Şiddetli bir şekilde boşalırken, amımdan sular akıyordu...


Gönül parmaklarını götümden çekerek yanıma uzandı ve
"Senin gibisini görmedim, amından da, götünden de zevk almasını biliyorsun! Kocan seni sikemiyor mu?" diye sordu.
"Hayır!" dedim. Gönül,
"Hımm, arzulu bir kadınsın, kocanı neden aldattığın belli oluyor! Senin yerinde olsam ben de aynısını yapardım!" dedi. O sırada aklıma Bahar geldi, uzun zamandır ortalıkta yoktu. Ne yapıyordu, ne ediyordu, hiçbir fikrim yoktu. Umarım durumu iyidir diye içimden dua ettim.


Birkaç dakika boyunca yan yana yatıp, konuşmadan uzandık. Biraz dinlendikten sonra Gönül yanımdan kalkıp, yapay yarakları toparlayıp kucağıma attı. Daha önce İnternette gördüğüm bu yapay yaraklar gerçekten çok ilginçti. Yakından baktığımda,
"Aman Tanrım!" dedim. Bunlar inanılmaz şeylerdi. Yaraklara bakarken kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. Çeşit çeşit yarraklar kucağımda üzerinde duruyordu. Damarlı ve kocaman birini elime aldım. Hem kalın, hem de çok uzundu. İçimden,
(Bunu içine alacak kadının vay haline!) diye geçirdim. Böylesine bir şeyi denemek cesaret isterdi. Daha sonra diğerlerini incelemeye başladım. Deri külota takılmış yarraklardan tutun da, pille çalışanına kadar her çeşidi vardı. Gönül'e,
"Bunları ne yapıyorsunuz?" diye sordum. Gönül gülmeye başlayınca,
"Çok mu komik?" dedim.
"Kızım, bunların o kadar çok müptelası var ki! Özellikle dul kadınlar, bir de kızlığını kaybetmiş genç kızlar bunlarla tatmin ediyor kendilerini! Bunlar olmasa Seks Shop'lar iflas eder!" dedi.


Gönül, benim o ilk incelediğim kocaman, damarlı yarrağı alıp, bana bakarak sallamaya başladı. Gerçekten kocaman bir şeydi. Sonra da karşıma geçip bacaklarını açtı. Amının kıllarını yanlara yatırdığında, hayatımda ilk kez yaşlı bir kadının amını görüyordum. Küçük am dudakları püskül gibi sarkmış, amının içi görünüyordu. İçimden,
(Kimbilir ne büyük yarraklar yemiştir!) diye geçirdim.
Amını incelerken gözüm arka deliğine takıldı, paramparça olmuş gibi bir hali vardı. Benimki de açılmıştı, ama onunki tamamen dağılmış gibiydi. Büzüğünün kocaman ağzı buruş buruştu. Elindeki yarağı göstererek,
"Bu benim en sevdiğim yarrak! Bunu yemeden yatmam!" dedi. Sonra da,
"Çekmecede kayganlaştırıcı var, onu verir misin?" dedi. Çekmeceden alıp kendisine verdikten sonra onu izlemeye başladım...


Kayganlaştırıcıyı yarağın üzerine sürerek sıvazladıktan sonra, bir müddet amına sürttü. Sonra, "Şimdi iyi bak!" dedi. Yarrağı dibinden tutarak, yarrağın kocaman kafasını amının deliğine bastırmaya başladı. Yarrağın koca kafası yolunu bulmuş gibi amının dudaklarını gererek içine giriyordu. 25 cm'e varan yarrağın gövdesi sonuna kadar amında kaybolmuştu. Gönül,
"İşte bu kadar! Gördüğün gibi işte!" dedi. Bu yaşlı kadının amının içi oldukça derindi. Kayganlığın verdiği rahatlıkla ileri geri oynatıyordu yarrağı. Tam da o sırada dışardan sesler gelmeye başladı. Koridordaki kahkaha sesleri etrafta yankılanırken, konuşma sesleri Nazmi'nin ve Kemal'in seslerine benzemiyordu. Nazmi telefonda özel misafirlerden bahsetmişti, mutlaka onlardı. Gönül'e,
"Koridordakiler kim?" diye sordum. Gönül konuyu kapatmak ister gibi,
"Boş ver!" diye karşılık verdi.


Bahar'la buraya gelmemizin nedeni sikilmekti. Ama Nazmi, Bahar ve Naciye'yi tercih etmişti. Beni neden sikmemişti? Beni Kemal'e ve misafirlerine de siktirmediğine göre, bunun bir nedeni olmalıydı. Bahar ile Naciye'nin benden daha genç olması sebeplerden birimiydi? Bunları düşünmek bile moralimi bozuyordu. Gönül'e,
"Doğru söyle, neden geldiğimi zaten biliyorsun, beni neden başlarından savdılar?" diye sordum. Gönül,
"Bunda onların hiç bir suçu yok, seninle olmayı ben istedim! Nazmi ile konuştum, o da beni kırmadı!" dedi. Gönül'e,
"Sana da birini bulsaydı ya?" dediğimde,
"Erkeklerden bezdim! Senin gibilerle olmak hoşuma gidiyor, daha çok zevk alıyorum!" dedi. Bunu duyduğumda şaşırmıştım.


Gönül, "Seviş benimle!" diyerek üzerime çıktığında, bedeninin yumuşaklığı içim ısıttı. Direnmek yerine, karşılık vermekten başka çarem yoktu. Gönül sarkmış olan memelerini ağzıma verdi ve "Yala! Em!" dedi. Memelerinin kocaman uçlarını yalayıp emmeye başladım. Gönül,
"Harikasın!" diye inledi. İnlemesi hoşuma gitmişti. Elini amıma atmış, amımı sıkıp okşuyor, ara sıra da parmaklıyordu. Daha sonra parmaklarını amımın içinde ileri geri hareket ettirmeye başladı. Tekrar sulanmaya başlamıştım. 69 pozisyonuna geçtikten sonra amımın dudaklarını ağzına aldı ve emmeye başladı. Arada bir ağzını amımdan çekip,
"Hadiii, sen de yala!" diyordu. Aynı sözleri ısrarla birkaç kez tekrarladı. Amını yüzüme bastırarak, "Hadi ama, lütfennn!" diye yalvarıyordu. Aklıma Bahar geldi, Bahar'ın amı olsa zevkle yalardım. Fakat bu yaşlı kadının amı öyle iğrenç görünüyordu ki, midem almıyordu.


Amını yalamak yerine, iki elimle kalçalarını okşamaya başladım. Arka deliğinin durumu gerçekten perişandı. Deliği kocaman ağzı kötü görünüyordu. Götünün yanaklarını gerdiğimde ise deliği inanılmaz şekilde açılmıştı. Benimki de büyüktü, ama Gönül'ünkü içler acısıydı. Kolumu soksam rahatlıkla girerdi götüne. Gönül benden hamle beklerken kendisi durmak bilmiyordu, kollarını bacaklarıma dolamış, klitorisimi emiyordu. Emiyor, yalıyor, dilini de ara sıra amıma sokuyordu. Onun bu içten davranışı beni de kamçılamıştı. Yavaşça dudaklarımı amına götürdüm. Amını yalamaya ve sarkmış am dudaklarını emmeye başladım. İş çığırından çıkmıştı. İlginç bir durumdu, onunla sevişmek hoşuma gitmeye başlamıştı...


Birden amımın zorlandığını hissettim. Ne olduğunu anlamak için engel olmaya çalıştım. Engel olmak istesem de, buna fırsat vermiyordu. Kalın birşeyin, amımın küçük dudaklarını gererek amıma girdiğini hissettiğimde iniltiyle,
" Ne yapıyorsun?" diye bağırdım. Gönül hiç konuşmuyordu, ama beni de bırakmıyordu. Kafamı bacağının arasından uzatıp baktığımda, demin kendi amına soktuğu o kocaman yarrağı şimdi benim amıma sokmuştu. Yavaş yavaş ileri geri hareket ettirmeye başladı yarrağı. Zorlanıyordum, ama zevk de alıyordum. Aradan kısa bir zaman geçtiğinde artık karşı koymayı bıraktım. Kendimi Gönül'ün eline bırakmaktan başka çarem yoktu. O ise bir eliyle bacağımdan sıkı sıkı tutmuş, diğer eliyle de kocaman yarrağı amıma hızlı hızlı sokup çıkarıyordu. Kah acıdan bağırıyordum, kah zevkten inliyordum...


Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum, ama Gönül'ün durmaya pek niyeti yoktu. İyice gevşeyen amım da artık o koca yarrağı alırken zorlanmıyordu. Amıma giren hava yüzünden, sokup çıkardıkça içimden 'Zart! Zurt!' sesler geliyordu. Yarrak amımın küçük dudakları sıkıştırdığı için ezilmelerine neden oluyordu. Bu ezilme bile inanılmaz zevkliydi. Bazen yarrağı sokup çıkarmayı bırakıp, klitorisime küçük küçük dairecikler çizerek tahrik olmamı sağlıyordu. Amacına da ulaşmak üzereyken aleti içimden çıkardı. Çıkardığında amımda inanılmaz bir rahatlama olmuştu. Sonra da,
"Sıra sende!" deyip, yarrağı elime verdi. Bu kocaman yarrak az önce amımın içindeydi, ama yine de inanmak istemiyordum.


Gönül domalmış, beni bekliyordu. Domalınca kalçaları iyice ayrılmış, amı ve göt deliği ortaya çıkmıştı. Elimdeki koca şeyi götüne sokmak istiyordum. Gönül'ün kalçaları küçük sayılırdı. Kalça kemikleri belli oluyordu. Ama kalçalarının arası oldukça çukurdu. Göt deliğinin etrafı geniş bir şekilde koyulaşmış, yediği yarrakları anlatır gibiydi. Gönül kısık bir sesle,
"Hadi, sik beni! Parçala amımı götümü!" diye söyleniyordu. Kayganlaştırıcı jeli hem amına, hemde götünün deliğine sürdüm. Jeli iyice yedirdikten sonra elimdeki yarrağı amının deliğine ayarladım. Yarrağın kocaman kafası amını kaplamış gibiydi. Sarkmış olan küçük am dudaklarının arasına yarrağın kafasını sürtmeye başladım. Sonra deliğe bastırdım. Amının ağzı iyice açılınca, yarrak içine kaymaya başladı. Koca şey, engel tanımaksızın birkaç saniye içinde sonuna kadar girmişti amına...


Yaşlı da olsa, bir kadını sikmek gerçekten zevkliydi. Amına sokup çıkarırken Gönül kıvranıyordu. Zevk aldığı her halinden belli oluyordu. Onun zevk alması beni de etkilemişti. Bir elimle yarrağı amına sokarken, diğer elimle de kendi amımı okşuyordum. Domalmış olan Gönül, kalçalarını geriye doğru çıkarmıştı. Dakikalardır amına sokarken pozisyonunu bozmamıştı. 25 cm'lik koca yarrağı, ileri geri sert bir şekilde sokup çıkarıyordum. Benim amımın derinliği anca 20 cm vardı, ama bu kadın 25 santime bile banamısın demiyordu...


Yarağı sokup çıkarmaktan kolum iyice yorulmuştu. Dizlerimin üzerine doğrulup göt deliğine baktım. Amına giren yarrak götünün deliğini de açarken, götünün içini görüyordum. İçimden, (Şunu bir de götünden deneyeyim!) diye geçirdim. Yarrağı amından çıkardığımda, amının ağız kısmı kapanmamıştı. Küçük am dudakları kenarlara yapışmış, balık ağzı gibiydi. Amının içi pembemsi bir renkte, derinliği ise anlaşılmıyordu. Kaygan jelden biraz daha alıp götüne sürdüm. Sürerken bile parmaklarım içine giriyordu. Deliğinin etrafını ve içini jelledikten sonra, yarrağın başını dayadım. Alışması için bir müddet yarağı sürttüm. Daha sonra bastırmaya başladım. Gönül yarrağın götüne girmesi için yardım etmeye çalışırken ıkınıyordu. Göt deliği yavaş yavaş alışıyordu. İleri geri oynatmaya çalışırken santim santim giriyordu. İyice gevşeyen deliği kocaman olmuştu. Biraz zorlasam girecekti, ama bunu hemen yapmak istemiyordum. Zevk alışını görmek, onu çıldırtmak istiyordum...


Birkaç dakikadır oynuyordum ki, 'Fossssss!' diye osurdu. Osurduğu halde koku gelmemişti. Doğrusunu söylemem gerekirse, götünün içi tertemizdi. Gönül oynadığımı anlamıştı,
"Hadi ama, sok şunu!" dedi. Komut gelmişti ve bastırmaya başladım. Gerilen delik açıldıkça açıldı. Yarrağın kocaman kafası girdiğinde, "Ağğğğhhhh!" diye inledi. Ben zorladıkça yarrak giriyordu. Jelin etkisiyle yarrağın önce yarısı, daha sonra tamamı girmişti. Biraz bekledikten sonra yarrağı hareket ettirmeye başladım. İyice gerilen götü yırtılacak gibiydi. Zor da olsa yarağı hareket ettiriyordum. Gönül başını yatağa gömmüş,
"Ağğhh! İhhh! Ahhh! Oğğğhhh!" diye bağırıyordu. O bağırdıkça, hareketlere devam ettim. Dakikalardır devam ediyordum. Kocaman kalın yarrak, ilk başlardaki gibi zor girmiyordu artık. İyice açılmıştı. Dibinden tutarak hızlı hızlı sokuyordum yarağı. Gönül'ün inlemeleri, dışarıdan kolayca duyulabilirdi, ama o oldukça rahat bir şekilde bağırıp çağırıyordu. Böylesine rahat davranması akıllıca bir şey değildi, çünkü o bir hizmetçiydi...


Zaman zaman götünden tamamen çıkarıp, tekrar sokuyordum yarağı. Kalçalarının üçte biri sanki delikten ibaret gibiydi. Pestili çıkmıştı. En az yarım saattir sikiyordum götünü. Gönül, pille çalışan başka bir yarrağı istedi. Dediğini yapıp, istediği yarrağı kendisine verirken niyetini anlamıştım. Kocaman şey götünde olduğu halde, ikincisini amına soktu. Ben götüne sokarken, o da öteki yarrağı amına sokuyordu. Zorlandığı halde zevkle inliyor, sonra da bağırıp çağırıyordu. Bu şekilde uzun süre devam ettik. Gönül'ün bağırmaları iyice artmaya başlamıştı. Ahlıyor, ohluyor, inledikçe inliyordu. Birden böğürmeye başladı. Boşalmaya başlamıştı Zevkten kıvrandığını farkettim. Büzüğü kasılmaya ve götündeki yarrağı sıkıştırmaya başlamıştı. Fakat yarrağın kalınlığı yüzünden başarılı olamıyordu.Deliğinin ağız kısmındaki sıkıştırma oldukça etkisiz kalıyordu...


Birkaç saniye sonra,
"Bukadar yeter!" dedi ve yarrağı götünden çıkarmamı istedi. Dediğini yaptığımda, inanılmaz bir görüntüyle karşılaştım. Deliği kapanmıyordu ve götünün kıpkırmızı içi görünüyordu. Kaslarının uzun süre görev yapacaklarını sanmıyordum. Gönül amındaki pilli yarağı da çıkarıp, sırtüstü yatağa uzandı, sonra derin bir,
"Ohhh!" çekti. Yüzüne baktığımda, alnında ter damlaları vardı. Göğüslerinin arası ise terden sırılsıklam olmuştu. Onun yerinde kim olsa aynı durumda olurdu. Yorgun bir hali vardı. Üzerine örtüyü çekip, gözlerini kapadı. Ben de onun yan tarafına uzandım, olanları düşünüyordum. Gönül'ün amından çıkan pilli yarağı amıma soktum. Kendi kendine çalışan bu alet amımın derinliklerinde dolandı durdu. Boşalana kadar amımdan çıkarmadım. Büyük bir zevkle boşalırken, ikinci kez zirveye çıkmıştım. Birkaç dakika sonra kendimden geçmişim ve boşalmanın verdiği rahatlamayla uyumuşum...


Uyandığımda, Gönül halen yanımda yatmaktaydı. Saate baktığımda 19:00'a geliyordu. Endişelenmeye başladım. Hemen kalkıp odada bulunan ebeveyn banyosuna girdim. Duşumu alıp, üzerimi giyindim ve
"Gönül abla! Gönül ablaaa!" diye seslendim. Gönül yorgun ve bitkin bir halde,
"Ne var orospu? Ne bağırıyorsun?" dedi. Bana orospu demesini duymamazlıktan geldim ve
"Abla vakit geç oldu, dokuzda evde olmamız lazım! Bahar'a haber verebilirmisin?" dedim. Gönül, "Kocalarınızdan korkuyorsunuz, ama onları aldatmasını da biliyorsunuz!" dedi. Karşılık vermeden ona bakıyordum. Gönül önce duş aldı. Sonra üzerini giyindi ve
"Sen burda bekle!" dedikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktı.


Aradan 15 dakika geçtiği halde gelen giden olmamıştı. O sırada gözüm yarraklardan birine takıldı. Bu işime çok yarayabilirdi. Bunu bir şekilde götürmem lazımdı. Amıma mı soksam diye düşündüm, ama bunun mümkün olamayacağını düşünerek vaz geçtim. Sonra aklıma başka bir fikir geldi. Sütyenin altına sokup göğüslerimin arasına sıkıştırdım. Badi giydiğim için kayma durumu da yoktu. Kabanımın düğmelerini yakama kadar kapadım. Aynaya baktığımda, anlaşılacak gibi gözükmüyordu. Umarım bir aksilik olmazdı. Tekrar saate baktığımda zamanın hızla geçtiğini farkettim. Nerde kaldı bu kadın diye düşünürken, koridordan gelen sesler üzerine kapıya yöneldim...


Kapı açıldığında Bahar'la burun buruna geldim. Çırılçıplaktı ve Gönül'ün yardımıyla ayakta zor duruyordu. Gözleri kaymış, donuk bir şekilde bana bakıyordu. Sadece,
"Abla!" diyebildi.
"Ne oldu sana kız?" dediğimde, cevap verecek durumda bile değildi. Bahar'ı yatağın üzerine oturtup, Gönül'e baktığımda,
"Arkadaşını iyi sikmişler! Soğuk suyun altına sok, yoksa sabaha kadar kendine gelemez! Sanırım birşeyler içmiş!" dedi ve elindeki Bahar'ın elbiselerini yatağın üzerine attı, sonra çıkıp gitti ve kapıyı kapadı. Bahar'la başbaşa kalmıştım. Ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Teni çok kötü kokuyordu, vücüdunun her yeri dölle kaplıydı, dokunduğumda her yeri elime yapışıyordu...


Bahar kendini sırtüstü yatağa atıp, bacakları ayrılınca,
"Ayy, kız bu nee?" diye bağırdım. Amının dudakları şişmiş ve kıpkırmızı olmuş, amının içi dışarı çıkmış gibi duruyordu. Çocuk doğurmuş gibi bir hali vardı. Bahar,
"Uykum var abla!" deyince,
"Aman uyuma gözünü seveyim, geç kalacağız! Hadi seni yıkayayım!" diyerek kabanımı ve eteğimi çıkardım. 40 kiloluk bedenini kucakladığım gibi banyoya götürdüm. Duşun altına sokup, suyu açtım. Bahar kendi kendine bir şeyler söylüyordu. Ne dediği anlaşılmıyordu, ama keyifli bir hali vardı. Mırıldanıp duruyordu. Saçları bile yapış yapış döl olmuştu. Saçlarını ve göğüslerini iyice yıkayıp temizledim. Amını da yıkayıp temizledikten sonra arkasını dönmesini söyledim. Sırtını yıkadım. Kalçalarını yıkarken parmaklarım götüne geçmişti. Merak edip baktığımda gözlerime inanamadım. Küçücük göt deliği sikilmekten kocaman olmuştu. Benim küçük arkadaşımı gerçekten fena sikmişlerdi. Deliği açılırken, götünün içindeki döller görünüyordu...


Ama şimdi götünü inceleyecek zaman değildi, Bahar'ı ılık suyla yıkadıktan sonra, soğuk suyu açtım. Bahar soğuk suyu yedikçe kendine gelmeye başladı. Soğuk suyun etkisiyle zıplayıp durdu. Kurulayıp odaya götürdüm. İç çamaşırı dışında üzerini giydirdim. Ben de eteğimi ve kabanımı giydim tekrardan. Kolundan tutup odadan çıktık. Merdivenlerden inerek giriş salonuna geldik. Kemal'le Nazmi görünürde yoktu. Daha önce görmediğim başka biri,
"Sizi ben bırakacağım, hazırsanız çıkalım!" dedi. Yapacak başka bir şey yoktu, mecburen onunla gidecektik. Villadan çıktık ve arabasına bindik, ikimiz de arka koltuğa oturduk. Akşam olmuş etraf karanlıktı. Adama nereye gideceğimizi tarif ettim. Kartal'a gelene kadar başka da hiç konuşmadık. Arka sokağa geldiğimizde,
"Biz burda inelim!" dedim. Adam arabayı kenara yanaştırıp durdu. Elindeki zarfı uzatıp,
"Bu sizin! Gerçi senin tadına bakamadık, ama ufaklık harikaydı!" dedi.


Etrafta kimsenin olmadığı bir anda arabadan indik. Araba uzaklaşınca,
"Kız, yürüyebilecek misin?" dedim. Bahar kendini toparlamış gibiydi,
"Yürürüm, yürürüm!" dedi. Kol kola eve doğru yürürken, Bahar'ı bu halde evine göndermek istemiyordum,
"Önce bize gidelim, biraz otururuz, iyice kendine gelince gidersin!" dedim. Kimseye görünmeden bizim eve çıktık. Evde kimse yoktu. Telefonla aradığımda, çocuklar amcalarına gitmiş, kocam da kahvehanedeydi. Sonra da Bahar'ın kaynanasına telefon ettim, Bahar'ın bizde olduğunu, biraz oturacağımızı söyledim. Kaynanası biraz kem küm ettiyse de,
"Tamam!" dedi.


Üzerimi çıkarıp değiştirdim. Villadan yürüttüğüm yarrağı da emin bir yere gizledim. Bahar külot giymediği için, ona benimkilerden birini verdim, giydi. Konuşmadan salonda otururken, Bahar koltukta uyumuştu hemen. Kocam çocuklar ile geldiğinde vakit epey geç olmuştu. Çayı demledikten sonra Bahar'ı uyandırdım, birlikte kahvaltı yaptık. Açlıktan geberiyorduk, sabahtan beri hiçbir şey yememiştik ikimiz de. Kahvaltı ettikten sonra Baharı yatak odasına soktum. Zarfın içinde 2.000 lira vardı, 1.000 lirasını Bahar'a verdim ve
"Kaynanana 200 ver, o zaman üzerine düşmez!" dedim. Bahar'ı uğurlarken, kesinlikle kocasına yanaşmamasını söyleyip, iyice tembihledim. Bahar,
"Tamam abla!" diyerek evine gitti...

Sonraki Bölüm...

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 11)

(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)

Bölüm 1, Bölüm 2, Bölüm 3, Bölüm 4, Bölüm 5, Bölüm 6, Bölüm 7, Bölüm 8, Bölüm 9, Bölüm 10

Ertesi gün Pazardı, sabah erken kalktım. Önce kahvaltıyı hazırladım, sonra da çocukları ve kocamı uyandırdım. Kocam duş aldıktan sonra kahvaltıya başladık. Zaman zaman göz göze gelirken, kocamın mutluluğu gözünden okunuyordu. Kahvaltı bittikten sonra,
"Çocuklar, misafir gelecek. Biraz acele edin. Temizlik yapacağım." dedim. Bu mesaj kocama da verilmişti.
"Kim gelecek ki?" dedi. Ben de,
"Bahar!" dedim. Kocam gülerek,
"Bahar misafir sayılmaz, zaten her gün görüşüyorsunuz!" dedi. Ben de,
" İstersen sen de bizimle otur, hep beraber kadın kadına sohbet ederiz!" diye takılınca,
"Tamam tamam, ben gidiyorum, siz ne yaparsanız yapın!" diyerek odasına gitti. İçimden, (Ah benim zavallı kocacığım, biz zaten yapacağımızı yapıyoruz!) diye geçirdim.


Hava güzel olduğu için çocuklar çoktan sokağa çıkmıştı. Kocam da evden çıkmak için hazırlanmıştı. Kocamı yolcu ettikten sonra Bahar'ı aradım. Telefona kaynanası çıkınca, bir an duraksadım. Ama sonra bu fırsatı değerlendirmeyi düşündüm. Kaynanasına,
"Nadide teyze ben Nesrin, Bahar yokmu?" diye sordum. Banyoda çamaşır yıkadığını söyledi. "Rica etsem çağırabilir misin? Bir iş için gelip gelemeyeceğini soracaktım..." dedim. Nadide teyze,
"Ne işiymiş bu?" dedi. "Bayan bir doktor var, diş doktoru, onun iş yeri temizlenecekti de... Bahar'a beraber gidebilir miyiz diye soracaktım..." dedim. Nadide teyze,
"Ne kadar para verecekmiş doktor?" dedi. Ben de,
"200 TL, yalnız işimiz 5-6 saat sürebilir..." dedim.


Bu para Nadide teyzenin hoşuna gitmişti. Hemen cevap verdi,
"Tamam! Gidersiniz, gidersiniz!" dedi. Paranın çokluğu karşısında Bahar'a bile danışmamıştı. Ne zaman gideceğimizi sorduğunda,
"Bu Salı bekliyor. Ancak ogün müsait olduğunu söyledi..." dedim.
"Tamam, Salı günü gidersiniz!" dedi. O an inanılmaz rahatlamıştım. Bahar için de izni koparmıştım. Düşündüğümden de kolay olmuştu. Son olarak Nadide teyzeye,
"Bahar'ın çamaşırı bitince bana uğrayabilir mi?" dediğimde,
"İşi bitmek üzere, kendisine söylerim!" dedi. Nazik bir şekilde,
"Ellerinden öperim teyze, hoşça kal!" dedim, teşekkür ettikten sonra telefonu kapadım.


Aradan 15 dakika geçmişti ki kapının zili çaldı. Gelen Bahar'dı. Sarılıp kucaklaştıktan sonra mutfağa buyur ettim. Yüzü gülüyordu. Bana,
"Sen varya sen! Şeytana bile külahını ters giydirirsin be abla!" dedi. Bunun üzerine ikimiz de gülmeye başladık ve uzun süre kendimize gelemedik. Gülmekten yaşlar yanaklarımızdan akıyordu. Daha sonra kısa bir sessizlik oldu. Bahar,
"Hayırdır abla sustun, ne düşünüyorsun?" dedi. Ben de, "Nazmi'yi!" dedim. Bana, onu sevip sevmediğimi sordu. Evet anlamında başımı sallayınca, Bahar,
"Seninki aşk abla, aşk!" dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Gerçekten, benimkisi aşk mıydı, yoksa başka bir şey mi, tam olarak bilemiyordum. Benim için Nazmi harika biriydi. Hem yakışıklı, hemde çok güçlüydü. Bitmek bilmeyen enerjisiyle her kadının arayıpta bulamadığı bir erkekti. Onu bulmuştum, kaybetmek istemiyordum.


Bahar bir şey demiş, ama ne dediğini duyamamıştım,
"Kusura bakma dalmışım, bir şey mi diyordun?" dedim. Bahar,
"Ohooo, sen uçmuşsun abla!" dedi. Ben de,
"Her neyse yaa, şeyi soracaktım, sana verdiğim taktik işe yaradı mı?" diye sordum. Bahar yüzüme baktı ve
"Abla sen var ya, bu işi gerçekten iyi biliyorsun!" dedi. Ben de,
"Anlat hele, işe yaradı mı bakalım?" dedim. Bahar, "Yaramaz olur mu! Kocamla sevişirken,


(Kocacığım, bazı erkekler götten sikmeyi severmiş, sen neden istemiyorsun?) dedim. Önce cevap vermek istemedi. Sonra,
(Bildiğim kadarıyla, hiç bir kadın arkadan ilişkiye girmekten hoşlanmaz. Anlatıldığına göre çok acı çekermiş, üstelik günah... Neden sordun ki?) dedi.
Benim güldüğümü görünce,
(Neden gülüyorsun?) dedi. Ben de,
(Sana bir sır vereceğim kocacığım. Yalnız ikimizin arasında kalacak!) dedim. Kocam şaşkın bir ifadeyle,
(Ne sırrı?) deyince,
(Önce söz ver!) dedim. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu.
(Söz ver, hadi!) dedim.
(Tamam, söz!) deyince, kocama ne anlattım biliyor musun abla?" dedi.


Ben de merakla, "Ne anlattın?" dedim. Bahar,
"Kocanın seni devamlı götten siktiğini anlattım abla!" dediğinde, hem utanmış, hemde sinirlenmiştim.
"Manyakmısın kızım? Böyle bir şey söylenir mi!" dedim. Bahar,
"Kızma abla, amacım kocamı azdırmaktı. Biliyor musun, işe yaradı!" dediğinde,
"Kızım rezil ettin beni yaa! Kocan beni gördüğünde kimbilir aklından neler geçirecek!" dedim. Bahar,
"Abla bir durda anlatayım..." dedi ve anlatmaya devam etti.


"Kocama, (Nesrin abla ilk zamanlar götten hiç istemiyormuş, ama daha sonra çok zevk almaya başlamış, mutlaka benim de denemem gerektiğini söyledi!) dedim. Kocam gülerek,
(Ne yani, sen de mi götten istiyorsun?) dedi. Ben de tebessüm ederek,
(Bilmem, güzel olabilir!) dedim. Aval aval bana bakıyordu.
(Ya yanlış anlama kocacığım, benimki sadece bir merak. Yoksa sen istemiyormusun?) diye sordum. Kocam kekeler gibi,
(Şeyy... Ben hiç... Yani... Nasıl olacak?) deyince, içimden bu iş tamam diye geçirdim. İşi cahilliğe vererek,
(Nesrin ablanın anlattığına göre, kremle alıştıra alıştıra olabilirmiş!) dedim. O sırada kocamın yarrağını yokladığımda sertliği dikkatimi çekti ve
(Ne o kocacığım, kıvama gelmişsin?) diye takıldım. Kocam,
(Sen varya az orospu değilsin!) dedi.
(Evet, orospuyum ama senin orospunum!) dedim...


Kocam,
(Tamam yapalım, ama acıyınca sakın bağırma, annem duyabilir!) dedi. Ben de,
(Tamam!) dedim, ama içimden gülmek geliyordu, Nazmi'deki yarrağın kalınlığı, kocamınkinin iki misli vardı. Benim asıl korkum, kocamın yarrağının çok rahat girecek olmasıydı. Komodinin üzerinden kremi aldım. Oldukça yağlı kaygan bir kremdi. Bu işi kendim yapmalıydım. Kocama, (Sen bir şey yapma! Sadece yat! Ben kendim sokmak istiyorum!) dedim. Dikkatle beni izliyordu. Parmaklarımı kreme bandırdıktan sonra kalçalarımın arasına sürdüm. Kayganlık yüzünden parmaklarım deliğe giriyordu. Kocamın anlamaması için ona göstermiyordum. Deliği iyice kremledikten sonra yanına yaklaştım. Kalkmış yarrağını da kremledikten sonra, sağ ve soluna gelecek şekilde bacaklarımı açtım. Sağ elimle yarrağını tutup dikledim, ucunu götümün deliğine hizaladım...


Ucu götümün deliğine değdiğinde dikkatli olmam gerekiyordu. Hemen sokacak olsam şüphelenebilirdi. Büzüğümü sıkmaya başladım. Öyle sıkıyordum ki, sanki ilk kez girecekti. Yavaş yavaş ağırlığımı verirken dikkatli davranıyordum. Yarağının sıcak yumuşak kafası hafifçe zorlayınca hemen geri çekiliyordum. Bir milim, iki milim, üç milim derken, kayganlığında etkisiyle kafası girmişti. Numaradan,
(Ahhhhh!) diye bağırdım. Kocam,
(Sessiz ol!) dedi. Ben de,
(Acıyor!) dedim. Kocam,
(Ben sana acır demiştim!) dedi. Oysa ne acıması, o sırada hepsini almak için çırpınıyordum. İleri geri, ileri geri derken, yarısına kadar girmişti. İstesem de kendimi sıkamıyordum artık...


Kalçalarımı yavaş yavaş hareket ettirmeye başladım. Birkaç dakika sonra dibine kadar içimdeydi. Kendimi kocamın üzerine bıraktım. Bacaklarımın arası kasıklarıyla birleşmişti. Kocam,
(Acıyor mu?) dedi. Ben de,
(Önce çok acıdı ama, şimdi çok az acıyor!) dedim. Yavaş yavaş gidip gelmeye başladım. Sonra kocam,
(Domal da öyle yapalım!) dedi. Yavaş yavaş kalktım yarağın üzerinden ve yatağın kenarına yaklaşarak domaldım. Deliğimin bolluğu anlaşılmasın diye elimden geldiğince kendimi sıkıyordum.
(Kremle de öyle sok!) dedim. Kremi hem götüme hemde yarrağına sürdü. Ucunu deliğe ayarladı ve yüklenmeye başladı. Artık herşey onun elindeydi, istesemde numara yapamazdım. Kendimi sıkmama rağmen götüme girmişti. Numaradan,
(Ağğhh!) diye inledim...


Belimden tutup ileri geri hareket etmeye başladı. Birkaç dakika sonra iyice gevşemiştim. Kocam götümü sert sert sikerken, kalçalarımdan çıkan 'Şlap, şşlapp!' sesleri odada yankılanıyordu. Zorlandığımı düşünsün diye, yastığı dişliyordum. Kocam zevk deryasına girmişti. Öyle sert sokuyordu ki, sanki tüm bedeniyle götüme girmek istiyordu. O sırada amımı okşamayı ihmal etmedim. Kocamın boşalacağını anlamıştım. Hırıldayarak boşalmaya başladığı anda, ben de doruklara çıktım. Kasılmalarla devam eden boşalmalar ikimizi de rahatlamıştı. Kendini geri çekip yatağa uzanırken, yanına uzandım! İşte böyle abla!" diyerek sözünü bitirdi.


"Eee, kocan mutlu oldu mu?" diye sordum. Bahar,
"Hemde nasıl abla!
(Vaaoovv! Harikaymış!) diyerek bana sarıldı.
Ertesi gün, hem sabah hemde akşam tekrar sikti götümü!" dedi. Bahar olanları anlattıktan sonra, şimdi asıl konuyu konuşmamız lazımdı. Kaynanasından izni aldığımız için endişelenecek bir durum yoktu. Zaten kocasının da işleri iyi gitmiyordu, paraya ihtiyaçları olduğundan kocası da izin verecekti.
"Bak Bahar, Salı'ya kadar kocandan uzak durman lazım! Salı günü enerjiye ihtiyacımız var! Anlaştık mı?" dedim.
"Tamam abla, merak etme!" dedi.


"Kız! Hele şöyle bir yanıma gel!" dedim. Yanıma gelince,
"Dön de, kocan götünü iyi sikebilmiş mi bir bakayım?" dedim ve eşofmanını dizine kadar indirdim. Beyaz külotunu da indirdikten sonra öne doğru domaldı. O küçük kalçaları, beni bile hasta ediyordu. Götünün yanaklarını iki elimle yanlara ayırdığımda, deliğin ağzı da açılmıştı. İçindeki kızarıklık pembe renkteydi. Parmağımı götüne soktuğumda,
"Ihhh!" diye inledi.
"Kız, çok kolay girdi!" dedim. Gerçekten de gevşemişti. Külotun ıslaklığından kıvama geldiği anlaşıyordu. Parmağımı birkaç kez ileri geri hareket ettirdim. Daha fazla devam etmek isterdim, ama boşalmasını istemiyordum. Parmağımı geri çekerek eşofmanını yukarı çektim.
"Bu günlük bu kadar yeter! Yarın genel bir temizlik yaparız, kılları yok ederiz!" dedim. Bahar, "Tamam abla!" dedikten sonra başka konulara geçtik. Çayımızı kahvemizi içtikten sonra evine yolcu ettim...

...........

Salı günü hızla yaklaşıyordu. Pazartesi öğlen saat 13:30 gibi telefonum çaldığında yatak odasına yöneldim. Arayan numaraya baktığımda, (Aytan abla) arıyordu. Kocam anlamasın diye Nazmi yerine (Aytan abla) olarak kaydetmiştim. Nazmi yumuşak ses tonuyla,
"Selam bebeğim, ne yapıyorsun?" diye sordu. Ben de,
"Ne yapayım aşkım, ev işleri işte!" diye cevap verdim. Nazmi,
"Yarın geliyorsunuz değil mi? Seni çok özledim!" dedi. O an ateşimin yükseldiğini hissettim. Ben, "Şey, bilmem ki, çok mu özledin beni?" diye naz yaparken, Nazmi,
"Özlemek te laf mı, senin için deliriyorum kız! Biliyor musun canım, yarın harika bir gün olacak!" dedi.


Doğrusu, bir erkek tarafından arzu edilmek, harika bir duyguydu. Bunu benim konumumdaki bir kadın daha iyi anlayabilirdi. Bu yasak ilişki, tehlikeli olduğu kadar, inanılmaz heyecan veriyordu. 15 yıl boyunca kocamı aldatmamış biriyken, şimdi bir başka dünyada yaşıyor gibiydim. Geçmişe baktığımda, bütün bu yaşananlar, evimize internetin girmesiyle başlamıştı. Nazmi'yle başlayan sanal ilişkimiz, kazasız belasız bu günlere kadar gelmişti. Etrafta bu kadar genç ve güzel kız varken, Nazmi'nin benimle ilgilenmesi, ona duyduğum sevgiyi daha da artırıyordu.


Nazmi'nin, "Alooo! Ordamısın bebeğim?" demesiyle kendime geldim.
"Haa, buyur aşkım?" dedim.
"Beni duymadın galiba? Yarın özel misafirlerimiz var!" dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Biraz düşündükten sonra,
"Aşkım yaa, ben seninle olmak istiyorum!" dedim. Nazmi,
"Biliyorum! Biliyorum canım! Bak dinle, bu arkadaşlar önemli kişiler. Umarım beni mahcup etmezsiniz!" dedi. Ben ancak,
"Şeyy, bilmem ki?" diyebildim. Daha sonra Nazmi işinin olduğunu söyleyip, telefonu kapattı.


Düşünceli bir şekilde evin içinde dolanmaya başladım. O sırada gözüm aynaya ilişti. Kendime bakarken yüzümün pembeleştiğini, adeta kızardığını gördüm. Kendime bakarken,
(Kızım, yarın işin iş! Seni kim olsa siker!)
diye düşündüm. Kendimi incelemeye devam ediyordum. Kırmızı dolgun dudaklarım, kaşlarla uyumlu siyah iri gözlerim, her erkeği baştan çıkaracak güzellikteydi. Aslında, Nazmi'yle tanışmadan önce kendimi hiç beğenmezdim. Oysa şimdi daha farklı düşünüyordum. Daha sonra, eteğimi yukarı çekip süt beyaz bacaklarıma baktım. Ardından sırtımı dönerek, büyük ama biçimli kalçalarıma baktım. Bembeyaz, kabak gibi pürüzsüzdü. İçimden,
(Offf! Bu götü ben bile sikerim!) diye geçirdim. Kalçalarımın arasına girmiş tangam öylesine seksiydi ki, ben bile sulanıyordum. İnsanın kendi kendine sulanması inanılır gibi değildi!


Kendime bakmak hoşuma gitmişti. Amımın sulandığını hissettim. Tangam da ıslanmıştı. Tangamı çıkardığımda, arka deliğimin büyüklüğü beni endişelendirmişti. Kalçalarımı gerdiğimde deliğimin içini rahatça görebiliyordum. Koyu kahve renkli deliğin çevresi su bardağının dibi kadar büyüktü. Bu görüntü bile, yediğim yarrakların kalınlığını anlatır gibiydi. Nazmi'nin kol gibi yarrağını yedikten sonra götümün deliği bu hale gelmişti. Ama ne hikmetse, götümün bu halini bir tek kocam fark edemiyordu. Bana güvendiği için, kendisini aldatabileceğim aklından bile geçmemişti. Kocama göre, ben cahil bir kadındım. Böyle şeylerden anlamazdım. Doğrusu, evlendiğimde cinsel yönden fazla bilgim yoktu. Nazmi'yle tanıştıktan sonra her şey değişmişti.


Şimdi bunları düşünmenin zamanı değildi. Kendime bakım yapmam gerekiyordu. Vücudumdaki kıllar uzadığından temizlemem gerekiyordu. İki saat kadar uğraştıktan sonra vücudumu tertemiz yaptım. Her yerim  parlıyordu. Temizlik işi bitince banyoya girdim. Küvetin içine bir müddet uzandım. Banyodan çıktıktan sonra, üstüme tişört, altıma ise sadece etek giydim. Etrafı toparlayıp temizledikten sonra ocağa çay koydum. Çay demlenirken sandalye alıp balkona geçtim. Sokakta oynayan çocukların sesi curcunayı andırır gibiydi. Donuk gözlerle sağa sola bakıyordum.


O sırada karşı binanın önünde oturan bir genci farketmiştim, ara sıra bana doğru bakıyordu. Marangozda çalışan bir elemandı. Markete yada ekmek almaya çıktığımda dükkanın önünde durur, çaktırmadan bakardı. Birkaç kez göz göze gelsek te, o anlık bir bakıştan öteye giden bir şey değildi bu. Bakmasından rahatsızlık duymadan oturmaya devam ettim. İçimden,
(Eminim beni sikmek için can atıyordur!) diye geçirdim. Bunu düşünmek bile amımı ıslatıyordu. "Offf, Of!" diye mırıldandım. Öylesine doluydum ki, içimdeki enerji beni azdırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Biraz daha oturacak olsam orgazm olabilirdim, çünkü o sırada elim eteğimin altındaydı.


Toparlanıp mutfağa geçtim. Çayımı yudumlarken, yarın olacakları düşünmeye başladım. Yaşadığım olayları bir bir aklımdan geçirirken, geldiğim noktaya inanamıyordum. Evli bir kadın olmamın yanında, iki de çocuğum vardı. Yanlış bir yolda olduğumu bilerek nefsime yenik düşüyordum. Birçok kişi benim gibi davrananlara bir çok sıfat yapıştırabilirdi. Fakat ben bundan zevk alıyordum. Hayatım boyunca mutlu olmadığım kadar mutlu olabiliyordum. Toplum buna ne derse desin benim için bu kendimi keşfetmek ve özgürlükten öte bir şey değildi.
Bu duygu ve düşünceler içinde akşamı yapmıştım. O gün Bahar'dan ses seda çıkmamıştı. Akşam yemeğinden sonra kocama yorgun olduğumu söyleyip, yatmaya gittim. Ama hemen uyuyamadım, bir süre yatakta bir sağa bir sola dönüp durdum. Ne zaman uyuduğumu ve kocamın yatağa ne zaman geldiğini hatırlamıyorum.


Salı sabahı uyandığımda, saat 8:00 olmuştu. Sıkıştığım için kalkıp tuvalette gittim. İşeme esnasında, götümden de osurukla birlikte bir şeyler püskürdü. O anda dizime kadar indirdiğim külotuma gözüm takıldı, külodum da garip bir ıslaklık vardı. Belki de uykumda orgazm oldum diye düşündüm. İyice temizlendikten sonra mutfağa geçtim. Çay suyu koyduktan yarım saat sonra kocama seslendim,
"Aşkım kalk! Kahvaltı hazır!" diye. Kocam uykulu gözlerle bana bakıp,
"Kombiyi yakar mısın canım, banyo yapmam lazım!" dedi. Bir anlam vermesem de, gittim kombiyi yaktım. Biraz sonra kocam da kalktı ve banyo yaptıktan sonra mutfağa geldi. Kahvaltı yaparken yüzüme bir garip bakıyordu.
"Neden öyle bakıyorsun?" diye sordum.
"Hiiiç, öylesine bakıyorum işte!" dedikten birkaç saniye sonra ağzındaki baklayı çıkardı,
"Öyle tatlı uyuyordun ki, gece dayanadım canım..." dedi. Yaptığını anlatınca ise çok şaşırdım. Ben uyurken kocam götümü sikmiş ve benim ruhum bile duymamış.


Kocama sitem eder gibi,
"Götümü ne hale getirdiğinin farkında mısın!" dedim.
"Nesi var kız?" dedi.
"Tabi, tabi! Nesi olacak ki,!" dedim. Bu durumun sorumlusu kedisiymiş gibi onu suçluyordum. Söyleyecek bir şeyi olmadığı için dediklerimi kabullenip,
"Tamam, tamam! İşe gitmem lazım, ben çıkıyorum!" dedi. Ben de,
"Yanlış anlama kocacığım, amacım seni üzmek değil, sadece bilmeni istedim!" dedikten sonra,


"Aşkım yaa, bugün Bahar'la bir arkadaşa gideceğiz!" dedim. İzin verince de,
"Ama biraz geç dönebiliriz... Akşam sekiz yada dokuz gibi!" dedim. Kocam,
"O saate kadar ne yapacaksınız ki?" dedi. Ben de,
"Kına gecesi var da, oraya gideceğiz!" dedim.
"Kimin kına gecesi?" diye sorunca,
"Sen tanımazsın!" deyip kestirdim.
"Geç kalma, dokuzda evde ol! Çocuklar aç kalmasın!" dedi. Boynuna sarılıp dudaklarından öptüm,
"Merak etme aşkım!" dedim.


Kocamı işe gönderince iyice rahatlamıştım. Öylesine heyecanlıydım ki, içim kıpır kıpır olmuştu. Çocukların seslenmesiyle kendime geldim. Saate baktığımda 10:00'a geliyordu. Hemen kahvaltılarını hazırladım. Kahvaltılarını bitirdiklerinde,
"Çocuklar, ben bugün bir arkadaşıma gideceğim. Akşam da geç döneceğim. Şu 20 TL'yi alın, acıkınca bir şeyler alıp yersiniz. Tamam mı?" dedim. Parayı görünce hemen atıldılar,
"Tamam anne! Döner'le Kola alırız!" deyip, parayı da paylaştılar.
"Yalnız, sağa sola gitmeyin! Kimseyle dalaşmayın! Anlaştık mı? Anahtarı da almayı unutmayın!" dedim.
"Tamam anne! Merak etme sen!" dediler ve hazırlanıp dışarı çıktılar.


Zaman epey ilerlemiş, saat 11:00'e geliyordu ve Bahar'dan henüz ses seda yoktu. Telefonu alıp Bahar'ı aradım. Birkaç saniye çaldırmıştım ki, telefonu Nadide teyze açtı. Kendimi tanıttıktan sonra Bahar'ı sordum. Hazırlandığını, birazdan çıkacağını söyledi.
"Geç kaldık, biraz acele etsin Nadide teyze!" dedim.
"Tamam kızım, geliyor!" dedi. Teşekkür edip telefonu kapadım. Duş almak için banyoya giderken, kapı çaldı. Bahar'ın geldiğinden emin olduğum için kapıyı açtım. Gerçekten de gelen Bahar'dı. Sade bir makyaj yapmış, yüzü gülüyordu. Sarılıp kucaklaştıktan sonra,
"Geç kız geç, içeri geç!" dedim. Hal hatır sorduktan sonra içeri geçip oturduk.


Bahar siyah bir Döpiyes elbise giymişti. Etek boyu diz kapağını ancak kapatıyordu.
"Bu ne güzellik! Elbisen de çok yakışmış!" dedim. Gerçekten çok güzel görünüyordu. Ufak tefek bu minyon tipli kadın yaşını hiç göstermiyordu. İltifatım üzerine Bahar gülümseyerek teşekkür ettikten sonra,
"Ee abla, ne yapıyoruz?" diye sordu. Yarı şaka yarı ciddi,
"Ne o kız, azdın mı yoksa?" diye sataşınca, ikimiz de kahkahayı bastık.
"Sen otur, ben önce bir duş alayım!" deyip banyoya geçtim.


Birkaç dakika içerisinde duşumu alıp yıkandıktan sonra, götümün içini de temizlemeye karar verdim. Adım gibi biliyordum ki, götten de sikeceklerdi.  Bunun için lavman yapmam gerekiyordu. Daha önce internette gördüğüm bir ekipmanı satın almıştım. Plastik bir şişe ve üzerinde ince bir ucu vardı. Şişeye su doldurarak ucunu götüme soktum. Şişeyi sıkararak içindeki suyun içine akmasını sağladım. Aynı anda kendimi sıkarak içime dolan suyu tekrar geri bıraktım. Aynı işlemi üçüncü kez tekrarlarken,
"Ne yapıyorsun abla?" sesiyle irkildim. Kapı açık olduğundan Bahar beni izliyordu.
"Ne yapacam kızım, bağırsaklarımı temizliyorum! Biz tedbirimizi alalım da, ne olur ne olmaz! Bence sen de temizlemelisin!" dedim. Bahar,
"Nasıl yapacağım ki?" dediğinde,
"Bu şişeye su doldurup onunla barsaklarını yıkayacak, sonra da içine dolan suyu birden bırakacaksın işte!" dedim.


Suyu kapatıp duştan çıktım ve
"Nasıl, temiz olmuş mu?" diyerek domalıp, Bahar'a kalçalarımı gerdim. Bahar kahkaha atarak,
"Abla yaa, senin delik ne kadar açılmış, içi görünüyor!" dedi.
"Boş ver deliği, içi temiz mi?" diye sordum.
"Evet, tertemiz!" dedi.
"İyi, ben giyinirken sen de temizlen!" deyip çıktım banyodan. Bahar dediğimi yaparken ben de yatak odasında üzerimi giyinmeye başladım. Pembe renkli şeffaf tanga takımını giydim. Aynaya bakınca çok seksi görünüyordum. Göğüslerim minicik sütyene sığmıyordu. Sonra beyaz bir badimi ve siyah eteğimi giydim. Yüzüme azda olsa makyaj yaptım. Dudaklarıma da renksiz ruj sürdüm. Sonra da saçlarımı topuz yaptım. En son, yakası kapalı olan ve kalçalarımı örten yazlık kabanımı üzerime geçirdim. Artık hazırdım.


"Bahaaar!" diye seslendim.
"Efendim abla!" dedi.
"Gelsene kız, bitmedi mi işin?" dedim.
"Bir saniye abla geliyorum!" dedi. Az sonra yanıma geldiğinde ona, "Nasıl? Olmuşmuyum?" diye sorunca,
"Abla be harika olmuşsun!" dedi. Teşekkür ettikten sonra, temizlik işini halledip halletmediğini sordum. Evet anlamında başını sallayınca,
"Bence tedbir almakta yarar var. Nazmi ve Kemal götten sikmekten zevk alıyorlar. Buna hazırlıklı olmak lazım!" dedim. Bahar,
"Ama abla, kocamımkine göre onların yarrakları hem uzun, hemde çok kalın!" diye söylenince, "Merak etme kızım alışırsın, alışırsın! O küçük götünü birkaç kez daha siktiler mi, sen de zevk almaya başlarsın!" diyerek rahatlatmaya çalıştım. Bahar,
"Abla, sen Nazmi ile, ben de Kemal ile takılırım, ne dersin?" dedi.
"Tamam canım! Sen nasıl istersen!" diyerek onun isteğini kabul eder gibi cevap verdim. O an içimden,
(Zavallı Bahar, yiyeceğin yarrakları bir bilsen!) diye geçirdim.


Saat 12:30'a geliyordu. Çoktan çıkmamız gerekiyordu, ama henüz Nazmi'den de telefon gelmemişti. Su içmek için mutfağa geçtiğim sırada, beklenen telefon nihayet çalmıştı.
"Efendim!" dedim.
"Aşkım, ben Nazmi!" dedi. Sesini duymak beni heyecanlandırmıştı. Bahar, (Kim o?) der gibi işaret etti. Ben de sessizce,
"Nazmi!" dedim. Bahar'ın yüzüne baktığımda onun da heyecanlandığını farkettim. Nazmi,
"Ben geliyorum, siz de çıkın! Aynı yerden alırım sizi!" dedi. "Tamam!" diyerek telefonu kapadım.


Apartmandan gören falan olursa, temizliğe gittiğimiz sanılsın diye yanımıza çanta aldık, içine de birkaç eşya koyduk.
"Çıkalım Bahar!" dedim. Ayakkabılarımızı giydikten sonra kapıyı kilitleyip çıktık. Apartmanın kapısından çıkarken Nadide teyze balkondaydı. Bahar'a seslenip,
"Kızım, çalışırken onları mı giyeceksiniz?" dedi. Ben de çantayı gösterip,
"Nadide teyze, çantaya eski elbise koydum!" dedim.
"İyi o zaman, kendinize dikkat edin. Fazla geç kalmayın!" dedi.
"Sen merak etme Nadide teyze!" dedim. Arkamıza bakmadan hızlı adımlarla minibüs yoluna doğru yürüdük.


Buluşma yerine yaklaştığımızda, Nazmi'nin beyaz arabası yolun kenarına durmuş bizi bekliyordu. Etrafı kontrol edip araca doğru yürüdük. Ben Nazmi'nin yanına, Bahar arkaya oturdu. Kısa bir hoş beşten sonra gaza bastı. İkimize de iltifat edip güzelliğimizden bahsediyordu. Nazmi'nin iltifatları uzun süre devam etti. Kartal'daki mezarlığın ordan sahil yoluna çıktık. Herzaman gittiğimiz evi çoktan geçtiğimizi farkettim. Nazmi'ye,
"Burası Bostancı değil mi?" diye sordum.
"Evet, Bostancı!" dedi. Neden geldiğimizi sorduğumda,
"Çengelköy'de bir arkadaşım var, onun villasına gidiyoruz!" dedi. Doğrusu biraz çekinmiştim. Gözüm arkada oturan Bahar'a ilişti, anlamsız şekilde bana bakıyordu. Nazmi,
"Korkmayın kızlar! çok eğleneceğiz!" dedi.


20 dakika sonra etrafı duvarla çevrili bir villanın kapısında durduk. Nazmi telefon edip bahçe kapısını açtırdı. İçeri girdiğimizde gözlerime inanamadım. İnanılmaz güzellikte kocaman bir villa karşımızda duruyordu. Bahar,
"Abla bu ne yaa! Çok güzel bir yer?" dedi.
"Evet, çok güzel!" dedim. Etrafta kimse hiç yoktu. Nazmi'nin,
"Geldik kızlar!" demesiyle kendimize geldik. Hep beraber araçtan indik. Villanın giriş kapısına vardığımızda, 50 yaşlarında bir hizmetçi kadın kapıyı açtı ve
"Hoş geldiniz!" dedi. Tebessüm ederek,
"Hoş bulduk!" dedik. Nazmi bize,
"Siz içeri geçin, benim biraz işim var, birazdan geleceğim!" deyip tekrar arabasına bindi...


Nazmi arabasıyla uzaklaşırken, biz geniş bir salona geçtik. Çok güzel döşenmiş salonda, inanılmaz mobilyalar vardı. Hizmetçi kadın,
"Beni takıp edin lütfen!" dedi. Peşinden giderek merdivenlerden bir üst kata çıktık. Geniş koltukları olan bir odaya geldiğimizde, oturmamızı söyledi. Hizmetçi kadın odadan çıkınca, Bahar,
"Çok güzel bir ev, kimin acaba?" dedi. Ben de,
"Bilmiyorum, ama gerçekten çok güzel bir yer!" dedim. Bahar parmaklarını çıtlatırken heyecanlı olduğu her halinden belli oluyordu. Konuşmadan sağa solu inceliyorduk ki, hizmetçi kadın yine geldi. Tepside iki bardak içeceği ikram ederken,
"Buyrun lütfen!" dedi. Değişik bir tadı vardı, ama güzeldi. İçeceklerimizi yudumlarken Bahar'la sohbet etmeye devam ettik. Neler olacağını bilmiyorduk, ama bu çokta önemli değildi.


İçeceklerimizi bitirmiş beklerken, bedenim yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı. Bahar'a,
"Burası çok mu sıcak?" diye sordum. Bahar,
"Bilmem abla, ama bana da bir şeyler olmaya başladı!" dedi.
"Nasıl yani?" dedim. Bahar,
"Ne bileyim, sanki amım karıncalanıyor!" dediğinde, aynı şeyleri yaşadığımı hissettim. Sonra aklıma, kadının verdiği içecek geldi. Galiba içine azdırıcı ilaçlardan koymuştu. Gerçi koymasaydı da, buraya neden geldiğimiz belliydi, ne olacaksa biran önce olsun istiyordum.


Alt kattaki kapının sesini duyduk. Az sonra Nazmi ve Kemal yukarıda belirdiler. Nazmi,
"Selam hanımlar!" dedi. Bahar'la yerimizden kalkıp onlara doğru yürüdük. Samimi bir şekilde birbirimizle kucaklaşıp öpüştük. Ben tebessüm ederek Nazmi'ye,
"Nerede kaldınız yaa!?" diye sorunca,
"Geldik bebeğim! Çok mu özlediniz!" dedi. Ben Nazmi'yle konuşurken, Kemal Bahar'ı dudaklarından kapmış öpüyordu. Kemal iri yarı biriydi, Bahar yanında ufak tefek kalıyordu. Bahar'ın kalçalarını ve göğüslerini okşadıktan sonra bana dönüp,
"Ee güzelim, sen nasılsın bakalım?" dedi. Benimle de ilgilenmesi hoşuma gitmişti.
"İyiyim Kemal'cığım! Siz nasılsınız?" diye karşılık verdim. Kemal,
"Ben de iyiyim!" dedi. Nazmi,
"Bu kadar hasret yeter! Şimdi aşağı inelim, Naciye'yi bekletmeyelim!" dedi.


Merakla arkalarından yürüdük. Aşağı indiğimizde, bir kadın oturuyordu. Şaşkın bir şekilde Nazmi'ye baktım. Nazmi,
"Sizi tanıştırayım!" dedi. Önce bizi tanıttı, sonra,
"Bu güzel bayan da Naciye!" dedi. Tanıştırma faslı bitince Naciye'nin yanındaki koltuğa oturduk. Yan gözlerle Naciye'yi süzüyordum. Çekingen bir hali vardı. Evli olup olmadığını bilmiyordum, ama 25-30 yaşlarında, hafif kilosunun yanında yüzü beyaz tenli biriydi. Naciye'ye,
"Evlimisin?" diye sordum. Naciye biraz duraksadıktan sonra, 2 yıl evli kaldığını, sonra da boşandığını söyledi. Ben Naciye'yle sohbet ederken, Bahar'ın yanımızda olmadığını farkettim. (Nereye gitti bu kız?) diye sağa sola bakınırken, Naciye anlamış olacak ki,
"Az önce yukarı çıktı!" dedi...


Aradan yarım saat geçtiği halde Bahar halen ortalıkta yoktu. Kemal'le seviştiğinden emindim. Ben Bahar'ı merak ederken, Nazmi merdivenlerden inerek yanımıza geldi. Sıranın bende olduğunu düşünürken, o Naciye'ye yöneldi. Elinden tutarak,
"Gel güzelim!" dedi. O an çok bozulmuştum. Üstelik bana bir şey demeden Naciye'yle birlikte yukarı çıkmıştı. Tek başıma bırakılmak beni hayli üzmüştü. Olanlardan haberim yoktu, ama yukarıda sikiştiklerinden emindim. Sıkıntılı bir halde otururken, hizmetçi kadın elinde tepsiyle yanıma geldi ve
"Seni anlıyorum, iç, rahatlarsın!" dedi. Kadının yüzüne baktım ve bardaktaki şeyi içtim, sonra da, "Bahar'la Naciye yukarıda ne yapıyor?" diye sordum. Hizmetçi kadın sırıtarak,
"Senin ufaklık iyi sikişiyor!" dedi. Bir şey diyemedim, ama bu beni incitmişti.


Hizmetçi kadın parmağıyla işaret ederek,
"Gel benimle!" dedi. O önde, ben arkada, peşinden gittim. Odalara doğru yürürken inleme sesleri artmaya başlamıştı.
'Ahh! Ooh!' ve 'Şlap! Şlup!' sesleri koridorda ardı ardına yankılanıyordu.
"Seninki bu odada!" dedi. Neler olduğunu görmüyordum, ama inleme sesi Bahar'a aitti. Bahar, "Ahhyy! Ohhyyy! Aayyyhhh! İihh! Oohh!" diye inledikçe inliyordu.
Orada durmak moralimi bozmuştu. Nazmi'nin bulunduğu odanın kapısına yöneldim. Oradanda inleme sesleri geliyordu. Tam o sırada Naciye'nin sesini duydum.
"Çok acıyor! yavaş lütfen!" diyordu. Naciye sonra,
"Aaaağğhh!" diye bağırmıştı. Sanırım Nazmi şimdi Naciye'yi götten sikiyordu.


İçerden gelen sesleri duymak beni iyice azdırmıştı. Sikilmek istiyordum, ama beni sikecek kimse yoktu. Yüzüm kızarmış, bedenimi ateş basmıştı. O sırada hizmetçi kadına baktım, yüzünde tebessüm beni izliyordu. Sonra hizmetçi kadın,
"Seni anlıyorum!" dedi, elimden tutup beni başka bir odaya soktu. Odanın ortasında kocaman bir yatak vardı. Hizmetçi kadın dolabın içinden çeşit çeşit yapay yarraklar çıkarıp,
"Ben senin ateşini söndürürüm!" dedi. Yanıma yaklaştı, düğmelerimi teker teker çözmeye başladı. Ben bir şey yapmadan onu izliyordum. Montumu çıkardıktan sonra sıra badime gelmişti. Onu da çıkardı. Bu yaşlı kadın ilgimi çekmiyordu, ama karşı da çıkmıyordum...



Sonraki Bölüm...