Paralı seks etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Paralı seks etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tembel Kocam (Bölüm 4)


(Bu hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. Hikayeye ait diğer bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.)

Saatin alarmıyla zor bela uyandım. Bir iki saatlik uyku yetmemişti. Üstelik kayınpederim amımı götümü dağıtmıştı. Resmen ruh gibi gittim iş yerine. Kendime gelmek için içtiğim kahvelerin sayısını hatırlamıyorum. Ali bey büroya öğleye doğru geldi. Onun da gözünden kaçmamıştı uykusuz olduğum. Gülerek,
"Ne o fıstık, sabaha kadar beşik mi salladın?" diye sordu. Ben de içimden (Ne beşiğinden bahsediyorsun, yarak yedim, yarak!) diye geçirdim,

"Yok, midem ağrıyor, sabaha kadar uyuyamadım, mideme kramplar giriyor!" dedim.

"Geçmiş olsun güzelim! Ozaman bugün seni fazla yormayayım!" dedi. Anlayışı için teşekkür ettim. Kahvesini götürdüm, işimin başına döndüm.

Aklım görümcem de kalmıştı, acaba kayınpederim azarlamış mıydı onu? Yada dövmüş müydü? Gerçi bana söz vermişti yapmayacağına dair, ama yine de merak etmiştim. Aradım görümcemi. Fakat görümcemin cep telefonu kapalıydı. Daha da meraklanmıştım şimdi. Mesaim bitene kadar birkaç kez daha aradım, yine kapalıydı. İyiden iyiye kaygılanmaya başlamıştım, kızın başına kötü bir şey geldi diye.

Akşam eve girdiğimde bir sürprizle karşılaştım. İlk defa başıma geliyordu böyle birşey. Kayınpederim kendi elleriyle sofrayı hazırlıyordu. Salondaki masayı donatmıştı. Güzel yemekler vardı. Porselen takımları çıkarmıştı. Mumlar falan yakmış, çiçekler vardı. Bir ufak rakı ve bir şişe de şarap! Müzik setinden slow şarkılar çalıyordu. Görümcem yoktu ortalıkta. Kayınpederim beni görünce,

"Hoş geldin aşkım, hemen sofraya buyur!" dedi. Bana salonun ortasında çekinmeden 'Aşkım' dediğine göre, görümcem evde değildi. Sofraya otururken görümcemin nerede olduğunu sordum. Kayınpederim de gülerek,

"Trabzon'daki teyzesinin yanına gönderdim! Bir süre orada kalsın da, biz de seninle evde başbaşa kalalım diye düşündüm!" dedi.

Ne diyebilirdim ki,

"İyi etmişsin aşkım!" dedim, oturdum sofraya. Bana şarap doldurdu, kendine rakı. Şarabı da ilk defa içiyordum. Yemeğimizi yedik, içkilerimizi içtik. 3. kadehten sonra benim kafam iyi olmaya başlamıştı. Kayınpederim, sanki onun kendi karısıymışım da, yeni evlenmişiz de balayına çıkmışız gibi, beni şımartıyordu. Bu ilgiyi oğlundan bile görmemiştim.

"Kafam dönüyor, galiba sarhoş oldum!" dediğimde, beni kaldırdı ve kucağında yatak odama taşıdı. Yatak odama girdiğimizde bir kere daha şaşırdım. Orada da mumlar yanıyordu. Yatağımın üzerine gül yaprakları serpmişti.

Beni nazikçe yatağa bıraktı. Kendi elleriyle soydu, sonra kendisi soyundu. Ayak uçlarımdan öpüp yalayarak yukarılara çıktı. Vücudumda öpüp yalamadığı, emmediği yer bırakmadı. Göğüslerimi, amımı, götümün deliğini, beni bir kez orgazm edene kadar yaladı. Hiç acele etmiyordu bunları yaparken. Keyfini çıkara çıkara öpüp yalıyor, emiyordu. Ben de gözlerimi kapamış, zevkten uçuyordum tabii. Bir saattir yalıyordu her yerimi. Ben artık ikinciye orgazm olmak üzereydim,

"Hadi gir içime!" diye inlemeye başladım. Ama kayınpederim yalamaya devam ediyordu. Çıldırıyordum, biran önce o yarağı amımda istiyordum. Dayanamadım ve birden doğruldum, kayınpederimi sırtüstü yatırdım.

Yarağını biraz yalayıp, bolca tükürükle ıslattım. Sonra hemen üstüne çıktım, elimle yarağını amımın deliğine hizalayıp oturdum üstüne. Amımı yardıra yardıra aldım köküne kadar içime o koca başlı yarağı. Amımın içini doldurmuştu yarağı. Hemen zıplamaya başladım. Deli gibi zıplıyordum. Kayınpederimin yüzünde bir gülümseme, kollarını başının altına koymuş, zıplayışımı keyifle seyrediyordu. Ben de gözlerinin içine baka baka zıplamaya devam ediyordum, inleye inleye. Orgazm olup boşalmıştım, ama zıplamaya devam ettim bir süre daha. Sonra halim kalmadı, yığıldım kaldım öylece. Kayınpederim daha boşalmamıştı, yarağı içimde kütük gibi duruyordu. Onun da boşalmasını isterdim, ama yorulmuştum.

Kayınpederimin üstünde bir süre kalıp, biraz kendime gelince kalktım. Yatağa dört ayak domaldım, siksin diye. Ama kayınpederim halen kolların başının altında, gülümsüyordu sadece. Yarağı kazık gibi, göbeğine yapışmıştı, kalp gibi atıyordu. Döndüm,

"Ne oldu, niye gülüyorsun? Sikmeyecekmisin beni?" diye sordum. Doğruldu,

"Sikeceğim tabii ki, ama sana bir hediye aldım, çok hoşuna gidecek!" dedi ve yastığın altından bir paket çıkardı, verdi. Merakla açtım paketi. İçinden, aynı gerçek yarak gibi, ten rengi, damarlı, plastik yarak çıktı.

"Hoşuna gitti değil mi, titreşim özelliği de var, altındaki siyah kısmı çevir bak, titreşmeye başlıyor!" dedi. Dediği kısmı çevirdim, hakikaten plastik yarağın başı ve gövdesi titreşmeye başladı.

"Titreşim hızını ayarlayabiliyorsun!" diyerek elimden aldı, altındaki kısmı biraz daha çevirdi. Şimdi daha çok titreşiyordu.

Ben halen dörtayak pozisyonunda duruyordum. Plastik yarağı yüksek titreşimdeyken arkadan amıma soktuğunda bir tuhaf oldum. Salatalıktan çok daha iyi idi bu alet, amımın en ücra köşesini bile uyarıyordu. Arda bir de sokup çıkarıyordu.

"Bir elinle tut da çıkmasın!" diyerek bana devretti. Artık kendim sokup çıkarıyordum. Kayınpederim de götümün deliğini yalamaya başladı. Götümü sikecekti.

"Bir saniye çıkar aleti!" dedi. Aleti amımdan çıkardığımda, kayınpederim yarağını tükürükleyip, biraz uğraştan sonra götüme girdi.

"Şimdi tekrar sok amına!" dedi. Tekrar sokarken sanki amım daralmış gibi hissettim. Kayınpederim de götüme pompalamaya başlayınca ben zevkten kudurdum. Ve çığlık çığlığa orgazm olup, resmen işer gibi boşaldım! Hemen benden sonra da kayınpederim boşaldı, götümün içini doldurdu dölleriyle. Zaten uykusuz ve yorgun olduğum için, o gece bir daha sikişmedik. Kayınpederimin kollarında uydum...

Her gün en az bir yarağım vardı artık. Gündüzleri genelde Ali bey büroda tek sikiyordu beni. Bazen yine Mustafa beyle birlikte sikiyorlardı. Birkaç kere de Ali bey büroda yokken Mustafa beyle tek sikiştim. Haftasonları da Cavit beyle Gölbaşındaki villasına gidiyorduk, orada bol bol sikiyordu beni. Evde de kayınpederim sikiyordu. Sürekli Ali bey, Mustafa bey, Cavit bey ve kayınpederim dörtgeni arasındaydım. Ve ben sikildikçe daha daha ister hale gelmiştim, sikişmediğim günü gün saymıyordum. Artık seks manyağı olmuştum sanki, yolda giderken bile erkeklerin yaraklarına bakar olmuştum. Bu arada bankada epeyce bir param birikmişti. Ama harcayamıyordum o parayı. Gerek te yoktu zaten, çünkü her gün bir sürü para alıyordum. Bunun yanı sıra maaş da alıyordum. Gerçi bir kısmını kayınpederime veriyordum, ama yine de çoğu bana kalıyordu.

Akşamları eve geldiğimde hep, kayınpederim yemeği hazırlamış, sofrayı donatmış ve beni bekliyor oluyordu. Bir akşam eve geldiğimde yine yemek hazırdı, ama masada fazladan 3 tabak daha vardı. Bu sefer mumlar ve çiçekler yoktu, şarap da yoktu, onun yerine 2 büyük rakı ve mezeler vardı. Ayrıca Arabesk müzik çalıyordu.

"Hayırdır, misafir mi gelecek?" diye sordum. Kayınpederim de,

"Evet aşkım, arkadaşlarımı yemeğe davet ettim, birazdan gelecekler!" dedi.

"Tanıyormuyum?" dedim.
"Yok tanımıyorsun aşkım, ama merak etme, üçü de çok yakın arkadaşımdır! Göreceksin, çok candan, çok efendi insanlar. Kayınvaliden öldükten sonra, beni birçok kez evlerine yemeğe davet ettiler, altında kalmak istemiyorum! Haa, arkadaşlarımın yanında içmen uygun olmaz diye, bugün senin için şarap koymadım masaya. Meyvasuyu veya meşrubat içersin bu akşam sen de artık, kusura bakma lütfen aşkım!" dedi.
"Önemli değil!" dedim. Merak etmiştim, acaba nasıl insanlardı...

Nihayet gelmişlerdi. Kayınpederim arkadaşlarını,

"Buyrun, buyrun, geçin, hemen sofraya buyrun!" diyerek içeri aldı. Elleri boş gelmemişlerdi. Birinin elinde bir demet çiçek vardı, biri tatlı getirmişti, diğerinde de bir büyük rakı vardı. Hepsine hoşgeldiniz dedikten sonra ellerindekileri aldım, mutfağa gittim. Çiçeği vazoya koyup masaya götürdüm. O sırada kayınpederim sırayla arkadaşlarını takdim etti. Kadir, Şinasi ve Erkan. Sonra da onlara,

"Bu da benim güzel gelinim Hümeyra! Çok hamarattır kendisi, nasıl sofra hazırlamış ama!" dedi. Oysa elimi bile değmemiştim, hepsini kendisi hazırlamıştı. İsmi Erkan olan (Çiçeği getiren),

"Hamarat olduğu belli, yemekler harika görünüyor! Güzelliğine de diyecek laf yok!" dedi. Diğer ikisi de iltifat etti.
Başladık yemeğe...

İçlerinde fizik olarak en düzgün, en uzun boylu, atletik ve yakışıklı olanı Erkan idi. Bana bakarken, benimle konuşurken gözlerinin içi gülüyordu. Erkan'ı daha kapıda ilk gördüğümde kanım kaynamış, içim bir tuhaf olmuştu. Yemek yerken genelde diğerleri kayınpederimle sohbet ediyor, Erkan ise daha çok benimle konuşuyor, sürekli küçük küçük iltifatlar ediyordu. Hiç birşey yapmadan karşımda otursa bile, Erkan'a baktığımda bir tuhaf oluyordum. Bir de dikkatimi çemişti, diğerleri rakıları löp löp götürürken, Erkan çok ağırdan gidiyordu. Diğerlerinin 6. veya 7. dubleleri bitmişken, Erkan'ın daha 2. dublesi nerdeyse dolu duruyordu. Arasıra bardağını kaldırıyor,

"Haydin şerefe!" diye diğerlerine gaz verip, tokuşturuyor, bardağını ağzına götürüyor, ama dudağını değdirip geri bırakıyordu masaya. Bunu bir kez daha yaparken göz göze geldik ve bana gülümseyerek göz kırptı. Ben de diğerlerine çaktırmadan ona göz kırpıp gülümsedim...

Masadaki iki büyük rakı bitmiş, Şinasi'nin getirdiği rakıyı da açmışlardı. O şişe de bitmek üzereyken, Erkan'ın dışında hepsi yamulmuştu, artık konuşurlarken ağzılarından çıkan laflar anlaşılmıyordu. Tuvalete gitmeye kalktıklarında da, ağır çekimde ve yalpalayarak yürüyorlardı. Şinasi zaten zom olmuştu, tuvaletten geri geldiğinde masaya ulaşamadı bile, en yakın koltuğa zor attı kendini. Koltukta sızdı sızacak durumdaydı. Kayınpederimle Kadir de yanyana oturdukları için, birbirlerine yaslanıyordu sürekli. Hatta tuvalete bile birlikte gidip geldiler, birbirlerine destek olarak. Bir tek Erkan'da yamulma falan yoktu, eve ilk geldiği gibi duruyordu, o da hemen hemen hiç içmediğinden dolayı.

Bir ara Erkan da tuvalete gitmek için kalktı. O anda dikkatimi çekti, Pantolonunun önü kabarıktı. Çadırı dikmemişti, fakat kalkmış yarrağını bacağına doğru yan yatırmıştı. Yarağı, sanki cebinde salatalık varmış gibi duruyordu. Kayınpederimle Kadir'in arkasından, bana yine gülümseyip göz kırparak gitti. Daha banyonun kapısını açar açmaz bana seslendi, "
Hümeyra canım, havlu yere düşmüş ıslanmış, temiz havlu varmıydı?" diye.

"Getiriyorum hemen!" diyerek kalktım, dolaptan temiz havlu aldım götürdüm. Ama gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Erkan banyonun kapısı açık olduğu halde, çıkarmış yarağını şarıl şarıl işiyordu. Ben de kapının ağzında elimde havluyla dikilmişim, hayretle Erkan'ın yarağına bakıyordum. Yarağını yandan görüyordum. Yarağının boyu abartısızdı, fakat eğriydi! Eğri derken, Kangal sucuğun yarısı gibi eğriydi. İlk defa öyle bir yarak görüyordum. Şimdiye kadar gördüklerim nerdeyse cetvel gibi dümdüzdü. Amımın karıncalanmaya başladığını hissettim.

Tam işemesi bittiğinde, beni farketmesin diye geri koridora kaçacaktım ki,

"Hoşuna gitti mi?" diyerek bana doğru döndü ve yine gülümseyerek göz kırptı. Ve benim şaşkın bakışlarım altında yarağını lavaboda yıkayıp, havluyu istedi. Şaşkın şaşkın girdim banyoya, havluyu verdim. Yarağını havluyla kuruladıktan sonra yarağını geri pantolonuna koyup, havluyu kirli sepetine attı. O anda farkettim lavabonun yanındaki havlu tertemiz ve kuruydu, yani yere düşüp ıslanmamıştı. Sırf yarağını göreyim diye havlu götürmemi istemişti. Ve yarağı hoşuma gitmişti. O yarağın amıma götüme girdiğini hayal ediyordum ki, Erkan götümü avuçlayıp,
"Umarım bu gece hemen uyumazsın canım!" dedi ve beni banyoda öyle şaşkın şaşkın bırakıp, salona gitti.



Erkan banyodan çıktıktan sonra, ben bir iki dakika daha kaldım. Halen şaşkınlıktan ve heyecandan dizlerim titriyordu. Elimi yüzümü yıkadım kendime gelmem için, sonra ben de salona geçtim. Erkan, zaten yamulmuş kayınpederimle ve Kadir'in kadehlerini yeniden doldurmuş,

"Hadi beyler kaldırın, şerefe, en kötü günümüz böyle olsun!" diyerek, onları iyice zom etmek için gaz veriyordu. Geldiklerinde yanlarında getirdikleri şişe de bittiğinde, Erkan kayınpederime,

"Biz artık kalkalım, ben elemanları evlerine bırakayım! Bak rakı da bitti zaten!" dedi, boş rakı şişesini tepesi aşağı çevirip sallayarak. Ama kayınpederim,

"Yok yav, valla mı? Harbi bitti mi? Dur, dur, bir şişe Viski olacaktı odamda... Almanya'daki biraderin hediyesi... Onu getireyim!" diye kalktı. Ama ilk adımında sendeledi, düşecek gibi oldu. Erkan kalktı hemen, koluna girdi kayınpederimin. Kadir ise kahkahalarla gülüyordu kayınpederimin haline, ama kendi hali daha berbattı, sandalyeden düştü düşecek gibi oturuyordu.

Erkan kayınpederimle bir iki adım ilerledi, ama kayınpederimi zapt edemiyordu. Hemen ben de kalktım yardıma, bir koluna da ben girdim kayınpederimin. Odasına kadar gitmeyi bırak, ilk boş koltuğa kadar anca gidebildik. Kayınpederimi koltuğa oturtmak zorunda kaldık. Kayınpederim koltuğa yayıldı, doğru düzgün oturamıyor, ama halen,

"İçerde Viski var, Viski içeceğiz daha!" diyordu. Erkan da,

"Tamam, ben getiririm, sen otur!" diye geçiştirmeye çalışıyordu. Kayınpederim bozuk plak gibi, 

"Viski'm nerde kaldı yav? Getirsenize Viski'mi!" diyordu. Meğer sarhoş avutmak ne kadar zormuş. Erkan baktı olacak gibi değil, bana göz kırparak,

"Hadi canım, şu Viski'yi bulup getirelim!" dedi. "Tamam!" dedim. Ben önden, Erkan arkamdan kayınpederimin odasına gittik.

Ben Viski'nin yerini biliyordum, bir defa kayınpederimin odasını temizlerken dolabın birinde görmüştüm. Tam dolaba yönelmiştim ki, Erkan aniden kolumdan tuttuğu gibi, beni ellerim yatağa gelecek şekilde domalttı. Eteğimi belime topladı, külodumu yana çekti, fermuarını indirip yarağını çıkardı, amıma bir seferde kökledi. Bir eliyle omzumdan, diğer eliyle kasığımdan tutup, hızla gidip gelmeye başladı. Fakat nasıl şiddetli ve hızlı pompalıyordu öyle, beynim kafatasımdan dışarı fırlayacak gibi hissediyordum. 2-3 dakika demeden ben orgazm olup boşalmıştım. Heyecandan ve zevkten dizlerim, kollarım zangır zangır titriyordu. Sanki ayağımın altından yer çekiliyordu. Kollarımın da dermanı kalmamış, yapışmıştım yatağa. Erkan son bir kez kökleyip, amımı doldurdu dölleriyle. Yarağını amımdan çıkarıp, beni çevirdi ve yarağını ağzıma verdi. Yalatıp temizlettikten sonra yarağını geri pantolonuna soktu ve fermuarını çekti. Sonra da hiç birşey olmamış gibi,

"Viski nerede?" diye sordu.

Ben böyle kısa ama şiddetli sikiş görmemiştim, adam 3 dakikada sikip bitirmişti beni. Zorla ayağa kalkabildim. Dolaptan Viski'yi çıkardım, verdim. Başka da bir şey konuşmadan odadan çıktık. Salona vardığımızda, Kadir de oturduğu sandalyeden kalkmış, kayınpederimin yanındaki koltuğa yayılmış, sızmıştı. Kayınpederim ise, gözlerini açacak hali yoktu, fakat halen durmadan Viski'sini soruyordu. Erkan,

"Bak getirdim Viski'ni!" deyip, bir bardak doldurup uzattı kayınpederime. Kayınpederim elini uzattı, ama bardağı tutamadı. Bardağı görmüyordu bile. Bunun üzerine Erkan kendi eliyle içirdi, kayınpederimin üstüne başına dökülmesin diye, yine de birazı dökülmüştü. Kayınpederim bir bardak daha istedi. Erkan da,

"Tamam, doldurup getireyim!" dedi, ama doldurmadı, bardağı masaya bıraktı. Erkan'la oturduk sandalyelerimize. Hiç konuşmadan gülümsüyorduk birbirimize. Arada kayınpederime bakıyorduk, sızdı mı diye. Öbür ikisi zaten horul horul uyuyordu.

5-10 dakika geçmeden kayınpederim de sızmış, horlamaya başlamıştı. Erkan kalktı yanıma geldi, elimden tuttu, elimi öptü,

"Hadi prenses, bana yatak odanı göster!" diyerek kaldırdı beni. Elinden tuttum, adeta sürüklercesine götürdüm odama. Yatağımın yanında, ayakta öpmeye başladı beni. Rahat bir yarım saat kadar ayakta sarılıp, birbirimizi okşayarak ateşlice öpüştük. Dudaklarımdan sonra boynumu boğazımı öptü, yaladı. Tişörtümü çıkardı, ben de sutyenimi çıkardım. Göğüslerimle ilgilendi epeyce, öptü, kokladı, yaladı, emdi. Göğüslerimi emerken, aynı zamanda da eli eteğimin altından götümün okşuyordu. Amımın içine halen Erkan'ın dölleri duruyordu. Döllerin bir kısmının da külodumun alt kenarlarından bacaklarıma doğru süzüldüğünü hissedebiliyordum.

Önümde çömelip göbeğimi öptü, yaladı. Sonra eteğimin yanlarındaki fermuarlarını indirip, eteğimi düşürdü yere. Karşısında şimdi sadece altı ıslak külotla duruyordum. O giyinikti ve halen önümde çömelikti. Külodumun kuru kısmının üstünden amımı öptü, kokladı, acıtmadan hafif hafif ısırdı. Elimi atıp külodumu indirmek istediğimde elime vurdu, hemen geri çektim elimi. Beni döndürdü, yine külodumun üstünden götümün yanaklarını öptü, kokladı, ısırdı acıtmadan. Sonra doğrulup, kıçıma şaplak attı ve
"Git güzelce yıka gel amını!" dedi.
"Tamam!" deyip, dolaptan geceliğimi alıp üstüme geçirdim ve salonun kapısından bizimkilere baktım. Üçü de bıraktığımız gibi horlaya horlaya uyuyordu. Gittim banyoya, külodumu çıkarıp kirli sepetine attım. Amımı (ve belki sikmek ister diye götümü de) şampuanla bir güzel yıkadım, amımın içine ılık su tuttum, döllerden arındırdım.

Yatak odama döndüğümde, Erkan da çırılçıplak soyunmuş, yatakta sırt üstü yatıyordu. Kalkmış yarağını sıvazlıyordu. Geceliğimi çıkarıp, yanına yatacağımda, yatağa çıkmamı ve yatağın tahta başlığından tutunup, yüzünün üstünde ayakta durmamı istedi. Dediği yaptım, bacaklarımı ayırmış, tam yüzünün üstünde duruyordum. Alttan amımı seyretti bir süre. Elini kaldırıp, başparmağıyla amımın dudaklarını okşadı. Sonra başlıktan tutunarak yavaşça yüzüne doğru çömelmemi istedi. Çömeldim.
"Biraz daha çömel, amını ver ağzıma!" dedi. Biraz daha çömeldim. Erkan'ın dudaklarıyla amımın dudakları birleşmişti şimdi, amımla öpüşüyordu. Sonra dilini çıkardı, amımın dudakları arasında gezdirmeye başladı. Başparmağı da klitorisimi okşuyordu. Orgazm olmak üzereydim. Dili şimdi göt deliğimle amımın arasındaki bölgeyi yalıyordu. Oramın yalanmasından bukadar çok tahrik olacağımı bilmiyordum, inleyerek ve kasılarak orgazm olup boşaldım. Yüzüne oturup kalakalmıştım öylece.

Erkan amımın akan sularını da yaladıktan sonra altımdan çıktı. İndi yataktan. Beni de indirdi. Yatağın öbür tarafına geçtik ve makyaj masamın sandalyesini biraz geri çekti, oturdu. Yarağını eliyle dik tutarak,

"Hadi, otur!" dedi. Tam yüzüm ona gelecek şekilde, bacaklarımı ayırıp oturacaktım ki,

"Hayır, arkanı dön, bacaklarını birleştir, sandalyeye oturur gibi otur!" dedi. Arkamı döndüm ona, öne doğru hafif eğilerek yanaştım kucağına. Eliyle tuttuğu yarağını amıma yerleştirdi ve "Otur şimdi!" dedi. Doğruldum ve oturdum. Taşaklarına kadar almıştım amıma. Yarağı yay gibi eğri olduğu için, amımın içinde şimdiye kadar hiç bir yarağın değmediği bir noktaya değiyordu bu pozisyonda. Ve varlığını bile bilmediğim bir noktamı uyarıyordu.

Makyaj masasının aynasından, yüzümü, göğüslerimi ve vücudumun göbeğime kadar olan kısmını görebiliyordum. Dik bir şekilde oturup kalkmaya başladım. Kendi kendimi sikiyor gibiydim. Ama zıplayamıyordum, bir kolunu belime sarmıştı sımsıkı, sadece birkaç santim yükselip oturuyordum. Diğer elini de klitorisime atıp okşamaya başlayınca, orgazm olacağımı hissettim. Şimdi beni kendine çekerek, o azıcık oturup kalkmamı da engellemişti. Ben de kucağında kalçalarımı ağır ağır kıvırmaya başladım, değirmen taşı gibi döndürüyordum. Aynadan, yüzümün şekilden şekle girerek aldığı ifadeyi görerek, sessiz sessiz orgazm oldum, boşaldım. Halen beni sımsıkı tutuyordu. Amımın suları yarağına akmaya başlayınca bıraktı beni.

O birşey demeden kalktım kucağından, hemen diz çöküp, yarağını yalamaya başladım. Ama fazla yalattırmadı, ayağa kaldırdı beni. Kendi de kalktı sandalyeden. Beni yatağın tam kenarına oturttu. Sonra da ayak bileklerimden tutup, havaya kaldırdı ayaklarımı. Şimdi sırtım yatağa yapışmış, bacaklarım havadaydı ve iki eliyle iki ayak bileğimi tutuyordu. Ayak bileklerimi bana doğru ittirip, götümün yükselmesini sağladı. Geriye takla atacakmışım gibi duruyordum bu pozisyonda. Fakat böylece göt deliğim tam eğri yarağının hizasına gelmişti. İki ayak bileğimi sağ eline aldı, sol eliylede yarağının kafasını, iyice ortaya çıkmış göt deliğime yerleştirdi. Ve belini ileri oynatarak götüme soktu. Yarağının hepsi götüme girince, iki eliyle iki ayağımı ayrı ayrı tutup göğsüne koydu. Ayak tabanlarım göğsüne değiyor, dizlerim şimdi yay vazifesi yapıyordu.

Sonra da bacaklarımın kasıklarımla birleştiği yerlerden iki eliyle tutup kendine çekerek, götümü sikmeye başladı. Götüme her köklediğinde, yay gibi esniyordum. Götüm bir yükseliyor, bir iniyordu. Bu şekilde götümün sikilmesi değişik bir zevk veriyordu, ama benim için zor bir pozisyondu. Boynum ve belim ağrımaya başlamıştı. Bunu ona söylediğimde durdu ve

"Domal ozaman!" dedi, yarağını götümden çıkardı. Hemen ayaklarımı göğsünden indirdim ve yatağın üstünde dört ayak domaldım.

"Biraz geri gel, yatağın kenarına yanaş iyice!" dedi. Dört ayak olduğum halde geri kaydım, dizlerim yatağın kenarına gelene kadar.

"Tamam, iyi böyle!" dedi. Yanaştı arkama. Daha tam kapanmamış göt deliğime soktu yarağını tekrar.

Ve kasıklarımdan tutup pompalamaya başladı götüme. Daha kalın yaraklar yemiş götüme, Erkan'ın eğri yarağı çok rahat girip çıkıyordu. Götüm hiç acımadığı gibi, şimdi daha çok zevk alıyordum götümün sikilmesinden. 20-25 dakika sikti götümü. Hatta ben bir ara orgazm olmaya yaklaşmıştım. Götümü sikerken amımla da oynasa, kesin orgazm olacaktım. Ve bir kez daha orgazm olmak istiyordum o anda. O ellemeyince, ben attım elimi amıma. Fakat anında elimi tutup çektirdi amımdan. Götüme daha hızlı ve seri pompalamaya başladı. Yatağın başlığı şimdi duvara durmaksızın 'Tak, tuk!' vururken, taşakları da aynı hızda amıma çarpıyordu. Orgazm olmaya iyice yaklaşmıştım. Artık ben de götümü onun kasıklarına doğru vuruyordum ki, aniden durdu, yarağını götümden çıkarıp amıma soktu. Ve deminki hızda amıma pompaladı. Amıma birkaç girip çıkmasıyla orgazm oldum boşaldım. Benden hemen sonra da o boşalttı döllerini amıma.

İkimiz de terden yapış yapıştık. Biraz amımın içinde durdu. Kendimize gelince çıktı amımdan. Biraz uzandık. Öpüştük bir süre. Sonra kalktı, giyinmeye başladı.

"Gidiyormusun? Gitme, birlikte uyuyalım!" dedim. "
Çok isterdim, ama olmaz! Ben de diğerleri gibi salonda yatacağım!" dedi. Giyindikten sonra da,

"Kocan olacak o serseriye çok fazlasın prenses!" deyip, alnımdan öptü, ışığı ve kapımı kapatıp, salona yatmaya gitti. Ben de temiz bir külotla geceliğimi giydim, yattım. Yine kayınpederim sayesinde, Karizmatik bir erkekle, ilginç bir sikiş deneyimi yaşamanın hazzıyla, gayet mutlu ve huzurlu bir şekilde uyudum.

Tembel Kocam (Bölüm 2)


(Bu hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. Hikayeye ait diğer bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.)

Kimdi ki bu acaba? Evde sadece kayınpederim ve görümcem vardı. Birkaç saniye bekledim, gelenin ışığı açması için. Ama her kimse, içeri girip, ışığı açmadan yavaşça kapıyı kapattı. Işık açılmayınca telaşla,
"Kim o?" diyerek doğruldum ve el yordamıyla komodinin üzerindeki gece lambasının düğmesini aramaya başladım.
"Yenge, korkma, benim..." dedi görümcem fısıldayarak. Gece lambasını açtığımda, görümcem geceliğiyle karşımda dikiliyordu.
"Kız hayırdır, ne oldu? Kötü birşey mi oldu?" dedim. Görümcem fısıldayarak,
"Bir şey yok yenge... uyku tutmadı da... konuşmak istedim seninle..." dedi. Gecenin bu saatinde benimle konuşmak istemesine anlam veremedim, ama ben de onun gibi fısıldayarak, "İyi de, niye ışığı açmıyorsun? Ödümü kopardın kız! Hırsız sanıp bağıracaktım az kalsın! Hem niye fısıldıyorsun? Gel şöyle, derdin ne bakayım?" dedim.

Görümcem geldi yatağın kenarına oturdu ve yine fısıldayarak,
"Şeyy, yenge... Bugün çok güzel vakit geçirdim seninle, teşekkür ederim!" deyip sarıldı ve yanağımdan öptü. Ben de,
"Ben de önemli birşey var sandım! Teşekkür etmene gerek yok canım, istersen daha sık gezer dolaşırız!" dedim, ben de ona sarıldım. Sabah mutfaktaki durumun bir benzeri yaşanıyordu, yine birbirimize sarılmıştık. Ama bu sefer gecenin bir saatinde benim yatak odamda, yatağımın üzerindeydik. İkimiz de gecelikle olduğumuz için vücudunun sıcaklığını daha çok hissediyordum. Ve bu sefer ne olursa olsun (Tamam, yeter bu kadar!) demeyecektim. Görümcemin de daha fazlasını istediğinden emindim çünkü. Kelimelere gerek yoktu, vücut dili her şeyi anlatıyordu. Titriyordu körpe vücudu. Ama soğuktan değil, heyecandadı titremesi.

Yine de utandırmamak için,
"Sen üşüyorsun kız! Gir yorganın altına, çabuk!" deyip, yorganı açtım. Sonra yorganı çektim üstümüze. Görümcem iyice sokuldu bana. Sarıldık birbirimize. Bir süre hareketsiz yattık o halde. Sadece nefes alışverişini duyuyordum. Nefes alıp verirken inip kalkan göğüsleri göğüslerime değiyordu. Sonra bir ayağını koydu ayağımın üzerine. Dizini de bacağıma değdirmişti. Şimdi dizini bacağımda yukarı aşağı oynatıyordu hafiften. Diziyle bacağımı okşuyordu. Onun bir eli benim belimdeydi, benim de bir elim onun sırtını okşuyordu. Yanak yanağaydık. Hiç konuşmuyorduk. Onun ne istediğinden emindim. Onun bu istediğini benim istediğimden de emindim. Ama o, belki kızacağımdan çekiniyor, ürkek ve temkinli davranıyordu. Bir sonraki adımı atmamızı benden bekliyordu.

Sırtını okşayan elimi yukarı çıkardım ve omuzbaşından tutup, bana yapıştırdığı vücudunu vücudumdan biraz araladım. Yanağı da yanağımdan ayrılmıştı böylelikle. Şimdi göz göze ve burun burunaydık. Sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Gözleri kapandı ve sanki birşey söyleyecekmiş gibi dudakları aralandı. Ben de dudaklarımı araladım ve yavaşça etli dudaklarına dokundurdum. Sonra küçük küçük buseler kondurdum dudaklarına. Önce hiç karşılık vermedi, ama sonra o da öptü. Deli gibi öpüşmeye başladık. Kah onun dili benim ağzımda, kah benim alt dudağım onun ağzında, emişiyorduk. İkimiz de burunlarımızdan soluyorduk. Ellerimiz de kendiliğinden okşayacakları yeri bulmuştu. Biz çılgın gibi öpüşürken, ellerimiz de birbirimizin götünün yanaklarını avuçluyor, yoğuruyor, çekiyor, ayırıyor, okşuyordu.

Dudaklarımı dudaklarından ayırmadan geceliğimi çıkarmaya çalıştım. Ama beceremeyince öpüşmeyi bırakıp doğruldum ve öyle çıkardım geceliğimi. Sonra görümcemi de doğrultup, onun da geceliğini çıkardım. O da benim gibi sütyensizdi. Çok güzel, dolgun, yuvarlak ve diri göğüsleri vardı. Gece lambasının vuran loş kırmızı ışığında daha bir çekiciydi memeleri. Uçları benimkiler gibi uyarılmış, sertleşmişti. Nazikçe avuçladım memelerini. Hafif hafif daireler çiziyordum memelerine. Bastırmadan, sıkmadan. Sanki avuçlarımda birer kuş varmış gibi okşuyordum memelerini. Uçları muhteşem görünüyordu. Eğilip öpücükler kondurdum uçlarına, sırayla. Göğüsleri şimdi daha çok kalkıp iniyordu nefes alırken. Derken görümcem de benim göğüslerime ellerini attı ve okşamaya başladı. Ensesinden hafifçe bastırdım yüzünü göğüslerime doğru. Yumuldu göğüslerime, sırayla öpüp emmeye başladı memelerimi. Bir eli de bacak aramda geziniyor, külodumun üstünden amımı okşamaya çalışıyordu. Amım ıslanmıştı.

Çevik bir hareketle külodumu çıkarıp attım. Sonra da görümcemi hafifçe ittirip, sırtüstü uzattım yatağa. Külodunu yanlardan tutup aşağıya sıyırmak istedim. Hemen ellerime yapıştı ve fısıldayarak,
"Şeyy... epeydir ağda yapamadım yenge..." dedi.
"Önemli değil canım, bir ara gider yaptırırız!" deyip, ellerimi ellerinden kurtardım ve sıyırdım külodunu aşağıya. O da kalçasını kaldırıp, tamamen çıkarmama yardımcı oldu. Hakikaten, oldukça uzamıştı amının kılları, tahminimce 6-7 aydır alınmamıştı. Sonra görümcemin üzerine eğildim. Göğüslerim göğüslerine değiyordu. Yüzüne dökülmüş saçlarını kulağının arkasına atıp, dudaklarını öpmeye başladım. Boynunu boğazını öperek göğüslerine, oradan da göbeğine indim. Göbeğini öperken, parmaklarım da amının kıllarını kurcalıyordu.

Sonra aşağıya kayıp, yüzüm amına gelecek şekilde uzandım bacak arasına. İki elimle dizlerinden kırıp bacaklarını yanlara açarak geri ittirdim. Şimdi görümcem karşımda, Jinekolog sandalyesinde uzanmış gibiydi. Parmaklarımla amının kıllarını sağa sola yatırıp, klitorisini ortaya çıkardım. Sağ elimin başparmağını ağzımda ıslatıp, başparmağımla klitorisine hafif hafif masaj yapmaya başladım. Görümcem yastığı ağzına alıp ısırmaya başlamıştı. Ama bu daha birşey değildi, yeni başlamıştık! Diğer elimle de aşağıdaki kılları sağa sola yatırıp, amının küçücük dudaklarını ortaya çıkardım. Ve yumuldum am dudaklarına. Bir yandan klitorisini okşarken, aynı anda amının dudaklarını sırayla öpüp, yalıyor ve emiyordum. Arada bir de dilimi amının deliğinden içeri sokup çıkarıyordum.

Görümcemin ağzında ısırdığı yastık olduğu halde kısık kısık inlemeleri yükseliyordu. Ben amını dillemeyi hızlandırdıkça, buna paralel olarak görümcemin çırpınmaları da hızlanıyordu. Başparmağımı göt deliğine sokunca, titremeye, kasılmaya başladı. Kıvranması arttı. Aniden iki ayağını da kaldırıp bacaklarını boynuma doladı. Daha fazla dillemeyim diye boynumu mengene gibi sıktırıyordu bacaklarıyla. Beli yükselip iniyordu durmadan. Evet, görümcem orgazm olup boşalıyordu. 2-3 dakika kadar sürdü orgazmı. Ama ben de boğulacaktım neredeyse. Rahatlayınca, bacaklarını boynumdan gevşetti, yanlara düşürdü. Ben de doğruldum, bacak arasına bağdaş kurup oturdum, seyrediyordum. Can çekişir gibi, Uzun uzun, derin derin soluklanıyordu halen. Biraz sürdü nefes alış verişinin düzelmesi.

Sonra yatağın üstünde emekleyerek yanıma geldi. Ben halen bağdaş kurmuş oturuyordum. "Seni çok seviyorum yenge!" deyip,, dudaklarımı öptü. Ben de dizlerimin üstüne dikildim, "
Ben de seni çok seviyorum canım!" dedim. Öpüştük biraz, dizlerimizin üstünde doğrulmuş halde. Ellerimiz yine birbirimizin götünün yanaklarını okşuyor, avuçluyor, yoğuruyor, ayırıyor, çekiyordu. Ama görümcemin bir parmağı sanki belirli bir yeri arıyor gibiydi göt yanaklarımın arasında. Parmağı aşağı iniyor, amıma değince hemen yine yukarılara çıkıyordu. Belli ki göt deliğimi arıyordu. Elimi arkaya attım, arayan parmağını tuttum ve götümün deliğine götürdüm. Parmağının ucuyla biraz okşadı göt deliğimi, sonra da parmağını sokmaya çalıştı. Belli ki götümü parmaklamak istiyordu. Bunu yapması benim de hoşuma gidecekti.

Ama o pozisyonda biraz zordu.
"Canım, bir saniye!" deyip arkamı ona döndüm ve dört ayak oldum, bacaklarımı ayırdım. Götümün yanaklarını biraz öptü, okşadı, yoğurdu. Sonra parmağını soktu götümün deliğine. Görümcemin incecik parmağı, Cavit beyin kalın yarağını yemiş götüme, hiç zorlanmadan girmişti. Oraya kadar iyidi de, parmağı götümde öylece duruyordu. Hareketsiz. Yine kılavuzluk yapmam gerekti. Elimi arkaya atıp, elini bileğinden yakaladım ve elini birkaç kez ileri geri hareket ettirdim. Böylelikle parmağı da götüme girip çıkıyordu. Ne yapması gerektiğini anlamıştı, ben elini bırakınca, kendisi sokup çıkarmaya devam etti. Ben de amımı ovuşturmaya başladım.

Amımı ovuşturduğumu farkedince, elimi ittirdi ve kendisi amımla da ilgilenmeye başladı. Şimdi hem götümü parmaklıyor, hem amımı ovalıyordu. Omuzumu ve yüzümü iyice yatağa yapıştırdım. Götüm iyice dikilmişti şimdi. İki elimi de arkaya atıp, götümün yanaklarını olabildiğince ayırdım, rahat yapsın diye. Müthiş zevk alıyordum, ama orgazm olmam için birşeyler eksikti sanki.
"Yalasana canım!" dedim. Amımı ovalamayı bıraktı ve yalamaya başladı. Parmağı götüme girip çıkmaya devam ediyordu.

Aynı anda ıslak dili amımda gezinirken çok zevk veriyordu, ama parmağı yeterince kalın değildi. "Dur, bekle biraz!" dedim, kafamı kaldırıp komodinin üstündeki şeylere göz gezdirdim. Tam istediğim kalınlıkta olmasa da, saç fırçamın sapı kalındı. Uzandım, aldım ve "Al, bunun sapını sok götüme!" dedim. Eski pozisyonumu aldım, diktim götümü. Bu isteğim sanki onu şaşırtmıştı. Kısa bir çekimserlikten sonra, yavaş yavaş soktu fırçanın sapını götüme. Evet, şimdi daha iyi olmuştu, götümü doldurmuştu. Görümcem fırçanın sapını götüme sokup çıkarıp, amımı yalarken, ben de klitorisimi okşayınca, fazla sürmedi, inleye inleye orgazm oldum. Aslında avazımın çıktığı kadar sesli inlemek isterdim, ama kayınpederimin uyanıp, bizi o halde yakalaması facia olurdu.

Üstüne basılmış kurbağa gibi, yüzükoyun yapıştım yatağa. Fırçanın sapı halen götümdeydi, görümcem tutuyordu halen fırçayı. Belimi, sırtımı, omuzbaşlarımı öpüyordu. Küçük küçük buseler konduruyordu terlemiş tenime. Elimi atıp, fırçayı çıkardım götümden. Doğruldum. Görümcemin dudaklarını öptüm ve
"Canım, artık gitsen iyi olacak..." dedim.
"Yaa yenge, ben senle uyumak istiyorum!" dedi. Bu benim de hoşuma giderdi, ama,
"Belki başka zaman o da olur canım!" deyip, giyinmesi için külodunu ve geceliğini eline verdim. İstemeye isteme giyindi. Son bir kez daha öpüştük. Sonra, geldiği gibi sessizce gitti.

Ben de gayet rahatlamış bir halde yattım, uyudum. Hep kadın kadına sevişmenin nasıl birşey olduğunu merak edip dururdum. Bunu şimdi öğrenmiştim ve çokta hoşuma gitmişti. Bir erkekle sikişmekten, gerçek yarak yemekten asla vazgeçemezdim, ama kadın kadına da zevkliydi.



Pazartesi sabahı erkenden kalkıp işe gitme hazırlığı yaparken evdekiler uyuyordu daha. Kapıdan görümceme baktım. Yüzü duvara dönük halde, yan yatmıştı. Yastığı, bir sevgili gibi bacaklarının arasına sıkıştırmıştı, amının olduğu bölgeye. Bu kız çok azgındı, ama yere bakan yürek yakan cinsten. Belki de rüyasında benimle sevişiyordu, yada yakışıklı bir gençle sikişiyordu, kimbilir. Uyandırmamaya özen göstererek kapısını tekrar kapatıp, evden çıktım. Büroya gidene kadar görümcemi düşündüm, dün gece yaşadıklarımızı.

Öğleye doğru Ali bey büroya sevinçle geldi,
"Aferin kız sana, sayende Cevat ihaleyi bize verdi, köşeyi döndük!" diyerek beni kucakladı, öptü. Sonra ceketinin cebinden oldukça kabarık bir zarf çıkardı ve
"Al, bu senin ikramiyen! Cavit bey çok memnun kalmış senden, önümüzdeki haftasonu tekrar istiyor seni! Adamı çıldırtmışsın, hele götten sikmesine de izin vermişsin ya, anlata anlata bitiremedi! Hoş benim sayemde oldu, ilk ben bozdum bu götü, şanslıyım!" dedi, popomu avuçladı. Zarfı açıp içine baktım, gözlerim yuvalarından fırlayacaktı, hayatımda hiç bu kadar çok parayı bir arada görmemiştim.
"Sana tavsiyem, bu parayı git bankaya kendi adına hesap aç, yatır. Kimseye de söyleme! Haa, verdin mi geçen günkü paranın bir kısmını kayınpederine?" dedi.

"Evet verdim!" dedim.
"İyi yapmışsın, godoş memnun olmuştur. Valla bir haberi olsa, hiç affetmez o da siker seni!" deyince, ağzım açık kaldı,
"Nasıl yani?" dedim.
"Nasıl olacak, bildiğin siker işte! Kayınpederin de az godoş değil, ama parası yok şimdi! Parası olsa arada bir gelir sorar bana, var mı sikilecek birileri diye! Para olmayınca olmuyor bu işler!" dedi. Ben telaşla,
"Ama haberi yok, değil mi?" dedim.
"Dalga mı geçiyorsun! Aman haaa, ağzından kaçırma sakın! Bu konu kapandı gitti, tamam mı! Hadi şimdi benim kahvemi yap gel yanıma, memişlerini özledim!" dedi.

Zarfı çantama koydum, kahvesini yaptım götürdüm. Beni masanın üstüne oturttu, bacaklarımı araladı, hemen buluzumu yukarı sıyırdı, sütyenimi çözüp, gömdü kafasını memelerime. Kokladı, öptü, yaladı, emdi memelerimi. Arada bir bacaklarımı okşadı, külodumun üzerinden amımı kokladı, sonra yine memelerimi emdi.
"Seni getirdiği için o godoş kayınpederine bir teşekkür hediyesi göndermek lazım, unutma da ona bir iki tane gömlek alalım!" dedi.
"Tamam!" dedim. Dudaklarımı öpüp,
"Hadi şimdi git işlerinin başına!" dedi.

O gün bir ara bankaya uğradım, hesap açtım, paraları yatırdım. Kalan zamanda da bürodaki işlerle ilgilendim. Akşama doğru Ali bey içeriden seslendi. Odasına gittiğimde,
"Hümeyra şu parayı al, giderken gömlek işini unutma!" dedi.
"Tamam, çıkıyorum o zaman!" dedim.
"Yooo hemen gitme, biraz sevişelim, ondan sonra gidersin! Bu günkü istihkakımı alayım, şu siyah çamaşırlarını giy de gel hadi!" dedi. Gittim dış kapıyı kilitledim, siyah iç çamaşırlarımı giyip vardım yanına. Beni tekli koltuğa oturttu, bacaklarımı da kaldırıp koltuğun kolçaklarına koydu. Önüme diz çöktü. Amım ve götüm olduğu gibi karşısındaydı şimdi. Dantelli tangamın üstünden amımı kokluyordu.

Tangamın kenarından parmağını soktu amıma. Biraz karıştırdıktan sonra parmağını ağzına götürdü, parmağını yaladı
"Bakıyorum yine sulanmışsın sen! " dedi. Tangamı yana çekip başladı amımı yalamaya. Yaladıkça ben azıyordum,
"Yeter ama Ali bey, hadi biraz da ben yarak yalayım!" dedim.
"Ozaman 69 yapalım, ikimiz de mahrum kalmayalım bundan!" dedi. Yere halının üstüne yattı. Beni üstüne ters aldı, 69 olduk. Ben onun sikini emip yalarken, o da benim amcığımı yalıyor, emiyor, parmakları ile amımı ve götümü sikiyordu...

"Daha fazla dayanamıyacağım ben yavrum!" diyerek hemen beni kaldırıp koltuğa domalttı. Arkama geçip götüme kökledi. Ve sikmeye başladı. Öyle hızlı pompalıyordu ki götüme, göğüslerim sallanıyordu. Arada bir kalçama tokat atıyor, üstüme eğilip alttan göğüslerimi mıncıklıyordu. Ve bu beni dahada şehvetli kılıyordu nedense. Sırayla biraz götümü sikiyor, sonra da amıma geçiriyordu. 10-15 dakika beni o pozisyonda siktikten sonra boşaldık ikimiz de. Banyoya gittik, bir güzel yıkandık. Saçlarımı kuruttum. Çıktık. Tabii ki gömleklerin parasını da aldıktan sonra. Ben AVM'ye gidip, kayınpederim için iki tane gömlek, ona uygun da iki kravat aldım. Çok pahalıydı aldıklarım, ama yine de arttı verdiği para. AVM'nin çıkışında ünlü bir baklavacı vardı. Canım ne zamandır tatlı istiyordu, ordan da büyük bir kutu baklava alıp eve gittim.

Eve girdiğimde görümcem mutfakta yemek hazırlıyordu. Kayınpeder ise oturmuş haberleri seyrediyordu.
"Baba, Ali bey para verdi, git babana hediye al dedi. Bakalım beğenecekmisin?" deyip paketleri verdim. Kayınpeder açınca çok sevindi, ayağa kalktı, teşekkür etti, yanaklarımdan ıslak ıslak öptü birkaç kez.
"Aslan gelinim benim, sen birtanesin!" diyerek sırtımı sıvazladı. O anda aklıma Ali beyin kayınpederim hakkında söylediği şeyler geldi. Acaba kayınpederim de beni sikermiydi gerçekten? Yarağı nasıldı acaba? En son ne zaman birisini sikmişti acaba? Parasızlıktan çapkınlık ta yapamıyordu, üstelik kayınvalidem öleli epey olmuştu!

Ben bu düşüncelere dalmışken, kayınpederim popoma bir hafif bir şaplak attı ve
"Hadi güzel gelinim, yemeğimizi yiyelim, acıktım ben!" dedi.
"Tamam baba!" diyerek odama gidip üzerimi değiştirdim. Elbiselerimi çıkardığımda, altımdaki külotun ıslanmış olduğunu farkettim. Tuhaf bir durumdu bu, kayınpederim hakkında o şeyleri düşünürken, amım sulanmış ve ve külotumu ıslatmıştı. Bunun nasıl olabileceğine hayret ede ede külotumu değiştirdim. Eşofmanlarımı giyip mutfağa geçtim. Yorgun olduğum halde görümceme sofrayı hazırlamasına yardım ettim. Görümcem, dün gece yaşadıklarımızdan dolayı heyecanlıydı, benimle konuşurken yüzü kızarıyor, sesi titriyordu. Ama dün gece hakkında konuşmadık, havadan sudan sohbetlerle sofrayı hazırladık.

Yemek yerken, kayınpederimin beni sikme düşüncesi bir saniye bile çıkmadı kafamdan. Daha bu güne kadar kayınpederimi hep bir baba gibi, kendi babam gibi görüyordum. Ama şimdi onun da seks ihtiyaçları olan bir erkek olduğu düşüncesi beynimden çıkmıyordu bir türlü. Kayınpederim de olsa, sonuçta o da bir erkekti. Acaba normal erkekler gibi, o da beni arzuluyormuydu? Beni düşünerek 31 çekiyormuydu? İçinden hiç geçiriyormuydu, (Ahh şu gelinimi birkez siksem!) diye? Ben banyo yaparken falan beni hiç gözetlemişmiydi anahtar deliğinden? Kirli sepetine attığım iç çamaşırlarımı koklamışmıydı? Ben evde yokken yatak odama girmişmiydi, çekmecelerimi karıştırmış mıydı? Ben neler düşünüyordum! Fakat elimde değildi, düşünmeden edemiyordum. Beynimle amım yer değiştirmiş gibiydi. Ve beynim sulanmıştı!

Görümcemin, "Yenge, yemeğini yesene, soğudu iyice!" diye dürtmesiyle kendime geldim, tabağımdaki yemeği kaşıkladım. Baklavayı da yemekten sonra afiyetle yedik. Üzerine çaylarımızı da içtikten sonra, kayınpederim, yemeği çok yediğini söyleyip,
"Biraz yürüyüşe çıkacağım, oradan da kahvehaneye gideceğim!" dedi gitti. Biliyordum ki, kahvehane kapanmadan önce de gelmezdi. Sofrayı kaldırmaya ve bulaşıkları yıkamaya görümceme yardım ettim. Yine dün gece hakkında tek kelime çıkmadı görümcemin ağzından. Acaba konuyu açmamı benden mi bekliyordu?

Görümcemle kendimize birer çay daha doldurup, geçtik TV'nin karşısına, üçlü koltuğa oturduk. Birden uzun bir sessizlik oldu. Görümcem gözlerini TV'ye dikmiş, boş boş bakıyordu. Sanki birşey düşünüyordu. Sessizliği ben bozdum,
"Dün gece hakkında ne düşünüyorsun canım?" diye sordum. Kafasını çevirdi, gözlerime ürkek ürkek bakarak, titrek bir sesle,
"Utanıyorum..." dedi.
"Niye utanıyorsun ki?" dedim.
"Ne bileyim işte... dün gece yaptıklarım için bana kızmışsındır diye..." dedi.
"Saçmalama! Niye kızacakmışım ki? Aksine çok hoşuma gitti! Canım benim!" deyip, uzandım dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ve öpüşmeye başladık. Çılgınca, dudaklarımı kemirircesine öpüyordu dudaklarımı. Dün geceden daha ateşliydi öpüşmemiz. Kayınpederimin beni sikme düşüncesiyle zaten iyice azmıştım. Canım müthiş sevişmek istiyordu. Ama salonda olmazdı.

Görümcemin elinden tutup,
"Kalk odama gidelim!" dedim ve kalktık. Odama gittik. Tam kapıyı kapatacaktım, aklıma birşey geldi,
"Sen soyun, ben geliyorum hemen!" diyerek, mutfağa gittim. Dolaptan, farklı boy ve kalınlıklarda iki salatalık seçip, döndüm odaya. Görümcem soyunup yorganın altına girmiş, yorganı boğazına kadar çekmiş, merakla gözlerini kapıya dikmişti. Yerde eşofmanları ve külodu duruyordu. Elimdeki salatalıkları görünce,
"Ne olacak onlar yenge?" diye sordu. Ben de gülerek,
"Ciddi ciddi soruyormusun?" deyince,
"Haa, anladım!" dedi. Aslında ilk gördüğünde anlamıştı, ama saf ayağına yatıyordu küçük orospu. Salatalıkları komodinin üzerine bıraktım ve ben de soyundum. Yatağa girmek için yorganı açmak istediğimde,
"Yenge, ışığı kapatırmısın?" dedi görümcem. "Tamam canım!" deyip, gidip kapattım geldim. Gecelambasını açtım, girdim yorganın altına.

Hemen birbirimize sarıldık ve öpüştük. Okşadık birbirimizin göğüslerini, bacaklarını, götlerini. Elimi amına attığımda bir sürprizle karşılaştım. Görümcem amının kıllarını almıştı. Yorganı açmak istediğimde, görümcem önce yorganı tutup açtırmadı. Belli ki amının kıllarını aldığı için utanıyordu.
"Utanılacak birşey yok bunda canım!" deyip çektim yorganı üstünden. Bacaklarını sıkı sıkı birleştirmişti. Amı kaymak gibi olmuştu. Klitorisi ve birbirine yapışık, küçücük am dudakları kabak gibi ortaya çıkmıştı. Eğildim, öpücükler kondurdum klitorisine. Dudaklarım klitorisine değdikçe irkiliyordu. Dilimi amının dudaklarında gezindirmeye başladığımda bacaklarını iyice açtı. Ama halen am dudakları birbirine yapışıktı, dilimi aralarına sokup birkaç kez yukarı aşağı yaladığımda, onlar da ayrıldılar. Çok güzel amcığı vardı bu kızın. Küçücük, körpecik ve bakire amı sulu bir 'Kayısı' gibiydi. Ve ben doya doya yemek istiyordum!

Yorganı ayağımla ittirip yataktan tamamen düşürdüm yere ve
"69 yapalım!" dedim.
"Tamam!" dedi hemen, doğruldu. 69 nedir biliyordu, saf ayağına yatmadı bu kez. Ama birkaç saniyeliğine trafik karıştı, kim kimin üzerine çıkacağı konusunda. Benim sırtüstü yatmamla, görümcem de ters olarak üzerime çıktı. Bacaklarından tutup biraz daha kendime çektim. Şimdi olmuştu. Amı yüzüme yakınlaşmıştı. Kafamın altına yastığı koyduğumda, dilimin amına yetişiyordu. Yine de amını daha rahat yalayabilmem için arasıra kafamı yastıktan kaldırmam gerekecekti. Bu sırada görümcem ilgiyle amımı seyrediyordu. Ama ben onun amını yalamaya başlayınca, o da gömdü yüzünü amıma, başladı yalamaya.

Onun küçücük amının badem gibi dudaklarını içime çekiyordum. Şapurdata şapurdata yalıyor, emiyordum amını. Klitorisini öpüp, yalıyor, emiyordum. Rahat bir 15-20 dakika yaladım, en az iki kere orgazm oldu görümcem. Yine de doymuyordum yalamaya. Dilimi bazen amının deliğine sokup çıkarıyordum. O zaman o da benim amımı deli gibi yalıyordu. Ben götüne işaret parmağımı ilk boğumuna kadar soktuğumda irkildi, kafasını kaldırdı. Tamamını sokmamı bekliyor gibiydi. Öyle de yaptım, yavaş yavaş parmağımın tamamını soktum götüne. Sonra sokup çıkarmaya başladım parmağımı. Görümcem amımı yalamayı bırakmıştı, bacaklarımdan tutunarak duruyordu. Götünün parmaklanmasından aldığı zevke konsantre olmuş gibiydi.

Parmağımı götünden çıkarıp, salatalıklara uzandım. İkisini de aldım. Büyük olanı görümceme verdim,
"Amıma soksana bunu!" diyerek. Görümcem salatalığı amıma sokarken, ben de küçük salatalığın ucunu görümcemin amının dudakları arasına biraz sürtüp ıslattım. Görümcem salatalığı amına sokacağımı sanıyordu herhalde, yine hareketsiz duruyordu. Ama ben salatalığı görümcemin götüne dayadım ve sokmaya başladım. Ucu biraz girince, kısa bir, "Ahh!" sesi çıktı görümcemden. Salatalığı kıvıra kıvıra, tükürüp, azar azar sokup çıkara çıkara, göt deliğini genişlete genişlete sokuyordum.

Bir süre sonra alışmıştı göt deliği. Artık ben de, onun benim amıma sokup çıkardığı gibi, hızlı hızlı sokup çıkarıyordum salatalığı götüne. Diğer elimin parmaklarıyla da amını okşuyordum, klitorisini ovalıyordum. Arada bir tükürmeyi de ihmal etmiyordum. O da benim amıma tükürüyor, salatalığı amıma sokup çıkarırken, klitorisimi emiyordu. İkimizin de inlemeleri ve çığlıkları yükselerek artmıştı. Özgürce. Kimse duyamazdı nasıl olsa, evde yalnızdık. İkimiz de orgazm olmaya yaklaşmıştık. Önce ben orgazm oldum. Kendimi frenlemeden, çığlıklar ata ata boşaldım. Hemen sonra da görümcemin amının suları yüzüme damlamaya başladı. O da özgür çığlıklar ata ata orgazm oldu, boşaldı.

İkimiz de zevkten bayılmış gibiydik. Kendimize gelmemiz dakikalar aldı. Salatalıkları komodinin üstüne koyduk, sarıldık birbirimize. Öpüştük. Uzunca bir süre birbirimize sarılı yattık. Hiç konuşmadan. Evdeki huzur veren sessizliği bozmadan. Saatlerce bu şekilde yatabilirdik. Saat! Aklıma saate bakmak geldi. Eyvah, kayınpederimin eve gelme saati yaklaşmıştı. Telaşla kalktım, görümceme gitmesi gerektiğini söyledim, külodumu aldım yerden, giydim. Geceliğimi çıkardım dolaptan, geçirdim üstüme. Görümcem de giyindi. Ama yine mızmızlanıyordu gitmemek için.
"Yaa yenge..." deyip duruyor, benimle uyumak istiyordu yine.

Dudaklarından öptüm, poposuna şaplak attım.
"Hadi canım, hadi aşkım, hadi güzelim, hadi yengesinin gülü!" diye, pohpohlaya pohpohlaya gönderdim odasına. Salatalıklar! Salatalıkları aldım, mutfakta bir poşete koyup, çöp kovasına attım. Ellerimi yıkayıp odama döndüm. Yattım uyumak için. Ama yatakta dönüp durdum bir süre. Saate baktım, kayınpederimin rutin kahvehaneden gelme saati epey bir geçmişti. Ve kayınpederim daha eve gelmemişti. Sonra dalmışım uykuya.

Bir arabanın sesiyle uyandım. Saate baktım, 04:00'e geliyordu. Kalktım perdeyi aralayıp dışarıya baktım, gelen arabadan kayınpederim indi. Muhtemelen arkadaşlarıyla içmekten geliyordu bu saatte. Ara sıra demlenirdi. Araba uzaklaşınca, perdeyi kapatıp yatağa girdim tekrar. Az sonra dış kapının açılma ve kapanma sesi geldi. Bir süre sonra da benim odamın kapısı açıldı, odamın ışığı yandı. Ve kayınpederimle göz göze geldik...


Sonraki Bölüm...