Didem 5

 <Daha önce okuduğum bir hikayeyi orjinalindeki hikaye akışına sadık kalmaya çalışarak, bazı bölümlere eklemeler yaparak yeniden düzenledim. Orjinal hikaye yazarı kimdir bilmiyorum. Hikaye tamamen fantazidir. Kişilerin ve anlatılar kurgudur. >

Önceki Bölümler

Bölüm 1 

Bölüm 2 

Bölüm 3

Bölüm 4 

 

Bölüm 5 - Yeni Bölüm

Didem - Anlaşma


Kocam gelene kadar kendimi toparlamıştım. Bu süre zarfında Mahmut’u bir daha da aramadım. Kocam eve geldikten yaklaşık 1 ay kadar sonra Mahmut’tan gelen bir mesaj tüm keyfimi kaçırmıştı.


<Yarın öğlen 1 gibi bana gel. Geç kalma>


“Ayı herif” dedim kendi kendime. Mecburen gidecektim. Artık bu işe gerçekten bir son verecektim. O gün kocam işe gidince hemen hazırlandım. Ayıyı azdırmayacak bir şeyler giymiştim. 


Çok gergindim. Arabama binip Emlakçının bulunduğu sokağa girip park ettim. Dükkanın ön camından hızla içeriye göz gezdirdiğimde kimseyi göremedim. 


İçeri girip


“Kimse yok mu?” diye seslendim.


“Arka kapı açıldığında Mahmut gömlek düğmeleri açık, pantolonu toparlayarak dışarı çıkmıştı.

Şaşırmıştım....


Aynı zaman da merakla karışık kıskançlık duygusu içimde yükseldi.


“Hoş geldin Didemcim” dedi soğuk şekilde.


“Hoş bulduk. Bak Mahmut uzatmayacağım. Ne yaşadıysak yaşadık. Bitti. Benim bir hayatım var. Bunu bozmak istemiyorum. Lütfen beni arama artık...” derken


“La bi sus siktiğimin karısı yaaa. Tamam lan tamam. Amını götünü siktik zaten. Bak senle bir anlaşma yapacam. Uyarsa videonu silerim. Tabii sen de istersen. Bence sen de sikişmeyi seviyorsun ama olsun.....Gerçi çok da güzel sikmişiz bee.. Neyse...”


“Ne anlaşması..”


“Hah! Şöyle hemen de yola gel böle... Şimdi benim bir alacağım var Reco dan. İt herif ödememekte direniyor. Telefonlarıma da çıkmıyor hayvan... Ama Reco’nun senin gibi kısraklara hep zaafı vardır. Sen şimdi gidip ondan...”


“Tahsilat için kimseyle yatmam...”


“Ya bi sus amına koyayım.... He.. Şimdi sen Reco ya gideceksin, onun dükkanında pahalı saatler var onlardan birisini bana getireceksin. Öküz herif anlamaz merak etme.. Bok gibi parası var zaten.”


“Manyak mısın ya! Beni orospu gibi pazarladığın yetmiyormuş gibi şimdi de hırsızlık mı yaptıracaksın....” Sözlerimi tamamlayamadım


“Eeeee.. Sende kendini siktirmeye ne meraklısın.... Nasıl bir orospu çıktın. doymuyorsun.... Gideceksin saati çantaya atıp çıkacaksın sonra bana getircen bende herşeyi silecem.. Hee saati almak için kendini siktirmek istersen bana ne amına koyayım.......Gerçi Reco bizim kadar iyi siker mi seni bilmem artık.....Sonuçta sen bizim yarrağımızı bir kere taddın hahaha” dedi iğrenç kahkası ile.


Kafam çok karışmıştı bunu hiç beklemiyordum. 


Ya yakalanırsam... 


Hapse girersem....


Ya kocam öğrenirse....


Neler geliyordu benim başıma böyle. Ağlamak üzereydim.


çaresizdim.


“Kabul edersen sana Reco’nun dükkanının adresini gönderirim. Şimdi işim var arkada.. Sen git düşün bana yaz.”


“Başka bir anlaşma yapamayız mı?”dedim sessizce


“Hahahaha..... Yahu ne azgın orospusun.....Tadını aldın tabii 3 yarrağın vaz geçemiyon dimi... Yaa sen dediğimi yap istersen seni sikeriz merak etme......”


“Hayır hayır onu demek istemedim”


“Lan tamam kısa kes... Kabul edersen silerim, etmezsen de videoyu herkese gönderirim amını sikiiim. Haber ver. Çıkarken de kapıyı kapat.”


Beni orada öylece bırakıp içeri geçti. Koltukta mıhlanıp kalmıştım. çok geçmeden içerden Ahh Ohh sesleri gelmeye başlamıştı. Mahmut hayvanı içeride birisiyle sikişiyordu. Bir an kendimi kıllı sikinin altında görür gibi oldum. Nasıl bir nefromanyak olmuştum ben böyle..


Rüyada gibi dükkandan çıkmıştım, arkamdan kapıyı kapatıp kapatmadığımı bile hatırlamıyordum.  


Ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.


Arabama binip eve döndüm.


******


Sonraki hafta hala mutsuz ve kararsızdım. Kocam bendeki değişikliği hemen fark etmişti. İlk günler ağzımı arasada sonrasında herşeyi oluruna bırakmıştı. 


Mesajın geldiği gün daha yeni uyanmıştım. Artık telefona bakmaya bile korkar olmuştum. Her yeni mesaj bilgisi içimdeki karamsarlığı daha da derinleştiriyordu. 

Telefonu elime alıp mesajlaşma uygulaması açtım.


<Noldu göndereyim mi Reco’nun adresi>


Karasızlık içimde çığ gibi büyüyordu. Ama o noktada fazla seçeneğimde yok.


Uygulamayı açıp “Evet Gönder” yazdım. Elim kısa bir süre gönderme butonu üzerinde dolaşmıştı. 


Tek seçeneğimin bu olduğuna karar vererek mesajı gönderdim.


Sonraki saatler boyunca sürekli telefonumu kontrol etmeye başladım. Hayvan herif mesajı okumuştu ama bana işkence yapıyor göndermiyordu.


Tam akşam kocamla yemek yerken mesajlar yağmaya başladı.


<Güzel>

<Bak>

<Gittiğinde benim adımı söyleme >

<Sakın>

<Sonra>

<Anlaşma iptal>

<Olur>

<Reco>

<Benden>

<Şüphelenirse>

<Videoyu>

<Herkese>

<Gönderirim>

<Adres>

<....>


Hayvan herif 2 cümleyi bir araya getirirken bile tek tek göndermişti. Telefonum devamlı gelen mesaj sesiyle titriyordu. Takip eden mesajlarda çalmamı istediği saatin markasını da göndermişti.


Kocam anında bana


“Hayırdır Aşkım.. Bir şey mi oldu” dedi.


“Ayy yok bir şey aşkım. Kızlarla buluşacaktım. onun yazışmaları işte” dedim. Anında yalan söyleme konusunda giderek uzmanlaşmaya başlamıştım.


Çok üstelemedi neyse ki. Biraz film izleyip yattı.


Gece kabuslarım birbirini kovalamıştı.


********


Kocam evden çıktıktan sonra duş almak ve giyinmek için yukarı çıkmıştım. 

Sabahlığımı yatak odasının zeminine bırakıp, çıplak bir şekilde duşa doğru yürüdüm. Her zamanki gibi kocam işe gittikten sonra yalnız kaldığı bu anların tadını çıkarıyordum. 


Suyu sonuna kadar açıp, altına girmeden önce buhar çıkmasını bekledim.


Duşta oyalanmıştım. Özel günler için sakladığım parfümlü Fransız sabunuyla kendimi süngerledim. 


Ama hayat her şeye rağmen güzel, diye düşünüyordum. Moralim yerine gelmişti. Bir kaç gün sonra Mahmut ayısından kurtulacağımı düşünüyordum. Onunla ve arkadaşları ile yaşadıklarım gözümün önünde film şeridi gibi akıyordu. Ağırlıklı porno sahnelerin hakim olduğu bir film.


Amımı sabunlarken ıslandığımı fark ettim. 


Hayır zamanı değildi yapacak bir görevim vardı. 


Durdum, kendimi durulayıp, duştan çıktım. 


Uzun yatak odası aynasında vücuduma hayranlıkla baktım.


Hassas meme uçlarımla diri göğüslerime bayılıyordum. Göğüslerimden sonra dönüp popoma baktım. 


Sıkıydı, yazlığımızın tenha bahçesinde çıplak güneşlenmekten bronzlaşmıştı.

Kocam son zamanlarda çocuklar ile ilgili konular açıyordu. Mahmut olayına kadar sadece regl dönemlerimi düzenlemek için, doğum kontrol hapı kullanmıştım. Artık bırakmıştım. Fakat henüz hamile kalmadığımdan, vücudumun hâlâ bu kadar düzgün olduğu için gizliden gizliye memnun olduğunu hissediyordum. 


Giysilerimi gözden geçirmeye başladım. Yapacağım iş için dikkat dağıtıcı bir şekilde giyinmeliydim. Aslında ne giyersem giyeyim, bu vücutla her şeyin bana yakıştığını biliyordum. 


Öldürücü kıvrımlarıma bayılırdım.

Erkeklerin beni arzulamasına bayılıyordum.


Bir anda kendime geldim. Hayır bu sefer daha dikkatli olacaktım. 


Birdenbire aldığım ve hiç giymediği beyaz, pamuklu bir şal elbiseyi seçtim. 


Fazla kışkırtıcıydı. 


Kıvrımlarımı sıkıca sarıyordu, kısmen transparandı ve yakası düşüktü. 


Ama Reco denen adamın aklını başından almak istiyordum. Altıma beyaz dantelli bir külot seçtim ve sütyen giymemeye karar verdim. 


Göğüslerimin diriliği nedeniyle gerek de yoktu zaten. 


Sütyensiz giyinmek biraz çıtayı yükseğe çekmek gibiydi. 


Tıpkı daha önce olduğu gibi bunun heyecanını hissediyordum.


Son vuruş için yüksek topuklu beyaz sandaletler seçtim ve aynada son halimi hayranlıkla seyretmiştim..


Artık sahalara dönme vaktin güzelim dedim aynadaki yansımama...


Otoparka inip Mahmut’un gönderdiği adresi navigasyona girdim. Kuyumcular, değerli, yarı değerli taş satan küçük dükkanların olduğu bir pasaja doğru yola çıktım. Yol her zamanki gibi sıkışıktı. Kafamı dağıtmak için bangır bangır müzik açarken, çalan şarkıyla birlikte şarkı söylüyordum. Arabada giydiğim eteğimin yırtmacının açılarak neredeyse kasıklarıma kadar uzun pürüzsüz bacaklarımı gösterdiğini fark etmiştim.

Işıklarda durduğumda veya yanımdan geçen minibüs, otobüs gibi yüksek araçlarda seyahat edenler için bir görsel şölen sunuyordum.


Tanımadığım erkeklerin arzulu bakışları ile tanımadığım hemcinslermin kıskanç bakışları için bir mıknatıs gibiydim.

Bu düşünceler amımın karıncalanmasına neden olmuştu.


Kendine gel Didem derken kafamdaki düşüncelerden uzaklaşmak istiyordum.


Çok gergindim.


Arabayı yakınlardaki bir otoparka bırakıp, trafiğe kapalı pasaja doğru yönelmiştim.


Gözler her yerde beni takip ediyordu. Gençler, orta yaşlılar farketmeksizin, erkeklerin ince pamuğun altındaki çıplak göğüslerime baktığını fark ediyordum. Dekoltemin üstü, özellikle yandan bakıldığında göğüslerinin çoğunu açıkta bırakıyordu. Birkaç erkek açıkça bakıyor, bazıları süzerken,diğerleri de gizlice bakıyordu. Alışık olduğum türden bir ilgiydi bu ve kendimi yeniden heyecanlı hissediyordum.


Pasaj mücevher ve saat satan küçük bağımsız dükkânlarla doluydu. Pasaja girdiğimde direk dükkana yönelmemiştim. İlk olarak pasajı baştan aşağıya geçerek, ilgisiz bir kaç dükkanda oyalandım. Göz ucuyla Mahmut’un gönderdiği adresteki dükkana bakıyordum.

Çok gergindim.


O an artık bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyordum. Bekledikçe gerginliğim artıyordu. 


Derin bir nefes alarak, dükkana doğru döndüm, hiç bi tereddüt göstermeden içeri girdim. Yüzüme en sevimli ve baştan çıkarıcı ifademi takınmıştım.

“Merhabaaaaa, Ayy acaba şu vitrindeki Cartier  saate bakabilir miyim? Zahmet olmazsa...” dedim. Asıl hedefim o saat değildi. 

Dükkan sahibi Reco 50'li yaşlarında, kısa boylu, tıknaz kilolu bir adamdı. Çok kibardı. Tam bir esnaf gibiydi. Tam da Mahmut’un diğer ekürilerine benziyordu.


Göğüs dekoltemi ortaya çıkarmak için öne doğru eğilerek, adamın kalın, kıllı koluna dokundum, tabi hemen iltifatlara boğulmuştum. 

Birkaç saat denedim. Kısa süre sonra hepsi tezgâhın üzerine yayılmıştı. 


Önce birini, sonra diğerini deniyor, aynada karşılaştırıyordum. 


“Sizce bu nasıl oldu Beyendi?” diye soruyordum.


“Hehe.....Valla.. bu ince bileklere hepsi de çok güzel...” diye cevap vermişti Reco 

“Ayyy ne kadar da naziksiniz böyle. Sizin gibi gerçek beyfendilere pek rastlamıyorum artık.” dedim


“Bayanların isteklerinden anlarım ben” dedi Reco


“Ayyy ne güzel, eminim benimde ne istediğimi hemen anlarsınız” derken başka bir saati koluma takıp


“Ayy bu da güzelmiş...” derken ardı ardına fikirlerini soruyordum. Fikrini merak ettiğim yoktu. Sadece cilvelenerek kendini rahat hissetmesini sağlamaya çalışıyordum. 


Reco bir ara tezgahın arkasından başka bir saat çıkarmak için döndüğünde, hızlı bir el hareketi ile saatin birisini çantama kaydırmıştım bile...

“Ayyyy.... beyfendiciğim ben sanırım karar veremiyorum.. Size de zahmet oldu.... Yani bende çok zor karar veriyorum malesef....İyisi mi ben biraz dolanayım da geleyim...” derken kolumdaki saati çıkardım


“Tabi tabi ben buradayım. Yorulursanız soğuk bir şeyler içmek için de uğrayabilirsiniz. Biraz sohbet ederiz. Malum havalar çok rutubetli gidiyor”


“Ayy eveeet.. Sırılsıklam oldum... Ateş de bastı bir yandan.... Biraz bakınıp dönerim o zaman. Size de çok zahmet verdim. Bayağı dağıttım buraları..” dedim ve hızla dükkandan çıktım.


Gerçekten heyecandan sıcaklamıştım. 


Pasaja çıkar çıkmaz dikkat çekmemek için yavaş yavaş yürümeye çalışıyordum. Reco beni kapıya kadar uğurlamıştı.


Pasajın çıkışına doğru düz bir çizgide hızla yürüdüm.

Tam caddeye varmak üzereydi ki, takım elbiseli, uzun boylu bir adam, kulaklığına dokunarak önüme çıktı.


"Bu tarafa gelir misiniz hanımefendi?" dedi güvenlik çok kibarca. 


Sırtımdan aşağı bir ürperti geçti. Hafifçe titremiştim. Güvenlik beni kenara çekerek


“Hanımefendi sanırım bir karışıklık olmuş, üstünüzü arayabilir miyim?” dedi


“Neden?” diye cevap verdim koşup kaçmak istiyordum. Ama donmuş kalmıştım. 


“Lütfen beni takip edin? Bir şeyler karışmışsa eminim çözebilirsiniz?” dedi. Ben güvenliğin önünde ike pasajın için biraz önceki dükkana geri döndük.


Dükkana girer girmez beni bir arka ofise geçirdi. 


Dükkân sahibinin yüzünde artık çok farklı bir ifade vardı. Bakışlarında öfke hakimdi, yüzünde gülümsemenin izi yoktu, bir satıcının albenisi kalmamıştı. Onun koyu, yağlı teninde bir ter tabakasını görebiliyordum. Güvenlik görevlisi arkamızda duruyordu.


"Saati geri verir misiniz lütfen?" Saatin kimin elinde olduğunu bilmeden ikimize de bakmıştı.


Rahatsız edici bir sessizlik oldu. 


"İsterseniz şimdi polisi arayayım" dedi Reco. 


Dizlerim titriyordu. Gözlerim dolmuştu. Polis işleri i̇yice çıkılmaz hale getirebilirdi. Ama ben bunu çözebileceğime inanıyordum.


Elimi çantama atarak, Rolex'i deri kaplı masanın üzerine koydum. 


Kalbim küt küt atıyordu


"Kimliğinizi görebilir miyim lütfen?"


“Anladım kadarıyla, bir karışıklık olmuş. Sizin için de uygunsa hemen parasını ödeyip halledebiliriz." dedim zorla sırıtarak


"Lütfen kimliğinizi görmeme izin verir misiniz?" Reco beni görmezden geliyordu.


Güvenlik görevlisi arkamda telefonla konuşurken 

"Tamam," dedi ve odadan çıktı.


"Eğer işbirliği yapmazsanız polisi arayacağım bayan. Burada hırsızlıklara karşı pek iyi bir tutumumuz yok. Dava açabiliriz. Birçoğumuz mevcut ortamda hayatta kalmak için mücadele ediyoruz. Hırsızları sevmeyiz. Lütfen bana bir daha kimlik sormak zorunda bırakmayın."


Kredi kartımı ve ehliyetimi çıkarırken bir korku hissediyordum.Mahmut başıma çok ciddi dertler açıyordu.


" Otur," dedi adam. 


Dar alanda etrafıma bakındım. Deri kaplı masa, deri sandalyeler ile geleneksel bir ofis izlenimi yaratmaya çalışmıştı. Köşede eski bir deri koltuk vardı. Duvarlarda yağlı boya tabloların baskıları vardı. 


Pencere yoktu.


Adamın kelleşmekte olduğunu fark ettim, öne doğru eğilip kredi kartımı ve kimliğimin fotokopisini çekerken, ince siyah saçları yandan taranmış ve parlak kafa derisine yapışmıştı. Yanakları yağlı, dudakları kalın ve kırmızıydı. Kalın parmaklarının hızla yazı yazdığını, parmak eklemlerindeki ve ellerinin arkasındaki siyah kılları fark etmiştim. Sadece saatin parasını ödeyip gitmek istiyordum. Kredi kartı ekstresindeki bu zıplamayı bir şekilde kocama sonra açıklardım.


"Çok özür dilerim beyfendi. Bu gerçekten bir hata. Bunu düzeltmemin bir yolu var mı?" diye sordum çaresizce. 


Reco başını kaldırdığında adamın yüzündeki alaycı ifadeyi fark ettim. Söylediklerimin ne anlama gelebileceğini, elbisemin nasıl bir izlenim bıraktığımı geç de olsa fark ettim.

Gözleri şehvetle vücudumda dolaştı ve göğüslerimde durdu.


Bakışları elbisenin ince kumaşını delip geçiyor gibiydi. Meme uçlarımın sertleştiğini hissedebiliyordum. Yumuşamalarını diliyordum. 

Adam, ince pamuğun arasından çıktıklarını fark etmiş,  gözlerimin içine bakarak vücudumun heyecanlandığını görebildiğini işaret etmişti. 

Adamın gözleri uzun çıplak bacaklarımda aşağı yukarı hareket ediyordu. 

Oturduğum yerde kıpırdandım ve kalçalarımı örtmek için elbiseyi daha da aşağı çekmeye çalıştım. 

Küçük ofiste kapana kısılmış gibi hissediyordum. Hava küf kokuyordu, sıcak ve nemliydi ve kendimi dış dünyadan kopuk hissediyordum. 


Adam söylediğime itiraz etmemişti. Olay mahkemelik olduğunda bir şekilde içeri girmeden çözüm bulunacağını biliyordum ama olan olmuştu. 


İtibarım yerle bir olacaktı.

Kocama rezil olacaktım.

Evet, evet. 


Polisin çağrılmasını istemiyordum. Kuyumcunun bana bakmasına izin verecektim.


"Peki, ne yapmaya hazırsın?" dedi sandalyede arkasına yaslanırken


Dudağımı ısırdım. Ne demek istediği belliydi ama nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Bırakın imalı bir şey söylemeyi, olanlara inanmakta bile güçlük çekiyordum. Ama bir çıkar yol olabilir miydi? 


Pazarlık yapabilirdim.

 

******

 

Sonraki Bölüm...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumuz için teşekkürler. Yorumunuzu inceledikten sonra, ticari kaygı içermiyorsa yayımlayacağım.