Didem 3

 <Daha önce okuduğum bir hikayeyi orjinalindeki hikaye akışına sadık kalmaya çalışarak, bazı bölümlere eklemeler yaparak yeniden düzenledim. Orjinal hikaye yazarı kimdir bilmiyorum. Hikaye tamamen fantazidir. Kişilerin ve anlatılar kurgudur.>

Önceki Bölümler

Bölüm 1 

Bölüm 2 


Bölüm 3

Didem - Yüzleşme


Günlerdir gözüme uyku girmiyor, kocamla ile telefonda konuşurken içim içimi yiyordu. 

Ne yapıp, edip Mahmut'un o resimleri silmesini sağlamalıydım. Aksi halde olacakları düşünmek bile istemiyordum. 

Birinden yardım istemeli miydim yoksa Mahmut'a gidip bu işi kendim mi çözmeliyim bilemiyordum. Kimseye olan biteni de anlatamıyordum, kısacası tam bir çıkmazdaydım.


Uzun uzun düşündüm. 

Bir hata yaptığımı kabullenmek zor da olsa gerçekle yüzleşmeye, Mahmut'la gidip kendim konuşmaya karar vermiştim. 

"Bir şekilde ikna ederim nasılsa, hem bu yaptığı zaten suç ne kadar uzatabilir ki?" diye düşünüyordum. 

Bu şekilde sürekli kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.

Kesin kararımı vermiştim. Günlerdir beni yiyip bitiren bu problemle yüzleşmeye karar verdim, o Emlakçı dükkanına tekrar gitmek zorundaydım.

Öğlen olmuştu bile, hızlıca hazırlanıp ve evden çıktım. 

Geçen seferki teşhirci kıyafetlerim gitmiş, yerine gayet usturuplu kıyafetler giymiştim. 

Mahmut'u bu sefer de azdırmak istemiyordum tabii ki. 

Diğer yandan niyeti kötü olan bir adam için kıyafetin ne önemi vardı ki. Zaten Mahmut giysilerin altındaki bedenime hayal ettiği gibi sahip olmuştu bile. Bu konuyu konuşarak çözebileceğimize inanıyordum.

Dükkana geldiğimde, malesef Mahmut yalnız değildi.Dükkanda iki tane kendi gibi kro tipler oturuyordu. 

Mahmut yüzü diğer tarafa dönük ve adamlardan biriyle konuştuğu için beni ilk başta farketmemişti, bende Mahmut'un yanındaki adamları şöyle bir inceleme fırsatı bulmuştum.

Adamlardan birisi 50'li yaşlarda orta boylu kel ve göbekli biriydi. Giydiği yanarlı dönerli takım elbise, ayakkabıları, elindeki tesbih ve çorabının rengi ile resmen ben bir magandayım diye bağırıyordu. Daha ilk saniyeden de gözlerini bana kilitlemişti bil. Aç bir ayı gibi gözleriyle uzun uzun beni süzüyordu. Bu adam açık ara Mahmut'tan bile daha kroydu.

Diğeri nispeten daha gençti, 45 yaşlarında ve oldukça iriydi. 

Kirli sakallıydı. 

Gerçek bir insan azmanı gibi görünüyordu. Boyu yaklaşık 1.85 veya 1.90cm kilosu da 120 civarında görünüyordu. 

Kocaman bir göbeği vardı. Muhtemelen alkol göbeğiydi ve oturduğu yerde bacaklarının arasına doğru sarkıyordu. 

O da yaşlı olan gibi gözleriyle beni yiyecekmiş gibi bakıyordu. Yaşlı olana göre daha eli yüzü daha düzgün bir profil gibi gözüküyordu ama adamın öyle büyük ayaklarının gözümden kaçması imkansız gibiydi. 46-47 numara var sanırım diye düşünmüştüm.

"Bunun ayakları bu kadarsa aleti kim bilir nasıldır.." diye düşünmeden de edememiştim istemsizde. 

Düşünce aklıma gelir gelmez silkinip kendime geldim. Kendi kendime kızmıştım, 

"Kızım zaten yediğin haltı temizlemek için buradasın, sırası mı şimdi?" sesleri kafamın içinde çınlıyordu.

Mahmut yaşlı adamın kapıya doğru bakakaldığını geç de olsa farketmişti. 

Kafasını çevirdiği anda beni görünce yüzünde memnuniyetle karışık pis bir sırıtış belirivermişti. 

-"Oooo Didem Hanım, nerelerdesiniz yaa, ben de yolunuzu bekliyordum, o gün hesabı tam kapatamadık biraz daha alacağınız kalmıştı sanırım onu almaya geldiniz" diyerek oturduğu yerden ayağa kalkıp bana doğru ilerlemişti.

Mahmut yanıma kadar gelerek, tokalaşma bahanesi ile beni kendine çekmiş ve usulca kulağıma 

"Arka tarafa geç yavrum, ben birazdan geliyorum" demişti.

Şok olmuştum.

Ama fotoğraf konusunu bu iki kronun yanında da konuşamazdım.

Suratımdaki sırıtışla çaresizce arkaya geçtim. Bu oyunda şimdilik Mahmut ne derse mecburen yapacaktım.

Maalesef..... Avantaj bu krodaydı..

Arka tarafa hızlı adımlarla geçtim. İçerisi leş gibi sigara kokuyordu. Geçen sefer geldiğimde ortam kalabalık olduğundan buraya dikkatli bakamamıştım, ama dükkanın arkada tarafı resmen alem yapmak için kullanılıyor gibiydi. Dünden kalma rakı sofrası hala ortadaki sehpanın üzerindeydi. Boş bir sürü kadeh, dolu kül tablaları, yarım kavun-karpuz. 

Kadehlerdeki ruj izinden ortamda kadın olduğu da apaçık belli oluyordu..

“En iyisi şu masaya oturmak” diyerek, geçen gün Mahmut'u arkadaşlarıyla bir şeyler izlerken gördüğüm o masaya oturdum, bilgisayar yine açıktı. 

Ekranda açık olan internet tarayıcı penceresine gözüm takılmıştı. 

Sayfaları açmaya başladım. 

Karşıma gelenler beni hiç de şaşırtmamıştı. 

Onlarca pencerede, analdan ağza boşalmaya kadar türlü türlü kategoride porno sayfalar açıktı. 

Meraklı şekilde incelemeye başladığım esnada yaşlı olan adamın konuşmasını duyunca, dikkatimi mecburen de olsa içeride konuşulanlara vermek zorunda kalmıştım.

“Oğlum Maho, söyle bak çakıyon mu lan içerdeki karıya..”

“Yaw Selo ağabey, dedim ya müşterim diye”

“Lan sen ne zamandan beri müşterilerini dükkanın arkasındaki sikiş mekanına sokuyon.... Doğru söyle haaa, siktin mi lan bu karıyı?”

“Abi ne diyon allasen yaa...”

“Oğlum söylesene laa, hasta etme adamı bak.!”

“He abi he, siktim, sikmeye de devam ediyorum oldu mu?”

“Lan ne ibnesin Maho, hiç şu abini düşünmüyorsun bah!! Biz öyle almışık dalgamızı elimize, girecek delik bulamıyoruz, senin çaktığın karıya bak hele.. İnsan demez mi şunu abime de ayarlayayım, o da bir baksın karının tadına haa.?? Vallaha darılmışım sana..”

“Yaaa abi bu karı öyle bi karı değil, olayı farklı.. Daha ben bile tam tadını alamadım karının, sen de bi dur hele, hem ben sana ne karılar ayarlarım, yeter ki sen iste..”

Duyduklarım karşısında şok olmuştum. 

Adamın bakışından niyeti belliydi zaten, fakat bunu açık açık Mahmut'a söylemesi beni bayağı bir  ürkütmüştü. Neyse ki, Mahmut'un adamı reddetmesi yüreğime bir nebze su serpmişti.

Adamlar Mahmut ile bir süre daha oturmuştu. 

Konuşmalarından çok eski ve samimi arkadaş oldukları belli oluyordu. Kaldıkları 15-20 dk boyunca sürekli bel altı espriler, karı kızdan konuşmuşlardı. Konuşulanları çok rahat duyuyordum, onlar da sanki arkada yokmuşum gibi rahat rahat konuşuyorlardı. Belki de benim duymam için, özellikle yapıyorlardı..

İri yarı olan sürekli sikmekten sokmaktan bahsediyor, utanmadan götünden siktiği kızı tüm ayrıntıları ile anlatmış, daha sonra kızın arkadaşlarını da nasıl siktiğini ballandıra ballandıra anlatmıştı. Anlattığına göre önce kızı sikmiş, sonra bana arkadaşlarını ayarlamazsan ailene anlatırım bak diye tehdit etmiş. 

Zavallı kız da çaresizce arkadaşlarını ayarlamış bu ayıya.. 

Kıza mı üzülsem, kendi de aynı durumda olduğu için, kendime mi üzülsem bilemiyordum.

 "Bunlar çete gibi resmen, herkese şantaj yapıyorlar" diye düşüyordum. İşim kolay olmayabilirdi.

"Oğlum Berhan, iyi sikseydin bari, öyle kolay kolay bırakmasaydın çıtırları bulmuşken" dedi Mahmut.

"Yav..hee... sen ne diyon aga, bunları iki gün önce bir arada siktim aaa.. bi ona bi ona sokuyom, götünden çıkarıp ötekinin ağzına veriyom, bildiğin orospu yaptım la karıyı, şimdi de sikilmeden duramıyolar amına koyayım" diye cevap verip devam etti.

-"Maho lan biliyon mu patlak değil ikisi de daha,  götten veriyolar ama kızlıklarını da alırım ben bunların yakında" derken gülüyordu öküz.

-"Ulan ne adamsın be, Bero, bi gün bu çıtır sevdan başına iş açmasa bari ha.."

-"Olum ben senin gibi folloş karılarla uğraşamam, karıya yarrağı soktun mu bağırtacan, inim inim inletecek altında. Sendeki o bamyayla, amları patates olmuş karıları sikince ne anlıyon bilmiyom, iki beden büyük gömlek giymiş gibi. Beni biliyon gardaş, ben dar amcıklardan hoşlanıyom, gerekirse risk de alacan biraz" diye eklerken gürültülü bir kahkaha atıyordu. Hepsi birlikte hayvan gibi gülüştüler..

-"Lan oğlum beni konuşturma bak şimdi bamyaymış neymiş. Sen şu içerdeki karıyı rüyanda göremezsin kırk yıl uğraşsan. Karıda bi am var... lokum lokum mübarek!! Tam bir sikiş makinası. Senin cıvırların gibi ölü gibi de yatmıyor haa altta.. Am, göt, sakso ne istersen var, karı ilik gibi tecrübe amına koyayım. Selo abi iyi maldan anlıyor bak, sen sus o konuşsun.. He, haksız mıyım Selo abi?”

Uzun süredir sessiz olan yaşlı adamın sesi tekrar duyulmuştu.

“Oğlum Bero olgun candır can. Bak şu arkadaki garıyı bana versen, sabaha kadar amını götünü dağıtmazsam şerefsizim. Hasta oldum lan manitaya. Tam benim kalemim. Ama bu yavşak Maho, abisine çok gördü bi boyalı orospuyu.. Biz onu milli yapalım geçmiş zamanda, abi bizi garıya götür diye ağlasın yalvarsın, ahırdaki eşşekleri sikiyorken vakti zamanında şimdi muhtaç duruma düşen abisini tanımasın. Hey gidi yalan dünya hey.”

-”Aman abi, dedim ya, bu karı başka, orospu değil hem evli bu. Ben senin işi halledicem sözüm söz..”

-”Anladık amına koyayım, orospu değil. Bak ne diyecem sana. Senin bana bi 5 kağıt borcun vardı ya. Heh, bak o içerideki yavruyu ayarla bana, sileyim o borcunu. Üste para da veririm bak, benim de sözüm söz.”

O anda duyduklarına inanamıyordum. Bir anda içeride sinirden kaskatı kesilmiştim. Mahmut'un kendisi ile söylediklerine mi kızayım, yaşlı kronun resmen orospu gibi beni satmasını istemesine mi kızayım bilemiyordum. 

“Nasıl bir belaya bulaştım ben?” diye kendi kendine öfkeleniyordum. Hele o çok sevdiğim kocam şu anda yaşadıklarımı görse kahrından ölürdü kesin..

Yine de, merakla Mahmut'un Selo adındaki bu yaşlı kroya vereceği cevabı bekliyordum, bir taraftan da tırnaklarımı kemiriyordum.

Mahmut adamın bu talebini yine bir şekilde geçiştirmişti. Anlaşılan Mahmut beni kıskanıyor ve kimseyle paylaşmak istemiyordu. Bu durum hoşuma da gitmişti.

Mahmut adamları yolcu ederken yaşlı olanı tekrar ısrar ederek, 

"Aman deyim ayarla o garıyı bak, sikiş makinesi diyorsun bir de utanmadan karşımda, hiç abeyini düşünmüyon. Bah teklifimi unutma haaa, ne zamandır sikişgen bi garıya denk gelmedim Maho" dedi. 

Adam niyetini iyice bozmuştu. Israr etmekte çekinmiyordu.

Mahmut adamları yolladıktan sonra arkaya geldi.. Sürekli imalı imalı sırıtması sinirlerime dokunuyordu.

"Hoş geldin yavrum, niye bu kadar geciktin, kaç gündür bekliyorum" dedi.

Birşey diyememiştim. 

"Ne o trip mi atıyorsun seni amcık seni" dedi Mahmut. 

"Öyle canın isteyince gel git yok artık, yarrak manyağı yapacağım seni" dedi ve öpmek için çenesimi yakalamıştı.

"Mahmut, sence de önce bir oturup konuşmamız gerekmiyor mu?" diyerek kafamı geri çekince Mahmut, beni sert bir şekilde önünde durduğu koltuğun üzerine doğru itti. 

Koltuğa sert bir şekilde düşmüştüm.

"Bak kızım, ben senin o götlek kocana benzemem, ne dediysem yapacan. Gel dersem gelecek git dersem gideceksin, Haaaa yok akıllı olmaz da beni kızdırırsan, beni bazı şeylere mecbur edersin."

Sert bir şekilde itilmenin etkisiyle dağılmış saçlarımın arkasından öfkeli bir biçimde Mahmut ayısına bakıyordum. 

"Ne bakıyorsun sikecek gibi, anladın mı beni onu söyle" dedi.

"anladım" dercesine kafa sallayabilmiştim sadece..

"Peki ne olacak o resimler? Sen tehditle hep böyle bana sahip mi olacaksın? Hem ne gerek vardı resim çekip tehdit etmenin, ben zaten sana isteyerek gelmiştim, gelmeye de devam edecektim, şimdi böyle daha mı iyi? Bu şekilde sevişmekten ne zevk alacaksın şimdi?" diye sordum.

Mahmut, bir süre sessiz kalmıştı. Hali, söylediklerime hak verir gibiydi sanki. 

Ayıyı etkilediğimi düşünüyordum. Şimdi çözülmesini bekleyecektim.

"Bak yavrum, sana karşı iyi niyetli olmamı istiyorsan şimdi git, akşama da seni siktiğim o evde ol saat 9 da. Şimdi işim var. Bunları akşam uzun uzun konuşuruz.. Ama bil ki, nasıl muamele edersen benden de aynı şekilde karşılığını görürsün.. Resimleri de akıllı bir kız olduğun sürece dert etme, belli mi olur, muameleni beğenirsem bu akşam bile onları silebilirim" dedi Mahmut.

"Ama önce şu telefonunu ver bakayım!" diye ekledi Mahmut.

Telefonuma kendi numarasını kaydedip benim telefonumdan da kendini çaldırmıştı.

Telefonumu çekerek elinden alıp, çantama koymuştum. O esnada Mahmut kolumu yakalayarak kendine doğru çekmişti. Diğer eliyle de kalçamı sıkıca kavramıştı.

"Yav canım da çok sakso istedi kız senin o etli dudaklarını görünce, hani nasıl emdiğini bilmesem sorun yok da, o gün tam tadını alamadım, acaba ağzına mı versem şurda, ha Didoş??" dedi..

"Madem sikişmek istiyorsun, akşama sakla enerjini" diyebildim.

Oradan bir an önce çıkmak istiyordum artık.

"Tamam lan, öyle olsun hadi git bakalım!" dedi ve kalçama sert bir tokat yapıştırdı.

"Tamam gidiyorum, ama son bir şey var.. O adamlar kimdi, hem ne cüretle sana öyle teklifte bulunuyorlar? " dedim sinirle.

"Yahu arkadaşlarım işte. . Hem sana hesap mı vericem amına koyayım kimse kim.. Yüz verdik astarını istiyorsun.. Hem kabul mu ettim teklifini sanki, ne oldu amına koyayım? Hadi git, güzelce hazırlan akşama, geçen sefer geldiğin gibi gelmezsen hesabı o zaman ben sana sorarım" dedi sikini avuçlayarak. 

"Cezanı acımadan keser Küççük Maho ona göree.. " derken kendi esprisine gülen ayılar gibi kahkaha atıyordu.

Arkama bakmadan oradan çıktım, hızlı adımlarla arabama doğru yürüyordum, aklım çok karışıktı.. 

Bu adama bir türlü güvenemiyordum.

Yaptıkları, hareketleri , bir öyle bir böyle konuşmaları beni çok tedirgin ediyordu.. 

Bu Selo ile Bero dediği tipler de iyice canımı sıkmışlardı.. 

Maalesef çarem yoktu. Mahmut'a güvenmek zorundaydım, aksi halde resimlerin akıbeti istediğim gibi olmayacaktı.. 

Bir an yine kocamın o resimleri gördüğünü düşündüm. 

"Allahım nasıl bir skandal olur" dedim içinden.. 

Bunu asla istemiyordum.

İzin veremezdim...

Vermeyecektim....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumuz için teşekkürler. Yorumunuzu inceledikten sonra, ticari kaygı içermiyorsa yayımlayacağım.