taciz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
taciz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 13)

(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)


Kartal'a döndüğümden beri aradan birkaç gün geçmişti. Bütün sırlarımı paylaştığım Bahar, bir kez olsun aramamıştı. Nedenini bilmiyordum, ama bu durum beni üzüyordu. (Ne olursa olsun!) diyerek Bahar'ı aramaya karar verdim. Aradığımda, telefona kaynanası çıktı.
"Şeeyy! Nadide teyze, ben Nesrin!" dedim.
"Buyur kızım!" dedi.
"Bahar yok mu?" dedim. Çalışmaya gittiğini söyleyince, şaşırmıştım. Ne iş yaptığını sorduğumda, bir bayanın yanında temizlik işi yaptığını söyledi.
"Nerde çalışıyor?" diye sorduğumda,
"Bilmiyorum kızım!" dedi.
"Sağol Nadide teyze, ellerinden öperim!" deyip, telefonu kapadım.

O an aklımdan birçok şey geçmesine rağmen, Bahar'ın böyle bir şey yapabileceğine ihtimal veremedim. Bunu öğrenmenin bir tek yolu vardı, Nazmi'ye telefon etmeye karar verdim. Ama birkaç kez aradığım halde kendisine ulaşamadım, telefonu kapalıydı. İçimden, (Orospu çocuğu! Kim bilir ne bok yiyorlar?) diye geçirdim. Kendimi terk edilmiş hissediyordum. Daha önce böyle bir duygu yaşamadığım için üzülürken, neredeyse ağlayacaktım. Elimden bir şey gelmezdi, o orospu çocuğu Nazmi artık telefonlarıma bile bakmıyordu. Bunu öğrenmek için Bahar'ın dönüşünü beklemem gerekiyordu.

Bahar akşam saat 6 gibi sokakta göründü. Binaya gireceği sırada kendisine birkaç kez seslendim. Ama yüksek sesle bağırdığım halde, Bahar başını kaldırıp bakmadı bile. Sinirle, (Küçük orospu, götün mü kalktı!) diye mırıldandım. Canım sıkılmış, kendi kendime söylenip duruyordum. O sırada alt komşumuz olan Nagihan'ın sesiyle kendime geldim. Nahihan, çay demlediğini söyleyerek,
"Gel, beraber içeriz!" dedi. Tebessümle karşılık verdim,
"Tamam geliyorum!" dedim. Canım sıkkındı, ama bu davet beni rahatlatmıştı.

Nagihan, 30 yaşlarında, kapalı giyinen, muhafazakar bir kadındı. Kocasını, 5-6 yıl önce kanserden kaybetmiş, kızıyla birlikte yaşıyordu. Üzerime bir şal alıp, Nagihan'a indim. Balkona geçerek çaylarımızı yudumlamaya başladık. Nagihan, güler yüzlü, konuşkan bir kadındı. Kendisine,
" Nagihan, evlenmeyi düşünmüyormusun?" diye sordum. Nagihan birkaç saniye sustuktan sonra,
"Yaa, ne bileyim, öyle herkesle olmaz ki!" dedi.
"Nasıl birini arıyorsun ki?" diye sordum.
"Evine bağlı, evi arabası olan, en fazla 40 yaşında, çalışan biri olmalı!" dediğinde, içimden (Böyle birini kim istemez!) diye geçirdim. Nagihan belli ki genç birini istiyordu.

Sohbetimiz ilerledikçe, konu cinselliğe kadar gelmişti. Cinsellikten bahsedince, Nagihan'ın yüzü pembeleşmeye, hatta kızarmaya başlamıştı.
"Ne o, utanıyormusun?" dedim.
"Yoo, ne alaka?" dedi. Nagihan utandığını belli etmemeye çalışırken, ben bu kez dahada ileri giderek,
"Erkeksizliğe nasıl dayanıyorsun kız? Senin yerinde olmak istemezdim doğrusu!" dedim. Nagihan, "Ne yaparsın, kader işte, elimizden bir şey gelmiyor!" dedi. Bunu öyle içten söylemişti ki, dertli olduğu belliydi. Masmavi gözlerinin yanısıra, ince uzun kaşları vede dolgun dudaklarıyla, hiçte fena birine benzemiyordu. Kendisine,
"Kız, bu aralar kilo mu aldın sen?" dedim. Nagihan ayağa kalkarak, kendi ekseni etrafında döndükten sonra,
"Kilolu mu görünüyorum?" dedi. Ben de gülerek,
"Evet ya! Kalçaların kocaman olmuş!" dedim.

Kısa bir sessizlikten sonra sataşmayı sürdürdüm,
"Nagihan, canın yarrak çekmiyor mu?" dedim. Bu sözüm üzerine bir müddet yüzüme bakıp,

"Töbe töbee!" diye mırıldandı. Ama ben susmak niyetinde değildim. Üzerine üzerine gidiyordum,
"Ne yani, gerçekten canın yarrak çekmiyor mu?" diye ısrar ettim. Eliyle ağzını kapatarak, "Delisin sen yaa, günaha sokma beni!" dedi. Gerçekten utanmış bir hali vardı. Öyle ya, yıllardır eline erkek eli değmemişti. Onun yerinde ben olsaydım çoktan siktirmiştim kendimi. Bu arada, amını merak etmiyor değildim. Çünkü, kocası öleli yıllar olmuştu. Amının deliği kimbilir nasıldı. Eminim iyice daralmıştı. Eğer içine patlıcan yada salatalık gibi herhangi bir cisim sokmadıysa tabii ki, daracık olmalıydı.

Nagihan'a, "Seninle evlenecek olan erkeğin vay haline!" dediğimde, gülerek,
"Manyaksın yaa!" dedi. Ben de,
"Ne yani, gücü kuvveti yerinde, (kolumu gösterek) bu kadar yarrağı olan bir adamla evlenmek istemezmisin?" dedim. Nagihan kahkaha atarak,
"O kadar büyüğü de mi var kız?" dediğinde, aklıma Nazmi'nin yarrağı geldi. O an içim cız etti. Nagihan Nazmi'nin yarrağını görse, eminim küçük dilini yutardı.
"Olmaz mı kız, ne yarraklar var! Hemde kocaman kocaman!" dedim. Nagihan,
"İnanmıyorum sana yaa, neler söylüyorsun, sanki çok görmüşün gibi konuşuyorsun!" dedi.

Nagihan'ın interneti, bizim internete bağlıydı. Gece sabahlara kadar oturduğunu, yanan ışığından biliyordum. Gülerek,
"İnternette hepsi var, girince görürsün!" dedim.
"Ben öyle şeylerden anlamam ki, internete sadece okey oynamak için girerim!" dedi. Ama ben konuştukça, Nagihan'ın merakı da gittikçe artıyordu.
"Porno siteleri var, orda sikişin her çeşidini seyredebilirsin!" dediğimde, dalga geçtiğimi düşünerek,
"Hadi ordan! Benimle dalga mı geçiyorsun?" diyerek inanmak istemedi. Yüzündeki pembelik gittikçe koyulaşmış, hatta kızarmıştı. Utandığını belli etmemek için parmaklarını çıtlatıp sağa sola bakınıyordu.

"İstersen bize gidelim! Orda daha rahat seyrederiz! Ne dersin?" dediğimde, Nagihan öyle heyecanlanmıştı ki, ne diyeceğini bilemiyordu.
"Şeyy, bilmem ki, günaha girmeyelim!" dedi. İstediği halde yine de çekiniyordu.
"Bir kez seyretmekten birşey olmaz! Çocuklar gelmeden biraz seyrederiz!" dedim. Sonra da elinden tutarak,
"Kalk hadi!" dedim, ayağa kaldırdım birlikte benim daireye çıktık.

İçeri girip, kapıyı kapattıktan sonra bilgisayarın olduğu odaya geçtik. İki sandalye alıp, bilgisayarın başına oturduk. Ardından interneti açtım. Porno sitelerini aramaya başladım. Daha önce seyrettiğim harika bir film vardı, onu buldum. Filmin konusu, kocasını aldatan bir kadının, kızı tarafından yakalanması ve kızın da aynı erkeklerle sikişmesi üzerineydi. Filmdeki erkekler yakışıklı olduğu kadar, yarakları da inanılmaz büyüktü. Doğrusu merak ediyordum, Nagihan böylesine büyük yarakları gördüğünde, acaba ne tepki verecekti. Bu sırada film de gittikçe hareketleniyordu. Filmdeki adam, kadının amını yalamaya başlamıştı bile...

Bir müddet sonra pozisyon değişmişti. Bu kez kadın adamın yarrağını ağzına aldı. Kadın tam bir profesyonel gibiydi. Emiyor, yalıyor, ağzına alıyordu. Adamın yarrağı iyice sertleşmiş, kocaman olmuştu. Yarrağın büyüklüğü karşısında Nagihan'ın sesi soluğu kesilmiş, derin derin soluyordu. Kaçamak gözlerle filmi izlerken,
"Ne kadarda büyüüük!" diye mırıldandı. Ben filmin devamını bildiğim için,
"Benim mutfakta biraz işim var!" diyerek Nagihan'ın yanından kalktım. Nagihan başını sallayarak,
"Tamam!" dedi. O sırada yüzüne baktım, yüzü kızarmış, al al olmuştu. Çekinmeden seyretmesi için böyle bir şeyi bahane etmiştim.

Birkaç dakika mutfakta oyalandım. Nagihan'ın durumunu merak ediyordum. Ne yaptığını görmek için sessizce odanın kapısına yanaştım. Arkası kapıya dönük olduğundan beni fark etmesi mümkün değildi. Kapının kenarından baktığımda, Nagihan'ın kıvrandığını farkettim. Bacaklarını aralamış, elini eteğin içine sokmuştu. Eteğin içindeki sağ kolu, devamlı oynuyordu. Belli ki amını okşuyordu. Nagihan kendini filme tamamen kaptırmış haldeydi. Filmdeki kadın domalmış, adam da sert sert sokuyordu. Nagihan bir eliyle amını okşarken, diğer eliyle de memesini sıkıyordu.

Onu o halde görmek beni de sulandırmıştı. Elimi külotumun içine daldırdım, amımı avuçladım, amımın dudaklarıyla birlikte klitorisimi okşamaya başladım. Ardından birkaç parmağımı amımın içine sokup, git gel yaptım. Aniden bacaklarım titremeye, bedenim kasılmaya başladı. Bağırmamak için dudaklarımı ısırırken, inanılmaz bir zevk yaşıyordum. Kasılmalarım bittiğinde kendime gelmiş, iyice rahatlamıştım. Amımın suları külotumu bile sırılsıklam yapmıştı.

Nagihan ise benden habersiz, halen kendi kendini tatmin etmeye devam ediyordu. Boşaldığım için yanına gitmeye karar verdim. Geri mutfağa gidip, mutfaktan,
"Nasıl gidiyor " diye seslendim. Nagihan cevap vermeyince, yanına gittim.
"Ne o, sesin soluğun çıkmıyor!" dedim. Nagihan konuşmuyor, sadece yüzüme bakıyordu. Yüzü gözü ter içindeydi.
"Ne oldu, terlemişsin!" dedim. Nagihan ürkek bir kız gibi,
"Şeyy, ben..." diyerek, kem küm ediyordu. Üzerine fazla gitmek istemiyordum, konuyu değiştirip,
"Adamın yarrağı nasıl?" diye sordum. Nagihan,
"İnanılmaz yaa!" dedi, sonra,
"Bunlar gerçek mi?" diye sordu.
"Evet! Hepsi gerçek!" dedim.

Nagihan'a, "Bak şimdi sana ne göstereceğim!" diyerek, filmi ileri aldım ve
"Ne kadar güzel bir kız! En fazla 16-17 yaşında, öyle değil mi? Bak şimdi bu kız neler yapıyor!" dedim. Filmdeki kızın küçük bedeni en fazla 35-40 kilo ya vardı, ya yoktu. Karşısındaki iki adam ise dev gibiydiler. Biri kızın amını sikerken, diğeri de ağzına vermişti. Daha sonra yer değiştirdiler. Kızın amı perişan olduktan sonra, bu kez de götten sikmeye başladılar. Önce biri, sonra diğeri. Uzun süre devam ettikten sonra üzerinden çekildiler. Adamlardan biri koltuğa yattı, kız da üzerine çıkarak yarrağı amına soktu, küçük bedenini adamın göğsüne yasladı. Diğeri de arkasına geçerek, kolay bir şekilde götüne soktu. Küçücük kızı, hem amdan, hemde götten dakikalarca siktiler. Arada kalan kız sandviç olmuş, ama yine de pes etmemişti. Adamlar kızın ağzına boşalınca, film de sona erdi.

Nagihan aptal aptal bana bakıyordu. Şaşkın bir ifadeyle,
"Kızın ağzına boşaldılar!" dedi. Belli ki daha önce böyle bir şey görmemişti.
"Eee bu işler böyle!" dedim. Nagihan yüzündeki terleri sildikten sonra,
"Ben gideyim artık!" dedi ve yerinden kalktı. Onu yolcu etmek için arkasından yürürken birde ne göreyim, arkasında kocaman bir ıslaklık vardı.
" Nagihan! Bu ne hal? Amma ıslanmışsın!" diyerek gülmeye başladım. Nagihan arkasına doğru baktığında, utancından ne diyeceğini bilemedi. Ona,
"Kaç kez boşaldın ki, bu kadar sulanmışsın?" dediğimde,
"Nesrin, ben... Ben, boşalmadım..." dedi.

"Ciddimisin kız? Gerçekten boşalmadın mı?" dedim. Nagihan,
"Neyse, ben gideyim artık! Geç oldu!" diyerek kapıya yöneldi. Sonra da,
"Lütfen Nesrin, bundan kimseye bahsetme!" diyerek yalvarır gözle bana baktı. Ben de,
"Merak etme kız, delimiyim ben!" diye karşılık verdim. Nagihan hakkındaki düşüncelerim yavaş yavaş rayına giriyordu. Nagihan yıllardır dul olduğu halde, kendini mütevazi yaşamına vererek, dedikodulardan uzak kalmıştı. Buna rağmen o bir kadındı ve cinsel yönden de eksiklik çekiyordu. Önümüzdeki günler ne getirirdi bilemezdim ama, yine de bugün olanlardan sonra Nagihan'dan umutluydum...

Aradan bir hafta geçmiş ve Bahar'la halen görüşememiştim. Ne o beni arıyordu, nede ben onu. İşe gidip geliyordu, ama ne iş yaptığını bilmiyordum. Evde yalnız olduğum günler, zaman zaman Nazmi'yi aradım. Ama bir kez olsun, telefonuma bakmadı. Gel dese, koşa koşa gidecektim, ama bunu neden yapıyordu anlamıyordum. Bir söz vardır, (At binicisini, kadın sikicisini unutmaz!) diye, gerçekten de doğruymuş. Kocamla sikişirken bile, Nazmi'nin o kocaman sert yarrağını hayal eder olmuştum. Aklıma geldikçe çıldırasım geliyordu. Onunla sikişmek inanılmaz zevkliydi. Saatlerce bırakmadığı gibi, bütün deliklerimi paramparça ederdi. Amımın deliği günlerce sızlar, arka deliğim de kolay kolay kapanmazdı. Bağırıp çağırmak istiyordum, ama elimden bir şey gelmiyordu.

Günlerim özlem ve hasretle geçiyordu. Kocamla haftada bir iki kez ilişkiye girdiğim halde, istediğim doyumu alamıyordum. Değişiklik istiyordum, ama bu ne zaman ve nasıl olacaktı, bilemiyordum. Bugüne kadar 6 kişinin yarrağını yemiştim. Üstelik hepsi de farklı farklı yarraklardı. Bunlar içinde en büyüğü Nazmi'ninkiydi. Uzun ve oldukça da kalındı. Bitmeyen enerjisiyle tam bir erkekti. Birlikte olduğumuz günleri unutmak gerçekten zordu. Şu da bir gerçek ki, aldatmak tehlikeli olduğu kadar, çokta heyecan vericiydi. Hele o ilk zamanlar yok muydu, nasılda heyecanlıydı. Aklıma geldikçe özlüyordum...

Yazın sıcaklığı kendini iyice göstermişti. Ağustos'un ortaları yaklaşırken, çocuklardan birini memlekete, diğerini de anneme göndermiştim. Kocam işine gidip gelirken, ev ıssız bir haldeydi. Evin günlük işlerini kısa zamanda hallediyordum, boş vaktim de hayli fazlaydı. Bazı günler binanın bahçesinde komşu kadınlarla piknik yapıyor, dedikodu yapıyorduk. Komşuların hepsi de samimi ve güler yüzlüydü. Binanın bütün kadınlarıyla bahçede oturup sohbet ediyorduk, ama aramıza katılmayan bir tek kişi vardı, o da Bahar'dı. Bahar her seferinde bir mazeret uydurup, gelmiyordu. Ve onun hakkında yapılan sohbetler de artık beni ilgilendirmiyordu. Benden uzaklaşmasını da artık önemsemiyordum...

Birgün öğleden sonra saat 3 gibi kapının zili çaldı. Kapıyı açtığımda, karşımda Nagihan'ı görünce biraz şaşırdım. Ayaküstü biraz hoş beş yaptıktan sonra içeri buyur ettim. Nagihan'ın tedirgin bir hali vardı.
"Hayırdır, bir sorun mu var?" diye sordum. Nagihan,
"Kızı babamın yanına gönderdim, canım sıkılınca biraz sohbet ederiz diye düşündüm!" dedi. Ona, "Tabi, tabiiii, geç otur! Ben bir çay koyayım!" dedim. Ocağa çay attıktan sonra yanına döndüm. Nagihan, ürkek bir tavşan gibiydi, parmaklarını çıtlatararak sağa sola bakınıyordu. "Eee, ne var ne yok?" dedim.
"Ne olsun, idare ediyoruz işte!" karşılığını verdi. Çay demlendikten sonra da sohbete devam ettik. Çaylarımızı yudumlarken, sohbet daha da ilerlemiş, ben konuyu, seyrettiğimiz porno filme getirmiştim.

Nagihan'ın sıkılganlığı gitmiş, bazı şeyleri öğrenmek ister gibiydi. Bana,
"Filmde seyrettiklerimiz gerçek mi?" diye sorunca, gülmeye başladım.
"Ne gülüyorsun?" dediğinde,
"İlahi Nagihan! Elbette gerçek!" dedim. Nagihan bana, yarrakların büyüklüğünden bahsedip, günlerdir aklından çıkmadığını, hatta uyuyamadığını anlatırken, derin derin soluyordu. Sonra pornoda oynayan genç kız hakkında yorumlar yapmaya başladık. Nagihan,
"Kızın her yerini mahvettiler! Hele aynı anda ikisiyle yapması yok mu, inanılır gibi değil!" diyordu. Ben de,
"Bunlar günümüzde artık, her kadının bir kez olsun denemek isteyeceği şeyler!" diye anlatırken, böyle şeyleri normalmiş gibi göstermeye çalışıyordum.

Yine, "Mesela sen Nagihan, kocaman yarrağı olan biri tarafından sikilmek istemez misin?" diye takıldığımda, Nagihan heyecanlanmıştı.
"Böyle şeyler söyleme, utanıyorum yaa!" dedi. Ben de,
"Ne yani? Sen şimdi bana, gücü kuvveti yerinde, yakışıklı biriyle sikişmek istemediğini mi söylemek mi istiyorsun?" dediğimde, tebessüm ederek güldü. Nagihan her ne kadar muhafazakar bir kadın da olsa, belli ki istiyordu...

Bir müddet porno film hakkında konuştuk. Daha sonra havadan sudan konulara girerek sohbetimize devam ettik. Nagihan birşeyler anlatmaya çalışıyordu, ama ne dediğini kendisinin de anladığı yoktu. Aklının başka şeylerde olduğunu düşünüyordum. Buraya gelme nedenini anlamak için müneccim olmaya gerek yoktu, geçen seferki gibi porno seyretmek istiyordu, ama bir türlü cesaret edip söyleyemiyordu. Konuyu ben açıp,
"Porno izleyelim mi?" diye sorunca, Nagihan'ın heyecalandığını farkettim. Nagihan,
"Şeyy... bilmem ki..." gibisinden kem küm etmeye başlayınca, ona,
"Gel kız, içeri geçelim!" dedim. İtiraz etmeden, o önde ben arkada bilgisayarın olduğu odaya doğru yöneldik. Önümde yürürken kalçaları dikkat çekiciydi. Kocaman göt yanakları ince eteği altından sallanıyordu. İçimden (Böyle bir götü, doyursa doyursa, Nazmi'nin koca yarrağı doyurur!) diye geçirdim. Topuklarına kadar inen eteği, bacaklarını oldukça uzun gösteriyordu.

Havaların oldukça sıcak olmasına rağmen, her yeri kapalıydı.  
“Burada biz bizeyiz üstünü çıkarsana” dedim
Üzerindeki hırkayı da çıkardıktan sonra yerimize oturduk. Bilgisayarı açıp, internete girdim, porno sitelerini araştırmaya başladım. Nagihan'a nasıl bir porno izlemek istediğini sordum. Nagihan utangaç bir tavırla,
"Sen bilirsin!" dedi. Ona,
"Bak Nagihan, her kadının zevki farklıdır. Ben mesela, anal seks ve grup seks gibi pornolardan hoşlanıyorum, ya sen?" diye sorduğumda,
"Ben anlamam ki! Birini aç seyredelim işte!" dedi. Aslında haksız da sayılmazdı, daha önce porno film hakkında hiçbir bilgisi yoktu. İlk kez benim evde izlemişti. Bu ikinci olacaktı ve ne açarsam seyredecekti. Aklıma Dildo'lu filmler geldi. İçlerinden birini tıkladım ve izlemeye başladık. Film, yatakta çırılçıplak bir kadının, Dildo ile kendini tatmin etmesiyle başladı...

Nagihan filmi izlerken hem istekli, hemde heyecanlıydı. 10-15 dakika geçtiğinde içindeki fırtına yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu fırsatı kaçırmak istemiyordum. Yan yana oturduğumuz için bacaklarımız birbirine temas etmekteydi. Normal bir durum gibi davranarak elimi bacağının üzerine koydum. Nagihan ürperir gibi oldu, ama tepki vermedi. O sırada oynayan filmde, odaya bir kadın daha girdi ve soyunup, yatağa, öbür kadının yanına geldi. Biraz öpüştüler, sonra kadınlar 69 pozisyonuna geçerek, birbirini yalamaya başladılar. Bir an Nagihan'la göz göze geldik. Nagihan,
"Manyak bunlar yaa!" diye fısıldadı.
"Ne var bunda kız! Ne güzel yalıyorlar işte!" dediğimde, Nagihan,
"İğğğğğ! İğrenç!" diyerek yüzünü buruşturdu. Belli ki, kocası Nagihan'ın amını hiç yalamamıştı. Yalamış olsaydı, şimdi iğrenç olduğunu söylemezdi. Nagihan'a,
"Sen hiç yalatmadın mı?" diye sorduğumda, başını sallayarak,
"Hayır!" dedi ve yutkundu.

Elim halen bacağının üzerindeydi. Baldırının yumuşaklığını vede hele sıcaklığını hissetmek, gerçekten harikaydı. Bu durum bile benim amımın sulanmasını tetikliyordu. Ama acele etmemem gerektğini bildiğim için, Nagihan'ı ürkütmemeye özen gösteririyordum.
"Nagihan..." dedim, ardından da,
"Sen hiç yarrak yaladın mı?" diye sordum. Nagihan yüzüme anlamsızca bakıp, (Hayır!) anlamında başını sağa sola salladı. Ben de,
"Gerçekten mi?" diyerek üzerine gittim. Nagihan'ın seks konusunda bilgisiz olması kocasından kaynaklanıyordu. Nagihan dul kaldıktan sonra başka erkeklerle ilişkiye girmiş olsaydı, eminim her türlü seksi yaşardı. Kocasından başka hiçbir erkekle sikişmemiş olduğuna kanaat getirdim.

Nagihan'a, "Sen şimdi, ne amını yalattın, nede sik yaladın, öyle mi? Valla evlenmemiş kızlar bile senden daha tecrübeli! Eminim sen götten de yapmamışsındır?" dediğimde, gülümsediği halde cevap vermedi. O sırada filmdeki sahne değişmiş, kocaman bir yarraklı bir erkek, kızı kucağına oturtmuş, hızlı hızlı sokuyordu. Nagihan'a,
"Sen de böyle sikilmek istermisin?" diye sordum. Nagihan,
"Bir dur kız!" derken, gözünü filmden alamıyordu. Kocaman yarrak genç kızın küçücük amına girip çıkarken, yarrağın gövdesi de am suyundan parlıyordu. Manzara inanılmazdı.

Nagihan'a, "Ben daha fazla daynamayacam valla!" diyerek, elimi eşofmanımın içine soktum, ardından amımı parmaklamaya başladım. Nagihan'ı dolduruşa getirmek için de, oynayan pornoya bakarak,
"Sikkk! Beni de sik! O kocaman yarrağını bana da sok!" diye mırıldanıyordum. Nagihan yan gözle beni izlerken, ben sulanmış olan amımı okşamaya başladım. Sonra film domalma pozisyonuna geçmişti. Adam, domalmış kızı sikerken,
"Ohhh, ben de öyle domalmak ve sikilmek istiyorum!" diyerek Nagihan'ı ateşlemek istiyordum. Sonra birden ayağa kalktım, eşofmanımı, lastiklerinden tutarak dizlerime kadar indirdim. Nagihan şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Giydiğim Tanga, amımın dudakları arasına girmişti. Dudaklar arasına sıkışmış olan Tangamı düzelttikten sonra tekrar yerime oturdum.

O sırada filmdeki adam, yarrağını kızın amından çıkarıp, kızın götüne sokmuştu. Kızın yüzü, duyduğu acıyı ifade eder gibiydi. Kalın yarrak, kızın göt deliğini iyice germişti. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra, adamın hareketleri de hızlanmaya başlamıştı. Şimdi kocaman yarrak rahat bir şekilde girip çıkıyordu kızın götüne. Nagihan'a,
"Görüyormusun Nagihan, kız az önce bağırıyordu, şimdi ise zevkten inliyor!" dedim. Nagihan belli belirsiz yüzüme bakıyordu. Sanki söylemek istediği birşey var da, söylemeye çekiniyordu...

"Kusura bakma Nagihan, ben daha fazla dayanamayacağım, boşalmak istiyorum!" dedim. Ayağa kalkıp, bacaklarımı açarak, yanlara doğru iyice gerdim. Tangamı kenara çektikten sonra, Nagihan'nın bakışları arasında amımı okşamaya başladım. Küçük küçük dairecikler çizerek klitorisimi okşuyordum. Sonra hızlandıkça hızlandım. Vücudumu ateş basmaya başladı. Kasıklarıma doğru inen dalga, gittikçe şiddetini artırırken, daha fazla direnemedim ve Nagihan'ın gözlerinin içine bakarak boşalmaya başladım. Öyle şiddetli boşalıyordum ki, her yerim titriyordu. Bedenim kasılırken,
"Aaağğğhh! Ooğğhh! İimmmhh!" diye inliyordum. Bir iki dakika boyunca en az 30 kez kasılmıştım. Şiddetini kaybeden kasılmalarım yavaş yavaş sonuna gelmişti. Amımdan akan sular, baldırlarımdan sızarak topuklarıma kadar inmişti. Rahatlayınca tekrar yerime oturdum.

Nagihan'a, "Sen de boşalsana!" dedim. Nagihan şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Yüzü terlemiş, mavi gözleri yalvarır gibiydi. Nagihan,
"Şeeyy, nasıl söylesem bilmiyorum ki... benim boşalma sorunum var!" dedikten sonra başını öne doğru eğdi.
"Nasıl yani?" dediğimde, Nagihan,
"Anla işte, ben boşalamıyorum!" dedi. Bir kadının boşalamaması ender görülen bir durumdu. Nagihan da onlardan biriydi. Bir müddet sessiz kaldıktan sonra kendisine,
"Eğer istersen ben sana yardım edebilirim!" dedim. Nagihan şaşkın bir edayla,
"Nasıl yardım edeceksin?" diye sordu. Kendisi için düşündüğüm şeyi, belki istemeyebilirdi. Ama yine de denemek istiyordum. Erkeklerle sikişmekten zevk aldığım kadar, kadınlara da ilgi duyuyordum. Bahar'la birkaç kez sevişmiştik, Nagihan'la neden olmasın, diye düşündüm. Sonra kendisine,
"Boşalmak istiyormusun?" diye sordum. Nagihan (Evet!) anlamında başını sallayınca, ona, "Benimle gel!" dedim. Kolundan tutarak yatak odasına doğru sürükledim. Ne yapmak istediğimi bilmediği halde benimle yatak odasına gelmişti.

"Bak Nagihan, bu tamamen aramızda kalacak!" dedim. Eteğini indirmek için lastiklerinden tuttuğumda, Nagihan yüzüme (Ne yapıyorsun?) der gibi bakıyordu. Önünde çömelerek eteğini topuklarına kadar indirdiğimde, süt gibi beyaz bacakları gözlerimin önüne serildi. Bacaklarının arasından gelen am kokusunu içime çektim. Külotunun ağ kısmı sırılsıklamdı. Islanan külot, içindekleri ortaya çıkarmıştı. Amının yarığı belli olurken, tombulluğu da dikkat çekiyordu.

Ayağa kalktım ve üzerini çıkarmasını söyledim. Nagihan yavaş hareketlerle önce penyesini çıkardı, ardından da sütyenini çözmeye başladı. Sütyenini de çıkarınca, üzerinde sadece külot kalmıştı. Nagihan'ın kilolu yapısına göre memeleri küçük sayılırdı. Ama uçları tam emmelikti. Memelerine baktığımı görünce elleriyle üstünü kapattı. Ben gülerek,
"Ne o kız, benden mi utandın?" dediğimde, Nagihan sadece güldü. Yanına yaklaşıp,
"Vücudun çok güzel, kız gibisin yaa!" dedim. İltifat etmem hoşuna gitmişti,
"Gerçekten mi söylüyorsun?" dedi. Bu fırsatı kaçırmak istemiyordum ve iltifat etmeyi sürdürdüm.
"Evet Nagihan! İnce bir belin, harika kalçaların var. Üstelik memelerin taş gibi! Var ya, erkek olsam, seni elimden kaçırmazdım!" dediğimde, ikimiz de gülmeye başladık. Nagihan, "İnanmıyorum sana yaa! Çok komiksin Nesrin!" dediğinde, tebessüm ederek,
"Öyleyimdir!" dedim.

Artık zamanı gelmişti, daha fazla uzatmanın anlamı yoktu. Nagihan'ın külotunu çıkarmak için, önünde dizlerimin üzerine çömeldim. Külotun lastiklerine dokununca elime yapıştı ve yalvarır gibi,
"Yapmaaa!" diyerek, ısrarla engellemek istedi.
"Merak etme kız, benden sana zarar gelmez! İnan bana, senin de hoşuna gidecek!" dediğimde, ısrarından vaz geçti ve külotunu çıkarmama izin verdi. Külotu lastiklerinden tuttuğum gibi topuklarından çıkardım. Nagihan elleriyle amını kapatınca, rahat olmasını söyleyerek, ellerini amının üzerinden çektim. Amı tertemiz, pamuk gibiydi. Belli ki yakın bir zamanda ağda yapmıştı.
"Ooo! Bu ne güzellik! Harika görünüyor!" dedim. Nagihan hiçbir şey söylemeden hareketsiz duruyordu. Artık benim de tamamen soyunmam gerektiğini düşündüm.
"Bir saniye!" dedim ve üzerimdekileri çıkarmaya başladım. Üzerimdeki penyeyi çıkarınca memelerim ortaya çıktı. Ev içinde sütyen takma alışkanlığım yoktu. Tangamı da çıkarınca, artık ikimiz de çırılçıplaktık.

Nagihan'ı elinden tutarak, yatağın üzerine oturttum. Sonra hafifçe iterek sırtüstü yatırdım. Nagihan artık itiraz etmiyordu. Uysal bir kız gibi her dediğimi yapıyordu. Yanına uzanıp,
"Porno filmdeki gibi sevişelim mi?" dedim. Nagihan,
"Nasıl yani?" dediğinde, "Kadın kadına işte!" dedim. Nagihan,
"Ben böyle şeylerden anlamam...." dedi. "Sen o işi bana bırak!" dedim, sonra harekete geçtim. Elim bedenini okşarken Nagihan'ın titrediğini farkettim. Yıllar sonra ilk kez bir el bedenine dokunmuştu. Ayaklarının ucundan başlayarak yukarı doğru çıkarken, bacaklarını öpüp okşamayı da ihmal etmiyordum. Bacaklarını sıkı sıkıya kapatıyordu. Belli ki amını göstermek istemiyordu. Acele etmeme gerek olmadığını düşündüm. Eninde sonunda gevşeyecekti.

Baldırlarını okşayıp öptükten sonra amına yöneldim. Sonra üzerine çıkarak bacaklarına oturdum. Bir bacağını bacaklarımın arasına sıkıştırdım. Kalçalarımı ileri geri hareket ettirmeye başladım. Sulandığımı hissettim. Amımdan akan sular sabun vazifesi görür gibiydi. Kollarımı kalçalarına doladım, sonra öne doğru eğildim. Yüzüme vuran sıcaklığa inanamadım, amı cayır cayır yanıyordu. Amının üst kısmın birkaç kez öptüm kokladım. Ardından, şişmiş olan klitorisini birkaç kez dilledim. Nagihan derin derin solumaya başlamıştı. Bir süre sonra, bacaklarım açık vaziyette amının üzerine oturdum. Amından gelen sıcaklık benimkini de ısıtıyordu. Etli, tombul amı, oldukça dolgundu. Amımın dudaklarını, Nagihan'ın amına sürtmeye başladım. Kalçalarımı ileri geri oynatırken, amımdan akan sular, sürtünmeyi dahada kolaylaştırıyordu...

Öne doğru eğilerek, memelerini avuçladım. İkisini birden okşamaya, sıkmaya başladım. Niyetim onu iyice azdırmaktı. Nagihan kendinden geçmiş, derin derin solurken, memelerini öptüm yaladım. Sıra, fındık kadar şişmiş olan meme uçlarına geldiğinde, kendimi tutamadım, kocaman uçları ağzıma alarak emmeye başladım. Diğer taraftan da kendi amımı, Nagihan'ın amına sürtmeye devam ediyordum. Ben de en az Nagihan kadar azmış haldeydim. Memelerinin uçlarını koparacakmışım gibi içime çekiyordum. Emiyor, yalıyor, sonra da dişliyordum. Bu duruma daha fazla dayanamadım. Birden kasıldığımı hissettim. Büyük bir zevkle boşalırken, amımı amına şiddetli bir şekilde sürtüyordum. Amımın dudakları arada ezilirken, saniyelerce boşaldım. Kasılmalarım yavaş yavaş azalmaya, sonra da bitme noktasına gelmişti...

Nagihan'ın üzerinden geriye doğru kayarak, ayak dibine oturdum. İlk anlarda bitişik olan bacakları, şimdi gevşek duruyordu. Ayak bileklerinden tutup bacaklarını açtım. Hep merak ettiğim amı, şimdi tüm ayrıntılarıyla karşımdaydı. Beyaz tenli olmasına rağmen, koyu bir amı vardı. Hele çapı oldukça büyüktü. Çevresini saran kahverengi etli dudaklar, oldukça diriydi. Amından akan sular kalçalarına kadar süzülmüştü. Bacaklarını yukarı doğru kırıp gerdiğimde, yapışmış olan dolgun am dudakları da ağzını açmıştı. Pembe renkteki deliğin büyüklüğüne inanamadım. Yıllardır sikişmediği halde, amı bu hale nasıl gelmişti aklım almıyordu. Ağız kısmı, çay bardağının ağzı kadar açılmış, içi görünüyordu. Tek olumlu yanı, kıldan eser bile yoktu.

Nagihan'ın kocaman amı vardı, ama arka deliğin varlığı anlaşılmıyordu bile. Belli ki götten yapmamıştı. Ama o an, bunları düşünmenin sırası değildi. Nagihan'ın bacaklarını omuzuma kaldırıp, amına yumuldum. Ellerimle de memelerini avuçlayıp, uçlarını okşamaya başladım. Nagihan, "Iğhhhhhh!" diye inledi. Amını öpüyor, yalıyor, sonra da dilliyordum. Şişmiş olan klitorisini, dudaklarımla ezip emerek içime çekiyordum. Nagihan altımda debelenirken, bacaklarıyla başımı sıkıştırıyordu. Yaklaşık 10 dakikadır devam ediyordum. Amının dudaklarını ve klitorisini emdikçe emdim. İnleme sesleri gittikçe artıyordu. İnlemesi arttıkça, dilimi kırbaç gibi kullanmaya başladım. Nagihan inledikçe, ben de hızlandım. Yaladıkça yaladım. Emdikçe emdim...

Nagihan inliyor, bağırıyor, ama bir türlü boşalamıyordu. Elimin birini memelerinden çektim. Parmaklarımı sulanmış olan amına sokmaya başladım. Bir, iki, üç derken, dört parmağım amına girmişti. Elimi ileri geri hareket ettirirken neredeyse kolum girecekti amına. Biraz zorlasam kesin girerdi de. Ama Nagihan bir türlü boşalmıyordu. Yalamaktan dilim yorulmuş, emmekten dudaklarım uyuşmuştu. O sırada aklıma arka deliği geldi. Amında iyice ıslanan elimi çekip, orta parmağımı arka deliğine sokmaya çalışınca, Nagihan'ın irkildiğini farkettim. Ama yinede vaz geçmedim. Kilitorisini emerken, sonunda orta parmağımı arka deliğine soktuğumda, Nagihan, "Iğğğhh!" diye mırıldandı. Götünün deliği öylesine sıkıydı ki, parmağımı içine hapsetmişti. Parmağıma am suyu yedirip, deliğe yavaş yavaş sokup çıkarmaya devam ettim...

İlk başta kendini kasan Nagihan artık gevşemişti. Parmağım, kayganlığın verdiği etkiyle, götüne kolayca girip çıkarken, Nagihan'ın inlemeleri odada yankılanıyordu. Ben durmaksızın bir taraftan göt deliğini parmaklıyor, diğer taraftan amını yalayıp emiyordum. Nagihan birden deli gibi, bağırmaya başladı. Şansımıza bir alt katta başkası oturmuyordu, yoksa kesin duyulurdu. Nagihan'ın, "İiiiğğğğğğhh! Aaağğğğğhhyy!" diye inlemeleri artınca, hareketlerimi hızlandırdım. Nagihan zorlanıyordu, bu gidişle kesin boşalacaktı. Birden, derinden haykırdı. Adeta elektriğe çarpılmış gibi titriyordu. O sırada parmağım halen arka deliğindeydi. Ve nihayet, boşalmanın ne olduğunu bile bilmeyen Nagihan, artık boşalmaya başlamıştı. Arka delik kasları kasılırken parmağım bile eziliyordu. Bacaklarının arasına sıkışan boynum, nefes almamı bile zorlaştırmıştı. Nagihan saniyeler boyunca inledi durdu. Sonra, yavaş yavaş sesi soluğu kesildi. Ben de gevşeyen bacaklarının arasından çekilip, yanına uzandım...

Konuşmadan öylece yatıyorduk. Bir süre sonra rehavetten içim geçmiş, gözlerim kapanmış. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama, Nagihan'ın sesiyle kendime geldim. Gözlerimi açtığımda Nagihan'ın giyinmiş olduğunu farkettim. Nagihan,  
"Gitsem iyi olacak..." dedi.
"Tamam!" deyip, külotumu giymeden, üzerime penyemi ve eşofmanımı geçirdim. Kapıdan yolcu ederken,
"Sonra görüşürüz Nagihan!" dedim.
"Görüşürüz!" dedi ve çıktı.
 
Sonraki Bölüm...

Kocamı Aldatmak Aklımın Ucundan Geçmezdi! (Bölüm 12)


(Bu bölüm daha önce yayımlanan bölümlerin devamıdır. Tüm bölümlere aşağıdaki linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz)


Bölüm 1, Bölüm 2, Bölüm 3, Bölüm 4, Bölüm 5, Bölüm 6, Bölüm 7, Bölüm 8, Bölüm 9, Bölüm 10, Bölüm 11

Adı Gönül olan bu kadın, belli ki bu işleri daha önce de yapmıştı. Bahar'la birçok kez sevişmiştim, ama bu kadın annem yaşındaydı. Gönül fısıltıyla,
"Göğüslerin çok güzel!" deyip memelerimi avuçladı, sonra da okşamaya başladı. Doğrusu hoşuma gidiyordu. Ardından sütyenimi çıkardı ve üst kısmımı çırılçıplak bıraktı. Gözlerimi kapamış bekliyordum. Meme uçlarımı yalamaya ve emmeye başladı. Aynı zamanda da eteğimin fermuarını çözüp, eteğimi indirmekle meşguldü. Dudakları göğüslerimden önce göbeğime, sonra da tangama doğru indi. Tangamın üzerinden amımı öpüp kokladı. Ardından tangamın üzerinden amımı yalamaya başladı. Böyle birkaç dakika devam etti. Sonra ayağa kalkıp, beni yatağa doğru itti. Sırtüstü yatağın üzerine uzanmıştım. Yatağın yumuşaklığı gerçekten harikaydı, birkaç saniye boyunca sallanıp durmuştum.


Gönül arzulu bir şekilde bana bakarken, soyunmaya başladı. Yaşlıydı, ama vücudu fena değildi. En son külodunu da çıkardığında, orman gibi kıllardan amı görünmüyordu. Süzülerek bacaklarımın arasına girdi, sonra yavaş yavaş yukarı doğru ilerlemeye başladı. Küçük küçük öpmelerle amıma kadar ilerledi. Sonra amımın dış dudaklarını yalamaya başladı. Amımı ağzına aldığında,
"Mmmm!" diye inledim. Amımı öpüp yalarken, diliyle de klitorisimi uyarıyordu. Dilini öyle güzel kullanıyordu ki, her darbesinde kendimden geçiyordum. Kabarmış klitorisimi emerek içine çekiyordu. Kendimi kaybetmiş bir halde inliyordum...


Bir müddet böyle devam ettikten sonra doğruldu ve bacaklarımı dizlerimin altından tutarak yukarı doğru kırdı. Şeffaf mini tangamı çıkardıktan sonra, bacaklarımı göğsüme doğru bastırarak yanlara doğru gerdi. Amım ortaya çıkmıştı. Bacaklarımı gerdiğinden amımın küçük dudakları da birbirinden ayrılmıştı. Tekrar amımı öpüp yalamaya, sonra da emmeye devam etti. Dilini harika kullanıyordu. Her darbesinde içimde fırtınalar kopuyordu. Daha fazla dayanamadım ve kasılmaya başladım. Öylesine sulanmıştım ki, amımdan seller akıyordu...


Gönül bunun farkına varınca, sağ bacağımı bıraktı ve arka deliğimle ilgilendi. Amımdan akan kaygan sıvıyı parmağıyla götümün deliğine sürüyordu. Parmağının önce birini, sonra ikincisini, daha sonra üçüncüsünü de soktu götümüm deliğine. Alışmış olan göt deliğim parmaklarını rahatlıkla alırken zevk almaya başladım. Gönül hızlandıkça hızlandı, parmakları göt deliğimi yırtacak gibiydi. Ben saniyeler boyu, inlerken yalvarır gibiydim. Aldığım zevkten,
"Devam et! Devam et!" diye bağırıyordum. Gönül ise,
"Boşal orospu, boşal artık, yordun beni!" diyordu. Parmakları götümde birkaç kez ileri geri hareket edince daha fazla dayanamadım ve aniden kasılmaya başladım. Şiddetli bir şekilde boşalırken, amımdan sular akıyordu...


Gönül parmaklarını götümden çekerek yanıma uzandı ve
"Senin gibisini görmedim, amından da, götünden de zevk almasını biliyorsun! Kocan seni sikemiyor mu?" diye sordu.
"Hayır!" dedim. Gönül,
"Hımm, arzulu bir kadınsın, kocanı neden aldattığın belli oluyor! Senin yerinde olsam ben de aynısını yapardım!" dedi. O sırada aklıma Bahar geldi, uzun zamandır ortalıkta yoktu. Ne yapıyordu, ne ediyordu, hiçbir fikrim yoktu. Umarım durumu iyidir diye içimden dua ettim.


Birkaç dakika boyunca yan yana yatıp, konuşmadan uzandık. Biraz dinlendikten sonra Gönül yanımdan kalkıp, yapay yarakları toparlayıp kucağıma attı. Daha önce İnternette gördüğüm bu yapay yaraklar gerçekten çok ilginçti. Yakından baktığımda,
"Aman Tanrım!" dedim. Bunlar inanılmaz şeylerdi. Yaraklara bakarken kendimi tutamadım ve gülmeye başladım. Çeşit çeşit yarraklar kucağımda üzerinde duruyordu. Damarlı ve kocaman birini elime aldım. Hem kalın, hem de çok uzundu. İçimden,
(Bunu içine alacak kadının vay haline!) diye geçirdim. Böylesine bir şeyi denemek cesaret isterdi. Daha sonra diğerlerini incelemeye başladım. Deri külota takılmış yarraklardan tutun da, pille çalışanına kadar her çeşidi vardı. Gönül'e,
"Bunları ne yapıyorsunuz?" diye sordum. Gönül gülmeye başlayınca,
"Çok mu komik?" dedim.
"Kızım, bunların o kadar çok müptelası var ki! Özellikle dul kadınlar, bir de kızlığını kaybetmiş genç kızlar bunlarla tatmin ediyor kendilerini! Bunlar olmasa Seks Shop'lar iflas eder!" dedi.


Gönül, benim o ilk incelediğim kocaman, damarlı yarrağı alıp, bana bakarak sallamaya başladı. Gerçekten kocaman bir şeydi. Sonra da karşıma geçip bacaklarını açtı. Amının kıllarını yanlara yatırdığında, hayatımda ilk kez yaşlı bir kadının amını görüyordum. Küçük am dudakları püskül gibi sarkmış, amının içi görünüyordu. İçimden,
(Kimbilir ne büyük yarraklar yemiştir!) diye geçirdim.
Amını incelerken gözüm arka deliğine takıldı, paramparça olmuş gibi bir hali vardı. Benimki de açılmıştı, ama onunki tamamen dağılmış gibiydi. Büzüğünün kocaman ağzı buruş buruştu. Elindeki yarağı göstererek,
"Bu benim en sevdiğim yarrak! Bunu yemeden yatmam!" dedi. Sonra da,
"Çekmecede kayganlaştırıcı var, onu verir misin?" dedi. Çekmeceden alıp kendisine verdikten sonra onu izlemeye başladım...


Kayganlaştırıcıyı yarağın üzerine sürerek sıvazladıktan sonra, bir müddet amına sürttü. Sonra, "Şimdi iyi bak!" dedi. Yarrağı dibinden tutarak, yarrağın kocaman kafasını amının deliğine bastırmaya başladı. Yarrağın koca kafası yolunu bulmuş gibi amının dudaklarını gererek içine giriyordu. 25 cm'e varan yarrağın gövdesi sonuna kadar amında kaybolmuştu. Gönül,
"İşte bu kadar! Gördüğün gibi işte!" dedi. Bu yaşlı kadının amının içi oldukça derindi. Kayganlığın verdiği rahatlıkla ileri geri oynatıyordu yarrağı. Tam da o sırada dışardan sesler gelmeye başladı. Koridordaki kahkaha sesleri etrafta yankılanırken, konuşma sesleri Nazmi'nin ve Kemal'in seslerine benzemiyordu. Nazmi telefonda özel misafirlerden bahsetmişti, mutlaka onlardı. Gönül'e,
"Koridordakiler kim?" diye sordum. Gönül konuyu kapatmak ister gibi,
"Boş ver!" diye karşılık verdi.


Bahar'la buraya gelmemizin nedeni sikilmekti. Ama Nazmi, Bahar ve Naciye'yi tercih etmişti. Beni neden sikmemişti? Beni Kemal'e ve misafirlerine de siktirmediğine göre, bunun bir nedeni olmalıydı. Bahar ile Naciye'nin benden daha genç olması sebeplerden birimiydi? Bunları düşünmek bile moralimi bozuyordu. Gönül'e,
"Doğru söyle, neden geldiğimi zaten biliyorsun, beni neden başlarından savdılar?" diye sordum. Gönül,
"Bunda onların hiç bir suçu yok, seninle olmayı ben istedim! Nazmi ile konuştum, o da beni kırmadı!" dedi. Gönül'e,
"Sana da birini bulsaydı ya?" dediğimde,
"Erkeklerden bezdim! Senin gibilerle olmak hoşuma gidiyor, daha çok zevk alıyorum!" dedi. Bunu duyduğumda şaşırmıştım.


Gönül, "Seviş benimle!" diyerek üzerime çıktığında, bedeninin yumuşaklığı içim ısıttı. Direnmek yerine, karşılık vermekten başka çarem yoktu. Gönül sarkmış olan memelerini ağzıma verdi ve "Yala! Em!" dedi. Memelerinin kocaman uçlarını yalayıp emmeye başladım. Gönül,
"Harikasın!" diye inledi. İnlemesi hoşuma gitmişti. Elini amıma atmış, amımı sıkıp okşuyor, ara sıra da parmaklıyordu. Daha sonra parmaklarını amımın içinde ileri geri hareket ettirmeye başladı. Tekrar sulanmaya başlamıştım. 69 pozisyonuna geçtikten sonra amımın dudaklarını ağzına aldı ve emmeye başladı. Arada bir ağzını amımdan çekip,
"Hadiii, sen de yala!" diyordu. Aynı sözleri ısrarla birkaç kez tekrarladı. Amını yüzüme bastırarak, "Hadi ama, lütfennn!" diye yalvarıyordu. Aklıma Bahar geldi, Bahar'ın amı olsa zevkle yalardım. Fakat bu yaşlı kadının amı öyle iğrenç görünüyordu ki, midem almıyordu.


Amını yalamak yerine, iki elimle kalçalarını okşamaya başladım. Arka deliğinin durumu gerçekten perişandı. Deliği kocaman ağzı kötü görünüyordu. Götünün yanaklarını gerdiğimde ise deliği inanılmaz şekilde açılmıştı. Benimki de büyüktü, ama Gönül'ünkü içler acısıydı. Kolumu soksam rahatlıkla girerdi götüne. Gönül benden hamle beklerken kendisi durmak bilmiyordu, kollarını bacaklarıma dolamış, klitorisimi emiyordu. Emiyor, yalıyor, dilini de ara sıra amıma sokuyordu. Onun bu içten davranışı beni de kamçılamıştı. Yavaşça dudaklarımı amına götürdüm. Amını yalamaya ve sarkmış am dudaklarını emmeye başladım. İş çığırından çıkmıştı. İlginç bir durumdu, onunla sevişmek hoşuma gitmeye başlamıştı...


Birden amımın zorlandığını hissettim. Ne olduğunu anlamak için engel olmaya çalıştım. Engel olmak istesem de, buna fırsat vermiyordu. Kalın birşeyin, amımın küçük dudaklarını gererek amıma girdiğini hissettiğimde iniltiyle,
" Ne yapıyorsun?" diye bağırdım. Gönül hiç konuşmuyordu, ama beni de bırakmıyordu. Kafamı bacağının arasından uzatıp baktığımda, demin kendi amına soktuğu o kocaman yarrağı şimdi benim amıma sokmuştu. Yavaş yavaş ileri geri hareket ettirmeye başladı yarrağı. Zorlanıyordum, ama zevk de alıyordum. Aradan kısa bir zaman geçtiğinde artık karşı koymayı bıraktım. Kendimi Gönül'ün eline bırakmaktan başka çarem yoktu. O ise bir eliyle bacağımdan sıkı sıkı tutmuş, diğer eliyle de kocaman yarrağı amıma hızlı hızlı sokup çıkarıyordu. Kah acıdan bağırıyordum, kah zevkten inliyordum...


Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum, ama Gönül'ün durmaya pek niyeti yoktu. İyice gevşeyen amım da artık o koca yarrağı alırken zorlanmıyordu. Amıma giren hava yüzünden, sokup çıkardıkça içimden 'Zart! Zurt!' sesler geliyordu. Yarrak amımın küçük dudakları sıkıştırdığı için ezilmelerine neden oluyordu. Bu ezilme bile inanılmaz zevkliydi. Bazen yarrağı sokup çıkarmayı bırakıp, klitorisime küçük küçük dairecikler çizerek tahrik olmamı sağlıyordu. Amacına da ulaşmak üzereyken aleti içimden çıkardı. Çıkardığında amımda inanılmaz bir rahatlama olmuştu. Sonra da,
"Sıra sende!" deyip, yarrağı elime verdi. Bu kocaman yarrak az önce amımın içindeydi, ama yine de inanmak istemiyordum.


Gönül domalmış, beni bekliyordu. Domalınca kalçaları iyice ayrılmış, amı ve göt deliği ortaya çıkmıştı. Elimdeki koca şeyi götüne sokmak istiyordum. Gönül'ün kalçaları küçük sayılırdı. Kalça kemikleri belli oluyordu. Ama kalçalarının arası oldukça çukurdu. Göt deliğinin etrafı geniş bir şekilde koyulaşmış, yediği yarrakları anlatır gibiydi. Gönül kısık bir sesle,
"Hadi, sik beni! Parçala amımı götümü!" diye söyleniyordu. Kayganlaştırıcı jeli hem amına, hemde götünün deliğine sürdüm. Jeli iyice yedirdikten sonra elimdeki yarrağı amının deliğine ayarladım. Yarrağın kocaman kafası amını kaplamış gibiydi. Sarkmış olan küçük am dudaklarının arasına yarrağın kafasını sürtmeye başladım. Sonra deliğe bastırdım. Amının ağzı iyice açılınca, yarrak içine kaymaya başladı. Koca şey, engel tanımaksızın birkaç saniye içinde sonuna kadar girmişti amına...


Yaşlı da olsa, bir kadını sikmek gerçekten zevkliydi. Amına sokup çıkarırken Gönül kıvranıyordu. Zevk aldığı her halinden belli oluyordu. Onun zevk alması beni de etkilemişti. Bir elimle yarrağı amına sokarken, diğer elimle de kendi amımı okşuyordum. Domalmış olan Gönül, kalçalarını geriye doğru çıkarmıştı. Dakikalardır amına sokarken pozisyonunu bozmamıştı. 25 cm'lik koca yarrağı, ileri geri sert bir şekilde sokup çıkarıyordum. Benim amımın derinliği anca 20 cm vardı, ama bu kadın 25 santime bile banamısın demiyordu...


Yarağı sokup çıkarmaktan kolum iyice yorulmuştu. Dizlerimin üzerine doğrulup göt deliğine baktım. Amına giren yarrak götünün deliğini de açarken, götünün içini görüyordum. İçimden, (Şunu bir de götünden deneyeyim!) diye geçirdim. Yarrağı amından çıkardığımda, amının ağız kısmı kapanmamıştı. Küçük am dudakları kenarlara yapışmış, balık ağzı gibiydi. Amının içi pembemsi bir renkte, derinliği ise anlaşılmıyordu. Kaygan jelden biraz daha alıp götüne sürdüm. Sürerken bile parmaklarım içine giriyordu. Deliğinin etrafını ve içini jelledikten sonra, yarrağın başını dayadım. Alışması için bir müddet yarağı sürttüm. Daha sonra bastırmaya başladım. Gönül yarrağın götüne girmesi için yardım etmeye çalışırken ıkınıyordu. Göt deliği yavaş yavaş alışıyordu. İleri geri oynatmaya çalışırken santim santim giriyordu. İyice gevşeyen deliği kocaman olmuştu. Biraz zorlasam girecekti, ama bunu hemen yapmak istemiyordum. Zevk alışını görmek, onu çıldırtmak istiyordum...


Birkaç dakikadır oynuyordum ki, 'Fossssss!' diye osurdu. Osurduğu halde koku gelmemişti. Doğrusunu söylemem gerekirse, götünün içi tertemizdi. Gönül oynadığımı anlamıştı,
"Hadi ama, sok şunu!" dedi. Komut gelmişti ve bastırmaya başladım. Gerilen delik açıldıkça açıldı. Yarrağın kocaman kafası girdiğinde, "Ağğğğhhhh!" diye inledi. Ben zorladıkça yarrak giriyordu. Jelin etkisiyle yarrağın önce yarısı, daha sonra tamamı girmişti. Biraz bekledikten sonra yarrağı hareket ettirmeye başladım. İyice gerilen götü yırtılacak gibiydi. Zor da olsa yarağı hareket ettiriyordum. Gönül başını yatağa gömmüş,
"Ağğhh! İhhh! Ahhh! Oğğğhhh!" diye bağırıyordu. O bağırdıkça, hareketlere devam ettim. Dakikalardır devam ediyordum. Kocaman kalın yarrak, ilk başlardaki gibi zor girmiyordu artık. İyice açılmıştı. Dibinden tutarak hızlı hızlı sokuyordum yarağı. Gönül'ün inlemeleri, dışarıdan kolayca duyulabilirdi, ama o oldukça rahat bir şekilde bağırıp çağırıyordu. Böylesine rahat davranması akıllıca bir şey değildi, çünkü o bir hizmetçiydi...


Zaman zaman götünden tamamen çıkarıp, tekrar sokuyordum yarağı. Kalçalarının üçte biri sanki delikten ibaret gibiydi. Pestili çıkmıştı. En az yarım saattir sikiyordum götünü. Gönül, pille çalışan başka bir yarrağı istedi. Dediğini yapıp, istediği yarrağı kendisine verirken niyetini anlamıştım. Kocaman şey götünde olduğu halde, ikincisini amına soktu. Ben götüne sokarken, o da öteki yarrağı amına sokuyordu. Zorlandığı halde zevkle inliyor, sonra da bağırıp çağırıyordu. Bu şekilde uzun süre devam ettik. Gönül'ün bağırmaları iyice artmaya başlamıştı. Ahlıyor, ohluyor, inledikçe inliyordu. Birden böğürmeye başladı. Boşalmaya başlamıştı Zevkten kıvrandığını farkettim. Büzüğü kasılmaya ve götündeki yarrağı sıkıştırmaya başlamıştı. Fakat yarrağın kalınlığı yüzünden başarılı olamıyordu.Deliğinin ağız kısmındaki sıkıştırma oldukça etkisiz kalıyordu...


Birkaç saniye sonra,
"Bukadar yeter!" dedi ve yarrağı götünden çıkarmamı istedi. Dediğini yaptığımda, inanılmaz bir görüntüyle karşılaştım. Deliği kapanmıyordu ve götünün kıpkırmızı içi görünüyordu. Kaslarının uzun süre görev yapacaklarını sanmıyordum. Gönül amındaki pilli yarağı da çıkarıp, sırtüstü yatağa uzandı, sonra derin bir,
"Ohhh!" çekti. Yüzüne baktığımda, alnında ter damlaları vardı. Göğüslerinin arası ise terden sırılsıklam olmuştu. Onun yerinde kim olsa aynı durumda olurdu. Yorgun bir hali vardı. Üzerine örtüyü çekip, gözlerini kapadı. Ben de onun yan tarafına uzandım, olanları düşünüyordum. Gönül'ün amından çıkan pilli yarağı amıma soktum. Kendi kendine çalışan bu alet amımın derinliklerinde dolandı durdu. Boşalana kadar amımdan çıkarmadım. Büyük bir zevkle boşalırken, ikinci kez zirveye çıkmıştım. Birkaç dakika sonra kendimden geçmişim ve boşalmanın verdiği rahatlamayla uyumuşum...


Uyandığımda, Gönül halen yanımda yatmaktaydı. Saate baktığımda 19:00'a geliyordu. Endişelenmeye başladım. Hemen kalkıp odada bulunan ebeveyn banyosuna girdim. Duşumu alıp, üzerimi giyindim ve
"Gönül abla! Gönül ablaaa!" diye seslendim. Gönül yorgun ve bitkin bir halde,
"Ne var orospu? Ne bağırıyorsun?" dedi. Bana orospu demesini duymamazlıktan geldim ve
"Abla vakit geç oldu, dokuzda evde olmamız lazım! Bahar'a haber verebilirmisin?" dedim. Gönül, "Kocalarınızdan korkuyorsunuz, ama onları aldatmasını da biliyorsunuz!" dedi. Karşılık vermeden ona bakıyordum. Gönül önce duş aldı. Sonra üzerini giyindi ve
"Sen burda bekle!" dedikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktı.


Aradan 15 dakika geçtiği halde gelen giden olmamıştı. O sırada gözüm yarraklardan birine takıldı. Bu işime çok yarayabilirdi. Bunu bir şekilde götürmem lazımdı. Amıma mı soksam diye düşündüm, ama bunun mümkün olamayacağını düşünerek vaz geçtim. Sonra aklıma başka bir fikir geldi. Sütyenin altına sokup göğüslerimin arasına sıkıştırdım. Badi giydiğim için kayma durumu da yoktu. Kabanımın düğmelerini yakama kadar kapadım. Aynaya baktığımda, anlaşılacak gibi gözükmüyordu. Umarım bir aksilik olmazdı. Tekrar saate baktığımda zamanın hızla geçtiğini farkettim. Nerde kaldı bu kadın diye düşünürken, koridordan gelen sesler üzerine kapıya yöneldim...


Kapı açıldığında Bahar'la burun buruna geldim. Çırılçıplaktı ve Gönül'ün yardımıyla ayakta zor duruyordu. Gözleri kaymış, donuk bir şekilde bana bakıyordu. Sadece,
"Abla!" diyebildi.
"Ne oldu sana kız?" dediğimde, cevap verecek durumda bile değildi. Bahar'ı yatağın üzerine oturtup, Gönül'e baktığımda,
"Arkadaşını iyi sikmişler! Soğuk suyun altına sok, yoksa sabaha kadar kendine gelemez! Sanırım birşeyler içmiş!" dedi ve elindeki Bahar'ın elbiselerini yatağın üzerine attı, sonra çıkıp gitti ve kapıyı kapadı. Bahar'la başbaşa kalmıştım. Ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Teni çok kötü kokuyordu, vücüdunun her yeri dölle kaplıydı, dokunduğumda her yeri elime yapışıyordu...


Bahar kendini sırtüstü yatağa atıp, bacakları ayrılınca,
"Ayy, kız bu nee?" diye bağırdım. Amının dudakları şişmiş ve kıpkırmızı olmuş, amının içi dışarı çıkmış gibi duruyordu. Çocuk doğurmuş gibi bir hali vardı. Bahar,
"Uykum var abla!" deyince,
"Aman uyuma gözünü seveyim, geç kalacağız! Hadi seni yıkayayım!" diyerek kabanımı ve eteğimi çıkardım. 40 kiloluk bedenini kucakladığım gibi banyoya götürdüm. Duşun altına sokup, suyu açtım. Bahar kendi kendine bir şeyler söylüyordu. Ne dediği anlaşılmıyordu, ama keyifli bir hali vardı. Mırıldanıp duruyordu. Saçları bile yapış yapış döl olmuştu. Saçlarını ve göğüslerini iyice yıkayıp temizledim. Amını da yıkayıp temizledikten sonra arkasını dönmesini söyledim. Sırtını yıkadım. Kalçalarını yıkarken parmaklarım götüne geçmişti. Merak edip baktığımda gözlerime inanamadım. Küçücük göt deliği sikilmekten kocaman olmuştu. Benim küçük arkadaşımı gerçekten fena sikmişlerdi. Deliği açılırken, götünün içindeki döller görünüyordu...


Ama şimdi götünü inceleyecek zaman değildi, Bahar'ı ılık suyla yıkadıktan sonra, soğuk suyu açtım. Bahar soğuk suyu yedikçe kendine gelmeye başladı. Soğuk suyun etkisiyle zıplayıp durdu. Kurulayıp odaya götürdüm. İç çamaşırı dışında üzerini giydirdim. Ben de eteğimi ve kabanımı giydim tekrardan. Kolundan tutup odadan çıktık. Merdivenlerden inerek giriş salonuna geldik. Kemal'le Nazmi görünürde yoktu. Daha önce görmediğim başka biri,
"Sizi ben bırakacağım, hazırsanız çıkalım!" dedi. Yapacak başka bir şey yoktu, mecburen onunla gidecektik. Villadan çıktık ve arabasına bindik, ikimiz de arka koltuğa oturduk. Akşam olmuş etraf karanlıktı. Adama nereye gideceğimizi tarif ettim. Kartal'a gelene kadar başka da hiç konuşmadık. Arka sokağa geldiğimizde,
"Biz burda inelim!" dedim. Adam arabayı kenara yanaştırıp durdu. Elindeki zarfı uzatıp,
"Bu sizin! Gerçi senin tadına bakamadık, ama ufaklık harikaydı!" dedi.


Etrafta kimsenin olmadığı bir anda arabadan indik. Araba uzaklaşınca,
"Kız, yürüyebilecek misin?" dedim. Bahar kendini toparlamış gibiydi,
"Yürürüm, yürürüm!" dedi. Kol kola eve doğru yürürken, Bahar'ı bu halde evine göndermek istemiyordum,
"Önce bize gidelim, biraz otururuz, iyice kendine gelince gidersin!" dedim. Kimseye görünmeden bizim eve çıktık. Evde kimse yoktu. Telefonla aradığımda, çocuklar amcalarına gitmiş, kocam da kahvehanedeydi. Sonra da Bahar'ın kaynanasına telefon ettim, Bahar'ın bizde olduğunu, biraz oturacağımızı söyledim. Kaynanası biraz kem küm ettiyse de,
"Tamam!" dedi.


Üzerimi çıkarıp değiştirdim. Villadan yürüttüğüm yarrağı da emin bir yere gizledim. Bahar külot giymediği için, ona benimkilerden birini verdim, giydi. Konuşmadan salonda otururken, Bahar koltukta uyumuştu hemen. Kocam çocuklar ile geldiğinde vakit epey geç olmuştu. Çayı demledikten sonra Bahar'ı uyandırdım, birlikte kahvaltı yaptık. Açlıktan geberiyorduk, sabahtan beri hiçbir şey yememiştik ikimiz de. Kahvaltı ettikten sonra Baharı yatak odasına soktum. Zarfın içinde 2.000 lira vardı, 1.000 lirasını Bahar'a verdim ve
"Kaynanana 200 ver, o zaman üzerine düşmez!" dedim. Bahar'ı uğurlarken, kesinlikle kocasına yanaşmamasını söyleyip, iyice tembihledim. Bahar,
"Tamam abla!" diyerek evine gitti...

Sonraki Bölüm...