Tembel Kocam (Bölüm 3)

(Bu hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. Hikayeye ait diğer bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.)

Kayınpederimi karşımda görünce telaştan ne yapacağımı bilemedim. Reflexle yatakta biraz doğruldum, sütyen takmadığım için, göğüslerim görünmesin diye de yorganı boğazıma çekerek,

"Buyur baba?" dedim. Kayınpederim, evlendiğimden beri ilk defa yatak odama giriyordu. Ben evde yokken girip çıkmışsa, bunu bilemem tabii, ama ben odadayken bu ilkti. Kayınpederim hemen parmağını dudağına götürüp
'Sus!' işareti yaptı, ardından da, "Sus, sesini çıkarma sakın!" diye fısıldadı. Ceketini çıkarıp yere attı ve gömleğinin düğmelerini çözerek, yatağa doğru yürümeye başladı. O anda aklımdan, acaba içmeye gittiği arkadaşlarının birinden 'Fazla mesai' sikişmelerimi mi duydu diye geçirdim.

"Baba, ne oluyor? Napıyorsun?" dedim kısık ve titrek bir sesle. Kayınpederim yine 'Sus!' işareti yapıp,

"Kes sesini! Gıkını çıkarırsan boğarım seni, öldürürüm! Sonra da o kızım olacak Lezbiyen orospuyu gebertirim! Kimse de elimden kurtaramaz! Bu yaşta evlat katili yapma beni!" dedi. Kayınpederim yatağımın başucunda dikilip, kararlılıkla soyunurken, ben resmen şoktaydım, beynimden vurulmuş gibiydim. Görümcemle sevişmemizden haberi olamazdı. Bu imkansızdı. Ama neden 'Lezbiyen orospu' lafını etti?

"Baba sen içmişsin, sarhoşsun, ne dediğini bilmiyorsun!" dedim. Kayınpederim pantolonunun kemerini çözüyordu o sırada.

"Evet bir iki duble içtim, ama sarhoş değilim! Ne dediğimi de, ne gördüğümü de gayet iyi biliyorum! 
Demek yaraksızlıktan kudurdun, salatalıkla siktiriyorsun kendini! Merak etme, yarak hasretini gidereceğim şimdi, burada gerçek yarak var! Göreceğiz bakalım, kızım mı iyi sikiyor, ben mi!" diyerek önü kabarmış külodunu da indirdiğinde, ben çifte şok yaşıyordum bu kez. Birincisi, demek görmüştü görümcemin amıma salatalık soktuğunu (ama bu nasıl olabilirdi?). İkincisi ise, kayınpederimin yarağı! Damarlı, mantar başlı, iri bir yarağı vardı. Taşakları da şimdiye kadar gördüklerimden kat kat büyüktü. Külodunu çıkardığında, yay gibi gerilmiş yarağı göbeğine yapışmıştı.

"Ama baba..." dememe kalmadı. Bir eliyle kökünden tutup, nişan alır gibi aşağıya doğru bastırdı yarağını. Diğer eliyle de ensemden çekerek, ağzıma dayadı yarağının mantar başını. Besbelli yalamamı istiyordu. Ne isterse yapacaktım. Hem de seve seve yapacaktım. Kayınpederimin beni sikme düşüncesi tuhaf bir şekilde amımı ve külodumu ıslatmamış mıydı? İşte şimdi bu gerçekleşmek üzereydi. Ama acemice davranmam gerekiyordu. Çünkü kayınpederim sadece görümcemle yaptıklarımızı biliyordu, onu da kısmen biliyordu. Yaraksızlıktan kudurduğum için görümcemi ayarttığımı, kızını bu yüzden Lezbiyen ilişkiye teşvik ettiğimi düşünüyordu. Yani sikiştiğim erkeklerden, yediğim yarraklardan haberi yoktu.

Bundan dolayı acemi ve masum davranmam gerekiyordu. Dudaklarımı aralamadım, hareketsizce durdum. Yarağının başını dudaklarıma sürterek,

"Hadi, yala!" dedi. Nasıl yapılacağını bilmiyormuşum gibi, dilimi çıkarıp, yarağının başına birkaç kez hafifçe dokundurup çektim dilimi. Kayınpederim sabırsızlanmıştı,

"Anlaşıldı, benim salak oğlan hiç vermemiş ağzına! Öyle değil, ağzına alacaksın, dondurma yalar gibi yalayıp, emeceksin! Hadi, aç ağzını!" dedi. Ağzımı biraz açtım ve yarağının başının bir kısmını ağzıma alarak emmeye başladım. Sadece ucunu emzik emer gibi emiyordum, ama ağzıma sokup çıkarmıyordum.

"Biraz daha aç ağzını!" deyip bastırdı. Biraz daha açtım, o da tekrar bastırınca başı ağzıma girdi. Ama sanki ağzıma bütün bir domates sokmuşlar gibiydi. Nefes almakta zorlanıyordum, gayri ihtiyari gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü.

Kayınpederim, "Ohhhhhh!" diyerek biraz durdu, sonra geri çekti, yeniden soktu. Çıkardı, soktu. Ve sokup çıkarmaya başladı. Ağzımı sikiyordu, ama sadece yarağının başı girip çıkıyordu. Her ne kadar istesem de yarağının hepsini ağzıma alamazdım. Dudaklarım yırtılacaktı. Bir süre sonra dişlerim acıtmış olmalıydı ki,

"Anlaşıldı, sen bu işi beceremiyorsun!" deyip çekti ağzımdan. Sonra yorganı çekip ayaklarıma doğru fırlattı. Başucumda dikiliyordu yine. Eli hemen geceliğimin yakasına gitti, oradan daldırıp göğüslerimi okşamaya başladı. Göğüs uçlarım zaten sivrilmişti, onları parmaklarının arasına alıp oynamaya başladı.

Sonra da eğilip dudaklarımı öpmeye başladı. Ben tabi bu öpüşlerine karşılık vermiyordum, dudaklarımı aralamıyordum. Nefesi Rakı kokuyordu. Çenemden tutarak alt dudağımı aldı dudaklarının arasına, biraz emdikten sonra dilini ağzıma soktu, dilini dilimle oynaştırdı. Tekrar alt dudağımı öptü. Ben de şimdi hafiften onun öpmelerine karşılık veriyordum. Öpmeyi bırakıp, "Kay şöyle biraz!" diyerek yatağa girdi. Beni sırtüstü yatırdı, kendisi sol yanının üzerine yattı. Yine daldırdı elini geceliğimin yaka açıklığından, başladı göğüslerimi okşamaya. Dudakları ve dili de şimdi boynumda, boğazımda geziniyor, öpüyor, yalıyordu. Yavaş yavaş göğüslerime iniyordu dudakları, dili.

Geceliğimi çıkardı. Şimdi sadece külotumla yatıyordum. Tamamen serbest kalan göğüslerimi rahatça okşayıp, öpüp, kokladı, yaladı, emdi. Külotuma doğru iniyordu. Sırtüstü yattığım için görmüyordum, ama külotum muhtemelen geçenki gibi ıslanmıştı, çünkü amım sulanmıştı. Biran önce amıma geçmesini istiyordum. Amımı yalamasını istiyordum. Ama kayınpederim göbeğimle külodumun arasında oyalanıyordu. Çıldırıyordum, fakat (Amımı yala!) diyemiyordum. Kayınpederim oyalanmayı uzattıkça uzattı, külodumun kenarlarından görünen tenimi öpüp, kokluyor, yalıyordu. Ve ben kuduruyordum, (Amımı yalasana be adam!) diyemiyordum...

Nihayet iyice kaydı aşağı, doğruldu. Külotumu sıyırdı dizlerime kadar, sonra da ayaklarımdan çıkardı. Ama atmadı hemen kenara, önce kokladı külodumu, "Ohhhh, mis gibi kokuyor!" diye mırıldandı. Sonra benim görümceme yaptığım gibi, ayırdı bacaklarımı, dizlerimden yukarı kırdı. Amım götüm kabak gibi çıkmıştı. Dizlerimin içlerinden, kasığıma kadar sağlı sollu öperek amıma geldi. Gömdü yüzünü amıma. Dudakları amıma değdiğinde elimde olmadan irkildim. Öptü, kokladı, yalamaya başladı amımı. İçimden çığlık atmak istiyordum, saçlarına elimi geçirip, yüzünü amıma bastırmak istiyordum. Ama yapmıyordum. Elimde olmadan kıpraşıyordum sadece. İnlememek için de alt dudağımı emiyordum. Ellerim yanlarda çarşafı sımsıkı tutmuştum. Kayınpederim kendi kendine bir şeyler mırıldanıyor,

Tam orgazm olacağım sırada yalamayı bıraktı. Doğrulup yukarı kaydı. Bacaklarımın arasına yanaştı. Herhalde istediği pozisyonu bulamamıştı,

"Yastığı ver!" dedi. Verdim. Götümün altına koydu yastığı. Şimdi amım biraz yükselmişti. Yarağını kökünden tutarak, amımın dudakları arasında yukarı aşağı sürttü biraz. Sonra mantar başını tükürükledi iyice, amımın girişine denk getirip, bastırmaya başladı. Başı girdi ama, ikimiz de epey bir zorlandık giresiye kadar. Ben bağırmamak için zor tuttum kendimi.

İçimde bir yerleri yırtarcasına ilerliyordu mantar başlı yarak, amımı yara yara. Dibimi bulduğunda nefesim kesildi. Amımın her milimetresini doldurmuştu yarağı. Kocaman taşakları da göt deliğime dayanmıştı. İyice abanmıştı üstüme. İçimde hareketsiz bekliyordu. Rakı kokan nefesini boynuma, kulağıma veriyordu. Garip garip mırıldanıyordu. Hareketleneceği zaman iki elimle beline sarılıp, kendime çektim,

"Baba yavaş! Kurban olurum yavaş yap baba!" diye inledim. Kulağıma,

"Amına salatlık sokmaya benzemiyor, değil mi? Dedim sana, gerçek yarak var burda! Bunun yerini hiçbir şey tutmaz! Bundan sonra salatalık falan sokmak yok, o sümsük kızıma da siktirmeyeceksin kendini! Yaraksızlığını ben gidereceğim bundan sonra! Tamam mı?" dedi. "Tamam baba!" dedim. 

"Baba değil, erkeğim, sevgilim, aşkım, kocam diyeceksin! Tamam mı aşkım?" dedi.

"Tamam erkeğim! Tamam aşkım! Ama nolur yavaş yap!" dedim.

"Neyi yavaş yapayım, söyle, duymak istiyorum!" dedi.

"Yavaş... sik!" dedim. "Hah işte, şimdi oldu aşkım!" diyerek boynumu boğazımı öpmeye başladı. İçimde yarağı kalp gibi atıyordu, dibime dayanmış halde, tüm hücrelerimde hissediyordum. Yine kulağıma,

"Seni sikmemi istiyormusun aşkım?" dedi.

"Evet!" diye inledim. "Söyle ozaman, ne yapmamı istiyorsun, duymak istiyorum!" dedi.

"Beni... sikmeni istiyorum!" dedim.

"Aşkım de! Beni sikmeni istiyorum aşkım, de!" dedi.

"Sik beni aşkım, sik beni erkeğim, sik amımı sevgilim!" diye inledim.

"Hah şöyle! Bak öğreniyorsun aşkım! Kaynanan olacak o karıya bunların bir kelimesini söyletemedim! İyi kadındı, ama dünyaya mal gelmiş, mal gitti! Sikişirken mal gibi yatardı altımda!" deyip, hafifçe çıkarıp sokmaya başladı yarağını.

Azar azar, yavaş yavaş, ama her seferinde biraz daha çıkarıp sokuyordu yarağını. Bir süre sonra artık mantar başına kadar çıkarıp yarağını, tekrar dibime gömüyordu. Önce yavaş yavaş, sonra hızlana hızlana sikmeye başladı. Çok geçmeden ben tırnaklarımı sırtına geçirmiştim. Orgazm oluyordum.

"Daha hızlı erkeğim, daha hızlı sik aşkım!" diye inliyordum. Kayınpederim daha da hızlanınca, ben titreye titreye, kasıla kasıla orgazm olup boşaldım. Bunu hisseden kayınpederim de, az sonra yarağını amımdan çıkardı ve hırlayarak göbeğime, amımın üstüne fışkırttı döllerini. Kim bilir kaç aydır boşalmamıştı. O kadar çok döl geldi ki. Biryandan da üzüldüm (Ağzıma boşal, döllerini yutmak istiyorum!) diyemediğim için. Ama bunu kayınpederim bana 'öğretseydi' yapacaktım. Hem de seve seve.

Kayınpederim yarağındaki son damlaları da amımın üzerine boşalttıktan sonra, yanıma uzandı. Dudaklarımı öptü. Halen heyecandan inip kalkan göğüslerimi öptü, okşadı. Omuzbaşlarımı öptü. Sonra da,

"Nasıldı, salatalıkla sikilmekten daha güzeldi, değil mi aşkım?" dedi. Ben de kayınpederimin göğsündeki kıllarla oynayarak,

"Evet, çok güzeldi erkeğim! Harikaydın! Oğlundan bin kat iyi sikiyorsun!" dedim. "O salak ne bilir karı sikmesini be! Gerdekte kızlığını bozabildiğine dua et sen!" dedi. Ben de,

"Keşke beni daha önce sikseydin! Ozaman salatalık falan sokturmazdım hiç! Sahi aşkım, merak ediyorum, nasıl haberin oldu bu salatalık olayından?" dedim.

Kayınpederim anlatmaya başladı,

"Kahvehaneye gittiğimde, bizim Okeycilerin ikisi yoktu, işleri mi varmış neymiş, gelmeyeceklermiş. Biraz oturup, çay içtim. Sonra da kalktım eve geldim. Dış kapıyı açıp salona geldiğimde, TV çalışıyordu. Açık unutup yattılar herhalde diyerek, TV'yi kapattım. TV'yi kapatınca da senin yatak odandan gelen sesleri duydum. Kapına yaklaştım, önce dinledim biraz. Sonra da anahtar deliğinden baktım ki, kızım senin amına salatalık sokuyor! O anda ne yapacağımı bilemedim. Eğer o an kızım yerine bir erkek olsaydı yatağında, hemen içeri dalar, ikinizi de gebertirdim. Ama kızım olunca ne yapacağımı şaşırdım. Sakinleşmek için salonda biraz gezeledim. Ama, inlemeler, çığlıklar artınca, kendimi attım evden dışarıya. Ne yapacağımı düşünürken, kendimi meyhanede buldum. Gerisini de biliyorsun zaten!" dedi.

"Hmmm!" dedim,

"Peki, kızdın mı bize erkeğim?" diye sordum ve cevap vermesini beklemeden elimi taşaklarına attım. Taşaklarını okşuyordum.

"Kızdım tabi! Daha o sürtüğe eşek sudan gelene kadar sopa atacağım!" deyince, taşaklarını okşamayı bıraktım, elimi çektim,

"Aşkolsun kocacığım! Kızın bir suçu günahı yok ki, onu ben ayarttım. Napayım, erkeksizlik canıma tak etmişti! Nolur birşey yapma kıza! Bak, ona bir fiske dahi atarsan, bu konuda tek kelime edersen, valla küserim! Söz vermeni istiyorum!" dedim. Kayınpederim elimi tuttu, taşaklarına götürdü,

"Tamam tamam, söz, birşey yapmayacağım!" dedi.

"Anlayışlı erkeğim benim!" diyerek dudaklarına öpücük kondurdum ve taşaklarını okşamaya devam ettim. Taşaklarının okşanmasından çok hoşlanıyordu.

İnmiş yarağı da kıpırdanıyordu. Taşaklarını bırakıp yarağını okşamaya başladım. Avucumda sertleşmesini ve büyümesini adım adım hissediyordum. Tam sertliğe ulaşmadan, yataktan doğruldum, dizlerimin üzerine oturarak yarağına eğildim, ağzıma aldım. Bu haldeyken rahat rahat ağzıma sığıyordu yarağı. Ağzıma sokup çıkarıyordum. Başına bol bol tükürük bırakarak. Bu arada da kayınpederim de elini arkama atmış, götümün yanaklarını okşuyordu. Arada bir de parmağı göt deliğimde geziniyordu. Yarağı iyice sertleşip, mantar başı ağzımı zorlamaya başlayınca yalamayı bıraktım, doğruldum, dizlerimin üzerine oturdum. Bunun üzerine kayınpederim de dizlerinin üzerine doğruldu ve kulağıma,
"Benim salak oğlum hiç sikti mi seni götten?" diye sordu.

"Hayır aşkım, salatalıktan başka bir şey girmedi götüme! İlk sen sikeceksin!" dedim.
"Ohhhh, ölürüm senin için aşkım! Domalsana!" dedi. Ben saflığa vurdum işi tabi, hemen sırtüstü yattım.
"Öyle değil saf aşkım benim, dört ayak olacaksın!" dedi. Ben doğruldum,
"Nasıl yani?" diye sordum. 
"Bak işte böyle!" diyerek, ayağımdan bacağımdan çekti çekiştirdi, beni dört ayak domalttı. Sonra arkama geçip iki eliyle götümün yanaklarını ayırdı, göt deliğimi, öptü, kokladı, yaladı. Sonra parmağını soktu götüme. Baktı rahat giriyor, ikincisini soktu, ardından üçüncüsünü de soktu. Üç parmağıyla biraz parmakladıktan sonra, çıkardı parmaklarını götümden ve gülümseyerek,
"Salatalık işe yaramış aşkım, ya değilse çok uğraştıracaktı beni bu götün!" dedi.

Göt deliğime bolca tükürüp, yarağının başını da tükürükle ıslattı, ve mantar başını dayadı göt deliğime.
"Yavaş sik aşkım, ilk defa gerçek yarak girecek götüme, ona göre!" dedim.
"Tamam tamam, merak etme!" diyerek yüklenmeye başladı. Mantar başı girip te içimde ilerlerken, götüm ortadan ikiye yarılıyor sandım. Acıdan bağırmamak için ağzıma yastığı alıp ısırmak zorunda kaldım. Gözlerimden yaş akıyordu. Belimden iki eliyle sımsıkı tutmuş, ağır ağır köklemişti, ama hiç ara vermeden, hepsini bir seferde. Kocaman taşakları bu sefer amıma değmişti. Kayınpederim derin bir, "Ohhhhh!" çekti ve kenetlendi kaldı. Hareket etmeden bir süre bekledi götümün içinde. Ben de kısa kısa ıhlamalarla kendime gelme fırsatı buldum o sırada. Götüm de mideme dayanmış yarağa biraz olsun alışmıştı.

Duyduğum acı azalınca, götümü hafif hafif ileri geri oynatmaya başladım. Kayınpederim sinyali almıştı. Yavaş yavaş çekip, geri sokmaya başladı. Bir süre sonra artık yarağını yarısına kadar çekip, geri sokmaya, daha sonra da pompalamaya başladı. Her seferinde belimden çekerek, popomu kasıklarına vurduruyordu. Bunu yapınca da kocaman taşakları amıma çarpıyordu etkili bir şekilde. Ben birşey demeden bir elini belimden çekip, alttan amıma attı. Hem amımı avuçluyor, hem götüme pompalıyordu. Ben de ileri geri salınarak, götümü kayınpederime bastırıyordum. Çünkü orgazm olmak üzereydim. Tecrübeli adamdı kayınpederim, kendisini bana göre ayarlamayı ve aynı anda boşalmayı biliyordu. Ben titreyip, sarsıla sarsıla boşalırken, kayınpederim de son bir darbeyle üzerime abandı ve götümün derinliklerine fışkırttı döllerini.

Kayınpederimin ağırlığı altında belim ağrımıştı, söyleyince doğruldu üzerimden. Yarağını götümden çektiğinde ise, götümden önce 'Plöpff! benzeri bir ses çıkmıştı. Hemen devrildik yatağa ikimiz de. Normal nefes alış vermeye başlamamız epey uzun sürdü. Tabii göt deliğimin kapanması da. Kayınpederim sevinçten ağzımı yüzümü yalıyordu resmen. 

"Şu anda dünyanın en mutlu erkeği benim aşkım!" dediğinde, 
"Ben de çok mutluyum erkeğim, harika sikiyorsun!" dedim, öptüm dudaklarından.

Hava aydınlanmak üzereydi. Kayınpederim,

"Kız uyanmadan ben gideyim aşkım, sen de bir iki saat uyu, dinlen, birazdan işe gideceksin!" diyerek giyindi. Dudaklarımı öpüp, ışığı kapatıp gitti. Pelte gibi olmuştum. Hiçbir şey düşünemeyecek kadar yorgundum. Kafam yastığa değer demez uyudum.

Sonraki Bölüm...

Tembel Kocam (Bölüm 2)


(Bu hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. Hikayeye ait diğer bölümlere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.)

Kimdi ki bu acaba? Evde sadece kayınpederim ve görümcem vardı. Birkaç saniye bekledim, gelenin ışığı açması için. Ama her kimse, içeri girip, ışığı açmadan yavaşça kapıyı kapattı. Işık açılmayınca telaşla,
"Kim o?" diyerek doğruldum ve el yordamıyla komodinin üzerindeki gece lambasının düğmesini aramaya başladım.
"Yenge, korkma, benim..." dedi görümcem fısıldayarak. Gece lambasını açtığımda, görümcem geceliğiyle karşımda dikiliyordu.
"Kız hayırdır, ne oldu? Kötü birşey mi oldu?" dedim. Görümcem fısıldayarak,
"Bir şey yok yenge... uyku tutmadı da... konuşmak istedim seninle..." dedi. Gecenin bu saatinde benimle konuşmak istemesine anlam veremedim, ama ben de onun gibi fısıldayarak, "İyi de, niye ışığı açmıyorsun? Ödümü kopardın kız! Hırsız sanıp bağıracaktım az kalsın! Hem niye fısıldıyorsun? Gel şöyle, derdin ne bakayım?" dedim.

Görümcem geldi yatağın kenarına oturdu ve yine fısıldayarak,
"Şeyy, yenge... Bugün çok güzel vakit geçirdim seninle, teşekkür ederim!" deyip sarıldı ve yanağımdan öptü. Ben de,
"Ben de önemli birşey var sandım! Teşekkür etmene gerek yok canım, istersen daha sık gezer dolaşırız!" dedim, ben de ona sarıldım. Sabah mutfaktaki durumun bir benzeri yaşanıyordu, yine birbirimize sarılmıştık. Ama bu sefer gecenin bir saatinde benim yatak odamda, yatağımın üzerindeydik. İkimiz de gecelikle olduğumuz için vücudunun sıcaklığını daha çok hissediyordum. Ve bu sefer ne olursa olsun (Tamam, yeter bu kadar!) demeyecektim. Görümcemin de daha fazlasını istediğinden emindim çünkü. Kelimelere gerek yoktu, vücut dili her şeyi anlatıyordu. Titriyordu körpe vücudu. Ama soğuktan değil, heyecandadı titremesi.

Yine de utandırmamak için,
"Sen üşüyorsun kız! Gir yorganın altına, çabuk!" deyip, yorganı açtım. Sonra yorganı çektim üstümüze. Görümcem iyice sokuldu bana. Sarıldık birbirimize. Bir süre hareketsiz yattık o halde. Sadece nefes alışverişini duyuyordum. Nefes alıp verirken inip kalkan göğüsleri göğüslerime değiyordu. Sonra bir ayağını koydu ayağımın üzerine. Dizini de bacağıma değdirmişti. Şimdi dizini bacağımda yukarı aşağı oynatıyordu hafiften. Diziyle bacağımı okşuyordu. Onun bir eli benim belimdeydi, benim de bir elim onun sırtını okşuyordu. Yanak yanağaydık. Hiç konuşmuyorduk. Onun ne istediğinden emindim. Onun bu istediğini benim istediğimden de emindim. Ama o, belki kızacağımdan çekiniyor, ürkek ve temkinli davranıyordu. Bir sonraki adımı atmamızı benden bekliyordu.

Sırtını okşayan elimi yukarı çıkardım ve omuzbaşından tutup, bana yapıştırdığı vücudunu vücudumdan biraz araladım. Yanağı da yanağımdan ayrılmıştı böylelikle. Şimdi göz göze ve burun burunaydık. Sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Gözleri kapandı ve sanki birşey söyleyecekmiş gibi dudakları aralandı. Ben de dudaklarımı araladım ve yavaşça etli dudaklarına dokundurdum. Sonra küçük küçük buseler kondurdum dudaklarına. Önce hiç karşılık vermedi, ama sonra o da öptü. Deli gibi öpüşmeye başladık. Kah onun dili benim ağzımda, kah benim alt dudağım onun ağzında, emişiyorduk. İkimiz de burunlarımızdan soluyorduk. Ellerimiz de kendiliğinden okşayacakları yeri bulmuştu. Biz çılgın gibi öpüşürken, ellerimiz de birbirimizin götünün yanaklarını avuçluyor, yoğuruyor, çekiyor, ayırıyor, okşuyordu.

Dudaklarımı dudaklarından ayırmadan geceliğimi çıkarmaya çalıştım. Ama beceremeyince öpüşmeyi bırakıp doğruldum ve öyle çıkardım geceliğimi. Sonra görümcemi de doğrultup, onun da geceliğini çıkardım. O da benim gibi sütyensizdi. Çok güzel, dolgun, yuvarlak ve diri göğüsleri vardı. Gece lambasının vuran loş kırmızı ışığında daha bir çekiciydi memeleri. Uçları benimkiler gibi uyarılmış, sertleşmişti. Nazikçe avuçladım memelerini. Hafif hafif daireler çiziyordum memelerine. Bastırmadan, sıkmadan. Sanki avuçlarımda birer kuş varmış gibi okşuyordum memelerini. Uçları muhteşem görünüyordu. Eğilip öpücükler kondurdum uçlarına, sırayla. Göğüsleri şimdi daha çok kalkıp iniyordu nefes alırken. Derken görümcem de benim göğüslerime ellerini attı ve okşamaya başladı. Ensesinden hafifçe bastırdım yüzünü göğüslerime doğru. Yumuldu göğüslerime, sırayla öpüp emmeye başladı memelerimi. Bir eli de bacak aramda geziniyor, külodumun üstünden amımı okşamaya çalışıyordu. Amım ıslanmıştı.

Çevik bir hareketle külodumu çıkarıp attım. Sonra da görümcemi hafifçe ittirip, sırtüstü uzattım yatağa. Külodunu yanlardan tutup aşağıya sıyırmak istedim. Hemen ellerime yapıştı ve fısıldayarak,
"Şeyy... epeydir ağda yapamadım yenge..." dedi.
"Önemli değil canım, bir ara gider yaptırırız!" deyip, ellerimi ellerinden kurtardım ve sıyırdım külodunu aşağıya. O da kalçasını kaldırıp, tamamen çıkarmama yardımcı oldu. Hakikaten, oldukça uzamıştı amının kılları, tahminimce 6-7 aydır alınmamıştı. Sonra görümcemin üzerine eğildim. Göğüslerim göğüslerine değiyordu. Yüzüne dökülmüş saçlarını kulağının arkasına atıp, dudaklarını öpmeye başladım. Boynunu boğazını öperek göğüslerine, oradan da göbeğine indim. Göbeğini öperken, parmaklarım da amının kıllarını kurcalıyordu.

Sonra aşağıya kayıp, yüzüm amına gelecek şekilde uzandım bacak arasına. İki elimle dizlerinden kırıp bacaklarını yanlara açarak geri ittirdim. Şimdi görümcem karşımda, Jinekolog sandalyesinde uzanmış gibiydi. Parmaklarımla amının kıllarını sağa sola yatırıp, klitorisini ortaya çıkardım. Sağ elimin başparmağını ağzımda ıslatıp, başparmağımla klitorisine hafif hafif masaj yapmaya başladım. Görümcem yastığı ağzına alıp ısırmaya başlamıştı. Ama bu daha birşey değildi, yeni başlamıştık! Diğer elimle de aşağıdaki kılları sağa sola yatırıp, amının küçücük dudaklarını ortaya çıkardım. Ve yumuldum am dudaklarına. Bir yandan klitorisini okşarken, aynı anda amının dudaklarını sırayla öpüp, yalıyor ve emiyordum. Arada bir de dilimi amının deliğinden içeri sokup çıkarıyordum.

Görümcemin ağzında ısırdığı yastık olduğu halde kısık kısık inlemeleri yükseliyordu. Ben amını dillemeyi hızlandırdıkça, buna paralel olarak görümcemin çırpınmaları da hızlanıyordu. Başparmağımı göt deliğine sokunca, titremeye, kasılmaya başladı. Kıvranması arttı. Aniden iki ayağını da kaldırıp bacaklarını boynuma doladı. Daha fazla dillemeyim diye boynumu mengene gibi sıktırıyordu bacaklarıyla. Beli yükselip iniyordu durmadan. Evet, görümcem orgazm olup boşalıyordu. 2-3 dakika kadar sürdü orgazmı. Ama ben de boğulacaktım neredeyse. Rahatlayınca, bacaklarını boynumdan gevşetti, yanlara düşürdü. Ben de doğruldum, bacak arasına bağdaş kurup oturdum, seyrediyordum. Can çekişir gibi, Uzun uzun, derin derin soluklanıyordu halen. Biraz sürdü nefes alış verişinin düzelmesi.

Sonra yatağın üstünde emekleyerek yanıma geldi. Ben halen bağdaş kurmuş oturuyordum. "Seni çok seviyorum yenge!" deyip,, dudaklarımı öptü. Ben de dizlerimin üstüne dikildim, "
Ben de seni çok seviyorum canım!" dedim. Öpüştük biraz, dizlerimizin üstünde doğrulmuş halde. Ellerimiz yine birbirimizin götünün yanaklarını okşuyor, avuçluyor, yoğuruyor, ayırıyor, çekiyordu. Ama görümcemin bir parmağı sanki belirli bir yeri arıyor gibiydi göt yanaklarımın arasında. Parmağı aşağı iniyor, amıma değince hemen yine yukarılara çıkıyordu. Belli ki göt deliğimi arıyordu. Elimi arkaya attım, arayan parmağını tuttum ve götümün deliğine götürdüm. Parmağının ucuyla biraz okşadı göt deliğimi, sonra da parmağını sokmaya çalıştı. Belli ki götümü parmaklamak istiyordu. Bunu yapması benim de hoşuma gidecekti.

Ama o pozisyonda biraz zordu.
"Canım, bir saniye!" deyip arkamı ona döndüm ve dört ayak oldum, bacaklarımı ayırdım. Götümün yanaklarını biraz öptü, okşadı, yoğurdu. Sonra parmağını soktu götümün deliğine. Görümcemin incecik parmağı, Cavit beyin kalın yarağını yemiş götüme, hiç zorlanmadan girmişti. Oraya kadar iyidi de, parmağı götümde öylece duruyordu. Hareketsiz. Yine kılavuzluk yapmam gerekti. Elimi arkaya atıp, elini bileğinden yakaladım ve elini birkaç kez ileri geri hareket ettirdim. Böylelikle parmağı da götüme girip çıkıyordu. Ne yapması gerektiğini anlamıştı, ben elini bırakınca, kendisi sokup çıkarmaya devam etti. Ben de amımı ovuşturmaya başladım.

Amımı ovuşturduğumu farkedince, elimi ittirdi ve kendisi amımla da ilgilenmeye başladı. Şimdi hem götümü parmaklıyor, hem amımı ovalıyordu. Omuzumu ve yüzümü iyice yatağa yapıştırdım. Götüm iyice dikilmişti şimdi. İki elimi de arkaya atıp, götümün yanaklarını olabildiğince ayırdım, rahat yapsın diye. Müthiş zevk alıyordum, ama orgazm olmam için birşeyler eksikti sanki.
"Yalasana canım!" dedim. Amımı ovalamayı bıraktı ve yalamaya başladı. Parmağı götüme girip çıkmaya devam ediyordu.

Aynı anda ıslak dili amımda gezinirken çok zevk veriyordu, ama parmağı yeterince kalın değildi. "Dur, bekle biraz!" dedim, kafamı kaldırıp komodinin üstündeki şeylere göz gezdirdim. Tam istediğim kalınlıkta olmasa da, saç fırçamın sapı kalındı. Uzandım, aldım ve "Al, bunun sapını sok götüme!" dedim. Eski pozisyonumu aldım, diktim götümü. Bu isteğim sanki onu şaşırtmıştı. Kısa bir çekimserlikten sonra, yavaş yavaş soktu fırçanın sapını götüme. Evet, şimdi daha iyi olmuştu, götümü doldurmuştu. Görümcem fırçanın sapını götüme sokup çıkarıp, amımı yalarken, ben de klitorisimi okşayınca, fazla sürmedi, inleye inleye orgazm oldum. Aslında avazımın çıktığı kadar sesli inlemek isterdim, ama kayınpederimin uyanıp, bizi o halde yakalaması facia olurdu.

Üstüne basılmış kurbağa gibi, yüzükoyun yapıştım yatağa. Fırçanın sapı halen götümdeydi, görümcem tutuyordu halen fırçayı. Belimi, sırtımı, omuzbaşlarımı öpüyordu. Küçük küçük buseler konduruyordu terlemiş tenime. Elimi atıp, fırçayı çıkardım götümden. Doğruldum. Görümcemin dudaklarını öptüm ve
"Canım, artık gitsen iyi olacak..." dedim.
"Yaa yenge, ben senle uyumak istiyorum!" dedi. Bu benim de hoşuma giderdi, ama,
"Belki başka zaman o da olur canım!" deyip, giyinmesi için külodunu ve geceliğini eline verdim. İstemeye isteme giyindi. Son bir kez daha öpüştük. Sonra, geldiği gibi sessizce gitti.

Ben de gayet rahatlamış bir halde yattım, uyudum. Hep kadın kadına sevişmenin nasıl birşey olduğunu merak edip dururdum. Bunu şimdi öğrenmiştim ve çokta hoşuma gitmişti. Bir erkekle sikişmekten, gerçek yarak yemekten asla vazgeçemezdim, ama kadın kadına da zevkliydi.



Pazartesi sabahı erkenden kalkıp işe gitme hazırlığı yaparken evdekiler uyuyordu daha. Kapıdan görümceme baktım. Yüzü duvara dönük halde, yan yatmıştı. Yastığı, bir sevgili gibi bacaklarının arasına sıkıştırmıştı, amının olduğu bölgeye. Bu kız çok azgındı, ama yere bakan yürek yakan cinsten. Belki de rüyasında benimle sevişiyordu, yada yakışıklı bir gençle sikişiyordu, kimbilir. Uyandırmamaya özen göstererek kapısını tekrar kapatıp, evden çıktım. Büroya gidene kadar görümcemi düşündüm, dün gece yaşadıklarımızı.

Öğleye doğru Ali bey büroya sevinçle geldi,
"Aferin kız sana, sayende Cevat ihaleyi bize verdi, köşeyi döndük!" diyerek beni kucakladı, öptü. Sonra ceketinin cebinden oldukça kabarık bir zarf çıkardı ve
"Al, bu senin ikramiyen! Cavit bey çok memnun kalmış senden, önümüzdeki haftasonu tekrar istiyor seni! Adamı çıldırtmışsın, hele götten sikmesine de izin vermişsin ya, anlata anlata bitiremedi! Hoş benim sayemde oldu, ilk ben bozdum bu götü, şanslıyım!" dedi, popomu avuçladı. Zarfı açıp içine baktım, gözlerim yuvalarından fırlayacaktı, hayatımda hiç bu kadar çok parayı bir arada görmemiştim.
"Sana tavsiyem, bu parayı git bankaya kendi adına hesap aç, yatır. Kimseye de söyleme! Haa, verdin mi geçen günkü paranın bir kısmını kayınpederine?" dedi.

"Evet verdim!" dedim.
"İyi yapmışsın, godoş memnun olmuştur. Valla bir haberi olsa, hiç affetmez o da siker seni!" deyince, ağzım açık kaldı,
"Nasıl yani?" dedim.
"Nasıl olacak, bildiğin siker işte! Kayınpederin de az godoş değil, ama parası yok şimdi! Parası olsa arada bir gelir sorar bana, var mı sikilecek birileri diye! Para olmayınca olmuyor bu işler!" dedi. Ben telaşla,
"Ama haberi yok, değil mi?" dedim.
"Dalga mı geçiyorsun! Aman haaa, ağzından kaçırma sakın! Bu konu kapandı gitti, tamam mı! Hadi şimdi benim kahvemi yap gel yanıma, memişlerini özledim!" dedi.

Zarfı çantama koydum, kahvesini yaptım götürdüm. Beni masanın üstüne oturttu, bacaklarımı araladı, hemen buluzumu yukarı sıyırdı, sütyenimi çözüp, gömdü kafasını memelerime. Kokladı, öptü, yaladı, emdi memelerimi. Arada bir bacaklarımı okşadı, külodumun üzerinden amımı kokladı, sonra yine memelerimi emdi.
"Seni getirdiği için o godoş kayınpederine bir teşekkür hediyesi göndermek lazım, unutma da ona bir iki tane gömlek alalım!" dedi.
"Tamam!" dedim. Dudaklarımı öpüp,
"Hadi şimdi git işlerinin başına!" dedi.

O gün bir ara bankaya uğradım, hesap açtım, paraları yatırdım. Kalan zamanda da bürodaki işlerle ilgilendim. Akşama doğru Ali bey içeriden seslendi. Odasına gittiğimde,
"Hümeyra şu parayı al, giderken gömlek işini unutma!" dedi.
"Tamam, çıkıyorum o zaman!" dedim.
"Yooo hemen gitme, biraz sevişelim, ondan sonra gidersin! Bu günkü istihkakımı alayım, şu siyah çamaşırlarını giy de gel hadi!" dedi. Gittim dış kapıyı kilitledim, siyah iç çamaşırlarımı giyip vardım yanına. Beni tekli koltuğa oturttu, bacaklarımı da kaldırıp koltuğun kolçaklarına koydu. Önüme diz çöktü. Amım ve götüm olduğu gibi karşısındaydı şimdi. Dantelli tangamın üstünden amımı kokluyordu.

Tangamın kenarından parmağını soktu amıma. Biraz karıştırdıktan sonra parmağını ağzına götürdü, parmağını yaladı
"Bakıyorum yine sulanmışsın sen! " dedi. Tangamı yana çekip başladı amımı yalamaya. Yaladıkça ben azıyordum,
"Yeter ama Ali bey, hadi biraz da ben yarak yalayım!" dedim.
"Ozaman 69 yapalım, ikimiz de mahrum kalmayalım bundan!" dedi. Yere halının üstüne yattı. Beni üstüne ters aldı, 69 olduk. Ben onun sikini emip yalarken, o da benim amcığımı yalıyor, emiyor, parmakları ile amımı ve götümü sikiyordu...

"Daha fazla dayanamıyacağım ben yavrum!" diyerek hemen beni kaldırıp koltuğa domalttı. Arkama geçip götüme kökledi. Ve sikmeye başladı. Öyle hızlı pompalıyordu ki götüme, göğüslerim sallanıyordu. Arada bir kalçama tokat atıyor, üstüme eğilip alttan göğüslerimi mıncıklıyordu. Ve bu beni dahada şehvetli kılıyordu nedense. Sırayla biraz götümü sikiyor, sonra da amıma geçiriyordu. 10-15 dakika beni o pozisyonda siktikten sonra boşaldık ikimiz de. Banyoya gittik, bir güzel yıkandık. Saçlarımı kuruttum. Çıktık. Tabii ki gömleklerin parasını da aldıktan sonra. Ben AVM'ye gidip, kayınpederim için iki tane gömlek, ona uygun da iki kravat aldım. Çok pahalıydı aldıklarım, ama yine de arttı verdiği para. AVM'nin çıkışında ünlü bir baklavacı vardı. Canım ne zamandır tatlı istiyordu, ordan da büyük bir kutu baklava alıp eve gittim.

Eve girdiğimde görümcem mutfakta yemek hazırlıyordu. Kayınpeder ise oturmuş haberleri seyrediyordu.
"Baba, Ali bey para verdi, git babana hediye al dedi. Bakalım beğenecekmisin?" deyip paketleri verdim. Kayınpeder açınca çok sevindi, ayağa kalktı, teşekkür etti, yanaklarımdan ıslak ıslak öptü birkaç kez.
"Aslan gelinim benim, sen birtanesin!" diyerek sırtımı sıvazladı. O anda aklıma Ali beyin kayınpederim hakkında söylediği şeyler geldi. Acaba kayınpederim de beni sikermiydi gerçekten? Yarağı nasıldı acaba? En son ne zaman birisini sikmişti acaba? Parasızlıktan çapkınlık ta yapamıyordu, üstelik kayınvalidem öleli epey olmuştu!

Ben bu düşüncelere dalmışken, kayınpederim popoma bir hafif bir şaplak attı ve
"Hadi güzel gelinim, yemeğimizi yiyelim, acıktım ben!" dedi.
"Tamam baba!" diyerek odama gidip üzerimi değiştirdim. Elbiselerimi çıkardığımda, altımdaki külotun ıslanmış olduğunu farkettim. Tuhaf bir durumdu bu, kayınpederim hakkında o şeyleri düşünürken, amım sulanmış ve ve külotumu ıslatmıştı. Bunun nasıl olabileceğine hayret ede ede külotumu değiştirdim. Eşofmanlarımı giyip mutfağa geçtim. Yorgun olduğum halde görümceme sofrayı hazırlamasına yardım ettim. Görümcem, dün gece yaşadıklarımızdan dolayı heyecanlıydı, benimle konuşurken yüzü kızarıyor, sesi titriyordu. Ama dün gece hakkında konuşmadık, havadan sudan sohbetlerle sofrayı hazırladık.

Yemek yerken, kayınpederimin beni sikme düşüncesi bir saniye bile çıkmadı kafamdan. Daha bu güne kadar kayınpederimi hep bir baba gibi, kendi babam gibi görüyordum. Ama şimdi onun da seks ihtiyaçları olan bir erkek olduğu düşüncesi beynimden çıkmıyordu bir türlü. Kayınpederim de olsa, sonuçta o da bir erkekti. Acaba normal erkekler gibi, o da beni arzuluyormuydu? Beni düşünerek 31 çekiyormuydu? İçinden hiç geçiriyormuydu, (Ahh şu gelinimi birkez siksem!) diye? Ben banyo yaparken falan beni hiç gözetlemişmiydi anahtar deliğinden? Kirli sepetine attığım iç çamaşırlarımı koklamışmıydı? Ben evde yokken yatak odama girmişmiydi, çekmecelerimi karıştırmış mıydı? Ben neler düşünüyordum! Fakat elimde değildi, düşünmeden edemiyordum. Beynimle amım yer değiştirmiş gibiydi. Ve beynim sulanmıştı!

Görümcemin, "Yenge, yemeğini yesene, soğudu iyice!" diye dürtmesiyle kendime geldim, tabağımdaki yemeği kaşıkladım. Baklavayı da yemekten sonra afiyetle yedik. Üzerine çaylarımızı da içtikten sonra, kayınpederim, yemeği çok yediğini söyleyip,
"Biraz yürüyüşe çıkacağım, oradan da kahvehaneye gideceğim!" dedi gitti. Biliyordum ki, kahvehane kapanmadan önce de gelmezdi. Sofrayı kaldırmaya ve bulaşıkları yıkamaya görümceme yardım ettim. Yine dün gece hakkında tek kelime çıkmadı görümcemin ağzından. Acaba konuyu açmamı benden mi bekliyordu?

Görümcemle kendimize birer çay daha doldurup, geçtik TV'nin karşısına, üçlü koltuğa oturduk. Birden uzun bir sessizlik oldu. Görümcem gözlerini TV'ye dikmiş, boş boş bakıyordu. Sanki birşey düşünüyordu. Sessizliği ben bozdum,
"Dün gece hakkında ne düşünüyorsun canım?" diye sordum. Kafasını çevirdi, gözlerime ürkek ürkek bakarak, titrek bir sesle,
"Utanıyorum..." dedi.
"Niye utanıyorsun ki?" dedim.
"Ne bileyim işte... dün gece yaptıklarım için bana kızmışsındır diye..." dedi.
"Saçmalama! Niye kızacakmışım ki? Aksine çok hoşuma gitti! Canım benim!" deyip, uzandım dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ve öpüşmeye başladık. Çılgınca, dudaklarımı kemirircesine öpüyordu dudaklarımı. Dün geceden daha ateşliydi öpüşmemiz. Kayınpederimin beni sikme düşüncesiyle zaten iyice azmıştım. Canım müthiş sevişmek istiyordu. Ama salonda olmazdı.

Görümcemin elinden tutup,
"Kalk odama gidelim!" dedim ve kalktık. Odama gittik. Tam kapıyı kapatacaktım, aklıma birşey geldi,
"Sen soyun, ben geliyorum hemen!" diyerek, mutfağa gittim. Dolaptan, farklı boy ve kalınlıklarda iki salatalık seçip, döndüm odaya. Görümcem soyunup yorganın altına girmiş, yorganı boğazına kadar çekmiş, merakla gözlerini kapıya dikmişti. Yerde eşofmanları ve külodu duruyordu. Elimdeki salatalıkları görünce,
"Ne olacak onlar yenge?" diye sordu. Ben de gülerek,
"Ciddi ciddi soruyormusun?" deyince,
"Haa, anladım!" dedi. Aslında ilk gördüğünde anlamıştı, ama saf ayağına yatıyordu küçük orospu. Salatalıkları komodinin üzerine bıraktım ve ben de soyundum. Yatağa girmek için yorganı açmak istediğimde,
"Yenge, ışığı kapatırmısın?" dedi görümcem. "Tamam canım!" deyip, gidip kapattım geldim. Gecelambasını açtım, girdim yorganın altına.

Hemen birbirimize sarıldık ve öpüştük. Okşadık birbirimizin göğüslerini, bacaklarını, götlerini. Elimi amına attığımda bir sürprizle karşılaştım. Görümcem amının kıllarını almıştı. Yorganı açmak istediğimde, görümcem önce yorganı tutup açtırmadı. Belli ki amının kıllarını aldığı için utanıyordu.
"Utanılacak birşey yok bunda canım!" deyip çektim yorganı üstünden. Bacaklarını sıkı sıkı birleştirmişti. Amı kaymak gibi olmuştu. Klitorisi ve birbirine yapışık, küçücük am dudakları kabak gibi ortaya çıkmıştı. Eğildim, öpücükler kondurdum klitorisine. Dudaklarım klitorisine değdikçe irkiliyordu. Dilimi amının dudaklarında gezindirmeye başladığımda bacaklarını iyice açtı. Ama halen am dudakları birbirine yapışıktı, dilimi aralarına sokup birkaç kez yukarı aşağı yaladığımda, onlar da ayrıldılar. Çok güzel amcığı vardı bu kızın. Küçücük, körpecik ve bakire amı sulu bir 'Kayısı' gibiydi. Ve ben doya doya yemek istiyordum!

Yorganı ayağımla ittirip yataktan tamamen düşürdüm yere ve
"69 yapalım!" dedim.
"Tamam!" dedi hemen, doğruldu. 69 nedir biliyordu, saf ayağına yatmadı bu kez. Ama birkaç saniyeliğine trafik karıştı, kim kimin üzerine çıkacağı konusunda. Benim sırtüstü yatmamla, görümcem de ters olarak üzerime çıktı. Bacaklarından tutup biraz daha kendime çektim. Şimdi olmuştu. Amı yüzüme yakınlaşmıştı. Kafamın altına yastığı koyduğumda, dilimin amına yetişiyordu. Yine de amını daha rahat yalayabilmem için arasıra kafamı yastıktan kaldırmam gerekecekti. Bu sırada görümcem ilgiyle amımı seyrediyordu. Ama ben onun amını yalamaya başlayınca, o da gömdü yüzünü amıma, başladı yalamaya.

Onun küçücük amının badem gibi dudaklarını içime çekiyordum. Şapurdata şapurdata yalıyor, emiyordum amını. Klitorisini öpüp, yalıyor, emiyordum. Rahat bir 15-20 dakika yaladım, en az iki kere orgazm oldu görümcem. Yine de doymuyordum yalamaya. Dilimi bazen amının deliğine sokup çıkarıyordum. O zaman o da benim amımı deli gibi yalıyordu. Ben götüne işaret parmağımı ilk boğumuna kadar soktuğumda irkildi, kafasını kaldırdı. Tamamını sokmamı bekliyor gibiydi. Öyle de yaptım, yavaş yavaş parmağımın tamamını soktum götüne. Sonra sokup çıkarmaya başladım parmağımı. Görümcem amımı yalamayı bırakmıştı, bacaklarımdan tutunarak duruyordu. Götünün parmaklanmasından aldığı zevke konsantre olmuş gibiydi.

Parmağımı götünden çıkarıp, salatalıklara uzandım. İkisini de aldım. Büyük olanı görümceme verdim,
"Amıma soksana bunu!" diyerek. Görümcem salatalığı amıma sokarken, ben de küçük salatalığın ucunu görümcemin amının dudakları arasına biraz sürtüp ıslattım. Görümcem salatalığı amına sokacağımı sanıyordu herhalde, yine hareketsiz duruyordu. Ama ben salatalığı görümcemin götüne dayadım ve sokmaya başladım. Ucu biraz girince, kısa bir, "Ahh!" sesi çıktı görümcemden. Salatalığı kıvıra kıvıra, tükürüp, azar azar sokup çıkara çıkara, göt deliğini genişlete genişlete sokuyordum.

Bir süre sonra alışmıştı göt deliği. Artık ben de, onun benim amıma sokup çıkardığı gibi, hızlı hızlı sokup çıkarıyordum salatalığı götüne. Diğer elimin parmaklarıyla da amını okşuyordum, klitorisini ovalıyordum. Arada bir tükürmeyi de ihmal etmiyordum. O da benim amıma tükürüyor, salatalığı amıma sokup çıkarırken, klitorisimi emiyordu. İkimizin de inlemeleri ve çığlıkları yükselerek artmıştı. Özgürce. Kimse duyamazdı nasıl olsa, evde yalnızdık. İkimiz de orgazm olmaya yaklaşmıştık. Önce ben orgazm oldum. Kendimi frenlemeden, çığlıklar ata ata boşaldım. Hemen sonra da görümcemin amının suları yüzüme damlamaya başladı. O da özgür çığlıklar ata ata orgazm oldu, boşaldı.

İkimiz de zevkten bayılmış gibiydik. Kendimize gelmemiz dakikalar aldı. Salatalıkları komodinin üstüne koyduk, sarıldık birbirimize. Öpüştük. Uzunca bir süre birbirimize sarılı yattık. Hiç konuşmadan. Evdeki huzur veren sessizliği bozmadan. Saatlerce bu şekilde yatabilirdik. Saat! Aklıma saate bakmak geldi. Eyvah, kayınpederimin eve gelme saati yaklaşmıştı. Telaşla kalktım, görümceme gitmesi gerektiğini söyledim, külodumu aldım yerden, giydim. Geceliğimi çıkardım dolaptan, geçirdim üstüme. Görümcem de giyindi. Ama yine mızmızlanıyordu gitmemek için.
"Yaa yenge..." deyip duruyor, benimle uyumak istiyordu yine.

Dudaklarından öptüm, poposuna şaplak attım.
"Hadi canım, hadi aşkım, hadi güzelim, hadi yengesinin gülü!" diye, pohpohlaya pohpohlaya gönderdim odasına. Salatalıklar! Salatalıkları aldım, mutfakta bir poşete koyup, çöp kovasına attım. Ellerimi yıkayıp odama döndüm. Yattım uyumak için. Ama yatakta dönüp durdum bir süre. Saate baktım, kayınpederimin rutin kahvehaneden gelme saati epey bir geçmişti. Ve kayınpederim daha eve gelmemişti. Sonra dalmışım uykuya.

Bir arabanın sesiyle uyandım. Saate baktım, 04:00'e geliyordu. Kalktım perdeyi aralayıp dışarıya baktım, gelen arabadan kayınpederim indi. Muhtemelen arkadaşlarıyla içmekten geliyordu bu saatte. Ara sıra demlenirdi. Araba uzaklaşınca, perdeyi kapatıp yatağa girdim tekrar. Az sonra dış kapının açılma ve kapanma sesi geldi. Bir süre sonra da benim odamın kapısı açıldı, odamın ışığı yandı. Ve kayınpederimle göz göze geldik...


Sonraki Bölüm...