Ben Amcam ve Kocam



Çıplaklık benim ailemde asla yadırganan veyahut ayıp olarak karşılanan bir olay olmamıştır. Babamı küçük yaşlarda kaybetmiştim. Bundan sonra annem kısa sürede başka bir adamla evlenmişti. Öz babamı aslında hiç hatırlamıyordum. Ailem; çoğu ailenin aksine çıplak vücudun asla utanılacak bir şey olmadığını anlatarak geçirmiştim hayatımı. Yetişkin olana kadar evimizde genellikle çıplak veya çıplaklığa yakın kıyafetler giyerek yaşamıştım. Ailecek yazları naturist kamplarda geçirirdik. Üvey babamla annemin tanışması bu kamplardan birinde olmuştu.
Murat, evliliğimizin ilk aylarında evimizde nasıl bu şekilde çıplak ve cesurca dolaştığımı anlayamıyordu. Tabii ki bu durum evimize arkadaşlarımız geldiğinde geçerli değildi. Bu her zaman bizim aramızda olan bir şeydi. Bir çok insan kendi vücudundan neden utandığını anlamasam da çıplaklığa karşı bir ön yargı ile yaşadıklarını biliyordum.

Sadece bir kaç defa dışarıdan söylemiş olduğumuz pizza için gelen pizzacıya kapıyı çıplak olarak açmıştım. Sanırım bu pizza dükkanında bir mit olmuştu.

Normalde 30dk bulan pizza sipariş teslimi bizim için geçerli değildi. Tabii ki de her gelen aynı sahneyi yaşamıyordu. Fakat bu durumdan ben hiç şikayetçi değildim.
Aslında hiç de film yıldızlarına benzemiyordum. Evet zayıf ince biriydim 36B göğüs ölçülerim kahverengi küçük göğüs uçlarım, kahverengi kısa saçlara sahiptim.

Vajinamın üstünde V şeklinde tıraş etmeyi seviyordum .Bacaklarım çok uzun olmasa da şekilli ve kalçam yuvarlak hatlara sahipti.
Okul yıllarımdan bu güne seks benim için bir mit olmamıştı. Bazen nemfomanyak olduğumu bile düşünüyordum. Okulda çıktığım çocuklardan birisi bana


“Seks seninle yaşıyor” demişti. Sanırım doğruydu.


Lise yıllarım bitip üniversiteye geldiğimde ailemin yanından ayrılmıştım. Aynı anda bir kaç sevgilim oluyordu. Hatta bazıları ile beraber aynı anda buluşuyor ve sevişiyorduk. Bundan hiç şikayetçi değildim. Erkek arkadaşlarımın bazıları şikayet ettiği anda onlardan ayrılıyordum. Adım üniversitede kısa sürede orospu,kaşar ve sayamayacağım bin türlü sıfatla bezenmişti. Gerçekte kızların bana özendiğini biliyordum. Fırsatları olsa aynı şeyleri yaşamak istediklerini ama kendilerinden,çevrelerinden ve ailelerinden çekindikleri için bu isteklerine gem vuruyor olduklarını da biliyordum.
Aynı kızlar yurt duşlarında bile kendilerinden utandıkları için sıkı sıkı örtünüyordu. Daha önce belirttiğim gibi film yıldızları hatlarına sahip değildim. Fakat bu özgüven yoksunu insanlar gibi de değildim. Kendimi belki çok seksi olmayan yanlarımla seviyordum.

Murat ile okul yıllarımda tanışmıştım. İlk onunla çıkmaya başladığımızda ondan başka 2 erkek arkadaşım daha vardı. Hepsinin birbirlerinden haberi vardı. Hepsinin ayrı bir özelliğini seviyordum. Bir süre sonra diğer ikisinden ayrıldım yenileri geldi ama Murat hep oradaydı. Sabırla sadece onun olacağım günü bekliyordu.
Bazı zamanlar bana geldiğinde evde diğer erkeklerde oluyordu. Bazı günler hep beraber sevişiyorduk.


Tüm bunlara rağmen Murat bir orospuya aşık olmuştu. Ondan hiç bir şey saklamadım. O benim olduğum gibi kabul etmişti.

Muratla kısa sade bir merasimle evlenmiştik. Yakın akraba ve arkadaşlarımız dışında kimsenin olmadığı bir merasimdi.

Misafirlerimizden birisi benim en sevdiğim amcam Cüneytti. Cüneyt amcama küçüklüğümden beri hayranlık duyuyordum. Uzak yerlere yaptığı seyahatlerden her zaman elleri hediyeler ile dolu olarak geliyordu. Ben dizinde oturuken bana belki de hiç görmeyeceğim uzak yerlerdeki insanlardan bahsederdi.

Cüneyt amca bir süre sonra artık uzak doğuya gitmeyi bıraktı. Bunun yerine ithalat işi kurdu. İlk başlarda tökezlemiş olmasına rağmen, kısa sürede bunu aşarak ticarete tutunabilmişti.

Evlendikten sonra artık çalışmıyordum. İlk başlarda geç kalmak, tüm gün evde tembellik yapmak cazip gelsede bu rutin tekrar eden ve kısır döngü beni sıkmaya başlamıştı.

Bu sırada bir Pazar geç kahvaltısında Cüneyt amca bana iş teklif etti. İş yeri liman bölgesindeydi. Buradaki antrepoda çalışacaktım. Depoya gittiğimde karşımda üzerinde Çince yazılar bulunan karton kutulardan bir dağ karşılamıştı beni. Burası şehre biraz uzak olmasına rağmen geniş alanlar için ucuz kiralar vardı.

İlk gün Cüneyt amca ile depoyu gezdik. Sonra yaklaşık 50.000Usd değerindeki malzemelerin listeleri üzerinde çalıştık. İş kolay görünüyordu. Cüneyt amca bu malları iki katı fiyatına satıyordu.

Benim görevim ortalığı düzenlenmesinde fikir vermek, müşterilerin gözünü boyamak ve telefonlara bakmak olacaktı. Fakat buna rağmen gayet yüksek bir maaş teklif etmişti.

Cüneyt amca nudizm hakkındaki yaşayış tarzımızı bilmesine rağmen kendisi tatillerimizde bize pek eşlik etmiyordu. Sadece beni bir seferinde çıplak görmüştü. Ama genç kızlık zamanında yaşanan bu olaydan sonra Cüneyt amcanın beni daha fazla çıplak görmeyi arzuladığını hissedebiliyordum.

Yaklaşık bir hafta iş ile ilgili döküman ve evrakları hazırlamakla geçti. İşe resmi olarak başladığım ilk gün ise diğerlerinden farklı olarak gerçekten seksi şeyler giymiştim. Micro mini eteğim kalçamın 4-5 parmak altında bitiyordu. Eğildiğimde iç çamaşırım kesinlikle gözler önüne seriliyordu. Üstten düğmelerini açmış olduğum bluzum ile dekoltem göz alıcıydı kesinlikle. Amcam tüm gün boyunca benim vermiş olduğum frikiklerin hiç birini kaçırmamıştı.

İşin ilk haftası tam anlamıyla bana verilmiş olan tüm işleri kısa sürede bitiyordum. Her gün işe farklı bir dekolte ile geliyor amcamın kaçamak bakışlarını yakalıyordum.
Fakat bu da beni sıkmaya başlamıştı. İş ile ilgili daha oyalayıcı ve zevkli şeyler bulmak istiyordum. Amcam bu konuda olabildiğince ketum davranıyordu.
İşimin 3ncü haftasında ithalat evraklarını doldururken direk olarak;

“Cüneyt amca, eğer müşterilere daha çok ilgi gösterip onların tahrik edersem satışlarımız artar mı?”

Cüneyt amca bu beklenmedik cesurca soru karşısında afallamıştı.

“Sen evli değilmisin?”

“Onları sadece tahrik edeceğim sonuçta hiç birisi ile evlenmeyi düşünmüyorum”
“Peki ya Murat?”

“Sonuçta onun hiçbir şeyden haberinin olmasına gerek yok”

“Tahriklerinin sonunda müşteriler belki senin sınırlarını zorlamak isteyebilirler” dedi

 Cüneyt amca.

“Beni bilirsin, hayatım boyunca seks konusu benim için su içmek gibi olmuştur” demiştim yüzüne bakmadan.

Cüneyt amcam bu kadar cesurca ve bu kadar açık konuşmamı beklemiyordu.

“Ben sadece müşterilerin noktalı yerleri imzalamalarını hızlandırabilir mi diye soruyorum?”

“Tabii ki” diyerek onaylamıştı .

“İstersen onlardan istediğim imzaları alırken çalışmamı izleyebilirsin” demiştim gülümseyerek.

“Böylece belki performans primi bile alabilirim. Ayrıca biliyorsun sonuçta nudist olarak yetiştirildim benim için sahip olduklarımın başkaları tarafından görülmesi çok normal” dedim.

Ayağa kalkarak yavaşça bluzumu çıkardım.Cüneyt amca yutkunmakta bile zorluk çekiyordu. Bluzumu çıkararak masaya fırlattım.Hemen peşinden de sutyenimi. Artık göğüslerim gözler önüne serilmişti.

“Bu manzara karşısında noktalı yerleri imzalamayacak adam yoktur” dedi yutkunarak.

Görecekleri daha bitmemişti. Yavaşça eteğimin fermuarını açtım. Eteğimi tutack bir şey kalmadığından etek artık yerdeydi. Cüneyt amcam ağzı açık beni izliyordu. Ellerimi külotumun lastiklerinden geçirerek davetkar bir şekilde çıkardım. Artık karşısında topuklu ayakkabılarım haricinde tamamen çıplaktım

“Beni sikmeni istiyorum” dedim. 

Yıllardır Cüneyt amcamın kucağında otururken pantolunun kıpırdamalarının fantezilerini kuruyordum. Artık hayallerimde yaşattığım organı hissetmek istiyordum

“Prezervatif kullanmalıyım” diye sormuştu amcam

“Hayır unuttun mu ben evliyim sorun olmaz” dedim gülümseyerek

Bacaklarının arasına eğilerek fermuarını açtım. Yarrağı iç çamaşırını zorluyordu. Elimi boxerın içine soktuğumda Cüneyt amcamın en az 19cm lik bir yarrağı olduğunu farkettim. Üstelik en az bileğim kalınlığında idi. Damarları iyice şişmiş ve alev alev yanıyordu.

Cüneyt amca kafasını geriye yaslayarak şimdiden inlemeye başlamıştı. Ağzıma aldığımda ellerini kısa saçlarımın arasına geçirerek kafamı iyice bastırıyordu. Geniş ve kadife yumuşaklığındaki kafasının boğazımın derinliklerini dövdüğünü, her bastırmasında boğazımın genişlemekte olduğunu hissediyordum. Bastırmalarını kontrol edebilmek için bir elimle yarrağını kavrayarak iyice derinlere erişmesini engelleyebiliyordum.

Nefes verme aralıkları iyice sıklaşıyordu. İçime girmeden boşalmasına izin vermek istemiyordum. Kalkarak masaya doğru eğildim. Ellerimle masanın kenarlarından kavramıştım ki Cüneyt amca aynı anda tüm yarrağı ile içime girdi. Kalın,damarlı yarrak artık amımın derinliklerinde geziyor kadifemsi kafası ile rahmimi dövüyordu.
İlk boşalması ile yakıcı ve basınçlı spermler içimi doldurmaya başlamıştı. Hepsini doldurmasını tamamen içimi doldurmasını istiyordum. Hamile kalmam sadece zamanlama meselesi idi. Herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmıyordum. Üstelik Cüneyt amcamın benim yaşlarımda yakışıklı bir oğlu ile gayet alımlı,seksi ve güzel bir kızı da vardı. Ondan daha iyi bir donör zaten olamayacaktı.

Eve döndüğümde Cüneyt amcanın spermleri hala içimdeydi. Yol boyunca bir kısmı bacaklarımdan sızmaya bile başlamıştı.

“Bugün iş nasıldı?” diye sordu Murat

“İyi” diyerek geçiştirdim hemen.

O gece yemek, biraz televizyon izlemiş ve Murat'lada sevişmiştim. Murat’ta tüm spermlerini Cüneyt amcamınkilerinin üzerine boşaltmıştı. İçimde bir kokteyl barındırıyordum.

Amcamla ilişkim o günden sonra daha sıkılaşmıştı.Neredeyse her gün sikişmeye başlamıştık. Eski günlerimde olduğu gibi artık seks yaptığım ve seviştiğim insanlar vardı. Cüneyt amca her gün bitmek bilmeyen salvolarını rahmime dolduruyordu. Her boşalmasını vajinamın içerinde hissetmek çok güzeldi.

Bir kaç hafta geçmesine rağmen hala hiç bir müşteri ile tanışmamıştım. Cüneyt amca her gün beni sikiyordu. Beni tamamen kendine saklamak istiyor gibiydi.
Bir gün işe gelir gelmez Cüneyt amcamın ofisine çıktım.

“Artık şu müşterilerimizle tanışmak ve imzalarını almak istiyorum” dedim
“Hayatımda karşılaştığım en azgın kadınsın. Sam Gillante bugün öğleden sonra burada olacak. İstersen işi sen bağlamayı deneyebilirsin”

Sam Gillante ellilerinin sonlarında bir müşterimizdi. Aslında devamlı müşterimiz olduğundan kolay lokma sayılırdı. Cüneyt amcamın yılda 3-4 defa İtalyaya sevkiyatı oluyordu.

“Merhaba Sam seni yeğenim Meltem’le tanıştırmak istiyorum.Meltem şirketimizde satış sonrası müşteri memnuniyetini sağlamak için çalışıyor” diyerek tanıştırmıştı

Cüneyt amca.

O gün her zamanki gibi kışkırtıcı şekilde giyinmiştim. Üzerimde derin V şeklinde yakası olan kapladığından daha fazlasına dikkat çeken kısa etekli bir tulum vardı. Sam tüm vücudumu inceleyerek elimi sıkmıştı.

“Tanıştığıma memnun oldum”

Biraz lafladıktan sonra Cüneyt amca müsade isteyerek yanımızdan ayrılmıştı. Artık Sam ile ofiste yalnızdım. Masada Sam ile karşı karşıya kalmıştık. Elimdeki dosyaları beraber inceleme bahanesi ile yerimden kalktım. Yanına giderek eğilmiştim. Zaten derin olan dekoltem iyice açılmış olmalıydı. Tüm dikkatimi kağıda vermiş görünüyor arada göz ucuyla Sam’e bakıyordum. Sam kağıtlarla hiç ilgilenmiyordu. Gözleri tulumumun V yakasından görünen göğüslerimde geziyordu. Gözleri ve çıldırtıcı kokusu ıslanmama neden olmuştu. Onu bu hale getirmek çok hoşuma gitmeye başlamıştı. Kendime bir sandalye çekerek yanına oturdum. Halen kağıtlarla ilgileniyor gibi görünüyordum. Fakat içimi ateş basmıştı. Konuşurken bir ara dizlerimiz birbirine değdi. İlk başta tesadüfi gibi olan bu temaslar giderek sıklaşmaya başladı ve en sonunda artık tamamen bacaklarını dayamıştı.
Biraz daha evrak işiyle uğraştıktan sonra izin isteyerek ofisin asma katından bir şey alacağımı söyledim. Amacım ben yokken ne yapacağını yukarıdaki filmli camdan izlemekti. Yerimden kalkarak yukarı çıktım. Hemen camın kenarına giderek aşağıya baktım. Aynalı cam nedeniyle beni görmeyecekti. Sam gittiğimden emin olduktan sonra elini pantolonun önüne koymuştu. Yavaş hareketler ile mastürbasyon yapıyordu.

Anlaşma formunun çıktısı aldıktan sonra Sam’in yanına indim. İnerken beni görmesinin imkanı yoktu. Bu yüzden yavaşça ve sessizce aşağıya indiğimde eli halen pantolonun önündeki kabarıklıktaydı. İyice azmıştım. Masanın yanına geldiğimde bilinçli olarak elimdeki kağıtları düşürdüm. Kağıtlardan birisi tam istediğim gibi masanın altına girmişti. Eğilerek masanın altına girdim. Kalçam kısa eteğin içinden iyice ortaya çıkmıştı. Tam bu esnada kalçamda bir el hissettim. İlk başta ürkek sonrasında cüretkar. Sam arkamdan kalçalarımı okşuyordu. Masanın altındaydım ve durum çok hoşuma gitmişti. Elleri ile külodumun üzerinden amımı avuçluyordu. Islanmış olduğumu anlamaması mümkün değildi. Omzumun üzerinden baktığımda sadece göğüs hizası altını görüyordum. Kalçalarımın arkasında yerleşiyordu. Bir anda bir eliyle külodumu yana sıyırarak yarrağını amıma dayadı. Zaten iyice ıslanmış amım bu yeni misafirini kolaylıkla kabul etmişti. Yarrağının ortalama boyutlarda olduğunu tahmin ediyordum. Beş dakika bu şekilde siktikten sonra italyanca bir şeyle söyleyerek boşalmaya başlamıştı.
Tamamen boşaldıktan sonra arkamdan çekildi bende masanın altında çıkabildim. Ben üzerimi düzeltirken o da anlaşma kağıtlarını imzalıyordu. Artık ilk satışı gerçekleştirmiştim. Üstelik her zamanki parselden daha fazlasını satmıştım.
Artık müşteriler ile seks rutin hale gelecekti. O günden sonra tüm anlaşmaları ben sağlamaya başlamıştım. Müşteriler geliyor Cüneyt amca bir bahane ile dışarı çıkıyordu. Sonrası kimi zaman hızlı kimi zaman uğraştırarak ama hepsinin sonunun seks olduğu oyun alanı oluyordu.

İşe başlayalı bir kaç ay olmuştu. Güzel satışlarımız varken hamile olduğumu fark ettim. Ama kimden olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Bu süre içerisinde neredeyse 10-12 farklı kişiyle beraber olmuştum. Cüneyt amcam ve Murat ile yapmış olduğum rutin seksleri saymıyordum bile. Fakat içimden bir ses bebeğin babasının Cüneyt amca olduğunu söylüyordu.

Hamileliğim yedinci ayına girdiğimde Sam yeniden ofise gelmişti. Hamile olduğumu duymuştu. Biraz konuştuktan sonra bana;

“Arkadaşlarımın birinin bekarlığa veda partisi için azgın bir orospu arıyorum.

İstersen bu kişi sen olabilirsin” dedi.

“Hamileyim Sam bu şekilde mi istiyorsunuz?” dedim merakla

“Evet sonuçta hamile kadınların ne kadar sekse aç olduğunu hepimiz biliyoruz üstelik senin gibi daima sekse hazır birisinin hamile kalması ile ulaştığı azgınlıktan yararlanabiliriz. Üstelik bu iş çok karlı olacaktır. Partide yaklaşık 50 kişi olacak ve muhtemelen bunun için sana 5000$ nakit ödeme yapacağız”

Karar vermem sadece 30 saniye sürmüş ve kabul etmiştim. Sam bana nerede, ne zaman olacağına dair bir e-mail gönderdi. Tüm bu organizasyondan Cüneyt amcamın haberinin olmaması için özel dikkat gösteriyordum. Cüneyt amcam onun çocuğunu taşırken böyle bir partide 50 kişinin beni sikmesine asla razı olmayacaktı.
Murata ise bu durumdan hiç bahsetmemiştim. Bebek içi paraya ihtiyacımız olacaktı. Belirtilen gün geldiğinde şeffaf babydollerimden birini çantama atıp taksiye bindim.
Belirtilen adres iki katlı bir villa idi. Kapıyı çalıp içeri girdiğim. Sigara dumanları içerisinde bir çok erkek vardı. Bazıları kağıt oynarken bir kısmı ellerinde içki bardakları ile laflıyorlardı.

Kalabalığın içerisinden Sam hemen yanıma geldi.

“Acele et, hemen soyunup oyuna girmelisin” demişti.

Beraber içeride bulunan bir odaya girdik.Soyunarak transparan babydollu giydim. Saçlarımı tarayarak aynanın önünde son bir kez kendime baktım. İlk defa bu kadar erkek tarafından sikilecektim. Hayatımda hiç bir şey beni bu kadar heyecanlandırmamıştı. Bir ev dolusu azmış farklı erkek ve tek ilgi odağı bir kadın.
İçeri girdiğimde herkes bana dönerek tezahurat yapmaya başlamıştı. Sam herkesi susturarak beni iki hafta sonra evlenecek arkadaşı ile tanıştırdı.

Herkesin bakışları üzerimdeyken dizlerimin üzerine çöktüm. Aslında en kolay olan ilkiydi sanırım 1-2 dakika oral seks ve 2-3 dakika siktikten sonra boşalmıştı.
Damat adayı ayrılır ayrılmaz evde bulunan erkekler etrafımı sarmıştı. Herkes pantolonlarını çıkarmış bana bakarak mastürbasyon yapıyordu.

“Evet beyler kim başlamak ister”

Aşırı heyecanlıydım. Etrafımda çeşitli boy ve kalınlarda bir çok sertleşmiş yarrak vardı. İlk on dakikada 5 kişi amıma 5 veya 6 kişi ağzıma boşalmıştı bile. Amımın içinden ağzımın kenarlarından döller sızıyordu. Yaklaşık 30 Dakika sonra her yerim tamamen döllerle kaplıyken bitmek bilmeyen orgazm yaşıyordum.  Amımın boş kalmasına kimse izin vermiyordu. Boğazıma kadar sokulan yarraklar nedeniyle boğazlarım şişmiş gözlerim kızarmıştı. Hala hayal aleminde hissediyordum.
Ardı arkası kesilmeyen sperm yağmuru artık dinmişti. Bacaklarım o kadar havada kalmıştı ki indirdiğimde üzerinde duracak halim kalmamıştı. Odadaki herkes çıplak vaziyette bir yerlerde sızmış durumdaydı. Ayağa güçlükle kalktım. Amımın içini dolduran tüm spermler kalkmamla beraber amımdan boşalmaya başlamıştı. Ne kadar doluydu. Elimi amıma götürdüğümde dudaklarının açıldığını anladım. 4 parmağım hiç bir zorlukla karşılaşmadan girebiliyordu.

Bebeğim doğduğunda Cüneyt amcaya benziyordu. Fakat bu sadece onunla benim aramda bir sır olarak kalmıştı

Hamilelik etkilerini 2-3 ay içerisinde atarak işime döndüm. Ama yeniden eski seks hızıma dönmem 8-9 ayı bulmuştu. Halen müşteri memnuniyeti için her şeyi yapan işine aşık birisi olarak çalışıyorum.


http://juicywetpeach.blogspot.com/

3 Sik BirdenAldatan kadınlarAmcaAzgınEnsestErotik HikayeEvligangbang storyGerçek HikayelerGrup seksParalı seksPorno hikayeSeks HikayeleriSwingerTeşhirYeğen

Metrobüsteki İki Genç

Benim adım Burcu, özel bir firmada çalışıyorum. İstanbul'da yaşıyorum. Yaklaşık 5 yıldır evliyim. Evimiz İstanbul anadolu yakasında fakat yeni girmiş olduğum iş avrupa yakasında ve bayağı uzak. Sonuçta ücret şirket aracı ve yan hakları ile uzun yol daha bir çekilir hale geliyordu. Şirkete ilk girdiğimde idari işler departmanı bana geçici bir araç vermişti. Bu araçla bir süre gidip geldim. Arabadan çok anlamama rağmen araçta bir sorun sezinliyordum. Havalar soğuduğunda araç çalışmasında özellikle sabah saatlerinde sıkıntı artıyordu. Şirkete bildirdiğimde en kısa sürede çözeceklerini söylemişlerdi.
O sabah yine erkenden kalkıp hazırlandım. Özellikle o gün sabah saatlerinde çok önemli bir toplantım vardı. 


Satış işinde olduğumdan bu işin en önemli hilesi olan göze hitap etme konusunda elimden geleni yaparım. O sabah da diğer günler gibi güzel bir makyajla başladım güne, bir kadının seksi olması kendini seksi hissetmesinden geçer. Vücudum bu konuda bana yardımcı olacak kadar güzeldi.Fakat ek olarak kıyafetlerimle bu güzelliği olabildiğince sergilemekten de hoşlanıyorum. Aslında üniversite çağlarından beri teşhircilik ve kendimi sergilemekten zevk alıyorum. Kendimi seksi ve ilgi odağı olarak hissetmek her zaman her kadın gibi benimde hoşuma gidiyor.
O gün diğer günlerdeki siyah jartiyerim, dantelli yarı transparan sütyenim ve siyah çoraplarımla yine aşırı seksi hissediyordum. İç çamaşırlarımın üzerine ince bir kumaştan dizimin 4-5 parmak üstünde biten eteğimi giydim.

Giyinmekle sanırım fazla vakit kaybettim. Acele ile evden çıkarak otoparka gittim. Arabaya binerek kontağı çevirdiğimde başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Arabadan sadece “tık” sesinden başka hiç bir ses gelmiyordu. Biraz uğraştım fakat yapılabilecek pek bir şey yok gibiydi. Şirketteki ilgili kişiyi aradım. Bugün aracı aldıracağını söyledi. Fakat ben toplantıya geç kalıyordum. Hemen sitenin önüne çıkarak bir taksi buldum. Karşıya sadece arabayla geçen birisi olarak uzun süredir toplu taşımayı kullanmamıştım. Aslında en son üniversitede kullanmıştım sanırım.
Taksici karşıya geçmenin en hızlı yolunun Metrobüs olduğunu söylemişti. O gün istanbulda hafif bir kar vardı ve köprüler tamamen kilitlenmişti. Vapur iskelelerine inen yollarında çok kötü durumda olduğunu söylemişti. Yapılabilecek en mantıklı şey metrobüs oluyordu bu durumda.

“Şimdi metrobüs kalabalık olur isterseniz ilk durağa götüreyim” demişti taksici

Mantıklı bir teklifti. Biraz daha uzaktı ama sonuçta şirketten alacaktım taksi parasını. Üstelik oturarak gitmek gideceğimiz yolu düşününce en mantıklı seçim olacaktı.

Metrobüs istasyonuna geldiğimde gecikmeye başladığımı düşünüyordum. Hemen istasyonun merdivenlerine yöneldim. Turnikeleri gördüğümde büyük hayal kırıklığına uğradım. Metrobüsler sıklıkla kalkıyordu ama kesinlikle yeterli değildi. İnsanlar bir anda koca otobüsü dolduruyor hemen sonra diğer geliyordu. Nasıl binecektim bu kalabalıkta. Değil oturmak ayakta yer bulmak bile sorundu.

Bunları düşünürken bir araç durdu kendimi kalabalığa bıraktım ve işte otobüsün içindeydim artık. Hemen orta kısımda bulunan geniş alana geçtim. Otobüsün içi dışarısından sonra gerçekten çok sıcaktı. Paltomu çıkararak elime aldım. Yüzümü cama dönerek yolu izlemeye başladım. Metrobüs üniversite servisi gibiydi. Binenler genelde ellerinde kitapları kulaklarında kulaklıkları ile üniversite öğrencileriydi.Metrobüs duraklara geldikçe otobüsün içerisinde dalgalanmalar ve yer değiştirmeler oluyordu. Bir iki durak sonra iyice dolmuş ve tam anlamıyla balık istifi durumuna gelmiştik.

İlk o zaman hissettim.

Kalçama belli belirsiz bir el dokunuyordu. Acaba tesadüf müydü? Metrobüs çiseleyen kar nedeniyle yavaş ilerliyordu. Hava kapalı olduğundan arkamdaki elin sahibinin yansımasını camdan görebiliyordum. Genç bir üniversite öğrencisiydi.

Duraklara geldiğimizde yavaşladık. Evet kesinlikle tesadüf değildi. Arkamdaki adam kalçamı elliyordu. Eteğimin ince kumaşından jartiyerlerinin klipslerini çoktan hissetmiş olmalıydı. Aşırı bir heyecan duymaya başlamıştım. Karnımda kelebekler uçuşuyordu.

En son ne zaman bu şekilde hissetmiştim acaba.

Hareketsiz kalmamdan cesaret almış olmalı popomu artık okşamaya başlamıştı.

Islanıyordum.

Otobüsün ani frenlemesi ile bu sefer kalçamda bir sertlik hissettim. Arkamdaki genç tamamen bana dayanmıştı. Yarrağı ile tenim arasında sadece iki kumaş parçası kalmıştı. Heyecanım giderek artıyordu. Bir yandan çekiniyor bir yandan devam etmesinin heyecanı sarmıştı bedenimi.

Otobüsün hareketleri ile yarrağını kalçama sürtüyordu. Sertliğini hissedebiliyordum. kalçamdaki baskının yanında sol bacağımda bir el hissetmiştim. Bol olan eteğim yavaşça yukarı çekiliyordu. Parmakları çorabımın üzerinde dansetmeye başlamıştı bile.
Yavaşça sağ tarafıma döndüm. Acaba kimse farkına varmışmıydı. Sağımda bir genç erkek daha vardı. Kitaplarını sol eliyle tutuyordu arkamdaki ise sağ eliyle. Tutunmalarına zaten gerek yoktu. otobüs hareketlerimizi kısıtlayacak kadar doluydu. Sanırım bu ikisi arkadaştı. Yanımdaki elini cebine sokmuştu ve göz ucuyla bana bakıyordu. Etrafımızda diğer kişilerin ise genelde sırtaları bize dönüktü. Yanımdaki bluzumun düğmelerinden göğüslerimi hayal ederek mastürbasyon yapıyor olmalıydı.
Bunun düşüncesi, giderek yükselen el ve kalçalarımın arasında devamlı sürtünen sertlik iyice ıslanmama neden olmuştu.

Bir anda arkamdaki elini bacağımdan çekti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken yeniden eteğimi kaldırmaya başlamıştı. Kalçalarımın arasındaki sertliği daha iyi hissetmeye başlamıştım.

Yoksa fermuarından yarrağını mı çıkarmıştı? Tahrik olmuştum. Arkamdakini tam göremesemde yarrağını, başını ve kıvrımlarını hissetmeye başlamıştım. El giderek yükseliyordu. Artık çorabımın sınırlarını aşmış kasıklarıma yükseliyordu. Eteğim iyice yukarı sıyrılmıştı. Sol tarafı kapabilmek için mantomu sol elime aldım. Sağ yanımdakini zaten tahrik etmek istiyordum. Yavaşça elimi çeneme dayadım amacım bluzumun düğmelerinden birini çözmekti ama bu hareket ile biraz eğilmek zorunda kalmıştım.

Arkamdaki bunu davet olarak algılamış olmalı ki tenimde ateş biri hissettim o yarrağı.

eteğimin arkasın tamamen kalkmış olmalıydı. Gerçi kimin umrunda olacaktı ki.Blüzumun üstten bir düğmesini daha çözdüğümde yavaş yanımdakine baktım. Artık o da yarrağını dışarı çıkarmıştı. Gerçekten büyüktü ve tamamen ereksiyon olmuştu. Pantolunun dışında kalan kısmında en 20cm olduğunu sanıyordum. Elimi indirdim. Ellerimiz teması ile ufak bir irkilme oldu bedenimde.
Arkamdaki ise bu arada durmamıştı artık bacak aramda gidip geliyordu hafif hafif.
İki ateş parçası arasında ince dantelli stringden başka bir şey yoktu artık. Yanımdaki genç çok hafif yan dönmüştü. Bu arada küçük parmağımdan nazikçe tutarak yarrağına götürdü elimi.

Bayılmak üzereydim artık.

Elim nabız gibi atan yarrağın üzerindeydi amımın hemen dışında ise başka büyük bir yarrak sürtüyordu. Islaklığımın o kadar artmıştı ki eminin külodum artık sırılsıklam olmalıydı.

Otobüsün fren yapmasıyle yanımdakinin yarrağını yakaladım artık heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum. Yanımdaki sadece göz ucuyla dantelli sütyenimden görünen göğüslerime bakıyordu.
Birden külodumun string kısmından yana çekildiğini hissettim. Artık yarrak ile amım arasında hiç bir sey yoktu. Biraz eğildim. Onun içime girmesini istiyordum. Bu pozisyonda içime girebilmesi için en az 17-19cm gerekiyordum. Yarrağın kafası amımım dudaklarını zorlarken elimle yanımdakine masturbasyon yapıyordum.

Birden içime girdi. Kafası ne kadar büyüktü acaba. amımım içinde nabız atışını hissediyordum. Hafif hafif ileri geri giderek insanların ortasında kalabalığın içinde beni sikiyordu. Dizlerim titriyordu. Bunu mutlaka hissetmiş olmalıydı.

Bir süre sonra bir anda içimden çıktı ben ne olduğunu anlayamadan bacaklarımın arasından sıvıların aktığını hissettim. Boşalıyordu. Acaba eteğim ne kadar ıslanmıştı. Elimdeki yarrağın damaarlarının şiştiğini hissettiğim anda ise geç olmuştu. İlk salvosu hemen dizimin altına isabet etti.
Artık kasıklarımdan ve dizlerimden spermler akıyordu. Arkamdaki genç geri çekildi hafifçe eteğimi düzeltti bu sırada elimde ki yarrak son spermlerini üzerime bırakmıştı ellerim döl içindeydi.
İkiside toparlandılar. Bir süre beklediler sanırım benim toparlanmam için süre tanıyorlardı. Bende elimden geldiğince toparlandım.

Artık ineceğim yere gelmiştim Acaba indiğimde beni takip ederlermiydi?
Kafamı öne eğerek arkamı döndüm orta kapıya giderek durma düğmesine bastım. Durakta indim. Arkama bakmaya çekiniyordum. Takip ediyorlar mıydı? Acaba takip etmelerini mi istiyordum. Otobüsten iner inmez montumu giymiştim fakat bacaklarımın arasında spermlerin sızdığını hissediyordum.

Ofise döner dönmez tuvalete girdim. eteğimin ıslak değildi. Spermleri temizledim. Hemen toplantı salonuna geçtim.
Müşteriler bekliyordu zaten ben yokken çene çalarak vakit geçirmişlerdi. Islaklık nedeniyle hemen oturdum. ıslaklığı belki saklamıştım ama yüzümdeki muzip kızarıklık kalmıştı.
Odadaki tek kadın bendim ve o kadının bacaklarından döllerin sızıyor olduğunu biliyor olsalar ne düşünürlerdi.

İşi aldık.Tokalaşırken bir anda bana bakan gözlerin nereye odaklandığını anladım.
Bluzumun düğmelerini kapamamıştım.


http://juicywetpeach.blogspot.com/

3 Sik BirdenAldatan kadınlarAmcaAzgınEnsestErotik HikayeEvligangbang storyGerçek HikayelerGrup seksParalı seksPorno hikayeSeks HikayeleriSwingerTeşhirYeğen

Tatil Maceramız Kaptan ve Tayfa

Bu küçük Afrika ülkesine geldikten yalnızca birkaç saat sonra, aylar önce rezervasyonunu yaptırdığımız yata binmiş ve geniş körfeze yayılmış binlerce küçük adanın arasında yapacağımız yolculuğa başlamıştık. Yatımız da oldukça küçüktü. Karımla benden başka yolcu yoktu. Mürettebat ise, 45 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kaptanla onun oğlu olabilecek yaşta görünen bir tayfadan oluşuyordu.

Doğaldır ki, ikisi de zenciydiler.

Yat limandan ayrılır ayrılmaz, karımla mayolarımızı giyip, güvertedeki şiltelerin üstüne uzanmış ve kendi ülkemizin soğuğundan sonra ilaç gibi gelen yakıcı güneşin tadını çıkarmaya başlamıştık. Aslında, güneş konusunda dikkatli olmamız gerekiyordu. Ölçüyü kaçırmanın, tatilimizin zehir olmasına neden olacağını biliyorduk. Bunun için de, çeşitli koruyucu güneş yağlarımız vardı tabii. Ayrıca fazla güneşte kalmamaya da özen göstermemiz gerektiğini biliyorduk.

Şiltenin üstünde yüzüstü yatmış, güneşin sırtımı yaktığını hissediyordum. Karım da, benden biraz uzaktaki şiltenin üstünde oturmuş, göğsüne ve çıplak memelerine yağ sürüyordu. Pek çevremle ilgilendiğim yoktu. Kaptan, konaklayacağımız ilk adaya güneşin batmasından hemen önce varacağımızı söylemişti. Buna göre, önümüzde birkaç saatlik bir yolculuk vardı. Dostlarımız öğütlerini dinleyip, buraya gelmekle akıllık ettiğimizi düşünüyordum. Beni kendime, karımın sesi getirdi:

- ``Ne dersin sevgilim, acaba bir taraflara çarpmadan gideceğimiz yere ulaşabilecek miyiz?'' diyordu karım, ``Galiba kaptanın aklını başından aldım da...''

Başımı kaldırıp, önce karıma, sonra da köprüde ayakta durup dümen tutan kaptana baktım. Eğer karımın dediği doğruysa, pek haksız sayılmazdı kaptan. Karım, giyinikken bile, bir erkeğin aklını başından almak için gerekli her şeye sahip bir kadındı. Üstelik şimdi, üzerinde yalnızca avuç içi kadar bir bikini altı varken, gerçekten öldürücü olmuştu. Vücudu ince ama hatları yuvarlaktı. Küçük memeleri,uzun bacakları, baş döndürecek kadar güzeldi. Bal rengi uzun saçlarının çevrelediği yüzü ise, belki bir bebeğinki kadar güzel değildi ama öyle bir ifadesi vardı ki, normal bir erkeğin sikinin anında kalkmasına neden olması kaçınılmazdı.

Dümen dolabı kaptanın belden aşağısını görmemi engellediği için, karımın onun üstünde böyle bir etkisi olup olmadığını anlamama da olanak yoktu. Yeniden uzanıp kendimi güneşe bıraktım ve kolumdaki saat çalıp, beni güneş banyosunun bittiği konusunda ikaz edene kadar da, kaptanla ilgilenmedim. Bu arada karım iki kez kalkıp kaptanın yanından geçmiş ve kamaramıza gidip gelmişti.

Kaptan konusu, güneş banyosundan sonra, kamaramızda duş yaparken yeniden gündeme geldi. Sözü oraya getiren de, yine karım oldu:

- ``Gördün mü kaptanın ne hale geldiğini?'' diye sormuş, ben olumsuz yanıt verince de, ``Gerçi bana çaktırmamaya çalıştı ama, yanından geçerken görmememe imkan yoktu. Siki öyle bir kalkmıştı ki, neredeyse şortunu yırtacaktı.'' diye devam etmişti.

Karımın sik kaldırmaktan hoşlandığını bildiğim için, söylediklerini pek şaşırtıcı bulmamıştım. Kaptanın üstündeki etkisini kontrol etmiş olması normaldi. O andaki hali de, olup. bitenlerden son derece hoşlanmış olduğunu belli ediyordu. Anladığım kadarıyla, kaptanla biraz oynamak istiyordu. Doğrusu buna itiraz edecek değildim. Aksine, fikir hoşuma gidiyordu.

Duştan sonra yatağa sırtüstü uzandığımda karım yanıma oturup, sikimi okşamaya başlayınca da, aklının kaptanda olduğunu hemen anladım. Bu durum, garip bir şekilde hoşuma gidiyordu. Sikim, bir anda kalkmıştı. Sonra karım üstüme çıktı. Aceleci parmaklarıyla sikimi tutup amına dayadı ve yavaş yavaş oturmaya başladı. Gözleri kapalıydı. Yüzündeki o sik kaldırıcı ifade, sikim amının derinliklerine gömüldükçe daha da yoğunlaşmıştı. Sonunda, dibine kadar aldı sikimi içine.

Ellerini göğsüme dayamıştı. Ayak parmaklarının üstünde duruyordu. Sonra gözleri hala kapalı, üstümde hareket etmeye başladı. Kalçaları yukarı aşağı oynuyor, sikim amının derinliklerinde bir dibine kadar kaybolup, bir başına kadar meydana çıkıyordu. Kendimi duyduğum zevkin seline bırakmış, karımı seyrediyordum.

Öyle bir hali vardı ki, beni tümüyle unutmuş gibiydi. O anda onun için önemli tek şey, amının içindeki sikti. Giderek hızlanan hareketlerle sikimin üstüne oturup kalkıyordu. Yüzü, aldığı zevkin etkisiyle gerilmişti. Benimle de hiç ilgilenmiyordu bile. Kaptanı düşündüğüne emindim. Sanki sikimi kullanarak otuzbir çekiyordu. Birden küçük bir çığlık kaçırdı ağzından ve vücudu sarsılmaya başlarken, amı sikimi ezercesine sıkıyordu.

Bir süre üstümde, halsizce uzanıp kaldı karım. Sonra kalçaları yeniden hareketlendi ve sağa sola, yukarı aşağı oynamaya başladı. Şimdi memeleri göğsümde eziliyordu. Başını boynuma gömmüştü. Benim de fazla dayanmama imkan kalmamıştı artık. Birden amının derinliklerinde patlayıverdim. Yatakta yığılıp kaldık.

Kaptan yatı, adanın batı tarafındaki küçük bir koyun içinde demirlemişti. Çevrede bizden başka kimse yoktu. Yemek hazır olduğunda da haber vermişti. Hava o kadar sıcaktı ki, yemek için arka güverteye çıkarken üzerimize giyebileceğimiz tek giysi, yine mayolarımızdı. Karım, yine üstsüzdü ve bu sefer mayosunun altı, gündüz giydiğinden daha da küçüktü. Kamaradan çıkıp önümden güverteye tırmanan altı basamaklık merdiveni çıkarken, kalçalarının dörtte üçünün meydanda olduğunu görebiliyordum. Onu tanıdığım için, amacının kaptanı daha da çok etkilemek olduğunu biliyordum. Sesimi çıkarmadan peşinden yürüdüm.

Yemek servisini, tayfa Diop yapıyordu. Kaptan da, karımın daveti üzerine gelip bizimle oturmuştu. Ben de onu yakından izlemek fırsatını bulmuştum böylece. Kısa kesilmiş kıvır kıvır saçları, şakakları çevresinde hafifçe kırlaşmıştı. Dedelerinin arasında zenci olmayanlar da olmayıdı. Teninin rengi, kuzguni siyah olan Diop'a oranla bayağı açıktı. Vücudu sırım gibiydi. Haki renkli bir şort giymişti üstüne. Karıma bayıldığını anlamamak için kör olmak gerekliydi. Yemek boyu içine düşmüştü onun. Masanın başına oturmadan önce gözleri karımı tepeden tırnağa izlemişti. Sofrada ise, gözleri sanki çıplak memelerine kitlenip kalmıştı. Karımın bu ilgiden son derece hoşlandığını da, açıkça görebiliyordum. İşi aşırıya götürmeden, kaptanla flört edip durmuştu, tüm yemek süresince.

Yemekten sonra da kaptan bize aralarında dolaşacağımız adalardan söz etmek ve öyküler anlatmak gibi bahanelerle, yanımızdan ayrılmamıştı. Karım arkadaki şezloglardan birine oturup, arkasına yaslanmıştı. Bacaklarını aralamış oturuyor, güya kaptanın anlattıklarını dinliyordu. Ama, aslında onu tepeden tırnağa incelediğini farkındaydım. Üstelik kaptan da farkındaydı bunu.

Uyumak için kamaraya çekildiğimizde, karım yeniden kaplan gibi üstüme atladı. Bu seferki sikişmemiz saatlerce sürdü. Sikimin inmesine izin vermiyordu karım. İşimin bittiğini düşündüğüm sıralarda bile birşeyler yapıyor, sikimin yeniden kalkmasını sağlıyordu. Her yerini verdi o gece bana. Üstelik, yüksek sesle inleyerek, kimi zaman çığlıklar atarak sikişiyordu. Çıkardığı gürültülerin, küçük yat içinde kaptan ve Diop tarafından duyulmamasına olanak yoktu. Ama karım sanki bunu amaçlıyor gibiydi. Sonunda bitkin bir halde uykuya daldığımızda, sikimi içine almadığı, boşalmadığım deliği kalmamıştı.

Her yerinden siktirmişti kendini bana.

Sabah uyandığımda, karım duştaydı. Yatakta bir sigara yakıp, sıranın bana gelmesini bekledim. Tatil doğrusu çok güzel geçeceğe benziyordu. Karım kafasını kaptana takarak heyecanlanıyor, sonra da tuttuğu gibi beni yatağa atıyordu. Hiç de fena değildi bu. Ayrıca, kaptanın karıma açıktan açığa sulanması da hoşuma gidiyordu. Acaba ikisi işi daha da ileri götürebiler miydi? Karım duştan çırılçıplak çıktı. Bu haliyle son derece iştah açıcıydı. Doğru gelip yatağa oturdu ve eli bir anda sikimi okşamaya başladı. Tanrım, hala sikişmek istiyordu galiba. Ama anlaşıldığı kadarıyla, konuşmak da istiyordu karım.

- ``İnsan tatildeyken biraz daha rahat olabilir değil mi?'' dedi birden.

- ``Tabii... Tatilin amacı bu değil mi zaten?''

- ``Tamam da, merak ettiğim insanın ne kadar rahat olabileceği...''

- ``Ne sormak istediğini tam anlıyamıyorum.''

- ``Yani normal zamanlarda yapılmayan şeyleri de yapabilir mi insan sence?''

- ``Herhalde ama, yine de tam anlamadım ne dediğini...''

- ``Aslında söylemek istediğim kaptanla ilgili...''

Bütün bu konuşmalar olurken sikim de karımın okşamalarına karşılık vermeye başlamış, yavaş yavaş sertleşmişti. Şimdi uzun parmakları dibinden dolanmıştı sikime. Okşamanın dozu da giderek artıyor, sıvazlamaya dönüşüyordu. Son söylediğine yanıt vermemiş olmam yüzünden biraz susmak zorunda kalmıştı karım. Ama sessizliği pek fazla sürmedi.

- ``Biliyorsun, kaptanın aklı bayağı takıldı bana.''

- ``Biliyorum. Sen de bayağı yardımcı oldun ona bu konuda.''

- ``Bir gariplik yok ki bunda. Her zamankinden farklı birşey yapmadım.''

- ``Ama anladığım kadarıyla, şimdi yapmak istiyorsun galiba?''

- ``Eğer izin verirsen ve kızmazsan evet.''

Sözü nereye getirmek istediğini anlar gibi olmuştum. Ama yine de açık açık konuşmasını, kafasından geçenleri, istediğini söylemesini bekliyordum. Karım susmuştu. Şimdi elindeki sikime daha çok konsantre olmuş gibiydi. Beni de iyice heyecanlandırmıştı.

Birden eğilip sikimin başını yalamaya başladı. Dili öyle becerikliydi ki. Biraz daha devam ederse boşalacağımı hissediyordum. Birden durdu karım. Sonra da başını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

- ``Kaptanla sikişmek istiyorum...'' dedi.

İşte sonunda söylemişti kafasından geçenleri. Sanki yeni bir kan dalgası gitmişti sikime. Karımın elinde nabız gibi atıyordu. Bunu o da farketmişti tabii. Yeniden eğildi ve bu sefer dudakları sikimi kavradı. Ağzının içi ateş gibi yanıyordu.

- ``Ben de sizi seyretmek istiyorum...'' dedim birden. ``Eğer sikileceksen, nasıl sikildiğini görmeliyim. Yalnızca sen mi isteyeceksin, normal zamanlarda yapılmayan şeyleri tatilde yapmayı?''

Sözlerim karımı daha da tahrik etmişti galiba. Sikimi, içimi boşaltmak ister gibi emiyordu. Dayanılacak gibi değildi. Üstelik şimdi başı aşağı yukarı oynuyor, sikim ağzına girip çıkıyordu. Kendimi tutamıyordum. Boşalmaya başladım. Büyük bir iştahla, hepsini yalayıp yuttu karım.

Daha sonra güverteye çıkacağımız sırada, karımın daha da cüretli bir mayo giydiğini gördüm. Bu seferki, arka kısmı yalnızca bir ip parçasından ibaret olan bir tangaydı. Ön tarafta ise ancak amını kapatabilen küçücük bir kumaş parçası vardı. Onu incelediğimi farkedince;

- ``Sevdin mi mayomu?'' dedi. ``Kaptanın en çok baktığı yerim kıçım, biliyor musun? Ben de biraz daha çok göstereyim istiyorum. Ne dersin, sence güzel miyim?''

Hem de nasıl güzeldi.

Tanganın ipi, o yusyuvarlak ve baştan çıkarıcı kalçalarının arasında kaybolmuştu. Kıçı çıplak gibiydi kısacası. Kahvaltı için arka güverteye çıktığımız anda, kaptanın mestolduğunu farkettim. Karım, inadına bir süre ayakta kaldı ve güvertede dolaştı. Yürürken, çıplak kalçaları kımıl kımıl oynuyor, sağa sola çalkalanıyordu.

Kahvaltı, kaptan için eziyet oldu. Bir süre sonra ayakta durmasına olanak kalmamış, masanın başına oturmuştu. Böylece, gözden kaçmasına olanak bulunmayacak bir biçimde kalkan sikini benden saklamak istiyordu. Gerçekten, karımın da söylediği gibi, şortunu parçalayacak bir hale gelmişti siki. Doğrusu, korkutucu bir büyüklükteydi.

Karım kahvaltıdan sonra kalkıp üst güverteye geçti ve şiltelerin üstüne diz çöküp, güneş yağlarıyla uğraşmaya başladı. Arkası bize dönüktü. Tangasının kumaşı, amının dudaklarının bittiği yerde bitiyordu. Ondan sonra başlayan ip ise götünün deliğini, ancak yarı yarıya örtebiliyordu. Kaptan da ben de, gözlerimizi karımın görünen götünden alamıyorduk. Kaptan, sanki kıvranmaya başlamıştı. Biraz da onu rahatlatabilmek için, ben de kalkıp karımın yanına gittim. Önceden kararlaştırdığımız gibi, bir saat boyunca orada güneşlendik.

Kaptan, tüm bu süre boyunca dümen köprüsünden ayrılmamıştı. Onu kuşkulandırmamak için doğrudan bakmıyordum ama, göz ucuyla da olsa, gözlerinin karımın üstünden ayrılmadığının farkındaydım. Adama hak vermemek mümkün değildi.

Sonra kamaramıza geri döndük. Karım, kamaranın ön güverteye bakan penceresinin perdesini hafifçe araladı ve beni yanına çağırdı. Güneşlenme şilteleri tam önümüzdeydi, buradan bakınca. Sonra vücudunu benimkine yapıştırıp beni öpmeye başladı. Son derece heyecanlı olduğu belliydi. Kaptanın onu seyretmesinden etkilendiği belli oluyordu.

Neden sonra kendini benden kopardı karım. Bir adım geri giderek, gözlerimin içine baktı. Yanakları kızarmış, gözleri pırıl pırıl, dudakları aralıktı. Onu çok iyi tanıdığım için, yüzündeki sikilme isteğini açıkça okuyabiliyordum. Sonra da, hiç bir şey söylemeden, beni kamarada bırakıp dışarı çıktı.

Beklenen an gelmişti sonunda.

Dışardan gelen seslerden, onun kaptanla bir şeyler konuştuğunu anlıyordum. Sonra ön güverteye geçip, şiltelerin yanına geldi yeniden. Şimdi sabahki sahneyi yeniden seyredebiliyordum. Çünkü karım şiltenin üzerinde diz çökmüş ve tekrar güneş yağlarına ilgi göstermeye başlamıştı. Şimdi daha yakın olduğum için, çok daha iyi görebiliyordum sergilediği manzarayı. Kaptanın da, sabahki yerinden onu seyretmekte olduğuna emindim. Şimdi ben de ayak altında dolaşmadığım için, daha rahat olmalıydı.

Sonra karım başını çevirip ona bir şeyler söyledi. Gerçi sesini duyabiliyordum ama, ne dediği anlaşılamıyordu. Birden kaptanın yanı başında bitmesinden, karımın onu çağırdığını anladım. Sonra kaptanın eline güneş yağı şişesini verdiğini görünce, nasıl bir bahene bulduğunu da kavradım. Kaptan, hemen eline biraz güneş yağı döküp, hala şiltenin üzerinde, dizleriyle ellerinin üstünde durmakta olan karımın sırtını yağlamaya girişti.

Tabii, önce omuzlarından başlamıştı. Ama elinin hareketleri, daha ilk andan itibaren, yağ sürer gibi değil, okşar gibiydi. Gözünü iyice karartmıştı kaptan. Kamarada olduğumu ve her an dışarıya çıkabileceğimi biliyordu elbette ama, buna aldırdığı bile yoktu. Eli, şimdi karımın sırtının alt kısımlarına inmiş, yağın etkisiyle onun beyaz teni üzerinde kayarak dolaşıyordu. Salt dikkat kesilmiş, hiç bir şeyi kaçırmadan olup bitenleri seyretmeye uğraşıyordum. Kaptanın aklı, slında karımın kıçındaydı tabii.

Bunu anlıyabiliyordum.

Karımın kalçaları, aralarında kaybolan incecik ipin dışında çıplak ve başdöndürücüydü. Kaptanın elleri daha da aşağılara inince belini çukurlaştırmıştı. Böylece kalçaları daha da ortaya çıkmıştı. Gerçi yüzünü görmüyordum ama, durumundan son derece memnun olduğuna emindim.

Kaptan, bu arada pozisyonunu biraz değiştirmiş ve kendini, karımın kalçalarını daha iyi seyredebilecek bir duruma getirmişti. Mayonun ince ipinin ancak yarım örtebildiği deliğini, ben bile olduğum yerden tüm ayrıntılarıyla görebiliyordum. Manzara, kaptan için daha da baştan çıkarıcı olmalıydı.

Birden durup, şişeden eline biraz daha yağ döktü kaptan. Sonra da, karımın kalçalarını yağlamaya başladı. Daha elleri değer değmez, karımın vücudunun hafifçe titrediğini farketmiştim. Sonra birden ellerinin üstünde durmaktan vazgeçti ve kolları büküldü. Şimdi dirsekleri dayanıyordu şilteye. Kıçı hala havadaydı. Kaptanın kara ellerinin, karımın beyaz kalçaları üzerindeki hareketlerinin de, artık yağlamakla bir ilgisi kalmamıştı.

Düpedüz mıncıklıyordu o şahane yuvarlakları.

Karımın, tümüyle yabancı biri, üstelik de bir zenci tarafından gözlerimin bu kadar önünde böylesine mıncıklanmasını, son derece tahrik edici buluyordum. Sikim kalkmış, taş gibi kesilmişti. Kaptanın işi, güpegündüz, teknede ben ve gemici Diop varken, ne kadar ileriye götürebileceğini de merak ediyordum bu arada. Doğrusu o ana kadarki davranışları, hiç bir şeyden çekinmediğini ortaya koymuştu. Ama buna rağmen, acaba işi sonuna kadar götürebilecek miydi?

Bu soruma yanıt bulabilmek için fazla beklememe gerek yoktu galiba. Zira kaptanın karımın kalçalarındaki elleri, giderek daha cüretli bir hale gelmişlerdi. Güneş yağı şişesine tekrar uzandığında, artık eline değil, doğrudan karımın sağ kalçasının üzerine dökmüş, sonra da, o baştan çıkarıcı kıçını kelimenin tam anlamıyla yoğurmaya başlamıştı. Artık ikisinin de oyun oynayacak bir durumları kalmamıştı. Bu küçük maceranın nerede biteceğinin, herkes farkındaydı.

Kaptanın parmakları, karımın kalçalarının arasında dolaşmaya başladığında, heyecanım son kertesine gelmişti. Yapabileceğim tek şeyi yaptım ve mayomu sıyırarak, bir süreden beri eziyet çekmekte olan sikime yardımcı olmaya çalıştım. Bir yandan da, karımın heyecanının benimkinden daha büyük olduğunu farkedebiliyordum. Şimdi dirseklerinin üzerinde durmaktan da vazgeçmiş, göğsünü şilteye yapışırmıştı. O şahane kıçı ise hala havadaydı.

Kaptan birden karımın götüyle oynamaya başladı. Sağ elinin kapkara ve uzun orta parmağı, karımın mayosunun incecik ipini kenara itmiş ve götünün deliğini buluvermişti bile. Kaptan, parmaklarındaki güneş yağı nedeniyle, hiç bir güçlükle karşılaşmıyordu. Karım da, onun işini kolaylaştırabilmek için sanki çırpınıyordu. Bense, yalnızca bir kaç metre uzağımdaki bu olayları, büyülenmiş gibi, her geçen an biraz daha çok tahrik olarak seyrediyordum.

Sonra kaptan, bir anda parmağını karımın götüne sokuverdi. O kara ve uzun parmak, neredeyse olduğu gibi kaybolmuştu. Karımın tüm vücudunun sarsıldığını gördüm. Götü, karımın en duyarlı yerlerinden biriydi. Bunu bildiğim için, daha da çok heyecanlanmıştım.

Artık dananın kuyruğu kopmuştu. Bundan sonra her şey olabilirdi. Kaptanın götçü olduğu belliydi. Karım, onun aklını başından kıçının güzelliğiyle aldığını düşünürken, yanılmıyordu yani. Galiba onu bu kadar çok heyecanlandıran ve sonunda kaptanla sikişmeye iten de buydu. Şimdi de, kaptanın uzun kara parmağı götüne girip çıkarken, kendini alabildiğine bırakmıştı.

Gözlerimin önündeki manzara o kadar tahrik ediciydi ki.

Kaptan bir eliyle şortunun belini çözüp, dizlerine kadar indiriverdi birden. Büyülenmiş gibi seyrediyordum. Haksız da sayılmazdım. Rengi, vücudunun geri kalan kısımlarından çok daha koyu olan bir siki vardı kaptanın. Dimdik olmuş, şişmiş başını havaya dikmişti. Ama en belirgin özelliği, en büyüleyici yanı ölçüleriydi tabii. Kocaman bir şeydi kaptanın siki. Parmağını bir an için bile karımın götünden çekmeden, tek eliyle şortundan kurtulduğunda, biraz endişelenmedim dersem yalan olur. Karımı götünden sikmek niyetinde olduğu birden içime doğmuştu o anda. Bu düşünce hem tahrik ediciydi, hem de kaptanın sikinin büyüklüğüne bakınca korkutucu geliyordu.

Karımın, bu kadar büyük bir siki küçük götüne alamıyacağından emindim sanki.

Ama kaptan hiç böyle düşünmüyordu anlaşıldığı kadarıyla, Yavaş yavaş karımın arkasına geçmeye başlamıştı bile. Karım ise onun sikini görmemişti henüz. Yüzünü şilteye gömmüş, kıçı hala havada, götüne girip çıkan parmağın etkisiyle kalçaları sağa sola çalkalanarak bekliyordu.

Kaptan şimdi karımın arkasına geçmişti. Parmağı da hala götündeydi. Öbür eli ise sikini sıvazlıyordu. Bir ara uzanıp güneş yağını eline aldı ve bir parça döktü sikinin üstüne. Sonra bunu her yerine yaydı sikinin. Biraz daha sokuldu karıma ve sikini dibinden tuttuğu gibi, artık parmağını çıkardığı küçük götüne dayadı. Karımın tüm vücudu, elektrik çarpmışçasına titredi birden. Kalçalarının çalkalanması duruverdi. Sikin içine girmesini bekliyordu artık.

Kaptanın sırt ve kalça adaleleri gerilmişti. Yavaş yavaş karımın götüne sokmaya başladı. Önce o kocaman sikinin başı kayboldu karımın küçük göt deliğinde. Sonra durup biraz bekledi. Bu işi çok iyi bildiğini anlıyordum. Onunki kadar büyük bir sikle göt sikmek kolay değildi gerçekten.

Kaptan hareketsiz kalışı uzayınca, karım hareketlendi yeniden. Kalçalarını çalkalayıp geriye, götündeki sike doğru bastırıyordu. Bir an önce hepsini içine alabilmek için sabırsızlandığı belliydi. Şimdi kaptan da yeniden sokmaya başlamıştı. Büyülenmiş gibi, o kapkara, koskocaman sikin karımın götüne girişini seyrediyordum. Sonunda kaptanın karnı, karımın kalçalarına yapıştı.
Sonuna kadar geçirmişti artık.

Karımın vücudu sarsılıyordu. Zevkten uçtuğu belliydi. Sonra kaptan, yavaş hareketlerle onu sikmeye başladı. Acele etmeden o koca sikini karımın götünden çıkarıyor, sokuyor, çıkarıyor, tekrar sokuyordu. Sikini çıkardığında karımın götü hemen kapanmıyor sonra yavaşça kapanırken bir daha sokuyordu. Müthiş bir manzaraydı gözlerimin önündeki. Sikimi elime alıp, otuzbir çekmeye başladım. Neredeyse aynı anda boşalmıştım. Tohumlarım havada uçup, kamaranın tahta duvarına yapışıyordu. Gözlerimin karardığını hissediyordum.

Dikkatimi yeniden kaptanla karıma çevirdiğimde, tempoları biraz daha hızlanmıştı. Karımın memeleri şilteye yapışmış, kıçı havadaydı. Başını yan çevirmişti ve yüzünü görebiliyordum. Gözleri yarı kapalıydı. Zevkten mestolduğu belliydi. Kaptan iki eliyle birden onu ince belinden tutmuş, giderek arttığı belli olan bir hırsla sikiyordu. Bu arada karımın inlemeleri de giderek küçük çığlıklara dönüşmeye başlamıştı. Vücudunun sarsılmalarından, orgazmın eşiğinde olduğu belliydi. Belkide orgazma çoktan ulaşmışda olabilirdi.

Bu arada kaptan da pek iyi durumda değildi. Artık kalçaları bir motor gibi hızla hareket etmeye başlamıştı. Siki karımın götüne bir piston gibi girip çıkıyordu. Başını arkaya devirmiş, gözlerini kapamıştı. Ağzı aralıktı. Sonra birden dibine kadar geçirdi karıma. Kalçaları, kelebek kanatları gibi oynamaya başladı. Boşalıyordu. Aynı anda karımın yeniden sarsılmaya, titremeye başladı. Kaptanın götünün içinde fışkırttığını hissetmek onu çıldırtmıştı sanki. Yeniden ve şimdiye kadarkilerden çok daha şiddetli bir biçimde boşalmıştı o da.

Sonra, üstüste şilteye uzandılar.

Kaptanın siki hala karımın götündeydi. Çıkarmaya pek niyetli de görünmüyordu. Sadece biraz soluklanmak niyetindeydi anlaşılan. Böyle hareketsiz kalmaları yüzünden olmalı, benim gözlerim de, onlardan başka şeyleri görmeye başladı. Teknenin en ucunda kımıldayıp duran kapkara şeyi de, ancak o zaman farkedebildim. Bunu, tayfa Diop'un başı olduğunu anlamam için, yine de birkaz saniye geçmesi gerekti.

Aslında o ana kadar Diop'u aklıma getirmemiş olmam garipti. Yatta 4 kişi olduğumuzu unutmuştum. Anlaşılan, karımın gözlerimin önünde bir zenci tarafından götünden sikilmesi, tüm diğer şeylerin silinip gitmesine neden olmuştu. Birden, Diop'un ne zamandan beri orada olduğunu merak ettim. Eminim o da her şeyi seyretmişti benim gibi.

Bu arada kaptan yeniden hareketlenmişti. Kalçaları hafif hafif oynuyordu. Doğrusu çok çabuk toplamıştı kendini ve karımı yeniden sikmeye başlamıştı. Vücutları birbirine yapışık olduğu için ayrıntıları göremiyordum. Ama kaptanın altında kıvranmaya, kalçalarını kıvırmaya başlamasından, durumun karımın çok hoşuna gittiğini anlıyabiliyordum.

Diop da biraz doğrulmuştu şimdi. Daha iyi seyretmek istiyordu anlaşılan. Artık gizlendiği söylenemezdi. Aynı anda karım başını şilteden kaldırdı. Aralık ağzından inlemeler kaçıyordu. Sonra gözlerini açtı ve Diop'la gözgöze geldiler.

Yeniden son derece heyecanlanmıştım. Acaba şimdi ne olacaktı.

Karım da büyülenmiş gibiydi. Gözlerini Diop'tan ayıramıyordu bir türlü. Sonra kaptan ellerini şilteye dayayıp, vücudunun belden yukarı kısmını kaldırdı. Artık daha hızlı pompalamaya başlamıştı. Şimdi ben de, kara sikinin karımın kalçaları arasına girip çıktığını görebiyordum. Sonra karım da dirseklerini şilteye dayayıp, omuzlarını yükseltti. Gözleri hala Diop'un gözlerindeydi.

Zevkten uçmuş gibiydi.

Bu arada Diop'da iyice doğrulmuştu. Yine de, şiltelerin durduğu güvertenin altında durduğu için, vücudunun yalnızca belden yukarı kısmı görülüyordu. Simsiyah, sırım gibi adaleli vücudu pırıl pırıl parlıyordu. Sonra birden sıçrayıp, güverteye çıktı. Dizlerinin üstünde duruyordu şimdi. Şortunu çıkarmıştı ve çırılçıplaktı. Mümkünmüş gibi, kaptanınkinden çok daha büyük ve kalın olan sikine bakakaldım. Akıl almaz bir şeydi bu. En az 27-28 santimetre olmalıydı.

Manzaranın karım üstündeki etkisi de müthiş olmuştu. Yüzüne çılgınca bir ifade gelmişti. Tüm vücudunu kıvrılıp bükülüyor, kaptanın altında sanki dansediyodu. Birden kaptanın herşeyin farkında olduğu anladım. Daha da müthiş şeyler eyretmek üzere olduğumun farkındaydım.

Sonra Diop'un, dizlerinin üzerinde yürüyerek, onlara sokulmaya başladığını gördüm. Gelip karımın önünde durdu zenci. Tanrım, neler oluyordu böyle? İlk hareket karımdan geldi. Ellerinden biri Diop'a doğru uzandı ve parmakları, onun kol gibi sikine dolandı. Aynı anda tüm vücudunun titrediğini farkettim. Karım, çıldırmış gibiydi. Eli bir anda hareketlendi ve Diop'un sikini sıvazlamaya başladı. Gözlerini, elindeki allameden ayıramıyordu sanki.

Diop, biraz daha sokuldu karıma. Kalçaları ileri gitti ve sikinin koskocaman başı karımın yüzüne değmeye başladı.

Bu temas, ikisini de azdırıverdi birden. Artık zencinin siki karımın yanaklarında, gözlerinde, burnunda geziniyordu. Sonra karım Diop'un sikini yalamaya başladı. Kalçalarının kıvrılıp bükülmesi daha da artmıştı şimdi. Kaptanın, götüne girip çıkmayı sürdüren sikini koparmak istiyor gibiydi. Sonra ağzı açıldı ve dudakları Diop'un sikinin, dev bir mantara benzeyen başına kapandı. Diop'un kalçaları sarsılarak ileriye gitti ve siki karımın ağzına iyice girdi. Yine de dışarda kalan kısmı bile, normal bir sikten daha büyüktü.

Gözlerimin önündeki manzara acayipti. Şimdiye kadar hiç bu kadar tahrik olmamıştım. Karım, belden aşağısı şilteye sımsıkı yapışıp kaptanın vücudunun altında ezilmişti. Götüne piston gibi girip çıkan zenci sikinin aklını başından aldığı belliydi. Yeniden iki elini de şilteye dayamıştı. Götündekinden çok daha büyük olan ikinci bir zenci siki de, ağzına girip çıkıyordu. Tanrım, 2 zenci birden sikiyordu karımı. Gözlerimin önünde.

Biri götünden, biri ağzından sikiyordu.

Sonra birden Diop patlayıverdi. Tüm vücudu kasılmıştı. Karım, ağzında fışkıran spermlerii yutmaya çalışıyor ama, pek başarılı olamıyordu. Zencinin tohumlarının bir kısmı, karımın dudaklarından sızmaya başlamış, çenesine doğru akmıştı. Bir an için ağzını çekip Diop'un sikinden kurtuldu. Aynı anda fışkıran yeni bir salvo, onu tam yanağından vurdu. Bu kadarı fazlaydı doğrusu. Karımın sarsıla sarsıla boşaldığınıi görüyordum.

Bu arada kaptan karımın götünü sikmeyi sürdürüyordu. Her girişinde biraz önce boşalttığı dölleri sikinin kenarlarından dışarı sızıyordu. Bir ara durup, şiltenin üzerinde halsiz yatan karıma sarıldı ve yavaşça yuvarlanarak, karımı üste aldı. Siki hala karımın götüne gömülüydü. Şimdi, daha da müthiş bir manzara vardı gözlerimin önünde. Karım dizlerini büküp, ayaklarını şilteye dayamıştı. Bacakları alabildiğine ayrıktı. Kaptanın kapkara siki, dibine kadar götüne girmişti. Amını örten küçük kumaş parçası da yana kaymıştı şimdi. Bir tutam kumral kılın süslediği amı, şişmiş, sulanmış, bir ağız gibi açılmış haliyle meydandaydı. Diop ise hala onların yanında ve dizlerinin üstündeydi. Sikinde en küçük bir yumuşama belirtisi bile yoktu.

Eğilip karımın memelerini yalamaya başladı.

Daha tam kendime gelemeden, tekrar ve daha çok heyecanlamıştım. Kaptanla Diop'un, önceden de şimdikine benzer şeyler yaptıkları belliydi. Hareketlerinden, son derece deneyimli olduklarını anlıyordum. Kimbilir kaç kadını böyle birlikte sikmişlerdi. Şimdi de karımı sikiyorlardı. Neler olacağını anlıyor ve çıldıracak gibi tahrik oluyordum.

Diop karımın bacakları arasına girince, yanılmadığım belli olmuştu. Büyülenmiş gibi gözlerle onun kocaman sikini tutup karımın vıcık vıcık olmuş amına dayayışını ve birden dibine kadar geçirişini seyrettim. Bir çığlık kaçtı karımın ağzından. İki zencinin arasına sıkışmış bembeyaz vücudu çırpınıyordu. Kalçaları, götündeki ve amındaki siklerin arasında, hızlı ve küçük hareketlerle dalgalanıyordu. Peşpeşe boşalıyor olmalıydı. Duyduğu zevk müthiş olmalıydı. İki tane, birbirinden büyük zenci siki vardı içinde. Biri amına, biri götüne gömülmüştü.

Sonra, dehşetli bir sikiş başladı. İki zenci, hırsla pompalıyorlardı. Kapkara sikler, karımın amına, götüne girip çıkıyor, girip çıkıyordu. Hep birlikte yuvarlanıp yan yattıkları zaman, benim görüş açım da büyüyüverdi. Karımın, iki zencinin arasındaki bembeyaz vücudunu, büyüleyici bir kontrast yaratıyordu. Kapkara siklerin karımın götüyle amını girip çıkışlarını seyretmek, son derece uçurucuydu. Yeniden yuvarlandılar. Şimdi Diop en altta kalmıştı. Tempoları gittikçe hızlanıyordu.

Birden herşey birbirine karıştı. Üçü birden inliyor, sarsılıyor, kasılıyordu. İki zenci birden tohumlarını boşaltıyordu karımın içine. Biri amına biri götüne fışkırtıyordu. Bunun düşüncesi bile fazlaydı. Yine elimi bile değemeden, ben de patladım.

Artık beni taşımakta zorluk çeken, titreyen dizlerimi dinlendirmek için yatağın üzerine çöktüğümde, hayatımdan çok memnundum. Bu tatil gerçekten son derece unutulmaz bir şey olacaktı.


http://juicywetpeach.blogspot.com/

3 Sik BirdenAldatan kadınlarAmcaAzgınEnsestErotik HikayeEvligangbang storyGerçek HikayelerGrup seksParalı seksPorno hikayeSeks HikayeleriSwingerTeşhirYeğen