Lisa İle Öğle Yemeği -4.Bölüm-

Aşağıdaki Hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır.Önceki hikayelere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. xoxo

İlk bölüm Lisa'nın Borcu

İkinci Bölüm Lisanın Cezası

Üçüncü Bölüm Lisa Kontrol Altında

Kocamın ofisi yemek yiyeceğimiz restorana fazla uzak sayılmazdı, fakat Pazartesi trafiğinde neresi yakındı ki. Sanki bir hafta süren bir öğlen öncesini geride bırakmaya çalışyordum. Arabamın camından içeri giren serin hava üzerimdeki kombinezonun dantelli yakasını dalgalandırıyordu.  Evet bu kesinlikle bir yatak odası kıyafeti idi, fakat şimdi arabamı kocamın giyip gelmemi istediği kombinezonla kullanıyor ve kocam ve bir arkadaşı ile planlanan öğlen yemeğine doğru yol alıyordum. Kocamın bu kıyafetteki ısrarını anlamamıştım. Sadece bunu giymem gerekirken Ally sabah bana kendi külodunu ödünç vermişti. Olabilecekler hakkında sıkışık trafikte ilerlemeye çalışırken düşünüyordum. Eteğimi bacaklarımının arasına sıkıştırmıştım. Buna rağmen kesinlikle dikkat çekici bir kıyafetti. Kafam gerçekten karışıktı. Marc’ı seviyordum. Onun için herşeyi yapardım. Ama bu tüm yaptıklarım sadece onun için miydi? İçten içe böyle olmadığını biliyordum. İçimdeki farklı bir Liza saklandığı yerden çıkıyordu. Evet hoşuma gidiyordu. Tanımadığım iki yabancı karşısında geçirmiş olduğum saatler hoşuma gitmişti. Ev sahibem tarafından aşağılanmakta hoşuma gitmişti. Sonra Ally... Bana hiç aklıma gelmeyecek şekilde orgazm yaşatmıştı.
Marc’ın bana tarif ettiği yere gelmiştim işte. Burası restorandan çok bara benziyordu. Arabadan inmeden önce kendime bir kez daha baktım. Bu kıyafetle insan içine nasıl çıkacaktım acaba. Sonuçta ne olabilirdi ki umarım Marc sadece bu kıyafetle gelmemi isterken şaka yapmamış olsun. Barın kapısına olabildiğince yakın park ederek araçtan çıktım. Etrafta şansıma fazla insan yoktu. Bardan içeri girdiğimde bir süre kapıda beklemek zorunda kaldım. İçerisi çok karanlıktı. Gözlerim alışana kadar kapının hemen ilerisinde dikiliyordum. Bu karanlıkta benim ne giydiğimi sanırım kimse görmez

“Hey sonunda geldin Liza” arkamdan gelen Marc’ın sesiyle bir anda irkilmiştim.

“Harika görünüyorsun”

“Teşekürler canım. Biraz geç kaldım sanırım”

“Önemli değil. Masamız hemen biraz ileride” 

Gözlerim artık içerideki karanlığa alışmıştı. Sol tarafta duvar boyunca uzanan bir bar, barın hemen önünden itibaren bir çok masa ve sandalye vardı. Diğer tarafta ise yüksek sayılabilecek bir platform üzerinde yine yüksek bar taburesi ve masaları vardı. İçeride öğle yemeğini burada değerlendiren takım elbiseli resmi çalışanlar vardı. Fakat hiç kadın yoktu.

“Burası neden bu kadar karanlık? Aslında ben biraz daha iyi bir yerde yiyeceğimizi düşünmüştüm”

“Evet burası bir bar gibi görünebilir ama yemeklerini tatmadan karar verme. Bir çok restorandan daha iyi bir menüleri var.Denemeden karar verme” dedi uğultuyu bastırarak Masaya geldiğimizde Marc beni Steve ile tanıştırdı.

“Merhaba Liza ben Steve” Steve’in elini sıkmak için kolumu kaldırmıştım. Çünkü masamız barın karşı cephesinde yer alan yüksek platformdaki yüksek tabureli masalardandı. Henüz platforma bile çıkmadığımdan Steve sanki balkonda oturuyor gibiydi. Bulunduğum konumdan masa neredeyse göz hizamda idi.

“Başka bir masaya geçebilirmiyiz acaba? Burası çok yüksek görünüyor da” Marc soruya cevap verme yerine beni belimden tutup tabureye kadar kaldırmıştı. Tabureye otururken zaten kısa olan eteğim havalanmıştı. Ben sadece elimle eteğimin önünü tutabilmiştim. Sanırım bu yeterli olmamıştı, eteğim havalandığı anda Steve’in gözlerinin bacak arama kaydığını loş ortamda bile farketmiştim.

“Burası gerçekten yüksek. Farklı bir dekorasyon stili”dedim gülerek.

“Evet bu kısmı çok seviyoruz. Sanki dağdan aşağıya bakmak gibi” dedi Steve kolunu kalabalığa doğru sallarken. Oturduğum yerden bara doğru bakarken daha önce farkedemediğim bir ayrıntı dikkatimi çekmişti. Bütün masalar camdı. Masanın altından kısa eteğimin saklayamadığı bacaklarım olduğu gibi meydandaydı. İçimden Ally’e külodunu bana verdiği için teşekkür ediyordum. En azından bar taburesi ile aramda bir parça kumaşın olması iyi hissttirmişti.

“Umarım açsındır Liza” diye sordu Marc.

“Tüm gün hiç bir şey yemedim.”

Garson yanımıza geldiğinde en büyük menüyü söylemeyi düşünüyordum. Bu sayede masa üzerindeki geniş tabaklar altının görünmesini engelleyecekti. Marc garsona 3 bira sipariş edip sonra gelmesini istedi. Böylece menüyü daha ayrıntılı inceleyebilecektik. Garson siparişi alırken gözlerini bacaklarıma dikmişti.

“Galiba seni sevdi” dedi Marc şakayla karışık.

“Burada yeteri kadar beğenenim var sanırım”

“Evet bunların arasına beni katabilirsin” diye lafa girdi Steve. “Gerçekten güzel elbise”

“Hı Hı.. Teşekkürler Marc giymemde çok ısrar etti” demiştim Marc’ı iğnelemek için

“Evet Marc’ın çok iyi zevkleri var. Reklam işinde neden bu kadar başarılı olduğuna şaşmamak gerek” dedi Steve

“Aslında kıyafetin tüm parçaları benim istediğim gibi değil Steve” demişti Marc sitemkar bir ses tonuyla.

“Ooo..” diye bağırdı Steve gülerek.

“Sabah bu elbiseyi ve ayakkabıları giymesini istemiştim sadece.” Üzerimdekini nasıl elbise olarak niteliyordu anlamamıştım.

“Ayakkabılar sence nasıl Steve?”  Bu arada garson içkilerimizi getirmişti. Bardakları masaya koyarken gözlerinin bacaklarımla göğüslerim arasında gidip geldiğini görebiliyordum.

“Bence gerçekten güzeller”Garson hala bardakları bırakamamıştı. Gözlerini bacaklarıma dikmiş bakıyordu. Marc’ın bu iki yabancı karşısında bu şekilde konuşmasını anlamamıştım.

“Çorapsız bacakların daha güzel olduğunu düşünmüşümdür. Bu nedenle sabah sadece bu elbise ve ayakkabıyı giymesini istemiştim. Sadece bu ikisi...” dedi Marc bana imalı imalı bakarak.

“Sanırım ben bir salata ve orta pişmiş bir biftek istiyorum” dedi Marc garsona dönerek. Konunun değiştiğine sevinmiştim. Steve ve bende garsona siparişlerimizi verdik. Garson uzaklaştığında

“Bugünkü iş gününüz nasıl geçti bakalım?”

“Herzamanki gibi bir müşterimizin isteklerini yerine getirmek için elimizden geleni yapmakla geçti. Dimi Steve?”

“Evet herzamanki gibi..” dedi omuzlarını kaldırarak. Kesinlikle Marc’ın kafasından geçenleri ve konuşmanın nereye gittiğinden hiç bir fikri olmadığı belliydi.

“Özel isteklerinin listesini tek tek inceledik ve isteği dışında bir madde bile eklemedik. Değilmi?

“Doğru hiç ekstra yok.” Diye onaylamıştı Steve

“Fakat bu tür isteklerin ekstraları olmaması gerektiği konusunda sanırım sen tam olarak bizim gibi düşünmesin Liza” dedi Marc bana sinsice bakarak. Bu arada çaktırmadan Steve’e göz kırptığını farketmiştim

“Göz kırptığını gördüm Marc” dedim dürterek “Neyse bu sizin işiniz sizin daha iyi bilmeniz bence çok normal”

“Oturuken külodunu gördüm” dedi Marc.  Ne yani şimdi Steve’in önünde iç çamaşırım hakkında mı konuşacaktık. Yüzümün kırmızının her tonuna döndüğünü hissediyordum. Sıcak basmaya başlamıştı.

“Nereden buldun?”  Ne diyecektim. Sadece göz ucuyla Steve’e bakıp konuyla ne kadar ilgilendiğini anlamaya çalışıyordum ama anlayamamıştım

“Taşınırken iç çamaşırlarının olduğu kutu kaybolmuştu diye hatırlıyorum. Sabah gidip alış veriş mi yaptın 
yoksa?”

“Hayırr...” sesim benim bile beklemdiğim şekilde tiz çıkmıştı.

“O zaman sanırım koliyi buldun?”

“Hayır..”

“İyi de nereden geldi bu o zaman?”

“Konunun Steve’i ilgilendirmediği belli hepimizin ortak konusundan bahsedersek kimse de sıkılmayacaktır..”Bu arada garson tabaklarımızla gelmişti. Masanın üzeri doldukça kendimi daha giyinik hissetmeye başlamıştım.

“Daha genel şeylerden konuşabilirmiyiz?” dedim sessizce yalvararak. Marc kolunu omzuma atıp kulağıma eğilip

“Seni seviyorum Liza” dedi.

“Sana bir itirafım olacak Liza. Bugün..... işte dün evde yaşananları Steve ile paylaştım. Yani herşeyi... Tek bir noktayı atlamadan.....”

“Nasıl yani...!!”

“Lütfen sinirlenip üzülme Liza” dedi Steve hemen araya girip. “Gerçekten bu benim için çok normal”

“Senin için normal mi? İki genç erkek karşında çırılçıplak duran benim ve bu senin için normal...” sesim sinirden titrek ve çatlak çıkıyordu. Tamamen şok içinde kalmıştım.

“Sinirlenmene, utanmana veya başka bir şey hissetmene gerek yok gerçekten. Marc ilk dakikalardan sonra senin için normal bir hale geldiğini söyledi, ki bu gayet normal birşey, buna fazla anlam yükleme lütfen...” dedi Steve araya yeniden girerek.
Tüm lafları ağzıma tıkmışlardı. Evet, Marc’ın yaptığına ilk başta kızmıştım ama sonra Marc ve iki gencin ilgisinden memnun olmuştum. Dürüst olmam gerekirse kendimi iyi ve özgür hissetmiştim.  Sadece kekeliyordum sanırım..

Marc beni yeniden kucaklayarak öperek,

“Hadi birşeyler yiyelim.” Dedi hiç bir şey olmamış gibi.
Yemek süresince kimsenin ağzını bıçak açmamıştı. Yemeğimizi ve içkilerimizi bitirmiştik. İkinci kadehler geldiğinde Marc sessizliği bozmuştu.

“Lütfen onu çıkarırmısın?”

“Neyi anlamadım?”

“İç çamaşırından bahsediyor sanırım Liza” dedi Steve. Dilim tutulmuştu. “Zaten dün iki yabancı karşısında çıplak olarak dolaştın.Marc’ın anlattığına göre çok da rahatsız olmamışsın. Sonuçta burada biz bizeyiz. Marc ile aramda hiç bir şey saklı değildir Liza merak etme” diye eklemişti.

“Ne istiyorsunuz?”

“Söylediğim gibi sadece iç çamaşırını çıkarmanı ve olman gerektiği gibi olmanı istiyorum” dedi Marc sakince. Her ikisininde gözlerine bakıyordum. Her ikiside geri adım atacak gibi durmuyordu. Tartışmaya gerek yoktu.

“Tamam, istediğiniz gibi olsun, bayanlar tuvaleti ne tarafta?”

“Burada yapabilirsin” dedi Marc kararlı bir ses tonu ile

“Burada mı? Şaka yapıyor olmalısınız.” Aslında hiç de şaka yapmıyordu Marc. Çok ciddi idi. Heyecanlanmıştım. Burada barın ortasında cam bir masa altında iç çamaşırımı çıkartma düşüncesi beni heyecanlandırmıştı.
Ayaklarımı bar taburesine indirdim. Ellerimle eteğimin kenarlarından külodumun lastik kısımlarını kavramıştım. Amımım görünmemesi için bacaklarımı olabildiğince birleşik tutarak külodumu yanlarından aşağıya çekmeye başladım. Kalçamı hafifçe kaldırdığımda kolayca popomdan inmesini sağlamıştı ve şu an dizlerimdeydi. Artık bundan sonrası çocuk oyucağı gibiydi. Sırayla ayaklarımdan çıkararak tamamen kurtuldum

“Bana verirmisin?” diye sordu Marc. Aslında sorudan çok emir gibiydi. Külodu Marc’ verdim. Marc külodu alarak Steve ile arasına masanın üzerine koymuştu. Bilinçli veya değil külodun ağ kısmı üste gelmişti. Biraz önceki yaşananlardan dolayı ıslanan saten loş ışıkta bile parıldıyordu.

“Bu senin için” dedi Marc Steve’e dönerek. “İstersen giyebilirsin.” Dedi gülerek. Steve de teşekkür edip kahkaha ile gülmeye başladı.

“Sana çok yakışırdı eminim” dedi Steve’e. Sinirlerimin gerilmiş olmasından veya içkiden dolayı aşırı bir şekilde komik gelmişti. Bu arada garson gelmiş boş tabaklarımızı alırken masada olmaması gereken iççamaşırını farketmişti. Garip gözlerle bakarken

“Bu onun” diye Steve’i işaret etmiştim gülerek. Masadaki tabaklar kalktığında yeniden bacaklarım meydana çıkmıştı. Tabaklar nedeniyle görünmeyen alt kısmın görünür hale geldiğini anlar anlamaz bacaklarımı kapadım. Biraz hızlı davranmış olmam Steve’in dikkatini çekmişti.

“Orada bir şey mi saklıyorsun Liza?” diye sordu başıyla kasıklarımı işaret ederek.

“Hayır bilmediğin bir şey yok” dedim gülümseyerek.

“O zaman görmemde bir sakınca yok sanırım” Steve biraz önce tanıştığım kocamın arkadaşı amımı görmek istiyordu. Gözlerini kasıklarımdan ayırmadan yaptığı konuşma ve Marc’ın tüm bu konuşmayı izlemesi heyecanlanmama neden olmuştu. İçkilerin verdiği rahatlıkla hafifçe yana dönüp ellerimi kucağımdan çektim. Bacaklarımı hafifçe aralamıştım. Kendimi teşhir etmekten yeniden zevk almaya başlamıştım. Steve’in gözleri amıma kilitlenmişti ve yutkunuyordu. Onun bu derece tahrik olması beni de tahrik etmiş ve göğüs uçlarımı sertleştirmişti.

“Göğüslerini görebilirmiyim Liza?”

Bir anda bu soruyla irkilmiştim. Beynimin her bir noktası tehlike çanları çalmaya başlamıştı bile. Bu ana kadar Steve’e bacak aramı teşhir ederken tüm bar çıplak kalçalarımı görebiliyordu. Şimdi kendimi tüm bara teşhir etmemden söz ediliyordu. Bir umutla Marc’a baktım. Marc bu isteği gayet normal karşılamış görünüyordu.

“Biralarınız...” dedi garson bir anda çıkıp gelerek.

Bacaklarımı hızla kapatarak eteğimi refleksle amımı kapatacak şekilde çekiştirdim.

“Teşekkürler. Borcumuz nedir?” diye sordu

Garsonun faturayı bırakarak ayrılması esnasında halen beynimde fırtınalar kopmaya devam ediyordu.
Marc içkisinden uzun bir yudum alarak şişeyi masaya bıraktı. Uzun bir süre önce Steve’e sonra baktı. Garson yanımızdan ayrılarak bardaki diğer müşteriler ile ilgilenmeye başlamıştı. Aslında barda herkes kendi dünyasında konuşuyor, gülüyor ve içkilerini yudumluyordu.
Marc’ın bir süre durduktan sonra yavaşça bana doğru uzandı. Baş ve işaret parmağı ile yavaşça kombinezonumun askılarını tutarak, yine yavaşça aşağıya çekti. Artık göğüslerim Steve’in gözlerinin önünde idi. Eteğimi çekerken kucağımda kalan ellerim ile tepki verememiştim. Göğüslerim tamamen ortada ve ben onları örtmek için herhangi bir hareket yapamaz durumdaydım. Gözlerimle tüm barı tarıyordum. Acaba herhangi birisi bu masada olanlar ile ilgileniyormuydu? Kaç kişi beni izliyordu?
Hiç kimse… Bir kişinin bile bize doğru baktığını görememiştim. Hayal kırıklığımı yoksa rahatlamamı veya her ikisi mi?

“Bacakların kapatmışsın Liza” dedi Steve.

Kombinezomun eteklerini yukarı çekerek bacaklarımı yeniden Steve’in aç gözlerine açmıştım bile.

“Bu tür şeyler sahnemiz için” dedi garson yeniden bir anda gelerek. Toplu alanda kendimi teşhir etmem beni sarhoş ediyordu sanırım. Her defasında garsonun gelişi ile irkiliyordum.
Marc kombinezonumun askıları tekrar yukarı çekerken aynı anda bende eteğimi indirdim

“Kusura bakmayın” dedi Marc gülümseyerek. “Belki gelecek sefere bayan bizim için dans eder fakat şimdi ayrılmamız gerekiyor.”

Ve bardan ayrıldık. Arabama giderken halen aklımda Marc’ın garsona söylediği gelecek sefere kelimesi aklımda dolanıyordu…







Teşhir, Bar, Kocamın arkadaşı, Aldatan kadınlar, Fantazi, Evli, Seks Hikayeleri, Türkçe seks hikayeleri

Lisa Kontrol Altında -3.Bölüm-



Aşağıdaki Hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır.Önceki hikayelere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz

İlk bölüm Lisa'nın Borcu

İkinci Bölüm Lisa'nın Cezası

Kapının hafifçe tıkırdıyordu. Sabahtan beri yaşadığım yoğun geçen saatlerden sonra açmak istemiyordum, uykulu ve mahmur şekilde kanepeye uzanmış, mastürbasyon yapmış ve rahatlamıştım. Kendi kendime

“Hayır” diye mırıldanmıştım. Tembellik yapmak istiyordum. Sadece kapıyı açmayacaktım. Biraz önce şelale gibi boşalmış orgazm nedeniyle ağzım kurumuş ve susamıştım. Şimdi sırılsıklam bıraktığım kanepeden kalkacak su içecek ve kapıyı açmayacaktım.

İlk bardağı bitirdiğimde hala kapıdaki kişi ısrarla kapıyı tıklatıyordu. İkinci bardağı doldurmak için eğildiğimde kombinezonumun kısa eteği altındaki külotsuz amım masanın soğuk kenarına teması ile irkildim. İkinci bardağı bitirdiğimde hala günün başından itibaren yaşadıklarımı düşünüyordum. Üçüncü bardakta hala kapı çalınmaya devam ediyordu. En iyisi kapıyı açmak gelen her kimse müsait olmadığı söyleyip yeniden kapatmak olacaktı.

“İyi misin?” yine Alyy gelmişti. Kapıyı açıp içeri almıştım.

“Bir saattir kapıyı çalıyorum iyi misin çok merak ettim?” Yeniden gerçeklere dönmüştüm işte.  Biriyle konuşmam iyi olabilirdi ama Ally.. hiç konuşmak istemiyordum. Doğruca yatak odasına gidip kendimi yatağa attım. Hala konuşa konuşa peşimden geliyordu.

“Bayan Thomas senin ne durumda olduğunu kontrol etmem için gönderdi”

Bitmeyecek mi? Sadece dinlenmek ve tatil yapmak istiyordum. O kadar. Çok mu zor beni yalnız bırakmaları.

“Senin yanındayım Lisa. Lütfen beni dinle. Seninle konuşmaya çalışıyorum” kafamı gömdüğüm yastıktan kaldırıp yüzüne baktım.

“Böyle daha iyi. Sadece buraya sana yardım için geldim, gerçekten inan bana” İki nefret ettiğim kelimeyi bir anda söylemesi inandırıcılığını kaybetmesine neden olmuştu. Kafamı yeniden yastığa gömdüm artık dinlemek istemiyordum.

“İstediğin kadar kafanı gömebilisin. Bu yaşadıklarımızı değiştirmeyecektir.Şimdi popona krem süreceğim biraz rahatlayacaksın” battaniyeyi kalçalarımın hizasına kadar çekmişti bile. Çıplak popom tamamen karşısında idi. Losyonun soğuk temasını hissetmiştim. Ally profesyonelce popoma kremi sürüyordu. Gerçekten iyi gelmişti.

“Senin bu yaptığını hayatım boyunca bana kimse yapmadı Lisa, işimi kaybedeceğimi söylediği zaman kesinlikle şaka yapmadığını biliyordum. İşsiz olarak nasıl yaşardım hiç bilmiyorum” eğilerek popoma bir öpücük konduruvermişti.

“Lütfen, lütfen...” dedim kendimi çekerek

“Beni affettiğini duymadan bir yere gitmeyeceğim Lisa. Tüm bunlar benim hatamdı.Lütfen benden nefret etme” dedi ağlayarak

“Ağlamana gerek yok seni suçlamıyorum merak etme”

“Sana iyi bir arkadaş olacağım göreceksin Lisa” boynuma sarılmıştı bile.

“Lütfen biraz sakin olurmusun Ally” dedim kollarını boynumdan kurtarmaya calışarak

“Sana gerçekleri söyleceğim artık. Seni izlemem ve her hareketini raporlamamı söyledi” direk gözlerime bakarak. Midem bulanmıştı. Bu kabusun anlaşılan biteceği yoktu.

“Anlıyorum” demiştim sessizce. Hala bana sarılmış vaziyette idi. Ally’nin göğüslerini kendi göğüslerimde hissediyordum. Göğüs uçlarının baskısı benim göğüslerimin üzerinde idi. Fakat bir anda benden ayrılmıştı.

“Sana bir şey söyleyebilirmiyim?” diye sordu.

“Tabii ki ne istersen”

“Orada Bayan Thomasın kucağında kızarmış kalçanla yatarken senin gördüğüm en güzel kadın olduğunu düşünüyordum.” İşte buna ne cevap vereceğim konusunda hiç bir fikrim yoktu.

“Bana orada tokatlanırken neler hissettiğini söyleyebilirmisin?”

“Bunu sana anlatabileceğimi sanmıyorum Ally”

“Sonuna kadar dayandın canım, ben hiç bir zaman o kadarını yapamazdım”

“Olması gereken oydu ve bende yaptım o kadar bunu büyütmeyelim” dedim gülümseyerek
Yatakta karşılıklı oturup konuşuyorduk. Bir ara gözüm Ally nin bacaklarına kaymıştı. Eteği beline kadar sıyrılmış bugünkü beyaz saten külodu amının tüm hatlarını göstererek ortaya çıkmıştı. Alt kısmına doğru hafif bir ıslaklık lekesi vardı. Baktığımı farkedince elini külodunun üzerine götürerek parmakları ile baskı yapmaya başladı. Tıpkı bu sabah mutfağımızda davrandığı gibi...

“Şeyy.. bu kötü bir alışkanlığım Lisa. Ne zaman heyecanlansam külodumu ellemekten kendimi alamıyorum. Beni koruyan ayrı bir katmanı hissetmek için mi bilmiyorum. Fakat garip göründüğünün de farkındayım.” Dedi tereddüt ederek.

Bu açıklaması gülümsememe neden olmuştu. Hala küçük bir çocuk gibiydi. Küloduyla oynayan bir çocuk.

“Ne demek istediğimi anladın mı?”

“Evet sanırım. Sanırım benim bu konuda fazla şansım yok” dedim gülerek
“Nasıl yani?”

“Bir süredir külot giymiyorum. Taşınırken külotlarım ve iç çamaşırlarımın olduğu kutu kayboldu.

“Bayan Thomas bana neden külot giymeden dolaştığını sormuştu. Artık ona bunun nedenini açıklayabilirim sanırım” dedi düşünceli şekilde.

“Seni benim neden külodum olmadığını sorman için mi gönderdi” dedim sesimi yükselterek.
“Merak etme anlayacaktır.”

“Ona tam olarak benim sana söylediğim gibi anlatmalısın

“Tabi ki bundan emin olabilirsin Lisa”

“Daha fazla ceza istemiyorum Ally” Ally artık bana bakmıyordu bile. Bunun yerine eli külodunun içinde ileri geri hareket ediyordu.

“Bayan Thomas ya külot giymen gerektiğini söylerse” dedi fısıltıyla.

“Söyledim ya hiç külotum yok Ally”

“Fakat giymeni isteyecektir.”

“Sen beni dinlemiyormusun? Hiç yok diyorum. Üstelik öğlen yemek için kocamla buluşacağım ve geç kalmamam gerek.”

“O zaman benimkini al. Başka çaremiz yok sanırım”

“Ne..?”

Cevap vermeden ayağa kalkarak külodunu çıkarmış, hediye gibi bana uzatmıştı. Gülsem mi ağlasam mı bilemiyordum

“Lütfen bu işimizi kolaylaştıracaktır. Almazsan Bayan Thomas’a almayı red ettiğini söylemek zorunda kalırım”

Gerçekten ağlamak istiyordum. Islanmış külot burnumun dibindeydi ve görünen o ki giymek zorundaydım. Bir an yeniden midemin bulandığını hissettim.

Ally cevabımı beklemeden külodu bana giydirmeye başlamıştı. Yapabildiğim tek şey kalçalarımı kaldırarak külodu tamamen yukarı çekmesine izin vermek olmuştu.

“Gördün mü ne kadar güzel oldu” dedi eliyle külodun üzerinden amımı okşayarak. Klitorisimin uyarıldığını hissediyordum. Sertliği mutlaka hissetmiş olmalıydı. Yavaş bir şekilde tıpkı biraz önce kendini okşadığı gibi beni okşuyordu. Tam klitorisimin üzerinde iken durdu. Sanki dünyadaki en normal şeymiş gibi bana bakıp,

“Sence de güzel olmadımı Lisa” demişti hafifçe klitorisimin üzerinde baskıyı arttırken

“Sanırım tuvalete gitmem gerek Ally” Sabah içtiğim kahveler ve sonrasında 3 büyük bardak su kesinlikle tuvalete gitmemi gerektiriyordu. Ayrıca bu bulunduğum durumdan kurtulmam için en yerinde seçenek gibi görünüyordu.

Fakat Ally kıpırdamamıştı bile. Hala eliyle klitorisimi uyarmaya devam ediyordu. Artık başkasının külodunu giymiş olmanın verdiği rahatsızlık yavaş yavaş kayboluyordu. Ally’nin ıslatmış olduğu külot benim ıslaklığımla karışmaya başlamıştı. Kalçalarımı tamamen kapatmasından dolayı kızarıklıkların yol açtığı hassasiyet içinde iyi gelmişti.

“Lisa, artık iyi olacaksın değil mi? Yeniden cezalandırılmanı her ikimizde istemiyoruz”

“Evet iyi olacağım” dedim sessizce gülerek.

“Eğer iyi biri olursan emin ol sana yardım edeceğim Lisa, Bayan Thomasa yalan söyleyemem, benden rapor bekliyor ve raporumda onu kandırma riskini alamam”

“Tamam gerçekleri söyleceksen benim için sorun yok” dedim gülerek durumu biraz yumuşatmak için
“Şimdi gerçekten tuvalete gitmem gerek Ally”

“Sadece bir kaç dakika daha oturmak istemezmisin?”


“Ellerin devamlı bu şekilde baskı yaparken bunu yapmam gerçekten zor oluyor Ally”

“Tutmana yardım edebilirim Lisa”

Bu teklifi işte çok mantıksızdı. Tuvalet sadece bir kaç metre ileride iken neden tutmama yardım ediyordu.
“Gerçekten Ally gitmem gerek...”

“Biliyorum sadece konsantre olmanı istiyorum. Zevkli olduğuna konsantre ol.”

“Hayır ...” elini uzaklaştırmaya çalışıyordum fakat bunun yerine amımı daha sıkı avuçlamıştı.
“Sadece bekle Lisa..”

Bacaklarımı kasıklarımı sıkacak şekilde sıkmaya başlamıştım. Ellerimi Alyy’nin elleri üzerine bastırıyordum. Tutamayacağımı düşüyordum. Tüm içtiklerimi daha yeni aldığımız yatağın üzerine bırakmaya niyetim yoktu.

“Lütfen...”

“Ben bunu hep yapıyorum Lisa. Sadece konsantra ol ve baskıyı hisset eminim hoşuna gidecek” Aynı anda Ally’nin elinin idrar deliğimin üzerindeki baskısı artmıştı. Bu çişimi tutmamı kolaylaştırmış neredeyse gerçekten beni mutlu etmişti.

“Bir kaç dakika kaldı Lisa sonra seni banyoya ben götüreceğim”

Hafifçe kafamı sallayarak onaylamıştım. Sonunda benim banyoya gitmeme izin verecekti. Bir iki dakika daha dayanmalıydım. İçimden saniyeleri saymaya başlamıştım. İlk 60 sn geçmişti. Sessizlikle oldukça garip görünen bir pozisyonda oturuyorduk. İkinci 60sn de geçti. Artık dayanamayacaktım.

“Tamam, zamanı geldi” dıye fısıldadı kulağıma

Gözlerimi açtığımda kendi idrarımdan bir göletin içinde oturacağımı düşünmüştüm. Bunun yerine Alyy’nin gözlerini görmüştüm. Nedensizce terliyordum.

“Biraz fazla bekledim. Senin kendini ne kadar kontrol edebildiğini görmek istedim sadece” demişti. Yavaşça yaklaşıp hemen dudağımın kenarından öptü. Kaçmak veya başka bir yöne gidemiyordum. Ally nin bir parmağı tam idrar deliğimin üzerinde idi ve elini çektiği anda kendimi tutamayacağımdan emindim. Basitçe kapana kısılmıştım. Ally’nin ikinci öpücüğü tam dudaklarımın üzerine idi. Dudaklarımı öperken diliyle ağzımı aralamıştı. Yumuşak güzel bir öpücükle başlamıştı ama şimdi dili ağzımın her köşesinde hareket ediyordu. Amımın ıslandığını hissediyordum.  Ally nin diğer parmağı artık klitorisimin üzerinde idi. Islandığımı hissediyordum. Bu ıslaklık mesanemden kaynaklı değildi. Amım zevkten ıslanıyordu.

Zaman kavramımı kaybetmiştim. Uzun süredir Alyy’nin tek eli ile iki hassas noktama yapmış olduğu baskı kendimi kaybetmeme neden olmuştu. Ne kadar sürdüğünü bilmediğim bir süre sonunda yavaşça yataktan kalktık. Ally hala amımı tutuyordu. Beraber banyoya bu şekilde gelebilmiştik. Klozete geldiğimizde hafifçe dizlerimi kırdım Ally külodumu yavaşça kenara çekeceğini bu arada parmağını çekeceğini söyledi. Bende kombinezonumun eteklerini yukarı çektim.


Ve Ally parmağını çekerek külodumu yana çekti. İlk bir anda bir anda işeyeceğimi düşünmüştüm fakat bunun yerine sadece bir kaç damla çıkmıştı. Ardından tüm mesanem boşalmaya başladı. Bitmek bilmeyecek gibi görünen şekilde işemeye başlamıştım. Ally bir anda elini idrarımla ıslanmasına aldırmadan amıma götürdü ve bir parmağını içime soktu. Ne olduğunu anlamadan dizlerimin üzerinde zorlanmaya başlamıştım. Hayatımda ilk kez işerken orgazmı yaşıyordum. Kendi orgazm sularım ile idrar birbirine karışımıştı. Elinin konumu nedeniyle tüm idrar ve boşalmam klozete denk gelmemiş banyoya saçılmış, kombinezonum eteğini ve külodumu ıslatmıştı.


Son damlalarda bittiğinde elimden tutarak beni yatak odasına geri götürdü. Yatağa atarak bacaklarımı ayırdı. Külodumu yeniden yana çekerek amımı yalamaya emmeye başlamıştı bile. İdrar, zevk suyu ve All’nin salyaları birleşmişti. Bu mükemmel karışım ile kafasını kaldırıp yanıma geldi Uzun ve yumuşak bir öpücük ile tüm bu tatları ağzımla buluşturdu.

“Bayan Thomas’a iyi bir rapor verecekmisin peki?” diye sordum gülümseyerek


“Kesinlikle Lisa” 

Dördüncü Bölüm
http://juicywetpeach.blogspot.com/2013/12/liza-ile-ogle-yemegi.html

http://juicywetpeach.blogspot.com/

Aldatan kadınlar, Fantazi, Evli, Cezalandırma, Lezbiyen, Sahibe, Seks Hikayeleri, Teşhir, Türkçe seks hikayeleri, BDSM, Golden Shower

Lisa’nın Cezası - 2.Bölüm -


(Aşağıdaki Hikaye daha önce yayımlanan hikayenin devamıdır. İlk bölümüne BURADAN ulaşabilirsiniz)

Ertesi gün çok mutlu uyanmıştım. Dün akşam iki genç karşısında çırılçıplak kalmış, tüm geceyi çıplak geçirmiş ve yaşadığım en güzel orgazmlarla uyumuştum. Uyandığımda Marc çoktan uyanmış beni izliyordu.

“Selam uykucu güzel. Kalkma zamanı. Nasılsın?”
“Harika”

“Steve ile beraber ofiste bir kaç saatlik işimiz var. Arabayı sana bırakıyorum. Steve beni birazdan alır. Öğlen gibi ofisin karşındaki lokantada beraber yemek yeriz. Ne dersin?”

“Öğlen mi?”

“Evet. Bugünkü kıyafetlerini banyoya bıraktım. Görüşmek üzere”  Marc hemen kalkıp giyindi ve çıktı. Yine aynısını yapmış daha itiraz edemeden isteklerini söyleyip gitmişti. Biraz daha yatakta oyalandıktan sonra yataktan kalkarak uykulu uykulu banyoya gittim. Lavabo masasında beyaz bir kombinezon vardı sadece. Sanırım Marc’ın bir şakası olmalıydı. Sabahlık sadece evde veya yatarken giyilebilecek bir kıyafetti. Opak olmasına rağmen dışarıda giyemezdim.

“Bunu öğlen yemeğinde giyecek değilim” dedim kendi kendime.

Kıyafetin yanına beyaz açık, yüksek topuklu ayakkabı bırakmıştı. Bunda sorun yoktu sadece oje sürmen gerekecekti.Duştan çıktıktan sonra giyilebilecek bir şeyler bulmak için gardolaba yöneldim. Gardolabın kapında “Sakın açma, daha sonra açıklarım” notu yapıştırılmıştı.

Orada öylece ayakta durmuş nota bakıyordum. “Ciddi mi açmayacağımı düşünüyor gerçekten” Dün akşam yeni dairemizdeki ilk gecemizdi. Acaba dolabın içinde tehlikeli bir şey mi vardı? Ayakta durmuş kapalı gardolap kapısına bakarken hafif bir serinlik hissetmiştim. Neden banyodan çıkarken havlu almamıştım ki. Dün akşam giyinik erkeklerin arasında çıplak dolaşarak çıplaklık konusundaki tabularımı sanırım tamamen yıkmıştım. Dün akşam yaşadıklarım aklıma geldiğinde göğüslerim sertleştiğini boynumun kızardığını hissediyordum.

Sonunda açacaktım. Dolabın içindeki tehlike benim baş edemeyeceğim türden bir şey olamazdı. Diğer yönden tüm kıyafetlerim gardolaptaydı. Marc’ın giymemi istediği kombinezon haricinde bir şey bulacaksam mutlaka açmam gerekiyordu. Eğer açarsam not yırtılacak ve Marc dolabın kapısının açıldığı öğrenecekti. Acaba başka bir oyun muydu? Kesinlikle öyle olmalıydı. Soru aslında bu oyuna dahil olacakmıydım.

Dolabın karşında beklerken, bir anda kapı sesiyle irkildim. Hemen banyoya geri dönerek kombinezonu aldım. Başımdan geçirip giydiğimde bir gariplik farketmiştim. Tamam bir süredir kullanmıyordum ama askılarının bu kadar kısa olmaması gerekiyordu. Askıların kısa olmasından dolayı eteği kalcalarımın hemen altında bitiyordu. Nasıl bir oyundu bu?Ne zaman askıları kısalttırmıştı acaba?
Kapının ısrarla çalınması ile kendime geldim. Koşarak kapıya gittim arkasında durarak kapıyı hafiçe araladım.

“Selam Lisa rahatsız ettiğim için özür dilerim. Bir iki dakikan varsa bir kaç konuyu netleştirmek için gelmiştim” Bu emlakçımız Ally idi.

“Aslında çok da müsait değilim..”

“Önemli olmasaydı inan rahatsız etmek istemezdim” dedi Ally.

Kıyafetimin önünden çekiştirerek kapıyı açtım.

“Tamam o zaman içeri gel. Kahve içmek istermisin?”

“Çok iyi olur teşekkürler” Mutfağa geçtiğimizde Marc’ın bıraktığı neredeyse dolu kahve makinasını gördüğümde sevinmiştim.

“Çok güzel kokuyor gerçekten” demişti. Amerikan tezgahın yanındaki yüksek bar taburelerine çıkarken. Ally’nin eteği standart iş yerlerinde giyilebilen mini bir etekti ve yüksek tabureye tırmanırken biraz yukarı sıyrılmıştı. Bacaklarını taburenin ayaklığına koyarken bir an için külodunu görür gibi olmuştum. Baktığımı anlamamasını için hemen kafamı diğer tarafa çevirerek kahve ile ilgilenmeye başladım. Yeniden birini izlemiş olmaktan dolayı borçlanmak istemiyordum.

“Beyaz. Her zaman beyaz giyerim” dedi Ally gülümseyerek. Malesef yine yakalanmıştım.

“Kusura bakma, aslında direk bakmamıştım bir an için gözüm takıldı.Tabureler biraz yüksek” tabureleri göstererek
“Sorun yok gerçekten. Tabureleriniz benim için yüksek. Neden bu yüksek tabureleri kullanıyorsunuz? Bunların üzerinde tünemiş gibi hissedereim her zaman”

“Aslında bunları yeni almıştık. Henüz hiç kullanılmadı. Marc, buraya taşındığımızda mobilyaları değiştirirken aldı”
"Erkeklerin neden yüksek tabure sevdiğini anlayabiliyorum” dedi Ally iyice yerleşerek. Yerleşirken eteğini çekiştirme veya düzeltme ihtiyacı hissetmemişti. Üstelik sol ayağını taburenin ayak basma yerine yerleştirirken sağ ayağını boşlukta bırakmıştı. Bu durumda bacaklarının arası tamamen açığa çıkmıştı. Beyaz saten külodu eteğinin altından rahatlıkla görülebiliyordu. Saten kumaşın inceliğinden dolayı amının tüm hatları, hatta hafifçe kabarmış venüs tepesi tamamen ortadaydı.

“Sende tırmanmayı dene bakalım.” Dedi kıkırdayarak.

“Yok teşekkürler ben böyle daha iyiyim” halen masanın yanında duruyordum. Kombinezonun eteğini kasıklarımın arasına sıkıştırmıştım.

“Benimle önemli bir konuda görüşeceğini söylemiştin” konuyu değiştirerek.

“Evet küçük bir sorunumuz var ve yardımına ihtiyacım var” gözlerinde yardıma ihtiyacı olanlarınkine benzer bir ifade vardı. Sol eli kahve fincanında iken sağ elini kucağında külodunun sadece bir kaç santim uzağında tutuyordu. Ne yaptığına dikkattimi vermemeye çalışarak

“Nedir?” diye sordum.

“Aslında nereden başlayacağımı bilmiyorum, fakat görünen o ki bayan Thomas dün senin iki genç erkekle beraber balkonda yaptığını görmüş”

“Ciddi olamazsın”

“İki genç erkeğin yanında sadece kısa bir havlu ile oturduğunu söyledi doğru mu?” Ne cevap vereceğimi bilemiyordum.

“Gördüğün gibi sana ve kocana bu daireyi kiraladığım zaman gerçekten sizler gibi insanların kiracı olmasından memnun olmuştum

“Anlamıyorum tüm bunlar onu neden ilgilendiriyor ki?”

“Sanırım size evrakları imzalatırken bahsetmemişiz. Bayan Thoman bu gördüğün tüm apartman dairelerinin sahibidir. Hepimiz ona bir cevap vermekle yükümlüyüz” Sağ elinin parmağı ile halen külodunu dolaştırıyordu. Sonra el birden durdu. Artık sağ eliyle açıkça amını avuçluyordu. En son 5 yaşındaki yeğenimi mastürbasyon yaparken görmüştüm. Fakat kendi yaşlarımda bir kadını ilk kez görüyordum. Ne düşüneceğimi bilmememe rağmen izlemekten kendimi alıkoyamıyordum.

“Kim hesap vermelidir?” diye sordum.

“Herkes ve buna her bir kiracıda dahildir”

“Anlayamıyorum”

“Ben sizin daireden ve sizden sorumlu kişiyim. Son olayda Bayan Thomas benim işimi iyi yapmadığımı ve sizlerin kötü ve şehvetli davranışlar konusunda bilgilendirme yapmadığımı düşünüyor”

“Şehvetli mi?”

“Bayan Thomasın bazı konularda değişik fikirleri vardır. Sizinle konuşması için lütfen benimle gelebilirmisiniz? Bu benim için gerçekten çok önemli, aslına bakarsanız söz konusu olan benim kariyerim ve sizi alıp gelmem için bana sınırlı zaman tanıdı” Sözünü bitirir bitirmez yüksek bar taburesinden aşağı inerek yanıma geldi. Elimden tutarak kapıya doğru çekmeye başlamıştı bile. Ne diyeceğim veya ne yapacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu. Apartman merdivenlerinden el ele inmeye başlamıştık bile. Dışarı çıkarken alabildiğim sadece dairemin anahtarı olmuştu. Şu anda elimden bir kadın tarafından tutulmuş ve sürüklenmekteydim. Diğer elim kombinezonum kısa eteğini çekiştiriyordu. Oldukça garip hissediyordum.Allynin yanında çok aptal göründüğümü düşünüyordum. Nedeni bilmediğim bir heyecanım vardı. Sadece merdivenlere oturup nefes almak ve olayı idrak etmek istiyordum.

“Merak  etme Bayan Thomas hemen yan binada oturuyor, yani fazla yürümeyeceğiz” dedi Ally. Kendi binamızdan çıkıp kısa bir süre dışarıda yürüyüp yan binaya gelmiştik bile, asansöre binip dairenin kapısına geldiğimizde kapıyı bize siyah beyaz sinema filmlerinde görebileceğimiz klişede bir hizmetçi açtı. Ev sahibimizin evi tamamen harcanan parayı gösteriyordu. Pahalı döşemeler, pahalı duvar tabloları ve bir çok şey. Bizim dairemizin dört veya beş katı büyüklüğünde olsa gerekti. Hizmetçi bizi içeri alarak

“Madam kısa bir süre sonra sizi görecek” demişti. Oturduğumda zaten kısa olan kombinezon iyice yukarı sıyrılmıştı. Yapabileceğim tek şey elimle verdiğim frikikleri azaltmaktı ama bunda da pek başarılı olduğum söylenemezdi. Ev sahibimiz kısa süre sonra salona girmişti,

“Merhaba Ally, sende Lisa olmalısın?” dedi elimizi sıkarken. Ev sahibimiz 40 larında olmasına rağmen  gayet formda görünüyordu.

“Evet efendim” demişti Ally daha önce kendisinden hiç duymadığım itaatkar bir tonlama ile.

“Neden burada olduğunu biliyormusun Lisa?”

“Şeyy aslında....” sesim neredeyse titriyordu bu otoriter sorunun karşında. Herşey çok hızlı ilerliyor halen anlamsız gelen boşlukları doldurmaya çalışıyordum. Sıkıştığımı düşünen Ally araya girerek,

“Ben kendisine ayrıntılı bir açıklama yapmıştım efendim”

“O zaman kocanı ve seni siteden çıkarıp, Ally’ide işten kovacağımı biliyorsun”

“Fakat.... ben.. ” dedim daha çok kekeleyerek.

“Fakat ne?” bağırması karşında tamamen kontrolün elimden gittiğini hissetmiştim. Cevap vermek yerine ağlamaya başlamıştım. Sinir krizi geçiyordum. Ellerimi yüzüme kapatmış ağlıyordum. Ağladıkça küçük düştüğümü hissediyordum fakat bunu da engelleyemiyordum.  Bir kaç gün öncesine kadar hayatım ne kadar basitti. Kocamla her genç çift gibi mutlu bir şekilde yaşıyordum. Marc iş yerinde hızla yükseliyordu. Hayatımız gün geçtikçe daha iyi olurken sonunda denize yakın bir eve geçebilmiştik. Bir daha asla taşınmayalım demiştik. Fakat tüm bunlar onun suçuydu. Balkona sadece havlu ile çıkmamı desteklemiş ben karşı çıkınca tutuculuk ve geri kafalılık ile suçlamıştı. Şimdi oturmuş bir kaç dakikada tüm bunların acısını ben çekiyordum

“Ally bizi yanlız bırak” dedi otoriter sesle. Sonra yanıma gelip bir mendil uzattı. Dokunuşları ve yaklaşımı farkedilir ölçüde sevecendi. Biraz önceki despot ve otoriter tavrı yerine sakin ve sevecen davranıyordu. Kendime geldiğimde,

“Kocam bu evi çok sevmişti.” Gözümü açtığımda kombinezomun belime kadar yukarı sıyrıldığını bacaklarımın arasından amımın göründüğünü fark ettim. Hemen bacaklarımı kapatıp eteğimi olabildiğince aşağıya çekerek elimi kucağıma koydum.

“Acaba kalmamıza izin verirmisiniz?” diye eklemiştim

“Elbette bu güce sahibim, fakat bütün bu kuralları kendim uğraşarak yazdım, daha sonra avukatlarıma göndererek en ufak bir açık kalmaması için çalışmalarını istedim.” Ev sahibemin sesi otoriter tavra geri dönmüştü. Küçük bir çocuğa anlatır gibi sessiz ve otoriter.

“Lütfen kalmamıza izin verin”

“Çocuklar için kurallar olmalıdır. Bu site benim evim sayılır. Evde düzeni korumam için tüm çocuklarımın bu kurallara uymasını sağlamak benim görevim. Ailen ile yaşarken eminim sizin evinizinde kuralları vardı”

“Evet vardı ama şu an hepimiz yetişkiniz.”

“Yetişkinlerinde uyması gereken kuralları vardır.Hayat her zaman adil değildir. Ally’e bak. Sorumsuzluğunun cezasını işini kaybederek ödeyecek. Üstelik bu senin yüzünden başına gelmişken.”

“Lütfen onu kovmayın, gerçekten onun suçu yok..”

“Kurallar bozuldu ve istisna gösterilmemeli” dedi sertçe.

“Fakat mutlaka farklı bir yol olmalı.”
Yüzüme uzun süre bakarak birsüre sessiz kalmıştı.

“Sonuçta kurallar ve sonuçlarından bahsettiniz, aile olmadan bahsettiniz. Benim ailem yapmış olduğum hatalarımdan dolayı beni hiç bir zaman sokağa atmadı. Cezalandırıldım evet ama sokağa atılmadım.”

“Hmmm..”

“Cezama razıyım” dedim yalvararak

“Cezana razı olursan ileride kurallara uyacağına söz veriyormusun peki?”

“Kesinlikle evet, sadece bir şans daha istiyorum sizden” Yalvararak.

“Ailen seni nasıl cezalandırıyordu?”

“Küçükken babam beni kucağına yatırır ve döverdi” dedim utanarak. Bir süre sessizlikten sonra omzumda eli ile yavaşça kucağına yatırdı. Popom tamamen kucağında olacak şekilde yerleşmiştim. Kendimi bir anda on yaşında hissetmiştim. Sessizce cezalandırılmayı beklemeye başlamıştım.
İlk tokat biranda gelmişti. Ev sahibem beni kucağında sıkı sıkı bastırmıştı. İkinci tokat en az ilki kadar şiddetli gelmişti. Üçüncü, dördüncü popomun farklı yanaklarına art arda gelmeye devam ediyordu.  Her gelen tokat kızarmış popomun daha çok acımasına neden oluyordu. Gözlerimden yaş gelmeye başlamıştı. Artık kaç tokat yediğimi sayamıyordum bile,
Birden bitti. Ev sahibemiz beni avcının avını bırakması gibi yere bırakmıştı. Popom yanıyordu. Biraz ovmanın iyi geleceğini düşünüp elimi attığımda ev sahibem elimi yakaladı.

“Bırak yansın. Böylece hatıralarında daha uzun süre kalacaktır. Şimdi köşeye git ve ben söyleyene kadar orada bekle.” Cezalandırılan çocuklar gibi köşeye geçip beklemeye başladım. Popom yanıyor ve iğneler batıyordu.

“Sakın elleme ve elbiseni kaldır. Böylece dikildiğin sürece kendi yapıtımı izleyebilirim”  Köşede öylece bekliyordum. Kombinezomun eteğini belime kadar sıyırmıştım. Burmun akıyordu fakat popomda gezdiğini düşündüğüm binlerce iğnelenme hissinden başka bir şey hissedemiyordum.

“Martha Ally’i buraya gönder” sesle beraber bende dönerek arkama bakmayı denemiştim ki,

“Sakın dönme. Ben sana söyleyinceye kadar cezalısın. Değil dönmek, kıpırdamayacaksın bile” demişti bağırarak.

“Buyrun efendim” Ally’nin sesini odada duymuştum. Ally’nn beni bu şekilde görmesi çok utandırmıştı.

“Lisa senin yaptığın hatalar için bir şans daha diledi. Bende kabul ettim. Şu an cezasını tamamlamak üzere, şimdi git ve şu kızarıklıklara bak. Bunlar sayesinde sizi affettim umarım bir daha tekrarlanmayacaktır.” Her ikisininde hemen arkamda olduğunu hissediyordum.
“Elle ve unutma” dedi sertçe. Ally’in elini popomda hissettiğimde hafifçe irkilmiştim. Soğuk eli popomda rahatlamaya neden olmuştu.

“Şimdi Lisa’ya teşekkür et Ally”

“Teşekkürler Lisa” ve elini çekmişti. Yanma ve batma hissi anında geri gelmişti bile.

“Şimdi akıllanmış olduğunu umuyorum. Tekrarı halinde seni kovarım bunu unutma” dedi Ally’e. Arkamda kapının açılıp kapandığını duymuştum. Ally gitmiş olmalıydı. Ne kadar süre köşede beklediğimi tam olarak bilemiyordum. Odaya Martha’nın girip çıktığı ve ev sahibemle olan konuşmalarını duyuyordum. Aklıma farklı şeyler getirmeye çalışsamda popomdaki yanma ve batma giderek kötü bir hal alıyor gibiydi.

“Artık eve gidebilirsin” demişti ev sahibem arkamdan

“Bugün olanlardan kimseye bahsetmeyeceksiniz. Eğer bunu birinden duyarsam tüm sonuçlara katlanmak zorunda kalacaksınız. Anlaşıldımı?”

“Evet”

“Evet NE”

“Evet efendim”

“Seni izliyor olacağım. Eğer bir daha kuralları ihlal edersen elimin yerine seni saç fırçası ile döveceğim. Şimdi çık git!”

Kendimi aşağılanmış hissediyordum. Ağlamak için bir çok sebebim vardı. Fakat bunların yerine popomdaki acı, yaşadıklarım, utanma duygum hepsi beni nedensiz bir heyecana sürüklemişti.

Eve vardğımında kendimi kanepeye attım. Popomu ellerken amımın ıslanmış olduğunu farketmiştim. Tüm bu cezalandırmalar aşağılanmalar beni tahrik etmişti. Ellerimi amımdan alamıyordum. Kendimi okşarken hiç olmadığım hızda boşalmaya başlamıştım bile. Orgazm dalgalarının sonunda artık tüm bu aşağılanmaların yerine mutluluk ve kanepemde boşalmamın izleri olan büyükçe bir leke kalmıştı.