Aşağıdaki Hikaye alıntıdır.
Kocam Murat’la
lisede tanıştık. Tanıştığımız o zaman bile tam bir teşhirci idim. Arkadaş
grubumuzdaki diğer kızlarla birlikte okulun en kısa eteğini giyiyordum. Bacak
bacak üstüne attığımda eteğim kıçıma kadar açılırdı. Derslerim de çok iyi
olduğu için hocalarla aram iyiydi. Sıcak günlerde onlardan izin almama gerek
kalmadan derste gömleğimi çıkarırdım bazen.
Esnemek
bahanesiyle kollarımı iki yana açarak, ya da gömleğimi çıkartırken daracık
tişörtümün sardığı dimdik göğüslerimi erkek hocalara, sınıftaki oğlanlara
sergilerdim. Dediklerine göre “gel beni sik” diyen yüzüm, dolgun göğüslerim,
eteğimi nasıl biraz daha açıp daha fazlasını gösterebilirim diye uğraştığım
bacaklarım, kısacası vücudumun her yanı güzeldi. Ama en güzel yerim
kalçalarımdı.
Ben de bal gibi
farkındaydım tabi bunun ve erkekleri tahrik etmek için elimden geleni ardıma
koymazdım. Teneffüslerde oturarak konuşamazmışım gibi dirseklerimi sıraya
koyup, bacaklarımı iki yana açar, kıçımı mümkün olduğu kadar havaya kaldırarak
domalırdım. Derslerde de önümde oturan arkadaşıma bir şey söylemek ya da kalem
falan istemek bahanesiyle sıraya dayanıp sürekli eğilirdim.
Gelip geçen de ya
sürtünür yahut o da bir şey söylemek istiyormuş gibi kollarını sırtıma koyup
sınıfın ortasında dakikalarca götüme dayar, ya da gidip gelip pandik atardı.
Ben gülümseyerek, ya da bir oyunmuş gibi “yine gafil avladın beni” dercesine
parmağımla seni gidi yaramaz anlamında işaret ederdim.
Biliyordum, bütün
erkekler “Gül orospusu” diye bahsederdi benden… Sonradan anlattığında öğrendim
ki kocam da diğer bütün oğlanlar gibi beni bir kez sikebilmek için her şeyini
verecek hale gelmiş. Bütün bir yaz tatilini beni düşünerek otuz bir çekerek
geçirdikten sonra, lise 2'nin ilk günü cesaretini toplayıp benim arka sırama
oturmuş. Birkaç hafta içinde baya samimi olduk. Ama bana çıkma teklifi yapmaya
korktuğu için bu yakınlık bir işe yaramıyormuş. Çünkü artık arkadaş olduğumuz
için öyle rahatlıkla seyredemiyormuş beni…
Bir gün edebiyat hocası hastalanıp
gelmediği için dersimiz boştu. Her zamanki gibi önümdeki arkadaşımla konuşmak
için domalmıştım. Eteğim iyice kısalmıştı. Bir ara başımı arkaya çevirdim. Bir
de baktım ki, Murat fermuarını indirip elini içeriye sokmuş, sikin okşaya
okşaya, gözlerini bile kırpmadan bir metre önünde havaya dikilmiş olan
yusyuvarlak götüme bakıyor.
Benim kendisine
baktığımı neden sonra fark etti. Bozuntuya vermemeye çalışarak elini sikinden
çekip sıranın üzerine koydu ama ben anlayacağımı anlamıştım. Beş on saniye ona
baktıktan sonra önüme dönüp arkadaşımla konuşmaya devam ettim.
Ses bile
çıkarmadım bana bakarak sikini okşamasına… Diğerleri de öyle yapıyordu çünkü…
Aksine hoşuma gidiyordu erkeklerin bana bakması. Bütün erkeklerin beni tam bir
orospu gibi gördüğünü de çok iyi biliyordum. Zaten kocamı da en çok tahrik eden
şey bu pervasızlığım, değer yargılarına aldırmazlığımmış.
Ertesi gün dersler
boş geçeceği için sadece 5-6 kişi gelmişti. Yine önünde domalmıştım. Ama bu
sefer öyle bir kaldırmıştım ki kıçımı, eteğim nerdeyse belime gelmişti. Bir ara
ona bakıp gülümsedim, dirseklerimi çekip sonra sıraya resmen yüzüstü yattım.
Ara ara çaktırmadan arkama baktığımda, Murat’ın diğerleri görür mü görmez mi
diye düşünmeyi siktir edip oturduğu yerde resmen 31 çektiğini gördüm.
Eh, haklıydı
çocuk… O gün altıma külot da giymemiştim ve dönüp arada bir ona bakmayı ihmal
etmeden kıçımı sallıyor, havaya kaldırıp indiriyordum. Bir süre sonra koştura
koştura çıktı. Sanırım üstü başı berbat olmasın diye tuvalete, boşalmaya
gidiyordu.
O günden sonra
ikimizin de bahsetmediği bir oyuna dönüştü sanki her şey… Normal zamanlarda
arkadaş gibi sohbet edip, birbirimizden kalem istiyor ya da ödev soruyorduk.
Ama birden içimdeki orospu damarı kabarıp teşhircilik yapmaya karar verdiğim
anlarda ikimiz de bir şey yokmuş gibi davranıyorduk.
Bir saatlik öğle
teneffüslerinde kantine benden önce gidiyor, sıraya giriyordu. Sonra ben
sallana sallana gelince sıraya önünden girmeme izin veriyordu. Siparişimi
verirken kantinin küçük penceresinden başımı içeriye uzatıp kıçımı geriye doğru
itiyordum ve onun arkamda sertleşmiş sikine bastırıyordum. Kantinciyle
şakalaşarak, şuh kahkahalar atarak kıçımı oynatıp kalçama dayanan sikini adeta
eziyordum.
Bu her gün böyle
oluyordu. Her gün kantinden dondurma almayı da adet edinmiştim. Yemeğimi
yedikten sonra herkesin azmış bakışları altında o dondurmayı yemeye başlardım.
Koca dondurmayı, ağzımdaki sanki dondurma değil de, seyredenlerden birinin
sikiymiş gibi emer, yalar, sömürür bütün erkekleri çıldırtırdım.
Kışın da dondurma
yerine evden getirdiğim bir muzla yapardım aynı şeyi… Isırmak yerine
dudaklarımın arasından kaydırarak, bir sokup bir çıkartarak resmen emerdim muzu…
Ve emdiğim o muzun yerine kendi yaraklarının olduğunu hayal ederdi seyreden
bütün abaza oğlanlar…
Kışın yemekten
sonra kütüphaneye gidip sıcak ortamda test çözüyorduk. Murat yemeğini bitirip
kütüphaneye geldiğinde genelde beni masalardan birine domalmış olarak
buluyordu. Anlattığına göre içerdeki arkadaşlardan bazıları onun yanına gidip
haber verirlermiş, “bizim orospu yine altına külot giymemiş” diye… Abaza takımı
beni seyredebilecekleri uygun bir yer bulup izlemeye koyuluyordu hepsi…
Arada bir yanlarına gidip dersle ilgili bir
şeyler sorup yine masaya dönüyor, tekrar aynı pozisyonu alıyordum. Oğlanlar da
istisnasız sırayla ikide bir benim domaldığım masa ile kitap rafının arasından
geçer, sürtünürlerdi kalçalarıma… Ne yapayım, azgın orospunun tekiydim işte,
bazen,
“Yapmayın
çocuklar…” diye kızar gibi yapardım. Bazen de dönüp kim olduğuna bakmakla
yetinirdim. Baharda yemekten sonra bahçede bir iki kız arkadaşla birlikte
yeşilliklerde oluyorduk. Arkadaşlarım edepli edepli bağdaş kurup otururken ben,
onlara doğru yüzüstü yatıyordum. Tabi o durumda eteğim kalçalarımdan yukarı
sıyrılırdı. Bütün erkeklerin bana bakmak için ikide bir o bölgede volta
attığını fark eden arkadaşlarım beni uyarınca kapatır, sonra tekrar eteğim
toplansın diye elimden geleni yapardım.
Benimle aynı
serviste olan arkadaşları anlatırlarmış,
“Serviste
bacaklarını iki yana açıp öyle bir oturuyor ki… Kaç sefer servisten eve
gelmeden inip umumi bir tuvalet bulup 31 çekmek zorunda kaldım” diyorlarmış.
Bazen üzerimde
sadece tişörtüm varken erkekler bizim gruptaki kızları ıslatır su savaşı
başlatırlardı. En çok da bana, okulun orospusuna saldırırlardı tabi… Bütün suyu
benim üstüme boşaltırlardı. Sırılsıklam olmuş tişörtüm tamamen yapışırdı ve
hiçbir zaman sutyen giymediğim için göğüs uçlarım tamamen ortaya çıkardı. Ben
de gizlemek için kollarımı bile kenetlemezdim. Bahçede su savaşından sonra
sutyen giymediğim ve her yerim ortaya çıktığı için birkaç kez kadın hocalardan
azar bile işitmişliğim vardı.
İşte böyle bir
teşhirciydim. Ama sadece teşhirci… Öyle her önüme gelene veren, kolay elde
edilir bir kaşar da değildim. Bütün lise boyunca sadece iki tane herifle
çıkmıştım. Onlardan da ilkine yalnızca götten vermiştim. Lise ikinin başında
çıktığım diğer çocuk çok yakışıklı, kurnaz piçin teki olduğu için bir punduna
getirip bozmuştu beni… Sonra başka okula gitmiş, beni bozduğuyla kalmıştı.
Elbette bütün
bunlar sır kalmıyordu. Çıktığım çocuklar sonradan diğerlerine anlatıyorlardı
tabi. Erkeklerin bu konularda ağzında bakla ıslanmıyordu.
Lise ikinin ikinci döneminde bir iddia üzerine cesaretsiz ve
umutsuz bir tavırla ezile büzüle bana gelip çıkma teklif etti kocam… Hiç
beklemiyordu aslında… Ona bunu çok uzun zamandır beklediğimi, benim de onda
gönlüm olduğunu, hoşuma gittiğini söyledim. Şaşırıp sevindi. Yakışıklı çocuktu
gerçekten… Bir de benim orospuluklarıma hiç ses çıkarmaması, beni serbest
bırakması da cezbediyordu beni…
Çıkmaya
başladığımız ilk zamanlarda, daha yeni birlikte olmaya başladığımız için,
okuldaki hareketlerime bir iki kem küm edecek oldu, bir bakışım yetti.
Ayrılmamdan korkup bir daha ağzını bile açmadı. Kolay değil, okulun en güzel,
en seksi ve işveli kızıyla çıkıyordu. Bir anda diğer oğlanlar arasında popüler
olmuştu.
Ben yine
derslerde, teneffüslerde, kütüphanede herkesin bakışları altında, teşhircilik
yapmaya devam ediyordum. Murat artık benimle daha çok zaman geçirmeye, eski
arkadaşlarının yanına gitmemeye başlamıştı. Sanırım biraz da kız arkadaşı Gül
olarak hala eski orospuluklarıma devam etmem yüzünden utanıyordu biraz, o
yüzden iyice uzaklaştı arkadaş grubundan…
Ama zamanla artık
alakası kalmayan arkadaşlarının benim etrafımda dolanıp seyretmeleri onun da
hoşuna gitmeye başladı. Ben ne kadar teşhir etmekten hoşlanıyorsam, o da
erkeklerin beni seyretmelerinden hoşlanıyor, hiç tepki vermiyordu. Gerçi
arkadaşlarının ve diğerlerinin korkup çekindiği biriydi. O yüzden kimse çıkıp
da “oğlum şu kız arkadaşına çeki düzen ver, her yerini bize gösteriyor”
diyemiyor, cesaret edemiyordu.
Kantin oyununu
oynamaya devam ediyorduk sözsüz anlaşmamızla… Erkek arkadaşım masaya oturuyor,
ben ikimizin yemeğini almak için yemek sırasına, kalabalığın arasına
giriyordum. Arkadaşları da arkama geçmek için itişip kakışıyordu. Sonra
içlerinden talihli olan biri arkama geçiyor, benim geriye çıkarttığım götüme
dayanırken baktığımda Murat’ın da ifadesiz bir yüzle, gözünü kırpmadan beni
izlediğini görüyordum.
Artık bana olan
ilgisinin, ilişkimizin boyutu da değişmişti. Sanki artık tek amacı arkadaşları
bana dayarken ya da beni domalırken seyretmelerini izlemekti. Okulda benden
“orospu” diye bahseden birilerini duyduğunda müthiş zevk alıyordu. Henüz ona
vermemiştim bile… Sadece çok seyircim olduğu, bana dayadıkları günlerde o da
çok tahrik oluyor, ben de o zaman ağzımda rahatlatıyordum sevgilimi… Ama ille
de beni sikeyim diye tutturmuyordu. Biliyordum ki beni teşhir ederken seyretmek
onun için sikmekten bile daha zevkliydi.
Senenin sonuna
doğru bazı arkadaşlar deniz kenarında bir tatil düzenlemişti. Bizim dönemden
bir sürü kişi gelecekti. Ben bu tatilden bir hafta önce biraz güneşlenip yanmak
için önce bizim yazlığa gitmemizi önerdim. Elbette hemen kabul etti. Yazlığa
arabayla gidemeyecektik ama… Çünkü habersiz gidiyorduk. Evin önüne park edersek
yazlık komşularımız benim bir erkekle yalnız geldiğimi görüp aileme haber
verebilirlerdi.
Otobüsle gitmeye
karar verdik. O gün kalçalarımı saran dar ve kısacık beyaz penye bir şort ve
belimi açıkta bırakan kısa bir tişört giymiştim. Otobüs tamamen doluydu ayakta
gidiyorduk. Biraz sonra otobüs iyice doldu ve en arkaya kadar ilerlemek zorunda
kaldık. En arkada cam kenarında ellerimiz önümüzdeki demirlerde tatilimizin ne
güzel olacağından bahsediyorduk. Çantalarımızdan birisi tam köşede, diğeri de
onun arkasında duruyordu.
Otobüs çok
kalabalıktı. Ben bacaklarımı büyük çantamızın iki tarafına yerleştirmiştim.
Diğer çanta da araya girdiği için camın önündeki demire uzanabilmek için iyice
eğilmek zorunda kalmıştım. Tam ailemin gelecek haftaki tatile izin
vermeyebileceklerinden bahsediyordum ki arka kapıdan otobüse kalabalık bir genç
grubu bindi. İçlerinden orta boylu ve oldukça yakışıklı olan bir tanesi
diğerlerinden biraz kopmuş yanımıza gelmişti.
Arkama dönüp
baktım ve çocukla göz göze geldim. Bana bakıyor, tepeden tırnağa süzüyordu.
Delici, sikici bakışları vardı. Ürpererek önüme döndüm. Fark etmemiş gibi yapıp
Murat’la konuşmaya devam ediyordum. Kalçamda bir temas hissedip tekrar
baktığımda çocuk iyice yakınlaşmış, tam arkamda duruyordu. Sonra ani bir frenle
sarsıldığımızda çocuk, orta yerde tutunacak yer bulamamış az daha düşüyordu.
Otobüs durduğunda çocuk kollarını benim iki yanımdan uzatıp yetişmekte
zorlanarak elleriyle demire tutunmaya başladı.
Hey… Hoşuma
gitmişti bu hareket… Murat’ın yanında beni kollarıyla sarmıştı sanki… Başımı
çevirip gözümün ucuyla beş on saniye kadar ona baktım. Benim şehvetli
bakışlarım, göz süzüşüm karşısında çocuk iyice cesaret bulmuş pantolonunu
delmek üzere olan sikini benim götüme dayadı. Biliyordum, Murat her şeyin
farkındaydı. Bir yandan konuşmaya devam ediyor bir yandan da gözünün kenarıyla
olanları izliyordu.
İlk defa ben
Murat’ın yanı başındayken oluyordu böyle bir şey… Biraz benden utanmış gibi,
daha çok zevk duyar gibi manzaraya bakıyordu. Ben bacaklarımı iki yana açmış,
öne eğilmiş ve yuvarlacık sert kalçalarımı herife sunmuştum. Herif kollarını
benim beline dolamış gibi demiri tutmuş, ileriye bile uzatmak zorunda kalmadığı
sikini kendisine kadar gelen götüme dayamıştı.
Otobüs hızlandıkça
sanki sarsıntıdanmış gibi sallanıyor, herifin sikinin üzerinde kıçımla daireler
çiziyordum. Arada bir başımı çevirip herife bakmayı da ihmal etmiyordum. Offf…
Öyle zevk alıyordum ki… Çocuğun sertleşmiş organı iki kalçamın arasına
sürtünüyor, beni zevkten öldürüyordu. Birden Murat’a doğru eğilip kalabalığın
içinde dudaklarını öpmeye başladım. Bu aslında biraz daha eğilebilmek,
arkamdakinin sikini daha iyi hissedebilmek, götümü herife daha iyi sunabilmek
için bir numaradan başka bir şey değildi.
Murat’ın
dudaklarını öpe öpe, arkamdaki sikini götüme bastıra bastıra bir hayli zaman
geçti. Dur, kalk, sallan, hırpalan, sürtün derken sonunda arkamdaki ve kafilesi
inmeye davrandı. İndiklerinde arkama dayanan çoktan beni anlatmaya başlamıştı
bile arkadaşlarına… Hepsi birden başlarını çevirip, ilerleyen otobüsün
arkasından bana baktılar. Ben de gülerek el salladım onlara… Tabi Murat da bana
bakıyordu o erkeklere el sallarken… Onun önündeki kabarıklığı tutup sıktım,
“Aşkım, merak
etme, ilk fırsatta senin de gönlünü alırım. İyilikler karşılıksız kalmaz.”
dedim gülerek…
Murat da yazlığa
varana kadar çocuğun yarım bıraktığı işi tamamlamak istercesine elini götümden
ayırmadı. Gidene kadar okşadı her fırsatta, önden, yandan, arkadan dayanıp
durdu kalkık sikiyle…
Yazlığa akşam
karanlığında vardık. Akşam yemek yiyip bir iki kadeh içtikten sonra ben büyük
yatak odasında yattım, Murat’ı da salonda kanepede yatırdım. Beni sikmek için
deli olmasına rağmen ben yüz vermedim fazla… Bir iki öpüşmeden sonra yatağına
gönderdim, uslu uslu uyuduk. Onu bırakırım diye ödü patlıyordu koca oğlanın, ne
dersem onu yapıyordu.
Ertesi gün deniz kenarına indik. Hava çok
sıcak olduğu için plaj tamamen doluydu. Tenha bir yer bulabilmek için kumsalın
sonuna kadar epey yürüdük. Şezlonglar şemsiyeler arkamızda kaldı, kayaların
denize indiği ve kimsenin tercih etmediği en uçta hasırları serdik. Hemen
üzerimdeki şortu ve tişörtümü çıkardım. Her zamanki gibi içime hiçbir şey
giymemiştim. Benim çırılçıplak görüntüme hayranlıkla bakan Murat’a da aynı şeyi
yapmasını, çıplak denize girmenin daha güzel olduğunu söyledim.
Tedirgin gözlerle
etrafına bakan Murat, gözden ırak olduğumuza ikna olunca sonunda soyunmaya razı
oldu. Denize girip şakalaşmaya başladık. Etraftan arada bir birkaç kişi
geçiyordu ama çıplak olduğumuzu fark etmiyorlardı herhalde… Denizin içinde
oynarken birden dudaklarıma yapıştı. Ben de bacaklarımı beline dolayınca zaten
dimdik olan siki amıma sürtünmeye başladı. Dudaklarımdan dudaklarını çekip
“Seni sikmek
istiyorum Gül…” dedi. “Şimdi… Hemen… Dayanacak halim kalmadı.”
“Sabret biraz… Bu
kadar hızlı olmamalı…” dedim.
“Senin gibi bir
orospunun böyle bir şeyi söylemesi çok ilginç… Bana acımıyorsan şu zavallı,
kalkmış sikime acı… Herkese gösterip durduğun amcığına girmek için deli
oluyor…” dedi çaresizce… Ve sikinin ne kadar deli olduğunu gösterdi suyun
içinde amıma sürterek…
“Aşkım…” diyerek
boynuna sarıldım. “Sadece hepimiz gülüp eğlenelim diye oyunlar oynayan
teşhirciyim ben, senden sonra kimseye siktirmedim kendimi… Orospu sayılmam
yani… Sabret biraz, bekle beni…” diyerek dudaklarına yumuldum.
Çıplak
bedenlerimiz birbirine sarılmış, denizin içinde yiyişip duruyorduk. Aslında ben
de sikilmeyi çok istiyordum ama… Onun yerine kendimi arkaya, suya attım,
kumsala çıktım. Murat da somurtarak arkamdan geldi, kumlara serdiğimiz
hasırlara uzandık. O hemen şortunu giydi, bana giyinmem için bir şey söylemedi.
Ben öylece, çırılçıplak uzanmıştım hasıra… Az önce denizin içinde oynaşmaktan amım,
meme uçlarım kabarmış vaziyetteydi.
Güneş yakmaya
başlamıştı. Yüzüstü yatıp sırtımı yağlamasını istedim. Bütün vücudumu yağlamaya
başladı. Yağlı ellerini vücudumda kaygan kaygan gezdirdikçe zevk alıyor, sesli
sesli inliyordum. Bundan cesaret alıp arkamdan bacaklarımın arasına girdi,
amımı da yağlamaya başladı. Bundan çok zevk alıyordum, öldürüyordu beni…
Hırıltılarla inlemeye başladım.
Murat parmaklarını
amımın dudaklarında gezdirdikçe daha çok inliyordum. Sonunda sarsılarak
boşaldım. Elleri sırılsıklam olmuştu. Sikse bu kadar zevk almaz, bu kadar
bağırmazdım herhalde… Biraz sonra yanıma uzandı o da… Elimi tutup sikine
götürdüğünde şortunu sıyırıp çıplak uzandığını gördüm. Doğrulup ben de onu
yağlamaya başladım. Özellikle sikini… Fazla sürmedi, spermlerini havaya
fışkırtmaya başladı. Öylesine dolmuştu çocuk…
O gün güzelce güneşlendik, denize girdik.
Akşama doğru geriye döndük. Pazartesi, okul, ders derken hafta sonu geldiğinde
herkes tatil hazırlıklarını bitirmişti. Ben evden kesinlikle izin alamayacağımı
bildiğim için bir plan yapmıştım. Cuma günü eve gidip tatilimizi riske atmamak
için okul formasıyla gidecektim ve ablama telefon edip bir hafta boyunca onda
kalıyormuş gibi yapmasını isteyecektim. Plan yürüdü ve ablam kabul etti.
Bir otelde
kalıyorduk bütün okul. Öğretmenler yoktu ama okulda gibiydik. İlk gün,
yerleştikten sonra kent merkezine gidip bir şeyler almaya karar verdik. Tam
dışarı çıktık ve bir taksi arıyorduk ki dört arkadaşımız bindikleri arabayla
gelip bizi de götürebileceklerini söylediler. Hemen atladık arabaya… Ama biz de
olunca 6 kişi olmuştuk.
Arkadaki arabalar
korna çalmaya başlayınca aceleden Murat kenara oturunca ben de hızla kendimi
arabanın arkasına atıverdim. Murat’ın kucağından fazla ortada oturan Serkan’ın
kucağına yerleşmiş oldum. Yola çıktık.
Üzerimde kısa okul
eteği ve kısa bir tişört vardı. Sutyenim olmadığını zaten her gören fark
edebiliyordu. Hiçbir zaman giymeyi sevmediği için külotsuz olduğumu sanırım
hepsi biliyordu. Müziği sonuna kadar açmışlardı. Ben de yerimde duramıyor,
müziğe eşlik ederek dans ediyor, Serkan'ın kucağında hopluyordum.
Bir ara müzikle
ilgili bir şey söylemek için dönüp Serkan'ın yüzüne baktım. Bir yandan büyük
zevk alıyora benziyor, bir yandan da ikide bir Murat’a bakıp tepkisini anlamaya
çalışıyordu. Arada bir şoför koltuğundaki Ahmet'e bir şey söylemek için öne
çıkıyor, herkesin amımı görmesini sağlıyordum.
Sanırım herkesin
dikkati bende toplanmıştı, arabadaki erkeklerin ilgi odağıydım. Hatta Ahmet
bile aynadan arkaya bakmaktan doğru dürüst önüne bakmıyordu. Hoşuma gidiyordu
durum… Kahkahalar atarak eğlenmeye devam ediyordum. Oğlanların önlerindeki
kabarıklık görülmeye değerdi, hepsinin siki pantolonları delmek üzereydi.
Onları böyle gördükçe daha çok zevk alıyor, bayılıyordum.
Oynayıp kalktıkça
eteğim iyice yayılmıştı. Serkan Murat’ın yüzüne bakmaktan vazgeçmişti artık….
Ne benden bir tepki vardı altımdaki kabarıklık için, ne de erkek arkadaşım
olarak Murat’tan… Elini eteğimin altına sokmuştu. Ateş gibi yanıyordu çıplak
kalçalarımı okşayan parmakları… Ben yine arada bir Serkan'a ya da diğerlerine
dönerek bir şeyler söylüyor, sonra kıçımı çalkalamaya devam ediyordum.
Çocuklar da
zevkten dört köşe vaziyettelerdi, ağızlarının suyu akıyordu hepsinin… Gerçekten
tam bir orospu gibi davranıyordum aralarında… Çarşıya geldiğimizde hepimiz
indik. Serkan tuvalet aramaya gitti koşar adımlarla… Sanırım otuzbir çekmeye
gidiyordu zavallı… Dönüşte de arkaya geçen Ahmet’in kucağına oturdum. Bütün
dönüş yolu boyunca Ahmet’in sikinin üzerinde zıplayarak gittim.
Murat’la aynı
odada kalıyorduk doğal olarak… Odamıza çekildiğimizde birbirimize baktık.
İkimiz de azmış vaziyetteydik. Ben iki değişik erkeğin sikinin üstünde
oturmaktan, o da yanı başında sevgilisinin ellenip koklanmasından… Neden sonra
elimi tuttu Murat, gözleri gözlerimdeydi,
“Bugün çocukları
çok fena azdırdın aşkım” dedi.
“Ya, evet, öyle
oldu aşkım. Ama ne yapayım, şartlar öyle gelişti. Arabaya sığmayınca hepimiz…”
Sustum, sonra hınzır bir gülümsemeyle sevgilimin yüzüne bakıp itiraf ettim
“Herif dönüşte bir ara şortunun önünü açıp çıplak sikini dayadı kalçalarıma…
Nerdeyse, siz olmasanız arabanın içinde sikecekti beni… Fark etmedin mi, iki
kere boşaldım ben…”
Murat’ın yüzü kıpkırmızı oldu bunu
söyleyince… Utanmıştı sanırım. Fakat yüzündeki kandan fazlası apış arasına
hücum etmiş olmalıydı. Şortunun önü çadır gibi olmuş, siki kalkmıştı ben
arkadaşlarının beni sikeceklerini anlatınca… Elimi uzatıp şortunun içinden
sikini tuttum. Taş gibi olmuştu. Önünde diz çöküp sikini ağzıma aldım. Her
yerini yalamaya başladım. Bunu yaparken gözlerimi gözlerinden ayırmıyor,
sürekli emiyor, yalıyor, diliyordum. Dayanamayıp ağzıma boşaldı. Her damlayı
yuttum. Kalktık, sarılıp uyuduk.
Ertesi gün öğleye
doğru plaja indiğimizde, bütün okul ordaydı. Daha tenha olan bir yer bulmak
için iyice uzaklaştık. Bir süre güneşlendikten sonra bir gün önce yolculuk
yaptığımız arkadaşlar geldi yanımıza… Davet ettik, onlar da yanımıza uzandılar.
Murat’tan yine beni yağlamasını istedim. Canına minnet tabi, hemen vücuduma
yağı sürmeye başladı. Diğerleri etrafımızda mevzilenmişler, gözleri sürekli
benim yağlanan bedenimdeydi. Bakışları üzerimde hissedince iyice gevşedim.
“Aşkım, bikinin
fiyongunu çözsene, hiç olmazsa üstü yağ olmasın, beyaz iz kalmasın.” dedim
Murat’a…
Sevgilim de
çaresiz bağları çözdü, diğerlerinin bakışları altında çıplak sırtımı, yanlardan
göğüslerimi yağladı. Bir zaman öyle yattım. Sürekli bikini altının kenarlarını
düzeltiyor, iyice çekiştiriyordum. Bikinin ağı araya girmiş, kıçımın yanakları ortaya
çıkmıştı. Hele sırtüstü döndüğümde dipleri düşecekti nerdeyse… Fiyongu çözülen
bikini üstü altımda kalmıştı şimdi… Beyaz çıplak iri memelerim havaya dikilmiş,
dimdik uçlarıyla ortadaydı. Bikininin altı zaten çekiştire çekiştire string
gibi olmuş, amımın dudaklarının arasında kaybolmuş görünüyordu.
“Haydi çocuklar…”
diyerek bir kahkaha attım. Gülünmeyecek gibi değildi. Murat da dahil olmak
üzere dört erkek de iri iri açılmış gözlerini memelerime, arasına bikini kaçmış
yumruk gibi kabarık am dudaklarıma dikmişler, her an üstüme atlayıp ısıracak
gibi bakıyorlardı. “Ne bakıyorsunuz öyle? Şu ilerdeki üstsüz turistlerden ne
farkım var benim?”
Az ötede orta
yaşlı turistler de üstlerini çıkarıp uzanmışlar, bakışlara aldırmadan
güneşleniyorlardı. Orta yaşta, biraz yayvan memeleri güneşin altında
parlıyordu. Serkan dayanamadı, beni taklit ederek cevap verdi,
“Hadi Güül… Sen
kendini onlarla mı karşılaştırıyorsun? Senin yanında onların lafı mı olur
kızım, sen ilah gibisin bizim için… Öyle değil mi Murat?” dedi. Murat da
gözlerini ayırmıyordu benden,
“Öyle tabi… Benim
sevgilim bir tane…” dedi. Kıkırdadım. Hoşuma gidiyordu onların hayranlıkları,
egomu okşuyordu. Zaten bütün teşhirlerim, kendimi sergilemelerim, minik
fingirdemelerim hep bunun için değil miydi? Erkekleri kendime hayran bırakmak,
onları tahrik etmek…
Güneş iyice
yakmaya başlayınca kalkıp kendimi denize attım. Biraz sonra oğlanlar da peşimden
geldiler. Denizin içinde eğlenmeye, oynamaya başladık. Kahkahalar atıyor, şen
şakrak birbirimize şakalar yapıyorduk.
Diğer erkekler ne
benden, ne Murat’tan ses çıkmayınca iyice abartmışlardı. Arada memelerimi
elliyorlar, tutup suya atıyorlar, alttan dalıp kıçımı avuçluyorlardı. Hepimiz
neşe içindeydik. Suyun içinde hopladıkça memelerim de zıplayıp duruyor,
erkeklerin aç bakışlarını üzerimde topluyorlardı.
Akşama kadar
plajda eğlendik, oynadık, güzel vakit geçirdik. Akşama doğru toparlandık, otele
doğru yürümeye başladık.
“Akşam bilardo
oynayalım” diye bir fikir attı Serkan.
“Ben oynayamam,
siz gidin çocuklar…” dedim. Emre,
“Biz öğretiriz
sana Gül, hadi mızıkçılık yapma…” dedi ama istemedim. Yemekten sonra onlar
bilardo oynamaya gittiler. Ben odaya çıkıp kendime bakım yaptım. Sonra baktım
yalnız, etrafımda hayranlarım yokken vakit geçmiyor, bir güzel giyinip
yanlarına gittim. Mini okul eteği altımda, göbeğimi açıkta bırakan kısacık bir
tişört üzerimde içeriye girdiğimde hepsi bana baktılar. Bir şey tartışıyorlardı
sanırım, sözleri yarıda kesilmiş gibiydi. Emre,
“İyi insan da
lafın üzerine gelirmiş” dedi.
“Benim dedikodumu
mu yapıyordunuz yoksa? dedim gülerek… Emre Murat’a baktı önce, sonra bana,
“Evet, sevgilin
senin çok iyi oral seks yaptığını söylüyordu” diye devam etti. Murat’ın yüzü
kıpkırmızı olmuştu. Kem küm yaptı,
“Ya, benim sana
bir şey yapamadığımı iddia ettiler, ben de…”
Devam etmedi ama,
sanırım onlara anlattığı için kızacağımı düşünüyordu. Ah, tipik erkek egosu
işte… Birbirlerine pipilerini göstererek yarış yapan, yatağa attıkları,
siktikleri karıları kızları anlatarak böbürlenen mağara adamları… Bense normal
bir şeyden bahsediliyormuş gibi yanağından öptüm sevgilimi,
“Aman Murat,
azdırmasana çocukları…” diyerek bir kahkaha attım.
Gülüşmelerden
sonra Murat’ın elindeki ıstakayı alıp bana verdiler, onu da kenara oturttular.
Serkan ile ben aynı takımdaydık. Bütün atışları bana yaptırıyordu. Diğer
takımdaki Ahmet ve Emre ise topu sürekli masanın ortasında ya da uzak
taraflarında bırakıyorlar, benim uzanmamın zor olduğu yerlerden atış yapmam
için özellikle hareket ediyorlardı. Aptallar, benim domalmamı görmek için bu
kadar uğraşmalarına gerek yoktu ki…
Ben daha acemi
bilardocu olarak ıstakayı bile doğru dürüst tutmayı bilmediğimden her seferinde
Serkan arkama geçiyor, bana atış yapmayı gösteriyordu. Ben de kasıklarımı
masaya dayıyor, götümü mümkün olduğu kadar havaya kaldırıyordum. Serkan da
nerdeyse şortunu delmek üzere olan sertleşmiş sikini arkamdan dayıyor,
kollarını iki yanımdan uzatıp ellerimi tutuyordu.
Sanki oyun
oynamıyor da, dogy pozisyonunda seks yapıyorduk. Bütün sinir uçlarım arkamdaki
sertliğe kilitlenmişti. Gülüyordum, eğleniyordum ama acayip de tahrik
oluyordum. Ben biraz ıstaka tutmayı öğrenince Serkan,
“Hadi bakalım bu
sefer sen kendin yap…" diyerek eteğimin altından kalçalarıma bir şaplak
atıyor, sonra da geri çekilip bana nasıl durmam gerektiğini söylüyordu.
Oyun ilerledikçe
Serkan'ın talimatlarıyla oyunu her zaman oynayan biri gibi bir bacağımı masanın
üzerine atmaya, arkasından atış yapmaya başladım. Kahkahalar atarak, alkışlar
arasında, her fırsatta ikide bir götümü elleyerek, parmaklayarak bilardo
oynuyorduk. Serkan
“Evet Gül, oluyor.
Şimdi kıçını biraz daha havaya kaldır. Masaya uzan. Tamam, şimdi vur” diyerek
sürekli beni yönlendiriyordu.
Ben de o ne
diyorsa, bütün talimatları harfiyen yerine getirerek bütün her tarafımı
gösteriyordum. Bunu tamamlamak istercesine Recep gidip hepimize dondurma almış
gelmişti. Emre dondurmamı alıp bana verirken
“Sevgilinin çok
övdüğü oralı bir görelim dedik…" deyince yine kahkahayla gülerek karşılık verdim.
Artık terbiye
sınırını iyice aşmışlardı doğrusu ama öyle hoşuma gidiyordu ki aralarında
olmak, beğenilmek, istenmek… Sıra bana gelince Recep’e bırakmıştım dondurmayı…
Atışımı yapınca gidip elinden almak yerine, elini tutup dondurmayı öyle
yalıyordum. Bu görüntü de onlar için muhteşem bir gösteri oluyordu.
Dondurmanın ucunun
etrafında dilimi dolandırıyor, sonra boğazıma kadar sokuyor, gülümseyerek
sımsıkı dudaklarımın arasından tekrar dışarı çekip tekrar yalıyordum. Biraz
sonra Recep,
“Tutup durma şu
dondurmayı, ellerin yapış yapış olur, oynayamazsın” diyerek dondurmayı
ellettirmemeye, kendi elleriyle ağzıma sokup çıkarmaya başladı. Sıra geldiğinde
gidip domalıyor, atışımı yapıyor, gelip Recep'in elindeki dondurmaya dokunmadan
oral yapıyordum.
Recep işi abartıp
elini kaçırıyor, ben de yarağa susamış azgın bir orospu gibi tamamen açtığım
ağzımla dondurmayı yalayabilmek için saldırıyordum. Recep elini indirebildiği
kadar aşağı indirip dondurmayı pantolonunun önüne dayıyordu. Ben de önünde
eğilip sikinin hizasındaki dondurmayı ağzıma alıyordum.
Bütün bunlar
şakalaşmalar, kahkahalar arasında olduğu için Recep de cesaret bularak
dondurmayı birden benim ağzıma bastırıyor, benim ağzım, yüzüm, döl içinde kalmış
gibi bembeyaz dondurma oluyordu. Ben de dilimi olabildiğince çıkarıp ağzımın
etrafındaki dondurma bulaşıklarını yalıyordum.
Yarım saat içinde
masanın çevresine o kadar çok yaşıtımız seyirci doluşmuştu ki adeta hayatımın
teşhir sahnesini gerçekleştiriyordum. İyice işi öğrenmiş, nerdeyse onlar kadar
güzel atış yapmaya başlamıştım. Bu güzel atışlardan sonra sadece bizimkiler
değil, ne taraftan geçersem o taraftaki seyirciler aferin bravo diyerek popoma
şaplak atıyorlar, bazıları mıncıklıyorlardı.
Atış için her
masaya domaldığımda, her bacağımın birini masanın üstüne kaldırıp atış
yaptığımda eteğim tamamen açılıyor, külotsuz amım ve sımsıkı götüm tamamen
ortaya çıkıyordu. İkide bir arkadan atış yapmam gerekiyor, bu kez iyice geriye kaykılıyordum.
Bu sefer de, zaten kısacık olan tişörtümün altından dimdik göğüs uçlarım dışarı
taşıyor, bu kez eteğimin altından amımı görebilmek için herkes yamuluyordu.
Arada seyirciler
işi iyice azıtmaya başlamışlardı. Artık oyun bizim grubun oyunu olmaktan
çıkmış, etraftaki masalarda oynayanlar oyunu bırakmışlar, bizi, daha doğrusu
beni izliyorlardı. Ufaktan ufaktan başlayan laf atmalar iyice edepsizleşmeye
başlamıştı. Bir ara tuvalete gidip geri gelen sevgilim Murat o lafları duydu.
"Off… O duruşa vuruş kaç kuruş
yavrum", “Gel biraz da bize domal”, “Gel benimkini yala”, “Bence
dondurmayı yalamayı bırak, benimkini yala” diye laf atmaya başlamışlardı. Murat
bütün bunlardan hoşlanmasına, benim de fazlasıyla eğlenmeme rağmen işlerin çığırından
çıkmaya başladığını görünce kolumdan tuttu,
“Gel Gül, hadi
gidelim artık” dedi. Çıkarken etrafımızdaki seyirci kalabalığını yararak
yanından geçtiğimiz herkes okul eteğimin altına elini sokup okşamayı
çimdiklemeyi ihmal etmedi. Hep birlikte oradan çıkıp odalarımıza gittik.
Bütün hafta
boyunca bir kız dört oğlan, beş kişi bir arada takıldık. Hatta bazı geceler
birbirimizin odalarında oyunlar oynadık. Bir gece yine monopoly oynayıp, bir
sürü bira tükettik. Oyun oynarken sıcaktan bunaldığım için tişörtümü çıkarmış
çıplak oturuyordum. Altımda yanımdaki tek giysi olan kareli mini okul eteği
vardı. Oyundan sonra hepimiz halının üzerine yayılmıştık. Sohbet ederken
gözlerimi kapattım, bir ara içim geçti.
Bizimkiler sohbete
devam ediyorlardı. Ben kıçımı dışarı doğru çıkartıp yan yatmıştım. Başımın
altına bir yastık yerleştirirlerken uyandım ama gözlerimi açmadım. Eminim hepsi
benim mini eteğimden görünen şeylere ve halının üzerine yayılmış göğüslerime
bakıyordu. Sırayla herkes uyuya kaldı. Ama hepsinin olmasa da bazılarının
uyuyor numarası yaptığını fark etmiştim.
Nitekim Serkan'la
Emre yavaşça kalktılar beş on dakika sonra, gidip Murat’ın uyuyup uyumadığını
kontrol ettiler. Uyuduğunu anlayınca benim yanıma geldiler. Serkan beni yavaşça
itip yüzüstü yatırdı. Dönüp bana bir baktıktan sonra eteğimi belime kadar
sıyırdı.
“Hassiktir,
orospunun mayo giyeceği tutmuş” dedi. İki eliyle bikinimin altını çıkarmaya
başladı. Yavaşça aşağı doğru çekerken bir yandan da Murat’a bakıyordu. Emre'nin
“Yavaş ol
uyanacak” dediğini duydum.
“Bu orospu uyuyor
numarası yapmıyorsa ne olayım. ” dedi diğeri. Serkan bikinimi çıkarıp kenara
koyduktan sonra kalçalarımı okşamaya başladı.
“Oğlum ben bu götü
sabah akşam sikerim, hem de öyle bi sikerim kiiii off yani. ” dedi okşarken…
Emre de
“Bu herif hala
sikememiş” diyerek güldü, Murat’ı kastediyordu.
Serkan belimden
tutup hafifçe kaldırdı, Emre de karnımın altına bir yastık koydu. Amımı götümü
rahat görebiliyorlardı şimdi. Serkan amımı yalamaya başladı. Heyecandan,
zevkten ölmek üzereydim. Ama bozuntuya vermedim. Bayılıyordum bu manyakların
yaptıklarına… Sonra yavaşça yukarı çıkıp götümün deliğine dilini sokup
çıkarmaya başladı.
Bu arada Emre de
bacaklarımı öpüp yalıyordu. Serkan tekrar amımı yalarken hafif hafif işaret
parmağını minik deliğime sokup çıkarmaya başladı.
“Çekil biraz olum,
ben de yalayayım şu amı götü…” diyordu Emre ama öteki izin vermiyordu. Biraz
sonra Emre,
“N’apıyosun olum?
Manyak mısın? İkimizi de öldürteceksin” derken kalçalarıma sımsıcak, sert bir
şey değdi. O anda anladım ki Serkan şortunu indirip sikini dışarıya çıkarmıştı.
İkisi de bir an durdular. Emre sevgilimin yanına gidip kontrol etti. Uyuduğunu
görünce konuşmadan işlerine devam ettiler.
Serkan arkamda
sikini kalçalarıma sürtmeye başladı. Bundan cesaret almış olacak ki Emre de
diğer tarafa geçti. Serkan amımı sikiyle bir aşağı bir yukarı badanalarken,
Emre yarağını benim yüzüme sürüyordu. Sonra serkan iyice hızlandı. Artık
korkusuzca koca sikini amcığıma ve götüme sürtüp duruyordu. Emre de
“Aç ağzını
bebeğim, aç ağzını…” diyordu. Ben hala uyuyormuş numarası yapmaya devam tabi…
Ürküp yarıda kesmelerini istemiyordum. Fakat aldığım zevke de engel olamıyordum
bir türlü… Uykumda inleyip sayıklar gibi yaptım, bir an durdular. Sonra ben,
“Aah. Devam et
sevgilim. Ahh…" diye tekrar inleyince uykumda onları Murat sandığıma karar
verip iyice azdılar. Emre,
“Evet sevgilim,
devam edelim, al şunu ağzına…” diye gülerek sikini dudaklarıma sürüyordu. Ben
inlemeyi abarttığım için ağzım açılmıştı ve Emre sikinin başını ağzıma
sokmuştu. Biraz daha sokarsa uyanırım diye sadece başını sokup çıkarıyordu.
Ah, öyle güzeldi
ki her şey… Yattığım yerde gözümü açıp Murat’ın olduğu tarafa baktım. O da
uyumuyordu, bizi izliyordu. Yattığı yerden, kolunun altından bana baktığını
gördüm. Tekrar gözünü kapadığında uyuyor numarası yaptığını anladım. Bu beni
daha da azdırdı, artık kendimi durduramıyordum. Ben ne kadar azgın bir
orospuysam, sevgilim de en az benim kadar sapıktı.
Ben zevkle
inlerken, Serkan da sikini sürtüp duruyor, o da inliyordu. Bizim inlemelerimiz
Emre’yi iyice azdırmıştı,
“Hadi sıra bende" deyip
duruyordu. Sonra Serkan yavaşça beni sırt üstü çevirdi. Gözlerimin hala kapalı
olduğunu görüp sikini ıslak amıma sürtmeye başladı. Emre de uyanıp
uyanmayacağımı umursamadan bacaklarını açıp göbeğime oturdu ve sikini bu sefer
göğüslerime sürmeye başladı.
Serkan sikini
amımın dudakları üstünde kaydırırken, Emre de yarağını iki eliyle tuttuğu
göğüslerimin arasına sokmuş gidip geliyordu. Ben artık öyle bir inlemeye
başlamıştım ki, çocuklar daha da çok tahrik olup hızlanmışlardı. Artık üçümüz
de inlemeye başlamıştık. İkisinin de siklerinden şılap şılap sesler geliyordu.
Serkan iki parmağını sikinin altından amıma sokup
“Numara yapıyorsun
orospu. Sırılsıklam olmuşsun. ” diyerek Emre'yi üzerimden itti ve tekrar ters
çevirdi beni… Tekrar kalçalarımın arasında gidip gelmeye başladı. Kendimi
tutamıyor, sürekli inliyordum. Sürekli bir orgazm hali yaşıyordum. Sularım
akıyordu sel gibi… Sonunda Serkan inleyerek götüme fışkırmaya başladı. Sıcak
damlaları tenimde hissetmek delirtti beni…
Emre yandan
sikinin başını ağzımın içine sokup çıkarırken Serkan sikinin başını götüme
sürtüp temizledi. Sonra da bikinimi alıp götümdeki dölleri sildi. Emre’nin
itirazlarına aldırmadan bikiniyi bacaklarımdan geçirip giydirdi. O sırada ben de uyandım.
Çok uykum varmış gibi doğrulup
gerindim. Tişörtümü üstüme geçirdim. Hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi
davranarak güya o anda uyumakta olan, aslında bütün yapılanları seyreden
sevgilimi de uyandırdım, kalkıp odamıza gittik. Yatıp gerçekten uyuduk.
Ertesi gün plaja
değil, yakındaki tenha koylardan birine gittik. Etrafta kimseler yok, yoldan
uzak, denizi, kumu harika bir yer… Gider gitmez ben yine üstümdekileri fora
ettim, her zamanki gibi üstsüz güneşlenmeye başladım. Serkan telefon etti biraz
sonra, yerimizi sordu. Plajda bizi görememişler. Murat yerimizi tarif etti.
Diğerleri de
gelince hep beraber denize girdik. Yine şakalaşmalar ellemeler aynı şekilde
sürüyordu. Biraz sonra Murat yoruldum diyerek bizi yalnız bırakıp dışardan
izlemek için denizden çıktı. Yerine gitti ve oturdu. Sevgilim yanımızda
olmayınca bizimkiler iyice azıttılar, her yerimi ellemeye, beni azdırmaya
başladılar.
Bir ara
şeytanlığım tuttu, dip dalarken Emre’nin altından mayosunu çıkarıverdim. Zaten
o da pek hevesliydi ya mayosunu çıkarmama, sikini görmeme… Elimdeki mayoyu
tutup havada sallıyordum. Kenarda oturan Murat dahil, herkes kahkahalarla
gülüyordu. Emre de kahkahalar atarak elimdeki mayosunu almaya çalışıyor, beni sıkıştırıyordu.
Emre kalkmış
sikiyle bana çift dalmaya, iyice hırpalamaya başlayınca kurtulabilmek için
elimdeki mayoyu uzağa fırlatıp attım. . Emre de mayosunun arkasından gitmek
yerine ceza olarak beni yakalayıp dibe çekmeye falan başladı. Biraz sonra suyun
yüzeyine çıktığımda bu sefer Emre elinde bir şey sallıyordu. Benim bikinim…
Üstüne atılıp
almaya çalışınca bir diğerine attı. Hepsi bir arada beni çembere almaya
başladılar. Bikini altımı birbirlerine atıp beni ortalarında çırılçıplak
oynatıyorlardı. Ben de kendimi iyice oyuna kaptırmıştım. Kahkahalarla ikide bir
birilerinin üstüne atlıyordum. Bikinimi geri alamayacağımı anlayınca suya
daldım.
Çıktığımda bu
sefer elimde başka bir mayo vardı. Serkan'ın mayosu… Geriye kalan diğer ikisi
de beni uğraştırmadan, kendileri çıkarıp attılar mayolarını… Murat uzandığı
yerdeydi hala… Gözlerini hiç ayırmadan bizi izliyordu. Çıplak arkadaşları
çırılçıplak sevgilisini aralarına almıştı. Sürekli bana sarılıyorlar, şaka
yapmak bahanesiyle her tarafımı elliyorlardı. Biliyordum ki, bana değen
diğerlerinin siki gibi sevgilimin siki de yattığı yerde patlamak üzereydi.
Sonunda yorulunca
hepimiz mayolarımızı sudan toplayıp kahkahalar atarak kumlara doğru yürümeye
başladık. Kimse elindeki mayoyu giymedi. O ıssız koyu bir anda çıplaklar
kampına çevirmiştik. Murat sırtüstü yatıp kolunu başının üzerine koymuş,
uyukluyordu. Gidip yanına uzandım çırılçıplak… Diğerleri de adem baba kılığında
siklerini sallandırarak gelip yanımıza oturdular.
Ben bu kadar
erkeğin arasında tek kızdım, beğeniliyordum, isteniyordum, mutluydum.
Bacaklarımı iki yana açıp amımı tamamen ortada bırakmıştım. Hepsi de gözlerini
aynı yere dikmişti. Hepsinin sikleri kazık gibi olmuştu. Hep birlikte şakalaşıp
gülüşüyorduk. Eh, bu kadar çıplaklığın içinde konuştuğumuz konular da doğal
olarak seks olmaya başlamıştı.
“Hadi herkes
fantezilerini anlatsın” dedi Emre… Kimse itiraz etmedi ama hiçbiri de ilk
anlatan olmak istemiyordu. Sonunda beni ikna ettiler ve ben de anlatmaya
başladım,
“Benim aslında tek
önemli fantezim var. Mastürbasyon yaparken hep bunu düşünürüm. Üç zenciyle aynı
anda birlikte olmak…”
“Beyazların suyu
mu çıktı kız?” dedi Serkan elindeki taş gibi olmuş sikini okşayarak… Ben de
hınzırca güldüm,
“Neden olduğunu
anla işte…” dedim.
“Büyük yarakları
olduğu için mi?”
“Evet. Üç zenci
her tarafımı doldururken hayal ediyorum hep kendimi…” Daha fazla anlatmadım.
Herkes gözünde canlandırmıştı bir an o sahneyi… Hepsinin gözleri parlamıştı.
Ben bitirince Serkan fantezisini anlatmaya başladı.
“Biz otuzbir
çekerken hep seni düşünüyoruz Gül…”
“Beni mi
düşünüyorsunuz?” diyerek kahkaha attım. Sanki herkesi delirttiğimin farkında
değilmişim, masummuşum gibi… Üstüme atlayıp sikecekmiş gibi baktı çıplaklığıma,
devam etti,
“Tam beş senedir
hayalimde senin götünü sikerken fışkırıyorum Gül… Ağzına, göğüslerine,
göbeğine, güzelim amcığına, her tarafına fışkırıyorum.”
Serkan bunları
bana ilanı aşk eder gibi söylemişti. İliklerim eridi adeta söylediklerini
duyunca… Benim kızmaktan çok mest olduğumu gören Serkan eliyle kazık gibi olmuş
sikini sallayarak,
“Büyük yaraklar da
sadece zencilerde olmaz yavrum… Görüyorsun…” diyerek güldü. İçim kaynıyordu.
Etrafımı saran erkekler de ondan farksızdı. Beni sikmek için can atıyordu hepsi
de… Yutkundum, elimdeki güneş yağını Serkan’a uzatırken,
“Görüyorum…”
dedim. “Sanırım herkesin anlatmasına gerek yok, hepiniz aynı şeyi hayal
ediyorsunuz.” Başlarını salladılar, elleri siklerini okşarken…
Serkan dizleri
üstüne oturup yağı üzerime döküp sürmeye başladı. İki eliyle göğüslerimi güneş
yağıyla yoğuruyordu. Ben gözlerimi kapamış, bastıra bastıra masaj yapan Serkan'ın
itip çekmesiyle yattığım yerde ileri geri gidiyordum. Serkan ellerini
omuzlarıma kadar yetiştiremediği için ayak bileklerimden tutarak bacaklarımı
ikiye açıp dibime kadar yaklaştı.
Bacaklarımın
arasında diz çökmüş, elleri göğüslerimden omzlarıma gidip geldikçe, kazık gibi
olmuş siki benim memelerimle amımın arasında kayıp duruyordu. Serkan ellerini
vücudumun her yerinde dolaştırıyor, ara ara muhtemelen Murat’ı kollamak için
etrafına bakınıyordu. Serkan ellerini aşağıya doğru kaydırıp bacaklarımın her
tarafına sürdükten sonra bir an durup bana baktı. Sonra yağı tekrar avucuna
döküp kasıklarıma sürmeye başladı. Elleriyle daireler çizip gittikçe amıma
yaklaşıyordu.
Dayanamaz hale
gelmiştim. Nerdeyse sikmek üzereydi beni… Diğerleri yanımızdaydı, daha önemlisi
Murat hemen yanıbaşımdaydı. Bütün orospuluğuma rağmen arzularıma gem
vurmalıydım. Birden ters döndüm yattığım yerde, bacaklarımı iki yana açarak
yüzüstü yattım. Bu sefer Emre Serkan’ı yana itti. Şişeyi onun elinden alıp
sırtıma döktü. Omuzlarımdan başlayıp ellerini bütün sırtımda dolaştırıyordu.
İnleyerek,
“Mmmm… Devam et
Emre, çok güzel masaj yapıyorsun" diyordum. Emre benim inlemelerimden ve
devam et dememden cesaret aldı. Bacaklarımın arasına oturup sırtımı yağlamaya
başladı. Şimdiden damarları şişmiş, nerdeyse karnına paralel olmuş siki de o
eğilip ileriye uzandıkça kalçalarımın, beş senedir sikmek için deli olduğu
götümün yanaklarının arasında ileri geri gidip geliyordu.
Emre iyice azıp
parmaklarıyla amımı da yağlamaya başladı. Resmen Murat yanımızda uyuduğu halde
amıma sokup çıkarıyordu parmaklarını. Ne kadar zevk aldığımı tahmin
edemezsiniz. Emre’nin taş gibi siki kalçalarımda, elleri amımda dolaştıkça ben
kıçımı havaya kaldırmaya başladım. Kısık kısık inliyordum zevkten…
Emre birden baş
parmağını amıma, işaret parmağını da havadaki götümün deliğine takınca
sarsıldım, derin bir “Ahhh…” çektim ve kıçımı daha fazla yukarıya kaldırdım.
Hepsi arkamda fısıldaşıyorlardı. Benden aldıkları cesaretle sırayla yağlamaya
başladılar beni… Bense başımı ve memelerimi kuma dayamış, inleye inleye arkama
girip çıkan parmakların zevkini çıkarıyordum.
Dizlerimin üstünde
kıçımı havaya kaldırmış kudurmuş gibi anlamsız zevk sesleri çıkarıyordum. Emre
iki parmağını götüme, üç parmağını da amıma sokunca kıçımı sallayarak
kıvranmaya başladım. Başucumda duran Serkan sikini eline almış resmen otuz bir
çekiyordu. Gittikçe bana biraz daha yaklaşıyordu.
Ben de bir arkamda
parmaklarını sokup çıkaran Emre’ye bakıyordum, bir Serkan’a ve elindeki yağdan
parlayan sikine… Bir insan bu kadar da yağlanmaz ki canım… Ama ben yeter
demeden duracak gibi değillerdi.
Tekrar önümü
döndüm ve bacaklarımı açtım. Artık gözlerimi de açmış, güneşten kısmak zorunda
olduğum gözlerimle, göğüslerimi yağla yoğuran elleri ve amcığımın yarığını dün
geceki gibi badanalayan yarakları seyrediyordum.
Emre bacaklarımı
tutup havada birleştirdi ve beni ikiye katladı. Artık takla atıyormuşum gibi
dizlerim göğsümde olduğu için amımın yarığı tamamen ortadaydı. Oğlanların
parmakları öne arkaya girip duruyordu.
Göğüslerim dimdik
olmuştu. Kesik kesik nefes alıyordum. Biraz daha sürdürürse bu ıssız kumsalda
kendimi bu azgınlara siktirmek zorunda kalacağımı anlamıştım artık… Nefes
nefese,
“Durun… Yeter
artık, bırakın biraz dinleneyim…” diyebildim. Nasıl olduysa bıraktılar. Ceset
gibi kendimi sırtüstü havlunun üzerine uzatıp kendime gelmeye çalıştım.
Diğerleri de öyle yaptı. Biraz
yattıktan sonra Emre güneş yağını bana uzatıp
“Sen de bana biraz
sürer misin?” dedi.
Sıra bana
gelmişti. Hınzırca gülerek yağı aldım ve yüzüstü yatan Emre'nin sırtında
ellerimi dolaştırmaya başladım. Emre gözlerini kapatmış hayatının rüyasını
görüyordu. Sırtı, kıçı ve bacakları yağlandıktan sonra önünü döndü. Siki hala
taş gibi sert, gökyüzüne dikilmişti. Önce sikiyle ilgilenmeden yağı göğsüne
sürmeye başladım. Ellerim gittikçe daha aşağı kayıyordu.
Ayağa kalktım,
ters yönde Emre'nin göğsüne oturdum. Ve olduğum yerden uzanarak yağlı ellerimi
yavaş yavaş aşağı kaydırmaya başladım. Ellerimi aşağı doğru kaydırdıkça popomu
geriye doğru uzatıyor, amımı Emre'nin yüzüne yaklaştırıyordum. Emre'nin kocaman
sikini elime alıp aşağıdan yukarıya sıvazlamaya başladım. Resmen herife otuzbir
çekiyordum.
Emre'nin sikini
yağladıkça altımda kıpırdanıp duruyordu. Damarları çıkmış siki benim ellerimde
gittikçe daha da sertleşiyordu. Ben götümü herifin ağzına doğru uzattıkça
uzatıyor, avucuma ikide bir yağ dökerek elimdeki yarakla resmen oynuyordum.
Emre'nin siki artık patlayacak hale gelmişti.
Sanırım herkes
elimdeki koca şeyi artık ağzıma alır, birazdan da burada kendimi siktiririm
diye bekliyordu. Ben öyle yapmadım. Emre’nin kucağından kalkıp yanındaki
Ahmet'in göğsüne aynı şekilde oturup bu sefer onun sikini yağlamaya başladım.
Ahmet neye uğradığını şaşırmıştı, beklemiyordu bunu… Elimdeki siki hemen kazık
gibi oldu. Koca sik benim minik ellerime sığmıyordu. İki elimle birden otuz bir
çekmeye devam ederken Ahmet inlemeye
“Gül… Aahhh…
Güüll… Senin gibi bir orospu görmedim.
Harikasın bebeğim…” demeye başladı.
Bunun üzerine
sikini okşayan ellerimin hızını iyice arttırdım. Tam o anda Ahmet'in koca
sikinden döller fışkırmaya başladı. Herif durmak bilmiyordu, nerdeyse saçlarıma
kadar attırdı. Ellerimin içi tamamen döl olmuştu. Ben Ahmet’in sikiyle uğraşır,
döllerinin bitmesini beklerken, Serkan ayağa kalktı ve yüzüme yaklaştırdığı
sikini sıvazlamaya başladı.
Gülümseyerek hemen
önümde sikini sıvazlamasını seyrediyordum. Ahmet’in kucağından inip tekrar yere
yattım. Serkan kalkıp ayakta tepeme dikildi. Otuzbir çekmeye devam ediyordu.
Sonra göbeğime oturdu. Güneş yağını alıp tamamını sikinin ve benim göğüslerimin
üzerine boşalttı. Yağladığı göbeğine dayanmış sikini, göğüslerimin arasına
yerleştirip gidip gelmeye başladı.
Ben de Serkan gibi
zevkten tekrar inlemeye başlamıştım. İki yandan tuttuğu dipdiri memelerimi
zorlukla bastırıp sikini aralarından sokup çıkarıyor, yumruk gibi sikinin başı
ağzıma doğru yaklaşıp uzaklaşıyordu. Uzanıp dil atmaya çalıştım ama olmuyordu.
Serkan bir ara eğilip dudaklarıma yapıştı. O beni, ben onu yercesine
dudaklarımızı koparırcasına emiyor, ısırıyorduk zevkten… Öpüşmeyi kesip göğüslerimi
sikmeye devam etti Serkan…
Bu sırada Emre de
gelip tam benim yanımda otuzbir çekmeye başladı. Serkan dayanamadı daha fazla…
Bağırarak fışkırıyordu. Göğüslerimin arasından dudaklarıma ve çeneme kadar döl
içinde kaldım.
“Gül, hadi
benimkini de al sevgilim…" diyerek yaklaştı Emre. Serkan kalkıp Emre
yaklaşınca, uzanıp Emre'nin damarları şişmiş en az 20 santimlik koca sikinin
başını ağzımla kapıverdim. Siki Murat’ın sikinden en az beş santim büyüktü ve
hepsininkinden çok daha kalındı. Artık iş çığırından çıkmış, ben de etrafımı
çeviren oğlanlar da tamamen azmıştık. Emre ağzımda gidip gelmeye başladı.
Emre'nin pürüzsüz siki lokum gibi ağzıma girip çıkarken güneşte parlıyordu.
“Evet… İşte bu…
Tam beş senedir bugünü bekliyordum” diye bağırması beni daha da azdırdı.
Ağzımın içinde yalıyor emiyor adeta sömürüyordum sikini… Sonunda Emre ağzımın
içindeyken patlayıverdi. Döllerin fışkırdığını bile görmedi kimse… Bütün
hepsini ağzımın içine boşaltmıştı. Ağzıkın kenarlarından döller sızıyordu. Emre
daha doymamış olacak beni kucağına aldı.
“Gel buraya
orospum, seninle işim daha bitmedi” dedi. Arkadaki ağaçların oraya götürdü
kucağında, sırtımı birisine yasladı. Bacaklarımla Emre'nin sıkı kalçalarını
kavramış, kollarımla da adaleli kollarına yapışmıştım. Emre önce dudaklarımı
emdi. Dilini bana yediriyor, arada bir dilimi bırakıp eğiliyor, memelerimin
uçlarını emiyordu.
Sonra güneşte
parlayan o koca sikini eliyle tuttu, alttan başıyla ıslak amımın dudaklarını
okşadı önce… Yavaş yavaş ite ite sikinin başını içime sokmaya çalıştı. Ayakta
olduğumuzdan zor oluyordu. Elimle aramızda sürtünüp duran, göbeğime değen
sikini düzelttim, içime yönlendirdim. Zevkten artık titremeye ve inlemeye
başlamıştım. Emre önce yavaş yavaş sonra hızlanarak o muhteşem sikiyle beni
becermeye başladı. Emre’nin kaslı erkek vücuduna yapışmış, ellerimle çocuğun
omzunu kavramış, kalçamı yukarı aşağı hareket ettirerek zevkine varıyordum.
Diğerleri elleri siklerinde bizi izliyorlardı. Manzara müthiş olmalıydı.
Güneşte terden
sırılsıklam olmuş iki genç, güzel insanın vücudu pırıl pırıl parlıyordu. Emre
sikini ağır ağır yarısına kadar içimden çıkartıp birden sokuyordu. Emre bir
yandan kalçalarımı sikine bastırıyor, bir yandan da dudaklarımı dilimi
emiyordu. Göğüs uçlarım patlayacak gibiydi. Nefes almaya çalışarak ağzımı
kocaman açmış, inliyordum. Sonunda dayanamadım duyduğum korkunç zevk bitirdi
beni… Dünyaya, bizi izleyen seyircilerimize aldırmadan çığlık çığlığa bağırarak
orgazm oldum.
Emre’nin kucağında sikine asılmış kasaptaki
et gibi titriyordum boynuna sarılmış vaziyetteydim. Beni yere bırakacak,
uzanacağız diye beklerken kalçalarımı sıkıca kavradı, kucağından ve sikinin
üzerinden kaldırdı.
“Bu biiir…” dedi.
Beni sırtüstü kumlara yatırdı. Sıcak kumlar
sırtımı yakarken, bacaklarımı ayırıp daha inmemiş sikini bir kez daha içime
soktu. Ben de bacaklarımı Emre’nin bacaklarının arasından geçirip, dizlerinden
kilitledim, sımsıkı kendime çekmeye, içime girip çıkan sikini daha derinlerime
sokmaya çalıştım. Emre artık coşmuştu. Hızlandık. Ben alttan kalçamı
kaldırıyordum, o üstten bastırıp sikini amıma gömüyordu.
Sonunda tekrar, bu
kez ikimiz beraber patladık. Öyle bir orgazm yaşıyordum, öyle bir boşalmaydı ki,
gözlerimden yaş gelmeye, ağlamaya başladım. Adeta nefesim kesilmişti. Kesik
kesik hıçkırıyor, gözlerimden yaşlar gelerek sarsılıyordum. Emre sımsıkı
sarıldı.
“Bir şeyin yok ya
aşkım?” diye sordu. Bense dizlerim titreyerek kalktım, hiç konuşmadan ayağa
kalkıp bikini altımı ve tişörtümü giydim,
“Hadi odamıza
gidelim” dedim. Hep beraber kalkıp otele doğru yürümeye başladık. Herif
iflahımı kesmişti. Murat’ın koluna girerek ondan destek alıyordum apışa apışa
yürürken… Yağlı sırtıma yapışan kumlar da ayrı bir dertti… Fakat umursamadım
hiç… Aldığım zevk her sıkıntıya değerdi. Murat da umursamıyordu anlaşılan…
Seksi, azgın sevgilisinin yanıbaşında sikilmesinden, onu boynuzlamamdan zevk
almış gibi görünüyordu.
Otele girdiğimizde
Murat’ın kolundan çıktım. Gidip içecek bir şeyler almasını, odaya geldiğinde
ona bir sürprizim olduğunu söyledim. Plajda iyice azmıştım. Bu gece değişik
şeyler yaşanacağını o da anlamıştı.
Murat gelene kadar
olaylar başlamıştı bile… Odaya girdiğinde hediyesini gördü. Ben üzerimde lise
kıyafetleriyle ortadaki sehpanın üzerinde domalmış vaziyetteydim. Serkan
dizleri üstünde kafasını eteğimin altına sokmuş, Emre ve Ahmet de ön tarafıma
geçmişler, çıkardıkları siklerini ağzıma veriyorlardı. İkisini de elimle tutup,
bir birini yalıyordum, bir diğerini…
Alttan da Serkan beni yalıyordu. Murat’ın girdiğini görünce elimdeki ve
ağzımdaki sikleri bırakıp güldüm,
“Nasıl? Hediyeni
beğendin mi?“ dedim sevgilime…
Bana gülümseyerek
gitti karşımızdaki koltuğa oturdu ve bizi seyretmeye başladı. Emre ile Serkan
yer değiştirmişler, Emre kısacık ekose lise eteğimi iyice yukarı çekmiş, amımı
ve götümü yalıyordu. Ben de deliklerimde dolaşıp duran sıcacık dilin verdiği
müthiş zevkle bir Serkan'ın sikini, bir Ahmet'in sikini boğazıma kadar sokup
çıkarıyordum. Bir süre aynı şekilde devam ettikten sonra Emre
"Ben artık
dayanamayacağım. Bu götü sikmek için beş senedir bekliyorum” dedi. Beni
kaldırıp Murat’ın yanına götürdü. Ben tam eteğimi çıkaracaktım ki Ahmet engel
oldu,
“Hayır çıkarma.
Okul elbiselerinle sikmek istiyoruz seni” dedi.
Emre sikini
kalçalarıma dayadı. İçim kıpır kıpırdı. Beni isteyen dört erkekle beraberdim.
Onların beni istediği kadar, ben de onları istiyordum. Bir an, sikini okşayarak
bizi izleyen sevgilimin, Murat’ın yüzüne bakıyordum. Onun yüzündeki mutlu
ifadeden hoşnut, arkama dönüyor, elindeki sikini götüme, minik deliğime sürtüp
duran Emre'ye bakıyordum. Emre göbeğine kadar değen o kalkmış muhteşem sikini
kökünden kavradı, bir hamlede minik deliğime sertçe soktu. Başı girdiğinde
canım yandı,
“Aaahhh..” diye
bağırdım o ilk acıyla… Fakat Emre tekrar tekrar çıkarıp sikinin üzerine ve
deliğime tükürüklerini bırakıp yağlayınca alıştı koca sikin kalınlığına… Başı
ve gövdesi yavaş yavaş gömüldü. Emre de yavaş yavaş girip çıkmaya başladı.
Elimi önüme atıp klitorisimi okşamaya başladım götümden sikilirken… Zevk almaya
başlamıştım. Dayanamadım, başımı arkaya çevirip
“Hadi Emre… Daha
sert! Köküne kadar istiyorum!” diye inleyince Emre belimi tutup öyle bir sokup
çıkarmaya başladı ki nerdeyse taşakları da girecekti. Emre sikini deliğime
sokup çıkarırken benim narin minik deliğim de Emre'nin koca siki kadar
genişliyordu. Emre ayakta arkama geçirirken bu arada eğilip sarsılan
göğüslerimi avuçlayıp okşamayı da ihmal etmiyordu. Emre bir ara o kadar hızlı
gidip gelmeye başladı ki dayanamadım,
“Yavaş ol, aah…”
diye bağırmaya başladım. Bağırmama aldırmayan Emre geriye çekildi sonunda… Ben
rahatladım derken bu sefer Serkan arkaya geçti. Emre de yere sırtüstü yattı.
Göt deliğimden çıkardığı sikini sallayarak beni bekliyordu. Öyle güzel
görünüyordu ki, arkamda uğraşıp duran Serkan’ı itip yerde yatan Emre’nin
üzerine alçaldım. Bacaklarımı iki yana ayırdım. Elimi arkadan dolaştırıp
Emre'nin dimdik sikinin üzerine oturdum.
“Dün geceyi
unutmadım. Ben masum masum uyurken sikini sürtmediğin yerim kalmadı. Ama şimdi
sıra bende…” dedim.
Evet, sıra
bendeydi. Emre’yi bu sefer ben sikiyordum. Amımın içinde Emre’nin kalın siki
oturup kalkıyor, amımla sikiyordum oğlanı… Altımda kıvranıyor, inleyip
duruyordu. Serkan bu sırada arkamdan yaklaştı. Belimden tutup hareket etmemi
engelledi, az önce sikilen götüme girdi. Köküne kadar girdiğinde hareket etmeye
başladı. Amımda Emre’nin, götümde Serkan’ın siki, aralarında tost olmuştum.
Harika sikiyorlardı beni… Emre bir yandan elleriyle göğüslerimi okşuyordu, bir
yandan da Serkan kalçalarımı tutuyor, götüme daha fazla girebilmek için kendine
çekiyordu.
Adeta rodeoda gibiydim iki erkeğin arasında…
Hızlandım… Çığlıklar attım… Erkeklerimi daha fazla içime alabilmek için
bacaklarımı olabildiğince ikiye ayırdım. Beynimde şimşekler çakıyordu.
Sarsılmaya başladığımda Emre de patlamak üzereydi. Orgazmım bitmeden sikini
içimden çıkardım. Ben eğilip Emre’nin sikini yalaya okşaya otuzbir çekerken,
Serkan arkamda kendi işini kendi hallediyor, tekrar soktuğu sikini götümün
içinde ileri geri yapıyordu.
Emre müthiş bir
şekilde boşaldı. Belinde ne varsa ağzıma boşaltmıştı. Neredeyse bir fincan
dolusu spermi onlara göstere göstere, yalana yalana yutup mideme indirdim.
Serkan da bağıra bağıra belime parmaklarını geçirerek kökleye kökleye arkamı
doldurdu bu arada… Hepimiz aynı anda patlamıştık.
Siklerini okşaya
okşaya bizi izleyen Ahmet ve Murat da yanıma geldiler. Onların sikine de
istedikleri muameleyi yaptım önlerinde diz çökmüş vaziyette… Onlar da daha
fazla dayanamadı, yüzüme spermlerini boşalttılar. Ayağa kalktım, banyoda hemen
yüzümü ve sperm içindeki amımı götümü temizleyip aceleyle tekrar yanlarına
geldim.
Dördü de beni
aralarına aldılar. Az önce boşalan sikleri kısa zamanda tekrar sertleşmiş, her
yanıma batar olmuşlardı. Dört bir yanım çıplak erkek bedenleriyle sarılmıştı.
Bir biri öpüyordu dudaklarımdan, bir diğeri… Önümdeki dudaklarımı öperken,
arkamdaki boynumu öpüp sırtımı kalçalarımı okşuyor, saçımdan çekip başımı
kendisine çeviriyor, bu kez dudaklarıma arkamdaki yumuluyordu.
Hayallerini
kurduğum fantezim gerçek oluyordu bu gece… Dört zenci değil ama, dört genç
bedenin arasında paylaşılıyor, zevkten ölüyordum. Başım dönüyordu, zevk sarhoşu
olmuştum aralarında… Orgazm üstüne orgazm yaşıyordum. Önüme arkama parmaklar
girip çıkarken, öpülüp koklanırken haykırdım,
“Sikin beni… Hepiniz birden sikin.
Hepinizi aynı anda istiyorum” diyerek sarsılmaya başladım.
Boşalmam bitene
kadar sımsıkı sarıldılar bana… Sonra Serkan yere uzandı. Ben de onun sikini
ağzına alıp emmeye başladım. Serkan kısa sürede tekrar sertleşince kalkıp
üzerine oturdum. Koca sik bir anda içimde kayboldu. Emre hemen gelip arkama
geçti.
“Orospu, kaldır
kıçını!” diye bağırdı. Ben de emre itaat ettim, öne eğilip sikilmek isteyen,
büzüğü açılıp kapanan götümü azgın bir dişi kedi gibi havaya kaldırdım. Emre,
biraz önce Serkan'ın genişlettiği götüme kolayca giriverdi, sikini sokup
çıkarmaya başladı. Ahmet de önüme geçip tekrar ağzıma vermeye başladı. Hepsi
aynı anda ileri geri hareket etmeye başladılar.
Ağzım dolu olduğu için
sadece sesli harfleri kullanarak inliyor, hırlıyordum. Emre'yle Serkan’ın koca
sikleri tulumba gibi amımda götümde ileri geri çalışıyor, biri girerken diğeri
çıkıyordu. Ahmet de ağzımı siker gibi sikini sokup çıkarıyordu durmaksızın… Ben
artık inlemiyor, sürekli
“Sikin beni… Daha
sert… Daha sert… Sikinn..” diye bağırarak sarsılıyordum aralarında… Erkeklerim
de hırıltılar arasında gidip geliyor,
"Küçük
orospu… Amına koduğumun orospusu! Yarak diye kıvranıp duruyordun… Al sana işte
yarak… Taşaklarımı da al orospu… Fahişe…” diye bağırıyorlardı.
İnlemeler,
bağırmalar, küfürler arasında tek duyulan ses heriflerin taşaklarının amıma ve
götüme çarpıp durmasından çıkan şap şup sesleriydi. Bir ara Serkan koltukta
oturup bizi izleyen ve otuzbir çeken Murat’a dönüp
“Sen de bir şeyler
söylesene kanka… Bak, sevgilimizi sikiyoruz sonunda… Hayalini kurduğumuz kadar
varmış…” deyip güldü.
Murat bir şey
diyemeden otuzbir çekmeye devam etti. Biraz sonra götümü sikip duran Emre
içimden çıkıp belime, eteğimin üzerine fışkırdı. Götümden aşağıya süzülen
dölleri Serkan'ın sikine ulaştığı anda Serkan da içimden çıkıp üstüme başıma
attırdı spermlerini… Onların feryatları Ahmet’i harekete geçirdi. Ağzımı
sikmeyi bırakıp hızlı hızlı sıvazladığı sikinden püskürtmeye başladığı
döllerini ağzıma yüzüme akıttı.
Ağzım yüzüm,
memelerim, okul eteğim, her yanım döl olmuştu. O haldeyken Murat’a baktım. Beni
o şekilde görmek sevgilimi mutlu etmiş gibiydi. Kalkıp koltuklara, yatağın
üzerine serilip kaldık. Yorgunluktan bitmiştik. Hepimiz çırılçıplak seks
yorgunuyduk. Sırayla duşa gidip temizlendik.
Ilık su bizi
kendimize getirmişti. Tekrar canlandık. Tek tek hepsinin önünde eğilerek
siklerini yedim bitirdim, tekrar sertleşmelerini sağladım. Sabaha kadar yer
değiştirerek, bir sürü değişik pozisyonda beni evire çevire siktiler. Herkes
yorgun bir şekilde halıya yığıldığında bile ben hala kimisi küçülmüş, kimisi
döl içindeki yaraklarla oynuyordum.
Sonunda kalkıp giyinirlerken
Emre saçlarımı okşayıp,
“Eskiden
teşhirciydin, artık tam bir orospu oldun” dedi.
“Daha yeni
başlıyoruz. Okuldaki herkesin döllerini yutmadan mezun olmayacağım” dedim
mutlulukla… Hep birlikte güldük. Sevgilimin yanında beni sabahlara kadar siken
erkeklerim giderlerken tek tek öperek vedalaştık. Murat’a dönüp,
“Bu orospu her
azdığında bizi çağırabilirsin. Öyle güzel, öyle seksi, öyle seks manyağı
sevgilin var ki… Sikmelere doyulmaz.” Dedi Serkan, sarılıp dudaklarımı öperken…
Biz dışarı
çıkmayacağımız için giyinmeye gerek görmemiştik. Odada Murat’la yalnız
kalmıştık. Elimi tuttu. Sarılıp dudaklarımı öptü.
“Harikaydın
aşkım…” dedi. “Öyle güzel sikiştin ki… Hem onları, hem beni zevkten öldürdün.
Teşekkür ederim. Benim de hayalim buydu. Senin sikildiğini, bir sürü erkeğin
arasında sikildiğini görmek…”
Ben de sevgilime sarıldım. Yatıp
uyuduk. Öyle yorgun, öyle uykusuzdum ki… Deliksiz, hayatımda olmadığı kadar
huzurlu bir uykuya daldım.
O geceden sonra lise sonda beni okulda
sikmeyen erkek kalmadı. Bazı derslerimizden geçebilmemiz için Murat beni erkek
hocalara bile siktirdi. Kimi genç, ama çoğu yaşlı başlı adamlar ben siklerini
emerken, önümü arkamı sikerlerken öyle mutlu oluyorlardı ki… Nerdeyse teşekküre
bile geçecektik iki sevgili…
Okulu bitirdikten
birkaç sene sonra evlendik. Ona buna siktirmekten daha kendi bile ağız tadıyla
sikmemişti beni… Gerdek gecesi odaya çekildik. Duvağımı kaldırıp öptükten sonra
yatak odasına götürürken,
"Bu gerdek
gecemizde sana bir sürprizim var aşkım…” dediğinde bizim çocukları gördüm yatak
odasında… Hepsi de üzerlerinde sadece boyunlarındaki siyah papyonlarıyla, boru
gibi kalkmış yaraklarıyla, çırılçıplak beni bekliyorlardı yatak odasında…
Bu kez liseli
kıyafetlerim yoktu. Başımda tül duvağımı, beyaz dantelli jartiyerlerimi,
çoraplarımı bıraktılar üstümde… Gerdek gecemizde kocamın yerine onlar siktiler
beni… Her zamanki gibi bağırta bağırta… Zevkten öldürerek… Sabaha karşı giyinip
giderlerken kocamın sırtına yumruk vurdular,
“Hadi bakalım
damat bey…” dediler. “Artık yeni gelini sana bırakıyoruz. Orospumuz sana
emanet… Teli duvağıyla karını biraz da sen sik…”
O geceden sonra
kocam artık seyircilikten biraz sıyrıldı. Biraz daha aktif rol oynamaya, beni
adam gibi sikmeye başladı. Eh, ne de olsa artık kocamdı. Beni sikmeye hakkı
vardı. Gerçi ara sıra hakkını başka erkeklere de kullandırıyor ama, o kadar
olacak tabi… Azgın karısını tek başına doyurmaya gücü yetmiyor çünkü…
www.juicywetpeach.com
Hikaye için teşekkür ederim Gül xoxo
2 sik, 3 Sik Birden, Aldatan kadınlar, Aldatmak, Anal Seks, Grup seks, Gül, Gul,Porno hikaye, Seks Hikayeleri, Teşhir, Türkçe seks hikayeleri, Plajda Seks, Nudist, Çıplak deniz, otobüste,